Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN 1991 **** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
Körfez'e ekonomi zirvesi
(Baştarafı 1. Sayfada)
sinin üzerinde duran Akbulut,
bu projenin "Esasta malların,
hizmetlerin ve sermayenin dola-
şımının tedricen serbestleştiril-
mesini ve işadamlanyla firma-
lar arasındaki temaslann kolay-
laştınlmasını amaçladığuu" söy-
ledi.
Başbakan Akbulut, Turkiye1
nin yabancı sermaye girişi için
OLAYLARIN
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baştarafı I. Sayfada)
Oysa 1983 seçimlerinden son-
ra bu koşede sandık sonuçları-
nı değerlendirirken ANAP'ın
başarmnı rejimin li
normalleş-
mesi" ve "demokrasiye geçiş yo-
lunda bir adım" diye değerlen-
dirmişük. Aradan geçen surede
umutlarımız boşa çıktı.
ANAP'ın başansı Sayın Özal
için tarihsel bir fırsattı. Askeri
darbenin ardından eline geçen
iktidarı, Türkiye'de siyasalyaşa-
mın normale dönüşmesi için
kullanabilseydi iyi not alabile-
cekti. Şimdi kendisini köşeye sı-
kıştırmıştır: "ANAP'tn Cum-
hurbaşkanı" kimliğiyle siyasal
bunalımı köruklüyor; Türkiye1
nin olağanüstû politika gerilimi
de bu "tinormal" yönetimden
kaynaklanıyor.
Ne yazık ki kırk yıllık demok-
rasi deneyiminde iktidar değişi-
minı doğal karşüamak erdemi-
ne sahip çok az politikaa yetiş-
tirebildık. İktidar koltuğuna şu
ya da bu biçimde oturan kişi,
nöbet değışimini içine sindiremi-
yor; iktidardan düşmeyi yok ol-
makla eşanlamda tutuyor; çev-
resinde kilıılenmış yandaşlarıy-
la biriikie rejimi sonuna kadar
zorlamayı hayat memat sorunu
sayıyor.
Sonuçta bugiin ANAP Mec-
lis Grubu ile Özal, kader birli-
ğinde kilitlenmiş görünüyorlar.
Parti örguiu halk tabanım yitir-
diği için aşağıya değil yukarıya
bakıyor; devlet gücünü elinde
tutan Özal'dan medet umuyor;
Cumhurbaşkam da biliyor ki
ANAP'ın çözülmesi, anayasayı
çiğneyerek kurduğu fıili rejimin
ve kişisel iktıdarımn sonudur.
Bu durumdakı partinın bir
hafta sonra yapacağı genel
kongre sağlıklı bir sonuca ula-
şabilir mi?
son yıllarda gösterdiği çabalan
aktararak, enflasyonist baskıla-
rın önernli bir makro ekonomik
sorun olduğunu belirtti ve şöy-
le dedi:
"Bu nedenle hükfimetimiz
enflasyonla mucadeleye ağırlık
vennekte ve bu çerçevede hem iç
talebin kontrolune hem de ka-
pasite ve verimlUik artışlan yo-
luyla toplam arzın arttırılması-
na büyük önem atfetmektedir."
Açılış konuşmasından sonra
yapılan ilk toplantırun konusu
"Sovyet-Türk Ticari tliskileri:
Bugiin ve Gelecek" idi. Bu top-
lantıya, Alarko Holdüıg Yöne-
tün Kunılu Başkaıu tshak Ala-
ton, SSCB'nin Türkiye Büyükel-
çisi Albert Çernişev ve Tacikis-
tan Cumhurbaşkam Kahor
Mahkamov konuşmacı olarak
katıldılar.
Fbrumun toplantısına çok ka-
labalık bir heyetle gelen Tacikis-
tan Cumhurbaşkam Mahka-
mov, bu toplantıyı kendi ülke-
sinin dünya ile ilişki kunnasını,
özellikle de Dünya Ekonomik
Fbrumu'nun sunduğu olanak-
lardan yararlanmak için bir fır-
sat olarak gördüklerini söyledi.
Kişi başına düşen milli geliri
bin dolardan az olan ve nüfus
artışı açısından SSCB'nin en ön-
de gelen cumhuriyetlerinden biri
kabul edilen Tacikistan için ye-
ni ekonomik ilişkiler arayan
Mahkamov, forum sırasında
Başbakan Yıldırım Akbulut ile
de bir görüşme yaptı.
Daha sonra Devlet Bakanı
Kâmran Inan, "Su politikalan
ve banş suyu boru hattı projesi"
konusunda bir konuşma yaptı.
Bir sonraki oturumda ise Ça-
hşma ve Sosyal Güvenlik Baka-
nı tmren Aykut, Finansbank
Yönetim Kurulu Başkanı Hüs-
nü Özyefin ve New York Kent
Üniversitesi öğretim üyesi Rus-
tow, "Körfez krizMn gelişimi ve
Türkiye iızerindeki uzun dö-
nemli etkileri" konularında tar-
tıştılar.
Muhalefet liderleri yaptıkla-
n konuşmalarda, ANAP'ı eleş-
tirerek kendilerini tanıttılar.
DYP Genel Başkanı Süle>-
man Demirel, Türk ekonomisi-
nin dünyayla bütunleşmesi ge-
rektiğini söyledi. Demirel,
Türkiye'nin sorunlannı şöyle sı-
raladı: "Nüfus artışı, tabü kay-
nakların korunması, demokra-
tik haklar, refaha erişme, gelir
dağılımının düzeltilmesi." De-
mirel, Türkiye'nin en büytık so-
rununun istikrar olduğunu söy-
leyerek, "Önemli olan istikrar
içinde kalkınmadır. Ekonomik
istikrar, yüzde 5'in üzerinde bü-
yüme, yüzde 10'un altında
enflasvondur" dedi.
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit ise yaptığı konuşmada
parlamentonun şu anki haliyle
halkın iradesini yansıtmadığını
belirtti ve eumhurbaşkanının
anayasa tarafından belirlenmiş
"sorumsuzluğu"na değinerek,
şu anda hükümetin, parlamen-
todan gasp ettiği yetkÛeri, Cum-
hurbaşkanı'na devretmiş oldu-
ğunu söyledi. Ecevit, "Bu du-
rumda ülkede sınırsız bir tek
adam yönetimi kurulmuş
olmaktadır" dedi.
Ecevit, iktidara geldiklerinde
enflasyonu aşağıya çekecekleri-
ni, vergi reformu yapacaklarını,
fonları bütçeye aktaracaklanm
belirtti.
Ecevit'e konuşmasından son-
ra bir işadamı tarafından "Es-
kiden devletçiydiniz. Şimdiyse
pazar ekonomisine inanıyorsu-
nuz. Bu gelişme nasıl oldu?" bi-
çiminde bir soru yöneltildi. Ece-
vit, aslında kendisinin
1960'larda, sosyal demokrasiyi
devletçilikle eşanlamh görmek-
ten vazgeçtiğini belirtti. Erdal
İnönü ise yaptığı konuşmada
SHP'nin nasıl kurulduğunu ve
bugune nasıl gelindiğini anlattı.
89 belediye seçiminde SHP'nin
birinci parti olduğunu, genel se-
çirn olduğunda da tek başına ik-
tidara geleceklerini söyledi.
İnönü, Türkiye'de iktidar de-
ğişikliği olsa bile, onlar açısın-
dan bir değişiklik olmayacağını
söylftyerek yabancı işadamları-
na mesaj verdi. înönü, "Yaban-
cı sermayeye karşı değiliz. İkti-
dar giderse. ortalık karısmaz."
dedi.
Inönü'ye yöneltilen sorular
arasında koalisyon konusu yer
aldı. tnönü, "Türkiye bir koa-
lisyonla yönetilecek kadar de-
mokratik olgunluğa erişmiş mi-
dir?" biçimindeki soruyu şöyle
yanıtladı:
"1980'den sonra 11 yü geçti,
müdahale olmadı. Demek ki
belli bir olgunluk var. Halkın
oyuna göre gerekirse koalisyon
da olur. Bundan korkulması ge-
rekmez. Gecmişte başarılı koa-
lisyon örnekleri de bulunuyor."
İnönü, "KIT'leri özelleştir-
meden nasıl rasyonelleşürecek-
siniz?" biçimindeki bir soruyu
ise şöyle yanıtladı:
"Özelleştirme şu anda kâr
eden kuruluşlarda uygulanıyor.
Biz, kârlı KITIeri özelleştirme-
ye karşıyız. Ama özel sektörün
de yapabileceği bir işi yapan, za-
rar eden KİT'lerin ozelleştiril-
mesine karşı değiliz. Pragmatik
bir bakış açımız var."
Bunun üzerine Dünya Eko-
nomik Forumu Başkan: Profe-
sör Klaus Schwab, lnönü'ye şu
soruyu sordu:
"Özelleştirme hakkındaki bu
düşüncelerinize rağmen, parti-
nizin sembolü olan 6 okta dev-
letçilik ilkesi yer alıyor. Bunu
nasü bagdastırıyorsunuz?"
Inönu bu soruyu şöyle yanıt-
ladı:
"6 okun ifade ettiği anlamlar
partinin tarihinden geliyor. Bu
oklar bugün eskisi kadar önemli
değil. Örnegin cumhuriyetçilik
oku. Bu okun bugün CHP ilk
kurulduğu günlerdeki kadar
önemi yok. Çünkü cumhuriyet-
çilik konusunda bir konsensus
oluşmuş durumda. Devletçilik
de boyle. 1930larda büyük bu-
nalım zamanında alınmış olum-
lu bir karar olan devletçilik, bu-
gün eski anlamım taşımıyor.
Bugün artık bu konuya sosyal
demokrat çagdaş bir anlayışla
yaklaşıyoruz. Ancak okları at-
mamız da partimizin gelenekle-
rinden, tarihinden kopmak an-
lamına gelir."
GOZLEM
UGURMUMCU
BAŞKENTTEN AHMET TAN
(Baştarafı 1. Sayfada)
den önemlisi Semra Hanım'ı
bulmuş olmanın "fırsatı" ile
rektörler, dertkrini 'Hanımefen-
di'ye döktüler.
"Derdin özeti" şöyle:
Her yıl 700 binden fazla ög-
renci "üniversitesizlikten" acıkta
kalıyor.
Buna çözüm aranırken yeni
ünjversiteler kurulması gunde-
me geliyor. Milli Eğitim Bakan-
lığı, YOK ve DPT ortak bir ça-
lışma yaparak üniversite kurula-
bilecek on il belirtiyon İçel, Ba-
lıkesir, Şanlıurfa, DenizU, Koca-
eli, Sakarya. Bolu. Aydın, Ha-
tay ve Zonguldak.
Bu iller saptanırken, mevcut
yüksekokul sayısı, nüfus düze-
yi, lise mezunu miktan gibi öl-
çütler dikkate alınıyor.
Bu çalışma. daha sonra bazı
"eksiklikkri" giderilerek Bakan-
lar Kurulu'nda tasanya dönüş-
türiilüyor. Örnegin, Başbakan'ın
memleketi Erziııcan'a bir üniver-
site layık göriilmemesi bir ek-
siklik.
Baa bakan ve milletvekilleri
de memleketlerine yıllardır et
kombinası, yem fabrikası iste-
mişlerdi. Bu gerçekleşmemişti.
Şimdi hiç degilse, bu illere birer
üniversite kurulmalı idi.
Nitekim öyle de oldu.
Yeni üniversite sayısı, Bakan-
lar Kurulu'nda 10'dan 30'a, da-
ha sonra da TBMM Milli Eği-
tim Komisyonu'nda üniversite
kurma yarışına giren ANAP'lı-
larca 43'e yükseltildi.
Böylece 29 mevcut üniversite
ve kurulacak olan dört yüksek
teknoloji enstitüsü ile yükseköğ-
retim kunımu sayısı toplam 77
olan bir ülke haline gelecektik.
Değil mi ki milli iradeyi temsil
ediyorlar milletvekilleri, istese
bir yasa ile, "her üniversiteliye
bir üniversite" bile kurabilirler.
Buna anayasal ve yasal hiçbir
engel yok.
Acaba?
"Acaba"nın yanıtını Bilkent'-
teki söz konusu UNICEF top-
lantısında Semra Hanım verdi.
Üniversitelerin bölünmesin-
den, kitapçı tezgâhı kurar gibi
üniversite kurulmasından yakı-
nan rektörlerin yüregine Semra
Hanım su serpti.
Dedi ki:
"Turgut Bey, bu tasanyı iste-
miyor. Bunun için milletvekille-
rine talimat gönderdi. Eğer ıs-
rar ederier, çıkanrlarsa, veto
edecek. Bunu da bildirdi. Siz
merak etmeyin."
Reklörler, suııf geçmiş çocuk-
lar gibi sevindiler. Semra Ha-
nım'dan "bu müjdeyi, üniversi-
telerin akademik kurullanna ve-
rip veremeyeceklerini" sordular.
Semra Hanım, "Verin" dedi.
Müjde, akademik kunıllara
uçtu.
Ama bazı üniversiteler, bu
"müjde"yi yeterii ve gerçekçi
görmemiş olacaklar ki gazetele-
re Uan vererek endişelerini be-
lirtmeyi sUrdürüyorlar.
"Endişe", "veto" sözü veren
Özal'ın, sözünde durmayacağı
kuşkusundan mı kaynaklanıyor,
yoksa önümüzdeki yasama dö-
nemine "kim öle kim kala" dü-
şüncesinden mi?
;um
PENCEREBaştarafı 2. Sayfada
Düzenin gereğini yerine getirdi; serbest piyasa ekonomi-
sinde fiyatı belirlenmişti; değeri neyse ödendi. Türkiye, uzun
bir zamandan beri futbolda amatörlüğü bırakmış, profesyo-
nel düzene geçmiştir. "Kulüp sevgisi, forma aşkı, renklere
bağlılık" gibi laflar artık işin cilasıdır; bastırdın mı parayı, be-
ğendiğin futbolcuyu alırsın.
Liberal ekonomi bu!..
Peki, ama bunca yıldır bizim futbolumuz neden bir türlü
kendine gelemiyor?.. Ortada büyük paralar dönüyor; milyar-
lara bana mısın' demiyoruz; yıldız futbolcularımız var, ba-
sınımız futbolla yatıp futbolla kalkıyor; cumhurbaşkanları,
başbakantar, valiler işin içindedir; işadamları kulüp kurup ta-
kım besliyorlar; halkımız ayaktopuna gönlünü vermiş; koca
kentler her maçta ayağa kalkıyorlar; yine de futbolumuzun
dünyada esamisi okunmuyor.
Neden?
Afrika futbolu bile gelişip Avrupa'ya kafa tutmaya başladı
da 20'nci yüzyılın başında sahalarda top koşturan Türkiye
ne için 21 'inci yüzyıl yaklaşırken çapaçulluktan kurtulamı-
yor?
•
Galatasaray yandaşı Metin demiş ki:
"Tanju Galatasaray'ı sattı, Fenerbahçe'yi satmayacağını
kim garanti eder?"
Kimse edemez; yalnız kulüpler futbolcuları değil, futbol-
cular da kulüplerini satarlar; ama bu alım-satım futbolumuzda
başarıyı sağiıyor mu?
Yoksa bizim futbolda da geçerli düzenimiz liberalizm de-
ğil de liboşizm mi?
(Baştarafı 1. Sayfada)
12 Eylül öncesinde kanlı kargaşa ile başlayan bu süreç,
24 Ocak dönüşümü ile estirilen ekonomik kasırgalarla sü-
rüyor. Bu kasırga, bir türlü düşürülemeyen hiper-enflasyonla
belli ki daha da sürecek.
Her sorun bir başka sorunu doğuracak, ekonomi siya-
seti; siyaset ekonomiyi yönlendirecek.
Süreç henüz tamamlanmadı.
Model, devlet destekh şirketlerin ve kişilerin ayakta kal-
maları, diğerlerinin ezilmeleri ve yok olmalan sistemine da-
yanıyor.
Emir-kumanda ekonomisi ayrıcalıklı şirketler doğuruyor.
Devlet destekli şirketler -bu arada yayın organları- dışın-
da kimseye yaşam hakkı tanınmak istenmiyor.
Devletçiliğin en kötü ve yoz biçimi uygulanıyor.
Bir bakıyorsunuz, kredi faiz oranı yükseltiliyor ve böyle-
ce banka sistemine borçlu olan irili ufaklı bütün işletmele-
rin ve bütün ticari kuruluşların ve bütün sanayicilerin borç-
ları bir gecede katlanıyor.
Böyle bir düzende iflaslar birbirini izliyor. Şirketler, art ar-
da iflas bayrakları çekiyor.
Sorunların kaynağında bu ekonomik model yatıyor.
Bu modele karşı savaşması gereken sol siyasal partiler
paramparçadır.
SHP ve DSP'nin birbirleriyle çatışmaları için elden ge-
len her çaba gösteriliyor.
SHP ve DSP bir araya gelseler, ANAP, üfleyince yıkılacak.
HEP...
SBP...
SP...
Öyle görünüyor ki bunlar "marjinal partiler" olarak kala-
caklar. Seçim aritmetiğinde bir "kıymeti harbiyeleri" olma-
yacak.
Bunlar böyle.
Eski TKP ise ANAP'ı "kendisine en yakın parti" ilan ede-
cek kadar aymazdır!
ANAP, bu modeli devlet zoruyla ayakta tutabilmek için
kitle ıletişım araçlarını seferber ediyor.
Kitle iletişim araçlarından "biri devletin, öbürü Ahmefin"
elindedir Devlet televizyonu Baba Özal'ın emrindedir. Özel
televizyon oğul Özal'ın.
İşin bu cephesi bu kadar açık seçik gözler önündedir.
Yazılı basın da "Özallaşma" süreci içindedir. Köşe baş-
ları Özalcı yazar çizerler tarafından tutulmuş; bu köşelere
eumhurbaşkanının isteği ile tıpkı KİT'lere genel müdür ata-
nırcasına, nerdeyse üçlü kararnamelerle yazariar atanmıştır.
Devlet kesesinden yönetim kurulu arpalıklanna midesin-
den bağlanan gazeteci türü yaratılmıştır.
Bu şüreçte Babıâli'de kendilerine karşı koyan bir gazete
istemiyorlar.
Bunun için de ellerinden ne geliyorsa bunu yapıyorlar.
Bu süreçte, bu fırtınada, bu kargaşada insanlar, olup bi-
tenlerin sorumlularını nerede arayacaklar?
Tek tek kurumlarda mı?
Yakın çevrelerinde mi?
Nerede?
Bu gibi kargaşalarda, kasırgalarda ve depremlerde, in-
sanların haklı ya da haksız tepkileri ve duyguları değil, bi-
linçleri ve kişilikleri kendilerine yol göstermelidir.
INGİLTEREDE BEDAVAİNGİLIZCEİMİLİZCryi
8 AYDA konusun.
Sizi Amerikalı
Dostlarımızla
tanıştıralım
349 59 38
Genç Bayanlar
Au-Pair'lik için
Bizi lanımadan karar vermeyin
Dodan Organizasyon 135 15 99
Önümüzdeki yüzyılın tsıtma sistemi haztr.
Demirdöküm
KombiHem sofben hem kat kaloriferi
Bugüne kadar gördüğünüz cihazlara
benzemiyor... İleri bir teknolojinin
ürünü Demirdöküm Kombi. Çağdaş
enerji kaynağı doğalgazın hakkını
veren, en kapsamlı, en ekonomik
biçimde yararlanmanızı sağlayan üstün
bir mühendislik ürünü...
Boyutları küçük
Son derece pratik boyutlarıyla yer
kaplamıyor; depo, tadilat
gerektirmiyor, Duvara asılıyor.
Çift fonksiyonlu
• Bağımsız ısınma •. Yaşadığınız
mekanın her köşesini istediğiniz
sıcaklıkta ısıtıyor. Sizi yakıt taşıma,
kuyruğa girme, önceden yakıta para
bağlama, balkona, çatıya depo yapma
derdinden kurtarıyor.
• Anında sıcak su-. Musluğu
açtığınız kadar, dilediğiniz anda
dilediğiniz ısıda sıcak suya
kavuşuyorsunuz.
Demirdöküm Kombi'nin kullanımı
olağanüstû kolay; bütün ana parçaları
cihaz içine yerleştirilmiş olduğundan
montajı kısa sürede yapılır.
Demirdöküm markası güvencenizdir.
Demirdöküm Kombi size çağdaş bir
tüketiciyi koruma anlayışıyla
sunuluyor; Demirdöküm Doğalgaz ve
Isı Danışma Merkezleri'nin ücretsiz
danışmanlık hizmetlerinden
yararlanacak, ülke çapında yaygın
senisin güvencesi altında olacaksınız.
Daha şimdiden doğalgaza geçen
binlerce ailenin tercihi Kombi...
siz de tanışın, Kombi'ye bugünün
fıyatlarıyla sahip olun. Bu konforu
yaşamak sizin de hakkınız !
Demirdöküm
Doğalgazda ileri teknoloji
Doğalg.azla, dilerseniz tüpgazla
Genel Müdürlük. Mürbasan Sok Koza Iş Merkezi C Blok Kat: 11 - 12 Balmumcu •ÎSTANBUL Tel (1) T5 36 66 Faks (1) P5 59 63
Doğalgaz ve Isı Danışma Merkezleri: Istanbuh (1) 542 00 08 - 583 92 24 Ankara. (4) \(T 8" ~8 - 118 21 00
tzmir. (51) 22 02 61 Bursa. (24 ) 23 10 99 Satnsun. (36) 15 10 52
GenelSatıct: Merkez Tic. A.Ş. Talat Paşa Cad. Harmancı Sok. Daruşşafaka Tozan İş Hanı No 3 Levent 80640 İSTANBUL
Tel: (1) 179 27 20 (7 Hat) Faks: (1) F 9 2n
29
Ankara BölgeMüdürluğü:Tel: (4) 125 43 20 - 22 Faks: (4) 118 70 44