22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 AĞUSTOS 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 SANAT Sanata enıek verenlere plaket • Kültür Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi Derneği'nce dün düzenlenen bir törenle sanata emeği geçmiş altı sanatçıya şükran plaketi verildi. Dolmabahçe Sarayı Hareket Köşkü Bahçesi'nde verilen yemek öncesi düzenlenen törende Füreya Koral, Ali Avni Çelebi ve Zühtü Müridoğlu'na plaketleri Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen; Cafer Bater, Rahmi Aytemiz ve Sabri Berkel'e de Prof. Dr. Ismail TunaJı tarafından verildi. (Fotoğraf: lbrahim Günel) MÛZİK Duru-Kaloyannis konserseri • Kiiltür Servisi — Türk pop müziğinin ünlü sesi Nükhet Duru ve çağdaş Yunan müziğinin usta ismi, Theodorakis şarkılannın yorumcusu Antonis Kaloyannis 27 ağustos salı gecesi lstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser verecekler. Ege Seramik'in katkılan ile Ege Kültür Vakfı'nın bir hizmeti olarak düzenlenen konserler "Ege Şarkıları Kucaklaşıyor Kalimerhaba" adı altında gerçekleşecek. Duru ve Kaloyannis'in tstanbul'da verecekleri konser saat 21.00'de başlayacak. SİNEMA Mitolojik aşk öyküsü • Kültür Servisi — Kürt destanı, "Siyabend û Xece" filme çekiliyor. Kürt tarihinde mitolojik aşk Öykülerinden birisi olan "Siyabend û Xece"de iki Kürt gencinin aşkı anlatılıyor. Hüseyin Erdem'in aynı adlı yapıtından uyarlanan "Siyabendû Xece"nin senaryosu da Erdem'e ait. Filmin yönetmeni ise Şahin Gök. Yönetmen, son olarak "Eskici Oğullan" adlı fılmi ve TV dizisi "Ay Sarının SaçlarT'nı çekmişti. Halen Van yakınlarındaki Süphan Dağı'nda çekim hazırlıkları sürdürulen fîlmde başhca rolleri Tank Akan, Mine Çayıroğlu, Menderes Samancılar, Yaman Okay, Meral Çetinkaya, Murat Soydan, Şehnaz Dilan ve Hülya Erçel paylaşıyor. Xece rolunü oynayacak Mine Çayıroğlu, daha önce TV'de gösterilen "Çalıkuşu" dizisindeki rolü ile dikkatleri çekmişti. Çekimleri yaklaşık 35 gün sürecek olan filmin yapımcılığVını Senar Film yapıyor. Daha önce yönetmenliğini Yusuf Kurçenli'nin yaptığı "Karartma Geceleri"nin de yapımcılığını yapan Senar Film, Siyabend û Xece projesi için yaklaşık 1 milyar harcıyor. Alman TV kuruluşu VDR'nin yanı sıra birçok uluslararası kuruluş da bu projeye destek veriyor. Ünlü Yunan sanatçı Mikis Theodorakis de filmin müziğini üstlenerek projeye katkıda bulunuyor. SÖYLEŞİ Orhan Pamukia Gebze'de • Kültür Servisi — Gebze Belediyesi'nin düzenlediği edebiyat etkinliklehnin dördüncusü Gebze Eskihisar'da Osman Hamdi Bey'in Evi ve Müze Bahçesi'nde gerçekleşecek. 31 ağustos cumartesi gunu yer alacak etkinliğin konuğu yazar Orhan Pamuk olacak. Orhan Pamuk'la yapılacak söyleşi yazann "Sessiz Ev" adlı romanının gectiği yerde, Gebze'nın deniz kıyısmdaki köyü Eskihisar'da Osman Hamdi Bey'in Evi ve Müzesi'nin bahçesinde saat 18.00'de başlayacak. Hava koşullan uygun olmazsa söyleşi aynı yapının kapalı melcânı olan Resim Atölyesi'nde düzenlenecek. Orhan Pamuk söyleşisini Akgün Akova yönetecek. BAKIRKÖY BELEDİYESİ 2. KİTAP CÜNLERİNDE İMZA ve SÖYLEŞİ 24 Ağustos Cumartesi Saat. 17.00-20.00 Hasan Hüseyin YALVAÇ - ömer NİDA Güngör CENCAY - Gülseren ENCİN 28 Ağustos Çarşamba Saat 17 00-20.00 AtaOl BEHRAMOĞLU Ayşe KİLİMCİ - Muzaffer ÖZDEMİR Organizasyon: Bakırkoy Beledıyesı Eğıtım, Kültür ve Sosyal İşler Md ARDA Yayın-Dağıtım Yer: Özgürlük Meydanı-BakırköY İ 87yaşındakiAli Avni Çelebiyıl sonunda birsergiye hazırlanıyor Resimle geçen yetmiş yıl Ressam Ali Avni Çelebi, Resim ve Heykel Müzeleri Derneği'nin sanata uzun yıllar emeği geçenlere verdiği plaketini aldı. Evinin küçük odasında çahşan Çelebi, "Şöyle geniş bir atölyede çahşmayı çok isterdim" diyor. AHU ANTMEN 87 yaşında, Selamiçeşme'deki evinde, geride bıraktıklarını düşünerek ve tabii resim yaparak yaşıyor ressam Ali Avni Çelebi. 1918 yılında, tam 14 yaşınday- ken Sanayi-i Nefise'de resim çalışmaya başlayan ve bugün hâlâ evinin küçücük bir odasında resimler yapan Çelebi'nin düşunecek çok şeyi olmalı gerçekten de. Resimle geçirdiği 70'i aşkın yıh ken- disi de biraz hayretle karşılıyor: "Geri- ye bakınca o kadar zaman nasıl geçti di- ye düşünüp duruyorum." 192O*de, 16 yaşına geldiğinde ilk kez canlı modelden resim yapmaya başlayan Ali Avni Çelebi, geçmiş yıllan ana hat- lanyla hatırlıyor daha çok. Ona yönelt- tiğimiz sorular birer "anımsatma" olu- yor sanki. Ama hiç unutamadığı, belle- ğinde izleri sanki dün yaşanmışçasına ta- ze Almanya yıllan var. Almanya'da ge- nelde parasızlık içinde geçirdiği günler, buna rağmen yılmadan yaptığı resimler, Münih'teki hocası Hans Hoffman. Almanya'da devlet bursuyla okurken parasının "hemen tükendigini" anlatı- yor. "Resim lüks bir sanat" diyor bir- kaç kez. "Ziraat öğrencfleri bir kitap aiıriardı, paralanyla idare ederierdi. Be- nim gibi resim öğrencileriain parası ye- tişmezdi. Boya para, fırça para, kâğıtla çahşmıyoruz ki sonra. Üzerinde çalıştı- ğımız, üzerimizdeki kumaş gibi pahalı... Bir ekmek yer, yine resim yapardım." Önce Münih, sonra bir süre de Ber- lin sanat akademilerine devam eden Ali Avni Çelebi, Hans Hoffman'ı çok ovü- yor, "Bana çok faydası dokundu" di- yor. Hoffman ile dostluğunu anlatıyor: "Hoffman'ın atöJyesinde herkes benden BEYNELMİLEL LİSAN— Ali Avni Çeiebı, resim sanatını "beynelmüel bir lisan", büyüktü. 40 yaşlannda, Fransa'dan, tn- olarak görüyor. Çelebi, "Resim bitmiyor, tükenen bizleriz" diyor. giltere'den, halya'dan, Amerika'dan, dünyanın her yerinden gelen insanlar vardı. Hepsi de ressamdı. Almanya'da param bittiği zaman, Hoffman'a artık ders ücretini ödeyemez duruma gelmiş- tim. Ama o benim azimle calıştığımı gö- rüyor ve hiç para istemiyordu. Karşılı- gında ben de yeni gelen öğrencilere kı- lavuzluk ederdim." Ali Avni Çelebi resmi, bir "anlatım" olarak tanımlıyor: "Resim muzik gibi lisan gibi. Herkesin anlayabilecegi bir li- san. Ama mahalli bir lisan degil. Bey- nelmüel. " Bu "beynelmiler' lisana yeterince önem verilmemesi Çelebi'yi çok rahat- sız ediyor. Bugünlerde sporculara veri- len olağanüstü desteği yadırgadığını, uzüldüğünu söylüyor. Çelebi'ye göre herkes sporcu, ama sanatçı yetiştirmek çok zor: "Canlı olan bütün mahluklar spor ya- pabilir. Kendi nispetinde, kendi cusse- since. Kuş uçuyor. Sen de sallasana kol- lannı... tşte spor. Ben de spor yapıyo- nım. Hareket eden her mahluk spor >a- pıyordur. Batı'da spora önem veriyor- lar, ama sanata da buyuk önem veriyor- lar. Her yıl iki öğrenci İspanya'va, iki ögrenci İtalva'ya, Amerika'ya, Alman- ya'ya yollansa, 10-20 oğrencinin zaran ne olacak ki?" Evinin o küçük odasında, hiç yorul- madan bu yıl sonunda açılması planla- nan bir sergiye resim yetiştirmeye çalı- şıyor. Biraz uzgun. Odası küçücük. Bir tek pencereden ışık geliyor, resimlere yansıyor, Çelebi'nin çahşmasını zorlaş- tınyor. Odanın küçük banyosunu depo yapmış, bazı resimler orada duruyor. "Çok isterdim şöyle geniş bir atölyede çalısmayı" diyor. Uzun uzun bakıyor re- simlerüıe, sonra konuşuyor: "Resim bit- miyor, tükenen bizleriz." Müzjsyen dostlan, Dr. Herman Miskçiyan'ı anlattılar Müzik dünyasından tıp dünyasınaEVİN ÎLYASOĞLU Muzik dunyamız önceki haf- ta çok yönlu bir dostunu yitir- di. Dr. Herman Miskçiyan. Al- tı yaşında Hazarosyan ile piya- noya başlamış, uzun yıllar Ce- mal Reşid Rey'in öğrencisi ol- muş. Ve müzik dalında kendi kendini yetiştirerek 1952 yılın- da Londra'da Queen Elizabeth Yarışması'na kadar uzanmış; ilk 24 kişiye girmiş, burs kazan- mış, ancak babasının hastalığı nedeniyle Istanbul'a dönüp tıp eğitımini surdürmeyi yeğ tut- muş. SSCB'dekı turneleri, Or- tadoğu ulkelerinde ve Avrupa'- nın çeşitli sanat merkezlerinde- ki konser ve resitalleri yanı sıra lstanbul Devlet Senfoni Orkest- rası'yla verdiği konserler 1984'e kadar surmüş. Son konserinde Gürer Aykal ile Çaykovski'nin birinci piyano konçertosunu çalmış. Müzik dünyası kadar tıp dün- yası da Herman Miskçiyan'ın kaybını yaşamakta. 1959'da tıp fakültesini bitirip 1963'te çocuk hastalıklan mütehassısı olduk- tan sonra kendini özürlü çocuk- lann eğitimine adamış. 1977'de Spastik Çocuklar Eğitim ve Re- habilitasyon Merkezi'nin kurul- masına önculuk etmiş, 1983'ten bu yana özürlü çocukların spo- ru İconusunda tıbbi kontrol üs- tune incelemeler yapmış. Prof. Hıfzı Özcan şöyle an- latıyor Miskçiyan'ı: "Herman'- ın özürlü çocuklar konusunda çok derin bilgisi vardı. Ulusla- rarası kongreler ve seminerler duzenlerdi. Çok iyi bir organi- zatör olduğu kadar bu toplan- tılarda genel külturii ve müzik bilgisi ile bizlere ışık tutardı. Ça- lışma ortamında dostluk ve iş- birligi yaratırdı. Özürlü çocuk- lara öğretmen, fizyoterapist ve beslenme uzmanlan yetiştirme- ye çaba gösteriyordu. Türkiye Ozürlüler Spor Federasyonu da- nışmanı idi." Ve Herman Miskçiyan'ın müzik dünyasındaki dostlannı dinledik. ldil Biret: Kimsenin anlama- dığı bir deha idi Herman. Eşim- le birlikte çok uzun konuşup an- laştığımız bir insandı. Cemal Reşid Rey'in geleneğini müzik- te sürdürmüştü. Hangi konuyu açsan derinlemesine bilirdi ve doğru bilirdi. Son derece parlak bir piyanistlik kariyeri yapabi- Urdi. Profesyonele yaklaşmış bir tekniği vardı. Tabii bir sonori- te ve güzel bir ses vardı tuşesin- de. Içgüdusel bir Chopin anla- yışına sahiptı. Aynca müthiş bir analiz yeteneği. Herhangi bir ic- raatın zayıf noktasmı hemen bulur ve izah ederdi. Komple bir Rönesans adamı. Kendini neye konsantre etse başarmıştı. Ayşegül Sanca: Birlikte 4 pi- yanolu Bach çalmıştık. Titiz, tam bir tstanbul beyefendisi, başka türlü bir insandı. Doğal bir anlatımı vardı. İyi de bir pi- yano tekniği. Aylarca görüşme- sek dahi başka türlü bir sıcak dostluğu hissederdiniz. Ynsuf Güler Aksöz: Otuz üç yıllık dostumdu. Evlerde, yalı- larda müzik akşamları yapıldı- ğı zamandan beri. Bana eşlik ederdi, çok iyi bir oda müzikçi- siydi. lç dünyası ne kadar zen- gindi! Beş parmağında yirmi marifet. tnsancıl, sevecen, gü- leç. Mete Uğur: 1958'den beri ta- nınm Herman'ı. Celal Esat Ar- seven'in evinde ayda bir akade- mik toplantılar olurdu. Istan- bul'un en popüler sanatçüan bir araya gelirdi. Köhne bir piyano- dan harika sesler çıkaran Her- man'ın müziğini dinlerdik. ls- tanbul ne güzehniş o günler. Herman'm evindeki müzik top- lantılannda bahçe duvanna otu- rup insanlar müzik dinlerdi. İdU Biret Cemal Reşid Rey'in geleneğini sürdürmüştü. lçgüdüsel bir Chopin anlayışına sahipti. I Sanca Tam bir îstanbul beyefendisiydi. Birlikte 4 piyanolu Bach çalmıştık. Mete Lgur Köhne bir piyanodan harika sesler çıkaran Herman'ın müziğini dinlerdik. lstanbul ne güzelmiş o günler. Sayat Zaman Her konserde Chopin'in müziğini duymak isterdi. Chopin'in cümleleri onun için yaşam kaynağı idi. Herman, Cemal Reşid Rey ile pek çok konser verdi. Hatta radyoda ilk kez Gershwin'in Rhapsody in Blue'sunu Herman seslendirmişti. Boş zamanlannı de^erlendirmekte ustaydı. Gob- len tabloları, eşyaları, triko iş- leri, yemekleri, on sekiz çeşit pi- lavı ve orkide seralarıyla. Çok renklı bir dostumuzdu. Herman Miskçiyan'ın orkide- leri dillere destan. tlk kez kül- türle orkide yetiştirmiş, Fransız- ları şaşırtarak. Uluslararası ya- rışmalara girmiş, madaJyalar kazanmış. Son zamanlarda öğrencisi olan Sayat Zaman şöyle diyor: özelükle solo piyano eserlerinin icrasında en çok aradığı şey pi- yanodan çıkan tınımn, ses ren- ginin değişmesiydi. Orkidelerin- de de aynı renk değişikliğini an- yordu. Yeni renkler, yeni biçim- ler eldeediyordu... Her konser- de Chopin'in müziğini duymak isterdi. Chopin'in cümleleri onun için adeta bir yaşam kay- nağı idi. Ve apartmanda üst katında oturan ressam Güngör Tamer de Miskçiyan'ı anlatıyor: Şim- di sonsuz ve sessiz bir isyan du- yuyorum. lcimde acı, dostluk ve saygı var. Herman artık yok. Biliyorum. Ama yine de sık sık konuşuyorum onunla. Bazen bilimden, bazen sanattan, ye- mekten, içmekten, çiçekten, bö- cekten. Bazı sabahlar Chopin çalıyor. Yukarıdan çiziyorum, bozuyorum, o çalmaya devam ediyor, tekrar çiziyorum. Son- ra bir yerde uzlaşıyoruz: Bütün sanat dallannın ana öğesi mü- zik değil mi? Yıllarca aynı giriş kapısını, aynı merdivenleri kul- lanmanın, çoğu zaman yakın es- tetik anlayışlarda birleşmenin getirdikleri bunlar. Onun ani ölümüyle tüm dostlan bir me- deniyet neferini kaybetti. "5EKLİYORUM" Opera Bale'de kemer sıkma SEVtNÇ ERATALAY A- HÜZÛN GELDİ S«I B H*ım Ey Bma S E'*ta«Y BEKLİYORUM B- AKŞAM ERKEN İNER MAPUSHANEYE Söl TÜRKULER EZGİSİ B«M S ErfflMf GÖRÜŞÇÜ ANALAR S«z InanO A M BİLİNENİ BİLMEZ MİSİN Söı M lınjn EfOor B*st« S Efflatey KİMLİĞI BİÜNMEYENLER SEVOA IŞIKLARI Sör v «^«' E**oç B M N S Eraiaıay ANAOOLU BINTUNUTMA B M S Eraulay TARLA GIZLARI OÜNYA MUZİK URETİM I « Ç 6 »<* NO 6634 U"«c«n"l«l T» 52' 96 83 GÜNEY PLAK VE KASETÇİLİK I M Ç 5 Bto«- No SX7 W)kMMr>-<*< T* S27 2«« 5ST7K F*j 527 26 «8 Yureğınm butun sıcaklığnı tum ınsanlarla paylaşan. dıalarıyia ınsan yaşamn'n doğanm guzellıklenrı kareleştıren örnek ınsan sevgılı İSA ÇELİK'e mızrabmı tnsan duygulartna adayan değerlı hocamız ARİFSAĞa dost kardeş A S M personelıne guzel msan yönetmen AHMET KOÇ a dostumuz degerlı personelımız super vızor KEMAL KAYA ya en ıçten teşekku edenm Başanlarının devarmnı dılerım AYŞE SAY1N ANKARA — Orhun Yazıtla- n'nı, TBMM bahçesine dikip, Orta Asya'yı, Ankara'da kura- cağı Atlas müzeye taşunaya ha- zırlanan Kültür Bakanı Gokhan Maraş, Devlet Opera ve Bale- si'nde "kemer sıkma poUtikaa" uyguluyor. Bakan Maraş, bu uygulamaya, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin "Yunus Emre Sevgi Yıh" nedeniyle çe- şitli Avrupa kentlerinde vereceği konserleri iptal ederek başladı. Yayınladığı genelgeyle, sanatçı- lara ve bakanlık üst düzey bu- rokratlara "basına demeç vermeyi" yasaklayan Maraş, yurtdışından "teknik görgıi- bilgi artırmak" amacıyla davet alan sanatçılara da "vize" ver- miyor. Ankara Devlet Operası, 3-14 eylul tarihleri arasında Ahmet Adnan Saygun'un unlu "Yunus Emre" Oratoryosu'nu seslen- dirmek üzere, Vatikan, Paris, Frankfurt, Strasbourg, Stutt- gart vc BOBB turnesine çıkaeait- tı. Opera sanatçdan, sadece Va- tikan'da 5-6 eylül tarihlerinde konser vermek üzere izin alabil- diler. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, yayınlanan one suren Maraş, "Maalesef be- nim aldıgım bilgiye göre boş sa- lonlara oynayacaklar. Masraf- lan da bir hayli yüklu para tu- tuyor, tstanbul Senfoni ayn, CSO ayn, Ankara Operası ayn Kültür Bakanı Gökhan Maraş, Devlet Opera ve Balesi'nde kemer sıkma politikası uyguluyor. Bakan Maraş, bu uygulamaya Yunus Emre Yüı dolayısıyla çeşitli Avrupa kentlerinde verüeçek konserleri iptal ederek başladı. Yayımladığı genelgeyle sanatçılara ve bakanlık üst düzey bürokratlara, basına demeç vermeyi yasaklayan Maraş, yurtdışından teknik bilgi,görgü arttırmak amacıyla davet alan sanatçılara da 'vize' vermiyor. genelge nedeniyle, turnenin ip- taline ilişkin yorum yapmaktan kaçınırken, Maraş, turneyi "tu- ristik gezi" diye niteledi. Turne düzenlenecek ülkeler- ddu buyukelçilcrle görtiştügunü programlar düzenlemiş, bunla- rın kadrosu en az 200 kişilik. Bunlann oradaki masrafım dev- let karşılayamaz" diye konuştu. Her sanatçının sadece gidiş bi- letinin 1 milyon lira tuttuğunu kaydeden Maraş, "Zamanla- may\ iyi vapmamışlar, bir yer- de turistik gezi diye düşünmüş- ler, sadece onu iptal etmedim, Finlandiya'da Yunus Emre Şiir Gecesi düzenlemişler, onu da ip- tal ettim" dedi. Maraş'ın "tasarrur' politika- sından yurtdışından davet ya da burs alan sanatçılar da payını aldı. Maraş, bu durumda olan 15'e yakın sanatçı bulunduğunu ve sadece iki kişiye izin verdiği- ni açıkladı. Sanatçılann, yurtdışında çe- şitli tiyatro, opera ve bale ku- rumlan ya da müzik okullann- ian gelen davetler uzerine yap- tıkları eğitimleri de "turistik gezi" diye tanımlayan Maraş, "Bana hangi okulda, hangi fa- kültede, hangi sanat kurumun- da kurs ya da egitim görecekler, bildirsinler" goruşüne yer ver- di. Opera, bale ve tiyatroda "maalesef yıllardır kötü bir alış- kanlık meydana geldiğini" sa- vunan Maraş, "Adam valizini almış gitmiş. Orada çağıran ens- titu, okul yok" diye konuştu. Kızıhrmak'a yasak • Kültür Servisi — Kartal Hasan Âli Yücel Kültür Merkezi'nde Kızılırmak'm bugün vereceği konser îstanbul Valiliği'nce yasaklandı. Kızılırmak'ın yaptığı açıklama şöyle: "lstanbul Valiliği'nin bu uygulaması olağanüstü halin ülke çapında uygulandığmı gösteriyor. Kültür ve sanatı yasaklayan, emeğin ve demokrasinin gücünu kırabileceğini sananlar, tarihin karanlıklarında yerlerini alrruşlardır ve alacaklardır. Bu uygulamayı kınıyor ve yasakçıları uyarıyonız. Engellemeler devam ederse protestomuzu yükselteceğizP 'Çocuk Köyleri' projesi • Knltür Servisi — Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Bolluca Çocuk Köyü Aile Evleri'ne katkı sağlamak amacıyla Lufthansa Havayoliarı'nın işbirliğinde bir dayamşma gecesi düzenlendi. Gece kapsamında dünyaca ünlü Stan Glakovv Band Lady Singers topluluğu bir konser verecek. Vakıf korunmaya muhtaç çocuklar için çağdaş bir çözüm şekli olarak çocuk köyleri tasansını tanıtmayı amaçhyor. "Bdlluca Çocuk Köyü" yaranna düzenlenen gece 28 ağustos çarşamba gecesi saat 20.00'de Divan- Kuruçeşme Tesisleri'nde başlayacak. Londra'da fotograf sergisi • Kültur Servisi — Ingiliz Kültür Heyeti'nin düzenlemiş olduğu, Türkiye konulu fotoğraf yanşmasında, renkli baskı birincisi olarak Ingiltere gezisine hak kazanan IFSAK üyesi Fanık Akbaş, yapacağı gezi sırasmda, Londra'da 5-15 eylül tarihleri arasında, Anadolu başlıkh fotoğraf sergisi açacak ve dia gösterileri yapacak. Neruda'nın mezarı • Kültür Servisi — Pablo Neruda'nın Santiago'daki _^ mezarı şairin doğum yeri-^r olan Isla Negra'ya taşmacak. Başkent Santiago'nun 120 km baüsında yer alan Isla Negra'da, Neruda'nın müzeye dönüştürulen evinde bundan böyle mezannın da yer alacağı bildirildi. 'Gemicilik Deyimleri' • Kültür Servisi — Türkiye Denizcilik Işletmeleri'nin yayını 'Denizin Sesi' adlı derginin ağustos ayı sayısı yayımlandı. Dergide Ramazan Bakkal'ın "Tuna- Main Nikâhına Bir Yıl Kala" başlıkh, nehirleri konu edinen yazısı, Ersin Kalkan'ın 'Haliç Tersanesi' ve llhan Akbulut'un "lbrahim Paşa Sarayı ve Türk ve İslam Eserleri Müzesi"ni tanıtıcı yazılan okunabılir. Aynca denizciliğe merak duyanlar için 'Gemicilik Deyimleri" bu sayıda da surüyor. luğtepe'nin şiir kitabı • BURSA (Cumhuriyet Bürosu) — Şair Süha Tüğtepe'nin 1989-1990 Yunus Nadi ödüllerinden yayımlanmarruş şiir dalında mansiyon ödülünü alan, Düşler ve Seyrek Zamanlar adlı şiir kitabı yayımlandı. Piya Yayınları'ndan çıkan 'Düşler ve Seyrek Zamanlar'ın kapağı Ali Tekin Cam tarafından hazırlandı. Şair Süha Tbğtepe, 1956 yılında Cide"de doğdu. Şiirleri, Yarm, Varlık, Düşün, Broy ve Şiiratı gibi dergilerde yayımlandı. Tüğtepe'nin ilk yapıtı 'Yüzler ve Zarflar' 1985 yıhnda Akademi Kitapevi şiir jürisi tarafından mansiyona değer görüldü. 'Yüzler ve Zarflar' Broy Yayınlan'nın ilk yapıtlar dizisinde yayımlandı. Tüğtepe'nin Yunus Nadi Mansiyon Ödülü kazanan kitabında 200 şiir yer alıyor. Erdal Atabek l^lova'da • Kültür Servisi — Yalova Sanat Tiyatrosu Derneği'nin (YASAD) düzenlediği 'Gençlik Günleri' etkinlikleri sürüyor. Etkinlikler kapsamında bugün Erdal Atabek bir söyleşi yapacak. Erdal Atabek'in söyleşisi saat 17.00'de başlayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle