Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A6 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3
Dr. Yuzgun
ş
hasta
değüdir
9
tstanbvl Haber Servisi —
Dünya Sağlık Örgütü'nün ge-
ç e n günlerde aldığı, 'eşcinsel-
ligin hastahklar listesinden
çıkanlması' karannın Türki-
ye'de de tanınması istendi.
Aralannda Çin, Bağımsız
Devletler Topluluğu ve kimi
Doğu Avrupa ülkelerinin dc
foulundugu baa olkelerde has-
talık olarak tanımlanan eşcin-
. •elliğin, Türkiye'de de resmi
makamlarca hastalık olmadı-
gının açıklanmaa gerektiği sa-
vunuldu.
Yüzgün, eşcinselliğin bir
cinsel yaşam biçimi olduğunu
vurguladığı mektubunda şöy-
le dedi:
"Tim dünyada insan hak
rc özgirtMklcri en ioce nokta-
lanna dek yaygmlaşıyor, hak-
buı ihfad edeatcr köşeye alaşı-
yor. İBsanfaunı einsîyet, rinsd
yaşam aynnuna Ubi rutulama-
yacafı, uluslararası södeşme-
lerle gfivence alüna alımyor.
Efdndlik birdnsd yaşam M-
çfanMir ve hastalık olarak ek
Btaroıanı ofauuk oşıdır. ABD,
HoOaada, Daaimarka giM pek
çok Avrupa Hlkcdnde yülar-
dan beri 'bomoaeksüdlik' has-
tafakimr listesinden çıkanlmış-
ör. En şon olarak da Dünya
Saflık Örgötü röm ölkelere
'Asya ve Afrika ülkderi de
dafciT önek olacak yönde bir
adım atarak bn örgötte eşcin-
M H # kastahldar nstesmden p-
karnuş bflhuunaktadır."
240 milyon
Taksi
plakası
rekora
gidiyor
İstanbul Haber Servisi —
Istanbul'da ticari taksi plaka
fiyatlanndaki hızlı tırmanış
sürüyor. Taksi plaka fiyatla-
nnda geçen yıla oranla 100
milyonluk bir artış görülürken
1992 fıyatlannın 240 milyona
' dayandığı öğrenildi.
İstanbul Otomobilciler Es-
naf Derneği Bakanı Sdabattm
. Coşkuaırmak, plaka ve oto-
mobille birlikte ticari taksi ma-
liyetinin 300 milyon lirayı bul-
duğunu, hunun da sanıldığı
kadar iyi bir yatınm olmadı-
ğını açıkladı. Taksi plaka fi-
yatlannda geçen yıla oranla
• görülen 100 milyon liralık ar-
- tışm yurtdışında çalışan Türk
işçilerinin plaka fiyatlannı kö-
rûklemesiyle oluştuğunu söy-
Jeyen Coşkunırmak, fiyatlann
bazı nedenlerden ötürü önü-
müzdeki dönemlerde gerileye-
ceğini iddia etti. tstanbul'da
16 bin 500 ticari taksinin ça-
uşüğonı bildiren Coşkunırmak,
İstanbul Büyüksehir Belediye-
• si'nin kısa bir süre sonra satın
alacağı 500 yeni otobüsün ve
yapımına başlanan Şirkeci-
Aksaray rayh sisteminin, pla-
ka fiyatlanndaki gerilemenin
nedeni olacağını söyledi.
PTT-Starl
ilişkisi
incelemede
StNA KOLOĞLU
Ulaştırma Bakanhğı'na
bağlı 7 müfettiş, PTT'nin Ma-
gic Box'ın Star kanalına sağ-
ladığı kolaylıklar ile ilgili ha-
zırlanan dosyayı inceliyor. In-
celemenin bu hafta sonu bit-
mesi ve konunun Ulaştırma
Bakanı Yaşar Topçu'ya bir ra-
por ile sunulmaa bekleniyor.
Ulaştırma Bakanhğı 'nın,
PTT'nin, Starl kanalı için ce-
şitli tarihlerde yaptığı 'teknik
Uzmeüer' ile ilgili olarak mü-
fettişlerine inceleme yaptırdı-
ğı öğrenildi. Müfettişlerin in-
celeme yaptıklan konular ana
bashklarla şöyle:
ı • PTT'Bİn, Starl yayiBlarmm
Ttrkiye'den doirndan yaym
, jrapabOm«sİBi saglayan mobil
;«ydn sisteminin kiralanması
yasalara uygun mu?
• PTT, Star'ın program sin-
yallerini uyduya yollarken
uluslararası anlaşmalarda yer
:
alan tarifeye uygun ücret öde-
di mi? Edinilen bilgüere göre
bu tarifenin oldukça yüksek
'olduğu belirtiliyor. PTT, bu
tarifeyi Starl'e uyguladı mı?
• fTT, kaMohı TV yayınma
aMgı Starl'dea ba bizmeti
karfîhgı para aldı BU? Yoksa
i tm yayınlar ikret ahnmartan
jau ekranlara yanaüMı?
{• Standartlara uygunolmayan
jvcricüer Tûrkiye'ye nasıl so-
ıknldu? PTT, kanunen yasak
lolan vericilerin yerleştirilme-
; sinde rol oynadı mı?
!• NakfcayaymlariçfaıkaHaııı-
' tau Hak haüan hizm«deriade
; 9tar, PTT'ye ne kadar ödeme-
;dte baludu? PTT, yasalara
iarrpu vayın yapmayan bir ka-
! B*4a bu hizmeti nasıl verdi?
Işten atüan Izmir belediye işçüeriAnkaru'ya yürüyüşünü sürdürüyor
Işçilere Uşak ıııoraliUşak'taki sendikalar, İzmir'de işten atılan
belediye işçilerinin Ankara yürüyüşüne destek
verdiler. Belediye-İş'in düzenlediği moral
gecesinde işçiler, mücadelelerinde
kararlılıklanm dile getirdiler.
DENİZ TOPALOĞLU
UŞAK — Izmir Büyûkşehir'e
bağlı işyerlerinde işlerinden çı-
kartılan belediye işçileri, Anka-
ra yurüyüşlerinin 9. günunde
'lşçi luyımına son', 'tşim, ek-
meğim, onurum, Ankara geli-
yoruz' sloganlarıyla Uşak kent
merkezine girdiler.
Uşak gjrişinde SHP, RP, Sos-
yalist Parti il ve üçe yöneticile-
riyle Uşak'ta kurulu sendika şu-
beleri ve kalabalık bir işçi gru-
bunca karştlanan işçilör, çevik
kuvvet kordonunda kent içinde
yürüyerek Belediye Düğün Sa-
lonu'nda toplandılar.
Belediye işçilerinin eş ve ço-
cuklan da dün otobüslerle Iz-
alacagım" diye konuştu.
ESHOT'tan atüan Muzaffer
Dondurur, banka borçlan yu-
zünden evine haciz geldiğini,
bütün eşyalannm götürüldüğü-
nü söylüyor.
Yürüyiişçüler arasında Iz-
Ulaş şirketinden sendikadan is-
tifa etmediği için atıldığım söy-
leyen Enver Cacim, Belediye
Başkam Çakmur'u suçlayarak
İzmir'de sendikasızlaşbnna yo-
luna gidildiğini, Iz-Ulaş'taki
tüm işçilerin sendikadan istifa
ettirildiklerini anlatarak "Bizün
üç amacımu var: tşe geri dön-
mek, iş güvenliği, işçi luyımına
son" dedi.
Dün belediye işçileri yürürü-
mir'den Usak'a eeîenTk y^ünde çözüm sağlanması için
B^lediye İş Şulesi'nin J ! Ö Ü arabuluculuk çahsmalanbaşla-
diği moral gecesine katıldılar. *•
U
5
a k V a l l s l T a n e r G t m k u t
'
Uşak'a varan belediye işçile-
ri, "Mücaddemiz Çakmur'u aş-
ö. Bize yapdan zulmiin tüm iş-
çilere örnek olduğunu
inanıyoruz" diyorlar.
ESHOT'tan çıkartılan 12 yıl-
hk işçi Halil tbrahim Şenyıldız
Belediye Başkam Ali Tunak ve
SHP İl Başkam Esat Beylerce,
SHP Uşak milletvekilleri Fahri
Göndttz, Ural Köklü, Ender
Karagün arabuluculuk çalışma-
lanna başladılar.
Ankara Buromuzun haberine
şöyle konuşuyor: "Hiçbir gttna- göre lzmir Büyükşehir Belediye-
hım yok. Beni niye atrüar. Di- si'nde işten çıkanlan işçilerin
reniş eyleminin ilk 7 gününde yürüyüşüne son vermek ve çö-
raporluydum. 4 gün kaüldıgım züm bulmak için SHP Genel
için attılar." Sekreteri Cevdet Selvi devreye
İşten çıkarüldıktan sonra ko- girdi. Büyükşehir Belediye Baş-
operatif üyeliğinden aynhnak kanı Yüksel Çakmur'un Selvi ile
aynlmak zorunda kaldığım be- görüşmek üzere bugün Anka-
lirten 5 çocuk babası Şenyıldız, ra'ya gelmesi bekleniyor.
"Şimdklen borcum 5 milyonu
geçti. Çakmnr bize iftira attıgı
için Idmse bizi işe almak Istemi-
yor. Ankara'ya gitmekten baş-
ka çaremiz yok" dedi.
ESHOT'tan atılan 7 yılhk iş-
çi Erol Kılıç da başvurduğu bü-
tün iş görüşmelerindd "Sen be-
lediyeden çıkartılmışsm,
anarşistsiniz" dendiğini anlatı-
yor.
Bir tekstil firmasımn işe giriş
imtihamnı kazanmasma rağmen
işe alınmadığnı söyleyen Kıhç,
"Fınn işçiligine bUe başvur-
dnm, almadılar. 5 milyon bor-
cum var, çocnklan oknldan
AA'nın haberine göre lzmir
BUyükşehir Belediye Başkanı
Yüksel Çakmur, belediyedeki
işlerine son verilen işçilerle ilgi-
li karannı değiştinnesinin söz
konusu olmadığını beürterek
"Taviz vermeyecegim. Yapan
bedelini öder. Bunun sonu ney-
se, ben bedelini ödemeye
hazırun" dedi.
Çakmur şöyle konuştu:
"Ben bunlardan birine taviz
verirsem, bütün sanayide yan-
gın çıkar, özel teşebbüste çıkar,
KtT'lerde çıkar, beJediyede çı-
kar. "
HASRET GtDERDtLER — tzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından işlerine son verilen işçiler,
Ankara yüriiyüşünün 8. günü Uşak'a geldiler. Burada tzmir'den gelen aileleriyle hasret giderdiler.
YÖK'ü prvtesto için kitabuııyakan Prof. TahirHatiboğlu eleştirileriyanıtlryor
\azınca değîl yakınca haberProf. Hatiboğlu, YÖK Başkanlığı'nayeniden
Prof. poğramacı'nın atanmasım ve YÖK
sistemini protesto için Ankara'da kendi
kitaplarını yaktı. Prof. Hatiboğlu, Nazilerin
kitap yakma eylemini anımsatan bu eylemi
nedeniyle, dostları ve öğretim üyeleri tarafından
daeleştirildi.
tüyle" karşılıyordu. Kepe-
nek'in ısrarla vurguladığı bir
nokta da, eylemin. derneğin
bir tavn olarak görülmemesi
gerekliliğiydi.
İletişım uzmaru Profesör
Aysel Aziz'e göre. kullanılan
aracın verebilmek istenen me-
sajın önüne geçtiği bir durum
söz konusuydu: "Kitap yak-
mak gibi aripik bir gösteriyle
flaş bir haber yaratılmak isten-
miştir. Cstelik basanlı daoidu.
İMBA - Eşyaya karşı zor
kullanmak, 1968'de üniversite
öğrencilennin "düzenin ba-
sım"nda seslerini duyurabil-
mek için kullandıklan yön-
temlerden biriydı. Aradan
geçen yirmi kûsur seneden
sonra. 1992 Türkiyesi'nde bu
kez bir profesör aynı yolu de-
niyor. Oğretim Üyeleri Der-
neği Genel Başkan Yardımcısı
Profesör Tahir Hatiboğlu
YÖK'e tepkisini Ankara Gü-
venpark'ta geçen hafta kitap
ve makalelerini yakarak ifade
etti.
Kitap yakarak YÖK'ü yok
etmenin mümkün olmadığını
bilecek durumda bulunan Ha-
tiboğlu'nun amacı da aslında
YÖK'ten çok basını etkile-
mekti. Hatipoğlu bir anlam-
da. "Bir adam bir köpeği ısırır-
sa bu haber olur" dı>en gazete-
ciliğın en eski yasalanndan
birine uyuyordu.
Peki ama "haber" olmak.
basını etkilemek için yapıla-
caklann da bir sının yokmuy-
du? Nazi Almanyası'nı, bir de
yakın tarihimizi anımsatan ki-'
tap yakma eylemi bu sınınn
içinde miydi. dışında mıydı?
Profesör Hatiboğlu'nun
"üst"ü, Öğretim Üyeleri Der-
neği Başkanı Yakup Kepenek,
nedeni ne olursa olsun kitap
yakmaya karşıydı, yardımcı-
sımn davranışını da "üzün-
Hemen bütün gazetelerde bu
konu yer aldı. Doğrusu ben de
bir basın yayın organında yet-
kili olsaydım, böyle bir haberi
mutlaka kullanırdım. Ancak
şahsen, kitap yakmayı hiçbir
şekilde onaylayamam."
Profesör Aziz, basınm etki-
sinin abartılmaması gerektiği-
ni belirtiyor ve sonuçta bunun
da binlerce haberden bıri ola-
rak geçip gideceğinin unutul-
mamasını istiyordu. Herhangi
bir eylemi planlarken bu
önemli bir noktaydı.
Kitap yakma, Docent Raşh
Kaya'nın da hiçbir zaman ka-
bul edemeyeceği bir eylem bı-
çimiydi. Ancak Kaya, Hati-
boğlu'nun eylemindeki "nü-
ans"ın da gözden kaçınlma-
masını istiyor. Kaya'ya göre,
yakılan kitap ve yakma amacı
nüanstaki farklılığı sağlıyor-
du. Üstelik, YÖK konusunda,
yetkili ağızlardan verilen ha-
berlere öncelik tanıyan bası-
nın, karşıt düşüncelere ilgısi
ancak bu gibi yöntemlerle sağ-
lanabiliyordu.
"Standart eylem bıkkmlığı"
ile kitaplarını yakmaya karar
veren Hatiboğlu, eyleminin
etkıli olduğu inancında. "Ki-
tap yakmak bir protesto olabi-
lir mi?" sorusunun mesajının
önüne geçtiğinin farkında.
Hatiboğlu bu konudaki so-
rulan şöyle yanıtladı:
- Bir "bilim adamı" olarak
niçin kitap yaktınız?
HATİBOĞLU: Yıllardır
mücadele verdik. Herkes karşı
HATİBOĞLU — Kitabını yaktı butun gazetelere girme>i başardı. Hatiboğlu'nun kitap yakması
eleştirildi, ancak basının haber degerlendirmesi konusunda henuz bir tartışma olmadı.
çıkmasına rağmen yeniden
atandı. Standart eylemlerden
bıktık. Gazeteler küçücük bir
yerde protestonuza yer veri-
yor. Değişik bir eylem yapa-
rak ilgiyi çekelim diye dûşün-
dük.
- Gazetelerde daha geniş yer
verilmesi için mi yaktınız?
HATİBOĞLU: Elbette.
Olayı duyurmak, ilgiyi çek-
mek için yaptım. Bu birmüca-
deledir. Arkadaşlar, kitap
yakılmaz, bilim adamına ya-
kışmaz diye karşı çıktılar. Biz
kitabı seven adamız. Biz on
yıldır mücadele ettik, yazdık,
çizdik, o kadar uğraştık, ama
bir sonuç vermedi. Lanet ol-
sun bir de bunlan yakalım,
belki bunun faydası olur gibi
aşın bir düşünceye kapıldım
- Kitap yakma eylemini baş-
kalanna da önerir misiniz?
HATİBOĞLU: Ben ona ka-
nşmam. İlk bakışta yakmak
hoş görünmüyor fakat amaç
duşünülünce başka meslek-
idşlanmın da yapmasmda sa-
kınca görmüyorum. Biz kitabı
sembolik olarak yakıyonız.
- Kitap yakmanızdan sonra
YÖK'te herhangi bir değişiklik
beklenmiyor. Kitap yakılmaz
gibi olumsuz tepkilere yol açtı.
Şimdi değertendirirseniz bu ey-
lem ne kazandırdı?
HATİBOĞLU: Bence bu
eylem çok şey getirdi. Kitap
yakılır yakılmaz tartışması bi-
le başandır. Bütün üniversite-
lerde bu eylem konuşuluyor.
Kutlayanlar anyor. Pek çok
telefon geldi. Mektuplar da
gelir. Karşı çıkandan çok des-
tekleyen var. Eylem bence ye-
rinde ve zamanmda yapılmış-
ür.
Bakirelik testinde motelcive beraat1991 yılı temmuz ayında Urla'da gece baskını
sırasında bir Alman turiste bakirelik testi
yapılması ile patlak veren olay, motel sahibinin
beraati ile sonuçlandı. Motel sahibi, Urla
Kaymakamı için manevi tazminat davası açtı.
Haber Merkezi — Urla'da
geçen yılın temmuz ayında po-
lisin yaptığı "gece baskım"nda
Alman turist Angelika Witt-
wer'in "yakalanarak" bakıre-
lik testine götürüldüğü Aktur
3 motelın sahibi Cemalettin
Aktaş ile görevlisi thsan Özka-
ya hakkında açılan kamu da-
vası, davanın ortadan kalk-
ması ve beraatle sonuçlandı.
Urla Sulh Ceza Mahke-
mesi'nde görülen dava sonucu
aklanan otel sahibi Cemalet-
tin Aktaş. olay sırasında ken-
disini küçük düşüren demeç-
ler verdiklerini belirttiğı Urla
Kaymakamı Ali Cafer Akyüz
ile II Turizm Müdiresi Nilgün
Gültay hakkında 80'er milyon
liralık manevi tazminat davası
açtı.
Olay sırasında otelde bulu-
nan ve "hayat kadını" diye ni-
telendirilen N.T. adlı kadın da
İl Turizm Müdiresi hakkında
80 milyon liralık tazminat da-
vası açmak üzere avukata ve-
kâlet verdi. Davanın "Evlen-
me cfizdanı ounadan otelde
kalabilmeyi sağlayacak bir ör-
nek" olduğu belirtildi.
Tanh, 24 Temmuz 1991, sa-
at 03.00. Urla'daki Aktur 3
motele gelen polisler teker te-
ker tüm odalann kapılannı
çaldı. Evlilik cüzdanı olmayan
bıri Alman 5 kadın, polislerce
"yakalanarak" karakola gö-
türüldü.
Suçlan, evlilik cüzdanı ol-
madan erkek arkadaşlanyla
otel odasında olmaktı. Prose-
dür işledi ve birlikıe yaşadığı
erkek arkadaşı Yavuz Kaya
ile aynı odada kalan Alman
Angelika Wittwer, "cinsel iliş-
kide bulunup bulunmadığunn"
saptanması, için devlet hasta-
nesine göndenlerek bakirelik
testi uygulandı.
Olay gazetelere "Alman tu-
riste bakirelik testi" Daşlığıyla
geçti. Kamuoyunda geniş ilgi
görerek tartışılan bu olay so-
nunda iki polis memuru başka
yerlere tayin edildi. Bu arada,
Urla Kaymakamı Ali Cafer
Akyüz ile İl Turizm Müdiresi
Nilgün Gültay'ın demeçlerin-
de, olayın geçtiği otelin "fuhuş
yuvası" olarak ünlendiği yer
aldı. Wıttwer'den özür dilen-
di, "yanlışlık olmuş" dendi.
Ama olay bitmedi.
Motel sahibine kamu dava-
sı açıldı ve beraatle sonuçlan-
dı.
Otel sahibi Cemalettin Ak-
taş, idarenın kaybettiğini söy-
lüyor ve "şimdi sıra bizde"
diyor. Aktaş, Urla Kaymaka-
mı Ali Cafer Akyüz ile îl Tu-
rizm Müdiresi Nilgün Gül-
tay'ın olaydan sonra gazetele-
re verdikleri demeçlerde
Aktur 3 moteli "malum yer",
"fuhuş vuvaş" diye nitelendi-
rerek kendisini "maddi ve
manevi zarara" uğrattıklan
gerekçesiyle 80'er milyon lira
istemiyle tazminat davası açtı.
Olay sısannda otelde olan
N.T. adlı kadın da Nilgün
Gültay'ın Kadınca Dergisi'ne
verdiği demeçte, "Fuhuş ihbarı
üzerine gidilen otelde 4 hayat
kadınının yanında turist kızı-
mız bir Türk erkeğiyle yakala-
nıyor. Öyle bir ortam ki kızca-
ğızın orada bulunması şanssız-
lık" şeklindeki sözleriyle
kendisini "hayat kadını" diye
adlandırması üzerine 80 mil-
yon liralık tazminat davası
açıyor.
GUMJN
NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Özal ve Reagatfın Faturası
Başbakan Demirel her vesileyle bir tür ertkaz devral-
dıklarını, devletin iki yakasının bir araya gelmediğini,
ekonomideki seçeneklerinin çok sınırlı olduğunu söy-
lüyor. Eldeki veriler de Sayın Demirel'in bu yakınması-
nın pek haksız olmadığını düşündürtüyor. Borç faizleri,
devlet bütçesinde kalkınmaya dönük çabalara, yatı-
rımlara ayrılabilecek kaynakları sınırlıyor. Bu yönü
biraz zorlayacak olsanız kamu açıklarını ve enflasyo-
nu büyütmeniz kaçınılmaz olacak. öte yanda, ANAP
iktidarı dönerr:>
de adeta bilinçli olarak altından kalkıl-
ması güç bir mali kamburun altına sokulmuş olan KİT'-
lerin açıkiarı kamu açıklarını taşınamaz boyutlara
yükseltiyor. Bu koşullar altında enflasyonu aşağı çek-
mek gerçekten kolay değil, oldukça ağır bir bedel öde-
meyi gerektiriyor.
Atlantik'in öbür kıyısında Başkan Bush da ağlamaklı
ekonominin durumu nedeniyle. ABD'de ekonomisinde
18 ay önce başlayan "resesyon"un yani durgunluğun
hâlâ aşılamamış olması Başkan Bush'u seçim yılında
zorluyor. Adamcağız kalktı yanına dev Amerikan şir-
ketlerinin öfkeli yöneticilerini de alarak Asya-Pasifik
turuna çıktı. Japonlara, "ne olur biraz da Amerikan
arabasına binin", diye ricacı olmak zorunda kaldı.
Bu yılın ikinci yarısında da ekonomi biraz kıpırda-
maz, topluma yayılan karamsarlık aşılamazsa Bush'-
un durumu daha da güçleşecek. "Körfez savaşı kahra-
manı Başkan Bush" çoktan unutulmuş durumda,
ekonomiyi yoluna koyamadığı için Başkan'ın seçmen
gözündeki popülaritesi en düşük düzeyde. Üstelik, tıp-
kı Demirel gibi, Başkan Bush'un ekonomiyi canlandır-
ma yönünde yapabileceklerı de hayli sınırlı. Bütçe
açığı ve dış borçlar zaten rekor boyutlarda; tüketiciler
yani halk ve şirketler, üzerlerindeki karamsarlığı atıp
harcamalarını arttırmazlarsa ekonominin istenen can-
lılığa ulaşması haylı zor görünüyor.
Pekiyi neden böyle oldu?
Türkiye'de Başbakan Demirel'i, Amerika'da Başkan
Bush'u ciddi sıkıntıların jçine iten ekonomik tablolar
nasıl ortaya çıktı?
Özal-Reagan benzerliği
Bu soruları yanıtlayabilmek için her iki ülkede 1980-
lere damgasını vuran iki lidere, özal'a ve Reagan'a ve
bıraktıkları mirasa yeniden bakmak gerekiyor. Çok
farklı ülkelerde ve farklı koşullarda liderlik yapmaları-
na karşın Sayın özal'ın ve Sayın Reagan'ın felsefele-
rindeki ve yaklaşımlarındaki benzerlikler böyle bir
karşılaştırmayı anlamlı hale getiriyor.
Her iki liderin ortak özelliklerinden biri, piyasa eko-
nomisinin tılsımına dogmatik bir biçimde inanmaları
ve "piyasa her sorunu çözer" yaklaşımını savunmala-
rıydı. Bu anlayış bir yandan her iki ülkede de yatırımla-
rın konut ve hizmetler gibi sanayi dışı alanlarda yoğun-
laşmasına yol açarken diğer yandan gelir dağılımının
ciddi biçimde bozulmasına neden oldu.
Dogmatik piyasacı görünen özal ve Reagan'ın bu
söylemleriyle çelişen bir diğer ortak özellikleri, bütçe
ve kamu açıklarını ülkelerinin tarihinde görülmemiş
şekilde yükseltmeleriydi. Sonunda Türkiye'de ve
ABD'de devlet, yakın tarihinin en ağır borç yükü altına
sokuldu. 1980'lerdeki bu borç yığma politikası kaçınıl-
maz olarak 1990ları ipotekaltınasoktu.
Gerek Sayın Özal'ın gerekse sayın Reagan'ın be-
nimsedikleri kısa vadeli "günü kurtarma" yaklaşirtiı,
yalnızca devleti değil şirketleri ve halkı da borçlanarak
gününü gün etme hastahğına itti. Her iki ülkede şartlar
çok farklı olmakla birlikte, içte ve dışta borçlanmaya
dayalı aldatıcı bolluk dönemleri yaşandı. Bunun ardın-
dan ne geleceğini göremeyenler "Özal mucizesi"-
nden ve "Reagonomics "ten söz ettiler.
Her iki lider de ekonominin salt parasal önlemlerle
yönlendirilebileceği. parasal manipülasyonlarla her
sorunun çözülebileceği yanılgısına tutsak oidu.
1980'lerdeki hovardalığın bedeli
Sonuçlar ortada. Türkiye 1980lerde gerek kalkınma
hızı gerekse enflasyon oranı bakımından 2. Dünya Sa-
vaşı sonrasının en kötü on yılını yaşadı. Ekonominin
dışa açılmast ve bununla uyumlu bir zihniyet değişikli-
ğinin yerleşmesi, önemli bazı altyapı eksikliklerinin
giderilmesi, 1980'lerin gözardı edilemeyecek kaza-
nımlarıydı, ama bunlar için ödenen bedel hayli ağır
oldu. Türkiye 1990'lara ağır bir borç yükü, istikrarsız
bir ekonomi ve çok ciddi boyutlarda bir enflasyon mira-
sıyla girdi. Bu koşullarda enflasyonsuz büyümeyi sağ-
lamak, sanayileşmede yeni bir atıiımı başlatmak, istih-
damı arttırmak ve gelir dağılımını düzeltmek son
derece zorlaştı, bir tıkanma noktasına gelindi.
ABD ise 1929 krizi sonrasının en uzun süreli ekono-
mik büyüme dönemini Reagan'ın başkanlığı altında
yaşadı. Üstelik enflasyonun da aşağı cekildiği bir or-
tamda sağlandı bu büyüme. Ancak bu büyümeyi ger-
çekleştirmek için devlet, halk ve şirketler öylesine ağır
bir borç yükü altına girmişlerdi ki bunun acısının Rea-
gan sonrasında çıkması kaçınılmaz olmuştu.
Şimdt Amerika'da herkes borç ödeme telaşına düş-
tüğü için harcamalarını kısıyor. şirketler yatırımlarını
sınırlıyor ve daralarak işçi çıkartıyor, bankalar ise kre-
di vermekte nazlı davranıyor ve ABD ekonomisi bekle-
nen canlanmayı bir türlü gösteremiyor. Toplumun her
kesiminde "Amerikan rüyası"n\n bittiği izlenimi yay-
gınlaşırken Başkan Bush'un seçmen desteği de sürek-
li olarak geriliyor.
Evet gerek Türkiye'de gerekse ABD'de 1980'lerdeki
hovardalığın bedeli 1990'larda sıkıntı olarak ödene-
cek. Ancak böyle sıkıntı dönemlerinin bazen yeni çıkış
yolları açtığını da unutmamak gerekiyor.
KlSA KISA
• ANAP îstanbul Milletvekili Cem Kozlu, 'kişilik
haklarma saldında bulundukları ve gerçek dışı yayın
yaptıklan' iddiasıyla, Güneş gazetesi ve Sivil Havacılık
dergisi hakkında 100'er milyon liralık manevi tazminat
davası açtı.
• Gazeteci-yazar Turhan Dilligil, Demokratlar
Kulubü'nün, TBMM'nin ikinci hizmet binasının Ankara
Büyükşehir Beldiyesi'ne devredilmesine "Bina yine müze
olarak kalsın" görüşüyle karşı çıkmasını protesto etti.
"Atatürk'ten Demirel'e: Belediye Sarayı" adıyla bir kitap
hazırlamakta olan Dilligil, Başbakan Süleyman Demirel ve
Demokratlar Kulübü'ne gönderdiği telgraflarda, kulübun
tepkisini protesto ettiğini bildirdi.
• TÜRKİYE Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB)
Başkanı Başaran Ulusoy, bu yıl hac farizasını yerine
getirecek haa adaylannı uyararak birliğin yetkili kılınmış
acenteleri dışındaki organizasyonlann yasal olmadığını
bildirdi. Ulusoy, yaptığı yazılı açıklamada, bu yılki hac
ziyaretlerinin yalnız havayolu ile yapılabileceğini
hatırlatarak bazı kişilerin, karayolu ile hac seferi
düzenleyecekleri yolundaki iddialarına inamlmamasmı
istedi.
• İstanbul'da, saf eroin ele geçirildi, olayla ilgili 4 kişi
yakalandı. Bir ihbarı değerlendiren İstanbul Emriiyet
Müdürlüğü Narkotik Şube ekipleri, Kanlıca Nusretiye
Sokakt'a oerasyon düzenlediler. Operasyonda, ttalya'nın
Milano kentine gideceği belirlenen 34 N 2631 plakalı
TIR'ın mazöt deposundaki özel bir bölüme gizlenmiş,
toplam 30 kilo ağırlıgında 40 paket saf eroin ele geçirildi.