Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 1991 KENT-YAŞAM HURİYET/17
'UGUN
• Eurodiologue Birinci
Asamblesi nedeniyle
İstanbul'a gelen konuk
belediye başkanları için
Yerebatan Sarayı'nda
Roma, Bizans, Osmanlı ve
çağdaş Türk müziği
konserleri venlecek.
Bir gün su
kyok
î
îstanbul Haber Servisi
— Elmalı Antma Tesisleri
pompa çıkış borularının
revizyon çalışmalan
nedeniyle Beykoz ve
Üsküdar'ın büyük
bölümüne yann 24 saat
süreyle su verilemeyecek.
İSKI'den yapılan
açıklamada saat 01.00 ile
24.00 arasında su
alamayacak semtler şunlar:
Üsküdar merkez,
Bağlarbaşı, Kuzguncuk,
Çengelköy, Burhaniye,
Anadoluhisan'nın tamamı,
Kanlıca, Çubuklu,
Paşabahçe, Beykoz,
Anadolukavağı ve Tokat
köyü.
Çocuklara
yardım derneği
• Îstanbul Haber Servisi
— Zihinsel özürlü çocuklar
için Özel Eğitime Muhtaç
Çocuklara Yardım Derneği
açıldı. Fatih'teki derneğin
açılışında konuşan Fatih
Belediye Başkanı Yusuf
Günaydın, zihinsel özürlü
çocuklann yaşama tekrar
kazandınlması gerektiğini
belirterek "Bu kazanımda
önemli işlevler üstlenecek
olan bu derneğin her türlü
ihtiyacını belediye olarak
karşüamaya çalışacağız"
dedi. özel Eğitime Muhtaç
Çocuklar Derneği'nin
Fatih'te ve Aksaray'da
olmak üzere iki hizmet
binası bulunuyor.
Kınalıada hep 'birzamanlar'ı yaşıyor
NECATİ GÜNGÖR
Gökyüzunün kaşları çatık.
Mavi atlas üzerinde kurşuni bu-
lutlar kümelenmiş. Arada bir
ışıldayıp, bir boşluktan sarkıp
kirli yeşil denizin yuzünü sırla-
yan guneş, bulutlardan kurtul-
manın fırsatını kolluyor
boyuna.
Yaz yorgunu bir vapur yana-
şıyor Kınalı'nın iskelesine. Bir-
kaç dakika, telaşlı adımların
varlığıyla seviniyor iskele. O bir-
kaç dakikanın sonunda yine ıs-
sızlığın, yalnızlığın rüzgân esi-
yor ortalıkta.
Insansız sahilde köpüklü dal-
galar çırpınıyor. Balıkçı sandal-
ları, yarış tekneleri, kotralar bir
inip bir çıkıyor daJgalarla. Su-
lann hışırtısı, tükenip giden ya-
zın ardından ağlayan denizkız-
lannın hıçkınklan sanırsınız...
Asırlık çınarlannın dalların-
da rüzgânn ıslık çaldığı ada ses-
siz, sakin, derin bir suskunluk
içinde; araba homurruları değil,
fayton sesi bile yok sokakların-
da... Uzaklarda, kayalıkların
çevresinde küme kürne bir ko-
nup bir uçan martılann kanat
seslerini duyabiliyorsunuz ne-
redeyse!
Yok, hayır, "metruk" bir ka-
ra parçası değil burası; dolup
taşmasa da belli bir insan kala-
balığı yine var. Kâh sahil mey-
hanelerinde, kâh aşina yüzlerin
aydınlattığı mahalle kahvelerin-
de zaman geçiriyor insanlar.
Arada bir kucak dolu kırlangıç
gibi cıvıltılı sesler yayarak bisik-
letli çocuklar geçiyor sokaklar-
dan. Birçoğunun üstündeki giy-
siler hâlâ ağustosun sıcak gün-
lerinden kalma... Arada bir Azi-
ze Anna çağnşımh bir Ermeni
dilberi, kudretten sürmeli göz
kuyruğundan çevreyi süzerek
geçiyor kaldınmlardan...
İslak sokaklarda, bahçelerden
taşan manolya, hanımeli koku-
larını duya duya yürüyüşe çık-
mış çiftlere rastlıyorsunuz. Bü-
tün sokaklar, adarun avuçiçi ka-
dar küçük, âdeta sembol gibi
duran çınarh meydaruna çıkıyor.
Yaşı yüzyıla değen koca çınar
henuz canh, yaprakları gür ve
yeşil... Minyatür alana kol kanat
germişçesine duruyor öyle. Ha-
va bulutlu, güneşin hükmü kı-
nlmış; artık çınar gölgesine ge-
reksinimleri yok insanlann...
Onun yerine, çmarlı alana ba-
kan, kadim İstanbul'un tipik ah-
şap evlerinden birinin bodrum
katındaki köftecinin masalanna
gönül koymuş çevre sakinleri.
Dışandan bakınca mütevazı bir
köfteci dükkânı. Ancak macun
gibi yoğrulmuş, ızgarada çıtır çı-
tır kızarmış ve de hilesiz hurda-
sız enfes köfteleri dillere destan!
Yemek saati gelip çattı mı zen-
gini yoksulu köfte kuyruğuna
giriyor burada. Bir de ortadan
ikiye yarılıp dilimlenmiş, bahar
kokulu sucuğu ateş üzerinde
damla damla yağını verdi mi ra-
yihasıyla yemelerden içmelerden
kesilmiş yatak hastalarına bile
can geliyor... Dukkân sahibı Bil-
gehao Bey, "Miryarderler bizden
köfte yiyor" diye anlatıyor gu-
rurla. "Paras olmayan bile ge-
lir, geri çevirraeyiz, ilkemiz bu-
dur, ama lüks yerierde miiyon-
lar harcama gücii olan insanla-
nn bLd secmesi, inanın, yorgun-
luğumuzu unutturuyor! İstedik
ki adanın nostaljik bir oğesi ola-
lım. Kınairnın doğal havasını
siirdttrelim. Çevrenin ilgisi, yan-
hş yolda olmadığunızı göster-
mekte bugün..." Bilgehan Bey
bunlan anlatırken, köfteyi piya-
zı kendi elleriyle hazırlayan So-
na Hanım da masalar arasında
sevecenliJde dolaşıyor. Insanlar-
la müşteri gibi değil de evine gel-
miş konuklan gibi ilgileniyor.
İşini sevmenin, bu sevginin kar-
şılığını görmenin mutluluğu
içinde..
Ada sokaklarında gezinirken
şunu da saptıyorsunuz acıyla,
huzünle' Beton binalar, neredey-
se doğal yapıya egemen dunım-
da. Çevre güzelliğine uyum sağ-
lamış olan tarihi konaklar, ah-
şap köşkler, o beton binalar ara-
sında boğulup kalmış! Hele is-
kelenin sağ yanından Ayazma-
ya uzanarı kıyı yolundaki taşo-
cağı ve onun çevresinde sırala-
nan döküntünün döküntüsü ge-
cekondular, hiç de iç açıa bir
görünüm sergilemiyor! O insa-
nın içine ferahlık veren doğanın
ortasında bir yara gibi hakçası...
Kınabada, İstanbul'a en yakın
olanı, adalar içinde. Bu yüzden
kadim zamanlardaki adı,
"Proti" idi. "Ük" anlamında...
Onca acı çekmiş insanların
trajik ölümlerine sahne olan
ada, inanmışların gözünde hiç-
bir zaman kutsallığı yitirmiyor-
du. Şimdiki Ayazma koyu işte o
kutsanmış topraklardan biriydi.
İnananların gözünde eski kut-
salhğını koruyor mu bilmiyo-
ruz! Ama bildiğimiz o ki küçük
koy büyüleyici bir güzellik için-
de! Suların hışırtısı, martıların
çığlıklan, denizin mavisi üzerin-
de sekerek oynayan öğlen güne-
şinin pınltılan; çam kokulu ılık
rüzgân; hepsinden öte, insanın
içini yıkayan, her türlü kirlen-
mişlikten arındıran derin sessiz-
liği, gerçekten huzur veriyor.
Ada sakinlerinden Boğos Bey,
"Bir de gecelerini göreceksiniz
buranın!'" diyor. "Bir yandan
gün dogarken, bir yandan da ay
batıyor! Giineş ve mehUp bir
arada. Dünyanın neresinde vaı
böylesi yer?.. Turistler geldikle-
rinde, aynlmak istemiyoriar!
99.000
Boğaz'ı
denetleme
tSTANBUL (AA) — Çevre
Bakanı Ali Talip Özdemir,
Îstanbul Boğazı'ndan
yapılacak her türlü geçişlerin
denetim altına alınacağını
söyledi. Yeşil Kundura
Fabrikası'mn yeniden
düzenlenen satış merkezini
açan Özdemir, Boğaz'ın
denetlenmesiyle sık sık
meydana gelen kazalar ve
deniz kirliliğini önlemeye
çalışacaklarını söyledi.
Bakan, bu konuda kanun
hükmunde kararname
hazırlandığınj da bildirdi.
Yakacık çöplüğünün
kapatılacağını bildiren
özdemir, "Konutlar arasında
böyle bir çöpliik olmarnalı"
dedi. Bakan, açıhşta
mağazada ayakkabı
reyonlarını da gezdi.
Ağızlan açık kalıyor hayranlık-
tan... İnanın Id gelen turistler al-
kolik oluyor burada! Manzara-
ya baktıkça içesi geliyor adam-
lann..."
Boğos Bey'in bunları söyle-
mesi gerçeği yansıttığı kadar,
ada sakini olarak içinde taşıdı-
ğı öflceyi de yansıtıyor. Hani öf-
kesi de boşuna değil...
Îstanbul Su ve Kanalizasyon
ldaresi (tSKl), Kınalıada'nın
atık sulan için "deşarj" yeri ola-
rak "Manastır koyu"nu seçmiş,
proje hazırhklarına da başlamış-
tı. Gelgelelim, bu seçim ada sa-
kinlerini ayağa kaldırmış, isyan
ettirmişti! Bura insanlannın Ueri
sürdüğüne göre lodoslu günler-
de denizin alabora olması ya da
herhangi bir boru patlaması du-
rumunda, bu cennet köşesi koy,
o saat bir Iağım çukuruna dö-
nüşürdü: Bu savı ileri sürenler
bir ya da birkaç kişi değildi.
Çevre savunuculan, konunun
uzmanlan, kısacası aklı eıenler
ada sakinlerinin yanında yer al-
mış; ISKl'nin karanna karşı çık-
mışlardı.
Karşılaştığı yoğun tepki kar-
şısında geri adım atan İSKİ Ge-
nel Müdürlüğü, "projede deği-
şiklik yapma zonınluluğunu"
anlamış, daha fazla maliyeti
göze alıp deşarj yerini başka bir
alana kaydırma noktasına gel-
miştir.
Öyle anlaşıhyor ki İSKİ ilk
projesinde ısrar etseydi, adalıla-
rın daha sert tepkiJeriyle karşı
karşıya gelmeyi göze alması ge-
rekecekti.
Gri bulutlan aJtın renkü alev-
lerle tutuşturup deniz yüzeyine
yansıyan inatçı güneşin altında;
hafıf bir esintinin ağaçlar, dal-
lar, yapraklar arasında kendin-
ce fısıldadığı şarkıları dinlerken
bu canım koyun "necaset
çukuruna" dönüşmüş halini ha-
yal etmek bile tüylerinizi ürpert-
meye yetiyor.
EREKLİ
TELEFONLAR
m Pıüs iatot 055
«: 000
m ZaMa M M M ü i : 527 57 00
• MazarMtl» MMirtHii:
172 13 73 -74-75 ve 088
• tatj anza: 068
Hrnr AcH: 077
Saibk MMMiii: 511 89 18
Cam^ap T»: 588 48 00
Çapa Tıp: 534 oo 00 (100 hat)
T*: 340 01 00
H K 345 46 80
, , EHM: 131 22 09
Tıfcria feyanha: 152 43 00
TTff ÎMiıtn 588 44 00
SSK OkMyftM: 121 77 77
SSK Mltoft: 358 67 60
• TRAriK:
Tnflk Safet IH.: 176 24 14 (Ist),
356 04 85-86 (Kadıköy)
O«o* Traffc 377 22 07 (E-5),
356 04 86 (Sehıriçi),
314 36 (B.Cekmece)
• THY:
iç IMtar 573 13 31.
Btf Hatto: 574 73 00 (25 hat).
Sartrtf: 574 73 00,
•KMmrM: 574 82 00 (45tıat)
• DDY:
SttMİ Oni|Mi. 527 00 50,
IHt* Omtfmt: 336 20 63
H.P»*» Sartnl 348 80 20
• VAHM:
SaMr Haflan: 526 40 20
144 42 33
DMIZ Y«Han (AeMtt): 145 53 66,
144 25 02 149 18 96
DMÜ O M M : 149 15 58
• Etfimfc «MZA:
526 62 74
**M» 526 62 74
150 83 50,
KaMdp 348 71 40
• TB:069
• 6*2 «JHU:
585 19 90 - 91
152 10 15.
r. 339 46 48
SUMHZA:
522 97 03,
147 51 10,
r. 345 03 04,
• fen «M. IM.: 145 07 20 (17 hat)
• rTT:
011 (Bılınmeyen numaralar ve
nobetçı eczane sorma).
021 (anzaı,
021 (danışma)
031 (şehırterarası). 061 (sıra sorma),
032 (mılleöerarası). 062 (sıra sorma),
000 (masal anlatma).
072 (uyandırma),
HABFRLERİN DEVAMI
Karadeniz Havası...
(Baştarafı 1. Sayfada)
Aynı anda Petek'ten bir anons:
"Karadeniz'in evladı, değerli Başbakanı-
mız, Karadenizli hemşerilenyle kucakiaşıyor."
Büyük bir uğultu ve sıcak bir karşılama.
Karadenizlilik ve hemşeriljk... Dikkat ettik,
Yılmaz ve çevresi bunun altını sürekli çizi-
yor.
Bir bakıma doğal.
Mesut Yılmaz, Hasan Saka'dan sonra Ka-
radeniz'in çıkardığı ikinci Başbakan; çok par-
tili düzenin ise ilk Karadenizli Başbakanı. Bu-
nun ANAP oylarını Karadeniz'de arttıracağı-
*ha "inanılıyor.
Gerçekten Yılmaz'ın Karadenizliliği ne öl-
çüde oy sandığına yansır?
Memleketi olan Rize için bu soruya olum-
lu yanıt vermek mümkün. Yılmaz'ın Rize'den
adaylığı ANAP'ın oylarını yükseltebilir.
Ama aynı durum Trabzon için geçerli ola-
bilir mi, bilemiyoruz.
Trabzon'da dün ayaküstü tuttuğumuz na-
bız, burada DYP'nin başı çekebileceğine işa-
ret ediyordu.
Bir de Refah Partisi ile Bülent Ecevit'in
kendini belli eden varlığının üstünde duru-
luyordu. ^
Trabzon'da Atapark Meydanı doluydu.
Canlı, hareketlı bir kalabalık vardı.
Ama mitingin başlangıcındaki heyecanın
sonuna dek devam ettiği söylenemezdi. Bir
meslektaşımızın deyişiyle, "Meydanda kür-
sûsü biraz zayıf kalıyordu" Mesut Yılmaz'-
ın.
İki hafta önceki Edirne mitinginde tam 70
dakika konuştuğu için eleştirilmiş olan Yıl-
maz, bu kez yalnız 25 dakikayla sınırladı ko-
nuşmasını. Ama yine de meydanda ilginin
konuşması boyunca sürmesini sağlayabildiği
söylenemezdi.
Petek otobüsünün üstüne çıkarken hayli
heyecanlı olduğu dikkatimizi çekti. Belki de
başbakan olarak Karadeniz'e, memleketine
ilk kez geldiği için öyleydi. Bu durum da Sa-
yın Yılmaz'ın hitabetini etkilemiş olabilir.
*
ANAP'ın seçim kampanyasında Özal'ın
adı hiç yok, geçmiyor. Petek otobüsûndeki
söyleşilerde, "Özallar konuşmasa çok daha
iyiolacak" havası çok belirgin. Buna karşı-
lık öyte görülüyor ki kampanya tamamen Me-
sut Yılmaz'ın üstüne kuruluyor.
Yılmaz'ın "gençliği" en çok vurgulanan
noktalardan biri. Trabzon'da bez bir afiş asıl-
mıştı ana caddeye:
"Genç başbakan hizmet üretır/Yaşlı lider
ömür tüketir."
Bir başka slogan:
"2000 yılında kaç yaşmdasın?"
Demirel'in "yaşı"ve "denenmişJiği" de en
çok altı çizilen bir başka konu.
Nitekim Mesut Yılmaz, Trabzon konuşma-
sında ağıriığı şu ya da bu biçimde özellikle
Demirel'i suçlamaya verdi. 12 Eylül öncesi
edeb/yatı"m hiç unutmadı. Onlar "eski"yöi;
kendisi ve ANAP "yww"yi temsil ediyordu.
Dernirel'e adım vermeksizin yüklenirken,
"Şapkasından anahtar çıkaran sihirbaz po-
litikacılardan değiliz biz" dedi ve alkış aldı.
Bir ara DYP ile SHP'ye birlikte, ama isim-
lehni vermeksizin çattı:
"Yalanla, talanla, bölücülükle birbirlerini it-
ham edenler, bugün el ete vermişlerdir."
SHP'yi eleştirirken de "Sandıkta güller
açacak diyenlere inanıyorsanız, belediyede-
ki dikenlere hazır olun!" dedi.
ANAP Genel Başkanı'nın seçim kampan-
yasında temei hedefi çok açık: Demırel'den
başkası değil. Sürekli ona yükleneceğı an-
laşıhyor. Çünkü yüzde 45-50 arasındaki mer-
kez sağdaki oy pastasını onunla paylaşacak.
O yüzden Yılmaz'ın esas kavgası DYP ile.
SHP'ye gelince, öyle anlaşıhyor ki genel-
likle belediye konusunda vurmakla yetinecek
Mesut Yılmaz...
•
Değişik bir söylemin ipuçlannı da verdi Yıl-
maz konuşmasında. "Sıkıntılı günler de var
önümüzde" dedi. "Bizim de hatalarımız ol-
muştur. Bizi yine seçerseniz, Karadenizli sö-
zü veriyorum, teker teker o hatalan tamir
ederim" sözleri de dikkatimizi çekti.
Bu arada ilginçtir, ortadirekten de söz et-
ti ve "ortadireği güçlendireceklerini" söyle-
di.
ANAP iktidarının enflasyon ve hayat pa-
halılığının çökerttiği "ortadirek", bunca yıl
sonra Sayın Yılmaz'ın sözünü ne denii cid-
diye alabilir? ANAP Genel Başkanı, kendi-
lerinin "yeniliği"n\ vurgularken bu noktayı
acaba ne ölçüde göz önünde tutuyor?
Yenilik ve eskiliğe bu açıdan bakıldığmda
ANAP'ın söylemi bir yerde pek fazla inandı-
rıcı olabilecek gibi değil.
• • •
TUSIAD'dan beş mesaj
Sağda seçime 3'lü ittifak
(Baftorafi 1. Sayfada)
hakkında bilgi verecek.
Her üç partinin yöneticileri de
anlaşma protokolünün birkaç
gün içinde kamuoyuna duyuru-
lacağım belirttiler.
Anlaşmaya göre partilerin
1989'daki oy oranına göre mil-
letvekili listesinde yer almaları
benimsendi. 540 kişilik Iistede
adayların 300'ünün RP'li,
120'sinin MÇP'li, 30'unun da
IDP'li olması bekleniyor. MÇP
ve IDP'nin seçimden çekilmesi
ve tüm adayların RP listesinde
görünmesi bekleniyor.
Bu arada, RP ve MÇP'nin G.
Doğu il örgütleri 'seçimde
ittifak' görüşmelerine farklı tep-
ki gösterdiler. Bazı örgüt yöne-
ticileri şunlan söylediler:
Fahri Serin (RP Içel Merkez
llçe Saymaru): Üç partinin bir-
ukteliği gücümüzü arttıracaktır.
Bu birleşmenin yararlı olduğu-
na inanıyorum. Birleşme konu-
sunda geç bile kalındı. Birleşir-
sek Içel'de 1. ve 2. bölgelerde
mutlaka milletvekili çıkartınz.
Şeyhmuz Demir (MÇP Bat-
man 11 Başkanı): Bu ittifak sa-
dece seçim içindir. Amaç barajı
aşmak ve milletvekilini Mec-
lis'e göndermektir. 11 ildeMÇP
seçimlere girecek. Batman'da biz
seçime girmeyeceğiz. Sadece Re-
fah Partisi'ne çalışacağız. Bu it-
tifak MÇP'den çok RP'ye yarar
getirecektir.
Mecit Yüdız (RP Batman
Merkez llçe Başkanı): Bu ittifa-
kı iyi karşüamıyoruz. Bize Do-
ğu'da oy da kaybettirebilir. Fa-
kat bu ittifakın seçim için geçerli
oluşu bize teseUi kaynağıdn-. Se-
çimden sonra her parti politika-
sını ayn güdecektir.
Hacı Ali Sezal (Kahrarnan-
maraş RP'li Belediye Başkanı):
Biz merkezden gelen hsteyi ka-
bul ederiz. Bu anlaşıldığı gibi bir
birleşme değil, sadece seçim sü-
resince beraber hareket etmek-
tir. Seçimde beraber hareket et-
memeye bir neden yok. Olumlu
bakıyorum.
Mustafa Karcı: (RP Kahra-
marunaraş İl Başkanı): Bence bu
seçim işbirliği. 3 parti için de ha-
yırlı olacaktır. Bilindiği gibi Pa-
kistan'da 18 parti birleşerek ik-
tidara gelmiştir. Bu olay Türki-
ye'de neden olmasın. Oy oranı-
nuzı daha da arttırarak iktida-
ra yürürüz. Olaya olumlu ba-
kıyoruz.
Nevzat Taner (MÇP Kahra-
manmaraş llçe Başkanı): Şu an-
da genel merkezde göruşmeler
devam ediyor. Biz genel merke-
zin tavrına saygıhyız. Bununla
beraber Türkiye'nin beklentisi ve
bizim camianın da beklentisi
birleşme yolunda. Biz Maraş
MÇP il ve ilçe örgütleri olaya
olumlu bakıyoruz.
Becai Vıldınm (MÇP Adana
İl Başkanı): Bu anlaşmayı ide-
olojik manada görmüyorum.
Sadece iktidann çarpık ve seç-
menin iradesini yansıtmayan bo-
zuk seçim sistemi ve baraj ola-
yına karşı hareket edilmiştir. Işi
şansa bırakmak istemedik. 1987
ve 1989'da bizim seçmenlerimiz
parlamentoya yansımamıştı. Bir
takım sıkıntılar olacaktır, ama
her partinin bu mantığı kendi
seçmenine çok iyi anlatması ge-
rekiyor.
İşveren casusu
telefon sistemi
INDIANAPOLIS (UBA) —
îşveren casusu teleron sistemi ile
işyerindeki telefon konuşmala-
n artık işverenin bire bir dene-
timinde.
ABD'nin lndianapolis kentin-
de kurulu Compucom Commu-
nications şirketince geliştirilen
ve Smart Biil (Alullı fatura) di-
ye adlandırılan bilgisayar prog-
ramı, bir işyerindeki dışandan
gelen veya dışanya yapılan tele-
fon konuşmalannı esaslı olarak
saptama olanağı veriyor.
HAKAN KARA
ÇEŞME — TÜSİAD Yöne-
tim Kurulu Başkanı Bülent Ec-
zacıbaşı, TÜSIAD'ın "Ekono-
mik anayasanın yanı sıra
özelleştirme" ve "Seçim sonra-
sında almması gereken ekono-
mik önlemler"e ilişkin iki çalış-
ma daha hazırlayacağını açıkla-
dı. Anayasada ekonominin yö-
netimine ilişkin maddelerin yer
alması gerektiğini savunan Ec-
zacıbaşı, "Toplum siyasetçilere
verdiği yetki konusunda sınırlar
koymazsa siyasetçiler bu yetki-
leri kullanırken toplumun uzun
vadeli çıkarlarına a>kın davra-
nışlarda bulunuyorlar" dedi. Ec-
zacıbaşı, koalisyonlan demokra-
sinin bir gerçeği olarak kabul et-
mek gerektiğini belirtirken "Se-
çim ekonomisinin etkileri ölçii-
leri aşmaması haliode şok ted-
birlere gerek kalmaz" dedi.
