29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz sahibi; Beri» N»di • Genel Yayın Yönetmeni: özfen At»r • Genel Istanbul Haberleri: ŞeMy KaOUa Dış Haberler: Ergu Bala Iş-Ekonomı: Şikru Kctend Yun Basun: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. • Yayımlaytm Yeni Gün Habeı Yayro Koontinatörü: Hlkmct Çetiakaya • Yaa tjleri Mudürü: Cclai Başiugif Haberleri: Meknet Sanf Kültür: Cetel Üster Makaleler: SamJ Ktnönn Spor: AbdilluHİir Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Türkocagı Cad. 39/41 CagaJoğlu 34334 tst. PK: 246 • Görsel Yönetmen: AU Ac«r • Düzenlerae: Muslaf» S«il»mer Yacelnuuı Düzelune Abdufl*k Yaocı • Müessese Mudur V: Erol Erkut • Koordınatör tstanbuİATel. 512 05 05 (20 hat), Tel«: 22246, Fax: (I) 526 60 72 • Btimlar A l k n Z. • Ankara Temsıkasi: Cüeyt Areajurek Haber Müdürteır MuUfa Baibay, Aknet Kornbu • Muhasebe: Bakat Vener • Idare: Huseyin Garer • lşlclrae Önder Gökalp Blv. tnkılap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • Ijık Kıaıu İzmir Temsilci V.. Serdar Kızık Adana Temsilcisi. Çetik • Bılgi-Ijlcm: >ail t n l Bügisayar Sistem: Müıivet Çikr • Persond: Scrgi tzmin H. Ziya Blv 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telct: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adaaa: Çtü» YHt»o*l« Bostamaotlo • Reklam: Itefca Işılmu Inonu Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 hat), Telc*: 62155, Fsc (71) 59 25 78 TAKVİM:25EKİM 1992 İmsak:4.54 Güneş:8.19 Öğle: 11.53 İkindi. 14.48 Akşam: 17.17 Yatsı. 18.37 Kımızla gelen sağlık • ANKARA (ANK A) - Orta Asya kökenh kımızın ıçerdiği gruba \itaminleri, kalsiyum, çeşitli asıtler ve antibiyotik elkili maddeler nedeniyle "tam degerli" besin olduğu bıldirildi. Ege Üniversıtesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliğı Bölümü"nde yapılan "Kırnız ve beslemedeki önemi" konulu araştırma sonuçlanna göre kımız çeşitli mıde. bağırsak, sinir sistemi, dolaşım hasiahklan ıle veremın bazı türlerinde iyıleştirici etkısi bulunuyor. Hamilelikte demir • ANKAA(ANKA)- Kadınlann gebelik sırasında yüksek oranda demır kaybetmeleri nedenıyle anemi ile karşı karşıya kaldıklan bıldirildi. Hacettepe Cnıversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksekokulu MüdürüProf. Dr. Sevınç Yücesanın "Türkıye'de beslenme sorunlan" başlıklı araştırmasında Tükıye'de gebe kadınlann yüzde 73.9"ununanemı durumunda bulunduğu bu oranınemziklıkadınlardada yüzd 65 olduğu belirtildi. Osmanlı kadını tfa feministti • ANKARA (ANKA)- Kadınlann gcçmışte haklan için mücadeîe etmedikleri ve bu nedenle kendilenne verilenhaklanndeğerini bılmedikleri şeklindeki söylemlerin bütünüyledoğru olamadığı. Osmanh'da kadınlann haklan için mücadeîe ettikJerive . örgütlenerek birkadın hareketi başlattıklan bıldınldi İstanbul L'niversıtesi Kadın Sorunlan Araşiınna ve Uygulama Merkezi öğretım üyelennden Dr. Serpil Çakır, Türk Sosyal Bılımler Derneğı'nin duzenlediği "3"üncü Ulusal Sosyal Bilimlcr Kongresfnde, "Osmanlı Kadın Hareketi" konulu bir bildiri sundu. Dr. Serpil Çakır. Batı ülkelerinde kadın hareketin ortaya çıkaran sosyal, sıyasal, ekonomik. kültürelgelişimve dcğışimlerin 19'uncu yüzyılda Osmanlı toplumundadavar olduğunu belirtti. Barış Manço'ya Fransa'dan nişan IİSTANBUL(AA)-Ünlü sanatçı Banş Manço, Fransız Milli Eğitım ve Kültür Bakanı Jack Lang tarafından verilen "Fransız