15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
A6 OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3 Dr. Yuzgun ş hasta değüdir 9 tstanbvl Haber Servisi — Dünya Sağlık Örgütü'nün ge- ç e n günlerde aldığı, 'eşcinsel- ligin hastahklar listesinden çıkanlması' karannın Türki- ye'de de tanınması istendi. Aralannda Çin, Bağımsız Devletler Topluluğu ve kimi Doğu Avrupa ülkelerinin dc foulundugu baa olkelerde has- talık olarak tanımlanan eşcin- . •elliğin, Türkiye'de de resmi makamlarca hastalık olmadı- gının açıklanmaa gerektiği sa- vunuldu. Yüzgün, eşcinselliğin bir cinsel yaşam biçimi olduğunu vurguladığı mektubunda şöy- le dedi: "Tim dünyada insan hak rc özgirtMklcri en ioce nokta- lanna dek yaygmlaşıyor, hak- buı ihfad edeatcr köşeye alaşı- yor. İBsanfaunı einsîyet, rinsd yaşam aynnuna Ubi rutulama- yacafı, uluslararası södeşme- lerle gfivence alüna alımyor. Efdndlik birdnsd yaşam M- çfanMir ve hastalık olarak ek Btaroıanı ofauuk oşıdır. ABD, HoOaada, Daaimarka giM pek çok Avrupa Hlkcdnde yülar- dan beri 'bomoaeksüdlik' has- tafakimr listesinden çıkanlmış- ör. En şon olarak da Dünya Saflık Örgötü röm ölkelere 'Asya ve Afrika ülkderi de dafciT önek olacak yönde bir adım atarak bn örgötte eşcin- M H # kastahldar nstesmden p- karnuş bflhuunaktadır." 240 milyon Taksi plakası rekora gidiyor İstanbul Haber Servisi — Istanbul'da ticari taksi plaka fiyatlanndaki hızlı tırmanış sürüyor. Taksi plaka fiyatla- nnda geçen yıla oranla 100 milyonluk bir artış görülürken 1992 fıyatlannın 240 milyona ' dayandığı öğrenildi. İstanbul Otomobilciler Es- naf Derneği Bakanı Sdabattm . Coşkuaırmak, plaka ve oto- mobille birlikte ticari taksi ma- liyetinin 300 milyon lirayı bul- duğunu, hunun da sanıldığı kadar iyi bir yatınm olmadı- ğını açıkladı. Taksi plaka fi- yatlannda geçen yıla oranla • görülen 100 milyon liralık ar- - tışm yurtdışında çalışan Türk işçilerinin plaka fiyatlannı kö- rûklemesiyle oluştuğunu söy- Jeyen Coşkunırmak, fiyatlann bazı nedenlerden ötürü önü- müzdeki dönemlerde gerileye- ceğini iddia etti. tstanbul'da 16 bin 500 ticari taksinin ça- uşüğonı bildiren Coşkunırmak, İstanbul Büyüksehir Belediye- • si'nin kısa bir süre sonra satın alacağı 500 yeni otobüsün ve yapımına başlanan Şirkeci- Aksaray rayh sisteminin, pla- ka fiyatlanndaki gerilemenin nedeni olacağını söyledi. PTT-Starl ilişkisi incelemede StNA KOLOĞLU Ulaştırma Bakanhğı'na bağlı 7 müfettiş, PTT'nin Ma- gic Box'ın Star kanalına sağ- ladığı kolaylıklar ile ilgili ha- zırlanan dosyayı inceliyor. In- celemenin bu hafta sonu bit- mesi ve konunun Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'ya bir ra- por ile sunulmaa bekleniyor. Ulaştırma Bakanhğı 'nın, PTT'nin, Starl kanalı için ce- şitli tarihlerde yaptığı 'teknik Uzmeüer' ile ilgili olarak mü- fettişlerine inceleme yaptırdı- ğı öğrenildi. Müfettişlerin in- celeme yaptıklan konular ana bashklarla şöyle: ı • PTT'Bİn, Starl yayiBlarmm Ttrkiye'den doirndan yaym , jrapabOm«sİBi saglayan mobil ;«ydn sisteminin kiralanması yasalara uygun mu? • PTT, Star'ın program sin- yallerini uyduya yollarken uluslararası anlaşmalarda yer : alan tarifeye uygun ücret öde- di mi? Edinilen bilgüere göre bu tarifenin oldukça yüksek 'olduğu belirtiliyor. PTT, bu tarifeyi Starl'e uyguladı mı? • fTT, kaMohı TV yayınma aMgı Starl'dea ba bizmeti karfîhgı para aldı BU? Yoksa i tm yayınlar ikret ahnmartan jau ekranlara yanaüMı? {• Standartlara uygunolmayan jvcricüer Tûrkiye'ye nasıl so- ıknldu? PTT, kanunen yasak lolan vericilerin yerleştirilme- ; sinde rol oynadı mı? !• NakfcayaymlariçfaıkaHaııı- ' tau Hak haüan hizm«deriade ; 9tar, PTT'ye ne kadar ödeme- ;dte baludu? PTT, yasalara iarrpu vayın yapmayan bir ka- ! B*4a bu hizmeti nasıl verdi? Işten atüan Izmir belediye işçüeriAnkaru'ya yürüyüşünü sürdürüyor Işçilere Uşak ıııoraliUşak'taki sendikalar, İzmir'de işten atılan belediye işçilerinin Ankara yürüyüşüne destek verdiler. Belediye-İş'in düzenlediği moral gecesinde işçiler, mücadelelerinde kararlılıklanm dile getirdiler. DENİZ TOPALOĞLU UŞAK — Izmir Büyûkşehir'e bağlı işyerlerinde işlerinden çı- kartılan belediye işçileri, Anka- ra yurüyüşlerinin 9. günunde 'lşçi luyımına son', 'tşim, ek- meğim, onurum, Ankara geli- yoruz' sloganlarıyla Uşak kent merkezine girdiler. Uşak gjrişinde SHP, RP, Sos- yalist Parti il ve üçe yöneticile- riyle Uşak'ta kurulu sendika şu- beleri ve kalabalık bir işçi gru- bunca karştlanan işçilör, çevik kuvvet kordonunda kent içinde yürüyerek Belediye Düğün Sa- lonu'nda toplandılar. Belediye işçilerinin eş ve ço- cuklan da dün otobüslerle Iz- alacagım" diye konuştu. ESHOT'tan atüan Muzaffer Dondurur, banka borçlan yu- zünden evine haciz geldiğini, bütün eşyalannm götürüldüğü- nü söylüyor. Yürüyiişçüler arasında Iz- Ulaş şirketinden sendikadan is- tifa etmediği için atıldığım söy- leyen Enver Cacim, Belediye Başkam Çakmur'u suçlayarak İzmir'de sendikasızlaşbnna yo- luna gidildiğini, Iz-Ulaş'taki tüm işçilerin sendikadan istifa ettirildiklerini anlatarak "Bizün üç amacımu var: tşe geri dön- mek, iş güvenliği, işçi luyımına son" dedi. Dün belediye işçileri yürürü- mir'den Usak'a eeîenTk y^ünde çözüm sağlanması için B^lediye İş Şulesi'nin J ! Ö Ü arabuluculuk çahsmalanbaşla- diği moral gecesine katıldılar. *• U 5 a k V a l l s l T a n e r G t m k u t ' Uşak'a varan belediye işçile- ri, "Mücaddemiz Çakmur'u aş- ö. Bize yapdan zulmiin tüm iş- çilere örnek olduğunu inanıyoruz" diyorlar. ESHOT'tan çıkartılan 12 yıl- hk işçi Halil tbrahim Şenyıldız Belediye Başkam Ali Tunak ve SHP İl Başkam Esat Beylerce, SHP Uşak milletvekilleri Fahri Göndttz, Ural Köklü, Ender Karagün arabuluculuk çalışma- lanna başladılar. Ankara Buromuzun haberine şöyle konuşuyor: "Hiçbir gttna- göre lzmir Büyükşehir Belediye- hım yok. Beni niye atrüar. Di- si'nde işten çıkanlan işçilerin reniş eyleminin ilk 7 gününde yürüyüşüne son vermek ve çö- raporluydum. 4 gün kaüldıgım züm bulmak için SHP Genel için attılar." Sekreteri Cevdet Selvi devreye İşten çıkarüldıktan sonra ko- girdi. Büyükşehir Belediye Baş- operatif üyeliğinden aynhnak kanı Yüksel Çakmur'un Selvi ile aynlmak zorunda kaldığım be- görüşmek üzere bugün Anka- lirten 5 çocuk babası Şenyıldız, ra'ya gelmesi bekleniyor. "Şimdklen borcum 5 milyonu geçti. Çakmnr bize iftira attıgı için Idmse bizi işe almak Istemi- yor. Ankara'ya gitmekten baş- ka çaremiz yok" dedi. ESHOT'tan atılan 7 yılhk iş- çi Erol Kılıç da başvurduğu bü- tün iş görüşmelerindd "Sen be- lediyeden çıkartılmışsm, anarşistsiniz" dendiğini anlatı- yor. Bir tekstil firmasımn işe giriş imtihamnı kazanmasma rağmen işe alınmadığnı söyleyen Kıhç, "Fınn işçiligine bUe başvur- dnm, almadılar. 5 milyon bor- cum var, çocnklan oknldan AA'nın haberine göre lzmir BUyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, belediyedeki işlerine son verilen işçilerle ilgi- li karannı değiştinnesinin söz konusu olmadığını beürterek "Taviz vermeyecegim. Yapan bedelini öder. Bunun sonu ney- se, ben bedelini ödemeye hazırun" dedi. Çakmur şöyle konuştu: "Ben bunlardan birine taviz verirsem, bütün sanayide yan- gın çıkar, özel teşebbüste çıkar, KtT'lerde çıkar, beJediyede çı- kar. " HASRET GtDERDtLER — tzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından işlerine son verilen işçiler, Ankara yüriiyüşünün 8. günü Uşak'a geldiler. Burada tzmir'den gelen aileleriyle hasret giderdiler. YÖK'ü prvtesto için kitabuııyakan Prof. TahirHatiboğlu eleştirileriyanıtlryor \azınca değîl yakınca haberProf. Hatiboğlu, YÖK Başkanlığı'nayeniden Prof. poğramacı'nın atanmasım ve YÖK sistemini protesto için Ankara'da kendi kitaplarını yaktı. Prof. Hatiboğlu, Nazilerin kitap yakma eylemini anımsatan bu eylemi nedeniyle, dostları ve öğretim üyeleri tarafından daeleştirildi. tüyle" karşılıyordu. Kepe- nek'in ısrarla vurguladığı bir nokta da, eylemin. derneğin bir tavn olarak görülmemesi gerekliliğiydi. İletişım uzmaru Profesör Aysel Aziz'e göre. kullanılan aracın verebilmek istenen me- sajın önüne geçtiği bir durum söz konusuydu: "Kitap yak- mak gibi aripik bir gösteriyle flaş bir haber yaratılmak isten- miştir. Cstelik basanlı daoidu. İMBA - Eşyaya karşı zor kullanmak, 1968'de üniversite öğrencilennin "düzenin ba- sım"nda seslerini duyurabil- mek için kullandıklan yön- temlerden biriydı. Aradan geçen yirmi kûsur seneden sonra. 1992 Türkiyesi'nde bu kez bir profesör aynı yolu de- niyor. Oğretim Üyeleri Der- neği Genel Başkan Yardımcısı Profesör Tahir Hatiboğlu YÖK'e tepkisini Ankara Gü- venpark'ta geçen hafta kitap ve makalelerini yakarak ifade etti. Kitap yakarak YÖK'ü yok etmenin mümkün olmadığını bilecek durumda bulunan Ha- tiboğlu'nun amacı da aslında YÖK'ten çok basını etkile- mekti. Hatipoğlu bir anlam- da. "Bir adam bir köpeği ısırır- sa bu haber olur" dı>en gazete- ciliğın en eski yasalanndan birine uyuyordu. Peki ama "haber" olmak. basını etkilemek için yapıla- caklann da bir sının yokmuy- du? Nazi Almanyası'nı, bir de yakın tarihimizi anımsatan ki-' tap yakma eylemi bu sınınn içinde miydi. dışında mıydı? Profesör Hatiboğlu'nun "üst"ü, Öğretim Üyeleri Der- neği Başkanı Yakup Kepenek, nedeni ne olursa olsun kitap yakmaya karşıydı, yardımcı- sımn davranışını da "üzün- Hemen bütün gazetelerde bu konu yer aldı. Doğrusu ben de bir basın yayın organında yet- kili olsaydım, böyle bir haberi mutlaka kullanırdım. Ancak şahsen, kitap yakmayı hiçbir şekilde onaylayamam." Profesör Aziz, basınm etki- sinin abartılmaması gerektiği- ni belirtiyor ve sonuçta bunun da binlerce haberden bıri ola- rak geçip gideceğinin unutul- mamasını istiyordu. Herhangi bir eylemi planlarken bu önemli bir noktaydı. Kitap yakma, Docent Raşh Kaya'nın da hiçbir zaman ka- bul edemeyeceği bir eylem bı- çimiydi. Ancak Kaya, Hati- boğlu'nun eylemindeki "nü- ans"ın da gözden kaçınlma- masını istiyor. Kaya'ya göre, yakılan kitap ve yakma amacı nüanstaki farklılığı sağlıyor- du. Üstelik, YÖK konusunda, yetkili ağızlardan verilen ha- berlere öncelik tanıyan bası- nın, karşıt düşüncelere ilgısi ancak bu gibi yöntemlerle sağ- lanabiliyordu. "Standart eylem bıkkmlığı" ile kitaplarını yakmaya karar veren Hatiboğlu, eyleminin etkıli olduğu inancında. "Ki- tap yakmak bir protesto olabi- lir mi?" sorusunun mesajının önüne geçtiğinin farkında. Hatiboğlu bu konudaki so- rulan şöyle yanıtladı: - Bir "bilim adamı" olarak niçin kitap yaktınız? HATİBOĞLU: Yıllardır mücadele verdik. Herkes karşı HATİBOĞLU — Kitabını yaktı butun gazetelere girme>i başardı. Hatiboğlu'nun kitap yakması eleştirildi, ancak basının haber degerlendirmesi konusunda henuz bir tartışma olmadı. çıkmasına rağmen yeniden atandı. Standart eylemlerden bıktık. Gazeteler küçücük bir yerde protestonuza yer veri- yor. Değişik bir eylem yapa- rak ilgiyi çekelim diye dûşün- dük. - Gazetelerde daha geniş yer verilmesi için mi yaktınız? HATİBOĞLU: Elbette. Olayı duyurmak, ilgiyi çek- mek için yaptım. Bu birmüca- deledir. Arkadaşlar, kitap yakılmaz, bilim adamına ya- kışmaz diye karşı çıktılar. Biz kitabı seven adamız. Biz on yıldır mücadele ettik, yazdık, çizdik, o kadar uğraştık, ama bir sonuç vermedi. Lanet ol- sun bir de bunlan yakalım, belki bunun faydası olur gibi aşın bir düşünceye kapıldım - Kitap yakma eylemini baş- kalanna da önerir misiniz? HATİBOĞLU: Ben ona ka- nşmam. İlk bakışta yakmak hoş görünmüyor fakat amaç duşünülünce başka meslek- idşlanmın da yapmasmda sa- kınca görmüyorum. Biz kitabı sembolik olarak yakıyonız. - Kitap yakmanızdan sonra YÖK'te herhangi bir değişiklik beklenmiyor. Kitap yakılmaz gibi olumsuz tepkilere yol açtı. Şimdi değertendirirseniz bu ey- lem ne kazandırdı? HATİBOĞLU: Bence bu eylem çok şey getirdi. Kitap yakılır yakılmaz tartışması bi- le başandır. Bütün üniversite- lerde bu eylem konuşuluyor. Kutlayanlar anyor. Pek çok telefon geldi. Mektuplar da gelir. Karşı çıkandan çok des- tekleyen var. Eylem bence ye- rinde ve zamanmda yapılmış- ür. Bakirelik testinde motelcive beraat1991 yılı temmuz ayında Urla'da gece baskını sırasında bir Alman turiste bakirelik testi yapılması ile patlak veren olay, motel sahibinin beraati ile sonuçlandı. Motel sahibi, Urla Kaymakamı için manevi tazminat davası açtı. Haber Merkezi — Urla'da geçen yılın temmuz ayında po- lisin yaptığı "gece baskım"nda Alman turist Angelika Witt- wer'in "yakalanarak" bakıre- lik testine götürüldüğü Aktur 3 motelın sahibi Cemalettin Aktaş ile görevlisi thsan Özka- ya hakkında açılan kamu da- vası, davanın ortadan kalk- ması ve beraatle sonuçlandı. Urla Sulh Ceza Mahke- mesi'nde görülen dava sonucu aklanan otel sahibi Cemalet- tin Aktaş. olay sırasında ken- disini küçük düşüren demeç- ler verdiklerini belirttiğı Urla Kaymakamı Ali Cafer Akyüz ile II Turizm Müdiresi Nilgün Gültay hakkında 80'er milyon liralık manevi tazminat davası açtı. Olay sırasında otelde bulu- nan ve "hayat kadını" diye ni- telendirilen N.T. adlı kadın da İl Turizm Müdiresi hakkında 80 milyon liralık tazminat da- vası açmak üzere avukata ve- kâlet verdi. Davanın "Evlen- me cfizdanı ounadan otelde kalabilmeyi sağlayacak bir ör- nek" olduğu belirtildi. Tanh, 24 Temmuz 1991, sa- at 03.00. Urla'daki Aktur 3 motele gelen polisler teker te- ker tüm odalann kapılannı çaldı. Evlilik cüzdanı olmayan bıri Alman 5 kadın, polislerce "yakalanarak" karakola gö- türüldü. Suçlan, evlilik cüzdanı ol- madan erkek arkadaşlanyla otel odasında olmaktı. Prose- dür işledi ve birlikıe yaşadığı erkek arkadaşı Yavuz Kaya ile aynı odada kalan Alman Angelika Wittwer, "cinsel iliş- kide bulunup bulunmadığunn" saptanması, için devlet hasta- nesine göndenlerek bakirelik testi uygulandı. Olay gazetelere "Alman tu- riste bakirelik testi" Daşlığıyla geçti. Kamuoyunda geniş ilgi görerek tartışılan bu olay so- nunda iki polis memuru başka yerlere tayin edildi. Bu arada, Urla Kaymakamı Ali Cafer Akyüz ile İl Turizm Müdiresi Nilgün Gültay'ın demeçlerin- de, olayın geçtiği otelin "fuhuş yuvası" olarak ünlendiği yer aldı. Wıttwer'den özür dilen- di, "yanlışlık olmuş" dendi. Ama olay bitmedi. Motel sahibine kamu dava- sı açıldı ve beraatle sonuçlan- dı. Otel sahibi Cemalettin Ak- taş, idarenın kaybettiğini söy- lüyor ve "şimdi sıra bizde" diyor. Aktaş, Urla Kaymaka- mı Ali Cafer Akyüz ile îl Tu- rizm Müdiresi Nilgün Gül- tay'ın olaydan sonra gazetele- re verdikleri demeçlerde Aktur 3 moteli "malum yer", "fuhuş vuvaş" diye nitelendi- rerek kendisini "maddi ve manevi zarara" uğrattıklan gerekçesiyle 80'er milyon lira istemiyle tazminat davası açtı. Olay sısannda otelde olan N.T. adlı kadın da Nilgün Gültay'ın Kadınca Dergisi'ne verdiği demeçte, "Fuhuş ihbarı üzerine gidilen otelde 4 hayat kadınının yanında turist kızı- mız bir Türk erkeğiyle yakala- nıyor. Öyle bir ortam ki kızca- ğızın orada bulunması şanssız- lık" şeklindeki sözleriyle kendisini "hayat kadını" diye adlandırması üzerine 80 mil- yon liralık tazminat davası açıyor. GUMJN NOTLARI OSMAN ULAGAY Özal ve Reagatfın Faturası Başbakan Demirel her vesileyle bir tür ertkaz devral- dıklarını, devletin iki yakasının bir araya gelmediğini, ekonomideki seçeneklerinin çok sınırlı olduğunu söy- lüyor. Eldeki veriler de Sayın Demirel'in bu yakınması- nın pek haksız olmadığını düşündürtüyor. Borç faizleri, devlet bütçesinde kalkınmaya dönük çabalara, yatı- rımlara ayrılabilecek kaynakları sınırlıyor. Bu yönü biraz zorlayacak olsanız kamu açıklarını ve enflasyo- nu büyütmeniz kaçınılmaz olacak. öte yanda, ANAP iktidarı dönerr:> de adeta bilinçli olarak altından kalkıl- ması güç bir mali kamburun altına sokulmuş olan KİT'- lerin açıkiarı kamu açıklarını taşınamaz boyutlara yükseltiyor. Bu koşullar altında enflasyonu aşağı çek- mek gerçekten kolay değil, oldukça ağır bir bedel öde- meyi gerektiriyor. Atlantik'in öbür kıyısında Başkan Bush da ağlamaklı ekonominin durumu nedeniyle. ABD'de ekonomisinde 18 ay önce başlayan "resesyon"un yani durgunluğun hâlâ aşılamamış olması Başkan Bush'u seçim yılında zorluyor. Adamcağız kalktı yanına dev Amerikan şir- ketlerinin öfkeli yöneticilerini de alarak Asya-Pasifik turuna çıktı. Japonlara, "ne olur biraz da Amerikan arabasına binin", diye ricacı olmak zorunda kaldı. Bu yılın ikinci yarısında da ekonomi biraz kıpırda- maz, topluma yayılan karamsarlık aşılamazsa Bush'- un durumu daha da güçleşecek. "Körfez savaşı kahra- manı Başkan Bush" çoktan unutulmuş durumda, ekonomiyi yoluna koyamadığı için Başkan'ın seçmen gözündeki popülaritesi en düşük düzeyde. Üstelik, tıp- kı Demirel gibi, Başkan Bush'un ekonomiyi canlandır- ma yönünde yapabileceklerı de hayli sınırlı. Bütçe açığı ve dış borçlar zaten rekor boyutlarda; tüketiciler yani halk ve şirketler, üzerlerindeki karamsarlığı atıp harcamalarını arttırmazlarsa ekonominin istenen can- lılığa ulaşması haylı zor görünüyor. Pekiyi neden böyle oldu? Türkiye'de Başbakan Demirel'i, Amerika'da Başkan Bush'u ciddi sıkıntıların jçine iten ekonomik tablolar nasıl ortaya çıktı? Özal-Reagan benzerliği Bu soruları yanıtlayabilmek için her iki ülkede 1980- lere damgasını vuran iki lidere, özal'a ve Reagan'a ve bıraktıkları mirasa yeniden bakmak gerekiyor. Çok farklı ülkelerde ve farklı koşullarda liderlik yapmaları- na karşın Sayın özal'ın ve Sayın Reagan'ın felsefele- rindeki ve yaklaşımlarındaki benzerlikler böyle bir karşılaştırmayı anlamlı hale getiriyor. Her iki liderin ortak özelliklerinden biri, piyasa eko- nomisinin tılsımına dogmatik bir biçimde inanmaları ve "piyasa her sorunu çözer" yaklaşımını savunmala- rıydı. Bu anlayış bir yandan her iki ülkede de yatırımla- rın konut ve hizmetler gibi sanayi dışı alanlarda yoğun- laşmasına yol açarken diğer yandan gelir dağılımının ciddi biçimde bozulmasına neden oldu. Dogmatik piyasacı görünen özal ve Reagan'ın bu söylemleriyle çelişen bir diğer ortak özellikleri, bütçe ve kamu açıklarını ülkelerinin tarihinde görülmemiş şekilde yükseltmeleriydi. Sonunda Türkiye'de ve ABD'de devlet, yakın tarihinin en ağır borç yükü altına sokuldu. 1980'lerdeki bu borç yığma politikası kaçınıl- maz olarak 1990ları ipotekaltınasoktu. Gerek Sayın Özal'ın gerekse sayın Reagan'ın be- nimsedikleri kısa vadeli "günü kurtarma" yaklaşirtiı, yalnızca devleti değil şirketleri ve halkı da borçlanarak gününü gün etme hastahğına itti. Her iki ülkede şartlar çok farklı olmakla birlikte, içte ve dışta borçlanmaya dayalı aldatıcı bolluk dönemleri yaşandı. Bunun ardın- dan ne geleceğini göremeyenler "Özal mucizesi"- nden ve "Reagonomics "ten söz ettiler. Her iki lider de ekonominin salt parasal önlemlerle yönlendirilebileceği. parasal manipülasyonlarla her sorunun çözülebileceği yanılgısına tutsak oidu. 1980'lerdeki hovardalığın bedeli Sonuçlar ortada. Türkiye 1980lerde gerek kalkınma hızı gerekse enflasyon oranı bakımından 2. Dünya Sa- vaşı sonrasının en kötü on yılını yaşadı. Ekonominin dışa açılmast ve bununla uyumlu bir zihniyet değişikli- ğinin yerleşmesi, önemli bazı altyapı eksikliklerinin giderilmesi, 1980'lerin gözardı edilemeyecek kaza- nımlarıydı, ama bunlar için ödenen bedel hayli ağır oldu. Türkiye 1990'lara ağır bir borç yükü, istikrarsız bir ekonomi ve çok ciddi boyutlarda bir enflasyon mira- sıyla girdi. Bu koşullarda enflasyonsuz büyümeyi sağ- lamak, sanayileşmede yeni bir atıiımı başlatmak, istih- damı arttırmak ve gelir dağılımını düzeltmek son derece zorlaştı, bir tıkanma noktasına gelindi. ABD ise 1929 krizi sonrasının en uzun süreli ekono- mik büyüme dönemini Reagan'ın başkanlığı altında yaşadı. Üstelik enflasyonun da aşağı cekildiği bir or- tamda sağlandı bu büyüme. Ancak bu büyümeyi ger- çekleştirmek için devlet, halk ve şirketler öylesine ağır bir borç yükü altına girmişlerdi ki bunun acısının Rea- gan sonrasında çıkması kaçınılmaz olmuştu. Şimdt Amerika'da herkes borç ödeme telaşına düş- tüğü için harcamalarını kısıyor. şirketler yatırımlarını sınırlıyor ve daralarak işçi çıkartıyor, bankalar ise kre- di vermekte nazlı davranıyor ve ABD ekonomisi bekle- nen canlanmayı bir türlü gösteremiyor. Toplumun her kesiminde "Amerikan rüyası"n\n bittiği izlenimi yay- gınlaşırken Başkan Bush'un seçmen desteği de sürek- li olarak geriliyor. Evet gerek Türkiye'de gerekse ABD'de 1980'lerdeki hovardalığın bedeli 1990'larda sıkıntı olarak ödene- cek. Ancak böyle sıkıntı dönemlerinin bazen yeni çıkış yolları açtığını da unutmamak gerekiyor. KlSA KISA • ANAP îstanbul Milletvekili Cem Kozlu, 'kişilik haklarma saldında bulundukları ve gerçek dışı yayın yaptıklan' iddiasıyla, Güneş gazetesi ve Sivil Havacılık dergisi hakkında 100'er milyon liralık manevi tazminat davası açtı. • Gazeteci-yazar Turhan Dilligil, Demokratlar Kulubü'nün, TBMM'nin ikinci hizmet binasının Ankara Büyükşehir Beldiyesi'ne devredilmesine "Bina yine müze olarak kalsın" görüşüyle karşı çıkmasını protesto etti. "Atatürk'ten Demirel'e: Belediye Sarayı" adıyla bir kitap hazırlamakta olan Dilligil, Başbakan Süleyman Demirel ve Demokratlar Kulübü'ne gönderdiği telgraflarda, kulübun tepkisini protesto ettiğini bildirdi. • TÜRKİYE Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, bu yıl hac farizasını yerine getirecek haa adaylannı uyararak birliğin yetkili kılınmış acenteleri dışındaki organizasyonlann yasal olmadığını bildirdi. Ulusoy, yaptığı yazılı açıklamada, bu yılki hac ziyaretlerinin yalnız havayolu ile yapılabileceğini hatırlatarak bazı kişilerin, karayolu ile hac seferi düzenleyecekleri yolundaki iddialarına inamlmamasmı istedi. • İstanbul'da, saf eroin ele geçirildi, olayla ilgili 4 kişi yakalandı. Bir ihbarı değerlendiren İstanbul Emriiyet Müdürlüğü Narkotik Şube ekipleri, Kanlıca Nusretiye Sokakt'a oerasyon düzenlediler. Operasyonda, ttalya'nın Milano kentine gideceği belirlenen 34 N 2631 plakalı TIR'ın mazöt deposundaki özel bir bölüme gizlenmiş, toplam 30 kilo ağırlıgında 40 paket saf eroin ele geçirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle