19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 EYLÜL 1991 Y argleın Ceza Ölçümü Türk Ceza Yaşası sisteminde cezalar genellikle alt ve üst sınırlarıyla belirtilmiştir. Örneğin '1 yıldan 5 yıla kadar' gibi. Yargıç, bu sınırlar içinde sanığa uygun bir ceza tayin eder. MEHMET AKİF TUTUMLU Hukukçu Ceza yargılamasında sanığa yiıkletilen suç kanıtlandıktan sonra sıra cezanın saptanma- sına gelir. Türk Ceza Yasası sisteminde ceza- lar genellikle alt ve üst sınırlarıyla belirtilmiş- tir. örneğin '1 yıldan 5 yıla kadar' gibi. Yar- gıç, bu sınırlar içinde sanığa uygun bir ceza tayin eder. Ancak yasada gösterilen alt ve üst sınırlar içinde ceza belirlenirken hangi husus- ların gözetileceği, nelere dikkat edileceği ko- nusunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ceza- nın ölçümü, yargıcın takdirine bırakılmıştır. Yargıç gerekçe göstermek suretiyle bir sonu- ca varacaktır. Yasada açıklık bulunmaması ne- deniyle konuyu irdelemeyi yararlı gördüm. Alman Ceza Kanunu'nda cezanın ölçümü konusunda açık hükümlere rastbyoruz. Bu ya- sanın 46. maddesine göre ceza tayininde gö- zetilmesi gereken temel ilke, failin kusurlu ol- masıdır. Gerçi kusur, suçun yasal öğelerinden biri olarak da aranır; ancak buradaki kusur kavramından, failin yasayı ihlal etmesinde ta- şıdığı bilinç ya da suçu işlemekte gösterdiği ıs- rarlı tutum anlaşılmalıdır. Eylemdeki yoğun kusur, cezanın üst dereceden tayinini gerekti- rebilir. Ceza tayininde gözetilmesi gereken ikinci il- ke, cezanın amaçlarında aranmalıdır. Alman Ceza Yasası'nın deyişiyle 'Cezanın, failin son- raki toplumsal yaşantısında gerçekleştirmesi beklenen sonuçları göz önünde tutulmalıdır' (m. 46/2). Cezanın çağdaş amacı ise suçludan intikam almak ya da onu tümüyle yaşamın dı- şına atmak değil, tersine, suçluyu iyileştirmek ve toplumsallaşmasını sağlamaktır. Böylece toplumun da korunacağı ve sağlıklı kılınaca- ğı ileri sürülmüştür (F. Gramatica, Toplum- sal Savunma İlkeleri, Çev. S. Selçuk, Ankara 1988, s. 30). Suç oluşturan eylemin dış dünyada doğur- duğu sonuçlar, failin önceki yaşamı, kişisel ve ekonomik durumları ile olaydan sonraki tu- tumu gibi hususlar da cezanın tayininde yar- gıç tarafından değerlendirilmelidir. (Al. C. Y. m. 146/2). Ceza yargıcı, özellikle toplumun, suçun olu- şum sürecindeki katkısını hesaba katmalıdır. Ekonomsal, eğitsel ve toplumsal sorunlarla dolu bir toplumda bireyin adeta suça itildiği gerçeğini göz ardı etmemelidir. Gerçi toplum- sal etmenler suç işlemeyi haklı kılmaz; fakat daha insancıl bir cezanın verilmesine gerekçe oluşturabilir. (Turan Tûfan Yüce, Ceza Huku- ku'nun Temel Kavramlan, Ankara 1985, s. 142). İnsancıl ükeler gerekli Açıklamaya çalıştığımız ilkeler Yargıtay ka- rarlarında da vurgulanmaktadır. Örneğin Ce- za Genel Kurulu'nun E. 1985/6-446, K. 1986/ 127 sayı ve 17.3.1986 tarihli kararında T. T. Yiı- ce"nin andığımız yapıtına yollama yapılarak şu gorüşlere yer verilmektedir: "Kanunu uygula- mak zorunda olan hâkim, toplumun suçtaki sorumluluğunu da düşünerek anlayışlı ve in- saflı davranmalıdır. Yöksulluk, işsizlik, yersiz- lik yurtsuzluk, olaylann büyiik çogunluguıt- da halkta yerleşmiş temelsiz ön yargının dii- şiindürdıiğu gibi ne suçluluk karinesi ne de ce- zanın şiddel sebebidir. Tersine, bunlar insaf ve anlayış isleyen hallerdir." Cezanın ölçümü, yineleyerek söyleyelim ki basamaklı cezalarda soz konusudur. Eğer yasa belli bir eylem için tek ceza ya da yaptırım on- gormüşse artık yargıcın takdirinden söz edi- lemez. Burada 'cezanın insanileştirilmesi' uy- gulayıcıya değil, yasakoyucuya düşer. Başka bir deyişle, yargıç, hümanizm ilkesiyle bağdaş- mayan bir yaptırımı sanığa uygulamak duru- munda kaldığında, belki biçimsel bir adaleti gerçekleştirmiş olur; fakat çağın adalet anla- yışına ters düşme duygusundan da kendini kurtaramaz. Bu durumda, verdiği htfkmün duşunsel sorumluluğu ona yuklenemez. So- rumluluk, kuralı koyandadır. Böylece suç si- yasetinin de hümanist ilkelere uydurulması zo- runluluğu ortaya çıkmaktadır. Yargıca ceza ölçumünde verilen başka bir genel yetki de TCK'nın 59. maddesinde görül- mektedir. Buna göre ceza yargıcı her suçta, ha- fifietici öbur nedenlerden ayrı olarak takdir yetkisini kullanarak cezada indirim yapabilir. 59. madde, cezarun bireyselleştirilmesinin en belirgin örneğidir. Yine yargıcın duyunçsal (vicdani) kanısı da en çok burada kendini gös- terir. Kanımca sanığın yargılamayı kolaylaş- tıran katkılarda bulunması, suçun ortaya çık- masında yardımlardan kaçınmaması, suçunu itiraf etmesi ya da pişmanlık sergilemesi gibi davranışları indirim takdirinin nedeni olarak kabul edilmelidir. Bu tur tavırları sergileyen sanığın iç düşüncesi (saiki) hukuku ilgilendir- mez. Yargısal içtihatlarda da bu göruşun ege- men olduğu söylenebilir. Yüksek Mahkeme, 59. maddenin yerel mahkemelerce uygulanma- sını denetlemektedir. Nitekim Yargıtay'a yan- sıyan bir olayda, kız arkadaşını kıskançlık duygusuyla boğup ölduren, ancak daha son- ra suçunu itiraf ederek teslim olan sanığa ye- rel mahkemece 59. maddeye gore indirim ya- pılmamıştır. Ceza Genel Kurulu, anılan mad- denin uygulanmasında salt suçun işleniş şek- linin nazara alınmayacağını, sanığın olumlu tutumunun da değerlendirilmesi ve 59. mad- denin uygulanması gerektiği gerekçesiyle hük- mü bozmuştur(E. 1990/1-81, K. 1990/103, T. 2.4.1990 tar. kar., YKD Temmuz 1991, s. 1074-1078). Yüksek Mahkeme'nin bu yoldaki görüşünün insancılık ilkesine tamamen uydu- ğunu düşünüyoruz. Bu karara karşı oy yazan bir üyeye göre Yargıtay'ın 59. maddenin uy- gulanması konusunda yerel yargıcın takdir yet- kisine karışması yasanın amacına aykındır. Zi- ra burada yasal indirim nedenleri değil, tak- dirin indirim yetkisi söz konusudur. Bizce bu konuda Yargıtay'ın denetimi yerindedir. Çün- kü yerel yargıcın olayın ttkisiyle ya da suçun çevrede bıraktığı etkiyle duygusal davranıp ce- zada indirime gitmeme olasılığı vardır. Oysa bu tür etkilerden uzakta bulunan deneyimli yargıçlann olaya daha soğukkanh bakarak 59. maddenin uygulanmasını denetlemeleri sanık için daha güvencelidir. İnsancıl uygulama Ceza yargıcının ceza ölçüm yetkisi yukarı- da sayılanlardan ibaret değildir. Yine cezanın amaçlarından hareket ederek cezanın ertelen- mesi, hapisten paraya çevrilmesi ya da başka önlemlere gidilmesi de aynı yetkinin içine gi- rer. Bütün bunların uygulanmasında sanığın kişiliğinin tanınması, geçmişinin araştırılma- sı gerekir. Ne yazık ki ulkemizde bunları ya- pacak bir adli organ bulunmamaktadır. Sa- nığın kunyesi ve adli sabıkası araştırılarak hükme gidilmektedir. Onun bireysel ve top- lumsal yaşamı, suç işlerken içinde bulundu- ğu duygusal sureç ve koşullar belirlenmemek- tedir. Suçu sabit mi değil mi diye araştırma ko- nusu yapılan bir suje durumundadır. Bu ne- denle adaletli bir ceza ölçümü yapılabilmesi için sanığın kişiliğinin bilinmesini olanaklı kı- lan araştırma servislerinin kurulması gerekir. Çünku verilen cezalar her kişilikte aynı etkiyi yapmaz. Yazıyı bitirirken çağımız ceza adaletinin hu- manist uygulamalarla gerçekleşebileceğini vurgulamak istiyorum. Suç ve ceza siyasetinin de bu yolda ilerlemesini diliyorum. EVET/HAY1R OKTjffAKBAL Yazarlar ve Sözcükler Yazarlıkta ustalık diye bir şey yoktur. Resımde, muzıkte, heykelde ustalık vardır. Olmalıdır. Ama yazarlıkta ustalık ola- maz. Yazar, kalemi her eline alışta acemidir, toydur, amatör- dür. Son zamanlarda her daktilo başına geçişimde o uzak, çok uzak yazarlık heveslisi olduğum günlerde duyuyorum ken- dimi... Yazı nasıl şeydir, nasıl yazılır, okurlara nasıl sesleni- lir? Eskiden kalabalık önünde konuşurken duyardım bunu. Ne diyebilirdim o insanlara? Sanki benim her diyeceğimi on- lar benden daha iyi bilirlermiş gibi! Öyledir de, bilirler. Bil- meseler de bılir gibi davranırlar! Sözcükler ele avuca sığmaz. Birini seçip ılk cümlenin ba- şına oturttunuz. Söz gelimı 'ev' dediniz, 'ilkyaz' dediniz, 'rüzgâr' dediniz. Çağnşımlannız, yaşam deneyımlerinizle, btl- gilerinizle hemen arkası gelır. Evde yalnızdı, canı çok sıkılı- yordu". Bir öykünün başlangıcıdır. Sürdürüp götürürdünüz. O evdeki, yalnız kişinın yaşamının ne çok serüvenı, anısı var- djr, oJmalıdır. Olmaz mı hiç? Hele 'ilkyaz' sözcüğü nice ge- niş ycnlere alır götürür sizi. Hangi sözcük olursa oisun, bah- çe', 'insan', 'genç kız', 'yarın', 'gelecek'. Her sözcük tveier ne- ter içermez ki, nelere nelere doğru açmaz mı düşlerin, im- gelerin kapısını? "Sözcükler, sözcükler, sözcükler" der Hamlet. içi boş bi- rer kalıp saymak mıdır? Bir çığlıktır yaşamın umutsuz kıldı- ğı, bezginliğe sürüklediği genç bir adamdan yükselen... Söz- cükler, kimi zaman aldatıcı birer klişedir. Kimı zaman da bir yaşamın anlamını bir anda duyuran bir simge! Yazarlık, sözcüklere egemen olmasını bilmektır. Sözcük- ler geometrık bir oranda çoğalırlar yazarın kafasında, kale- minde... Ustalık, burdadır. Sözcükleri yerinde kullanmasını bilmek. Ama dedim ya, yazarlıkta ustalık yoktur. Sürekli ara- yan, araştıran. sözcüklerin gizlerini çözmeye uğraşan bir ki- şidir yazar. Acemiliktir onu her zaman gündemde tutan. Ferit Edgü "Yeni Ders Notları" adli yeni kitabında şöyle ya- zıyor: "Kırk yıldır yazıyorum, hemen hemen. On altı yaşımda, eli- me kalemi almak yerine malayı, çekici, keseri almış otmayı yeğlerdim. Olmadı, bilmem niçin. Kalemi, bugün, her ele alı- şımda çekingen, korkak ve acemiyim. Oysa elimde mala, ke- ser olsaydı, şimdi kuşkusuz eşsiz bir ustaydım." 1950'lerdeki Ferit Edgü gözümün önüne geldi. Sait Faik'i, Attila İlhan'ı tanımıştı. Onların sevgisıni kazanmıştı. Gence- cik bir yazar... Otuz yıldan çok geçti aradan. Edgü. bir türlü ustalaşmadı. Hep yeni, taze, hep arayan bir 'genç yazar' ola- rak sürdürdü çalışmalarını... "Kolay yazdığımda çok korkarım" diyor kitabının bir yerin- de. Bir yerde de "Sevilmek, beğenilmek, alkışlanmak, üne kavuşmak için değil, anlamak ve anlaşılmak için yazıyorum" diyor. Bu benim bir zamanlar 'mutlu bir azınlık için yazmak, kendı için yazmak' konusundaki yazdıklanmı anımsatıyor. Ne kıyametler kopmuştu o günlerde... "Ne demek, yazar yığın- lar için yazar. Kendin için yazarsan, kendin okursun" gibi söz- lerle. Oysa her yazar, önce kendi için yazmıştır, bir çeşit gün- cedir bizim romanlar, öyküler, denemeler saydığımız, oyle okuduğumuz. . Ferit Edgü'nün yeni iki kitabı 'Yeni Ders Notları' ve 'Binbir Hece' beni yeni düşüncelere götürdü. Böyle kitaplar, okur- lar kadar yazarlar için de uyarıcı, güçlendiricı, gündelik an- lamsızlıklardan uzaklaştırıcıdır. "Türkİye'deki Londra" ENGLISH FASTKADIKÖY MECIDIYEKOY BAKIRKÖY ANKARA IZMIR 338 9100 175 43 99 542 56 27 125 44 42 14 77 93 345 14 40 175 43 99 542 56 28 118 26 45 25 5137 YİNE BİR GÜLNIHAL BURHAN GÜNEL'in öykülerinin ikinci basısı çıktı. KARŞI Yayınlar • Enfraruj uzaktan kumanda • 50 program • On Screen Display ı SleepTimer • CTI (Renk geçişlerinde keskinlik) • 63 ekran FST • 40 kanal kablolu yayına tam uyum • Teletekst yayınlarına Türkçe harflerle tam uyum Teletekst yayınlarından bilgisayar çıkışı Büyük televizyon! Hemen bir Vestel Yetkili Satıcısı'na gelin. "3 yıl garantili" Vestel Comfort 63 ekran büyük televizyonu görün!.. YVESTEL Öncü - Önder + Lider fleşmfiyatı Peşınat 5Taksit 7Taksıt 9Taksit 11 Taksıi 13Taksit Vestel Comfort S3FST 4378.000 900 000 807000 608000 497.000 427 000 378.000 Veste! Comfort 63 FST Teletekst 4 689.000 900 000 906.000 682 000 558000 479 000 424.000 KOVANCILAR KADASTRO HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1990/106 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalılar Zeytun Çelik, Lütfü Çelik, Hasan Çelik, Zafer Çelik ve Mahmut Çelik alevhıne ikame edilen Kadarstro Tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sıra- sında verilen ara kararı gereğince: Davalılardan Zeytin Çelik, Lütfi Çelik, Hasan Çelik, Zafer Çelik ve Mahmut Çelik'in adresleri meçhul olduğundan dava dilekçesi teblığ edilmemiş olmakla hazine tarafından Kovancılar Ilçesi Tabanözu kö- ytınde bulunan 433 nolu parselin kadastro tespitine ıtiraz edılmiş ve buna dair dava Mahkememizın 1990/106 esas nolu davası ıle devam etmektedir. tş bu ilanın yayımı tarihinden itibaren davalılara 15 gun sonra tebliğ yapılmış sayılacağı davalıların duruşma günu olan 27.11.1991 gunü saat 9.00'da Kovancılar Kadastro Mahkemesinde bu davada kendilerinin hazır bulunmalan veya kendilerinı bir vekille tem- sil ettirmeleri aksi taktirde yokluklanna başvurulmaksızın duruşmaya devam olunacağı ve karar verileceği dava dilekçesi tebliğ yerine ka- ım olmak üzere davalılara ilanen tebliğ olunur. Basın: 49397 T.C SERİK KADASTRO MAHKEMESİ 1988/1873 Serik Kökez mahallesi Taşlıklar Mevkiinde bulunan 380 M2'lik 89 ada 116 parsel nolu nizalı yerın mahkememizde icra kılınan yargıla- ma neticesinde: Davacı adına tescilini karar verilmiş olup adresi tespıt edılemeyen davalı Halil'e 7201 sayılı tebligat kanununa göre kararrn Neşrinden itibaren 15 gün sonra tebliği edilmış sayılacağı ilanen duyurudur. 2.9.1991 Basın: 49389 İLAN ANKARA 6. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1991/337 Davacı Gunay Ünal tarafından davalı Mahmut Ünsal aleyhine mah- kememıze açılmış bulunan "boşanma" davasının yapılan yargılama- sında verilen ara kararı gereğince: Davalı Mahmut Ünal, Uzunkaya Işhanı no: 183, kat: 4 lsmet Eren- leroglu yanı Kartal, Istanbul adresıne çıkarılan davetiye bila tebliğ iade edilmiş, zabıta tahkikatından da adresinin meçhul kalması ne- deniyle dava dilekçesi özeti ile duruşma gununün (davatiyenin) ila- nen kendisine tebliğine karar verilmiştir. Venlen ara karan gereğince, duruşmanın bıraküı olduğu 15.10.1991 gunü saat 11 SO'de mahkememız duruşma salonunda bizzat hazır bu- lunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmcsi aksi takdirde du- ruşmaya gıyabında devam olunup karar verileceği hususu davetiye tebliği yerine kaim olmak uzere ilan olunur. 12.9.1991 Basın: 36096 HAYAT HASTANESİ 1967-1991 yıllan arasında Hayat Hastanesi'nde çahşmış olan doktorların aşağıdaki telefona bilgi vermeleri rica olunur. Doç. Dr. Bingür Sönmez Prof. Dr. Halim Hattat Tel: 529 56 20 AÇIK MEKTUP Sayın Başbakan. Sayın Bakanlar, Sıyasal Partılerın Sayın Başkanları, Sayın Türk-lş Genel Başkanı, Sayın DISK Genel Başkanı, Sayın Hak-lş Genel Başkanı, Sayın Şendıka Başkanları, Sayın Otek llgılıler, 20 Ekım 1991 Genet Seçlmlerinin, jlkemızin sivılleşıp demokratikleşme- sıne, ınsanımızın özgurleşıp mutlu olmasına gerçekten katkıda bulunmasını ıstıyorsanız, örgütlenme hakkının onûndekı engellenn kaldırılması için he- men şımdı gınşımde bulunmalısınız Bunun ıçın; • "Biz iktidara gelince memurlara sendika hakkı tanıyacağız" ya da "Anayasa değişsin, 87 sayılı ILO Sozleşmesi onaylansın, memurtar on- dan sonra sendika kursun" sözlerınızı asla doğru bulmuyoruz Çıinkü; • Hiçbır yasada memurların sendika kurmalannı engelleyen bir hûküm bu- lunmadığıgıbı, Anayasanın ' Başlangıç'ııle2. 49ve90. maddelerınınkoru- maya aklığı, • İnsan Haklan Evrensel Bltdirgesi'nın 23M maddesı. • TBMM'de 1951 yılmda onaylanan 98 Sayılı ILO SözlesmesJ; Yine TBMM'de 1954 yılmda onaylanan İnsan Haklan Avrupa Soztesme- si'nln 11/1 maddesı: "HERKES SENDİKA KURABİLİR" demektedır • Devlel memuru olan biz öğretmenler de "HERKES" gıbı. 28 Mayts 1990 günu Sendıkamız EûlTIM-IŞ'ı kurduk BırDuçuk yaşına degmek üzere olan sendıkamızla çok mutluyuz Ancak Ankara ValHığı, ûolayısıyla hükümetle mahkemelık durumdayız. • Sendıkamız aleyhine açılan ıki mahkemeden benut, sendikamızın aç- tığı beş davadan yürutmeyi durdurma. sendıkamız aleyhine yapılmış dort suç duyurusundan takipsizlik karan almamıza, • Başta Mılh Eğıtım Maliye ve Gumruk ve Devlet Bakanı Sayın Taşar o4- mak uzere. ıkiıdar partısının bırçok yetkılisı sendıkamtza sıcak ûaktıkları hal- de, EĞITIM-IŞ aleyhine açılan dava sürmektedır Şımdı, 1 Ankara Valılığı'nın EĞİTİM-İŞ ve GENEL SAGLIK-İŞ hakkında açbgı da- valar çekılmeh/çektırılmelıdır 2 Istanbul valılığı, kapattığı memur sendıkalarım. mahkeme kararına uya- rak açmalıdır 3 Hukumet kendı yonetıcılerının ışını kolaylastırmak ıçın, 657 sayılı Dev- let Memuriart Kanunu'nun 22 maddesını, Kanun Hûkmünde Karamame ıte yenıden duzenleyerek "Memurtar Sendika KurabiUıier" hükmünü geti- rebılır 4 Tüm sıyasal partı lıderten, seçım tnldırgelerınde ve konuşmalarında; "KURULMUŞ VE KURULACAK MEMUR SEND1KALARINI YASAL BULU- YOR VE TANIYORUM" cumlesını dıle getırmelıdırler 5. Işçı konfederasyonları ve sendıkalar, kurulmuş ve kurulacak olan me- mur sendikalannı tanıdıklannı ve bu sendikalan yasal saydtMannı bası- na, kamuoyuna ve gorüştüklen sıyasal partı lıderlerıne açıklamalıdırlar Saygılarımla. Dr. Niyazi ALTUNYA EĞİTJM-İŞ GENEL BAŞKANI BAŞSAĞLIĞI ŞAKÎR ŞENER HATUNOĞLU 20.9.1991 tarihinde vefat etmiştir. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve yakınlanna başsağlığı dileriz. «?EN GÜMRİÎKLEME NEVZAT ERETS. KÜRŞAT ŞENKÂL NACİ EREN TİP MYK üyesi, CHP ve SHP'li Belediye Başkanı Olumünün 4. yılında sevgiyle anıyoruz. AİLESİ T.C. UŞAK 1. İCRA DAİRESİ Dosya No: 1991/2066 Kambiyc seaetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) izeriade haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri 1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikametgâhı: Sabri Du- rur vk. Av. Gülay Yeniyurt, lsmetpasa Cad. Tüğlu Sok. No: 2/2, Uşak. 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve ikamet- gâhı: Muzaffer Elmas. 3- Alacağın Türk parasıyla tutarı faız mıktan ve ışlemeye başladığı gün: 30.000.000r TL. Asıl alacak 9.240.000r TL. Faız % 48 65.000r TL. Iht. Hac. Vek. Ucr. 2I.100r TL. Iht. Hac. Kar. Har. 90.000T TL. komisyon % 3 Toplam 39.416.100r TL. alacağın takip tarihinden itibaren işleye- cek % 48 reaskont faizi vekalet ucreti ve icra masraflan ile tahsili. 4- Senet ve tarihi: 16.8.1990 tanzim 30.11.1990 ve 30.12.1990 vade tarihli toplam 30.0O0.0O0r TL'lik iki adet senet. 5- Bir terekeye karşı yapılan takıplerde mirasçıların adları soyadla- n ve ikametgâhları: Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren on gün içinde ödemeniz takibin dayanağı senet kambiyo senedi niteliğini haız degilse (S) gün içinde mercie şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait değilse yine bu (S) gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra dai- resine'bildirmeniz aksi takdirde icra takibindekı kambiyo senedi al- tındaki imzarun sizden sadır sayılacagı, imzaruzı haksız yere inkâr eder- seniz, 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkûm edilece- ğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildigı veya alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa bunu se- bepleriyle birlikte (5) gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildi- rerek merciden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz tak- dirde cebri icraya devam olunacağı, ıtiraz edilmediği ve borç öden- mediği takdirde on gun içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız, hapisle tazyik otunacağınız, hiç mal be- yanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis- le cezalandınlacağınız ihtar olunur. Basın: 35954 T.C. UŞAK 1. İCRA DAİRESİ DAVET KÂĞIDI Dosya No: 1991/2066 1— Alacaklının adı soyadı: Sabrı Durur Vek. Av. Gulay. Yeni- yurt. Şak. 2— Borçlunun adı, soyadı: Muzaffer Elmas. 3 ^ Haczin yapıldığı gun ve saat: 7.8.1991 tarihinde 38 parça tnen- kul mallar haciz edilmiş, yediemin lbrahim Turan'a teslim edilmiştır. İcra ve Iflas Kanunu'nun 102. maddesine tevfikan yapılan haciz sırasında hazır bulunmadığınızdan, ışbu kâğıdın tebliğ tarihinden iti- baren adı geçen kanunun 103. maddesi gereğince uç gün içinde haciz tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz için icra daire- sine başvurmanız tebliğ olunur('). (*) Evvelce haciz vazedenlerle borçlular dahi yeni iştirak ve ilaveler kendilerine bildırilmek üzere 103. madde mucibince davet olunurlar. (!c. if. K. 104/3) Basın: 35955 T.C ÖDEMİŞ İCRA TETKİK MERCİİ CEZA HÂKİMLİĞİ Esas No : 990-1910 Karar No : 1991/143 Muşteki : Cavit Şen Vekili : Av. Hulusi L'ygan, Av. Semih Uzunkol Sanık : Cumhur Çalıkkasap, Kemal ve Saadet'den olma 1.1.1962 D.lu, Odemış Bengisu Mah. si 90 hanede nufusa kayıtlı, halen ödemiş Saraçoğlu cad. Çalıkkasap et galerisinde bulunur evli okur yazar sabıkasız T.C. Islam. Suç : Mal beyanında bulunmamak Suç Tarihi : 30.11.1990 Yukanda açık kımliği yazılı sanık hakkında mahkememizce IİK- nun 337. mad. si gereğince takdiren 10 gün süre ile hafifhapis cezası ile cezalandınlmasına karar verilmiş ancak hüküm sanığa bugüne ka- dar gösterilen tum adreslerine tebliğ edilemediğinden mahkememiz- den verilen 1.2.1991 tarihli 991/143 sayılı kararın gazetede ilan yolu ile sanığa tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gun sonra 7201 sayılı tebligat K.nun 28 ve devam eden maddelen gereğince sanığa tebliğ edilmiş sayılacağına dair karar verıldı. 2.9.1991 Basın: 36249
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle