Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 6 AĞUSTOS 1991
Bir Demeç Üzerine
Düşünceler
Bir ülkenin sorgulama ve yargılama yöntemleri o ülkenin uygarlık
düzeyinin bir ölçüsüdür. İşkence, ülkemizde sorgulama ve yargılama
alanında kanayan bir yara olmakla devam ediyor. Adalet Bakanı da
demecinde bunu makamına uygun bir biçimde açıkhyor.
HALİT ÇELENK Hukukçu
Yeni Adalet Bakanı Sayın Şakir Şeker göreve
başlarken Cumhuriyet'e verdiği ozel demeçte şun-
lan söyluyor: "Türkiye'de en çok tartışılan ko-
nulardan birisi işkence savlandır. Hukuk ve dev-
let sistemimiz bakımından işkence yoktur, ama
tatbikat yönünden bu sözü aynı şekilde söyleye-
miyorum. Kendilerine yetki verilen bazı kişiler
zaraan zaman yasal sınırlannı aşarak tatbikat ya-
pabiliyorlar. Bizde bütün sıkıntı hazırlık tahki-
katından çıkar. Onu atladınız mı mesele kalmaz.
Hazırlık tahkikatında avukat bulunması bizim
gündemimizdedir. O olursa büyuk ölçüde mesele
rahatlar, bu durumda işkence iddiasında bulun-
ma imkânı da ortadan kalkar. Adli polis teşki-
latı kurulması gerekir." (1)
Bu sözleri 12 Eylül yönetiminin uzantısı olan
bir iktidarın Adalet Bakanı söyluyor. Bu açıkla-
mayı her şeye karşın yine de iyimserlikle karşı-
lamak istiyoruz. Çunku öteden beri hukuk dev-
leti ve demokrasiden yana kişi ve kuruluşlar
Türkiye'de işkencenin bir sorgulama yöntemi ola-
rak uygulandığını, savunmanın gözaltı ile baş-
lamasını, avukatın bu aşamada araya gırmesinin
zorunlu olduğunu, poüsten sorgu yetkisinin alın-
masını ve bir adalet kolluğu kurulması gerekti-
ğini savunagelmişlerdir.
lyimserlik güzel şeydir. Ama bu konuda ya-
şamın bize öğrettiği bir şey var: Ihtiyatlı iyim-
serlik. Ömeğin 141-142. maddeler kaldınldı, ama
bunun yerine Terörle Mücadele Yasası'nın 7 ve
8. maddeleri getirildi, daha da ağırlaştırılarak.
Bir elle verilen öbür elle geri alındı. Böylece Te-
rörle Mücadele Yasası 141-142'yi arattı. Sütten ağ-
zımız yandığı için yofurdu üfleyerek yeme du-
rumuna geldik.
Bir örnek daha
Daha uç ay kadar önce ANAP iktidarı kabul
ettiği Terörle Mücadele Yasası ile "gözaltında
avukatla görüşme"yi kaldırdı. Yasanın 10. mad-
desine göre "Tutuklu sanık ya da hükümlü, avu-
katı ile tutukevi ya da cezaevi görevlilerinin ne-
zaretinde görüştürülebilir:' Yani görüşme konu-
sunda gözaltı aşaması düşünülmemiş bile. De-
mek ki sanık gözaltındayken avukatı ile görüşe-
meyecek. Tutuklandıktan sonra da cezaevi per-
sonelinin gözetimi altmda görüştürülebilecek. Bu
görüşme de izne ve takdire bağiıdır. Çünkü yasa
"görüştürülür" demiyor, "görüştürülebilir" di-
yor. Buna göre görüşme bir hak degil bir ltttuf-
tur. Oysa sanık uzerinde en ağır baskılar bu aşa-
mada yapılmakta, işkenceli anlatım tutanakları
gözaltı süresinde düzenlenmektedir. Bilinen bir
deyişle davanın temeli bu aşamada atümaktadır.
Görülüyor ki yasal düzenlemeler yapıhrken so-
nın amacından saptınlabilmekte, gözaltına alı-
nan kişi bir yana, tutuklanan kişi avukatı ile gö-
rüşme konusunda kesin bir güvenceye sahip ola-
mamaktadır.
Önemli noktalar: Sayın Adalet Bakanı'na
ammsatmak istediğimiz İcimi noktalar var. Böy-
le bir yasa değişikliği yapılırken üniversitelerin
ve hukuk kuruluşlannın göruşleri alınmalı, ha-
zırlanacak tasan kamuoyunda ve basında tartış-
maya açılmalıdır.
Avukatın, gözaltına alınan kişi ile istediği za-
man göruşebilmesi, doktor muayenesi isteyebil-
mesi kuşkusuz gerekli ve yararlıdır. Ancak ye-
terli değildir. Çünkü Türkiye'de avukatı olmayan,
avukat edinme olanağından yoksun bulunan sa-
yısız insan vardır. Bu açıdan böyle bir önlem her
zaman ve her yerde olumlu sonuç verebilmekten
uzaktır.
Sayın Bakanın açıklamasında geçen "adli po-
lis teşkilatı"ndan ne anladığını, nasıl bir "teşki-
lat"ı amaçladığuu bilmiyoruz. Eğer adli polis teş-
kilatından "adalet kolluğu"nu (adli zabıta) amaç-
lıyorsa bu düşünceye katılmamak olanaksızdır.
Adalet kolluğu
Bu kolluk, demokrasilerde, başka bir deyişle
hukuk devletinde hazırlık soruşturmalarına gü-
vence sağlamak, vatandaşı Emniyet'in çeşitli bas-
kılanndan uzak tutmak, işkence uygulamaları-
nın önüne geçmek ve giderek "adalet'i güvence-
ye almak için düşünülmüş bir yöntemdir. Ada-
let kolluğu, çalışmalarında yürütme organından
ve Içişleri Bakanlığı'ndan bağımsız görev yapan
bir örguttür. Cumhuriyet savcılıklanna bağlı ola-
rak ve onların yönetiminde görev yapan bu kol-
luğun atama, yer değiştirme ve tüm özlük hak-
ları yürütme organı tarafından değil, hâkimler
ve savcılarda olduğu gibi Yüksek Hâkimler ve
Savcılar Kurulu tarafından ya da ona bağlı bir
kuruluş tarafından yapüır. Böylece bu kolluk yü-
rütme organından bağımsız ve kendisini görev-
lendiren kurula bağlı olarak cumhuriyet savcı-
larının emrinde ve denetiminde görev yapar.
Kolluğun görevi: Adalet kolluğunun görevi;
arama, yakalama, kanıt toplama ve cumhuriyet
savcısının verdiği öteki emirleri yerine getirmek-
tir. Kolluk sanığı sorguya çekemez. Çünkü sanı-
ğı sorguya çekme yetkisi yargıca (hâkime) aittir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bir kararında
açıklandığı gibi cumhuriyet savcısı samğın ifa-
desini alabilir, ama bu ifade sorgu anlatımı ni-
teliği taşımaz, bir kanıt olarak ele alınamaz. (2)
İşkencenin önlenmesinde poüsten sorgu yetkisi-
nin alınması yaşamsal oranda önemli bir
noktadır.
Sonuç
Bir ülkenin sorgulama ve yargılama yöntem-
leri o ülkenin uygarlık düzeyinin bir ölçüsüdür.
İşkence, ülkemizde sorgulama ve yargılama ala-
nında kanayan bir yara olmakta devam ediyor.
Adalet Bakanı da demecinde bunu makamına
uygun bir biçimde açıklıyor. Söyleyelim ki bu ya-
ra kapanmadıkça uygar dünyada yerimizi alma-
mız olanaksızdır. Bir an önce ceza yargılama usü-
lü yasamızda, Polis Görev ve Yetki Yasası'nda de-
ğişiklikler yapılmalı, Terörle Mücadele Yasası'-
nın konuya ilişkin 10. maddesiyle işkence sanık-
ları için getirdiği koruma hükümleri kaldınlma-
lı, gözaltına alınan sanığa avukatı ile görüşme
hakkı tanınmalı, emniyetten sorgu yetkisi alın-
malı ve yürütme organından bağımsız bir ada-
let kolluğu kurulmalıdır. Bütün bu düzenleme-
ler, açık seçik, yoruma ve keyfiliğe olanak ver-
meyecek biçimde yapılmalı, şu ya da bu gorevli-
nin takdirine bırakılmamalıdır. Böylece uygar bir
toplum olmanın yargı ile ilgili önemli bir koşu-
lu gerçekleştirilmiş olacaktır.
İyimserliğimizi sürdürüyor ve bekliyoruz.
1) 28/6/1991 günlO Cumhuriyet
2) Y.C.G.K.nın 10.12.1990 gün ve 990/6-57 Es. 335 sayı-
hK.
PENCERE
HESAPLASMA
BURHAN ARPAD
Yüz KarasıAlman yazarı Alexander von Humbold, "Napoli, Salzburg
ve İstanbul'u görmeden ölmeyiniz!" der.
Napoli'yi transit bir yolcu olarak şöylesine gördüm. italyan
güler yüzlülüğü, müzikli diliyle sevimli insanlardı. Mozart'ın
şehri diye ün yapmış Salzburg'u 1948-1978 arasında yaşa-
dım, uzun süreli konukluklarımla yakından tanıdım. Her ya-
nıyia sevdim. Seksen yıldır yaşadığım İstanbul'dan gittikçe
uzaklaşmakta olduğumu gördükçe kahroluyorum! İstanbul'da
gördüklerimden kahroluyorum.
İstanbul'da yaşanılanlar, yaşayan gerçek, istanbullular açı-
sından gerçekten bir kara leke!
Ne var ki durumun gerçek sorumlusu olması gereken mi-
marlar, belediyeler, şehircilik uzmanları, plancılar hkp de ka-
ramsar değil, iyimser görünüyorlar. Boş zamanlarında sem-
pozyumlar, brifingler, paneller düzenlemekle, çevre koruma
enstitüleriyle avunuyorlar. Bılgiççe laflar ediyorlar. Kavaklar-
dan başlayıp Sarayburnu kıyılarında köpük köpük Marmara
sularıyla kucaklaşıyorlar! Boğaziçi sadece bir su yotu değil,
insanları mutlu kılan bir doğa armağanı.
Bizans İmparatorluğu yıllarında da surların arkasına sak-
lanmış olan Konstantiniye (İstanbul), Osmanlı imparatorlu-
ğu'na katılınca yamaçlar ve tepeler, yalılar ve köşklerle be-
zendi.
Ne var ki 1920'li yıllardan günümüze tırmanmış olan yeni
İstanbullular, şehre bir sömürgeci gözüyle bakmışlardır. Bu-
gün de yine o gözle bakmaktadırlar. Geçenlerde Cumhuri-
yet'te yan yana basılmış iki fotoğraf istanbul trajedisini ser-
gilemektedır. iyi niyetli kimi aydınların istanbul'u korumak ve
kurtarmak için girişimleri ne yazık kt bu iyi niyetli çabalara
yenik düşmeye mahkûmdur. Istanbul'un tarihsel zenginlikli
ve doğa armağanı varlığı, çuvallar dolusu banknot karşısın-
da yenik düşmektedır. Anadoluhisarı'nın Kavacık mevkiin-
de en barbarca gerçekleştırilen yasadışı çarpık yapılaşma bü-
tün istanbulluların suratına indirilmiş bir tokattır!
Cumhuriyet'te yan yana yayımlanmış iki fotoğraf bir İstan-
bul gerçeğini haykırmaktadır: "Yasalar bize işlemez! Kaç çu-
val banknotunuz var?" Yüz karası bir İstanbul gerçeği. İs-
tanbul iki yoldan yok edilmektedir: Gecekonducular ve gök-
delenciler!
İstanbul'u yok ederek çuvallarına tıka basa kâğıt para dol-
duranlar, tarih denilen o hıç şaşmaz ve yanılmaz yargıcın yar-
gısından da ürkmezler. Böyle olmasaydı Sultan Yıldırım Be-
yazıt'ın İstanbul kuşatması için çadırını tepeye kurmuş olma-
sına bir tarih gerçeği olarak saygı duyarlar ve yemyeşil Ana-
doluhisarı Kavacık'ı beton yığınlarıyla doldurmazlardı. Kıyı-
dan Kavacık yamaç ve tepelerine tırmanan yolun "Otağtepe"
adını taşıdığını görmezlerdi!
Hesaplaşma adli kitabımın Güzelhisar bölümünden kısa
bir bölüm:
"...1915'lerin Anadoluhisarı güzeldi. Yıldırım Beyazıt'ın yap-
tırdığı kaleye verilen Güzelcehisar adına gerçekten yakışır
bir Boğaz köyüydü. Kaleiçi, çarşı-sokaktan sonra karşılaşı-
verdiğiniz, gördüğünüz 19. yüzyıl ressamlannın tablolannı bir
anda silen bir renk ve fırça güzelliğiydi. Küçüksu Kasrı, çayı-
rı ve küçük korusuyla Göksu Oeresi içerilerinde sağlı sollu
bir düzlüğün bitiminde tatlı bir yokuşla başlayan yatık yamaç-
lar, doğanın doyulmaz renk ve bıçim güzellikleriyie bakışları
ve iç dünyamızı sarıverirdi.
Erguvanlarla başlayan ve katırtırnaklarıyla uzayan Boğa-
ziçi, ilkyazlarının en güzel yeri, yirminci yüzyıl başlarının Gü-
zelhisar'ındaydı! O güzel, Birinci Dünya Savaşı yıllarından gü-
nümüze, o yıllarla da tarih oldu. 1991 istanbul'unda yaşayan-
lara bunu nasıl anlatmalı? Nasıl inandırmalı?"
Birinci Dünya Savaşı yıllarında korunun ağaçlarını kesip
sobalarda yakttlar. "Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âh eyleyelim"
diye şarkılara geçmiş güzelim dere kıyısında halat fabrikası
kurdular. Göksu'nun tatlı suyla sulanmış bostanlarını söktü-
ler. Dereboyu topraklarına spor alanları kurdular. Halat fab-
rikasında çalışanlar gecekondular yükselttiler. Beykoz Bele-
diyesi, "Neyapalım, para gerekli" diyor!..
MİMARLARIN DİKKATİNE
Kültür Bakanhğı tarafından açılan AHLAT-SELÇUKLU KÜL-
TÜR MERKEZİ PROJE YARIŞMASI asli jürısınde, yarışma şart-
namesinde de belırtilen yönetmelik hükümlerine aykırı olarak mi-
marlık dışı meslek adamlarımn bulunması, yarışmanın sağlıklı
sonuçlara ulaşmasını engelleyebilecek çok temel bir olumsuz-
luk oluşturmaktadır.
Konuyu inceleyen Oda Yarışmalar Komitesi, bu aykırılık gide-
rilmeden yarışmanın sürdürülmesıni sakıncalı bulmuştur.
Konu, yarışma şartnamesinin ayrıntıda diğer bazı eksiklikleri-
nin de düzeltilmesı ve yeniden yasal koşullara uygun olarak oluş-
turulacak jürınin ilanına kadar yarışmanın durdurulması istemiyle
Kültür Bakanlığı'na iletilmiştir. Yanşmaya ilişkin gorüşlerimiz, ay-
nca yarışmada Bakanlıkça gorevlendirilmiş asli, yedek ve danış-
man jüri üyeleri ile raportörlere de duyurulmuşlur
Meslektaşlanmıza, sonuçta doğabilecek olumsuzluklardan et-
kilenmemeleri ıçın mesleki dayanışma kurallarına uymalarını ve
yeni bir açıklamamıza kadar bu yanşmaya kalılmamalannı önemle
tavsiye ederiz.
Saygılarımızla,
TMMOB MİMARLAR ODASI
Zülfiye Gülal
ile
Yakup Balıkçı
evlendiler
Mutluluklar dileriz.
Cumhuriyet çalışanları
Sinema • Tiyatre • Gösteri 146 97 38 • 132 64 26
Vahşi bir dunvada seruvenlerın enbuşuğu,
hayatta kalma savaşıdır ..
ı PICTURES
Jack London
"VVhıte F.inj;
Klatıs Maria Brandauer
(Mephısto
1
Yon R a n d a I
Ethan Havvke
K l e i s e r
9 AğustOB 1991 den İHbaren
Beyoğlu EMEK - Kadıkoy REKS
Ankara AKUN - Izmır IZMİR
Çemberlıtaş ŞAFAK Sınemalannda
BETTE MIDLER WOOD\ ALLEN
va Nkk,
orolanndokı butvn »orunlann
yapmaya korar *«f«W«r. .
Al«9v*rif m«rk«zinin
MANZARALARI'SCENES FROM A MAU'
3. HAFTA
Î
" B*yotfu EMEK (144 M 39) 12 00-1« 15-16 30-18 45-21 15 ^ H
KadtkSyREKS (336 01 12) 12 00-14 15-16 30-18 45-21 15 /~*
Ankara AKON (127 76 56) 12 15-14 30-16 45-19 00-21 15 $*,J"
ST1M6 KATHLEENTURNER
Beyoğlu DONYA (149 93 61)
1200-14 15-7630-18 4S-21 00
Evde Tek Basına
FHmınin Super Eklbı
JOH\ CAND^
M.LY SHKKDV
YÖN CHRB COIUMBUS
VAPM X>HN HUGHE5
BEKAR1N DERDI'
PREDATOR-2AMADEITS4 ve SON HAFTA
Şı«l« KENT |141 62 03)
Ç.l»f ŞAFAK-4 |S16 2C 60)
YOUNG GUNS -JLOC '3 X 1600-16*5 21 30
00 13X-1600-183C 2'00
00 13 00-15 0O-1' 00-<9 00-21 00
C.BI 5Af«K 3 1516 26 60i
5 Ağustos «O8SA
6 Ağustos MONTMAJ.il İSA
7 Ağustos DCRİNÜK
SASHOŞIUĞU
8 Ağuslos VAHŞİ DUYGUIAR
Btyıglu SIHEPOP 1143 70 71|
5 Ağuslos CA2IBE
6 Ağuslos ŞEY7AN ÇKAEAN
7 Ağustos TANSILA* ÇU.DIRMIŞ
O l M A İ I - 2
8 Ağustos EVOE TEK BAŞINA
Kldlkoy «S 1336 00 501
5 *ğus»s MONTKAlll İSA •> Ağusios BOBSA
« Ağustos DERİNÜK URHO9.UĞU 8 Ağuslos ÇINGWELE8 ZAMANI
REKUM FİLMİ OAGITIMINDA
FlDfl
nım149 50 33
^
ART1K BEVOCLINDA
KEVTLİLEftE AİT
BİR KOŞE \ \R
Ha\a Sok P/B ıtenı Mcick Sük I
Bcvo|lu Tel 141 91 W - I M 24 15
Sin«ma • Tiyatre
Göstori
146 97 M • 132 64 26
LEVENT OYA
KIRCA BAŞAR
GÜNDOĞARKEN
ÜŞÜDUŞUNULDU
Yazan :>Wajf er Abayhar.
Yılr-.aırJrciogar.
YonetenSLcvent Kırca
ScZ MtZUiC S GÛTLC
Kareogra{:îSaıt ..
5es.ısıkîStaras
Tt,kn
n KUrkoı. Tri 3&4 72 10
Vakfcoruna TUoun. Tfcl 151 28 08
SUXJIT« Td. 380 87 «2
RUMEL
HtSARI
KONSERLERİ
8-18 Ağustos.Saat 21:15
G İ Ş E L E R :
Rumeli Hisan Gışesı, Tel: 157 75 50
Bostancı Gosten Merkezı, Tel: 384 72 10
Vakkorama Taksım, Tel: 151 28 88
Vakkorama Suadıye, Tel: 35C 87 42
Bile Bile Lades...
Belçikalı sosyalist Ernest Mandel, 1970'te, Avrupa'nm ge-
leceğini şöyle vurguluyordu:
"AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) içinde sermayenin iç içe
girmesi, üretim ve dağıtım araçlannın hiç olmazsa önemli bir
kesimini, şu ya da bu ulusal burjuvazinin özel mülkiyetinde
olmaktan çıkararak farklı uyruktalıktaki kapitalistlerin mülkiye-
tine sokacak aşamaya geldiğinde, bu yeni tür mülkiyeti etkili
biçimde koruyacak yetenekte farklı bir devlet türü için büyük
baskı yaratacaktır. Ozel mülkiyet gittikçe daha çok uluslara-
rası bir nitelik aldıkça, bir Fransız, Alman ya da İtalyan devle-
tinin çerçevesi içinde etkin olarak savunulamaz. Avrupa ser-
mayesi, kârın yeterli koruyucusu ve güvencesi olarak bir Av-
rupa burjuva devleti istemektedir." (Avrupa Meydan Okuyor.
S. 70)
O günden bu güne geçen yirmi yıl süresinde sermayenin
uluslararası ooyutlarda iç içe geçmesi hızlandı. Tekeller sı-
nırlar ötesi çıkarlarında sarmallaştılar. AET, adındaki
"Ekonomik" sözcüğünü artı, "Avrupa Topluluğu" oldu; eski
düşmanlıklar artık tarih sayfalarında kaldı.
Geleneksel Alman-Fransız düşmanlığı nerede?
Silindi gitti...
20'nci yüzyılın ilk yarısında yaşanan Birinci ve İkinci Dün-
ya Savaşlarında toplam 50 milyon insan ölmüştü. Kanlı pay-
laşım savaşlarının mimarları, kapitalizmın süper endüstri aşa-
masında buluştular; kendi aralarındaki milliyetçilik kavgala-
rını geride bıraktılar.
Emperyalist ülkeler, milliyetçiliği, artık az gelişmişleri bir-
birine vuruşturmak için kullanıyorlar.
•
Ne var ki "erken sosyalizm" denemesinde başarısızlığa uğ-
rayan kimi toplumları saran "geç milliyetçilik" rüzgârları da
dünya haritasını kana boyamaya elverişli bir ortam yaratıyor,
Yugoslavya'yı oluşturan her millıyetın gözü kara!.. Ermenis-
tan ile Azerbaycan arasında kan davası var. Bulgaristan'da
Türkler neden göçe zorlandı-
~ ™ " ^ ™ " ™ ~ " " " ^ ^ lar?
Ortadoğu'da iş büsbütün ka-
rışık; Arap Arabı bogazlamaya
kalkışıyor...
Niçın?
Nedenlerini kurcaladığımız
zaman karşımıza yine ekonomi
çıkıyor. Saddam, Kuveyt'i işgal
ederken Batı'nın an koyamna
çomak soktuğunu bilmiyor
muydu? Kuveyt'in yıllık petrol
geliri ortalama 8 milyar dolar-
dı; Batı piyasasına yaptığı yatı-
rım toplamı 100 milyar doları
aşıyordu; her yıl bu yatırırnlar-
dan geliri de 8 milyar dolara ya-
kındı.
ABD ile AT üyelerinde tekel-
ler iç içe geçmiş, Kuveyt ser-
mayesı de işin içinde!..
Batı, kendi yapısında birbi-
riyle savaşmayacak kadar bü-
tünleşmiş; ama, kendi dışında-
ki dünyada çıkarianna çomak
sokan her eylemi durdurmak
için gerekirse savaşı göze ala-
biliyor; "Çöl Fırtınası"yla bu ku-
ral bir kez daha kanıtlandı.
•
Peki, dünya barışı bu düzen
üzerine mi kurulacak?
Günün sorusu budur.
Dünyamızın kuzey kuşağın-
da, özellikle ABD, Almanya, Ja-
ponya'da odaklanan olağanüs-
tü bir gelişme var. Bilgisayar-
laşma, süper endüstri,
bilimsel-teknolojik devrim çağı-
nın devleri, dünyayı tek paza-
ra dönüştürüyorlar; Sovyetler
ve Doğu Avrupa da kuzey ku-
şağıyla bütünleşiyor; ancak to-
punun nüfusu, insanlığın beş-
te birıdir.
Geriye kalanlar ne olacak?
İnsanlığın beşte dördü nasıl
yaşıyor?
ve yaşayacak?
Dar milliyetçilik açısında sı-
kışıp kalan ve gözü dönen top-
lumlar, bu sorulardan uzak bir
kavganın öfkesiyle dürryaya ba-
kıyorlar. Onları hiçbir şey ilgi-
lendirmiyor; kan davalarına
sarmış gibidirler, yoksulluk için-
de birbirleriyle didişiyorlar.
Anadolu'da yaşayan Türtder-
le Kürtleri birbirine kırdırmak
isteyenlerin tuzağına 21'inci
yüzyıla 9 kala düşenin bağış-
lanır bir yanı yoktur. Eskiden ol-
sa neyse; ama, "iletişim
devrimi" çağında yaşıyoruz...
Bilmemek artık özür değil...
SERMAYE PIYASASI KURULU
MESLEK PERSONELİ
YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI
2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğince kurulmuş bulunan SERMA-
YE PİYASASI KURULU'nda açık bulunan 9'uncu derece meslek personeli yar-
dımcısı kadrolarında görevlendirilmek üzere yeter sayıda aday meslek personejj
seçimi için yarışma sınavı açılacaktır.
SAĞLANAN İMKÂNLAR
Yarışma sınavını kazananlar, üç yıllık bir mes-
lek içi eğitime tabi tutulacaklar, ayrıca akade-
mik çalışmalara katılmak, yabancı dil bilgılerini
ılerletmek, inceleme ve araçtırmalarda bulun-
mak üzere yabancı ülkelere günderılebitecekler-
dir.
KATILMA KOŞULLARI
Giriş sınavına katılabılmek için'
1) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48'inci mad-
desınde yazılı nıtelıklere sahip olmak.
2) Iktisat, hukuk. maliye, muhasebe konula-
rında en az 4 yıl eğitim veren yukseköğretim ku-
rumlarından (bunların eşiti yabancı fakülte ve
yüksekokullardan) birını bıtırmiş olmak.
3) Yaş, sağlık ve diğer nitelikler bakımından
'Sınav Broşürü'nde gösterilen şartlan taşımak,
zorunludur.
SINAVLAR
31 Ağustos 1991 cumartesi günü Ankara'da,
ÖSYM sorumluluğunda uygulanacak yabancı
dıl, genel yetenek ve alan bılgısi testleri ile sı-
navın ilk aşaması gerçekleştirilecek, bu sınav-
da başarılı olanlar ayrıca Kurul tarafından yazılı
ve sözlü sınava tabi tutulacaklardır.
SINAV BROŞÜRÜ
Sermaye Piyasası Kurulu ve meslek persone-
linin görev ve yetkilerını, sınava katılma koşul-
larını, sınav konularını ve sınavların yapılış şeklı
ile ilgili ayrıntılı bilgileri içeren "Sınav Broşüırü"
ve "Başvuru Formu" Kurulun aşağıda adresle-
n gösterilen Ankara ve istanbul bürolanndan alı-
nabılir veya posta ile istenebilir.
BAŞVURU ŞEKLİ
Giriş sınavına katılabilmek için "Başvuru
Formu" ve bu formda istenen belgelerle bırlik-
te en geç 9 Ağustos 1991 tarihine kadar ulaşa-
cak şekilde Kurul'un Ankara'daki merkezine
başvurulacaktır. Postadakı gecikmeler kabul
edilmez.
BAŞVURU ADRESLERİ
SERMAYE PIYASASI KURULU
Çiftlık Caddesı No: 13
Beşevler - ANKARA
Tel.: 212 62 80 (10 Hat)
SERMAYE PİYASASI KURULU
İSTANBUL BÜROSU
Rumeli Cad. No. 85 Kat: 4
Osmanbey / İSTANBUL
Tel.: 141 72 50 (3 Hat)
HÜSEYİN
CANAKSOY
Bizim can çiçeğimiz,
dört yıldır uyuyor,
içimizde hep yaşayacak.
GÜNAY-ELİF-NEVZAT
O L A N A D I M I Z I
K O Y
SURKUR
O L A R A K D E Ğ İ Ş T İ R D İ K
DEĞİŞEN YALNIZCA ADIMIZ !
Aynı kadro, çağdaş anlayış ve sıcak ilgiyle
hizmete devam ediyoruz.
Devreler
HaftaSonu : 10 Ağustos
Hattalçi : 12 Ağustos
KADIKÖY (SöğüBüçeşme Camii yanı)
349 18 24-349 18 25-336 02 06-336 02 79
NEBİYE ERSAY
ile
GÜRSEL BAYDERE
evlendiler
5.8.1991 Avcılar-lstanbul
GÖLCÜK TEREKE
HÂKİMLtĞt'NDEN
2.12.1989 tarihinde tzmit
Dört^ol mevkiinde vefat eden
Kızılcahamam ilçesi, Çiltikçi
bucağı, Kuşçuören köytl, hane
35, cilt 2, sayfa 165'te nüfusa
kayıtlı rüstem kızı Zeyde'den ol-
ma 1329 D.lu, Delve özdemir-
in mirasçılarının tespit
edilemediğinden kendilerine ila-
nen tebligat yapılmasına karar
verilrnış olmakla, karar gereğin-
ce mirasçılann veraset ilamı ile
mahkememizin 1989/22 esas sa-
yüı dosyasına 3 ay içinde müra-
caat etmeleri, gelmedikleri
takdirde tereke mevcudunun
Hazine'ye irat kaydı yapılacağı,
bu nedenle duruşmanın bıralul-
dıgı 25.9.1991 günu saat 9*da hâ-
kimliğimizde hazır bulunulması
ilan olunur.
Basın: 48726
gMODA'DA KÎRALIK
ts
B
ıft
Full eşyalı-konfortu
2oda-saion
151 00 46 (12-14 arası)