15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
onırn 13 B13RNUMUNKENARI Özal. "Kırınızı «ürınii* bojja gibi uelivoruııı" tlemisî.. kurtarılmış sayfa BURNUMUN Oteki KENAR1 KAÇIN! Istanbulnasılkurtulur? • Scm gelişmeler de göstermiştir ki. İstanbul*un kurtuluşu dış mihraklara kalmıştır. Ve şükürler olsun ki (yanlış anlaşılmasm, sadece «ıde bir İstanbullu olarak şükrediyoruz) bu konuda se- vindırici gelişmeler olduğunu görmekieyiz. İsumbullulann, kendile- rine belediye başkanı ola- rak Sıvaslı birint seçmesın- den sonra kendı çabalanyla kurtulamayacaklan kesin- ükleanlaşılmıştır. Son gelişmeler de göster- miştir ki. îstanbul'un kur- tuluşu dış mihraklara kalmıştır. Ve şükürler ol- sun kı (yanlış anlaşılmasın. sadece sade bir İstanbullu olarak şükrediyoruz) bu ko- nuda sevmdiricı gelişmeler ol- duğunu görmekteviz. Kürtlerin devlet kurmasın- dan sonra İstanbul'dan bir Kün goçü olması beklenmek- tedir. Bu göçün taşımacılık ve inşaat sektöründe sıkıntılara yol açacağı yetkililer tarafı- ndan belirtılmiştir. Ama İstanbullular. İstan- bul'un kurtuluşu için gereken özveriyi göstereceklerini, tüm sıkıntılara göğüs gerecekleri- mi. haıta laz müteahhitlerin Karadeniz'de kendi devletle- rini kurmalan için. her türlü destek ve teşviği sağlayacak- lannı dile getirmişlerdir. Sıvaslılann da bir devlet kurmalan halinde kendilerine görev yapmaya hanr bir adet belediye başkanı armağan edileceğını. aynca hemşeri- lik anlaşması imzalayacak- lannı da belirtmişterdir. İstan- bullular. bu anlaşmayla bo- şalmasma kesin gözüyle bakı- lan îstanbul'da, yalnızca Ni- şantaşı'ndaki kapıcılann alı- konulması için, anlaşmaya ek madde konulmasını istemek- tedirler. Boşalan İstanbul diyoruz. çünkü, İstanbullular köyleri- ne yerleşen tüm azınlıklann. pardon, çoğunluklann kendi devletlerini kurmalannı ve oralarda paşa gönüllerince yaşamalannı, işportacılık ya- pabilmelerini, apartmanda Sıvas kangal köpeği besleme- lerinde bir sakınca kalmaya- cağını. hatta Sıvas kangal- lannı kendi yeni devletlerinin İstiklal Caddesi'ne tekabül eden caddelerinde boynunda dikenîi tasma olduğu halde dolaştırmalannda en ufak bir sakınca olmadığını. Müslüm ve İbo'nun kendi bağımsız operalannı kurabilmelerini. Türkçe'nin değjl, kendi dilleri- nin anasını rahat rahat belleye- bilecekkrini. kendi sokaklanna gönüllerince tükürebılecekkrini doğu blokunda kalmış ülkele- rin kadmlannı kendi yeni ülke- lerine getirtip istedikleri gibi şe- yedebilmelenni, istedikleri has- tahğı kapabılmelerini canı gö- nülden istemekte. desteklemek- te ve bunun o kitlelerin demok- ratik haklan olduğunu (tabii bu arada kendilerinin de) sa- vunmaktadır. Bizim merak ettiğimiz bir tek husus var. Bu saydıklanmız gjt- tikten sonra İstanbuTda ger- çekten bıri kalacak rru? İsmail Gülgeç BlRFlkRAHIKYOKl'M En büyükbenimki! Son günlerde. "En büyük benim- ki" modasının top- lumuınuzun çeşitli kauTuınlannda yayıldığını görmek- teyiz. Politikadan basın;>. özel TV.lere kadar yayılan bu modamn özünde Türk mılletinin "Er- keksi' yönü mü yatıyor bilemiyoruz ama. bildiğimız bu işin endazesının ryı- ce kavdığı \e bu ko- nuda ciddiyetsizh- ğin cıddı boyutlara ulaştıp gerçeğı. Polıükacılann ve partikrin "en büy ük benimki" edebiyatı seçimden seçitne öl- çüldüıiü için onlan dogal konumlan- nda b rakıyoruz. "Er büyük be- nimki " çığırt- kanlıömda. bizi asıl ilgilendıren, medyalann durumu. Bütün özel TV'kr "en çok bız izlenıyoruz". "en büyük bizimkı" diyorlar ve hepsi de bu te/.lennı, bilimsel yollardan bilmem ne sis- temleıiyle yaptıklannı özellikle vurgulu- yorlaı Yanı anlayacağınız. hepsi Bİ- RİNC İ. hepsininki EN BÜYÜK! Bızce. ya buıılann anketleri yalan söylüyor, ya da bu anketlere katılan Türk milleti onlarla alenen dalga geçiyor. Gelolim güzıde basınımıza. Eskiden bunla>a renklı basın derdik. Şimdi renklen fılan kalmadı. Yüzümüzü kara çıkarmaya başladılar. Sabah ve Hürriyet gazeteleri- mizi örnek vermek ge- rekirse, ıkısı de "En bü- ;,ük benimki" .divorlar. îkisi de aynı gün aynı ılaveyi veriyorlar. İkisi- nin de attığı başlık aynı. "Türkiye'nin ilk ve tek TV gazetesi" Üstelik de birbirlerinı gördükten sonra da bunu sürdürü- vorlar. Sıdik yanşımn bu kadanna da pes doğnısu... Bu sirada iiçüncü "en büyük benimki" gaze- tesi MİHiyet de onlar- dan geri kalmryor. Hat- ta daha da ileri gidiyor. "Bızimki yalnız Türki- ye'de değiİ. dünyada en büyük" diyorlar, çıkar- dıklan TV ilavesinin ne kadar büyük olduğunu anlatıyor. Ve dünyada- ki en büyük gazetelenn verdiklen ilavelerden bahsetmiş oluyorlar böylelikle...Ama, on- lann bu ilavelerin ya- nmda bir de "gazete" yerdiklerini unutuyorlar herhalde Bu kadar BÜYÜK muhabbeti \eter. Fıkrayı anlattık. sıra geldi yoruma. Seksen yaşında bir adam doktoruna gitmış ve yakınmış: "Doktor bey" demiş. 'Benimkisi haftada bir kere şey oluyor. yani haftada bir şey yapabiliyorum." Doktor şaşkm bir ifadey- le. •harika" demiş." Bu y aşta haftada bir yapa- biliyorsanız bu çok güzel bişey" demiş. Yaşlı adam hoşnutsuz bir şekilde başını sallamış: "Ama doktor Be\. arkadaşlanm haftada üç defa yaptıklann söylüyorlar" deyince. doktor sakin bir şekilde' bence hiç mahzuru yok, siz de söyleyebilirsıniz..." demiş. Vatanborcmıuzkaç lîra? "Kaç taksitteödemek isterârazT* diye sordu. Genç Türk delikanlısı seçenekkrin yer aldığj broşürü tncekdi. Kred» îştemkri tamamlandj. Ve vatan borcu böylelikle taksitkn- dtrilmiş otdu. Sekiz ayn seçenek vardı asker olmak isteyen- kr için. (Zaten asker olmak istememek diye bir seçenek yoktu.) Üç tanesi de ödeme olanaklan sunuyordu. Ya yurt dışinda işçi olacakönız bu koşullardan birini yerine geür- tnek için. ya yurt dışında işçi oîduğunuz halde asker kaçağı olacaktmız ve eger yaşıruz kırkı geçmışse basüracakünız biimemkaç bin markı hiç taşlaya uğramadan bu işten sıyı- racakünız. Bir seçenek de, o günekadar (o gün saati saatine yasada belirtilmiş) vakit bulamayıp askedik yapamadıysa- ruz yaklaşık onaltı milyon Türk lirası ödeyerek iki ay Bur- dur'a gitmekle bu işi nihayete erdirmek şeklinde. Neler mi oluyor oralarda, neler olmuyor ki? Hepimizinçok yakından tanıdığj çokgeneral bir şahsm çok sorunlu bir çocuğu, her ftrsatta memkketin gündemini oluşturacak şekilde olay çıkanyordu. Üstelik askerlik yaşı da gelmiş çatmışu. Ne yapılacaktı? Aldüar, yurtdışına yol- ladtlar çocuğu. Oradâ işçiymiş gibi gösterdiler. (Bclki yjurtdışına bik yollamamışlardır. Orasmı btlemeyiz arttk.) ıki yıhn sonunda da bedellı asker olarak Burdur'a yollandı. Orda ne mı vardı?Şu FransızlannClubMed. dedikteri tatil köyünden adınt almış bir batarya vardı. Kğer adı da "tor- pilîiler bataryaa" idi. Qub Med.*e bağışlark bir tenis kortıı bile yapılmıştı. Küçük çaplı bir tatîl köyünde askeriik yap- mayı kım istemez? Burdur'da tatilyaprnak için geten o çok- gerieralin çok problemü çocuğu da vatan borcunu ak sık Antalya'ya inerek ödemişti. Şimdilerde iki ayuklar gidiyor. Ama onlara "silah" ve- rilecekmiş. "Mesele neT' diye düşündü yazar. "Mesele yok! Ne gü- zel!,Basür parayı öde borcunu...'" Öyleyse, lütfen ama lütfen. manevi bişey olmaktan cıkanlsm vatan. Ona borcunu, parasal maddeler kullana- ; mayarak ödeyenler de var. Yani, sonuç olarak, öterek 6de- i yenter de var. Ya standardı düşürsünler, ya da yükseltsin- kr. Dayağın yasak olduğunu hepimiz bitiyoruz. Ama bu yasak, bir tek Burdurda uygulatunca, dayak yiyenler de düşünüyorlar elbet. ben kimin borcunun faizini ödüyorum diye... Yİv; birint yaparnryorlarsa. "Kızîan da alın artık askere" şarkısındaki diteği yerine getirsinler, belki umumi bir yumuşama sağlanır vatan borcu ödemelerinde. Kemal Gökhan. ıııcır çekirdeği Yalar haberden pek kimse- nin zarar gördüğünü sanmıyorum. ERSAN ÇELİK Fotospor gazetesi Gcnel Yayıı, Mihtürü Beni \ anlış tanıtıyorlar. HÖLYft AVŞAR Sinen a oyımcusu Bendc megastar var. MMET SAN Organizatör Ülkeıaizin önüne yeni ufukl.tr. yeni hayallerkoya- cağız AYDIN MENDERES Memıeres in oğlu Demokrasiye aykın ka- nunlun bız kaldırdık. Var mıydı bir babayieit? TUR6UTÖZAL ^ Cumiiiırbaşkam Bu p;ıhahltğa biz sebep ol- madık. SÜLEYMAN DEMİREL Bcışbı kun Enfiasyonu düşüremedik, bütçe açıçını kapatamadık. ERDALINONÜ Başbckan Yardımcısı Bize güvenmeye de\F am edjn. SULEYMAN DEMİREL Başbvkan İtalyaya yine dedem gibi bir diktatör lazım. ALESSANORA MUSSOLİNİ V/KSS,I//(H ııııı larıatu Avrupa'mn gö- beğinde insanlar birbirini boğaz- larken, öbür in- sanlar bunları seyrederken, Af- rika açlıktan ölürken, Kürtler devlet kurarken, Türkîye Irak a sorli yaparken, ABD Başkunı'nı seçerken Avrupa birliği çökerken, Madonna nm kli- bi yine olay ya- ratırken, Babcı enflasyona pes derken, Özal dö- nerken, Mesut kot giyerken, Er- dal her şey yalun- da derken, Tav- şanlarm ruhsal sorımlarmı kim şaapar be?!.. Ulan kim koy- du bu fotoğrafı buraya? T ARİHTE HER H ANGİ BİR GÜN Mümîaz Ankan ENBÜrUK HALTA ENBUYUKODUL BuGufJ, HAYi/ANLAR rAetşMAsr yAPtLMrfrt. UZUN 8in seKtey/çreN SONRA, CÜSSESINE OOĞU /CA O MffTT. POPOSUtiU PA&ÇrfO4M/4 PAtt/fS'MA Bift /Ç YAPAM rtUCt St'f? TM&H PROFeSÖGÜ, "BN BÜYÜK HALT/ £PeN £N BÜYÛK ÖPÜLLİ AU&. 7&fi.tHfft/ıVC/A/Ög.N£KLE&İYİ_£ Ç>O- LU&UR " D£IZtc£N,A YAĞA KALKAfJ JTÜG.I Bunubana yapmayacâktm Cevıiye Onunla bir sonbahar günü, yağmurlu bir havada karşı- laştım. İşte dedim kendi kendı- me tam aradığım bın. ls- lanmıştı. Siyah gö^kriyle bana bakıyordu. Yakraşmak istedim. Çekinır gibi okiu. Kendini gen- ye atü. Yanma oturdum. Ve ona kendimden bahsetmeye başladım Benı sesini çıkarma- dan dinliyordu. Onu ilk gördü- LtgA- ğüm andan itibaren sevdiğimi. se\'gimin geçıa olmadığını. onu çok ıstediğimı ve hep se\ ı ecegimı söyledim. Sesini çıkarmadan dinliyordu. Sonra benimle gelir misin de- dim. Gene ses yoktu. Ben kalktım yürümeye başladım. O da benim arkamdan gelmeye başladı. üzun süre yürüdükten sonra evimin sokağına gelmiş- tik. Bak dedım. Şu evde oturuyo- rum. Eve doğru baktı. Ses hiç yoktu. Ben heyecan içinde mer- divenleri çıkarken o da peşim- den gefcli. Anahtanmı cebimde ararken beni dikkatlice izlıyor- du. İyice heyecanlanmıştım. Neyse ki uzun sürmedi. Anah- tan bulup kapıyı açtım. içeri gjr- dik. O salondaki kanepeye ken- dini atıphemen uzanıverdi. Ben ise onun karşısındaki koltukta otunıyordum. Bir ara ısmini sordum. Sesini ctkarmadı. O za- man sana Cevriye diyebiliımi- yim diyesordum. Baktı sesini çı- karmadı. Müzik dinlemek ister misin? dedim. Başını sallar gibi yaptı. Kalktım teybe kaset koy- dum. Sonra onun uzandığı kol- tuğa ben de uzandım. O an neler hissettiğimi anlatamam biranda dilinin ıslaklığını yanaklanmda hisietim. Gıdıklanmıştım Yap- ma dedim. Elimle ittim. Geri çe- kildi. Yerinden kalkıp diğer kanepenin üzerinde kıvnhp yattı. Ben de uyumuşum. Uyandığımda sabah olmuştu. İşe gitmem gerekiyordu. Ona ben işe gidiyorum. Sen evde kal. Mutfakta yemek var yersin. Canın sıkılırsa balkonun kapısınm açık olduğunu balko- na cıkabileceğini de söyledim. Beni mınklanır bir şekilde dinle- di. Akşam eve gekligimde bir de ne göreyim. Evde t»riâ daha vardı. Onunla aynı koltukta oturmuş. Birbirleriyle koklaş- yorlardı. Yerde de minik bir yavru vardı. Çok sinirlenmiş- tim. Bunu bana nasıl yaparan dedim. Niye daha önce evli ol- duğunu söylemedin. Ben size nasıl bakanm. Hem de üç kedi- ye birden nasıl bakanm. Niye daha önce söytemedin Cevriye... Hakcın Bavhan BAŞYAZI Türkiyemi Turkey mi? Hindi miyiz, serçe miyiz, aslan mnız bir tîirlü ka- rar veremiyoruz. "Enayi" olduğumuz bde tartışılı- yor. Ama miUelçe umulsuz raka olduğıamız.kesin. Bunun en hüyük betirtisi tek umudumuzun Ozal'ın dönmesi olduğudur. Efendim bu vaztvı Time Dergisi'nin Türkiye ve Türklerle ilgili "n'oldu, n'oluyor,riolacak"kapak yazısını görünce düşündük. Neyiz biz? Ona Asya'dan geleıı bin atlı mı? Al- manya'da çalışan iki milvon köle kasklı mı? Bu mil- letten garson bile olmaz rnı diyeceğiz, yoksa bunu söyleyenle "Selanikli Kör Mustaja" diye dalga mı, geçeceğız? Di'myanm tek demokrasiyleyönetilen tslam ülkesi ojnıanm gurıtrımıı taşıyonız. Ama bu arada huzuru İslamdu arıyoruz. Bütün çelişkilerimizi bizim otu- rup ciddi ciddi larlışmamız gerekirken. yabancüar bizim verimizebunu dayupıyor. Bize de işin magazi- niniyapmak kalıyor. Ama, onu da heceremiyor, yü- zümüze gözümüze bulcıstırıyoruz. İşte, bu konuvla ilgili bir başyazann başyazısmı kÖşemize konuk ediyoruz. Okuyun. yontmunu siz kendiıüz yapın. TME VE SARATOGA Bir büvük aızetemızm dünkü manşet-habennin başlığj: "S<\RATOGA ÖZRÜ" İlk bakışta sandım ki. Saratoga soruşturması bitmiş. Amenkan hükümeti bunu Türkıyc've bıldınrken, veni bir özür diliyor. Ama, Allah Allah. all başltğa bakınca gördüm: Bu "özür" şuymuş: Türkiye. Tıme dcrgjsinc kapak oldu ya... Bu. Amerikan >önetımmın işıyrnış. Öhaarlatmışbu yayını. Türkiye. Saratoga'dan gördüjiü zaran, onu Time'a kapak yaplırarak. "lazmın" etmek ıcın... "SARATOGA ÖZRÜ" başlığırun alundaki saurlara bakınız. "ABD yönetimi. ünlü Amenkan dergisi Tıme aracılığı ılc SARATOGA uçak gemısının yol açtığı facia için özur dıledı Tıme. Türkiye'yi öve öve biüremedi Unlü Amerıkan dergj- sinin Türkiye'yi göklere çıkaran yayınını Amenkan deste- ğıvle yaptığına kesin gözüyle bakılıyor". " Acâba kım bakışor "kesin eözuyle" bu işm böyleolduğu- na? Gazcieve bu laflan vazaruardan başka? Tanıklan.Time'ın Türkıye'deki ve A\ rupadakı vazarlan. temsilcileri... Dergi.Türkiye'yi "kapak" yapma>aTcmmuz ayında karar vermiş. Bu konudaki calışmalan başlatmış. Türkiye'dcki yazarlan Mchmet Ali Kışlalı ve James Wıl- de'a ek olarak ülkemİ7£ Avrupa bürolanndan da yazarlar BÖndcrmiv Hcp^ı bırlıkte burada çalışmışlar. Ağustos ve E>- fül a\lannda Demirerden Ozal'a. kamu kcsimi yeıkılikrin- den özel sektör lemsılcilenne kadar pek çok kışiyle görüş- müşler.Yaalannı haarlamışlar Merkezde bunlara grafıkler eklenmış. Fotoğraf seçimi vapılmış. Ve ntha>el. 19 Ekım tanhinı taşıvan Time'ın Tûrkı- ye kapaklı Avrupa baskısı hazırlanıp vayınlanmış. Saratoga ola\ı ıse bundan 12 gün önce.. Amerikan hükümeii bu olayı üç av öncesinden mi bili- vordu. ve>a o zaman mı ••planlamıştı'î kı.Time\öneticik;ri- nc o Temmuz avında "Aman şımdiden Türkiye'den özür dileyici bir vazı hazırlaşın" dive lalimal vermiş olsun? Kaldı kı, Time dergisi. cski Sovyetkr Birliği'ndeki PRAVDA şbi bir düzen içinde mıdir ki, Amenkan hükü- metinden böylc bir "talimat" almış olsun? Ortada, boyk karmaşık teorilerc hiç yer bırakmayacak kadar >ahn bir gerçek var. Türkıve. şu sıralarda. dünyarun en dıkkati çeken ülkelerinden btridir. Time'ın vayırundaki değerkndirmeler. uzun bir süreden beri daha bir çok Batı gazetesi ve dergisi tarafmdan yapılmıştır. Elbette ki. bu ger- çeğe, Time'ın da eâılmiş olması. ülkemtz adına sevındıricı- dir. Bu ünlü derginîn dünya kamuoyundaki elkisi başkadır. Böylelikle. Türkiye'nin dümadaki \erinin önemi, daha da belirginlcşmiş olmaktadır. Ama bu sonuca vanlmasında et- ken olan, Amenkan yöneümi falan değil, Türkıye'nin ken- disidir. Avnca nereden çıkıyor Time'ın "Türkiye'yi öve öve biti- remediği" veya "gökkre çıkardığı" .. Dergının yayını objeküf bir yayındır. Olumlu gördüğü yanlanmız ıçın hiç bir abartmalı sıfat kullanmıyor. Aynca. olumsuz gördüğü yanlanmız da eksik değildir. Gekceği- mızle ilgili olarak yardığ) yargılar da ıhüyatlıdır. Dıyor kr. Türkiye "harika bir başlangjç" yapmışur ama. bunun ar- kasmı getırmesişerekır. Getıremczsc bu, "hem Batı'da. hem Doğu'da herkesın zaranna" olur. Hal böykyken. nıçın böyle "hikaye"kr icat etmeyi mari- fet sa>ar, basınımızdaki baa arkadaşlanmu? Time'da Tür- kiye'nin "kapak" olması. zaten yeteri kadar ilgı çekici bir haber değıl mi? Bunu "daha da ılgjnç" hale getıreyim diye, "gülünç" olmanın alemi var mıdır? ALTAN ÖYMEN 14 Ekim tarihli MılUyet Gazetesindeki Bugün köşesin- den alınmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle