Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 Ocak 1992 kültür Cumhuriyet 13
KonsePiptalediWi
Kültür Serrisi - İstanbul Büyûkşehir
Oelediyesi Cemal Reşit Rey Korıser
Salonu'nda 1 şubat cumartesi gunü
yapılraası gereken Fidan ve Huraman
ICasımova (soprano) ve Ferhat
Badalbeyli (piyano) konseri,
Rusyadaki son gelişmeler nedeniyle
sanatçılann, karşı karşıya kaldığı
olanaksızlar yüzünden Türkiye'ye
gelememelen nedeniyle iptal edildi.
Jose Ferrer öldü
Kültür Servisi- Oscar ödüllü Amenkalı
sinema sanatçısı Jose Ferrer öldü. 80
yaşında Miami'de bir hastanede kısa bir
rahatsızlıktan sonra yaşamını yitiren
oyuncunun ölüm nedeni ailesinin isteği
üzerineaçıklanmadı. 1935yılında
Broadway'de oyuncu olarak sanat
yaşamına başlayan Jose Ferrer
tiyatroda önemli roller üstlendikten
sonra 1948 yılında Ingrid Bergman ile
başrollerini paylaştığı "Joan of Arc"
filrniyle sınemaya geçti. Televizyon
oyunculuğu ve yönetmenlik de yapan
Jose Ferrer, üç kez Oscar'a aday
gösterilmiş, 1950 yılında çevirdiği
"Cyrano de Bergerac" fılminde
ûstlendiği Cyrano rolüyle bu ödülü
kazanmıştı.
Gençlik buluşmaları
Kûltâr Servisi- Bulunmaz Tiyatro'nun
tstanbul Gençlik Buluşmalan adı altınd
başlattığı söyleşilersürüyor. Eleştirmen
Tahir özçelik yönetimindeki söyleşilere
bugüne-dek üyatro ve sinema sanatçısı
Sumru Yavrucuk, oyun yazan Tuncer
Cücenoğlu, HürriyetGösteridergisi
yazıişleri müdürû Hami Çağdaş, tiyatro
oyun yazan ve yönetmeni Yılmaz Onay
konuk oldular. Etkinlikler 1 şubat
cumartesi günü Lütfü Kaleli, 8 şubat
günü Füsun Erbulak, 15 şubat günü
Gülsüm Akyüz, 22 şubat günü Vecihi
Ofluoğlu ile sürecek. 29 şubat günü ise
günümüz şiirlerinden örnekler verilecek.
Gençlik Buluşmalan her cumartesi günü
saat 17.30-20.30 arası Istiklal Caddesi,
186/2 Beyoğlu'ndaki Nazım Hikmet
Sahnesi'nde gerçekleşiyor.
Pasolini seminerlem
O r û r Servisi - Bu yıl 14-29 mart günleri
arasında gerçekleştirilecek İstanbul
Ûluslararası Film Festivali'ne
yapıtlanyla katılması beklenen Pier
Paolo Pasolini'yi konu alan bir dizi
seminer Bİ LA R'da gerçekleştirilecek.
YavuzerÇetinkaya'nın katılacagı
seminerler, yönetmenin fılmlerinin daha
bilinçli olarak izlenmesini amaçlıyor.
BİLAR'daki seminerler lOşubatta
başlayacak ve her cuma saat 20.OO'de
düzenlenecek.
Hat yarışması
AA(Şanlıurfa)- Şanlıurfa Kültür,
Eğıtım, Sanat ve Araştırma Vakfı
tarafından düzenlenen 1. Hat Yanşması
sonuçlandı. Yanşmada birinciliği
İştanbul'dan katılan Davut Bektaşaldı.
Şanlıurfa Valisi Ziyaeddin Akbulut,
düzenledığı basın toplantısında hat
sanatının korunması.yaşatılması ve
gelıştirilmesi amacıyla düzenlenen
"Şanlıurfa'lı hattat Behçet Arabi 1. Hat
Yanşmasfnacelısülüsdahnda 13
asann katıldığını söyledi. Jürinin
değerlendirmesi sonucu yanşmaya
Konya'dan katılan Hüseyin Oksüz
ikinciliği İstanbul'dan katılan Mehmet
Memiş de üçüncülüğü aldı.
Mizah söyleşileri
Kültür Servisi- İstanbul Şehir
Tiyatrolan'nın 15 günde bir duzenlediği
Kültür Günleri sürüyor. 4. Kültür
Günleri'nde bu kez mizah konusu ele
ahnacak. 3 şubat pazartesi günü saat
18.00'de Harbiye Muhsin Ertuğrul Cep
Tiyatrosu'nda gerçekleştirilecek olan
soyleşiye konuşmacı olarak yazar Hulki
Aktunç, karikatürist Hasan Kaçan,
kankatür tarihçisi Turgut Çeviker ve
mizah yazan Metin Üstündağ katılacak.
Söyleşiyi izlemek isteyenlen Cep
Tiyatrosu'na ücretsiz olarak
girebilecek.
Yesâri Âsım Arsoy'un 300'e yakın bestesi var
Dünya durdukça söylenecek şarkılar
"Ömrümce o saf aşkını kalbimde ya-
şatsam
Kirletmem onu kendimi hicrâna da at-
sam
Bezminde geçen bir geceyi bin yıl uzat-
AVNİANIL (tzmir) - 1950'li yıllann yetmişsekizlik plağında dalga dalga
yükselen o güzelim ses, bugün de gündemde olan bir kürdili fucazkâr
sunuyordu:
Şartlar bjzi, doğup büyüdüğümüz İs-
tanbul'un Üsküdan'ndan fırlattı İzmır'e.
Telefonla hasret gidermeye çahşırdık, o
zamanlar yazdığımız gazeteyi, düzenle-
meye çalıştığımız sayfayı eleştirir, yapıcı
sözleri ile sevinirdik, güçlenirdik...
Birkaç ay öncesi Erenköy'deki evinde
tatlı tatlı anlattık. "Bir Besteci" dizimizi
hazırlayıp yayımlıyorduk TV'de. Ön
hazırlıklan yaptık, planladık konuyu; bi-
zim dizi tatile girdi. On gün birkaç fotoğ-
raf çektik, duymadığımız koşmalannı
dinledik, el öptük aynldık.
Hocam, demiştim bir gün; bazı kay-
naklar doğum yılınızı 1900 olarak gös-
tenyor, bir iki yerde de 1892'ye rastla-
dım, nasıl oluyor, durum vaziyeti nedir?
Gülmüştü kıs kıs; "-kanştırma, olur o
kadarcıkL."
Yesâri Âsım, Guney Makedonya'da
Drama'da dünyaya gelmiş. Babası Ber-
kofça'lı Omer Lütfı Efendi, annesi Zü-
beyde Hanım. Hoca solak. Bu nedenlede
Yesâridiyeanılıyor. Drama İdâdisi'ni biti-
riyor, gençlik yıllannda müezzinlik yapı-
yor, kuran okuyor. Önceleri bağlama
çalıyor, sonra 'ud'a dönüyor. Kendine
özgü güzel bir sesi var, kendine özgü bir
de tavn...
sam
Doymam o güzel sînede bir ömrile yat-
sam"
İş çıkmıştı köpek marka borulu gra-
mofonlara!. Çevir Allah çevir, döndür
yetmişsekizliği, yine de eskitememiştik
şarkıyı...
Aklımızca, yavaş yavaş palazlandığı-
mızı sandığımız o yıllarda elini öpmüştük
Hoca'nın.. İyice bir sınamıştı ve konuş-
muştu: "Olur bu iş, olur da, sabreder ve
her gün bir şeyler öğrenmeye çalı-
şırsan..."
Bir yayın ajansımız vardı 1960'larda..
Beyoğlu İstiklâl caddesi üzerinde Hacı-
bekir şekercisinin üstü ve altıncı kat...
Onurlandınrdı sık sık, biz de ne kapar-
sak kârdır, diyerek yararlanmaya çah-
şırdık, neleranlatmazdı ki.. Şiir, edebiyat
ve musıkî. Bu aynlmaz üç güzeli sjım ho-
cadan dinlemek bir başkaydı!.
Erenköy istasyon kahvesinde buluşur-
duk sık sık. Dalar bazen uzun uzun, son-
ra açılır, bitmesin isterdik sohbeti.
Âsım Arsm'un 200-300 eseri var.
1917 yılında Adapazan'na, 1920'de de
İstanbul'a göçüyorlar. Besteciliğe 1929
yılında başhyor, yurdun çeşitli yerlerinde
konserler veriyor, plaklar dolduruyor,
öğrenciler yetiştiriyor.
Eser sayısı da tartışmalı... Tek tip nota
yayınınahâlâgeçemediğimiziçinbazıeser-
lerinde baa değişiklıkler de söz konusu!..
Devlet mi, özel mi, kim yapacaksa, daha
fazla vakit geçirmeden şu eserlere bir
kat'i damga vurulsa da, şu ayıbımızdan
da kurtulsak!..
Eser sayısı 200-300 arası, çoğunun şi-
irleri de kendisine ait.
Kolay öğrenilir, hemen sevilen parca-
lan da var, emek verdiği imtihanlık olan-
lan da. Ezgilerdeki imza kendisinin, he-
men anlaşıhr üslûbu açık açık ortada...
İşte unutulmaz hüzzamı:
"Ömrüm seni sevmekle nihâyet bula-
caktır
Yalnız senin aşkın ile rûhum solacaktır
Son darbe-i kalbim yine ismin ola-
caktır
Yalnızseninaşkınilerûhum solacaktır"
Bu ve diğer hüzzamlannda değışik ezgı
demetleri, ama hepsınde değişmez bir
Yesârî.
"Adalardan bir yar gelir bizlere" de
onun, Hisarlı Kız da onun...
Çok güzel kullanmış makamları. Çok
güzel uygulamış özgünlüğü içinde pro-
zodiyi...
Dünya durdukça söylenecek şarkıla-
n, anılacak Hocamız.
Rahmetdileklerimiz ve duamızla...
Yesâri Âsım Arsoy'un, 60 yıl önce-
sınden bu yana eskimeyen bazı eserleri
şunlar:
" Ünıitlerim hep kınldıyârimartık gel-
meyecek"
"Sen olmasaydın eğer aşka inanmaz-
dım"
"Zamanla belki geçer, bu aşk da hic-
ran da"
"Sazlar çalınır Çamhca'nın bahçele-
rinde"
"Al goncayı deremedim"
"Biz Heybeli'de her gece mehtâba çı-
kardık"
"Bekledim de gelmedin, hiç mi beni
sevmedin"
"Sahilde o hoş bûseleri aldığım ak-
şam"
"Fârig olmam meşreb-ı rindâdeden"
"Seni herkesten kıskanıyorum"
"Ayrı duşdum sevgilimden dunyâ
bana dâr- oldu."
'Hiçlikten
çıkan ses
9
NALAN MANYASLI (İstanbul) - "Be-
nim için resim, her türlü anlamın tü-
kendiği yerde ortaya çıkan o kocaman
hiçlikten, tıklatıp bir ses almaya çalı-
şmaktır" diyor, iç kıpırtılann
yansıdığı, aynntıh, kıvrak, dalgalı ses-
lerin sahibi ressam Sevinç Altan. Sa-
natçının beşinci resim sergisi Ankara'-
da ARS Galerisi'nde sürüyor.
1953 İzmir doğumlu sanatçı, 1983'te
Mimar Sinan Üniversitesi Resim Fakül-
tesi Neşet Günal Atölyesi'nden mezun
oldu. O tarihten bu yana İzmir ile İstan-
bul arasında bölünen yaşamı, son bir
yıldır İstanbul'da sürüyor, fakat İstan-
burundörtaynmekânında:"Biryıldır re-
sim çalışmalanmı Mehmet Güleryüz'ün
atölyesinde sürdürüyorum. Perşembe
günleri Güleryüz, cuma günleri ise tek
olarak Bilsak'ta resim atölyesinde ders
veriyorum. Haftada bir gün ise Maslak'-
taki Çocuk Dostlan Derneği'nde ilko-
kul-lise dönemi çocuklanna resim tekni-
ği veriyorum. ^ma buradaki çalışma,
şimdilik duvar boyama ile sınırlı." Sevinç
Altan'ın dördüncü mekânı ise bir çeşit
atölyeye çevirdiği evi. Tüm İstanbullu-
lann sorunu olan trafiğı Altan da yaşı-
yor, ama özellikle vapurda geçen za-
manım okumayla değerlendirerek.
Sevinç Altan akademide Neşet Günal'-
ın eğitimiyle başladığı gerçekçi ve figüra-
tif resim tarzından sergilerle sıynlmaya
çalışıyor.
1983'te İstanbul, 1985'te İzmir ve
istanbul, 1989'da yine İznvir'de açtığı
sergiİTİ fıgüratif anlayıştan soyut tarza
geçişin izlerini taşırken Ankara ARS'de
süren sergisi için "Bu sergi resim dilimin
değiştiğini gösteren son halka. Artık ta-
mamen soyut çalışıyorum. Hesaplaşma,
bu sergideki resimlerde doruk noktaya
ulaştı" diyor ve ekliyor. "Dünyanın ve
yaşanan gerçeklerin farkmdayım. Fakat
resmin d»ş dünyanın da üstünde bir dün-
ya olduğunu düşünüyorum."
Sevinç Altan, Ankara'daki sergisine
son bir yıl içinde oluşturduğu 25 resmiyle
katıhyor. 4x 1.80 cm ya da 2.60x 1.80 cm'-
yi bulan 25 büyük boyutlu çalışma. Ken-
disini daha iyi ifade edebilmek ve içinde
kaybolmak için seçtiği bir yol bu. "Res-
min bir anlamı daha var benim için. Re-
sim bir kaçış, sığındığım bir yer. Yaşanan
her şey tükeniyor bir gün. Ama resimde
yarattığımız gerçekler uzun süreli ve
daha kalıcı" diyor.
Peki, gerçekleri ne Sevinç Altan'ın?
"Huzursuzum, dünyaya karamsar ba-
kan ve insanlarla az diyalog kurabilen bir
insanım. Bunlar resmime de yansıyor.
Görünüşte düz, sessiz sakin, ama biraz
dokunsanız ya da kımıldatsanız altında
sesler, iç kıpırtılar, hareketler saklayan
resimler bunlar. Bir taşı kaldınp altında
sakladıklannı görmek gibi bir şey."
Sevinç Altan'ın Ankara ARS Galeri-
si'ndeki resim sergisi 12 şubata dek izle-
nime açık olacak.
43 milvarlık restorasyon
CUMHURtYET (Londra) - İngiltere'nin 273 yıllık Richmond Tiyatrosu bir kez daha restore edilerek perde-
lerini yeniden sanatseverlerin hizmetine açtı. fngiliz Turizm örgütü (BTA) yetkililerinden alınan bilgiye göre
restorasyon yaklaşık 43 milyar TL'ye mal oldu ve 2.5 yıl sürdü. 200 yıllık tiyatroda Peter Ustinov tek kişilik
bir oyun sahneliyorT 1719 yılında sanatseverlere hızmet vermeye başlayan Richmond tiyatro binası, yörenin
ilk ahşap yapısı olarak mimari bir özellik de taşıyor. 1899'da ilk kez restore edilerek bugünkü görüntüsüne
kavuşan bina, 830 kişilik bir salon ve çeşitli toplantıların yapılmasına elverişli meknlara da sahip bulunuyor.
Blues'cu
'Thunderbird' öldü
AFP (St. Paul) - Blues şarkıcısı James "Thun-
derbird' Davis çalıştığı gece kulubünde şarkı söy-
lerken geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu yaşamını
yitirdi. Davis, 53 yaşındaydı. Geçen cuma günü
Minnesota'daki Blues Saloon'da "What Else Is
There To Do?"(Yapacak Ne Var Başka?) adh
şarkısı seslendirirken birden dengesini yitirip dü-
şen James' Thunderbird' Davis, iki ay sonra ıkinci
albümünü piyasaya çıkartacaktı. Gece kulubü-
nün sahibi Miki Mulvehill, "Bir blues'cunun öl-
meyi isteyeceği biçımde öldü sahnede..." dedi.
Alabama'da doğan blues şarkıcısı James 'Thun-
derbird' Davis, ilk albümü "Checkout Time"ı
1989 yılında çıkarmıştı. Muddy VVaters ve B.B.
King gibi blues'un önde gelen sanatçılanyla çalı-
şan Davis'in "Blue Monday Blue" adh şarkısı
kendisine büyük ün getirmişti.
ParsTuğlacı'ya
onurnişam
Kültür Servisi- Türk dili ve tarihçiliğine katkılan^-
- te tanınan araştırmacı ve yazar Pars Tuğlaa'MT
süre önce Maison Internationale des Intellectuels
(MIDI) adındaki Uluslararası Aydınlar Akade-
misi'ne üye secildi. 1907 yılında Paris'te kurulan
bu akademi Evrensel Aydınlar Teşkilatı olarak
tanınıyor. Bu kuruluşa üye olanlar arasında kar-
dinal Roncali, ABD başkanlan Franklin Roose-
velt ve John Kennedy, Fransa Cumhurbaşkanı
George Pompidou, Prof. Albert Einstein gibi isim-
ler de bulunuyor. Pars Tuğlacı aynca merkezi Al-
manya'nın Mönchengladbach kentinde bulunan
Lofsensis Ursinus Komitesi'nce "İnsanlık toplu-
munun gelişmesine katkıda bulunduğu" gerekçe-
siyle şövalyelik rütbesi ve nişanıyla onurlandınldı.
'Picasso'nun Yaşamı
9
Kültür Servisi - John Richardson'ın "Picasso'-
nun Yaşamı-A Life of Picasso" adh kitabı Whitb-
read Yıhn Kitabı ödülü'nü kazandı. 1881-1906
arasındaki yıllan kapsayan kitap, ünlü ressam Pı-
casso'nun yaşamı üzerine yazılan dört ciltlik bir
biyografinin ilk kitabı. 1924 doğumlu yazar John
Richardson, Fransa'da uzun yıllar Pıcasso'nun
komşusu olmuş, ve ressamla yakın bir arkadaşlık
kurmuştu. Richardson'ın kitabı, ressamın gün-
lüklerine, Piccaso'nun eşi Jacqueline'nin anlattı-
klanna ve kendi anılanna dayanıyor. Richardson
1949 yılında Fransa'ya yerleşmiş ve Pıcasso'nun
yanı sıra Braque, Leger ve Cocteau gibi isımlerle
dostluk kurmuştu.
Antalya'da sahne
AA (Ankara) - Devlet Tiyatrolan, 8. yerleşik mer-
kezi ve 21. sahnesi olan Antalya Devlet Tiyatrosu\
nu 1 şubat cumartesi günü Antalya'da açıyor.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Prof. Bozİcurt
Kuruç, Antalya Valiliği ile yapılan bir protokolle,
valiliğe ait salonun 10 yıllığına ücretsiz olarak An-
talya Devlet Tiyatrosu'na devredildiğini söyledi.
Tiyatro salonun bulunduğu kat dışında, arka
kısmındaki idari ve teknik binalar ile soyunma sa-
lonlan ve üst kattaki tüm bölümlerin de demir-
başlan ile birlikte Devlet Tiyatrolan'na devredil-
diğini belirten Kuruç, daha önceden sınavla alınan
idari görevlilerin çahşmaya başlatılacağını belirtti.
ANMATOPLANTISI
Geçen yıl yitirdiğimiz büyük hoca, değerli bilim adamı, merhum Prof. Dr.
TARIK ZAFER TUNAY A'yı
ölümünün birinci yıldönümü olan 29 Ocak 1992 Çarşamba günü saat 11.00'de
Rumelihisan'ndaki (Aşiyan) kabri başında hep birlikte anacağız.
Dostlanna, öğrenci ve meslektaşlanna, yakınlanna, okurlanna ve sevenlerine
duyururuz.
EŞİ: MELAHAT TUNA YA
Genç piyanist Sayat Zaman'm bütün dünyası klasik müzik
4
Diskolara gidenlerden uzağız
9
DÜZELTME
Gazetemizin 24 Ocak 1992 tanhli 16'ncı sayfasında 45246 Basın Nc£
iU ile yayımlanan Ankara Gayrimenkul Sat\ş icra Daıresi'nde gayri-
ı menkul açıkantırma ilanında saulacak taşınmazın Dosya No'su
1991/24 değil Doğrusu 1991/24 Talimattır.
5.3.1992 günu aynı yer ve saatte 2'nci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu
antırmada da ruçhanlı alacaklıların alacağını ve satış masraflarını geç-
mesi şartıyla en çok arltırana ihale olunur ibaresınde "artıırma be-
delinın malın tahmın edılen kıymelınin To 40'ını bulmaM ıbaresı ya-
zılmamıştır. Satışta malın tahmin edilen kıymecinin Vo 40'ını da bul-
' ması şaruyla ihale olunur.
<
ÇOK
KAPIU
ODA
Asım Bezirci
3. bası 10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
ÖdenMtigöndcrflmez.
EVtN tLYASOĞLU (tstanbul)-
Sayat'ı ilk kez bir TV programında
klavsen çalarken tanıdım. "Ben aslı-
nda piyanistim, klavsen veya org çal-
mayı kendi kendime, keşfederek öğ-
rendim" demişti.
Sonra da bir bâşka programda piya-
nist Sayat ile tanıştık. Kendinden emin,
neyi nasıl çalması gerektiğini önceden
kestirebilen genç delikanh. 1972'de İs-
tanbul'da doğmuş. Babası ticaretle uğ-
raşırmış. Annesi müziğe meraklı oldu-
ğundan dededen kalma bir piyano ile
Sayat'ı 5 yaşında müziğe başlatmış. Se-
kiz yaşında ilk konserini vermiş. Beledi-
ye Konşervatuvan'nda başlayıp Mimar
Sinan Üniversitesi Devlet Konservatu-
van'nda devam etmiş müzik öğrenimi-
ne. Tam dokuz yıldır Judith Uluğ ile
çahşıyor. Halen son sınıfı öğrencisi.
Müzik öğreniminde çok etkilendiği
birisi de geçen yıl kaybettiğimiz Herman
Miskçiyan olmuş. "Yalnız müzik değil,
çok yönlü olmayı öğretti Herman Bey
bana" diyor. Sayat'ın en önem verdiği şey
çok yönlü olabilmek. Sekiz yaşında hari-
kalar yaratan bir piyanistin gün gelince
tükeneceğine inanıyor. "O yaşta nasıl bir
kültür birikimi olabilir ki? Alanlan ço-
ğaltmak, çok ayn yerden müziği beslemek
gerekiyor. Hatta bir piyanist için ille de
müzik birinci derecede önemh' olmayabi-
lir hayatta."
Sayat için calmak ile çalışmak ayn şey-
ler. Kaç saat piyano çalarsın günde derse-
niz; "Çok saat çalarım ama az saati ça-
lışmaktır" diyor. Konservatuvardaki kül-
tür derslerinin yetersizliğinden yakı-
nırken Bülent Tarcan ile okuduğu "Mü-
zik Tarihi" dersini ammsıyor: "Biraz mü-
zik, biraz doktorluk, biraz askerlik günle-
ri anlatırdı Tarcan. Böylece renkli geçen
derslerden çok şey kalırdı aklımı-
zda." Bir başka sorun da nota bul-
mak olayı. "Kütüphanemiz yeter-
siz. Allahtan hocam Judith Uluğ'un
notalan yardıma koşuyor."
Aynı alandaki gençlerin birbirini
tanıması, birbirleriyle iletişim içinde
olmalan ne kadar zor ülkemizde.
Konservatuvann kendi içinde bile
iletişimsizlik söz konusu. Bırakın
diğer şehirler arasında yetişen genç-
lerle veya ülke dışmdakilerle irtibat
kurmayı... "Ancak yanşmalarla
konserlerle tanıyabiliriz birbirimizi.
Ya yetişen kimse yok ya da par-
latılmıyor, çıkanlmıyor ortaya. ör-
neğin Bilkent Senfoni Orkestrası'-
yla Emre Şen İstanbul'a gelmiş ol-
masıydı, kendi yaşımda bir başka
piyanistin varlığından haberim ol-
mayacaktı. Aynı şekilde nadir yapı-
lan bir ulusal yanşmada Ankara'-
dan özgür Aydın'ı tanıdım. Keşke
okulumuzda bir konser salonu oîsa
ve birbirimizi duyacak, değerlendi-
recek ortam yaratılsa."
Sayat'ın dünyası klasik müzik.
Rock veya caz onun dışında. "Bu
tür arkadaşlanm da yok. Diskölara
gidenlerden uzağız." Şu sıralar
okuldan mezun olma ve İngilizce
öğrenme çabalannda. Amacı Ame-
rika'ya Juilliard'a veya Mannattan
Müzik Okulu'na gidebilmek. Piya-
nistliğinin yanı sıra kompozisypn ve
şeflik de okumak istiyor. Bugüne
kadar çaldığı Türk eserleri arasında
en çok Cemal Reşit Rey'den keyif
almış.Geçen yıl orkestra ile çaldığı
başanlı Greek konçertosu, Cemal
Reşit Rey'de verdiği resitali, Sayat'ı
kamçılayıcı etkenler olmuş.