22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ö İÜMMUZ, 1991 CUMHURIYET/15 TÜRKIYE'DE BUGÜM Adana Adapazan Adıyaman Afyon AJrı Anlara Antakya Antalya Artvın Aydın BalıteS' Bılecık A Y A Y Y Y A Y Y Y B Y B B Y B B Y Y 29° 20° Dıyarbalor A 37° 18° Manısa 26° 16° K Maraş 34° 19° Edıme 32° 17° Mersın 32° 20° Erancar 28° 9°Mu{la 22° 12° Erzurum 28° 17° Muş 25° 8°EsJoşehır 30° 16° NıCde 28° 17° Gaaantep 27°19°0nlu 28° 20° uresun 28° 17° Gümüşhane Y 32°15°ftae ş 32° 16° Samson 28° 17° HaHıân 33° 14° Sıırt 28° 18° Isparta 25° 17° Sınop 28° 16° Istanbul 28° 19° S.vas 26° 15° Izmır 26° 8°Tetarda{ 33°17°Kars 32°20°Kastamonu Y 21° 14° Tratam 31° 14° Tuncelı 22° 16° Kaysen 25° 18° Uşak 26° 18° Kjrtore» 27° 15° Van 27° 19° Konya 23° 15° Vtasat 32° 15° Kuötıya 31° 20° Zonguldak 27° 18° Malatya Y A A Y B Y Y Y Y HAVA DURUMU llevlet Meteonoloji işJeri Genel Müdüriuğu'nden alınan bilgrye göre yurdun kuzey ve batı kesimlerı pafçalı buiuttu, Marmara'nın doğusu, Karadeniz, iç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Doğu Anadolu"nun kuzey ve baösı yağışlı ve gökgürultülü sajjanak yağışlı geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Batj bölgelerimizde biraz artacak, di nizlerimızde günbatısı ve lodostan 35, yer yer 6, saatte ger yerierde deöişmeyecek. RÛZ 1021, yer yer 22 denizmili hızla esecek. Van Gölü'nde GAR: Kuzey ve bat yönlerden ha hava parçalı bulutiu geçecek. Ruzgâr kuzey ve batı yönfif, ara sıra oria kuvvette, yağış lerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Görüş uzaklıalan yertarde kuvvetlice esecek. ğı 10 km. dolayında bulunacak. DENİZLERDE: Marmara ve Eg£ de yıldız ve poyraz, diğer deyaflmurlu k açık DÜNYA'DA BUGÜN Helsınkı ^ ^ Lenıngrad Amstertlam B 28° Amman A 29° Atına Bajdat Barcelona Basel Belgrad Bertın Bonn Brüksel Budapeşte Cene»re Cezayır udde Dutv Frankıurt Helsınkı Kahtre Kopenhag KMn Leftoşa A A Y B Y Y Y B B B A A A Y A B A B Y A 28° 38° 25° 28° 29° 28° 24° 27° 28° 27° 30° 40° 42° 28° 28° 24° 30° 21° 23° 27° Lentngrad Londra Madnd Mıiano Montreaı Mostava Münıtı New Yort Oslo Pans Pras ftyad Roma Sofya Sam Tel Avıv Tunus Varşma Venedık Vıyana VVasfııngton Zuntı BmgOI BtUis Bdu Bursa Çanakkaie Çonjm Derazlı A Y Y Y Y B Y B Y Y 30° 20° 28° 20° 28° 24° 26° 17° 32° 17° 27° 15° 28° 20° 28° 17° 28o21o 36° 19° 26° 20° 30° 13° 25° 18° 28° 18° 32° 17° 23° 14° 28° 16° 30° 14° 24° 18° A 24° B 26° Y 23° Y 30° B 21° Y 27° B B B A B Y A 25° 25° 22° 42° 32° 30° 31° POLİTtKA VE OTESİ IVfFHMFn KEMAL Moskova Zor Hastalık... v ^Madrıd <^^ \ r Ç\. * Belgrad ' Ankara J t vH'. Tebrız Cezayır Atına ^Sam B 23° Y 30° 8 24 B 27° Aaçık Bbuiutu Gguneşli Kkarb Ssıslı Kahıre « BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ "Türkiye'de bir sıcak ülke / 'i kocaman bir n a r " (Tahsin Saraç)...Seçenek. 2/ Herhangi bir mekanik enerjiyi elektrik akımına çeviren aygıt... Nazi partisinin hUcum kıtasını simgeleyen harfler. 3/ Çıplak vücut resmi... Osmanlılarda önceleri halktan yalnız olağanüstü durumlarda, sonralan ise sürekli olarak toplanan vergi. 4/ Kuran'da bir sure... Afrika'da yasayan bir antilop. 5/ Eski dilde kış... Hile. 6/ Tekrarlama. 7/ Elektrik ampulünün takıldığı yivli yer... Doğu Anadolu'da bir dağ ve geçit. 8/ Tütün dizmek, kurutmak ve işlemek için kullanılan üstü örtülü sergi... Sazın en ince ses veren teli. 9/ Kırgız Türklerinin ünlü destanı... Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. YUKARIDAN A Ş A G I Y A : 1/ "Bıçak dövüyor bıçak Bursa'da bıçakçılar / Bir dilim gibi Bursa bıçaklan" (Atillâ Ilhan)... Ahır. 2/ Doğadan elde edilen yararlı şey... Dik yokuş. 3/ Bir soru sözü... Tevfik Fikret'in, şimdi müze olarak kullanılan evi. 4/ Seyrek dokunmuş bir tür kumaş... Sodyumun simgesi. 5/ Eğik, meyilli... Sessiz, uslu. 6/ Mermi olarak çakıl taşı atan eski bir top türü. 7/ Yüz... Sanat, hüner. 8/ Hamam... Bir nota. 9/ Kocaman. Benim hür olan aklım, yaratıcısına inanmış, onun gönderdiği elçisini ve kanunlarını da kabul etmişse, kendimle ve başkaları ile bir savaşım da yoktur, sorunum da. Sayın Oral Çabşlar; gazetenizde yayımlanan Idam'da Kadın ve CinseUik' konulu yazı dizisindeki 'Dini Ahlaki' isimli makale ile okuyanlan tslamiyet hakkında tabulan yıkmaya, düsünmeye, kuşku duymaya ve sorgulamaya davet ediyorsunuz. Ben size sadece şu cevabı vermek istiyorum: İman ve İslam, yani inanmış ve inandığına teslim olmuş bir gönül için dava bitmiştir. İnanç varsa kuşku yoktur. Teslimiyet varsa tartışma olmaz. Siz neyi kiminle tartışmak istiyorsunuz? Benim hür olan aklım, yaratıcısına inanmış, onun gönderdiği elçisini ve kanunlannı da kabul etmişse, kendimle ve başkaları ile bir savaşım da yoktur, sorunum da. O pek sevdiğiniz 'demokrasi' kelimesinin İslam içindeki gerçek manası bir tek ayetle 'Kuran'ımızda verilmiştir. 'Dinde zorlama yoktar.' Bu kadar net ve kesin. Benim dinim ve inancım bana, sizin dinsizliğiniz ve inançsızlığımz da size. Bay Oral Çalışlar, Islami görüş tarzınızın yanlışlannı düzeltmek imkânsız. Zaten iman Allah vergisidir. Siz özgür akbmzla ona erişemezsiniz ki... "tslainiyete göre kadının cenoete gitme TARTIŞMA Yaratıcısına İnananın Kimseyle Sormm Y oktur 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Afyon istihsalatı 8 TEMMUZ 1931 Cenevre'deki Afyon konferansı muzakeratı, Türkiye'nin ilk kadın valisi Muğla'ya Türkiye'nin afyon ihracatını atandı. daha müemmen ve müsmir ll sımrlan içerisindeki tam "yüz yirmi bir hal ile tatmin edecek beş" antik kent, yaklaşık "bin kilometrelik" şekilde devam etmektedir. kıyı kuşağı, ormanla denizin kucaklaştığı Son celselerden birisinde iriliufaklı yüzlerce koy, uzun ve geniş kummurahhasımız Hasan Bey sallar, "foklan" banndıran mağaralar, birmusadere edilecek birinden güzel adalar, adacıklar, "caretta caafyonların, o memleketin retta"ların aşk yuvaları, güzel kokularını ihraç hakkını haiz olduğu tüm dünyaya gönderen günlük ağaçlan, onafyon miktanndan tenzil binlerce dönüm doğal ve tarihsel SİT alanedilmesi hakkındaki maddenin "••: • lan, her biri başhbaşma birer turizm merkezi olan kıyı kasabaları, yine her biri başaleyhinde bulunmuş ve raurahhasımızın ısrarları lıbaşına birer "mimarhk tarihi müzesi" olan neticesinde bu madde kabul edilmemiştir. eski yerleşme bölgeleri... Ve daha saymakKonferans, Türkiye müstahsalatından yıizde 80'inin satın la tükenmeyecek güzellikler, değerler... Bunabnması hakkında mukarrerat ittihaz etmiştir. dan böyle artık bir "kadın elinin" koruması Hükümetin bir afyon inhisarı tesis edeceği haberi asılsız altmda olacak. Son birkac yıldır belediyebir şayiadan ibarettir. Hükümet yalnız eroin, morfin ve ler bu konulardaki hemen tüm yetkilerini seroin gibi afyon müstekkatından olan maddeleri yitirdiklerinden, "dikkatler" ve inhisara alacak, ham afyon ihracını ise de sadece kontrol "sorumluluklar" Dr. Lale Ataman'm üzeedecektir. rinde toplanacak. Morfin ve sair maddeler, Sıhhiye Vekâleti tarafından Aslında Muğla, antik çağlardan beri kaidare edilecek olan bir hükümetin fabrikası tarafından dınlar tarafından "korunmaya" alışkın bir imal olunacaktır. Afyonkarahisar'da inşası mutasavver bölge. Eski Ege uygarlıklarının "efsanevi bulurran bu fabrika faaliyete geçtiği gün bu nevi kraliçeleri", aynı dönemlere mistik güzellikmaddeleri imal eden diğer fabrikalar kapatılacaktır. Muğla, antik çağlardan beri kadınlar tarafından "korunmaya" alışkın bir bölge. Eski Ege uygarlıklarının "efsanevi İcraliçeleri", aynı dönemlere mistik güzellikler katan "tanrıçalarla" sanki yarışırcasına, Doğu Akdeniz'in bu cennet köşesinde etkinliklerini sürdürmüşler^ ler katan "tannçalarla" sanki yanşırcasına, Doğu Akdeniz'in bu cennet köşesinde etkinliklerini sürdürmüşler. Ünlü tarihçi Heredot da "İnsan Karia'da yaşar!.!' derken belki de o çağlann ünlü kadınlarına olan "hayranlığını" dile getirmiş olamaz mı? örneğin, Halkamassus'un güzel kraliçesi Ada'yı ne Bodrum unutabilir, ne de yöredeki öbür yerleşmeler. Anadolu'yu doğudan batıya ezip geçen Pers istilasına karşı Ege1 nin bu uygarhk merkezini nasıl koruduğunu, tüm cevre krallıkların boyun eğmelerine karşın, Ada'mn "kadınca" bir direnişle Pers kuşatmasım nasıl yardığını, ardından Muğla sırtlanndaki Alinda kentine Us kurup, ülkesini savunmayı buradan nasıl sürdürdüğünü... binlerce yıldır Karia insanları birbirlerine anlatır dururlar... Ya Xantos'lu genç kızlann "yiğitliklerine" ne demeli? Deniz tannsı Poseidon, bu kente olan kızgınlığını Akdeniz'in güçlü rüzgârlannı göndererek kusarken ve güzelim kent fırtınalar altında neredeyse yok olup giderken, "Akdeniz'den daha güzel olan" kızlann soyunarak sahile dizilmeleri eğer Poseidon'u "utandmnasaydı", bugün o görkemli Karia'da Bir Kadın ValL.. sinin tek yoin kocasuun emirierini yerine getinnesi, ona koşulsuz itaat etmesi". Bu anlayış nasıl düzeltilir?.. Milyon kere yanbş. Bilakis, kadın olsun, erkek olsun her insan; lslamda ancak ve ancak yalnız Allah'a itaat etmekle sorumludur. Ve biz.. Kadın ve erkek bütün inananlar, imanımızm verdiği huzur ve scvgi ile birbi NÂZAN ERDURAN / Istanbul rimize bağlı ve mutluyuz. Biz kadınlar, erkeklerimizin gönüllerinin ve evlerinin sultanı, kocalanmız da bizlerin ve hayatımızm efendileridir. Sizler de bireysel özgürlük içindeki bağımsız yaşamlanmzı dilediğiniz gibi kullamn. Kurammız, her şeyi bildirdiği gibi sizleri de bize tanıtır ve imanımızı arttınr. Birçok ayeti kerimede: Kuran ayetlerinin iman edenlerin imamru arttırdığı, kötü zan besleyenlerin (fasıklann) de kötü zanlanm arttıracağı bildirilir. Ne gariptir, siz kendilerini cok akıllı, çok bilgili zannedenler, bir makine aldığınız zaman fabrikasından verilen mühendisinin yazdığı kullanma kılavuzunu okuyup tatbik edersiniz de, kâinatın yaraücısının gönderdiği rehbere, kılavuza neden itiraz ediyor, kendi aklınızı öne sürüyorsunuz?.. Kendi aklınız dediğiniz o harikulade kompütürü de yaratan Allah değil mi?.. Siz ne demek istiyorsunuz? Kadını yaratan onun haklarını gasp ediyor da siz mi ona ikram ediyorsunuz?.. Işçiyi kurtardınız, sıra kadını kurtarmaya mı geldi?.. Komünizmle bozamadığinız dünyamn dengesini feminizmle mi bozmayı ümit ediyorsunuz... Beyler, eğer zerre kadar akhnız varsa, kaçamayacağımz ilahi adalet önünde kendinizi kurtarmaya bakın. uygarlıktan acaba neler kalabilirdi? Dr. Lale Ataman'ın bu "gizemli ülkeye" atanmasıyla ilgili kararname>'I imzalayan özal da eşi Semra Hanım'la birlikte Gökova'daki Okluk Koyu'nda tatil yapıyor. Hemen yakınlarındaki antik Cedrai (Sedir) Adası ise tarihte Kleopatra ile Antoniousun "aşk yuvası" olarak biliniyor. Söylenceye göre Roma lmparatoru Antonious, Karia'nın bu eşi bulunmaz güzellikteki adasma Nil Nehri deltasmdan gemilerle özel bir kum taşımış, Mısır kraliçesi burada gezinirken ve yüzerken "vatan hasreti" çekmesin diye... Bugün bile o muhteşem kumluk, günde yüzlerce insanın tarihle iç içe denizden yararlanmasına hizmet ediyor... Evet. Muğla, işte bu "güzellikleriyle" Türkiye'nin ilk kadın valisinin eline teslim oluyor. Son on yılda Gökova'ya "göz koyan" santrâldâh kıyıları betonlaştıran tesislere; ormanları yok eden otellerden koyları zincirleyen "tahsislere" kadar; tarih boyunca çekmediği sancıları, 12 Eylül'e can katan "83 ruhunun" erkek yöneticilerinden çekti. Bakalım, "aym ruhla atanan" bayan Ataman, "Karia'mn kadmlarla güçlenen insancıl gelenekleriyle kucaklaşarak", süregelen doğa ve kültür yağmasına engel olabilecek mi? Bir zamanlar Kraliçe Ada'nm yaptığı gibi, Muğla'daki tarihi konağında üs kurup "çıkarcılann istilalarına" karşı bu güzel ülkeyi koruyabilecek mi?.. Oktay Ekinci Bizim demokraside bir hükümet bunalımı başladı mı bakan olmak isteyenleri bir telaş alır. Hevesliler lacilerini (lacivertlerini) çekip Meclis koridorlarında, kulislerde dolaşmaya başiariar. Hep göze görünen yerierde olmalıdırlar, gözden ırak olunca kabineden ırak düşmüş olurlar. Gedikli adaylar vardır, her kabine bunalımında ortaya düşerler ama bir türlü de bakan olamazlar. Böylelerini eskiler diye alırlar, "Hadi gene oluyorsun" derler. "Nereden duydun?" "Sağlam bir yerden." Liste açıktanır, bunlar gene yoktur. Bir de olmazsa olmaz bakanlar vardır. Her kabinede yerleri hazırdır. Her boşluğu onlar doldururiar. Kabine düştü mü, onlar girmeyecek gibi oldu mu, derhal parti içi muhalefete başlarlar. Onu çekiştirirler, bunu pekiştirirler, allem ederler, kallem ederler, kabinenin bir yerinden içeri sızarlar. Adnan Menderes döneminde bir kabine bunalımı oldu mu kimin bakan olduğunu radyo ilan ederdi. Radyo açıklamadan önce kimin bakan olacağını kimse bilmezdi. Beklenir, kabine listesini özellikle öğlen radyosu verirdi. Herkes gözlerini dikmiş beklerken, kulaklar da öğle radyosunda olurdu. O yıllarda televizyon yoktu. Her şey radyodan duyulurdu. Sorulduğunda, "Beyefendi teveccüh göstermişler" denirdi. Anlamı "Bakan yapmışlar. " demekti. Bir de kabinenin düşmesi vardı. Yeni kabine kurulurken birçokları da elenirdi. Hiç unutmam bir ulaştırma pasası vardı. Ulaştırma Bakanı yapmışlardı. Bir kabine bozgununda adı istifa eden üç bakanın arasına sıkışmıştı. Sonunda radyo istifaları veri. Paşa için de "müstafiler' dendi. Ahbabım olurdu, telefon ettim. "Paşam istifa etmişsiniz" dedim. "Hayır" dedi, şaşırarak. "Nasıl olur?" "Şimdi radyo söyledi." Biraz duraladı, sonra arrını açıkladı: "Bakanlığa geldiğimizde elimizden birer istifa dilekçesini almışlardı, şimdi kullanıyorlar." \ İstifa önceden verilince sırası gelince geçeıii olur. Ulaştır; ma pasası da istifayı önceden vermişti. ; Bakanlık hastası eski bir dostum var. Adını yazmayacagım, yaştandı, danlır. Her kabine bunalımında baştardı yüksek ses^ le muhalefete. "Senin derdin bakanlık, bırak şu vatan, mil, let, Sakarya sözlerini..." ', "Hayır, doğru dürüst bir hükümet kurulmasını istiyorum."; "Bakanlık?" ; "Hayır." "Bakanlığı önerdiklerinde kabul etmezsen benden bir şölen... Edersen, öteki gazetecilerden önce bana haber vereceksin." "Peki." Aylar geçti. Bir kabine bunalımından sonra bizimki hükümete girdi. Söz verdiği için eve telefon etmiş. Bizim hanıma bakan olduğunu söylemiş. Akşam bizim hanım, "Birisi telefon etti, bakan oldum, dedi. Deli mi nedir?" O yıllarda çok ünlü değildi ama bakanlık delisiydi. Elli yıllık demokrasimizde belki elli kez bakan oldu, bir türlü gözü doymadı. Çok yaşlandı, şimdi bile içinden geçiriyordur. Onerseler, kabul eder sanırım. Bakanlık zor hastalıktır... CAUSANLAREV SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL '1 Müyon 448 Bin lira Fazlasıyla' Kamuoyunda Süper Emeklilik Yasası olarak bilinen 3395 sayıh yasa, yürürlüğe girdiği 9 Temmuz 1987'den bu yana sürekli tartışmalara ve eleştirilere neden olmuştur. Daha önceki yazılanmızda da değindiğimiz gibi 1988 öncesi ve 1988 sonrası SSK emeklileri arasında bir uçurum oluşmuştur ve bu uçurum her katsayı amşında giderek derinleşmektedir. Yine daha önce vurguladığımız gibi Sosyal Sigortalar Kurumu'nu bugünlere getirenler eski emeklilerdir. SSK, eski emeklilerin primleriyle büyümüş, gelişmiş ve bugünlere gelmiştir. Oysa bugün eski emekliler bir kenara itilmişlerdir. Eski emeklilerin yararlandınlmadığı, ancak 1987'den sonra bağlanan emekli ayhklarına kademeli olarak uygulanan Üst Gösterge Tablosu'nun son göstergesi olan 6.400'e ulaşıldığında en üst aylık bağlama oranı olan Vt 85'ten ayhk almaya hak kazanan ve son 5 yılın primini de tavandan ödeyen 1988'den önce emekli olup borçlanma hakkmı kullanmayan eski emekli, 352 katsayıya göre 756 bin 752 lira ayhk ahrken aynı orandan ve yine son 5 yılın primini tavandan ödeyen yeni emekli, eski emeklinin aldığı aylığın, 1 milyon 448 bin 880 lira fazlasıyla (<Po 300), 2 milyon 204 bin 880 lira emekli ayhğı alacaktır. Bu bir haksızlıktır. Bu haksızhğın yanı sıra bir başka haksızlık da 3395 sayılı yasanın geçici 5. maddesine göre borçlanma hakkmı taksit taksit ödemek isteyenlerin yok sayıhnası ve yeni getirilen yasal düzenlemede bunlann göz ardı edilmesidir. 3395 sayılı yasa geçici madde 5'de: "Aylıklara seçtiği derece ve kademe üzerinden hesaplanacak 5 yıllık prim tutarı tebliğ edilir. Tebliğ edilen borcun azami beş yıl içinde ve her yıla isabet eden bölümünün o yılın sonuna kadar ödenmesi şarttır. Primlerin süresi içinde ödenmemesi halinde, prüni ödenmeyen ilk aydan itibaren borçlanma hakkı düşer" denilmektedir. Borçlanma primlerinin toptan ödemeye ekonomik koşullan elvermeyenler, yasanın tanıdığı bu haktan yararlanarak borçlanm, 5 yılda ödenmek için başvuruda bulunmuşlardır. Sosyal Sigortalar Kunımu'nun 2.3.1989 tarih ve 1231 Ek Genelgesi'nde, borçlanma için istekte bulunup borç tutarlanm taksitler halinde ödemekte olanların geri kalan borçlannı en geç 11.6.1989*3 kadar ödemeleri gerektiği, bu tarihten sonra bakiye borç kalsa dahi tahsil edilmeyeceği vurgulanmıştır. Genelgede öngörülen uygulama nedeniyle, borçlannı taksitle ödemek isteyenlerden büyük bir bölümü borçlannın geri kalan kısmmı ödeme gücünde olmadıklan için yatırdıklan paralan geri almak durumunda kalmıştır. 22 Mart 1991 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3702 sayıh yasa ile 4 milyon 200 bin lira yatıranlara 330 bin, 5 milyon 40 bin yatıranlara, 400 bin lira, "telafi edici ödeme" yapürnası öngörülmüştür. "4.200.000 TX. veya 5.040.000 TLÎdan daha az borçlanma primi ödemiş olanlara yapılacak telafi edici ödeme, ödedikleri borçlanma primi ile orantılı olarak hesaplanır" denilmiş ve böylece 3395 sayıh yasa ile tanınan borcunu taksitle ödeyebilme hakkı, 3702 sayıh yasa ile ortadan kaldınlmıştır. Dileriz, yasal düzenleme ile bu haksızhk giderilir. 30 YIL ONCE Cumhuriyel Devlet Destekleme Alını Poütikası öte yandan devlet, ürün fiyatlannı saptayarak destekleme yönteminden vazgeçerek üreticinin doğrudan desteklenmesi yoluna gitmelidir. Devlet, aslında destekleme görüntüsü vennektedir. Bunun altında yatan neden ise üreticinin büyük bir oy potasiyeline sahip olmasıdır. Siyasi iktidar, bu oy potansiyeüni kendine akıtmak için destekleme alım fiyatlannı kullanmaktadır. Gerçekte, üreticinin dekteklenmesi söz konusu değildir. Desteklenen, tanm satış kooperatiflerinin aldığı tanm ürünlerini kullananlardır. Tanm satış kooperatifleri, tanm ürünlerini işleyen sanayilere depoluk görevi yaparak, hammadde ve yarı mamul madde sunmaktadırlar. Tanm satış kooperatiflerinin, işletme fabrikalannın devrine yönelik yeni yasa da bu amacı taşımaktadır. Destekleme alım politikası, tümden ele alınarak yeni baştan düzenlenmelidir. Bunun için ürün bazında fıyat belirleyerek destekleme yolundan vazgeçüerek, derhal, üretim planlaması yapılmahdır. Böylece, ülkemizde üretilecek tanmsal ürünlerin arz eksiği ve fazlası, göreli olarak ortadan kalkacaktır. Aynca, verim ve kahte artışı amaçlanmalıdır. Tanm ürünlerinin veriminde, hava koşullan önemli bir etken olmakla birlikte bazı ürünlerde arz fazlası, bazı ürünlerde da arz eksikliği bulunmaktadır. Bunun nedeni, genellikle kullanılan tanm arazilerindeki genişleme ya da daralmalardan ileri gehnektedir. Üretim planlaması ile tanm alanlanmn rantabl olarak kullanılması gerçekleşecektir. Bu asamadan sonra ürünün desteklenmesi yerine üreticinin desteklenmesi gündeme getirilmelidir. Daha doğrusu, siyasi iktidar üreticiyi destekleyip, desteklemeyeceğine karar vermelidir. Sonuç. olarak tanm satış kooperatiflerinin destekleme ahm zararlanndan ötürü, sorumlu gösterilmesinden vazgeçilmelidir. Yükü, tanm satış kooperatifleri üzerine bırakıp, semeresini siyasi otoriteye bırakmak yerine, hem yükü hem de semereyi siyasi otoriteye vermek yerinde olacaktır. Tanm satış kooperatifleri de var olma nedenlerine uygun olarak kendi organlan aracıhğıyla her türlü kanşmadan uzak bir biçimde çekebilecekleri kadar sonımluluk ahp, bunun kâr ve zaranna katlanmalıdırlar. Kısacası, herkes rolüne uygun davranmahdır. AHMET DURSUN YILMAZ Ankara Diyanet Işleri Teşkilatı 8 TEMMUZ 1961 Hükümet tarafından hazırlanan "Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun tasarısı" bugün Temsilciler Meclisi Başkanlığı'na verilmiştir. Yeni kanun, 55 madde ve 14 geçici maddeden ibarettir. Tasarı, Diyanet İşleri Teşkilatı'nda bir "Yüksek Din Kurulu" teşkilini derpiş etmektedir. Diyanet İşleri Başkapının riyasetinde çalışacak olan kurulun üyeleri şunlardır: Diyanet İşleri Başkaru, İlmi ve İdari İşler Daire Başkanları, Diyanet İşleri Merkez Kurulu Başkanı, aynı kurulun seçeceği iki asli, iki müşavir üye, hukuk müşaviri, İlahiyat Fakültesi Dekanı, Yüksek İslam Enstitüsü Müdürii, Üniversitelerarası kurul temsilcisi, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Başkanı, Milli Savunma ve Genel Kurmay'ın birer temsilcisi, Başbakanlık Personel Dairesi Başkanı, Devlet Planlama Müsteşan, Vakıflar Genel Müdürü ve görüşülecek konuyla ilgili müesseselerden davet edilecek temsilciler. Yüksek Din Kurulu yılda bir defa toplanacak, lüzumu halinde başkan fevkalade toplantıya çağırabilecektir. GEÇENYIL BUGUN Cumhuriyet Başta tanm satış kooperatifleri olmak üzere destekleme alımı yapan kuruluşlar, finansman gereksinimlerini kendi olanaklan ile sağlamaktadırlar. Bunlann kullandıklan krediye, yüzde yetmiş civannda faiz uygulanmaktadır ki, bu çok yüksek bir orandır. Doğası gereği tanm ürünlerinin ahm süresi çok kısa, pazarlama süresi ise bir yıla yakın belki de daha fazla olduğundan, ahnan krediye ödenen faizler çok büyük miktarlara ulaşmaktadır. Bir başka deyişle, fınansman giderleri, genel giderler içinde çok önemli bir yer tutmaktadır. fonuçta, tarım satış kooperatifleri faiz yükü altında ezüirken siyasi iktidar taban fıyatlarım beürleyerek kamuoyuna şirin gözükmektedir. Ancak taban fiyatının saptanması, ürünün desteklendiği anlamına gemıemektedir. Hatta, zaman zaman ters sonuçlar dahi de doğurmaktadır. Kısacası, uygulanmakta olan destekleme alım politikası ile üreticiler desteklenmeyip, kösteklenmektedir. Bu nedenle, tanm satış kooperatiflerinin uygulanan biçimi ile destekleme alımı yapmaktan vazgeçmeleri gerekir. Çünkü, tanm satış kooperatifleri, ortaklannın çıkan yerine devletin çıkanm korumaya çahşırken var olma nedeni açısından çelişkiye düşmektedir. İlişkilerde yeni dönem 8 TEMMUZ 1990 Türkiye ve Yunanistan başbakanlarının önceki gün Londra'da yaptıkları görüşmeyle iki ülke ilişkilerinde yeni bir döneme daha girildi. Başbakan Yıldırım Akbulut ile Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, bu ilk "tanışma" görüşmelerinden sonra birbirleri hakkında "olumlu izlenimler edindiklerini" açıkladılar. Galeri • Atölye 14« 97 38 • 132 64 26 0SMANU KUMAŞ VE İŞLEMELERİ SERGİSİ KATALOGU GELMİŞTİR ATİUA EKŞİNOZUIGİL KOU1KSIYONU ARKEON SANAT GALERISİ RESİM ve HEYKEL MÜZELERİ DERNEĞİ. YUSUF TAKTAK yönetiminde YAZ DÖNEMİ RESİM ÇALIŞMALARI, örneklerle SANAT TARİHİ Her yaştan profesyonel ve amatörlere Yer: Yıldız Unıversıtesı Yuksel Sabancı Sanat Merkezı Tel: 159 47 39 (Resım ve Heykel Muzelerı Derneği) VEFAT Değerli varhğımız sevgili annemiz; ÖLÜM Türk İdareciler Derneği Başkanı • ANKARA (AA) Türk İdareciler Derneği Başkanı Odhan A. Erbuğ, Ankara'da dün geçirdiği kalp krizi sonucu öldü. 1926 yılında Istanbul'da doğan Erbuğ, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1947 yılında mezun oldu. Kaş, Eğirdir kaymakambklanndan sonra Içişleri BakanhğYnda şube müdürlüğü, daire başkanlığı, genel müdürlük, müsteşarhk, emniyet genel müdürlüğü görevlerinde bulunan Erbuğ, Bingöl, Kars, İzmir, Istanbul ve Bahkesir valilikleri yaptı. 1982 yılında Balıkesir Valiliği'nden emekliye ayrılan Erbuğ, 6 yıldır Türk Idareciler Derneği Genel Başkanlığını yürütüyordu. Yüksek thtisas Hastanesi'nde perşembe gününden bu yana tedavi altmda bulunan ve dün ölen Erbuğ'un cenazesi 9 temmuz salı günü Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Cebeci Asri Mezarüğı'nda toprağa verilecek. 1017 Temmuz • 1. Istanbul Sanat Fuarı'ndayız TÜYAP İstanbul Sergi Sarayı Tepebaşı 151 02 28 19 Haziran • 25 Temmuz 1991 MİHRİKARAMAN Hakkın rahmetine kavuştu. Cenazesi bugün (pazartesi günü) Karşıyaka Camii'nde kıhnacak öğle namazını müteakip toprağa verilecektir. Tanrı rahmet eylesin. SANAT GALERISİ TEL 524 35 92 1O17 TEMMUZ/TÜYAP SERGİ SARAYI 1. İSTANBUL SANAT FUARI PLASTİK SANATLAR a+A AİLESİ DERNEĞİ VEFATBAŞSAĞUĞI Spor Servisi çalışanlarımızdan Naci Karaman'ın annesi MİHRİ KARAMAN önceki gün vefat etmiştir. Karaman ailesine başsağhğı diler acüarını paylaşırız. \lııılıı Collecliıon CUMHURİYET ÇALIŞANLARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle