Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 EYLÜL 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Şehir Tiyatrolan Repertuar Kurulu'nun 5 üyesi görevi bıraktı
Sahnede istifa perdIstanbul Şehir Tiyatrolan bünyesinde frir buçuk yıl önce
oluşturulan repertuar kurulunun, Başkan Hılmi Yavuz dışında
kalan üyeleri aün istifa ettiler. İstıfa gerekçesi olarak Genel
Sanat Yönetmeni Gencay Gürün'ün keyfi tutumu, yapıcı
katkıda bulunma olanağının kalmaması, kurulun işleyişindeki
düzensizlik ve yetkisiz sorumluluk gösterildi.
Kültür Servisi — îstanbul Bü-
ytlksehir Belediyesi Şehir Tiyat-
rolan repertuar kurulu üyelerin-
den Sabahattin Kndret Aksal,
Recep Bflginer, Zthni KiıçiiiDeıı,
Pınar Kür ve Ahmet Levendog-
hı görevlerinden istifa ettiler.
Yaklaşık birbuçuk yıl önce
belediye meclisince değistirilen
Şehir Tiyatrolan Yönetmeliği
uyannca kurulan ve 7 kişiden
oluşan repertuar Icurulunun öte-
ki iki üyesi, lstanbul Belediyesi
Kültür tşleri Baskanı HUmi
Yavuz(Repertuar Kurulu Başka-
nı) ve Şehir Tiyatrolan Genel
Sanat Yönetmeni Gencay Gü-
rün, sıfatlan gereği görevlerini
sürdürüyorlar.
İstifa eden üyelerden Pınar
Kür, tiyatro eleştirmenleri ve çe-
virmenleri kontenjanından ls-
tanbul Bijyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sdzen tarafın-
dan atanmıştı. Recep Bilginer
Tiyatro ve TV Yazarlan Derne-
ği'nin, Ahmet Levendoğlu uni-
versitelerin, Zihni Küçümen Şe-
hir Tiyatrolan yönetmen ve sa-
natçılanmn, Sabahattin Kndret
Aksal da Türkiye Yazarlar Sen-
dikası'mn terasilcfleri olarak re-
pertuar kurulunda yer almışlar-
dı.
Recep Bilginer, istifa gerekçe-
sini, Şehir Tiyatroları Genel Sa-
nat Yönetmeni Gürün'ün "key-
fi turnmuna" bağladı. "Reper-
tuar kunılundaki görevirai iisl-
lenirken Şehir Tiyatrolan Yö-
netmeligi'nde yapılan değişik-
likiere saygın bir işlerlik kazan-
dınlması amacını gütmüştüm.
Genel Sanat Yönetmeni'nin
keyfi ve tntamz yönetimine son
verecek çabşmalara katkida bu-
InnabUeceğimi ummuştum" di-
yen Bilginer, bir buçuk yıü ge-
çen görevi süresince repertuar
kurulunun, yönetim kuruluna
karşın keyfiliğini sürdUrdüğünü
belirtti.
Pınar Kür ise repertuar kunı-
lunu "adı olan, ama yetkisi
sınırlı" bir kunıl olarak tanım-
ladı. Kür, istifa mektubunda
"Bir buçuk yıla yakın bir dene-
yim ve caba sonucu göhiyorum
ki gerek yönetmeligin yasal ko-
şuflan, gerek kunılun pratik ça-
nşma koşullan, çok sevdiglın ti-
yatro sanatına da repertuar ku-
rnlunda yapıcı bir katkıda bu-
lunmama olanak tanıma-
maktadır" dedi.
Zihni Küçümen istifası konu-
sunda yasalar gereği açıklama
yapamayacağmı belirtirken Ah-
met Levendoğlu istifa gerekce-
sini iki ana nedende topladı:
"Repertuar kurulunnn SşJevi ye-
tersiz. Yani yetkisi çok sınırlı,
aroa sonımlıüugu fazia. Aynca
kurnlun işieyişinde düzeosiziik,
yöntems^zlik, ilkesizlik egemen
kıhndı. Bu iki eksikliğin gideril-
mesi yolunda kunıl üyelerinin
bütün girişimlerine genel sanat
yönetmeni karsı çıkıyor."
Repertuar kunılu üyeleri ta-
rafından istifalarının ana hede-
fi olarak gösterilen Genel Sanat
Yönetmeni Gencay Giirfln ise
istifalardan hâlâ haberi olmadı-
ğmı, gerekçelerini belediye baş-
kanlığından öğrendikten sonra
açıklama yapabileceğini söyledi.
Gürün, Nokta dergisinin 8
Eylül 1991 tarihli sayısmda re-
pertuar kurulu ile ilgili bir soru-
yu yanıtlarken "Yoram yok. Bu
sene kurulla çok daha uyumlu
bir çalışmaya girdiğimizi sö>-
leyebilirim" demişti.
öte yandan lstanbul Beledi-
yesi Kültür tşleri Daire Başkan-
İığı adma Şehir Tiyatrolan Re-
pertuar Kurulu'nun başkanı ko-
numundaki Hilmi Yavuz da be-
lediye başkanlığının yeni bir re-
pertuar kurulu oluşturmak du-
rumunda olduğunu söyledi. Is-
tifalarla ilgüi yorum yapmaktan
kaçman Yavuz, "sıfatlan
gereği" Kültür İşleri Daire Baş-
kanı ile Şehir Tiyatrolan Genel
Sanat Yönetmeni'nin repertuar
kurulundan aynlamayacağmı
belirtti.
Hilmi Yavuz, 8 Eylül 1991 ta-
rihli Nokta dergisine verdiği de-
meçte şunlan söylemişti: "Re-
pertuar kurulunun ne başanlı
olduğunu söyleyebilirim ne de
başansız olduğunu. Nedeni ba-
sit: Şehir Tiyatrolan, repertuar
kurulunun secmediği oyunlan
oynayamaz, ama seçtiği oyun-
lann tümünün oynanması zo-
runluluğu da yoktur. Dola-
yısıyla bu konumuyla Şehir Ti-
yatrolan'nın başansında ya da
başansızlığında sorumlu tutol-
ması söz konusu olamaz."
Gözaltında
bir ölüııı dahaAğn'nın Patnos ilçesinde gözaltma alınan
Osman Keleş, iki gün süren sorgudan sonra
nezarethanede atletiyle kapının demirlerine asılı
olarak bulundu. Yetkililer olayın intihar
olduğunu belirtti. Keleş'in ailesi ise dava açıyor.
Haber Merkezi — Ağrı ve
Buca Cezaevi'nde meydana ge-
len iki ayn olay yine işkence ve
"gözaltında ölüm"ü gündeme
getirdi. Ağn'da PKK'ya yardım
ve yatakiık yaptığı savıyla göz-
altma alınan Osman Keleş, em-
niyet müdurluğü nezaretinde ölü
olarak bulundu. Buca Bölge Ka-
palı Ceza ve Tutukevi'nde işken-
ce yapıldığmı öne süren bir grup
avukat, cumhuriyet savcüığın-
dan konuyla ilgili olarak araştır-
ma yapılmasını istediler.
Erzurum Cumhuriyet Büro-
sa'nun haberine göre geçen cu-
martesi günü Ağn'nın Patnos il-
çesine bağlı Çukurbağ köyün-
den Keleş ailesinden Ferzende,
Osman, lsmail, Ismet, Kâzım ve
Milazım Keleş adlı yurttaşlar
gözaltına ahndı. Patnos Jandar-
ma Merkez Komutanlığı'na gö-
türülen samklar burada sorgu-
landılar. Pazartesi günü lsmail,
Ismet ve Milazim Keleş'i serbest
bırakan jandarma yetkilileri,
Osman Keleş'i Ağn Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele
Şube MUdUrlüğü'ne gönderdi-
ler.
İki gün sorguda kalan Keleş,
önceki sabah nezarethanede at-
letiyle kapının demirlerine asılı
olarak bulundu. Olaydan sonra
yapılan otopside, Keleş'in inti-
har ettiği belirtildi.
Olayı doğrulayan Ağn Vali
Yardımcısı Nlyazi Can, intihann
dolctor raporuyla kanıtlandığı-
nı söyledi.
öte yandan, Osman Keleş'in
ağabeyi Rıza Keleş, kardeşinin
işkenceyle öldürüldüğü iddiası-
nı tekrarlayarak dava açacakla-
rını belirtti.
İzmir Cnmhuriyet Ege Büro-
su'nun haberine göre tzmir
Cumhuriyet Başsavcısfnın Bu-
ca Bölge Kapaiı Ceza ve Tutu-
kevi'nde savunmanın engeüen-
mediğini, bu konudaki avukat-
lann iddialannın gerçek dışı ol-
duğunu içeren açıklamasına
karşılık avukatlar, Buca Bölge
Kapah Ceza ve Tutukevi'nde bu-
lunan Nihal Duruca'mn tedavi-
si için hastanenin bizzat istemi-
ne karşılık, hastaneye gecikme
Ue gönderildiği bu olayla ilgili
olarak cezaevi savcısı hakkında
Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu'na 1 Temmuz 1991 tari-
hinde suç duyurusunda bulun-
duklannı açıkladüar.
3 Temmuz 1991 tarihinde ce-
zaevi yöneticilerince siyasi tu-
tuklu ve hükümlülerin koğuşla-
nna yapılan baskında, Ahmet
Zincirci, Nevzat Kalaycı, Ümit
Dter, Htlil tbrahim Yumaz, Mu-
harrem Eryaşar ve Mnharrem
Knrşun'un yaralanarak hastane-
ye kaldınldıklannı ve olayla il-
gili olarak doktor raporlannın
olduğunu belirten avukatlar,
olayla ilgili olarak 16 lemmuz
1991 tarihinde tzmir Barosu'na
başvurarak cezaevi yetkilileri
hakkında suç duyurusunda bu-
lunulmasını istediklerini vurgu-
Iadılar.
Baltalimanı sırtlarında, arnavutkaldırımlı bir
sokak... Araç ve insan trafiginden uzakta, eski
tstanbul sessizliğinde. Sokak 'sakinlerinden' bir çift. Biri siyah-
lar içinde, digeri daha açık renkli. Issız sokakta, bir aşağı bir
yukan dolaşıyorlar. Belli ki, iyi arkadaşlar. Bazen mınl mınl ko-
nuşuyor, bazen susuyorlar. Birden bir hareket: Sokagın başında
biri siyahlar içinde, digeri daha açık renkli bir başka çift gorii-
niiyor. Bazen konuşuyor, bazen sessiz kalıyorlar. Eski çift, goz-
den kaybolana kadar izliyor yeni çifti. Sokak ve ağaçlar sonra
yine onlara kalıyor. (Fotograf: BEHZAT ŞAHİN)
DUIVYADA BUGUN
ALtSİRMEN
Ne Farkeder ki?
Seçimlere çok az kala, Muammer Yaşar Bostancı'nın or-
taya attığı ve Ozal'ın 1983 yılında ABD'nin Ankara Büyükel-
çisi olan Strausz Hupe'a yazdığı ileri sürülen mektup ortalı-
ğı iyice karıştırdı.
Turgul Bey mektup olayının sahtecilik olduğunu ileri sür-
dü, imzanın sahte olduğu belirtildi. Haberi yazan Bostancı
ise "Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi neden 'böyle
bir mektup yok' dıyemıyor" sorusunu ortaya attı.
ANAP Genel Sekreteri Taşar ise "Eğer mektup yazılmış-
sa bunu sızdıran Adnan Kahveci olabilir" diyerek hem ANAP-
ta seçim öncesi dayanışmanın nasıl sıfıra indiğini ve iktidar
partisinin tam bir kaos içinde olduğunu ortaya koydu hem
de Çankaya'nın açıklamalarıyla çelişen bir görüş ileri sürdü.
Öyle anlaşılıyor ki mektup olayı daha bir süre siyasal gün-
demdeki yerini ve kendi üzerindeki giz perdesini koruyacaktır.
Mektubun yazılıp yazılmadığı, imzanın sahte olup olmadı-
ğı tartışılırken konunun özü ise ne yazık ki gözden kaçınl-
maktadır.
Bir an için mektubun yazılmış olduğunu, imzanın gerçek-
liğini varsayalım.
Bu durumda çok tehlikeli ve çok üzücü olan nedir?
Türkiye'de uzun süre Başbakanlık kottuğuna oturmuş, son-
ra da Çankaya'ya tırmanmış (nasıl tırmanmışsa tırmanmış)
olan Turgut Ozal'ın, ABD'ye 'şükran' duyguları içinde olma-
sı ve VVashıngton'dan veya doğrudan Bush'tan gelecek hiç-
bir isteği geri çeviremeyecek bir durumda bulunması değil
midir?
Böyle bir mektubun kanıtladığı tehlike ve ülke açısından
talihsizlik bu değil midir?
Mektuptaki ifade ile bunun bir başbakan tarafından bir bü-
yükelçiye yazılmış olmasındaki çarpıklık, öz ile ilgili olmak-
tan çok şekli ılgilendıren bir çarpıklıktır.
Eğer, davranışları ve siyasal kararları ile Turgut Bey, ABD'ye
ya da Başkan Bush'a şükran duyguları ile dolu olduğunu, Be-
yaz Saray'dan gelecek hiçbir isteği geri çevirmeyeceğini ve-
ya çeviremeyeceğini ortaya koymuş bir kişi ise mektup ya-
zılmış veya yazılmamış olsun ne farkeder ki?
Şimdi durup bir belleklerimızi yoklayalım ya da isterseniz
ANAP'ın yetkili kışılerıne Çankaya'nın, Özal'ı şakalarıyla ne-
şelendiren sözcüsü Kaya Toperi'ye soralım: "Acaba Turgut
Bey, bugünedekVVashington'dan veyadostu President Bustv
tan gelen hiçbir teklifi geri çevirmiş midir?"
Turgut Bey o selıs İngilizcesıyle, VVashıngton'a bir kez bile
herkesın bildiği iki sözcüğü söyleyebılmış ve 'No, impossible'
diyebilmiş midir?
Turgut Bey Bükreş'e uçarken gazeteciliğinin yanına Köşk
danışmanlığını da ekleyen birine dış politikaya nasıl ağırlığı-
nı koyduğunu, Başkan Bush'un çok istediği Kıbns için dört-
lü doruk konusunda Mesut Yılmaz'ı nasıl yumuşattığını ve
Yılmaz ile Safa Giray'ı Türkiye'nin seçimlerden önce Nevv Vtork
Doruğu'nu kabul etmeleri konusunda ikna etmeye çalıştığı-
m anlatmış. Haberi veren gazeteciye bakılırsa, Ozal'ın Yıl-
maz ve Giray ile yaptığı toplantıda ABD Başkam'na verile-
cek yanıt hazırlanmış, bu yanıtta Türkiye'nin dörtlü doruğa
her an katılmaya hazır olacağı bildiriliyormuş.
Görülduğü gibi Turgut Bey, Bush'un Yılmaz tarafından geri
çevrilmek istenen önerisının kabulü için bir kez daha devre-
ye gırmiş bulunuyor. Hem de hiçbir yetkisi olmadığı halde...
Türkiye'nin, Kıbns konusunda temel sorunlarda anlaşma-
ya vanlmadan Nevv York Ooruğu'na katılması, ülkemizin çı-
karlarına olduğu kadar, Kıbns Türklerinin yaşamsal çıkarla-
rına da aykırı olduğu tüm kamuoyunca biliniyor. Dışişleri Ba-
kanlığı Enformasyon Dairesi adına Sözcü Vekili Ferhat Ata-
man'ın 18 Eylül 1991 tarihini taşıyan yazılı açıklaması da bu
doğrultudadır.
Ama bütün bunlara. karşın Turgut Bey, Bush'un isteğinıp
gerçekleşmesi için ağırlığını koyuyor.
Mesut Yılmaz eğer Ozal'ın isteği doğrultusunda davranır-
sa, ANAP'ın genel başkanı ve hükümetin başı olduğu savı-
na artık kimseyı ınandıramayacak. Segueila'nın çektirdiği ya-
kışıklı fotoğraflarıyla ANAP iktidarının 'Mesut görüntüsü' ol-
maktan öteye gidemediğıni bir kez daha kanıtlayacaktır.
Ama olaylar ne yönde gelişirse gelişsin, daha şimdiden
bir gerçek ortaya çıkmıştır:
Turgut Bey, Bush'a karşı şükran hisleriyle doluymuşcası-
na, Beyaz Saray'dan gelen hiçbir isteği geri çevirmemekte,
bu yönde bir davranış içinde olanların tutumlarını değiştir-
mek için de yetkilerini aşarak onlara baskı uygulamaktadır.
Şimdi lütfen söyler misiniz, Muammer Yaşar Bostancı'nın
sözünü ettiği mektup yazılmış olsa ne çıkar, yazılmamış ol-
sa ne çıkar?
Hekimlerin yüzde 8Vi çalışmalarının hiçbir işeyaramadığı kanısında
Doktor, mesleğine yabancılaşıyorANKARA (Cumhuriyet Bttrosn) — Doktor-
lann olumsuz çahşma koşullannda meslekleri-
ni yeterince yapamadıklan için topluma ve tıb-
ba yabanalaştıklan belirtildi. Türk Tabipler Bir-
liği Merkez Konseyi üyesi Dr. Ata Soyer, kamu-
da çalışan sağlık personelinin 12 EylUl'den beri
haftada 60-98 saati bulan nöbet ve fazla çahş-
ma sürelerinin karşıhğı olan ücret ve fazla me-
sailerin ödenmediğine de dikkat çekti. Doktor-
lann topluma ve tıbba karşı "yabancılasma" içi-
ne girdiklerini ifade eden Soyer, "Hekimlerin
yüzde 81'i çalışmalannın hiçbir işe yaramadığı-
•ı hissettigini, yözde 32'si mesleUeriade giderek
köreldtğiııi ve gehşemedigiıü düşündüğünü, yüz-
de 16'sı işe bile gitmek istemedigini, yüzde 13ü
meslefi bırakma egilkninde otduldannı oeürtmiş-
lerdir" dedi.
Doktorlann yabancılaşmasma yol açan bazı
olaylar ise şöyle sıralandı:
"Kabnunanmaraş'ta PKK'ya yönelik operas-
yonlarda hekimlerin de götüriUmesi, Adıyaman'-
da 20 günlük bir hekimin 'kadın eli sıkmayan'
bir savcı tarafından mağdur edilmesi, kadın do-
ğum uzmanı bazı hekimlerin 2'şer aylık sürel.er-
le Türk Kadınını Güçlendinne ve Tanıtma Vak-
fı poUkliniklerinde görevlendirümesi."
Soyer, sağlık hizmetlerine yeterli yatırım ya-
pümaması ve iş yoğunluğunun artması gibi fak-
törler sonucu mesleki risklerle karşılaştıklannı
da kaydederek şu saptamaları yaptı:
— Tamamen niceliksel hesaplamalar göz
önünde bulundurularak yapılan planlar doğrul-
tusunda, 14 bin civanndaki tıp öğrencisi sayısı
1989da 33 buıe çıkanlmıştır. 1983ten itibaren
üp fakültelerine hiçbir haartık yapılmadan 5000
öğrenci alınmaya başlanmıştır. Bu, pratisyen he-
kimliğin denetlenmedigi ortamda, uzmanlaşma
için yarışanlann oluşturduğu olağanüstü birikme-
ye yol açmış, Hekimlerin ruhsal dunımlannı ve ge-
lecekkrini etkiieyecek olçıide bir olaya doniişen
tıpta uzmanlık sınavlan aynı zamanda sına> done-
minde neredeyse ilk basamak sağlık hizmetlerinin
durmasına neden oldu.
— Sağlık Bakanlığı, toplam 8 bakan görmuş-
tür. Mehmet Aydın, Mustafa Kalemli, Bülent
Akarcalı, Nihat Kitapçı, Halil Şıvgın ve Yaşar
Eryılmaz'ın Sağlık Bakanlığı yaptığı hükümet-
ler, kendi programlannda ve 5 yülık planlarda
olau hedefleri gerçekleştirememişlerdir. 1983
sonrası en temel hedef olan kamu sağlık sektö-
rünün geriletilmesi önemli ölçüde başanlı. özel
sektörün teşviki sağlanmış, ilaç ve teknoloji şir-
ketlerinin kârlıhğı arttırılmış, buna karşın sağ-
lık hizmetlerindeki kargaşa surmüştür.
— Sağlık Bakanlıgınca açüan çeşitli kampan-
yalar, siyasi şov niteliğinde, sınıriı kaynaklan be-
ba eden kampanyalardır.
— Irak'ın Kuveyt'i işgali bahane ediierek Sağ-
hk Bakanlığı, cumhuriyet tarihinin en büyük sağ-
lık harekâtını yapmış, 3800 sağlık personeüni hiç-
bir insani önlem almadan bölgeye sürmuştür.
Mali boyutu 1.2 trilyon olan bu sürgün sırasın-
da günde 1.5 milyon lira harcanarak şişirilen, fi-
yatı 250 milyon lira olan ve söndüğü için göste-
riden başka bir işe yaramayan 10 adet balo has-
tane almmıştır.
— Bakanlıgın merkez kadrolannda siyasi kad-
rolasma yapılnuş, şef, şef yardımalıgı sınavlan
başasisUn atamalannda nesnel ölçütier yerine si-
yasi ölçütler hâkim olmuştur.
TEŞEKKÜR
lstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde
başanlı bir ameliyatla beni sağlığıma kavuşturan
Prof.Dr. Tayyar Sarıoğlu'na,
Ameliyathane, Cerrahi Yoğun Bakım ve
Üçüncü Servis Üniteleri'nin çok değerli
tüm doktor, hemşire ve personeline,
ayrıca
hastalığımın teşhisinden itibaren
yakın ilgUerini esirgemeyen
Uz.Dr. Vedat Sansoy'a
Sonsuz şükran ve teşekkürlerimi sunarım.
TÜRKAN ENGİN
AceR <•
Inanılmaz Flyata
Dîzüstû Bilgisayar
Acer dizüstü bilgisavarın özelliklerı: • 80386SX •lMBanabellek
mikro işlemci • 40 MB hard disk
•16MHzbJZ • 10 inçLCDekran (640x480)
Tel: 174 37 51
LALE YAPRAK ELDEM
GÖKHAN YILDIRIM ÖZKAN
cvlendiier.
Mutluluklar dileriz.
19.91991 KADIKÖY
CUMHURİYET ÇALIŞANLAR1
ELEMAN ARANIYOR
Kitap ve ansiklopedi pazarlaması
konusunda, maaş + prim sistemiyle
çalışacak asgari lise mezunu elemanlar
aranıyor.
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ
Tel: 512 05 05 - 516
ELEMAN ARANIYOR
lstanbul ıçındekı satış mağazalarımızda
görevlendırilecek asgari lıse mezunu. deneyımli
kitap satış elemanlan arıyoruz.
Başvuru: 512 05 05 / 519
j(J Cumhuriyet Kitap Kulübü
ACER ANA BAYILERI
HUKUKSUZ DEMOKRASt
HalitÇelenk
3 bası 8.000 lira (KDV ıv
ınde)
Çağdef Yayınlan Turkocağı Cad. 39-41 Cagaloğlu-islanbul
Ödemeli gonderilmez.