Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 22 AĞUSTOS 1991
Onda da öncü oldu
HIFZI VELDET VELIDEDEOĞLU
Nadir Nadi'nin kaybı karşısında ne
diyeceğimi, ne yazacağımı
bilemiyorum. O, başyazarı, ben yazarı
olarak Cumhuriyet aılesinin en yaşlı
iki uyesiydik. Jkimiz de Kuvayı Milliye
doneminden bugünlere gelmiştik. Onu
1922-23 Ankarası'nda tanıdım. O 14
yaşında bir lise öğrencisi, ben ise 18
yajında lise mezunuydum. Babası
Yunus Nadi'nin çıkardığı Yeni Gün
gazetesinde muhabirlik yapıyordu.
Sonra olgunluk çağında onunla dost
olduk. Bu dostluk hiç gölgelenmeden
günumuze kadar surdü.
Yaşamlanmızın uzun maratonunda ben
dort adım önde koşuyordum, sonunda
bir atılım yaparak beni geçti, onda da
baş ve öncu oldu. Butün bir ömürboyu
düşün yaşamında beraberlik içinde
yaşamış olduğum insanın bırakıp
gitmesi, sanki içimden bir parçanın
kopup aynlması gibi oldu. Gazetesini,
Ataturk'un ve babasının koymuş
olduğu ilkelerden hiç ayırmadı, butün
maddi ve manevi guçlüklere karşın o
doğrultudan şaşmadı. Türkiye'nin
uygar dünyada ancak laiklik ilkesiyle
saygın bir yer alacağına yurekten
inanmıştı. Demokrasi ve çağdaş düşun
doğrultusunda ozgürluğu gazetesınm
şaşmaz ılkesı olarak kabul etmişti. Bu
yoldaki yoldaşım, gerçek Ataturkçuluk
konusunda fikirdaşım, yarım yüzyıllık
dostum, sevgili Nadır Nadi;
sahipleriyle, yazarlan ve butun
çalışanlan ile Cumhuriyet ailesinin
butun uyelen babanın kurduğu senin
şimdiye kadar surdurduğun gazetemızı
bundan sonra da aynı doğrultuda
yaşatacaktır.
Rahat uyu, aziz dostum ve arkadaşım.
Nadir Nadi'siz kaldık
MÜCAP OFLUOĞLU
Bana 'YADİGÂR, derdi.
1969 ekiminde yitirdiğimiz, kardeşi
Doğan Nadi'nin yakın arkadaşıydım.
Çağdaş Türk Tiyatrosu'nun kurucusu
öğretmenimiz Muhsin Ertuğrul'u
1979'da yitirdiğimiz gün duyduğum
acıyı duyuyorum yureğimde.
Nadir Bey'le Muhsin Bey ne kadar
severlerdi birbirlerini. tki cumhuriyetçi,
çağdaş iki aydın. Çevrelerine ışık
vermişler, önculuk etmişler, işlerinde
doruğa ermişler, dostlukla sevgi
dağıtmışlar.
Dun, sevgili Ilhan Selçuk bana,
'Yadigâr, sen de ortada kaldın' dedi.
Evet doğru. En acısı, Cumhuriyet
gazetesi ve hepimiz Nadir Nadi'siz
kaldık.
Biz teşekkür ederiz
TURHAN ILGAZ
Bazı çok nadir insanların ölum haberi
tuhaf bir şaşkınlığa duşurür bizi. O
insanla var olmuş ya da var olan özel
bağlarırruzın birdenbire ortadan
kalkması nedeniyle kapıldığımız
çaresizliğin şaşkınlığı değil sözunu
ettiğim. Daha başka, daha metafîzik
bir şaşkınhk... Birlikte yaşandığı
surece, farkında bile olmaksızın, o çok
nadir ınsanları sanki hiç
ölmeyeceklermiş gibi kabullendiğimiz
için aramızdan ayrılışlarını, aynlmış
olmalarını kavrayamamaktan,
algılayamamaktan gelen şaşkınhk...
Kafanızın içinde aynı sözcükleri
yineleyerek bu olmayacak şeyi
sindirmeye uğraşırız: "Olur şey
değil!"...
Cumhuriyet'te, gece sorumlusu olarak
gorev yaptığım gunlerden birinde,
şimdi ne olduğunu anımsayamadığım
bir başmakalesının, makaleye konu
haberin gerisinde kaldığını fark
etmıştim. Besbelli ki gun boyu suren
gelişmeler sonucu, Nadir Bey'in
başmakalesi, bir iki paragrafmda
"yanlış" saptamalar yapar hale
gelmiştı. Gecenin ilerlemiş bir saati
olmasına karşın evinden aradım ve
durumu anlatıp o paragrafları
çıkartacağımı söyledim. "Bildiğin gibi
yap" dedi. Ertesi gun, yazı işleri
salonunda karşılaştığımızda, iki
sözcukle mutlandınp odullendirmişti
beni: "Teşekkür ederim!"
Uygarlığa ve insanüğa inanan, bu
ülkeye ve laik cumhuriyete inanan
oğrencileriniz olarak, asıl bizler size
teşekkür ederiz Nadir Bey.
YIL 1!>65 — Hazirarun 7'si. Nadir Nadi Cumhuriyet okuyor. Yanında Genel Yayın Müdürü Ecvet Güresin. Gazete 42. yüını yaşamakta, Nadir Nadi 57.
Hocam Nadir Nadi
METIN TDKER
Babıâli'de çok kimse çok kimseye
" H o c a m ! " der.
Vaktiyle "Üstad!" da derlerdi.
Nadir Bey benim hocamdır. Ama
öylesi değil.
Nadir Bey'le tanışıkhğımız 1940'da
başladı. Düşünüyorum da yarım yuzyılı
geçmiş. Ben Galatasaray Lisesi'nin
11/A sınıfında çocuk yaşlı bir öğrenci,
o bizim gepgenç sosyoloji
öğretmenimiz. Yalnız gepgenç değil:
Ünlü, yakışıklı, Galatasaray'da ve
Avmpa'da okumuş, Batı tavırh bir
uygar insan. Ünu, donemin 1 numaralı
gazetesi Cumhuriyet'teki yazılarından,
başyazılanndan geliyor.
Butün sinıfı etkilediğini hatırlarım. Ben
çok daha sonraları da ondan
etkilendiğımi söylemeliyim. Bazı
alanlarda onu örnek almışımdır, "onun
gibi olmayı" amaçlamışımdır. Zaten
beni elimden tutup Cumhuriyet'e alan
da odur. Bir belirli çizgide kalıp
tarafsız ve bağımsız olunabileceğini
ondan oferenmişimdir.
Nadir Bey'le ve Nadir Bey'lerle
Uişkilerim, ilişkilerimız bu yarım yüzyıl
boyunca, nıtelik değiştirerek hep sürdu.
Önce öğrenci-oğretmen ıdik. Sonra
çalışan-patron olduk. Benım Parisli
yıllanmda o milletvekili olarak Avrupa
Konseyi uyesiydi. Fransa'ya geldiğinde
eşiyle birlikte beni içkiye çağırırdı,
sohbet ederdik. Konsere gittiğimiz
olurdu. Dostluğa doğru adım attık.
Bunu olumune kadar ailece yakınlık,
arkadaşlık, kafa denkliği dönemleri
izledi. Berın Hanım'la Özden bu
mozayiğin uygun parçalarını
oluşturdular. Nadir Bey'le aramda 16
yaş vardır, ama kokenimiz birdi ve aynı
devrin kuşağıydık: Ataturk devrinin.
Ondan dolayıdır kı temelde
ideallerımiz de çakışıyordu.
Onun kendime ornek aldığım
taraflarından bın bunda hiç tavize
yanaşmamış bulunmasıdır.
Nadir Bey "kıtap yazan gazeteci"lerden
oldu. Bunlara şimdi gazeteci-yazar
deniliyor. Onlann ilklerinden birıdır.
Bırınci kitabı olan "Sokakta Gurultü
Var"ın benim içın de bir anısı
bulunmaktadır. Lıseyi bitırdiğim yıldı.
Fransızca çıkan tstanbul gazetesine
kitap kronikleri yazıyordum. Birinde
"Sokakta Gurultu Var"ı aldım.
Hocamın bu eleştirimi beğenmiş olması
beni çok mutlu etmişti.
Nadir Nadi son yıllarında
Cumhuriyet'teki sutunundan
uzaklaşmış gibiydi. Tembellikten değii,
bezginlikten olduğu şuradan bellidir kı
tatlı "Dostum Mozart" o dönemin bir
ürunudur. Buna rağmen bir eski
yazısından dolayı 12 Eylul'un "divan-ı
harp"ine çıkarılıp mahkûm edilmeye
kalkışılması onun bu bezgjnliğinin
temelsız olmadığını ıspatlar. Hiç
şuphesiz "Bunca çabadan sonra hâlâ.!
diye düşunüyordu.
...Ve haklıydı.
Bir kadehin etrafında Nadir Bey'le
artık sohbet edilemeyecek olması onun
dostlan "în, moda deyişle, bundan
boyle "nostalji"sini oluşturacak.
Ne yazık.
Eskimeyecek bir şarkı
!OKTAY KURTBÛKE
Fakstan, once Nadir Bey'in özgeçmişi
çıktı. Bunun uzun bir sureden beri
duymaktan korktuğum haberin bir
oncüsu olduğunu anladım. Gözlerim
doldu. Ikinci sayfayı bekleyemeden
Hasan'ı aradım. Nadir Bey'i kaybetmıştik.
Nadir Bey'le Cumhuriyet'e gırdıkten
sonra 1968'lerde tanıştım. 1981 yılına
kadar yanında çalıştım. Cumhuriyet'ten
emekli olup ayrıldıktan sonra da dostlu
ğumuz baba-oğul yakınlığı içinde surdü.
Çok zengin meslek deneyimlerinden,
kültüründen ve o "dil ile tarifı gayri
mümkun" zarif kişiliğinden ne kadar
yararlandım, ne dersler aldım
anlatamam... Yanında çalışma onurunu
paylaştığım arkadaşlarımla dun
konuşuyorduk. Hiçbırimiz, bunca yıl ı
içinde bizleri kıran bir tek davranışını
bulup çıkartamadık. Yanında çalışan
arkadaşlarına nasıl sahip çıktıgını,
hiçbir gücün O'nu nasıl yıldıramadığını
ortaya koyması açısından benim için
hayli anlamlı bir olayı anlatmak
isterün... Kahpece öldurülen hocamız,
yazarımız, arkadaşımız Profesor Cavit
Orhan Tutengü'in cenaze töreninden
sonra çıkan olaylarla ilgili yayınımız
yuzunden, o zamanın sıkıyonetim
komutanınca Selimiye Kışlası'na
çağırtılmıştım. Komutan, Cumhuriyet
olarak olayları veriş tarzımızı
beğenmemişti. Konuya hayli sert girdi
Bizi karanlık amaçlı muhabırlerin
dolduruşuna gelmekle suçladı. O
gunlerde hem Cumhuriyet'in Genel Yayın
Müdurü hem de Turkiye Gazeteciler
Sendikası Genel Başkanı'ydım. Cenaze
namazından sonra çıkan olayların ben
de içinde yaşamış, coplanmıştım.
Komutanın sözlerini yarıda keserek:
"Ben de oradaydım olaylan gördüm"
dedim. Suçlamalarını yamtlamaya
başladım. Sanırım, komutanın beklediği
tonu aşmışım. Hayli gergm ve soğuk
bir hava oluştu. Gorüşme iki taraf için
de tatsız bitti... Gazeteye dondukten
sonra olanları Nadir Bey'e anlattım.
Komutan o gunden sonra beni bir tur
ıstenmeyen kişi ilan etti. Karşı karşıya
gelmemek için ozen gosterdi. Beni,
Cumhuriyet'ı ve TGS'yı defterinden
sildı. Olaydan bir sure sonra bir gün
Nadir Bey'in odasında otururken
telefon çaldı. Arayan sıkıyonetim
komutanının emirsubayıydı. Komutanın,
Nadir Bey'lebir çay içmek arzusunda
olduğunu ve kendisini Selimıye'ye davet
ettiğini iletiyordu. Nadir Bey: "Gelirim,
gelirim ama Genel Yayın Mudurumuz
Oktay Kurtboke ile beraber" yanıtını
verdı. Emirsubayı: "Size sonucu
bildiririm efendim" dedi ve konuşma
bitti. O çay çağnsı bir daha
yinelenmedi. Nadir Bey'in yanında
çalıştığım uzun yıllar içinde oluşmuş
koca amlar demetinden bunu seçışimin
anlamı açık.. Istedim ki, gunumüzde
sahibi oldukları yayın organlarına
iktidarın hoşuna gidecek muhabir,
yazar, başyazar seçen, hanedanın
tuttuğu yönetıciyi atayan gazete
sahipleri ile Nadir Bey'in arasındaki
farkı genç arkadaşlarım, okurlarım
daha iyi anlasınlar. Işte böyle... Ozan:
"Insanlar da şarkılar gibıdır, Bir gun
eskir" demiş... Ama Nadir Bey, bizım
Nadir Bey'imiz, eskimeyecek
şarkılardandır...
Öğreneceğimiz çok
şey kaldıRIFAT ILGAZ
"Özgürluğe, çağdaşlığa adanan bir
yaşam..." diyor şu günlerde
yitirdiğimiz Nadır Nadi için kendi
gazetesi. Bu ilkeler evrende yaşadıkça
elbet adayan kışı de olumsuzleşecektir.
Cumhuriyet'in surekli bir okuru olarak
gazeteyi elımize aldıkça adı
"Cumhuriyet" le ozdeşleşen bu değerli
başyazarı da aramızda ve ıçimizde
bulacağız demektir. Son yazısı
1988'lerde yayımlanan başyazarı,
gazeteyi her açışımızda aramızda,
karşımızda bulduğumuz gibi...
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra
Cumhuriyet gazetesi Mustafa Kemal'in
isteği doğrultusunda gun ışığına
çıkmıştı. Bir "Yeni Gün" sona ermiş,
basında yeni bir çağ başlamış, çıkan
gazete Altı Ok'un en etkilisinin, en
evrenselinin adım almıştı. Yunus Nadi,
Mustafa Kemal kadar çağdaş,
özgurlükten yana, laik olmasaydı bu
gazeteyi onun isteği doğrultusunda
bugünlere nasıl ulaştırabilirdi?
Gazetenin kurucusu olan Yunus Nadi
kendi yerını oğluna bırakıp giderken
gözleri arkada kalmayacaktı. Oğlu
Kurtuluş Savaşı'nın en coşkulu
yıllarında bağımsızlık şarkıları
soyleyerek yetiştırmiştı kendisini...
Cumhuriyet'in surekli bir okuru,
Yokuş'un yorgun bir yazarı olarak
Nadir Nadi'lerden öğreneceğimiz çok
şeylerin kaldığına inanıyorum, yeter ki
çağımıza yakışır aydın kişi olma
çabasını yıtirmeyelim!
Müessese adam
ALİ KOÇMAN
Bizim neslin eskiler gibi ilerde
anlatacağı çok şey olmayacak. Sadece
içinde yaşadığımız memleket ve dunya
olaylarını hattrladığımız kadarıyla
konuşacağız.
Ben kendimi bu konuda şanslı
addediyorum. 20-30 yıl sonra
etrafımda olanlara Nadir Nadi,
"Benimle ahbaplık etmişti" demek
mutluluğunu tadacağım.
Bu müessese adam, Ayasofya'yı, Kız
Kulesı'ni, Üskudar'ı ve Boğaziçi'nı,
yanı İstanbul'un unutulmazlarını
mahzun bırakarak aramızdan ayrıldı.
Istanbul yeri dolmaz bir değerini
yıtirdi.
Hep başyazardı
ORHAN ERINÇ
Babıâli'nın, gazetesinin sembolu
olmuş son patron-başyazannı yitirdik.
35 yıla yaklaşan basın yaşamımda 19
yılı onunla aynı gazetede yaşamış
olmanın ozellığini ve onurunu bugün
daha ıyi anhyorum.
Çalışma surem içinde o hep
başyazar olarak kaldı. Gazetenin yayın
politikasına hiçbir zaman patron
gözuyle baktığını hatırlamıyorum.
özellikle köşe yazarlarının, kendi
görüşuyle çelışse bile her istediğinı
yazmasını isterdı. Tabıi Ataturk'un ve
cumhuriyetin ilkelerine uygun olması
koşuluyla.
Nadir Bey'in sinirlendığini, elindeki
kiıçuk sopayı dizıne vura vura
dolaşmasından anlayabilirdiniz. Ama
bu durumda bile sesini yukseltmez,
önerilerini veya eleştirilerini her
zamanki gibi söylerdı.
Bir gun olsun ağzından "şunu
gazeteye kovalım" lafının çıktığına
tanık olmadım. Kendisine yakınları
veya dostları tarafından gonderilen
bulten veya bilgıleri yazı işlerine
getirir: "Çocuklar, bakın da haber
değeri varsa kullanırsınız" derdi.
Kendisini ziyarete gelen bir dostunun
yanlışlarına ilişkin haberi rahathkla
aynı gun sayfaya koyabilirdıniz. Onun
için önemlı olan gazetenin ve
gazetecinin işleviydi.
Son yıllarda, Turkiye'nin yaşadığı
olaylar nedeniyle karamsarlığa
kapılmıştı. Başyazılarını sürdürmesi
için başkaları gibi ben de zaman
zaman istekte bulunurdum. Ama hep
aynı cevabı alırdım: "Aynı şeyleri
yazmaktan artık sıkıldım Orhan. Ne
yazayım, artık tekrar oluyor".
56 yıla yakın bir sure basın ve fıkir
yaşamımıza yon ve güç veren bir devi
sonsuzluğa uğurladık. Ama yurekten
inanıyorum ki her zaman Nadir Bey'le
birlikte olacağız.
GUNI
iMillî Gazete
ladir
t umhumet gazrtesının sahibi vc başyazan dun tedavi |ördojü t
Bab-ı Ali artık Nadir Nadi
ISTANBl 1 CL \EŞ C umhu
r n r ga7ele\tnın sahıbı *-e baj
va/arı Sadu Nıdı, dun sabah
tcda.ı goriıckte oidugu Amc
rıkan HaMafiesı'nde kalp ycı
mezliğı sonucu hajanm kav
ben
Olumu basın carmasında bu
\uk j/urtL vata'an N«lır Ni-
dı M,ın 22 *gusios Perşembe
gunu *aat iû 00 da Gazcıccıler
Cemıyetı saat 10 10 da Cum
hunvcı gazetesı onunde tortn
yaptla._ak Nwkr S»dı. Bebek
Cam ı nde kılınaı-ai oğic na
mazıncUn sonra Edırnekapı Şc
hıilıgı nde topraga vcrılcvck
Cumhumeı gazetesınm ku
rutusu Y«n*<> Nadı'nın ofclu
olan Nadtr N * * , 23 Ha^ıran
1908 de Mugla va bagu Feıh
kava Kövu nd
Ilkûjremms Sı^anu^ı ndakı
Mekıep'le, onaûjrctı
tasarav Loesı'ı
Nı
> en
nım ivin Avunur>a ]
yaru Sıyasal Bıigıte
sı r>de üç >!İokudukt|
sıyası kan^khkta/ v
vıçrt ye geçcn Na*_
z*n Inıvertıtesı Sos>
yılında vurda dâodu l
Cumhunyet tcki çall
m haber ve röporaj a l
d* yoftunlışlirajı N K |
sonra î_,, , ^
zarhk yıptı Babası \m\
dl'nın m5yıhndao)ür\
sonra Cumhun>tt gaztl,
yAnctımınj bütünılyle u.1
N « * N B Ü , 195O'deDeı\
Partı bstesnden ba^ınsL
ia mılleivekıh seçılerek .
menıoya gırdı 195*>ıhn\
Istanbul'dan ba&msız mıı'
kılı seçıifipVNadır Nadi. '
adir Nadi öldü
| T A N B t T (A \ i- Cumhurrvcı Gazae&i
n sahıf> vr hajvazan Nadır Nadi dun SJ
| sunbul da oldu Nxhr SaJı. saa 1S !0'dı
ı pomrtıc olduğu ^menkan Hastmesı
I aip yetmczlıfiı SOJMJCIJ ru>atm! kjybenı
NADIR
NADI'yi
kaybettikk
Cumhuııyol G.ı/cle
sı Sıihıbı ve b;ısv>ızt>-
rı Nadıı Nadı<83) bıt
suıedn ted.ıvı goı
dııqıı Islaııbııl Amc
^Milliyet
Türk basınının acı kaybı 56 yıllık gazeteci
Nadir Nadi vefatetti
GENÇLERIN VE SPORSEVERLERİN GAZETESİ
Î1 AÛUSTOBIati ÇABfrMC* 1WDTL
• Türkiye'nin en yaslı gazetecilerind
olan Cumhuriyet gazetesinin sahibi
baş yazarı Nadir Nadi 83 yaşındaydı
# Değerli gazetecinin öliimü basın c
miasında üzüntu yarattı. • Yazısı i o
Nadir Nadi
dün öldü!
Nadir Nadi
vefat etti
Cumhurıyet Gazelesı sa
hto ve bsşyazan Nadır
Naö dün sabah vefat
etti Kalp yetmezlıgı so
nucu 83 yaşınüa ote" Na
dır Nadi'nin cenazesı, ya
nntoprağaveniece*
Nadir Nadi
vefat etti
•fUı Vaatr NaaTaaınfa
l — a n ı a t a m «tau
p»r—ai —rajıı Tlrt 1
•cBHi atTtaşmNaa. S«a
fmuuı JI
•u. tuttec
ı •*• rtfhjl
M B B B I B
. hr kı..a
r Caaaaari
aataarafcı
MflMaVrt an M M
III—M1H 1 1 1 kaİB.
Cun-nuriyet gazetesın n sahıb *
V II k jazeze- Na3ır Nam i ır
BUGUN
NADİR NAOİ
TADIR ^dBf>/ kaiöettA Tırk baammm
sanva bosm tçmde surduren en kıdemh
zetetısfydı İ9O8 \4*jntnyen nm daruyia
doğmuftu Çoc^iuğmy Oımanh
tmparatorhtğu mm en dog'dağalı dongmmdt geçırmifn.
