Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 EYLÜL HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
Sosyal Demokraside İsveç Modeli...
(Baştarafı 1. Sayfada)
gın olduğu bir retah devleti de yine isveç'te
kuruldu.
Bu başanlann atönda İsveç sosyal demok-
ratlarıntn imzası yer alır.
Nedir İsveç modeli?
İki temel dayanağından söz edilebilir:
1) Ekonomide özel mülkiyet ile piyasa me-
kanizmasının işleyişine genel olarak hiç do-
kunulmamıştır. Ömeğin, İsveç sanayiinde
çalışan toplam işçi sayısında devletin payı
yüzde 5'i geçmemiştir. Buna karşılık, sen-
dikalar ve pariamento aracılığıyla piyasa eko-
nomisinin denetlenmesıne özen gösterilmiş-
tir.
2) Devletin hakemliği altında işçi ve işve-
ren sendikalan arasında sürekli bir diyalog
kurulmuş, özellikle ücret konusunda belirli
bir işbirtiği yapılmıştır. Bir başka deyişle, top-
lumsal uzlaşma İsveç modelinin en önemli
boyutlarından birini oluşturur.
Bu model, 1950'ier ve 1960'larda hem
ekonominin otağanüstü büyümesini, hem de
aynı zamanda refahın tabanda yaygınlaşma-
sını sağlamıştır. Eğitim, sağlık ve sosyal gü-
venlik alanlarında bütün dünyada gıptayla
bakılan büyük bir atılıma sahne olmuştur is-
veç.
Ancak 1970'lerden başlayarak, özellikle
de 1980'lerde büyüme hızı OECD ülkeleri
arasında en düşük seviyeye indi. İsveç eko-
nomişinin rekabet gücü birçok alanda zayrf-
ladı. işsizlik asgaride tutulmakla biıiikte enf-
lasyon OECD'ye göre yükseklerde seyretti.
Vergilerin çok yüksek olması bir başka ya-
kınma konusunu oluşturmaya başladı. Bu
durum, "daha çok çalışıp daha çok
kazanmayı" anlamsız kılmaya başladığı için
de eleştiriliyordu.
Acaba "refah devleti"r\6e ölçü mü kaçırıl-
mıştı?
Büyümenin çok yavaşlaması, enflasyon-
daki tırmanma ve ekonominin rekabet gü-
cündeki gerileme, bu sorunun yalnız refah
devletine "düşmanlıkları"y\a ünlenen
Reagan-Thatcher'cı çevreterde değil, sosyal
demokratlar arasında da tartışılmasına yol
açtı.
İsveç'li muhafazakâr liderlerden ve ünlü
Stockholm İktisat Okulu'nun rektörü Statfan
B. Linder geçenlerde gazetemize verdiği de-
meçte şöyle diyordu;
"Elbette devletin, güçlük içindeki yurttaş-
lanna yardım etmek yükümlülüğû vardır. Ama
refah devletinin tanımmda çok dikkatli o/mafc
gerekir. insanlarda daha çok çalışmak ve ka-
zanmak için hiçbir istek bırakmayıncaya ka-
dar ağır vergiler koyarsanız, insanlarda ken-
di refahlarını kendileti düzenlemek için olanak
bırakmazsanız, istenenin tersi sonuçlara ula-
şıyorsunuz. Refah devletinde aşınya giderse-
niz, sonunda ekonomik büyüme duruyor. Bü-
yümenin durması refahın azalması sonucu-
nu getiriyor."
Böylece, İsveç Sosyal Demokrat Partisi
pazar günü tarihinin en büyük seçim yenil-
gisıne uğrc-dı.
isveç modeli artık noktalanacak mı?
Yazımıza başlarken sorduğumuz soruya
yine geri dönmüş olduk. isveç'i bugün dün-
yadaki saygın konumuna ulaştırmış olan mo-
delin tümüyle geçersiz kılınabileceğine pek
ihtimal verilmiyor. Ancak refah devletinin be-
lirli açılardan törpülenmesi, sosyal güvenlik
sisteminde belirli kısıtlamaların gerçekleşti-
rilmesi gündemde. Böylece, ekonomik bü-
yümenin hızlandırılması ve dış rekabet gü-
cünün arttırılması amaçlanacak.
Güç de olsa kurulması beklenen sağ par-
tiler koalisyonu, İsveç koşullarında bu işi na-
sıl başarabilecek? Bu soru işareti henüz or-
ta yerde. Çünkü 1976-1982 döneminde de
sağ partiler bloku benzer savlarla iktidar ol-
rnuş, ancak başarısızlığı, yeniden sosyal de-
mokratları seçim sandığından çıkarmıştı.
Demokrası de zaten bu değil mi?
İsveç seçimleri hükümeti kiüedi
Tigrel
(Baştarafı 1. Sayfada)
tiği belirtildi.
Ali Tigrel, Başbakan Yardım-
cısı Ekrem Pakdemirli'ye sun-
duğu istifasının kabul edilme-
sinden sonra dün akşam müste-
şarlık üst düzey yöneticilerinin
de hazır bulunduğu yemekli bir
basın toplantısı düzenledi. Tig-
rel, istifa gerekçesini şöyle açık-
ladı:
"DPT teşkilat yapısı ile ilgili
olarak yapılan son düzenleme-
ler ve özlük haklarında yaratı-
lan durum, bu önemli kurumun
yapısını ve üstlendiği işlevleri
köklii olarak değiştirebilecek
mahiyeltedir. Ben bu aşamada
teşkilatın yönetiminde de degi-
şiklige gidümesini yararü ve hat-
ta zorunlu görüyorum. Bu
inanç ve düşiincelerle oldukça
uzun bir siiredir ustlendiğim bu
onur verici görevden istifa etmiş
bulunuyorum."
Konuşmasında plalama ve
serbest piyasa ekonomisiyle il-
gili görüşlerini de açıklayan Tig-
rel, "Tiirkiye'de planlamanın
serbest piyasa ekonomisiyle
bağdaşmayacağı savının, ancak
kozmetik gerekçelere dayandı-
nlabileceğini" savundu.
Tigrel, ekonomik hedeflere
ulaşılabilmesi için para, maliye,
ticaret ve sanayi politikalanmn
birbirleriyle uyum içinde yürü-
tülmesi gerektiğini savundu.
Tigrel, "Toplumun her kesimi-
nin katılımını sağlayan, politi-
kalann etkilerini bir bütünlük
içinde test eden, politika deği-
şikliklerine esnekîik ve açıklık
kazandıran bir planlama anla-
yışına ihtiyaç olduğunu diişünü-
yorum" diye konuştu.
Öte yandan DPT ile ilgili ya-
pılan yeni düzenlemelerden son-
ra birim başkanlıklan, genel
müdürlük statüsüne dönüştü-
rüldü. Dün yürürlüğe giren ka-
rarnamelerle, tktisadi Planlama
Genel Müdürlüğü'ne Faik Özt-
rak, Sosyal Planlama Genel
Müdürlüğü'ne Zeynep Arap,
Bölgesel Kalkınma Genel Mü-
dürlüğü'ne de Timuçin Sanalan
atandı.
Bu arada kulislerde Ali Tig-
rel'in muhalefet partilerinin bi-
rinden milletvekili adayi olaca-
ğı söytentüeri dolaşmaya başla-
dı. Ali Tigrel, bundan sonraki
yaşantısında ne yapacağına iliş-
kin bir soru üzerine, "Şimdi ko-
nuşmak istemiyonım. Bugiin-
den itibaren devletten aynldım"
yanıtını verdi. Tigrel'in özel sek-
törden iş teklifı aldığı ve bunla-
rı değerlendireceği öğrenildi.
1988 yılı başından bu yana
DPT Müsteşarlığı görevinde bu-
lunan Ali Tigrel'in kısa dönem-
de özel sektöre, uzun vadede ise
politikaya atılmayı planladığı
öğrenildi. Tigrel'in yakın çevre-
sinin kendisine 20 ekim seçim-
lerinden sonraki ilk seçimlerde
siyasete girmesi konusunda tav-
siyede bulunulduğu söyleniyor.
1946 doğumlu olan Ali Tigrel,
1985 yüında Yusuf Özal'ın müste-
şarlığı döneminde DPTye girdi.
İlk olarak DPT Yabancı Serma-
ye Dairesi'nde Daire Baskanı
olarak göreve başlayan Tigrel,
1986 yıhnda İktisadi Planlama
Dairesi Başkanı oldu. 1987 yıhn-
da müsteşar yardımcılığına ata-
nan Tigrel, 1988 yılı başından
bu yana DPT Müsteşarlığı gö-
revini yürütüyordu.
DERS VERİLİR
Ortaokul, üse ve
ÖSS-ÖYS'ye hazorlık için
MATEMATİK
dersi verilir.
Td: 326 18 62
(Baştarafı 1. Sayfada)
kümetin istifasını dün
meclis başkanına verdi.
Pazar günkü seçimlerde hiç-
bir parti ya da ne sağ ne de sol
cepheler hükümet kuracak ço-
ğunluğu elde edebildi. Ortak bir
bildirgeyle yönetime aday ol-
duklannı açıklayan dört partili
sağ blok 349 sandalyeli parla-
mentoda toplam 170 sandalye-
de kalırken sosyal demokratlar
ve sosyalistlerden oluşan sol
blok 154 milletvekilliği kazana-
bildi. Sağ ve sol blokların işbir-
liğine gitmeyi reddettiği popülist
eğilimli Yeni Demokrasi Parti-
si (NYD) ise kuruluşundan bir
yıl sonra büyük bir başarı sağ-
layarak 25 milletvekilliği kazan-
dı. Önceki dönemde 20 millet-
vekili ile temsil edilen Yeşiller ise
bu kez yüzde 4 barajını aşama-
yarak meclis dışına düştüler.
isveç pazar günü tarihinin en
heyecanlı ve sonucu en belirsiz
seçimini yaşadı. Genel olarak
beş partinin çekistiği meclise gir-
me yanşında bu kez sekiz parti
vardı. Oylann sekiz partiye ya-
yılması meclis aritmetiğinde
karmaşık bir tablo ortaya çıka-
nrken hükümet kurma hesapla-
nru da altüst etti. SAP'm hükü-
metten çekilmesiyle seçimin
mağlubu belli oldu, galibi ise
belirsiz kaldı.
Mecliste ortaya çıkan bu kar-
maşık tablo, önümüzdeki gün-
lerde partiler arasında yoğun bir
trafiğe neden olacak gibi görü-
nüyor. SAP geri planda kalarak
kendisini atak bir muhalefet ro-
lüne hazırhyor. Başbakan Ing-
var Carisson'dan boşalan göre-
ve meclis başkanı, çok büyük
bir olasıhkla sağ cephe içinde en
yüksek milletvekili sayısına sa-
hip Muhafazakâr Parti'nin (M)
genç lideri Carl Bidt'i atayacak.
Fakat Bildt'in işi çok güç, çün-
kü güvenoyu alması için dört
partili sağ cephe dışında kalan
Yeni Demokrasi'den destek sağ-
laması gerekiyor. Muhafazakâr-
lar, Yeni Demokrasi'nin hükü-
meti dışı desteğine karşı değil-
ler, ancak cephenin diğer üye-
leri, Liberaller, Merkez Demok-
ratlar ve Hıristiyan Demokrat-
lar, "demagoji partisi" olarak
niteledikleri Yeni Demokrasi ile
işbirliğini istemiyorlar. Liberal-
lerin lideri Bengt VVesterberg,
Yeni Demokrasi'ye bağımlı bir
sağ azınlık hükümetinin sağlık-
h ve verimli bir icraatta buluna-
cağından derin kuşku duyuyor.
Bu durum üç temel olasılığı or-
taya çıkarıyor: "Daraltılmış" -
yani SAP'ın destekleyebileceği-
bir sağ koalisyon, orta-sağ par-
tilerin -örneğin Liberallerin -
SAP ile koalisyon kurması ya
da güçsüz hükümetler kurmak
yerine erken seçim ilanı.
lsveç'te pazar günü ortaya çî-
kan siyasi tablonun odak nok-
tası, kuruluşundan yaklaşık 11
ay sonra seçmenlerin yüzde
6.7'sini çekerek kalabalık bir
milletvekili grubuyla meclise gi-
İSVEÇTE PARTİLER
Sosyal Demokrat Parti (SAP)
Sol Parti (VP)
Muhafazakârlar (M)
Liberaller (FP)
Merkez Demokratlar (C)
Hıristiyan Demokrattar (KDS)
Yeni Demokrasi
Yeşiller
VE OYLARI
1988 1991 Milletvekili
sayısı
%43.2 %37.8
%5.8 %4.7
sol
%18.3 %21.8
%12.2 %9.2
%11.3 %7.9
138
16
blok 154
80
33
31
%2 9 %7.4 26
Sağ blok 170
0 %6.7
%5.7 %3.3
25
0
UĞUR MUMCU
ren Yeni Demokrasi Partisi. Bir
baron ve bir lunapark sahibinin
kurduğu parti, yüksek vergiler,
sıkı alkol politikası ve ülkeye
mülteci kabulünün sürmesi gi-
bi halkta hoşnutsuzluk yaratan
konulara radikal çözümler geti-
ren bir programla başarı sağla-
dı ve yapılan araştırmalara gö-
re oylarının en önemli bölümü-
nü İsveç siyasetinin iki zıt kut-
bundan, SAP ile muhafazakâr-
lardan sağladı. Örneğine daha
önce Danimarka ve Norveç'te
rastlanan "hoşnutsuzluk parti-
lerinin ünnanışı" olgusuna böy-
lece Isveç'teki gelişme de eklen-
di. Yeni Demokrasi'nin vergi-
lerde ve devlet harcamalarında
astronomik indirimleri öngören
programını yumuşak bir deyiş-
le "gayıi ciddi" bulan öteki tüm
partilerin bundan sonraki tavrı
da büyük merak konusu.
Meclise giren bir baska parti
de Hıristiyan Demokratlar
(KDS) oldu. özeUikle çocuklu
aileleri kendisine çekmeyi başa-
ran KDS, yüzde 7.4 oy alarak
26 milletvekilliği kazandı. ön-
ceki seçimlerde büyük başan el-
de ederek 20 milletvekilliği ka-
zanmış olan Yeşiller ise gerek iç
sürtüşmeler, gerekse secim kam-
panyasındaki doktor tavırları
nedeniyle yüzde 4 barajını aşa-
mayarak meclis dışı kaldılar.
Seçimlerin gerçek mağlubu
ise kuşkusuz SAP oldu. Önce-
ki seçimlerde yüzde 43.2 alan,
ancak bu kez yüzde 37.8'de ka-
lan parti, tarihinin en kötü se-
çimlerinden birini geçirdi. Böyle
bir oy oranına ancak 1928 se-
çimlerinde rastlaruyor. SAP'ın
SHP-SBP
(Baştarafı 1. Sayfada)
cak demokratik platformda se-
çimlere katüma karan"nın
Merkez Yürütme Kurulu tara-
fından somutlaştırıldığım ve
SHP'nin desteklenmesi görüşü-
nün kesinlik kazandığmı söyle-
di. Aren, SHP'ye destek ver-
mek için SBP'lilerin de lvstele-
re alınmaları gibi koşullannın
bulanmadığını, bu könunun
SHP listelerinin belirlenmesin-
den sonra somutlasacağını be-
lirtti.
Ögrenildiğine göre SBP'nin
karannın belli olmasından son-
kimi yorumcular tarafından
"tarihi" olarak nitelenen yenil-
gisi, 60 yıllık İsveç refah devle-
ti modelini sarsıntıya uğratan
ekonomik nedenlerle açıklanı-
yor. Siyasi gözlemcilere göre ar-
tan enflasyondan ve işsizlikten
ürken, satın alma gücünün azal-
masmdan şikâyetci olan, ekono-
mik büyümenin hemen hemen
durmasının sıkıntısım hisseden,
vergilerinin karşılığını hizmet
olarak bulamadığını düşünen
Isveçli seçmen, oyunu SAP'tan
alıp ya öteki sağ partilere ya da
Yeni Demokrasi'ye verdi.
Pekiyi, SAP sonucu nasü yo-
rumluyor? Cumhuriyet, seçim
gecesi partinin karargâhındaydı
ve yöneticüerle konuştu. Başba-
kan Ingvar Carlsson, uğranan
yenilgiyi muhafazakârlar ile Ye-
ni Demokrasi'nin "hırçın"
kampanyasına bağlıyor ve bunu
SAP'tan başka iki "uzlaşmacı"
orta-sağ partisinin de seçimden
belli kayıpla çıkmasıyla açıkh-
yor. Gerek Dışişleri Bakaru Sten
Andersson gerekse Maliye Ba-
kanı Allan Larsson, "Bu yenil-
gi neden" sorumuzu aşağı yu-
kan aynı ifadeyle yanıtlıyor:
"Enflasyonu aşağı çekemedik.
tşsizlikle şu ya da bu şekilde
mücadele ediebiliyonız, fakat
enflasyon konusundaki başan-
sızlığımız seçmenin bir kısmını
bizden soguttu."
Sadece enflasyon değil, vergi-
ler nedeniyle de seçmenin düşük
not verdiği SAP, son 59 yılın
53'ünde, yani rekor süreyle sa-
hiplendiği iktidarı bir kez daha
sağ politikaya terk edecek gibi
görünuyor.
ra önceki gün SHP Genel Sek-
reteri Hikmet Çetin ile SBP Ge-
nel Başkan Yardımcıları Kemal
Anadol, Şerif Fdekofiu, Akın
Birdal, Nedim Tarhan ve Hüs-
nii Okçuoglu, TBMM'de bir
araya gelerek aynntılan görüş-
tüler. Burada SBP'lilerin de 20
ekim genel seçimlerinde SHP
listelerinde aday gösterilmeleri
konusunda ilke anlaşmasına
vanldı. Ancak nerelerden ve
kimlerin aday gösterileceği ko-
nusu, önümüzdeki günlerdeki
gelişmelere göre karara bağla-
nacak.
(Baştarafı 1. Sayfada)
"İddia", Arapça eski bir sözcüktür. Oztürkçesi "sav"dır.
Savcı da sav sözcüğünden üretilmiştir.
M. Ali Birand'a ilışkin haberde yer alan savların hiçbiri
benim "iddiam" değildir. Bunlar TRT Teftiş Kurulu'nun so-
ruşturma raporunda yer alan konulardır.
"İddia" sahibi ben değilim; bu iddiaların sahibi TF1T ku-
rumudur.
Bu soruşturma THT Genel Müdüriüğü Yönetim Kurulu'n-
ca 25.9.1990 günü 1990/289 sayılı karar ile başlatılmış; bu
karar gereğince bir "inceleme komisyonu" kurulmuş; TRT
Başhukuk Müşaviri Akın Beşiroğlu, Malı İşler Dairesi Baş-
kanı Aykut Oral ve TV Dairesi Başkan Yardımcısı Hamit Top-
rak'tan oluşan inceleme komisyonu 4 Ocak 1991 günü
17-11/23 sayılı 7 sayfalık rapor vermiştir.
Bu "inceleme komisyonu" raporundan sonra
"sorusturma" aşaması başlamıştır.
Genel Müdür Kerim Aydın Erdem, 9 Ocak 1991 günü ver-
diği 17-18/48 sayılı "talimaf ile TRT Teftiş Kurulu'na soruş-
turma emri vermiştir.
Birand:
— "İddialara taraf olduğum için incelemeyi etkilememe
amacıyla sonuç ahnıncaya kadar başka bir açıklama
yapmayacağım" diyor.
"iddia", benim savım değil. Bu bir. Yapılan "inceleme" de-
ğil "sorı/sfı//T7?a"dır. Bu da iki.
Ercan Vuralhan olayında bunun tam tersi yaşanmıştı. Zırh-
lı araç ve gereçlerle ilgili savların sahibi bendim. Bu savlar
üzerine Dışişleri Bakanlığı önce üç büyükelçiden oluşan bir
"inceleme komisyonu" kurdu.
Eski Dışişleri Bakanlanndan Mesut Yılmaz, bu inceleme
raporundan sonra soruşturma kurulu niteliğindekı "Memurin
Muhakematı Komisyonu"nu kurdurdu. Bu komisyon, Vural-
han ve bazı Dışişleri göreviilerini zırhlı araç ve gereç alım-
larında sorumlu buldu. Komisyon, ANAP Ankara Milletve-
kili ve eski Milli Savunma Bakanı'nın dokunulmazlığının kal-
dırılması için TBMM ve Başbakanltğa başvurdu.
Başbakan Özal'dı. Başbakan Özal, Vuralhan'ın dokunul-
mazlığının kaldınlması ışlemine engel okju. Bu gelişme üze-
rine komisyon, Vuralhan'ın dosyasını ayırarak olayda sorum-
lu gördüğü görevliler ile ilgili "fezleke" düzenleyerek bu fez-
lekeyi Danıştay 2. Dairesi'ne gönderdi.
Görülüyor ki Vuralhan olayında soruşturma, Cumhuriyet
gazetesindeki yayınlar üzerine başlamıştır; Birand olayın-
da TRT Yönetim Kurulu'nca soruşturma başlatılmış; olay
gazeteye, bu soruşturmadan sonra yansıtılmıştır.
TRT Teftiş Kurulu'nca hazırlanan raporda yer alan sav-
lar ağırdır: Evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık.
Birand'ın Brüksel ve Paris'te "hayali şirketler" adına ken-
disi tarafından düzenlenen "sahte belgeler" ile TRT kuru-
munu dolandırdığı ileri sürülüyor.
Şirketlerin hayali oldukları Paris ve Brüksel büyükelçilik-
lerimiz tarafından saptanmış. Belgeler üzerindeki el yazı-
larının da Birand'ın elinden çıktığını saptayan kuruluş, Em-
niyet Genel Müdüriüğü Merkez Kriminal Laboratuvan'dır.
Bu düzmece faturaların bir kısmıdır. Üzerinde "tahrifaf
yapıldığı saptanan birçok fatura daha var. Birand, bu fatu-
raların da 32. Gün programında görevli arkadaşlarınca
"tahrif' edildiğini söylüyor.
Faturaları sunan kendisi. Ödemeler de kendisine yapılı-
yor. Bir kısım sahte belge üzerindeki el yazısının da Birand
:
ın elinden çıktığı kanrtlanıyor. Bu sahte belgelerte ortaya çı-
kanlabilen kurum zararı 824 milyon TL'dir.
Soruşturma raporu, haziran ayının ortasında TRT Genel
Müdürü'ne verildi. Genel Müdür, masasındaki raporu 28
ağustos gününe kadar bekletti. Bugün ayın 17'si. Rapor,
TRT Başhukuk Müşaviri Akın Beşiroğlu'nun masasında
bekletiliyor.
Ceza Yasası'nın 235. maddesine göre bir kamu görevli-
si, "Görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerek-
tiren bir suç işlendiğini öğrenip de ilgili daireye bildirmede
ihmal ve gecikme" gösterirse dört aydan 2 yıla kadar hapis
cezasına çarptırılır.
Sanırım, en geç yarın akşama kadar dosya TRT Genel
Müdüriüğü tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na
gönderHecektir.
EN 1Yİ "BUSINESS CLASS"! SECMENİZ İCİN 14 NEDEN
Özel check-in bankosu.
1 T Geleneksel
Türk konukseverlıği.
«5 Yurt dışmdan yapılan uçuşlarda
CIP hizmeti.
Türkiye'den yurt dışına yapılan
uçuşlarda; Ankara'da özel Business
Class terminali, istanbul'da özel
CIP salonu.
Ûncelıkli bagaj uygulaması
BUSINESS CLASS
Ince porselen yemek takımı.
Airbuslarda First Class
koltuklarda, diğer uçaklarda orta
bölümü boş bırakılmış rahat
koltuklarda yolculuk.
/ Kalkış öncesi Fransız
şampanyası ya da taze sıkılmış
portakal suyu ikramı.
•** Dilediğiniz
şarabı seçebilmeniz
için özel şarap listesi
ve menü kartı.
Yemek servisi
bembeyaz keten
örtüler üzerinde.
i
Türk Hava Yolları'nın "Business Class"ını en iyi Ve bundan sonraki yolculuklarınız için de bizi seçeceksiniz.
"Business Class" yapan daha pek çok neden var. Bunları, Size en iyi "BUSINESS CLASS"ı
bizimle yapacağınız ilk yolculukta tek tek keşfedeceksiniz. sunmaktan mutluyuz. TURK HAVA YOLLARI