Sanat ve Edebıyat Şövalyesi" nışanını aldı. Banş Manço. "Verifen ruşanın önemini biliyorum. Fransa'nın böyle bir nışanı bana layık görmesinden büyük mutluluk duyuyorum"dedi. Fazla vitamin zararlı • ERZURLM(AA). Atatürk ÜnıversitesiZiraat Fakültesi Gıda Bilimı ve Teknolojı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp. her besin öğesını gereğınden fazla tüketmenın zararlı olduğunu belirterek "vıtaminlerin gereğınden fazla alınması zararhdır' dedı. Prof. Gökalp. dengeli beslenmenin değişık besm öğelerinden gereği kadar alınması anlamına geldiğini söyledi. Kafıverengi yumurta besleyici • ANKARA (ANKA)- Yumurta çeşıtleri üzenne yapıian araştırmalar kahverengi kabuklu yumurtada beyaz kabuklu yumurtaya oranla daha fazla vitamını bulunduğunu ortaya çıkardı. "Yumurtanın a vitamini içeriğine tavuk cinsi kaplama metodu ve depolama koşullannm etkısi" konulu araştırmada. ikı ay n cins tavuktan alınan beyaz ve kahverengi yumurtalarayda birkeza vitamini analizleri yapıldı. Oda ve buzdolabı koşullannda ayn ayn bekletilen yumurtalann kahverengi ve beyaz aynmı olmaksızın,düşük sıcaklıkta bekletilenlerde, a vitamini kaybının daha az olduğu. sıcak ortamda bekletilen yumurtalardaisea vitaminınin korunamadığı bclırlendi. 1993 yazında şıklığın parolası Her şey kıpırkıpır,crvılcrvıl Mevsımin en önemli olaylanndan biri, Lagerfekfin yeniden Chloe koleksiyonunu hazırlamasıydL Volanlar, şömizyeler, kollu kolsuzyazmantolan, alabildiğine yelekler. Yeleklerin üstünde ceketler ve mantolar, hafıf uçucu... Ya da ceketlerin ve mantolann üstünde yelekler... Artık nasıl denk gelirse.. .Kat kat ve kıpır kıpır... Sutyenler, korse gibi bustiyerler, Çingene eteği gibi renk renk, kat kat, desen desen etekler... NECLÂ SEYHUN PARlS - Paris moda dünyası bu sonbahar kıpır kıpır.. Olaylar öyle. modeller öyle. Bir defa bu mev sim Karl Lagerfeld on yıl önce aynldığj Chloemodaevınegeri döndü. Bundan böyleChanel ve Lagerfeld modaevlerinin vanında Chloe'nın de stiİıstlığini gene o yapacak. On yıl önce yalruzca Chloe' için çizerdi. Sonra Chanel'ın stılıstliğı teklif edildi, ama Lagerfeld'e süksesinin doruğunda Chloe'yı pattadak bırakıp Chanel'e geçti. Bu arada kendi adma da bır moda evı açtı. O gün bugündür kendi modaevinde büv ük bir başan kazandığı söy lcnemez. Ama Chanel'deki ışi bir ay bocalamadan sonra rayına oturdu. Modaevinin, Chanel'in ölümünden sonra hızla düşen itiban yeniden yükseldi. Yeniden ilginın odak noktası oldu Chanel. Zaman zaman Chanel'e hıç uymayacak modeller sunuldu, ama eninde sonanda Chanel modaevini canlandıran bir transfer oldu bu. Taze bir kan... Bu transfer başansı Ferre'yi de Dior'un başına getırdi. Bu arada Lagerfeld'in aynlışı ile Chloe tam bır kavgaya sürüklendı. Durmadan stilist değiştirdi Işte Lagerfeld yeniden Chloe sahnesınde! Bir koltukta iki karpuz taşıyan Lagerfeld'e bu sonbahar üçüncü karpuz eklendi böylece. Modacı aynı anda. ayn havada üç koleksıyon sundu bu sonbahar. Herkes özellikle Chloe' için ne yaptığı merak ediyordu. Sanatçı Bottiçelli'nin tablolan havasında romantik birkoleksiyonlaçıktı karşımıza. İyi ya da kötü olduğu tartışması daha birzaman sürer. Paris'in moda konusunda şu anda bir başka dedikodusu Balmain modaevi ile ilgili. Balmain'in ölümünden sonra koleksiyonlan hazırlayan Eric Mortansen (yıllardır Balmaın'in sağ koluydu zaten) idarecilerle ters düşüp görkemli bir son defileyle Balmain'den aynldıgından beri modaevinin yüzü gülmedı. Bir iki stilist denemesi tam bir fıyasko ile sonuçlanınca, şimdi modaevinin yöneticileri kurtancıyı okyanus ötesinde any.orlar. Balmain modaevinin stilistliği Amerikalı modacı Oscarde la Renta'ya teklif edilmiş. Paris moda dünyası busöylentiyleçalkalanıyor şimdi. Bakalım "Paris'te bir Amenkah" olacak mı? Film dünyasında evet de. moda dünyasındaişitılmış şey değilbu!.. Scherrer modaevinin otuzuncu yılıydı bu mevsim. Modaa podyumda bunu kutladı. Sonra... Sonra Adjani Ferre'nin defilesındepod\'uma çıktı. Sonra Gaultıer gene görenleri çileden çıkaran şeyler yaptı podyumda. Çıplak gjysilerinın (!) çirkinliği anlatılır gibi değil. Frize saçlardan yapılan eteklen ile de pek hınzırca bir keyifduymuş olmalı. Sahnode. kendi bile gi>ip bu etekleçıktıkian sonra... Evet olaylarla kıpır kıpırdı Paris, modellerlede... Hemen her yanda bir sevinç vardı. 93 yazı neşeli bu yaz. Moda açısından bakınca. Her şey kıpır kıpır... Her şey cıvıl cı vıl... Sutyenler, korse gibi bustiyerler. Çingene eteği gibi renk renk, kat kat, desen desen etekler... Volanlar. şömizyeler, kojlu kolsuz yaz mantolan, alabildiğine yelekler. Yeleklerin üstünde ceketler ve mantolar, hafif uçucu... Ya da ceketlerin ve mantolann üstünde yelekler.. Artık nasıl denk gelirse... Kat kat ve kıpır kıpır... 93 yazında şıklığın parolası bu!.. Scherrer, otuzuncu yılını kutladı bu sonbahar. Modacının 93 yazı için şortlu, emprime modeH. Aynlmalann, öfkelerin, sevinçlerin, ilk buluşmalann mekanlan Yaşamın taııığı meydanlar• İki yüzyıllık geçmişlerine rağmen Istanbul meydan- lannın adlan var, kendileri yok. Kentleşmenin, kent in- sanının iletişiminin vazgeçil- mez koşulu olmalan bile yazgılannı değiştirmiyor. Ya Taksim, Aksaray gibi trafık düzenlemesine ya da Beyazıt, Sultanahmet, Eminönü gibi işportaya kurban gidiyorlar. BERATGÜNÇIKAN Onlan, hep politik işlevienyle tanıyo- nız. Darbecilerle. ilişkileri sıkıfıkı. Ha- san Mutlucan'ın lürküleriyle uyandığımız sabahlarda bir bakıyoruz. bir gün öncesinin rengârenk ınsanlan- nın yerini hâkililer almış, zemmine artık yumurta. yüksek. ince topuklar değil. postallar basıyor. 16 Mart'larda, 1 Ma- yıs'larda neşeli, coşkulu. uçan kalaba- lıklara kucak açıyorlar, bu kucakla- manın kana bulanacağını bile bile... Meydanlar. gidilmeyen randevulann. aynlmalann, ilk buluşmalann, düş- melerin, silkinip kalkmalann, dilenme- lerin, öfkelerin. sevinçlerin sessiz tanık- lan. İki yüzyıllık geçmişlerine rağmen, İstanbul meydanlannın adian var. ken- dileri yok. Kentleşmenin, kent ınsanının ileüşiminin vazğeçilmez koşulu olma- lan bile yazgılannı değiştirmiyor. Ya Taksim. Aksaray gibi trafik düzenleme- sine >a da Beyazıt, Sultanahmet. Eminönü gibi işportaya kurban gidi- yorlar. Dışadönükyapıyadoğnı Meydanlann, İslamı aıleyapısının da etkisiyle içe dönük kent yapısını kırması 18. yüzyıla dayanıyor. Padişahlar tara- fından kentin merkezi yerlerine çeşme- ler yaptınlıyor. Bu çeşmelenn etrafında oluşan alanlarda açılan kahvehaneler de kadını olmasa bile erkeğı evinden alıp bu meydanlara taşıyor. Bır yüzyıl sonra da surlann içine hapsedilmiş anıt- sal doku, padişahlann artık Topkapı Sarayı'ndan bıkıp kendilerine Boğazi- çi'nde saraylar yaptırmalanyla kendini dışavuruyor. Mimar Sinan Üniversitesi, Fen-Ede- biyat Fakülteşi Arkeoloji ve Sanat Tari- hi Bölümü Öğretim Görevlisi Necla Arslan. yangınlarla yok olan ahşap ev- lerini, mahallelerini aynı malzemeyi kullanarak aynı yerde kurmalannı ör- nekleycrek Osmanlı tebasının tutuculu- 'Türk halkı enayidir'dediği için, doktorun 1 liralık tazminat davası açtığı Aziz Nesin: Hep dikine gittiğimiçin, en büyük enayi benim MERTALİBAŞARIR Meydanlar ya trafik düzenlemesine ya da işportaya kurban gidiyorlar. (Fotoğraf: ZAFER AKNAR) ğunu anımsatarak şöyle konuşuyor: "Meydan çeşmeleriyle oluşmaya baş- layan açık alanlarda modern devlete gi- diş olgusu yatar. Denize açık düzenle- me. geleneksel binalardan çağdaş yaşa- ma geçişin yolunu açtı. Hükümet ko- naklannın inşasıyla da meydanlar ger- çek dışa dönüklüğe kavuştu. Ama anıt- lar hep yabancı kaldı Osmanlıya. Batı'- da anıtlarla simgeleşen meydan anlayışı İstanbul'a ancak 20 yüzyılda gelebil- dı." Taksim, anıtlı ilk meydan Taksim, İstanbul'un anıtb ilk mey- danı. Cumhuriyetin kuruluşunu simge- leyen bu anıt bugün trafik ağının ıçinde bir meydandan çok "süs" işlevi gö- rüyor. Gezi parkı bile Taksim'e bir mey- dan işlevi kazandıramıyor. Beyazıt Meydanfnda yapılmaya çalışıian ise 196O'lı yıllarda Turgut Cansever'in haarladığı projeye yakın birdüzenleme. Bu meydan. otopark olarak kullanım- dan kurtanlmasına, çağdaş kent mobil- yalannın ve aydınlatma gereçlerinin kullanılmasına karşın başansızlık örne- Sultanahmet, tarihsel dokusunun sağladığı ayncalıkla bugün de işlevini koruyan tek meydan. Turist araçlannca otopark olarak kullanılması meydarun en önemli sorunu. Bu sorun da Anakent Belediyesi'nın yeni haarladığı ve turizm sezonunun bitiminde uygulamaya ko- nulacak projeyle çözüme ulaşacak. Pro- jeye göre At Meydanı, doğal granitle döşenecek, aydınlatma ve oturma grup- lannda tarihı dokuyu bozmayacak mal- zerneye ağırlık verilecek. Aksaray-Sir- keci tramvay hattı içinde Cankurtaran Meydanı'na kadar ara sokaklann da döşeme kabplan değiştirilecek. Trafiğe kapatılan Ortaköy ve Kumkapı mey- danlan ise insanlar arası iletişimi kolay- laştırma işlevini meyhane ve kahveha- neleriyle sürdürüyor. 'Meydanın yerini kavşak aldı' Meydanlar. bugün kentleşmenin ge- reklerini yerine getirebiliyor mu? Bu so- ruya Murat Belge, "hayır" yanıtmı veri- yor. Son yıllarda meydan değil, kavşak- lar yapıldıgını söyleyen Belge, "Trafik her şeye hakım olunca böyle bır sonuç ortaya çıkıyor. Başka ülİcelerde mey- danlar hayattır. ama biz modern şehir- ciliği kesinlikle beceremiyoruz. Bugün. kavşak yapamadıklan için Sultanah- met, meydan olma özelliğini koruyor. Beyazıt Meydanı ise geçmişte daha güzeldi" diyor. Osmanlı'nın Bizans'tan forumlan ve bulvarlanyla tam bir Roma kentı aldığını anımsatan Çelik Gülersoy iseşu açıklamayı yapıyor: Sempatik, ama disiplinsiz "Bu geometrik planı Osmanlı çok geçmeden göçebe yerleşime çevirdi. Ye- şil ve sempatik ama en ufak disiplinden yoksun bır tablo çıktı ortaya. Meydan- lar yok oldu. Fotoğrafın başladığı 1840'lar İstanbul'una bile bakın Sulta- nahmet Meydanı'nın ahşap evciklerle dolu görürsünüz. Bugünkü daracık Di- van yolunun ortasında da bir dizi tahta ev vardır. Abdülaziz'in Avnıpa'>T gör- mesinden sonra bir uyanış ve değişım başladı. İlk kamulaştırmalar onunla, Paris ve Londra'ya giden Hariciye Naan Keçecizade Fuat Paşa'ya aittir. Ondan bu yana yöneticıler durmadan bir yerleri yıkıyor. Yani Batı'nın sadece bir yönünü alabildik, boşluk açmak. Bunu marifet sayıyoruz. Bulvar ve mey- dan estetiği kavramı bize girmedi. Tar- labaşı kargaşasının bulvar diye nitelen- dirildiği bir şehırde ben size ne söyleye- bilirim?" Yetmış yedi yıllık yaşamı boyunca girmediği dava, ka- tılmadığı polemik kalmayan Aziz Nesin'in son olarak bir gazetede yayımlanan röporta- jında "Türk halkı enayidir" demesi bazı köşe yazarlannda ve kımi çevrelerde abnganlığa yol açtı. Bursalı doktor Tah- sin Bulut da yazara "bir lira- lık" manevi tazminat davası açarak bu alınganlann arası- na katıldı. Aaz Nesın'lesöyle- şı için gittiği Hollanda ve Bel- çika dönüşünde Nişantaşı"- ndaki evinde buluşup Ça- talca'daki vakfına hareket ediyoruz. Vakıftaki çahşma odasında Nesin'i on günlük birikmiş gazete ve dergilerle. biryığınmektupbekliyor. Us- ta davalı Aziz Nesin'in mek- tuplar arasın- dan kendisine Bursa 5. Sulh Hukuk Ha- kimliğı'nden gelen yazıyı bulması fazla zamanını al- mıyor. Doktor Tahsin Bulut'- un "enayi" yakıştırmasına açtığı "bir lira- lık" manevi tazminat da- vası 11 Ka- sım'da Bursa'- da görülmeye başlanacak. Aziz Nesin'in Bursa'daki mahkeme için ilk değerlen- dirmesi "Za- ten vılayet sa- yısını aritırdı- İar. Her vila- yette bır "enayi' çıkar da bir dava açarsa ben vilayet vila- yet dolaşacak mıyım" oluyor. Buradan yola çıkıp Aziz Ne- sin'le "enayilik üzerine" bir çeşitleme yapıyoruz: -1940'lardan bu yana şu anda 96.'sını hazırladığınız ki- tabınız da dahıl olmak üzere yapıtlannızda yer alan öykü- lennız, taşlamalannız ve oyunlannız daha ıyılere, gü- zellere ulaşmasını istediğiniz halkın cchaleti. saflığı. kimı verde aşın ıyı niyeti, tabulan. • Azız Nesın'ın Bursa'- dakı mahkeme için ilk değerlendirmesı "Zaten vilayet sayısını arttırdı- lar. Her vilayette bir 'enayi' çıkar da bir dava açarsa ben vilayet vila- yet dolaşacak mıyım" oluyor. Buradan yola çıkıp Aziz Nesin'le "enayilik üzerine" bir çeşitleme şapıyoruz tembelliğı. yönetenlerin veyö- neticilerin zaaflan üzerine kurulu... Enayi sözünden ra- hatsız olanlar bugüne kadar sızin hiçbir kitabınızı okuma- dılar mı acaba? Yoksa oku- duklanndan böyle bir senteze uluşamadılar mı sızce? NESİN Her kitabım 15- 2O basım yapıyor. Bugüne kadar çıkan 95 kıtabımda be- nım de içinde olduğum halkı- mızın. hepimizin birden, ena- yiliklerimizi, aptallıklanrruzı sergiliyorum.- Bunlar okuyor- lar. ama öyle anlaşıhyor ki hiçbir şey anlamamışlar. Özellikle dava dilekçesinde anlatılanlara bakılırsa bu adam berum kitaplanmı oku- madığı gibi okuduğunu da anlamış olduğunu sanmıyo- rum. Çünkü onun iddia ettik- lennden hıçbiri benim konuş- mamda yok. - "Yüz Lira- ya Bir Deli"- den sonra "Bir Liraya Bir Enayi" mi ola- cak? NESİN: (Gülüyor) Enayiler o ka- dar ucuz olsa iyi olacak da pahalıya mal oluyor bize. -Sizce neden sadece bir li- ra... Aziz Ne- sin fazla para harcamasıru sevmez imajın- dan mı? NESİN: Efendim bil- miyorum han- gi nedenle bir lira demiş. Sanı- yorum ki onur meselesi yapı- >or. Kazanırsa 1 lirasını ahr. -İçeriye girmek bır enayilik midır? NESİN: İçeriye girmek hiç- bir zaman enayilik degildir. Şimdikı koşullar başka tabii. Eskisi gibi değil. -Tanıdığınız en büyük ena- yi kım sizce? . NESİN: Benden başkası değil tabii. Çok enayiyim. Ya- ni o anlamda enayiyim. Çün- kü hep dikine doğru gidiyo- rum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle