Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 13 OCAK 1991
ifflJKUKÇU
GÖZÜYLE
BULENT TANOR
Kuçük Yurttaşın Hukuku
Evimizin yanı başında 8 yıllık bir ilköğretim okulu var.
Çocuklar sabahları bahçede toplanıp önce and içiyor-
lar. Yurt ve milletlerini özlerinden çok sevdiklerini hay-
kırıp, "varlıklarını Türk varlığına armağan" ediyorlar. Bu
her sabah böyle oluyor.
Cumhurbaşkanları ve milletvekilleri birer karelik ve
7 ya da 5 yıllığına yemin ederlerken, çocuklar her sa-
bah and içip varlıklarını armağan ediyorlar. Herhalde
büyüklerin bir sözü yetiyor, yumurcaklarınsa iyice ka-
falarına sokmak gerekiyor olmalı.
Ama bunların da arasında, hem okula bahçeye ge-
lip hem de yeminden kaytarmak isteyenler yok değil.
Bunlar daha çok dudaklarını önce bir-iki kıpırdatıp son-
ra susanlar. Yemin koro halinde edildiğinden, kimin et-
tiği kimin etmediği de pek anlaşılmıyor. Artık iş herke-
sin kendi sütüne, vicdanına kalmış.
Bu andı çocukken biz de içerdik. Ama yeni metin da-
ha uzunca' "Ey!." diye başlayan bir bölümü var ki, 12
Eylül'den sonra eklenmiş. Çocuklar bu bölümü iyice
ağızlaıından yuvarladıklarından tam metin hâlâ söke-
bilmiş değilim. Ama sonu "Ne mutlu Türk'üm" diye bi-
tiyor. Bundan eminim.
Geçenlerde bir arkadaşım, azınlık okullarından da
böyle and içildiğini söyledi. Bilmiyorum doğru mu, yan-
lış mı. Günahı onun boynuna.
Bu ders yılı başın-
daydı; arka odada
çalışırken okul tara-
fından "rap rap" di-
ye sesler duydum.
Baktım gördüm ki,
orta kısım öğrencile-
ri asfaltlanmış avlu-
da beden eğitimi ya-
pıyorlar. Daha doğ-
Her sabah milyonlaria
yeni yetmeye "varlıklannı
armağan" ettiriyoruz, en
özgür olmaları gereken
derslerini komando
eğitimine çeviriyonız.
rusu kollarını bir aşağı bir yukan savurarak, dizlerini
önce yukarı çekip sonra hızla yere teperek yürüyorlar.
Öğretmenleri de düdük çalıp tempo tutuyor. Bu yürü-
yüş 10-15 dakika devam etti.
Öğrencilerin eşofmanları da var. Ama tesadüfen
renkleri mavi-kırmızı olduğundan, bilmeyen, bu çocuk-
ları jandarma astsubay okulu öğrencisi de sanabilir. Be-
reket okul karma, arada kızlar da var. Ama tabii oniar
da talime tabıler.
Yoklama usulü de ilginç. Öğretmen öğrencileri sıra
halinde karşısına diziyor. Sonra en soldaki çocuk "bir"
diye bağırıp başını hızla sağındakine çeviriyor. Bu de-
fa da bu öğrenci "iki" deyip, sağındakine sırayı aktarı-
yor. En sondaki sayısını bağırdığında mevcut sayısı da
ortaya çıkıyor. Mesela, en son öğrenci 38 demişse, o
an derste 38 kişi bulunduğu da kendiliğinden anlaşıl-
mış oluyor.
Bunun bir başka yararı da olmalı. Beden eğitim ve
açık hava gibi çocukları kolayca haşarılığa götürebile-
cek ortam disiplin altına alınabiliyor. "Rap rap" yürü-
yen çocuk, tek başına değil 38'den biri olduğunu iyice
kavrıyor.
Bunlar benim sadece okulun bahçesinden görebil-
diklerim. İçerdekileri kestiremiyorum. Tarih derslerin-
de hep "biz"m\ haklı çıkıyoruz, din derslerinde "kâfir"
ve "münafık" gibi kavramlar nasıl açıklanıyor? Bunları
bilebilmeme olanak yok.
Ama görebildiğim şu: Her sabah müyonlarla yeni yet-
meye "varlık/arını armağan" ettiriyoruz, en özgür olma-
ları gereken derslerini komando eğitimine çeviriyoruz.
Sonra da ilerki yaşlarda bunlardan bazılan kendilerini
başka değerler için (Din, Devrim, Milliyetçilik, vb.) adak
ve kurban yaptıklarında ya da koro halinde "düşünme1
"ye, koro halinde pısmaya koyulduklarında, buna fena
halde şaşıyoruz.
Demokrasiyi de, insan haklarını da, küçüklüklerin-
den beri riyâkarlaştırıp robotlaştırdıklarımızla yeşerte-
meyiz diye düşünüyorum.
Demirel TKK terörünün niçin önlenemediğinin tepeden tırnağa gözden geçirileceğini9
söyledi
PKKVa karşıyeni siyasetANKARA (AA) — Başba-
kan Süleyman Demirel, "PKK
terörü koousunda tüm sorumlu-
lann göriişü alınarak yeni bir si-
yaset uygulanacağını" bildirdi.
Demirel, kamu kurum ve ku-
ruluşlanna gönderdiği bir genel-
gede, hükümet programında,
"nasıl bir devlet anlayışına sa-
hip olunacagının" açıkça belir-
tildiğini kaydederek bu konula-
nn her kademedeki kamu görev-
lisi tarafından dikkate alınma-
sını istedi.
Başbakan Demirel'in genelge-
sinde şu görüşlere yer verildi:
• Ülkenin bölünmez bütünlü-
ğünü koruma, can ve mal gü-
venliğini sağlama, ülkede paha-
Iıhğı ortadan kaJdırma, kalkın-
mayı yeniden rayına oturtma,
eğitime yeniden şekil verme, iş-
siziiğe çare bulma gibi herkesi il-
gilendiren hedeflerin üzerine
programlı ve duzenli bir tarzda
gidilecektir.
• Halka şefkatle, adaletle ve
eşit şekilde yaklaşılarak onu
korkulardan uzaklaştırmak esas
olacaktır. PKK terörünün niçin
önlenemediği tepeden tırnağa
gözden geçirilecek, siyasi direk-
tif eksikliği ortadan kaldırıla-
cak, tüm sorumlulann görüşle-
ri alınarak yeni bir siyaset uygu-
lanacaktır.
• Her şeyin açık ve herkesin
gözü önünde cerevan etmesı, her
şeyi hukukun içinde ve mutlaka
hukukun üstünlüğünü sağlaya-
rak başarmak esas olacaktır.
Herkes hakkını arayabilecek, sa-
vunabilecek ve haklı olduğu ko-
nuda muhakkak surette hakkı-
nı alacaktır.
• Idareye yeni bir ruh ve dina-
mizm kazandırmak maksadıyla
milletin hizmetinde ve kanunla-
nn emrinde buJunan memurlar,
devJetin yetişkin, düriist, aktif
ve objektif kalmış bürokratik
kadrolan, tam bir hizmet emni-
ken hususlar vatandaşa anlatı-
lacak, "bugün git, yann gel"
şeklindeki bir muameleye kesin-
likle izin verilmeyecektir.
• Bütün bu görevlerin yapılma-
sında göz önünde bulundunıl-
ması gereken önemli bir diğer
husus da idarenin israftan, kır-
tasiyecilikten kurtanlması, riis-
vet, irtikap ve suiistimal ile mü-
essir ve kesin bir şekilde müca-
dele edilmesidir.
• Yönetimdeki gereksiz za-
man kaybettirici ve engelleyici
daşlar ile devlet memurlan ara-
sında tartışılmasına imkân ol-
mayan bir kanat haline yerleş-
tirilmesine özen gösterilecektir.
Kayıt memurundan başbakana
kadar tüm başvuru kapılannjn,
vatandaş başvurulanna sonuna
kadar açık bulundurulması esas
olacaktır.
Başbakan Demirel, genelge-
sinde, "halkın doğruUrı
ögrenmesi" için TRT'nin çok
açık hale getirileceğini ve her ay
bir açık oturum düzenlenerek
rinin taban oluşturma cabalan
sonuçsuz bıralulacaktır" dedi.
Bakan Sezgin, Güneydoğu'ya
ilişkin önlemlerden soz ederken
bölge valüiği uygulamasının ak-
sayan yönlerinin saptandığını,
yöre halkına şefkatle davranıla-
cağını, köy koruculannın eğitim
ve teknik donanımlannın yeterli
düzeye getirilerek görevlerine
devam edeceklerini bildirdi.
Hükümetin terör olaylanyla
ilgili ciddi değerlendirmeler yap-
tığını kaydeden Sezgin, "Bu ko-
Demirel, "PKK terörünün niçin önlenemediği tepeden tırnağa gözden
geçirilecek, tüm sorumluların görüşleri alınarak yeni bir siyaset
uygulanacaktır" dedi. Tüm kamu kurumlarına bir genelge gönderen
Başbakan, hükümetin "devlet anlayışının" her kademedeki kamu
görevlisince dikkate alınmasını istedi.
yeti içerisinde çalışacaklardır.
Dürüst çalışan bürokratlan ko-
rumak, yanlış yapanları ayıkla-
mak ve yönetiminde hırsızlık ve
yolsuzluk yapanlan, rüşvet, ilti-
mas işlerine alet olanlan tasfi-
ye etmek, devleti bozulmaktan
kurtarmak için şarttır.
• Vatandaş devlet kapılannda
güleryüz ile karşılanacak, sorun-
lannın çözümü için her türlü ca-
reye başvurulacaktır. Eğer çö-
züm yoksa, neden çözülemedi-
ği kendisine izah edilecek ve çö-
zülebilmesi için yapılması gere-
formaliteler kaldınlacak, Türk
bürokrasisine yeniden bir yapı-
lanma getirilecektir. Katılımcı
bürokrasiyi hedef alan hüküme-
timiz, halk ve idare arasındaki
ilişkileri karşılıklı güvene dayan-
dıracak, işlerin devlet katında
kayırma, rüşvet ve iltimasla yü-
rütülmesi ortadan kaldırılacak,
dürüstlük, eşitlik ve açıklık, iş-
lerin çözümüne hâkim ilke ola-
caktır.
• Yasalann herkese farklı
muameleye yer vermeden eşit
olarak uygulandığının, vatan-
ülke siyasetinin vatandaşlar
önünde tartışılacağını bildirdi.
MuhaJefetin sesinin radyo ve
TV'den daha çok duyurulacağı-
nı da söyleyen Demirel, özel rad-
yo ve TV istasyonlan kurulma-
sı için yasal düzenlemc yapıla-
cağını yineledi.
Otorite ikilemi
öte yandan tçişleri Bakanı Is-
met Sezgin, devlet ile yöre hal-
kı arasında "giiven ve göniil
bagı" olusturulacağını belirterek
"BöyJetikle kanlı terör örgütie-
nuda bir devlet politikasının
oluşturulması yolunda paria-
mentodan baslamak iizere tüm
iilke çapında bir fikir biriiği ve
uzlaşma sağlanmıs bulunması-
nın, önemli bir adım olduğunu
vurgulamak isterim" dedi.
Bölgede yetki kargaşasının
söz konusu olmayacağını belir-
ten Sezgin, şunları söyledi:
"Bölgede terörle mücadelede
devlet güçleri arasında esgüdii-
mün, en etldü şekflde saglanma-
sı amacıyla yetki ve sorumluJu-
ğan sivil otorite tarafından üst-
lenilecegi yönândeki kararmuzı
özeüikk vurgulamak isterim.
Böyfeiikle sivil ve askeri otorite
arasındaki ikflem kaldınlmış vc
srvil otoriteye etkmlik getirflmis-
tir."
lçişleri Bakanı tsmet Sezgin,
hükümetin her türlü sorunu de-
mokrasi, insan hakları ilkeleri
çerçevesinde çözmeyi "temel
prensip" kabul ettiğini belirte-
rek, "Bu temd prersip, tabiidiı
ki, Ganeydogn Anadolu bölge-
mizde de geçerfidir. Bu yöremiz-
de tarih boyvnca Mriikte ve hu-
znr içerisinde yaşayan vatandas-
lannuzın devtet ve demokratâı
diuene bagnlıguKfauı, ölkeınizin
bÜtÜnlÜgİUie ObUI in^nnmfan v(
vatan sevgisinden süpBemiz
yoktur" dedi.
Milli Savunma Bakanı Nev-
zat Ayaz ise bakanlığının so-
nımluluk aJanına giren "askeri
otorite" hakkında görüşlerini
açıklarken, Doğu ve Güneydo-
ğu'da "asayiş koiordnso" ku-
rulduğunu, bu kolordunun ku-
nılmasıyla bölgede, komando
eğitimi almayan askerin görev
yapmasııun söz konusu olmadı-
ğını söyledi.
Seçim bölgesi olan Çanlan'-
da konuşan Ayaz, Türkiye'nin
üniter devlet olma oiteliğinin
tartısılamayacağını kaydetti ve
"Türkiye'de yaşayan vatandaş-
lar arasında bir aynm yapılma-
sı da soz konusu olamaz" dedi.
Turkish Daily News'un anketv
6
Ozal htikümete kanşmasırf
Turkish Daily News gazetesinin anketine
göre halkın yüzde 77'si Özal'ın hükümet
işlerine müdahalesini doğru bulmuyor.
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) — Bir kamuoyu
araştırmasında, halkın önemli
bir bölümünün,
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın hükümet işlerine
aıüdahale ederek devletin
işleyişini zorlaştırdığına
inandığı ortaya çıktı.
Ankara, tstanbul, Izmir ve
Antalya'da Ingilizce
yayımlanan Turkish Daily
News gazetesince
gerçekleştirilen ankette, 2472
kisiye, "Sizce Cumhurbaşkanı
ÖzaJ, hükümetin islerine
müdahale ediyor mu" sorusu
soruldu. 1900 kişi, yani
ankete katılanların yüzde
76.8'i, bu sonıya "evet"
yanıtını verdi.
Ankete katılanların yüzde
19.3'ünü oluşturan 476 kişi
ise özal'ın yetkilerini asarak
hükümetin işlerine
müdahalede bulunduğu
görüşüne katılmadı.
Ozal'm hükümet işlerine
kanştığına inananların çok
büyük bir bölümü, bir başka
sonıyu cevaplandınrken
cumhurbaşkanının bu tutumu
ile devlet işlerinin
yavaşlayacağı görüşünde
olduğunu ifade etti.
Buna karşılık, ankete
katılanların yine önemli bir
bölümü özal'ı, hükümetin
önüne getireceği her şeyi
imzalayan "kukla" bir
cumhurbaşkanı olarak
görmek istemediğini, ancak
Başbakan Süleyman
Demirel'in bir anayasa
değişikliği yaparak görev ve
yetkileri, açık bir şekilde
yeniden belirlemesinden yana
olduğunu söyledi.
Kendilerine soru
yöneltilenlerin yüzde 77.3'ü,
özal'ın müdahalelerini tasvip
etmediğini, sadece yüzde
18.8'i bunu onayladığım
belirtti.
Yapılan ankette, 2472
denekten 56'sı, yani yüzde
3.9'u sonılan cevaplamayı
reddetti.
Anketin "açık uçlu sorular"
bölümünden bazı ilginç
yorumlar da çıktı. örneğin
bir denek, özal'ın sadece
hükümet işlerine müdahale
etmekle kalmadığını, gece
gündüz hükümeti başansu
kılmak için çabaladıgını ileri
sürdü. Bazı denekler de
cumhurbaşkanının, müdahale
alışkanbğmı, ANAP
hükümetleri zamanında
edindiği görüşünü ortaya
attılar.
GUI^IYDOGU
SiirtHEPE
Başkaııvekili kayıp
SttRT (Cumhuriyet) — Hal-
kın Emek Partisi 11 Başkanve-
kili Mehmet Demir'in 4 günden
beri kayıp olduğu bildirildi. Ai-
lesinin ve SHP Siirt Milletvekili
Ziibeyr Aydar'ın, Siirt Valili-
ği'yle Emniyet Müdürlüğü'ne
yaptığı başvurulara "Böyle bir
kişi gözalüna alınmajnışür" ya-
nıtı verildi.
HEP Merkez llçe Başkanı
Tevfik Özer, ll Başkanvekili
Mehmet Demir'in 10 ocak gü-
nü öğle saatlerinde polisler ta-
rafından gözaltına abndığı yo-
lunda bilgiler bulundujiıınu be-
lirtti. Demir'in yakmlan
ve SHP Siirt Milletvekili Zü-
beyr Aydar'ın Siirt Valiliği ve
Emniyet Müdürlüğü'ne yaptığı
başvurulara verilen yanıtta
"Mehmet Demir adında ber-
hangi bir kişi, polis ya da jan-
darma bölgesinde gözaltına
alınmamıştır" denildiği bil-
dirildi.
Cîzre'de cenaze yası
Gazetenin anketine kaülan 2472 kişiden yüzde 76.8'i "Sizce Ozal,
hükümetin işlerine müdahale ediyor mu" sorusuaa "Evet" cevabı-
nı verdi.
CtZRE (Cumhuriyet) — Di-
yarbakır'ın Silvan ilçesinde öl-
dürülen "Fikret" kod adlı
PKK'lının cenazesi dün Cizı&
de binlerce kişinin katıldığı bir
törenle toprağa verilirken Ciz-
re, Şırnak ve Silopi'de yas ilan
edilerek işyerleri açılmadı.
Geçen hafta çarşamba günü
güvenlik güçleriyle girdiği catış-
ma sırasında vurularak öldürü-
len "Fikret" kod adlı 16 yaşın-
daki PKK'lının cenazesi önce-
ki akşam Diyarbakır'dan Ciz-
re'ye getirildi. llçe girişinde yak-
laşık 3 bin kişi tarafından kar-
şılanan cenaze, Şeyh Siraç Ca-
miı'ne geldi.
Cenaze dün sabah camiden
alınarak PKK'nın askeri kana-
dı ARGK bayrağına sanlı bir
şekilde yaklaşık 10 bin kişi ta-
rafından kent merkezinde eüer
üzerinde taşındı. Yeşil, kırmızı
ve san renkten oluşan Kürt bay-
raklan ve PKK lideri Abdullah
öcalan'ın posterleri ile yürüyen
kalabalık "Vur gerilla vur, Kür-
distan'ı kur. Şehitler ölmez, Se-
rok Apo, Biji PKK" diye slo-
ganlar atarak Dağkapı semtin-
deki Botan mezarlığına geldi.
Cenaze burada, daha önce öl-
dürülen bir başka PKK'lının
yanında toprağa verildi.
Öte yandan Dicle Üniversitesi
Eğitim Fakültesi öğrencisi Ab-
dülsamet Çetin (20), dün saat
10.00 sıralannda Bağlar semtin-
de henüz kimliği belirleneme-
yen kişi veya kişilerin silahlı sal-
dınsına uğrach. Devlet hastane-
sine kaldınlan Abdülsamet Çe-
tin hayatını kaybetti.
HABERLERİN DEVAMI
Bankacı Gülgün de
gripten mi öldü?
Keyfi îşten çıkarma Parfümlü çamaşır suyu
tstanbul Haber Servisi — Pa-
mukbank Genel Müdürlüğü'ne
bağlı Bank 24 biriminde servis
öne.ıcisi olarak görev yapan
Giiluün Kursoğlu (29) önceki
gf'-ı evinde geçirdiği rahatsızlık
s.ınucu yaşamını yitirdi. Gülgün
kursoğlu aşırı derecede ateşlen-
•vıesi üzerine International Ho-
spiial Hastanesi'ne kaldırıldı.
Hastane yetkilileri Kursoğlu'-
nun hastaneye gelmeden yarım
saat önce öldüğünü belirtirken
Bakırköy Cumhuriyet Savcıhğı
yetkilileri ise Gülgün Kursoğlu'-
nun 'Çin gribi' hastalığından ol-
müş olabileceğini, ancak kesin
teşhisin Adli Tıp'ta yapılacak
otopsi sonucu ortaya çıkacağı-
nı söylediler.
Bakırköy, Zeytinlik Mahalle-
si, Cumhuriyet Sokak No: 20/2
numaralı evinde cuma günü ra-
hatsızlanan Gülgün Kursoğlu
(29) aldığı antibiyotiklere rağ-
men aşırı derecede ateşlenerek
komaya girdi. Ailesi tarafından
International Hospital Hastane-
si'ne kaldınlan Gülgün Kursoğ-
lu'na ilk müdahaleyi yapan
doktorlar hastanın kalbi dur-
muş olarak hastanelerine getiril-
diğini, hayata döndurmek için
Kursoğlu'na CPR uygulandığı-
nı, ancak vücudun müdahalele-
rine cevap vermediğini belirtti-
e r
' International Hospital Has-
tanesi daha sonra durumu Ye-
şilköy Polis Karakolu'na bildir-
di. Doktorlar Gülgün Kursoğ-
lu'nun ölum nedeninin ancak
otopsiden sonra anlaşılabilece-
ğini söylediler. Kendisiyle olayia
ilgili olarak göruştüğümuz has-
tane doktorlarından Yaşar Yıl-
dınm olayın Bakırköy Cumhu-
riyet Başsavcılığı'na intikal et-
tiğini anımsatarak hastaya mü-
dahale anında ve sonrasında
tam bir teşhis koyamadıklarını,
dolayısıyla Kursoğlu'nun 'Çin
gribi'nden öturü ölmüş olabile-
ceği yolunda bir tıbbi tanıda bu-
lunulamayacağını açıkladı.
Dr. Yaşar Yıldırım, Gülgün
Kursoğlu'nun hastaneye cumar-
tesi günü öğleden sonra saat
15.00 sıralannda getirildiğini,
ilk müdahale sonunda hastanın
kendilerine intikal etmeden ya-
rım saat önce yaşamsal fonksi-
yonlannı yitirdiğinin aniaşıldı-
ğınıaktardı. Bakırköy Cumhu-
riyet Başsavcılığı'nın olaya el
koymasının ardından Gülgün
Kursoğlu'nun cesedi Adli Tıp
Kurumu'na kaldırıldı. Yetkililer
otopsinin bugün yapılacağını ve
kesin teşhisin ortaya çıkacağını
belirttiler.
Olayia ilgili olarak kendileriy-
le göruştüğümuz Gülgün Kur-
soğlu'nun yeğeni Müfit Kursoğ-
lu, hastanın geçtiğimiz cuma gü-
nü aniden rahatsızlandığını ve
ateşinin aşırı derecede yükseldi-
ğini belirterek cumartesi günü
saat 15.00 sıralarında Internati-
onal Hospital Hastanesi'ne kal-
dırdıklarını söyledi. Kursoğlu
müdahaleyi yapan doktorların
kendilerine hastanın yarım saat
once yaşamını yitirdiğini, ölüm
nedeninin ise 'Çin gribi' olabi-
leceğini belirttiklerini söyledi.
Önceki gün ölen Gülgün Kur-
soğlu'na bugun Adli Tıp'ta ya-
pılacak otopside 'Çin gribi' teş-
hisinin konulması durumunda,
kısa bir süre öne aşırı ateş yük-
selmesi nedeniyle kaldırıldığı İs-
tanbul Tıp Fakültesi'nde gripten
olduğu iddia edilen Saint-Benoit
Lisesi öğrencisi Müge Ergenç'-
ten sonra Çin gribinin yol açtı-
ğı ikinci ölum olayı olacak.
(Baftarafı 1. Sayfada)
işverenin 'derhal fesih hakkı' ye-
niden düzenleniyor. Geniş, ge-
reksiz ve adil olmayan sonuçlar
doğurabilecek nedenlerin bazıla-
rı yasadan çıkarılıyor. İşçi ve işçi
sendikasının fesih haksızlığı sa-
vıylayargıya başvurabilmelerine
olanak sağlanıyor. Bununla, işçi-
yi, feshe karşı koruyucu hüküm-
lerin 'derhal fesih' yoluyla orta-
dan kaldtrılmasının önlenmesi
amaçlanıyor.
İş Yasası'mn 24. maddesi de
değistiriliyor ve toplu işten çı-
karmalar koşula bağlanıyor.
Toplu işten çıkarmalarda Çahş-
ma Bakanlığı'nın Lzninin alın-
ması koşulu getirilirken bu ko-
nu aynca yargı denetimine de ta-
bi kılınıyor. Bu konuda toplu-
sözleşmeye taraf sendikaya da
söz hakkı tanınıyor. Haksız ve
koşullara uymadan yapılan top-
lu işten çıkarmalar için yaptınm
öngörülüyor. Bu konuda işe ia-
de ve tazminat hakları getiriü-
yor.
Yine bu değişiklikle kısa sü-
reli calışma uygulaması da ön-
görülüyor. Bu düzenleme ile iş-
çiye kısa süreli caJışma döne-
minde çabşmadığı süreler için
ücretinin yansının ödenmesi ön-
görülüyor.
Sendikalar Yasası'mn 3 mad-
desinde öngörülen değişiklikle
de sendikal özgürlüklerin ko-
runması amaçlanıyor. Sendika
yöneticilerinin yeniden işe alın-
masına yasal güvence getirilir-
ken sendika temsilcüerinin işye-
rinin ve işinin değiştirilmesi de
önleniyor.
Moğultay, "Bu yasa degişik-
ligi ile güvenli. özgürlük ve ba-
nşın egemen olduğu, çahşmamn
ve verimliliğin teşvik edildiği bir
çalışma yaşamımn oluştunılma-
sını amaçlıyonız. Keyfiliğin de-
ğil, istikrann, suskunluğun de-
ğil diyaloğun, mudahaleciliğin
değil uzlaştıncılıgın, üretime ya-
bancılaşmanın değil katılınun
işçi-işveren ilişkilerinde egemen
olmasım istiyoruz" dedi.
Işsizlik sigortasmın getirilme-
si, memur sendikacüığının sağ-
lanması konulanndaki çalışma-
lann da sürdüğünü açıklayan
Moğultay, calışma yaşamına iliş-
kin Uluslararası Calışma örgü-
tü sözleşmelerinin de kısa süre-
de yaşama geçirileceğini
kaydetti.
Moğultay, OECD Calışma ve
Sosval lşler Komitesi'nin bakan-
lar dü2eyindeki konferansına
katılmak üzere dün Paris'e ha-
reket etti. Konferansta göç ko-
nusunun ele ahnacağı kaydedil-
di. Moğultay, daha sonra Cenev-
re*ye geçerek ILO yöneticileri ile
görüşeceğini bildirdi. Moğultay,
Türk calışma yaşamımn ILO
standartlanna uygun olarak ye-
niden yapılandırılması amacıy-
la gerekli çalışmalan bakanlığı
bünyesinde başlattığım da kay-
dettL Moğultay, 18 ocak cumar-
tesi günü Türkiye'ye dönecek.
Sağlık bakanları ne dîyor?
Halil Şıvgırv Biz
bürokrata güveniriz
YaşarEryılmaz:
Hatayapılmıştır
Eski Sağlık Bakanı Halil Şıv-
gın konuyla ilgili olarak, gaze-
temize yaptığı açıklamada, şu
anda olayın aynntılarım tam
olarak anımsayamadığını belir-
terek, "Biz bakanlann, siyaset-
çilerin yönetkikri, bürokratlar-
dır.
Bakanlar, detay bilmez.
Önüne bilgi gettr, 'böyle yapma-
mız doğru" derier. Bizi yönlen-
duirier. Teknisyen olmadığımız
için bilemeyiz. Bürokratlara
güveniriz" diye konuştu.
Konuyu Cumhuriyet'te oku-
duğunu ve inceleyeceğini belir-
ten Şıvgın, parfümlü çamaşır
suyunun yurtdışında yasak olup
otmadığına da bakılrnası gerek-
tiğini söyledi. Şıvgın, bu tür tar-
tışmalann oluşmasını engelle-
mek için bütün deterjan üreti-
cisi finnalann bir araya gelip
işin standartlarının belirlenme-
si gerektiğine işaret ederek, "O
zaman A firmasmı veya B fir-
masını kayırma olmaz. Bu tür
iddialar önlenir. Herkes stan-
dardı neyse ona uyar" diye ko-
nuştu.
Bakanlığın parfümlü çamaşırları
(Baftarafı 1. Sayfada)
altına da imza attılar.
Uzmanlar heyetinin toksilog,
farmakolog ve Odalar ve Borsa-
lar Biriiği yetkililerinden oluşan
diğer üyeleri de (ikisi dışında) bu
kararı imzaladılar.
Bu tarihten yaklaşık 7 hafta
sonra, 10 Mayıs 1991'de aym
ürün için ikinci bir ithal izni ve-
rildi. Önce ürüne ithal izni ve-
ren, sonra aym ürünün sağlığa
zararh olabileceğini saptayan ay-
nı kişiler, buna rağmen 532 sa-
yılı ikinci ithal izninin altına da
imza attılar. tkinci iznin altında
Genel Müdür Vekili Bilgin Göz-
üm'Un ve yine Osman İç ve Gül-
ser Acar'ın imzaları bulunuyor.
Hayati Ünal ve Akif Saatçioğlu
için açılan imza yerlerinin kar-
şısında ise 'görevli' ibaresi yer
alıyor. Sağlık Bakanlığı'nın par-
fümlü çamaşır suyuyla ilgili ola-
rak 17aralık 1991 tarihinde uy-
gulamaya soktuğu karar ise ürü-
nün üretim ve ithalatını yasak-
larken o güne kadar üretilmiş
çamaşır sulannın satışına izin
veriyor. Önce ithal izni veren,
sonra parfümlü çamaşır suyu-
nun sağlığa zararh olduğunu te-
spit eden, daha sonra tekrar iz-
ni veren bakanlık, bu kez 18
mart tarihinde verdiği karan ge-
rekçe göstererek imal ve ithali
durduruyor, fakat satışı serbest
bırakıyordu. 15788 sayılı bu ka-
rarlı yine Osman îç, Gülser
Acar, Hayati Ünal imzalıyorlar,
bunlara Genel Müdür Yardım-
cısı N. Ünver ve asıl imza ola-
rak Müsteşar Yardımcısı Dr. Gü-
ler Bezirci ekleniyordu.
Sağlık Bakanlığı'nın önceki
akşam parfümlü çamaşır suyu-
nun satışını yasaklayan kararı
da 18 Mart 1991 tarihinde alınan
ve ürünün sağlığa zararh olabi-
leceğini belirten rapora dayanı-
yor. Bu rapor ekiyle valiliklere
yollanan yasak lama kararı Sağ-
lık Bakanı Yıldırım Aktuna'nın
imzasını taşıyor.
Geçen mart ayından bu yana
parfümlü çamaşır suyu konu-
sunda meydana gelen gelişmeler,
Sağlık Bakanlığı'nın önce bu
ürünün ithaline izin verdiğini,
sonra sağlığa zararlı olabileceği-
ni tespit ettiğini, daha sonra tek-
rar ithal izni verdiğini, ardından
ithal ve imalini yasaklayıp satı-
şını serbest bıraktığını, son ola-
rak satışını da yasakladığını gös-
teriyor. Sağlık Bakanlığı'nın
ürünün zararh olabileceğini tes-
pit etmeden önce nasıl ithal iz-
ni verdiği, bu tespitten sonra na-
sıl bir ikinci izin verdiği, daha
sonra ithal ve imalini durdurup
nasıl satışını serbest bırakabildi-
ği, sürdürülen soruşturma
nunda ortaya çıkacak.
ANAP Ağn Milletvekili, Şıv-
gm'dan sonra görev yapan eski
Sağlık Bakanı Yaşar Eryılmaz
Cumhuriyet'e yaptığı açıklama-
da bilimsel kurulca "saglıga
zararh" bulunan bir mamulün
satışının serbest bırakılmasuıı
"hatalı" bulduğunu söyledi.
Konuyla daha çok bürokrat-
lann ilgilendiğini, kendisinin ise
seçim telaşı ytizünden detayları
anımsayamadığını ifade eden
Eryılm az, yann bakanhğa gide-
rek incelemede bulunacağını ve
daha sonra da kapsamlı bir
açıklama yapacağım bildirdi.
Eryılmaz'a yönelttiğimiz bazı
sorular ve yanıtları şöyle:
— Sizden önce ithalata izin
•erilmesini nasıl karşılıyorsa-
nuz?
ERYILMAZ: Hiç bilemiyo-
rum. Ama tabii birtakım şikâ-
yetleri müteakip benim döne-
mimde farklı bir uygulamaya gi-
dilmiş. Bunlar bir parça da ti-
cari rekabetin muhtemel sonuç-
lan. Ama önce nasıl ithal izni
verilmiş, onun da gerekçesini
bulmak lazım.
— Daha sonra ithalata yasak,
sabşa serbesti var. Bir mamulün
saguga zararh bulunduktan son-
ra satışının serbest bıralulmas-
nı bir hekim olarak dogru bu-
Inyor musunuz?
ERYILMAZ: Hayır, değil ta-
bii. Bu biraz da bilimsel kunı-
lun verdiği karara bağlı. Nedir
tam bilemiyonım. Dermal reak-
siyonlar şöyle olabilir: Hangi bi-
rikimle daha şiddetli lezyonlar
ortaya çıkabilir, ama (iç beş ta-
ne temasla bir şey olmaz. Şunu
demek istiyorum. tçerdiği mad-
denin emilimi olsun deri kana-
hyla, solunum yoluyla. Bunun
belli bir dozu vardır. Doz, tok-
sit ölçülere vardığı zaman ma-
lum etkisini gösterir. Ama belli
bir toksit etkisi yoksa, vücut bu-
nu kısmen tolere edebilir. Bir-
takım mekanizmalan var, de-
tokside edebilir. Acaba o an-
lamda mı bir şey vardı? Tabii
raporu hatırlamadığım için bi-
lemiyonım. Bir şey diyemiyo-
rum.
Yıldırım Aktuna:
Soruşturmasürüyor
so-
Sağlık Bakanı Yıldırım Aktu-
na ise önceki gün bakanlıkta dü-
zenlediği basın toplantısında
parfümlü çamaşır suyuyla ilgili
uygulamayı gazetelerde yer alan
haberlerden öğrendiğine işaret
ederek, "Konu oluşturulacak
komisyonlarca incelemeye alı-
nacakür. Parfümhi çamaşır su-
yu satışına bir sene evvel müsa-
ade edilmiş. Toplanacak komis-
yon bu konuyu tekrar degerlen-
direcektir. 16 ocakta üretici fir-
ma da gerekli açıklamalan ka-
muoyuna net bir şekilde yapa-
caktır" diye konuştu.