15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OCAK 1992 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/9 riYATRO Küçük tiyatrocular • Kıiltür Servisi — İlk mezunlarını geçen ay veren tiyatro eğitim birimi 2. dönem derslerine başladı. Şehir Tiyatrolan'nın çocuk oyuncu yetiştirmek amacıyla beş yıl önce başlattığı eğitim programına, 2. sınavda da başarı gösteren yeni öğrencileri ile yeni sezon derslerine başladı. Yetenek sınavında başarı kazanan ve yaşları 6-10 arasında değişen 50 minik öğrenci, haftada iki tam gün ders göruyor. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda Şehir Tiyatrosu'nun uzman sanatçıları tarafından eğitilen çocuklar, bu derslerde sahne, muzik, konuşma ve dans konulannda eğitiliyorlar. Üç yıl sürecek olan bu eğitimi başarıyla tamamlayan minik oğrenciler, dönem sonunda başarı belgesi alacak ve çocuklara Şehir Tiyalrolan'nın oyunlarında da rol verilecek. 'Hayrola Kayrola' Kıiltür Servisi — Abdullah Şahin Nokta Tiyatrosu, Ferhan Şensoy'un yazıp yönettiği, ayrıca dekorunu ve müziğini de hazırladığı 'Hayrola Kayrola' adlı müzikli kabareyi Anadolu'nun birçok il ve ilçesinde sahneledikten sonra 25 ocak tarihinden itibaren Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde sahnelemeye başlıyor. 'Hayrola Kayrola' adlı müzikli güldürüde Abdullah Şahin. Settar Tanrıöğen, İlter Akçebe, Aslı Avcı ve Ercüment Balakoğlu rol alıyor. Oyun salı, çarşamba, cumartesi ve pazar günleri izlenebilir. Yarışma Sami Güner Fotoğraf \arışması • BL'RSA (AA) — Geçen yıl Bolu yakınlarında geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren unlü fotoğraf sanatçısı Sami Güner anısına Bursa Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen fotoğraf yarışması sonuçlandı. Büyükşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp, yarışmanın sonuçlarını açıklarken yarışmanın "renkli baskı" ve "saydam" olmak üzere iki dalda yapıldığı ve isteyen herkesin katıldığını belirtti Teoman Özalp, renkli baskı dalında Istanbul'dân Gökhan Yalta'nın birinci, Erdal Yazıcı'nın ikinci ve Şekip İskender'in üçüncü seçildiğini bildirdi. Yarışmada, Seçici Kurul Özel Ödülü'nü Timurtaş Oran, Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Programı Ö?el ödülü'nü Luiş Gilbert Desveaux, Sami Güner Fo'toğrafçıhk Özel Ödülü'nü ise Sadık Demiröz kazandılar. Yılmaz Kalpalp'ın birinci, Gökhan Yalta'nın ikinci, Yusuf Darıyerli'nin üçüncü seçildiği "saydam" dalında ise Fethi Uzan, Seçici Kurul Özel ödüjü'ne, Hatice Tuncer BUFSAD Özel Ödüîü'ne, Özer Özsaraç, Sami Guner Fotoğrafçılık Özel Ödüîü'ne, Süleyman İskender ise Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Programı Özel Ödulü'ne layık görüldüler. KONFERANS Sağlar, Malta'ya gitti • İSTANBUL (AA) — Kültur Bakanı Fikri Sağlar, 'Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu Bakanlar Konferansı'na katılmak üzere Malta'ya gitti. Sağlar, Ataturk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD \e Kanada'nın da gözlemci olarak katılacağı konferansta, daha çağdaş bir dünya için kulturel alanda yapılacakların gözden geçirileceğini belirtti. Kültur Bakanı, toplantı sonunda "Avrupa Arkeoloji Mirasının Korunması Konvansiyonu'nun da imzalanacağını söyledi. MÜZİK Yılmazoğlu/Dural resitali • Kültiir Servisi — Flamenko gitar sanatçısı Ali Fuat Yılmazoğlu ile piyanist Yüksel Dural, bugün saat 18.30'da Istanbul'daki Avusturya Kültur Ofisi salonlarında bir resital verecekler. Ankaralı sanatçılar bir gitar, bir de piyano programı sunacaklar. Ali Fuat Yılmazoğlu Paco de Lucia, P. Pena, P.Puen ve V. Monge'un, Yuksel Dural ise Chopin, Albeniz ve Sinding'in yapıtlannı yorumlayacak. Ali Fuat Yılmazoğlu, İstanbul'daki bazı önemli topluluklarda elektrogitar çaldıktan sonra flamenko gitara başladı ve bir süre İspanya'nın Sevilla kentinde Flamenko Bale'ye eşlıt etti. Piyanist Yüksel Duralı ise öğrenimini ABD'de, Boston Juliard Konservatuan'nda yaptı. Gülsin Onay büyüledi • LONDRA (AA) — Devlet sanatçısı Gülsin Onay, onceki gece Londra'da verdiği solo piyano konseri ile Ineilizleri büyüledi. Butün dunyadan seçkin sanatçıların katıldığı 'Uluslararası Piyano Gunleri', Gülsin Onay'ın konseri ile başladı. Onay'ın, Bela Bartok, Ahmet Adnan Saygun, Cesar Franck ve Maurice Ravel'in eserlerini seslendirdiği konser, Ingilizlerin olduğu kadar, Londra'daki Türk toplumunun da büyük beğenisini topladı. Londra'da 'klasik Batı muziği gibi 20. yuzyıl müziğini de en iyi yorumlayan sanatçılardan biri' olarak tanıtılan Gülsin Onay'ın, onümuzdeki günlerde Japonya ile Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinde de konserler vereceği bildirildi. İLAN ERDEMLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosjaNo: 1990 234 Davacı Sosyal Sigortalar Genel Mudurlüğü tarafından. davalılar Ahmet Sabah Bozkurt ve Durmuş Turgut aleyhıne açılan ış bu tazmı- natdavasında Da\alı Adem Sabah Bozkurt'un teblıgata elverışlı adresı tüm ara- malara rağmen bulunamamış \e mahkememızin 4.12.1991 tarihli cel- !.esınde adına ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiştir. Davalı Adem Sabah Bozkurt'un duruşma günü olan 10.2.1992 gü- nu saat 10.25de Erdemlı Adliyesi'nde hazır bulunması dava dılekçesi \enne kaım olmak üzere ilan olunur ' Basın: 45139 30 yılda Yurdaer Altıntaş'ın tiyatro afişleri sergisi Galeri Kenter'de Keııt kültürü 'afişe' olıııalı Anımsadığı kadarıyla Altıntaş'ın yaptığı ilk tiyatro afışi, Güner Sümer'in " Yarın Cumartesi" oyunuiçindi. Sanatçının 30 yıldır gerçekleştirdiği tiyatro afişleri, Kenter Tiyatrosu'nda yeni açılan Galeri Kenter'de sergileniyor. SADIK KARAMUSTAFA Birçok tiyatrosever, bazı oyunları Yurdaer Altıntaş'ın afışleriyle de anım- sar. Grafık sanatçısı Yurdaer, tam 30 yıldır tiyatro yapıtlannın afişlerine damgasını vurmuştur nerdeyse. Şimdi bu afışler, Kent Oyunculan'nın yeni açtığı Galeri Kenter'de sergileniyor. — Eleman arama ilanlarının diliyle sen "reklam ajansı deneyimi" fazla olmayan bir grafik sanatçısısın. Otuz yılı aşan meslek yaşamında çoğunlukla bir yere bağlı olmadan çalıştın. Özellikle ilk yıllarda, "grafik işi" ile geçinmek kolay oluyor muvdu? — Akademiyi bitirdikten sonra iki ayn ajansta sanırım toplam bir yıl kadar çalıştım. Ancak beklentilerim başkaydı. Serbest çalışmaya başla- yınca bir süre işsiz kaldım. Ne ben kimseyi ne de kimse beni tanıyordu. Zaten iş şimdiki gibi bol değıldi. Akademinin değişik bölümleri/ıden çıkışlı Berç ve Antuan kendi bürola- nna gelen bazı işleri bana yaptırarak yardımcı oldular. Bu işlerden en müthişi el aynalannın arkalannı boyamaktı. Asetat gibi zor boya tutan şefTaf bir malzeme üstüne, ters- ten yüzlerce çiçek ve yaprak motifleri boyuyorduk. Sonra bunlar aynalann arkasına takıhyordu. Bitmez tükenmez bir işti. Daha önceleri buna benzer bir işim de biblo boyamak olmuştu. — Ve sonra kendini birdenbire afîş boyar buldun. Otuz yıl önce yaptığın ilk tiyatro aflşini hatırlıyor musun? — Gene bu dostlann destekleme- siyle ilk tiyatro afişini Kâmran Yüce kanalıyla Kent Oyunculan'na yaptım. Özellikle ödeneksiz tiyatrolar içinde ilk kez Kenterler bu gereksini- mi duydu. Belleğim beni yanıltmı- yorsa ilk tiyatro afişim, Güner Sümer'in Yarın Cumartesi oyunu için- di. — Beş altı yıl önce bir dergiye yazdığın yazıda, Türk afiş sanatında tipografinin ihmal edildiğini söylüyor, kendini de bu değerlendirmenin içinde tntnyordun. Otuz yıllık çalışmalanna FİKRFİT HAKAN TİYATROSU oj>un2bölüm MEKSİKALIöyküJack London azan ve yörı ikret Hakan yazan ve yöneten Fil BU DA BASILMAYAN BİR AFİŞ - Jack London'dan uyarlanan"Meksi- kalı" adlı oyunun başlamasına üç beş gün kala Fikret Hakan, Yurdaer Altıntaş'tan afiş yapmasını istemiş. Taslak beğenilmiş, orijinal hazırlanmış. Ama oyun tutmayınca bu afiş basılamamış. bakıidığında istikrarlı bir gelişme ve ye- nileşme kolayca göze çarpıyor, son afişlerinde tipografik tasarımı iyi çö- zümlediğin görülüyor. Eski işlerine alışmış olanlara, veniy i kabul ettirmek- te giiçlük çekiyor musun? - 1960'lıyıllardayapuğımafişlerde- ki yazı düzenlemelerini biraz da o günlerin olanaklan doğrultusunda değerlendirmek gerekir. Büyük aksa- malar olmamasına karşın gene de bu afişlerdeki yazı düzenlemelerinden rahatsızım. "Sansabır Çiçeklerinden Bir Ders" oyununun afışi sevdiğim afişlerden. Belki son zamanlarda var- mak istediğim tarzın bir başlangıcı. Bence diğer afişlerimdeki anlayıştan kopuk değil. Bu ve kafamda oluş- makta olan tarz nedeniyle zorlanmı- yorum. Asıl zor olan başka. Yıllardır üretnğim biçimde grafık işler isteni- yor.Orneğin.bugününmodasıdiyebi- leceğimiz tarzda işler üretme özgü'lü- ğüm yok. Yeni bir tarzı yadırgıyorlar. Bu da değişmeyi ve gelişmeyi yavaş- latıyor. — Tiyatro afişi yapmadan önce mutlaka oyunu okuyorsundur. Prova- ları da izliyor musun? — Son zamanlarda oyunun başlamasına 3-5 gün kala afiş istenir oldu. Önceki dönemlerde oyunu oku- duktan sonra, provalan izleme ola- nağı da bulurdum. Kimseye görün- memeye çalışarak, bir köşeye çekilip izlediğim bu provalar bana ayn bir tat verirdi. - Sergi kataloğunda yayımlanan yapıtların üzerinde "afişin öyküsü" diye nitelendirilebilecek cümleler yer alıyor. Aptal Kız'ın taslağım görünce Yıldız Kenter "Tamam, oyundaki penı- ğum böyle olmalı" demiş. Yıldız Hanım Aptal Kız'da gerçekten senin çizdiğin penığu mu kullanmıştı? - Evet. Bu benim için çok hoştu. Sahnede kişiyi canlandıracak sanatçıyla, afışte kişiyi canlandıracak olanın aynı şeyi benimsemesi hoş bir şey. - "Uşak Ne Gördü" afişinin öy- küsü "Ah şu güzelim cinsellik!" diye başlıyor. Nasıl yani? - Ne demek "nasıl yani?" Dostlar biraz da benim yüreğimin gençliğine taktı galiba. "Yurdaer'in Melekleri" adıyla açtığım sergi de cinsellik üze- rineydi. Ancak vermek istediğim me- saj yerine, çoğunluk benim cinselliğe ya da karşıt cinse olan ilgime taktı. Sergimde, biraz mizah da katarak, sevgisiz, beyinsiz, salt hayvansal, "yaptım oldu" tarzındaki yaklaşımlara biraz eğilmek, istemiştim. Cinsellik ve sevgi ayn şeyler olabilir, ama ikisi bir- leşince doyulmaz bir şey. - Tamam, kızma, ikna oldum. Biz yine afişe dönelim. Özellikle kültur ve sanat konulannda afiş yaptıraıak gra- fik sanatçısına bahşedilen bir lütuf, gra- fik sanatına bir "katkı" olarak değer- lendiriliyor. Sonunda basılan afişler asünuyor. Sadece sergilerde boy göste- riyor. Afiş, makus talihini yenip kent kültüründe, önemli bir iletişim aracı ola- rak yeniden yer alabilir mi? - Üretilen iyi dediğimiz grafık çalışmalann büyük çoğunluğu, genel- de ücretsiz yapılanlar. Bizler de bun- lan görüp Türk grafık sanatının bir yere geldiğini sanıyoruz. Oysa bir yere gelen Türk grafık sanatı değil, birkaç tasanmcı. hepsi bu. Eğer bu bir geliş- meyse bence sağlıksız. Sanatçıların aralannda yapacakları en azmdan bir centilmenlik anlaşmasıyla bu bakış açısının değiştirilmesine çalışılmalıdır. Afişin kent kültüründe yeniden önemli bir yere varabilmesi değişik faktörlere bağlı. İşveren kesiminin, özellikle yerel yönetimlerin konuya il- gisi. bilinci, kentin bu konuda olanak tanıması, tanıtım ajanslarının yak- laşımı ve benzeri gibi. Sanınm uzun zamana bağlı. - Sana bol afişli, bol melekli uzun yıllar diliyonım. Burak Mikail Uçar'uı 'Umut Cinayeti' İstcmbul Devlet Tiyatrosu'nda _ __._. ^ Zihinlerimizin oynadığı oyıihlarAtatürk Kültur Merkezi Oda Tiyatrosu'nda sahnelenen oyunda yönetrnenliği, ilk rejisini gerçekleştiren Zekâi Müftüoğlu üstlendi. 'Umut Cinayeti', 24 yaşındaki Burak Mikail Uçar'ın da ilk oyunu. NALAN MANYASLI Bu yazıda bir "umut cina- yeti"nin ortasına götürsek si- zi... Sanık ya da sorgulayan değil de tanık (okur/izleyici) olmanızı istesek... Sorduğu- nuzu duyar gibiyim, "Ne za- man, nasıl işlendi cinayet. Katil kim?" Böyle bir cinayet hiç iş- lenmedi belki, katil yok. Her- şey zihinde gerçekleşti. zihin- lerimizde. İstanbul Devlet Tiyatrolan İzleyicileri genç bir yazann ıık oyunuyla. Burak Mikail Uçar'ın "Umut Cinayeti"yle tanışıyorlar bu sezon. Oyun, GERÇEKLİK İLE FANTEZİ - "Umut Cinayeti" adlı oyunda katil zanlısı kadını Seray Gözler. onu sorgulayan erkeği Adnan Biricik oynuyor. "Umut Cinayeti"nde gerçeklikle fantezi durma- dan yer değiştiriyor. katil zanlısı bir kadınla, onu netler, cinayetler... Gerçeklık- sorgulayan erkeğin ilişkileri le fantezinin, umutla umut- suzluğun, sevgiyle nefretin sık sık yer değiştirdiği, izieyicinin de katılımını gerektiren zor ve kuraldışı bir oyun bu. (ve görüntüleri) eşliğinde, zi- hinlerimizin bize oynadığı oyunlan gösteriyor: Tanışma- lar, sevişmeler, umutlar, iha- Atatürk Kültur Merkezi Oda Tiyatrosu'nda sergilenen oyunun yönetmeni. bu alanda ilk çalışmasını gerçekleştiren Zekai Müftüoğlu. 1970te An- kara Devlet Konservatuan'n- 'Multıpl Skleroz (MS) hastaları ve yakınlan 18 Ocak 1992 Cumartesi saat 9.30'da l.Ü. Cerrahpasa Tıp Fakültesi ODlTORYUM'da toplanıyoruz.' M.S. DERNEĞ1 YÖNETİM KURULU ÜYESt MUSTAFA AKYAZI İstanbul surları nasıl korunacak? Aykut Köksai'a göre İstanbul surlannın restorasyonu, bugüne kadar gerçekleştirilmiş en büyük tarihsel tahribatlardan biri. Köksal, Altan Oymen'in "İstanbulsurlannın restorasyonunun hızlandırılması gerektiği" yolundaki görüşüne karşı çıkıyor, yanlış onarımın zararmın daha büyük olacağım söylüyor. AYKUT KÖKSAL Aydınlann kent, mimarlık, tarihsel çevre gibi konularda duyarlık göster- meleri, kaygılannı sözle, yazıyla dile ge- tirmeleri kuşkusuz övülecek bir tutum- dur. Ne var ki, uzmanlık gerektiren konu- larda öneri ya da eleştiri getirirken son derece dikkatli olunması gerektiği de umıtulmamalıdır. Bu duyarhğm göste- rilmemesi çoğu kez yeni yanlışlann or- taya çıkmasına, giderek yanlışlann top- lumsal onay görmesine yol açabilir. Çevre konusundaki duyarlığını sık sık gündeme getiren Altan Öymen de Milliyet gazetesindeki 6.1.1992 tarihli başyazısında İstanbul surlannın resto- rasyonunu ele alıyor. Kuşkusuz, sur- lann restorasyonu bir başyazıya konu olacak kertede önemlidir, ancak Öymen yazısında restorasyonun niteliğini tar- tışma dışı bırakıyor ve çahşmalann "hız- landırılarak" sürdürülmesi gerektiğini jöjlü- Öncelikle bir noktanın çok net olarak dile getirilmesi gerek: İstanbul sur- lannın "restorasyonu" bugüne dek ger- çekleştirilmiş en büyük tarihsel yapıt tahribatlarından biridir. Surlar tüm ta- rihsel nitelikleri dışlanarak adeta yeni- den inşa edilmiş, surlann günümüze ulaşmasını anlamsız kılacak nitelikte Sunlar tüm tarihsel nitelikleri dışlanarak adeta yeniden inşa edilmiş, surlann gunûmöze ulaşmasını anlamsız kılacak nitelikte bir yenilemeye girişilmiştir. Sonuçta ulaşılan, yalnızca kötö bir dekerdur. bir yenilemeye girişilmiştir. Sonuçta ulaşılan yalnızca kötü bir "dekor"dur. Korumacılığı turistlere tarihsel imgeler vermek için kopyalar inşa etme düze- yine indirgemek, gerçekte korumayı yadsımakla eşanlamlıdır. Bugün ne yazık ki surlann önemli bir bölümü için geriye dönüş olanaksızdır. Ne ki bundan sonrasında çalışma- lann bilimsel restorasyon anlayışıyla sürdürülmesi gerekir. Surlann gûnü- müze ulaşan parçalannı, stnîktürel zo- runluluk olmadıkça tamamlamaya git- meden onarmak, restorasyonu yalnızca sağlamlaştırma, dondurma ve tarihsel özellikleri konıyarak bugüne ulaşanı yanna ulaştınna olarak kavramak şimdiden sonrası ıçın izlenmesi gereken yoldur. Bu yaklaşım kuşkusuz bugünkü res- torasyonun kurmaca. yapay ve yalan söyleyen tarih "yanılsama"sından daha doğru ve gerçek bir tarihsel imgc verme- yi sağlayacaktır. Tüm bu çalışmalar ise sanılanın aksine daha fazla zaman ve daha fazla araştırma gerektirir. Görül- düğü gibi koruma ve restorasyonda so- runsalın bilimsel düzeyde ve doğru kav- ranması asıl "aciliyet" bekleyen konu- dur. İstanbul surlannın restorasyonu gibi önemli bir koruma konusunun, hız- landınlması gereken bir inşaat faaliyeti olarak görülmesi bu yüzden son derece yanlış olacaktır. Yanlış onanmın getirdiği tahribat, zamanın getireceği tahribattan daha büyüktür. Eğer doğru bir restorasyon anlayışıy- la surları ele alacak bilgi binkimine ve anlayışına sahip değilsek. "bırakalım dağınık kalsın." dan mezun olduktan sonra Ankara ve İzmir Devlet Tiyat- rolan'nda, İstanbul'da Kent Oyunculan'nda sahneye çı- kan Müftüoğlu, 1983'ten bu yana da İstanbul Devlet Ti- yatrosu'nda oyuncu olarak görev alıyor. Bundan önce, "Andorra"da Cüneyt Gökçer, "Düşüş'te Mahir Canova'ya yönetmen yardımcılığı yapan Zekai Müftüoğlu, "L'mnt Ci- nayeti"nde önceki birçok ya- pıtın üslubu ve kendi birikim- lerinden yararlandığmı söylü- yor. Müftüoğlu, "21. yuzyıl yazan" olarak değerlendirdiği Burak Mikail Uçar'ın yapıtı- nın sahne serüvenini de şöyle anlatıyor: "Oyunda kesin ve değişmez değer yargıları yerine insanı, insanın sorunlarını. karabasan- larını, sevgisini, umudunu, iliş- kilerini, iletişimsiziiğini ve bun- ların sonucunu görüvoruz. Ku- ramsal anlayıştan uzak, bir ci- nayet kurgusu gibi tasarlanmış görünen oyunumuzda konu, ne- den-sonuç ilişkisi içinde gelişe- rek bir olaylar dizisi halinde su- nulmaz. Gerçekle fantezi, sık sık yer değiştirir. Hatta iç içe girer. Merni kısaca böyle değerlen- dirdikten sonra şu sonucu çı- kardığımı söyleyebilirira. Do- ğanın parçası olan insanın belki de en önemli ve onu diğer canlı- lardan ayıran özelliği düşünme- si ve sevmesi. İnsan denen canlının bireysel ve toplurasal yaşantısı, ilişkileri, geçmişi, bugünü, yarını düşünehilmesi, kural koyup kural kaldırması, doğayı kendine göre değiştirme çabası, yaşamı daha iyi bir hale getirebilmek için değil mi? Oy- sa', var olan değerlerle yönlen- dirilen yaşam, insanın kendine yabancılaşmasına neden olur. Ekonomik ve toplumsal sorun- lar, kişisel ihtiras ve istekler, iletişimsizlik, sevgiyle nefret arasındaki kılpayı fark. Ve so- nunda umudun yitirilmesi. Sev- mek umuttur." Burak Mikail Uçar, "Umut Cinayeti"ni 1986'dan bu yana tasarlıyormuş, fakat yazması 1991 "e denk gelmiş. Bu uzun süreyi, yapıtın kurgusunun oluşması ve olgunlaşması için koşul sayıyor Uçar "Umut Ci- nayeti hemen tamamı kurgu olan bir yapıt. Yaşama değgin çok öyküsü yok. Oyunun ya da sanat yapıtlannın yaşamı yansıtmaları da gereksiz bence. Bu oyunun öyküsü de önce ve sonra yazdıklarım gibi kiiçük bir şeyin beni rahatsızetmesiyle ortaya çıktı" diyor. Mimarların sergisi • Kültür Servisi - Serbest Mimarlar Deraeği'nin sergisi MimarSinan Üniversitesi Osman Hamdi Salonu'nda açıldı. 20 ocak tarihine dek açık kalacak sergide, Serbest Mimarlar Derneği'ni oluşturan 48 mimann 64 projesi yer alıyor. 1987yılındabelirli düzeyde mesleki birikimi olan mimarların oluşturduğu ve mimari planlama kavramlannda kaliteyi yükseltmeyi planlayan Serbest . Mimarlar Derneği, bağımsız ve özgün planlama anlayışını mesleğin temel ilkesi sayıyor. Asılsız konser teklifi • Kültür Servisi (ÎÜHA) - Michael Jackson, Pakistan Kültür ve Spor Bakam'nın 'konser vermeteklifıni' . yalanladı. HeraldTribune gazetesinde yer alan habere göreJackson'ınLos Angeles'ta bulunan menajeri Wayne Edvvards basına yaptığı açıklamada, "Böyle bir konserin yapılacağı kesinlikle doğru değil. Bunun nereden kaynaklandığını da bilmiyoruz"dedi. Insancıl Şiir Gündemi • Kültür Servisi - İnsancıl dergisince düzenlenen İnsancıl Şiir Gündemi'nde bundan böyle her ay Sennur Sezer genç şairlerle şiiri tarttşacak. ilk etkinlik bugün saat 15.00'teİnsancıl dergisinde (Molla Fenari sok. Nadir Han. No. 40-42 Kat.5Cağaloğlu/İst.) gündeme gelecek. ISon Yıllann Birikimi ? • Kültur Servisi — Üskudar Belediyesi Sanat Galerisi'nde ressam Mubeccel Eryiğiı'in 'Son Yıllann Birikimi' adlı sergisi bugün açılıyor. Sergi, 1 şubat tarihine dek açık kalacak. Tuval üzerine yağlıboya tekniği ile izlenimci, gerçekçi ve zaman zaman empresyonist __ tarzda resimler yapan iıı Mubeccel Eryiğit, 1985 yılından bu yana İstanbul'da çeşitli galerilerde sergiler açtı. Seçkin Filmler Haftası • Kültür Servisi — İstanbul Film Ajansı, 'Seçkin Film Haftası' adı altında bir film haftası düzenledi. Yarından itibaren izlenebilecek fılmler şöyle: Beyoğlu Fitaş Cep Sineması'nda 'Aşk Uzerine Bir Film', Ortaköy Kültür Merkezi'nde 'Vaatler Ülkesi', Kozyatağı Apollon Sineması'nda 'Kırmızı Pazartesi', Bakırköy Karya Sineması'nda 'Siyah Gözler' ve Kadıköy As Sineması'nda 'Rembetiko! Almelek'te karma sergi • Kültür Servisi — Almelek Sanat Galerisi'nde 18 ocak cumartesi günü karma bir resim, heykel ve özgünbaskı sergisi açıhyor. 15 sanatçının yapıtlannı bir araya getiren sergi, 11 şubat tarihine dek açık kalacak. Sergide Eren Eyüboğhı, Mehmet Güler, Cahit Güraydın, Gencay Kasapçı, Cafer Bater, Hüseyin Yüce, Hamza Inanç, Ekrem Kahraman, İbrahim Safî, Habib Gerez, Akm Yıldırım, Devrim Erbil, Mustafa Aslıer, Zühtü Müridoğlu ve Timur Kerim İncedayı'nm yapıtlan görülebilir. UGUN • Panel 'Nâzım Hikmet'in Öykü, Roman ve Mektuplan' başlıklı panel, saat 17.00'de Taksim Atatürk Kitaplığı'nda gerçekleştirilecek. Doğan Hızlan'ın yöneteceği panele Ahmet Oktay, Atilla Özkırımlı ve Füsun Akath katılacak. (149 09 45) • Tiyatro Yavuzer Çetinkaya saat 19.00'da Bilsak'ta 'Şeyh Bedrettin Destanı'nı yorumlayacak. • Müzik Meryel Kiola'nın müzikle resim sergisi ve Oruç Ergüvenç ile arkadaşlarının konseri saat 16.00'da Basın Müzesi'nde. (513 84 57) • Sergi Kartal Maltepe Kız Meslek Lisesi son sımf öğrencilerinin yapıtlarının yer aldığı sergi, saat 14.00'te Maltepe Belediye Sanat Galerisi'nde açılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle