Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OCAK 1992 HABERLER CUMHURİYET/3
METROPOL
ATlLLÂ DORSAY
Sevgili Yıldız Sergeyevna
Sanat olayıyla sıradan eğlencenin temel farkı nedir? Sı-
radan eğlence, yalnızca vakit geçirtmeye yöneliktir. Sa-
nat olayı ise (bir oyun, bir konser, bir sergi, düzeyli bir film)
insana yalnızca "hoşça vakit" geçirtmekle kalmaz. Onun
önünde dünyanın, yaşamın ve çağın yeni ufuklarını açar,
onu zenginleştirir, Zeynep Oral'ın pek sevdiği o güzel de-
yimle "insanı çoğaltır."
O yüzden, güzelim metropolümüzde üst üste yeni "eğ-
lence merkezleri", "laserli diskotekler", "Ortadoğu'nun en
büyük gece kulüpleri" vs. türünden yerler açılması, el-
bette iyidir-hoştur. Bir metropolde insanların her türden
eğlence yerlerine gereksinmeleri vardır. Eğlenelim, neşe-
lenelim, çoşalım... Niçin olmasın?
Ama aynı metropolde, pıtrak gibi fışkıran yeni mahal-
lelere, inanılmaz bir hızla artan nüfusa, kimi zaman dev-
let eliyie olusturulmuş düzenli, organize "site"lere karşın
gerçek kûttür-sanat merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, kon-
ser salonları hâlâ yerinde sayıyorsa, sözgelimi Paris, Lond-
ra gibi uygar başkentlerde her gece kapılarını açan yüz-
lerce tiyatroya karşın İstanbul'da hâlâ yarım düzinenin bel-
ki biraz üstünde özel tiyatro ve sayısı 20'ye varmayan sah-
neden fazlası yoksa, üzülmemek elde mi? 8u gidişfe İs-
tanbul gerçek bir metropolden çok, bir orman yaşamının
egemen olduğu düzensiz bir insan yığınına, ürküntü ve-
ren bir "cangıla" dönüşmeyecek mi?
Laf kalabalığının, tulûat gevezeliğinin ötesine geçen ger-
çek bir tiyatro oyunu, insana ne denli zengin düşünceler
esinliyor, insanı ne denli boyutlandırıyor! Kent Oyuncula-
n'nda Rus yazarı Ludmilla Razumovskaya'nın "Sevgili Ye-
lena Sergeyevna"sını izlerken bunları akla getirmemek
olanaksız. Yaşlıca bir — — — — — — — • ^ — ^ ^
ak Bunca farklı ideolojiler,
bunca değişik deneyimler,
nasıl olmuş da benzer
kişilikler ve sorunlar
üretebilmiş? Yoksa sorun
böylesine evrensel, böyle
sistemler dışı biçimde
yaygın bir gençiik sorunu
mu?
lan kızlı-erkekli 4 öğ-
/encisi, onun yaşgü-
nünü kutluyor. getir-
dikleri çiçeklen arma-
ğan ediyorlar. Ne ince
bir davranış!.. Ancak
sonra her şey birden
değişiyor, gerçek ni-
yetler ortaya çıkıyor.
Öğrenciler bu yapay
nezaketin ardında, ^ ^ ^ _ _ ^ _ ^ ^ _ _ ^ _ ^ ^ ^ ^
asıl öğretmene baskı
yapıp onun kırık notlarını değiştirmesini, daha doğrusu
bu üçkâğıtçılığı yapmaları için kendilerine sınav kâğıtları-
nın olduğu kasanın anahtarını vermesini istiyorlar. vte yaşlı
öğretmenle isyancı gençler arasında bir savaşım başlıyor.
Ama bu savaşım, tahmin edebileceğiniz gibi, yalnızca
yaşlı ve yalnız bir insanla, yanlış bir amacın peşine düş-
müş genç ve kaba gücün savaşımı değil, (Öyle olsaydı,
sıradan bir Amerikan TV filminden farkı kalmazdı) aynı za-
manda, yanlış bir eğitim sisteminin ortaya çıkardığı.hiç-
bir ahlak ilkesi tanımayan, hiçbir öğrenme ve yaşamı kav-
rama merakı duymayan, geleceklerini yalnızca maddi ba-
şarıya, para kazanmaya, temelleri sarsılan bir toplumda
ne yapıp edip kendi başlarını kurtarmaya, 'köşeyi
dönmeye' bağlamış genç insanlarla, hâlâ belli inançları
koruyan, erdemli ve yürekli bir yaşlı insanın da çelişkisi
bu... Ve insanlara idealler aşılayayım, onları maddi nırs-
lardan ve çıkarcılığa yönelik bir ideolojiden koruyup ger-
çek insan değerlerini savunayım derken, onları yokluğun
ve yoksunluğun en alt düzeylerine iten bir rejimin iflası-
nın da sanki tiyatrodaki yansıması bu...
Ama asıl acı olan, onca farklı bir deneyimden de gel-
seler, bu başkişileri, bu yarınlarından son kerte ürken ve
onun için hep kuraldışı ve yasadışı davranışlara sıvanan
sorunlu, inançsız, güvensiz gençleri, bu gencecik yaşla-
rında ruhlarından derin yaralar almış insanları o denli iyi
tanımamız değil mi? Bunca farklı ideolojiler, bunca deği-
şik deneyimler, nasıl olmuş da benzer kişilikler ve ben-
zer sorunlar üretebilmiş? Yoksa sorun böylesine evren-
sel, böylesine sistemler dışı, ideolojiler dışı biçimde yay-
gın bir gençlik sorunu mu? Gençler, tüm dünyada, tüm
sistemler ve rejimler altında aynı korkuları besliyor, aynı
panikleri yaşıyor, aynı sağlıksız çözümleri mi düşlüyorlar?
; "Sevgili Yelena Sergeyevna" işte bunları düşündüren
•jıir oyun. Ve başrolde sevgili Yıldız Kenter her zamanki
gibi olağanüstü başanlı ve inandırıcı. Ama bu oyunun asıl
kıvanç verici yanı, belki de genç oyuncuları.Gerçekten
de Aslı Altıner, Sedat Bora Seçkin, Hakan Gerçek ve Zi-
ya Kürküt öylesine başanlı bir takım oyunculuğu veriyor-
tar ki, insanın bunca sığlığa ve sanata verilen bunca az
yero karşın, bu toplumda tiyatronun geleceğine olan inan-
cı yeniden canlanır gibi oluyor.
KlSA KISA
• Erzurum'un Sütevler semtinde, öldürülerek kann içine
saklanmış 7 ayhk bir erkek çocuğu cesedi bulundu. Emniyet
yetkililerinden edinilen bilgiye göre, mahalle çocuklan
tarafından karlar içinde bir poşete sarılı vaziyette bulunan
bebek cesedi polis tarafından çıkarıldı. Cumhuriyet savcılığı
yetkilileri, ilk belirlemelere göre cesedin üzerinde darbe izleri
bulunduğunu, sonucun otopside belli olacağını bildirdiler.
• Malkara'nın Kürtüllü köyü, bir av köpeğinin kuduzdan
ölmesi üzerine 6 ay süreyle karantina altına alındı.
• Aksaray'da bir pideci dükkânında cinayet. Ramazan
Bağcı (15), halasının oğlu Hacı Ertan (16) ile henüz
büinmeyen bir nedenle tartıştı. Bağcı, elinde bulunan ekmek
bıçağı ile Hacı Ertan'ı 5 yerinden bıçaklayarak ağır yaraladı.
Aksaray Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Hacı Ertan
kurtanlamadı.
• Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim
Kurulu eski Başkanı Yalım Erez tarafından işten çıkarılan,
ancak idari mahkemesi karanyla görevlerine iade edilen 16
kişinin işine yeniden son verildi. TOBB Başkanı Rona
Yırcalı'nın, idari mahkemenin verdiği "yürütmenin
durdurulması" veya "iptal" kararları üzerine göreve
başlatılan 16 kişinin, 30 aralık 1991'den itibaren işlerine son
verdiği bildirildi.
• Gaziantep'te Mustafa Aydemir adlı baba, ateşi yükselen
4 yaşındaki kızı Güler'i, getamisin adlı iğneyi yaptırmak
üzere iğneci Zeki Yılmaz'ın evine götürdü. Iğne yapıldıktan
sonra fenalaşan Giıler Aydemir, hastaneye kaldırılırken yolda
can verdi. Devlet Hastanesi'nden 'iğne, siinnet ve pansuman'
yapabilir yönünde belgesi olan Zeki Yılmaz gözaltına alındı,
olaya cumhuriyet savcılığınca el konularak soruşturmaya
başlandı.
• Subay, astsubay ve konuklann orduevlerine 'vücut
hatlarını belli etmeyecek nitelikte' kot pantolon ile
girebilmelerine olanak sağlayan değişikliğe karşı, Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlı öğretmenevlerinde blucin kumaşı da içeren
^ıkı bir giysi yasağı ve denetimi uygulanıyor. Giysi denetimi
uygulamaları da birbirini tutmuyor. Kimi öğretmen evlerine
kravatla giriş zorunluyken, kimilerinde ise bu zorunluluk
bulunmuyor. Eğitimciler Derneği (Eğit-Der) Genel Başkanı
Nfustafa Gazalcı, orduevlerine giysi serbestliği getirilmesine
lcarşm öğretmenevlerinde sıkı giysi yasağının devam etmesini
eieştırdi.
• Tekfen Holding'e bağlı Toros Gübre fabrikasındaki
tensıkata tepki olarak başlatılan "işyerini terk etmeme"
ciırenişi sürüyor. Görevine son verilen çok sayıda işçiye
deyhanlıların yaptığı destek de devam ediyor. Sendikal
ergütlenmeye gittikleri gerekçesiyle işlerine tazminatsız son
•nerilen 450 işçinin Ceyhan'a 30 kilometre uzaklıktaki Toros
Cjübre fabrikasındaki direnişi 26. gününü doldurdu.
Enerji Bakanı Ersin Faralyak bir dizi konuda projelerini anlattı
</
Iiız Gölü'ne doğalgaz stoku'ANKARA (UBA) — Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Er-
sin Fararyah, doğalgazdan sonu-
na kadar yararlanmak için ön-
lemler alınacağını, bu arada İz-
mit'ten Karadeniz Ereğlisi'ne,
Bursa'dan İzmir'e kadar doğal-
gaz hattı döşeneceğini söyledi.
Tüz Gölü'nün altına doğalgaz
depolanabileceğinin anlaşüdığı-
nı belirten Bakan Faralyalı, Rus-
ya ve bağımsız cumhuriyetlerin
yanı sıra Iran ile Kuveyt'ten de
doğalgaz alınacağını açıkladı.
Faralyalı, "Economist" dergi-
sine görüşlerini açıklarken elek-
trik tüketimi konusunda yeni
düzenlemeler yapılacağım ve
kart sisteminin de getirilebilece-
ğini öne sürdü. Faralyalı, Türk-
iye Petrolleri Anonim Ortaklı-
ğYnın bağımsız cumhuriyetler
dahil yurtdışında petrol arayaca-
ğını, Mısır'da Türkiye'nin 3 ruh-
satı bulunduğunu soyledi.
— Göreve getdikten sonra bri-
fingler aldınız. Son 10 yılda
eaerji poütikasuuıı yapısı da de-
gisti. Nasıl bir taUoyla karşılaş-
ÜBU? Sizin için sürpriz olan şey-
ler neler?
FARALYALI — Çok güzel
atılımlar yapılmış. En azından
bu doğalgaza geçilmesi, sanayi-
nin, konutlann ihtiyacı olarak
bizim için çok önernli bir giri-
şim. Bunun giderek büyümesi ve
devamı bizim için geçerli. Bu-
nun için hazırlanmış projeler
BAKANIN VAAT LİSTESİ
İzmit'ten Karadeniz Ereğlisi'ne, Bursa'dan İzmir'e kadar doğalgaz
hattı döşeyeceğiz.
Gökova termik santralının yeri değişecek.
Telefon kartı gibi elektrik karü olacak, kartınız bitince yeni kart
alarak elektrik tüketeceksiniz.
Tuz gölünün altında doğalgaz stoklanacak.
Rusya ve bağımsız cumhuriyetlerin yanı sıra İran ve Kuveyt'ten de
doğalgaz alınacak.
Ihracata dönük sanayiye teşvik uygulanacak.
var.
tlk aşamada İzmit'ten Kara-
deniz Ereğlisi'ne, Bursa'dan îz-
mir'e kadar yeni boru hatiarı
döşenecek. Bizim giderek artan
bir şekilde doğalgaz alma imkâ-
nımız var.
Rusya ve yeni bağımsız devlet-
lerle olan çok iyi Uişkilerimizden
dolayı buralardan doğalgaz ala-
cagız. Bunun yanında Kuveyt ve
Iran'dan da alım gündemde.
— Elektrik üretimi konusun-
da da karşdaşuğınız tablo ve he-
defleriniz neler?
FARALYALI — Elektrik üre-
timi konusunda yanlış zamanla-
ma ve yanlış seçimler yapılmış.
Siz elektrik enetjisini stoklaya-
mazsınız. Üretim-iletün-dağıtım
üçlüsünü incelersek büyük yatı-
rımlarla üretim varatmışsınız.
Ancak üretimdeki gerek kalifi-
ye eleman noksanlığı, gerek iş-
sizlik, gerekse mekanik imkân-
sıziıklardan dolayı son zaman-
larda sıkça rastladığımız çökme-
ler meydana geliyor.
Yeni uygulamalar ya
da radikal kart sisteminin 0k ya-
brunı ne kadar?
FARALYALI — Henüz tam
olarak bilmiyorum. Ancak pilot
bölge olarak Izmir seçildi.
— Petrol konnsundaki calıs-
malar ne aşamada?
FARALYALI — Giderek ar-
tan aramalar ile TPAO mümkün
olduğu kadar fazla petrol üret-
meye çalışıyor. Mısır'da 3 tane
ruhsatımız var. Yabancı şirket-
lerleortak denizde arama faali-
yetleri de devam ediyor.
— Yülardan beri üretim ba-
zında teşviklerden söz ediliyor.
Bu belli bir dönem uygulandı.
Sonra kaldınldı. Siz gerçekten
sanayi girdilerinde sübvansiyon
nygnlayacak mısınız?
FARALYALI — özellikle ih-
racata dönük sanayiye teşvik uy-
gulanacak. Enerji girdilerinde
önemli ucuzluklar, kolaylıklar
ve teşvikler getireceğiz.
— Aliağa'da yapüacak olan
ittaal kömttre dayalı termik sant-
nddan gerçekten vazgeçildi mi?
FARALYALI — Bu konuda
sadece belli bir alan kamulaştı-
nlmış. Olay ertelenmiş. Bunu
yerinde inceledikten sonra karar
vereceğiz. Şu anda hiçbir faali-
yet yok. Bizim termik santralla-
ra kesinlikle ihtiyacımız var. Ter-
mik santrallardaki hedefımiz,
doğru seçim yeri ve doğru tek-
noloji.
— Yap-islet-devret modeli
hakkındaki düşünceleriniz
neler?
FARALYALI — Yap-işlet-
devret modeline devam edeceğiz.
Sistemin çalışmasım engelleyen
birtakım hususlar var. Bunları
inceliyoruz.
— TEK'in finansman darbo-
ğazıru aşabilmesi için sizin bir
model öngöriinüz var mı?
FARALYALI — TEK'in yü-
kü çok ağır, çok büyük bir borç
Yürümeye devam
Izmir Anakent Belediyesi'nden 4.5 ay önce işten
çıkartılan 280 işçinin Ankara'ya yürüyüşü 5.
gününde. SHP Genel Sekreteri Selvi işçilerin
izmir'e dönmelerini istedi.
ANKARA (Cumburiyet Bü-
rosu) — lzmir Anakent Beledi-
yesi'nde 4.5 ay önce işten çıka-
nlan işçilerin Izmir'den Anka-
ra'ya başlattıklan protesto yürü-
şü 5. gününe girdi. SHP Genel
Sekreteri Cevdet Selvi, işçilerin
yürüyüşe son vererek Izmir'e
dönmelerini istedi.
Manisa yakınlarına ulaşan
280 işçi için önceki akşam SHP
teşküatı tarafından Kula'da mo-
ral gecesi düzenlendi. Işçilere
Uşak'a harekstlerinden önce
Buca DSP ilçe örgütünce gön-
derilen kumanyalar dağıtıldı.
Belediye-lş Sendikası Genel Teş-
kilatlandırma Sekreteri Hiiseyin
özkan, hiçbir şeyin kendilerini
geri döndüremeyeceğini belirte-
rek "Haklı miicadelemiz sonu-
na kadar sürecek. Ankara'ya va-
nnca hükümet yetkililerine du-
rumu biitiiD açıklığıyla
anlatacağız" dedi.
Cevdet Selvi ise soruna çözü-
mün lzmir'de sağlanabileceğini
savunarak sorunun çözümü için
İzmir'e gitmeye hazır olduğunu
söyledi. Selvi, bu konuda yap-
tığı girişimleri Cumhuriyet'e
şöyle anlattı;
"Sendika yöneticilerryle yttrii-
yüşiin başlamasından önce gö-
riiserek Ugileneceğimizi söyle-
dim. O sırada Türk-tş Başkan-
lar Kurulu yapılıyordu. Türk-tş
Genel Başkanı'nın gerek Başba-
kan gerekse yardımcısı ile görii-
şecegini söylemişlerdi. O göriiş-
meye kadar yürümemelerini,
ondan sonuç alınamazsa tzmir'e
giderek sorunu çözmeye calısa-
cağımı söyledim. Sendika yetki-
lileri, 'Peki arkadaşlarla konu-
şalun, yurümesinler' cevabuu
verdüer.
Aradan bir gün geçti. tşçile-
rin yüriiyüş haberini aldık. Yi-
ne sendika temsifcUerine, 'biz bu
konuyu sonuçlandırmak için ge-
ce gündüz konuşuyoruz' dedi o
zaman bize 'Işçiler, Pınarbaşı-
na kadar yürüyüp dönecekler'
dedfler. Fakat bu böyle olmadı,
arkadaşlar yine yiirüdn, yürü-
meye devam etti.
Ben yine baber bekliyoınm.
Işçileri tzmir'e döndüriirlerse U
başkanımız da dahil olmak üze-
re görüşerek sorunu çözmek
üzere tzmir'e gitmeye htzjnm.
Ankara'da bir çözüm yok. Bir
de yiiriiyüskrine yeni olaylar,
degerler katmaktalar. İşten atıl-
malara yasal güvence istiyorlar.
Çalısma Bakanlıgımız bu konu-
yu bitinnek üzere. tkincisi bu
olay 300 arkadaşunızın sokak-
ta yürümekle çözecegi bir olay
değil. Arkadaşlanm Ankara'ya
gelebilir. Ama sendikacı arka-
daslanm bilirler ki çözüm, so-
runun olduğu yerdedir."
'En zengin komünist'ti
Dostları tarafından
geçenlerde bir ilan
verilmişti: "TKP'nin
hayatta kalan en eski
yöneticisi Cazim
Aktimur öldü!' Nice
tevkifatlardan,
Parmaksız Hamdi'nin
işkence tezgâhlarından
geçmişti. Zaman geldi
uğruna örrçür tükettiği
sistem çöktü
arkasından da bu
dünyadan âyrıldı.
ATİLLA AKAR ~
Sağ kalabilenler neler görme-
diler ki? Takrir-i Sükun kar.ın-
larından tek parti diktatörlü-
ğünden, polis takiplerinden mü-
teferrikalardan, tabutluklardan
Parmaksız Hamdi'nin işkence-
lerinden, nice nice tevkifatlar-
dan, sürgünlerden geçtiler.
ömrü biraz vefa edenleri
141-142'nin suç olmaktan çıktı-
ğını gördüler. Ama aynı zaman-
da bir vakitler uğruna mücade-
le ettikleri sistemin çökuşünü de
gördüler.
Ve şimdi hepsi bu dünyadan
birer birer göçüp giderken bir
tarih de onlarla birlikte kaybo-
luyor. Artık çok az sayıda ka-
lan bu kuşağın son temsilcileri,
sınırlı bir dost çevresinde bilini-
yor, hatırlanıyor. Bir kısmı yal-
nız, hatta geçmişte öraekleri ol-
duğu gibi Darülacezelerde ölüp
gidenler var aralarında.
İşte geçenlerde gazetede üç
gün üst üste çeşitli dostlannca
verilen bir ölüm ilanı şöyle baş-
AKTİMUR— 18 yaşında "ko-
münistlik"ten tutuklanıp İstik-
lâl Mahkemesi'nde yargılandı.
lıyordu: "Acı kaybımız.. TKP'-
nin hayatta kalan en eski yöne-
ticisi Cazım Aktimur (Giritli
Cazım) öldü. Tüm yoldaşlarına
başsağlığı dileriz."
Hüzünle okuduğum bu ilan-
daki isim bugün artık fazla kim-
senin tanımadığı, uzun yıllardır
köşesine çekilmiş ve adeta inzi-
va hayatı yaşarcasına gün dol-
duran, Türkiye'nin en eski ko-
münistlerinden Cazım Akti-
mur'dan başkası değildi.
Hemen hepsi ortak özellikle-
ri olan, ortak acılardan geçmiş
bu kuşağın içinde Cazım Akti-
mur'un "Nevi şahsına münha-
sır" bir yanı vardı.
Aktimur, 1907 Girit-Kandiya
doğumlu olup, mübadelede
Türkiye'ye göçenlerden. Bir za-
manlann ünlü ruh hekimi Prof.
Ali Rasim Adasal tarafından
TKP'ye üye kaydedilen Cazım
Aktimur, 1925'te daha 18 yaşın-
dayken "komünistlikten" tu-
tuklanıp İstiklal Mahkemesi'n-
de yargılanmıştı. En sonuncusu
1951'de ohnak üzere muhtelif
TKP tevkifatlannın samğı olan,
yılları hapis ve sürgünlerle geç-
miş ve bir dönem illegal
TKP'nin lzmir il sekreterliği gö-
revini yürütmüştü.
Ancak onu "ilginç" kılan sa-
dece politik geçmişi değildi. Ha-
yatı boyunca evlenmeyen bu in-
san soylu bir aileden gelmekte
olup milyarları bulan mal var-
hğı ve servetiyle de "en zengin
komfinist" unvanına sahipti.
Buna rağmen son yıllann: tz-
mir'in kötü sayılabilecek bir
semtinde oldukça salaş bir otel
odasında geçiriyordu.
Son günlerinde yanında sade-
ce rki dostu kalmıştı. Biri eski
tevkifat arkadaşı Ahmet Bilge,
diğeri ise Nurullah Toksavul.
Yakın zamanlara kadar Toksa-
vul'un avukat yazıhanesinde bir
araya gelip eski günleri haüra-
lan yadeden bu üç eski kafadar
"öğle demlenmeleri"ni de ih-
mal etmiyorlardı.
Şivesi Rumcaya kaçan, "ı"-
ları uzatarak ve çatlatarak söy-
leyen, düşecekmiş izlenimi verip
bir iple bağlanmış pantolonu ile
yürümekte zorluk çeken, olduk-
ça minyon tipli ve mavi gözle-
rini kıpıştırarak bakan, Ahmet
Bilge'nin "Girit'in Tatlı
Limonu" diye andığı bu insan
yok artık.
Belki içine bile
girebileceksinizİstanbul Haber Servisi — Saravburnu'ndan karsıya
baktığınızda >a da Harem ile Salacak kıyısında yürür-
ken başınızı sağa doğru çevirdiğinizde "göz göze" geldi-
ğiniz Kız Kulesi'yle bir süre sonra daha da >akınlaşacak,
hatta içine bile girebileceksiniz... tstanbul silüetinin vaz-
geçilmez parçalarından biri olan Kız Kulesi, Turizm Ba-
kanlığı ve Üsküdar Belediyesi'nin çabalarıyla yakında tu-
rizme açılarak halkın hizmetine sunuiacak. Üsküdar Be-
lediye Başkanı Dr. Niyazi Yurtseven hazırlattığı Kız Ku-
lesi raporunu başta Turizm Bakanı Abdülkadir Ateş ol-
mak üzere üst düzey yetkililere inceleterek söz konusu
alanın turizme açılması volunda yardım talebinde bulun-
du. Üsküdar halkının da desteğiyle imza kampanyası bi-
le başlatıldı. Proje gerçekleştiğinde 1200 metre karelik
alan içinde yer alan Kız Kulesi'nin birinci ve ikinci kat-
ları restoran. diğer bölümleri ise cafe olarak halka hiz-
met verecek. Kız Kulesi'nde artık dileyen herkes yemek
yiyip kahvesini yudumlarken İstanbul'u bir başka açıdan
seyredebilecek. (Fotoğraf: MUHARREM AYDIN)
Y.İç Mimar
Rafine zevkler için yeni Mobilya & Dekorasyon & Aksesuar mağazasını
15 Ocak'ta açıyor.
Adres: Hazırcevap Sokak No: 34 ÇÎFTEHAVUZLAR Tel: 359 79 31 Fax: 385 69 89
ve personel yükü altında. Bunu
masaya yatınp, ameliyat etmek
lazım. Bu da yapılacak.
— Gökova Termik Santralı
konusunda gdinen en son aşa-
ma nedir, neye karar verilecek?
FARALYALI — Bu konuda
Yüksek Planlama Kurulu karar
verecek, ama bütün veriler bu-
nun yer değiştirmesi yönünde
gelişiyor. Yeniköy"e taşmacak.
Zaten ilk önce orası planlanmış.
Herhalde çok güzel bir yer ol-
duğu için, tabiatı bozmak için
vaya çaüşanların refahı için Ke-
merköy seçilmiş. Yeniköy'de ça-
hşanlann Gökova Körfezi'nde-
ki manzaraya bakabilmeleri için
ilaveten 155 ünitelik lojman ya-
pılmış. Bu, tabiat cennetinde
otunna hevesini gösteriyor.
Araştırmalar devam ediyor, ama
her şey yer değiştirme yönünde
gelişiyor.
— Çukurova ve Kepez örnek-
krindeki gibi özel sektörün ba-
raj ve hidroetektrik santrai ku-
rup kendi elektriğini üretme ya
da satma modellerine ne diyor-
sunuz?
FARALYALI — Zaten gidüe-
cek yol odur. Biz yap-işlet-devret
modeli yanında, kendi ürettiği
elektriği kendi kullanma imkâ-
nı da vereceğiz kunıluşlara, yi-
ne iletim şebekesinden istifade
edecek. Bana bir ücret ödeyecek.
Ancak istediği yerde kullanacak.
Sendikacı
sözleşme
düzenini
eleştirdi
ADANA (Cumhuriyet Güney
Dkri Bürosu) — Turkiye'de sen-
dikacılığm, salt sözleşme zamam
"hesapsız-kitapsu" para isteyen
anlayışından sıynlarak, işletme
yönetimine katılmak suretiyle
bilançoya göre bir pazaruk dü-
zem geüştirmesi gerektigi vurgu-
landı. Bu öneriyi yapan Türk-
Iş'e bağlı Likat-lş Sendikası Ge-
nel Başkanı Melih Ydmaz, işve-
renlerin, işçinin yönetimde yer
almasından ürküntü duymalan-
nın yersiz olduğunu, bu sistemin
yerleşmesiyle iş banşırun sağla-
nacağını bildirdi.
Likat-lş Sendikası Genel Baş-
kam Metih Yılmaz, sendikalann
hesapsız-kitapsız para istemele-
rinden sendikacüann değil, işve-
renin sorumlu olduğunu beÜrt-
ti. Yılmaz şöyle dedi:
" Biz sendikacılar, yetkili ol-
dugumuz işkolu ya da işyerinin
kfirı-zararı, verimliligi-
verimsizligi ile ilgili saglıklı bfl-
gi edinmekten mahrumuz. FJi-
mize en temel bu^iler dahi ve-
rilmiyor.
Turkiye'de sendikalann, ke-
sinlikle verimlilikle, kârulıkla,
isletmelerin isleyisi Ue ilgili ko-
nularda söz sahibi olmalan la-
,zım ki gerçekten sonımluluklar
birbirinden aynlabflsin. Turki-
ye'de işveren mantıfını oluştu-
ran msanlann bihmçolannı, na-
musiu biçimde ortaya açmalan
gerekiyor ki bu bilançolar çer-
çevesinde masaya talebimizi ge-
tirelim."
GenelKurul
18-19 ocakta
DtSK
başkanını
seçiyor
ANKARA (AJNKA) — 12
Eylül 1980 askeri harekâtında
kapatılan ve 10 yıl sonra Askeri
Yargıtay'ca açılmasma izin veri-
len Devrimci İşçi Sendikalan
Konfederasyonu (DİSK) 12 yü
aradan sonra 8'nci Genel Kuru-
lu'nu 18-19 ocak 1992 tarihinde
İstanbul'da yapacak.
Saat 09.00*da Harbiye Cemal
Reşit Rcy Salonu'nda yapu"acak
olan genel kurulda ICFTU-
Uluslararası Hür İşçi Sendikası
Konfederasyonu'na üye olma
konusu ele alınacak, aynca ge-
nel kurulda seçimler yapüacak.
Abdullah Bastürk'ten boşalan
DİSK Genel Başkanhğı'na ise
Yürütme Kurulu üyesi Kemal
Nebioğlu'nun getirilmesi bekle-
niyor. Genel Sekreterliği ise Sü-
leyman Çelebi'nin sürdüreceği
büdiriliyor.
Bu arada DİSK Yönetim Ku-
rulu adına Yürütme Kurulu ta-
rafından 12 yıl sonra hazırlanan
çahşma raporu da genel kurul
delegelerine gönderildi.
12 Eylül askeri harekâtı, Cum-
hurbaskam Turgut özal, Türk-
Iş ve işverenin örgütlerinin ağır
bir şekilde eleştirildiği raporda,
DlSK'üı kapatıhnasıyla issizlik,
enflasyon sorunlannın çözüm-
lenmedigi, kapasite ve verimli-
liğin artmadığı, dış ödemeler
dengesinin sağlanamadığı belir-
tilerek, 12 Eylül'ün, bunalımla-
nn sorumlusunun işçi sendika-
ları ve grevler olmadığını kanıt-
ladığı ifade ediliyor.