Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EYLÜL 1991 EKONOMİ CUMHURlYET/11
Philip Morris'e
de§tek
• tZMİR (Cumhnriyet Ege
Bürosu) — Philip Morris
tarafından Torbalı'da
yapunı planlanan sigara
fabrikasına Izmir Ziraat
Odası destek verdi. Philip
Morris yetkilileriyle görüşen
tzmir Ziraat Odası Başkanı
Reşit Kurşun, Philip
Morris'in Torbalı'da tesis
kurmasmın Ege"de şark tipi
tütün üretimini
düşürmeyeceğini öne sürdü.
Kurşun, "Fabrika tütün
ürcticisinin de lehinedir"
diye konuştu.
Erol Baraz
TZOB baskanı
• ANKARA (AA) —
Osman özbek'in 20 ekimde
yapılacak genel seçimde
DYP'den milletvekili aday
adayı olmak için istifa
etmesi nedeniyle boşalan
Türkiye Ziraat Odalan
Birliği Yönetim Kurulu
Başkanlığı'na, Yönetim
Kurulu Ûyesi Dr. Erol
Baraz getirildi. TZOB'dan
yapılan açıklamaya göre
dün yapılan yönetim kurulu
toplantısında, baskan
vekilliğine Osman Zeki
Ünal, muhasip üyeliğe de
Mehmet Doğan seçildi.
TOBB
başkanlığına
lfircalı geliyor
• Ekonomi Servisi— Yalım
Erez'in DYP'den
milletvekilliği adaylığını
açtklamasının ardından
boşalan Türkiye Odalar
Birliği başkanlığjna kimin
seçileceği, 10 eylülde
yapılacak yönetim kurulu
toplantısında belirlenecek.
Geçen seçimde de aday
olan, ancak daha sonra
başkanlığı Yalım Erez'e
bırakan Balıkesir Sanayi ve
Ticaret Odası Başkanı Rona
Yırcalı'nın bu kez TOBB
başkanhğına getirilmesine
mutlak gözüyle bakılıyor.
Yırcalı, Yalım Erez'in TOBB
başkanbğı döneminde
yönetim kurulunda baskan
yardıması olarak görev
yapıyordu.
Borsa 2.27
dtiştti
• Ekonoml Servisi —
Pazartesi hızla değer
kaybeden hisse senetleri salı
günü durgun bir fıyat
grafıği çizerken dün fıyatlar
yeniden düstü. l.S saati
durgun geçen seansın son
yanm saatinde satışlann
ypğun olduğu gözlendi. 112
hisse senedinden 69'u değer
kaybettı, 71.52 puan
kaybeden Bileşik Endeks
3O8O.65'e indi. Mali endeks
64.34 puanlık kayıpla
2441.98 puana geriledi ve
yüzde 2.57 düştü. Sanayi
endeksi ise 75.87 puanlık
düşüsle yüzde 2.15 değer
yitirdi ve 3445.67 puana
indi.
Hazine faizi
%66
• Ekoomi Servisi — Dün
yapılan 9 aylık Hazine
bonosu ihalesinde 275
milyar liralık bono
ortalama yüzde 66 faizden
satıldı. Bankalann talebinin
ve önerdikleri faiz oramnın
daha yüksek olduğu, ancak
Hazine'nin küçük miktarlı
bir satışla yetindiği
bildirildi. Hazine dün
aynca 2 trilyon lirayı aşkın
bir geri ödemede de
bulundu.
Demirel
TÜSİAD'da
• Ekonomi Servisi —
Doğnı Yol Partisi Başkanı
Süleyman Demirel, bugün
saat 15.00'te tstanbul'da
Swissotel'de Türk Sanayici
ve İşadamlan Derneği
TÜSİAD'm üyelerine hitap
edecek. TÜSİAD bu ay
boyunca, parlamentoda
grubu bulunan 3 siyasi
partinin liderini ve aynca
DSP lideri Bülent Ecevit'i
dinleyecek.
Çitoean iptali
• ANKARA (AA) —
Başbakanlık, Çitosan'a
bağlı 5 çimento fabrikasuun
Fransız "Societe Çiments
Français" şirketine
salılmasının iptali ile ilgili
Danıştay'a "Tashih-i Karar"
için başvurdu. Başbakanlık
27 ağustosta Danıştay 10.
dairesinin iptal işlemi
hakkında itiraz hakkını
kullandı. Edinilen bilgiye
göre Başbakanlık Kamu
Ortaklığı İdaresi de (KOİ)
aynı yönde Danıştay'a
başvuracak.
Ânzer bah
800 bin TL
• RİZE (AA) — Rize'nin
Anzer yaylasında üretilen
dünyaca ünlü Anzer balının
bu yılki fiyatının, kilosu
800 bin lira olarak
belûiendiği açıklandı.
TÜSİAD Başkanı Eczacıbaşı "Seçim ekonomisinde ölçü kaçınlmasın" dedi
Hiperenflasyon korkusu
ECZACIBASFNDAN:YASEMİN ÇONGAR
ANKARA — Türk Sanayicüe-
ri ve tsadaratan Dernegi (TÜSİ-
AD) Baskanı Bülent Eczacıba-
şı.Türkiye'de seçim ekonomisi-
nin hiperenflasyon tehlikesi do-
ğurduğuna dikkat çekerek bu
alanda ölçünün kaçınlmaması-
nı istedi. Seçünden sonra kamu
açıklanm kontrol altına almaya
yönelik bir istikıar programımn
gerekli olacağını belirten Ecza-
cıbaşı, "Bu tedbirieri uygula-
maya koyan siyasi iktidann sı-
lcıatılann politik faturasını gö-
güsleyebilecek destege ve zama-
a» sahip olması gerekir" dedi.
Eczacıbaşı, seçim dönemi ve
sonrasında Türk ekonomisine
ilişkin görüş ve önerilerini Cum-
huriyet'eanlattı. Eczacıbaşı'nm
siyasi partilere bu çerçevede ver-
diği mesajlar şöyle özetlenebilir:
Seçlm ek*a«aüsi: Erken
seçim kararuun seçim ekonomi-
si uygulamasımn olumsuz etki-
lerini en alt düzeye indirmesi
açısından yararlı olduğunu be-
lirten Eczacıbaşı, ekonomide
gerekli bazı köklü önlemlerin
zaman geçirilmeden alınması
için bir erken seçimde fayda ola-
cağıru savunduklannı anımsat-
tı. TÜSİAD Başkam, seçimin
tarihi ne olursa olsun bir seçim
ekonomisi uygulamasım kaçı-
nümaz gördüklerini, bunun bü-
tün demokrasilerde yaşandığını
da kaydederek şöyle dedi:
"Ancak Türldye'de enflas-
Seçim ekonomisinde ekonomiyi
canlandırmayı hedef alan
uygulamalarla enflasyonun
tamamen konırolden çıkması,
ülkenin bir hiperenflasyona
sürüklenmesi tehlikesi doğuyor.
Seçim ekonomisinin ölçüsü bu
açıdan önem taşıyor. Bu ölçü
kaçırılmazsa seçim sonrasında
şok tedbirlere gerek
duyulmayacaktır. Türkiye'de
demokrasi istiyoruz, koalisyon
istemiyoruz. Koalisyon,
demokrasinin bir gerçeğidir.
yon zaten yüksek düzeyde oMu-
ğu için bir seçim ekonomisinde
ekonomiyi canlandırmayı bedef
alan uygulamalarla enflasyonnn
tamamen kontrolden çıkması,
ülkenin bir 'hiperenflasyona'
sârüklenmesi tehlikesi doğuyor.
Seçim ekonomisinin ölçüsü bu
açıdan önem taşıyor. Bu ölçü
kaçınlmaz ve seçim ekonomisi
uygulamasında çok ileri gidil-
mezse seçünden sonra ekonomi-
de dengelerin kurulması daha
kolay olacak, 'şok tedbirlere'
gerek duyulmayacaktır."
Bütün bu nedenlerden seçim
tarihinin mümkün olduğu ka-
dar öne alınmış olmasını "çok
olnmln" karşıladıkianm anla-
tan Eczacıbaşı, seçim ekonomisi
çercevesindeki maaş ve ücret ar-
tışlanyla tanm ürünlerine veri-
len fiyatlann enflasyonu uyarı-
cı etkileri olacağına da dikkat
çekti. TÜSİAD Başkam, 1991
sonunda geçen yüa göre çok da-
ha düşük bir büyüme hızı ve ge-
çen yılın rakamlarımn üzerinde
bir enflasyon oranı ile karşıla-
şılacağını söyledi.
Istlkrar pregraau: Se-
çimden sonra kamu açıklanm
denetlemeye yönelik istikrar
programı öneren Eczacıbaşı,
enflasyonu büyumenin bedeli
olarak görmediklerini, daha is-
tikrarlı bir ortamda dışandan
hızlanacak kaynak akışı ve ve-
rimlilik artışından sağlanacak
kaynaklarla Türkiye'nin daha
hızlı, dengeli ve uzun süreli bir
büyüme sürecine geçebileceğini
vurguladı. "Ancak boyle bir is-
tikrar programuun uyguianması
seçime gitmekte olan bir hükü-
metten beklenemezdi" diyen
Eczacıbaşı, TÜSLAD olarak se-
çimden sonra işbaşına gelecek
hükümete öneri niteliğinde bir
istikrar programı taslagj hazır-
iadıklannı duyurdu.
İstikrar önlemlerinin genellik-
le ekonomide durgunluğa ya da
daralmaya ycl açmasının bek-
lendiğini ve bunun toplumun
tüm kesimleri üzerinde sıkıntı
yaratmasının doğal olduğunu
da belirten Eczacıbaşı, şöyle de-
di:
"Bu tedbirleri uygulamaya
koyan siyasi iktidann sıkınüla-
nn politik fatnrasuu gögüsleye-
bilecek destege ve « • » ' sahip
olması gerekir. Amaç, ekono-
mide dengeler saglanclıktan son-
ra daha istikraru bir ortamda
ekooomik büyumenin gerçek-
lcştiriimesidir. Seçimden sonra
boyle bir politika degisikliginin
hem mümkün bem de gerekli
olduğunu dusünnyornm."
K«alisvoa: TÜSİAD Baş-
kanı Eczacıbaşı'ya göre koalis-
yonlann demokrasinin bir ger-
çeği olarak görülmesi gerekli.
"Türkiye'de demokrasi istiyo-
ruz, ama koalisyon istemiyo-
ruz" denilemeyeceğini savunan
Eczacıbaşı, demokrasinin işletil-
mesi kolay bir rejim olmadığı-
na, ancak Türkiye'nin tek seçe-
neği olduguna dikkat çekerek
"Toplumun hırcınuklardan, zrt-
laşmalardan, kutuptaşmalardan
bıktıgı ve yorgun düştügü, bir-
çok temd konuda uztasmaya ih-
tiyaç duydugu bir dönemde ko-
alisyonlann bazı yararlar bile
getirebilecegini düşünüyorum"
dedi.
TÜSİAD eski başkanı Cem Boynefden tüm iş dünyasına çağn:
Satılaıı mal eeri almırEkonomi Servisi — TÜSİAD eski
Başkanı ve Altınyıldız Şirketler Grubu
Yürütme Kurulu Başkanı Cem Boyner,
dün düzenlediği basın toplantısında tüm
iş dünyasına çağrı yaparak mağazalar-
da kasanın arkasındaki "saülan mal geri
alınmaz" levhasımn kaldınlmasını iste-
di. Bu yazılan "uUnç levhalan" olarak
niteleyen Boyner, Beymen mağazalann-
da son 4 yıldır uygulanan "koşulsuz
müşteri muüulugu"nun tüm ticaret ha-
yatına yayılması için bir kampanya baş-
latılması çağrısında bulundu ve bu kam-
panya için basından da destek istedi.
"Japonlar artık müşteri kraldır bile
demiyor. Müşleri Tanndır diyoriar. Çün-
kü kndlarla koan$abilir, icabında tartı-
şabilirsiniz. Ama Tanrı ile bu mümkün
degildir " diyerek Japonya'yı örnek gös-
teren Boyner, "Müşteri vdinimetiınizdir"
ya da "Müşteri her zaman haklıdır" )ev-
halarının lafta kalmayıp "hayata
geçirilmesı" için çağn yapn. Boyner da-
ha da ileri giderek 'Müşteri, begenme-
diği mali satıcının kafasına
fırlatabilmeli" dedi.
Tüketicinin korunması konusunda
özel sektörün devlete yardımcı olmasını
isteyen Boyner, 1990'lann dünyasında
müşteri mutluluğunun ön plana gectiği-
ni, Batı'daki en ünlü kuruluşlann tüke-
tici ilişkilerini geüştirerek başanya ulaş-
tıklarını belirtti. "Harcadıgı paranın tam
karsılığını istemesi, tüketicinin en doğal
hakkıdır" diyen Boyner, üretici ve satıcı
firmalan da "koşulsuz müşteri mutlu-
c
"Müşteri,
beğenmediği mali
satıcının kafasına
atabilmeli" diyen
Boyner, Beymen'de 4
yıldır uygulanan
"koşulsuz müşteri
mutluluğu"nun tüm
ticaret hayatına
yayılması için
kampanya
başlatılması
çağnsında bulundu.
Koşulsuz Müşteri Mutluluğu
dıtkal lc|ı|l
ftltf Itmtıiıt.
• • te hıtattltrıaıliı
• lıı ı.ktbı bıiar
i 2 a ı ı O l a n B i z l e r
• ıdı. Bıra» " BkM Clıb
r«f|ıaııı ıııbklt cdtrıı.
Beymen mağazalannda "Satılan mal geri
alınmaz" yerine, sattıklan her mali geri ala-
bileceklerini taahhüt eden "Koşulsuz müşte-
ri mutluluğu" levhası yer alıyor.
luğu" kampanyasına katılmaya çağırdı.
Müşterilerinden memnun kalmadığı
malları sorgusuz sualsiz 4 yıl önce alma-
ya başladıklannı belirten Boyner, üst yö-
netim olarak bu tür bir karar almalan-
na karşın kendi iç bünyelerinde bile di-
rençle karşılaştıklannı, tezgâhtann 1 saat
uğraşarak sattığı mali, 1 dakika içinde
geri almak istemediğini vurguladı. Boy-
ner bu arada bazı mağaza yöneticileri-
nin de mali geri almamakta direndikle-
rini ve gerekçe olarak da"Ben Altınyıl-
dız Gnıbu'nun kesesini, onlarıîı parala-
nnı düşünüyorum" şeklınde yanlış bir
görüş üzerinde ısrar ettigini söyledi.
Boyner, müşteri mutluluğuyla ilgili
olarak Amerika'dan şu örneği gösterdi:
"ABD'de 10 yıl kadar önce 2 dev oto-
mobil firması Crysler ve Ford, kıyasıya
bir rekabet içine girdiler. Önce CyrsJer
ön silecekleri gizledi. Bunu gören Ford,
bemen arka cama rezistans taktı. Ardın-
dan Cyrsler iner-çıkar pencere sistemini
getirdi. Hemen ardından Ford FM rad-
yo koydu.» Ama bakolar ki teknoioji ar-
tik çok hızlı ilerliyor, bu isin sonu yok.
Üriinde fark getirmek yetmiyor. Hizmet-
te farkhlıga yonelmenin esas olduğunu,
müşteriyi tatmin etmenin yetmeyip, mut-
lu etmenin de gerektiğini gördüler..."
Beymen'de sattıklan mali koşulsuz ge-
ri almaya karar verdiklerinde önceleri,
"herkes malını eline alır da gelir mi di-
ye korktukiannı" kaydeden Cem Boyner,
ancak Türk tüketicisinin iyi niyetli, prob-
lemsiz ve temiz müşteri olduğunu, kötü
niyetli müşteri sayısının çok azınlıkta
kaldığını belirterek son 4 yılla ilgili ola-
rak şu rakamları verdi:
• Beymen müşterisinin satın aldığı
mali değiştirme oranı >-uzde 3.
• Satın aldığı mali geri verme oranı
binde 2.75. Bu binde 2.75'lik küçük oran
içinde kötü niyetli olanlar beşte bin. De-
mek ki on binde 5 civarında.
Londnı'dafaaliyete geçen EBRD ilk kez eski Doğu Bloku'nda şube açıyor
SSCB'ye
Batı yardıım baııka ile
Sovyetler Birliği'ne yapılacak yardımlan
koordine etmek amacıyla Avrupa İmar ve
Kalkmma Bankası Moskova'da şube açıyor.
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Sovyetler Birli-
ği ve eski Doğu Avrupa ülkele-
rinin Batı ekonomisi ile bağdaş-
tınlması ve komuta ekonomisin-
den serbest piyasa düzenine geç-
melerini hızlandırmak amacıy-
la kurulan "Avrupa tmar ve Kal-
kınma Bankası" (EBRD) Mos-
kova'da şube açıyor. Şube, Sov-
yetler BirliğTne yapılacak yar-
dımlar ile Sovyet merkezi ve 15
cumhuriyetin ilgili makamlan
arasında eşgüdüm sağlayacak.
Sovyetler Birliği ve Türkiye
dahil 38 ülkenin sermaye katılı-
mı ile geçen nisan ayında Lx>nd-
ra'da faaliyete geçen banka
•eski" Doğu Bloku'nda ilk kez
şube açmış olacak. Böylece, Batı
ülkelerinden Sovyetler Birliği'ne
verilmesi öngörülen teknik yar-
dım ve krediler ile özelleştirme,
iş eğitimi, know-how, banka ve
sigortacılık, yabancı sermaye ya-
tırımlan, aynca tarım sektörü-
nün yeniden örgütlenmesi gibi
çok boyutlu konularda karar ve
. uygulama hızlanacak.
EBRD'nin Moskova çıkarma-
smı gerçekleştirmek amacıyla
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakan
Yardımcısı Eroest Obmisky, ya-
nında Maliye, Hazine, Ticaret
bakanlıklanndan 8 kişilik bir
teknik heyetle Londra'da görüş-
meler yaptı. Moskova ve Le-
ningrad'da yerel yönetime ait
bazı hizmet ve sonımluluklarm
özelleştirilmesi konusunda
EBRD ile Rus yetkililer arasm-
da anlaşmaya vanldı.
ABD ve Ingiltere, Sovyetler
Birliği'ne yapılacak yardımdaki
mali katkının arttınlmasını ya-
kında kararlaştırdılarsa da bu-
nun EBRD'nin görev ve sorum-
luluğu ile nasıl bağdaştınlacağı
henüz belli değil. Sovyetler Bir-
liği'nin bankada yüzde 6 payı ol-
masına karşın, bankanın açabi-
leceği kredi miktan 1994 yıhna
kadar yüda 40 miryon ECV (47
milyon dolar) olarak suurlanmış
durumda. Bunun nedeni, ban-
kanın kurulduğu sırada "Sov-
yetler Biriigi'ııin çok partili de-
mokrasi, çoguknluk ve piyasa
ekonomisi kunülannı öngören
serbest girişimi destekleyici bir
siyaset izlemiyor oluşn." Ancak
MARJİNAL MENKUL DEĞERLERDE YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİ
Efe arkadaşına görev verdiANKARA (ANKA) — Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın oğ-
lu Efe özal, eşiyle birlikte ço-
ğunluk hisselerini ellerinde bu-
lundurduklan Marjinal Menkul
Kıymetler Anonim Şirketi'nin
Genel Müdürlüğü'ne çocukluk
arkadaşını getirdi.
Daha önce kamuoyuna yan-
sıyan bilgilerin aksine, Marjinal
Menkul Kıymetlerin Genel Mü-
dürü Mustafa- Derman oldu.
Marjinal'in 8 ağustosta yapılan
genel kurulundan sonra kamu-
oyuna genel müdürlüğe, şirke-
te yüzde 24 oranında ortak olan
Ali Yalıcılar'm atandığı şeklin-
de bilgiler yayıhnıştı. Ali Yalı-
cılar'ın ortaokul mezunu oldu-
ğu, böyle bir işlemin SPK mev-
zuatına aykın bulunduğu, bu
nedenle de Marjinal'in borsa
bankerliği belgesinin iptal edil-
mesi gerektiği öne sürülmuştü.
Ancak şirketin îstanbul Bi-
Efe Özal'ın çoğunluk
•» hisselerine sahip olduğu
¥ Marjinal Menkul
**T Kıymetler'in Genel
Müdürlüğü'ne, Efe'nin
çocukluk arkadaşı olduğu
bildirilen Mustafa Derman
getirildi. Efe Özal'ın,
Marjinal'in başına ortaokul
mezunu AliYahcılar'ı getirdiği öne sürülmuştü.
"\ü>«W
rinci Ticare' Mahkemesi tara-
fından da onayıanan ve şirketin
diğer ortaklanndan Salahsun
Hekimoğlu'nun devre dışı bıra-
kıldığı genel kuruldan bir gün
sonrasının tarihini taşıyan yöne-
tim Kurulu kararında Yönetim
kurulu başkanlığına Efe özal'-
ın, yönetim kurulu başkanvekil-
liğine Mustafa Derman'ın geti-
riimesi öngorüldü. Mustafa
Derman, aynca şirketin genel
müdürlüğünü de üstlendi.
Marjinal'in 8 Ağustos 1991
günü yapılan genel kurulunda,
Efe Özal, Ali Yalıcılar ve Mus-
tafa Derman, daha önce 6 kişi-
den oluşan yönetim kurulunun
3 kişiye indirmiş ve yönetim ku-
rulu üyeliklerine de kendilerini
seçmişlerdi. Şirketin, Efe özal'-
ın kontrolüne geçmesinden ön-
ce hısselerin yüzde 49'una sahip
olan Salahsun Hekimoğlu, yö-
netime alınmamıştı.
Sermaye 1 milyar
Öte yandan, 8 ağustosta ya-
pılan genel kurulda Marjinal
Menkul Kıymetler AŞ'nin ser-
mayesi de 250 milyon liradan 1
milyar liraya çıkanldı. Ortakla-
nn sermaye içerisindeki payın-
da ise bir değişiklık olmadı. Şir-
ketin yüzde 30'u Efe ve Zeynep
özal'ın, yüzde 20'si Mustafa
Derman'ın, yüzde 24'eri Salah-
sun Hekimoğlu ile Ali Yalıcı'-
nın, yuzde l'eri de Haldun Gun-
düz ile Mustafa Kınay'ın üzerin-
de gözüküyor. Salahsun He-
kimoğlu, yaptığı açıklamada
Mustafa Derman'ın üzerinde
gözüken hisselerinde Efe Özal
tarafından kendisinden satın
alınarak Mustafa Derman adı-
na tescil ettirildiğini açıklamış-
tı.
banka başkanı, Fransa Cum-
hurbaşkanı Mitterrand'ın eski
ekonomi danışmanı Jacques At-
taü, bu sımrlamamn kaldırüma-
sı amacıyla G-7 Doruk Toplan-
ösı'nda epey lobi yapüysa da so-
nuç alamamıştı. Bankada top-
lam yuzde 18.5 payı olan ABD
ve Japonya, bu aşamada Sovyet-
ler'e "gereginden fazla" kredi
açılmamasında ısrar etmişlerdi.
Bankanın Moskova'da şube aç-
ması, darbe sonrasında Sovyet-
ler'de devlet yönetiminde köklü
değişime koşut olarak Batı'nm
olumlu bir tutum takındığımn
göstergesi.
EBRD yetkilileri, Sovyetler
Birliği'ne, yaklaşan kış nedeniyle
ivedi yardım gerektiğini, ancak
ülkedeki yönetim düzeninin ye-
niden yapılanması sırasında
"Idmi" muhatap alacaklannın
henüz belli olmadığını söylüyor-
lar. Sovyet merkezi hükümetinin
yetki ve sorumluluklannı büyük
ölçüde cumhuriyetlere devret-
meyi öngören "Yeni Birlik
Planı" halen Moskova'da Halk
Temsilcileri Meclisi'nde görüşü-
lüyor. Planın ilke olarak kabu-
lünden sonra bile, nasıl ve kim
tarafından uygulanacağı belli
değil. EBRD sözcüsü bu konu-
da yoruma gitmeden kısaca,
"Durum geliştikçe banka yöne-
tim kurulu. bankanın stratejisi-
ni yönleodirecektir" demekle ye-
<indi. Banka Başkanı Attali ise
bir mülakat sırasında, "Sovyet
göçmenlerinin Avrupa kentleri-
ne yığılmasını istemiyorsa, Av-
nıpa'nın Sovyetler'e yardım et-
mesi sarttır. Olanak ve seçenek-
ler muazzam olduğu kadar, teh-
like de muazzam. Eğer Sovyet-
ler'i Batı ekonomisi ile, hele Av-
rupa ekonomisi ile bagdaştıra-
mazsak, Sovyetler'de de Arna-
vutlnk'taki gibi halk aniden go-
çe karar verebilir. Ama boyutu
çok daha büyük olur" dedi.
IŞÇEMN EVREN1NDEN
ŞUHtAN KETENCt
Adaylar-Thansferier
Son bir haftanın en canlı gündemi, siyasi partilerin seçi-
me yönelik vitrin aday toplama, transfer çalışmaları, seçim
ittifakları. öyle hızlı, oyle düşünülemeyecek, eşyanın tabia-
tına aykırı gelişmeler oıuyor kı kitlelerin şaşırma, tepki duyma
duygulannı köreltiyor. Siyah beyaza karışıyor.
Hangi partiler 12 Eylül'ün uzantısı? Hangileri Türkiye'de
sivilleşme, demokrasiye geçişi getirecek? Adayların kimlik-
lerine, oradan diğerine geçiş pazarltklarına bakarsanız tab-
to "yok birbirimızden farkımız"a dönüşüyor, ilkesizlik kaliteyi,
kimliği unutturmuş gibi. Vrtrin, gözboyama, tutkular hak edit-
memiş kazanımları getiriyor. Elbette sanatta, spordaki başa-
nya, çeşitli alanlarda elde edilmiş başarılara saygı duymak
politik yaşamda başka alanlarda verilen emeğin karşılığı ka-
zanılmış kimliklere de yer vermek gerekiyor.
Ancak sonuç olarak biz birilerini parlamentoya bizi temsil
etsin diye seçmiyor muyuz? Politikadan, parlamenterlik gö-
revinden bihaber, asla milletin vekili kimliğini kazanamaya-
cak kişiler sadece güzel sesli, güzel yüzlü, ünlü gibi nitelik-
leri ile parlamentoyu dokjuracaklarsa 12 Eylül'ün yarattığı dü-
zen sayesinde kimliğini yitirmiş parlamento nasıl işlev kaza-
nacak? Demokrasiye geçiş sürecine nasıl, ne zaman girile-
bilecek?
Kitlelerin, siyasi partilerin durumu, hele de büyük parala-
rın, pazarlıkların, çıkar hesaplarının öne çıktığı "medya" ka-
muoyu yönlendirme cyunlan ile sağlıklı yorum yapmalan güç-
leşiyor.
Kitlelerin, halk yığınlannın kendi çıkarları doğrultusunda
bilinçli oy vermelerini engellemeye, kafa karıştırmaya yöne-
lik korkunç tuzaklar var
Çalışanlar, emeği ile geçinenler, işçiler gerçek demokra-
siye geçiş sürecini hızlandıracak, çıkariarını koruyacak dü-
zene geçişi sağlamak. siyasete ağırlıklannı koymak üzere na-
sıl oy kullanacaklar? Orneğin işçiler sendika liderlerinin, söz-
de önderlerinin yaptıklarına baksalar, değil çıkariarını koru-
yacak, siyasette ağırlık kazandıracak bir oy gücü kazanma,
oylarını heba etme, haklarını gaspeden siyasal güçleri ikti-
dara getirme noktasında olacaklar. Türk-iş genel kurulunda,
başkanlar kurulunda "ANAP'ı işçi sınıfının düşmanı ilan eden
ve iktidardan düşürmek üzere sürekli eylem" kararlarına kal-
kan parmaklardan, sendika başkanlanndan ANAP adayı ol-
maya bile kalkışanlar var.
Çoğunluk sendika lideri, sendika başkanlan bu furyada mil-
letvekilliği isterisine kapılmış görünüyorlar. Kim yer verirse,
nereden olursa olsun aday olabilmek üzere, ilkesiz, işçi çı-
karları ile tam çelişki içinde partilerin kapılarını aşındınyor-
lar. Bu dönem genel olarak milletvekilliği asla bir siyasal so-
rumluluk, görev olarak değil de sadece çok kolay bir lûks ya-
şam, sınıf atlama olarak görülüyor. Kendi alanlanna gelişme
yollannın tıkandığını, güçleştığini gözlemleyenler, milletvekil-
liliğini bir kaçış ve kurtuluş olarak görüyor. Bu kadar ilkesiz,
bu kadar çok aday furyasının ana etkeni bu. Sendikacılar öze-
linde de gelecek gunlerin sendikacılıkta çok zorlu günler ola-
cağı gerçeğini görmekten, sendika başkanlıklarının rahat kol-
tuklar olma niteliğini yitirmeye başlamasından, tamamen bu
koltuklarda barınamama korkusundan gelişen bir "ne paha-
sına olursa olsun, nereden olursa olsun" milletvekili olabil-
me tutkusu var.
İşçi, emeği ile geçinen insanlar bu tabloda daha demok-
ratik bir Türkiye, daha insanca bir yaşam koşulu hedefleri
için nasıl bilinçli, doğru oy kullanacaklar? Bütün partiler, bü-
tün adaylar şimdilerde demokrasiden, çalışandan, köytüden,
işçiden yana neler neler vaat etmiyorlar ki..
Aslında bütün karmaşaya, vitrine, medya oyunlarına, aday-
ların ilkesizliklerine, siyahın beyaza kanştırılmasına karşın ger-
çekler, bilinçli oy kullanabilmenin ilkelerı değişmiyor. Çalışan-
lar, emeği ile geçinenler, işçiler ne ıstiyor?
En önemli yaşamsal hedef 12 Eylül'ün uzantısı ıktidarlara
son verebilme. Bugüne kadar Özal'da sembolleşmiş olsa da,
büyük reklam harcamaları ile Mesut Yılmaz'la bir başka kim-
likte sunulmaya çalışılsa da, bazı sendika başkanlan ANAP-
tan aday olsa da işçi oyları ANAP'a gitmemelidir. ANAP'a oy
vermemek 12 Eylül'ün uzantısı iktidarlardan kurtulmaya yet-
meyecektir. 12 Eylül'e özel konumları gereği karşı çıkan, an-
cak en az ANAP iktidarlan kadar 12 Eylül'ün uzantısı olma-
ya aday siyasi partiler ne yazık ki çoğunluktadır. Bir de koa-
lisyonlarla aynı işlevi üstlenecek konumda olan siyasal par-
tiler var.
Türkiye gerçeğinde 12 Eyiül uzantısı iktidarlardan bu se-
çimle kurtulunamayacağını herkes biliyor. Bu seçimlerde he-
deflenen en önemli aşama, gerçek demokrasi yolunun açı-
labilmesidir. Çalışanlar, işçiler için de gerçek sosyal demok-
rat partilerle organik bagı kurabilmeyi getirecek koşulların
oluşması. Seçimlerden sonra iktidara gelecek siyasi parti ya
da koalisyon partilerinin bu düzende iktidarda kalmaya kal-
kışmayacak özveriyı gösterebiiecek nitelıklerı olması gere-
kiyor. Seçim nutuklarında söz verildiği üzere, bu anayasaya
ve yasalarla yapılmış seçim sonuçlarını sadece seçim hükü-
metleri olarak değerlendirmeleri zorunluluğu bulunuyor. Ana-
yasa ve yasalardakı yasal düzen değiştirilip, daha demokra-
tik bir seçim sistemi içinde yapılacak ikinci bir seçim ancak
Türkiye'de 12 Eylül uzantısı iktidarlara son verebilecektir.
Çalışanların, işçilerin gerçek çıkarları doğrultusuda sos-
yal demokrat partilerle organik bağ içinde, siyasi partiler ve
iktidarlara ağırlıklannı koyabilmeleri ise ancak o koşullarda
gündeme gelebilecektir. Bu tabloda hangi partiye oy veril-
mesi gerektiğini bulmak, en azından hangi partilere asla oy
verilmeyeceğinı görmek bütün yanıltıcı tablolara rağmen o
kada da zor degildir.
Otomobil sektörü
açık politika istiyor
tZMİR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — 60. Uluslararası Iz-
mir Fuan etkinlikleri kapsa-
mında tZFAŞ tarafından dü-
zenlenen "Çağı Aşan Sektör:
Otomotiv" paneli dün Ismet
Inönü Sanat Merkezi'nde yapıl-
dı. Bülent Tanla'nın yönettiği
panelde sektörün çeşitli sorun-
lan tartışıldı. Sanavi ve Ticaret
Bakanlığı Sanayi Genel Müdü-
rü Mustafa Taşan, bugün sek-
törün beklenen, özlenen geliş-
meyi göstermediğini, sektörün
tümüyle iç pazara dönük oldu-
ğunu söyledi. Bugün Türkiye'-
nin taşıt parkının 2 milyon 300
bine ulaştığını anımsatan Ta-
şan, "Türk tüketicisinin isteği
ciddiye alınmadan üretim yapd-
dı. Tuketici de at arabasından
indigi için ne istedigini bilmi-
yordu. arabadaki tıkırülan nor-
mal sayıyordu. Tuketici bilinç-
lendi ve zaman içinde ithal
iiriinlere yoneldi. İthal arabala-
rın payı yüzde 5'ler seviyesin-
deyken 1990 yılında yüzde
28lere yükseldi. Servis ve yedek
parça korkusu da giderek azal-
maktadır. tthalattan da Türk
üretkileri müşteki görunmuyor,
onlar da ithalata soyundu.
Bundan müşteki olan yan sana-
yiciler olacaktır" dedi. Taşan,
"yerli sanayi arzu edilen hedef-
lere ulaşıncaya dek ithalata sı-
nırlamalar getirilmesini gerek-
li gördügünü" sözlerine ekledi.
General Motors'un ürettiği
Opel Vectra'nın Genel Müdurıi
Had Nasif de ABD ve Avnıpai
da otomotiv sektörünün içine
girdiği kriz ve gündeme getiri-
len cıkış yollan konusunda bügi
verdi. Nasif, Avrupa ülkelerin-
de ithalata getirikn sınırlama-
ları anlatırken "Türkiye'de ne
yazık ki herhangi bir kısıtlama
yok. Neden burada çeşitli yatı-
rımları olmayan firmalara
Türkiye sınıriamalar koymn-
yor? Yaünmcılan teşvik etmek
için bunları konımanız lazmı.
Bu konudaki göriişlerimiz sır
değil, Sayın Özal'la bile
görüştük" dedi. Nasif, hükü-
metten beklentilerini "önceHkle
gerçek, açık seçik, en az 5 yıl-
lık bir otomotiv stratejisi" di-
ye özetlerken çevre kirliliği ko-
nusunda da denetim sistemi
oluşturulmasının önemini vur-
guladı.
Renault Mais Genel Müdü-
rü Ateş Ünal Erzen konuşma-
sında, "seçimden sonra gelecek
dönemde istikreriı bir politika
izlenmesi durumunda" otomo-
bil talebinin 1994'te yılda 500
bine, 2000 yılında da 700-800
bine ulaşabileceğini söyledi.
Erzen, Türkiye'de yatırım
yapmaya hazırlanan bazı fir-
malardan da söz ederek "2 ye-
ni firma gelmek üzere. öyle bir
super teşviklerle gelmek üzere-
ler ki sormavın gitsin. 3 sene-
dir de arsa anyoriar, en batakçı
kooperatifleri geçtiler" diye
konuştu.