Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN
Deriet Meteoroloji tşteri Genel Mû-
dürlûğü'nden alınan bilgiye göre,
yurdun kuzeydoöu kesimleri parçalı
bulutlu, Doğu KaradenizTn doğusu
ile Doğu Anadolu'nun kıaeydoğusu
sağanak ve gökgûrûltûlû sağanaK
yağışiı, fitekı yerier az bulutlu vç açık
geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Ûnemlı
bır defiişiklik olmayacak RÜZGAR.
Kuzey ve batı yönlerden ftafrf. ara
sıra orta kuvvette esecek. Deoiztef-
de: Doju Akdeniz gûnbatsı ve lo-
dos, diğer denizterrJe günbatısı ve
karayelden 3-5 kuvvetjnde, saatte
10-21 deniz mili htda esecek. Dal-
ga yüksekftgi 05-1 m. dofaymda bu-
kmacafc. \ön Gölû'nde hava, parçalı
A 30° 17° Dıyartakır
A 26° 16° Edme
A 29° 17° ErSncan
A 27° 10° Erzurun
Y 19° PEshşetiff
A 25° 12° Gasamep
A 28°20°Gıresun
A 29° 18° Gümûşlane B
Y 22° 13° Hakkân A
A 32°19^lsparta
A 29° 15° Isönbul
A ZPVrtn*
A 7PVÜR
az bulutlu geçecek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafH. ara
sıra orta kuvvette esecek. Görüş uzakiığı 10 km. dolayında
bulunacak.
Bolu
Burea
Çanaktale
Çonım
Oend
A24°irKBttnonu A
A 25° 12° Kaysen
A 27° « ° Kirtdarei
A 25°16°Konya
B 23° 9°Kütahya
A 31° 18° Malatya
31° 16° Manısa
25° 13° K Maraş
23° 9°Mersm
18° 5°MuJla
26°12°Muş
31° 17° Nıfrfc
20°15°0rdu
2T 8°(te
26° 13° Sarasun
28°13°Sirt
24° 15° Sınop
30°18°S(vas
17° 5°1e*MaO
22° 12° Tralmn
27° 9°lunc*»
24°13° Usak
28°12°Van
25° 11° fagat
26° 11° Zonguldak
Heisınkı
j Lenıngrad
Moskova
, bukıUu
k
yaflmuriu A-apk B-bulutlu G-gûne^i K-tariı S-ssi Yyaflmuriu
Ankara L
Tebrc
• Sam
Kahıre»
DÜNYA'DA BUGUN
Amaertam
Aıman
Atna
Baftdat
Barcciona
Basel
Betgrad
Beıtn
Bofln
Brüfeet
Butfapeste
Canevrc
Ceayır
Cttte
Dute»
Fnnkfurt
Girne
Hetenkı
Kalwt
topenhag
Kdtn
Leflcoşa
Y 18°
A 36°
A 28°
A 38°
B 24°
Y 19°
Y 22°
Y 18°
Y 20°
Y 19»
Y 21°
Y 21°
A 32°
A 38°
A 38°
Y 20°
> 29°
Y 15°
A 35°
Y 18°
Y 19°
A 29°
londra
Madnd
Mılano
Monteal
Moskova
Mürah
NewYbrk
Oslo
Pans
Prag
Ayad
Roma
Sotya
Şam
tA
Tunus
Vaşoa
Vtaırtk
Vlyana
Zünh
Y 19°
Y 19°
B 26°
Y 24°
Y 18°
Y 18°
Y 15°
Y 21°
Y 17»
A 39°
Y 26°
B 20°
A34°
Y 19°
Y 25°
Y 15
Y 19°
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Düşünceler, anı-
lar arasında benzer-
likleri, karşıthklan,
zaman içinde bir
arada olmalan dola-
yısıyla kurulan bağ-
lantılar. 2/ Bir tür
çuha... tslam inancı-
na göre kıyamet gü-
nü bütün ölülerin di-
rilerek toplanacağı
yer. 3/ Gözün say-
dam tabakasına uy-
gulanan bir cins
mercek... Cıhz, za-
yıf. 4/ Üstü kapah
olarak anlatma... Ocaktan çıkarılan
işlenmemiş maden bileşiği. 5/ Geviş
getiren hayvanlann midelerinin dör-
düncü bölümü... Sodyumun simge-
si. 6/ Antik Yunan mimarhğının üç
biçeminden biri... Sazın en kahn te-
li. 7/ Yabanü incir ağacına ve bu
ağaçlarda döllenmeyi sağlayan sine-
ğe verilen ad... Hile. 8/ Bir sayı... Af-
rika'mn en yüksek dağı Kittmanja-
ro'nun, yerli dillerde özgürlük anla-
mına gelen yeni adı. 9/ Atın bir tür hızh yürüytişü... Sam.
YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ İki şey arasındaki tutarsızlık. 2/
Kansızhk hastahğı... Yeterince aydınhk ohnayan. 3/ Nar, erik,
kızılcık gibi yemişlerden yapılan pekmez. 4/ Habeş soylusu...
Gemilerin onarıldığı üstü örtülü havuz. 5/ Şarkı, türkü... Göz-
deki canhlık... Hububat tozu. 6/ Yırtıcı bir kuş... tlenme. 7/ Isı
ile ilgili, termik... Gömleği andıran ve genellikle ince kumaştan
yapılan astarsız kadın giysisi. 8/ Yat limanı... Eski Mısır'da bir
tann. 9/ Kapsama, içine ahna.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Galata Köprüsü
YAGMUD.U
NE BEKLER-TIN;
TULUME
BOURL» BIRAOERLER v<
7 HAZİRAN 1931
Galata köprüsünün vaziyeti
gittikçe tehlikeli bir hal
almaktadu. Dubaların 20
ton fazla su aldığı ve bir gün
çok fena bir vaziyet
karşısında kalınabileceği
Lhtimalinden
bahsedilmektedir.
Tramvay arabalan köprünün
duba eklenti mahallerinden
geçerlerken dehşetli sadmeler
olmaktadır. Bu vaziyet
bJtubi köprüyu otomobil ile
geçen alâkadarlann nazari dikkâtini celbetmiyor.
Belediyenin Balat'ta tesis ettiği duba tamir atelyesi
açılırken Vali B., şimdiye kadar ecnebi şirketlerin elinde
22-25 bin liraya tamir edilen bir dubanın Türk işçilerinin
elinde 8 bin liraya tamir edildiğini söylemişti.
Halbuki bize haber verildiğine göre belediye işsizlikten
bu atelyede çalışan 100 Türk işçi ve amelesine yol
vermistir. Bu zavalblar şimdi açıkta kalmışlardır.
Dubalar bunlara tamir ettirilse hem bir kaçının maişeti
temin edilir hem de tehlikenin önüne geçilmiş olunur.
Fennin harikası
Saird kumpanyasımn Ingiliz telsiz ittihadile müştereken
aldığı tertibat sayesinde Ingiltere'nin muhtelif
şehirlerindeki televizyon meraklılan, darby koşusunu
oturduklan yerde başmdan nihayetine kadar seyre
muvaffak olînuşlardır. Koşunun neticesi şimşek sür'atile
dünyanın dört tarafına bildirilmiştir.
Hangi atlann kazandığı lskenderiye ile Hindistan'da iki,
Çin ile cenubî Afrika'da üç, Avustralya'da dört ve beş
saniye geçmeden cenubî Amerika'da haber alınmıştır.
Takriben 105 bin Ingiliz lirası tutan birinci ikramiye
Cameroniau ismindeki at üzerinde bahsetmiş olan David
Dunu Bryson ismindeki yetmişbir tüccara ve 30 bin
lngiliz lirası tulan lrlanda birinci ikramiyesi ayıu at
üzerinde bahsetmiş ola Alfred Collins ismindeki âmâ bir
tüccara, 10 bin İngilizlik diğer lrlanda ikramiyesi
Sanduvich üzerinde bahsetmiş olan Miller namında yedi
yaşında bir çocuğa çıkrmştır.
30 YIL ONCE Cumhuriyel
Tarafsızlar konferansı
7 HAZtRAN 1961
Bu sonbahardan evvel toplanacak
olan tarafsız memleketler, Zirve
Konferansı için hazırlık
mahiyetinde Kahire'de toplanmış
olan 30 tarafsız memleket delegesi,
görüşmelerine diln gece başlamış
bulunmaktadırlar.
18 memleket delegesi Asya'da olup
yegâne Avrupa memleketi
Yugoslavya'dır. Amerika kıtasından
Tlto yalnız Küba iştirak etmektedir.
Brezilya da gayriresmi olarak bir müşahit göndenniştir.
Bu konferansa nisan ayında Tito ile Abdülnasır'm
bundan evvelki buluşmalannda karar verilmişti ve o
günden beri tarafsız memleketlerle temaslar devam
etmekte idi.
Rusya ve Komünist Çin, bu konferansa davet edilmemiş
ohnalanndan dolayı, bu memleketlerde sinirli bir hava
esmektedir. Bilhassa Tito'nun önderlerden birisi
bulunması, bu havanm daha da gerginleşmesine yol
açmaktadır.
Son günlerde Pravda ve diğer Moskova gazetelerinin
durmadan Birleşik Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Nasır'a hücumlannın bundan ileri gelmekte olduğu
tahmin edilmektedir.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Semra Özal: Ciddiyim
7 HAZtRAN 1990
Cumhurbaşkanı Turgut'm özal eşi Semra Özal,
Japonya'da Türkiye gazetesine yaptığı açıklamada,
"ANAP Genel Başkanlığı'nı düşünüyorum. Bu konuda
ciddiyim" dedi. Semra özal, "Başbakanhğa hiçbir zaman
hayır" demediğini de sözlerine ekledi.
Semra özal'ın bu açıklaması, ANAP içinde büyük
"yankı" uyandırdı. Başbakan Yıldırım Akbulut, Semra
özal'ın genel başkan adaylığı ile ilgili sorulan, "Herkes
aday olabilir. Şimdiden şans diliyorum, ama en şansL
benim" diyerek yanıtladı.
IABTTSMA
BaharKonserinıi^BaharÇılgın
Bence bir yönetici alkış toplamak için ucuz işler
ro
^
yapmamahdır. Tüm dinleyicilerine saygı duymalı, taşkınlıkları
yarsa bile dengeli olmalıdır. Dileriz bu sözlerimden ne demek
istediğimi anlarlar.
tstanbul Senfoni Orkestraa'nın 18 mayıs
cumartesi günü verdiği "Bahar Konseri"ni,
Erol Erdinç yönetti. Hakkında söylenen
olumsuz sözlere, yargüara karşın hep yarun-
da olmuşumdur. Gerek şefliğini gerek pi-
yanistliğini gerekse teorik bilgisini övmü-
şümdür. Bu yargılarımda ne kadar haklı ol-
duğumu bu Bahar Konseri'nde idare ettiği
programdaki dinamizmi, müziğimize uygu-
lamalanyla ve çaldığı her tür piyanistliğiy-
le, bir kez daha kanıtladı.
Burada, orkestrada viyolonsel grubu üye-
lerinden Kent Mete ve arkadaşlannı övme-
den geçmek haksızlık olur. Kent'in çok gü-
zel, caz piyanosuna hâkim oluşu ve caz sti-
linde ABD'de bile az rastladığım bu tür şef-
lere taş çıkartacak yöneticiliğini, iki tür sak-
sofonu da biribirinden daha ustalıkla icra
eden E. Duygulu'yu yine tsmail Soyberk
adındaki, basgitar çalan genci ve orkestra-
run bateri .bölumünden sanatçılan candan
kutlanm.
lyi yapılan her tür müzik, hangi daldan
olursa olsun bir değer taşır. Müzik ashnda
soylu bir sanat dalıdır. Bu soyluluk sulan-
dmldığı an bayağüaşıverir. Bütün içten duy-
duğum coşkular, ne yazık ki konserin so-
nunda yok oluverdiler.
Nedenleri: Adı geçen bu konser, Hilton-
un veya Sheraton'un 'rooFunda olmayıp,
devletin Atatürk Kültür Merkezi'nde, İstan-
bul Senfoni Orkestrası tarafından seslendi-
riliyor ve orkestrarun resmi şefı Erol Erdinç
tarafından yönetiliyordu. Seçkin, müzigin
en iyisini değerlendirebilecek insanlarca iz-
leniyor ve alkışlamyordu da.
Eİediğim gibi, müzikten anlamak demek,
onun her türünün iyi olanını seçebilmek,
zevk almak demektir. Bir konserin değişmez
kuralları da vardır. örneğin kıyafet, davra-
nış, sanatcıya saygı ve karşüığı saygı en başta
gelenleridir. Caz ve türü müziklerde dün-
yada birçok değişiklikler olmaktadır. Ama
unutmayınız başta söylediklerimizi, bu olay
AKM'de gerçekleşmektedir.
Birçok genç vardı bu konserde. Çok coş-
tular. Sürekli alkışlar sonucu olanlar oldu.
rol Bey dağıttı. Evvela, smokinini ilikle-
di, bir eliyle göbeğini içeri çekerken, diğer
elini sallayarak ekseni etrafında bir iki tur
attı. Müthiş alkışiandı gençler tarafından.
Derken, kendinden çok uzun boylu, bir
'Wue jean' üstüne ne renkse kısa kollu bir
'body' giymiş bir 'Amazon'u sahneye çıkart-
tı. Beline yapıştı, dansa başladılar. Kız dur-
madan bir şeyler söylüyordu. Derken ka-
bak, sevgili Yusufçuğumun başında patla-
dı. Erol, onu kolundan sürükleyerek kızın
kollanna ataıken, G. Aksöz de sazını, ko-
rumak için piyanonun üstüne zor koyabil-
di. Yayı elinde kaldı. Birkaç tur da o attı.
Ekstaz haline varan şef, ön sıradaki icracı-
lan ödüllendirmek ıstercesine, kollanna ası-
lıyor, meydana çekiyordu. Tam çellocu Re-
yent'e gelmişti ki usta bir hareketle çellosu-
nu, dibindeki çubuğu etrafında bir döndür-
dü ve vartayı atlattı. Bir süre devam eden
bu tatsız showu daha izleyemezdim. Ken-
dimi dışarıya attun. öğrendiğime göre Erol
Bey, oynattığı sanatçüarın yüzlerini okşa-
yariak adeta özür dilemiş sahnede.. Bu özürü
dinleyicilerden de dileseydi.. Gençler kusur-
lu değildir bence. Onlar hangi yola yönelti-
lirlerse, inandıklan için çok alkışlamış ve
coşmuş olabilirler. Bence bir yönetici alkış
toplamak için boyle ucuz işler yapmamalı-
dır. Tüm dinleyicilerine saygı duymaü, taş-
kınlıklan varsa bile dengeli olmaJıdır.Dile-
riz bu sözlerimden ne demek istediğimi an-
larlar. Sahneye çıkmak zor bir iştir, ama
orada uzun ömürlü olabilmek daha da zor-
dur.
FETHİ KOPUZ
Viyolonist tstanbul
En Büyük Biz!
Almanya'da faşing, Brezilya'da karnaval, Meksika'da fıesta
adı altında yalnızlığı, yorgunluğu, bıkkınlığı, tekdüzeliği
aşmaya çahşıyor insaıilar.
Futbol kulüplerimizden herhangi birinin
başarısmdan sonra büyük kentlerimizin
caddelerinde neşeli topluluklar, araç kon-
voylan oluşur. Bu neşeli topluluğa katılma-
yanlann büyük çoğunluğunda katılanlara
karşı nedense hemen bir küçümseme hava-
sı doğar. En ucuz sözcük: "Delilik!"
Izninizle, ben bu 'yafta'ya sahip çıkmak
istiyonım. Tek tek insanlann olduğu kadar
toplumların da zaman zaman bu tür deli-
liklere ihtiyacı yok mudur dersiniz? Bunun
tersi sürekli ciddiyet, çok mu yeğlenen bir
durum? Meyhaneler, birahaneler, o yapış
yapış haykınş dolu müzik, hep o donuk, du-
ruk, soluk topluma dayanma, onu katlanı-
nr kılma, belki renklendirme çabalarmın so-
nucu değil midir biraz da?
Almanya'da faşing, Brezflyı'da karnaval,
Meksika'da fiesta adı altında yalnızlığı, yor-
gunluğu, bıkkınlığı, tekdüzeliği aşmaya ça-
hşıyor insanlar. Bizim de bir dünya dini ve
milli bayramınuz var, diyeceksiniz. ttirazım
yok, hepsinin başımın üstünde yeri var. An-
cak hangi bayramda şöyle dolu dolu bir coş-
ku yaşayabiliyoruz? Yoksa el ve gönül bir-
liğiyle her birini bildik formalitelerin 'icra"
edildiği bir törene mi dönüştürdük?
Son Nobel Ödiilü'nün sahibi Meksikalı
yazar Octavio Paz'ı anımsıyor, onun "Yal-
nıziık Dolambacı"na gözatıyorum burada:
"Ülkemizin yoksullugu, bayramlanmızın
çoklnğu ve savurganlığı ile ölçülebilir. Var-
lıklı ülkelerde pek az bayram tatili yapılır.
Tatil için ne fazla bir zaman ne de aşırı bir
istek vardır, Util pek gerekü de değildir."
Buradaki tanıya uygun olarak, gerçekten bi-
zim de bolca bayramınuz, tatilimiz var.
Ama yeniden soruyorum, hangi bayramı
gerçekten bir bayram, bir şölen, bir eğlen-
ce olarak duyumsuyor, yaşıyoruz?
Işte tam bu noktada spor tutkunlannın
o saf coşkusu ortaya çıkıyor, adeta imdada
yetişiyor. Ancak bu konuda da söyleyecek
şeyler var, hem de çok: Diyelim bir takım
bir kupayı aldı, diğeri kıl payı, belki şans-
sızlıklarla kacudı, ikinci ya da üçüncü ol-
du. Bence yalnız kupayı olan değil, alabi-
lecek basanya yaklaşanlar da o coşkuya ka-
tümah. iki, üç, dört takımın yandaşlan şö-
leni birlikte kutlamaklar. Ulusal takım ulus-
lararası bir başan elde etmiş gibi, bırakınız,
caddelerde, sokaklarda kukuletalar ve kon-
fetilerle yürünsün. Yürüyelim.
Söz aramızda, benim de tuttuğum bir ta-
kım var, o takımın özellikle futbol ve bas-
ketbol maçlannı heyecanla izlerim. Ama o
yıl başka bir takımın şampiyon olması be-
ni pek de öyle üzmez. "Kocaman adam..."
horgörüsünü göğüsleyecek kadar güçlü ola-
bilsem ve karşıt takımlann yandaşlan ara-
sında bir sevgi, saygı, dostluk, paylaşmacı
sevinç geleneği yaratılabilse, pekâlâ o sıra-
da ipi göğüslemiş, kupaya ulaşmış karşı ta-
kımın yandaşlannm arasma, caddedeki coş-
ku seline kanşabilirim. Bir başka yıl, baş-
ka sefer de onlar benimle birlikte o küçük
çaptaki şölene katılacaklardır.
"Önce kıyasıya savaşım, sonra sonucu
birlikte kutlama!"
Çok mu ütopik bir özlem?
Ben bu arada, Octavio Paz'a bir daha dö-
nüyonım: "Yoksul bir Meksikalı her tttrlü
yasar da, yoksnlluk ve yalnızlıguun şidde-
tini dayanılır dflzeye indiren birkaç fıesta
yapmadan yaşayamaz."
Bizler, Türk toplumunun büyük kesimi;
hem yoksul hem yalnız hem de flesta'sız ya-
şıyoruz: Ne de olsa Meksikalılardan, belki
de dünyanın hemen bütün toplumlanndan
"daha kahraman"ız!
RAMİS DARA
Bursa
V. AŞIKNESIMI
VE
CURASIYLA
50YIL
Nilgün AKKUŞ
İzzet ALTINMEŞE
Ali Ekber ÇİÇEK
Güler DUMAN
Ahmet GÜNDAY
Arif SAĞ
Karaca Ahmet Semah Ekibi
ve
AŞIK NESİMİ ÇİMEN
Konuşmacılar: Zülfü LİVANELİ - Onat KUTLAR
Yöneten: Abdullah Nevzat ÖZTÜRK
Sunan: Gülsüm ÇINAR
H»r: AÇIK HAVA TİYATROSU • (26 Mayıs Pazar tarihindeki
Tarih: 7 Hazıran Cuma konser hava muhalefeti
Saat: 19.30 nedeniyle ertelenmiştir)
L
CUMHURİYET
KİTAP KULÜBÜ
BEYOĞLUBELEDÎYESİ
işbirliği
MisSokak'ta LJ
İMZA GÜNLERİ
YARIN • 8 Haziran Cumartesi 16.00-19.00
İLHAN SELÇUK
ARtFDAMAR REHAtSVAN
Deniz otobüsü ile İstanbuFa
2 saat mesafede
VJarmara Adası Çınariı KöyiJ
TOPRAKOĞLU DEMOS
TÜRİSTÎKTESİSLERİ
• Üyelere indirim
^». • Her türden binlerce yapıt
HER GÜN 10.30-20.30
İSTIKLAL CADDES! MİS Sf)k*K (BEYN1EN VAM)
«»»«•:.:->»»»»:.:«-K«»:««»H»:.:«-K-:W:
Deniz görür çam möbleli odalarda
3ayramda 22/29 Haziran (7 gece/8 gün)
2 Kişi tam pansiyon 980.CO0 TL + KDV
3 Kişi tam pansiyon 1.260.000 TL + KDV
4 Kişi tam pansiyon 1.600.000 TL. + TDV
Rezervasyon: 165 89 88 - 165 22 51
583 80 97- 572 02 09
Tamamı Yabancı Öğretmenlerle
ÖĞRENCİLERE
Özel İndirimli
Yaz Kursları
Devre 10 Haziran
ENGLISH FASTKADIKOY Sb 338 91 00 345 14 4Û
MECIDIYEKOY $b 175 43 98 9
BıtırKOy Sb 542 56 27 P
Siyah-Beyaz
fotoğraflannız katliteli ve
ucuza basılır.
384 12 08
Ajansımızda part-time veya
full-time çabşacak bayan
pikajör-grafikerler aranıyor.
Tek 161 10 74
ANKARA.,.ANKA
MUŞERREF HEKİMOGLU
Şiirin Gücü
Çok mutluyum, yaşamımda şiirin, ozanlann da güzel yeri
var. Şiir sevgim önce babamdan, sonra Göztepe Taşokulu'n-
daki Feriha öğretmenden kaynaklanıyor. Babam Tevflk Fik-
ret'i, büyükbabam Bağdatlı Ruhi'yi çok severdi. Feriha oğ-
retmen Ahmet Haşim'i. Sonra bir Yahya Kemal dönemi var.
Benim şiir sevgim çevremden etkilenmeden, özgürce geliş-
ti sanınm. Necip Fazıl'ın kimi dizelerini unutamam. Sonra An-
karalı ozanlara ilgi duydum. Lise öğrencisi iken sevgili ede-
biyat öğretmenimiz Nahit Hanım ile Ortıan Veli'yi izlerdik Ata-
türk Bulvan'nda. Melih Cevdet ile dostluğumuzdan onur du-
yanm her zaman. İstanbul'da Narmanlı Pasajı'nda Bedri Rah-
mi'nin atölyesinde. Maçka'da Sabahattin Eyuboğlu'nun evin-
de çağdaş ozanlarla şiirsel anılanm var. Şiir yaşamın bir par-
çasıydı o yıllardı. İncesu yollarında havada iğdelerin baygın
kokusu, Nâzım'dan dizeler okuyarak yürürduk erkek arkadaş-
larımla. O zaman başka bir coşku var yollarda, evlerde, sof-
ralarda. Bir şiiri birlikte okumak, bir türküyü birlikte söyle-
mek mutluluk verir bize. Kimi zaman karar veremem, Nâzım'ı
kim en güzel duyururdu acaba? Büyükelçi Mahmut Diker-
dem mi, Mehmet Ali Aybar mı? Mimar-ozan Cengiz Bektaş'ın
sesi de gûzel çınlar kulağımda. O, İstanbul'a göçmeden ön-
ce de şiirsel buluşmalarımız var. Tahsin Saraç ve Fazıl Hüs-
nü Dağlarca ile güzelleşen sofralar. Şiir geçici bir tutku de-
ğil, bir özlem, bir umut, bir gereksinim bence. Bir dizeyle ne
güzel dirilir insan, gecesi aydınlanır, soluğu gûçlenir birden.
Sevdiği bir ozanın soluğuyta ısınır dünyası.
Ahmed Arif de çok sevdiğim bir ozan. 196O'lı yıllarda Ön-
cü gazetesinde birlikte çahştık. Ama onu yakından tanıdım
mı bilmem. İçine dönük kişiliğini aşmak kolay değil. Gaze-
tede güzel yazılar, haberler, yasak imzalar yer alıyor, hepi-
miz umutla çalışıyoruz. Rüzgârtı Sokak'ta başka bir esinti
umut ediyoruz. Parasal sorunlar iliklerimize kadar. Güneş
matbaasından ayrtldık, sokağın ucunda Kıraner'in düz bas-
kı matbaasına taşındık, o daha ucuz. Dizlerimdeki ağrılar o
günlerin armağanı belki de. Altımızdan dere geçiyor, ıslak tah-
talar üzerinde çalışıyoruz, ama hastalanmak, yorulmak yok,
flinta gibiyiz! O günlere dönmek için neler veririm bugün.
Cami avlusunda güzel oğlu Flinta'yı kucaklarken düşün-
düm. Ahmed Arif o zaman evli miydi acaba? Çok konuşmaz-
dık, karşılaşınca sıcacık gülüşünü hıssederdim yüreğimde.
Önceleri biraz kuşkulu baktı bize, giderek ısındı bakışları. Ga-
zeteyi basar, paketler, minibüslerle Anadolu illerine yollardık
sonra. Kimi zaman güneş doğarken dönerdik evlerimize. Ah-
med Arif de sonuna dek yanımızda. İkimiz de başkentte. Üs-
telik Çankaya'da oturuyoruz. Ama onu çok az gördüm uzun
yıllarda. Bir ozanla dostluğumuz dizelerie uzuyor elbet. Sev-
diği ozanlann ölecegini düşünemiyor insan. Aslında ölmü-
yorlar. Şiirin bir başka gücü, ölmezliği var. Kimi kitaplar ba-
şucumda durur, gecenin bir saatinde ışığı açar birkaç sayfa
okurum. Ahmed Arif'in tek kitabı da bunlardan biri. Okur-
ken ışıktan damlalar düşer yüreğime. Hüznüm, yalnızlığım
diner birden.
• • •
Bir ufka vardık ki artık,
Yalnız değiliz sevgilim,
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık,
Ama bütün korkulardan uzak,
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına,
Ölüme bir soiuk kala,
Tek başına,
Zindanda yatarken bile,
Asla akmayan sularda...
• • *
Cami avlusunda yüzlerce kişi, ellerinde çiçeklerle genç kız-
lar, delikanlılar, üniversite öğretim üyeleri, edebiyat öğretmen-
leri, ozanlar, yazarlar, eski polıtikacılar. Yentlerden Erdal inönü
ve Fehmi Işıklar'ı gördüm kalabalıkta. Bir delikanlı az bulu-
yor bu kalabalığı. "Ahmed Arif'in şiirini okuyan herkes
gelmeliydi" diyor arkadaşına. Delikanlının omzunu okşadım.
Gelmeyenler de burada diye gülümsedim. Öyle hissediyo-
rum gerçekten. Cenaze camiden uzaklaşırken 'Şairter ölmez'
diye sesieniyordu gençler. Sonra Ahmed Arifden dizeler söy-
lediler:
Karanfil kokuyor cigaram,
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.
O gün bir de general ölmüştü sanınm. Maltepe Camii
önünde bir top arabası ve askerler duruyor. Askerlerin kır-
mızı tören üniformasıyla genç kızların, delikanlılann elinde-
ki kırmızı karanfiller birbirıne karışıyor. Ahmed Arifin dizele-
ri çırilıyor kulaklarda.
Can garip, can suskun,
Can paramparça,
Ve ellerim kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni!
Ne güzel ozanlanmız var.
Törenden sonra genç arkadaşım VBÜ Özdemir'den rica et-
tim. Koltuğumda Ahmed Arif'in krtaplarıyla döndüm eve. Ki-
tapları dostlarıma verdim. Yeniden okusunlar istedim. Size
de aynı istekle sesleniyorum sevgili okurianm. Şiirin gücü size
de güç ve umut verecek! Politikacılann soldurduklarını sa-
natçılar yeşertiyor her zaman.
ÇAUŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Bkokul Müdürü İdinT
SORU: Ağustos 1961 ik şubat 1990 Urihleri arasında (dört
aylık emekli ödeneği kesilmeyen, askerlik süremi de
borçlanarak ödedim) biç ara vermeden çalışüm. tki
. yıllık yüksekokııl mezunoyum. 28 yıl 7 ay çalıştık-
tan soora 1. derece 4. kademeden emekli oldum. Ay-
nldıgım tarihte ilkokul müdiini idim.
1) Şubat 1990 tarihi itibanyla;
a) Elime geçmesi gereken net ikramiye ne ol-
malıdır?
b) Net emekli aylıgım ne olmalıdır?
N.T.
1) Eğitim ve öğretim hizmetleri sımfmda yer alan il-
kokul müdürlerinden şubat 1990'da 1. derece 4. kademeden
emekli olanlann emekli aylığı ve ikramiyesi;
Emekli ikramiyesi:
1.500 (1/4'ün göstergesi) + 1.500 (1990 yılı ek gösterge) =
3.000 (toplam genel aylık göstergesi) x 255 (1 Ocak - 30 Hazi-
ran 1990 genel aylık katsayısı) = 765.000 TL (1 yıl karşılığı ge-
nel ayhk ikramiyesi) x 28 (hizmet yıh) = 21.420.000 TL (genel
aylık ikramiyesi)
200 (28 yıl karşılığı kıdem aybk göstergesi) x 255 (kıdem
aybk katsayısı) = 51.000 x 28 (hizmet yılı) = 7.840.000 TL
(taban aylık ikramiyesine esas) x 7*50 (1990 yılı taban aylık
ikramiye oram) = 3.920.000 TL (taban aylık ikramiyesi)
21.420.000 TL (genel aylık ikramiyesi) + 714.000 TL (kıdem
aybk ikramiyesi) + 3.920.000 TL (taban ayhk ikramiyesi) =
26.054.000 TL (toplam brût ikramiye) -104.216 TL (V»0.04 dam-
ga vergisi) = 25.949.784 TL (net ikramiye)
b) Emekli aylığı:
1.500 (1/4'ün göstergesi) + 1.500 (1990 yıh ek gösterge) =
3.000 (toplam genel ayhk göstergesi) x 255 (katsayı) = 765.000
(genel emekli aylığma esas tutar) x <%78.58 (28 yıl 7 ay için
aylık bağlama oranı) = 601.163 TL (genel emekli ayhğı)
200 (kıdem göstergesi) x 255 (katsayı) x ^«78.58 (ayhk ba|-
lama oranı) = 40.077 TL (kıdem emekli aylığı)
1.000 (taban aylık göstergesi) x 280 (taban ayhk katsayısı)
x %78.58 = 220.033 TL (taban emekli aylığı)
601.163 TL (genel emekli ayhğı) + 40.077 TL (kıdem emek-
li ayhğı) + 220.033 TL (taban emekli ayhğı) = 861.273 TL (top-
lam emekli aylığı)