Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1992 KÜLTÜR-SANAT CUMHURtYET/9
riYATRO
Küçük tiyatrocular
• Kıiltür Servisi — İlk mezunlarını geçen ay veren
tiyatro eğitim birimi 2. dönem derslerine başladı. Şehir
Tiyatrolan'nın çocuk oyuncu yetiştirmek amacıyla beş yıl
önce başlattığı eğitim programına, 2. sınavda da başarı
gösteren yeni öğrencileri ile yeni sezon derslerine başladı.
Yetenek sınavında başarı kazanan ve yaşları 6-10 arasında
değişen 50 minik öğrenci, haftada iki tam gün ders
göruyor. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda Şehir
Tiyatrosu'nun uzman sanatçıları tarafından eğitilen
çocuklar, bu derslerde sahne, muzik, konuşma ve dans
konulannda eğitiliyorlar. Üç yıl sürecek olan bu eğitimi
başarıyla tamamlayan minik oğrenciler, dönem sonunda
başarı belgesi alacak ve çocuklara Şehir Tiyalrolan'nın
oyunlarında da rol verilecek.
'Hayrola Kayrola'
Kıiltür Servisi — Abdullah Şahin Nokta Tiyatrosu,
Ferhan Şensoy'un yazıp yönettiği, ayrıca dekorunu ve
müziğini de hazırladığı 'Hayrola Kayrola' adlı müzikli
kabareyi Anadolu'nun birçok il ve ilçesinde sahneledikten
sonra 25 ocak tarihinden itibaren Müjdat Gezen Sanat
Merkezi'nde sahnelemeye başlıyor. 'Hayrola Kayrola' adlı
müzikli güldürüde Abdullah Şahin. Settar Tanrıöğen,
İlter Akçebe, Aslı Avcı ve Ercüment Balakoğlu rol alıyor.
Oyun salı, çarşamba, cumartesi ve pazar günleri
izlenebilir.
Yarışma
Sami Güner Fotoğraf \arışması
• BL'RSA (AA) — Geçen yıl Bolu yakınlarında
geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren unlü fotoğraf
sanatçısı Sami Güner anısına Bursa Büyükşehir
Belediyesi'nce düzenlenen fotoğraf yarışması sonuçlandı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp, yarışmanın
sonuçlarını açıklarken yarışmanın "renkli baskı" ve
"saydam" olmak üzere iki dalda yapıldığı ve isteyen
herkesin katıldığını belirtti Teoman Özalp, renkli baskı
dalında Istanbul'dân Gökhan Yalta'nın birinci, Erdal
Yazıcı'nın ikinci ve Şekip İskender'in üçüncü seçildiğini
bildirdi. Yarışmada, Seçici Kurul Özel Ödülü'nü
Timurtaş Oran, Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Programı
Ö?el ödülü'nü Luiş Gilbert Desveaux, Sami Güner
Fo'toğrafçıhk Özel Ödülü'nü ise Sadık Demiröz
kazandılar. Yılmaz Kalpalp'ın birinci, Gökhan Yalta'nın
ikinci, Yusuf Darıyerli'nin üçüncü seçildiği "saydam"
dalında ise Fethi Uzan, Seçici Kurul Özel ödüjü'ne,
Hatice Tuncer BUFSAD Özel Ödüîü'ne, Özer Özsaraç,
Sami Guner Fotoğrafçılık Özel Ödüîü'ne, Süleyman
İskender ise Yıldız Üniversitesi Fotoğraf Programı Özel
Ödulü'ne layık görüldüler.
KONFERANS
Sağlar, Malta'ya gitti
• İSTANBUL (AA) — Kültur Bakanı Fikri Sağlar,
'Avrupa Konseyi Kültürel Mirastan Sorumlu Bakanlar
Konferansı'na katılmak üzere Malta'ya gitti. Sağlar,
Ataturk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Doğu ve
Batı Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD \e Kanada'nın da
gözlemci olarak katılacağı konferansta, daha çağdaş bir
dünya için kulturel alanda yapılacakların gözden
geçirileceğini belirtti. Kültur Bakanı, toplantı sonunda
"Avrupa Arkeoloji Mirasının Korunması
Konvansiyonu'nun da imzalanacağını söyledi.
MÜZİK
Yılmazoğlu/Dural resitali
• Kültiir Servisi — Flamenko gitar sanatçısı Ali Fuat
Yılmazoğlu ile piyanist Yüksel Dural, bugün saat
18.30'da Istanbul'daki Avusturya Kültur Ofisi
salonlarında bir resital verecekler. Ankaralı sanatçılar bir
gitar, bir de piyano programı sunacaklar. Ali Fuat
Yılmazoğlu Paco de Lucia, P. Pena, P.Puen ve V.
Monge'un, Yuksel Dural ise Chopin, Albeniz ve
Sinding'in yapıtlannı yorumlayacak. Ali Fuat
Yılmazoğlu, İstanbul'daki bazı önemli topluluklarda
elektrogitar çaldıktan sonra flamenko gitara başladı ve
bir süre İspanya'nın Sevilla kentinde Flamenko Bale'ye
eşlıt etti. Piyanist Yüksel Duralı ise öğrenimini ABD'de,
Boston Juliard Konservatuan'nda yaptı.
Gülsin Onay büyüledi
• LONDRA (AA) — Devlet sanatçısı Gülsin Onay,
onceki gece Londra'da verdiği solo piyano konseri ile
Ineilizleri büyüledi. Butün dunyadan seçkin sanatçıların
katıldığı 'Uluslararası Piyano Gunleri', Gülsin Onay'ın
konseri ile başladı. Onay'ın, Bela Bartok, Ahmet Adnan
Saygun, Cesar Franck ve Maurice Ravel'in eserlerini
seslendirdiği konser, Ingilizlerin olduğu kadar,
Londra'daki Türk toplumunun da büyük beğenisini
topladı. Londra'da 'klasik Batı muziği gibi 20. yuzyıl
müziğini de en iyi yorumlayan sanatçılardan biri' olarak
tanıtılan Gülsin Onay'ın, onümuzdeki günlerde Japonya
ile Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinde de konserler
vereceği bildirildi.
İLAN
ERDEMLİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosjaNo: 1990 234
Davacı Sosyal Sigortalar Genel Mudurlüğü tarafından. davalılar
Ahmet Sabah Bozkurt ve Durmuş Turgut aleyhıne açılan ış bu tazmı-
natdavasında
Da\alı Adem Sabah Bozkurt'un teblıgata elverışlı adresı tüm ara-
malara rağmen bulunamamış \e mahkememızin 4.12.1991 tarihli cel-
!.esınde adına ilanen tebligat yapılmasına karar venlmiştir.
Davalı Adem Sabah Bozkurt'un duruşma günü olan 10.2.1992 gü-
nu saat 10.25de Erdemlı Adliyesi'nde hazır bulunması dava dılekçesi
\enne kaım olmak üzere ilan olunur '
Basın: 45139
30 yılda Yurdaer Altıntaş'ın tiyatro afişleri sergisi Galeri Kenter'de
Keııt kültürü 'afişe' olıııalı
Anımsadığı kadarıyla
Altıntaş'ın yaptığı ilk tiyatro
afışi, Güner Sümer'in " Yarın
Cumartesi" oyunuiçindi.
Sanatçının 30 yıldır
gerçekleştirdiği tiyatro
afişleri, Kenter Tiyatrosu'nda
yeni açılan Galeri Kenter'de
sergileniyor.
SADIK KARAMUSTAFA
Birçok tiyatrosever, bazı oyunları
Yurdaer Altıntaş'ın afışleriyle de anım-
sar. Grafık sanatçısı Yurdaer, tam 30
yıldır tiyatro yapıtlannın afişlerine
damgasını vurmuştur nerdeyse. Şimdi
bu afışler, Kent Oyunculan'nın yeni
açtığı Galeri Kenter'de sergileniyor.
— Eleman arama ilanlarının diliyle
sen "reklam ajansı deneyimi" fazla
olmayan bir grafik sanatçısısın. Otuz
yılı aşan meslek yaşamında çoğunlukla
bir yere bağlı olmadan çalıştın.
Özellikle ilk yıllarda, "grafik işi" ile
geçinmek kolay oluyor muvdu?
— Akademiyi bitirdikten sonra iki
ayn ajansta sanırım toplam bir yıl
kadar çalıştım. Ancak beklentilerim
başkaydı. Serbest çalışmaya başla-
yınca bir süre işsiz kaldım. Ne ben
kimseyi ne de kimse beni tanıyordu.
Zaten iş şimdiki gibi bol değıldi.
Akademinin değişik bölümleri/ıden
çıkışlı Berç ve Antuan kendi bürola-
nna gelen bazı işleri bana yaptırarak
yardımcı oldular. Bu işlerden en
müthişi el aynalannın arkalannı
boyamaktı. Asetat gibi zor boya
tutan şefTaf bir malzeme üstüne, ters-
ten yüzlerce çiçek ve yaprak motifleri
boyuyorduk. Sonra bunlar aynalann
arkasına takıhyordu. Bitmez
tükenmez bir işti. Daha önceleri buna
benzer bir işim de biblo boyamak
olmuştu.
— Ve sonra kendini birdenbire afîş
boyar buldun. Otuz yıl önce yaptığın ilk
tiyatro aflşini hatırlıyor musun?
— Gene bu dostlann destekleme-
siyle ilk tiyatro afişini Kâmran Yüce
kanalıyla Kent Oyunculan'na
yaptım. Özellikle ödeneksiz tiyatrolar
içinde ilk kez Kenterler bu gereksini-
mi duydu. Belleğim beni yanıltmı-
yorsa ilk tiyatro afişim, Güner
Sümer'in Yarın Cumartesi oyunu için-
di.
— Beş altı yıl önce bir dergiye
yazdığın yazıda, Türk afiş sanatında
tipografinin ihmal edildiğini söylüyor,
kendini de bu değerlendirmenin içinde
tntnyordun. Otuz yıllık çalışmalanna
FİKRFİT HAKAN TİYATROSU
oj>un2bölüm
MEKSİKALIöyküJack London
azan ve yörı
ikret Hakan
yazan ve yöneten
Fil
BU DA BASILMAYAN BİR AFİŞ - Jack London'dan uyarlanan"Meksi-
kalı" adlı oyunun başlamasına üç beş gün kala Fikret Hakan, Yurdaer
Altıntaş'tan afiş yapmasını istemiş. Taslak beğenilmiş, orijinal hazırlanmış.
Ama oyun tutmayınca bu afiş basılamamış.
bakıidığında istikrarlı bir gelişme ve ye-
nileşme kolayca göze çarpıyor, son
afişlerinde tipografik tasarımı iyi çö-
zümlediğin görülüyor. Eski işlerine
alışmış olanlara, veniy i kabul ettirmek-
te giiçlük çekiyor musun?
- 1960'lıyıllardayapuğımafişlerde-
ki yazı düzenlemelerini biraz da o
günlerin olanaklan doğrultusunda
değerlendirmek gerekir. Büyük aksa-
malar olmamasına karşın gene de bu
afişlerdeki yazı düzenlemelerinden
rahatsızım. "Sansabır Çiçeklerinden
Bir Ders" oyununun afışi sevdiğim
afişlerden. Belki son zamanlarda var-
mak istediğim tarzın bir başlangıcı.
Bence diğer afişlerimdeki anlayıştan
kopuk değil. Bu ve kafamda oluş-
makta olan tarz nedeniyle zorlanmı-
yorum. Asıl zor olan başka. Yıllardır
üretnğim biçimde grafık işler isteni-
yor.Orneğin.bugününmodasıdiyebi-
leceğimiz tarzda işler üretme özgü'lü-
ğüm yok. Yeni bir tarzı yadırgıyorlar.
Bu da değişmeyi ve gelişmeyi yavaş-
latıyor.
— Tiyatro afişi yapmadan önce
mutlaka oyunu okuyorsundur. Prova-
ları da izliyor musun?
— Son zamanlarda oyunun
başlamasına 3-5 gün kala afiş istenir
oldu. Önceki dönemlerde oyunu oku-
duktan sonra, provalan izleme ola-
nağı da bulurdum. Kimseye görün-
memeye çalışarak, bir köşeye çekilip
izlediğim bu provalar bana ayn bir tat
verirdi.
- Sergi kataloğunda yayımlanan
yapıtların üzerinde "afişin öyküsü"
diye nitelendirilebilecek cümleler yer
alıyor. Aptal Kız'ın taslağım görünce
Yıldız Kenter "Tamam, oyundaki penı-
ğum böyle olmalı" demiş. Yıldız Hanım
Aptal Kız'da gerçekten senin çizdiğin
penığu mu kullanmıştı?
- Evet. Bu benim için çok hoştu.
Sahnede kişiyi canlandıracak
sanatçıyla, afışte kişiyi canlandıracak
olanın aynı şeyi benimsemesi hoş bir
şey.
- "Uşak Ne Gördü" afişinin öy-
küsü "Ah şu güzelim cinsellik!" diye
başlıyor. Nasıl yani?
- Ne demek "nasıl yani?" Dostlar
biraz da benim yüreğimin gençliğine
taktı galiba. "Yurdaer'in Melekleri"
adıyla açtığım sergi de cinsellik üze-
rineydi. Ancak vermek istediğim me-
saj yerine, çoğunluk benim cinselliğe
ya da karşıt cinse olan ilgime taktı.
Sergimde, biraz mizah da katarak,
sevgisiz, beyinsiz, salt hayvansal,
"yaptım oldu" tarzındaki yaklaşımlara
biraz eğilmek, istemiştim. Cinsellik ve
sevgi ayn şeyler olabilir, ama ikisi bir-
leşince doyulmaz bir şey.
- Tamam, kızma, ikna oldum. Biz
yine afişe dönelim. Özellikle kültur ve
sanat konulannda afiş yaptıraıak gra-
fik sanatçısına bahşedilen bir lütuf, gra-
fik sanatına bir "katkı" olarak değer-
lendiriliyor. Sonunda basılan afişler
asünuyor. Sadece sergilerde boy göste-
riyor. Afiş, makus talihini yenip kent
kültüründe, önemli bir iletişim aracı ola-
rak yeniden yer alabilir mi?
- Üretilen iyi dediğimiz grafık
çalışmalann büyük çoğunluğu, genel-
de ücretsiz yapılanlar. Bizler de bun-
lan görüp Türk grafık sanatının bir
yere geldiğini sanıyoruz. Oysa bir yere
gelen Türk grafık sanatı değil, birkaç
tasanmcı. hepsi bu. Eğer bu bir geliş-
meyse bence sağlıksız. Sanatçıların
aralannda yapacakları en azmdan bir
centilmenlik anlaşmasıyla bu bakış
açısının değiştirilmesine çalışılmalıdır.
Afişin kent kültüründe yeniden
önemli bir yere varabilmesi değişik
faktörlere bağlı. İşveren kesiminin,
özellikle yerel yönetimlerin konuya il-
gisi. bilinci, kentin bu konuda olanak
tanıması, tanıtım ajanslarının yak-
laşımı ve benzeri gibi. Sanınm uzun
zamana bağlı.
- Sana bol afişli, bol melekli uzun
yıllar diliyonım.
Burak Mikail Uçar'uı 'Umut Cinayeti' İstcmbul Devlet Tiyatrosu'nda _ __._. ^
Zihinlerimizin oynadığı oyıihlarAtatürk Kültur
Merkezi Oda
Tiyatrosu'nda
sahnelenen oyunda
yönetrnenliği, ilk
rejisini gerçekleştiren
Zekâi Müftüoğlu
üstlendi. 'Umut
Cinayeti', 24
yaşındaki Burak
Mikail Uçar'ın da ilk
oyunu.
NALAN MANYASLI
Bu yazıda bir "umut cina-
yeti"nin ortasına götürsek si-
zi... Sanık ya da sorgulayan
değil de tanık (okur/izleyici)
olmanızı istesek... Sorduğu-
nuzu duyar gibiyim, "Ne za-
man, nasıl işlendi cinayet. Katil
kim?" Böyle bir cinayet hiç iş-
lenmedi belki, katil yok. Her-
şey zihinde gerçekleşti. zihin-
lerimizde.
İstanbul Devlet Tiyatrolan
İzleyicileri genç bir yazann ıık
oyunuyla. Burak Mikail
Uçar'ın "Umut Cinayeti"yle
tanışıyorlar bu sezon. Oyun,
GERÇEKLİK İLE FANTEZİ - "Umut Cinayeti" adlı oyunda katil zanlısı kadını Seray Gözler.
onu sorgulayan erkeği Adnan Biricik oynuyor. "Umut Cinayeti"nde gerçeklikle fantezi durma-
dan yer değiştiriyor.
katil zanlısı bir kadınla, onu netler, cinayetler... Gerçeklık-
sorgulayan erkeğin ilişkileri le fantezinin, umutla umut-
suzluğun, sevgiyle nefretin sık
sık yer değiştirdiği, izieyicinin
de katılımını gerektiren zor ve
kuraldışı bir oyun bu.
(ve görüntüleri) eşliğinde, zi-
hinlerimizin bize oynadığı
oyunlan gösteriyor: Tanışma-
lar, sevişmeler, umutlar, iha-
Atatürk Kültur Merkezi
Oda Tiyatrosu'nda sergilenen
oyunun yönetmeni. bu alanda
ilk çalışmasını gerçekleştiren
Zekai Müftüoğlu. 1970te An-
kara Devlet Konservatuan'n-
'Multıpl Skleroz (MS) hastaları ve yakınlan 18 Ocak 1992
Cumartesi saat 9.30'da l.Ü. Cerrahpasa Tıp Fakültesi
ODlTORYUM'da toplanıyoruz.'
M.S. DERNEĞ1 YÖNETİM KURULU ÜYESt
MUSTAFA AKYAZI
İstanbul surları nasıl korunacak?
Aykut Köksai'a göre İstanbul surlannın restorasyonu, bugüne
kadar gerçekleştirilmiş en büyük tarihsel tahribatlardan biri.
Köksal, Altan Oymen'in "İstanbulsurlannın restorasyonunun
hızlandırılması gerektiği" yolundaki görüşüne karşı çıkıyor,
yanlış onarımın zararmın daha büyük olacağım söylüyor.
AYKUT KÖKSAL
Aydınlann kent, mimarlık, tarihsel
çevre gibi konularda duyarlık göster-
meleri, kaygılannı sözle, yazıyla dile ge-
tirmeleri kuşkusuz övülecek bir tutum-
dur.
Ne var ki, uzmanlık gerektiren konu-
larda öneri ya da eleştiri getirirken son
derece dikkatli olunması gerektiği de
umıtulmamalıdır. Bu duyarhğm göste-
rilmemesi çoğu kez yeni yanlışlann or-
taya çıkmasına, giderek yanlışlann top-
lumsal onay görmesine yol açabilir.
Çevre konusundaki duyarlığını sık
sık gündeme getiren Altan Öymen de
Milliyet gazetesindeki 6.1.1992 tarihli
başyazısında İstanbul surlannın resto-
rasyonunu ele alıyor. Kuşkusuz, sur-
lann restorasyonu bir başyazıya konu
olacak kertede önemlidir, ancak Öymen
yazısında restorasyonun niteliğini tar-
tışma dışı bırakıyor ve çahşmalann "hız-
landırılarak" sürdürülmesi gerektiğini
jöjlü-
Öncelikle bir noktanın çok net olarak
dile getirilmesi gerek: İstanbul sur-
lannın "restorasyonu" bugüne dek ger-
çekleştirilmiş en büyük tarihsel yapıt
tahribatlarından biridir. Surlar tüm ta-
rihsel nitelikleri dışlanarak adeta yeni-
den inşa edilmiş, surlann günümüze
ulaşmasını anlamsız kılacak nitelikte
Sunlar tüm tarihsel
nitelikleri dışlanarak adeta
yeniden inşa edilmiş,
surlann gunûmöze
ulaşmasını anlamsız kılacak
nitelikte bir yenilemeye
girişilmiştir. Sonuçta
ulaşılan, yalnızca kötö bir
dekerdur.
bir yenilemeye girişilmiştir. Sonuçta
ulaşılan yalnızca kötü bir "dekor"dur.
Korumacılığı turistlere tarihsel imgeler
vermek için kopyalar inşa etme düze-
yine indirgemek, gerçekte korumayı
yadsımakla eşanlamlıdır.
Bugün ne yazık ki surlann önemli bir
bölümü için geriye dönüş olanaksızdır.
Ne ki bundan sonrasında çalışma-
lann bilimsel restorasyon anlayışıyla
sürdürülmesi gerekir. Surlann gûnü-
müze ulaşan parçalannı, stnîktürel zo-
runluluk olmadıkça tamamlamaya git-
meden onarmak, restorasyonu yalnızca
sağlamlaştırma, dondurma ve tarihsel
özellikleri konıyarak bugüne ulaşanı
yanna ulaştınna olarak kavramak
şimdiden sonrası ıçın izlenmesi gereken
yoldur.
Bu yaklaşım kuşkusuz bugünkü res-
torasyonun kurmaca. yapay ve yalan
söyleyen tarih "yanılsama"sından daha
doğru ve gerçek bir tarihsel imgc verme-
yi sağlayacaktır. Tüm bu çalışmalar ise
sanılanın aksine daha fazla zaman ve
daha fazla araştırma gerektirir. Görül-
düğü gibi koruma ve restorasyonda so-
runsalın bilimsel düzeyde ve doğru kav-
ranması asıl "aciliyet" bekleyen konu-
dur.
İstanbul surlannın restorasyonu gibi
önemli bir koruma konusunun, hız-
landınlması gereken bir inşaat faaliyeti
olarak görülmesi bu yüzden son derece
yanlış olacaktır.
Yanlış onanmın getirdiği tahribat,
zamanın getireceği tahribattan daha
büyüktür.
Eğer doğru bir restorasyon anlayışıy-
la surları ele alacak bilgi binkimine ve
anlayışına sahip değilsek. "bırakalım
dağınık kalsın."
dan mezun olduktan sonra
Ankara ve İzmir Devlet Tiyat-
rolan'nda, İstanbul'da Kent
Oyunculan'nda sahneye çı-
kan Müftüoğlu, 1983'ten bu
yana da İstanbul Devlet Ti-
yatrosu'nda oyuncu olarak
görev alıyor. Bundan önce,
"Andorra"da Cüneyt Gökçer,
"Düşüş'te Mahir Canova'ya
yönetmen yardımcılığı yapan
Zekai Müftüoğlu, "L'mnt Ci-
nayeti"nde önceki birçok ya-
pıtın üslubu ve kendi birikim-
lerinden yararlandığmı söylü-
yor. Müftüoğlu, "21. yuzyıl
yazan" olarak değerlendirdiği
Burak Mikail Uçar'ın yapıtı-
nın sahne serüvenini de şöyle
anlatıyor:
"Oyunda kesin ve değişmez
değer yargıları yerine insanı,
insanın sorunlarını. karabasan-
larını, sevgisini, umudunu, iliş-
kilerini, iletişimsiziiğini ve bun-
ların sonucunu görüvoruz. Ku-
ramsal anlayıştan uzak, bir ci-
nayet kurgusu gibi tasarlanmış
görünen oyunumuzda konu, ne-
den-sonuç ilişkisi içinde gelişe-
rek bir olaylar dizisi halinde su-
nulmaz. Gerçekle fantezi, sık
sık yer değiştirir. Hatta iç içe
girer.
Merni kısaca böyle değerlen-
dirdikten sonra şu sonucu çı-
kardığımı söyleyebilirira. Do-
ğanın parçası olan insanın belki
de en önemli ve onu diğer canlı-
lardan ayıran özelliği düşünme-
si ve sevmesi. İnsan denen
canlının bireysel ve toplurasal
yaşantısı, ilişkileri, geçmişi,
bugünü, yarını düşünehilmesi,
kural koyup kural kaldırması,
doğayı kendine göre değiştirme
çabası, yaşamı daha iyi bir hale
getirebilmek için değil mi? Oy-
sa', var olan değerlerle yönlen-
dirilen yaşam, insanın kendine
yabancılaşmasına neden olur.
Ekonomik ve toplumsal sorun-
lar, kişisel ihtiras ve istekler,
iletişimsizlik, sevgiyle nefret
arasındaki kılpayı fark. Ve so-
nunda umudun yitirilmesi. Sev-
mek umuttur."
Burak Mikail Uçar, "Umut
Cinayeti"ni 1986'dan bu yana
tasarlıyormuş, fakat yazması
1991 "e denk gelmiş. Bu uzun
süreyi, yapıtın kurgusunun
oluşması ve olgunlaşması için
koşul sayıyor Uçar "Umut Ci-
nayeti hemen tamamı kurgu
olan bir yapıt. Yaşama değgin
çok öyküsü yok. Oyunun ya da
sanat yapıtlannın yaşamı
yansıtmaları da gereksiz bence.
Bu oyunun öyküsü de önce ve
sonra yazdıklarım gibi kiiçük
bir şeyin beni rahatsızetmesiyle
ortaya çıktı" diyor.
Mimarların
sergisi
• Kültür Servisi - Serbest
Mimarlar Deraeği'nin
sergisi MimarSinan
Üniversitesi Osman Hamdi
Salonu'nda açıldı. 20 ocak
tarihine dek açık kalacak
sergide, Serbest Mimarlar
Derneği'ni oluşturan 48
mimann 64 projesi yer
alıyor. 1987yılındabelirli
düzeyde mesleki birikimi
olan mimarların
oluşturduğu ve mimari
planlama kavramlannda
kaliteyi yükseltmeyi
planlayan Serbest .
Mimarlar Derneği,
bağımsız ve özgün
planlama anlayışını
mesleğin temel ilkesi
sayıyor.
Asılsız konser
teklifi
• Kültür Servisi (ÎÜHA) -
Michael Jackson, Pakistan
Kültür ve Spor Bakam'nın
'konser vermeteklifıni' .
yalanladı. HeraldTribune
gazetesinde yer alan habere
göreJackson'ınLos
Angeles'ta bulunan
menajeri Wayne Edvvards
basına yaptığı açıklamada,
"Böyle bir konserin
yapılacağı kesinlikle doğru
değil. Bunun nereden
kaynaklandığını da
bilmiyoruz"dedi.
Insancıl Şiir
Gündemi
• Kültür Servisi - İnsancıl
dergisince düzenlenen
İnsancıl Şiir Gündemi'nde
bundan böyle her ay Sennur
Sezer genç şairlerle şiiri
tarttşacak. ilk etkinlik
bugün saat 15.00'teİnsancıl
dergisinde (Molla Fenari
sok. Nadir Han. No. 40-42
Kat.5Cağaloğlu/İst.)
gündeme gelecek.
ISon Yıllann
Birikimi
?
• Kültur Servisi —
Üskudar Belediyesi Sanat
Galerisi'nde ressam
Mubeccel Eryiğiı'in 'Son
Yıllann Birikimi' adlı sergisi
bugün açılıyor. Sergi, 1
şubat tarihine dek açık
kalacak. Tuval üzerine
yağlıboya tekniği ile
izlenimci, gerçekçi ve
zaman zaman empresyonist __
tarzda resimler yapan iıı
Mubeccel Eryiğit, 1985
yılından bu yana
İstanbul'da çeşitli
galerilerde sergiler açtı.
Seçkin Filmler
Haftası
• Kültür Servisi —
İstanbul Film Ajansı,
'Seçkin Film Haftası' adı
altında bir film haftası
düzenledi. Yarından itibaren
izlenebilecek fılmler şöyle:
Beyoğlu Fitaş Cep
Sineması'nda 'Aşk Uzerine
Bir Film', Ortaköy Kültür
Merkezi'nde 'Vaatler
Ülkesi', Kozyatağı Apollon
Sineması'nda 'Kırmızı
Pazartesi', Bakırköy Karya
Sineması'nda 'Siyah Gözler'
ve Kadıköy As
Sineması'nda 'Rembetiko!
Almelek'te
karma sergi
• Kültür Servisi —
Almelek Sanat Galerisi'nde
18 ocak cumartesi günü
karma bir resim, heykel ve
özgünbaskı sergisi açıhyor.
15 sanatçının yapıtlannı bir
araya getiren sergi, 11 şubat
tarihine dek açık kalacak.
Sergide Eren Eyüboğhı,
Mehmet Güler, Cahit
Güraydın, Gencay Kasapçı,
Cafer Bater, Hüseyin Yüce,
Hamza Inanç, Ekrem
Kahraman, İbrahim Safî,
Habib Gerez, Akm
Yıldırım, Devrim Erbil,
Mustafa Aslıer, Zühtü
Müridoğlu ve Timur Kerim
İncedayı'nm yapıtlan
görülebilir.
UGUN
• Panel 'Nâzım
Hikmet'in Öykü, Roman
ve Mektuplan' başlıklı
panel, saat 17.00'de
Taksim Atatürk
Kitaplığı'nda
gerçekleştirilecek. Doğan
Hızlan'ın yöneteceği panele
Ahmet Oktay, Atilla
Özkırımlı ve Füsun Akath
katılacak. (149 09 45)
• Tiyatro Yavuzer
Çetinkaya saat 19.00'da
Bilsak'ta 'Şeyh Bedrettin
Destanı'nı yorumlayacak.
• Müzik Meryel Kiola'nın
müzikle resim sergisi ve
Oruç Ergüvenç ile
arkadaşlarının konseri saat
16.00'da Basın Müzesi'nde.
(513 84 57)
• Sergi Kartal Maltepe
Kız Meslek Lisesi son sımf
öğrencilerinin yapıtlarının
yer aldığı sergi, saat
14.00'te Maltepe Belediye
Sanat Galerisi'nde açılıyor.