Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18EKİM1992PAZAR
12 DIZIYAZI
Tataristan'da Rusça bilmeyen Tatar yok gibi, Tatarca bilmeyen Tatara rastlamak ise çok olağan
Tatarikazı, üstünden Rııs çıkar
Oysa Sultangaliev'in tutuklanışının
ana nedeni. lam da Milli İdare'nin yı-
kılışından kısa süre sonra kendisinin.
Bolşcvizm çerçevesinde olmakla bir-
likte. özde. Kazanlılar ve de Rusya
içindeki tüm Müslümanlar için "bur-
juva" Milli İdarecilerin istediklerinin
aynısını talepetmesi yatmaktadır. Do-
layısıyla Kazanlılann gücünü kırmak
gcrckmektedir.
1920 Tatar özerk Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti. Kazanlılann toprak bü-
tünlüğünü tek kelimeyle ihlal eder.
Amaç, Kazanhlan zayıflatmakür.
Kazan Hanlığı'nın nüfusundan olmuş
olan Hıristiyan Türk Çuvaşlar. istek-
lcri hilafına. Tatar Cumhuriyeti'nden
ayn tutulurlar ve bir Çuvaş özerk
Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuru-
lur. Tataristan Cumhuriyeti bünyesin-
dc Fin kökenli Hıristiyan Mari ve
Votiaklar için özerk bölgeler kurulur.
1917 yılma kadar İdil-Ural bölge-
sinde hiçbir aynlık gaynhk gösterme-
tan'ırı bugün nice petrol zengıni Arap
ülkesinden daha zengin ve daha ma-
mur olacağı hesaplanmıştır. Yetmişli
yıllann petrol krizi sırasında SSCB-
nin petrol ihracatından çok kazandığı
ve ihraç edılen bu petrolün yarnnın
Tatarisıan'la Başkurtistan'dan çıktığı
düşünülürse durum apaçık.
Tataristan. geçen nisan ay ında diğer
özerk cumhuriyellerin Rusya'yla im-
zalamış olduğu ve Sovyetler Birliğınin
dağılışından sonra Rusya Federas-
yonu'nun aldığı son şekli saptayan.
örneğin bazı özerk bölgelerin özerk
cumhuriyetlere dönüşmesini öngören
anlaşmayı imzalamayi reddetmiştir.
Buna karşılık. Rusya"yla Tatansıan
arasındaki yeni ilişkileri dûzcnleyecek
anlaşma paketini hazırlamak üzere
halen iki tarafın yetkilileri görüşmele-
re devam etmektedir. Tüm Rusya
Federasyonu'nda olduğu gibi Tataris-
tan'da da hali hazırda hiçbir şey sabit
değildir. her şey değişmekte gelişmek-
tedir.
miş olan. ancak 1917 yıhnda üniter Oncelikli projeier
devlct yanhsı Kazanlılara karşı federa-
listlerin başını çekmiş olan Başkurtla-
Talar Cumhuriyeti"ninkinin iki
TATARLARI
U N U T M A Y I N I Z
GÖNÜL PULTAR
ra
mislinden fazla toprak ihsan edilir:
Tatarlann 68 binkm2
'sinekarşılık 143
bın 600 km2
. Ancak bugün Başkurtis-
lan'ın 4 milyonluk nüfusunun yüzde
25'i Başkurt ise bir diğer yüzde 25'i de
Taıardır. yüzde 4O'ı da Rus.
Bugün bu cumhuriyetlerin bırinden
öbürüne gidcrseniz aradaki farkın tü-
müyle yapay olduğunu görürsünüz.
Aynlmalanna temel olan görünürdeki
gcrekçe. "Batı Anadolu'da "yemiş" de-
nir. İç Anadolu'da ise "incir". dolayı-
Başkan Şaimiev. geçen haziran ayı
içerisinde Kazan'da kendisiyle görüş-
müş olan bu satırlann yazanna. Tata-
ristan konusunda oncelikli projelerini
üç noktada toplamıştır.
Mintimier Şaimiev'i her şeyden önce
yeni devleti kurma süreci meşgul et-
mektedir. Şaimiev buna paralel olarak
ve ikincı olarak Rusya ile yapılmakta
olan müzakcreleri bir an önce başany-
la sona erdirebilmeyi dilemektedir.
Ancak başkanın en büyük kaygısının
üçüncü olarak ele aldığı ekonomi ko-
nusunda olduğu anlaşılmaktadır. Şai-
Tataristan Cumhurbaşkanı Mintimier Şaimiev. eşne torunuyla birlikte.
sıyla bunlar iki ayn ülkedir" demek
m ı e v
• »steŞinin dünya pazarlanna
eibibirmantığadayanıyor. Yadabu- yumuşak ın.ş yapmak olduğunu be-
lırtmıştır. Pazar ekonomısıne yavaşgün yırmibirinci yüzyılın cşiğinde in-
sanlann Anadolu'da hâlâ "Ben Men-
tcşeyim. sen Germiyan. o Dulgadir"
dcmclerinc benziyor.
Geçtiğimi» kış. Türkiye'de eğıtim
görmcye gelmiş Tatar ve Başkurt öğ-
renciler. kaldıklan Ankara Atatürk , . . . ... . . .
Öğrcnci Yurdunda birbirierini tanı- maktaolduğunusoylemekgerekmek-
yavaş. halk arasında fazla endişe ya-
ratmaksızın ve yaşam standardmın
birden düşmesine yol açmaksızın gir-
meyi planlamaktadır.
Doğrusu bu bakımdan Şaimiev'in.
Yeltsin'den daha temkinli davran-
yınca hayretler içinde "Meğer aramız-
da hiçbir fark yokmuş" demişlerdir.
Bağımsızlığın Tatarcası
Rusya Federasyonu'na bağlı özerk
cumhuriyetler. 1990ağustosundaege-
menliklerini ilan ettiler. Rusça'daki
tedir.
mış ki? Işte kardeş kardeş geçinip gjdi-
yoruz" diyen Ruslar \ar. Moskova'-
nın. ekonomik bağımsızlık bahşetmış
görünmesınc rağmen. hem Tataris-
tan'ın zenginliğinden, örneğin petrol-
den ve Çallı kentinde bulunan kam-
yon fabrikası Kamas'tan vazgeçmek
istemeyeceğine, hem de Sovyetler Bir-
liğTnin dağılmasına tanık olduktan
sonra Rusya Federasyonu'nun da
parçalanmasmı görmeye razı olmaya-
cağına işaret ediliyor. Aynca Tataris-
tan özerk cumhuriyetine bağımsızlık
vermenın Bağımsız Devletler Toplu-
luğu'nun (BDT) zaten çok duyarlı
olan "statüko"sunu zorlayacağı. den-
geleri altüst ederek beklenmedik ya da
istenmeyen sonuçlara yol açacağı vur-
gulanıyor. Gerek Karabağ'da gerck
Abhazva'da eörünürde kısa vadeli bir
düğünün
kalacakıı
vanında son dcrecc insani
Batı'nın düşûncesi
Tatanstan konusundaki suskunlu-
ğa rağmen Batt'nın.Taıarıstan'ın"ba-
ğımsızlaşabilırlcrdcn" olduğunu bildi-
ğinı sanıyorum. Amcnkalılann
Münih"tcn BDT'yc yerel dillerde ya-
yın yapan Azatlık Radyosıı'ndan bir
ekibın geçen haziran ay ında Kazan'da
arka arkaya toplanan iki uluslararası
kongreye katılması. oturumlarda ka-
yıt vc çeşitli kişılerlc röportaj yapmaM.
Tataristan'danyenispikervemuhabir
işe aiması. bu konuda belki ufak. ama
anlamlı bir göstergcydi. (Tüm iddialı
çıkışına rağmen Avrasya'dan hiçbir
elemanyoktu.)
\merika'nın veva ATnin "Türki-
SoSovyetler Birliği
döneminde Rusçayı iyi
bilmek, üniversiteye
girebilmek veya işe
cdınmak için şcırt olmuş.
Tabiibu yöntem
Ruskıştınnamn birparçası
olduğu kadar ekarte
etmenin, ikinci
smıflaştırmanın biryolu
olarak da kullanılmış.
suverenılet' sözcüğü ile ifade cdilen
bu cgemenlik. bizim anladığımız an-
lamda bağımsızlık değil. Nitekim "ba-
ğımsızlık'ın Tatarcadaki karşılığı
'beysizlik'le suverenitet eşanlamlı de-
ğil. Ordu sahibi olmak ya da diploma-
si alanında etkinlik söz konusu değil.
Bclki pesimist bir yorum olacak. ama
sanki Moskova. "Beni önemsiz sorun-
larınızla uğraştırmayın. yerel sorunla-
nnızı kcndiniz halledin" demiş. Kendi
iktisadiyatı bu kadar kötüye giderken
dc başkalannın daha da kötü olabile-
cck iktisadiyatıyla uğraşmaktan kur-
lulmuş. sorumluluklannı azaltmış.
Bu bağlamda Talaristan'da ege-
menlik. uygulamada iktisadi bağım-
sızlık ve de sınırlan tam çizilmemiş
kültürcl bağımsızlık olarak belirmiş.
Egcmenliğin ilanının bir parçası ola-
rak resmi dilin bundan böyle hem
Rusça hem Tatarca olacağına karar
\crilmiş.
Kültürel evrim
Bu arada belirtmek gerekir ki yet-
miş yıl boyunca Tatar Cumhuriyeti
yoldaşı olarak yaşamış olmak, Kazan-
hlan iyice Tatar yapmış. Kazan. Ka-
zan Hanlığı'nın kuruluşundan bu
yana yüzyıllardır vatan kavramını
içermişkcn. artık sadecc bir kenıin adı
olup çıkmış. Bugün. Türkiye'ye göç
etmiş bazı Kazanlılann kimi amatör-
ce. kimi çeşitli bilim dallannda konu-
nun uzmanı olarak profesyonelce ya-
zılmış kitaplannda. "Tatar" sözcüğü-
nün kökenini ve de özetle Bulgarlarla
Kıpçaklann kanşımı olarak tanımla-
nacak Kazanlılann neden Tatar diye
anılmaması gerektiğini izah eden bo-
lümleri okuyunca. insanın içinde bir
şeyler düğümleniyör. "Toplumsallaş-
ma" denilen olgunun gücüne hayret
ediyor. Kimi 'Tatann neden 'Bulgar'
kavramına sığınmak istediği de ortaya
çıkıyor.
Haziran 1991 'de Komünist Parti
Genel Sekreteri Mintimier Şaimiev.
Cumhurbaşkanı seçilmiş. daha sonra
da Rusva'yla imzalanan birprotokol-
le Tataristan'ın iktisadi bağımsızlığı-
nın esaslan saptanmıştır. Örneğin.
önemli petrol yataklanna sahip olan
Tataristan. bundan böyle topraklan
üzerinde çıkan petrolün gelirinin yüz-
de ellisinc sahip olacaktır. Bu rakam
geçmişte yüzde on, yüzde iki. hatta
yüzde birin altında olmuştur. Kimine
göre pclrol rczervlcrinin bir kısmı bu-
gün tükenmişıir. ancak bu gelişme
gene de olumludur.
Eğer petrol gclin yıllar yılı yüzde yüz
Tatarislan'a vcnlmış olsaydı. Tataris-
Kazan Milli Mûzesi'nde Sultangaliev sergisi. 1930'lu y ıllarda halk düşmanı ilan edilerek faili mechul bir cinayete
kurban giden Mirsait Sultangaliev, bugün ulusal kahraman sayılıyor ve anısına sergi >e toplantı düzenleniyor.
Temkınlilik. ihtiyat, sanınm Şaimi-
ev rejimini en iyi tanımlayacak söz-
cüklerdir. Başkan veekibi bu yönleriy-
le Tatar halkı tarafından çok tutul-
maktadır. ""Çok dikkatli ve akıllı
davranıyorlar. Yavaş ama emin adım
atıyorlar. Olaylan hızlandınp Ruslan
ürkütmemek gerek. Yoksa üzerimize
saldınverirler" deniyor. Nitekim baş-
kanın verdiği "devleti kurma süreci"
yanıtı da işte bu ihtiyatın bir ifadesi.
Isteyen istediği gibi yorumlayabilir.
Bağımsızlıktan söz edilmediği için de
Ruslan tehdit edici hiçbir yanı yok.
Gelecek için üç yıllık. beş yıllık. on
yıllık planlar vapılmış. Halen sadece
Rusça okutulan okullara Tatarca da
eklenecek. devlet dairelerinde Tatarca
da zorunlu resmi dil kılınacak. Tatar-
ca ögrenen Rus personele yüzde 30
zam yapılacak.
Anımsanacağı üzere geçen mart
ayında Tataristan'da referandum ya-
pılmış ve yüzde 60 gibi yüksek bir ra-
kamla Tatarlann bağımsızlık istediği
ortaya çıkmıştır. Peki. bağımsızlık gcr-
çekten Tataristan için olanaklı mıdır?
Bizleri asıl ilgilendiren konu budur. Ve
de bu sorunun devamı olarak bizler.
Türkiye olarak ne yapabiliriz?
Kimi yetkilı. "hiçbir şey" demekte-
dir. "Tataristan'ın bağımsızlığıy la ilgi-
lenmek Kaliforniya'yı "tanımak" ka-
dar absürd ve de abesle iştigaldir."
Ancak kimi gözlemciye göre eğer bu
görüş geçerli olsaydı tüm Batılı devlet
adamlan aylak otururdu. Ne Major
Çekiç Gücü önerebilirdı. ne de Kohl
Hırvat ve Slovenleri tanıyabilir. Bush
ise işsizlikten sıkıntıdan patlardı. Batı-
vari uygarlık göstergesi gibi görünen.
ama kıran kırana yaşanan bu devirde.
Batı'nın çoktan terk etmiş olduğu bu
"Ne kokar ne bulaşır" tutum gerçekte
alaturka edilgenlikten başka bir şey
değildir. Bu tür vurdumduymazlığı.
adamsendeciliği bir kenara bırakmak
gerekir. Gözlemcilere göre bu tutu-
mun yanlış olduğu. sor.una kadar sür-
dürülemeyişinden de anlaşılmaktadır.
Türkiye hcp iş işten gcçtikten sonra
kan gövdeyi götürmeye başlayınca il-
gilenmeye başlıyor.
Bir şeyler yapabilmek için de her
şeyden önce Taıanstan'daki durumu
iyi bilmek gerekmektedır.
Tataristan'ın bağımsızlığı konusun-
da bir kutupla. "Talarisian Rusya
Federasvonu'ndan neden aynlacak-
çözüm bulunmayışı bu konuda Mos-
kova'nın olduğu Kadar Batı'nın da
tam bir polilika saptamış olmadığına
bir işaret olarak yorumlanıyor.
Ülkemizde yaşayan Kazan kökenli-
ler. bu tür Ruslara örnek olarak. ge-
çcnlcrdc dcmcç vcrcrck Tatarlann
baskı altında olmadığını belırtcn Sa-
yın Büvükelçi Albcrt Çcrnişev'i gös-
lcrmcktcdir. Başkcntlc yaşayan bir
Kazanlı. "Evet. bilındiği kadar hiçbir
Tatar fizikman [•••esjnakincs! altında
değil. Ancak anılan türdc "kardeş kar-
deş geçinmck' uluslann her lürlü özlc-
mini giderebiliyorsa Ruslar. Napol-
yon'dan neden kaçtılar? Sonuçta
Napolyon'un. başarılı olsaydı. Rusla-
ra reva göreceği Fransız-Rus ilişkisi
hcrhalde Ruslann. Talarlara reva gör-
ler" arasında her zaman cn uygar. cn
küllürlü uluslardan biri olmuş olan
Müslüman Tatarları. engcl olabildik-
len sürecc. bağımsız görmemey i yeğlc-
yeceklen. en son Bosna ve Karabağ
örneğinden de anlaşılıyor. Ancak Ta-
taristan'ı istedikleri zaman kullana-
caklan bir "koz" olarak tutuyorolma-
lan tümiiyle yanlış bir faraziye olma-
yabilır Nitekim. günün birinde
Rusya'nın canını sıkmak ya da örne-
ğin Yeltsin'den kurtulmak isterlersc.
birden. bizlenn bile aklına gelmeyen
bir retonği kullanarak Tataristan için
bağımsızlık havarısi kesilmelcri. çok
uzak da olsa tümüyle gözardı edilme-
mesi gereken bir olasılıkur.
Moskova'dakı Ruslardan sonra
Tataristan'ın bağımsızlığı konusunda
Ka/an'ın simgesi
Süv üm Bike minaresi.
1552'de Kazan
Hanlığı'nı istila eden
Korkunç h an'a karşı
kahramanca direnen
ka/anlılarınJean
d'Arc'ı kadın
hükümdar Süyüm
(Seıim)Bike'nin
anısına dikilen minare
bugün dimdik a\ akta
duruvor.
kendini söz sahibi gören. Tataristan'-
daki yüzde 48 Tatar nüfusa karşılık,
yüzde 43 olan Rus nüfusudur. Onlann
durumu daha kanşık. Geçen ocak
ayında Yeltsin fiyatlan serbest bıra-
kırken Şaimiev'in fiyatlan belırli dü-
zeylerde dondurmuş olması onlan
"Tataristanlı" yapmış. Kimi referan-
dumda bağımsızlıklan yana oy ver-
miş. Ama onlar 1920'den bu yana
tanıdıklan Tataristan'da tok ve mutlu
yaşayacaklannı düşünmüşler. Tatar-
İann her geçen gün biraz daha fazla.
en azından kültürel egemenliklerini
ciddiye alacaklannı. "kaba saba" Ta-
tarcalannı aleni olarak konuşmaya
cesaret edeceklerinı. tümüyle yok ol-
muş olduğu düşünülen Tatarlık kimli-
ğini yenıden kazanmağa başlayacak-
lannı akledememişler. Bugün tedir-
ginlik içindeler ve provokasyona en
hazır etnik grup görünüyorlar.
Başarının ölçüsü
Şunu belirtmek gerekiyor ki Sovyet-
ler Birliği'nde başan, her geçen yıl do-
zu daha da artan şekilde. Ruslaşma-
dan geçmiş. Ondokuzuncu yüzyıla
kadar "Dar'ül-İslam" kalıplan içinde.
hiç Rusça öğrenmeden yaşayan Tatar-
lar. bu kalıplan kıran Mercani ve ar-
dından. Batılı yöntemleri edinmek için
Rusça öğrenen. Tatarcayı yanh dil
haline getiren Nasıri'den sonra özel-
likle yirminci yüzyılın başında. Batılı-
laşmanın bir parçası olarak Rusça
öğrcnmcve başlamışlar. Sovyetler Bir-
liği döneminde Rusçayı iyi bilmek,
üniversiıcye girebilmek veya işe alın-
mak için şart olmuş. Tabii bu yöntem
Ruslaştırmanın birparçası olduğu ka-
dar ekarte etmenin, ikinci sınıflaştır-
manın bir yolu olarak da kullanılmış.
Yetmişli yıİlarda Batılı kaynaklarTür-
kilcrin iki-dillı olduklannı belirtiyor-
lardı. "Perestroyka." Türkileri olduğu
gibi Taiarlan da nercdeysc tek dilli
olarak yakalamış. sadece Rusça bili-
yor olarak. Bugün Tataristan'da Rus-
ça hiç bilmeyen Tatar hemen hemen
yokkcn Talarca bilmeyen sayısız Ta-
tar var. Tatarca bilenler de bunu sade-
ce evde günlük yaşamda kullanıyor-
lar. Bılımscl dil Rusça. Resmi dil de
yetmiş yıldır Rusça olduğu için Tatar-
İar her türlü soyutlamayla formel ko-
nuşma ve yazışmayı ancak Rusça
yapabiliyorlar. Rusça ortaçağın La-
tincesi olmuş. Tatarca ise "vülger" bir
.usya
Federasyonu'nda 147
milyon Rus nüfusu içinde
20 milyon asimile Tatar
olduğu sanılıyor. "Rusu
kazı.altından Tatar
çıkar'' sözleriboşuna
değildir. Başta Turgenyev
olmak üzere, Ruslaşmış
ünlii Tatarlann adları
savmaklabitmez.
"vernaküler" dil düzeyine inmiş.
Ruslaşma aynca sadece soyadlara
değil ilk adlara da bulaşmış. Buna
Sovyet rejiminde gerek dinsel ibadetin
gerek ulus kavramının söz konusu ol-
mayışı eklenince Tatarlann bir kısmı-
nın Ruslaşmış olması hiç de yadırgan-
mayacak bir gercek.
Yoksa Rusya Federasyonu'nda 147
milyon Rus nüfusu içinde en aşağı 20
milyon asimile Tatar olduğu sanılıyor.
"Rus'u kazı altından Tatar çıkar" ya da
"Her Rusta biraz Tatar kanı vardır"
sözleri boşuna değildir. Başta Turgen-
yev, Ruslaşmış ünlü Tatarlann adlan
saymakla bitmez.
Dolayısıyla Tataristan'daki Ruslar
şimdiye kadar Tatarlann kendileriyle
Ruslukla kaynaşmış olduklannı düşü-
nebilmişler. Zatcn Ruslaşmamış olan-
lar. ya ekarte edildikleri için. ya da
kendilerine güneş altında bir yer edin-
mek için Ruslaşmamış olduklannı giz-
lemiş olduklan için "sarnıç"ta nasıl bir
Tatarlık varmış bilinmemiş. Denilebi-
lir ki yetmiş yıldır Tatarlığın ya da
Kazanlılığın ba\ rağını taşıyanlar. İdil-
Ural'dan Almanya'ya. Finlandiya'ya.
Mançurya'ya, Japonya'ya, Türkiye'-
ye göç eimiş Kazanlılar olmuştur.
Bugünkü kırpılmış haliyle bile Bal-
lık cumhuriyetlerin her birinden daha
büyük olan Talaristan'ın bağımsızlık
konusunda önündeki en büyük engcl
ise hiçbir bağımsız ülkeyle sının bu-
lunmayan bir "anklav" durumunda
oluşudur. Başkırt cumhuriyeti dc ba-
ğımsızlığını istesc ve Tataristan'la bir-
leşse. o zaman Kazakistan'la aralann-
da çok az bir "Rus" toprağı kalır.
Kimine göre bu durumda Kazakis-
tan'la "hemhuduı" olabilme ham ha-
yal, üzerinde durulmayacak kadar
"ümitsiz vaka"; kimine göre ise 1920*-
dc kötü niyetle kotanlmış ve bir an
önce düzeltilmesi gereken yapay bir
durum söz konusu. 1920'deki amaç.
Kazan Hanlığı'nın tarihteki uluslara-
rası ilişkilerini. geçmişteki devletleş-
mişliğini unutturmak. yadsımak ol-
muştur. Sovyetler Birliği kurulana
kadar hiç dev letleşmemiş Kırgızistan
belli başlı Sovyet Sosyalist Cumhuri-
yeti yapılmışken Tataristan'a sadece
özcrklik verilişi ve "anklav"a indirge-
nişi gözler önüne sermektcdir. Rüzgar
bağımsızlıklan yana estiği takdirde,
her şey çorap söküğü gibi gidebilir.
Aydınlannın zatcn çoğunlukla Tatar
olduğu Başkurtistan'ı bağımsızlığa
yöneTtmek de. Ruslan "kışkışlamak"
da o dcnli olanaksız değildir.
StRECEK
ANKARA NOTLABI
MUSTAFA EKMEKCI
Aziz Nesin'e Haksclık...
Aziz Nesin, Tahsin Saraç için şöyle derdi:
- Tahsin Saraç'ın dışı sert, içi yumuşaktr!
Bentm için de şöyle demiş:
- Ekmekçi'nin de dışı yumuşak, içi serttir!
Şeftah gibi filan mı ne? Aziz Nesin, Tahsin'e "atkestane-
si gibi" derdı; belki cevizyadafındık, daha uygun...
Basınımızda haftalardır Aziz Nesin, günün konusu.
Onun Hürriyet'ten Nuriye Akman'la konuşmasını okuyor-
dum, Izmit'ten Oralp Basım telefon erti:
- Aziz Nesin'i okudun mu?
- Şimdi okuyorum.
Oralp Basım, kahkahadan kmlıyordu, çok hoşlanmıştı.
- Aziz Bey'e bir telgraf çekeceğim diyordu, yıllarca do-
muz eti üstüne tek sözcük söyletemedik, şimdi söyledi!
Yazıyı okur okumaz, Aziz Bey'in başına gelecekleri sez-
dim. Basın elbirliğiyle Aziz Nesin'e çullanacaktı. öyle de
oldu, bir ikisi dışında. İlk konuşma, şöyle başlıyordu:
"- Geçenlerde enayi' dediğiniz Türk halkına artık güve-
ninizin kalmadığını söylediniz. Neden?
- Zaten yoktu ki güvenim! Türk halkı yorumları hep yanlış
yapılmıştır. En büyüğünü bilerek Mustafa Kemal yapmış,
'Türk halkı zekidir, çalışkandır' demiştir. Bunlar o zaman
önemliydi. Türk halkı ezikti, bitikti. Moral vermek istemiş-
tir. Yoksa o da Türklerin tembel olduğunu, zeki olmadığını
biliyordu.
- Popülist bir yazarsınız. Sözleriniz bir bozgun yaşadığı-
nızı düşundürüyor.
- Bu demek değil ki halkı sevmiyorum, bütün Türkiye ap-
taldır. Ama Türk halkı zeki değildir. Zeki olmanın koşulları
vardır. örneğin bu halk iyi besleniyör mu? Yalân! Domui
yiyor mu? Yalan!
- Zeki olmak için domuz yemek şart mı?
- Et yemek şart. Ama domuz yerse akıllılık eder. Çocuk-
luğumda dinsel şeylerden etkilenmişim, ben yiyemiyo-
rum. Zekânın kuşaktan kuşağa geçmesi için tarih bilinci
olması, eğitümesi gerekir. Bu millet eğitiliyor mu? Yalan!
- Size Bu halk enayi' dedirten gerçek şey ne?
- Şirketlerde yüzde 51 hisseyi elinde tutan egemendir.
Toplumumuzun da yüzde 6O'ı enayidir. Onun için toplum
enayi diyorum..."
Buncağız değil, daha var. Ama, asıl domuz eti yemeyen-
leri, Aziz Nesin'in üstüne saldırtan bu tümceleri oldu sanı-
yorum.
Oralp Basım gibi ben de yıllardır Aziz Nesin'e söyler-
dim:
- Aziz Bey, domuz eti üstüne bir de siz yazın! „
-Sen yaz! Ben karşı değilim, onaylıyorum. Ama, ben ye-
mem!
- Yemeyin canım, yazın! Bizi yalnız bırakmayın!
Gülüşürdük. Tahsin Saraç'ın evinde her zaman domuz
salamları, Izmit'ten gelmiş domuz pirzolaları bulunurdu.
Tahsin, konuklarını ağırlamayı severdi. Sonra, o grubun
çoğu dağıldı, kimileri birbirine düşman bile oldu!
Çetin Altan bir kez yazmışü, "domuz eti" üstüne; açıp
kutladım. Bir daha yazmadı:
- Neden kestiniz diye sordum.
- Çok küfrediyorlar yav karşılığını verdi.
Gericiler yükleniyorlardı özellikle; yok efendim, domuz,
eşini kıskanmazmış, domuz eti yiyenler de eşlerini kıskan-
maz olurlarmış. Domuz eti yiyen milyarlarca insan ne olu-
. yor peki? Saçma sapan şeyler. Zekâ ürünleri! Domuz, her
pisliği yermiş: pisliginin üzerine oturmayan tek hayvanın
domuz olduğunu nereden bilecekler? Hayvanların içinde
sn zekılerinden biri domuzdur; bunu Torbalı'dayabando-
muzu avcılarından, Belediye Başkanı Ertan Ünver'den,
sayrı bir Cumhuriyet okuru "Deccal Ahmet "ten dinlemiş-
tim. Avcılar, rüzgârlı havalarda domuz avına çıkmazlar
pek; çünkü domuz, kilometrelerce uzaktan avcının, yani
insanın kokusunu alır; çok küçük bir çıtırtıda, yolunu değiş-
tirir gider. Karşıtları, domuz eti üstüne her çeşit yalanı
söylerler. Avrupa'da domuz etinin ucuzluğunu bile savla-
rını güçlendirmek için ileri sürer dururlar. Türkiye'de do-
muz eti, satarken ucuz, alıp yerken pahalı. Oralp Basım'ın
çektiklerinden biliyorum; belli yerler aldığı için "Nasıl olsa,
bizden başkasına satamaz" diye, salam-sosis yapanlar
ucuza alırlar. Bir de lüks oteller, lokantalar. Ama, buralar-
da bir domuz pirzolası isteseniz, dana pirzolasının üç mis-
line yiyebilirsiniz! Amerika'da da, domuz pirzolasını zerv
ciler değil, zenginler yer. Vedat Türkali öyle derdi:
- Domuz çiftlikleri olup da domuz eti satılsa, merak etme,
sana bana kalmaz; onu yine başkaları yer!
Tutucu bir Çanakkale Valisi, Biga'daki domuz çiftliğini
yok etti; "Benim vali olduğum yerde domuz beslenmez!
Bunları yaşatmam" diye tutturdu. Adı, Erdinç miydi neydi?
Çiftliği kuran genç Yusuf Tavukçu, beyin kanaması geçirdi,
yatalak oldu. Vali Erdinç Büyükakalın, en büyük kötülüğü
ettiğini nereden bilecek? Tok, açın halinden ne anlar?
Aziz Nesin'e saldırılar kaleme gelir gibi değil; sövgüle-
rin hesabı yok! Aziz Nesin'i, bir doğru dürüst savunan Re-
fik Erduran çıktı. 10 Ekim 1992 günlü "Meydan"da "Kanıt"
başlıklı fıkrası şöyleydi Refik Erduran'ın:
"Aziz Nesin bütün Türklerin aptal olduğunu değil, çoğu-
nun zaman zaman aptallıklar yaptığını söyledi.
Şimdi aralarında bir avukat da bulunan bir grup vatan-
daş, mizah ustamızı Türklüğe hakaretten' davaedipceza-'
landırılmasını istiyorlar.
Onun tezi de böylece doğrulanmış oluyor."
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Mora çalan kır-
mızı. 2/ Boğa gûreşi
yapılan alan. 3/
Uzunçalar da deni-
len 33 devirli plakla-
n belirtmekte kulla-
nüan kısaltma... Ha-
tıra... İki tarla ara-
sındaki sınır. 4/ Or-
ta Asya göçebeleri-
nin ahşap direkler
üstünü hayvan deri-
si ya da el dokuma-
larıyla kaplayarak
kurdukları çadır
benzeri barınak...
Doğu ve Güneydoğu
konar-göçerlerin Jul
1 2 3
Anadolu'da
çadırlarından
oluşan yayla yerleşmesi.. 5/ Baston...
Teniste topu rakibin arkasına düşür-
meyi amaçlayan vuruş. 6/ Park ve
bahçelerdeki oturulacak sıra... Otlak.
7/ Bir hayvan... Yapısuıa girdiği söz-
cüğe "kendi kendine" anlamı katan
yabancı önek... Bir renk. 8/ Acele,
tez. 9/ Erol Toy'un, Vehbi Koç>u ko-
nu alan tanınmış romanı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Korkunç bir masal yaratığı. 2/ Silah, arh gibi savaş aracı..
3/ Bir nota... Nâzım Hikmet'in soyadı... Bazen üzerine un bile
serilir. 4/ Geür... Bir burç adı. 5/ Ku$un yavrusuna taşıdığı yem...
Deriden sızan sıvı. 6/ Ekin biçildikten sonra toprakta kalan kök-
lü sap... Toplum yaşamına giren gecici yenilik. 7/ Radyum ele-
mentinin simgesi... Ispanyollann sevinç ünlemi... Köpek. 8/ Ge-
mide yelkenlerin açılması. 9/ Maviye çalar kırmızımsı renkte,
ince kabuklu ve sert dokulu bir yerli erik çeşidi.
SATILIK
G.O.Paşa Bağlarbaşı'nda 2 katlı dükkan 400 metre
Tefc5810938