Btrsneı Dûrtva Sanifi mûtareke ytllan ftf*tatSavaft
Sonra da hep "Cmı\*m ıjrtt 'le btrMtte vajamı/îı
fkı miamvyla da itatvrk un Kurdtfr Cı*nhmyei
Ve o Cumfanveti savunmak uzere babası Ywma Nadt
tarafndan kvruian gazete ı
91 AĞUSTOS 1991
d J
n onu anlatırken b>r o
nemlı ozellK)"» vurgulu
>or
•BHdlfii bir MY'
kendlsin»
zaman bltmlyormu»
dlnl.«JI
onu
12 Eylul generaller
Turk Dıl ve Tar h Ku-
ne
Nadir
Nadi
Sodv \ad\ havaivtm AVHM kadar tkısmt de bagh
kaidt
Tek partı vonetımj Çok partıyt geçif Demokraı
Partı dontmt 2
7
Mayu 1961 Anayasaa dtmemt 12
Mart terudendemo^rası Teror yüiorı 12 EytiH I9S2
Amayasası donem,
Yakv\ tanhanaın bntm o değiftmk ve ıms-çdctfh
yiiian çnde Nadır Sadı Ataturk Cmhrtytn dkeiervm
\ümax btr sarmucvsu ohrak kaldt Babastndan derraUkğ*
gazetesi Cwnhurıvet m de o Jkelerm ıçtnde oiufan
kififığını kontdu geiifiırd. Onu demokrasmın ve basm
Özgvrtuğunun iarsılmaz bir kalest nalıne grtvdı
"Baam i^mHSğâ derken Onun bir ıkndarlara ve
örekıç&argrupiarınakarfjkorunmasıvardtr Btrdegazete
ıçmde korunmas. }<zıı btr gazerenm \azarlartnm o
gaıetena- genel ç zgtsmfc kahnakh bvİıkıe kendi
dufunceierınt »ansuabtlme oİanakiarvun korunmast
jVoffcr Aadı bofinda buiimâuğu gazeıe ıçmde omm da
temınarıvdı Eskı bir Cımhurıve: yazarı olarak ben de çok
tanığı oimu/nmdur Cumhuriyet le \adv Sadtnm kendi
gorufuvie çettfen btr gomfu de hıç tereddttt etmeden
vazabihrdvuz Onunla JgUı bv lariıjma çıksa o gorüfü
\ozma hakkmtzt herkesten once savunan gene Sadİr Nadt
olurdu
Bathisı Yunus \adtdendeavnije\ıgonmıstv 1932 de
l \anada oğrenctvken bofiadıgt gazeıecûtkıe 1936
Mİından nbaret araiıkiı okrak bafmzılar da yazmaya
^'amifiı Bunu lejvık eden babası\<tı Kenduıne an olan
ba}\azı tutununu zaman zaman ofhma btrakı\ordu Bt
uvguiamartM *Kizen gazetemn tek panı voneıvnınce
•kapalUmastna kadar varan taısız ionuçlan da oiu\ordu
Fakaı ,\adır Sad> sonradan \azdıgi "Perde Armkğmdm"
adiı anı knahmda zarıfbır uslupuı -czeiefttr de \aparak
anJatır Babası onur "mcedem gönnedft wt bdkı de ymzMt
jmz f*yimfmaâtğt y+zdart' m da hukumete karşı sonuna
\adtr \adı de nkı 't venı Cumhurnet \u2Orlarma '
iarşı hep a\-nı tu'umu tzledı Crnihurıvet 2" Kfayıs
oncestnden btçıavarak çesah donemierdekt baskıci
vone tmierm vf ozel'tkleaskert lonenmJerınstk sık hıpnına
:aman da kapanlmiftır Behrft vaztİar
gosıertlerek O iaztian vazanlar latm gazeteve
zarar wdtk dn* çok uzuturdu Ama onları <Ar Uyie
feykr" dt\e herkeiıen once teseth eden hep raıeienvt
sahtb- ^J^i^ Sadı oturdu
Gazetedei. ı bafi-azda-mı bv sure once kesmiftt
lazmasını Mcenlere "\< jmmymt* Her geyt )m\_ân\
4mi tekrmekıyar dısordu Gercekien de o\te\dt \adtr
\#h $0 kusur \tliik baf\azaridc havatmda \armlaromz
\tndegrçeriı >lanpek \,ok şe\ı \azmiftt
O \üzı'ür r\ pek kuçuk bv botvmu kıtapiara
njnsımifiır Omar Jonemm oia\larmt da natırlatan btr
arojtrrma ia/^rruısn Ü kutuphanelerumze kazandırmak
Turk vavmcütğ nır tf hedej-Amaluhr
Bu dtlekie an^jı onunde u i f \la egtlırr Bajta
aüeu obnak uzere rum Turk hasınma
ALTANÖYMEN