Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 31 TEMMUZ 1991 Müziği üreten, yorumlayıp aktamn ve dinleyiciye sunanlar bir araya geldiler 21. yüzyılın eşiğinde ıııüzik OTURDULAR KOMJŞTULAR AYIN SANAT SÖYLEŞtSl Günümüzde müzik diğer sanat dallanyla birleşmekte ve teknolojiden etkilenmekte. Sizce bu alışveriş giderek müzik sanatının geleneksel karaktehni değiştirecek mi? müzik başka sanat dallanyla birleşmiş ve bu birleşmelerle gelenek dallan saptanmış olduğuna göre, başka sanat dallanyla birleşmesinin bundan böyle müziğe geleneksel karakterini kaybettirmesi gibi bir durum ortaya çıkaracağım sanmıyorum. Ama şu ya da bu sanat dalıyla birleştiğinde, müziğin kimliğinden ödün verme durumuna düşmesinden söz edebiliriz. örneğin, sinemayla birleştiğinde, müzik geri düzeyde kalır. llgiyi çekmeyebilir bile. KATILAMLAB: İLHAN MİMAROĞLU SÜHER PEKlNEL AYDIN GÜN YÛNETEN: EVİN İLYASOĞLU Kültiir Servisi Bu ayın sanat söyleşisinde müzik yazarımız Evin İlyasoglu, müziği üreten, yorumlayıp aktaran ve dinleyiciye sunan üç değerli müzik insammızı bir araya getirdi. Uzun yıllardır ABD'de yaşayan bestecimiz tlhan Mimaroğlu bu yıl tstanbul Festivali'nde ilk kez bir elektronik müzik dinletisi sundu. Elektronik müzik alanındaki yapıtlarmın çoğunu ColumbiaPrinceton Elekronik Müzik Merkezi stüdyolarında gerçekleştiren Mimaroğlu, festivalde müzikseverlere elektronik müziğin bir tür tarihçesini dinletti. Ünlü piyano ikilimiz Pekinellerin Süher Pekinel'i de çoğunlukla yurtdışmda, Zürih'te yaşıyor. Viyana Oda Orkestrası ve Philippe lim yılı" vs. gibi kavramlarla bilimi insanın tek amacı düzeyüıe çıkarmıyor muyuz? Kültür ve sanatın insanileştirme gücünden yoksun bırakılmış bir bilimin dünyamıza acıdan başka bir şey getirmesi mümkün olabilir mi? Bilim ve sanat insanın özgürleşme ve mutlu olma araçlandır, amaçlan degil. Insan bunlan görür ve bilirken nasıl coşkulu ve umutlu olur yeni bir asrın eşiğinde?.. sonu, o bitime yönelik salt bir duyarlılıktan çok öte, sanatlarda, politik ve ekonomik kuramlar alanında, bütün genelliğiyle düşünüş ve yaşayış türlerinde, yepyeni atılımların çağıydı. lnsanlık tarihi, öylesine zengin (para bakımından değil) bir çağ yaşamamıştır. Yirminci yüzyıl ortalanna değin, önceki yüzyılın sonunun bir uzanımıdır. Oysa yüzyüımızın şimdi yaşamaya başladığımız son on yılı bir yıkıntı çağıdır. Duyarlıük söz konusu olduğunda, çökeduran bir dünyanın verdiği bunalımlarla ilgili bir duyarlılıktır bu. Yaşayan müzikyaşayan dil gibi tartışmalar son yıllarda yaygmlaştı. Sizce toplumumuzda besteciyorumcuplak yapımasımUzik organizatörü gibi kişi ve kurumlar bu kavramı ne kadar güzetiyor? kışkırtıcı ve tepki yaratıcı oluyor. Sanınm genel olarak sanat ortamımızın sıkıntısı bu tepkilerden kaynaklanıyor. Tarih'i bir tabu, bir ölü geçmiş gibi görme alışkanüğımız devam ediyor. Oysa tarih "yaşayan, yaşanılan canlı bir geçmiş"tir. Yoksa nasıl yorumlayabilirdik tarihi? Yorumlanamayan tarih, tarih olabilir mi? Unlü tarihçi E.H. Carr "Geçmiş bizim için bugünün ışıgında anlaşılabiür ve bugünu tumuyle ancak geçmişin ışıgında anlayabiliriz. İnsanın geçmiş toplumu anlamasını ve bugünün toplumuna daha çok egemen olmasun sağlamak tarihin çifte işlemidir" demişti. Bu konudaki görüşümüzü özetlemek istersek şunlan söyleyebiliriz: Dünü unutmayacağız, fakat aynı zamanda onunla (dünle) yetinmeyeceğiz... "Sanatcı kendi kökJeri ile uçabilendir." Çok yenilikçi bir ozan olmamasına rağmen Yahya Kemal "kökü mazide olan âüyim" (köku geçmişte olan gelecek'im) diye yazmıştı. "yaşayan dil" konuları arasında hiçbir ilişki olmaması gerekir. Ne ki TUrkiye'de bu iki konuyu bir arada ele alabiliriz; "yaşayan mttzik" ve "yaşayan dil" adına her ikisinin de öldürüledurması bakımından. Düşününüz: Atatörk'ü bugünün Türkçesine çevirmek gerekiyor; belki on beşyirmi yıl sonra da o günün Entremont'la birlikte bu yıl Istanbul Festivali'ne katılan Pekinellerin üç CD'lik Mozart albümü önümüzdeki ekim ayında piyasaya çıkacak. Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Aydın Gün, yaklaşık 20 yıldır Uluslararası îstanbul Festivali'ni yönetiyor. Devlet Sanatçısı Gün, uzun süredir her yıl Topkapı Sarayı'nda sahnelenen Mozart'ın "Saraydan Kız Kaçırma" operasımn da yönetmeni. Yirminci yüzyıl sonlannda dünyada ve ulkemizde müzik sanatındaki değişimleri konu aldık bu ay. 19. Uluslararası Istanbul Festivali'nin henüz sona erdiği şu günlerde festivali de söyleşimize katmadan edemedik. evre gibi görülmemeliydi. Oysa bir bakıma öyle olduğunu görüyoruz. Elektronik müziğin bir yenilik olarak yarattığı moda, her moda gibi geçip gittiğinde geriye sonu gelmiş bir evre kalmış oluyor. Oysa gerçekte, bugün için kendi kabuğuna çekilmiş gibi görünen, yarım yüzyıla yaklaşan yaşantısını sürdüren çok önemli bir sanat dalı var ki ürünlerinden dünya büyük ölçüde habersiz kalıyor. Gelışen teknolojik olanaklarla, elektronik ortamla, nitelikli müzik üretmek açmndan çalışma süreci içinde bazı kolaylıklar sağlandı mı? örneğin elektrikli piyanonun icadı ilepiyanistler daha kısa zamanda daha verimli çalışmalar yapabilıyor mu? tstanbul Festivali, gündemdeki konumuz. Festivalin getirdiği pekçok olumlu yönun yanı sıra hâlâ bazı eksikleri ve sorunlarından sözetmek, ilerki yıllar için yapıcı olacaktır kanısındayız. nitekim bir fazlalık var. Ama ne demişler? "Bir iş yapmaya değerse, aşınya kaçmaya da değer." Fazlalık dediğım, yaklaşık bir aylık süre içinde pek çok olayın yer alması. Yetişmek kolay değil bunlara. Ama daha azı olsaydı, o kez de festivalin yetersizliğinden yakınırdık. Eksiklige geünce, bu özeliikle çağdaş sanat müziginin azlığında kendini gösteriyor. Yeterince dinleyicisi var mı çağdaş sanat müziginin? Benim konserimin bUetkrinin tümü çabucak satıldı. llgili, uyaruk, destekleyici bir dinleyici topluluğuyla karşılaştım. Bu bana kıvanç ve mutluluk verdi. Ama niye Strasbourg Vurmaçalgüar Topluluğu'nun programlan tümüyle çağdaş müziğe aynlmış konserleri yeterince ilgi görmedi? Ne olursa olsun, çağdaş sanat muziği programlarının sunulduğu konserlerin sayısının anması gerektiği görüşündeyim. Bu ara özellikle genç kuşak Türk bestecileri öksüz durumda bırakılmaktan kurtanhnalı. Şunu göz önünde tutalım ki festivalin büyük başarılanndan biri, dinleyici yetiştirmek olmuştur. Şimdi artık bu yolda çağdaş sanat müziğine de yönelmenin sırasıdır. daima daha iyiye yönelten bir festivalin eksikleri hiç bitmez, tam tersine daha da çoğalır sanıyorum. Bu çerçeve içinde, her zaman söylemiş olduğum gibi Istanbul Festivali'nin ciddiyetine olan derin saygımı tekrar belirtmek isterim. Promosyonu her yıl daha büyüyen, uluslararası açıdan kültür alanında Türkiye"nin sanat yaşamım temsil eden festivale daha yüklü bir maddi yardım gerekli olduğunu duşünüyorum. Aynca festivale katılan bir numaralı isimlerle TV çekimleri yapılıp, Avrupa standardında klasik müzik, pop, caz, rock ve eğitici çocuk programlan düzenlenerek dünyaya pazarlama imkânları araştınlamaz mı? Bu tür programların arşivlenip devamh ve tekrar eden diziler halinde sunulması, geleceğin dinleyicileri için büyük bir yatırımdır bence. M I M A H U u U J Tarih boyunca çoğu tür M İ M A R O Ğ L U tstanbul Festivali'nde M İ M A R O Ğ L U On dokuzuncu yüzyıl Çeşitli sanat dallannın ana arayışlan aym ortamda birleştiği için alışverişlerini de doğal bir bütünlük olarak hissediyorum ve yıllann verdiği deneyimle bugün daha bilinçli bir şekilde bu duygu ile besleniyorum. Müziğin başlangıcını ritm olarak düşünursek, insan kalbinin, doğanın ritmi, daha sonra sesin, hareketin, çizginin ritmleri, sanatın kendi içindeki bir bütünlükle gelişmiş ol' duğunu kanıtlıyor bana. Sesteki ritm, nasıl kelimelerin ritmine dönüşmüsse (şiir) müzikteki renk de çizgiyi o kadar yönlendirmiştir. Bugün de hiçbir şey değişmiş değil: GUnümüzün en önemli haberlesme ve düşünce aracı kompütür, duygusal yönden bile bütün sanat dallarını etkilemekte. Kompütür müziğinde ve minimal müzikteki tek ve çok boyutlu düşüncelere doğru dağılım, gerilimin ve gelişimin yönlendirümesi kendini her dalda kanıtlıyor bence. Bir Beckett, Joyce, Handke'nin varlığı Ensor, Pollock ve Beoys'u beraberinden getiriyor. Bu enerjik bütünlük tekrar müziğe yansıyıp "multimedia" olarak popun yam sıra opera ve balede de birleşiyor. Nitekim, "sprechtheater"den sonra günümüzü yansıtan üç boyutlu bir opera eseri birkaç ay önce Münih'te birincilik kazandı. Her boyut kendi içinde ayn bir tematik düşünceyi işleyen, ortak payda olarak muziği dokuyan, kompütürün de kullamldığı bir opera. Aynca müzik kendi alanındaki diğer müzik dallanyla da alışverişini sürdürüyor. Caz müziği bugün klasik müzikte yeni öğeler ararken (Jarrett, Corea) aynı ihtiyacı klasik müzik de cazda hissediyor (Gould, Golda). M İ M A R O Ğ L U "Yaşayan müzik" ve eserlerini yorumlayan bir piyanist olarak geleneksel çalışma düzenime bu aletler bir şey katmadı. Yine de elektronikleşen müzik düşüncesi beni çok etkiledi. Her şeyden önce klasik eserlerdeki duyguyu, ruhu, kompütürde nasıl uygulayacaktık? Nitekim buna yönelik bir çalışmamızı Bob James ile New York'ta üç yıl önce gerçekleştirdik; piyanolann "midi" PEKlNEL Şahsen tarihe dönuk müzik r CKINCL Kammca değerini tstanbul Festivali'nin yirmi yıl Bence yirminci yüzyıl, gecmişi öncesinden günümüze kadar geve geleceği kollayarak kendine gö İSTANBUL FESTtVALİ'NDE BULUŞTLLAR Bu ayın sanat söyleşisi için (soldan saga) besteci tlhan Mimaroğlu, müzik vazanmız Evin Dyasoglu, piyanist Süher Pekinel ve çen sürecinde toplumun değire bir denge anyor. Devlet Sanatçısı Aydın Gün, 19. Uluslararası tstanbul Festivali'nde buluştular. Mimaroğlu. Pekinel ve Gün, çagımız müziğine degişik yaklaşımlar getirdiler. şen isteğine (talebine) göreprogramlarda değişiklikler gözetildi Türkçesine çevirirler. Abraham Lincoln'u ya sistemine uygulanması ile synthesizerton kaG Ü N Teknolojinin önümüzdeki zaman için• CKINCL Bence, yaşamayan sanat sanat mi? da Thomas Jefferson'ı bugünün Ingilizcesilitesinin yeni bir ses rengi boyutuna ulaştınlde neler getireceğini bilmeden birtakım tahdeğildir. Bir edebiyat, resim, müzik "parçası" ne çevirme diye bir gereksinme var mı? Dış ması büyük bir maceraydı. Yalnız duygunun minler yurütmek doğru olmaz sanınm. Bir çeüretilmeye başlandığı an yaşamaya başlar. ülkelerde dil öldürülmüyor, ama "yaşayan klasik müzikteki ritmik gerilim ve gelişiminin G Ü N Bu konuda önce şunlan söylemek isşit müneccimlik olur bu. Yalmz müziğin şim"Kompozisyon olarak nitelendirdiğimiz, kenmttzik'' adına müzik öldürüleduruyor. O "yakompütüre uygulama olanaklannın çok sınırh terim: Halkın gereksinimlerine değil de talepdiden işitsel bir değer olmasım (müziğin müşayan müzik" de ya pop ve rock müziği türdi derinliği içinde aktanlmayı bekleyen bir olduğunu gördük. Buna göre baştan kompülerine adepte olmuş bir sanat ve kültür polizik olarak dinlenmesini) engelleyecek birtakım leri gibi türedi bir müzik; ya da, çok daha kü"kozmos", yaşamım kendine özgü ortamıntürün kendi kurallanna göre yazılmamış esertikası gelişmenin ve değişmenin değil, yozlaşgelişmeler gözlenmektedir: Çağımızın en çük bir ölçüde, çoktan uykuya yatmış olması da devam ettiren yorumcunun (okuyucu velerin uygulamalan daima sınırh bir kopya olamanın ve çöküşmenin teminatıdır. Istanbul önemli toplumsalsiyasalekonomik mit'leringereken geçmiş çağların müzikleri. ya izleyicinin) sübjektif yaklaşımında yeniden rak kalacaktı. Ama bu sınır caz ve rock müKültür ve Sanat Vakfı kurucu ve yöneticileriden biri haline gelen reklam ve reklamcılık, canlanır. Her türlü kompozisyonunun sırrı Yurtdışmda yaşayan sanatçıziğinde boyutlannı buluyor. nin en önde gelen kaygısı bu oldu 19 yıl bomedyalann da zorlamasıyla, bilgi araçlanmızolan ana fikir aym zamanda onun varoluş nelar dışandan baktıklannda ülkeyunca. En bunahmlı yıllarda bile ne popülizdan biri olan görme duyumuzu diğer bilgi Dünyanın pekçok köşesinde denidir. Yorumcu bu anafıkir ile birleştiği zamizdeki müzik olaylarım nasıl min ne elitizmin ne de modernist biçim camedinme duyulanmızm çok önüne geçirmiş bukonser veren sanatçılar olarak man mantıklı veya yalnızca duygusal olarak değerlendirmekteler? bazhklanmn tuzağına düştü vakıf yöneticilelunmaktadır; son yıllarda tdevizyonlarda göso kozmosla bütünleşir, bence. Bu nabzın ritdüzenleyeceğiniz programlan o ri; halkın alışkanlıklarına ve duygusallığına terilen müzik programlan, şovlar, videolar bu mini yakalayan veya yakalayamayan yazar, toplumun dinleyicisine göre düDışandan bakışla, kendini suavuç açmadan halka kalite ve hizmet güventehlikeyi haber vermektedir; çok yakın bir gebesteci veya yorumcu vardır ki, bir sürü kateşünür müsünüz? rekli yenileyen bir toplumdaki detayları görcesi sunma yolunda ödün vermeden yürüdü. lecekte bir çeşit "görsel müzik" kavramı oluşgorinin oluştuğu ortamda 'iyi" ya da "kötü" mek, sanat hayatının nabzını hissetmek maturulacak gibi görünüyor. Bunun giderek her Festivalin geniş bir zaman diolarak sınıflamr. P E K İ N E L Müziğin evrenselliği tüm dünalesef imkânsız. Buna rağmen, böyle bir dutürlü işitsel, zihinsel bilgi yetilerimizin körlenlimine yayılması yerine daha az yadaki dinleyicileri, iyi veya kötü müziğe gösrumda kendime ilk sorduğum soru şu: Temel mesüıe ve bir "görsel kültür çagY'nın başlave özprogramla dahayoğun ve Kültürler ve sanatlar doğadaki diğer terdikleri tepkide (bilinçli ya da bilinçsiz) belli yapı ve sorunları ekonomik ve sosyal dalgamasına yol açabileceği duşünülemez mi? kısa tutulması görüşüne ne canlılar gibi doğarlar, yaşarlar, yaşlamrlar ve bü düzeyde birleştiriyor. Biraz evvel açıklalanmalardan sarsılmayan bir müzik yaşamı Uldersiniz? 19. yüzyıl sona ererken AvruÜ U N İmkân olsa festival süresini iki aya çıpa'da, sanat dünyası bir "çağkarmayı düşünürdük: Istanbul on milyonluk sonuduyarlıltğı"yaşamış. Yirbüyük bir sanatkültürtarih şehri. Bu şehir minci yüzyılın sona ermekte olÇeşitli sanat 19. yüzyıl sonu Atatürk'ün mayıs ayı ile ekim ayı arasında sanatsal etkinduğu şu yıllarda benzer bir coşdallarının ana her alanda gerçekleştirdiği likler yönünden bir çöl hayatı yaşamaktadır. ku yaşanmakta mı? arayışlan aynı yepyeni büyük Bu 56 ay içinde hem yurtiçinden hem de yurtortamda atılımların dışından gelen turistlerin gidebileceği, düzeyli değişimler, I 21. yüzyıla girişle 20. yüzyıla giriş arabir sanat etkinliği yoktur. Şehrüniz uzun yılbirleştiği için sında bir benzerlik veya koşutluk bulmak imçağıydı. toplumsal lann ihmali ile uygar insan gereksinimlerini kânsız görünüyor bana; her şeyden önce talnsanlık tarihi bence coşkunun karşılayacak yapı, kurum ve sanat kuruluşlarihsel, nesnel koşullar arasındaki farklıbklar öylesine zengin alışverişleri de yaratıcı nndan yoksun bırakılmıştır. Kültür belleğimiimkânsızlaştınr böyle bir benzerliği. Her çağ bir çağ zin en güzel örnekleriyle süslü olan bu şehre doğal bir kendi gerçeğini anlamak ve anlatmak için sadinamiğiyle geçmişine yaraşır bir kimlik kazandmnak yalnatta yeni biçimler, yeni muhtevalar yaratır ve yaşamadı. 20. bütünlük kolayca mz yetkili makamlann değil, hepimizin boyyine her tarihsel dönem ancak kendi kültür yüzyılın oluşturuyor. başarılmıştı. nunun borcudur. ve sanatını (kendi felsefesini) üretir. Ne bir önGünümüzün en| ortalanna , 1946'dan sonra | ceki ne de bir sonrakini yaratabflir. Çünkü her Yalnız görevliler değil, hepimiz aynı deretarihsel dönemin kendine özgü değerleri ve deönemli haberleşme ve düşünce değin, önceki yüzyılın sonunun bir cede sorumluyuz bu şehirden. Hem gerekli yapılmak istenen her değişim, ğer yargıları vardır. Kültür tarihi devamlı bir olanı yapmıyoruz hem de "Ülkemize turist aracı kompütür, duygusal yönden uzanımıdır. Oysa yüzyıhmızın şu geleneksel birikimlerin diktiği "degerler degişim" tarihidir ve sanatsal külgelmiyor" ya da "tstanbul, Türkiye'niıı en bübile sanatı etkiliyor. 20. yüzyıl, son 10 yılı bir yıkıntı çağıdır. duvarları aşamadı. Bazı türün hiçbir aşaması tekrar edilemez, sanat yük köyüdür" diye yakınıyoruz. Fransızlann Çökeduran bir dünyanın geçmişi ve geleceği kollayarak eseri gibi 'tek'tir, 'biricik'tir. noktalarda aşılsa da çok sancılı güzel bir sözü var: "Yumurtayı kınnadan ombunalımlarıyla ilgili duyarlıktır bu. let yapmak mümkün değildir." Batüı turist dekendine göre bir denge anyor. oldu. 20. yüzyıla girerken dünyamız her yönden niz, güneş, tarihi eser vs. dışında sanat ve külbüyük bir iyimserlik ve umutla yüklü idi. 18. tür gereksinimlerinin de karşılanmasını ister. yüzyıl aydmlanmacılanmn (ta ortaçağdan devyorulurlar. Her sanatsal akun yalnız başına kemizde en iyi şekli ile nasıl gerçekleşebilir? maya çalıştığım "müziğin nabzı" olayı da buViyanalılar II. Dünya Savaşı'ndan sonra bir raunan dogmalan yıkarak, bütün insani debir sanatsal akun yaratma düşüncesinden kayTek maddi kaynağı ve işletmesi hükümete bağharabeye dönen şehirlerinde, açlıklanm da rada kendini gösteriyor. Buna rağmen her topğerleri akıl ve görgü ölçüleri ile işleme idealnaklanmaz; yeni bir insan tipi yaratma istek lı olan müzik eğitim ve icra kurumlan (konunutup önce opera binalarını onararak işe lumun tarihi ve kendi eğitim çerçevesinde geleri) asıl meyvelerini 19. yüzyüda vermişti. Anve iradesinden doğar. Nesnel ve öznel koşulservatuvar ve orkestralar), kritik durumlarda başladılar. Bütün Viyanalılar "Ekmegiınizden lişen bir dinleyici kitlesi var. Bunu da her yocak en eski çağlardan beri birbiriyle buluşan lar değiştikçe sanatlar da hem biçim hem de en fazla sarsılan kuruluşlar. Bence bu sarsılönce operamızı isteriz" diye ayağa kalkmışrumcu verdiği konserierde kendisi keşfetmeve örtüşen bilim ve sanat, 20. yüzyılda bir yanöz (muhteva) yönünden değişikliklere uğrarmalar, ilretilen müziğin kalitesine de her yölardı. Bugün Viyana'daki operalar, tiyatrolar li. Verimli bir diyalog ancak böyle kurulabidan birbirlerine çok yararh olurken, diğer yanlar. Bu değişimler geleneksel kültürel birikimnüyle yansımakta. konser salonlan her gece yerli ve yabancı tulir. Doğal ki Japon dinleyicisi ile Hollanda dan çelisen, zıtlasan kardeşler olma yolunda lerin diretmeleri ile engellenmek istenir. Baristlerle dolup taşıyor. Bu insanlar her gece inÖte yandan Türkiye'ye her gelişimde müdinleyicisi farklıdır. dev adımlarla yol aldılar. Oysa Goethe sanazen toplumsal koşullann yaratıa dinamiği ile san olmanın ne anlama geldiğini yeni baştan zik yaşamında gelişen bir dinamizmi sevinçle tı "eyleme geçirilmiş bilim" olarak tanımlakolayca gerçeklesebilirler. Program duzenlemeye gelince, iki saatlik bir öğreniyorlar. izliyorum: Caz, pop, rock, modern bale gnıpmıştı. Bilimin asi çocuğu teknoloji, pragma'programın içindeki eserlerin kendi aralarınörneğin Atatürk'ün gerçekleştirdiği büyük lan, isimlerini yeni keşfettiğim müzisyenler; tizmin (yararcüığın, çıkarcüığm, tekbenciliğin) Batılı bazı büyük festivaller bizden çok dada tematik, tarihi ve belli bir coşkuda bütundeğişimler toplumsal coşkunun yaratıcı dinaaynı şekilde tiyatro, resün sergileri, galeriler... tuzağma düşmüş bulunmaktadır. Sanat ve biha uzun sürelerde gerçekleştiriliyor. Istanbul lesen karakterlerine dikkat ediyoruz. Örneğin, miği ile kolayca başarılmıştı. Ancak 1946'dan lim yapay olarak çelişir, çekişir ve zıtlaşır ol42 gün, Atina 105 gün, Verona 60 gün, Bufestival için sectiğimiz Bach ve Mozart konsonra yapılmak istenen her değişim gelenekH H ^ Elektronik müzik bir evre muştur birçok yönden. dapeşte 90 gün, Schwentzingen 90 gün, Flançertolannı bir arada çalma amacımız, Mozart sel birikimlerin (sualtında yürüyen antiolarak kabul edilirse, yarının dern Festivali 8 ay, Floransa 56 gün, Ludwigsyılının yanı sıra, bu iki bestecinin birbirlerine "Kültürsüz bilim" gezegenimizin geleceğiçağdaş, antimodern birikimlerin) diktiği dumüziği bu etmenden ne kadar burg 4 ay, Dubrovnik 45 gün, Ljubljana 60 olan derin yakınlığından kaynaklanıyordu. Bir ni tehdit etmektedir bütün arsızlığı ile. Bütün varlan aşamadı. Bazı noktalarda aşılsa da çok yararlanacak dersiniz? gündür. Sayılan bu şehirlerin nüfusu ise Istek konserin nefesinde gerçekleştirmek istedibunlara rağmen son yıllarda çok çarpıcı slosancılı oldu her aşma hareketi. Geleneklere tanbul'un nüfusuyla kıyaslanmayacak dereceğimiz bu bağlılığı bazı organizasyon nedenganlann kanadı altına sığmarak sakız gibi her bağlılık, "geleneklere düşkünlük" düzeyine çıM İ M A R O Ğ L U Elektronik müzik bir de azdır. leriyle iki geceye bölmek zorunda kaldık. yana çekilen "bilgi çagı", "bilgi toplnmu", "bikanldığı zaman "yeniliklere düşkünlük" gibi evre değildir. Daha doğrusu, olmamalıydı; bir GÜN İLHAN MİMAROĞLU SÜHER PEKİNEL AYDIN GÜN GÜN