Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER hukukunun genel çerçevesi içinde yapılabilir. Nitekim tüm Batı ülkelerinde böyle yapılmıştır. Ülkemize gelince; 1950'li yıllarda Danıştay emareleri, bu arada kaynağı açıklanmayan servet tutarlarını geçerli kanıt olarak kabul etmiyordu. Işte bunun için 1961 yılında servet beyanı adı altında servet sorgulaması yöntemi yasa ile getirildi. 1980 yılının başında da öbür emarelerin geçerli kanıt sayılabilmesi için Vergi Usul Yasası'yla serbest kanıt düzeni getirildi. Söylemek istediğim, vergi hukukumuzda kanıtlama, Batı ülkelerinin tersine, ya&a ile düzenlenmiştir. Bu nedenlerle "Batı ülkelerinde servet incelemesi yapıüyor da bizde niye yapılamasın" sorusu yanlıştır. • Servet incelemesiyle ilgili düzenleme özeldir, serbest kanıtla ilgili düzenleme geneldir. Özel bir düzenlemeyle kaldırılmış olan bir kural genel bir düzenlemeden dolanarak yeniden uygulamaya konulamaz; yasaya karşı hile olur. Dahası, serbest kanıt esasıru getiren yasa önce, servet incelemesini kaldıran yasa sonra çıkmıştır. önceki yasa sonraki yasayı değiştiremez. Kaldı ki serbest kanıt düzeni yasa koyucunun sınır getiremeyeceği bir anayasa kuralı değildir. Ingiltere'de vergi yönetimi daha 1951 yıbna kadar bankalardan yükümlülerin gelirleriyle ilgili bilgi alamıyordu. Isviçre"de bugün de alamamaktadır. Demek istediğimiz servet incelemesi siyasal tercih sorunudur; vergi yönetiminin yorumu işi değildir. Bu nedenlerle "servet beyanı kaldırıldı, ama ekonomik kanıt çerçevesi içinde servet incelemesi yapılabilir" göruşü hukuksal dayanaklardan yoksundur. bir gerekçe ortaya konulamamıştır. Bir yorum seçeneği, yasamn hem sözune hem özune uygunsa bu yorum seçeneği tamdır, dört dörtlüktür; yalnız sözune ya da yalnız özüne uygunsa yarımdır, özurlüdür; ne sözune ne de özüne uyuyorsa geçersizdir denir. Gelirler yönetimi bu konuda tuşa gelmiş bir yarışmacıyı kolundan tutup şampiyon ilan eden bir hakem konumundadır. Yeri gelmişken şunu da vurgulamak isteriz. Vergi yönetimimizin keyfî yorumlar yaparken sığmdığı bir kavram vardır: Ekonomik yaklaşım. Bu kavram sanıldığı gıbi parlamentoyu aşmanın, yasalan delmenin gizemli bir aracı değildir. Vergiyi doğuran olayı nitelemede kullamlan bir tür amaçsal yorum yöntemidir. Servet Incelemesi Yapılafoilir mi? Sayın Kahveci, eğer servet incelemesi yapılabilir görüşüne katılıyorsanız, altı yıldır iktidar olarak neredeydiniz, neden bu incelemeleri bugüne dek yaptırmadınız da Hazine'yi trilyonlarca lira zarara soktunuz? Yok, katılmıyorsamz o zaman da bu yöntemle salınan tüm vergileri kaldırtmanız gerekir. PENCERE 125'inci Madde. 31 TEMMUZ 1991 AHMET BAYRAK Onursal Hesap Uzmanı değişiklik yapmak isteseydi biçimle ilgili Gelir Vergisi'nin 114 ve 116. maddelerini kaldırır, esasla ilgili 115. maddeyi bir iki sözcuk değişikliği ile aynen korurdu. Oysa tüm bu maddeler kaldırılmıştır. Böyle olunca yetkiyle ilgili 115. maddeyi kaldırmak, servet incelemesini yasaklamak anlamına gelir. "Bundan böyle servet incelemesi yapılamaz" yolunda huküm koymak eski bir deyişle "haşiv" olur. Bu nedenle "servet incelemesini engeÜeyen bir hüküm yoktur" sözü doğru değildir. • 2995 sayılı yasa ile getirilen Gelir Vergisi'nin geçici 22. maddesi servet incelemesinin bir bütün olarak kaldınldığının bir başka göstergesidir: Sözü geçen maddenin birinci tümcesinde servet beyannamesine dayanılarak geçmişe yönelik inceleme ve tarhiyat yapılamayacağı, ikinci tümcesinde daha önce verilmiş servet beyannamelerinde bildirilen servet öğelerinin vergi salma ve takdir işlemlerinde veri Çözümlemeler... olarak kullanılamayacağj vurgulanmış, ikin• Servet uygulaması ya da servet inceleme ci fıkrasında da servet incelemesine dayanılasi dediğimiz yöntemin yasal adı 'servet beya rak daha önce salınmış vergiler silinir, ihtilafnı esası'dır. tki öğeyi içerir: Yönetimin servet lardan vazgeçilir, incelemeler durdurulur denöğelerini saptama, sorgulama yetkisi; yüküm miştir. Elde mevcut servet beyannamelerindeki lünün servet öğelerini bildirim ödevi. Esas bilgilerin takdir işlemlerinde veri olarak kulolan yönetimin saptama ve sorgulama yetki lanılmasına bile izin vermeyen bir yasa koyusidir. Bildirim biçim sorunudur. Bu nedenle cu nasıl olur da inceleme elemanlanna bu bilservet beyanı esas olarak kaldınlmamıştır de gilerin saptanması için yetki vermiş olabilir? mek, bu yasa sadece yükümJuleri bildirim kül• Servet sorgulaması yöntemi vergi hukufetinden kurtarmak, bu işi inceleme eleman kunda genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Bir lanna yüklemek için çıkarıldı demektir. Böy ülkede bu yöntemin uygulanabilmesi için ne le bir sav, yasa koyucuya abesle uğraşmayı ya özel ne de genel düzenlemeye gerek vardır. Tekıştırmak olur. Kaldı ki yasa koyucu servet be melde bir emarenin (gelir emaresi) değerlenyanı müessesesinde sadece biçim bakımından dirilmesi sorunudur; değerlendirme kanıtlama Bilindiği gibi servet incelemesi 1984 yılında 2995 sayılı yasa ile kaldırıldı; işletmelerin bir kapısından gizlice çıkan paralar öbür kapısından açıkça girsinler diye!.. Aradan yedi yıl gecti, bir gün bir üst görevli "Servet incelemesi yapılabilir, yasal bir engel yoktur, kaldınlan servet incelemesi değil, bildirim yükümlülüğüdür sadece" deyiverdi. Milliyefte çıkan bir yaamızda, yasa ile getirilen, yasa ile kaldırılan bir müessesenin yorumla yeniden uygulamaya konulamayacağı gerçeğini anlatmaya çalışmıştık. Hukuka açıkça aykırı bulduğumuz böyle bir uygulamanın düzeltileceğini umuyorduk. Ne yazık ki akıl almaz gerekçelerle uygulamanın sürdürüleceği vurgulandı. Bu nedenlerle konuyu yeniden irdelemekte yarar gördük; hem geniş bir yükümlü kesimini ilgilendiriyor hem de vergi yönetimimizin çağdışı tutumunu sergiliyor. "Dev/ef toprsJdarının »mamını ya da bir bölümunu, yabancı bir devtetin egemenliği altma koymaya veya devletin bağımsızlığını kısmaya veya biriiğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan toptfklardan bir bölümünü dev/ef yönetiminden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse ölüm cezasıyla cezalandırılır" .. TCK (Türk Ceza Kanunu) 141, 142, 163'üncü maddeleri kalktı; önümüzdeki günlerde en çok tartışılacak maddelerden birisini de 125 oluşturuyor. 125'inci madde ne diyor: Sonuç Yukarıda sergilediğimiz olay, vergi hukuku tarihi taransa örneğine rastlanılmayacak denli çarpıcıdır. Geniş bir yükümlü kitlesini ilgilendiren böyle bir olay yaşanırken Sn. Maüye Bakanı, "İnceleme elemanları bağımsızdır, yorumlarına karışmam" diyerek susamaz. İnceleme elemanlanmn bağımsızlığı olamaz, kişilikleri olur ancak. Onlann yorumu ara yorumdur; vergi yasalarının yönetimsel yorumunda son söz bakamndır. Böyle bir yöntemin uygulanması ya da uygulanmaması inceleme elemanlannın kişisel yorumuna bırakılamaz. Bakanlık görüşunu açıklamak zorundadır. Sözümü bağlarken anayasanın tamdığı dilekçe hakkını kullanarak Sayın Kahveci'ye şu sorulan yöneltmek isterim: 1) Sayın Kahveci, eğer servet incelemesi yapılabilir görüşüne katüıyorsanız, altı yıldır iktidar olarak neredeydiniz? Neden bu incelemeleri bugüne dek yaptırmadınız da Hazine'yi trilyonlarca lira zarara soktunuz? Yok, katılmıyorsamz o zaman da bu yöntemle salınan tüm vergileri kaldırtmanız gerekir. Giriş kapınızda "velinimetimiz" diye andığınız bu ulusun insanlannı denek olarak kullanamazsınız, insan haklanna aykırıdır. 2) Sözünü ettiğiniz yöntem teftiş kurulunca, hesap uzmanları kurulunca uygulanmıyor, yalnız gelirler kontrolörlerince uygulamyor. Eğer yasaca geçerli bir yöntemse, tüm inceleme elemanlanmn öncelikle bu konuda yoğunlaşmaları gerekmez miydi? Ekonomik açıdan • Bir de olaya ekonomik açıdan bakalım: Yıl 1984, ANAP servet beyanını kaldırdığını ilan ediyor; kara paralar yatırıma dönüşsün, yurtdışındaki dövizler gelsin diye. Nitekim bu zaman aralığında önemli ölçüde döviz geldi, kara paralar aklandı. Yıl 1991, şimdi değişti kural diyor, bu dövizlerin, bu yaönmlann kaynağını soruyor, açıklayamadınız diye vergi salıyor, ceza kesiyor. Buna vergi politikası değil, ancak Eşrefin "evvela söyletirler..:' yöntemi denebilir. Yukanda sıraladığımız argümanlann hiçbiri karşılanamamış, yanlışlanamamış, tutarlı tek EVET/HAYIR OKTJVYAKBAL 60YılÖnceNazımHikmet 'Türkiye'de kitap baskısının ortalama sayısı iki binle üç bin arasındadır. Bu.sayı, ülkedeki okur yazarlara göre azın azıdır bana göre. İkide bir ortaya kitap satışının azlığı sürülür. Yazılar yazılır, düşünceler ortaya atılır." Bu satırları Orhan Selim takma adıyia Nazım Hikmet yazmış. Ne zaman mı? 6 Ağustos 1936 günü Akşam gazetesinde... 1935 yılında resmi istatistiklere göre istanbul'da basılan kitap sayısı 72a Nazım Hikmet 21 Mart 1936'da bu konunun üstünde durmuş: "Bütün Türkiye'de çıkan kitapların en geniş hesapla yüzde sekseni İstanbul'da basıldığına göre 1935 yılında bütün memlekette 873 kitap basılmış demektir. Fakat bu kitapların yarısı risale, makamiara yazılmış dilekçeler filan gibi şeylerdir. Kitap mefhumu içine alamayız. 1935 yılında bütün memlekette 436 çeşit kitap basılmış oluyor. Birbiri üstüne vasati tiraj 500'den fazla değildir, belki eksiktir. Bu takdirde vardığırnız netice şu olur: 218 bin kitap bütün Türkiye'nin bir yıllık tirajıdır. Fakat basılan kitapların vasati olarak bir yılda ancak üçte birinin satıldığını düşünürsek 72 bin yurttaş kitap satın almış demektir. Gayet geniş tutulan bu farazi hesapla, 16 buçuk milyon nüfuslu Türkiye'de 200 kişiye bir kitap düşüyor." Adam Yayınları, Nazım Hikmet Dizisi'nin yeni kitabı "Sanat, Edebiyat, Kültür, Dil"den aldım bu ilginç parçaları... 1935'te her 200 yurttaştan biri bir kitap satın alıyormuş. Ya bugün? 60 milyonluk Türkiye'de kaç kitap basılıyor, kaç kitap satılıyor, bilen var mı? Kitapların baskı sayısı da 1935'tekinden ne kadar farklı? Nazım Hikmet'e göre tirajlar iki üç binmiş! Bugün ne kadar? Genel olarak üç beş bin arasında!.. Aradan 56 yıl geçmiş; kitap alanların, hele hele okuyanların sayısı nerdeyse yerinde saymış, belki de gerilemiş. Bugün 200 kişıden biri kitap alıyor, okuyor mu? Nazım Hikmet'in 'Orhan Selim' takma adıyia Akşam gazetesinde yayımlanan köşe yazılannın çoğu, Özellikle yazınla, dille, tiyatroyla ilgili olanları bugün yazılmış gibi. Değindiği konular şimdi de gündemde... Nazım Hikmet, Türkçe'nin özleşmesi konusunda öncü bir yazar. 12 Kasım 1934'te "Öz Türkçe Düşünceler" başlığı altında şöyle yazıyor: "Türkçe bir dönüm yerindedir. Er geç bu dönümü dönecektir. Dilimizin temizliğe, güneşli su gibi ışıklığa doğru akışının önüne geçilemez. Dönüm yerieri köpüklü olur, bulanık olur. Dönüm yerinde su dalgalıdır. Dilimiz de dönümünü dönerken köpüktenecek, bulanacak, dalgalanacak. Tiksinenleri böğürtüleriyie, korkaklan korkulanyla başbaşa bırakalım." Daha sonra yazısını şöyle bitirmiş: "Dilimizin bugün içine girdiği dönüm yeri, konuşma diliyle yazı dilinin arasındaki derin ayrılığı kaldıracak, yalnız ikisini de temizleyerek, ışıklandırarak bu işi yapacaktır. Ben, kendi payıma ne yeni sözlerden korkuyorurn ne de birçoklarını yadırgıyorum. Becerikli bir yazıcı, kurulan yeni yapıda onlann birçoğunu yadırgamadan kullanabilir. İş becerikli olmakta... Dil yürüyor. Yürüyenin önüne durulmaz." Görüyorsunuz, gerçek yazahar, şairter geleceği herkesten önce görürler. 1934'te Türkçe sözcükleri yadırgayanlar vardı, aradan geçen 58 yıl sonra da yadırgayanlar var Ama Nazım Hikmet'in daha o günlerde dediği gerçekleşmistir, geriıdlerin, devtet gücüyle önünü kesmeye çalıştıkları dil devrimi bütün ulusça benimsenmiştir. Yürüyenin önüne durulmaz' diyen şair çok haklı çıkmıştır. Nazım Hikmet'in bir de 'entelektüellerie' ilgili ilginç özdeyişleri var bu yazılar arasında... Bir ikisini size sunsam mı? "Her küçük, yarım, taslak entelektüel kendini dünyanın mihveri sanır", "Entelektüelin çoğu bir bakıma gramofon plakları gibidir. içlerine neyi doldurmuşlarsa onu çalarlar." Aradan aftmış yıla yakın bir süre geçmiş, ama bu yazıların hemen hepsi yepyeni, taptaze, bugün yazılmış gibi... Mardin Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı ACIKAYBIMIZ Sayın • 2 Ağustos Cuma günü Türidye'nin her yerinde satışa sunulacak A.HALİK GÖZÜ'nün vefatı dolayısıyla acımız sonsuzdur. Ailesine ve camiamıza başsağlığı dileriz. SINAVSONUÇ • OSYM Sonuçları'sadece "Sl>fÂy$ONUÇ' Gazetesınde açıklanacak.Jıste başka ' hıçbır gazetede yer almayacak Gazetesinde TÜJRKtYE SERBEST MUHASEBECİ MAJÜ MÜŞAVtRLER VE yEMİNLl MALİ MÜŞAVtRLER ODALARI BtRLİGt YÖNETÎM KURULU Yandaşı yok mu fikrin? Pek çok. Hızını alamayan sivri akıllı, istanbul'u da Yunanistan'a verecek, Karadeniz kıyılarında Rum Pontus devletini canlandırmak için nutuk atacaktır. Son yıllarda iş şirazesinden çıktığı için Türk seçkinlerı arasında bu fikirlere katılan zıpırlar da çıkacaktır. öyle ya, Sevr Antlaşması, "halklara özgühük" verdiği için daha ilericidir; Türkiye Cumhuriyeti Lozan'la kurulduğu için "resmi ideolojiy\ kim savunacak? uzal liderliğindeki ANAP iktidarı artık tüm varlığını Amerika'ya bağladığından iktidarın entellerinde "liberalizm" adına bu tür ilericilik propagandası işlemeye başladı. işlesin... Her düşünce, ceza tehdidi olmadan serbestçe söytenebilmeli; hiçbir fikir yeraltına saklanmak zorunda kalmamalı!.. Demokrasinin özü ve temeli budur. *• Peki, Türkiye Cumhuriyeti bu fikirler söyleniyor ve yayımlanıyor diye parçalanır mı? Parçalanmaz... Bölünür mü? Bölünmez... Türkiye'nin parçalanıp bölünmesine karşı en büyük güvence 60 milyonluk Anadolu halkının bilinci ve "iradesi"dir. 1911'den 1922'ye dek on bir yıllık sayaş kıyameti içinde gerçekleşen devrimlerle kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti'nin, emperyalizme karşı varlığını koruyabılmesi için elbette başlangıçta ceza yaptırımlarına gereksinme vardı. Altı yüzyıllık padişahlığı yıkmışsın, dört yüzyıllık halifeliği kaldırmışsın, laiklik temelınde çağdaş devleti devrımle kurarken önlemleri almak zorundasın; sınırlarını çizerken akıttığı kan daha kurumamışken, toprağında gözü olan iç ve dış güçlere karşı duyarlı olacaksın. Ne var ki aradan yetmiş yıl geçti; Türkiye Cumhuriyeti demokrasinin çaödaş koşullarında varoluşunun değerlerini savunabilecek temeli oluşturmuştur. • 12 Eylül faşizmiyle tıka basa doldurulan ceza ve tutukevleri büyük çapta boşaltıldı. Buna karşın 125'inci madde nedeniyle suçlananlar salıverilmediler. Ancak bu konuda yaygın bir yanlış anlama var. Anayasa Mahkemesi SHP'nin başvurusunu incelemeye aldığında 125'inci maddeden yatanların durumuna ilişkin kararını verecektir; dosyayı incelerken de suçun içeriği açısından değil, anayasadaki eşitlik ilkesi bakımından davayı karara bağlayacaktır. Anayasanın eşitlik ilkesi açısından tartıldığında 125'inci madde tutuklu ve hükümlüleri haksız yere ıçerıde yatmaktadır; salıverilmeleri gerekir. Ben Lozan'dan değil, Sevr'den yanayım; Anadolu parçalanmalı; böluşüm haritası yeniden düzenlenmeli; Türkryefnin batısını Yunanlılar almalı, doğusunu Ermenistan'a katmalı, Göneydoğu'da bir Kürt devleti kurulmalı... Adına tek sözcükle "bölücülük" denen suç 125'inci madde kapsamındadır. Ancak bu madde düşünceyi değil, eylemi cezalandırmak amacıyta uygulamyor. • Yurttaşın biri diyebilir ki: ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY ENSTÎTÜLERİ Mehmet Başaran 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul Odemeli gonderilmez. BAŞSAĞUĞI Televizyon yapımcılarından değerli arkadaşımız ORHAN TUNCEL'in oğlu, sualtı belgesellerinin başanlı kamera asistanı, dalgıç TAŞANANLARDAN tZLER İZLENİMLER Kâzım Yenice 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul Ödemeii gonderilmez. elim bir deniz kazası sonucu çok genç yaşta kaybettik. Kederli ailesi ve bütün sevenlerine sabır diliyoruz. YAVUZ BEDRİ TUNCEL'İ TRT İSTANBUL TELEVtZYONU'NDAN ARKADAŞLARI Ingilizce öğretmeni MEHMET AĞCA Geçen on yü Seni unutturamadı Her zaman kalbimizdesin. Saygıyla anıyoruz. SAİMETACETTtN SAtMMÜRŞtDE Urfa eşrafından Adana Ağır Ceza Reisi (Emekli) MEHMET AIİ1AMAN 29 Temmuz Pazartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 30 Temmuz Salı günü (dün) Mersin Şehir Mezarlığı'nda toprağa verilmiştir. Dostlarırun başı sağolsun. AİLESİ HAREM89'LA BOĞAZ TURU YAZVEKIŞ* Şırket yemeklerı * Kutlamalar * Yemekhyemeksız mehtap ve denız gezılen ile öğle ve akşam hizmetınızdeyız. TREK Gezılenmız, dağlanmızın keşfedılmemış "^»guzellıklennı, bıtkı, çıçek ortusünü, buzul gollerını, nehırlerını, çıkılmamış zırvelerını ve tum yabanıl hayatını tanıtmak ıçın hazırlanmıştır ^ / Ağrı Dağı zırve çıkışı, Toros Dağları, Trans Kaçkar Trek, Kafkasya ve Elbruz Dağı. her hafta kesm hareket Yaşam boyu unutamayacağınız aktıf bir tatıl geçırmek ıçın broşur ısteyınız TREK TRAVEL AYDEOE CADOESİ 24 TAKSİM/İSTANBUL Tel:(1) 1546706 Tel: 151 88 97 151 04 15 && HEP AEATÜRKİJN YANINDA Salih BozokCemal &Boıok 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad 3941 Cağahğluhtanbul ödemeii göBdcrilmez.