Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EYLÜL 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
TÜSİAD'da Yılmaz.
(Baştarafı I. Sayfada)
Neden böyle bir yaklaşımı benimsemiştir
Sayın Yılmaz? Benimsemek zorunda kaldı-
ğı da söylenebilir mi?
Bu soruların karşılıklanna eğilmeden ön-
ce, ANAP Genel Başkanı'nın kabullendiği
hata ya da başarısızlıklara kısaca değinmek
isteriz. Bunları üç bölümde topladı:
— Fıyat istikrannı sağlamakta, enflasyonla
mücadelede başansız kaldıklannı özellikle
vurguladt. Ve beş yıl içinde, "ekonomkte
başka bozukluklara yol açmadan, tedrici bi-
çimde enflasyonu yüzde 10'lara indirecekle-
ri"ri\ söyledi.
— Türk ekonomisinde yapısal değişimi ge-
nel çizgileriyie başardıklannı, ancak bunun
kurumsallaştınlmasırKla başansız kaldıklannı
beiirtti.
— Başanya tam olarak erişilemeyen bir
başka alanın özelleştirme olduğunu vurgu-
ladı. Bu açıdan hedeflerini şöyle belihedi: En
geç ûç yıl içinde tûm KİT'lerin özelleştirilme-
si... Bugüne dek özelteştirmeyi bir teknik iş
olarak görmelerinin bir hata olduğunu, bu-
nun çözümünün altında siyasal karahılığın
yattığını beiirtti.
— Ekonomik kararlann alınmasında dört
ilkenin altını "aynmcılık yapmamak", "ma-
kabie şamil karar aimamak", "karatian diya-
logla beliıiemek" ve "süreklilik" diye çizer-
ken, bu açılardan geçmişte yaptıklan hata-
ların yinelenmeyeceğini söyledi.
Hatalan kabul etmek kuşkusuz olumlu bir
aşamadır. Ancak hatalardan gerekli dersle-
rin çıkanlıp çıkarılmadığı, uygulamada bu
derslerin ışığında yürünüp yurünmeyecegi
de bir başka önemli konudur.
Oemin sorduğumuz sorulara gelince...
Bize göre Sayın Yılmaz'ın, Özal-ANAP ik-
tkJannın bazı hatalannı kabullenmekten baş-
ka caresi yoktu. Bunu böylesine açık bir dil-
le yapabilmesi, kendisi açısından akıllıca bir
seçim taktiğidir aynı zamanda. Böylece "gü-
nah çıkarırken", günahın asıl sahibiyle, ya-
ni Sayın Özal'la da kendi arasına ince bir
mesafe çektiği kanısındadır.
Mesut Yılmaz'ın hataları kabullenmeden
"yeni" gözükmesi de herhalde olanaksızdır.
Peki, ya inandırıcı olabilmesi...
TÜSIAD platformundaki alkışların bu ko-
nuda bir ölçü olarak kabul edilmesi yanıltıcı
olabilir. Çünkü geniş kitleler sandığın başı-
na giderken, Yılmaz'ın "geçmişte hata yap-
tık, beş yılda enflasyonu yüzde 10'lara
indireceğiz" demesinden çok, sekiz yıl ön-
ce haika yüzde 10 enflasyon sozü verip, onu
bugün yüzde 60'lara tırmandıran bir iktidarı
ve Turgut Özal adını anımsayacaklardır.
Bu nedenle, bu taktiğin geniş seçmen kit-
lesi üstünde etkili olabilmesi güç gözüküyor.
Başbakan Yılmaz, konuşmasına iyi hazırlan-
mıştı. İlgiyte izlendi ve etkili oldu. Partisinin
geleceğe yönelik mesajını yalın bir dille ver-
di. Çoğuicu demokrasiden, hoşgörü ve di-
yalogdan, büyük bir uzlaşma arayışından, si-
yasal katılımın tam anlamıyla gerçekleştiril-
mesinden, dünya yeni bir yüzyıla doğru gi-
derken degişim rüzgânnı yakalamaktan söz
etmesi yerindeydi.
Ancak, konuşmasını bağlarken mitolojıden
vermiş olduğu örnek, gerçekten hiç yakışık
almadı. Sayın Demirel'in adını anmaksızın,
onun hakkında "ağzı kanlı kurt" benzetme-
si yapabilmiş olması ve bu talihsiz benzet-
menin kimi işadamlarınca alkışlanabilmesi
hoş olmadı.
Konuşmasının genel havasına da kam-
panyada sergilemeye başladığı hırçınlıktan
uzak üsluba da ters düştü bu benzetme.
Geçmişin hatalan, hatalan görmek, kabul-
lenmek ve onlardan ders çıkarmak...
Demek ki kolay olmuyor.
;
Lojman cînayeti' büytiyor
ANIDEGİL Y4ŞAM
Oktay Akbal
8.000 tira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Tûrkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbut
ÖöeneU göndcriimez.
BAŞKENT
İMLEBİ
Müşerref Heldmoflo
8.000 Ura (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan TUrkocağt
Cad. 39-41 Cağaloğbt-lsumbul
(Baştarafı I. Sayfada)
Muhyettin Mutlu ve Mehmet
Emin Seydagfl'in oğullan Anka-
ra Emniyet Müdttrü'nün, "cina-
yetin çözümüne yaklasıldığı"
açıklamasının ardından kaybol-
muşlardı. Çocuklann daha son-
ra PKK tarafından kaçınldığı
bildirilmişti. Ankara Emniyet
Müdürlüğü'nden bir yetkili de
olayın faillerini aradıklannı be-
lirterek "Sayın Gttngör'ün gen-
cecik çocugunu ötdürdüler. Ben
olayın failini bulamadım. Erol
Güngör'ün evine gidip basın
mensuplarının önünde şov
yapamazdım" dedi.
SHP Izmir Milletvekili Erol
Gitngör, dün basın mensuplan-
nı ve olaya ilgi gösterenleri evi-
ne davet ederek cinayetle ilgili
kuşkulannı dile getirdi. Basın
mensuplarına cinayetin işlendi-
ği evi ve polis tarafından koru-
nan bölgeleri gezdiren Güngör,
evinin etrafındaki sokaklarda üç
özel koruma kulübesi bulundu-
ğunu anlattı.
Güngör, polisin, 2.5 ay bo-
yunca, cinayetin bir kadın me-
selesi yüzünde isleneceğini düsü-
nerek zaman kaybettigini belir-
tirken, "Cinayeti ya milletveki-
li, ya milletvekili yakını ya da
polis isledi. Stradan bir kişinin
bn lojmanlara girebilmesi ve ci-
nayet işlemesi mömkün degil"
dedi. Kendüeriyie iigili Güngör'e
ihbar mektubu gönderilen eski
Ankara, yeni Antalya Valisi Saf-
fet Ankan Bediik, eski Emniyet
Genel Müdürü, yeni Edirne Va-
lisi Necati Bilican ve eski Içisle-
ri Bakanlığı Müsteşarı Vecdi
GönüTe cinayet hakkında bilgi
vermeleri için başvurduğunu
söyle>'en Güngör, bu kişilerden
yanıt alamadığını söyledi. Cina-
yet gecesi lojmanlan koruyan
polis ekibinin basındaki komi-
ser Ethem Cennet'ten de şüphe-
lendiğjni dile getiren Güngör,
"1.5 aydan bu yana Ankara Em-
niyet Müdürtügü'ne bu kisiden
şiipbeiendiğiıni soylüyorom. Ba-
na, 'O dengesiz birisidir' diyor-
lar. Bu özttr mü. kabahat mi?
Milletvekili lojmanlannj konı-
yan bir kisinin dengesiz oldugtı
söyleniyor^' diye konustu. Oğlu-
nun bir spor turnuvası dışında
sürekü Ankara'da olduğunu da
kaydeden Güngör, aşk dediko-
dulannın geçerli olmadığnıı, po-
lisin bu konuyla ilgılenerek ge-
reksiz zaman kaybettigini belirt-
ti. Maliye Bakanı Adnan Kah-
veci'yle ilgili dedikoduyu SHP
milletvekili Aytekin Kotil'ın or-
taya aitığını, ancak Kotil'in bu
durumu ilgili mercilere iletmedi-
ğini de kaydeden Güngör, "Ken-
disi, bu dedikodulan savcıya büe
bildirmeyerek görevini yerine ge-
tirmemiştir. Bu dedikodulara
inandıgımı söyiemiyorum, ama
bunlann soylenınesi gerek" di-
ye konuştu.
Erol Güngör'iin oğlu Musta-
fa Güngör'ün bir aralık Kahve-
ci'nin eşiyle bir Jiskisi olduğu
dedikodusu da cinayetten sonra
çıkmıştı.
Cinayetin ardından 23 saat
geçtikten sonra, ateşli silah kul-
lanıldığının anlaşıldığuıı belinen
Güngör, şunları söyledi:
"Cinayetin islendiği gece
mehtap vardı. Her şeyin çok
açık biçimde göriilmesi gerek.
Evimin 15-20 metre Uerisiude
Namık Kemal Zeybek oturuyor.
Burası 24 saat polis tarafından
korunuyor. Onun yanında Ke-
maJ Birlik oturuyor. Veğeni Na-
im'in her türlü olaya kaüldıgı bi-
liniyor. Seydagil'in evi tam kar-
şunızda. Sonradan Muhyettin
Mutlu 2. caddede oturdugun-
dan, bu evi atlama lahıası ola-
rak kullanmış olabüirkr. Kuşku-
lanm vardır. Ankara Emniyet
Müdiirii'nttn 14 ağustosta An-
talya'da Mustafa Güngör cina-
yetiyle ilgili olarak yaptığı,
'Çember daraldı, olaya çok
yakınız' açıklamasının ardın-
dan, çocuklan PKK ya katıldı
veya kaçınldı. Muhyettin Mut-
lu ve Mehmet Emin Seydagil,
beni aradıklannda, polis* bilgi
vermelerini ve dokunulmazlıkla-
nnın kaldınlmasını talep etme-
lerini önerdim. Polise bilgi ver-
diklerini zannetmiyorum. Evi-
min bir üst sokağında oturan
Abdülkadir Aksu, Mehmet Ke-
çeciler'in evi 24 saat polis tara-
fından korunuyor.
Cinayet iddialannın bu kadar
üzerinde yogunJafügı Mohyettin
Muthı konujiındaki kaygıfammı,
Vefa Tanır aracüıgıyla Süleyman
Demirel'e bildirdim, sonra ken-
dim mektup yazdun. Buna kar-
şın kendisi Billis 1. sıradan aday
gösterildi. Süleyman Demirel'i
bu nedenle ayıphyorum."
Kotil'in sözleri
Kotü de Erol Güngör'ün suç-
lamalarına karşılık telefonda
Cumhuriyet'e şu bügileri verdi:
"Kesinlikle ben böyle bir $ey
söylemedim. Ankara'daki poli-
se de tetefon açarak hiçbir bil-
gim olmadıgını, lojnunlarda
çok az kaldığımı, olay günü de
Çeşme'de bayram tatilinde Tur-
baa Oteli'nde Kaya Erdem'le
biriikte oldugumu söyledim. Po-
lis, 'Ne tür dedikodular
dolaşıyor' dedi. Ben de 'Kadın
lafı, hatta MİT lafı geçti, ama
hiçbiriyle ilgili bir açıklama ya-
pacak durumda değüim' dedim.
Ben baskasının iffetiyle oynar
mıyım? Adnan Kahveci'nin ne-
rede oturduğanu bile bilmem,
kansını da tanımam.
Antalya Valisi Saffet Ankan
Bedük, Erol Güngör'ün basın
toplantısında kendisinden de
söz etmesine çok sert tepki gös-
terdi.
Projeleriniz
Bu Kutuda Kalmasın
KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÎ SANAYİCİLER
GENÇ MÜTEŞEBBİSLER
• İLERİ TEKNOLOJİYE dönük bir projeniz varsa,
• Bilimsel ve Teknolojik gelişmelere açıksanız,
• 2000'li yıllann Büyük Sanayi Ülkesi Türkiye'de aktif olmak isterseniz.
BİZE GELİN
İTÜ - KOSGEB TEPÎNOLOJİ GELİŞTİRME MERKEZİ
Müteşebbis ve sanayicilerimize bilgi ve destek sağlamak amacıyla
İSTANBUL TEKNİK ÜNÎVERSÎTESİ ve KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ SANAYİ
GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI
işbirligi ile kurulmuştur.
PROJELERINİZ, YENİ FİKİRLERİNİZ KAĞIT ÜZERİNDE KALMASIN.
EKONOMİDEKİ YERİNİ ALSIN.
HALKBANK
TÜRKİYE HALK BANKASI
KÜÇÜKveORTAÖLÇEKLİSANAYİCİNİNHİZMETİNDE
I.T.U./KOSGEB
TEKNOLOJÎ GELİŞTİRME MERKEZÎ
"Türk Sanayine Teknoloji Desteği"
I.T.Ü. Kampüsü, Ayazağa /İSTANBUL
Tel: 185 05 00 (6 hat) • Faks: 176 68 09
GÖZLEM
UĞURMUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
edilmesi haJinde bankanm 31.12.1989-31.51992 tariHeri arasmda
attematifnet faiz geliri 64.2 milyanbilahare kabul edilen değişik-
liğe göre tahsil edilmesi halinde ise 25.8 milyar lira olmaktadır.
Bu durumda, Tekfen'in ödeme planında önerdiği değişikJiğin ka-
bul edilmesi ile banka, 31.12.1989-31.5.1992 tarihleri arasında
38.4 milyar lira altematif gelirden mahrum kalmtşür.
Nasıl bir anlaşmaymış bu?
Anadolu Bankası'nın Büyükçekmece Mimar Sinan köyün-
deki 18 parçalık arazisi 1&87 yılında Tekfen'e 35 milyar 651 mil-
yon liraya satılmış, Anadolu Bankası da sonradan Emlak Ban-
kası ile birleşmiş.
Serbest piyasa ekonomisinde bunlar doğal. Alan razı, ve-
ren razı', size ne, bize ne?..
Size ve bize ne, ama gelin şu dosyaya da kısaca göz atalım;
belki liberalliğin anlaşılması bakımından öğretici olur.
Anadolu Bankası ile Tekfen, 31.12.1987 günü sozleşme im-
zalamış; bu sözleşmeye göre bu 18 parça gayhmenkui 35 mil-
yar 651 milyon 430 bin TL'ye satın alınacaktır, ama bu para dört
yıl içinde taksit taksit ödenecektir.
Banka, Tekfen'in ödediği taksîtler karş/lığında Tekfen aöma
devlet tahvili veya Hazine bonosu alacak; bu menkul değer-
ler, bankada emanet olarak alıkonacak; bu tahvil ve bonola-
nn faizleri de arsa bedelinin tümüyle ödenmesinden sonra Tek-
fen'e ödenecektir!
Ne kadar bu faiz geliri? 10 milyar 659 milyon 519 bin TL.
Tekfen, banka arazisini taksitle alıyor; her taksit dilimi için
ödeyeceği paranın faizi de borcundan düşürülüyor.
Tekfen'in bu taksitli satış nedeniyle faiz ödemesi gerekirken
Tekfen'e banka, faiz ödüyor.
Tekfen, taksitleri ödeyemiyor. Bunun üzerine bankaya yeni
bir ödeme planı sunuyor. Bu ödeme planı da bankaca kabul
ediliyor.
Başbakanlık Yûksek OenetJeme Kurulu raporunda şöyle 'aJ-
ternatif hesaplaf yapılmış.
Deniyor ki:
—Banka, bu paralan kısa vadeli kredUer için kaynak kullan-
saydı, faiz tutan 74.9 milyar;
—Arsa bedelinin her ay bankaya yatınlması ve faiz uygula-
ması halinde 34.9 milyar altematif gelirden mahrum kalmıştır.
Cumhurbaşkanı'nın oğlu Ahmet Tevfik Özal, İstanbul'da Tek-
fen villalarında kiracıdır. Tekfen, her halde, Ahmet Tevfik Özal-
dan büyük bir kira bedeli de almaktadır.
Kira bedellerinin banka faizleri de arsa bedetinden düşürû-
lebilırdi, neden akıl etmemişler acaba?
• * *
Bir başka arazi dosyası da İstanbul Pendik'ten.
Pendik'te SAGEB (Savunma Sanayiini Geliştirme ve Destek-
leme İdaresi Başkanlığı) adına havaalanı yapılmak üzere bü-
yük arazifer kamulaştırılmış. Paralar ödenmiş; sonra da bu ka-
mulaştırmanın 440 dönümlük bölümünden vazgeçilmiş ve ye-
ni kamulaştırma kararları alınmış.
Ek kamulaştırma ve vazgeçme kararlannda görevli komis-
yon karan alınmamış. Kararlar, bakan onayına da sunulmamış.
Konu, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'na bağlı Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğû teknik komisyonlarında görüşülmüş, o kadar.
"Kamulaşüntan ve sonradan vazgeçilen araziye bitişik yerierde
kimlerin fabrikalan ve işyerferi var" sorusunu sorduktan sonra,
başka sorulara geçelim:
Maliye ve Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun Arsa Ofisi Ge-
nel Müdürlüğü'nün -Pendik dosyası başta olmak üzere-oteki
işlemleri hakkında düzenlediği raporlar ne oldu? Bakan Kah-
veci, milyarlık araziler ile ilgili bu raporları neden bugüne ka-
dar işleme koymadı? Altı aydır neden bekliyor bu dosyaiar? Ne
gibi bir dokunulmazlığı var Arsa Ofisi Genel Müdürü Özal Bay-
sal'ın adının 'Özal' olmasından başka?
Buyurun Kahveci, önce patent olayı, sonra tekstil kaçakçılı-
ğı ve şimdi de Arsa Ofisi ile ilgili 'sümenalt edilmiş' raporlar...
Göpeviıtıiz Yazmak(Baştarafı 14- Sayfada)
Berlin duvarı yıkıldı, ama yeni duvarlar örmekten geri kalmıyor-
lar' Merih Çimenciler'in Ida'dan esinlenen yeni bale çalışmasını
da coşkuyla bekliyorum ben ida'nın geçmişinde ne>güzel dans*
lar var kimbilir; tanrılar, tannçalar, çobanlar, sankızlarla yüzyı-
llar dans ediyor! Ikibinli yıllara doğru da bir Türk-Yunan dansı!
Tasan gerçek/esirse güzel bir selam dünyaya. Tasarının gerçek-
leşmesi için tüm olanaklan zorlamak gerekir bence.
Bergama müzesini çok severim Bahçesi başka güzel, saloo-
ları topraklanmızdaki uygarlıkları sergiliyor Kapıdaki heykel in-
sanı sasırtıyor, yüzlerce yıl öncesinden gülümsüyor, ama çağdas
çizgilenyle gelecekten bir haberci gibi! Onca kartpostal arasında
onu bulamadık. belki de en çok o satılıyor. Müze görevlileri yan-
daki pavyonu da gezmemizi önerdiler. Hakları var, bir halı cenne-
tine daldık orada. Daha önce neden gezmemişim acaba? O halı-
ları. kilimleri. heybelerı dokuyan elleri sevgiyle selamladık Ama
mankenler karşısında biraz durakladık doğrusu. Bergamalılar
oylesine çîrkin, öylesine şişman olabilir mi''
O güzel halıları. kilimleri seyrettikten sonra bir Bergama kilimi
almak geldi içimden. Bazilik yakınında eski bir dostun dükkânına
girdik. Müzedekı kilimlerden sonra yenileri beğenmek guç der-
ken şaşırdık. Bergama köylerinın kızları ninelerinden geri kalmı-
yor, güzel kilımler ve halılar üretmişler. Seçim kolay olmadı doğ-
rusu! Bahçede hangi çiçeği koparacağına karar verebilir mi irv
san. Avnı Ernir in dükkânı da bir çiçek bahçesi. Italyan fılolojisi
okuyordu, yarıda bırakıp bu bahçeye dalmış çalışıyor. Bahçesini
de çok seviyor. Yeni halılar gösterdı bize. Yeni Bergamaları Ital-
yanlar çok seviyor. çok alıyor, modern eşya ile kullanıyorlarmış.
Güzel bir pembesi var, Bergama tapınağında bir akşam saatini
yansıtıyor Pembeler, maviler derken saatler geçiverdi. Oysa Ko-
zak yaylasında çay içmeyi düşlüyorduk!
Yaylada camları koklamayı çok severim ben. Bu kez o yeşil
soluğu almadan dönüyorum başkente. Çamlara selam! Bir selam
da Bergama Beledıye Başkanı'na. Bergama'da yerel seçimleri
uzun suredır ılk kez SHP kazanıyor. Belli bir değişiklik, bir geliş-
me var. Yûzü gözü açılmış, gülmüş gibi. Ancak belirtmek zorun-
dayım, kimi çirkinlikler de haylı sırıtıyor. O güzel halıların. kilim-
lerin dokunduğu, o güzel tiyalronun, tapınağın eteğinde, müze-
sinde onca guzelliğin sergilendiği bir ilçede otobüs duraklan-
ndaki koyu pembe-sarı koruganlar göze çok batıyor. Kimi apart-
manlar ilçenin siluetini çok bozuyor. Bergama'yı çok sevdiğim
için eleştiriden geri kalamıyorum. Bergama'nın görkemli yanı-
nda aynntı diye düşünülebilir bunlar. Ancak bütünü de ayrıntılar
oluşturmuyor mu? O renklerin bir özelliği var mı bilmem, ama o
güzel halıları, kilimleri dokuyan ellerdeo renkleriyan yana getir-
mezdi bence.
Görevimiz yazmak.
Sıra Neden Bozuluyor?
(Baştarafı 2. Sayfada)
Sayın Prof. Bedia Akarsu,
"Çağdaş Felsefe" adlı
yapıtının Hegel'e ayrılmış
olan bölümünün bir yerinde
şöyle diyor: "Hegel'in kendi
felsefe sistemini mantık olarak
adlandırması, diinya görüşü ile
bağlantılıdır. Evrendeki bütün
olayların mantıksal bağlantı-
larını ortaya çıkarmaktır. He-
gel'in istediği. Çünkü Hegel'in
başlıca savlarından biri de bu
evrendeki sınırlı olaylar ara-
sında gerçekten mantıksal bir
bağiantının bulunduğu düşün-
cesidir. Bu e> rende kör bir rast-
lantı \oktur. ancak mantıksal
gelişmeler vardır."
Rakısını bitirdi.
- Dostum. sövlediklerimın
doğru olup olmadıgını bir
yana bırak. beni anlamağa
çalış! Mantıksal gelişme ile
olavlar arasındaki koşutluk
yişle kendi mantığımızı, He-
gel'in dediği Evrensel
Mantık'la karıştırmaktan.
Nedir Evrensel Mantık? İkide
bir kendi mantığımız
sandığımız birşey.
Söylediklerini anlar gibiy-
dım. Ama onun bu görünüm
içindeki durumu gereğince
ortaya çıkmıyordu.
- Sen ne diyorsun günü-
müzdeki ulusçu'luğa diye sor-
dum.
Gani Girgin:
- Ne ulusçuluğu. diyerek
kızgın kızgın baktı yüzüme.
Irkçıhk desen daha yerinde
olur. Felakete gidiyoruz, kan
dökülecek.
- Demin söylediklerinle
bunlar... diye bir söze baş-
lamıştım.
Gani Girgin kesti sözümü:
- Bir yerdeki ulusçuluk,
başka yerlerdeki ulusçulukları
dahası mantığın önceliğı görü- kışkırtır. Yetmiş yıl sosvalizm
şü ile Hegel. tarih karşısmdaki içinde yaşamış birtakım ülke-
lerde tarihsel gelişim sjrasının
bozulması değil beni ilgilendi-
ren çünkü o sıra akhmızın
tembellik uykusudur olay-
ların kendisi. Din savaşlannı
«KOSGEB» SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞININ İLGİLİ KURULUŞUDUR.
davranışımıza mutlakçı bir
güç bağışlamıştır sanki ve o
gün bugün. bu üstüniük du>-
gusundan kimse kurtula-
mamıştır. İştc sıra bo/ulunca
düştüğümüz şaşkınlık. ola\-
lann manıığımızı dinleme-
mesine du\ulan kızgınlıktan
kaynaklanıjor. Başka bir de-
da bekleyebiliriz. Sakın şaşır-
ma!
Sonra uzun bir sessizlik
oldu aramızda.