TÜSIAD'ın gündeminde hiç-
bir zaman siyasetin yer almadı-
ğını, ekonomik konuları tartış-
tıklarını belirten Eczacıbaşı,
"Seçimkrden sonra başa gelecek
olan bükümetin karşı karşıya
kalacağı sorunlar konusunda
TÜSİAD olarak ne gibi katkı-
larda bulunabileceğinıizi
tartışıyoruz" diye konuştu. Ec-
zacıbaşı, seçimler sonrasında
gündeme gelecek anayasa deği-
şikliği konusunda hazırlıklı ol-
mak istediklerini belirtti. Ana-
yasal ekonomi kavrammın son
yıllarda Batı'da çok ilgi çeken
bir kavram olduğunu ve konu-
yu Türkiye gundemine getirme-
ye çalışacaklarını belirten Ecza-
cıbaşı, sorulanmızı yanıtlarken
şunlan söyledi:
"Demokrasilerde iktidann
elinde bazı yetkiler var. Para
basma yetkisi, kanun koyma
yetkisi, vergi alma yetkisi. Bakı-
yoruz ki burada toplum siyasel-
çilere verdiği yetki konusunda
sınıriamalar koymazsa siyasetçi-
ler bu yetkileri kullanırken top-
lumun uzun vadeli çıkarlarına
aykın davranışlarda bulunuyor-
lar. Çunkiı seçim kazanmak, oy
kazanmak öncelikli bir tercih
olarak ortaya çıkıyor. O zaman
açık finansman meselesi bir so-
nın haline geliyor toplum için.
Enflasyonist baskılar ortadan
kaldınlamıyor. Vergi toplamak-
tan kaçınıyorsunuz, oy kaybet-
memek kaygısıyla, buna karşı-
lık harcama yaptıkça oy kazanı-
yorsunuz. Bu çelişki ekonomi-
deki dengeyi bozuyor. Anayasal
ekonomi bazı koşullar ortaya
konmasını öneriyor. Siz seçim-
le iktidara geldiniz, ülkeyi yöne-
teceksiniz. Şu koşullan sizinle
anlaşmaya baglayalım diyor.
Bunlar arasında da istikran sağ-
layıcı bazı yasa maddeleri koy-
muş oluyor."
Anayasaya konabilecek mad-
deler konusunda örnek verirken
denk bütçe yapüması koşulunun
anayasada yer alabileceğini be-
lirten Eczacıbaşı, "Merkez Ban-
kası'nın özerkliği konusu da ör-
nek olarak gösterilebijir. Ancak
bunlan kesinlikle TLSİADın
önereceği konular olarak aktar-
mayın. Sadece anayasal ekono-
minin çeşitli dlçiıleri farklı öne-
rileri olabileceğini açıklamaya
çalısıyorura" dedi. Bülent Ecza-
cıbaşı, "Bu gibi maddelerle
Türkive'de karşılıksız para basıl-
ması, açık finansman yoluyla
enflasyonun arttınlması ve top-
lumun geleceğinin tehlikeye diı-
şurülmesini onleyici bazı çö-
ziimler acaba Türkiye için geçer-
li olabilir mi? Biz bunlan tartış-
maya açmak istiyonız" diye
konuştu.
Anayasa konusundaki çalış-
mayı önümüzdeki haftalar içe-
risinde sonuçlandırmak istedik-
lerini belirten Eczacıbaşı, bir so-
ru üzerine ortaya çıkacak çalış-
manın sadeCe anayasanın eko-
nomik yönünü içermeyeceğini
vurgularken, "Ancak çalışma
komple bir anayasa tasansı bi-
çiminde de kesinlikle algılanma-
malıdır. V'alıuz T t SİAD'ın ana-
yasa konusunda politik ve eko-
nomik maddeleriyle genel yak-
laşımlannı kapsayan bir çalışma
olacaktır" de«ii. Eczacıbaşı, ko-
nuya ilişkin henüz bir taslağın
bile bulunmadığını, dolayısıyia
çalışmada yer alacak konular
hakkında şimdiden bir şey söy-
lenemeyeceğini belirtti. Gerçek-
leştirilen Yüksek Istişare Konse-
yi Toplantısı'nda olayın sadece
ekonomik yönüyle ilgili bazı
önenlerin tartışıldığını açıkladı.
Özelleştirme konusunda da
bir çalışma gerçekleştireceklerini
açıklayan Eczacıbaşı, bugüne
kadar özelleştirme konusunda
gerçekleştirilen uygulamaları
başarısız bulduklarını açıkladı.
Özelleştirme konusunun mutla-
ka yeniden gözden geçirilmesi
gerektiğini belirten Eczacıbaşı,
"Bazı taze yaklasımlara ihtiyaç
olduğunu düşünüyoruz. Bizim
çalısmamızın hedefi nedir? Aca-
ba bugüne kadar özelleştirmede
yapıian hatalar nedir? Neden
mesafe alamıyoraz? Daba bızlı
gitmek için neler yapabiliriz? Ve-
ni gelecek hükümete bu konu-
larda bir öneri olarak özelleştir-
me modeli sunmak istiyonız"
diye konuştu.
TÜSİAD'ın gerçekleştireceği
üçüncü çalışmanın seçimlerden
sonra ahnması gereken ekono-
mik önlemlerle ilgili olacağını
belirten Bülent Eczacıbaşı "Ka-
Mıımcıı ile
(Baştarafı 1. Sayfada)
kilde ortadayken hâlâ kör bir
inatla bana yönelik karalama-
lara devam edilmesini artık
önyargılara ve art niyete bağ-
lıyorum.
Menfaatlerinin zedeleneceğini
gören bazı çevrelerin dolduru-
şuna gelerek hakkımda söz
konusu haberleri yazan sayın
Mumcu, bugunkii makalesin-
de benimle tartışmak istedigi-
ni söylüyor. tstedigi yerde, is-
tediği zaman tarüşmaya hazı-
nm. Saklayacak ve korkacak
hiçbir şeyim yok. Doğruiuk ve
açıklık ilkelerini rebber ederek
siyasete girdim ve bu ilkeler si-
yasi hayatımın belirleyicisi-
dir."
mu açıklan biiyümekte, borçlar
artıyor, yüksek faizler devam
ediyor. Ekonomide bozulan bir
iç denge var. Seçim ekonomisi
uygulamalarında bunun bir
miktar daba bozulması söz ko-
nusu. Bunların sonucunda yeni
gelecek olan hükumetin bu den- •
geleri yeniden oturtması için ba-
zı tedbirler alması gerekecektir.
Bu tedbirler acaba neler olma-
Iıdır? Ekonomide aşırı durgun-
iuğa neden olmadan istikran
sağlayarak, dengeleri yeniden
kuracak önlemler neler olabilir?
Bu konuda yeni gelecek olan ik-
tidara yarduncı olmak istiyonız
ve böyle bir çalışmayı da
yüıütüyoruz" dedi. Ancak orta-
da henüz bir çalışma bulunma-
dığı için içerik konusunda bir
şey söyleyecek durumda olma-
dığım söyledi.
Eczacıbaşı, iş dünyasının ko-
alisyonlara ilişkin bakış açısını
»oran bir gazeteciye de, "Koalis-
yonlan demokrasinin bir gerçeği
olarak kabul etmek lazım. Ko-
alisyonlan kabul etmemenin ya
da kötülemenin doğnı olduğu
kanısında değilim" karşılığını
verdi ve şu görüşleri dile getirdi:
"Koalisyondan korkmanın
bir nedeni belki karar alma sü-
recinde güçlük yaratması bir va-
vaşlamaya neden olmasıdır. Fa-
kat buna karşılık bazı konular-
da birbirinden farklı partilerin
uzlaşmalan mecburiyetini, zo-
runluluğunu getirir. O nedenle
bazı yararlar da getirir. Eğer biz
demokrasiyi benimsiyorsak,
toplumumuz için başka hiçbir
çıkar yol olmadığını bildiğimi-
ze göre koalisyonlan çaiıştırma-
yı, işletmeyi başarmamız lazım.
Bunu goze almamız lazım. De-
mokrasi zor bir rejim, işleülmesi
kolay olmayan bir rejim. Ama
benimsediğiniz zaman, tüm ku-
nımlanyla, bem kolaylıklan
hem güçlükleriyle birlikte be-
nimsemeniz ve işletmeniz lazım.
Koalisyonlar da demokrasinin
yöntemlerinden biridir."
GÖZLEM
UĞUR 3VRJMCU
Kahveci'nin bu
üzerine Uğur Mumcu da şun-
lan söyledi:
"Açan, Maliye ve Gümrük
Bakanlığı'nın konferans salo-
nunu. bakanlık müsteşar ve
yardımcılan ile genel mıidür-
leri ve tüm memurlan dinleyici
olarak bulunsun. Kahveci'nin
patent olayı başta olmak üze-
re bütün hünerleri ile ANAP
bükümetinin çıkardığı karar-
namelerle bangi kaçakçılan,
nasıl konıduğunu tek tek tar-
tışalım. TRT ve basının önün-
de ben de tarüşmaya, Cumhu-
riyet okurlan ile geleceğim.
Oğle yemegi için kendisine ba-
yat olmayan mayonez getire-
ceğim. Gününü ve saatini
Kahveci'ye bırakıyorum."
MALTEPE'DE
Hukukçular ve Idareciler Kooperatifi'ndeki hakkımı
devrediyorum.
354 92 51
GİZ KOKAN SUSKUNLUK
Mehmet Başaran
10.000 lira(KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Ödemdi göoderitanez.
(Baştarafı 1. Sayfada)
bu olayla ilgilidir. Neydi bu olay?
17 Ocak 1990 günü yayımlanan "İthalat Rejimi Karan" nın
15. maddesine göre beş yaşından büyük tekstil makinele-
rinin yurda sokulması yasaklanmıştı. Neden yasaklanmış-
tı?
Türk tekstil sanayii büyük aşamalar kaydetmisti. AT ül-
keleri, yeni teknolojiye geçmişler; ellerindeki eski makine-
leri de Italya üzerinden Türkiye'ye sokmaya başlamışlardı.
Kararname, Türkiye'nin "hurda tekstil makineieri hurdalığı"
yapılmasını önlemeyi amaçlıyordu.
Bursa Emniyet Müdürlüğü, 24 Temmuz 1990 günü 6 iş-
yerinde yaptığı araştırmada 52 tekstil makinesinin kararda
belirtilen bu koşula uymadığını; 10-15 yıllık eski makinele-
rin üzerieri boyanarak ve etiketlerde sahtecilik yapılarak yur-
da sokulduğunu saptamıştı.
Bu konuda "ekspertiz yetkisi" Makine Mühendisleri Oda-
sı Bursa Şubesi'nindi. Bursa Gümrük Müdürlüğü ve mali
polisin başvuruları üzerine Makina Mühendisleri Odası Bur-
sa Şubesi uzmanlarınca söz konusu tekstil makineieri ın-
celenmiş; bu inceleme sonunda, makinelerin eski olduk-
ları. yurda kaçak olarak sokulduklan belirlenmişti.
Olaya, ANAP yanlısı Türkiye gazetesini çıkaran "Ihlas Ga-
zetecilik Matbaacılık ve Sağlık Hizmetleri A.Ş." tarafından ya-
yımlanan 'Tekstil ve 7efrn*"dergisinin adı da kanşmıstı. Der-
gi, bir kulüp aracılığı ile 49 sanayiciyi yurtdışına götürmüş;
bu gezide, sanayiciler, eski makineieri satan fabrikalarda
incelemeler yapmışlardı.
Kararnameye aykırı olarak eski tekstil makinelerini yur-
da sokan şirketlere de başta "Faisal Finans" olmak üzere
İslamcı bankerler kredi vermişlerdi.
Olay, geçen yıl gazetemizde arkadaşımız Kutlu Esende-
mir tarafından "Tekstil hurdalığı oluyoruz" ve "Hurdaya ta-
izsiz destek" başlıklı haberterle duyurulmuştu.
Tekstil sanayiindeki eski teknoloji, Avrupa tekstilcileri ara-
cılığı ile Türkiye'ye sokuluyor; böylece, son yıllarda başarı
gösteren tekstilciler bu yolla baltalanıyorlardı.
Eski tekstil makinelerini boyayıp, faturalarında da sahte-
cilik yapıp yurda sokmak bir "kaçakçılık" suçuydu. Sanık-
lar hakkında "toplu kaçakçılık" suçundan Bursa'da dava açıl-
dı. Olay Bursa'da bomba gibi patladı.
Sonra ne oldu? Sanıklar cezalandınldılar mı? Hayır.
Sanıklar cezaJandınlmadılar; yargılamalar sürerken, için-
de "patent şampiyonu" Bakan Kahveci'nin bulunduğu ANAP
hükümeti 31 Ocak 1991 gün ve 91/1418 sayılı kararname
ile yurda sahte belgelerle eski tekstil makineieri sokan sa-
nıkları affeden bir "geçid madde" ile bu dosyayı kapattı.
Trilyonluk kaçakçılık suçu böylece affedildi. Tekstil öykü-
sü bununla da bitmedi. Olay devam ediyor.
Kahveci, 17 Ağustos 1991 günü Resmi Gazete'de yayım-
lanan genelgesi ile "ithai edilen model, yılı, ûp ve seri nu-
maraları tespitinde" görevii olan Makina Mühendisleri Oda-
sı'nın bu "ekspertiz yetkisini" kaldırdı!
Kime verdi bu yetkiyi?
Bu genelgeden önce üniversitelere, üniversitelerin olma-
dığı yerierde Makina Mühendisleri Odası'na verilen bu "eks-
pertiz yetkisi" Kahveci tarafından "ithal gümrüğüne en ya-
kın sanayi odası"na verildi.
Gerekçe icat etmekte üstat olan Patentli Bakan, bu yet-
kiyi "ekspertizlerin istenen sürede gerçekleştirilmediği" gi-
bi bir gerekçeye bağladı. Makina Mühendisleri Odası da
Kahveci'ye bir telgraf çekerek "ekspertiz gecikmesini gerek-
çe olarak kabul edemeyeceklerini, odalarına bugüne kadar
böyle bir olay yansıtılmadığım" bildirdiler.
Sanayiciler, Bursa olayında görüldüğü gibi kaçakçılık ya-
pacaklar, bu konudaki bilirkişileri de sanayi odası belirle-
yecek!
Hazine çıkariarı böyle mi savunuluyor? Yolsuzluklarla, ka-
çakçılıkla böyle mi savaşılıyor?
Yoksulluk nedeniyle "bayat mayonez" yiyerek zehirlen-
diğini ileri süren Patentli Bakan, yolsuzluk nedeniyle yar-
gılananlan affeden kararnameler çıkarryor; bu da yetmiyor,
bu trilyonluk kaçakçılık olayını ortaya çıkartan dürüst mü-
hendisleri cezalandırmak için "ekspertiz yetkisini" ellerin-
den alıyor.
"Patent skandalından sonra Kahveci neden hâlâ makamın-
da oturuyor" diye soranlara "İşte bu kararnameleri ve ge-
nelgeleri çıkartmak için" diyoruz!
DOPLERLİ, RENKLİ EKOKARDİYOGRAFİ
HOLTER , EFORLU, EFORSUZ ELEKTRO...
En ileri Standartlarda Kalp
Sağlığı Hizmetleri Sunar.
Tel: 175 12 44745
TÜRK KALP VAKFI 148 58 66