Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
=-r&& CUMHURÎYET/16 HABERLER 27 EYLÜL 1991
SECIM '91
DYP lideri Cumhuriyefin sorulannı yanıtladı
Demirel:Ozal sirkatini söyltiyor
AHMETTAN
ANKARA — Vakit geceyansı, çok yo-
ğun bir gıinün sonu. Ama Süleyman De-
mirel'in gözkrinde yorgunluğun en kuçük
bir izi yok.
Kararh, inançlı, keskin bir tonda ko-
nuşuyor, zaman zaman sözlerini yumru-
ğunu veya başparmağını teybin pır pır
eden kınnızı ışıgma doğru uzatarak ta-
mamhyor.
Demirel, otuz yıl kadar önce siyaset
sahnesine çıkağı kilosunu korumayı sür-
dürüyor. Yüzündeki çizgiler ve saçlarımn
beyazı dışında saçı başı da aynı. Yılların
Demirel'e tek etkisi mücadele ve iktidar
olma azmini bileylemek biçiminde orta-
ya çıkıyor.
Yaklaşan sandık, bu azmi daha da kes-
kinleştiriyor.
Deinirel'in öteki liderlerden yalnızca
belki Bülent Ecevit'e olan bir üstünlüğü
var: "Scçim deneyimi."
Demirel, 1965 yıhndan beri genel baş-
kan olarak genel seçimlere girip çıkıyor.
(Ecevit'in genel başkanlık sıfatı ile seçim-
lere katılması daha sonraki yıllar.)
"20 ekim sandıgı" dediği seçimlere 3.5
hafta kala Demirel'in sorulanmıza verdiği
yanıtlar şöyle:
— Solun parçalanmışlıgından şikâyei
ediliyor, söz ediliyor. Sağda da böyle bir
parçalanma var. Fakat siz sagın parcalan-
raası iizerinde fazla durmuyorsunuz ko-
nuşmalannızda. Buaun aedeai, jakınma
üzerine siyaset bina etmek istemeyişiniz-
den mi, yoksa sağ her halükârda iktidar
olnr, düşuncesinden mi kaynaklanıyor?
DEMİREL — Bence sağ veya sol par-
çalanmıştır demenin hiçbir anlamı yok.
Siyaset parçalanmıştır. Taban parçalan-
mıştır. 12 Eylül Türkiye'de siyaseti par-
çalamıştır. Siyaseti yapılamaz hale getir-
mek, 12 Eylül'ün elindedir. Çok partili si-
yasaJ yaşamı içinden çıkılamaz hale getir-
mek hedeftir. Bakın, 1983'te çok partili
döneme geçerken bile güdüm söz konu-
sudur. Sen sağı, sen de solu temsil et, sağ
iktidar olsun, sol da denetim yapsın. Si-
yaset, serbesiyete dayanır. Bu serbesiyet
değildir, kumandadır. O yüzden de zaten
1983 rejimi demokratik rejim sayılamaz,
güdümlü bir rejimdir ve ülkeyi içinden çı-
kılamaz duruma getirmiştir. Şimdi bizim
20 Ekim sandığından beklediğimiz, bu gü-
dümlü rejimin tamamıyla tasfiyesidir.
— Koalisyon çıkarsa da bu tasfiye iş-
lemi yine gerçekleşebDir mi?
DEMİREL — Koalisyon çıkarsa, 20
Ekim sandıgı bence 12 Eylül sonrası 1983
rejiminin tasfîyesi gibi bir hedefi ortadan
kaldınr. Türkiye'de her şey ortada kalır.
— O zaman Sayın Başbakan'ın 1993
veya 1994'te tekrar seçim olur, tahmini
herhaJde çıkacak. Koalisyonla yüriimeye-
cefini Başbakan'ın kendisi de ifade etti-
ğüıe göre. 12 Eylül'ün tasfıyesinin tamam-
lanması için yeni bir seçim zonınluluğu
ortaya çıkar mi?
DEMİREL — Evet, biliyorum. Aslm-
da olay şudur. Tabii ki 20 Ekim sonrası-
nı şimdiden tahmin edip, ona göre paça-
lan şimdiden sıvamaya gerek yok. Ben
inanıyorum ki halkımızın sağduyusu 20
Ekim sonrasındaki rejimi açıkta, boşlukta
bırakmayacaktır. Şimdi bugünkü anket-
lere bakarak parçalanmışlığı sandığın de-
vam ettireceğini sanmıyorum. Sandık, bu
parçalanmışlığı tasfiye edecektir. Türki-
ye'de bir bütünün birçok parçası var, hiç-
bir parçası işe yaramıyor. Bu devam ede-
mez. HaJktır parçalanan. Ne sağ ne de
sol. Halk bir depolitizasyona, bir zihin
kargaşasma götürulmüştür. Halk doğru-
ları öğrenmekten mahrum bırakılmıştır.
Sanıyorum ki, 20 Ekim sandıgı ülkedeki
vatandaşlarımızın kendi zihinlerini de bir
aydmlığa kavuşturmalanna yardımcı öla-
caktır.
— Bu görüntünün saguklı bir hale gel-
mesi için o zaman sandıkta bütünlügün
mii saglanması gerekiyor?
DEMtREL — Sosyal hadiseler canlı
vücut gibidir. Nasıl insanın sol kolu has-
ta olup yatağa düşerse. Sadece insanla
sosyal hadiseler arasında şu vardır. lnsan
yatağa düşer kalkamaz, sosyal hadiseler-
de teslimiyet yoktur. Sosyal hadiseler ge-
riye doğru işlemez. Kendi kendisini sistem
Anayasa değişikliği Bizim
yeterli çoğunluğumuz dahi olsa
kendiliğimizden bir anayasa
değişikliği yapmayız. Bunu
Mecîis'in içindeki ve dışmdaki
muhalefeti, meslek kuruluşlarım,
üniversiteyi, basını çagırarak
daha çok katılımcılığı ihya etmek
suretiyle halkın çoğunluğunun
beriimseyeceği bir dokümana
Türkiye'yi kavuşturmak için
adım atarız. Konsensüs ararız.
Güneydoğu'da Devlet
caydıncılıgını yitirmiş, kanun
hâkimiyetini tesis edememiş ve
bir eşkıya türemiş, bu eşkıya
halkı kınp geçirmiş, devletin
güçlerine de büyük zarar
vermiştir. Akşam olunca devlet el
değiştirmektedir. Halk el •
değiştirmiştir. Gündüz devlet /
vardır, gece yoktur. Gece başkaL,
güçler vardır. Devlete saygınlık ı
getirmek lazımdır. k
içerisinde düzelteTek işler. Olaylar bula-
nacak kadar bulanmadıkça durulmuyor.
Bence bu bulanma durgunluğa dönüşe-
cektir.
— Bir de Sayın Özal "1980 öncesinde
ülke felaketegitti" diyor. "Fazla zengin-
lik, Saddam'ı şımarttı" diyor. Bu üslup,
Kenan Evren'in konuşraalannı da andı-
nyor deniliyor. Siz ne dersiniz?
DEMİREL — tpe sapa gelmez laflar
bunlar. "Zenginlik Saddam Hiiseyin'i şı-
marttrysa, Turkiye fukara mı kalsm" der-
ler adama. Sonra Türkiye'nin zenginliği-
ni istemek ve bunun için gayret sarf et-
mek siyasetin hedefi. Nereden bulacaksm,
nasıl yapacaksın diyen zat, 1983'te
1987'de neler vaat etmedi ki? Hiçbirini de
yerine getirmedi. Türkiye'de "Vaat
etmeyin" demeye tek hakkı olmayan kişi
budur. Halk düşünecektir, vaadin geçer-
liliğjni. Yani halkın vicdanının vasisi ol-
maya, hamisi olmaya gerek yok. Neye te-
laşlanıyorsun? Adam vaat ederse halkı
kandırabileceğine mi inamyorsun? Halk
kandınlsa bile bu kandırmanın uzun sür-
mesi mümkün değildir. Vaat edenler bu-
nu hesaba katmayacaklar mı, katacaklar-
dır. Yani yapılamayacak şeyler vaat edi-
lirse, vaat edenler kendi kuyulannı kazar-
lar. Biz halka huzur, güvenlik, iş vaat edi-
yoruz. Etmeyelim mi? Nereden bulacak-
sınız bunu demek de aslında, bırakınız
halk aç kalsın, susuz kalsın, issiz kalsın
demektir.
Bu çok önemli, bir seçim ortamında
partiler programlanyla çıkıp, "Türidye'de
işler bozuk, bunu düzeltecegiz" demesin-
ler mi? Başka ne desinler? Vaat seçimin
temelinde yatıyor. Kendisi de hükümet ol-
madığı halde hâlâ vaat ediyor. Şöyle yap-
tık, bizi devam ettirin diyor.
— Yine Sayın Cumhurbaşkanı, "Kasa-
balan üçe yaptık, üçeleri il yapacağız. Çağ
atladık" diyor. Bunlar sizce ne ölciide çağ
atlamanın göstergesi?
DEMİREL — Hiç anlamsız. Türkiye'-
de ihtiyaç olduğu zaman ilçeler il yapıl-
dı. Kasabalarilçeyapıldı. Türkiye'nin bi-
ne yakın ilçesi vardı. Eğer buna 200 tane
eklediyseniz, binin üzerine eklediniz, sı-
fıra eklemediniz ki? Bir ülkede ilçenin ol-
ması, çağ atlamamn işareti ise zaten ilçe
vardı. Yani atlanmamış bir çağ söz konu-
su değildi.
— Sayın Yılmaz verdiği Uanlarda "ça-
|ı yakalamak" gerektiğini söylüyor. Sa-
yın Özal da "Çağı atladık" ifadesini kul-
lanıyor.
DEMİREL — Daha yakalayamamış-
lar, yakalayacaklar demek.
— Bu çelişki kampanyaların farklı yü-
rötüldügüne işaret etmiyor mu?
DEMİREL — Işte her kafadan bir ses
çıktığını ortaya koyuyor.
— Bir de Sayın Özal, "Hizmet verme-
ye çabahyorum, hizmet vermek
istiyorum" diyor. Cumhurbaşkanı'nın
hizmet vermesi nedir?
DEMİREL — Kime verecek, kime?
Hizmet, iktidarlann işidir. Kendisi iktidar
mı? Şimdi bakın bu neyi gösterir, siyasi
idarede güç dendiği zaman, bizim bugün
kullamlmayan kelimelerle şudur olay: İk-
tidar gayri kabili taksimdir. Yani guç pay-
laşılamaz. Bu tam manasıyla iktidann
paylaşılmasıdır. Iktidan paylaştığınız za-
man o iktidar hiçbir işe yaramaz. Orta
yerde iktidarın tekliği yok, parçalanmış-
lığı var. Türkiye'nin önemli sorunlanndan
biri de budur.
— Bir de efendim, Sayın Cumhurbaş-
kanı'nın sloganı var, "PalavTalara inanır-
sanız, başımza felaket gelir."
DEMİREL — "Bana inanmayın" di-
yor. Palavralara inanırsanız, başınıza fe-
laket gelir derken bana inanmayın diyor.
1$ yaparken kendi kusurunu ortaya koyu-
yor. Buna "Şecaat arz ederken sirkatini
söylemek" derler.
— Meclis'te yeterli çogunlugu bularaaz-
sanız, kökJiı anayasa değişikliği için diğer
partilerle işbirligini gundeme getirebilir
misiniz?
DEMİREL — Bugün Türkiye'nin ana-
yasası yorulmuştur ve çağ da değişmiştir.
Türkiye'nin iyi bir "kontratsosyale" ih-
tiyacı vardır. Bu "kontratsosyal" ihtiya-
cım kendi bünyesinden veriyor. Hem de
Paris Şartı öngörüyor. Paris Şartı çok
önemlidir. Bu yüzyılın en önemli dokü-
manıdır. lnsan Hakları Beyannamesi'nin
çok muhteşem bir yorumudur. Türkiye
dünyayla bütünleşirken dünyanın ölçüle-
rine uymaya mecburdur. Dünyanın ölçü-
Ierinden birisi de hukukun ustünlüğüdür.
Türkiye, kendisini Paris Şartı'na tümüy-
le uydurmaya mecburdur. Bu da Türki-
ye için yeni bir anayasa gerektiriyor. Bu
ülke ihtilal anayasalanyla gidemez.
— Nasıl bir anayasa istiyorsunuz
özetle?..
DEMİREL— Buna Paris Şartı'na pa-
ralel bir anayasa demek doğrudur ve ge-
niş tabanlı bir konsensüse dayanmalıdır.
Yani bizim anayasa değiştirecek kadar ço-
ğunluğumuz bile olsa kendiliğimizden bir
anayasa değişikliği yapmayız.
— Nasıl yani?
DEMİREL — Bunu Meclis içindeki ve
dışındaki muhalefeti, meslek kunüuşlan-
nı, üniversiteyi, basını çagırarak daha çok
katılımcılığı ihya etmek suretiyle, halkın
çoğunun benimseyeceği bir dokümana
Türkiye'yi kavuşturmak için adım atanz.
Konsensüs aranz, geniş bir uzlaşma
aranz.
— Seçimden sonra Cumhurbaşkanrvla
çalışma olasıhğı ortaya çıkarsa, bu ihti-
mal karşısında yeniden secime gitmeyi dü-
şünür müsünüz?
DEMİREL — Sanmıyorum böyle bir
durum çıkacağuıı. Net bir durum çıkacak-
tır. Onun için o ihtimaller üzerinde konuş-
mak istemiyorum. 20 Ekim sandığma ka-
dar Çankaya sorununun hallolacağına
ilişkin bende bir kanaat var. Yani seçimin
son haftalannda bu meselenin yeni bir bo-
yut kazanacağına inanıyorum.
— Ülke çapında Kiirt sorununu hangi
politikalara dayanarak çözmeyi düşünii-
yorsunuz?
DEMİREL — TC Devleti, şoven bir
devlet değildir. Irk esasına dayalı değil-
dir. Tabii, Türkiye'de etnik farklıhklar,
değişik ırklardan gelen insanlar vardır.
Devlet, Türk u-kından gelenler tarafından
kurulmuş, onlar tarafından sahiplenilmiş
de diğer etnik kökenlerden gelenler dış-
lanmış değildir. Şayet bir ırkçılık olayı or-
taya atar da bunu geçerli hale getirirseniz,
bu aynmcıhktır (seperatizmdir). Devletin
bunyesinde bence Kürt vardır, Türk var-
dır, Laz vardır, Çerkez vardır gibi bir tar-
tışmaya girmekle çok yanlış bir şey yapı-
lır. Vardır, bugün vardır, dün de vardır,
yarın da olacaktır.
— Kürt konusuna hangi politikalara da-
yanarak egilmek?..
DEMİREL — Devleti ayakta tutan, et-
nik geçerlilik değildir. Aksine ne etnik ge-
çerülik, ne inanç farklılıkları devleti ya-
pan şeylerdir. Devlet onların üstündedir.
TC Devleti, bence bu Avrupa Güvenlik
Işbirliği Konferansı'nın bundan bir süre
önce çıkardığı bir raporda Avrupa için çı-
kardığı durumu 70 sene evvel keşfedebil-
miştir. Bir ay kadar önce çıkarılan bu ra-
porda, "Etnik farklılıklara, inanç farklı-
İıklanna devleti dayamayın, devleti eşit
haklara sahip insanlar tarafından benim-
senen bir organ olarak alın" diyor. TC
Devleti'nde var olan temel prensip, ırk ve-
ya inanç değildir. Çünkü oraya gittiğiniz
takdirde parçalanırsınız. Onun üstüne çı-
kan bir durum da vardır. O da herkesin
birinci sınıf vatandaş olması, eşitliktir.
Herkes istediği yere gidebiliyorsa, herkes
fırsat eşitliğine sahipse, yani herkes vali
olabiliyor, kaymakam olabiliyorsa, hâ-
kim, bakan, başbakan olabiliyorsa, kim-
seye anan kim, baban kim diye sorulmu-
yorsa, kimseye Sünni misin, Alevi misin
diye sorulmuyorsa, o zaman sorun hallol-
muştur. Devleti bu çerçevenin dışına çı-
kardığmız takdirde Türkiye'yi, devleti
parçalarsınız.
— Aynmcıbk olmadığına göre sizce bu
dunımda Kürt sorunu nereden kaynak-
lanıyor?
DEMİREL — Bana sorarsanız Kürt
yurttaş, Türk yurttaş dediğiniz takdirde
yani biz-siz diye konuşmaya başladığınız
takdirde Türkiye'nin sonunu buluruz.
— Fakat bu konuşulmaya başlandı.
DEMtREL — Maalesef. Ama bunlar
iyi şeyleT değil, onu söylemeye çalışıyo-
rum. Aslında bir ülkede etnik grupların
mevcut olması, o gnıplara özerklik hak-
kı vermez. Eşitlik varsa, bir devlet vardır
orta yerde, Ingiltere'de de birtakım etnik
farklıhklar var. İnanç farklılıkları var.
Ama hepsini de kucaklayan bir devlet var.
Burada da Lozan Anlaşması'nın en
önemli maddelerinden birisi de 68. mad-
de. Türkiye'de azınlık»yoktur. Müslüman
ahali arasında azınlık yoktur. Gayri müs-
limler azınlıktır. Müslüman ahalinin tü-
müne çoğunluk hakkı tanınmıştır. Şimdi
etnik nedenle veya inanç sebebiyle bunun
içinden kopacaksınız, çoğunlukken azm-
lık haline düşeceksiniz. Bunun kimseye
yaran yoktur. Türkiye'nin her tarafında
Kürt vardır. Ankara'da, Istanbul'da, tz-
mir'de, Bitlis'te, Van'da, Diyarbakır'da
da vardır. Her yerde Türk, Balkan veya
Kafkas menşelerinden gelen insanlar var-
dır. Kime ne yaran var? Yani ben buyum,
sen busun demenin. Hepimiz TC vatan-
daşı isek, hepimiz bu ülkenin vatandaş-
ları isek, hepimiz kıvançta ve tasada or-
taksak, bunun dışındaki faaliyetlerimizin
neye yararı var?
— Sayın tnönü, Kürt sorunuyla ilgili
tartışmalann başlamasına, bu vatandaş-
lann yıllarca siyasete yeterince ağırlıkla-
nnı koyamadıklan düşüncesinin rol oy-
namış olabilecegine işaret ediyor.
DEMİREL — Hayır, kesinlikle aynı
kanaatte değilim. Ne siyasette yeterince
ağırhk koyamamaktan, ne de ekonomik
ve sosyal geri kaknışlıktan bu çeşit şeyler
çıkmaz. Niye koymamışlar siyasete ağrr-
Lk? Belediye reisini, milletvekilini kendi-
si seçiyor. Muhtannı da kendisi seçiyor,
il genel meclisi üyesini de kendisi seçiyor.
Sanki Kurt etnik grubunun bulunmadığı
yerlerdeki vatandaşlar bundan farklı bir
şey mi yapıyor? Siyasete ağırhk koymak,
Bursa'daki, Konya'daki, Kayseri'deki
adam ne kadar ağırhk koyuyorsa, Hak-
kâri'deki adam da o kadar ağırhk koyu-
yor. Yani Kayseri'deki adamın koyduğu
ağırlıktan daha az ağırhk mı koyuyor,
Hakkâri'deki adam? Yok, hiçbir anlamı
yok. Şimdi ekonomik ve sosyal farklılık-
lara gelince Türkiye'nin her tarafında var
bu. Bir şehrin içinde var. Ankara'da Çan-
kaya ile Esentepe birbirinden çok farklı-
dır. İzmir'de Kordonboyu, Hatay, Kar-
şıyaka ayn bir şey, karşısındaki mahalle-
ler Tepecik gibi tamamen başka bir şey.
Bütün mesele, sefalet boyutuna varmama-
sıdır bu farklılıkların. Sefalet boyutuna
varmışsa, sıkmtı var demektir. O sebeple
'Efendim, biz ekonomik ve sosyal bakım-
dan geri kaldık, kasten geri bırakıldık, biz
etnik sorun çıkarıyoruz ortaya yahut da
siyasete yeterince ağırhk koyamadık.
Onun için ayncahk çıkarıyoruz' demek
bence hiçbir anlam taşımaz. Belki çok
partili demokrasiye kadar, Cumhuriyet'e
kadar belki bunlar söylenebilirdi. Ama
çok partili demokrasiye geçtikten sonra
bunlar peyderpey ortadan kalkmıştu-. Yi-
ne farklıhklar vardır, ama bir bolgenin
içinde de farklıhklar vardır. Farklıhklar
bir siyasi ayncalığın gerekçesi olamaz.
Cumhuriyet, çok partili yaşama geçtikten
sonra ayncalıklan tasfiye edebümenin yo-
lunu bulmuştur.
— O zaman Türkiye'de yaşanan sıkın-
tının nedeni nedir? Gözler önunde yaşa-
nan bir sıkıntı var.
DEMtREL — Doğrudur. Bunlar bütün
dünyada mevcut olan miUiyetçi cereyan-
ların neticesidir.
— Dıs güç görüyor musunuz?
DEMİREL — Her zaman var dış güç.
Bunları her zaman taze tutmak isteyen-
ler vardır. Demin de söylediğim gibi Kürt
menşeinden gelen vatandaşlanmız vardır.
Diğer rejimlerden gelen insanlarla bir kar-
deşlik bağı içerisindedirler ve bir müşte-
rekleri, ortak değerleri vardır. Ortak de-
ğerlerinin basında da devlet gelir. TC ku-
rulduğu zaman Kürt, Türk, Arnavut asü-
h, Çerkez aynmı yapılmadı, hep beraber
kurmuşlardır.
— Kürt sözcügü Sayın Özal'ın "Benim
aUemde Kürt vardır" demesiyle acıkça te-
laffuz edilir oldu.
DEMİREL — Bence bunu övünmek
için söylüyorsa yanlıştır. Yerinmek için
söylüyorsa o da yanlıştır. kime soruyor-
lar, senin ailende ne var diye? Hepimiz bu
ulkenin vatandaşlarıyız. Bunun hangi
maksatla söylendiğini bilemem. Baza in-
sanlan arkasına çekmek için söylendiyse,
bunu söylediği anda birtakım insanlara da
"Ben sizden değilim" demektir. Bence
bunlar rahatsız edici, gereksiz şeylerdir.
— Ola|anüstü hal bölgesindeki sıkın-
tılarda yönetimdeki zaafların da söz ko-
nusu olduğu söylenebilir mi?
DEMİREL — Devlet bence caydıncı-
hğını yitirmiş, kanun hâkimiyetini tesis
edememiş ve bir eşkıya türemiş, bu eşkı-
ya halkı kınp geçirmiş, devletin güçleri-
ne de büyük zarar vermiştir. Akşam olun-
ca devlet el değiştirmektedir birçok yer-
lerde, halk el değiştirmektedir. Gündüz
devlet vardır, gece yoktur, gece başka güç-
ler vardır. Bu da devletin zaafıdır. Dev-
let aslında güçsüz değildir, ama siyasi ida-
rede noksandır.
— tktidara geldiginizde uygulayacagı-
nız Güneydogu siyasetinia birkaç cümley-
le ifade etmeniz mümkün mü?
DEMİREL — Hukukun üstünlüğü ÇCT-
çevesinde devletin otoritesinin tesisidir ya-
pacağımız ve cinayet şebekelerini tesirsiz
hale getireceksiniz. Getirememek, devle-
ti paylaşmaktır. Dünyanın neresinde
memleketin parçalanmasına göz yumu-
lur? Sonra Türkiye bir zulüm devleti ol-
mayacaktır; adil, şefkatli bir devlet ola-
caktır. Önemli tarafı bu. Devlete saygın-
hk getirmek lazım dediğim olay budur.
— Bu >öredeki yurttaşlann sıkıntılan-
nı ortadan kaldıncı ek baklar vermeyi dü-
şünüvor musunnz?
DEMİREL — Bence eksik veya fazla
hak söz konusu olmaz. Çağm devletinde
bir ülkenin insanlan ile diğer ülkenin in-
sanlan arasında fark kahnamıştır. Benim
ülkemde herkes aynı haklara sahip ola-
caktır. Bu haklar çağdaş dünyadaki hak-
lar olacaktır. Bunu gerçekleştirdigimiz
halde Türkiye ebediyete kadar varola-
caktır.
— Sizin Sayın Cumhurbaşkanı'mn hal
ve hareketleriyle ilgili fıkralannız var. Ye-
ni bir tane var mı?..
DEMİREL — Şu anda gelmiyor.
BİTTt
Kamman'da konuşan DYP lideri Demirel, milleti triiyük çadır*da toplanmaya çağınü
'Ev artık tamîr oldu, herkes gelsîıfHAKKI ERDEM
KARAMAN — DYP Genel
Başkanı Süleyman Demirel, se-
çim öncesi vaatlerine Fırak'ın su-
lannı Orta Anadolu'ya taşıma-
yı da ekledi. Demirel, GAP'm
gerçekleşmesinden sonra Fırat
nehrinin sulanrnn '10 milyar
metreküpünü Orta Anadolu'ya
taşıyacaklanru söyledi. Demirel,
vatandaşlara, "Büyük çadır" di-
ye nitelediği DYP'de toplanma
çağrısı yaparken de, "ANAP'ın
kökünü kazıyın" dedi.
Demirel, dün öğleden önce
Ankara'da aday listelerine gös-
terilen tepkileri ve seçim kam-
panyası ile ilgili çalışmalan de-
ğerlendirdi. Bu arada çeşitli il-
lerden DYP örgütleri otobüsler-
le genel merkeze gelerek listele-
re tepkilerini yansıttılar. Demir-
eL öğleden sonra da seçim kam-
panyasım Karaman mitingiyle
sürdürdü.
Helikopterle geldiği Kara-
man'da eski garaj alanında DYP
seçim otobüsü Kırat'ın üzerine
çıkan Demirel, bir süre meyda-
nın düzenlenmesi için uğraş ver-
di. Demirel'in uyanları ile arka
tarafta bulunan Karamanlılar da
otobüsün ön tarafına alınınca
boşluklar dolduruldu ve ekran-
da iyi bir görüntü verilebilmesi
sağlandı. Demirel, bir süre de
ezan nedeniyle gecikerek başla-
dığı konuşmasında, görevinin
vatandaşı aydınlatmak olduğu-
nu bildirerek, ülkenin aydınhğa
çıkması için vatandaşlarm yapa-
cağı iş olduğunu söyledi. Ülke
yönetiminin ehil ellere verilme-
sinin zamanının geldiğini belir-
ten Demirel, sekiz yıl önce "or-
ta sınıf' diye diye iktidara gelen-
lerin drta sınıfı ortadan kaldır-
dıklannı anlattı. "Bana ne hn-
kümetten, Çankaya'dan,
Meclis'ten" diyenlerin çektikle-
rine razı omıaları gerektiğini
vurgulayan Demirel, ülkeyi yö-
netenlerin kendileri için değil,
rnillet için var olmalan gerektiği-
ni söyledi. Demirel, daha sonra
bugünkü yönetimin durumuna
deginerek, "Ama bunlar öyle de-
ğil. Bir eli yağda, bir eli balda
olup seni düşünmeyenlerin, se-
nin tepende oturmaya ne haklan
w " dedi. Demirel, ANAP ik-
tidarını sandığa getirmeye va-
tandaşm mecbur ettiğini beürtir-
ken de, "Hadi şimdi sizi göre-
lim, bunlann kökünü kazıyın"
SANDIĞA GÖMÜN — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Karaman'da yaptığı konuşmada, "Üç kişi bir yerde, beş kişi bir
yerde toplanırsa ne yazar? Bunları sandıga gömün" dedi. (Fotoğraf: AA)
diye seslendi.
Konuşmasında iktidara gel-
diklerinde yapacaklarının kay-
naklannı da açıklayan Demirel,
bu konudaki formüllerini şöyle gin ederken parayı nereden bul- mirel aldı göturüyor' diye tela-
dile getirdi: duysanız, biz de oradan buluruz. şa düşeceklerdir. Bunları tekrar-
"Siz gezerken, eğlenirken, Şimdi ben bunu dedim ya, baş- layan bocekçüer, çiçekçiler ola-
yerken, içerken başkalannı zen- kalan da tekrarlayacaktır. 'De- caktır."
Konuşması zaman zaman
"Başbakan Demirel" sloganla-
n ve vatandaşlann kendilerine
yönetilen sorulara bağırarak
verdikleri yamtlarla kesilen De-
mirel, bu kez siyaseti yeniden
bütünleştireceklerini anlattı. De-
mirel, nehirlerin denizlere, çoğa
doğru aktığını belirterek, "Bu-
gün Türkiye'de çok olan
DYP'dir. Gelin, büyük çadırda
toplanalım. Bir zelzele oldu,
evin duvarlan catladı, ama şim-
di ev tamir oldu, herkes eve gel-
sin diyoruz" diye konuştu.
Koah'syonlar dummunda ül-
ke sorunlarının çözümünün bir
başka bahara kalacagını büdiren
Demirel, özal'ın ortaya attığı ve
Fırat, Dicle sularını Ortadoğu-
ya taşıyacak Barış Suyu Proje-
si'ne alternatifini de dün ilk kez
Karaman'da dile getirdi. Demi-
rel, Orta Anadolu'da bugune
kadar en küçük su kaynaklan-
m anlattı ve şöyle dedi:
"Orta Anadolu'ya bir nehir
kadar su getirecegiz. Fırat'ın 31
milyar metreküp suyu var. 10
milyar melrekübu Harran Ova-
sı'nı sulamakta kullanılacak, ge-
riye kalanın 10 mihar metrekü-
bünü de Orta Anadolu'ya geti-
recegiz. Fırat'ın sularını bu gü-
zel ovalara getirmek bize nasip
olacak."
Demirel, vatandaşlardan ar-
kalanna düşmelerini isterken de,
yine Özal'ın "Hesap
soramazlar" tavnna çattı. Demi-
rel, "Bize kimse hesap soramaz,
diye gezinenkr var. Duşün arka-
mıza, bunlar neye çattıklaruu
anlasınlar. Sanki bu ülke baba-
sının çiftligi. vatandaş da
köleleri" diye konuştu.
Demirel, oy pusulasında yedi
parti olmasına karşın, Özal'ın
sekizincisine talip olduğunu an-
lattı ve vatandaşlann seçimde
sandığuu doldurmalannı isterken
de, "istasyon ve tren" örneği
verdi:
"lstasyonda tren geldiğinde
hangi vagona binecegim diye
bakarken tren kalkar gider, is-
tasyonda kalırsınız. Onun için
sandıkta fırsaü kaçırmaym, yan-
lış yere oy vermeyin, gelin büyük
çadırda toplanın. Büyük çadır
senin dertlerini çözecektir. Üç
kişi bir yerde, beş kişi bir yerde
toplansa ne yazar? Bunları san-
dıga gömun, hıncıruzı boyle ahr-
suuz."