Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EKİM1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAfhA KULTUR 11 TURKRUS İLİŞKİLERİNİN 500. YILINDA SANAT VE KULTUR TürkRus ilişkilerini şu dörtlük simgeler: "Tuna Nehri akmam diyor / Kenarımı vıkmam diyor, Şanı büyük Osman Paşa / Plevne'den çıkmam diyor." Savaşları görüntüleycn foto muhabirliği ıneslcği htnü/ I877'de doğmamıstı. Bu nedenle Plevne Savaşf ndan günümüze herhan Tuna Nehri akmam diyor gi bir fotoğraf kalmamıştır. "Antik ve Dekor" dergisi son sayısıııda, Türk tarihinc "Gazi Osman Paşa'nın Plevne Savunması" diye geçen ünlii savaşı bir belgescl içeriklc anlatan bir tablonun bıılıınduğunu açıkladı.Vasili V asilievich Vereschchagin adlı bir Rus ressamııı yaptığı bu guvaş tablo New York'ta Rus rcsimlcri satan bir galeride sergileniyor. Adının baş harflerinden dolayı kısaea (3V) diye lanımlanan ressam, önce Deniz Savaşı Okulu'nda okumus, sonra da Paris'te ünlii "oricntalisl" Jeaıı Lcon Gerome'un atölycsindc ressam olarak yetişmiş. (3V) Kafkasya, Kırım, Tuna ve Türkmenistan'a Rus ordusu ile birlikte gitmiş ve gördüğü ulay ve yörcleri bir man/.ara resminde bclgescl içcrikle boyamıştır. Suriye, I ilistin, ABD ve Japonya'ya yaptığı seyahatlerin ressaın için çok vcrimli olduğu biliniyor. Mançurya'da RusJapon savaşı sırasında batırılan Rus amiral gemisindc yaşamını yitircn (3V), daha önce Plevne SavaşVna da katdmış ve bir savaş muhabirinin fotoğraf makinesi ilc bırakabileccği belgesel görüntüyü fırçası ile yaratmıştır. (3V* 'ro«" . TürkRus savaşlarındaki tabloları ile yaprı»., oır Rus ressamı olarak tanmıyor. Yaklaşık (68x252 cm) boyutundaki bu guvaş tablonun cski sahibinin İsvec ile Rusya arasında ticaret yapan Pchs Svvarz adlı bir dcğirmenci olduğu bildiriliyor. Tablo, Tuna'nın Bulgaristan'daki kolu Vit Suyu kıyısında Osınarılı birlikleri ile topçu desteğindeki Rus kazak ve süvarileri ile piyadeleri arasındaki savaşı gösteriyor. Aşk, şiir, müzik ve güzellik ülkesi Rusya bir başka âlemdir Dr. PARS TUĞLACI halkının giyim kuşamıyla. sanat zevkiyle, cski soyluluğunu kısmcn dc olsa korumaktadır. Moskova'daki Bolşoy Tiyatrosu'ndan sonra, ününü halcn sürdürmckte olan Leningrad'daki Kirov Tiyatrosu, sanal ilahlarının meydan okııdukları yerdir. Kirov'un göz kamaştmcı salonunda üstün yetenekli yorumcularca başarıyla temsil edılcn "Spartakgs" balcsini derın bir hazla scyredcnlcrarasma katıhnıs,tım. Eski Leningrad Scnfonı Orkcstrası eşliğinde rcngarcnk, zengın vc kalabalık bir sahnc dckoru içinde kişiliklcrini yetcrince kanıtlamı^ olan. sanalın doruğuna tırmanmiij hcr tip insanın oluşturduğu bir reviiyü canlandınyordu. Escrin sahibi, çağımızın ünlü bcslecilcrindcn olup 1978'deölen Aram Haçaduryan'dı. Kertdisini bir ziyaretimdc, I urkıye'yc daveı cdilmek ıstediğını, Ankara vc İstanbul'da eserlerini bizzat yönctmeyi arzu ettiğini ifade etmişti. Ben de yurda dönüşümde zamanın sanatseverCumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e büyük bestecinın arzusunu bildirmiştim. Bunu büyük bir sevinçle karşılayan Korutürk, sanatçıyı rcsmcn davct etmişti. l'akat ne yazık ki Haçaduryan o günlcrdc Paris'te geçirdiği bir nefrit (böbrck iltihabı) amcliyatmdan kurtulamayarak vcfat ctmişti. Birkaç satırlık yazıda Rusya'yı vc Rus halkını tanıtmak tabii kı olanaksız Hele innh boyunca lürkRus ıhşkılcn, oylumlu bir cilde dahı zor sığar. Aşk, şıır, mÜ7İk vc güzellik ülkesı Rusya. gerçekten yakından tanınmaya dcğcr, çüııkü Rusya başka bir alemdir. Muhsin ErtuğruTun Sovyetler serüveni GÖKHAN AKÇURA Bu yıl doğumunun yüzüncü yılını kutladığımı/ Muhsin Frtuğrul, 1925 yılının ağustosunda Istanbul'dan gemi ile Odcssa'ya geçerek bir buçuk yıl Sovyctlcr Birliği'ndc tiyalro yc sincma çalışmalannı izlemiş, bu arada iki dcfilmyönctmişti. Ertuğrul gezı ızlcnimlerini, günü gününe Vakit dergısıne yolladığı yazılarla Türk okııruna da ulaşlırmıştı. Daha sonra anılanna da aldığı bu mcktuplar, "Sunatkar Gözüyle Bugünkü Rusya" başlığını taşıyordu. • Muhsin Ertuğrul ilk olarak Odessa'dakı film slüdyolarını gezer. Sonra kırk saatlik bir trcn yoleuluğuyla Moskova'ya geçer. Eğitim Komıscri Lunaçarski'ye amacını anlatır. Anılarında Lunaçarski'nin yaptığı yurdımı; "Elindcn gclcn kolaylığı göstereceğjne söz verdi. Gerçekten, ertesi gün bütün tiyatro ve sincma kuruluşlannın müdürlcrinc yazılmış birer mektup aldım. Bu, bütün kapalı kapıları açaıı uğurlu bir anahtar oldu" diyc anlatır. Muhsin Ertuğrul, Moskova'da klasik tiyatro göstcrilcri yanı sıra ycnilıkçi oyıınlan da izler. Meyerhold'un yönettigi tiyatrolarla özel olarak ilgilenir. "5 cylüldc Moskova Sanat Tiyatrosu'nun Ikinci Stüdyosıfnda değişik bir Hamlct yorumunu, Stanislayski'nin oyunculuk yöntemini en başanlı bıçimde uygulayan oyuncu sayı!uıı Mikluıil Çehov'dtın (A. Çehov'un ycğeni)" görür vc çok ctkilenir. Ağustosekim arasında Stanislavski, NemiroviçDançenko, Tayrov, Mcyerhold, Trektakov ve Ayzenştayn ile lanışıp onlann çalışmalanna • Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde, Petersburg'daki Hermitage Müzesi'nde Osmanlı tarihiyle ilgili sayısız kayhağa rastladım. Tretyakov Galerisi'nde Ayvazovski'nin tablolanyla karşilaştım. Bir zamanlar bir Lenin vardı. Büyük bir idealistli. Inanç duyduğu ve uğrunda mücadelc verdiği bir öğreti yer almiştı kafasında: Sosyalizm! Bunun insanları refah ve mutluluğa kavuşturacağına inanmıştı. Nihayct, farklı kültürden, değişik gelenek, görenek ve inançlara sahip lıalklurı aynı çalı altında loplamayı, onlara dostluk fîkrini aşılamayıdenedi. ' " Gün gcçtikçe artan ve artık çekilmcz duruma gclcn ckonomik ve sosyal baskılar sonucu, birlik ve bcraberlik çabalan başansızhğa uğradı. Şimdi iscayrı küllür ve ayrı medeniycte sahip olup da "millet" olma niteliğinı laşıyan halklar kcndi kaderlerini belirlcmiş bulunuyorlar. Işte bunlardan biri Rus halkıdır. Mükemmel bir anlalım aracı olan /engin cdebi dili ve sanalı ilc bırçok toplumlan uzun süre ctkilemesini bilmiş olan bu halk, şimdi kendi kadcriylc başbaşa bulunuyor. TürkRus ilişkilerinin başlamasıyla birlikte her iki devlelin yuyılmacı puliükalan doğrultusuııda aralannda savaşlarcksik olmamıştır. Gerçckten oldukça uzun bir gcçmişe dayanan ıTürkRus ilişkilerinin son derecc ilginç olduğunu bildiğim için Muhsin F.rtugnıl'un Odessa'da çektiği ikincifilm"Tamilla"ydı. katılır. Muhsin Ertuğrul, Sovyct sinemasını da inceler. önce, Moskova'daki iki büyük film yapım kurumundan biri olan Goskino'da (öteki Mejrabpom) çalışır. Bııraya geldiği gün kendisine Ayzenştayn'ın (o sırada "Grev"i bitirmiş, "19()5'c başlamıştır) y.ınındaki odayı vcrirler. Ilk film olarak ozan Trctyakov'un projcsi olan "Bcş Dakika"yı çekmcsini istcrlcr. Anıa bu tasan gerçekleşmez. Ardından, Odessa'daki Ukrayna Sincması Fabrikası'na (Vufku) gcçer. Hıırada iki film çeker. Yönelmenliğini yaptığı ilk film, Fransız ronıancısı Ferdinand Duchcsne'in Tamılla adlı kitabından uyarlanmıştır. Doğu dünyasında kadının acı durumunu yansıtan Tamilla'yı, Alman kameracı Stanke jji'ıl üıılüleı Mulısiıı rılugıııl' un VulT<u adına yöneltiği ikinci film ise Roma İnıparatorluğıfnda özgürlüklcrini elde ftıııck isleyen kölclurin başkaldınsını anlalan Spartaküs adlı yapıt olur. Ünlii besteci Aram Haçaduryan (solda), I978'de Rusya'da Pars Tuğlacı ile yaptığı görüşmede, Türkiye'ye gelmek istediğini so'ylemişti. /.aınanın C'umhurbaskanı Fahri Korutürk de bu isteği memnunla karsılamıs, anıa Haçadurvan kısa bir süre sonra hayata veda etmisti. birçok kez Petersburg'a ve Moskova'yu pıdcrck mü/c, küluphanc vc arşıvlerdc araştımıalarda bulundum, Rus halkı ile adeta bütünleşlım. Moskova'daki Lenin Kütüphanesi'nde vc Petcısburg'daki Hermitage Müzesi'nde Osmanlı tarihi ile ilgili sayısız kaynağa ve eşyaya rasllamıştım. Moskova'daki Trclyakov Rcsım Galerisi'nde cski bir Osmanlı yurttaşının oğlıı olan Ayva/ovskı'nin tablolanyla karşılaşmıştım. Hermitage Müzesi'nde tcşhir cdilcn eşyalar arasında. Osmanlı hükümdarlannın Rus çarjarına armağan olarak p,öndcrdıklen oldukça dcğerlı cşyalar bulunmaktadır. Ruslar hcr uygar ulus gıbı lanhı dcğcrlcnn korunmasına özen göstcrirler. Rus çarlarının başkenti Petersburg, klasik yapılarıyla, Ve rüzgâmı taşıyıp getirdiğî tiirküler. ATAOL BEHRAMOĞLU "Rusya, yoksul Rusya / Külrengi köv evlerin senin / Ve rüzgarın taşıyıp getirdiği tiirküler / Gözyaşları gibidir ilk sevgimin." Aleksandr Blok'un 1900 başlarında yazılmış, ünlü bir şiirindcn, "Rusya"dan dizelerdir bunlar. Blok'un bu siirinin Türkçc çevirisi, başka şiirleriyle birlikte yazılışından yaklaşık 70 yıl sonra "Ülke Ülke Çağdaş Dünya Şiiri" (Milliyct Yayınlan, 1979), daha sonra da "Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi"nde(Adam Yayınlan, 1987)ycr aldı. Türkçede görebildiğim ilk şiiri Milli Eğitim Bakanhğı "Tercümc" 19Mart 1946tarihli 3436 sayılarında yayımlanmış: "Gccc Şchir Uyumuş". (Tercümeedcnler M. C. AndayE. Güney) şıınnın siirinin /urkçcyc ı urkçcyc kazandınlmasına yenıden l%0'lı yıllarda başlandı ve bu caba çok az sayıda çcvirmence de olsa günümüzdc desürüyor. Rus cdcbiyatından nesir türündc yapıtlarm dilimize çeviriliş tarihi biraz daha geriyc gidiyor. Bunlardan bcnim kitaplığımda en eskitarihli olan Puşkin'den "Yüzb'aşının Kızı" (Çevircn: Samizadc. Sürcyya, Akba Yayınlan, Ankara, 1933). ("Tercüme" dergisinde, "Tercüme edcnier sözü kullanılırkcn ondan yaklaşık 15 yıl kadaröncekı biryayında "çcvıren" sözüııün kullanılması ilginç!) Samizade Sürcyya, İngilizce'dcn çcvirdiğini tahmin ettiğim çevınsine bir de önsöz koymuş. "Puşkin'in Dünya Edebiyatıııdaki Ycri" başlıklı önsözde şu görüşler yer alıyor: "Biz Türkler, Puşkin'i bilmeyiz. Çünkü bizeonu bildiren ve tanıtan pek az olmuştur. Esasen Rus edebiyatı, Rus kültürü, Rus sanatı bizce pck az tanınmıştır. Saltanat devrindc Rusları tanımak ferasetini göstoprak karabctı (yakınlığı) bulunan bu milleti ne kadar yakındaıı tanısaydık bizc o kadar faydalı olacaktı..." Samizadc Sürcyya'nın daha sonra Turgenyev'den "Dücllocu" (Hilmi Kilaphancsi, 1934 !935), Çehov'dan "Hayat Yoldaşı" (Turganycv'den "Mumu"yla birlikte, Hilmi Kitaphanesi, 1935) adlarıyla eevırilcri Vrtr. (,'cvirmcn Çelıov çevirisinin önsözündc de "Bir iki söz" başlığı altında Rus edcbiyatına duyduğu hayranlığı tekrar bclirtiyor: "Bcnce Rus cdcbiyatına karşı ııyanan merak, pek eski değildir; 1929 senesinde Moskova'ya gittikten sonra başlar. İt'ıraf cdcyim ki romantik Puşkin'den realist Çehofa kadar bülün o dahi Rus sanatkarları, insan ruhunu tahlil hususunda yetişilme? bir şahikaya çıkmış TSluşu kültîîrîîmüzün rniyuk oluşu külturumüzün ruiyuk bir kazaneıdır. Bu çeviri çabalannda, başta Hasaıı Ali Ediz'iııki olmak üzere Scrvet Lünel, Zeki Baştımar, Nihal Yalaza Taluy, Leyla Soykut adlarını saygıyla anmak, son 1520 yıl içinde yer alan çabalanyla de Mehmet özgül, Ergin Altay, Mazlum Beyhan gibi çevirmenlerden övgüylc söz etmek gcrekir. Klasik Rus cdcbiyatından Türkçeye çevirilerin tarihi, sa"Stepte" çevirisinin önsözünu okurken eski haficrle yapılmıs, söz konusu çcvirinin de sırn çözüldü. Şöyle diyor Özön: "Maksim Cîorki mcmlekctimizde 1908'dcn sonra malum olmaya başlamıştır. Kcndi şöhretini memleketinin dışına yaymaya başladığı zaman da bu tarihten pek eski değildir. 1908 lemmuzundan sonra inkilap ve ihtılale aıt bazı escrler tercüme edilmeğe başlamıştı. yayınlan arasında çıkan "Stcptc" vc "Scrserilcr" adlı çevirileriyle Muslafa Nihat özön vc yine Remzi Kitapcvi'nde yayımlanan ünlü otobiyografinin ("Çocukluğum", "Ekmeğimi Kazanırken", "Benim Ünivcrsitelerim") çevirileriyle de Hasan Ali Ediz'indir. Bunlara, VaNu'nun 1943 yılında Akba Kitapevi'nce "Karşılık Görmeyen Aşk", '"Batak", adlanyla yayımla"Klim in giriştiği dev boyutlu "Klin Samgin" çevirisi, hcrhaldc yayın güçlüğü ncdenıylc, tamamlanamadan kaldı.) Şolohoy'dan kimi yapıtlar Remzi Kitapevi'cc 1940'larda H. A. Ediz çevirileriyle yayımlanmışiı. 6O'lı yıllardan başlayarak Şolohov'dan kimi yapıtlar Remzi Kitapevi'nce 1940'larda H. A. Ediz çcvirileTİyle yayımlantnıştı. 6O'lı yıllardan başlayarak Şoholov'un yapıtlannın yanı sıra Simonov, Ehrenburg, Bulgakov, Paustovski vb 20. yüzyıl Rus yazarlarmın (çoğu Rusça dışındaki dillerden) büyük soluklu yapıtlan başanlı çcvirilcrlcTürkçe'ye kazandırıldı. Çevirmenler arasında Alilla Tokatlı, Aydın Emeç, Tektaş Ağaoğlu, Müntckim ökmcn, Mehmet Özgül, Mazlum Beyhan adlannı ön sırada anmak gerekır. Özgiin çalışmalar IMaksim' Ivan Iurgenyev Lev Tolstov Tanin gazetesinde Maksim nan Gorki çevirilerini, yine Dilimizde, Rus edebiyatı konusunda özgün çalışmalar, dağınık mak.tlelcr dışında, yok denecek kadar az. (Bu alanda da yine sistcmatik bir çalışma yapılması gercği açık. En cski dergilerdcn bugünlere tarama ve döküm çalışmaları yapılmalıdır.) Butıa karşılık, Rusya'da Türk cdcbiyatına ilgi gcçen yüzyıl sonlanna uzanıyor. 20. Yüzyılın ilk çeyrcğindc bu yüzyılın ve belki insanlık tarihinin cn büyük dönüşümünü gerçekleştiren, emperyalizm karşısında yoksul halklann umudu ve destcği olan Rusya, ikinci bir büyük dönüşüınle cmpcryaliznıc avuç açar bir ülkcdurumıına ılü'jlıi. jsianbul sokaklarını dolduran "siyah poşcllilcr" kalabalığının vc dilimizin tekrar elmcye varmadığı başka hazin durumlann yanı sıra Moskova sokaklaıında dilcncn yaşlı kimselerin çoğalmakta olduğunu yakın zamanlarda bu ülkeden gclenlerden öğreniyoruz. Rus edebiyatı yüzyılımızın başlarından bu yana Türk diline kazandırılıyor Gorki'nin ülkesi Puşkin'in, Dostoyevski'nin, Çcrnişevski'nin, Tolsloy'un, Çehov'un, Pavlov'un, Rcpin'in, Çaykovski'nin, Lcniıı'in, Gorki'nin ülkesi böyle bir onursuzluğa daha ne kadar katlanabilecck? Başka ülkclerle olduğu gibı bizim ülkcmizlc dc kültürel ilişkileri bu durumu ne ölçüde ve nasıl clkileyecck? Yakın bir gclccek için umutlu olabilmek suç. Fakat büyük Alekesandr Blok'un girişte söz ettiğimiz siirinin bitiş dizeleri bu sorulara bclki bir yanıt olabilir: "Ne çıkar bir kaygı daha eklenmissc / Çağıltılı nehre, bir gözyaşı daha damlamış ne çıkar / Sen o'sun, yine ormaıılar, tarlalar... / Vc kaşlanna kadar nakışlı bir boyun atkısı... / Ve katlanıunayacak hiçbir şey yoktur artık / Se/.ilnıez, nasıl akıp gittiği uzun yolların / Parlayıverdiğinde uzakta bir yerde / Atkının altından bir anlık bakışın / Ve ıısııl bir tasayla çınladığında / Boğıık (ürküsii arabacuıın..." Rus şiiri Derginin aynı sayısında Nekrasov, Jukovski, Puşkin, Lermontov ve Ukraynalı Şevçeh' ko'dan da şiirler var. ÇcvirenScfer Aytckin, Râna Çakıröz, Ccngiz Ekinci. (S.Aytekin'in Puşkin ve Lermontov'dan, O. Peltek'in Lermonlov'dan çevirilcrinin scçkin güzclliklcnni bu arada belirtmck gerckir.) Dilimize Rus şiirinden daha önee çcvirilcr yapıldı mı bilmiyorum vc pck sanmıyorum. 4O'lı yıllann çeviri hamlesi içinde ortaya çıkan ürünler dc anlaşılan bu kadarla kalmıs.. Rus lcr; Oğuz Pcltek, D. Sorakın, terememişiz. Halbukı aramızda yevski'nin eserlerini okumak başlanna kadar gıder. Bir ga Gorki'nin Ana romanı tefri Gorki'den "Ayak Takımı Arabaşlı başına bir mcktcp bitirmeklc miisavıdir.. Rus romanlarıııı okuduklan sonra bcnde bunlan dilimize çcvirmek hevesi uyandı..." 1940'h yıllarda Milli Eğitim Bakanhğı klasikleri arasında, sonrak yıllarda da özclliklc Varlık vc daha sonra C'cm Yayınevi'ncc 19 yüzyıl Rusklasiklerinin hcmcn lıcmen tünı yapıllarmın I ürkçc'dc yayımlanmış zctcde, cski harflcrlc, Tolstoy'un bir romanının tefrika edildiğini işittiğimi anımsıyorum. Yıllar önce sahafiar çarşısında Gorkfdcn "Ana"nın cski harflerle Türkçe çevirisini bulduğumda şaşırmıştı. "Ana" (Eski harfleri sökmcyc başlayışım da kitabın' Amelc mahallesinin düdüğü..." diye başlayan ilk eümleleriyledir.) Mustafa Nihat Özön'ün kaya başlandı vc iki cilt halindc neşredıldı." Muslafa Nihat özön, önsözündc daha sonraki yıllarda da çcşitlı dcrgilcrdc (Ruşen Eşrefin "Türk Yurdu" dergisinde yayımlanan bazı çevirileriyle başlayarak) Gorki'den hikayeler yayımlandığını belirtiyor. Fakat Gorki'yi Türkıye ilc tanıtma onuru. kuşkusu? ki 1937 yılında Remzi Kitapevi bulunuyorlar. Yalnız Dosto nıyorum, en çok yüzyılımızın sında" çevirisini eklcmek gcrekir. W)'lı yıllardan başlayarak Gorki'den Türkçeye çeviriler zaman zaman furya durumunda sürdü. Bunlar arasında "Foma" (çev. A. Tokatlı), "Yaşanmış Hikayeler" (Çev. A. Bchramoğlu), "Edcbiyat Yaşamım" (Çev. Şemsa Yeğin) sözü edilmeğe dcğer çevirilerdir. (Bu arada Adnan Cemgil'