Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/4 HABERLER 16 OCAK 1992
OZGÜRCE
TURKER ALKAN
Lisan-ı Süleyman-ı
Osmani...
Hoca, büyük bir özenle karatahtaya "İnkilâp Tarihi" di-
ye dersin adını yazdı. Sonra, "inkilâp" sözcüğünü göste-
rerek öğrencilere sordu: "Bu ne demektir çocuklar?"
"Köpekleşme, hocamf"
İşte kıyamet o zaman koptu. "Sen nasıl olur da bana
'köpek' dersin?" diye koca profesör bar bar bağırıyordu.
Genç bir kız olan öğrenci, "inkilâp" sözcüğünün "kelp"
kökünden gelip, "köpekleşme" anlamı taşıdığını, hocanın
söylemek istediği "devrim" karşılığı sözcüğün aslında
"inkilâp" diye yazılması gerektiğini anlatmak için boşuna
uğraştı.
Bu olay, 12 Eylül sonrası ders adlarını bile değiştirme-
yi üzerine vazife sayan askeri yönetim zamanında Gazi
Üniversitesi'nde yaşandı.
Geçenlerde Sayın Demirel dil devriminden yakındı, "Di-
limizi fakirleştirdiler" diye görüş açıkladı, sonra da bu dev-
rimi yapan Atatürk'ün ne büyük adam olduğunu söyledi.
Aslında, dil devrimi Türkçeyi fakirieştirmemiştir. Geçen
gün Halûk Şahin köşesinde çok güzel açıkladı. Dil devri-
mi ve Türk Dil Kurumu, Türkçeyi büyük ölçüde zengin-
leştirmiştir. Günümüzde kullanılan ve Osmanlı zamanın-
da bulunmayan binlerce sözcük, dil devrimi ve Türk Dil
Kurumu sayesinde kazanılmıştır.
"Uydurma dil olur muymuş!" Olur, bal gibi olur. Bütün
diller uydurmadır. Osmanlıca "tayyare" sözcüğünü uydur-
rnak caiz oluyor da sıra öztürkçe "uçak" demeye gelince
mi canınız sıkılıyor?
Değişen ve gelişen yaşamdır dili yapan. Bugün zen-
ginliğine hayran kaldığımız İngilizcede uydurmasyon yok
mu sanıyorsunuz? Bilim adamları, sanatçılar, kültür işle-
ri ile uğraşanlar dur- ^ « « ^ ^ _ _ _ _ _ _ ^ _ ^ _ _ ^ _
"Türk halkı Osmanlıcayı
unuttu" diye kimse
üzülmesin. Bu halk, hiçbir
zaman Osmanlıcayı
gerçekten konuşmadı ki
unutmuş olsun.
madan sözcük uy-
durur dururlar. Tu-
tanlar tutar, tutma-
yanlar unutulur gi-
der. Uzay araştırma
ve geliştirme işiyle
uğraşan NASA'nın
tam on beş bin söz-
cük uydurduğunu
biliyor muydunuz?
Bizim TDK bile bu kadarını başaramamıştı.
TDK'nın tarama sözlükleri, uzmanlaşmış bilimsel, kül-
türel sözlükleri, bu alanlarda çalışanlara büyük yarar ve
kolayiık sağlayan kaynaklardı. 12 Eylül yönetimi, kristal
dükkânına girmiş bir fil gibi, bütün bunları ezdi geçti. Bü-
yük parasal destekîerle TDK'nın yerine geçsin diye ku-
rulan yenı örgütûn ise TDK'nın yaptıkîarını etkisizieştir-
meye bile gücü yetmedi.
Sayın Demirel, galiba Osmanlıca ile Türkçeyi karıştırı-
yor. İmparatorluk döneminde herkesin Osmanlıca konuş-
tuğunu sanıyor. O zamanlar, sıradan insanlar, günlük ya-
şamlarında Türkçe konuşurlardı. Yunus'un, Karacaoğlan
1
ın, Veysel'in dilini konuşurlardı. Fuzuli'nin, Nef'i'nin, Nâ-
bi'nin, Baki'nin dilini öğrenmek uzun bir eğitimle müm-
kün olurdu.
Osmanlıca, ancak saraylı yönetici takımın konuştuğu
yapay bir dildi. Aynen Rus soylularının konuştuğu Fran-
sızca gibi, bir seçkinlik ve farklılık simgesiydi.
"Öztürkçe, kuşaklar arasındaki iletişimi bozmuştur, ba-
ba ile oğul anlaşamaz olmuştur" diye toz koparanlara bak-
mayın siz. Osmanlıcanın geçerli olduğu dönemde, aynı
yaşta olan saraylı yönetici ile Türkmen köylüleri bile an-
laşamazlardı. Karagöz'le Hacivat'ın güldürüsü hep bu
yanlış anlaşılmalar üzerine kurulmuş değil midir?
Cumhuriyetin ilk yıllarında, henüz dil devriminin yapıl-
madığı sırada basılmış olan ilkokul ders kitaplarına ba-
kın, her kitabın arkasında "Osmanlıca-Türkçe lügatçe" bu-
lunduğunu görürsünüz. Çocuklar, aynen bir yabancı dil
öğrenir gibi Osmanlıcayı öğreniyorlardı.
"Türk halkı Osmanlıcayı unuttu" diye kimse üzülmesin.
Bu halk, hiçbir zaman Osmanlıcayı gerçekten konuşma-
dı ki unutmuş olsun.
Atatürk'e hakarete soruşturma
• HAVZA (AA) — Samsun'un Havza ilçesi îmam Hatip
Lisesi'nden bir öğrenci, Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle
okuldan atıldı ve hakkında savcılıkça soruşturma açıldı. AA
muhabirinin edindiği bilgiye göre, Havza İmam Hatip Lisesi
son sınıf öğrencisi Z.P. (17). kalmakta olduğu Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ders salonunda Atatürk
ale>hinekonuşunca. arkadaşlan veöğretmenleri tarafından
uyanldı. Olay, savcılığa gönderilen birmektup üzerine
ortaya çıktı. Z.P.'nin okulla ilişkisi kesilirken, C. Savcılığı
tarafından da hakkında soruşturma açıldı.
Faysal Geyik istifa etti
• ANKARA (AA) - Devlet Meteoroloji İşlen Genel
Müdürvekili FaysalGeyik, bu görevinden istifa etti. Geyik.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü görevinden
aynlarak 20 Ekim genel seçiminde aday olmuş,
kazanamayınca aynı göreve vekâleten atanmıştı. Faysal
Geyik'in Başbakanlık müşavirliği görevini sürdüreceği
öğrenildi.
Mehdi Zana cezaevine girecek
• DİYARBAKIR (Cumhuriyel) — 1987 yılında, "PKK'nın
ulusal kurtuluş hareketini destekliyorum" dediği için
hakkında dava açılan ve Diyarbakır 2 numaralı Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanarak bir yıl hapis cezasına
mahkûm edilen Diyarbakır eski belediye başkanı Mehdi
Zana hakkıııdaki karar kesinleşti. Cezanın paraya çevrilmesi
ya da tecil imkânı olmadığını belirten Zana'nın avukatı
Sezgin Tannkulu bu nedenle ilgililerle görüşüldüğünü,
sonuçta Zana'nın 25 şubat gününe kadar Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak cezasının çekmesinin
kararklaştırıldığı bildirildi. Zana'nın İnfaz Yasası uyarınca 2
ay 12 gün cezaevinde kalacağını belirten Tannkulu, bu
cezanın haksız olduğunu, o yüzden Avrupa İnsan Hakiarı
Komisyonu'na başvurduklarını söyledi.
'Tortulu valiler temizlenecek'
• AMASYA (AA) — Içişleri Bakanı Ismet Sezgin, halkın
güvenliğinin her şeyden önemli olduğunu belirterek,
'Ülkenin ve milletin bölünmezliğini korumak için, ülkeyi
eşkıyadan temizleyeceğiz' dedi. Bakan Sezgin, "geçmiş
dönemin tortusunu taşıyan" vali ve emniyet müdürlerini
değiştireceklerini de söyledi. Ordu'nun Ünye ilçesi Belediye
Baskanı'nın cenaze törenine katıldıktan sonra beraberindeki
milletvekilleriyle Amasya'ya gelen tçişleri Bakanı İsmet
Sezgin, Vali Sıtkı Aslan'dan ilin sorunları hakkında bilgi
aldı.
Soysal toprağa verildi
• ÜNYE (Cumhuriyet) — Geçirdiği bir rahatsızlık sonucu
önceki gun olen Ünye'nin DYP'li Belediye Başkanı Sami
Soysal'ın cenazesi dün kaldınldı. Sami Soysal'ın cenazesine
başta Içişleri Bakanı İsmet Sezgin ve SHP Antalya
Milletvekili Deniz Baykal olmak uzere çok sayıda vatandaş
katıldı. Sami Soysal'ın cenazesi kılınan ikindi namazından
sonra Ünye'deki aile kabristanlığında toprağa verildi.
TBMM, hayali ihracat konusunda araştırma açılmasını benimsedL 'Kimseye iftira atmayacağız* diyen Genç
Hırsızlarmkuyruğıına yapıştıkANKARA (Cumburiyet Hu-
rosu) — TBMM'de yolsuzluk-
lann araştınlması yolunda ikin-
ci adım, hayaü ihracat konusun-
da atıldı. DYP ve SHP'nin, ha-
yali ihracat konusunda Meclis
araştırması açılması için verdik-
leri önergeler, ANAP'ın da des-
teğiyle dün genel kurulda be-
nimsendi. Meclis'te hayaü ihra-
catı soruşturma komisyonu
oluşturulacak.
Sağlıklı bir araştırma yapıl-
ması için hayaü ihracat olayına
kansan bürokratlann görevden
ahnmasını isteyen SHP Tunce-
li Milletvekili Kamer Genç,
"Nihayet hırsızlann kuyruguna
yapıştık. Bogazlaruu stkmaya
başladık" dedi. DYP Aksaray
Milletvekili Mahmut Oztürk ise,
"hayali ihracatın babasını ara-
dıklannı" söyledi.
DYP Grup Başkanvekili Gü-
neş Müftuoglu ile SHP'li Genç'-
in, hayali ihracat konusunda
Meclis araştırması açılması için
verdikleri iki ayn önerge, genel
kunılda birleştirilerek görüşül-
dU.
Hükümet adına söz alan yol-
suzluklardan sorumlu Devlet
Bakanı Orhan Kilercioglu, Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu Başkan-
lığı'ndaki bir heyet tarafından
10.4.1989 tarihinde dttzenlenen
bir değerlendirme raporunun
bakanlığına ulaştınldığmı, Ma-
liye ve Gümrük BakanlığVnda-
ki istedikleri bilgileri ise henüz
alamadıklannı beürtti. Kilerci-
oğlu, değerlendirme raporunun
kendi bakanlığı tarafından bir
incelemeye tabi tutulduktan
sonra Başbakanlık'a gönderildi-
ğini kaydetti.
ANAP grubu adına söz alan
Istanbul Milletvekili SeJcuk Ma-
nıflu, partisinin 1983'te iktida-
ra geldikten sonra ihracat sefer-
berliği başlattığmı, ihracatı teş-
vik için alman önlemlerin bazı
kötü niyetli kişiler tarafından
suiistimal edildiğini belirtti.
Maruflu, "Birkaç kötü niyetli
Idşi için vergi iadesi kaidınlmış,
pire için yorgan yakılmıştır" de-
di.
DYP grubunun görüşlerini
açıklayan Öztüıt, "Hayali ih-
racat olayının babasını
anyonız" diye başladığı sözle-
rini, "Devlet, 1980'li yıllardan
sonraki hayali ihracatın üzerine
gitmemiş, gidenin de elini koJu-
nu bağhunıştır. Buno delillen-
dirdiğimizde, pek çok kişi bura-
da oturamayacak. Hatla pasa-
port alıp yurtdışına kaçmak zo-
runda kalacak" diye sürdurdü.
ANAP'hlar, Öztürk'ün sözleri-
ne, "Yok yainı" diye tepki gös-
terdiler.
Hayali ihracatın 1984-1990
yıllan arasında hortladığını, bu-
nun beyin takımının, devleti,
mahkemeleri, gümrükleri, ba-
kanlan nasıl dolandırdığının de-
lillerinin ellerinde olduğunu bil-
diren öztürk söyle konustu:
"ANAP iktidarian dönemin-
defaayaliihracat için zemin ha-
zırlandı. Birisi eline çantasını
alıp, Maüye ve Gömrök Bakan-
üğı, DPT, Hazine ve Dış Tica-
ret Müsteşarhgı ve gümrükler-
deki bürotratlan, müfettişleri,
teftiş kurullannı nasıl atlptiyor
•e devleti dolandınyor? Devlet
kuruluşlaruun eUeri ayaklannı
bağhyanlan, Medis arastıraıası
sırasında açıklayacagız. Hayali
ihracat yapanlann yakasına ya-
pışmak devletin borcndar. Yu-
kaînda oturandan burada orura-
nına, şimdi burada oturama-
yanianna kadar sornmlnlar
arastınlsın."
Oztürk, Devlet Bakanı Kiler-
cioğlu'nun konuya el atmama-
Meclîs'in kuaför sorunuANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — TBMM'ye giren sayıh
kadın milletvekillerinden DYP
Tekirdağ Milletvekili Fethiye
Özver, "kadın haklan" konu-
sunda ilk adımı attı ve 8 kadın
milletvekili bulunan Mechs'te
bayan kuaförü açılmasını iste-
di.
Burası erkekler için
Geçen hafta içinde saçına fön
çektirmek için TBMM'de kua-
för arayan Özver, yalnızca er-
kek berberi olduğunu görünce
önce şaşırdı. Sonra, nasıl bir
tepki göreceğini merak ederek
içeri girdi ve berber koltuğuna
oturdu. Saçına fön çekmelerini
istedi. Berberin yanıtı, "Çıkın,
çılun. Burası erkekler için" idi.
Bu olayı iktidar kulisinde bayan
gazetecilere anlatan özver'in
akhna bir anda Meclis'te bayan
kuaförü açılmasının öncülüğü-
nü yapmak geldi. Gazetecileri
de yanına alıp TBMM Başkanı
Hösamettin Cindoruk'un oda-
sının yolunu tuttu. özver'in gi-
rişimi bir anda TBMM'de bir
"kadın hareketi'ne dönüştü.
özver ve arkasındaki çok sa-
yıda bayan gazeteciyi bir anda
karşısında gören Cindoruk'un
özel Kalem Müdürü Şener Öz-
demir, şaşkınlıkla Cindoruk'a
haber vermek için içeri girdi. Bu
arada özver de çantasmdan çı-
kardığı küçük bir fotoğraf ma-
kinesiyle, başlattığı bu hareke-
te katılanları görüntüledi. Cin-
doruk, özver ile çok sayıda ba-
DYP Tekirdağ Millettekili Over, Başkan Cindonık'tan Meclis'te bayan kuaför açılmasını istedi.
yan gazetecinin kendisiyle gö-
rüşme isteği iletilince, biraz da
kendisinden ne isteneceğinin
merakıyla, konuklannı beklet-
medi.
Cindoruk, önce özver'e,
"Hayrola Fethiye" diye sordu.
Sonra da, yanındaki bayan ga-
zetecilere dönüp, "Bakıyoram,
mütteflklerin çok" dedi. özver,
beklemeden kuaför arama ma-
cerasını anlatıp, ardından da
Meclis'teki bayan milletvekille-
ri, gazeteciler ve görevliler için
bir bayan kuaförü açılması yö-
nündeki isteğini dile getirdi. Bu
istek üzerine aklından Meclis'-
te yalnızca yedi bayan milletve-
kili olduğunu geçirmiş olacak
ki, Cindoruk'in sonısu, "Ne
dersiniz, müşteri bulur mu?"
oldu. özver, Cindoruk'un
"müttefıkleri" olarak niteledi-
ği on kadar bayan gazeteciyi^
göstererek, "Burada on miiste-
risi hazır. Aynca Meclis'teki ba-
yan görevliler de var" deyince.
Başkan, konuyu düşüneceğine
söz verdi.
Konu incelenecek
Kuaför sorununu çözme yö-
nünde ilk adımı atan özver,
ikinci olarak da gazetecilerin
TBMM'de pantolon giyebihne
isteklerini iletti. Cindoruk, Mec-
lis ictüzüğünde bayan milletve-
killerinin tayyör giyme zorunlu-
luğu olmasına karşın, bunun
bayan gazetecileri kapsamadığı-
ru, gazetecilerin pantolon giy-
melerinin önünde içtüzükten
kaynaklanan bir engel olmadı-
ğını, konuyu inceleyeceğini söy-
ledi. Bu kez söze giren gazete-
ciler, Alman Yeşiller Partisi'nin
bayan miUetvekillerinin parla-
mentoya kot pantolonla, erkek
miUetvekillerinin ise kravatsız
girebildiklerine dikkat çektiler.
"Bayan gazetecilerin pantolon
grymesinde benim için hiçbir sa-
kınca yok. KendOerine yakışa-
nı giysinler" diyen Cindoruk,
Yeşiller Partisi milletvekillerinin
kot pantolon ile parlamentoya
girmeleri konusunda şunlan
söyledi:
"Yeşiller Partisi miUetvekil-
lerinin kotla ve kravatsız olarak
girmeleri, Alman Meclisi'nde
büyük hadise o|mustu. Ama
sonra kravatlannı taktılar. Ge-
çen dönem bizde de Engin Can-
sızoglu kravat takmıyordu. Ati-
yoriardı dışan, tekrar giriyordu.
Basa çıkamıyorlardı. Genel Ku-
rul salonuna girmemesi suretiyle
idare edildi."
ANAP, muhalefetpartüerirtin de imzpladığı öneriyi TBMM'ye sundu
18 yaşa seçme hakkıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) —
An^yasa değişiküği konusundaki önce-
liği ANAP alarak, dün öteki muhalefet
partilerinin de imzaladığı yasa önerisi-
ni Meclis BaşkanlığYna sundu.
ANAP'ın Anayasa değişikliği öneri-
sinde, seçmen yaşının 18'e indirilmesi
öngörülüyor. Yasa önerisinin Meclis
Başkanlığı'na sunulması sırasında,
TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk,
"Bu, anayasa için ilk adımdır. Dileği-
miz anayasanın tümünıin degiştirilme-
sidir" dedi.
ANAP'ın yasa önerisini, bu parti mil-
letvekillerinin yanı sıra, RP, MÇP ve
DSP'den de milletvekilleri imzaladı. Ya-
sa önerisinde loplam 156 milletvekilinin
imzası bulunuyor.
ANAP Grup Başkanvekili Mustafa
Kalemli, yasa önerisini TBMM Başkan-
lığı'na verirken "secilme yaşının da dü-
şiiriilmesi için bir hazırhklan olduğunu"
söyledi. Cindoruk da butun partilerin
seçmen yaşının 18'e indirilmesi konu-
sunda hemfikir olduğunu behrterek se-
çilroe yaşının da 25'e indirilmesi için ça-
Iışma yapılmasını önerdi.
Cindoruk'un bu sözleri üzerine, RP
Grup Başkanvekili Oğuzhan Asütürk,
seçmen yaşı 18'e indirilirken secilme ya-
şının da 18'e düşürülmesinden yana ol-
duğunu kaydetti. Asiltürk şöyle dedi:
"Bu, Meclis'e gençler dolacak demek
değildir. Bu seçim sistemiyle 18 yaşın-
daki bir genç, Meclis'e gireoilecekse, dâ-
hi demektir. Dâhilerin Meclis'e girme-
sinde fayda vardır."
DSP Milletvekili Hüsamettin Özkan
da "Biz de bir haksulığı dile getirmek
istiyoruz. Yüzde 11 oyla Meclis'te 7 mil-
lervekiliyle temsü ediliyoraz. Bu haksız-
tagı da MecHs'iıı dözehmesi gerekir" diye
konuştu.
TBMM Başkanı Hüsamettin Cindo-
ruk ise konuya ilişkin olarak "Sıra ada-
letli bir secim sisteminde" dedi. Cindo-
ruk, ancak önemli olanın toplumsal uz-
laşma yoluyla, anayasanın tümünün en
kısa zamanda değiştirilmesi ve demok-
ratikleşmenin sağlanması olduğunu vur-
guladı.
İNÖNÜ
Starl
korsan yayın
yapıyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — SHP Genel Başka-
nı Erdal tnönü, Starl ve Tele-
on'un korsan yayın yaptıklan-
nı söyleyerek, "Şimdiki hal da-
yanılmaz boyutlardadır. Bir
yasal düzenleme getirmek
şartör" dedi.
Gazeteciler Cemiyeti Başka-
nı Nezih Demirkent ve yöne-
tim kurulu üyeleri, dün Anka-
ra'da Başbakan Demirel ve
TBMM Başkanı Cindoruk'u
ziyaretlerinde de dile getirdik-
leri "özel televizyon" konusu-
nu, Erdal fnönü'yü ziyaretleri
sırasında da gündeme getirdi-
ler. Demirkent, özel televiz-
yonlara karşı olmadıklannı,
"Ancak bu koouda dikkatli ol-
mak gerektiğini" belirtti. De-
mirkent şöyle dedi:
"Özel TV'ye kimse karşı de-
ğil, ama bunun oluş şeklinde
ciddi kaygılar var. Bir iyilik ya-
pabm derken kötü bir şey or-
taya çıkmasın. Türkiye'de
Kürtçe gazetenin çıkıp çıkama-
yacagı Urtışması yapdırken,
Kürtçe yayın, her dilde yayın,
bizi rahatsız etmeyebiiir, ama
sizi rahatsiz edebilir. Tüm be-
lediyeler TV kurmak istiyor.
Bu, frekans kargaşası yarata-
bilir."
SHP lideri Inönü de, bu gö-
rüşler üzerine, televizyon ala-
nında rekabetin yararlı olaca-
ğını, bugünkü yasal durumun
ise savunulamayacağını kay-
detti. tnönü, "Baü ülkelerinde,
bo alanda uygulanan ilkeleri
biz de getirebiliriz" diye ko-
nuştu.
Bu arada SHP Genel Başka-
nı Inönü, dün çok sayıda ku-
ruluş temsilcisini ve heyeti ka-
bul etti.
-rtr
kabul günü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) —
Başbakan Süleyman Demirel, dün
yine kabuiler açısından yoğun bir
gün yaşadı. Demirel, Irak Milü
Türkmen Partisi Genel Başkanı
Muzaffer Arslan'ı, Rum Ortodoks
Kilisesi Patriğı 1. Bartolomeos'u,
Ankara Adliyesi hâkim ve
cumhuriyet savcılannı, Gazeteciler
Cemiyeti yöneticilerini, SHP
Ankara il ve ilçe kadın komisyonu
üyelerini, çeşitü illerden heyetleri ve
sanatçı Ahmet Özhan'ı kabul etti.
Irak MiUi Türkmen Partisi Genel
Başkanı Arslan, görüşmeden sonra
yaptığı açıklamada, 36. paralelin
güneyinde yaşayan Irak
Türkmenlerinin güvenliklerinin yok
denecek kadar az olduğunu
belirtti.
sı durumunda, onun da yakası-
na yapışacaklannı bildirerek,
olaylara kansan burokratlar ile
siyasetçiler arasındaki ilişkilerin
de açıklanacağını söyledi.
Söz konusu dönemde 32 ta-
ne dış ticaret sermaye şirketi ku-
rulduğunu, bunlardan 21 tane-
sinin yaptığı ihracatın hileli ol-
duğunu, 18'i hakkında soruş-
turma yapdırken 12 tanesinin
piyasadan çekildiğini anlatan
Oztürk, Turan Çevik'in dehaya-
li ihracat yaptığmı söyleyince
ANAP sıralanndan "Ya Inci
Baba" diye seslenildi. öztürk
bunun üzerine sinirlenerek, "tn-
d Baba, Ak Baba, kim hayali
ihracat > apüysa sizia iködarda
otdugunuz 1984-1990 yrifaui ara-
sında yapü" diye karşüık verdi.
Devletin hayali ihracata kansan
749 firmaya bir şey yapamadı-
ğını bildiren öztürk, "Çanka-
ya'dan en alttald bürokrata ka-
dar kim huzur içinde oturmak
isdyorsa, soruşturmaya evet
demeiidir" dedi.
SHP grubunun görüşlerini
açıklayan Kamer Genç ise, ko-
nuşmasına, "Nihayet hu-sızlann
knyruguna yapıştık. Boğaztan-
m sıkmaya başladık" diye baş-
ladı. ANAP iktidarı dönemin-
de ihracatçılara değil, üçkâğıt-
çılara para ödendiğini, buniann
ortaklarının ise, iktidardakiler
olduğunu söyleyen Genç, Men-
teşoğlu firmasuıa 1987-88 yılla-
rında 520 miiyar lira ödendiği-
ni oysa o yıllarda devletin yaü-
runlara ayırdığı paranın 1.5 tril-
yon olduğuna dikkat çekti.
Hayali ihracatçılara para
ödenmesini sağlayanlann cebi-
ne de para girdiğini kaydeden
Genç, hayali ihracat olaylanna
kansan bürokratlann işbaşında
olduklannı, sağlıkiı bir soruş-
turmanın yapılabümesi için bu
kişilerin görevden alınmalan ge-
rektiğini söyledi. Genç, "tktidar
part» bir millervekili olarak bil-
gi istediğimde engd ohıyorlar."
Sağlıklı bir araştırma yapılırsa,
Çankaya'nın tepesinden ve mec-
listen bazı insanlar ucacak" de-
di. Denetleme elemanlarının
Menteşoğlu lırmasına ödeme
yapılmaması gerektiğini bildir-
melerine karşın ödeme yapıldı-
ğını, bu para geri istenirken ha-
yali ihracatçının korunması ne-
deniyle devletin alacaklarımn
zaman aşımına uğradığını anla-
tan Genç, "1984 yılından beri
olayların üzerine gidildiği halde
hâlâ hayali ihracatçılardan pa-
ra ahnamamıştır. Devletin ala-
cağı miktar trilyonlan aşıyor.
" diye konuştu.
Genç, ANAP'ın önergeyi
desteklemesi konusunda ise,
"Önergeye katılmazsanız ne
olacak? Hepinizi tek tek yaka-
layacağız. Olaylara kansanlar
yargılanacak" dedi.
tçişleri
Bakanı'na
HEP'ten tepki
ANKARA (AA) — HEP Ge-
nel Sekreteri Ahmet Karataş, 10
ocaktan bu yana kayıp olan Si-
irt 11 Başkanı Mehmet Demir
hakkında, tçişleri Bakanı İsmet
Sezgu'in basında yer alan söz-
lerini üzüntüyle karşüadıklannı
bildirdi.
Karataş, dün yaptığı yazılı
açıklamada, "Şayet il başkanı-
mızuı başına herhangi bir şey
geiirse, bunuo soramluluğu da
IçisJeri Baluunuğı'nın otocakör"
dedi.
Kayıp il başkanı için Cum-
hurbaşkanlığı, Başbakanlık ve
Içişleri Bakaniığı'na telgraf çe-
kilerek bilgi istendiğini, ancak
herhangi bir bilgi alınamadığı-
nı kaydeden Karataş, açıklama-
sında özetle şu görüşlere yer ver-
di:
"Sayın Sezgin'in, bn tür
ölüm olaylannı bOdiği halde
böyle bir açıklamayı yapmasını
üzüntüyte karşılıyoruz. Bu tür
ve kaçuilarak öldü-
rnlen Diyarbakır il baskanunız
Vedat Aydın'ın katfllerinin bu-
lunamamış olması da bu tür
olaylara cesaret vermektedir.
Umuyornz ki il başkanımızuı
başına herhangi bir şey gel-
Vatandaşlıga dönüş yolu açıhyor
İçişleri Bakanı Sezgin, Türk vatandaşlığını kaybedenlerin
yeniden vatandaşlıga alınmalarmı öngören yasa taslağının
Başbakanlığa gönderildiğini söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) —
Hükümet, 12 Eylül ve ANAP dönemle-
rinde Türk vatandaşhklan kaybettirilen-
lere yeniden vatandaşhk yolunu açıyor.
tçişleri Bakanı tsmet Sezgin, 1981 yılın-
dan bu yana vatandaşhklan kaybettiri-
lenlerin başvurulanna bakumaksızm nü-
fus kütüklerinde kayıtlannın canlandı-
nlmasını öngören yasa taslağının Başba-
kanhk'a sunulduğunu açıkladı.
Sezgin, taslağın, 12 Eylül yönetimin-
ce, Türk Vatandaşhk Yasaa'nın 25. mad-
desine eklenen ve "devletin iç ve dış, mali
ve ekonomik güvenliği aJe>1ıine faaliyette
bnlunup da yurtdışına çıkan ve hakkın-
da kamu da>ssı açdmasına veya hukmün
infazına olanak sağlamak için yapılan
çagnya ragmen belirli bir süre içinde yur-
da dönmeyenler hakkında Türk vatan-
daşlığını kaybettinne" işleminin uygu-
lanmasmı içeren (g) fıkrasının yürürlük-
ten kaldınunasım öngördüğünü bildir-
di.
Kaldınlması amaçlanan hükmün, sa-
nık ve zanhlan yargıç karşısına çıkara-
bilmek için "12 Eylül dönemi hal ve sart-
lan içerisinde bir baskı unsunı" olarak
kullanıldığını da kaydeden Sezgin, "Ni-
tekim bu hükmün uygulanması ile pek
çok kişi vatandaşugımızı kaybetmiş, üs-
telik Türkiye'deki mallan da Hazüece
tasfiye edilmiştir" dedi.
Kişilere isnat edilen suçlann karşıhğı
olan cezaların yasalarda gösterildiğini,
onlara bir de vatandaşlığını kaybettir-
mek suretiyle ikinci bir cezanın veriime-
sinin evrensel vatandaşhk hukukuna tü-
müyle ters düştüğünü de belirten Sezgin,
şöyle konuştu:
"Esasen, Türk Ceza Kanımn'nan 140,
141,142 ve 163. maddeierinin yürmriük-
ten kaldınlması, yani bu şekilde vatan-
daştaklan kaybettirilenlerin büyük ço-
ğunlugunun suçlandığı yasal hükümle-
rin mesnetsiz kalması ik kanunun 25.
m«Aiwinin (g) fıkraanın ııygıılanıa alanı
oldukça kısıdanmıştır.
Vatandasl* kanonumıuda böyle bir
hükmün yer alması, gerek Türk kamu-
oynnda ve gerekse Batı ülkelerinde 'kişi
hak ve özgürlüklerinin ortadan
kaldınlması' şeklinde yornmlanmış vt bo
bakış açısı ülkemizi uluslararası plat-
formlarda sılantı içinde bn-akmışUr.
Hazuianan bu tasarmın kannnlasması
ile tophunumuzda derin yanlar açao söz
konusu hüküm bundan böyle uygniama
alanı bulamayacagı gibi bu hüküm uya-
nnca 1981 ydından bu yana vatandaşhk-
lan kaybettirikn kişilerin müracaatlan-
na JtalcıimııitMTiıı nüfus kütüklerinde ka-
Aynca, yabancı devlet vatandaşlıgına
gecmek üzere Türk vatandaştagından çık-
BM izai aiariaria, baska nedenterte Türk
vataıtdaşhgını kaybedenlerin yeniden va-
ntrra alınmalannı istemeleri
patılnn kayıtlan
hamHk sürdürülen islemlerin huJandı-
nfanaa, basitkştirflmesi, bazı formalite
ve araşbrma konulannın kaldınlması ve
belirU bir süre içinde yeniden müracaat
edenler aakknda beriiangi bir somştıır-
ma yapdmaması hususunda bakanbgım-
ca bolundmgumuz günler içinde yeni dü-
zenlemeler yapdnuştır.
Hökünet programımızda da yer akhgı
gibi '12 Eylül hukuk kauntılan olarak ni-
telendirilebilecek yasal düzenlemeleri,
uygulamalan ve kısıtlamaJarı süratle yü-
rürlükten kaknrarak her alanda tam de-
mokratik bir siyasi ortam yaratmak ge-
rekliliğine kesin inancı olan' hükümed-
miz temel hak ve özgürlükleri zedeleyi-
ci uygulamalara son venne azmi içinde-
dir."