23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 EYLÜL HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Sosyal Demokraside İsveç Modeli... (Baştarafı 1. Sayfada) gın olduğu bir retah devleti de yine isveç'te kuruldu. Bu başanlann atönda İsveç sosyal demok- ratlarıntn imzası yer alır. Nedir İsveç modeli? İki temel dayanağından söz edilebilir: 1) Ekonomide özel mülkiyet ile piyasa me- kanizmasının işleyişine genel olarak hiç do- kunulmamıştır. Ömeğin, İsveç sanayiinde çalışan toplam işçi sayısında devletin payı yüzde 5'i geçmemiştir. Buna karşılık, sen- dikalar ve pariamento aracılığıyla piyasa eko- nomisinin denetlenmesıne özen gösterilmiş- tir. 2) Devletin hakemliği altında işçi ve işve- ren sendikalan arasında sürekli bir diyalog kurulmuş, özellikle ücret konusunda belirli bir işbirtiği yapılmıştır. Bir başka deyişle, top- lumsal uzlaşma İsveç modelinin en önemli boyutlarından birini oluşturur. Bu model, 1950'ier ve 1960'larda hem ekonominin otağanüstü büyümesini, hem de aynı zamanda refahın tabanda yaygınlaşma- sını sağlamıştır. Eğitim, sağlık ve sosyal gü- venlik alanlarında bütün dünyada gıptayla bakılan büyük bir atılıma sahne olmuştur is- veç. Ancak 1970'lerden başlayarak, özellikle de 1980'lerde büyüme hızı OECD ülkeleri arasında en düşük seviyeye indi. İsveç eko- nomişinin rekabet gücü birçok alanda zayrf- ladı. işsizlik asgaride tutulmakla biıiikte enf- lasyon OECD'ye göre yükseklerde seyretti. Vergilerin çok yüksek olması bir başka ya- kınma konusunu oluşturmaya başladı. Bu durum, "daha çok çalışıp daha çok kazanmayı" anlamsız kılmaya başladığı için de eleştiriliyordu. Acaba "refah devleti"r\6e ölçü mü kaçırıl- mıştı? Büyümenin çok yavaşlaması, enflasyon- daki tırmanma ve ekonominin rekabet gü- cündeki gerileme, bu sorunun yalnız refah devletine "düşmanlıkları"y\a ünlenen Reagan-Thatcher'cı çevreterde değil, sosyal demokratlar arasında da tartışılmasına yol açtı. İsveç'li muhafazakâr liderlerden ve ünlü Stockholm İktisat Okulu'nun rektörü Statfan B. Linder geçenlerde gazetemize verdiği de- meçte şöyle diyordu; "Elbette devletin, güçlük içindeki yurttaş- lanna yardım etmek yükümlülüğû vardır. Ama refah devletinin tanımmda çok dikkatli o/mafc gerekir. insanlarda daha çok çalışmak ve ka- zanmak için hiçbir istek bırakmayıncaya ka- dar ağır vergiler koyarsanız, insanlarda ken- di refahlarını kendileti düzenlemek için olanak bırakmazsanız, istenenin tersi sonuçlara ula- şıyorsunuz. Refah devletinde aşınya giderse- niz, sonunda ekonomik büyüme duruyor. Bü- yümenin durması refahın azalması sonucu- nu getiriyor." Böylece, İsveç Sosyal Demokrat Partisi pazar günü tarihinin en büyük seçim yenil- gisıne uğrc-dı. isveç modeli artık noktalanacak mı? Yazımıza başlarken sorduğumuz soruya yine geri dönmüş olduk. isveç'i bugün dün- yadaki saygın konumuna ulaştırmış olan mo- delin tümüyle geçersiz kılınabileceğine pek ihtimal verilmiyor. Ancak refah devletinin be- lirli açılardan törpülenmesi, sosyal güvenlik sisteminde belirli kısıtlamaların gerçekleşti- rilmesi gündemde. Böylece, ekonomik bü- yümenin hızlandırılması ve dış rekabet gü- cünün arttırılması amaçlanacak. Güç de olsa kurulması beklenen sağ par- tiler koalisyonu, İsveç koşullarında bu işi na- sıl başarabilecek? Bu soru işareti henüz or- ta yerde. Çünkü 1976-1982 döneminde de sağ partiler bloku benzer savlarla iktidar ol- rnuş, ancak başarısızlığı, yeniden sosyal de- mokratları seçim sandığından çıkarmıştı. Demokrası de zaten bu değil mi? İsveç seçimleri hükümeti kiüedi Tigrel (Baştarafı 1. Sayfada) tiği belirtildi. Ali Tigrel, Başbakan Yardım- cısı Ekrem Pakdemirli'ye sun- duğu istifasının kabul edilme- sinden sonra dün akşam müste- şarlık üst düzey yöneticilerinin de hazır bulunduğu yemekli bir basın toplantısı düzenledi. Tig- rel, istifa gerekçesini şöyle açık- ladı: "DPT teşkilat yapısı ile ilgili olarak yapılan son düzenleme- ler ve özlük haklarında yaratı- lan durum, bu önemli kurumun yapısını ve üstlendiği işlevleri köklii olarak değiştirebilecek mahiyeltedir. Ben bu aşamada teşkilatın yönetiminde de degi- şiklige gidümesini yararü ve hat- ta zorunlu görüyorum. Bu inanç ve düşiincelerle oldukça uzun bir siiredir ustlendiğim bu onur verici görevden istifa etmiş bulunuyorum." Konuşmasında plalama ve serbest piyasa ekonomisiyle il- gili görüşlerini de açıklayan Tig- rel, "Tiirkiye'de planlamanın serbest piyasa ekonomisiyle bağdaşmayacağı savının, ancak kozmetik gerekçelere dayandı- nlabileceğini" savundu. Tigrel, ekonomik hedeflere ulaşılabilmesi için para, maliye, ticaret ve sanayi politikalanmn birbirleriyle uyum içinde yürü- tülmesi gerektiğini savundu. Tigrel, "Toplumun her kesimi- nin katılımını sağlayan, politi- kalann etkilerini bir bütünlük içinde test eden, politika deği- şikliklerine esnekîik ve açıklık kazandıran bir planlama anla- yışına ihtiyaç olduğunu diişünü- yorum" diye konuştu. Öte yandan DPT ile ilgili ya- pılan yeni düzenlemelerden son- ra birim başkanlıklan, genel müdürlük statüsüne dönüştü- rüldü. Dün yürürlüğe giren ka- rarnamelerle, tktisadi Planlama Genel Müdürlüğü'ne Faik Özt- rak, Sosyal Planlama Genel Müdürlüğü'ne Zeynep Arap, Bölgesel Kalkınma Genel Mü- dürlüğü'ne de Timuçin Sanalan atandı. Bu arada kulislerde Ali Tig- rel'in muhalefet partilerinin bi- rinden milletvekili adayi olaca- ğı söytentüeri dolaşmaya başla- dı. Ali Tigrel, bundan sonraki yaşantısında ne yapacağına iliş- kin bir soru üzerine, "Şimdi ko- nuşmak istemiyonım. Bugiin- den itibaren devletten aynldım" yanıtını verdi. Tigrel'in özel sek- törden iş teklifı aldığı ve bunla- rı değerlendireceği öğrenildi. 1988 yılı başından bu yana DPT Müsteşarlığı görevinde bu- lunan Ali Tigrel'in kısa dönem- de özel sektöre, uzun vadede ise politikaya atılmayı planladığı öğrenildi. Tigrel'in yakın çevre- sinin kendisine 20 ekim seçim- lerinden sonraki ilk seçimlerde siyasete girmesi konusunda tav- siyede bulunulduğu söyleniyor. 1946 doğumlu olan Ali Tigrel, 1985 yüında Yusuf Özal'ın müste- şarlığı döneminde DPTye girdi. İlk olarak DPT Yabancı Serma- ye Dairesi'nde Daire Baskanı olarak göreve başlayan Tigrel, 1986 yıhnda İktisadi Planlama Dairesi Başkanı oldu. 1987 yıhn- da müsteşar yardımcılığına ata- nan Tigrel, 1988 yılı başından bu yana DPT Müsteşarlığı gö- revini yürütüyordu. DERS VERİLİR Ortaokul, üse ve ÖSS-ÖYS'ye hazorlık için MATEMATİK dersi verilir. Td: 326 18 62 (Baştarafı 1. Sayfada) kümetin istifasını dün meclis başkanına verdi. Pazar günkü seçimlerde hiç- bir parti ya da ne sağ ne de sol cepheler hükümet kuracak ço- ğunluğu elde edebildi. Ortak bir bildirgeyle yönetime aday ol- duklannı açıklayan dört partili sağ blok 349 sandalyeli parla- mentoda toplam 170 sandalye- de kalırken sosyal demokratlar ve sosyalistlerden oluşan sol blok 154 milletvekilliği kazana- bildi. Sağ ve sol blokların işbir- liğine gitmeyi reddettiği popülist eğilimli Yeni Demokrasi Parti- si (NYD) ise kuruluşundan bir yıl sonra büyük bir başarı sağ- layarak 25 milletvekilliği kazan- dı. Önceki dönemde 20 millet- vekili ile temsil edilen Yeşiller ise bu kez yüzde 4 barajını aşama- yarak meclis dışına düştüler. isveç pazar günü tarihinin en heyecanlı ve sonucu en belirsiz seçimini yaşadı. Genel olarak beş partinin çekistiği meclise gir- me yanşında bu kez sekiz parti vardı. Oylann sekiz partiye ya- yılması meclis aritmetiğinde karmaşık bir tablo ortaya çıka- nrken hükümet kurma hesapla- nru da altüst etti. SAP'm hükü- metten çekilmesiyle seçimin mağlubu belli oldu, galibi ise belirsiz kaldı. Mecliste ortaya çıkan bu kar- maşık tablo, önümüzdeki gün- lerde partiler arasında yoğun bir trafiğe neden olacak gibi görü- nüyor. SAP geri planda kalarak kendisini atak bir muhalefet ro- lüne hazırhyor. Başbakan Ing- var Carisson'dan boşalan göre- ve meclis başkanı, çok büyük bir olasıhkla sağ cephe içinde en yüksek milletvekili sayısına sa- hip Muhafazakâr Parti'nin (M) genç lideri Carl Bidt'i atayacak. Fakat Bildt'in işi çok güç, çün- kü güvenoyu alması için dört partili sağ cephe dışında kalan Yeni Demokrasi'den destek sağ- laması gerekiyor. Muhafazakâr- lar, Yeni Demokrasi'nin hükü- meti dışı desteğine karşı değil- ler, ancak cephenin diğer üye- leri, Liberaller, Merkez Demok- ratlar ve Hıristiyan Demokrat- lar, "demagoji partisi" olarak niteledikleri Yeni Demokrasi ile işbirliğini istemiyorlar. Liberal- lerin lideri Bengt VVesterberg, Yeni Demokrasi'ye bağımlı bir sağ azınlık hükümetinin sağlık- h ve verimli bir icraatta buluna- cağından derin kuşku duyuyor. Bu durum üç temel olasılığı or- taya çıkarıyor: "Daraltılmış" - yani SAP'ın destekleyebileceği- bir sağ koalisyon, orta-sağ par- tilerin -örneğin Liberallerin - SAP ile koalisyon kurması ya da güçsüz hükümetler kurmak yerine erken seçim ilanı. lsveç'te pazar günü ortaya çî- kan siyasi tablonun odak nok- tası, kuruluşundan yaklaşık 11 ay sonra seçmenlerin yüzde 6.7'sini çekerek kalabalık bir milletvekili grubuyla meclise gi- İSVEÇTE PARTİLER Sosyal Demokrat Parti (SAP) Sol Parti (VP) Muhafazakârlar (M) Liberaller (FP) Merkez Demokratlar (C) Hıristiyan Demokrattar (KDS) Yeni Demokrasi Yeşiller VE OYLARI 1988 1991 Milletvekili sayısı %43.2 %37.8 %5.8 %4.7 sol %18.3 %21.8 %12.2 %9.2 %11.3 %7.9 138 16 blok 154 80 33 31 %2 9 %7.4 26 Sağ blok 170 0 %6.7 %5.7 %3.3 25 0 UĞUR MUMCU ren Yeni Demokrasi Partisi. Bir baron ve bir lunapark sahibinin kurduğu parti, yüksek vergiler, sıkı alkol politikası ve ülkeye mülteci kabulünün sürmesi gi- bi halkta hoşnutsuzluk yaratan konulara radikal çözümler geti- ren bir programla başarı sağla- dı ve yapılan araştırmalara gö- re oylarının en önemli bölümü- nü İsveç siyasetinin iki zıt kut- bundan, SAP ile muhafazakâr- lardan sağladı. Örneğine daha önce Danimarka ve Norveç'te rastlanan "hoşnutsuzluk parti- lerinin ünnanışı" olgusuna böy- lece Isveç'teki gelişme de eklen- di. Yeni Demokrasi'nin vergi- lerde ve devlet harcamalarında astronomik indirimleri öngören programını yumuşak bir deyiş- le "gayıi ciddi" bulan öteki tüm partilerin bundan sonraki tavrı da büyük merak konusu. Meclise giren bir baska parti de Hıristiyan Demokratlar (KDS) oldu. özeUikle çocuklu aileleri kendisine çekmeyi başa- ran KDS, yüzde 7.4 oy alarak 26 milletvekilliği kazandı. ön- ceki seçimlerde büyük başan el- de ederek 20 milletvekilliği ka- zanmış olan Yeşiller ise gerek iç sürtüşmeler, gerekse secim kam- panyasındaki doktor tavırları nedeniyle yüzde 4 barajını aşa- mayarak meclis dışı kaldılar. Seçimlerin gerçek mağlubu ise kuşkusuz SAP oldu. Önce- ki seçimlerde yüzde 43.2 alan, ancak bu kez yüzde 37.8'de ka- lan parti, tarihinin en kötü se- çimlerinden birini geçirdi. Böyle bir oy oranına ancak 1928 se- çimlerinde rastlaruyor. SAP'ın SHP-SBP (Baştarafı 1. Sayfada) cak demokratik platformda se- çimlere katüma karan"nın Merkez Yürütme Kurulu tara- fından somutlaştırıldığım ve SHP'nin desteklenmesi görüşü- nün kesinlik kazandığmı söyle- di. Aren, SHP'ye destek ver- mek için SBP'lilerin de lvstele- re alınmaları gibi koşullannın bulanmadığını, bu könunun SHP listelerinin belirlenmesin- den sonra somutlasacağını be- lirtti. Ögrenildiğine göre SBP'nin karannın belli olmasından son- kimi yorumcular tarafından "tarihi" olarak nitelenen yenil- gisi, 60 yıllık İsveç refah devle- ti modelini sarsıntıya uğratan ekonomik nedenlerle açıklanı- yor. Siyasi gözlemcilere göre ar- tan enflasyondan ve işsizlikten ürken, satın alma gücünün azal- masmdan şikâyetci olan, ekono- mik büyümenin hemen hemen durmasının sıkıntısım hisseden, vergilerinin karşılığını hizmet olarak bulamadığını düşünen Isveçli seçmen, oyunu SAP'tan alıp ya öteki sağ partilere ya da Yeni Demokrasi'ye verdi. Pekiyi, SAP sonucu nasü yo- rumluyor? Cumhuriyet, seçim gecesi partinin karargâhındaydı ve yöneticüerle konuştu. Başba- kan Ingvar Carlsson, uğranan yenilgiyi muhafazakârlar ile Ye- ni Demokrasi'nin "hırçın" kampanyasına bağlıyor ve bunu SAP'tan başka iki "uzlaşmacı" orta-sağ partisinin de seçimden belli kayıpla çıkmasıyla açıkh- yor. Gerek Dışişleri Bakaru Sten Andersson gerekse Maliye Ba- kanı Allan Larsson, "Bu yenil- gi neden" sorumuzu aşağı yu- kan aynı ifadeyle yanıtlıyor: "Enflasyonu aşağı çekemedik. tşsizlikle şu ya da bu şekilde mücadele ediebiliyonız, fakat enflasyon konusundaki başan- sızlığımız seçmenin bir kısmını bizden soguttu." Sadece enflasyon değil, vergi- ler nedeniyle de seçmenin düşük not verdiği SAP, son 59 yılın 53'ünde, yani rekor süreyle sa- hiplendiği iktidarı bir kez daha sağ politikaya terk edecek gibi görünuyor. ra önceki gün SHP Genel Sek- reteri Hikmet Çetin ile SBP Ge- nel Başkan Yardımcıları Kemal Anadol, Şerif Fdekofiu, Akın Birdal, Nedim Tarhan ve Hüs- nii Okçuoglu, TBMM'de bir araya gelerek aynntılan görüş- tüler. Burada SBP'lilerin de 20 ekim genel seçimlerinde SHP listelerinde aday gösterilmeleri konusunda ilke anlaşmasına vanldı. Ancak nerelerden ve kimlerin aday gösterileceği ko- nusu, önümüzdeki günlerdeki gelişmelere göre karara bağla- nacak. (Baştarafı 1. Sayfada) "İddia", Arapça eski bir sözcüktür. Oztürkçesi "sav"dır. Savcı da sav sözcüğünden üretilmiştir. M. Ali Birand'a ilışkin haberde yer alan savların hiçbiri benim "iddiam" değildir. Bunlar TRT Teftiş Kurulu'nun so- ruşturma raporunda yer alan konulardır. "İddia" sahibi ben değilim; bu iddiaların sahibi TF1T ku- rumudur. Bu soruşturma THT Genel Müdüriüğü Yönetim Kurulu'n- ca 25.9.1990 günü 1990/289 sayılı karar ile başlatılmış; bu karar gereğince bir "inceleme komisyonu" kurulmuş; TRT Başhukuk Müşaviri Akın Beşiroğlu, Malı İşler Dairesi Baş- kanı Aykut Oral ve TV Dairesi Başkan Yardımcısı Hamit Top- rak'tan oluşan inceleme komisyonu 4 Ocak 1991 günü 17-11/23 sayılı 7 sayfalık rapor vermiştir. Bu "inceleme komisyonu" raporundan sonra "sorusturma" aşaması başlamıştır. Genel Müdür Kerim Aydın Erdem, 9 Ocak 1991 günü ver- diği 17-18/48 sayılı "talimaf ile TRT Teftiş Kurulu'na soruş- turma emri vermiştir. Birand: — "İddialara taraf olduğum için incelemeyi etkilememe amacıyla sonuç ahnıncaya kadar başka bir açıklama yapmayacağım" diyor. "iddia", benim savım değil. Bu bir. Yapılan "inceleme" de- ğil "sorı/sfı//T7?a"dır. Bu da iki. Ercan Vuralhan olayında bunun tam tersi yaşanmıştı. Zırh- lı araç ve gereçlerle ilgili savların sahibi bendim. Bu savlar üzerine Dışişleri Bakanlığı önce üç büyükelçiden oluşan bir "inceleme komisyonu" kurdu. Eski Dışişleri Bakanlanndan Mesut Yılmaz, bu inceleme raporundan sonra soruşturma kurulu niteliğindekı "Memurin Muhakematı Komisyonu"nu kurdurdu. Bu komisyon, Vural- han ve bazı Dışişleri göreviilerini zırhlı araç ve gereç alım- larında sorumlu buldu. Komisyon, ANAP Ankara Milletve- kili ve eski Milli Savunma Bakanı'nın dokunulmazlığının kal- dırılması için TBMM ve Başbakanltğa başvurdu. Başbakan Özal'dı. Başbakan Özal, Vuralhan'ın dokunul- mazlığının kaldınlması ışlemine engel okju. Bu gelişme üze- rine komisyon, Vuralhan'ın dosyasını ayırarak olayda sorum- lu gördüğü görevliler ile ilgili "fezleke" düzenleyerek bu fez- lekeyi Danıştay 2. Dairesi'ne gönderdi. Görülüyor ki Vuralhan olayında soruşturma, Cumhuriyet gazetesindeki yayınlar üzerine başlamıştır; Birand olayın- da TRT Yönetim Kurulu'nca soruşturma başlatılmış; olay gazeteye, bu soruşturmadan sonra yansıtılmıştır. TRT Teftiş Kurulu'nca hazırlanan raporda yer alan sav- lar ağırdır: Evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık. Birand'ın Brüksel ve Paris'te "hayali şirketler" adına ken- disi tarafından düzenlenen "sahte belgeler" ile TRT kuru- munu dolandırdığı ileri sürülüyor. Şirketlerin hayali oldukları Paris ve Brüksel büyükelçilik- lerimiz tarafından saptanmış. Belgeler üzerindeki el yazı- larının da Birand'ın elinden çıktığını saptayan kuruluş, Em- niyet Genel Müdüriüğü Merkez Kriminal Laboratuvan'dır. Bu düzmece faturaların bir kısmıdır. Üzerinde "tahrifaf yapıldığı saptanan birçok fatura daha var. Birand, bu fatu- raların da 32. Gün programında görevli arkadaşlarınca "tahrif' edildiğini söylüyor. Faturaları sunan kendisi. Ödemeler de kendisine yapılı- yor. Bir kısım sahte belge üzerindeki el yazısının da Birand : ın elinden çıktığı kanrtlanıyor. Bu sahte belgelerte ortaya çı- kanlabilen kurum zararı 824 milyon TL'dir. Soruşturma raporu, haziran ayının ortasında TRT Genel Müdürü'ne verildi. Genel Müdür, masasındaki raporu 28 ağustos gününe kadar bekletti. Bugün ayın 17'si. Rapor, TRT Başhukuk Müşaviri Akın Beşiroğlu'nun masasında bekletiliyor. Ceza Yasası'nın 235. maddesine göre bir kamu görevli- si, "Görevine ilişkin olarak kamu adına kovuşturmayı gerek- tiren bir suç işlendiğini öğrenip de ilgili daireye bildirmede ihmal ve gecikme" gösterirse dört aydan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılır. Sanırım, en geç yarın akşama kadar dosya TRT Genel Müdüriüğü tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderHecektir. EN 1Yİ "BUSINESS CLASS"! SECMENİZ İCİN 14 NEDEN Özel check-in bankosu. 1 T Geleneksel Türk konukseverlıği. «5 Yurt dışmdan yapılan uçuşlarda CIP hizmeti. Türkiye'den yurt dışına yapılan uçuşlarda; Ankara'da özel Business Class terminali, istanbul'da özel CIP salonu. Ûncelıkli bagaj uygulaması BUSINESS CLASS Ince porselen yemek takımı. Airbuslarda First Class koltuklarda, diğer uçaklarda orta bölümü boş bırakılmış rahat koltuklarda yolculuk. / Kalkış öncesi Fransız şampanyası ya da taze sıkılmış portakal suyu ikramı. •** Dilediğiniz şarabı seçebilmeniz için özel şarap listesi ve menü kartı. Yemek servisi bembeyaz keten örtüler üzerinde. i Türk Hava Yolları'nın "Business Class"ını en iyi Ve bundan sonraki yolculuklarınız için de bizi seçeceksiniz. "Business Class" yapan daha pek çok neden var. Bunları, Size en iyi "BUSINESS CLASS"ı bizimle yapacağınız ilk yolculukta tek tek keşfedeceksiniz. sunmaktan mutluyuz. TURK HAVA YOLLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle