21 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER adaletsizliktir" sözü yinelenmekte, bunun nedeni olarak "personel, yapı, araç ve gereç bakımından iyileştirme esas olacak, kurumlar ve hukuk kurallarının bıî esasa göre genişletileceği"nden söz edilmektedir. Memleketimizde adaletin geciktiği bir gerçektir. Gecikmenin nedeni sadece personel, araç gereç değildir. 4. Üst mahkemeler Hükümet programında "üst mahkemeler" den (istinaftan) söz edilmemektedir. Belki "kurumların geliştirileceği" sözünden bu mahkemelerin kurulabileceği anlamı çıkanlabilir. Programda Yargıtay'ın "içtihad mahkemesi" haline getirileceğinden söz edilmesine göre bunun üst mahkeme kurulmasmı gösterdiği söylenebilir. Fakat en azından yirmi beş yıldan beri tartışılan bu konu hakkında özellikle her adalet yıhnda Yargıtay başkanlarının bu konu üzerinde durmalanna karşın bu mahkemeler hakkındaki hükümet görüşünü öğrenmek her vatandaşın hakkıdır. 5. Kaldınlan hükümler: 141, 142, 163. maddelerin kaldırıldığı, böylece "demokrasi adına atılan önemli adımlar'dan birinin daha atıldığının belirtildiği programda böyle bir deyiş kullanılması gerçeği yansıtmamaktadır. Bu maddeler kaldırılmış değil, 'cebir unsuru' nun eklenmesiyle daha ağır hükümler durumuna getirilmiştir. 6. Hazırlık soruşturması: Programda en önemli öğe şöylece ifade edilmiştir: "Hazırlık tahkikatında avukat bulundunılmasını teminen yasal düzenlemeler yapılacaktır." Zabıta soruşturmasmda "işkence" devam etmektedir. Memleketimizde işkencenin devam ettiğini kabul eden mahkeme kararları bulunmakta, bu kararlan doğrulayan Yargıtay kararlarına rastlanmaktadır. Hükümetin işkenceyi kaldıracağım açıklaması bekleniyordu. Bu yapılmadı. Fakat zabıta soruşturmasına avukatın katılacağım bildirmek aym maksadı bir dereceye kadar sağlayabilir. Bilindiği üzere halen zabıta (polis) soruşturmasında ve savcılık soruşturmasmda sanık, herhangi bir avukatın yardımını isteyemez. Eğer program bu konuyu gerçekleştirebilecek olursa gerçekten başanlı sayılacaktır. Ceza Yargılaması Yasası'nın değiştirilmesi gerekecektir. Bu arada avukatın hazırlık soruşturmasına ne dereceye kadar müdahale edebileceğinin, hak ve yetkilerinin neler olabileceğinin, hazırlık evrakım okuyup okuyamayacağının samkvatandaşm baskı altmda tutulmasmı önlemek için neler yapabileceğinin gösterilmesi gerekir. Zabıta sorgusu sırasında avukatın sadece hazır bulunması dahi işkenceyi kısmen de olsa önleyebilir. Avukatın bulunmadığı bir sorguda "ikrar"ın geçerli olmaması pek çok haksızlıkları önler. Herhalde hazırlık sonıştunnasında avukatın bulunması, her şeyden önce "işkenceli sorgu" usullerinin sona ermesine yarayacaktır. Her samğın, isteği üzerine gecikmeden tarafsız bir hekime götürülerek rapor alabilmesi sağlanmalıdır. Adalet açısından pek özet olarak hazırlanan hükümet programımn uygulamada neleri kapsayacağının saptanmasını, uzman kişilerin katılmasıyla bir komisyon kurulmasını ve "Adliyenin dertleri"ni ortaya koymakla görevlendirilmesini önermekteyiz. Prof. Dr. FARUK EREM Yeni hükümet programı "adalet" açısından bir "program" değil, bir "özef'tir. Konu hükümet programında birkaç sözcükle geçiştirilmiştir. "Hükümet olarak adli ve idari yargı kurumlanna biiyiik önem veriyonız" denilen metinde yer alan birkaç satırla bu "önem"i bağdaştırmak pek güçtür. Bununla beraber program üzerinde durmakta yarar vardır: 1. Hukukun üstünlügü: Programda en ilginç olan "hukukun üsıünlu|ü"ne yer verilmiş olmasıdır. Şöyle denilmektedir: "Hürriyetlerin teminat altına alınması için hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğünii esas alan hukuk devleti düzenini temel şart sayanz." Eğer bu deyişler gerçekten somut duruma getirilecekse ülkemizde çok şey değişecektir. Hukukun üstünlüğü kavramı, Türk hukukuna Barolar Birligi'nin çabalarıyla girdi. Bu çabalar sonucu cumhurbaşkanının andında (Anayasa md. 103) ve milletvekillerinin andında (md. 81) hukukun üstünlüğüne bağlı kalmak koşulu yer almaktadır. O halde Barolar Birliği'nin çabası bu konuda sonuç vermiştir. Fakat uygulamamn bu gelişmeye uygun düşüp düşmediği üzerinde durulabilir. Konu Anayasa Mahkemesi'ne intikal etmiş ve Yüksek Mahkeme oldukça açık kararlar vermiştir. Anayasa Mahkemesi'nin yeni başkanı inançlı, yürekli ve hepsinin üstünde, bilgili bir kişidir. Böylece hükümet programı Anayasa Mahkemesi'nin yeni kararlarına daha başka bir güç kazandırmış olacaktır. 2. Bağımsız adalet: Programda "adaletin bağımsız ve tarafsız yargı organlan tarafından yerine getirileceği"nden söz edilmektedir. "Bağımsız adalet" in hükümet programında yer alması elbette sevindiricidir. "Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu"nun esastan değişmesini istemek hakkımızdır. Bakanlık müsteşarının kurulun başında yer alması uygulamasmın devamı karşısında "hâkimin bagımsızlıgı", hatta bir açıdan "tarafsızlıgı" en ağır baskı altına alınmış demektir. Her ne kadar hâkimlerin bağımsızhğını tehdit, daha pek çok yasada varsa da kuşkusuz en ağır olan Yüksek Hâkimler Kurulu'nun oluşum biçimidir. 3. Geciken adalet: Hükümet programında "geciken adalet, Hükümet Programı v e Adalet PENCERE Transformasyon 13 TEMMUZ 1991 Sonuç Adalet açısından pek özet olarak hazırlanan hükümet programımn uygulamada neleri kapsayacağının saptanmasını, uzman kişilerin katılmasıyla bir komisyon kurulmasmı ve "adliyenin dertlerT'ni ortaya koymakla görevlendirilmesini önermekteyiz. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL 14 Temmıız; Bastille Gtinti Fransız toplumu ve devleti bu denli kanlı serüvenlerden geçtikten, krallık ile cumhuriyet arasında birkaç kez gidip geldikten sonra "cumhuriyet"te karar kılmıştır. Her alandaki "üretkenlik"leri bilinen Fransızların, bir de ilk "sömürgeci cumhuriyet"i ürettikleri bir gerçektir. YAVUZ GÖR Emekli Elçi Yann Fransızlar devrimin yıldönümünü Fransız Devrimi'nin, Ingilizlerin 13. yüzkutlayacaklar. yılın ilk çeyreğinde ortaya koyduğu ve hü"Haydi vatanın çocuklan / Zafer günü geldi. kümdarla vatandaşlar arasındaki haklan ve / Kanlı sancagı zıilmun / Bize karşı yükseldi. / yükümlülükleri saptayan "Magna Karta"Duyuyor musunuz kıriardaki / Şu vahşi asker sından olduğu kadar, 1776'da Filadelfiyalerin nlumasını / Onlar gelip kollannıza / Eşle da açıklanan Amerikan "Bağımsızhk Dekrinizi ve çocuklannızı bogazla>ncaklar... / Siiah larasyonu"ndan geniş ölçüde esinlendiği ve başına ynrttaşlar! / Kurun taburlanmzı! / Yüetkilendiği açıktır. riiyeJim, yüriıyelim... / Ta ki bu kirii kanlar / IsKrallığı kaldırmak, Kilise'yi aforoz etlatmasın artık tarialanmızı»." mek, kral ile kraliçe de dahil, aristokratlaBöyle diyor Fransız ulusal marşı, La Mar nn kafalannı uçurmak, topraklan bölüştürseillaise... mek, devrimci radikal yasalar çıkarmak, Tarihin en büyük ve anlamlı devrimlerin cumhuriyet ilan etmek vb. gibi önemli işler den birinin sesidir La Marseillaise... yanında yeni bir takvim icat etmek, herkeöncekilerin Aristo'ya kadar uzanır bu sin birbirine "Yurttaş!" diye seslenmesini nun kökeni ve özellikle 18. yüzyıl Fransız kuramlaştırmak... Bunlar Fransız Devrimi'düşünürlerinin, açıkkapalı yazıp çizdikle nin ilk yıllanndaki ürünleri. ri ve yavaş yavaş ulusun dokularına sızmaDevrimin önemi, Fransız topraklanru pek ya başlayan özgürlükçü, insan haklarını sa uzaklara kadar aşarak önce Avrupa'da, sonvunan, cumhuriyetçi fîkirleri önceleri bir fı ra dünyada dalgalandırmaya başladığı özsıltı iken, bir dedikodu iken, bir homurtu gürlük ve "cumhuriyetçüik" fikir ve eylemiken, küçük bir meltem iken; hızla esen rüz lerinin kaynağı olmasındadır.. gâra, sonra kasırgaya, tayfuna dönüştü birÖzgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ilkelerini uç denbire, 1789 yılının sıcak bir yaz günü... renkli bayrağının simgesi olarak dalgalajıİyi bir aile babası, seçkin bir saat tamir dıran devrim, dış düşmanlanna karşı zoruncisi olan, her sabah süslü püslü porselen lu olarak silah kuvvetüıe başvurmaya itiloturağından kalkıp, peruğunu başına geçi miştir. rip, pomatlannı sürüp, dantelalı ipek gömBu aşamada, devrimi savunacak ve yayaleğini şişman göbeğinde ilikleyen XVI. Locak bir "lider" çıktı ortaya: Napoleon Bouis, güne başlarken, bir "özel görevli" pencereyi açıp "Gare a l'eau: Suya dikkat!" uya naparte. Üç renkli bayrak önde, bıyıklı ve sadık askerleri arkada, trampetler calarak, Özgurlük, Eşitlik ve Kardeşlik yaymaya çıkan Bonaparte, bu uğurda bütün Avrupa'yı bir savaş alanına, bir kan gölüne çevirdikten sonra, birçok devlet adamının yazgısı gibi görünen ve onları gerçeklerden gitgide daha Programla Örgüt Bir Bütündür... İnsan bir partiye niye üye olur? Programını beğendiği, ileri sürdüğü düşünceleri, görüşleri benimsediği, partisinin iktidara geldiğinde o temel ilkeleri yaşama geçireceğine inandığı için... Ama kimileri bellı çıkarları elde etmek, partiye kendi görüşlerini kabul ettirmek, bu arada etkili olmak için partilere üye oluyor. Böylece o partide bir kavram kargaşası yaratıyorlar. Partinin yönünü kendi kafalarına göre değiştirmek istiyorlar. Geçen akşam bir korsan TV yayınında sayın bir profesörle konuşma yaptılar. Bu kişi SHP'ye girmiş. Daha önce DSP'de imiş. Istanbul il kongresinde yenik düşen listenin başında kurultay delegelığine aday olmuş. TV karşısında ilgi çekicı görüşlerini bir bir sıraladı. Önce CHP ve daha sonra SHP'nin benimseyip programına aldığı '6 Ok'un gereksizliğini uzun uzun anlattı. Hiçbirine inanmıyormuş! Milliyetçilik mi? Bunu sağcılar da istiyor; eskimiş bir şovenlik! Devletçilik mi? Bu çoktan yıkılmış. Laiklik mi? Gereksizmiş. Hele Devrimcilik?.. Sosyal demokratlar devrimci olamazmış, çünkü devrimci olmak ihtilalcilik sayılırmış. Sosyal demokratlar 'inkılapçı' olurlarmış, 'devrimci' değil!.. Bu sayın Prof. SHP'nin programını hiç mi hiç beğenmiyor! Baştan başa değiştirilmesinden yana... Daha önce üyesi olduğu DSP'nin programını daha iyi, daha yararlı buluyor TVde soru soran gazeteci, 'Peki niye DSP'den ayrılıp SHP'ye geçtiniz. Programını beğenmediğinize göre' diye sordu. Sürekli gülümseyerek, gülerek önemli görüşlerini kamuoyuna sunan bilim adamının buna yanıtı, 'SHP'nin geniş bir örgütü var da ondan' oldu. Programını beğenmiyor, ama geniş bir örgüte sahip olan SHP'yi ele geçirip kendi görüşlerini kabul ettirecek, programı baştan başa değiştirecek, altı ilkeyi kapı dışarı edecek, yerine kendi kafasındaki düşünceleri yeriestirecek, geniş bir örgüte sahip olan partiyi amacına uygun biçime sokacak... DSP'nin programı daha iyi, ama örgütü güçsüz! SHP'nin programı kötü, ama örgütü yaygın! O zaman örgüte sahip olmak öncelik kazanır. İlk fırsatta programı değiştirirsin. Hesap bu kadar açık. Sayın bilgin şunu düşünmüyor: Bu geniş örgütün kurulmasında o beğenmediği programın payı hiç mi yok? Yüz binlerce insan o partinin ilkelerine, en başta Atatürk'ten gelen '6 Ok'a inanarak, programı yaşama geçirmeyi amaçlayarak bir araya gelmişler. SHP başka bir yol tutsa, yeni ilkeleri benimsese, Kuvvayı Milliye'den gelen temel görüşlerden kopsa, örgüt bu denli geniş ve yaygın olamayacak! Bu sayın konuşmacının istedikleri yeni programa konsa bu örgüt parçalanacak. Nitekim gecmişte bunun örneklerini görmedik mi? CHP'nin demokratik sol programını beğenmeyen Feyzioğlu'cular, daha sonra Satır'cılar CHP'den ayrılıp yeni parti arayışlarına girmediler mi? Güven Partisi, daha sonra Cumhuriyetçi Parti, en sonra da ikisinin birleşmesinden ortaya çıkan CGP olayını yaşamadık mı? Yine SHP'nin çizgisinde politika yapmayı içlerine sindiremeyen Işıklar ve arkadaşları Halkın Emek Partisini kurarak yepyeni bir programla halkın karşısında yer almadılar mı? Bir partiye üye olunurken önce o partinin programı benimsenir. 'Yok, ben partinin ilkelerini, programını beğenmiyorum, ilk fırsatta önemli yerlere seçilip o programı altüst edeceğim, bu partiye girmemin amacı geniş bir örgütü ele geçirebilme isteğidir' diye düşünenler boş bir hayal ardındadırlar. böyleleri niye kendi partilerini kurmazlar, niye yakınlık duydukları başka partilere girmezler? Hesap açık, SHP'nin yüz binlerce üyeli örgütü var. Önemli olan örgüt; program değil! Koskoca insanların; prof. sanı taşıyan, bakanlıklardan, genel sekreterliklerden, doçentliklerden geçmiş kişilerin SHP'ye egemen olmak için nasıl gülünç durumlara düştüklerini izliyoruz; kimi zaman hallerıne gülerek, kimi zaman acıyarak... SHP belli görüşlerin savunucusudur. Bunları programında belirtmiştir. Bunlara inanan kişi gelir, üye olur, o program çizgisinde görev yapar. Program değişmez mi? Değişir. Ama öncelikle halkın karşısına çıkardığı bu programı az çok gerçeklestirdikten sonra... Bakın, birçok parti var. DSP, HEP, SP, SBP, TBKP... Bunları da beğenmiyorlarsa, yeni bir parti kurup görüşlerini topluma yansıtsınlar. Bu güç iş mi? Evet güç. Ortada geniş bir örgüt var, onu ele geçireceğini sanmak daha kolay! Bilim dallarında ders veren kişilerin bile bu denli boş hayallerle uğraşmaları şaşırtıcı değil mi? uzaklara sürükleyen "raegalomanie" illetine tutulmuş, "Cumhuriyet Ordusu"nun bir "hizmetkân" iken kendisini imparator ilan etmek, akrabalarım Avrupa'da işgal ettiği ülkelere kral, prens vb. "atamak" gibi, ender görülen bir trajik çelişkinin içine atmıştır kendini ve Fransa'yı. Her şeye karşm Napoleon'un bu davranışlarının, Fransız Devrimi'nin ana ilkelerini benimsemeye başlayan toplumlann bu ilkelere olan inançlarını sarsmadığı görülüyor. Fransız toplumu ve devleti bu denli kanlı serüvenlerden geçtikten, krallık ile cumhuriyet arasında birkaç kez gidip geldikten sonra "cumhuriyet"te karar kılmıştır. Her alandaki "üretkenlik"lcri bilinen Fransızların, bir de ilk "sömürgeci cumhuriyef'i ürettikleri bir gerçektir. özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik ilkelerini simgeleyen üç renkli bayrak, Madagaskarda, Hindiçini'de, Afrika'da, Guyan'da, Pasifık'te, Fas, Cezayir, Tunus'ta ve bir aralık kısa süre de olsa Kilikya'da Fransız garnizonlannın Ustünde dalgalanmıştır, bir "cumhuriyet"in bayrağı olarak... özellikle 19. yüzyılda "gemi azıya alan" sömürgecilik furyasında sadece Fransızlan kınamak haksızlık olurdu. Yalnız ötekiler imparatorluk, krallık gibi etiketler altında sömürüye sıvanırken, Fransızların, bu can ve mal pazanndaki "cumhuriyet" etiketleri çelişkili bir görünüm vermiyor mu? Tarih sürecindeki gelişmeler ne olursa olsun, devrim yapmak "yüreklilik" ister. Fransız halkı, bu niteliğini sadece 1789'da değil, sonraları da birkaç kez kanıtlamıştır. Aynı halkın, dünya kültürüne, sanatına, bilimine, müziğine, yazınına, tıbbma, vb. öğelerine olan çok kapsamlı ve övülmeye gerçekten değer katkılanna, Fransızların bir deyimi ile, "şapka çıkarmak" gerekiyor. Ayrıca bizim kadar değilse bile çok lezzetli yemek pişirmesini, hazırlamasını ve yemesini bilen dost Fransız halkının ulusal bayramını içtenlikle kutluyoruz. Yazının başlığındaki sözcüğü sorumsuz Cumhurbaşkanı Özal çok seviyor. Sİk sık yineliyor: ' Türkiye'de bir transformasyonu gerçekleştirdik.." Transformasyon, dönüşüm ya da değişim anlamına geliyor. Eh, dünyanın en uzak köşesindeki ülkeler bile değiştiğine göre biz yerimizde sayacak değiliz. Transformasyon var. Ama, nasıl? • Gâvur icadı olduğundan mıdır, nedir, siyon'lu sözcükler bizde çok tutuluyor. Sözgelimi organizasyon... Amerikalının biri inceleme ve gözlem yapmak için 1950'lerde Anadolu'yu dolaşıyormuş. Bizim köylü konukseverdir. Amerikalıyı damına buyur etmiş... Mevsim kış. Akşam yemeği, tarhana çorbası, ayran, bulgur pilavı, Allah ne verdiyse sofraya konup yendikten sonra yer yatağı serilmiş. Amerikalı yatmadan önce işini görecek. Adamın eline bir fener tutuşturmuşlar. Ortalık zifir, yağmur, çamur; tarlanın ucunda derme çatma bir ayakyolu, bir çukur, üstünde iki tahta, bir delik, bir de kulpu kırık taharetlenme testisi. Amerikalı güç bela işini görmüş görmemiş, bata çıka eve dönmüş, alı al, moru mor içeri girince demiş ki: Sizde organizasyon yok!.. Köylü: Mister, bizde organizasyon olsaydı; sen benim değil, ben senin tpprağına sıçardım. Çok ünlüdür bu öykü; ama, yazının kurgusunda yeri olduğundan anımsartım. • 'Pax Americana'nın Sezar'ı, Prezident Corc İbni Buş, bu ay Türkiye'ye geliyor. Bizimkilerde bir telaş.. Hürriyet gazetesi yazdı; Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede (bayramlaşma) salonuna bitişik kabul odası 'Prezident Buş' için özel olarak alafranga tuvalete dönüştürülmüş, içine alımlı çalımlı bir lüks 'klozet' yerleştirilmiş. Yetkililer açıklama yapmışlar: Dolmabahçe Sarayı'nda ağırianırken yüksek konuğumuzun elbette bazı ihtiyaçları olacaktır. Prezident Buş, alaturka ayak yolunda sıkıntıya düşer diye düşündük. Sayın Buş'un ku çüklüğünden beri alafrangada yapmaya alışmış olması doğal dır, biz de buna göre tedbir aldık. Hey gidinin muhafazakârları.. Milliyetçileri.. Tarihi Dolmabahçe Sarayı'nın üstüne yabancı otelin çirkin beton yığınını oturtup tüy dikmekle yetinmediniz, içine de el aitınız. Alafranga muhafazakârlıkla arabesk milliyetçilik kafayı bozdu mu, olacağı budur. • Corc İbni Buş, zamane Sezar'ı, ihtiyacı geldiğinde, defi hacet eylemek için Dolmabahçe Sarayı'nda özellikle hazırlanan alafranga helaya girecek.. Oooh, mis gibi.. Kalbe giden yol, mide ile barsaklardan geçer; iyi yestehleyen kişinin gönlü de hoş olur. 'Prezident Buş,' aptesanede sıkılıp bunalırsa, hıncını Türkiye'den çıkarabilir. Sultanımızın sarayına rahatça etmesi için Amerikalı Başkan'ın altına klozet yerleştirmek, zamanenin milliyetçi muhafazakârlığıdır. Çok ilerledi Türkiye.. Sorumsuz Cumhurbaşkanı Özal'ın sık sık söylediği gibi bir transformasyon yaşandı. Kık yıl önce ülkemize gelen Amerikalının toprağımıza etmesi için organizasyon bozuktu. Bugün her şey hazır. Büyük konuğumuz Buş, Saray'da işini gördükten sonra beşuş, diyecek ki: Mükemmel organizasyon.. Bizimkiler bir ağızdan: İşte transformasyon!.. SERVER TANILI1 rısı ile oturağın içeriğini halkın üstüne boşaltıyormuş... Işler iyice kötüye gidip, halkın yuhaları eşliğinde darağacına götürülürken, XVI. Louis ne düşünüyordu dersiniz? Bu kadar sevdiği halkının ve ülkesinin ne denli nankör olduğunu, sanırım! ANMA HAFİZE KONAN Ayrıhşının birinci yıhnda tum sevginle, sevenlerinin kalbindesin. YAH1ÂGUNDUZ tnsanhk tanhınde anıtsal olacak İSİM. Yaşamıtun her aşamasında mucadelecı yürekli tNSAN Saymakla tukenmez ıuteüklenn... Tukenen; senın direndiğın. bızıın Bir yıldır ınanamadıgınuz ömrun oldu HEP YAŞAYACAKSIN Işlâm çağımıza yanıt verebilir mi? Say Dağıtım Ltd.Şti. Ankara Caddesı No: 54 Sirkeci/IST Tel: 512 21 58 • 512 50 80 • 528 17 54 uiianbuL '^Jsitiuali ndi. l\oni.£.i ^l/evn&k fjçüı LClkemizz Ailesi adına eşi ARİFE GÜMJÜZ OGUZ BENGI 1961 9Temmuz 1980 Sevgi ve özlemle anıyoruz. Adnan Bostancıoğlu, Dilek Dinçer, Mustafa Melek, Nurettin Çalışkan, Vedat Meyva, Ülkü Acar, Köy Enstitülü,TODMF,TÜS, TÖBDER, EĞİTDER kuruculanndan, İHD Samsun Şubesi Yönetim Kurulu uyesi, değerli eğitimci YAHY4GÜNDÜZ agabeyimizi, ölümünün 1. yıhnda saygıyla anıyoruz. tNSAN HAKLARI DERNEĞt Samsun Şube«i EĞtTDER Samsun Şubesi ofıüuLÂ Bin tatiiNimaııi ŞİLİ HALKININ İNANCINI COŞKUSUNU VE DEVRİMCİ RUHUNU AND DAĞLARININ BÜYÜLÜ MÜZİĞI İLE TÜM DÜNYA İNSANLARINA DUYURAN TOPLULUĞUN İLK İKİ ALBÛMÜ TÜM KASETÇtLERDE Bingöl'de ögretmenlik yapmakta iken bir trafık kazası sonucu aramızdan aynlan VEFAT S.B.F. Emekli öğretim Üyelerinden NECAlt anısıru yaşatacağız. TONYAU DEMOKRAT ARKADAŞLARI Prof. FEHMİ \AVUZ 11.7.1991 Perşembe günu Datça'daki evinde hayata gözlerini yummuştur. Naaşı 12.7.1991 Cuma günu Datça Mezarlığı'nda ebedi istirahatgâhına konulmuştur. İLAN Komplolar, İşkenceler, Öldürmeler ve Kirli Savaş Demek Olan ANTİTERÖR YASASI'NA KARŞISESİMİZİYÜKSELTELİM!.. Infazlann, gözattında kaybetmeterin ardından gerçek "Teröristier" komplo ve kırtı savaş metotlarıyla karşımızdalar... Davamız avukatlanndan Av. BEDİİ YARAYIO, Av. MURAT OEMİR ve gazeteci DENİZ TEZTEL yaşadıklan işkencelenjen sonra tutuklandılar. ve bugün Av. FETHİYE PEKŞEN aynı senaryo ile yüzyüzedir. Kirti savaşı yürütenler Dıyarbakır'da parti, dernek, dergi bürolarını bombalıyor, ınsanlarımızı katlediyorlar. vedat Aydın son örneği oldu. Bugünden "sıra beklemek" yerine, yann aynı saldınları, komploları yaşamamak için sesımizi yükseltelim diyofuz. Sağmalcılar, Ankara Kapalı, Amasya, Bursa, Antep, Çanakkale, Aydın ve Erzincan cezaevterindeki siyasi tutuklu ve hükümlüler adına: Mahmet DOĞAN, İbrahim BİNGÖL, Ahmet GÜNUVAR, Fevzi IŞİK, Süleyman GÜLER, Mehmet UÇAROĞLU, Abidin POLAT, Selçuk HAZNEDAR. Oglu: DAVRAS YAVUZ, Kızı: SEVfcVÇ YAVLZ, Gelini: YVONNE YAVUZ, Torunlan: OYA YAVUZ, ERDEM YAVUZ. Kardetjleri: KEMAL YAVUZ, MÜFERRAH ÜNCÜ KAMUOYUNA Son dönemlerde yurtseverlere, devnmcılere ve insan haklan savunuculanna yönelık artan katlıam, saldın ve cınayetlen. yıne sosyalist başına ve demokratik derneklere yonelik bombalı saldınları kınıyoruz Yurtseverdevrımcı Vedat Aydın'ın ve Dıyarbakır'dakı cenaze torenınde çok sayıda yurtseverın oldurulmesı, yuzıercesının yaralanması ve smdırmeye yonehk gözaltıları 12 7.1991 tarıhınden ıtıbaren 3 gunluk Açlık Grevı ile protesto edıyoruz! Demokratik kamuoyunu, kıtle pasifikasyonunu yaratmayı amaçlayan ve gucünü AntıTeror Yasası'ndan alan bu uygulamalara karşı mücadeleye çağırıyoruz. Sağmalcılar Cezaevi tutukluları adına: Mehmet Doğan İsmail Doğruer • Salim Bayar Adem Bucak Cem Konuk Hasan Sevim • Erdogan Biçici Kadir Gül Halil Çakiıt>ğlu Serdar Kaya Hasan Atmaca Talat Coşkun Ramazan Mecit Hamza YaIçın. Öğretmen hareketinin alçakgönüllu önderi TÖBDER Genel Başkanı •Ü YAYINCILIK ve MÜZİK TİCARET LTD. ŞTİ. Seçkin yapımtanrı imzoa Şuöe I M Ç 5Bk*No 5322Unkaparı ISTAN8UL Tel 513 00 64 Zafer Çarşısı No 27 Yemşe'ıır ANKARA Tel 131 50 63 CEMİL ÇAKIR'ı yıtirdik. Onurlu ve mucadeleci yaşamı bize ömek olacaktır. HÜSEYtN SERDAR, KADRİ ÇOBAN, NA2JM BAYHAN, NABİBELEKOĞLU. KEINA> KOÇ. ÖZÇELİK KARAHASANOĞLL, tSMAİL KEFELİ, MUHTEŞEM BARÇAK halaylarımız sürüyor, sürecek, bu yürekler hiç susmayacak Bu coşkulu halaya 17 temmuzdan itibaren katılabilirsiniz. Grup Pl/İKJ "BİZE ÖLÜM YOK"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle