14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6AÖUSTOS 1991****5AÛUI KENTOAŞAM HURÎYET/15 TELEFONLAR EKTUP • Pendik Altkaynarca Kayısı Sokak ikiye bölündü. Sokağın Marmara Caddesi bitimine kadar olan bölümüne su bonısu döşediler. Ancak 40 hanelik bölüme döşemediler. Doğal gaz borusu da yine su borulannın döşendiği yere :adar geldi. Bu duyarsızlık neden? Su ve doğalgaz borusu döşenmeyen bölümde oturanların suçu ne? Yetkilikrin bu sorunumuzla ilgilenmesini bekliyoruz. MEHMET TELLİOGLU Ceylan iyileşiyor • İstanbul Haber Servisi — Kumkapı Polis Karakolu'ndaki dayısını ziyarete gittiği sırada peruğunun düşmesi üzerine terörist zannedilip, vurularak ağır yaralanan Abdullah Cem Ceylan'ın sağlık durumu iyiye gidiyor. Tabib Odası kampanya başlattı 'Sağlıgımıza bîrlikte sahip çıkalıırf tstanbul Haber Servisi — İs- tanbul Tabip Odası, ulkedeki sağlık politikalannın iflas etti- ğini belirterek "Saglıgımıza Bir- likte Sahip Çıkalım" kampanya- sı başlattı. Kampanya ile hekim- lerin çalışma koşullan ve sosyo- ekonomik durumlarının iyileşti- rilmesinin yanı sıra halkın da sağlık sorunlanna sahip çıkma- sının sağlanması hedefleniyor. Yüzde 60 gerileme İstanbul Tabip Odası Başka- nı Prof. Dr. Selçuk Apak, dün düzenlediği basın toplantısında, halk sağlığı ile hekimlerin çalış- ma koşullan ve sosyo-ekonomik durumlannın her geçen gün kö- tüye gittiğini ve son 10 yıi için- de reel gelirlerinde yüzde 60 ora- nında gerileme olduğunu bildir- di. "Sağlık alanında özel hasta- nelerin ne kadar iyi hizmet ver- digi, özelleştirme ve rekabet ile devlet hastanelerinin birden düzelecegi" şeklinde bir görün- tu oluşturulmaya çalışıldığını da kaydeden Prof. Dr. Apak, he- kim emeğini, oluşturulan ser- best piyasa ortamında daha ucu- za kapatabilmek için hekim sa- yısım ihtiyacın üstünde arttır- mak, kalitesini düşürmek sure- tiyle de pazarlık gücünü azalt- manın hedeflendiğini öne sürdü. Vakıflar ve baJon hastaneler gi- bi plansız harcamalarla, Sağlık Bakanhğı'nın haziran 1991 so- nunda tüm bütçesini tükettiğini de belirten Prof. Apak, öte yan- da bir asistan doktomn eline be- lediye işçisinden daha az ücret geçtiğine dikkat çekti. Tabipler Odası'nın düzenledi- ği kampanya çerçevesinde, bir dizi panel ve toplantı yapılacak. m P»te iatfat: 055 ooo 056 • ZaMa MMirtiii: 527 57 00 • MezaMdar MMiıHiû: 172 13 73 -74-75 ve 088 • İSKİ anza: 068 Hıuf Acl: 077 4 1 89 18 Tış: 588 48 00 : 534 00 00 (100 hat) T»: 340 01 00 y v I : 345 46 80 $01 Etfat: 131 22 09 Taktta kkyartn: 152 43 00 SSK Saaatya: 588 44 00 SSK Okmyteı: 121 77 77 SSK ttztapa: 358 67 60 fprihoîıı T ü r k "* m ü h e n d i s - d i S |e r i n i n e l e m e gi y ıe 6.5 yüda inşa edilen İskenderun feribotu dün Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal'ın da katıldıgı bir törenle deniz ticaret filosuna katıldı. Camialtı Tersanesi'nde yapüan ve 124 milyar liraya mal olan, sı- nıfının en gelişmiş örnegi olan feribotun elektronik donanımı Po- lonya'dan getirildi. Feribotun, diğer tüm bölümleri Türkiye'de yapıldı. Polonyalılar tarafından yapılan Samsun ve Ankara feri- botlannın eşi olan İskenderun feribotunun filoya katılması ne- deniyle duzenlenen törende konuşan Denizcilik tşletmeleri Genel Müdürii Kenan Üner, kısa dönemde gerçekleştirilmesi planlanan projeler hakkında bilgi verdi. Üner, Karadeniz'in sahip oldugu turizm potanshelinin gün geçtikçe önem kazandıgını belirtti. De- niz filosuna büyük deger kazandırdığı belirtilen İskenderun feri- botu halüanna kadar yanmaz maddelerden imal edildi. 598 yolcu, ve her biri 38 ton ağırlığında 26 treyler, 221 otomobil kapasiteli feribotta, 106 personel görev yapacak. Feribotta restoran, kafe- terya, gece kulübü, iki bar ve yüzme havuzuyla birlikte berber salonu da bulunuyor. Denizcilik lşletmeleri yetkilileri iskenderun feribotunun İzmir'e ve Akdeniz'e sefer yapacagını belirttiler. Traflk $«ıbe Md.: 176 24 14 (Ist) 356 04 85-86 (Kadıköy) M t f * Traflk: 377 22 07 (E-5). 356 04 86 (Şehınçi). 314 36 (B Cekmece) • TNY: IçHatlar 573 13 31. Dtf Hattar 574 23 00 (25 hat). Saatni: 574 73 00 ftezcrmraa: 574 82 00 (45hat) • DDY: Sıtoci l > « i f i : 527 00 50 H.Pafa B M i f i : 336 20 63 N.Pafa S*rtnl 348 80 20 HABERLERİN DEVAMI ARDENDAK1 GERÇEK(Baftarafı 1. Sayfada) yonlar devri" idi. O dönemin koalisyonları pek yararlı olama- dı; hele sağcı partilerin kurdu- ğu "cephe iktidan"nın anıları çok olumsuzdur. Bununla birlikte 90'lar Tür- A esi'nin koşullan da çok deği- şiKtir. Köprülerin altından çok su akmıştır. 21'inci yüzyıla doğ- ru Türkiye'de gerçekten geniş ta- banlı bir koalisyona gerek var. Çünkü ANAP'ın temsil ettiği 12 Eylül döneminin antidemokra- tik mirasmı silerek çağdaş de- mokrasiyi inşa etmek için ana- yasayı da değiştirmek yolunda geniş tabana dayanan ulusal bir uzlaşma, ülkede gerçek bir öz- leme dönüşmektedir. Halk önce askeri yönetimin devlet bakanlığmda, sonra 12 Eylül güdumundeki seçimlerle oturduğu iktidar koltuğunda on yıldan beri gördüğü özal'dan bıkmamış mıdır? Hiç kuşkusuz bu soru kişisel değildir. Türkiye çağdaş bir de- mokrasiye layık olduğunu ispat etmek zorundadır. Bu da ancak 12 Eylül anayasasım da değiş- tirebilecek kadar geniş tabanlı bir uzlaşmanın gündeme girme- siyle gerçekleşebilir. Türkiye politikasında sağ ve solda yerlerini alan partilerde çağdaş demokrasinin temel ku- ralları için bir "mutabakat" oluşmuşsa, bu yoldaki koalis- yon çok olumlu sayılmalıdır. Genel seçinüerde bir parti, ço- ğu luğu sağlayabilir; yine de 12 EyMl anayasasım değiştirebile- cek sayısal güce ulaşamayabilir. O zaman ne olacaktır? 12 Eylül'ün antidemokratik mirasmı tasfıye etmek için ge- rekli uzlaşmayı halkımızın onaylayacağını düşünüyoruz. Hele bu hedefe dönük uygula- mada, dengeli bir koalisyon, Sa- yın özal'ın cumhurbaşkanlığı- nı anayasal çerçevesi içine otur- tacaksa, neden olumsuz sayıl- sın? Saym özal'ın şimdiden bu te- dirginliği yaşadığı anlaşılıyor; "koalisyon" sözcüğünden ürk- mesi ve sık sık bu konu üzerin- de konuşması, ruhsal durumu- nu ele vermektedir. Muhalefet kesiminde konuşu- lan "Özal'ı Çankaya'dan indir- mek eğilimi", öyle görünüyor ki "Türkiye'de demokrasiyi inşa etmek " görevinin bir türevidir; esası değildir. Sayın Cumhur- başkanı'nın bu konudaki tedir- ginliğinin koalisyon sözcüğüne karşı tepkiye dönüşmesi de do- ğal karşılanmahdır. -k-tc-k Rt klamcılardan: Bize de fırsat tanınsınHaber Merkezi — ANAP'ın seçim kampanyasını yürütme işinin Fransız reklamcı Jacques Seguaa'nın şirketi RSCG Pub- lic'e verilmesi Reklamcılar Der- neği'nin tepkisi ile karşılandı. Reklamcüar Derneği, Başbakan Mesut Yumaz'a bir mektup gön- dererek RSCG Public'e tanınan fırsatın dernek üyelerine de ta- nınmasını istedi. Reklamcılar Derneği tarafın- dan Başbakan Yılmaz'a 2 ağus- tos günü gönderilen mektubun metni şöyle: "Dernegimiz, Türkiye'nin ön- de gelen ve ülkemiz toplam rek- lam iş hacminin yüzde 90'ını gerçeklestiren 37 reklam ajansı- nı temsil etmektedir. Bu ajans- lar dilimizi, kültürümüzü, top- lumumuzu, medvamızı çok iyi bilen, iletişim tekniklerine dün- ya ölçüsünde hâkim tanıtım ku- nılv*'<andır. D\..-ğimiz, 37 üyemiz arasın- dan seçeceginiz ajanslara RSCG Public'e tanınan fırsatın tanına- bilmesi için şahsınıza bir prezan- tasyon ympmamıza izin verilme- sidir. Bu imkânı esirgemeyecegi- nizi sektör adına umar, sonuç- ta, belki de biraz uzaklarda ara- nanın evimizin arka bahçesinde bulundugunu kanıtlayabiliriz." Sinop'ta işbaşı, Beykoz gergin İş Sendika Servisi — İşten çı- karmalara karşı, günlerdir Cam Holding'e bağlı Paşabahçe ve Sinop fabrikaJarında süren di- reniş, 14 gün sonra Sinop'ta 'kı- nldı'. 12 gündür direnişte bulu- nan Paşabahçe Cam Fabrikası işçilerini ziyaret eden SHP Ge- nel Başkanı Erdal tnönü, işve- rene, çkartılan işçileri geri alma çağrısında bulundu. tnönü, sa- nayinin sorunlarımn ANAP ik- tidarlarının yanlış ekonomik politikalanndan kaynaklandığı- nı, cam sanayiindeki krizin işçi çıkarmadan da çözülebileceğini belirtti. lnönü, dün Buyükşehir Bele- diye Başkanı Nurettin Sözen ve çok sayıda milletvekili, beledi- ye başkanı ve partili ile Bey- koz'a geldi. lnönü, burada bir grup cam işçisi ve partililerce "İşçi kıyımına son" sloganlany- la karşılandı. lnönü, SHP Bey- koz Ilçe Merkezi'nden yaptığı konuşmada, "Cam işçilerine Beykoz halkına destek vermek hak arayışlannın yanında ol- mak için buradayız" dedi. înönu şoyle konuştu: "Bekliyoruz, işçilerimizi ne zaman işe alacaklar? Cam işçi- leri, gereken fedakârlığı yaptı. Çalışma gününü 6 saate düşür- düler. emekli işçiler istifa etti. İşverenin de adım atmasını bek- liyorlar." Işverenlerin toplusözleşme sonrasında işçi çıkarmalannı kı- nayan lnönü, Türkiye'de işsiz- liğin yüksek boyutlara yükseldi- ğini, mevcut yasalann, işçileri işten cıkarmalara karşı konıma- dığını beüitti. Kendilerinin par- lamentoda işsizlik sigortası ve iş güvencesini sağlayacak yasa önerileri götürdüklerini, ancak bu önerilerinin iktidar tarafın- dan kabul edilmediğini hatırlat- tı. Işçilerin TRT'yi eleştiren slo- gan atmaları üzerine Erdal Inö- nü, "TRT, bu bölgenin yaşama mücadelesini nasıl göstermez? Beykoz olayını TRT göstermek zorundadır. Yalnız beni göster- meleri bir şey ifade etmez. tşçi- lerin olayını göstersin" dedi. Erdal lnönü ve SHP heyeti, yöre halkı, işçiler, öğlen tatili- ne çıkan Tekel işçileriyle birlik- te Kristal-lş şube binasına kadar yürüdüler. Erdal lnönü, bura- da Kristal-lş Sendikası Genel Başkanı tbrahim Eren'le göru- şerek bilgi aldı. Fabrika önünde işçilere hitap eden Erdal lnönü, "Burada bu- lunmamızın amacı, sizin bir an önce işe alınmanızdır. Banş içinde mücadelenizi sürdüriiyor- sunuz. Hakkınızı alraanız için ne gerekiyor&a yapacagız. Bu- nun çözümünü işverenden, ik- tidardan istiyoruz" dedi. Erdal Inonü'nun ziyaretinin ardından SHP il yönetimince toplanan iki kamyon yiyecek maddesi ve bir kamyon ekmek işçilere dağıtıldı. SHP Genel Başkanı Erdal lnönü, basın mensuplarının çe- şitli sorulannı da yanıtladı. Veh- bi Koç'un mektubu hakkında gereken açıklamayı yaptığmı be- lirten lnönü, Türkiye'de yaşa- nan işten çıkarmalann facia bo- yutlanna ulaşüğını, sorunun çö- zümü için bütün kesimlerin or- tak çaba sarf etmelerinin zorun- lu olduğunu vurguladı. öte yandan Laspetkim-Iş İs- tanbul şube yönetimince yapılan açıklamada, Paşabahçe işçileri- ni destek ziyaretinde bulunan şube mali sekreteri Ali Tutan'- ın gözaltına alınması protesto edildi. Bu arada Cam Holding'e bağh Sinop fabrikasından cıkar- tılan işçiler için 14 gündür süren direniş dün 'kınldı'. İşçiler, iş- verenin dun sabah "işbaşı yapıl- maması halinde bütün işçilerin 17. maddeye gore tazminatsız çıkanlıp işyerinin kapatılacagı" kararına rağmen önce direnişe "devam" kararı aldılar ve dun sabah da işbaşı yapmadılar. An- cak her vardiyadan 60'şar işçi- nin tazminatsız atılma listeleri- nin hazırlanması ve öğleden sonraki vardiya değişimi ile bir- likte bir önceki vardiyanın işçi- lerine verilmek istenmesi üzeri- ne öğleden sonraki 16 vardiya- sında çalışma kararı alındı. Bayram öncesi ilk aşamada 32 işçinin çıkarıldığı Sinop'ta çalışan 843 işçinin tamamı dire- nişe geçip üretimi durdurunca Kristal-lş Sendikası ile işveren arasında yapılan görüşmelerde, çıkarılan işçilerin izinli sayılıp durumunun daha sonra görü- şülmesi kararı ile işbaşı sağlan- mıştı. Cam Holding'in Türkiye çapında 13 işyerinde 15 gün ön- ce başlayan ve 2278 işçinin 13. maddeye göre tazminatlı olarak işlerine son verilen çıkarmalar- da ise Sinop Cam, 135 işçi ile üzerine düşen payı aldı. Bunu protesto etmek üzere de Paşa- bahçe ile birlikte Sinop Cam iş- çileri de direnişe geçerek üreti- mi tümü ile durdurdular. Direnişin aralıksız devam et- mesi üzerine 5 gün önce işvere- nin açıklamasına göre 16, sen- dikanın açıklamasına göre ise 30 işçinin işine "yasadışı direniş" gerekçesi ile 17. madde kapsa- mında tazminatsız olarak son verildi. Hafta sonunda ise dun sabah için işbaşı yapılmazsa, bütün işçilerin 17. madde çerçe- vesinde tazminatsız işlerine son verilerek fabrikanın kapatılma kararı alındığı duyurusu yapıl- dı. İşçiler, işverenin bu duyuru- suna karşın dün sabah da "di- renişe devam" karan aldılar. İş- veren de işyerini kapatma ve 17 ile çıkarma kararlılığını surdür- İşçi geri Almanya köpekli tim gönderiyor (Baitarafı 1. Sayfada) malan için düne kadar süre ver- miştik. Sinop fabrikasım tama- men kapatma ve 843 işçinin de 14-15 gündür fabrikayı işgal al- tında tutma eylemleri nedeniy- le 17. maddeye göre tazminatsız çıkartma kararlanmız kesindir. Bu süre dün sabah doldu. Ola- yın sosyal boyutlan, önemi ne- deni ile araya vali girdi. Bizden süre istedi. Birkaç saatlik süre tanıdık. Veni vardiya saatinin ge- \\şı ile birlikte işbaşı yapmayan bir önceki vardiyamn. işçilerinin 17. maddeye göre çıkışlan veril- meye başlanacaktı." Dün öğleden sonra işçilerin Sinop fabrikasının zaten sürek- li zararda olduğunu, bugüne ka- dar sosyal kaygılarla açık tutul- duğunu savunan Adnan Çağla- yan, Paşabahçe için son karar verilmeden önce gelişmelerin bir-iki gün daha izleneceğini bil- dirdi. Kristal-lş Sendikası yöne- timini uretüni durduran yasa dı- şı eylemlerden sorumlu gördük- lerini belirten Çağlayan, "Zaten bir önceki dönemde yetki bara- jını zorlukla aşmış sendika, son işçi çıkarmaları ile toplusözleş- me yetkisini kaybetme durumu- na düştüğü için hırçınlaşmıştır. İşçi, yasa dışı eylemlere zorian- maktadır. Maceraya sürüklenmektedir" dedi. Dünyada ve Türkiye'de cam sanayiinde yaşanmakta olan kriz ve gelişmeleri de anlatan Çağlayan, cam sanayiinde "Dünyanın ikinci büyük işletmesi" olduklarını, dünya pi- yasasının yuzde 5'ini ellerinde tuttuklarını, Paşabahçe'nin tek başına üretimi ile dünya piyasa- sının yüzde 3'ünün sahibi bu- lunduğunu bildirdi. Cam sana- yiinde her on yılda bir yaşanan krizin üstüne Körfez krizi de ge- lince çok zor durumda kaldık- larmı belirterek 39 gün süren grev ve yüksek ücretlerle mali- yet ve zorunlu fiyat artışlannın bazı bölümleri kapatmayı kaçı- nılmaz kıldığını savundu. Genel müdür, sendikanın bir önceki sözleşme ile 1980'li yıllar- daki ücret kayıplarını giderdiği- ni, buna rağmen ücretlerde zor- ladığını öne sürerek işçi çıkar- mama konusunda güvence ver- diklerinin doğru ohnadığım söy- ledi. Çağlayan şunları söyledi: "Biz sadece ücretlerde zorla- ma olmaması halinde, fırın ka- pamak zorunda kalmamamız, teknolojik zorunluluk olmaması halleri için işçi çıkarmayacagı- mızı söylemiştik. Sendika da emekliler, gonüllü çıkacaklar ile kapasitenin daraltılmasında bi- ze yardımcı olacaktı. Ücretler enflasyon artı refah payı düze- yinde artacaktı. Sendika taab- hutlerinin hiçbirini yerine getir- medi. Surekli işçiyi yanılttı." (Baftarafı 1. Sayfada) şişleri Bakanlığı ve Alman ka- muoyu çaresiz bir bekleyiş için- de. Dışişleri Bakanlığı, her an kacıranlann fıdye ya da Alman- ya'daki tutuklularla takas yo- lundaki bir talebine karşı tetik- te bekliyor. Şimdiye kadar Alman hükü- metine hiçbir talepte bulunul- mayışı gerginliği iyice arttırdı. Yetkililer spekülasyondan kaçı- nıp hiçbir yorum yapmazken Alman gazeteleri çeşitli olasılık- ları sıralayıp 'Neden?' sorusu- na yanıt arıyorlar. Ülkenin 3 milyon tirajlı en büyük gazetesi 'Bild' dünkü ha- berinde Tatvan'da bir işçinin 'bazı şeyler gördügünü' yazdı ve 'Eğer bu görgii tanıgının ifade- si doğruysa Almanlar çoktan İran sınırını geçti' dedi. 'İlk iz İran sınınna götüriiyor' diyen gazete, birinci sayfadan büyük puntolarla verdiği haberde şöyle yazıyor: "Kürt uzmanlan, tatil- cileri teröristlerin kaçırdıgı inan- cında!" Gerek Alman Dışişleri Ba- kanhğı'nda, gerekse kamuoyun- da sorulan sorular şöyle sırala- nıyor: —"Turistleri kim kaçırdı? —Neden maskeliydiler? —Olayı neden hiçbir örgüt üstlenmedi? Neden bir talep ile- tilmedi? —Bu eşkıyanın işiyse neden soygunla yetinmediler? Kadın- ları kaçırmak istedilerse niçin erkekleri de çocuklan da götür- düler? —Turistler İran'a mı kaçırıl- dı?" Turistlerin Iran'a kaçmhp re- hin alınma olasıhğı bir anlam taşamayor. Körfez sayaşından bu yana AJmanya ve İran ara- sındaki ilişkiler, Islam devrimin- den beri en iyi noktasına ulaştı. Alman fırmalan Iran'da yatınm yaparken iki ülke arasındaki ti- cari ilişkiler de yoğunlaştı. Göz- lemciler İran'ın böyle bir eyle- mi desteklemesine ihtimal ver- miyor. Alman siyasi gözlemcilere gö- re turistleri ya eşkıya ya da PKK kaçırdı. Olayın ardında PKK ya da başka bir örgüt bulunması halinde Almanya'daki tutuklu- larla takas talebi bekleniyor. Al- manya'da 17'si Düsseldorf'ta, 2'si Celle'de olmak üzere 19 PKK üyesi mahkemede yargı- lanmakta. Suçlamalar suç örgu- tü oluşturmaktan cinayete ka- dar vanyor. Özellikle Düssel- dorftaki dava, PKK'yı Alman- ya'da ilk kez 'terörist bir örgüt' olarak tanımalan açısından ör- gütün Avrupa'daki itibarına ağır darbe indirdi. Ancak PKK'nın, mahkeme- nin başlangıandan bu yana 2 yıl geçtikten sonra eyleme kalkış- ması da anlam taşımayor. Ay- nca Türkiye'den son haftalarda ulaşan haberler Almanya'da PKK'nın 'gerilla savası'nabir öl- çüde yeniden sempati kazandır- dı. Bu koşullarda PKK'mn böy- le bir eyleme kalkışması, Alman ve Batı kamuoyunu karşısına al- masıyla sonuçlanacak. Siyasi gözlemciler, olayı PKK'nın düzenlemesi halinde eylemi açıkça üstlenmeyerek iti- barını koruyacağını, bu arada 2 bin görevli (Baftarafı 1. Sayfada) nı belirten yetkililer, Alman tu- ristleri kaçıran silahlı kişilerin amaçları konusunda henüz bir açıklık sağlanamadığını vurgu- ladılar. Ahnanya'nın Ankara Konso- losluğu, Hukuk ve Konsolosluk Işleri Daire Başkanı \Volfgang Dik, Bitlis ve Tatvan'daki ince- .lemelerini dün de sürdürerek yü- rütülen operasyon hakkında bil- gi aldı. Ipuçlan bulunmasına karşın operasyondan sonuç alı- namadığını beürten Dik, soygun olasıhğı üzerinde durduklarını açıkladı. Ahnanya'nın Ankara Büyü- kelçisi Ekkehard Arickhoff, Al- manya'dan gelen iki Alman gü- venlik görevlisinin Tatvan'a git- tiğini ve operasyonlara yardım- cı olduğunu bildirdi. Cumhuri- yet'in sorularım yanıtlayan bü- yükelçi, yann Almanya'dan özel eğitilmiş köpeklerin getirileceği- ni ve operasyonlarda kullanıla- cağım beürtti. Arickhoff, elçilik ile bölgede çalışan Türk güven- lik kuvvetlerinin sürekli temas Ekoııomi (Baftarafı 1. Sayfada) çiçeği, pamuk ve fındık taban fı- yatlanm da yeni önlemler paketi çerçevesinde değerlendirdiği öğ- renildi. Edinilen bilgiye göre Başba- kan Yardımcısı Ekrem Pakde- mirli'nin talimatı üzerine, eko- nomiden sorumlu birimler ken- di alanları ile ilgili sorunlan ya- zılı olarak sundular. Ekonomik birimlerden gelen bu verilerin birleştirilerek "ekonomik dunım" raporu haline getirilme- si ve Bakanlar Kurulu'na sunul- ması düşünüluyordu. Ancak so- run ve değerlendirmelerin ol- dukça iç karartıcı çıkması ve ha- zırlanacak raporun da Bakanlar Kurulu'ndan sonra kamuoyuna sızması olasıhğı Pakdemirli'yi kaygılandırıyor. Yetkililer, eko- nomide bugun yaşanan ağır so- runların, Akbulut hükümeti dö- neminde yapılan bazı yanlış uy- gulamalardan kaynaklandığını belirtiyorlar. Ahnanlan rehin tutarak dava üzerinde dolaylı baskı yaratmak amacında olabileceğini de düşü- nuyor. Ama bütün bunlar spe- külasyondan öteye gitmiyor. Öte yandan Türk görgü ta- nıklarından birinin 'Kaçıranlar Almanya'da haklannda dava açüan 104 PKK'lıya karşı misil- leme yaptıklannı söyledi' şeklin- deki ifadesi de bir anlam taşımı- yor. Almanya'da yargılanan PKK'h sayısı 104 değil, sadece 19. halinde olduğunu ve çalışmalar ile ilgili olarak sürekli bilgi ala- bildiklerini sözlerine ekledi. Türk güvenlik kuvvetlerinin el- lerinden gelenin en iyisini yap- tıklannı belirten büyükelci, Al- manya'dan şimdilik başka bir ekibin getirilmesinin düşünul- mediğini kaydetti. Güvenlik guçlerince yurütü- len operasyonlar sırasında çok sayıda kişinin gözaltına alındı- ğı, bunlardan sorgulamaları ta- mamlananlann daha sonra ser- best bırakıldığı bildirildi. Öte yandan yerli ve yabancı gazetecilerin akınına uğrayan Tatvan'daki bir otelde kalan si- lahlı kişilerin elinden kaçmayı başaran 5 Alman turist günun büyük bölümünü otelde geçiri- yor. Sadece yemek için dışarı çı- kan turistlere ilçeyi, ancak cum- huriyet savcılığının izniyle terk edebileceklerine ihşkin bildirim- de bulunulduğu öğrenildi. Al- man 2. kanal televizyonu ARD 1 nin röportaj onerisini yüzlerinin gizlenmesi koşuluyla kabul eden Almanlar, başlarından geçenle- ri anlattılar. PKK Avrupa Temsilciliği, Al- man turistlerin kaçınlması ola- yını açıklığa kavuşturmak için araştırmalanmn sürdüğünü be- lirterek "Kaçınlma olayının ger- çekleştirilme biçimi üzerine şim- diye kadar yazılıp söylenenler doğru ise bu tarz ve üslup, ge- rillalanmızın tarz ve üslubu de- ğildir. O nedenle eğer mücade- lemizi karalamak isteyen düş- man güçlerce değil de bize yakın bazı yurtsever gruplar tarafın- dan yapılmışsa, bunu ciddi bir hata olarak değerlendiriyor, PKK olarak böyle bir eylemi las- vip etmiyoruz. Bizim Alman halkına yönelik biçbir kastımız yoktur" dedi. .Açıklamada ayrı- ca, "Olayın kimler tarafından yapıldıgını henüz kesinlikle bi- lemiyoruz. Ancak eger bizim et- kinligimiz altındaki güçler tara- fından bir hata sonucu yapılan bir eylem ise kaçınlan bu insan- lara en küçük bir zarar gelme- mesi için komutanlıklanmız nezdinde harekete geçilmiştir" ifadesi kullanıldı. dü. Kararın uygulanması aşa- masında işverenin verdiği bilgi- ye göre Sinop Valisi araya gire- rek süre istedi. Sendikanın avu- katı da süre talebinde bulundu. İşveren birkaç saatlik süre tanı- dı. Öğleden sonraki vardiyada çalışmanın başlamaması halin- de, bir önceki vardiyanın işçile- rinden başlanarak 60'şar kişi olarak hazırlanan ilk kademe çı- karma listelerinin uygulamaya sokulacağı bildirildi. Sonuçta sendika yetkilileri ve üç vardi- yanın işçileri ile yapılan değer- İendirmelerin ardından 16 var- diyasına giren işçilerin işbaşı yapması göruşü benimsendi. Üretimin başlaması ile de işve- ren yeni çıkarmalar ile işyerinin kapatılması kararlarını uygu- lamadı. Sinop'taki cam işçilerinin iş- başı yapması üzerine, Şişe Cam Genel Mudürü Adnan Çağlayan şu açıklamada bulundu: "Sinop'taki işçilerimiz, sag- duyulannı kullanarak çalışma kararı aldılar. Aynı çalışma ar- zusu ve aynı sagduyuyu, Paşa- bahçe fabrikasındaki işçileri- mizden de bekliyoruz. Bu konu- da sendikanın engellevici çaba- larına rağmen işçimizin sagdu- yusunun agır basacagına ve önümüzdeki bir iki gün içinde Paşabahçe direnişinin de sona erecegine inanıyoruz." KKTC'nin (Baftarafı 1. Sayfada) landığını kaydettiler. Olası bir Ortadoğu banş kon- feransı için İKÖ toplantısında Türkiye ile Arap ülkeleri arasın- daki çelişki büyürken, Filistin Kurtuluş Örgütu, sabık destek- çilerini de bir bir kaydediyor. Dışişleri çevrelerinden edindi- ğimiz bilgiye göre Türkiye, Arap ülkeleri arasındaki ilişki- lerin 'güvenilmez' olduğundan hareketle, Ortadoğu banş kon- feransına ilişkin açık bir tutum almaktan kaçınıyor. Aynı çev- reler, Türkiye'nin Ortadoğu ba- nş görüşmelerinin dışında oldu- ğunu belirtirken, toplanacak bir konferansa evsahipliği yapılabi- leceğini anımsatıyorlar. Bu ko- nuda, toplanacak bir Ortadoğu konferansına evsahipliği yap- mak için istekli olan Mısır ile Türkiye'nin İKÖ toplantısında 'limoni' bir havada olduklan görüldu. FKÖ Dışişleri Bakanı Faruk Kaddumi ve Filistin heyeti, İKÖ toplantısı nedeniyle bulunduk- lan İstanbuPda yaptıklan ikili temaslarda, bekledikleri deste- ği alamadılar. Kaddumi iie Irak'ın Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Muhammed Sa- ed Al-Sahaf arasında yapılan ikili görüşmede, Ortadoğu ba- rış konferansı konusunda Filis- tinliler açısından Irak'ın deste- ği sağlanamadı. ÎKÖ kaynakları, FKÖ'nün Filistin heyetinin temsili konu- sunda öne sürdüğü koşullann, Ortadoğu'da barışın bir an ön- ce yerleştirilmesini isteyen Suu- di Arabistan ve Mısır'ın da ara- larında bulunduğu bir grup Arap ülkesini rahatsız ettiğini kaydediyorlar. Kaddumi'nin, Dışişleri Bakanı Giray ile yap- tığı bir görüşmede de Türkiye'- nin Filistin heyetinin temsili ko- nusunda desteğini aradığı, an- cak gereken desteği alamadığı öğrenildi. Iran, İKÖ toplantısında Arap dünyasındaki bölünmeleri ve derin görüş aynlıklarını göz önüne alarak atağa geçti. tran'- ın bir 'İslam ortak pazan' öner- diği, ancak bu önerinin Su- udi Arabistan ve Türkiye ara- sında gerçekleştirilen ortak ta- vır nedeniyle, gerçekleşme ola- sıhğının zayıfladığı bildirildi. îran'm bu konudaki ısrarlı tu- tumu üzerine, İslam ortak pa- zan önerisinin yerine 'İslam ül- keleri arasındaki ekonomik iş- birliginin geliştirilmesi' yolun- daki bir ilke benimsendi. İKÖ toplantısı, Türkiye için özellikle ekonomik kazanımlar açısından uygun bir platform oluşturdu. Türkiye, Kuveyt'te kaybettiği ihaleleri, diğer Arap ülkeleriyle ortak girişimler yo- luyla kapatmaya çalışıyor. OO7T FM UGURMUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Yassıada belgeseli hazırlanırken başvurulması zorunlu kaynakların başında 'DP Grup Toplantı Tutanaklan' gelir. Bu tutanaklar 27 bın sayfadır. Bu tutanaklan okumadan DP'nin gerçek yüzünü anlamaya olanak yoktur. Dilerseniz. bu tutanaklardan birkaç sayfa çevirelim: —işe vazıyet edip ahlaksızlar, namussuzlar, sizi kapattık diye TBMM karan ile CHP'yi kapatmak lazımdır. (...) Bunla- rın hakkından ancak Meclis gelir. Meclis de muhalefet değil DP grubudur... Bu sözler, Başbakan Adnan Menderes'in ağzından çık- mıştır. Tutanak, 7 Nisan 1960 tarihini taşıyor. Bu tutanak, DP'nin neden 'Tahkikat Komisyonu' adı altında astığı astık kestiği kestık bir komisyon kurduğunu da ortaya koyuyor. Tahkikat Komisyonu, 1925 yıltnın 'Takrir-i Sükun Kanunu 1 nu anımsatıyor. Bu yasayla, ana muhalefet partisi kapatıl- mak tsteniyor. Yassıada'dakı belgelerden bazılan da devrin TBMM Baş- kanı Refik Koraltan ile Mılli Savunma Bakanları Etem Men- deres, Şem'i Ergin ve Ticaret Bakanı Abdullah Aker'ın ha- tıra defterlerindeki notlarıdır. Abdullah Aker'in hatıra defterınin 25 Mayıs 1960 günlü sayfasında şunlar yazılmış: —Zorlu: Tek çare vardır: Halk Partisi'ni kapatmak, bütün mebuslan tevkif etmek... Milli Savunma Bakanı Etem Menderes'in hatıra defteri- nin 8 Kasım 1957 günlü sayfası Bayar-Menderes ikilisinin ülkeyi nasıl adım adım tek partı yönetimine sürükledikleri- ni ortaya koyuyor. Okuyoruz: —Dün gece Samet, Şem'i, Hayrettin vesair arkadaşlar Cumhurreisine davetli idiler. Bayar Tehlikeli vaziyetteyiz, icap ederse diktatörlükle idare edeceğiz' demiş. Dinleyenler üze- rinde menfi tesir... Hayrettin endişede... Şem'i tenkit ediyor, Samet de... Etem Menderes'in 14 Kasım 1957 günü tuttuğu not Ce- lal Bayar'ın komitacılığını ortaya koyuyor: —Bayar 'İcap ederse Ismet Paşa'yı da sehpaya götürmek- te tereddüt etmem' dedi. Korkunç ihtiras. Etem Menderes'in 11 Haziran 1958 günlü notu DP'nin nasıl adım adım diktatörlüğe kaydığını gösteriyor. —Başvekil, Fahri Ağaoğlu'nun gruptaki konuşması müna- sebetiyle çok ağır konuştu. Kırıcı mukabele taraftarı. Baş- vekilliği btrakmamak için silaha dahi müracaat edeceğini söy- ledi. Bir nevi delilik alameti... Bayar, ana muhalefet partisi liderini idam sehpasına gön- dermekten çekinmediğini açıkladığı, başbakanın da koltu- ğunu korumak uğruna silaha sarılacağını söylediği günlerde DP bakanları ve milletvekilleri ne yapıyorlardı? DP bakanları ve milletvekillerinin o günlerde neler yap- tıklarını Menderes hükümetinin Milli Savunma Bakanı Şem'i Ergin'in 1958 yılı ekim ayında tuttuğu notlardan öğrenelim: —Bir tasdik makinesi olarak çalışıyoruz. Adnan Bey liste- leri içerde tanzim ediyor, bize gönderiyor. Bizim reyimızi da- hi almıyor. Biz de herkes bizi alışverişte görsün diye her gün toplanıyor, havanda su dövüyoruz... Demokrat Parti'nin basın özgürlüğü konusunda takındı- ğı tutumu yansıtan bir belge de Meclis Başkanı Refik Ko- raltan'ın 18 Nisan 1960 günü tuttuğu notlardır: —Reisicumhur da (...) hükümetin en şiddetli tedbirieri al- masını istiyor ve benim de kendisine müzahir olmamı isti- yor. (...)AhmetEmin Yalman'ın hapishaneye girmeden affını söylemiş ve Bayafa keraatla telkinde bulunmuş idim. Hayır dedi. Başvekili de eminim o hazırladı. Koraltan'ın 12 Şubat 1955 günlü tuttuğu notlar, Celal Ba- yar'ın 'demokratlığını' sergiliyor: —Celal Bayar (...) şunları söyledi: "Umumi işler biliyorsunuz. (..) Aramızda Hüseyin Cahit >&*• çın ve Millet Partilılerden mahkûm ve mahpus olanlann af- larına dair bir teşebbüs olursa, nereden gelirse gelsin, dur- durunuz. Olmazsa ben veto hakkımı kullanır, yine reddede- rim". 1960 yılında Ankara ve İstanbul üniversitelerinde göste- riler başlayınca 29 Nisan 1960 günü Menderes, DP grubun- da şu konuşmayı yapmıştı. —Emir verdik; derhal girin dedik. Üniversiteye girmek de- ğil, temelinin altına gireceğiz. Belki bu aksam, belki yann ak- sam bir hususi mahkeme derhal kuracağız. Tek başına si- lahları alıp kahır ve tedmir (yok etme, manvetme) edeceğiz. Başbakan Menderes, 2 Mayıs 1960 günü parti grubun- da yaptığı Konuşmada da Siyasal Bilgiler Fakültesi ile ilgili düşüncelerini şöyje açıklamıştı: —Mülkiye mektebini set ve bent etmek lazımdı. Ana muhalefet partisi lideri için idam sehpalan hazırla- yan bir cumhurbaşkanı... Başbakanlık koltuğunu korumak uğruna silaha başvuracak yapıdaki bir başbakan... Bütün muhalefet milletvekillerini tutuklamak isteyen bir dışişleri bakanı... Öğrenci eylemlerini özel mahkemeler ve silahla bastırmak isteyen bir iktidar. Adlarından başka nesi 'demokrat^ bunların? TRT'nin resmi tarihi bu belgeleri kamuoyundan gizledi. Bu tutanaklar ve belgeler incelenmeden yapılan iş, mo- daya uygun bir 'resmi tarih' görüşünü yansıtmaktır o kadar! îş hayatı rahatsız (Baftarafı 1. Sayfada) nıtta, "İş hayatında huzur ve su- kuna Türkiye'nin ihtiyacı bulun- dugunu, ancak grevin, toplusöz- leşmenin bir hak olduğunu, ça- lıştıranlann, çalışanların alınte- ri, el emegi ve göznunınun kar- şılıgının mutlaka verilmesi gerektiğini" söylediğini bildirdi. Demirel, dun düzenlediği ba- sın toplantısında, Doğu ve Gü- neydoğu'daki olayların bir ucu- nun büyuk kentlere sıçradığını da vurguladı. 9 erin şehit edil- mesinin fevkalade hazin ve her- kesin yüreğini kanatacak kadar vahim olduğunu kaydeden DYP lideri, devleti yönetenlerin vur- dumduymazhk içinde olduğunu söyledi. Demirel, şöyle konuştu: "Olaylar fevkalade önemli, acele ve vahimdir. Bu kan akma- sı durmalıdır. Bu bir fitnenin eseridir. Şakır şakır kan dökü- lüyor. Ülkeyi yönetenler ise ha- yalet gibi geziyor. MGK ne gün için var? Türkiye Cumhuriyeti- nin, hukuk içinde kalarak niza- mı sağlayacak gücü yok mu? Yanlış nerede? En önce devlet gereken önemi vermemiştir. Bu- günün Çankayası, olaylar 500 - 600 kişinin eseri diyecek kadar vurdumduymaz." Demirel, devletin en önemli işinin, bu sorunu, yara henüz ta- zeyken sorun olmaktan çıkar- mak olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle