Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 EYLÜL 1991
\ araıın Iktidaraıa
Bağlanan Uımrt
Anayasasında yazılı diye bir ülke hukuk devleti olmaz. O devletin
temel hukuk düzenine, yönetiminin zihniyetine ve uygulamalarına
bakılır. Gelecek iktidar bunu gerçekten amaçlıyorsa; yasalar, tüm
kural düzenlemeler ciddi ve yapıcı ellerde incelenmeli; insan hak ve
özgürlükleriyle, çağın anlayış ve uygulamalarıyla bağdaşmayan
hükümler geciktirilmeden ayıklanmalıdır.
KAZIM YENİCE Hukukçu
1989 yerel seçimlerinden bu yana, milletve-
kili genel seçiminin yenilenmesi için sürdürü-
len siyasal savaşım noktalandı. Politik çevre-
ler, bu aşamada "erken seçim" nitelemesinin
yerinde olup olmadığını seçim süresi boyun-
ca tartışacaklardır. Biz vatandaş olarak, ya-
nnın iktidanndan -hemen akla gelen- bekkn-
tilerin neler olabileceğine bakalım.
Halk ve iktidar: Demokratik bir düzende
iktidarların, salt devlet anlamına geldiği, her
şeyin ondan kaynaklandığı ve onun tutumu-
na bağlı olduğu elbet de söylenemez. Yine de
halk çok şeyi iktidarlardan bekler. lyi olarak
niteledikleri yanında, kötüye gidişleri de ona
yorar. Ama herhalde iktidarlar, kaçınamaya-
cakları görevlerin ve halkın, her olanaktan ya-
rarlanarak açıkladıklan beklentilerinin bilin-
cinde olmalı; bunun sorumluluğunu unutma-
malıdırlar.
Dayanağı bir siyasal parti de olsa, iktidar-
lar aynm yapmadan insanlan sevmeli; sıra-
dan kimselerin hak ve özgürlükleri için ken-
di hak ve özgürlükleri gibi duyarlık gösterme-
lidirler. Çünkü demokratik iktidarlarda aris-
tokratik ya da oligarşik zümre çıkarlannın de-
ğil, toplum çıkarlannın gözetilmesi amaçla-
nır. Insanlık onur ve inancı, iktidarları halk-
la bütünleştirebilir. Ulusun gönenci ve
mutluluğu iktidarın -daha geniş anlamda- si-
yasal kuruluşların içtenlikli ereği ise bunun
için çaba harcanıyorsa, o zaman ters esintile-
rin hızı kesilir, yurt düzeyinde güven meltem-
leri eser.
Günün iktidarının böyle bir felsefesi olmuş
mudur? Dünde bunun yanıtı açıkça görülür:
En üst düzeyde yetkili ağızların zengini sev-
diğini söylediği; anayasamn tarafsız kalmayı
emrettiği yuce hizmet yerinde buna uyulma-
dığı; yasal haklannı kullanmanm "edepsiz-
lik" olarak kınandığı bir siyasal ortamda han-
gi güvenden, eşitlikten, hak ve özgürlüklere
saygıdan söz edilebilir ki...
O halde toplumda, her şeyden önce anaya-
saya ve hukuka saygılı; duygusal ve haksız bir
yaklaşımla "zengin-fakir", "emekçi-işveren"
ayınrru yapmayan, dengeli bir iktidar özlemi
olmalıdır.
Yeni bir anayasa
1961 ve 1982 anayasalarını, çıkanlmaları-
na egemen zihniyet ve demokrasiye olumlu-
olumsuz etki ve katkıları yönünden burada
tartışmayacağım. Şu kadanru söylemeliyim ki
bu anayasaların başta gelen ortak yönü, ola-
ğanüstü dönemlerdeki askeri rejimlerin ürü-
nü olmalandır. Halkın serbest istençle seçtik-
leri temsilcilerinin değil; iktidan elinde tutan-
ların istedikleri, bu anayasalarda getirilmiş-
tir.
Yapılacak seçimden hemen sonra siyasal
partiler bir araya gelmeli, sivil yönetimden
beklenen yetkin anayasayı Türk toplumuna
kazandırnialıdırlar. Herhalde bu anayasa, in-
san onunına yakışır, hak ve özgürlüklerde gü-
venceli, toplumun her kesimine güven, umut
ve huzur veren kurum ve kuruluşlarla dona-
tılmış, ayakları yerde bir anayasa olacaktır.
