Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
^ 3 H CUMHURİYET/4 HABERLER 23 EYLÜL 1991
SEQM '91
| «SHP TV'yi
' beceremez"
\ • ANKARA (ANKA) —
ANAP Genel Başkan
Yarduncısı Ahmet Karaevli,
SHP'nin televizyon yayuıını
"beceremeyeceğjni" öne
sttıdü. Ahinet Karaevli,
televizyon yayıncıhğının
. "parti işi olmadığını",
, SHP'nin teknik
imkânlannın olmadığını
belirtti. Partilerin televizyon
, yayıncılığına
' girişemeyeceğini bildiren
Karaevli, Starl
televizyonunun ANAP
• televizyonu olmadığını
' kaydetti. Karaevli, "Star
; ANAP televizyonu olsa
;• bangır bangır meydanlarda
ı bağıran DYP Genel
• Başkanı Süleyman
! Deinirere haberlerinde yer
i verir mi? Ben basın
j toplantısı yapıyorum, tek
j kelime Star'ın haberlerinde
I yer almıyor. Buna karşın
Ecevit'i, Demiren her gün
gösteriyor. ANAP
televizyonu olsa benim
j konuşmamı verir. Bu,
I Star'ın tarafsız habercilik
I yaptığını gösterir" dedi.,
ANAP, SHP, DYP ve DSP'nin ilk mitinglerinden bugüne
iDYPVleıı suç
duyurusıı
j • ANKARA (AA) — DYP
; Genel Başkan Yardımcısı
j Hasan Ekinci, Ankara
iCumhuriyet Başsavcılığı'na
isuç duyurusunda bulundu.
! Hasan Ekinci imzası ile
| Ankara Cumhuriyet
| Başsavcılığı'na verilen
j dilekcede, dünku Hurriyet
J gazetesinde Emin Çölaşan
ı imzasıyla yayımlanan
ı "Seçim öncesi Bürokrasi
Rezaleti" başhklı yazıda adı
geçen TMO eski Genel
-Müdürü Ahmet Özgüneş,
eski Karayollan Genel
Müdürü Atalay
.Coşkunoğlu, eski PTT
Genel Müdürü Emin Başer
ile ilgili iddialar hakkında
soruştunna açılması istendi.
Dilekçeye iddialara ilişkin
köşe yazısının fotokopisi de
eklendi. Dilekçede, aynca
PTT Sağhk Dairesi Başkanı
Şener Çeltik, PTT Ankara
Bölge Başmüdürü Ali Zor
ve Emin Başer'in
"sekreterinin de adlan
"kaydedildi.
Zenger-Yılmaz
feörüşmesi
• ANKARA (ANKA) —
Seçim mitinglerinde ses
^düzeni ve organizasyon
«orunu yaşayan ANAP, eski
leknik danışman Erkal
"Zenger ile yeniden anlaşma
yollan anyor. Başbakan
Mesut Yılmaz'ın kardeşi
Turgut Yılmaz, görüşmelere
aracıhk ediyor. Başbakan
Mesut Yılmaz'ın Rize
•mitinginde kalabalığın fazla
olmasına rağmen yeni
hazırlanan seçim
otobüsünden sesin
alandakiler tarafından
yeterince duyulamaması
sıkıntı yarattı. Bundan
sonra yoğunlaşacak seçim
mitinglerinde benzer
sorunların yaşanmaması
için Başbakan Mesut
Yılmaz'ın kardeşi Turgut
Yılmaz devıeye girerek
ANAP'ın eski teknik
danışmam Erkal Zenger ile
görüştü. Turgut Yılmaz,
Zenger'e, "Seni Başbakan
ile banştıralım. Mitinglerin
ve seçim otobüslerinin ses
düzenini sen yap" dediği
öğrenildi.
• • •
OzaPın rekor
tazminatı
• İSTANBUL (ANKA) —
Cumhurbaşkanı Ttorgut
özal'ın Sabah gazetesinde
yayımlanan "şükran
mektubu" haberiyle ilgili
olarak açtığı 5 milyar liralık
tazminat davası, gazetecilere
karşı açtığı tazminat
davalannda kendi rekorunu
kırdı. özal, daha önce
gazetecilere açtığı 11
tazminat davasında toplam
960 milyon üra tazminat
tstemişti. ANKA'mn
arsştırmasına göre 1987
yıhndan itibaren
gazetecilere yazdıkları
yazılar nedeniyle tazminat
davalan açmaya başlayan
Turgut özal, bugüne kadar
11 tazminat davasında
gazetecilerden toplam 960
milyon lira tazminat istedi.
£HP'den
yalanlama
• İç Politika Servisi—
SHP Bakırköy ilçe örgütü
dün yazüı bir acıklama
yaparak basında yer alan
"SHP'den 105 üye DYP'ye
geçti" haberlerinin asüsız
olduğunu bildirdi. tlçe
Başkanı Lütfü GUndoğdu,
son bir ay içinde ilçe
örgütüne sadece 1 partilinin
istifa dilekçesi verdiğini
belirterek "Bu savlar
asılSLzdır. Seçim döneminde
uygulanan ve siyasi ahlaka
sığmayan bir yöntem
uygulânmaktadır" dedi.
Paris'in 'elma'sı kiıııiıı olacakCELAL BAŞLANGIÇ
Ortada altın bir elma var.
Üzerinde "En güzeline" yazılı.
Üç tannça yanşıyor. Eünayı bi-
ri kazanacak. Ama tannçalar
arasında seçimi kim yapacak?
Bu zor görevi Zeus, "ötünlü"
Paris'e verir. Idah çobanın ha-
yatmı altüst eder bu seçim. Tan-
nçalar, "En güzeline" yazılı el-
maya sahip olabilmek için Pa-
ris'e rüşvet önerirler. Hera
"kudret" vereceğini söyler; At-
faena "yigitlik", Aphrodite de
"vaşayan en gttzel kadııun aş-
kTnı...
20 Ekim seçimleri için parti-
ler ortaya çıkükça, siyaset alan-
lannda işte bu mitolojik öykü-
deki gibi "Paris'in seçimi
görüntiUeri" oluşuyor.
Kamuoyu araştırmalannın
verdiği sonuçlara göre siyasetle
uzaktan yakından ilgili herkes
"dörtlii ganyan" oynayıp,
"favori" ile "plase"yi bulmaya
calışıyor:
— Seçimden sonra kesin SHP
-DYP koalisyonu olur...
— Aman sakın DSP-ANAP
koaüsyonunu yabana atma!
Koalisyona ideolojik bakan
sağcüar, bir anda sağın geniş ke-
simlerini birleştirmek için "Sag-
criarla solcular obnaz, seçimden
sonra çıksa çıksa ANAP-DYP
koalisyonu çıkar" diyor. Bazı
"solcular" için de tam tersi ge-
çerli oluyor:
— Bir SHP-DSP koalisyonu
olsa da şu sosyal demokratlar
bir birleşse...
Bütün bu tahminlerin ya da
"umut"lann geçerli göstergesi
var:
"20 Ekim seçimlerinde dört
parti başa güreşiyor."
SHP'nin önceki gün Adana-
da yaptığı görkemli mitingle, işte
bu "başa güreşen" partilerden
dördü de alanlara çıkmış oldu.
Seçim kampanyasının "start"
ını ANAP 2 eylulde Edirne*den
verdi. DSP'nın 7 eylüldekı Kar-
tal mitingi Ecevit'in 20 Ekim
maratonuna başladığı yerdi. De-
mirei, start vermek için 10 eylül-
de kalesi Bafra'yı seçmişti.
Alanlara en geç çıkanı da
SHP'ydi. önseçim "badiresTni
atlatıp, merkez yoklaması ve
kontenjan "felaketi"ne az bir
süre kala, önceki gün Adana'da
ortalığa çıkabilme fırsatını bu-
labüdi SHP.
Olası bir iktidar ya da iktidar
ortağı olarak görülen bu dört
partinin alanlara ilk çıkışlann-
daki performanslan nasıldı?
Bugüne kadar çizdikleri grafik-
leri basarılı mıydı? Temel seçim
stratejilerinde neleri öngönnüş-
lerdi?
Alanlara çdaş suasıyla irdele-
yettm:
Yılmaz'ın durgunluğu
Eylül ayınm 2'si. ANAP Edir-
ne'de seçim alanlanna ilk kez çı-
kacak. Trakya çıkartmasını
ANAP, hükümet olarak yapı-
yor. Otuzu aşkın bakan, cift kat-
h otobüslere binmiş, Istanbul
1
dan Edirne'ye Çorlu, Lülebur-
gaz, Babaeski üzerinden gidi-
yorlar. Bakanlar yollara düş-
müş, ama tek bir ilgi gösteren
ALANLAR ŞENLENOt — Seçim karanndan sonra pardler eyiiil ayının başından itibaren alanlara çıkmaya bafladuar. Seçim kaınpanyasını ilk oMn. Demirel
de Yılmaz'ın ardından ikinci sırayı aldı. Kampanyayı en son başlatan parti ise İnönii'nün SHP'si.
yok. Dönüp bakmıyor kimse.
Mustafa Taşar'm "Cumhuriyet
tarihinde iik kez Bakanlar Ku-
rulu Trakya'da toplanıyor" du-
yurulan bile yurttaslann ilgisi-
ni kıpırdatmıyor.
Yılmaz, Edirne'ye helikopterle
geliyor. Karşılayanlann çoğu
devlet görevlisi. Yılmaz'ın Edir-
ne'ye giren konvoyunun coğun-
luğunu da resmi plakalı araçlar
oluşturuyor. Edirne'nin Selimi-
ye alanında zayıf bir kalabahk,
gücsüz bir coşku kınntısı var.
ANAP'lılar görüntüden hoşnut
değil. "Yılmaz çıkıp bir konuş-
sa, kalabalığı coştursa belki du-
nımu kurtanru" diye duşünu-
yorlar.
Ancak beklentileri gerçekleş-
miyor. Çünkü otobüsün üzerin-
de "durgnn" bir Mesut Yılmaz
vardır. Taksit taksit konuşmala-
nmn arasına değil kısa bir rek-
lam, dizi fllm bile sokulabilir.
Tam yetmiş beş dakika konuşu-
yor Yılmaz. Konuşmasının orta-
sına geldiğinde alanda birkaç
bin "evliya sabn" olan yurttaş
topluluğu kalıyor.
Yılmaz'ın iyi bir alan hatibi
olmadığı bir kez daha kesinleşi-
yor. Çünkü mimikleri hiç yok.
Konuşurken yaptığı jestler söy-
ledikleriyle uyumlu değil. Ken-
ZONGULDAKİZLENİMLERİ
disine "Yılmaz, Ydmaz" diye
sevgi gösterileri yapıhrken o,
"Acaba kimi alkışlıyor bunlar"
gibisinden bir yüz anlatımıyla
çevresine bakımyor.
Ama Yılmaz'ın söyledikleri
içerik olarak önemli. Çünkü
ANAP'ın 20 Ekim için belirle-
diği temel stratejinin ilk göster-
gelerini ortaya çıkartıyor. Yıl-
maz'ın Edirne'deki konuşması
bittiğinde kesinkes söylenebile-
cek bir saptama vardı:
— ANAP'ın ve Mesut YU-
maz'ın bedefi Demirel.»
önümüzdeki seçimde dört
parti "basa güreşiyor" gibi gö-
rünse de Yılmaz konuşmasının
başmdan sonuna Demirere yük-
lenmeyi yeğlemişti. SHP'ye şöy-
le bir dokunmuş, Ecevit'i de
"yok saymıstı." Sonradan anla-
şıldı Yümaz'm neden SHP'ye
pek catmadığı. Çünkü Yılmaz,
SHP'yi "Ecevil'e havale"
etmişti.
Edirne'de başlayan "basan-
sız" seçim kampanyasını Yıl-
maz, "kendi sahası" Trabzon ve
Rize'de canlandırmayı amaçla-
dı. Trabzon'da ohnasa bile Ri-
ze'de bu amaana ulaştı Yılmaz.
Ama kürsüdeki konuşma biçimi
yine değişmemişti. Karadenizli-
lerin coşkusu ateşli konuşmadan
çok "bizim oğlan" sempatisin-
den kaynaklanıyordu. Bu mi-
tinglerden sonra SegueJah seçim
kampanyası geldi. Kampanya
fdminde de hedef 12 Eylül ön-
cesiyle birlikte elbette Demirel-
di. Seçim sloganı da "Daha ya-
pacak çok is var."
Ecevıt, 20 Ekim için yola,
"Gözün aydm Türkiye" diye çık-
mıştı. Canlı bir muzik, sıcak bir
kampanyayla sağcısından solcu-
suna kadar herkesten emanet oy
istiyordu Ecevit. Kampanyanın
bir özelhğini de "Kimseye çat-
mayacagız. Gereldrse kendimizi
korunız" diye acıklamıştı.
Kartallaşan güvercin
"Gözün aydm Türkiye"h' ilk
mitingini, işçilerin yoğun oldu-
ğu Kartal'da yaptı. Kürsüdeki
Ecevit'in güvercini de mitingin
yapıldığı semtin etkisiyle olsa
gerek Kartal olmuştu. Özal'a,
Yılmaz'a, ANAP'a çattığından
çok SHP'ye yüklendi DSP lide-
ri. HEP'le seçim işbirligini kul-
lanıp "bölüciilük" temasım is-
ledi. Hatta "sağ partilerin taba-
nında kalmış gjzli sosyal demok-
ratlar"a mesajlar verdi. Ama
SHP'nin tabanındaki 'giıli
kalmamış' sosyal demokratlan
da kızdırdı.
Kartal mitingindeki milliyet-
çiliğin ağır basnğj çizgisi ve söy-
lemiyle Ecevit'in karşısına en
büyük rakip olarak SHP'yi al-
dığı kesindi. Demirel'i bile "ba-
ün kalmasuı, ona da dokundo-
rayun" dercesine eleştiriyordu.
İlk mitinginde, "beUenes bü-
yük patlama" gerçekleşmemiş-
ti, ama Ecevit Kartal'dan yola çı-
karken "Ben de varun" diyordu.
Ecevit, bu iddiasını "kendi evi
sayılan" Zonguldak'ta da sür-
dürdü önceki gün.
Baba'nın mitingleri
Eylül'ün lO^u. Demirel'in "21
Ekim sabahı yepyeni bir Türki-
ye"si Bafra'dan yola çıkıyor.
Bafra, Demirel'in yasakhyken
ilk konuşmasım yaptığı ilçe. ön-
ce Demokrat Parti'nin, sonra
Adalet Partisi'nin, şimdi de
DYP'nin kalesi. Miting alam
tıklım tıklım. Ancak o kalaba-
lığa karşın alanda "ük" yok.
Demirel'in armağan edilen
"kentin altın anahtanm" salla-
ya sallaya "anahtar bende" yır-
tınması da fayda vermiyor.
DYP liderinin mitinglerinde
alanlara yansıyan bu durgunluk
daha sonra Çorlu, Fethiye, Geb-
ze, Lüleburgaz, Akhisar, Ban-
dırma, Edremit mitinglerine de
yansıyor. Büyük kalabalıklar
topluyor Demirel. Ama miting-
lerinin birkaçı dışında, alanlar-
da estirdiği eski coşkuyu yaka-
layamıyor. Bunun birkaç nede-
ni olabilir. Ama görünen en te-
mel etken DYP'nin seçim kam-
panyasını yürütenlerin "kimse-
ye çatmayan", "kavga etmeyen",
"siyaseti kisiselleştirmeyen" bir
Demirel imajı çizmek istemele-
ri olmalı. Ama Demirel de kar-
şısına bir kişiyi alıp kızarak
"kavga" etmeyince, iki üç esp-
riyle iyice "küçültme"vince, mi-
tinglerin tadı gelmiyor, coşkusu
olmuyor.
Yılmaz'la yaptığı Rize kapış-
masında da bu iyiden iyiye or-
taya cıktı. Demirel, Yümaz'dan
bir gün önce miting yapmıştı
"rakibinin evi Rize"de. Deplas-
mandcydı yani. Demirel'in top-
ladığa kalabahk, bir gun sonra
Yılmaz'ın "baba evTnde topla-
dığı kalabalık kadardı. Ama
arada ciddi bir coşku farkı var-
dı.
Onun için de kimse iki mi-
tingi, "Hangjsi daha kalabalık"
diye oranlamadı, "Haagisi da-
ha coşkulu" diye baktı olaya ve
Yılmaz'ın mitingi coşku açısın-
dan üce dörde katlıyordu Demi-
rel'i.
SHP'nin patlamas
20 Ekim secimlerinin iddiah
dört partisinden SHP ancak ön-
ceki gün çıkabildi alanlara. Kı-
sa bir hazırlık süresine karşın,
tum örgütlerine adaylanna mo-
ral verebilecek bir patlama yap-
tı SHP Adana'da.
"ŞMdıkta gflller acacak" slo-
ganînı seçip, amblem olarak
"gül"ü yeğleyen SHP, secim oto-
büsunün Üzerinde de güller aç-
tırmayı amaçlamışü. ANAPi
tan, DSP'den, DYP'den farklı
olarak iyi de bir vitrin sunuyor-
du SHP seçmene. örneğin Ada-
na mitinginde tnönü, Baykal ve
Gürkan'la el ele halkı selamlı-
yor, Fikri Saglar, sinema sanat-
çüan HaUl Ergün'le ve Nnr Sö-
rer'le el ele alkış topluyor, EUk-
met Çetin, Ertııgrul Güaay, Ab-
dülkadir Ateş gibi poliükanın
deneyimli ve parlak adlanyla
seçmene güven venneyi amaçh-
yordu. Alandakilerin coşkusun-
dan, alkışlanndan da bu vitrinin
tuttuğu kesin bir gerçekti.
ANAP, Demirere yükleniyor,
DSP, SHP'yi hedefliyor, Demi-
rel "önce de sonra da ANAP'a
>unıp" diğer partilere pek do-
kunmuyordu. SHP'nin de iki
hedefi vardı. Birincisi bugünkü
iktidar ANAP, diğeri de "eski-
meyen rakibi" DSP.
Ancak dünkü Adana mitin-
ginde tnönü, bugüne kadar
SHP tabanında alttan alta söy-
lenen saptamayı yüksek sesle di-
le getirdi ve Ecevit için "esld sos-
yal demokrat" tammlamasım
yaptı.
"Haşa güreşen partBer"den 20
Ekim topunun fîtilini en son
ateşleyen SHP olmuştu. Partile-
rin alanlara ilk çıktıklan yerler
farklı olsa da genelde aldıklan
tepkiler açısından oranlandığm-
da SHP'nin yanşa geç ama en
umutlu başladığı söylenebilir.
SHP lideri önceki günkü mitin-
ginde konuşmasının içeriği ola-
rak daha derli toplu, biçim ola-
rak da vurgulaması daha özenli
bir görünüm çizmişti.
Artık 20 Ekim'in iddiah par-
tileri ortaya çıktı. Seçmenler de
o mitingden öbürune, o televiz-
yon konuşmasından kahve top-
lantısına koşacak ve "Acaba
hangMni seçeyim" diyecek. Or-
taya konan "En güzeline" yazı-
h ehnayı "Paris'in secimi"nde-
ki gibi kapmaya uğraşacak par-
tiler de tannçalar gibi bol bol
vaatte bulunacaklar.
Bir ölumlü olarak Paris, tan-
nçalar arasında seçim yapaıken
Hera'mn "kudret", Athena'nm
"yigiüik'' önerilerini reddetmiş-
ti. Paris'in gözü Aphrodite'nin
önerdiği "yaşayan en güzel ka-
dının askı"ndaydı... Ve altın el-
mayı Aphrodite^ye verdi.
Sonra ne mi yaptı Paris?
Dünyamn en güzel kadınının aş-
kı için Sparta Kralı 'Mendaos^
un kansı Hdena'yı baştan çıkar-
tarak Troya savaşma neden ol-
du. Bu elbette "ölümlü Paris'in
secimi"ydi. Bakalım
M
darbe"li
ve "kararsız" Türkiye seçmeni-
nin seçimi nelere yol acacak?
Madenci tartışıyor
Ecevitmi, Denizermi?MEHMET TEZKAN
ZONGULDAK — 13 Eylül
1986.
Ecevit yasaklı liderlerden.
DSP, Gaziantep'te ara secim
için miting düzenler. Konuşma-
cı, yasaklı lider Ecevit'tir. Ece-
vit'in 9 yıl sonra ilk kez gittiği
Gaziantep Istasyon Meydanı'-
nda bir pankart açıhr:
"Konuş dudaklann varken
daha!"
22 Eylul 1991. Ecevit Zongul-
dak'ta.
Artık yasaklı lider değil.
DSP'nin başında, 1987'den
sonraki ikinci seçim mücadele-
sinde.
Kendine 1965'ten beri oy ve-
ren insanlardaki coşkuyu, heye-
canı gören Ecevit oldukça heye-
canlı. Seçim otobüsü miting ala-
nına ses yetiştiremeyince Ecevit
keyifle haykınyor:
"Konuşmasam da olur. Siz
ne yapacağınızı bfliyorsanuz."
Zonguldakhmn, 28 bin ma-
den işçisinin gündeminde tek bir
konu var: Bülent Ecevit mi
Şemsi Denizer mi?
önceki gunkü DSP mitingin-
den sonra biz de bu sonıya ya-
nıt aramaya çalıştık.
Denizer mi, Ecevit mi?
DSP seçim otobüsü miting
meydanıhı "Gözün aydm Türki-
ye" şarküan ile terk ederken ke-
narda Ecevit'i seyreden iki kişi-
nin yanına yaklaştık:
— Ne is yapıyorsunuz?
— Madenciyiz.
— Ecevit mi, Denizer mi?
— Ecevit. Biz hep ona oy ve-
ririz.
— Denizer de başkanınız...
— Denizer'e daha ihtıyacımız
vardı. Bize sormadan politika-
ya atıldı. Madende hep bu ko-
nuşuluyor. Bu değil, bir daha-
ki seçime girseydi full verirdik.
Anlatılanlara göre yerüstu
TTK işçisinin bir bölümü Deni-
zer'i desteklerken yeraltı maden
işçisi,'Ecevit'diyor başka bir şey
demiyormuş.
"Yerin dibine adını yazan in-
sanlann Ecevit'i terk etmesi
beklenemez" diyorlar.
Yerüstü TTK
işçisinin bir bölümü
Denizer'i
desteklerken, yeraltı
maden işçisi 'Ecevit'
diyor başka bir şey
demiyormuş. "Yerin
dibine adını yazan
insanlann Ecevit'i
terk etmesi
beklenemez"
diyorlar.
Otobüsle Zonguldak'tan ay-
rüırken SBP il başkanımn kar-
deşi ile yanyana düşuyoruz.
Zonguldak'ta marketi varmış.
"Bize çok maden işçisi gelir"
diye söze başhyor: "Ydlardır
konusnruz. Derderini anlaüriar.
Bu insanlan kessen Ecevit'ten
vazgeçmez" diyor.
— Denizer de guçlü bir lider
değil mi? Etkileme gücü çok
fazla.
"Madencileri bümezsiniz "
diyor, "Anşkanlıklanndan ko-
lay kolay vazgeçmez."
Ecevit döneminde elbise ile
sabun dağıtılmış maden işçisine.
"Ne bitmez sabun, ne eskimez
elbiseymis" diye konuşuluyor.
Sabun ve elbise esprisi bir ya-
na maden işçisi bütün elde etti-
ği hakları Ecevit'in sağladığı
inancında.
Ecevit-Denizer çekişmesinin
dışında DSP-SHP örgütlerinde
de aday sıralamasında büyük sı-
kıntı yaşanıyor.
DSP örgütü Ecevit'ten sonra
sıraya Zonguldaklı işçi aday is-
tiyor. SHP'de ise Denizer, Mu-
zaffer Saraç ve Onay Alpago'-
nun listede kaçıncı sırada yer
alacağı tartışıhyor. Görüştüğü-
müz SHP'lüer "Keşke önseçim
yapdsaydı. Denizer kontenjana
otnnır, listeyi sürüklerdi" di-
yorlar.
. Zonguldak'ta bunlar tartışı-
hrken bir haber herkesi olduk-
ça etkiliyor, şaşırtıyor:
Ecevit listede yer verir mi bi-
linmiyor, ama Genel Maden-tş
Sendikası Başkanı Denizer'in
danışmam, toplusözleşme gö-
ruşmelerinin maden grevinin
taktisyeni Önder AkerDSP'den
adaylık için başvurmuş.
Zonguldak'ta baraj 67-70 bin
arasmda. Ya Ecevit çıkacak ya
Denizer. Ikisinin birden mech-
se gitmesi için sosyal demokrat
oylann yüzde 50'yi aşması ge-
rekiyor. Çok zor. Çünkü Zon-
guldak birinci bölgede ANAP
kalmasa da DYP oldukça güç-
lü.
Madencinin de düşu: Ecevit-
li, Denizerli Zonguldak.
DSP lideri Ecevit'in Zonguldak mitingine büyük ilgi vardı. (Fotoğraf: CUMHURİYET) \
Ecevit, Zonguldak mitingi sonnası gazetecilerlesohbet toplantısı yaptı
Ufukta koalisyon var'EVREN DEĞER
K.HAMAM/AKYARMA —
DSP Genel Başkanı Bülent Ece-
vit, SHP-HEP anlaşmasını
onaylamadığım belirterek, "Ben
HEP'in tutumunu tasvip etmi-
yonun. Tehlikeli buluyorum.
Ama demokrasiye de inamyo-
rum. Bence seçime girmelidir.
SHP, HEP'in seçime girmesi
için mücadele etmeliydi" dedi.
Ecevit, 20 ekim seçimlerinden
sonra "nfukta koalisybn
göründüğünü" belirterek, "Bir
süre koalisyon egitiminden ge-
çilmesinde yarar göriiyomm.
Çünkü bazı sonınlarunız bir
partinin tek başına çözmekte
giiclük çekecefj kadar ağırlastı"
dedi. DSP lideri, ANAP'ın
DSP'yi kayırdığı yolunda öne
sürülen iddiaları ise "tsteyen sü-
rebilir. Ben bunu suçlama ola-
rak bile kabui edemiyorum. Biz
inandıgımız şeyleri söylüyornz.
tsteyen onbuı onaybur, istemeyen
onaylamaz" şeklinde yamtladı.
DSP Genel Başkanı Ecevit,
önceki gün kendi seçim bölgesi
olan Zonguldak'a yaptığı gezi
sonrasında Kızılcahamam'ın
Akyarma mevkiindeki Çam Lo-
kantası'nda gazetecilerle söyleş-
ti. Genelde sakin ve yumuşak
bir üslup kullanan Ecevit'in,
özellikle STAR1 televizyonunun
haber bültenlerinde kendisine
fazla yer ayırdığı yolundaki so-
nı üzerine ise biraz sinirlendiği
gözlendi. Yemekü söyleşide Ece-
vit'e yöneltilen bazı sorular ve
yanıtlan şöyle:
"— Bir gazetemizde sizin
HEP konnsunda 'belden aşağı-
ya vurduğunuz' belirtiliyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarfauin-
dan Ali Sirmen, bugunkü (dün-
kü) yazısında boyle diyor. Bu
konuda oe diyorsunuz?
ECEVTT — Belden aşağı ile
ne kastettiğini bilmiyorum...
— Boksta faullu vurmak var-
dır, o denilmek isteniyor berhal-
de...
ECEVİT — Ben evvelden be-
ri SHP'nin yapısınm ve tutumu-
nun çok tutarsız olduğunu vur-
guluyorum. Bu ona bir örnek.
Aslında SHP'nin, HEP'in seçi-
me girebilmesi için mücadele
vermesi gerekirdi ve ben de ona
katılırdım. Gerçek demokrat ta-
vır, HEP'in ve bütün partilerin
seçimlere girebihnesi için müca-
dele vermeyi gerektirirdi. Onu
yapmadılar.
Bir büyük partiye girince böy-
le bir parti, o büyük partinin
politikasını etkileyecektir ister
istemez. Ben bunu Türkiye açı-
sından sakıncalı bulurum.
HEPMn tutumunu tasvip etmi-
yonım, tehlikeli buluyorum.
Ama demokrasiye de inanıyo-
rum. Bence seçime girmelidir.
Ama seçime girince bir küçük
parti olarak ne alacaksa alacak-
tır. Halbuki şimdi bir büyük
partinin politikasını etkileyebi-
Ur durumda olacaktır. HEP'in
niyetleri nedir, nereye kadardır?
Onu bilemem, ama arkasmda-
ki destek ortada. Yani PKK
açıktan destekliyor. Bunun da
benim düşüncemde bir kişide
rahatsızhk uyandırması doğal-
dır.
— HEP konasunda Uginç bir
deferlendirme vaptmız. Ozelnk-
le HEP'in PKK tarafından des-
teklendigi konusunda.
ECEVTT — O benim kendi
kişisel düşüncem değil. Açıkça
beyanlar var.
— Sözkriniz sanld savcuığa
bir uyan gibi».
ECEVİT — Hayır, HEP,
TKK'yı desteklryonım' derae, o
soruşturma konusu olur. Ama
birisi çıkıp, 'Ben seni
destekliyornm' diyor. Bundan
dolayı soruştunna acüamaz.