Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 21 EYLÜL 1991
Y argleın Ceza Ölçümü
Türk Ceza Yaşası sisteminde cezalar genellikle alt ve üst sınırlarıyla
belirtilmiştir. Örneğin '1 yıldan 5 yıla kadar' gibi. Yargıç, bu sınırlar
içinde sanığa uygun bir ceza tayin eder.
MEHMET AKİF TUTUMLU Hukukçu
Ceza yargılamasında sanığa yiıkletilen suç
kanıtlandıktan sonra sıra cezanın saptanma-
sına gelir. Türk Ceza Yasası sisteminde ceza-
lar genellikle alt ve üst sınırlarıyla belirtilmiş-
tir. örneğin '1 yıldan 5 yıla kadar' gibi. Yar-
gıç, bu sınırlar içinde sanığa uygun bir ceza
tayin eder. Ancak yasada gösterilen alt ve üst
sınırlar içinde ceza belirlenirken hangi husus-
ların gözetileceği, nelere dikkat edileceği ko-
nusunda bir hüküm bulunmamaktadır. Ceza-
nın ölçümü, yargıcın takdirine bırakılmıştır.
Yargıç gerekçe göstermek suretiyle bir sonu-
ca varacaktır. Yasada açıklık bulunmaması ne-
deniyle konuyu irdelemeyi yararlı gördüm.
Alman Ceza Kanunu'nda cezanın ölçümü
konusunda açık hükümlere rastbyoruz. Bu ya-
sanın 46. maddesine göre ceza tayininde gö-
zetilmesi gereken temel ilke, failin kusurlu ol-
masıdır. Gerçi kusur, suçun yasal öğelerinden
biri olarak da aranır; ancak buradaki kusur
kavramından, failin yasayı ihlal etmesinde ta-
şıdığı bilinç ya da suçu işlemekte gösterdiği ıs-
rarlı tutum anlaşılmalıdır. Eylemdeki yoğun
kusur, cezanın üst dereceden tayinini gerekti-
rebilir.
Ceza tayininde gözetilmesi gereken ikinci il-
ke, cezanın amaçlarında aranmalıdır. Alman
Ceza Yasası'nın deyişiyle 'Cezanın, failin son-
raki toplumsal yaşantısında gerçekleştirmesi
beklenen sonuçları göz önünde tutulmalıdır'
(m. 46/2). Cezanın çağdaş amacı ise suçludan
intikam almak ya da onu tümüyle yaşamın dı-
şına atmak değil, tersine, suçluyu iyileştirmek
ve toplumsallaşmasını sağlamaktır. Böylece
toplumun da korunacağı ve sağlıklı kılınaca-
ğı ileri sürülmüştür (F. Gramatica, Toplum-
sal Savunma İlkeleri, Çev. S. Selçuk, Ankara
1988, s. 30).
Suç oluşturan eylemin dış dünyada doğur-
duğu sonuçlar, failin önceki yaşamı, kişisel ve
ekonomik durumları ile olaydan sonraki tu-
tumu gibi hususlar da cezanın tayininde yar-
gıç tarafından değerlendirilmelidir. (Al. C. Y.
m. 146/2).
Ceza yargıcı, özellikle toplumun, suçun olu-
şum sürecindeki katkısını hesaba katmalıdır.
Ekonomsal, eğitsel ve toplumsal sorunlarla
dolu bir toplumda bireyin adeta suça itildiği
gerçeğini göz ardı etmemelidir. Gerçi toplum-
sal etmenler suç işlemeyi haklı kılmaz; fakat
daha insancıl bir cezanın verilmesine gerekçe
oluşturabilir. (Turan Tûfan Yüce, Ceza Huku-
ku'nun Temel Kavramlan, Ankara 1985, s.
142).
İnsancıl ükeler gerekli
Açıklamaya çalıştığımız ilkeler Yargıtay ka-
rarlarında da vurgulanmaktadır. Örneğin Ce-
za Genel Kurulu'nun E. 1985/6-446, K. 1986/
127 sayı ve 17.3.1986 tarihli kararında T. T. Yiı-
ce"nin andığımız yapıtına yollama yapılarak şu
gorüşlere yer verilmektedir: "Kanunu uygula-
mak zorunda olan hâkim, toplumun suçtaki
sorumluluğunu da düşünerek anlayışlı ve in-
saflı davranmalıdır. Yöksulluk, işsizlik, yersiz-
lik yurtsuzluk, olaylann büyiik çogunluguıt-
da halkta yerleşmiş temelsiz ön yargının dii-
şiindürdıiğu gibi ne suçluluk karinesi ne de ce-
zanın şiddel sebebidir. Tersine, bunlar insaf ve
anlayış isleyen hallerdir."
Cezanın ölçümü, yineleyerek söyleyelim ki
basamaklı cezalarda soz konusudur. Eğer yasa
belli bir eylem için tek ceza ya da yaptırım on-
gormüşse artık yargıcın takdirinden söz edi-
lemez. Burada 'cezanın insanileştirilmesi' uy-
gulayıcıya değil, yasakoyucuya düşer. Başka
bir deyişle, yargıç, hümanizm ilkesiyle bağdaş-
mayan bir yaptırımı sanığa uygulamak duru-
munda kaldığında, belki biçimsel bir adaleti
gerçekleştirmiş olur; fakat çağın adalet anla-
yışına ters düşme duygusundan da kendini
kurtaramaz. Bu durumda, verdiği htfkmün
duşunsel sorumluluğu ona yuklenemez. So-
rumluluk, kuralı koyandadır. Böylece suç si-
yasetinin de hümanist ilkelere uydurulması zo-
runluluğu ortaya çıkmaktadır.
Yargıca ceza ölçumünde verilen başka bir
genel yetki de TCK'nın 59. maddesinde görül-
mektedir. Buna göre ceza yargıcı her suçta, ha-
fifietici öbur nedenlerden ayrı olarak takdir
yetkisini kullanarak cezada indirim yapabilir.
59. madde, cezarun bireyselleştirilmesinin en
belirgin örneğidir. Yine yargıcın duyunçsal
(vicdani) kanısı da en çok burada kendini gös-
terir. Kanımca sanığın yargılamayı kolaylaş-
tıran katkılarda bulunması, suçun ortaya çık-
masında yardımlardan kaçınmaması, suçunu
itiraf etmesi ya da pişmanlık sergilemesi gibi
davranışları indirim takdirinin nedeni olarak
kabul edilmelidir. Bu tur tavırları sergileyen
sanığın iç düşüncesi (saiki) hukuku ilgilendir-
mez. Yargısal içtihatlarda da bu göruşun ege-
men olduğu söylenebilir. Yüksek Mahkeme,
59. maddenin yerel mahkemelerce uygulanma-
sını denetlemektedir. Nitekim Yargıtay'a yan-
sıyan bir olayda, kız arkadaşını kıskançlık
duygusuyla boğup ölduren, ancak daha son-
ra suçunu itiraf ederek teslim olan sanığa ye-
rel mahkemece 59. maddeye gore indirim ya-
pılmamıştır. Ceza Genel Kurulu, anılan mad-
denin uygulanmasında salt suçun işleniş şek-
linin nazara alınmayacağını, sanığın olumlu
tutumunun da değerlendirilmesi ve 59. mad-
denin uygulanması gerektiği gerekçesiyle hük-
mü bozmuştur(E. 1990/1-81, K. 1990/103, T.
2.4.1990 tar. kar., YKD Temmuz 1991, s.
1074-1078). Yüksek Mahkeme'nin bu yoldaki
görüşünün insancılık ilkesine tamamen uydu-
ğunu düşünüyoruz. Bu karara karşı oy yazan
bir üyeye göre Yargıtay'ın 59. maddenin uy-
gulanması konusunda yerel yargıcın takdir yet-
kisine karışması yasanın amacına aykındır. Zi-
ra burada yasal indirim nedenleri değil, tak-
dirin indirim yetkisi söz konusudur. Bizce bu
konuda Yargıtay'ın denetimi yerindedir. Çün-
kü yerel yargıcın olayın ttkisiyle ya da suçun
çevrede bıraktığı etkiyle duygusal davranıp ce-
zada indirime gitmeme olasılığı vardır. Oysa
bu tür etkilerden uzakta bulunan deneyimli
yargıçlann olaya daha soğukkanh bakarak 59.
maddenin uygulanmasını denetlemeleri sanık
için daha güvencelidir.
İnsancıl uygulama
Ceza yargıcının ceza ölçüm yetkisi yukarı-
da sayılanlardan ibaret değildir. Yine cezanın
amaçlarından hareket ederek cezanın ertelen-
mesi, hapisten paraya çevrilmesi ya da başka
önlemlere gidilmesi de aynı yetkinin içine gi-
rer. Bütün bunların uygulanmasında sanığın
kişiliğinin tanınması, geçmişinin araştırılma-
sı gerekir. Ne yazık ki ulkemizde bunları ya-
pacak bir adli organ bulunmamaktadır. Sa-
nığın kunyesi ve adli sabıkası araştırılarak
hükme gidilmektedir. Onun bireysel ve top-
lumsal yaşamı, suç işlerken içinde bulundu-
ğu duygusal sureç ve koşullar belirlenmemek-
tedir. Suçu sabit mi değil mi diye araştırma ko-
nusu yapılan bir suje durumundadır. Bu ne-
denle adaletli bir ceza ölçümü yapılabilmesi
için sanığın kişiliğinin bilinmesini olanaklı kı-
lan araştırma servislerinin kurulması gerekir.
Çünku verilen cezalar her kişilikte aynı etkiyi
yapmaz.
Yazıyı bitirirken çağımız ceza adaletinin hu-
manist uygulamalarla gerçekleşebileceğini
vurgulamak istiyorum. Suç ve ceza siyasetinin
de bu yolda ilerlemesini diliyorum.
EVET/HAY1R
OKTjffAKBAL
Yazarlar ve Sözcükler
Yazarlıkta ustalık diye bir şey yoktur. Resımde, muzıkte,
heykelde ustalık vardır. Olmalıdır. Ama yazarlıkta ustalık ola-
maz. Yazar, kalemi her eline alışta acemidir, toydur, amatör-
dür.
Son zamanlarda her daktilo başına geçişimde o uzak, çok
uzak yazarlık heveslisi olduğum günlerde duyuyorum ken-
dimi... Yazı nasıl şeydir, nasıl yazılır, okurlara nasıl sesleni-
lir? Eskiden kalabalık önünde konuşurken duyardım bunu.
Ne diyebilirdim o insanlara? Sanki benim her diyeceğimi on-
lar benden daha iyi bilirlermiş gibi! Öyledir de, bilirler. Bil-
meseler de bılir gibi davranırlar!
Sözcükler ele avuca sığmaz. Birini seçip ılk cümlenin ba-
şına oturttunuz. Söz gelimı 'ev' dediniz, 'ilkyaz' dediniz,
'rüzgâr' dediniz. Çağnşımlannız, yaşam deneyımlerinizle, btl-
gilerinizle hemen arkası gelır. Evde yalnızdı, canı çok sıkılı-
yordu". Bir öykünün başlangıcıdır. Sürdürüp götürürdünüz.
O evdeki, yalnız kişinın yaşamının ne çok serüvenı, anısı var-
djr, oJmalıdır. Olmaz mı hiç? Hele 'ilkyaz' sözcüğü nice ge-
niş ycnlere alır götürür sizi. Hangi sözcük olursa oisun, bah-
çe', 'insan', 'genç kız', 'yarın', 'gelecek'. Her sözcük tveier ne-
ter içermez ki, nelere nelere doğru açmaz mı düşlerin, im-
gelerin kapısını?
"Sözcükler, sözcükler, sözcükler" der Hamlet. içi boş bi-
rer kalıp saymak mıdır? Bir çığlıktır yaşamın umutsuz kıldı-
ğı, bezginliğe sürüklediği genç bir adamdan yükselen... Söz-
cükler, kimi zaman aldatıcı birer klişedir. Kimı zaman da bir
yaşamın anlamını bir anda duyuran bir simge!
Yazarlık, sözcüklere egemen olmasını bilmektır. Sözcük-
ler geometrık bir oranda çoğalırlar yazarın kafasında, kale-
minde... Ustalık, burdadır. Sözcükleri yerinde kullanmasını
bilmek. Ama dedim ya, yazarlıkta ustalık yoktur. Sürekli ara-
yan, araştıran. sözcüklerin gizlerini çözmeye uğraşan bir ki-
şidir yazar. Acemiliktir onu her zaman gündemde tutan.
Ferit Edgü "Yeni Ders Notları" adli yeni kitabında şöyle ya-
zıyor:
"Kırk yıldır yazıyorum, hemen hemen. On altı yaşımda, eli-
me kalemi almak yerine malayı, çekici, keseri almış otmayı
yeğlerdim. Olmadı, bilmem niçin. Kalemi, bugün, her ele alı-
şımda çekingen, korkak ve acemiyim. Oysa elimde mala, ke-
ser olsaydı, şimdi kuşkusuz eşsiz bir ustaydım."
1950'lerdeki Ferit Edgü gözümün önüne geldi. Sait Faik'i,
Attila İlhan'ı tanımıştı. Onların sevgisıni kazanmıştı. Gence-
cik bir yazar... Otuz yıldan çok geçti aradan. Edgü. bir türlü
ustalaşmadı. Hep yeni, taze, hep arayan bir 'genç yazar' ola-
rak sürdürdü çalışmalarını...
"Kolay yazdığımda çok korkarım" diyor kitabının bir yerin-
de. Bir yerde de "Sevilmek, beğenilmek, alkışlanmak, üne
kavuşmak için değil, anlamak ve anlaşılmak için yazıyorum"
diyor. Bu benim bir zamanlar 'mutlu bir azınlık için yazmak,
kendı için yazmak' konusundaki yazdıklanmı anımsatıyor. Ne
kıyametler kopmuştu o günlerde... "Ne demek, yazar yığın-
lar için yazar. Kendin için yazarsan, kendin okursun" gibi söz-
lerle. Oysa her yazar, önce kendi için yazmıştır, bir çeşit gün-
cedir bizim romanlar, öyküler, denemeler saydığımız, oyle
okuduğumuz. .
Ferit Edgü'nün yeni iki kitabı 'Yeni Ders Notları' ve 'Binbir
Hece' beni yeni düşüncelere götürdü. Böyle kitaplar, okur-
lar kadar yazarlar için de uyarıcı, güçlendiricı, gündelik an-
lamsızlıklardan uzaklaştırıcıdır.
"Türkİye'deki Londra"
ENGLISH FASTKADIKÖY MECIDIYEKOY BAKIRKÖY ANKARA IZMIR
338 9100 175 43 99 542 56 27 125 44 42 14 77 93
345 14 40 175 43 99 542 56 28 118 26 45 25 5137
YİNE BİR GÜLNIHAL
BURHAN GÜNEL'in
öykülerinin ikinci basısı çıktı.
KARŞI Yayınlar
• Enfraruj uzaktan
kumanda
• 50 program
• On Screen Display
ı SleepTimer
• CTI
(Renk geçişlerinde
keskinlik)
• 63 ekran FST
• 40 kanal kablolu
yayına tam uyum
• Teletekst yayınlarına
Türkçe harflerle
tam uyum
Teletekst yayınlarından
bilgisayar çıkışı
Büyük televizyon!
Hemen bir Vestel Yetkili Satıcısı'na gelin.
"3 yıl garantili" Vestel Comfort 63 ekran
büyük televizyonu görün!..
YVESTEL
Öncü - Önder + Lider
fleşmfiyatı
Peşınat
5Taksit
7Taksıt
9Taksit
11 Taksıi
13Taksit
Vestel Comfort
S3FST
4378.000
900 000
807000
608000
497.000
427 000
378.000
Veste! Comfort
63 FST Teletekst
4 689.000
900 000
906.000
682 000
558000
479 000
424.000
KOVANCILAR
KADASTRO HÂKİMLİĞİNDEN
Dosya No: 1990/106
Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalılar Zeytun Çelik, Lütfü
Çelik, Hasan Çelik, Zafer Çelik ve Mahmut Çelik alevhıne ikame
edilen Kadarstro Tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sıra-
sında verilen ara kararı gereğince:
Davalılardan Zeytin Çelik, Lütfi Çelik, Hasan Çelik, Zafer Çelik
ve Mahmut Çelik'in adresleri meçhul olduğundan dava dilekçesi teblığ
edilmemiş olmakla hazine tarafından Kovancılar Ilçesi Tabanözu kö-
ytınde bulunan 433 nolu parselin kadastro tespitine ıtiraz edılmiş ve
buna dair dava Mahkememizın 1990/106 esas nolu davası ıle devam
etmektedir. tş bu ilanın yayımı tarihinden itibaren davalılara 15 gun
sonra tebliğ yapılmış sayılacağı davalıların duruşma günu olan
27.11.1991 gunü saat 9.00'da Kovancılar Kadastro Mahkemesinde bu
davada kendilerinin hazır bulunmalan veya kendilerinı bir vekille tem-
sil ettirmeleri aksi taktirde yokluklanna başvurulmaksızın duruşmaya
devam olunacağı ve karar verileceği dava dilekçesi tebliğ yerine ka-
ım olmak üzere davalılara ilanen tebliğ olunur.
Basın: 49397
T.C SERİK KADASTRO MAHKEMESİ
1988/1873
Serik Kökez mahallesi Taşlıklar Mevkiinde bulunan 380 M2'lik 89
ada 116 parsel nolu nizalı yerın mahkememizde icra kılınan yargıla-
ma neticesinde:
Davacı adına tescilini karar verilmiş olup adresi tespıt edılemeyen
davalı Halil'e 7201 sayılı tebligat kanununa göre kararrn Neşrinden
itibaren 15 gün sonra tebliği edilmış sayılacağı ilanen duyurudur.
2.9.1991
Basın: 49389
İLAN
ANKARA 6. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİNDEN
1991/337
Davacı Gunay Ünal tarafından davalı Mahmut Ünsal aleyhine mah-
kememıze açılmış bulunan "boşanma" davasının yapılan yargılama-
sında verilen ara kararı gereğince:
Davalı Mahmut Ünal, Uzunkaya Işhanı no: 183, kat: 4 lsmet Eren-
leroglu yanı Kartal, Istanbul adresıne çıkarılan davetiye bila tebliğ
iade edilmiş, zabıta tahkikatından da adresinin meçhul kalması ne-
deniyle dava dilekçesi özeti ile duruşma gununün (davatiyenin) ila-
nen kendisine tebliğine karar verilmiştir.
Venlen ara karan gereğince, duruşmanın bıraküı olduğu 15.10.1991
gunü saat 11 SO'de mahkememız duruşma salonunda bizzat hazır bu-
lunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmcsi aksi takdirde du-
ruşmaya gıyabında devam olunup karar verileceği hususu davetiye
tebliği yerine kaim olmak uzere ilan olunur. 12.9.1991
Basın: 36096
HAYAT HASTANESİ
1967-1991 yıllan arasında Hayat Hastanesi'nde çahşmış
olan doktorların aşağıdaki telefona bilgi vermeleri rica
olunur.
Doç. Dr. Bingür Sönmez
Prof. Dr. Halim Hattat
Tel: 529 56 20
AÇIK MEKTUP
Sayın Başbakan.
Sayın Bakanlar,
Sıyasal Partılerın Sayın Başkanları,
Sayın Türk-lş Genel Başkanı,
Sayın DISK Genel Başkanı,
Sayın Hak-lş Genel Başkanı,
Sayın Şendıka Başkanları,
Sayın Otek llgılıler,
20 Ekım 1991 Genet Seçlmlerinin, jlkemızin sivılleşıp demokratikleşme-
sıne, ınsanımızın özgurleşıp mutlu olmasına gerçekten katkıda bulunmasını
ıstıyorsanız, örgütlenme hakkının onûndekı engellenn kaldırılması için he-
men şımdı gınşımde bulunmalısınız Bunun ıçın;
• "Biz iktidara gelince memurlara sendika hakkı tanıyacağız" ya da
"Anayasa değişsin, 87 sayılı ILO Sozleşmesi onaylansın, memurtar on-
dan sonra sendika kursun" sözlerınızı asla doğru bulmuyoruz Çıinkü;
• Hiçbır yasada memurların sendika kurmalannı engelleyen bir hûküm bu-
lunmadığıgıbı, Anayasanın ' Başlangıç'ııle2. 49ve90. maddelerınınkoru-
maya aklığı,
• İnsan Haklan Evrensel Bltdirgesi'nın 23M maddesı.
• TBMM'de 1951 yılmda onaylanan 98 Sayılı ILO SözlesmesJ;
Yine TBMM'de 1954 yılmda onaylanan İnsan Haklan Avrupa Soztesme-
si'nln 11/1 maddesı: "HERKES SENDİKA KURABİLİR" demektedır
• Devlel memuru olan biz öğretmenler de "HERKES" gıbı. 28 Mayts
1990 günu Sendıkamız EûlTIM-IŞ'ı kurduk BırDuçuk yaşına degmek üzere
olan sendıkamızla çok mutluyuz Ancak Ankara ValHığı, ûolayısıyla hükümetle
mahkemelık durumdayız.
• Sendıkamız aleyhine açılan ıki mahkemeden benut, sendikamızın aç-
tığı beş davadan yürutmeyi durdurma. sendıkamız aleyhine yapılmış dort
suç duyurusundan takipsizlik karan almamıza,
• Başta Mılh Eğıtım Maliye ve Gumruk ve Devlet Bakanı Sayın Taşar o4-
mak uzere. ıkiıdar partısının bırçok yetkılisı sendıkamtza sıcak ûaktıkları hal-
de, EĞITIM-IŞ aleyhine açılan dava sürmektedır Şımdı,
1 Ankara Valılığı'nın EĞİTİM-İŞ ve GENEL SAGLIK-İŞ hakkında açbgı da-
valar çekılmeh/çektırılmelıdır
2 Istanbul valılığı, kapattığı memur sendıkalarım. mahkeme kararına uya-
rak açmalıdır
3 Hukumet kendı yonetıcılerının ışını kolaylastırmak ıçın, 657 sayılı Dev-
let Memuriart Kanunu'nun 22 maddesını, Kanun Hûkmünde Karamame ıte
yenıden duzenleyerek "Memurtar Sendika KurabiUıier" hükmünü geti-
rebılır
4 Tüm sıyasal partı lıderten, seçım tnldırgelerınde ve konuşmalarında;
"KURULMUŞ VE KURULACAK MEMUR SEND1KALARINI YASAL BULU-
YOR VE TANIYORUM" cumlesını dıle getırmelıdırler
5. Işçı konfederasyonları ve sendıkalar, kurulmuş ve kurulacak olan me-
mur sendikalannı tanıdıklannı ve bu sendikalan yasal saydtMannı bası-
na, kamuoyuna ve gorüştüklen sıyasal partı lıderlerıne açıklamalıdırlar
Saygılarımla.
Dr. Niyazi ALTUNYA
EĞİTJM-İŞ GENEL BAŞKANI
BAŞSAĞLIĞI
ŞAKÎR ŞENER
HATUNOĞLU
20.9.1991 tarihinde vefat etmiştir.
Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve
yakınlanna başsağlığı dileriz.
«?EN GÜMRİÎKLEME
NEVZAT ERETS. KÜRŞAT ŞENKÂL
NACİ EREN
TİP MYK üyesi, CHP ve SHP'li
Belediye Başkanı
Olumünün 4. yılında
sevgiyle anıyoruz.
AİLESİ
T.C.
UŞAK 1. İCRA DAİRESİ
Dosya No: 1991/2066
Kambiyc seaetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) izeriade
haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri
1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı, soyadı ve ikametgâhı: Sabri Du-
rur vk. Av. Gülay Yeniyurt, lsmetpasa Cad. Tüğlu Sok. No: 2/2, Uşak.
2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı ve ikamet-
gâhı: Muzaffer Elmas.
3- Alacağın Türk parasıyla tutarı faız mıktan ve ışlemeye başladığı
gün: 30.000.000r TL. Asıl alacak
9.240.000r TL. Faız % 48
65.000r TL. Iht. Hac. Vek. Ucr.
2I.100r TL. Iht. Hac. Kar. Har.
90.000T TL. komisyon % 3
Toplam 39.416.100r TL. alacağın takip tarihinden itibaren işleye-
cek % 48 reaskont faizi vekalet ucreti ve icra masraflan ile tahsili.
4- Senet ve tarihi: 16.8.1990 tanzim 30.11.1990 ve 30.12.1990 vade
tarihli toplam 30.0O0.0O0r TL'lik iki adet senet.
5- Bir terekeye karşı yapılan takıplerde mirasçıların adları soyadla-
n ve ikametgâhları: Yukanda yazılı borç ve masraflan işbu ödeme
emrinin tebliği tarihinden itibaren on gün içinde ödemeniz takibin
dayanağı senet kambiyo senedi niteliğini haız degilse (S) gün içinde
mercie şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait
değilse yine bu (S) gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra dai-
resine'bildirmeniz aksi takdirde icra takibindekı kambiyo senedi al-
tındaki imzarun sizden sadır sayılacagı, imzaruzı haksız yere inkâr eder-
seniz, 100 liradan 5000 liraya kadar para cezası ile mahkûm edilece-
ğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildigı veya
alacağın zaman aşımına uğradığı hakkında itirazınız varsa bunu se-
bepleriyle birlikte (5) gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildi-
rerek merciden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz tak-
dirde cebri icraya devam olunacağı, ıtiraz edilmediği ve borç öden-
mediği takdirde on gun içinde 74. madde gereğince mal beyanında
bulunmanız, bulunmazsanız, hapisle tazyik otunacağınız, hiç mal be-
yanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis-
le cezalandınlacağınız ihtar olunur.
Basın: 35954
T.C.
UŞAK 1. İCRA DAİRESİ DAVET
KÂĞIDI
Dosya No: 1991/2066
1— Alacaklının adı soyadı: Sabrı Durur Vek. Av. Gulay. Yeni-
yurt. Şak.
2— Borçlunun adı, soyadı: Muzaffer Elmas.
3 ^ Haczin yapıldığı gun ve saat: 7.8.1991 tarihinde 38 parça tnen-
kul mallar haciz edilmiş, yediemin lbrahim Turan'a teslim edilmiştır.
İcra ve Iflas Kanunu'nun 102. maddesine tevfikan yapılan haciz
sırasında hazır bulunmadığınızdan, ışbu kâğıdın tebliğ tarihinden iti-
baren adı geçen kanunun 103. maddesi gereğince uç gün içinde haciz
tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz için icra daire-
sine başvurmanız tebliğ olunur(').
(*) Evvelce haciz vazedenlerle borçlular dahi yeni iştirak ve ilaveler
kendilerine bildırilmek üzere 103. madde mucibince davet olunurlar.
(!c. if. K. 104/3)
Basın: 35955
T.C ÖDEMİŞ İCRA TETKİK MERCİİ
CEZA HÂKİMLİĞİ
Esas No : 990-1910
Karar No : 1991/143
Muşteki : Cavit Şen
Vekili : Av. Hulusi L'ygan, Av. Semih Uzunkol
Sanık : Cumhur Çalıkkasap, Kemal ve Saadet'den
olma 1.1.1962 D.lu, Odemış Bengisu Mah. si 90
hanede nufusa kayıtlı, halen ödemiş Saraçoğlu
cad. Çalıkkasap et galerisinde bulunur evli
okur yazar sabıkasız T.C. Islam.
Suç : Mal beyanında bulunmamak
Suç Tarihi : 30.11.1990
Yukanda açık kımliği yazılı sanık hakkında mahkememizce IİK-
nun 337. mad. si gereğince takdiren 10 gün süre ile hafifhapis cezası
ile cezalandınlmasına karar verilmiş ancak hüküm sanığa bugüne ka-
dar gösterilen tum adreslerine tebliğ edilemediğinden mahkememiz-
den verilen 1.2.1991 tarihli 991/143 sayılı kararın gazetede ilan yolu
ile sanığa tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gun sonra 7201 sayılı
tebligat K.nun 28 ve devam eden maddelen gereğince sanığa tebliğ
edilmiş sayılacağına dair karar verıldı. 2.9.1991
Basın: 36249