15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 Ocak 1992 kültür Cumhuriyet 13 KonsePiptalediWi Kültür Serrisi - İstanbul Büyûkşehir Oelediyesi Cemal Reşit Rey Korıser Salonu'nda 1 şubat cumartesi gunü yapılraası gereken Fidan ve Huraman ICasımova (soprano) ve Ferhat Badalbeyli (piyano) konseri, Rusyadaki son gelişmeler nedeniyle sanatçılann, karşı karşıya kaldığı olanaksızlar yüzünden Türkiye'ye gelememelen nedeniyle iptal edildi. Jose Ferrer öldü Kültür Servisi- Oscar ödüllü Amenkalı sinema sanatçısı Jose Ferrer öldü. 80 yaşında Miami'de bir hastanede kısa bir rahatsızlıktan sonra yaşamını yitiren oyuncunun ölüm nedeni ailesinin isteği üzerineaçıklanmadı. 1935yılında Broadway'de oyuncu olarak sanat yaşamına başlayan Jose Ferrer tiyatroda önemli roller üstlendikten sonra 1948 yılında Ingrid Bergman ile başrollerini paylaştığı "Joan of Arc" filrniyle sınemaya geçti. Televizyon oyunculuğu ve yönetmenlik de yapan Jose Ferrer, üç kez Oscar'a aday gösterilmiş, 1950 yılında çevirdiği "Cyrano de Bergerac" fılminde ûstlendiği Cyrano rolüyle bu ödülü kazanmıştı. Gençlik buluşmaları Kûltâr Servisi- Bulunmaz Tiyatro'nun tstanbul Gençlik Buluşmalan adı altınd başlattığı söyleşilersürüyor. Eleştirmen Tahir özçelik yönetimindeki söyleşilere bugüne-dek üyatro ve sinema sanatçısı Sumru Yavrucuk, oyun yazan Tuncer Cücenoğlu, HürriyetGösteridergisi yazıişleri müdürû Hami Çağdaş, tiyatro oyun yazan ve yönetmeni Yılmaz Onay konuk oldular. Etkinlikler 1 şubat cumartesi günü Lütfü Kaleli, 8 şubat günü Füsun Erbulak, 15 şubat günü Gülsüm Akyüz, 22 şubat günü Vecihi Ofluoğlu ile sürecek. 29 şubat günü ise günümüz şiirlerinden örnekler verilecek. Gençlik Buluşmalan her cumartesi günü saat 17.30-20.30 arası Istiklal Caddesi, 186/2 Beyoğlu'ndaki Nazım Hikmet Sahnesi'nde gerçekleşiyor. Pasolini seminerlem O r û r Servisi - Bu yıl 14-29 mart günleri arasında gerçekleştirilecek İstanbul Ûluslararası Film Festivali'ne yapıtlanyla katılması beklenen Pier Paolo Pasolini'yi konu alan bir dizi seminer Bİ LA R'da gerçekleştirilecek. YavuzerÇetinkaya'nın katılacagı seminerler, yönetmenin fılmlerinin daha bilinçli olarak izlenmesini amaçlıyor. BİLAR'daki seminerler lOşubatta başlayacak ve her cuma saat 20.OO'de düzenlenecek. Hat yarışması AA(Şanlıurfa)- Şanlıurfa Kültür, Eğıtım, Sanat ve Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen 1. Hat Yanşması sonuçlandı. Yanşmada birinciliği İştanbul'dan katılan Davut Bektaşaldı. Şanlıurfa Valisi Ziyaeddin Akbulut, düzenledığı basın toplantısında hat sanatının korunması.yaşatılması ve gelıştirilmesi amacıyla düzenlenen "Şanlıurfa'lı hattat Behçet Arabi 1. Hat Yanşmasfnacelısülüsdahnda 13 asann katıldığını söyledi. Jürinin değerlendirmesi sonucu yanşmaya Konya'dan katılan Hüseyin Oksüz ikinciliği İstanbul'dan katılan Mehmet Memiş de üçüncülüğü aldı. Mizah söyleşileri Kültür Servisi- İstanbul Şehir Tiyatrolan'nın 15 günde bir duzenlediği Kültür Günleri sürüyor. 4. Kültür Günleri'nde bu kez mizah konusu ele ahnacak. 3 şubat pazartesi günü saat 18.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Cep Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek olan soyleşiye konuşmacı olarak yazar Hulki Aktunç, karikatürist Hasan Kaçan, kankatür tarihçisi Turgut Çeviker ve mizah yazan Metin Üstündağ katılacak. Söyleşiyi izlemek isteyenlen Cep Tiyatrosu'na ücretsiz olarak girebilecek. Yesâri Âsım Arsoy'un 300'e yakın bestesi var Dünya durdukça söylenecek şarkılar "Ömrümce o saf aşkını kalbimde ya- şatsam Kirletmem onu kendimi hicrâna da at- sam Bezminde geçen bir geceyi bin yıl uzat- AVNİANIL (tzmir) - 1950'li yıllann yetmişsekizlik plağında dalga dalga yükselen o güzelim ses, bugün de gündemde olan bir kürdili fucazkâr sunuyordu: Şartlar bjzi, doğup büyüdüğümüz İs- tanbul'un Üsküdan'ndan fırlattı İzmır'e. Telefonla hasret gidermeye çahşırdık, o zamanlar yazdığımız gazeteyi, düzenle- meye çalıştığımız sayfayı eleştirir, yapıcı sözleri ile sevinirdik, güçlenirdik... Birkaç ay öncesi Erenköy'deki evinde tatlı tatlı anlattık. "Bir Besteci" dizimizi hazırlayıp yayımlıyorduk TV'de. Ön hazırlıklan yaptık, planladık konuyu; bi- zim dizi tatile girdi. On gün birkaç fotoğ- raf çektik, duymadığımız koşmalannı dinledik, el öptük aynldık. Hocam, demiştim bir gün; bazı kay- naklar doğum yılınızı 1900 olarak gös- tenyor, bir iki yerde de 1892'ye rastla- dım, nasıl oluyor, durum vaziyeti nedir? Gülmüştü kıs kıs; "-kanştırma, olur o kadarcıkL." Yesâri Âsım, Guney Makedonya'da Drama'da dünyaya gelmiş. Babası Ber- kofça'lı Omer Lütfı Efendi, annesi Zü- beyde Hanım. Hoca solak. Bu nedenlede Yesâridiyeanılıyor. Drama İdâdisi'ni biti- riyor, gençlik yıllannda müezzinlik yapı- yor, kuran okuyor. Önceleri bağlama çalıyor, sonra 'ud'a dönüyor. Kendine özgü güzel bir sesi var, kendine özgü bir de tavn... sam Doymam o güzel sînede bir ömrile yat- sam" İş çıkmıştı köpek marka borulu gra- mofonlara!. Çevir Allah çevir, döndür yetmişsekizliği, yine de eskitememiştik şarkıyı... Aklımızca, yavaş yavaş palazlandığı- mızı sandığımız o yıllarda elini öpmüştük Hoca'nın.. İyice bir sınamıştı ve konuş- muştu: "Olur bu iş, olur da, sabreder ve her gün bir şeyler öğrenmeye çalı- şırsan..." Bir yayın ajansımız vardı 1960'larda.. Beyoğlu İstiklâl caddesi üzerinde Hacı- bekir şekercisinin üstü ve altıncı kat... Onurlandınrdı sık sık, biz de ne kapar- sak kârdır, diyerek yararlanmaya çah- şırdık, neleranlatmazdı ki.. Şiir, edebiyat ve musıkî. Bu aynlmaz üç güzeli sjım ho- cadan dinlemek bir başkaydı!. Erenköy istasyon kahvesinde buluşur- duk sık sık. Dalar bazen uzun uzun, son- ra açılır, bitmesin isterdik sohbeti. Âsım Arsm'un 200-300 eseri var. 1917 yılında Adapazan'na, 1920'de de İstanbul'a göçüyorlar. Besteciliğe 1929 yılında başhyor, yurdun çeşitli yerlerinde konserler veriyor, plaklar dolduruyor, öğrenciler yetiştiriyor. Eser sayısı da tartışmalı... Tek tip nota yayınınahâlâgeçemediğimiziçinbazıeser- lerinde baa değişiklıkler de söz konusu!.. Devlet mi, özel mi, kim yapacaksa, daha fazla vakit geçirmeden şu eserlere bir kat'i damga vurulsa da, şu ayıbımızdan da kurtulsak!.. Eser sayısı 200-300 arası, çoğunun şi- irleri de kendisine ait. Kolay öğrenilir, hemen sevilen parca- lan da var, emek verdiği imtihanlık olan- lan da. Ezgilerdeki imza kendisinin, he- men anlaşıhr üslûbu açık açık ortada... İşte unutulmaz hüzzamı: "Ömrüm seni sevmekle nihâyet bula- caktır Yalnız senin aşkın ile rûhum solacaktır Son darbe-i kalbim yine ismin ola- caktır Yalnızseninaşkınilerûhum solacaktır" Bu ve diğer hüzzamlannda değışik ezgı demetleri, ama hepsınde değişmez bir Yesârî. "Adalardan bir yar gelir bizlere" de onun, Hisarlı Kız da onun... Çok güzel kullanmış makamları. Çok güzel uygulamış özgünlüğü içinde pro- zodiyi... Dünya durdukça söylenecek şarkıla- n, anılacak Hocamız. Rahmetdileklerimiz ve duamızla... Yesâri Âsım Arsoy'un, 60 yıl önce- sınden bu yana eskimeyen bazı eserleri şunlar: " Ünıitlerim hep kınldıyârimartık gel- meyecek" "Sen olmasaydın eğer aşka inanmaz- dım" "Zamanla belki geçer, bu aşk da hic- ran da" "Sazlar çalınır Çamhca'nın bahçele- rinde" "Al goncayı deremedim" "Biz Heybeli'de her gece mehtâba çı- kardık" "Bekledim de gelmedin, hiç mi beni sevmedin" "Sahilde o hoş bûseleri aldığım ak- şam" "Fârig olmam meşreb-ı rindâdeden" "Seni herkesten kıskanıyorum" "Ayrı duşdum sevgilimden dunyâ bana dâr- oldu." 'Hiçlikten çıkan ses 9 NALAN MANYASLI (İstanbul) - "Be- nim için resim, her türlü anlamın tü- kendiği yerde ortaya çıkan o kocaman hiçlikten, tıklatıp bir ses almaya çalı- şmaktır" diyor, iç kıpırtılann yansıdığı, aynntıh, kıvrak, dalgalı ses- lerin sahibi ressam Sevinç Altan. Sa- natçının beşinci resim sergisi Ankara'- da ARS Galerisi'nde sürüyor. 1953 İzmir doğumlu sanatçı, 1983'te Mimar Sinan Üniversitesi Resim Fakül- tesi Neşet Günal Atölyesi'nden mezun oldu. O tarihten bu yana İzmir ile İstan- bul arasında bölünen yaşamı, son bir yıldır İstanbul'da sürüyor, fakat İstan- burundörtaynmekânında:"Biryıldır re- sim çalışmalanmı Mehmet Güleryüz'ün atölyesinde sürdürüyorum. Perşembe günleri Güleryüz, cuma günleri ise tek olarak Bilsak'ta resim atölyesinde ders veriyorum. Haftada bir gün ise Maslak'- taki Çocuk Dostlan Derneği'nde ilko- kul-lise dönemi çocuklanna resim tekni- ği veriyorum. ^ma buradaki çalışma, şimdilik duvar boyama ile sınırlı." Sevinç Altan'ın dördüncü mekânı ise bir çeşit atölyeye çevirdiği evi. Tüm İstanbullu- lann sorunu olan trafiğı Altan da yaşı- yor, ama özellikle vapurda geçen za- manım okumayla değerlendirerek. Sevinç Altan akademide Neşet Günal'- ın eğitimiyle başladığı gerçekçi ve figüra- tif resim tarzından sergilerle sıynlmaya çalışıyor. 1983'te İstanbul, 1985'te İzmir ve istanbul, 1989'da yine İznvir'de açtığı sergiİTİ fıgüratif anlayıştan soyut tarza geçişin izlerini taşırken Ankara ARS'de süren sergisi için "Bu sergi resim dilimin değiştiğini gösteren son halka. Artık ta- mamen soyut çalışıyorum. Hesaplaşma, bu sergideki resimlerde doruk noktaya ulaştı" diyor ve ekliyor. "Dünyanın ve yaşanan gerçeklerin farkmdayım. Fakat resmin d»ş dünyanın da üstünde bir dün- ya olduğunu düşünüyorum." Sevinç Altan, Ankara'daki sergisine son bir yıl içinde oluşturduğu 25 resmiyle katıhyor. 4x 1.80 cm ya da 2.60x 1.80 cm'- yi bulan 25 büyük boyutlu çalışma. Ken- disini daha iyi ifade edebilmek ve içinde kaybolmak için seçtiği bir yol bu. "Res- min bir anlamı daha var benim için. Re- sim bir kaçış, sığındığım bir yer. Yaşanan her şey tükeniyor bir gün. Ama resimde yarattığımız gerçekler uzun süreli ve daha kalıcı" diyor. Peki, gerçekleri ne Sevinç Altan'ın? "Huzursuzum, dünyaya karamsar ba- kan ve insanlarla az diyalog kurabilen bir insanım. Bunlar resmime de yansıyor. Görünüşte düz, sessiz sakin, ama biraz dokunsanız ya da kımıldatsanız altında sesler, iç kıpırtılar, hareketler saklayan resimler bunlar. Bir taşı kaldınp altında sakladıklannı görmek gibi bir şey." Sevinç Altan'ın Ankara ARS Galeri- si'ndeki resim sergisi 12 şubata dek izle- nime açık olacak. 43 milvarlık restorasyon CUMHURtYET (Londra) - İngiltere'nin 273 yıllık Richmond Tiyatrosu bir kez daha restore edilerek perde- lerini yeniden sanatseverlerin hizmetine açtı. fngiliz Turizm örgütü (BTA) yetkililerinden alınan bilgiye göre restorasyon yaklaşık 43 milyar TL'ye mal oldu ve 2.5 yıl sürdü. 200 yıllık tiyatroda Peter Ustinov tek kişilik bir oyun sahneliyorT 1719 yılında sanatseverlere hızmet vermeye başlayan Richmond tiyatro binası, yörenin ilk ahşap yapısı olarak mimari bir özellik de taşıyor. 1899'da ilk kez restore edilerek bugünkü görüntüsüne kavuşan bina, 830 kişilik bir salon ve çeşitli toplantıların yapılmasına elverişli meknlara da sahip bulunuyor. Blues'cu 'Thunderbird' öldü AFP (St. Paul) - Blues şarkıcısı James "Thun- derbird' Davis çalıştığı gece kulubünde şarkı söy- lerken geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Davis, 53 yaşındaydı. Geçen cuma günü Minnesota'daki Blues Saloon'da "What Else Is There To Do?"(Yapacak Ne Var Başka?) adh şarkısı seslendirirken birden dengesini yitirip dü- şen James' Thunderbird' Davis, iki ay sonra ıkinci albümünü piyasaya çıkartacaktı. Gece kulubü- nün sahibi Miki Mulvehill, "Bir blues'cunun öl- meyi isteyeceği biçımde öldü sahnede..." dedi. Alabama'da doğan blues şarkıcısı James 'Thun- derbird' Davis, ilk albümü "Checkout Time"ı 1989 yılında çıkarmıştı. Muddy VVaters ve B.B. King gibi blues'un önde gelen sanatçılanyla çalı- şan Davis'in "Blue Monday Blue" adh şarkısı kendisine büyük ün getirmişti. ParsTuğlacı'ya onurnişam Kültür Servisi- Türk dili ve tarihçiliğine katkılan^- - te tanınan araştırmacı ve yazar Pars Tuğlaa'MT süre önce Maison Internationale des Intellectuels (MIDI) adındaki Uluslararası Aydınlar Akade- misi'ne üye secildi. 1907 yılında Paris'te kurulan bu akademi Evrensel Aydınlar Teşkilatı olarak tanınıyor. Bu kuruluşa üye olanlar arasında kar- dinal Roncali, ABD başkanlan Franklin Roose- velt ve John Kennedy, Fransa Cumhurbaşkanı George Pompidou, Prof. Albert Einstein gibi isim- ler de bulunuyor. Pars Tuğlacı aynca merkezi Al- manya'nın Mönchengladbach kentinde bulunan Lofsensis Ursinus Komitesi'nce "İnsanlık toplu- munun gelişmesine katkıda bulunduğu" gerekçe- siyle şövalyelik rütbesi ve nişanıyla onurlandınldı. 'Picasso'nun Yaşamı 9 Kültür Servisi - John Richardson'ın "Picasso'- nun Yaşamı-A Life of Picasso" adh kitabı Whitb- read Yıhn Kitabı ödülü'nü kazandı. 1881-1906 arasındaki yıllan kapsayan kitap, ünlü ressam Pı- casso'nun yaşamı üzerine yazılan dört ciltlik bir biyografinin ilk kitabı. 1924 doğumlu yazar John Richardson, Fransa'da uzun yıllar Pıcasso'nun komşusu olmuş, ve ressamla yakın bir arkadaşlık kurmuştu. Richardson'ın kitabı, ressamın gün- lüklerine, Piccaso'nun eşi Jacqueline'nin anlattı- klanna ve kendi anılanna dayanıyor. Richardson 1949 yılında Fransa'ya yerleşmiş ve Pıcasso'nun yanı sıra Braque, Leger ve Cocteau gibi isımlerle dostluk kurmuştu. Antalya'da sahne AA (Ankara) - Devlet Tiyatrolan, 8. yerleşik mer- kezi ve 21. sahnesi olan Antalya Devlet Tiyatrosu\ nu 1 şubat cumartesi günü Antalya'da açıyor. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Prof. Bozİcurt Kuruç, Antalya Valiliği ile yapılan bir protokolle, valiliğe ait salonun 10 yıllığına ücretsiz olarak An- talya Devlet Tiyatrosu'na devredildiğini söyledi. Tiyatro salonun bulunduğu kat dışında, arka kısmındaki idari ve teknik binalar ile soyunma sa- lonlan ve üst kattaki tüm bölümlerin de demir- başlan ile birlikte Devlet Tiyatrolan'na devredil- diğini belirten Kuruç, daha önceden sınavla alınan idari görevlilerin çahşmaya başlatılacağını belirtti. ANMATOPLANTISI Geçen yıl yitirdiğimiz büyük hoca, değerli bilim adamı, merhum Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAY A'yı ölümünün birinci yıldönümü olan 29 Ocak 1992 Çarşamba günü saat 11.00'de Rumelihisan'ndaki (Aşiyan) kabri başında hep birlikte anacağız. Dostlanna, öğrenci ve meslektaşlanna, yakınlanna, okurlanna ve sevenlerine duyururuz. EŞİ: MELAHAT TUNA YA Genç piyanist Sayat Zaman'm bütün dünyası klasik müzik 4 Diskolara gidenlerden uzağız 9 DÜZELTME Gazetemizin 24 Ocak 1992 tanhli 16'ncı sayfasında 45246 Basın Nc£ iU ile yayımlanan Ankara Gayrimenkul Sat\ş icra Daıresi'nde gayri- ı menkul açıkantırma ilanında saulacak taşınmazın Dosya No'su 1991/24 değil Doğrusu 1991/24 Talimattır. 5.3.1992 günu aynı yer ve saatte 2'nci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu antırmada da ruçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflarını geç- mesi şartıyla en çok arltırana ihale olunur ibaresınde "artıırma be- delinın malın tahmın edılen kıymelınin To 40'ını bulmaM ıbaresı ya- zılmamıştır. Satışta malın tahmin edilen kıymecinin Vo 40'ını da bul- ' ması şaruyla ihale olunur. < ÇOK KAPIU ODA Asım Bezirci 3. bası 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul ÖdenMtigöndcrflmez. EVtN tLYASOĞLU (tstanbul)- Sayat'ı ilk kez bir TV programında klavsen çalarken tanıdım. "Ben aslı- nda piyanistim, klavsen veya org çal- mayı kendi kendime, keşfederek öğ- rendim" demişti. Sonra da bir bâşka programda piya- nist Sayat ile tanıştık. Kendinden emin, neyi nasıl çalması gerektiğini önceden kestirebilen genç delikanh. 1972'de İs- tanbul'da doğmuş. Babası ticaretle uğ- raşırmış. Annesi müziğe meraklı oldu- ğundan dededen kalma bir piyano ile Sayat'ı 5 yaşında müziğe başlatmış. Se- kiz yaşında ilk konserini vermiş. Beledi- ye Konşervatuvan'nda başlayıp Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatu- van'nda devam etmiş müzik öğrenimi- ne. Tam dokuz yıldır Judith Uluğ ile çahşıyor. Halen son sınıfı öğrencisi. Müzik öğreniminde çok etkilendiği birisi de geçen yıl kaybettiğimiz Herman Miskçiyan olmuş. "Yalnız müzik değil, çok yönlü olmayı öğretti Herman Bey bana" diyor. Sayat'ın en önem verdiği şey çok yönlü olabilmek. Sekiz yaşında hari- kalar yaratan bir piyanistin gün gelince tükeneceğine inanıyor. "O yaşta nasıl bir kültür birikimi olabilir ki? Alanlan ço- ğaltmak, çok ayn yerden müziği beslemek gerekiyor. Hatta bir piyanist için ille de müzik birinci derecede önemh' olmayabi- lir hayatta." Sayat için calmak ile çalışmak ayn şey- ler. Kaç saat piyano çalarsın günde derse- niz; "Çok saat çalarım ama az saati ça- lışmaktır" diyor. Konservatuvardaki kül- tür derslerinin yetersizliğinden yakı- nırken Bülent Tarcan ile okuduğu "Mü- zik Tarihi" dersini ammsıyor: "Biraz mü- zik, biraz doktorluk, biraz askerlik günle- ri anlatırdı Tarcan. Böylece renkli geçen derslerden çok şey kalırdı aklımı- zda." Bir başka sorun da nota bul- mak olayı. "Kütüphanemiz yeter- siz. Allahtan hocam Judith Uluğ'un notalan yardıma koşuyor." Aynı alandaki gençlerin birbirini tanıması, birbirleriyle iletişim içinde olmalan ne kadar zor ülkemizde. Konservatuvann kendi içinde bile iletişimsizlik söz konusu. Bırakın diğer şehirler arasında yetişen genç- lerle veya ülke dışmdakilerle irtibat kurmayı... "Ancak yanşmalarla konserlerle tanıyabiliriz birbirimizi. Ya yetişen kimse yok ya da par- latılmıyor, çıkanlmıyor ortaya. ör- neğin Bilkent Senfoni Orkestrası'- yla Emre Şen İstanbul'a gelmiş ol- masıydı, kendi yaşımda bir başka piyanistin varlığından haberim ol- mayacaktı. Aynı şekilde nadir yapı- lan bir ulusal yanşmada Ankara'- dan özgür Aydın'ı tanıdım. Keşke okulumuzda bir konser salonu oîsa ve birbirimizi duyacak, değerlendi- recek ortam yaratılsa." Sayat'ın dünyası klasik müzik. Rock veya caz onun dışında. "Bu tür arkadaşlanm da yok. Diskölara gidenlerden uzağız." Şu sıralar okuldan mezun olma ve İngilizce öğrenme çabalannda. Amacı Ame- rika'ya Juilliard'a veya Mannattan Müzik Okulu'na gidebilmek. Piya- nistliğinin yanı sıra kompozisypn ve şeflik de okumak istiyor. Bugüne kadar çaldığı Türk eserleri arasında en çok Cemal Reşit Rey'den keyif almış.Geçen yıl orkestra ile çaldığı başanlı Greek konçertosu, Cemal Reşit Rey'de verdiği resitali, Sayat'ı kamçılayıcı etkenler olmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle