Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EYLÜL 1991 • * • * HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
Özal: Süleyman Bey'in Söyledikleri Hikâye•••
(Baştarafı J. Sayfada)
söz konusu olan...
Özal'a göre "zaman füne//"ndeki konular
vardı dıllerinde; "Hâlâ bugünün, yarının de-
ğil, dünün meselelerini konuşuyorlar. Fakir-
lik edebiyatının devri geçmiştir artık. Tıpkı ge-
cekondu edebiyatının geçmiş olduğu gibi...
Baktım geçen akşam Süleymen Bey hâlâ ba-
ğırıyor, 'şu trene bınin' dıye. Hep aynı plak;
bir şey ifade etmeyen laflar."
Şöyle dedi Özal:
"Yahu partıler bir şey söylemiyor."
"ANAP da mı?"
Şöyle bir baktı Özal:
"Mesut da konuşmuyor kı yahu!"
Gülmeye başladık.
O da gülerek:
"Durun bakalım, durun bakalım! Belkı
onun taktiğı öyledir. Rakibinin nefesinin ke-
sildiği yerden başlayacaktır. Akşam televiz-
yonda onun bir de reklam filminı seyrettım
StaM'den. Buradan seyredılıyor. Bir an uçu-
yor vız diye. 12 Eylül öncesi manzaraları. Su-
leyman Bey gözüküyor bir an. Sonra Mesut
Bey, hoşgörü falan diyor."
"Etkilendiniz mi?"
Kıkır kıkır gülüyor:
"Şimdi bir şey söylemeyeyim."
Seguela ile arası yok gibı Özal'ın...
Bir ara Mesut Yılmaz'ın "Mülkıyeliliği'ne
lafı dokundurarak "Mülkiyeliler yenıden
geliyor" diye konuşuyor.
ANAP'ın "Daha yapacak çok ışimız var"
sloganına takılıyor:
"Ecevit de güzel söyledı; çok işiniz var ıdiy-
se neden seçimleri bir yıl öne akjınız diye..."
Gecenin ılerleyen saatlerınin de etkisiyle
olacak, bir meslektaşımız, Başbakan Yıl-
maz'la, Özal'ın "kafa bulduğu"nu ima eden
bir sözü ağzından kaçırınca, o kadar da de-
ğil gibisinden oluyor tepkısı:
"Durun bakalım, durun bakalım!" dıyor,
ama yıne de devam ettıriyor aynı havayı:
"Hakikaten konuşmuyor Mesut Bey..."
Kendine göre Özal sanki ince ince doğruyor
Yılmaz'ı...
"Peki, Mesut Bey'in seçim şansı nedir?"
"Rize'de 3-0 alır Mesut Bey; kim gelirse
gelsin karşısına..."
Özal'a göre seçim, '80 öncesi partileriyle
'80 sonrası partileri arasında geçecek.
"Efendim, '80 öncesi partiler arasına
DSP'yi de koyuyor musunuz? Ecevit'i?.."
Gevrek gevrek gülüyor:
"Bu akşam StarTde seyrettım Ecevit'i; De-
mirel'e öyle bir yüklendi ki..."
Çok keyifli bir havada-
"Partileri bilmem ama kışiler değişıyor."
Bunu öyle bir üslupla söylüyor ki Ecevit'i
'80 sonrasına soktuğu anlaşılıyor.
Seçim ne sonuç verecektı?
Demirel ne yapacaktı?
Beni konuşturamazsın havasında.
Soruyor:
"Millet neye göre rey verecek? Yanı konuş-
malara göre mi oy verecek sanıyorsunuz?
Hayır. Enteresan bir seçim... Birçok kimse
umduğunu bulamayacak."
"Demirel de mi?"
"Aynntıya sokmayın şimdi benı." .
Umduğunu bulamayacaklar arasında De-
mırel'den başkası var mıydı? Örneğın, bir
meslektaşımız SHP bir numara olacak diye
ıddiaya girmişti.
Özal ona dönerek:
"Yanlış yapmışsın sen '
iddianın yalnız bir yemeğıne olduğunu öğ-
renınce de tepkisi şu oldu Özal'ın:
"Neyse, zararın fazla olmayacak."
Erken seçimi sadece Mesut Yılmaz mı ıs-
temişti? Bu soruya da şu karşılığı verdi Özal:
"Erken seçimi ben de istedim. Bız sekiz
senede öyle transformasyonlar yaptık ki şim-
di bunlan 2 bınli yıllara götürmek lazım."
Bunların tümünü yazılabilir kaydıyla konuş-
tuk Sayın Özal'la. Arkasından da sorduk:
"Hangi parti liderini beğeniyorsunuz?
Yanıtı ilginçti:
"Karışmam..."
Bir de karışsa Sayın Özal!
Şimdi sözü yıne cumhurbaşkanlığının ana-
yasal konumuna getirmek ıstıyoruz; yani ta-
rafsız ve partilerustü olmak gereği...
Yukarıdaki söyleşiyi okuduktan sonra bu-
na siz karar verin, Ozal bu anayasal gereğe
uymuş mu, uymamış mı dıye...
"Amerikan halkında daha hâlâ kovboyluk
var..."
Bu yargı da Sayın Özal'ın.
Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerı Yugoslav-
ya'ya askergönderebilir miydi? Buna ihtımal
vermıyor Özal:
"Halklan müsaıt değil" diye söze başladı;
' Asker gönderse gönderse sadece Amerika
gondenr. Hele Almanya falan hiç yapamaz.
Körfez savaşında gördük bunu."
Avrupa'ya, hele Almanya'ya dönük duygu-
larını pek saklama gereği duymuyor gibi. AP
nin Türkiye'ye ilişkin cdumsuz bakışı da onun
açısından ABD'ye daha çok yaslanmanın ge-
rekçesını oluşturuyor.
Balkanlar'da Türkıye'nin "biraz abilik" yap-
masından yana Sayın Özal. Bundan üstü ör-
tülü bir memnuniyet duyduğu okunuyor yü-
zünden!
"Baksanıza Makedonya, Bosna-Hersek
gelip derdinı bize anlatıyor."
Makedonya'da 200 bin soydaşımızın yaşa-
dığını. Bosna-Hersek halkının yüzde 65'inin
Muslüman olduğunu anımsatıyor.
Bir meslektaşımız, "Birinci Dünya Harbi'n-
den önceki tablo Balkanlar'daki..." diyor.
Özal'ın yanıtı:
'Ama harp çıkarmaz o zamankı gibi..."
Dikkat ettik Ozal, Bükreş konuşmalarında
bir noktayı bırkaç kez vurguladı: Balkanlar1
da, bölgede sınırların değişmezliğı...
Bunun altını çizmesı, yerınde bir tutum sa-
yılmalı. Zira bu bir kez başladı mı, nerede du-
racağı belli olmaz.
Ayrıca Balkanlar'da "sınırların değişmez-
lıği"ni vurgulaması, Makedonya'ya, Bosna-
Hersek e çevre ülkelerden yönelebılecek kı-
mi toprak ıstekleri açısından "Turkiye'nin
abilik" jesti olarak nitelenebilir mi, bilemiyo-
ruz
Balkanlar'da barış ve istikrarın kurulabil-
mesı, tüm bölge ülkelerınin ilişkilerini sıkılaş-
tırmalarından geçiyor. Bu açıdan Karadeniz
Ekonomik işbirliği projesinın gerçekleşmesi
de çok yararlı olacak.
O yüzden, Cumhurbaşkanı Özal'ın Ro-
manya zıyaretı olumlu olmuştur.
*
Bu satırları Bükreş'ten Prag'a uçarken yaz-
dık. Tam noktalamak üzereydik, cumhurbaş-
kanı geldi yanımıza.
Uzun söyleşıden bazı satırbaşları:
SORU — "Demirel dıyor ki: 21 Ekim sa-
bahı sonucu görünce pratik adamdır, ıstıfa
eder cumhurbaşkanlığından"
ÖZAL — "Hikâye onun söyledikleri..."
ÖZAL — "12 Eylül'de değil ama, 12 Mart'ta
şapkayı alıp gitmıştır. Halbuki direnmeliydı.
Meclise gıtmeliydi."
ÖZAL — "12 Eylül öncesi, 1980 yılbaşın-
da muhtırayı verince askerler, Demirel'e şu-
nu söylemıştim: 'Ben olsam muhtırayı veren-
leri emekliye sevk ederdim.' Yanımda Korkut
da vardı."
SORU — "Öyle diyorsunuz ama, dokuz ay
geçınce aynı askerlerle başbakan yardımcı-
sı olarak çalıştınız."
ÖZAL — "Öyle değil. Başbakan yardım-
cısıydım, ama teknısyendim. Sıyasal sorum-
luluk konseydeydi. Hem Hamzakoy'a telefon
edip Süleyman Bey'in onayını da almıştım."
SORU — "Size izın vermekle hayatının
yanlışını yapmış galıba. Ne dersinız?"
Yanıt yok Özal'dan.
Yalnızca yüzümüze bakmakla yetıniyor.
Söyleşınin bir yerinde Özal. "70-75 yıl ge-
çınce bugün ekonomıde yaptıklarımız mucı-
ze gibigörülecek" demeyi de hem de bırkaç
kez unutmadı.
Konuşmadan duramıyor değil mi Sayın
Özal? Cumhurbaşkanhğı'nın anayasal konu-
munu hiç umursamaksızın eski ağabeyi De-
mirel'e meydan okumayı sürdürüyor.
Neden?
Bir şeylerın yaklaşmakta olduğunu sezdi-
ğı ıçin mi böyle konuşuyor? Süreklı yaptıkla-
nnı anlatması bundan mı? Takdır edılmedi-
ğınden sık sık yakınması, artık bir dönemın
noktalanabıleceğıni sezmeye başlamasından
mı?
Bilemiyoruz.
Sonbaharda Prag çok güzel...
Iç polıtıkadan başımızı kaldırabHirsek onu
da yazacağız.
Özal meydan okudu
VELİEFENDt
BUKREŞ (Cumhuriyet) —
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
DYP Jiderinin kendisine yöne-
lik olarak 21 ekim sabahı istifa
edeceği yolundaki sözlerine kar-
şıhk olarak "Demirel'in söyle-
dikleri hikâyedir" dedi. özal,
Demirel'in 12 Mart'ta şapkayı
alıp gittiğini, oysa direnmesi ge-
rektiğini söyledi. Erken seçim-
de etkisinin olduğunu belirten
Özal, "şükran mektubu"nun
bu seçimlerden önce ve bazı id-
dialara göre düzenlendiğini an-
lattı.
Romanya'dan Çekoslovak-
ya'ya giderken uçakta gazeteci-
lerle sohbet eden özal, çeşitli so-
nılan yanıtladı. Bir gazeteci,
özal'a şu soruyu yöneltti:
"Demirel diyor ki: 21 ekim
sabahı, sonucu görünce Turgut
Özal pratik adamdır, istifa
eder..."
özal'ın bu soruya yanıtı şöy-
le oldu: "Hikâye onun söyledik-
leri, bir zamanlar 1987 referan-
dumu sırasiDda '7 eylül sabahı
yokiar' diyordu. Ne oldu? Yi-
ne vanz."
İki sandık
Cumhurbaşkanı özal, Cum-
hurbaşkanlığı seçiminin de er-
ken genel seçim ile birlikte ya-
pılmasını istediğini hatırlatarak
şöyle konuştu:
"Seçimle birükte meydanlara
iki sandık konsaydı ne olurdu
sanki? Cumhurbaşkantnı halk
seçseydi. O zaman halkın kimi
sevdiği de ortaya çıkardı. Şim-
di de iddia ediyorum, ikisiyle de
yanşmaya hazınm. Süleyman
Bey'le de tnönü ile de."
Özal söyleşi sırasında
"1989da referandnma gitmekle
Demirel'in oyununa gelmiş ol-
duk. Bunu kabul ediyorum" di-
ye ekledi.
'Demireri tanırım'
Özal, bu halkoylamasında
yüzde 50'den fazla "hayır" oyu
çıktığını, ancak olayın üstüne
gitmediklerini anlatarak şöyle
konuştu:
"Demireri sizlerden iyi tanı-
run. Eğer referandumu Medis'e
götürseydik 1987 seçimini bu-
nun iizerine kurardı. Yuzde 50
civannda aldıgımız oy bize se-
çimi de kazandırmıştı. Eğer on-
lar yıizde 65 alsalardı seçimi de
alırlardı. Sayın Demirel, refe-
randumda '7 eylül sabahı bun-
lar yoktur' diyordu. Ben de ay-
nı şeyi şimdi söylüyorum."
özal, 12 Mart ve 12 Eylül ile
ilgili olarak şunları söyledi:
"Biz, şapkayı ahp gitmeyiz.
1980 12 Eylülü'nü söylemiyo-
rnm, ama 12 Mart'ta şapkayı
ahp gitmiştir. Aslında Medis'-
Demirel:
(BofUrofi 1. Sayfada)
disi de yoktur."
"Açıkgöze bak"
Süleyman Demirel, özal'ın
cumhurbaşkanını halkın seçme-
si konusunu yeniden gündeme
getirmesi ve bu seçimin erken
genel seçimle birlikte yapılması
önerisine ilişkin bir soruya da
"tstifa etsin, derhal kabul ede-
riz. Hem Çankaya'da oturacak
bem seçim yaptıracak. Açıkgö-
ze bak" karşılığını verdi.
Demirel, Ozal'ın 1983 yılında
ABD Buyukelçisi Hupe'e yazdı-
ğı iddia edilen "şiikran
mektubu" ile ilgili soruyu yanıt-
larken de mektup konusunda
henüz kesinleşmiş bir durum ol-
madığına dikkat çekti ve "Mek-
tup gerçekse, 8 senelik hükü-
met, Türk milleünin degil, bas-
kasının hükümetidir" dedi.
in öniine gitmesi lazımdı. Benim
alıp kaçacak şapkam yok."
'İznini aldım1
Özal, kardeşi Korkut ile bir-
likte 1980 yılının ocak ayında
başbakanhk müsteşan iken dö-
nemin başbakanı Demirel ile gö-
rüştüğünü belinerek "Yüziine
söylemişimdir: 'Bu mektubu ve-
renleri ben olsam derhal emek-
liye sevk ederün.'Kardeşim Kor-
kut da yanımdaydı" dedi. Bu
sözleri üzerine Özal'a şu soru
yöneltildi:
"Öyle diyorsunuz, ama ara-
dan 9 ay geçince gidip o muhtı-
rayı verenlerin Başbakan Yar-
duncısı oldunuz. Siyasal sorum-
luluk aldınız."
özal'ın yanıtı şu oldu:
"Öyle degil. Başbakan yar-
dımcısıyım, ama teknisyendim
ben. Siyasal sorumluluk kon-
seydeydi. Görev almadan Ham-
zaköy'deki Demirel'e telefon
edip onan iznini de almısöm."
II yıldır siyaset sahnesinde
olduğunu ve zirvede buîunduğu-
nu kaydeden özal, "Bunda bir
şey var demektir. Ben herhangi
bir şekilde aynlırsam, ki geri ge-
lecegimi hiç sanmıyorum, ülke-
nin ber yerinden feryatiar gelir"
dedi.
1960'lardan bu yana "etliye
sütlüye kan^mayan ve biraz
sembolik faaliyette bulunan
cumhurbaşkanı" alışkanhğı gö-
rüldüğünü söyleyen özal, baş-
bakanlık yaparak siyasetten gel-
diği için farklı görüntüsünün
doğal olduğunu söyledi.
Zaman gazetesinden yazar
Fehmi Kora'nun "şiikran mek-
tubu"nu gördüğü yolundaki
açıklamasıyla ilgili bir soru üze-
rine de özal, "Mektup bu se-
çimlerden evvel düzenlenmiş ve
iddialara göre bazılan yazmış.
Imzayı da taklit etmek çok zor
değil. Kimin yaptıgını bilemem,
ama siyasi yanı olduğu anlaşılı-
yor " yanıtını verdi. özal,
"ANAP'tan olur mu" sorusu-
na ise "Bilmem, sanmam" di-
ye karşılık verdi. Özal, haberi
yazan Muammer Bostancı ile il-
gili olarak da "Ortahgı kanşür-
maya çalışıyor. Paşalarla ilgili
kitabında da yanılmalar var. O
kiUptan da anladım ki TRT Ge-
nel Müdürliığü'nii çok istiyor.
Bu mektubu hazıriadığı mana-
sında söylemiyorum. ama onu
alet etmişlerdir. Araştırmaya ge-
rek görmeden de yayımlamış-
lar" dedi. Mektubun var olup
olmadığı konusundaki bir soru-
yu ise özal, "Mektup yazılma-
sına gerek yok. Ben parti baş-
kanı iken yabancı elçilerle gö-
rüştüm. Ama onlar kendileri
için yoklama yapıyorlardı. Bu-
gün de rauhalefeti ziyaret edi-
yorlar. Ben zaten göreve geldi-
gimde Carter yönetimini de faz-
la (anımıyordum. tlişkilerim
Basbakanlık Müsteşarfağı'ndan
sonra gelişti" diye yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Özal, önce-
ki akşam Bükreş Büyükelçili-
ğTnde Türk gazetecilerle sohbet
ederken önümüzdeki yıllarda da
önemli icraatları olduğunu be-
lirterek "Erken seçimde benim
etkim vardı, olması da lazımdı"
dedi. 2000'e doğru gidilirken
çok hızh bir değişme olduğunu,
kafalann bu değişimi anlayacak
kadar hızlı çalışmaması hâlinde
geri kalınacağını belirten Özal,
"Bizimkiler hâlâ bugünUn ve
güniin gerisini tartışıyor. Zaman
tttnettnde münakaşa ediyor" de-
di. Bu seçimin enteresan bir se-
çim olacağını, birçok kişinin
umduğunu bulamayacağını
kaydeden özal, anketler konu-
sunda şunlan söyledi:
"Türkiye'de anket yapma
zoriuğu var. Herkes fikirlerini
söyleyemiyor. Daha çok sol
gnıplar konuşuyor ve sol fikir
söyleniyor."
'3-0 Mesut alır'
Özal, bir başka soru üzerine
de "Rize'de 3-0 Mesut Bey alır.
Listeden kimi getirseler başba-
kan çıkartmış br kentten Mesut
Bey'e oy veririer" dedi.
ANAP'uı seçim kampanyası-
m nasıl değerlendirdigi konu-
sundaki bir soru üzerine de
özal, Yılmaz'ın genelde konuş-
mamayı yeğlediğini beürterek
bunun da bir seçim stratejisi
olabileceğini kaydetti. Cumhur-
başkanı gülerek "Mesut Yü-
maz'ın 'Daha yapılacak çok iş
var' sloganına karşı Ecevit ce-
vap vermiş. 'O kadar çok işiniz
vardı da o zaman neden erken
seçime gidiyorsunuz?' diyor"
şeklinde konuştu.
'Konuşarak çözeceğiz'
Bir gazetecinin, gezisinin bü-
yük bölümünde ortaya Avru-
pa'daki azınlıklarla ilgili sorun-
larm işlendiğini, Türkiye'deki
Doğu sorunu konusunda ne dü-
şündüğünü sorması üzerine
Ozal şöyle konuştu:
"Doğu sorununu konuşa ko-
nusa çözeceğiz. Var olan prob-
lemleri tabu haline getirmemek
lazım. Meselelerin diyalog ba-
linde çözulmesinden yanayım.
Aslında sömüren kim, bunu bir
kez daha düşünmek lazım.
Türkiye Cumhuriyeti bir ahnış-
sa 20 yaürmış bu bölgeye. Ama
adam kendisine 'Kürt' diyorsa
'Sen dağ Türküsün' dememdi."
HavelMe göriiştü
Romanya gezisini tamamlaya-
rak Çekoslovakya'ya geçen
Cumhurbaşkanı Özal, dün
Prag'da Çekoslovakya Devlet
Başkanı Vaclav Havel ile görüş-
tü. İki ülke arasında "Yatınm-
lann Korunması ve Tesviklne
llişkin Anlaşma" imzalandı.
özal ve Havel daha sonra ortak
bir basm toplantıa düzenlediler.
Cumhurbaşkanı Özal, Karade-
niz tşbirliği Bölges^yle ilgili Ha-
vel'e bilgi verdiğini ve kendisini
Türkiye'ye davet ettiğini söyledi.
Vaclav Havel de Türkiye*yi Av-
rupa ile Asya'nın kesişme nok-
tasında önenüi bir ülke olarak
gördüklerini kaydetti. Özal, da-
ha sonra 1968 devriminin en
önemli isimlerinden Meclis Baş-
kanı Aleksandr Dnbçek ile gö-
rüştü.
Üçlti ittifak tehlîkede
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
kaçtı.
"TRTde tartışalım"... Hayır; "Gel bakanlığında bûrokrat-
lamm önünde tartişalırrf... Yine hayır; Prof. Işıklı, "Geün Mül-'
kiyeliler Birliği'nde tartışın" diyor... Yanıt: "Olmaz."
Nedenmiş?
Basın Konseyi'ne başvurmuş... Cumhuriyet gazetesinin
Konsey'e üye olmadığını biliyor. Bile bile görüntüyü kurtar-
mak içın "Ben Konsey'e başvurdum, tartışmam" diyor.
Açık rejim ise gelin tartışalım; 'patent o/ay/'ndan başla-
yarak 'dokunmatik' konulara teker teker değinelim.
ANAP'ın kaçakçılara sağladığı ayncalıklara değinelim...
Yasaları.'kararnameleri, teblığleri tek tek tartışalım. Kimler
korunmuş: kimler kollanmış; vurgunlar nasıl örtbas edilmiş;
bu vurgunlarda Kahveci ne yapmış; nasıl davranmış? Hangi
yazışmaların ve işlemlerin altına imza atmış?
Bunlan belgelerı ve kanıtları ile bir bir gözler önüne se-
relim. Ben konuşayım. O da konuşsun; kararı da bu tartış-
mayı izleyenler versin.
Soruyorum:
— Türkiye'ye tekstıl makinelerinin yenilenmesi için 1.4 mH-
yar dolariık yatınm kredisi verildi mi? Ne oldu bu kredi? Kim-
lere verildi bu krediler?
Soruyorum:
— 5 yaşından büyük tekstil makineleri nasıl sokuldu Türtö-
ye'ye? Eski makineleri yenı makinelermiş gibi Türkiye'ye so-
kanların hangi ANAP yanlısı yayın organı ile ilgileri vardı?
Soruyorum:
— Haklarında Bursa ağır ceza mahkemelennde dava açı-
lan bu tnlyonluk kaçakçılık suçunu yüreğinız sızlamadan nasıl
affettiniz? 31 Ocak 1991 günlü karamameyi nasıl imzaladh
nız? Kim kaleme aldı bu tnlyonluk vurgunu örtbas eden ka-
ramameyi?
Soruyorum:
— Bursa tekstil makineleri olayında ekspertiz raporu ve-
ren mühendislerin yetkilerini 17 Ağustos 1991 günü yayım-
ladığınız genelge ile ellerinden nasıl alabildiniz?
Soruyorum:
— Bursa'da ortaya çıkartılan tekstil kaçakçılığı olayından
sonra Denizli, Gaziantep ve Uşak'a da teknotojik ömürierini
dolduran eski tekstil makineleri sokuldu mu? Sokulmadı mı?
Soruyorum:
—Neden Makine Mühendisleri Odası'nın bu kaçakçılık
olaylarında eksper olarak görev almalarını engellediniz?
Soruyorum:
— Maliye ve Gümrük Bakanlığı görev alanı içine giren bir
konuda para getirecek bir aygıt için bir devlet şirketi yöneö-
cileri ile kendi adlannıza nasıl patent aldınız?
Soruyorum:
— TBMM'de mini yazarkasa patenti alındı mı sorusuna ni-
çin yanıt vermediniz? Neden milletvekillerinden bu gerçeği
gızieme gereği duydunuz?
Soruyorum:
— Mini yazarkasa ve dokunmatik seçim makineleripatent
gelirlennı, madem hayır kurumlarına bağışlayacaktınız. Bu
özveride (!) bulunacağınızı gazetecilere neden daha önce
söylemediniz de patent olayı Cumhuriyefte yayımlanıncaya
kadar beklediniz?
Gelin TRT'ye tartışalım... Açın Maliye ve Gümrük Bakan-
lığı salonlannı tartışalım... Gelin Mülkiyeliler Birliği'ne tar-
tışalım...
Bu tartışmalarda başka dosyalar da açacağız!
Bayat mayonez yemiş fukara bakan, şimdiden dut yemiş
bülbüle döndü
(Baştarafı 1. Sayfada)
kaya da "siyasi partilerin seçim-
\tr4t afftftşarak müşlerek liste
halinde aday
gösteremeyecekkri" biçimindeki
Seçim Yasası hükmüne dikkat
çekti. MÇP yöneticileri, RP Ge-
nel Başkanı Necmettin Erba-
kan'ı "ipe un sennekle" suçlar-
ken dün IDP Genel Merkezi'ne
giden MÇP Genel Başkanı
Alpaslan Tiirkeş, ittifakın yasal
sakıncası olmadığını söyledi.
RP MKYK, önceki gün yak-
laşık 10 saat süren toplantısın-
da MÇP ve IDP ile seçim ittifa-
kını ele aldı. Geç saatlere kadar
süren toplantıda 'ittifakın yasal
sakıncalan olabileceği" görüşü
dile getirildi ve durumun bir hu-
kuk komisyonu kunılarak ince-
lenmesine karar verildi. RP
MKYK'nın oluşturduğu hukuk
komisyonunun dün yaklaşık 5
saat süren toplantısında da "it-
tifakın yasal olmadığı" görüşü
benimsendi. Komisyonun saat
17.00'de biten toplantısının ar-
dından MKYK yeniden toplan-
dı. RP yöneticileri, toplantıya
girerken ittifakla ilgili açıklama-
mn bugün yapılacağını bildirdi-
ler.
Kurulması olası üçhı itöîak'-
ın RP kanadında ortaya çıkan
bu durum, her şeye oldu-bitti
gözüyle bakan diğer iki parti,
MÇP ve IDP yönetimlerinde
tam bir şok etkisi yarattı. Son
olarak 1989 ll Genel Meclisi se-
çimlerinde sadece yüzde 1 ora-
nında oy alan ve geleceğini, ku-
'ipe un sermek"le suçladılar.
RP, IDP ve MÇP'nin seçim-
lerde ittifak yapması konusun-
daki çahşmalar sürerken dün
AA'ya bir açıklama yapan YSK
Başkanı Orhan Yalçınkaya, siya-
si partilerin anlaşarak müşterek
üsteyle aday gösteremeyecekleri-
ni bildirdi. Seçim Yasası'nın 16.
maddesinin buna izin vermedi-
ğini bildiren Yalçınkaya, siyasi
rulmasına çahşılan bu "ittifak"a partilerin seçimlerde bir başka
bağlayan IDP çevreleri, RP'de- partiyi desteklemelerinin de Si-
ki yeni durumu sessizlikle kar- yasi Partiler Yasası'nın 90. mad-
şılarken MÇP çevrelerinde bü- desine aykın olduğunu söyledi.
yük tepki oluştu. RP Genel Baş- Yalçınkaya, daha önce açıklanan
kanı Necmettin Erbakan'ın 1980 seçim takvimi uyannca partile-
öncesi koalisyonlar döneminde- rin, milletveküi adaylannı en geç
ki "kadayıfın altı" politikasını 24 eylül sah günü saat 17.00'ye
anımsatan bu çevreler, bu defa kadar bildirmeleri gerektiğini
da Erbakan ve arkadaşlannı anımsaıtı.
ELEMAN ARANIYOR
İstanbul içindeki satış mağazalarımızda
görevlendirilecek asgari lise mezunu, deneyimli
kitap satış elemanları arıyoruz.
Başvuru:512 05 05/519
. # Cumhuriyet Kitap Kulübü
HtPODROMlfNDAN
FİKRETDAĞLIOĞLU
Abbas
kazanaeak
güÇte
TAHMİNLER
1. KOŞU: F (2) Bahadır, P
(1) Alahm, P (4) Iskeletor, S (3)
Çelebi.
2. KOŞU: F (3) Cariye, P (9)
Mermi, P (4) Aral, S (5) Yener
5.
3. KOŞU: F (4) Hakanhan,
P (2) Bükentay, P (9) Filika, S
(7) Sülo.
4. KOŞU: F (1) Altınordu, P
(7) Rikardo, P (11) Gülümser,
S (13) Şans.
5. KOŞU: F (1) Abbas, P (3)
Buskashi, P (2) Akar, S (8) N.
Procida.
6. KOŞU: F (7) Best Line, P
(2) King Cote, P (5) HeUo Baby,
S (4) Avare.
7. KOŞU: F (6) Nirvana, P
(16) Varol Izzet, P (3) Tayga, P
(10) Osmancık, S (11) Anm Ba-
lım.
8. KOŞU: F (2) Gold Son, P
(5), Burçakhanım, P (7) Affan-
bey, S (10), Moulen Rouge.
RAKSOTEKTE ÇIZGI FILM ŞENLIGI SURUYOR
1s
6
7
e
9
to
11
12
13
14
15
H
A
s
s
7
e
0
11
12
M
15
«
Ps
6
7
T
s
\u
11
n
a
M
1$
H
—J 19
iu
11
12
O
4
Ç
»
I9
K9
11
a
3
4
S
»
Türkiye Genel Satıcısı: Raks Sanat Ürünleri Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Kore Şehitleri Cad. Mithat Uluünlü Sok. No:27, 80300 Zincirlikuyu/İstanbul
Tel:(90-l) 174 29 38 Faks:(90-l) 175 56 56 %AKSOTEK