Parlamenter sistemin isterleri: Daha önce
Cumhuriyet'te yayımlanan iki yazımda, ya-
rının anayasasına ılişkin görüşlerımı açıkla-
mıştım (*). Ancak devlet sistemimizle bağdaş-
mayan, uzun süredir yaşadığımız önemli bir
anayasa ihlaline burada bir kez daha değin-
mek zorundayım. Türkiye'de başkanlık değil;
parlamenter sistem geçerli olduğuna göre
Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu yanında ta-
rafsızlığı kuralı da işlemelidir. "Seçici organ"
olan TBMM, seçimini yaptığı makamda, sis-
teme ve anayasaya açıkça aykırı bir uygula-
maya göz yumamaz. Parlamenter sisteme iş-
lerlik kazandırmakla yükümlü bir organ, -
Yüce Divan'a sevkte olduğu gibi- böyle bir
halde de, yüksek oranda bir oy çokluğu ile o
makanun "boşalmış sayılmasına" ve yeni
cumhurbaşkanının seçimine karar verebil-
melidir.
Hukuk devleti inancı: Anayasasında yazılı
diye bir ülke hukuk devleti olmaz. O devle-
tin temel hukuk düzenine, yönetiminin zihni-
yetine ve uygulamalarına bakılır. Gelecek ik-
tidar bunu gerçekten amaçlıyorsa, yasalar,
tüm kural düzenlemeler ciddi ve yapıcı eller-
de incelenmeli; insan hak ve özgürlükleriyle,
çağın anlayış ve uygulamalarıyla bağdaşma-
yan hükümler geciktirilmeden ayıklanmalıdır.
Hukuk devletinde şunları arıyorum: Böyle
bir ülkede, yasal düzenlemeler ve yürütmenin
her yönetsel tasarmfu (karar, işlem ve eyle-
mi) yargı denetimine bağlıdır. Yargı kararla-
rı bekletilmeden, savsaklanmadan uygulanır.
Yasama organı, yetkilerinin büincinde ve
o yetkileri doğrudan kullanmakta titizdir. Bu-
gün yaşandığı biçimde, ülkenin yasa gücün-
de kararnamelerle yönetilmesine kesinlikle
izin vermez.
Hükümet, iç ve dış her önemli kararında,
haklı ve inandırıcı gerekçelere dayanır. Yap-
tıklarının TBMM'de savunulabilirliğini dü-
şünmüştür. Bakan, ancak, tartıştığı ve içeri-
ğinı bildiği kararnameleri imzalar.
İktidarlar gelip geçici, kamu yönetimleri sü-
rekli ve etkindir. Kamu görevlileri, hukuka
bağlı olmayı başta gelen meslek ahlakı say-
mahdırlar. Görevlerinin gereğini yaptıklan,
partizarüıktan uzak, başanlı ve durüst kaldık-
ları sürece geleceklerinden kaygı duymama-
lıdırlar.
İşkence, uygar bir ülkede insanlığın yüz ka-
rasıdır. Hangi nedenle olursa olsun insanın in-
sana acı vermesi, onu aşağılaması bağışlana-
maz. Hukuk devletinde hiçbir yöneticinin yü-
reği, bu büyük ayıbı üstlenmeye katlanamaz.
Haksızhk, yolsuzluklar
Basında yer alan ya da kulaktan kulağa ak-
tarılan haksız mal edinme, görevini kötüye
kullanma, keyfı karar ve işlem, yiyicilik gibi
yaygın söylentiler; buna karşın yetkililerin ye-
terince duyarlı olmaması, toplumun büyük
kesimini tedirgin eden ve geleceğe güvenini
sarsan nedenlerin başında gelmektedir. Karar-
lılıkla üzerine gidilmeyen her kötülük, yeni-
sine çağn anlamınadır. Muhalefet partileri-
nin, yolsuzlukların hesabını soracaklan vaat-
lerine doğrusu inanmak isterim. Halkımız,
basınımız, aydmlarımız bu korkunç yarayı
deşmeli; meydanlarda parti temsilcilerinden,
yannın milletvekili olmak isteyenlerden bu sa-
vaşım için açıkça söz alınmalıdır.
İşbitiricilerin, köşe dönücülerin, vurguncu-
ların, avantacıların sosyal yapımızdan ayık-
lanması, dürüst, özverili ve onurlu iktidarla-
rın işidir.
İktidardan daha neler beklenir?
İktidar, hiçbir kişinin ya da zümrenin par-
lamenter sisteme ve demokratik düzenin te-
melini oluşturan laikliğe ve Ataturk ilkeleri-
ne gölge düşürmesine göz yummamalıdır.
Türkiye her zaman uluslararası saygınlığını
düzeyli ve onurlu politikalarda aramıştır. İki
ülke liderleri arasındaki yüzeysel ve kurgusal
ilişkiler belki kişileri böburlendirir; ama bun-
dan iilkeye sürekli bir yarar beklenemez.
Kamuya yararh her hizmette, bilinçli bir öz-
veri gizlidir. Önemli devlet hizmetlerine soyu-
nanlar, almadan da vermesini bilmelidirler.
Milletvekilliği, maddi olanaklarına ve forsu-
na göz dikilen yer olmaktan çıkmahdır. Siya-
sal partiler ve seçmen, ancak kişiliği ve ilke-
leri ile Meclis'te saygın bir hizmete yönelece-
ğine inandıklannı kendisini temsile layık gör-
melidir. Toplumun huzuru, önünde sonunda
seçimdeki tutarlıhklannda düğümlenir.
Halkımızın gelecek demokratik iktidardan:
Vergi reformuna; yoz bir politikadan arındı-
nlrruş, bilimsel ve teknik kurallarla çahşan,
yetenekli kadrolardan oluşmuş KtT'lere; ciddi
bir tasfiye ve düzenli bir denetim bekleyen yü-
zü aşkın gizli-açık fona; inançsızlığın ve ba-
şıbozukluğun körüklediği enflasyona; işsizh-
ğe, yetersiz üretime, bütçe açıkları yanında sa-
vurganlığa, bölgeler arası dengesizliğe ve da-
ha nelere çözümler beklediğini; işinin hiç de
kolay olmadığını söylemeden edemeyiz.
Sonuç
Yürürlükteki seçim sisteminin adil ve yete-
rince demokratik olmadığı bilinmektedir. Si-
yasal partilerimizce "istikrar" yanında de-
mokratik temsile de gerektiği kadar yer veren
bir seçim yasası çıkarılarak seçimlere gidile-
bilirdi; olmadı. Anketler, tek partinin iktidar
olmasım amaçladığı söylenen sistemin bu so-
nucu vereceğini doğrulamamaktadır. öyle gö-
rünüyor ki kararsız seçmenler çoğunluğunun
sandık başındaki bilinci ve istenci ülkenin dört
ya da beş yıllık iktidarlarını belirleyecektir.
Türk toplumu her uygar ülke gibi hakça-
insanca yaşamak istemektedir. Dileğimiz, -tek
partiden olsun ya da koalisyonla oluşsun- ya-
nnın iktidarının, bu sorunlan çözmeye inançlı
ve kararlı olmasıdır.
Not: Velidedeoğln Hoca'mız, kendisinin de geçen
haftaki y»zısının sonunda beiintifti gibi ekim ayı baş-
lanna dek dinJenmek amacıyla yazılanna a n vcrdi.
(*) "Yeni Anayasa Beklentisi" 4 Haziran 1991; "Yeni Ana-
yasada Organlar Kurumlar" 16 Temmuz 19°1.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Önseçim Gününde...
Bugün önseçımler yapılıyor. Demokrasinin önkoşulu par-
ti içinde eşitliğin sağlanmasıdır. Ülkeyi yönetecek kışilerın be-
lirli çevrelerin, belirli insanlann temsilcileri olmamasıdır. Parti
liderlerınin 'tayın
1
ettiği kişilerin parlamentoda çoğunluğu elde
etmemesidir.
Bir Ikler, liste başlarına önce kendisini sonra kendisine bağ-
lı insanlan koyar da seçmen bu kişilere oy verir partamento-
ya getirirse bunun demokrasi ile bir ilgisi yar olur mu? Tek
parti zamanında böyleydi. Parti üst yöneticileri, daha doğru-
su parti genel başkanıydı aday listesini hazırlayan. O zaman
biie partinin bir önseçmenler kurulu vardı. Adaytar bu önseç-
menler kurulunda oylanırdı. Gerçi bu kurula sunulan aday-
lar çoğunlukla milletvekili sayısı kadardı, ama hiç değilse par-
tinin önseçmenler kurulu göstermelik de olsa milletvekilleri-
ni oylayarak benimsemiş olurdu.
SHP bütün Türkiye'de önseçimlerle aday listesine girecek
adayları saptayacak, sıralayacak DYP de bazı yerlerde ön-
seçim yapıyor. Ama daha önce de yazdığım gibi öteki parti-
lerin adaylarını yajnızca liderleri saptıyor. Atama kişiler par-
tilennin liderine köru körüne bağlı olmak zorundadır. Nite-
kim Özal'ın atadığı kişılerden ANAP grubu 4 yılda bir varlık
gösterememış, liderin izinden, sözünden ayrılmamıştır.
SHP içindeki 'Demokratik Birlik' grubu -ki bu adı taşıyan
dergide bir araya gelmişlerdir- önseçim öncesi bir duyuru ya-
yımladı. Bu duyuruda SHP'nin önseçimlere giren milletve-
kili aday adaylarında bulunması gereken nitelikler bir bir sı-
ralanıyor.
'Demokratik Bırlik'e göre milletvekili adaylarında bulunması
gereken nitelikler şunlardır:
"SHP'li milletvekili aday adayı; tüm politik ve kişisel yaşa-
mında hep onurtu, namuslu, inançlı ve bilinçli kalmış olma-
lıdır. Hep demokrasiden, barıştan, özgürlükten, toplumsal da-
yanışmadan, hakça bölüşmeden yana olmuş olmalıdır. Bir
siyasi partıde belirli konularda farklı düşünen kişi ya da grup-
ların doğal, hatta kaçınılmaz olduğunu; bunun katılmacılık
ve çoğulculuğun doğal sonucundan başka bir şey olmadığı-
nı savunmakla beraber; çok sesliliğe değil, çok başlılığa karşı
çıkmış olmalıdır. Görüşlerini, inanç ve değerlerini hep açık
açık. dobra dobra ortaya koymuş olmalıdır.
Tüm politik yaşamı boyunca politik oyunlara karşı çıkmış;
hep özgür ve bilinçli kalmış; hep özgür ve bilinçli SHP'li üye-
ye, özgür ve bilinçli SHP'li delegeye seslenmiş olmalıdır. il-
kel, çağdışı yöntemlere değil; hep ilkeli birliğe, parti kardeş-
liğine; bilinçli, özgür ve sorumlu parti üyelığine sahip çıkmış
olmalıdır. Tüm politik yaşamı boyunca bölücü değil birleşti-
rici; ayırımcı değil bütünleştirici; düşmanlık yaratıcı değil ku-
caklaştırıcı olmuş olmalıdır. Kişilerin ya da grupların değil;
sosyal demokratların, SHP'nin iktidar olması için savaşım ver-
miş olmalıdır.
Tüm politik yaşamında demokrasiyi, özgüıiüğü ve adaleti
savunan tüm siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle,
sendıkalarla, barolarla, meslek odalarıyla etkin, ilkeli ve üret-
ken bir diyaloğu, işbirliği ve dayanışmayı sürdürmüş olmalı-
dır. Demokratik-mesleki hakları ve özgürlükleri kısrtlanan, hat-
ta yok edilenlerin; baskı, zulüm ve işkenceye uğrayanların;
maddi ve manevi açıdan sömürülenlerin bir kelimeyle emekçi
halkımızın, kadınlarımızın, yurtsever aydınlarımızın ve yurt-
sever gençliğimizin yanında yer almış, onların haklı davala-
rına sahip çıkmış, bu haklı davalar için sürdürülen savaşıma
aktif katkıda bulunmuş olmalıdır. 'Serbest piyasa ekonomi-
sinin faziletlerü' masalına kanmamış: kamuculuğu, sosyal
adaletçi planlamayı savunmuş olmalıdır.
Tüm politik yaşamı boyunca SHP program ve tüzüğünü,
bu program ve tüzüğün temelinde yer alan CHP gelenekle-
rini, CHP birikimini ve deneyimini, CHP'ye Gazi Mustafa Ke-
mal Atatürk'ten intikal etmiş inanç ve değerleri, özümsemiş
ve savunmuş olmalıdır.
Aday adayı tüm politik yaşamı boyunca 'ahval ve şerait ne
olursa olsun', gaflet. dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlar
karşısında 'Çığnense de hakkı tutup kaldırmalı'; Gazi Mus-
tafa Kemal Atatürk gibi 'Özgürlük ve bağımsızlık benim ka-
rakterimdir; yani insanın, insanımızın, insanlığın karakteridir',
'Hak kuvvetin üstündedir', 'Biz istibdat fikrini yok etmek için
yola çıktık' şiarlarına sonuna kadar sahip çıkmış olmalıdır."
Bugün önseçmenler karşılanna aday adayı olarak çıkan
kiçüiıae yukarıda sayılan nitelikleri arayacaklardır. Oy verir-
ken, kişileri değerlendirirken Demokratik Birlik'in saptadığı
nitelikler elberte ağır basacaktır.
Ülkemızin demokrasiye, demokratik uygulamaya bağlı tek
siyasal partisinın bütün aday adaylarına başarılar dilemek
bir görevdir. En başta da SHP'nin İzmir aday adayı Erdal İnö-
nü'ye... Kendini önemli ve vazgeçilmez gören bütün siyasa
adamlarına, bütün liderlere, liderciklere, kontenjan adayı ol-
mayı bekleyenlere. demokrasi dersi veren aday adayı Erdal
İnönü'ye...
Turizme Hazır
Hepimizin tanık olduğu binlerce olumsuz örneğe dayanarak
"Ülkemizde bir turizm patlaması olsa buna hazır mıyız"
sorusuna gerçekçi bir yanıt bulmamız gerektiğine inanıyorum.
Türizmin bu durgun yıllarını kendimizi toparlamak üzere
akıllıca kullanmazsak, bugüne kadar gelenleri de
kaybedeceğimizden ciddi biçimde endişe duyarım.
Prof. Dr. AYSEL EKŞİ Psikiyatr T* •. r % : /
Bu yıl ülkemize az sayıda yabancı turist
gelmiş. Nedenleri ve alınması gereken ön-
lemlerle ilgili çok şey sayılabilir. Ama tu-
rizm konusuna gerçekten önem veriyorsak,
gelecek yabancılar kadar, bu ülkede doğup
yaşayan biz Türk insanlarmı da rahatsız
eden bazı toplumsal tutum ve davranışlan-
mızı artık hızla değiştirmemiz gerektiğini
kabul etmeliyiz. Ben bu yazıda, yaşanmış
bazı sonut örnekleri aktararak yabancı gö-
züyle kendimize bakmaya çalışacağım.
şın tuvalet olduğunu kokusundan anladık,
ama deligin etrefında insan kakalan vardı
ve bu kakalara uşüşmüş, fosforlu kanatla-
n olan kocaman siyah sinekler midemizi
çok bulandırdı" diyordu.
Türkiye ile ilgili anılar arasında kızları
seyreden erkeklerimizin ve tuvaletlerimizin
resimleri elden ele dolaşıyor olabilir.
Yabancı gözüyle bir küçük anı da birkaç
hafta öncesine ait... Amerika Birleşik Dev-
letleri'nden iki bilim insanı Istanbul'a gel-
diler. Bize ilk soruları "Burada neden bize
herkes zoria bir şeyter satmaya çalışıyor" ol-
. . . . du. Esnafın kollarına yapışmasını, yaban-
bir şey tçmemelen konusunda uyarıMıMa-' -£ l l a r ı a p t a l y e î m e koymasını bir türlü akıl-
rını öğrenıyorduk; suları sterılize etmek ve l a r l almıyordu. Sabah hoparlörlerden bir-
den odalannda patlayıveren ezan sesiyle çok
erkenden uyandırılmışlardı. Meydanlarda
satılan kurbanlık koyunların ve sığırların
pisliği, araba bagajlanna yığılı kesilmiş et-
İer kendilerini çok saşırtmıştı. Daha nelere
tanık olmuvoruz ki...
Rezil bir müzik
Geçen yaz uluslararası değişün (mübade-
le) programı ile Istanbul'a 15 İngiliz izci kızı
geldi ve çocuklannın İngilizcesini ilerletrnek
isıeyen Türk ailelerinin yanına yerleştirildi.
Biz de 18 yaşında yaşam dolu bir kızı ko-
nuk ettik. Ancak bu konuk kızımızın İstan-
bul'daki ilk deneyimi, sabah saat dörtlere
kadar bir türlü uyu>"amamak oldu. Yeniköy
Şamdan adlı gece kulübunün, tüm uyarılara
karşın dışa da çevirdiği hoparlörlerinden ge-
len yüksek perde disko müzik sesi ve ardın-
da vahşi sesler bırakarak vınlayıp bu kulü-
be giden özel arabaların gürültüleriyle, ya-
tağında döndü durdu. Böyle lüks bir gece
kulübunün bile müziği ile tüm çevreyi şen-
lendirme göre\ini üstlendiğini, gece araba
kullanmanın son sürat gazla fırlama ve ani
frene basma marifeti demek olduğunu, bu
Batı'dan gelen kıza anlatama-lık. Neyse ki
dördüncü geceden itibaren bizler gibi o da
kaderine razı olmayı ve delik deşik uyuma-
yı öğrendi.
Konuştukça ülkemize gelecek izcilere,
öbür ülkelere gideceklerden farklı olarak ti-
fo ve kolera aşısı yapıldığını, asla meyve ve
salata yememeleri, İcapalı şişe suyu dışında
sivrisinek kovmak için yanlanna yığınla ilaç
almışlardı.
Programa göre ayn evlerde kalan kızlar,
on gün kadar sonra ilk kez Buyükada'da bir
araya geldiler. Bizim konuk oradan keyifli
döndü. Çünkü kol ve bacaklanndaki bizim
balkonda edindiği sivrisinek yaralannın her-
kesten daha az olduğunu görmüştü; üste-
lik îstanbul'un genellikle iyi bölgelerinde
kalmalanna karşın kızlann çoğu susuzluk
nedeniyle geldiklerinden beri banyo bile ya-
pamamışlar ve kızımız onları bize banyo
yapmaya davet etmişti. Bizimki gece gürül-
tüden uyuyamamaktan yakınmışsa da bu
derdin her yerde bulunduğuna ve gene de
kendisinin içlerinde en şansh olduğuna ka-
rar verilmişti.
Grubun İstanbul ile ilgili ortak izlenim-
leri yıllardır yakındığımız konularda topla-
nıyordu. Kendilerini konuk eden insanlar
Sonuç
Sonuç olarak şunu vurgulamak isterim:
Hepimizin tanık olduğu binlerce olum-
suz örneğe dayanarak "Ülkemizde bir tu-
rizm patlaması olsa, buna hazır mıyız" so-
rusuna gerçekçi bir yanıt bulmamız gerek-
tiğine inanıyorum. Türizmin bu durgun yıl-
lannı kendimizi toparlamak üzere akıllıca
kulanmazsak, bugüne kadar gelenleri de
kaybedeceğimizden ciddi biçimde endişe
duyarım.
Üstelik, bütün bunlar sadece ülkemizdeki
yabancılan değil, bu ülkeyi seven bizleri de
ülkelerindeki insanlardan pek farklı değil- gerçekten rahatsız etmiyor mu? Özel bal-
di, ama dışarıdaki erkeklerin neden yiyecek konlarımızdan deniz kıyısına, aile çay bah-
gibi baktığını, laf attığını, arkalanna takıl- çelerinden aylığı iki bin dolara e%r
kiralanan
dığını, sıkıştırmaya çahştığını bir türlü an- Alkent Sitesi'nin diskosuna kadar, ülkemi-
layamıyorlardı. zin hemen her köşesinde insanlarımızın ço-
Vapura binmek için iskelede bir araya gel- ğu için müzik demek, başkasının kulağın-
dikleri zaman kendi deyişi ile şok geçirmiş- dan içeri bazı sesleri zorla sokmaya çalış-
lerdi. "Bıyıklı birçok erkek. bize öylece ba- mak demek. Buna nasıl 'dur' diyeceğiz? İn-
karken kendimizi hayvanat bahçesindeki di- san sesinin okuduğu ezanlann bir güzelliği
şi maymunlar gibi hissettik" diyordu. Son-
ra içlerinden biri, "Gelin biz de şunlann res-
mini çekelim de kim daha maymuna ben-
ziyor görelim" demiş, böylece resim çekme-
ye başlamışlar. Bu iş, en iğrenç resmi çekme
yanşına dönmüş ve bunu da vapurda ala-
turka tuvaletin içini çekebilen kazanmış.
"Ortasında kocaman bir delik bulunan ta-
vardı; şimdi bütün minarelerin hoparlörle-
rinden birdenbire patlayan ve birbirine ka-
rışan mekanik gürültülerin güzel olduğunu
savunabilmek mümkün müdür?
Daha uygar bir Türkiye'de yasamayı öz-
leyen her Türk insanını, baa toplumsal dav-
ranışlarımızın artık değiştirilmesi konusu-
na eğilmeye çağınyorum.
ÇOK ACELE SATILIK DAİRE
Baksrköy İncirli Cad. İhsan Kalmaz Sokak No:
4/A'da yarı bodrum 75 m
2
. net kullanım 2 oda 1
salon salonmajeli, kaloriferli, hidroforlu daire
60 milyon son fiyat
Telefon: 561 27 70
MÖBLELI, TAM
KONFORLU DAİRE
Sahibinden Göztepe Cengiz Han sokakta 160 m
2
möbleli, beyaz eşyalı tam konforlu daire satılıktır.
Tel: 337 77 88
ANMA
İRFAN
aramızdan ayrılışının
1. yılında seninle, anılannla ve
tatlılığınla dopdoluyuz.
Seni seviyoruz.
ANNEN, BABAJV, ANNEAMSEN,
KARDEŞtN: HÜLYA,
DAYILARIN: FAZIL, HAŞİM,
YENGELERfcV: FİLİZ ve MEHTAP BAHADIR
KÂR DAĞITIMI
GORBON IŞIL SERAMİK ANONİM
ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU'NDAN
Şirketimizin 29 Nisan 1991 tarihli genel
kurulunda dağıtımına karşı verilen kâr, 27
Eylül 1991 gününden itibaren dağıtıtacaktır.
Bu tarihten itibaren hisse senetlerinin 4 No.lu
kuponlarının ibrazı mukabilinde beher
1.000— TL'lik hisseye %50 kâr karşılığı 500^
TL (beşyüz TL) ödeneceğini bildirir, sayın
hissedarlarımızın yukarıda belirtilen tarihten
itibaren T. Emlak Kredi Bankası 166. Konut
Sitesi A 1 Blok 4/18 Levent-İstanbul
adresine başvurmalarını rica ederiz.
4. Sayıyı Aldınız mı?
Alevi - Bektaşi Kültür ve
Düşüncesinin Sesi
CemBÜTUN BAYİLERDE
EMEGIN BAYRAGI
Devrimd Blok'un
BURJUVA PARTİLERİNE OY TOK1
n Duntm Imankn 8amnayı 8<ffdürtiyor • Pancar If
İ i
Tnran
Şaltcr 7 ş ç y
• SadmlanmsdcVanı • Bedınler Te b d BarOeÜ
KOTA»H»I s*^4tn ifanemıı • ı«fa» Hunkunda Kârt Ajnmı
• Etiyopym Oeçid ffiikümeü Karoh^ Bfldirki
4«). S A Y I C I K T I B A Y I L E R D E
Pıyertotı Cad. Dosliukvurdu Sk. 1H1 Cembarlıias/İST. Tel: 516 06 64
ADANA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ
Esas No: 1987/3140
Karar No: 1988/1029
Hâkim: Doğan Ertan - 15223
Katip: Ahmet Tfımkan
Davacı: K.H.
Sanık: Ali Atlı - Nızayi ve Hanife'den olraa 1942 DJu Seyhan Uçesi
Kunuluş Mah. nufusuna ka>ıth Adana ilı Seyhan ilçesi doşeme Ma-
hallesi 154 Sokak no: 27'de oıurur. Mucahitler Caddesi Kurttepe Yo-
lu uzeri 256/A da Fatıh şekerlemecilik yapar. Evli 4 çocuklu, okur
yazar, Türk ve Islam.
Suç: Gıda Maddelen Tuzüğfl'ne muhaJefet.
Suç tarihi: 26.5.1987 " ' '
Karar tarihi: 16.3.1988
HÜKlfM: Yukanda kımhği yazüı sanıgın sübut bulan eylemine uyan
TCK'mn 396 maddesi uyarınca 3 ay hapis ve 5000 lira ağır para ceza-
sı ile tecziyesıne,
Sanığa verilen hapis cezası kısa sureli hürriyeti bağlayıcı cezalar-
dan olduğundan 64T sayılı kanunun 4/1 maddesi uyarınca bir günlü-
ğü 300 liradan olmak üzere ağır para cezasına çevrilmesine, sanık Ali
Ath'nm neticeten ve toplam olarak 26.666 lira ağır para cezası ile tec-
ziyesine,
TCK'run 402 maddesi uyarınca sanık Ali Ath'nun mahkûm oldu-
ğu hapis cezası muddetine müsavi olarak iki ay onbeş gün sure ile
meslek ve sanatının tatiline ve yedi gün süre ile işyerinin kapatılması-
na. verılip kesinleşen karar özetinin büyük harflerle yazılmak sureti
ile ve kapatma süresi kadar kalmak uzere kapatılan ijyerinin göze çar-
pan bir yerine yapışurılmasına, ayrıca karar özelinin masrafı bilaha-
re hukumlüden alınrnak uzere İstanbul ve lzmir'de yayınlanan ve ti-
rajı yılzbinin üzerinde bulunan bir gazetede ve aynca suç yerinde Ada-
na'da yayımlanan mahalli bir gazetede derhal ilan ettirilmesine dair
verilen huküm kesirüeşmiş olup TCK'mn 402. maddesi gereğince ilan
olunur.
11.800 lira mahkeme masrafının sanıktan alınmasına,
İş bu hukum özeti mahkememizin 16.3.1988 gun ve 1987/3140esas
ve 1988/1029 sayılı kararından çıkartılmıştır. 3.7.1991
Basın: 35293
T.C
SİVRİHİSAR SULH CEZA
MAHKEMESİ
(KARAR ÖZETİ)
Esas No
Karar No
C.M.U.
Hâkim
Kâtip
Davacı
Sanık
1990/66
1990/138
1990/69
AYŞEN YILMAZ 25216
ERCAN YOLKESEN 603
K.H.
NEŞET BABACAN - Alioğlu Raziye'den olma
1946 doğumlu Sivrihısar ilçesi Kaymaz
kasabası Fatih Mahallesi nufusuna kayıth olup
halen aynı yerde otunır. Evli, 2 çocuklu,
okuryazar, sabıkasız, T.C. Islam.
Gıda maddeleri tüzüğüne muhalefet
20.3.1990
23.11.1990
Yukanda açık kimliği yazılı sanık hakkında yapılan açık yargıla-
ma sonunda mahkememizin 1990/66 Esas 1990/138 Karar sayılı ila-
mı ile taklit ve tağşiş edilmis sucuk imal etmek suçundan sanık Neset
BABACAN'a TCK'mn 398, 647 Sk. 4., TCK'mn 72, 402. maddeleri
geregince 490.000^- TL. ağır para cezası ve 3 ay süreyle cürme vası-
ta kıldjğı meslek, sanat ve ticaretinin tatiline, 7 gün süre ile işyerinin
kapatılmasına karar verilmiştir.
Suç
Suç Tarihi
Karar Tarihi
yeni
izyonla gırmeyı
uşunuyorsamz
Beko taksit dünyasındaki
bu seçeneğe dikkat!
Bu seçenek tam size göre. Dilediğınız televizyonu
şimdi seçin... Kasım, Aralık ya da Ocak'ta teslım alın.
Taksitlerinizi rahat rahat ödeyin ..
ÜRÜN-MOOEL
TELFVİ7VnilLAR •••
37E-Beko S M
«E-Bekc S M FST
51E-BekcSM
56E-Bekc S M
51E-Bekc Sıesta Ieleıexflı
55E-Bekc Mult ple FST
55E-Beka Sıesta FST Teletext'lı
53E-Beko Sıesta FS
T
Teietext'lı
KASIM-ARAUK TESLİM
11tt»H
236000
295 300
328 W
320 300
355 » 3
Î93 M
443 30'
(11 AY)
KJ.V.drtUI
*tm ttr*
232CÛCO-
3216000
3540000
3936 000
334C000-
4260000-
•İ66C0C0
5 28C0OO
ARAUK-OCAK TESLİM
11MUM
MMUHI
206 300
237 DOC
260 D00
295 30C
283 00C
31600C
345 OOC
390 OOC
(13 AV)
KAV.lMil
2884 000
3316000
3 64C00O
•ÎI3C0OO
3962000
J424 000
4 SJCI COO
: 46C 000
Bo tab o '5 8 1991 ranhnde oaşlayan 'TaKSt Dunyasında Beko Kapıs< Aç ıc '
kampanyasm n televızyon a ıigılı boiumudur
Katılma koşjllan -çın BeKo Yetkılı Satıcınızı arayın
BEKO TICARET A.Ş İSTANBUL Venej Te' 1 ^2 49 00, 7 ha! Şıjl Ua^azası Tel 146 2-49 146 64 06 ANKARA BÜROSU T"ı 11 7 31 25/6 na- IZMİR ŞUBESİTeı 18 20 00 - 18 M 30 ADANA ŞUBESİ Te 28 0265/3 ha!
Her Beko alana,
bir Casio saat bedava!
3J karparyan za KSÎ anla-a
şıKvegjze oır arTağanımız
ı'ar Beda
1
.a b--'adır ^eya
er^ek - CASİO o l saat
BekoBirdünyamarkasıdır