Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
PKK'nın Mardin'deki roketatarlı saldınsında can kaybı yok
Vali koııağma salclırıİDiyarbakır yohı üzerindeki bir tepede bulunan Mardin Siirt'in Şırvan ilçesine bağh Ormanlı ile Gözlüce köyleri
| Vali konağına önceki akşam 20.30'da bir grup PKK militanı arasında sefer yapan bir mihibüs de PKK militaniarımn yol
: roketatarlı saldırı düzenledi. Iki roketatar mermisinin isabet üzerine döşediği mayına çarptı. Minibüs'teki Fatma Zeyrek,
jettiği binada hasar meydana geldi. Vali Bolat Bolatoğlu ve Seyfettin Akkuş, Ahmet Akyağız ile Osman Akboğa
I ailesinin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. yaralanda. Cizre'deki çatışmada da 6 kişi yaralandı.
; ADANA (Cuınhuriyet Güney llleri Bürosu) —
; PKK militaniarımn Mardin Vali Konağı'na dü-
! zenlediği roketatarlı saldın hasara yol açarken,
! Vali Bolat Bolatoglu ile ailesinin sağbk dururn-
; lannın iyi olduğu bildirildi.
; Siirt'in Şirvan ilçesi yakınlarında köy yoluna
;döşenen mayının patlaması sonucu minibflste
' bulunan 4 kişi yaralandı.
! Diyarbakır yolu üzerindeki bir tepe üzerinde
'bulunan Mardin Vali Konağı'na önceki gece
120.30 sıralannda bir gnıp PKK militanı tarafın-
1
dan roketatarlı saldın'düzenlendi. Iki roketatar
'< mermisinin isabet ettiği binada hasar meydana
| gelirken olay esnasında Mardin Valisi Bolat Bo-
latoğlu eşi ve iki çocuğunun yara almadan kur-
tuldukları bildirildi. Roketatarlı saldırıdan son-
ra Vali Konağı çevresindeki çevik kuvvet, Mar-
din Emniyet Müdürluğu ve Bölge Trafık Müdür-
lüğü binalarında bulunan guvenlik güçleri terö-
ristlerle silahlı çatışmaya girdi. Çatışma yarım
saat sürerken sağlık lojmanlarının arkasından
ateş açan teröristler kaçmayı başardılar. Terö-
ristlerin yakalanabilmesi için aydınlatma fişek-
leri de kullanılırken çevre köylerde yoğunlaştı-
rılan operasyonlarda çok sayıda kişinin gözaltı-
na alındığı öğrenildi.
Siirt'in Şirvan ilçesine bağlı Ormanlı ile Göz-
lüce köyleri arasında sefer yapan bir minibüs de
PKK militaniarımn yol üzerine döşediği mayı-
na çarptı. Diın sabah 07.30 sıralannda meyda-
na gelen olayda yaralanan Fatma Zeyrek, Sey-
fettin Akkuş, Ahmet Akyagız ile Osman Akbo-
ğa Siirt Devlet Hastanesi'ne kaldınlarak tedavi
altına alındılar.
PKK militanlannın önceki gece Cizre ilçe mer-
kezine düzenkdiği baskın arasında meydana ge-
len çatışmada da biri polis, 6 kişinin yaralandı-
ğı öğrenildi.Polis memurlannın kaldıklan Kerem
Oteli'ni hedef alan militanlarla guvenlik güçleri
arasında çıkan çatışmada yaralanan Mehmet
Güçlü, Ebubekir Beyan, Heybet Bozan, Yusuf
Koç adlı yurttaşlann tedavi altına alındığı bildi-
rilirken yaralı polis memurumm adı öğrenileme-
di. Ote yandan Bingöl yakınlarında PKK militan-
lannın kaçırdığı üç ABD'Ji, bir lngiliz ve bir
Avustralyalı turistten dün de haber alınamadı.
Korucu köyltileri taradı
Kars Valiliği'nden yapılan açıklamada önce-
ki gece saat 23.00 sıralannda köy korucusu Or-
han Adsız eski bir husumet nedeniyle köy hal-
kından Şahin Kızılaslan. Talip ve Reis Kuçlu ile
tartıştı. Orhan Adsız adlı korucu tartışma sıra-
sında G-3 tüfeğiyle köylüleri taradı. Talip Kuç-
lu olay yerinde yaşamını yitirirken diğer iki kişi
de ağır yaralandı.
Ankara Belediye Başkanı Karayalçın Istanbul'u anlattv
İktidar 'kent'tengeçerİSîlineeekler 199O'lı yıllarda bence siyasi partilerin Doğayı tahrip edenler Zenginler ve fakirler bu iki
[etkinlikleri, kentsel sorunlara getirecekleri çözümlerle grup doğayı tahrip ediyorlar. Fakirler gecekondu,
jortaya konulacak. Bu sorunları çözebilen partiler zenginler de Boğaz'da kaçak villa yapıyor. İki grup da
Türkiye'nin yönetimine gelecek, çözemeyen silinecek. yasa dışına çıkıyor, orman bile yakıyor.
TAYFUN GÖNÜLLÜ
Ankara Anakent Belediye
Başkanı Murat Karayalçın ile
kaJdığı oteün Bogaz'a nazır oda-
sında başta uzman olduğu ko-
nut sorunu olmak üzere htan-
Vbul'u, Küçük Armutlu'yu ko-
*nuştuk.
k Karayalçın, bu söyleşide ozel-
tlikle "Kentsel Toprak Refonnu"
J üzerinde durarak kentsel prob-
j»fcmleri çözebilecek siyasi parti-
»lerin Türkiye'nin yönetimine ge-
îlip kalabileceğini vurguladı.
ÎBunlann yanı sıra doğayı iki
farklı gelir grubundan olan zen-
ginler ile fakirlerin bozduğunu,
sonra DPT'nin çevreyi kirleten
veya hiç önemsemeyen bir tek-
nikle planlama yaptığını, aynca
konut sorununun ilginç, ama ta-
lep yetersizliğinden kaynaklan-
dığını dile getirdi.
'»•TOfkiye'nin kentlerine 90*lı
yülarda 25 milyon insan yerle-
şecek ve yine aynı yıllarda bu
bölgelerde 2.5 milyar metrekare
yeni kentsel toprağa gereksinim
var. Istanbul'a her yıl bir Eski-
sehir, Ankara'ya da 2.5 Rize ek-
leniyor. Bûyük kentlerin çeper-
lerine insanlann sığınması de-
vam ediyor. Karayalçın, verdiği
bu rakamlann ışığında Türkiyei
nin 9O'lı yıllarda her şeyin aynı
kalması dunımunda sorunlan
asmasınm mümkün olamayaca-
ğını belirtiyor. Yeni toplumsal
örgütienmeler kunılamayacağı-
nı, Erzurumlular, Çorumlular
veya Lazlarm mahallesinde 3., 4.
kuşaklann doğup yine kendi ya-
şamlanm buradan seçeceklerini
belirtiyor.
"19901ı yıllarda bence, siyasi
partilerin bir anlamda etkinlik-
leri, kentsel sorunlara getirecek-
leri çözümlerle ortaya koanla-
cak. Bu sonınlan çözebilen si-
yasi partiler Türkiye'nin yöneti-
mine geiecek. Problemleri çöze-
meyen partiler sffinecekler ya da
çok etkisiz kalacaklar."
Sorunlann çözumüne Kara-
yalçın, "kentsel toprak refor-
mu"nu oturtuyor. toprak re-
formlarına yaklaşımdaki çifte
standartları ise şöyle anlatıyor:
"Toprak refonnu şimdiye ka-
dar hep kırsal aJan için düşüniil-
dü. Ama kırsal alan ile kentsel
alan arasında ilginç bir geçiş var
bence. Geçmişte toprak refonnu
yapılmıs olsaydı şehiıierin yükü
bu kadar ağır olamazdı. Ama
çok ilgioç bir se> oidu: Toprak
refonnu önerüeri komünizmin
bir aracı olarak degeriendirildi.
Sonra insanlar kendere geldiler.
Hazine, belediye, batta yer yer
özel arazilere girerek füli toprak
refonnu uyguladılar. Gecekon-
dn olayını böyle yorumlamak
gerektigini düsiiniiyornm. tsin
ilginç tarafı kırsal toprak refor-
muna ideolojik olarak karşı çı-
kanlar, kentierdeki füli toprak
refonnunu imar affıyla legalize
ettiler. Nedense kırsal alanla il-
gili degeriendinnelerini kentier-
de sürdünnediler."
Kesin bir dille Türkiye'nin
"şimdi'' kentlerde toprak refor-
muna gereksinimi olduğunu
söylüyor başkan. Ancak mevcut
BtR ÇOK KÜÇÜK ARMUTLU'YA DOGRU— Islanbul'a her yıl bir Eskişehir, Ankara'ya da 2,5 Rize eklendigini soyleyen Murat Karayalçın, kentlerde konut
sorunu çözümlenmeyip kentsel toprak reformian yvpılmadıgında tstanbul'un birçok yerinde Küçük Armutlu'nun dogacağına işaret ediyor. Küçük Armutlu'nun
başka guçler tarafından yonetildigini belirtiyor. Ancak Türkiye'nin konut sonınunu çözecek kaynaklara sahip olduğunu belirtiyor.
kamulastırma yasasıyla "Kent-
sel Toprak Reformu"nu bağdas-
tırmarun da olanaksız olduğunu
söylüyor. Yasada değişiklik ya-
pılması gerektigini belirterek
Türkiye'deki toprak değerinin
"çok İlginç" biçimde oluştuğu-
nu kaydediyor.
"Serbest piyasada aynı malın
4 ayn fiyatı olabilir mi?"
Karayalçın, kendisine bu so-
ruyu sorduktan sonra yanıtını
şöyle veriyor:
"Türkiye'de çogu mal ve hiz-
met kalemleri için belki tek fi-
yat var, ama arsa için yok. Bu
olanuz! Birincisi serbest alım-
satun fiyatı. tkincisi bu sıralar-
da çok popüler oldu: Vergiye
esas fiyatı var. Yani beyanname
üzerinden gösterdiğiniz fiyat.
Üçüncüsn arsa kamulaşttnlırken
oluşturulan takdir komisyoou-
nun verdigi fiyat var. Dördüncü-
sii ise kamulastırmaya itiraz
eden yurttaslannuzın konuyu
mahkemeye götiırüp bedel art-
tıntnı davası açıp belirlettikleri
bir fiyat var. Bu dört fiyat da
birbirinden farklıdır. Onun için
de kamulastırma ymsası degişti-
rilmeUdir."
Türkiye'de kentleşmenin ya-
nında "kıyılaşma"nın da oldu-
ğunu soyleyen Karayalçın, ön-
lemlerin alınmaması durumun-
da ise ne olacağını, "Bogaz'ın
sırtlarına bakıldıgında
göriiliiyor'' şekünde açıklıyor.
Konu Bogaz'ın sırtlanndan
açılmışken kötü ve kaçak yapı-
laşmanın kaynağına değiniyor
başkan.
Karayalçm'a göre doğayı iki
grup tahrip ediyor. Bunlar en
ilst gelir grubuyla en alt gelir
grubu. Yani zenginlerle fakirler,-
"En alt gelir grubu gecekondu
yapıyor. En üst gelir grubu da
Bof az'da görüldügü gibi kaçak
yapılaşma. Neden? Çünkü
Törldye yerel yönetimiyle, mer-
kezi yönetimiyle bu iki gelir gru-
bu için arsa hazırlamıyor. Bu iki
grup da genelükle yasadışına çı-
karâk illegal yöntemlerle orman
yakıyor, binayı yeşile boyuyor ve
diger yolları buluyor."
1990'iı yıllar için önemli ko-
nulardan birinüı de planlama
teknikleri olacağına dikkat çeki-
yor başkentin belediye başkanı.
Karayalçın, kullanılan planlama
tekniklerinin Türkiye'yi tıkadı-
ğını ileri sürüyor. Halen kulla-
nılan teknikte, bir fabrikanın ne-
reye yapılacağının hiç önem ta-
şımadığını şöyle belirtiyor:
"Planlama 'sizin şu kadar çi-
mento üretmeniz lazım' der. Siz
bu çimento fabrikasınj isterseniz
Bogaziçi'ne, isterseniz Bitlis'e
kurabilirsiniz. Mekân seçimi
mevcut planlama sistemi içinde
hiç mi hiç önemli degil. Öyle ol-
duğu için de tanm için çok
önem tasıyan ya da başka açı-
dan önem tasıyan topraklar sa-
nayi için kullanılabiliyor. Bursa
Ovası'nın sanavi fesisleriyle dol-
masını başka şekilde açıklaya-
mazsınız."
Seçim öncesi vaatler tarihine
"iki anahtar" olarak yazılacak
Çiller'in programuıdan Karayal-
çın birini, konutun anahtarını
alıyor.
"Neden konut sorunu yasanı-
yor?"
Karayalçm'a göre konuta ta-
lep yok! "Konuta çok büyük ih-
tiyaç var, ama ihtiyaç efektif ta-
lebe dönıişmü>or. İnsan cebine
parasuu koyup piyasadan konut
alamıyor. Konut kredileri çok
düşük. Bu sistemde insanlann
konut sahibi olmaları mumkün
degil. İnsanlar bir şekilde konut
ihtiyacını çözüyorlar diye gece-
kondulaşmaya da ses çıkarûlmı-
yor. Konut için de pek kaynak
ayırmaya gerek kalmıyor. Bu
düsünuş çok büyük yanlışlarm
dogmasına yol açacaktır."
Kentlere göç olayında, "çok
ilginç bir sey yaşandığını" söy-
lüyor Karayalçın:
"Bir kişi kırsal alanda yaşı-
yorsa onun sorumlusu bükü-
met lsi, suyu, yolu kanalizasyo-
nu yoksa sorumlu bükiimet.
Ama o kişi kente yerieştiginde
sorumlusu biz. Bu akıl almaz bir
şey! Türkiye'de sornmluluklann
transferi an meselesi. Yani Tay-
fun Gönüllu, Erzurum'un bir
köyündeyse kente yeıieşme ka-
rarım hemen alabilir. Cuma gü-
nü sorunlannızın sorumlulukla-
n nükümette, cumartesi guoü
geldiginiz tstanbul'da sorumlu-
luklanmz belediyede. Hüküme-
tin kırsal alanda kişi başına yap-
tıgı yatınmı orada bırakıyorso-
nuz ve kente geliyorsunuz. Bu-
nu partimizin seçim platfor-
munda çok yuksek sesle dile ge-
tinnesini diliyorum. Bütun bun-
lann çerçevesinde Türkiye'nin
uzun dönemli bir sosyal demok-
rat iktidara ihtiyacı olduğu gö-
nişündeyim. tnönü'niın, 'Ben
denenmemiş liderün' değerlen-
dirmesi doğnı. Bizi bir denesin-
ler bakalım. Büyuk bir birikimi-
miz var. Yanlışlarımız var kuş-
kusuz. Ama eski sosyal demok-
ratiar yok karşüarında. Biz eli-
ni çamura sokmuş insanlanz."
Pekiyi başkentin Belediye
Başkanı, Istanbul'u nasıl değer-
lendiriyor?
"tstanbul'da 1980 öncesi 1
Mayıs Mahallesi vardı, girile-
mezdi. Şimdi Küçük Annutiu
var. Gecekondu mafyası, Hazi-
ne'nin arsaluınt pazariayıp sa-
tıyor. Aynca o grup da çok tek-
nikleşmis durumda. Bir imar
planlan var. Çekme mesafeleri
belirleniyor. Öyle herkes istedi-
ği yere gecekondu yapamıyor.
Bir özkaynak yatınyorsunuz,
belli taksitleriniz oluyor. Konut
yandaki komsuyu rahatsız etroe-
yecek bir uzaklıga yapılıyor.
Teknik hizmetier, zabıta güçle-
ri ne karşı savunma hizmetleri
veriliyor. Eğer kentsel toprak re-
fonnu yapılmazsa böyle mahal-
leler başka yerlerde de çıkacak."
Karayalçın, Küçük Armutlu
1
dan çıkıp Ankara'dan Istanbul'u
nasıl gördüğünü "biraz çarpıcı
olsun" diyerek şu örnekle anlat-
mayı sürdürüyor:
"Isunbul'a her yü bir Eskişe-
bir ekleniyor. Ankara'ya da 2.5
Rize. tstanbul Belediyesi'nİB bn-
nu çözmesi mümkün degil. Za-
ten sorun da onun degil. Tek ba-
şıma Ankara'mn sonınunu ben
de çozemera. tstanbul'u ikiye
bölmek gibi projeler var. Dün-
yada nüfusu 20 milyona yakla-
şan kentler var, ama parcalama-
yı hiç düşunmüyorlar. Burada
kamu yönetimi havlu atmıştır.
Bu kentlerde hangi sorunu ele
alırsanız alın birkaç milyar do-
lardan bahsetmeniz gerekiyor.
Paradan geçtik, teminatı bul-
mak çok daha güç. Ankara Be-
lediye Başkanı olarak bunu söy-
lerken üzülüyorum. ama Istan-
bul'a özel yaklaşımlarda bulu-
nulması gerek. Bu bizden bazı
kaynaklann aktanlması anlanu-
na gelebilir, ama Istanbul hepi-
mizin gözbebegi."
8 ayda 44 gazeteci saldırıya uğradıBasın
Konseyi'nden
yapılan açıklamaya
göre 1989 yılında
24 olayda 48, 1990
yılında 27 olayda
54 gazeteciye
saldırıda
bulunuldu.
ISTANBUL (AA) — Türki-
ye'de bu yılın ilk 8 ayında mey-
dana gelen 21 olayda 44 gaze-
tecinin saldınya uğradığı açık-
landı.
Basın Konseyi'nden yapılan
açıklamada, 1989 yılında 24
olayda 48 gazeteciye, 1990 yılın-
da 27 olayda 54 gazeteciye sal-
dırılırken bu yılın ilk 8 ayında-
ki 21 olayda 44 gazeteciye sal-
dırıda bulunulduğu belirtildi.
Açıklamada şöyle denildi:
"Kamu görevlUeri ve özeilikie
polis ya da Güneydoğu'daki
özel tim, asli işlevleri haline ge-
len gazeteciye saldın görevini
savsaklamazlarsa aynı azim ve
şevk temposuyla gazeteciye
aman vermeme cabalannı sür-
dünirlerse (ki olasılık dışı değil)
1991 yılının, emsalsiz ve gazete-
ciye saldın rekoruyla şampiyon-
luk ipini gögüslemesi kaçmıl-
maz gözüküyor.
Gazeteciye saldırmayı bir ho-
bi haline getirenlerin başında
kamu görevlUeri geliyor. Dogal
ki polis ve özel tim bu görevi ye-
rine getirmekteki önculüklerini
hiç kimseye kaptırmıyorlar,
ama gazeteciye saldıranlar ara-
sında kaymakam, savcı, seçim
kurulu gorevlileri, adliye görev-
lileri ve batta yargıclar da ara sı-
ra boy gösteriyor."
Kamu gorevlileri dışında ga-
zeteciye saldıranların başında
"ne idüğü belirsiz. kabadayı
kmnpanyalan, dinci gruplar
çek-senet mafyalan"mn geldi-
ği ve "siyasi parti mensuplan-
nın da zaman zanran aynı yolun
yolcnsu" olduklan beliitilen
açıklamada, olaylann Içişleri
Bakanlığı'mn çeşitli genelgeleri-
ne rağmen önlenemediği kayde-
dildi.
Açıklamada Basın Konseyi'-
nin etkin birönlem olarak "ge-
nelgeye aykın da\ranan polis
memnrlannın ve âmiıierinin
vurdnmduymazlığına karşı sicil
yaptınmı uygulamasını" öner-
diği ifade edildi. Ancak bu ko-
nuda henüz olumlu bir gelişme-
ye tanık olunmadığı vurgulan-
dı.
Açıklamada 1989 yılında 24
saldın olayının 21 'i, 1990'da 27
olayın 20'si, 1991'in ilk 8 ayın-
daki 21 saldınnın 17'sinin kamu
görevlilerince gerçekleştirildiği
kaydedildi.
DUNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Belden Aşağı Vurmak
Çağımızın en yabanıl sporu boks. Bu kıyasıya yumruklaş-
manın yasaklanmasını isteyenlerin sayısı hayli fazla.
Gerçekten çok kanlı olan boksta bile uyulması gereken ku-
rallar var. Örneğın, belden aşağı vurmak yasak. Bu sporun
kaynağı olan Ingılterede, bu yasak artık deyim olmuş. Bel-
den aşağı vurmak, oyunu kuralına göre oynamak, centilmen-
likten uzaklaşmak anlamına geliyor.
Bülent Bey son seçim kampanyasında bu yolu tutmuş gö-
rünüyor ve süreklı belden aşağı vuruyor.
Arnacımız Bülent Bey'ın sosyal demokrat oylan bölmeyi he-
deflediğinı vurgulamak değil. Bu zaten açıkça görünen bir
gerçek. Mesut Bey bile SHP'yi DSP'ye havale ettiklerini soy-
ledi.
Bülent Bey bu rolü gönül rahatlığıyia üstlenmişse, kimse-
nin bir diyeceği olamaz. 21 ekim sabahı gerçek gün gibi or-
taya çıkacak, ondan sonra nafile tartışmalar başlayacaktır
Bülent Bey bu oyununu oynarken sosyal demokrat oylan
bölmediğini söylüyor ve kendilerinin başka yerden oy aidık-
farını ileri sürüyor.
Peki madem ki Bülent Bey SHP tabanından oy almıyor, ne-
den herkesi bir yana bırakıp da durmadan SHP'ye ytikleni-
yor?
Ecevit'ın SHP ile kavgası o boyutlara vardı ki sonunda ken-
di örgütü içinde bile huzursuzluk yarattı ve tepkilerin dile ge-
tirilmesine neden oldu.
Ama bu tepkilerin tek adam partisinden etkjlı olacağını ve
Bülent Bey'in tutumunu değiştireceğini sanmak hata olur. Bü-
lent Bey'in SHP'ye çatmaktan başka dağarcığında fazla bir
şey yok ki...
Biz Bülent Bey, belden aşağı vuruyor derken SHP'ye sal-
dırılarında, yanlış ve hatta bugünkü yasalar göz önünde bu-
lundurulduğunda "ihbar" sayılacak suçlamalarda bulunma-
sını kastedıyoruz.
Bülent Bey, SHP-HEP işbirliğinı kastederek İnönü'nün bö-
lücülerle işbirliği yaptığını söylüyor.
Eğer SHP bölücülerie işbirliği yapıyor ve bölücülüğü sa-
vunuyorsa, bugünkü yasalar çerçevesinde suç ışledığı ileri
sürülerek, bu örgut hakkında yasal kovuşturma yapılabilir ve
hatta parti kapatılabılır Böyle bir ortamdaBulent Bey'in
SHP'ye yönelık suçlamaları, puslu havayı sevenler İçin bu-
lunmaz bir olanak oluyor.
Ama acaba, Bülent Bey'in şavları gerçeği yansıtıyor mu?
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü konuşmalarında bu nok-
taya değiniyor ve partisinin Güneydoğu Raporu'nun geçerli
olduğunu söylüyor. İnönu Mısak-ı Mıflı sınırlan konusunda du-
yarlılığını da vurguladıktan sonra, Kürt sorununun demok-
rasi ve ekonomik refah çerçevesı içinde çözüleceğini açıklı-
yor.
Erdal Bey, HEP'ten SHP'ye gelenlerin, seçimden sonra da
orada kalacaklarını ileri sürüyor.
Gerçekten HEP'ten gelenler orada kalırlar mı, kalmazlar
mı o ayrı bir sorun.
Ama HEP'ı seçim dışı bırakan oyunu bozarken SHP de-
mokrasımiz açısından da, Kürt sorununun çözülmesi açısın-
dan da olumlu sonuçlar verecek bir adım atmıştır.
Her şeyden önce, Kürt sorununun çözümünün zorunlu ko-
şulu (yeterlı koşul değil) demokrasiyi işletmektir
Herhalde demokrasi, HEP'te dile getırilen kimi istekleri se-
çimlerden uzak tutarak, bölge ınsanının temsilcilerirMn par-
lamentoya girişlerini engelleyerek ya da onlan şeriatçıların
tekeline doğru iterek yürürlüğe konmaz.
SHP bu oyunu bozarak doğru bir davranışta bulunmuş-
tur
Ayrıca, Kürt sorununun yalnızca Kürt partıleri ile çözüle-
ceğı görüşü de SHP-HEP işbırlığıyle tümuyle ortadan kaldı-
rılmasa bile zayıflatılmış, konunun Türkiye'nin demokrasi so-
runlan genel çerçevesinde ele alınmasırMn, bu tör Örgütle^-
de savaşımın yürütülmesınin doğruluğunu savunan üniter gö-
rüşçüier güçlendîrilmiştir. ''
SHP'ntn delege tabanındaki demokrasiye set çeken böl-
geci mezhepçı eğilımlere karşı çıkmak başka şeydir, Güney-
doğu'nun temsilcilerinin parlamentoya girişlerini bozan giri-
şimi desteklemek başka..
Demokrasiden yana olanlar, nasıl kı insanlann bir parti için-
de Kürt ya da AJevi oldukları için ayrıcalık kazanmalarına karşı
çıkmak zorundaysalar, aynı şekilde insanlann Kürt oldukları
için seçim dışı bırakılmalarına da karşı çıkmak ve de o oyu-
nu da bozmak zorundadırlar.
Kürt sorununa üniter çözüm, bölge insanını dışlamakla
sağlanmaz. Mısak-ı Milli konusunda duyariı ve karartı olan
SHP bu gerçeği görmüştur.
Keşke Bülent Bey de Kürt sorununa, tarikatlara gösterdiği
hoşgörü ve esneklikle yaklaşabilse de ikide bir belden aşa-
ğı vurmasa.
Avukatlık Yasası'nı ilk hcmrlayan kişiydi
Saffet Nezihi Bölükbaşı
Ankara'da öldü
Saffet Nezihi Bölükbaşı,
Türkiye'de Avukatlık Yasası'nı
ilk hazırlayan kişiydi. Bölükba-
şı, 1961 yılında eski Demokrat-
lar Yassıada Yüksek Adalet Di-
vanı'nda yargılanırken isteyen
avukatlann, sanıklann davala-
nna bakabilmelermi, Baro Baş-
kanı olarak sağlayan kişiydi.
Bölükbaşı, Hüsamettin Cin-
doruk ile birlikte eski maliye
bakanlarından Hasan Polat-
kan'ın savunmasını üstlenmiş-
ti.
Saffet Nezihi Bölükbaşı,
1944 yılında Dü Tarih Coğraf-
ya Fakültesi'ndeki görevlerin-
den uzaklaştınlan Behice Bo-
ran, Pertev Naili Boratav ve Ni-
yazi Berkes'in Danıştayiık da-
valarında savunmanlıklanm
yaptı. Bölükbaşı, 12 Eylül'den
sonra Yargıtay'da bir savunma
yaparken Yargıtay'ın da hukuk
dışı eylemlerine değinmiş ve
mahkemeye verilmişti. Yargı-
lanması sonunda Bölükbaşı,
1986 yılında 3.5 ay hapis ceza-
sına çarptınlmış, ancak ceza
paraya çevrilmişti.
Bölükbaşı'nın cenazesi bu-
gün saat 11.30*da Adhye Sara-
yı önüne getirilecek. Burada ya-
pılacak saygı duruşundan son-
ra cenazesi, Mal tepe Camisi-
nde kılınacak namazdan sonra
Cebeci Asri Mezarlığı'nda top-
rağa verilecek.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Nazun Hikmet'i "1938
Harp Okulu olaylan" davasın-
da savunan Avukat Saffet Ne-
zihi Bölükbaşı 84 yaşında dün
Ankara'da oldu.
1907 yılında lstanbul'da do-
ğan Saffet Nezihi Böiükbaşı,
bir süre askeri fabrikalarda hu-
kuk muşavirliği yaptıktan son-
ra avukatlığa başladı. Nazım
Hikmet'i 1938 Harp Okulu
olaylannda askeri mahkemede
savunan Bölükbaşı, sağlığında
"Nazun Hikmet ile ilgili bütün
belgeler polisce evim aranarak
alınıp götürüldü. Elimde o
günlere ilişkin en ufak belge
kaunadr demişti. Saffet Nezihi
Bölükbaşı, Nazım Hikmet'i
1938 Harp Okulu olaylan da-
vasından sonra da savunmustu.
KîSAKISA
• Yurdun çeşıtli yerlerinde dun meydana gelen trafik
kazalarında 3 kişi yaşamını yitirdi. Özel arabasıyla
Kırıkkale'nin Delice ilçesi yakınlarında bir trafik kazası
geçiren ANAP Rize İl Başkanı Kemal Er hayatını kaybetti.
ANAP Rize İl Başkanlığı, Er'in yarın kılınacak cenaze
namazından sonra aile mezarlığına gomüleceğini belirtti.
• Etili On gun once Şirinevler'de işportacılar tarafından
bıçaklanarak ağır yaralanan ve önceki gün ölen gazeteci
Ali Gundıiz Etili, dün toprağa verildi. Etili'nin cenazesi
dün Muratpaşa Camii'nde kılınan öğle namazından sonra
Kozlu Mezarlığı'na defnedildi. Etili'nin cenaze törenine
basın mensupları, ailesi ve yakınları katıldı. Etili'yi
öldüren katilierin arandığı bildirildi.