Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/10 PAZAR KONUĞU 25 AĞUSTOS 1991
CUMHURİYET GAZETESI'NINSAHİBİ VEBAŞYAZARI NADİR NADİ:
Gerçeği,halka olduğugibianlatınGeçen salı günü 83 yaşında kaybettiğimiz başyazarımız Nadir
Nadi bu haftaki pazar konuğumuz. 'Özgürlüğe, çağdaşlıga
adanan bir yaşam'ın gazetecilik boyutunu, yarım yüzyıl süren bir
başyazarlığın öyküsünü, ilginç olaylannı ve ilkelerini kendi
ağzından dinleyelim.
Nadir Nadi'nin düşünce ve görüşlerini, yazarımız Ali Sirmen'in
1983 ve 1986 yıllannda kendisiyle yaptığı iki söyleşiden derledik.
SOYLEŞIAL» SIRMEN
îazete ve gazetecilikle ilişkileriniz na-
sıl başladı, ilk gazetecilik deneyimleriniz nasıl
oldu?
Bu soruyu bana çok sordular. Gazeteci oğ-
lu olduğum için aşağı yukan basımevinde doğ-
muş sayabilirim kendimi. Sonralan anlatırlar-
dı, daha 2-3 yaşlanndayken koltuğumun altı-
na gazeteleri alır, odadan odaya "Akşam, Ha-
vadis, Tebecan, gazete, gazete" diye dolaşa-
rak sözümona gazete satarmışım. O zamanlar
gazeteciler sokakta bağırarak satardı gazete-
leri.
• • ^ * Yunus Nadi 'nin 'Yenigün' gazetesini
çıkarttığı dönemi hatırlıyorsunuz herhalde...
Gazete tstanbul'dayken mürettiphaneye,
idarehaneye gidip gelirdim. Çok küçüktüm,
pek bir şey anlamaz ama gidip gelirdim. An-
kara'ya gittiğimizde biraz daha büyümüştüm.
O zamanlar Yenigün gazetesinin, Karaoğlan
çarşısında oturduğumuz evden yayan 3 daki-
ka uzakhkta bir matbaası vardı.
Babam lstanbul'dan Ankara'ya kaçarken,
birkaç kınk makine parçası da getirmişti be-
raberinde. Bu makine elle dönerdi. O zaman-
lar Yenigün 2500 tane basılıyordu. Ama iki
yaprak olduğu için önce bir yaprak, sonra di-
ğer yaprak basılıyordu. O sıralarda Ankara'-
da iki gazete çıkardı. Biri, daha sonra 'UIus'
adını alacak olan Hâkimiyet-i Milliye', ki 2-3
günde bir çıkardı; diğeri de babamın çıkardı-
ğı ve her gün yayımlanan Yenigün.
^^K^MÜurtuluş Savaşı'ndan sonra gazete
tekrar tstanbul'a döndü. O dönemi anlatır
mısınız?
tstanbul'a geldikten ve cumhuriyetin ilanın-
dan sonra, Atatürk gazetenin adının değişti-
rilmesini ve Cumhuriyet olmasını istedi. Ben
o sıralarda Galatasaray Lisesi'ne girmiştim.
Ortaokuldayken kendi başıma sınıf gazetesi-
ni çıkanrdım. Bunun başyazan da köşe yaza-
n da muhabiri de bendim. Bu gazetenin resim-
lerini bile ben yapardım.
^^^MMüz/ge, özellikle kemana olan mera-
kınızı bilmeyen yok. Resim alamnda da yete-
nekli miydiniz?
Resme hiçbir zaman eğilimim olmadı. Fa-
kat gazeteyi çıkardığıma göre kime yaptırabi-
lirdim ki resimleri, ben yaptım zorunlu olarak.
Bunlar son derece başansız resimlerdi.
Bu arada gazeteye gidip geliyordum, ama
fazla ilgilenemiyordum. öğrenciydim ve ders-
ler ağırdı. Yalnız bu arada tstanbul'a gelen gi-
den sanatçılarla konuşmalar yapardım. Bun-
lar gazetede çıkardı.
I tmzalı mı çıkardı yazılarımz?
(N) harfiyle çıkardı.
\Peki sürekli gazeteciliğe nasıl baş-
ladınız?
Sürekli gazetecilik 1930 yılı sonbaharında
Viyana'ya okumaya gidişimle başladı. 1932 yı-
lında ise fiilen gazeteciliğe başladım. Orada
hem sosyal bilimler okuyor hem de Cumhuri-
yet'in özel muhabirliğini yürütüyordum.
^ • ^ M Haber ve yazüanmzı mektup şeklin-
de mi gönderiyordunuz. Hiç telefon kullandı-
ğınız olmuyor muydu?
Mektup şeklinde yolluyordum. Tren bura-
ya 48 saatte gelirdi. Mektup 3 günde yerine
ulaşırdı. Telefon kullanmıyordum. Çünkü te-
lefonla konuşmak çok güçtü. Gerektiği zaman
telgraf çekerdim.
Viyana dönemi ne kadar sürdü?
öğrenimimi Viyana'da bitiremedim. Çün-
kü ben orada iken Nazi hareketi başlamıştı.
Üçüncü yılın sonunda üniversite artık okuna-
maz hale gelmişti. Naziler Musevi çocuklarım
pencereden atarlardı. Okula devam edemedim
ve Lozan'a geçerek 1.5 yıl içinde tsviçre'de öğ-
renimimi tamamladım.
WKtmMViyana'dayken müzikle ilgili olduğu-
nuzu biliyoruz. Müzik kenti Viyana'da müzis-
yen dostlarınız oldu mu?
Tabii bazı sanatçılarla ahbap oldum. Mesela
Erica Morini ile arkadaşük. Türklerden ise Ha-
san Ferit Alnar ve Necil Kâzım Akses vardı.
Daha sonra onların aracılığıyla Viyana Kon-
servatuvarı'nın hocası olan Jozef Mara'la ta-
mştım. lyi bir hocaydı Marx. Buraya geldi, bi-
zim konservatuvar için bazı ıslah projeleri
sundu.
Wiyana'daki muhabirlik yıllarımzda,
1932-33 'lerde sizin zaman zaman Cumhuri-
yet"te Türkiye'yle ilgili yazılar yazdığınızı da
görüyoruz. Bu anlamdaki ilk yazınızı ve onun
PAZAR
KONUĞU
N A D İ R
N
M
Nadir Nadi 1908 yılında Muğla'ya bağlı
Fethiye ilçesinin Kaya köyünde doğdu. 1930
yılında Galatasaray Lisesi'nden mezun olarak
Viyana 'ya gitti ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne
girdi. Siyasi kansıklıklar nedeniyle,
Viyana'dan aynlarak Lozan'a geçti ve
öğrenimini burada tamamladı. 1935 yılında
yurda dönen Nadir Nadi, Viyana'dayken
babası Yunus Nadi'nin sahibi bulunduğu
Cumhuriyet gazetesinde başladığı fıili
gazetecilik yaşantısını tstanbul'da sürdürmeye
başladı. 1945 yılında Yunus
Nadi'nin ölumü ûzerine, Cumhuhyet'in
yönetimini bütünüyle üstlenen Nadir Nadi,
1950 yılında Demokrat Parti listesinden
bağımsız Muğla milletvekili seçilerek
parlamentoya girdi. 1954'te bağımsız tstanbul
milletvekili olarak tekrar seçildi. 1964 yılında
kontenjan senatörlüğüne getirilen Nadi, görev
süresi dolmadan I970'te bu görevinden
aynlarak tekrar gazeteye döndü. 20
ağustos salı günü aramızdan ayrılan Nadir
Nadi'nin bugüne dek yayımlanmış kitapları
şunlar: Sokakta Gürültü Var, Uyarılar, Perde
Aralığından, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, Sil
Baştan, İki Sovyet Rusya - İki Polonya, Olur
Şey Değil, Ben Atatürkçü Değilim, Dostum
Mozart.
nim düşündüklerimi, hissettiklerimi düşünmüş
ve hissetmiş olan kimseler burada da vardı.
^ ^ • I H Yunus Nadi sizin hem babanız hem de
Cumhuriyet'in sahibi ve yöneticisiydi. Baba-
nız yazılarınıza hiç karışır mıydı?
Babam yazılanma kanşmazdı. Babamın yal-
nız bana değil, yanında çalışan tüm arkadaş-
lara söylediği bir şey vardı. Bana da birkaç kez
tekrar etmiştir: "Insanlan kızdınnak için de-
ğil, fikirleri yüriiünek için yazmak lazım"
derdi.
Babam yalnız bir kere yazıma karşı çıktı.
Ben 'envai çeşit' diye yazmıştım. Babam da
"Nadir, böyle şey olmaz, envai çeşit denmez.
tkisi de aynı şey" dedi. lşte babamın hatırla-
dığım tek uyansı budur.
Babam çok hoşgörülü, demokratik ruhlu bir
adamdı. Hiçbir yazımı, "Bagiin ae yazdın, ya-
nn ne çıkacak?" diye kontrole almazdı. Ben
de aynı prensibi uygulamışımdır arkadaşlan-
ma. Onlara "ne yazdın, ne yazacaksın?" di-
ye sormam. Onun bu davranışı bana hem bü-
yük bir özgilrlük hem de büyük bir sorumlu-
luk verirdi.
İ^^HH 1935 yılında yurda dönünce gazetede
yazı işleri yardımalığı yaptınız, habercilik da-
hnda çalıştmız. 1945 yılında Yunus Nadi'nin
ölümünden sonra Cumhuriyet gazetesinin yö-
netimini bütünüyle üstlendiniz. İlk başyaztnız
1936 yılında yayımlanmıştı. O günden bu ya-
na başyazarlıktaki ana ilkeleriniz neler oldu?
Ana ilkelerim, daima gerçekleri öğrenmeye
çalışmak, objektif olmak ve bunu halka oldu-
ğu gibi anlatmak oldu. Tabii Atatürk'e bağlı
kalmak. Bu, benim gerçekçiliğimin ifadesidir.
Atatürk devrimlerinin ülkemiz için çok önemli,
yararlı olduğuna inanmışımdır hep. Bunların
amacı, Türk halkını daha iyi yaşatmak, çağın
gerçeklerinin ve gereklerinin daha iyi kavran-
Babamçokhoş_
demokratik ruhlu bir adamdı.
Hiçbir yazımı, "Bugün ne
yazdın, yarın ne çıkacak" diye
kontrole almazdı. Ben de aynı
prensibi uygulamışımdır
arkadaşlarıma. Onlara "Ne
yazdın, ne yazacaksın" diye
sormam. Onun bu davranışı
bana hem büyük bir özgürlük
hem de büyük bir sorumluluk
verirdi.
Atatürk devrimlerinin ülkemiz
için çok önemli, yararlı
olduğuna inanmışımdır hep.
Bunların amacı, Türk halkını
daha iyi yaşatmak, çağın
gerçeklerinin ve gereklerinin
daha iyi kavranmasım ve ona
göre davranılmasını
sağiamaktır. Ne yazık ki
kanımca bunların hepsi yıkıldı.
Ortada kala kala bir tek
Cumhuriyet gazetesi kaldı.
"Ana
ilkelerim,
daima
gerçekleri
öğrenmeye
çalışmak,
objektif
olmak ve
bunu halka
oidugu gibi
anlatmak
oldu. Tabii
Atatürk'e
baglı
kalmak".
(Fotograf:
ERDCKÎAN
KÖSEOGLU)
öyküsünü hatırlıyor musunuz?
Bu şekildeki ilk yazı 'Kubilay olayı' dolayı-
sıyla yayımlandı. Genç cumhuriyetin en heye-
canh döneminde, genç bir subayın yobazlar ta-
rafmdan şehit edilip kafasının sokaklarda gez-
dirilmesi bana fena halde dokunmuştu. Müt-
hiş bir tepki uyandı içimde. Ne yapabilirim de
Viyana'dan bir yazı yazabilirim; o yazıyı ya-
zarsam, basarlar mı basmazlar mı, yazı iyi olur
mu diye düşünmeye başladım.
Sonra oturdum babama hitaben bir mektup
yazdım. 'Sevgili babacığım' diye başladım,
ama içinde babamla ilgili hiçbir şey yoktu ya-
zının. Yalnızca Kubilay olayı vardı. Merakla
bekliyordum. Yazı çıksaydı çok sevinecektim.
Nitekim babam da anlamış durumu ve oğlum-
dan aldığım mektubu yayımhyorum diyerek
benim mektuptan alıntılar yaparak bir başya-
zı yayımlamış.
^^^^•fiu yazıda Menemen 'de bir Kubilay
anıtı yapılmasından söz etm'ıştiniz. Galiba bu
anıtın dikilmesi de o zamanlar 22 yaşında çok
genç bir gazeteci olan sizin girişiminiz veyaz-
dığınız mektup üzerine olmuş.
Bunun böyle olması tamamen bir rastlantı-
dır. Ben o zamanlar ülkemden çok uzakta, Vi-
yana'da bulunuyordum. Hiç şüphe yok ki be-
masını ve ona göre davranılmasını sağiamak-
tır. Ne yazık ki kanımca bunların hepsi yıkıl-
dı. Ortada kala kala bir tek Cumhuriyet gaze-
tesi kaldı.
•••M/M; efendim, Atatürk devrimlerine
bağlılık, yaşamımzın temel ilkelerinden biri ol-
duğu halde, bir kitabmızın başlığı "Ben Ata-
türkçü Değilim.."
"O bir tepki. Gerçek Atatürkçülüğün o ol-
madığını anlatmak istedim. Demek istedim ki,
eğer Atatürkçülük o ise ben Atatürkçü deği-
lim!'
\Evet, konu kitaptan açılmışken.. Sız
başyazarlığınızın yanı sıra "çok satan" bir ya-
zarsınız. Bu kitaplarınız arasında tercih yap-
mak gerekse, hangisini yeğlerdiniz?
"Doğrusu ben ilk kitabırm "Sokakta Gürül-
tü Var"ı çok severim. Tabii bu kişisel bir ter-
cih oluyor."
^^•^B Şimdi 'Dostum Mozart'a değinmek is-
tiyorum. Müzikle ilgili biryapıtın böylesine ilgi
görmesi sizi şaşırtmadı mı?
Çok şaşırttı ve çok da sevindirdi. Çünkü
ben Atatürk'ün ölümünden sonra evrensel mü-
ziğin gelişmesinin de çelmelendiğini görüyo-
rum. Kırk yıla yakın bir süredir evrensel mü-
ziğe karşı müthiş bir baskı var. O nedenle, ilk
baskı için bile, acaba satar mı diye düşünüyor-
dum. tlk baskı bir ay içinde bitince doğrusu
çok sevindim. Kitaptan fazla memnun değilim.
Çünkü daha iyi yazabüirdim. Bir de ne yazık
ki çok baskı yanhşlan oldu. Son baskılarda dü-
zeltmeye çalıştım. Kitabın bu kadar çok satma-
sı, bunca baskıya, bunca gericiliğe rağmen ev-
rensel müziğe, evrensel ahlaka, evrensel değer-
lere bağlı bir akımın var olmasını göstermesi
bakımından beni sevindirdi. Zaten bu gelişme
de engellenemez...
ISizin başyazarlık yaşamımz Atatürk
devrinden başlayıp günümüze uzanırken,
Cumhuriyet tarihimizin bütün dönemlerini de
kapsıyor. Bunlar içinde gazetenin en çok ka-
patıldığı ve sizin de hapis tehdidiyle karşılaş-
tığınız dönem hangisiydi?
1980 sonrası dönemi. Hapis tehlikesiyle de
yine bu dönemde karş] karşıya geldim. Yıllar
önce çıkmış kitaplarımdan birinde de yayım-
lanmış bir yazımı bir kez daha yayımladığım
için açılan davada üç ay hapis cezasına çarptı-
rıldım. O gunlerde altı aydan kısa süreli hapis
cezalannın temyizi yoktu. Daha doğrusu yal-
nız komutan temyiz edebüiyordu. Sayın komu-
tan Saltık da bu hakkını kullanmadı. Eğer da-
ha sonra Milli Savunma Bakanı bu hakkı kul-
lanmasaydı, ben hapse girecektim. Sonradan
bu hakkı kullandılar. Bunu da ben kendi gü-
cümle sağladım. Herhalde sayın yöneticiler,
yaşh bir adamın hapse girmesinde kendilerin-
ce sakınca görmüş olmahlar ki temyiz hakkı
sonunda kullanıldı.
••^•//Â: yazınızın çıkttğı elliyıl öncesi ya-
ni 1 Nisan 1936 ile 1 Nisan 1986 Türkiyesi'ni
karşılaştırabilir misiniz?
O zaman başımızda Atatürk vardı. Ben va-
tandaşlarımızın çoğunluğu gibi ona inanıyor-
dum, ona bağlı idim... Bir anımı anlatayım: Biz
Kurtuluş Savaşı'na başlamak üzere, Bursa'dan
Ankara'ya atlı arabayla gidiyorduk. Bizim ar-
kamızdan da bizden hemen sonra da Yunan
Bursa'ya girdi. Biz ise giderken, her şeye rağ-
men zafere gidiyoruz havası içindeydik. O za-
manki haleti ruhiyem buydu. Biz bu adamla
her şeyi yaparız, her zorlugu yeneriz şeklindey-
di. O zaman son derecede iyimserdim ülke
için.
• İ ^ ^ B r a bugün?
Bugün ne yazık ki çok üzücü bir durum-
dayız. Ülke açısından geçici olmasını temenni
ederim.
\Evet, son zamanlardaki bazı yazılan-
nızda olduğu gibi 1 Nisan 1986 günkü sunuş
yazınızda da bir karamsarlık görülüyor. Bu ka-
ramsarlık nereden kaynaklanıyor?
Belki de benim yapımdan geliyor. Elli yıl
bir insanın yaşamında önemli bir zamandır. Fa-
kat ülke için pek o kadar önemli değildir. Ben-
de, bir adım ileri gitmedik gibi bir duygu uya-
nıyorsa, zaman zaman bu belki de benim ace-
lecüiğimdendir. tnsan hayatta başladığı bir işin
geliştiğini, sonuca erdiğini görmek ister. Top-
lumun ne kadar mesafe aldığım görmek ister.
Belki de ondan kaynaklanıyordur.
HABERLERIN DEVAMI
SBKP tarilı oluyor; Gorbaçov genel sekreterlikten ayrıldı
Dış Haberier Servisi —SSCB
Komünist Partisi lağvediliyor.
Sovyetler Birliği Devlet Başka-
nı Mihail Gorbaçov, SBKP'nin
feshedilmesini istedi ve Komü-
nist Parti Genel Sekreterliği gö-
revinden istifa ettiğini açıkladı.
Aynca dün alınan iki kararla
SSCB Komünist Partisi'nin
mülkiyetinin yerel yönetim kon-
seylerine devredilmesi ve tüm
devlet organlanndaki Komünist
Parti hücrelerinin dağıtılması
kararlaştınldı. Bu arada Gorba-
çov, darbe girişimine karşı çık-
madığı gerekçesiyle SSCB Ba-
kanlar Kurulu'nu askıya alarak
yerine 4 kişilik bir komite görev-
lendirdi. Rusya Devlet Başkanı
Boris Yeltsin de SBKP ve KGB
arşivlerine el konulduğunu bil-
dirdi. 1917 de\Tİminden bu ya-
na yayımlanmakta olan Pravda
Gazetesi ilk kez dün çıkmadı.
Sovyetler Birliği'ndeki başa-
nsız darbe girişiminden sonra
yaşanan hızh gelişmeler dün de
sürdü. SSCB Başkanı Mihail
Gorbaçov, Komünist Parti Ge-
nel Sekreterliği'nden istifa etti-
ğini açıklayarak SBKP'nin fes-
hedilmesini önerdi, Gorbaçov,
dün akşam Sovyet televizyonun-
da yayımlanan açıklamasında
SBKP Merkez Komitesi'nin
darbe girişimine karşı çıkmadı-
ğı gibi, MK üyelerinden bazıla-
nnın da bu darbe girişimine biz-
zat katıldıklanna dikkat çekti.
KP'nin bu tutumunun mil-
yonlarca komünisti zor durum-
da bıraktığını belirten Gorba-
çov, istifa metninde bu konuda
şöyle dedi.
"Bu dunımda SBKP Merkez
Komitesi, zor ama onurlu bir
karar benimseyerek kendini lağ-
vetmelidir. Cumhuriyetlerdeki
komünist partUerinin ve yerel
parti örgütlerinin kaderi, kendi-
leri tarafından belirienmelidir.
SBKP Merkez Komitesi genel
sekreteri olarak işlevlerimi yeri-
ne getirmeyi sürdürmenin ola-
naklı olduğuna inanmıyor ve
bütün yetkilerimden vazgeçiyo-
rtım.
Demokratik eğilimli anayasal
meşruiyete ve toplumun yeni-
lenmesi bedefine bağlılıklannı
kornyan komünistierin bütün
ilerici güçlerle birlikte calışan
halkın yaran için yapılan radi-
kal demokratik dönuşümlerin
sürekliligine aktif olarak katıl-
ma yeteneğinde yeni temellere
dayalı bir partinin kurulmasın-
dan yana olduğuna inanıyo-
rum."
Mihail Gorbaçov'un yayımia-
dığı iki ayrı kararnamede ise
SBKP'nin mülkiyetinin yerel
yönetim konseylerine devredil-
mesi ve tüm devlet organlann-
daki Komünist Parti hücreleri-
nin dağıtılması öngörulüyor.
Mülkiyetin kamulaştınlması-
na ilişkin kararnamede
SBKP'nin mal varhğının nasıl
kullanılacağının, SSCB ve bir-
lik cumhuriyetlerinin mülkiyet
ve toplumsal örgütlerin faaliyet-
lerine ilişkin yasalar çerçevesin-
de kararlaştınlacağı belirtildi.
Öteki kararnamede SBKP hü-
kümetinin ordu, KGB, lçişleri
Bakanlığı birlikleri de dahil,
tüm devlet organlanndaki var-
lığına son verileceği kaydedili-
yor.
Mihail Gorbaçov'un aldığı
diğer bir karar da hükıimetle il-
gili. SSCB lideri, darbe girişimi-
ne karşı çıkmadığı gerekçesiyle
bakanlar kurulunu askıya aldı,
bu görevi geçici olarak yürüt-
mek üzere 4 kişilik komiteye bı-
raktı. Rusya Başbakam tvan Si-
layev'in başkanlık edeceği ko-
mitede, radikal ekonomist Gri-
gory Yavlinsky, Gorbaçov'un
danışmanı Arkady Volsky ve
Moskova Belediye Başkan Yar-
dımcısı Yuri Lujkov da bulunu-
yor.
Hoşgörü yok
Sovyetler Birliği'ndeki başa-
nsız darbede yaşamlanru yitiren
üç kişi için düzenlenen cenaze
töreninde konuşan Devlet Baş-
kanı Mihail Gorbaçov, "Darbe-
cilere hoşgörü yok" dedi. Gor-
baçov, darbecilere karşı direnir-
ken ölen üç Rus gencini "SSCB
kabramam" ilan ederek üç ki-
şinin anısı önünde saygıyla eğil-
diğini söyledi.
Yayımlanmadı
SSCB'de 1917 Ekim Devri-
mi'nden bu yana Pravda gaze-
tesi ilk kez dün yayımlanmadı.
Rusya Federasyonu lideri Bo-
ris Yeltsin, önceki gun Devlet
Başkanı Mihail Gorbacov'u de-
virmek amacıyla düzenlenen
darbecilerin açıklamalarına yer
veren Pravda ve beş gazetenin
yayımını yasaklamıştı. Yeltsin,
bu gazeteleri darbeyi fiilen des-
teklemekle suçluyor.
Adı "gerçek" anlamına gelen
Pravda gazetesi personeli, dar-
benin başarısızlığa uğramasın-
dan sonra gazetenin "KP Mer-
kez Komitesi Organı" olmak
yerine "KP'nin genel siyaset
gazetesi" şekline dönüşturülme-
sini kararlaştırmıştı.
Gazete çalışanları yayımla-
dıkları bir açıklamada eğer ba-
şında karşı çıksalardı darbecile-
rin yönetimi ele geçirmesinin en-
gellenebileceğini bildirmişlerdi.
Açıklamada gazetenin yazı işleri
müdürünün görevden alınacağı
vaadinde bulunulmuştu.
Pravda gazetesinin çalışanları
Gorbaçov ve Yeltsin'e önceki
gün yasaklamanın kaldınlması
için birer mektup gönderdiler.
Yazı İşleri Müdür Yardımcı-
sı Alexander Malinkin ise gaze-
tenin darbecilerin açıklamaları-
nı yayımlamasım savundu. Ga-
zetede darbecilerin açıklamala-
n dışuıda onlan desteldeyen hiç-
bir yaaya yer verilmediğini kay-
deden Malinkin, "Bu, basuıın
görevidir. Halkın ne olup bitti-
ğini bilmeye ihtiyacı var" dedi.
Alexander Malinkin, gazete-
ye bundan sonra ne olacağı ya
da ne zaman yayımlanacağını
bihnediğini sözlerine ekledi.
İdamlıklar listesi
Reuter'in haberine göre dün
yapılan cenaze töreninde Mihail
Gorbaçov'dan sonra konuşan
Rusya Federasyonu Devlet Baş-
kanı Boris Yeltsin, darbecilerin
12 kişilik idamlıklar listesi ha-
zırladıklarını açıkladı. Yeltsin,
bu konuda kamuoyuna yaptığı
ilk açıklamada şöyle dedi:
"Darbecilerin resmi listesinde
12 kurban vardı. Bn insanlar 19
ağustos akşamı (darbenin ilk
günü) ilk öldüriilecek olanlar-
dı." Yeltsin listede kimlerin ad-
ları bulunduğu konusunda bil-
gi vermedi.
KP'nin faaliyetleri
yasaklandı
SSCB'de darbe girişimini dü-
zenleyen güçler arasında bulu-
nan Komünist Parti'nin faali-
yetleri, birliği oluşturan cumhu-
riyetlerde yasaklanmaya devam
ediyor. AA'nın haberine göre
bağımsızlık yanlısı cumhuriyet-
lerden Moldavya'da da parla-
mento, topraklannda Komünist
Parti'nin faaliyetlerini yasakla-
dı ve tüm mallannı millileştirdi.
Romanya haber ajansı Rom-
press'in Moldavya Ajansı Mol-
dovapress'e dayanarak bildirdi-
ğine göre ayrılikçı Gagavuz ve
Dinyester bölgelerinin birçok
yöneticisi de darbe yanhsı ol-
duklan gerekçesiyle tutuklandı.
Darbeyi desteldeyen diğer yetki-
lilerin de belirlenmesi için soruş-
turma açıldı.
SSCB Komünist Partisi ise ül-
ke çapında "bir komünist avı"
başladığını ileri sürerek bu du-
rumu protesto etti. BBC'nin ha-
berine göre KP dün sabah ya-
yımladığı bildiride birçok yerde
KP binalarına saldırılar düzen-
lendiğini ve partinin haksız suç-
Iamalara hedef olduğunu belirt-
ti. Bildiride, ülkede hızla yayıl-
makta olan "anti komünist lis-
tenin körüklenmesine son veril-
mesi" istendi.
İmzaya açıldı
Gorbaçov'un önerisinin
SBKP Merkez Komitesi'nde gö-
rüşülmesi beklenirken, fesihle il-
gili metnin imzaya açıldığı bil-
diriliyor. SBKP'nin önde gelen
isimlerinden Andrei Gracev, ln-
giliz televizyonu 4. kanala yap-
tığı açıklamada, "Merkez komi-
tede, partinin kendi kendini fes-
hetmesi gerektiği yolunda bir
karar alması gerekdgini bildiren
bir melne 7 ya da 8 kişi imza
attık" dedi.
'KP sahneden çekilmeli'
Mihail Gorbaçov'un eski
ekonomi danışmanı Stanislav
Şatalin, Komünist Parti'nin in-
sanlığa ancak felaket getirebil-
miş olduğunu açıkça itiraf ede-
rek siyaset sahnesinden çekil-
mekle siyasi misyonunu en iyi
biçimde yerine getirmiş olacağı-
nı belirtti.
Besmertnih darbeye
kanşmış
Önceki gün görevinden istifa
ettiğini açıklayan Dışişleri Baka-
nı Alexander Besmertnih'in ise
aslında Gorbaçov tarafından
kovulduğu bildirildi. Gorbaçov
gazetecilere yaptığı açıklamada,
"Onu darbeye bulaşmış gördü-
ğüm için görevden aldım" de-
di.
AFP'nin haberine göre İngi-
liz Liberal Demokrat Parti yet-
kilisi David Steel, Besmertnih'-
in dünyadaki Sovyet elçilikleri-
ne, bulunduklan ülkelerde cun-
tanın politikalarını açıklamala-
n için talimat gönderihnesini is-
tediğini söyledi.
Başbakan Pavlov
tutuklandı
SSCB Başbakam Valentin
Pavlov, darbeye yardımcı oldu-
ğu gerekçesiyle tutuklandı.
Şevardnadze korkuyor
Dışişleri eski Bakanı Şevard-
nadze, dün düzenlediği basın
toplantısında darbeden bir ölçü-
de Gorbaçov'u sorumlu tuttu.
Şevardnadze, çevresine yanhş
kişileri toplamak ve kilit nokta-
lara muhafazakârlan atamakta
Başkan Gorbaçov'un da dolayh,
olarak sorumlu olduğunu iddia
etti. Eski bakan, darbe girişi-
minden sonra, halkın kapıldığı
heyecan dalgasının kendisini
kaygılandırdığım ve ülkede ye-
ni bir darbe tehlikesinin hâlâ tü-
müyle aşılmadığını söyledi.
Batının görüşti
SSCB liderinin SBKP Genel
Sekreterliği'nden istifasına iliş-
kin ilk tepki Federal Almanya-
dan geldi, Alman hükümet söz-
cüsü Dieter Vogel, Gorbi'nin is-
tifa etmesinin Alman hükümeti
ile SSCB Başkanhğı arasındaki
siyasi ilişkileri etkilemeyeceğini
söyledi. ABD'nin bu istifayı
önemli bir adım olarak niteledi-
ği bildirildi.