Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
onırn
13
B13RNUMUNKENARI
Özal. "Kırınızı «ürınii* bojja
gibi uelivoruııı" tlemisî..
kurtarılmış sayfa BURNUMUN Oteki KENAR1
KAÇIN!
Istanbulnasılkurtulur?
• Scm gelişmeler de göstermiştir ki. İstanbul*un
kurtuluşu dış mihraklara kalmıştır. Ve şükürler
olsun ki (yanlış anlaşılmasm, sadece «ıde bir
İstanbullu olarak şükrediyoruz) bu konuda se-
vindırici gelişmeler olduğunu görmekieyiz.
İsumbullulann, kendile-
rine belediye başkanı ola-
rak Sıvaslı birint seçmesın-
den sonra kendı çabalanyla
kurtulamayacaklan kesin-
ükleanlaşılmıştır.
Son gelişmeler de göster-
miştir ki. îstanbul'un kur-
tuluşu dış mihraklara
kalmıştır. Ve şükürler ol-
sun kı (yanlış anlaşılmasın.
sadece sade bir İstanbullu
olarak şükrediyoruz) bu ko-
nuda sevmdiricı gelişmeler ol-
duğunu görmekteviz.
Kürtlerin devlet kurmasın-
dan sonra İstanbul'dan bir
Kün goçü olması beklenmek-
tedir. Bu göçün taşımacılık ve
inşaat sektöründe sıkıntılara
yol açacağı yetkililer tarafı-
ndan belirtılmiştir.
Ama İstanbullular. İstan-
bul'un kurtuluşu için gereken
özveriyi göstereceklerini, tüm
sıkıntılara göğüs gerecekleri-
mi. haıta laz müteahhitlerin
Karadeniz'de kendi devletle-
rini kurmalan için. her türlü
destek ve teşviği sağlayacak-
lannı dile getirmişlerdir.
Sıvaslılann da bir devlet
kurmalan halinde kendilerine
görev yapmaya hanr bir adet
belediye başkanı armağan
edileceğını. aynca hemşeri-
lik anlaşması imzalayacak-
lannı da belirtmişterdir. İstan-
bullular. bu anlaşmayla bo-
şalmasma kesin gözüyle bakı-
lan îstanbul'da, yalnızca Ni-
şantaşı'ndaki kapıcılann alı-
konulması için, anlaşmaya ek
madde konulmasını istemek-
tedirler.
Boşalan İstanbul diyoruz.
çünkü, İstanbullular köyleri-
ne yerleşen tüm azınlıklann.
pardon, çoğunluklann kendi
devletlerini kurmalannı ve
oralarda paşa gönüllerince
yaşamalannı, işportacılık ya-
pabilmelerini, apartmanda
Sıvas kangal köpeği besleme-
lerinde bir sakınca kalmaya-
cağını. hatta Sıvas kangal-
lannı kendi yeni devletlerinin
İstiklal Caddesi'ne tekabül
eden caddelerinde boynunda
dikenîi tasma olduğu halde
dolaştırmalannda en ufak bir
sakınca olmadığını. Müslüm
ve İbo'nun kendi bağımsız
operalannı kurabilmelerini.
Türkçe'nin değjl, kendi dilleri-
nin anasını rahat rahat belleye-
bilecekkrini. kendi sokaklanna
gönüllerince tükürebılecekkrini
doğu blokunda kalmış ülkele-
rin kadmlannı kendi yeni ülke-
lerine getirtip istedikleri gibi şe-
yedebilmelenni, istedikleri has-
tahğı kapabılmelerini canı gö-
nülden istemekte. desteklemek-
te ve bunun o kitlelerin demok-
ratik haklan olduğunu (tabii
bu arada kendilerinin de) sa-
vunmaktadır.
Bizim merak ettiğimiz bir tek
husus var. Bu saydıklanmız gjt-
tikten sonra İstanbuTda ger-
çekten bıri kalacak rru?
İsmail Gülgeç
BlRFlkRAHIKYOKl'M
En büyükbenimki!
Son günlerde.
"En büyük benim-
ki" modasının top-
lumuınuzun çeşitli
kauTuınlannda
yayıldığını görmek-
teyiz. Politikadan
basın;>. özel TV.lere
kadar yayılan bu
modamn özünde
Türk mılletinin "Er-
keksi' yönü mü
yatıyor bilemiyoruz
ama. bildiğimız bu
işin endazesının ryı-
ce kavdığı \e bu ko-
nuda ciddiyetsizh-
ğin cıddı boyutlara
ulaştıp gerçeğı.
Polıükacılann ve
partikrin "en büy ük
benimki" edebiyatı
seçimden seçitne öl-
çüldüıiü için onlan
dogal konumlan-
nda b rakıyoruz.
"Er büyük be-
nimki " çığırt-
kanlıömda. bizi asıl
ilgilendıren, medyalann durumu. Bütün
özel TV'kr "en çok bız izlenıyoruz". "en
büyük bizimkı" diyorlar ve hepsi de bu
te/.lennı, bilimsel yollardan bilmem ne sis-
temleıiyle yaptıklannı özellikle vurgulu-
yorlaı Yanı anlayacağınız. hepsi Bİ-
RİNC İ. hepsininki EN BÜYÜK! Bızce.
ya buıılann anketleri yalan söylüyor, ya da
bu anketlere katılan Türk milleti onlarla
alenen dalga geçiyor.
Gelolim güzıde basınımıza. Eskiden
bunla>a renklı basın derdik. Şimdi renklen
fılan kalmadı. Yüzümüzü kara çıkarmaya
başladılar. Sabah ve Hürriyet gazeteleri-
mizi örnek vermek ge-
rekirse, ıkısı de "En bü-
;,ük benimki" .divorlar.
îkisi de aynı gün aynı
ılaveyi veriyorlar. İkisi-
nin de attığı başlık aynı.
"Türkiye'nin ilk ve tek
TV gazetesi" Üstelik de
birbirlerinı gördükten
sonra da bunu sürdürü-
vorlar. Sıdik yanşımn
bu kadanna da pes
doğnısu...
Bu sirada iiçüncü "en
büyük benimki" gaze-
tesi MİHiyet de onlar-
dan geri kalmryor. Hat-
ta daha da ileri gidiyor.
"Bızimki yalnız Türki-
ye'de değiİ. dünyada en
büyük" diyorlar, çıkar-
dıklan TV ilavesinin ne
kadar büyük olduğunu
anlatıyor. Ve dünyada-
ki en büyük gazetelenn
verdiklen ilavelerden
bahsetmiş oluyorlar
böylelikle...Ama, on-
lann bu ilavelerin ya-
nmda bir de "gazete" yerdiklerini unutuyorlar
herhalde Bu kadar BÜYÜK muhabbeti \eter.
Fıkrayı anlattık. sıra geldi yoruma.
Seksen yaşında bir adam doktoruna gitmış
ve yakınmış: "Doktor bey" demiş. 'Benimkisi
haftada bir kere şey oluyor. yani haftada bir
şey yapabiliyorum." Doktor şaşkm bir ifadey-
le. •harika" demiş." Bu y aşta haftada bir yapa-
biliyorsanız bu çok güzel bişey" demiş. Yaşlı
adam hoşnutsuz bir şekilde başını sallamış:
"Ama doktor Be\. arkadaşlanm haftada üç
defa yaptıklann söylüyorlar" deyince. doktor
sakin bir şekilde' bence hiç mahzuru yok, siz
de söyleyebilirsıniz..." demiş.
Vatanborcmıuzkaç lîra?
"Kaç taksitteödemek isterârazT* diye sordu. Genç Türk
delikanlısı seçenekkrin yer aldığj broşürü tncekdi. Kred»
îştemkri tamamlandj. Ve vatan borcu böylelikle taksitkn-
dtrilmiş otdu. Sekiz ayn seçenek vardı asker olmak isteyen-
kr için. (Zaten asker olmak istememek diye bir seçenek
yoktu.) Üç tanesi de ödeme olanaklan sunuyordu. Ya yurt
dışinda işçi olacakönız bu koşullardan birini yerine geür-
tnek için. ya yurt dışında işçi oîduğunuz halde asker kaçağı
olacaktmız ve eger yaşıruz kırkı geçmışse basüracakünız
biimemkaç bin markı hiç taşlaya uğramadan bu işten sıyı-
racakünız. Bir seçenek de, o günekadar (o gün saati saatine
yasada belirtilmiş) vakit bulamayıp askedik yapamadıysa-
ruz yaklaşık onaltı milyon Türk lirası ödeyerek iki ay Bur-
dur'a gitmekle bu işi nihayete erdirmek şeklinde. Neler mi
oluyor oralarda, neler olmuyor ki?
Hepimizinçok yakından tanıdığj çokgeneral bir şahsm çok
sorunlu bir çocuğu, her ftrsatta memkketin gündemini
oluşturacak şekilde olay çıkanyordu. Üstelik askerlik yaşı
da gelmiş çatmışu. Ne yapılacaktı? Aldüar, yurtdışına yol-
ladtlar çocuğu. Oradâ işçiymiş gibi gösterdiler. (Bclki
yjurtdışına bik yollamamışlardır. Orasmı btlemeyiz arttk.)
ıki yıhn sonunda da bedellı asker olarak Burdur'a yollandı.
Orda ne mı vardı?Şu FransızlannClubMed. dedikteri tatil
köyünden adınt almış bir batarya vardı. Kğer adı da "tor-
pilîiler bataryaa" idi. Qub Med.*e bağışlark bir tenis kortıı
bile yapılmıştı. Küçük çaplı bir tatîl köyünde askeriik yap-
mayı kım istemez? Burdur'da tatilyaprnak için geten o çok-
gerieralin çok problemü çocuğu da vatan borcunu ak sık
Antalya'ya inerek ödemişti.
Şimdilerde iki ayuklar gidiyor. Ama onlara "silah" ve-
rilecekmiş.
"Mesele neT' diye düşündü yazar. "Mesele yok! Ne gü-
zel!,Basür parayı öde borcunu...'"
Öyleyse, lütfen ama lütfen. manevi bişey olmaktan
cıkanlsm vatan. Ona borcunu, parasal maddeler kullana-
; mayarak ödeyenler de var. Yani, sonuç olarak, öterek 6de-
i yenter de var. Ya standardı düşürsünler, ya da yükseltsin-
kr. Dayağın yasak olduğunu hepimiz bitiyoruz. Ama bu
yasak, bir tek Burdurda uygulatunca, dayak yiyenler de
düşünüyorlar elbet. ben kimin borcunun faizini ödüyorum
diye...
Yİv; birint yaparnryorlarsa. "Kızîan da alın artık askere"
şarkısındaki diteği yerine getirsinler, belki umumi bir
yumuşama sağlanır vatan borcu ödemelerinde.
Kemal Gökhan.
ıııcır
çekirdeği
Yalar haberden pek kimse-
nin zarar gördüğünü
sanmıyorum.
ERSAN ÇELİK
Fotospor gazetesi Gcnel
Yayıı, Mihtürü
Beni \ anlış tanıtıyorlar.
HÖLYft AVŞAR
Sinen a oyımcusu
Bendc megastar var.
MMET SAN
Organizatör
Ülkeıaizin önüne yeni
ufukl.tr. yeni hayallerkoya-
cağız
AYDIN MENDERES
Memıeres in oğlu
Demokrasiye aykın ka-
nunlun bız kaldırdık. Var
mıydı bir babayieit?
TUR6UTÖZAL ^
Cumiiiırbaşkam
Bu p;ıhahltğa biz sebep ol-
madık.
SÜLEYMAN DEMİREL
Bcışbı kun
Enfiasyonu düşüremedik,
bütçe açıçını kapatamadık.
ERDALINONÜ
Başbckan Yardımcısı
Bize güvenmeye de\F
am
edjn.
SULEYMAN DEMİREL
Başbvkan
İtalyaya yine dedem gibi
bir diktatör lazım.
ALESSANORA MUSSOLİNİ
V/KSS,I//(H ııııı larıatu
Avrupa'mn gö-
beğinde insanlar
birbirini boğaz-
larken, öbür in-
sanlar bunları
seyrederken, Af-
rika açlıktan
ölürken, Kürtler
devlet kurarken,
Türkîye Irak a
sorli yaparken,
ABD Başkunı'nı
seçerken Avrupa
birliği çökerken,
Madonna nm kli-
bi yine olay ya-
ratırken, Babcı
enflasyona pes
derken, Özal dö-
nerken, Mesut
kot giyerken, Er-
dal her şey yalun-
da derken, Tav-
şanlarm ruhsal
sorımlarmı kim
şaapar be?!..
Ulan kim koy-
du bu fotoğrafı
buraya?
T ARİHTE HER H ANGİ BİR GÜN Mümîaz Ankan
ENBÜrUK HALTA ENBUYUKODUL
BuGufJ, HAYi/ANLAR
rAetşMAsr yAPtLMrfrt. UZUN
8in seKtey/çreN SONRA, CÜSSESINE
OOĞU /CA O
MffTT. POPOSUtiU PA&ÇrfO4M/4 PAtt/fS'MA
Bift /Ç YAPAM rtUCt
St'f? TM&H PROFeSÖGÜ, "BN
BÜYÜK HALT/ £PeN £N BÜYÛK ÖPÜLLİ
AU&. 7&fi.tHfft/ıVC/A/Ög.N£KLE&İYİ_£ Ç>O-
LU&UR " D£IZtc£N,A YAĞA KALKAfJ JTÜG.I
Bunubana
yapmayacâktm
Cevıiye
Onunla bir sonbahar günü,
yağmurlu bir havada karşı-
laştım. İşte dedim kendi kendı-
me tam aradığım bın. ls-
lanmıştı. Siyah gö^kriyle bana
bakıyordu. Yakraşmak istedim.
Çekinır gibi okiu. Kendini gen-
ye atü. Yanma oturdum. Ve
ona kendimden bahsetmeye
başladım Benı sesini çıkarma-
dan dinliyordu. Onu ilk gördü-
LtgA-
ğüm andan itibaren sevdiğimi.
se\'gimin geçıa olmadığını. onu
çok ıstediğimı ve hep se\
ı
ecegimı
söyledim. Sesini çıkarmadan
dinliyordu.
Sonra benimle gelir misin de-
dim. Gene ses yoktu. Ben
kalktım yürümeye başladım. O
da benim arkamdan gelmeye
başladı. üzun süre yürüdükten
sonra evimin sokağına gelmiş-
tik.
Bak dedım. Şu evde oturuyo-
rum. Eve doğru baktı. Ses hiç
yoktu. Ben heyecan içinde mer-
divenleri çıkarken o da peşim-
den gefcli. Anahtanmı cebimde
ararken beni dikkatlice izlıyor-
du. İyice heyecanlanmıştım.
Neyse ki uzun sürmedi. Anah-
tan bulup kapıyı açtım. içeri gjr-
dik. O salondaki kanepeye ken-
dini atıphemen uzanıverdi. Ben
ise onun karşısındaki koltukta
otunıyordum. Bir ara ısmini
sordum. Sesini ctkarmadı. O za-
man sana Cevriye diyebiliımi-
yim diyesordum. Baktı sesini çı-
karmadı. Müzik dinlemek ister
misin? dedim. Başını sallar gibi
yaptı. Kalktım teybe kaset koy-
dum. Sonra onun uzandığı kol-
tuğa ben de uzandım. O an neler
hissettiğimi anlatamam biranda
dilinin ıslaklığını yanaklanmda
hisietim. Gıdıklanmıştım Yap-
ma dedim. Elimle ittim. Geri çe-
kildi. Yerinden kalkıp diğer
kanepenin üzerinde kıvnhp
yattı. Ben de uyumuşum.
Uyandığımda sabah olmuştu.
İşe gitmem gerekiyordu. Ona
ben işe gidiyorum. Sen evde kal.
Mutfakta yemek var yersin.
Canın sıkılırsa balkonun
kapısınm açık olduğunu balko-
na cıkabileceğini de söyledim.
Beni mınklanır bir şekilde dinle-
di.
Akşam eve gekligimde bir de
ne göreyim. Evde t»riâ daha
vardı. Onunla aynı koltukta
oturmuş. Birbirleriyle koklaş-
yorlardı. Yerde de minik bir
yavru vardı. Çok sinirlenmiş-
tim. Bunu bana nasıl yaparan
dedim. Niye daha önce evli ol-
duğunu söylemedin. Ben size
nasıl bakanm. Hem de üç kedi-
ye birden nasıl bakanm. Niye
daha önce söytemedin Cevriye...
Hakcın Bavhan
BAŞYAZI
Türkiyemi Turkey mi?
Hindi miyiz, serçe miyiz, aslan mnız bir tîirlü ka-
rar veremiyoruz. "Enayi" olduğumuz bde tartışılı-
yor. Ama miUelçe umulsuz raka olduğıamız.kesin.
Bunun en hüyük betirtisi tek umudumuzun Ozal'ın
dönmesi olduğudur.
Efendim bu vaztvı Time Dergisi'nin Türkiye ve
Türklerle ilgili "n'oldu, n'oluyor,riolacak"kapak
yazısını görünce düşündük.
Neyiz biz? Ona Asya'dan geleıı bin atlı mı? Al-
manya'da çalışan iki milvon köle kasklı mı? Bu mil-
letten garson bile olmaz rnı diyeceğiz, yoksa bunu
söyleyenle "Selanikli Kör Mustaja" diye dalga mı,
geçeceğız?
Di'myanm tek demokrasiyleyönetilen tslam ülkesi
ojnıanm gurıtrımıı taşıyonız. Ama bu arada huzuru
İslamdu arıyoruz. Bütün çelişkilerimizi bizim otu-
rup ciddi ciddi larlışmamız gerekirken. yabancüar
bizim verimizebunu dayupıyor. Bize de işin magazi-
niniyapmak kalıyor. Ama, onu da heceremiyor, yü-
zümüze gözümüze bulcıstırıyoruz.
İşte, bu konuvla ilgili bir başyazann başyazısmı
kÖşemize konuk ediyoruz.
Okuyun. yontmunu siz kendiıüz yapın.
TME VE SARATOGA
Bir büvük aızetemızm dünkü manşet-habennin başlığj:
"S<\RATOGA ÖZRÜ"
İlk bakışta sandım ki. Saratoga soruşturması bitmiş.
Amenkan hükümeti bunu Türkıyc've bıldınrken, veni bir
özür diliyor.
Ama, Allah Allah. all başltğa bakınca gördüm: Bu
"özür" şuymuş: Türkiye. Tıme dcrgjsinc kapak oldu ya...
Bu. Amerikan >önetımmın işıyrnış. Öhaarlatmışbu yayını.
Türkiye. Saratoga'dan gördüjiü zaran, onu Time'a kapak
yaplırarak. "lazmın" etmek ıcın...
"SARATOGA ÖZRÜ" başlığırun alundaki saurlara
bakınız.
"ABD yönetimi. ünlü Amenkan dergisi Tıme aracılığı ılc
SARATOGA uçak gemısının yol açtığı facia için özur dıledı
Tıme. Türkiye'yi öve öve biüremedi Unlü Amerıkan dergj-
sinin Türkiye'yi göklere çıkaran yayınını Amenkan deste-
ğıvle yaptığına kesin gözüyle bakılıyor".
" Acâba kım bakışor "kesin eözuyle" bu işm böyleolduğu-
na? Gazcieve bu laflan vazaruardan başka?
Tanıklan.Time'ın Türkıye'deki ve A\ rupadakı vazarlan.
temsilcileri... Dergi.Türkiye'yi "kapak" yapma>aTcmmuz
ayında karar vermiş. Bu konudaki calışmalan başlatmış.
Türkiye'dcki yazarlan Mchmet Ali Kışlalı ve James Wıl-
de'a ek olarak ülkemİ7£ Avrupa bürolanndan da yazarlar
BÖndcrmiv Hcp^ı bırlıkte burada çalışmışlar. Ağustos ve E>-
fül a\lannda Demirerden Ozal'a. kamu kcsimi yeıkılikrin-
den özel sektör lemsılcilenne kadar pek çok kışiyle görüş-
müşler.Yaalannı haarlamışlar
Merkezde bunlara grafıkler eklenmış. Fotoğraf seçimi
vapılmış. Ve ntha>el. 19 Ekım tanhinı taşıvan Time'ın Tûrkı-
ye kapaklı Avrupa baskısı hazırlanıp vayınlanmış.
Saratoga ola\ı ıse bundan 12 gün önce..
Amerikan hükümeii bu olayı üç av öncesinden mi bili-
vordu. ve>a o zaman mı ••planlamıştı'î
kı.Time\öneticik;ri-
nc o Temmuz avında "Aman şımdiden Türkiye'den özür
dileyici bir vazı hazırlaşın" dive lalimal vermiş olsun?
Kaldı kı, Time dergisi. cski Sovyetkr Birliği'ndeki
PRAVDA şbi bir düzen içinde mıdir ki, Amenkan hükü-
metinden böylc bir "talimat" almış olsun?
Ortada, boyk karmaşık teorilerc hiç yer bırakmayacak
kadar >ahn bir gerçek var. Türkıve. şu sıralarda. dünyarun
en dıkkati çeken ülkelerinden btridir. Time'ın vayırundaki
değerkndirmeler. uzun bir süreden beri daha bir çok Batı
gazetesi ve dergisi tarafmdan yapılmıştır. Elbette ki. bu ger-
çeğe, Time'ın da eâılmiş olması. ülkemtz adına sevındıricı-
dir. Bu ünlü derginîn dünya kamuoyundaki elkisi başkadır.
Böylelikle. Türkiye'nin dümadaki \erinin önemi, daha da
belirginlcşmiş olmaktadır. Ama bu sonuca vanlmasında et-
ken olan, Amenkan yöneümi falan değil, Türkıye'nin ken-
disidir.
Avnca nereden çıkıyor Time'ın "Türkiye'yi öve öve biti-
remediği" veya "gökkre çıkardığı" ..
Dergının yayını objeküf bir yayındır. Olumlu gördüğü
yanlanmız ıçın hiç bir abartmalı sıfat kullanmıyor. Aynca.
olumsuz gördüğü yanlanmız da eksik değildir. Gekceği-
mızle ilgili olarak yardığ) yargılar da ıhüyatlıdır. Dıyor kr.
Türkiye "harika bir başlangjç" yapmışur ama. bunun ar-
kasmı getırmesişerekır. Getıremczsc bu, "hem Batı'da. hem
Doğu'da herkesın zaranna" olur.
Hal böykyken. nıçın böyle "hikaye"kr icat etmeyi mari-
fet sa>ar, basınımızdaki baa arkadaşlanmu? Time'da Tür-
kiye'nin "kapak" olması. zaten yeteri kadar ilgı çekici bir
haber değıl mi? Bunu "daha da ılgjnç" hale getıreyim diye,
"gülünç" olmanın alemi var mıdır?
ALTAN ÖYMEN
14 Ekim tarihli MılUyet Gazetesindeki Bugün köşesin-
den alınmıştır.