24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1991 CUMHURİYET/9 Eski eserleri düzenleyen yasa belirsiz, Türkiye'nin kültür varlıklan envanteriyok. Eski eserlerde dert çok OTURDULAR KONUŞTULAR AYIN SANAT SÖYLEŞİSİ KATILANLAR:RAFFİPORTAKAL SEVGİGÖNÜL NEZİH BAŞGELEN YÖNETEN: ASLIKAYABAL Kültür Servisi — Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de "eski eserler dünyası" karmaşık sorunlarla çevrili. Ama Türkiye'nin birçok ülkeden farklı sorunları da söz konusu. Her yıl yüzü aşkın arkeolojik kazının yapıldığı, çok sayıda müzayedenin düzenlendiği Türkiye bir "kültür varlıklan envanıeri"nden yoksun. Arkeolojik ve etnografik eser kavramları henüz netleşmiş değil. Eski eserleri düzenleyen yasalarda belirsizlikler söz konusu. Bir yandan eski eser kaçakçıüğı tırmanırken, öte yandan bir "eski eserler borsası" kurulması öneriliyor. Bu kez Ayın Sanat Söyleşisi'nde bu sorunlan ele almayı düşündük. "Arkeoloji ve Sanat Dergisi"nin yöneticisi ve arkeolog Nezih Başgelen, Sadberk Hanım Müzesi'nin yöneticisi ve koleksiyoncu Sevgi GöniU ile Portakal Sanatevi'nin yöneticisi ve antikacı Raffi Portakal, bütün sorunlan tartışmak üzere masa başında bir araya geldiler. I — Geçen ocak ayında Ytldız Üniversiıesı'nde duzenlenen "Eski Eser Kaçakçılığınm On- lenmesinde Muzayedeler, Ko- leksiyonculuk ve Yasalar" ko- nulu sempozyum, antıkacılar, koleksiyoncular ve arkeolog- ları bir araya getirdi. Bu top- lantıda arkeolojik ve etnogra- fik eser kavramiannda bir kar- maşa şekillendi. Bu konudakı göruşleriniz nedir? Ayrıca es- ki eserleri düzenleyen yasayı kendi uzmanlık alanlannız yö- nu'nde nasıl değerlendiriyorsu- nuz? BAŞGELEN Arkeoiojik eserlerle tarih ve sanat eserleri için ayrı mevzuat gerekli. Top- rak altında bulunanla elde olanı ayırmak ge- rek. Toprak altı eserler, kaçak ya da bilimsel ve resmi kazı ile günışığına çıkarılır. Sanat ta- rihini oluşturan eserler ise insanlann elînde- dir, bulunmaz. Öncelikle bu iki kavramı ta- nım olarak ayırmak gerek. Bir tarafta bilim- sel ya da bilim dışı bir operasyonla prehistor- yadan Selçuklu'ya dek günışığına çıkarılmış eserler var. Selçuklu ve Osmanlı'da artık in- sanlann kendi kişisel mallan içinde değerlen- dirilen parçalar var. Eski yasa- ya gore hepimiz suçluyuz. Bir arkeoloğun elinde babasından bir kartpostal varsa o uygulana- maz yasa içinde çok ters bir noktaya geliyor. Burada kavramlar ve kavram- lara yönelik uygulamalan net- leşürmek gerek. Uygulanabilir bir süreç de netleşebilmeli. Eğer tutmayacağınız bir sözu verirse- niz sonuçta hem siz zor durum- da kalıyorsunuz hem de ilişki- de bulunduğunuz sistem. Böy- lece bir karmaşa doğuyor. Yasa- lar da boyle. Uygulanabilecek yasa koymak gerek. Söz konu- su yasa zaman içinde çok sorun çıkarıyorsa o halde uygulanabi- lir bir yasa değil. Rasyonel bir hukuk sistemi oluşturmak gere- kiyor. PORTAKAL Ben Türkiye- yi Mısır, Yunanistan, İtalya gi- bi hem bir Akdeniz ülkesi gibi hem de toprak altı bulguları ile aynı coğrafya parçası içindeymış gibi görüyorum. İtalya, Yuna- nistan ne yapıyor? Onlann ne yaptığına ve tarihlerine bakar- sak biz de doğru yolu buluruz. Eski eser yasasındaki son deği- şiklik dönemınde Fransa'da Ruhr Sarayı'na bir mektup yaz- dım. Sorum şuydu: Siz yurtiçin- deki eserlerin alınıp satılması için ne tur bir yasal duzenleme yapıyorsunuz? Böyle bir soru olmaz dediler. Biz ne kadar uzakta kalmışız. Arkeoloji ve etnografyanın tanımını hepimiz biliyoruz. Ankara'daki Et- nografya Müzesi'ni gezerken buradaki eser- lere bakmak gerek. Sanat eseri tanımı içinde yer alabilecek pek çok eser var. Ben de "et- nografik eser"le "sanat eseri" arasında tanım yonunden bir kavram karmaşası olduğuna inanıyorum. Dünyaya bakmalıyız diyorum. u O N U L Tarih boyunca uygarhklar birbi- rinin uzerine kurulmuş. Bizım arkeologlar Hellenizm peşinde koştukları için Roma'yı, Bizans'ı, Islamı bir kenara atmışlar. Arkeo- lojik eserin tedavül etmemesinin bir önemi var. Arkeologlar bir eserin ortaya çıkarıldığı yerin onemine dikkat çekiyor. Bu gerçekten çok önemli. Bir ozel koleksivon aldığımızda kokenini bilmediğimiz pek çok esere sahip oluyoruz. Bu işin bir yönü. Öte yandan arkeolojik kazılarda birbirinin eşi yüzlerce eser ortaya çıkarılıyor. Bu eserle- rin tümünu depolamak ve bakmak olası de- ğil. Butun muzeciler bu durumdan şikâyetçi. Bu eserlerin ne envanteri yapıhyor, ne depo- lanıyor, ne de sergileniyor. Bir muze, bir ese- rin unık olanını bulup onu korumak ve ser- gilemekle gorevli. Koylunün getirdiği her kan- dili almak anlamsız. Bence yurtiçinde bulu- nan yuzlerce eser tedav ul edebilmeli. Yurtdı- şına kacmaması gerek. Merakhlar, koleksiyon- cular bu eserleri satın alabilir. Çunku muze- ler artık bakamıyor. Etnografik eser cephesinde etnografı ile Os- manlı sanatı birbirine kanştınlıyor. Etnogra- fik eser halkın yaşam biçimırii yansıtan her turlu eser. Bu bir sanat eseri değildir, ama ya- şam biçimi uzerine bilgi verdiğinden onemli- dir. "Osmanlı eseri" de sanat eseri dediğimiz, sanatsal yonu olan eserdir. Bu eserleri "etnog- rafik eser" olarak adlandıramazsınız. O ayrı bir sanat yapuıdır. Uk başlangıçta bu uçunu ayırmak gerek. dosya hazırlıyoruz. Almanya, Fransa ve In- giltere'deki butün uygulamalan getirtiyoruz. Soz konusu dosyalarda "arkeolojik eser" dev- let malı sayılıyor. Siz o malı korumakla yu- kumlusünuz. Eski eserler yasasını Isviçre'den almışız. Yasava gore toprakaltında bulunan eser o ulkenin malı sayılıyor. Soz konusu mal bir kişinin elinde ise ozel mülkiyete giriyor. Kişi o malı korumakla yükumlü. Devle.t ma- lın orada olduğunu biliyor. Bizde yuzyıl be- lirsiz. Bu eserlerin zaman içindeki yerlerı belii değil. Her şey birbirinin içine girmiş durum- da. Belirli bir hukuk çerçevesini otunmak gt- rek. Kısaca sınırlar pek net değil. İ ^ B H M H ^ H — Eski eser kaçakçılığınm on- lenmesine yonelik getirebilece- ğiniz somuı öneriler var mı 9 U U N U L Eski eser kaçakçılığı dunyanın her yerinde her zaman tırmanmıştır, her ülkede talep olduğu sürece yapılmıştır. Bunu onleme- nin çaresi yoktur. Yeter ki ınsanına sanatı sev- dir, onu korumasını oğret ve bunun uygun b.ır fiyatla alınarak yurtiçinde kalmasını sağla. Bunu gerçekleştirmek isteyen insanlara dev- let yardımcı olmalı. Hem toplayıcı, hem an- tikacı olarak. PORTAKAL Bir antikacının başka bir tikacının işlevi yalnız alıp satmak değil, yeni kuşaklara eserleri sevdirebilmek de olmalı. BAŞGELEN Eski eser kaçakçılığı acısın- dan gerek basın, gerek diğer iletişim organla- nnda son 15 yıl içinde farklı mesajlar içeren haberler yayımlanıyor. Yurtdışına kaçan bü- yuk defıneler, bunlann yurtdışında ulaştıklan ınanılmaz rakamlar. Ve bunlann çok yönlü yansımaları Anadolu'da koy kahvelerine dek ulaştı. Insanlar bu haberierden etkilendi. O dönemlerde arkeolojik alanlarda işçi olarak 'çalışanlar için Turkiye son 10-15 yıllık sıkın- tılı donemde umut kapısı oldu. Bu kapı civar- daki evin tahribinden, höyuklerin kazılması- na dek ulaştı. Yüzlerce defineci ordusu ture- di. Ülkede geçmişten ne aldıysak kanştınlma- dık yer kalmadı. Bu da sonuçta ulkenin geç- mişini yıtirmeyi ortaya getirdi. Defineci ordu- iarı tek tuk eser ele geçirirken genel konteksi yok ettiler. Ulkenin belleği sihndi. En onemli olgu bu. İnsanlar kulturel mirası yok etmeye giristiler. Bu surecin en önemli yansıması bu. Edirne'den Kars'a dek herkes bugun define anyor. Bu olguyu engelleyip ülkeyi tahrip ol- maktan kurtarmamız gerek. Yurtdışında oluş- muş pjyasalar var. Bu piyasalar malzemeyı Or- POKIAKAL Bu kurul her zaman var. Ama tahribat hep süruyor. Adam satacak yer bulamazsa o zaman yıkım yapmaz. D A y l l t L t N Konuyu özendirici uygula- malar getirmeli. İnsanlar severse eserler de ko- runuyor. • U K I A K A L Adam bundan para kaza- nacağını bilirse o zaman da sökmez. O yapı- nın bulunduğu bölge turistik bir alansa, in- sanlar o bolgeye gidiyorsa, ilgili esnaf eserle- rin sokülmesine izin verir mi? Kim şimdi Saf- ranbolu evlerini söker? Çünkü şiındi Safran- bolu halkı turizmden para kazanıyor. BAŞGELEN O değerler dünyasının eko- nomik yonden de değer ettiğini gosterirsek in- sanlara, kendiliğinden korumayı sağlamış olu- ruz. GONUL Türkiye'de bir diğer sorun Vakıf- lar. Vakıflar eski camilere sahip çıkmadı. Bu yapılarda bulunan şamdan, kilim ya da lev- halar imamlann bilinçsizliği yüzünden birta- kım insanlann eline geçti. Türkiye'deki bir di- ğer acı olay da numizmatik. Para tarihi bir BU İŞ BİR KÜLTÜR SORUNU— Bu ayın sanat söyleşisinde (soldan saga) Sevgi GöniU, Raffi Portakal ve Nezih Başgelen "oturdular konnştular". Türkiye'de eski eserlerin sorunlanm tarüşan Gönıil, Portakal ve Başgelen, sonuç olarak sorunlann çözümünde "kültür"' ve "bilinç "in yattığı görüşünde birleştiler. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) BAŞGELEN olarak "Eski Eseı Arkeoloji ve Sanat Dergisı 'Eski Eserler Dosyası" adı altında bir misyonu olması gerek. O yalnızca bir eseri alıp satmakla değil, ama bir kulturu, bir yaşam bı- çimini sürdürmekle yükümlü. Ülkede, herke- sin bir işlevi var: Antikacının. gazetecmin, mu- zecinin... Sorun şu: Elimizdeki eserleri va da kultürumuzu kaiıcı bir şekilde yeni kuşakla- ra ya da yaşayan insanlara sevdfrmek zorun- tadoğu'daki ülkelerden çekiyor. Oluşan me- kanizmalann belirli işleyişleri var. Ben de bun- lann hızının duracağım dusunemiyorum. İn- sanlan bilinçlendirmemiz gerek. Şimdi Istan- bul'da yeni moda, eski evleri ve konakları sök- mek. Dun bir esnafla konuştum. Istanbul'da kapıların para ettiğinden soz etti. belge. Para in situ (yerinde) bulunduğu zaman içinde yer aldığı yapıyı tarihliyor. Para, özel- likle de Osmanlı paralan yasak olunca gümuş olanlar eritilmeye başladı. Pek çok para yitip gidiyor ve kaybolan paranın koleksiyonu ya- pılamıyor. Kapalıçarşı'da yüzlerce gümüş para eritilmiştir. RAFFİ PORTAKAL Antikacının başkabir misyonu olmalı. Antikacı yalnızca bir eseri alıp satmakla değil, bir kültürü, bir yaşam biçimini sürdürmekle de yükümlü olmalı. Elimizdeki eserleri ya da kültürümüzü yeni kuşaklara kaiıcı bir biçimde sevdirmek zorundayız. SEVGİ GONUL Eski eser kaçakçılığı dunyanın her yerinde hep tırmanmıştır. Her ülkede talep olduğu sürece yapılmıştır. Bunu önlemenin çaresi yoktur, V -• ^_ yeter ki insanına sanatı sevdir, onu korumasını öğret ve bunun uygun bir fiyatla alınarak yurt içinde İcalmasını sağla. NEZİH BAŞGELEN Bugün Edirne'den Kars'a herkes define arıyor. Yüzlerce defineci ordusu türedi. Geçmişten ne aldıysak, karıştırılmadık yer kalmadı. Bu da ulkenin geçmişini yitirmeyi ortaya getirdi. Ulkenin belleği sihndi. İnsanlar kültürel mirası yok etmeye giristiler. dayız. Öte yandan fiyatlann makul olması ge- rekiyor. Neden? Eğer fıyatlar bir anda çok hız- lı bir tırmanış gösterirse, ancak iki ahcı kahr. Birçok eser satılamaz. Fiyatlann uygun bir eğ- ri ile artması gerekiyor. Herkesin koleksiyo- ner olması şartı da yok. Herkesin evinde halı var. Ama seçeceği halı onemli. Batılı dekoras- yon dergilerinde, e\ lerdeki önemli eserlerden biri de Turk kilımlerı. Bunu şovenist bir bı- çimde anlatmak istemiyorum. Ama bir ger- çek var. Türkiye'deki evlerde bu kilimler yok. Sevdirme uygun bir biçimde yapılmalı. Bir an- r U H IAKAL Evet. Bir mimari yok edili- yor. Bir kapı, bir tavan parçası bazen bize de geliyor. Bu vahim bir durum. Bu elemanla- rın kendi mekânları içinde bulunması gerek. Anadolu'nun çeşitli yerlerinden evlerin sokiil- mesini nasıl engellemeliyiz? Alıcı kesime me- saj versek: Siz gelin, evierinizi süsleyecek baş- ka şeyler de var. GONUL Anıtlar Kurulu adında bir kurul var. I— Özel mıizecilik kavramı ko- nusundakı göruşleriniz nedir? Bu tür müzelerin kurulması te- melde neyi amaçlıyor? Eski eser kaçakçılığınm önlenmesi yönünde özel müzeler ne tur işlevler yüklenebilir? I Î U N U L Özel müzecilik eski eserlerin yurt- dışına kaçınlması ve yurtdışındaki eserlerin yurda getirilmesi bakımından bir işlev üstle- niyor. Özel müzecilik birçok eserin dışarı git- mesini önlüyor. Ne kadar çok özel müze ku- rulursa o kadar çok eser Türkiye'de kahr. in- sanlann özel müze kurması özendirilmeli. Bu işi yapacak kişilere olanaklar sağlanmalı. Mü- zecilik ucuz bir iş değil. Çok pahalı bir iş. Özel muzeciliğin özendirici bir şekle sokulmasın- da yarar var. Bir eseri alıp müzeye sokmak iş değil. O eseri incelemek, yaymını yapmak ge- rek. Müzecilik budur. ABD özel müzelerle do- lu. Özel müze yapmayan özel koleksiyonlar hibe etmiştir. Turkiye*de böyle bir olay yok. Çünkü vitrinin ardında gormek istiyoruz. Kül- tur bence çok pahalı bir oiay. Para ile yapılır. Aydınların dedikleri gibi parayla yapılmaz di- ye bir şey yok. PORTAKAL Koleksiyonculuk gelecek kuşaklara ozel muzeciliğin yolunu açacak bo- yutta. Sadberk Hanım Müzesi bunun iyi bir örneği. Birkaç aile daha bu tur çahşmalar için- de. Koleksiyonlarını devlet ya da ozel sektöre aktaracaklar. Koleksiyonculuk eseri satıp alıp depolamak değil. Belli bir yöntem işi. Dun- yanın en onemli muzeleri özel koleksiyonla- rın hibeleri ile yaşıyor. Hibe edeni de özen- dirmek gerek. Muzelerimizi kaç kişi geziyor? Batı müzelerinde yalnız turist kalabahğı yok. O ülkelerin insanlan da geziyor muzeleri. Biz okurken, müzeye gidince yalnızca eğlenirdik. GONUL Öğretmenler bilinç- siz. Bu nedenle çocuğa hiçbir şey aktaramıyor. ABD'de gönül- lu rehberler çocukları yaş grup- larına göre gezdiriyor. Böylece çocuklarla eski eserler arasında bir diyalog kuruluyor. BAŞGELEN Türkiye'de muzeciliğin tarihine bakarsak, ozel müzecilik ve koleksiyoncu- luğun önemli katkıları olduğu- nu görüruz. Ankara'daki Etnog- rafya Muzesi'nde "Besün Atalay Koleksiyonu", Konya'da "Ko- >unlu Müzesi"... İnsanlan teşvik edicı, özendirici, kultürlü ve bi- linçli kthcı zeminler hazırlanma- lı. Sadberk Hanım Müzesi ülke- mizde bu alandaki en iyi ömek. Bu ornekler çoğalsa, her kentte bu türde birkaç muze kurulsa, kültür ve müzecilik yaşamımız çok farklı olur. Yıldız Toplantısı 'nda Kül- tür Bakanlığı Müjavıri Ayluğ İzat, "menkul kıymetler borsası" gibi bir "eski eserler borsası" kurulamaz mı önerisi getırmistı. Bu konudakı göruş- leriniz neler? PORTAKAL Borsa, hisse senedi gibi bir şeyin alınıp satıl- ması demek. Eserin fiyatı nasıl belirleniyor? Satın alınan eser öncekilerle değerlendirüiyor. Es- tetik, nadir, güzel oluşu yönü de bir değer kazanıyor. Böylece bir borsa şekilleniyor. Sanat eserleri "estetik" ol- duğu için demir tafevillerinden farklı olacak- tır. Elbette değerler çok değişebilir. B A Ş G E L E N Türkiye'nin koşulları yö- nünde burada en ufak bir yasal boşluğun ne- relere gidebileceğini ben duşunemiyorum. Sa- nınm, Sayın İzat "Kaşıkçı Elması" dışında ka- lan eserlerin borsa içinde satılabileceğini soy- lemişti. Bunu duşünmek gerek. Şu anki top- lu değerler içinde neyin doğru, neyin yanlış ol- duğunu çozmüş değiliz. Bu konuda zaman çok erken. Izat'ın açıklaması, bir devlet yet- kilisinden duyulmaması gereken, zamansız ve yersiz bir acıklamaydı. Devlet ciddiyeti ile bağ- daştıramıyorum. • • ^ • ^ • B — Bir koleksiyoncu ve özel muze yöneticisi, bir antikacı ve bir arkeolog olarak Türkiye'- de "kültür varlıklan envante- ri"nin yapılmamış olmasına yönelik düşünceleriniz neler? •« •• G O N U L Muzelerde yeterli personel çalış- mıyor. Bugunkü personel "eski eser envanle- ri"nin yapılması için yeterli değil. l U t l l A l v A L Eski eser envanterinin ya- pılmamış olması kişinin elindeki eşyayı bilme- mesine benzer. Elbette bir an önce yapılması gerekiyor. BAŞGELEN Ülke kültür varhğımn her öğesinin envanteri yapılmalı. Bu nedenle ne- yin gittiğıni de bilmiyoruz. Bu konuda çok geç kaldık. Muzeler kendi envanterlerini bilmiyor. Son yıllarda belirli yörelerden yurtdışına çok sayıda eser gitti. Bunlann davaları Türk hu- kümeti ile ilgili hükumetler arasında surüyor. Biz bunlann kayıtlanna bir-iki araştırmacımn o yörede tesadüfen yaptıklan araştırmalarda rastlıyoruz. 1930'lu yülardâ Atatürk'ün direk- tifi ile eski eser envanterinin temeli atılmış, £una çalışma ilerlememiş. Bir an once ülke en- vantenni istekle yapacak insanlîin harekete ge- çirmek gerek. T.C. İSTANBUL 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No- 1991'194 Karar No- 1991'439 Davacı. K.H. Mudahil: Maliye seGumruk Bakanlıfı Isl Deflerdarlığı adma \Uı- hakemat Mudurluğu Vekilı: Av. Hurıye Topcuoğlu. Sanık: Dursun Şenyurt, Rızave Falma'dan olma, 1953 U.'lu. Lr- zıncan Kemah nul". kayıtlı, Cenge'koy Deferdaroğlu Mah. tikan yo- kuşu No: 24'te oturur ınuh.Suç: 213 savılı V.U K. Suç tarıhı: 1985 >ılı Karar lanhı 3 5.1991 UdMll 213 >ayılı Vergi b->ul Kanuıuı'na ınuhalefcı •>uıInndan sanık l>ur- •>un Şenyurı hakkında mahkememı/de yapılan yargılama sonııııda sa- nığın olemıne u\an 213 sayılı v.b.k "nun 344/i, 359. \M) 1-2 ıvudULİerı ueroğıiKt 1 3 a> lupıs \c bu kadar surc li\.arel. s.ınaı M; ıııos- Ifkıcn mcıı'nu.', 647 >,a\ılı sasanın 4 1 mjJdcM gcrcğıııcc hapısj-o- /aMnın 27 IXX) Tl . ağır p.ıra uvasına v»:vrılmcMnv', 647 6 maddesı gercğınce co/alarıııın crıolcnnıeMnt. masralı hııkumluden sonradan tahsil odılmck u/crc lıukum ozclının Isianhul'da >a>mlanan bır ga- /etedc ilanına. 1(K) (XX> Fl ınaktu sekalcl ucıclının sanıkları alıııa- rak mudahıle vtnlrnc'-ınf 7 2(K) hra >argılama gıdonııın sanıktan lahsılinc. sanığın vıı/uııılc ıuııJahıl vckılınııı >okluğunda C . Savcı- M'mn luı/ıırunda karaı \crıldı 19 6 991 295M ILAN FATİH İKİNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1990/474 Esas 1991/514 Karar Fatıh C.Savcılığı tarafından davalılar nufus mud. ve Ibrahim Ha- san Ön>-uksel ve Munire Hayat Önvüksel aleyhıne açılan ikıncı evli- liğin ıptalı davasınvn >apılan açık duruşması sonunda; Mahkememızden \erilen 24.5.1991 larihli kararda: Yukarıdaaçık- lanan sebeplerle; 1- Davalı Ibrahim Hasan Onyuksel'ın ilk eşı Dursun kızı FilizÖn- yuksel'den evvela Cook Mıntıkası Gezıci Mahkemesi Illinois mıntı- kası bolumu ev ile ilgili ışler kısmı No: 86 D: 24183 sayılı 10 7.1987 larihli ilamı ile boşandığı ve ayrıca Ibrahim Hasan Onyuksel'in An- kara 6. Asliye Hukuk Mahkemesı'nın 988/637 esas sayılı dosyası zım- mmda da Fıliz Önyuksel aleyhıne boşanma davası açtığı ve 20.3.989 tarih ve 989/170 sayı' 1 ilamı ile boşandığı ve kesinleşerek nüfusa da işlendiğı gorulmuş ve Amerika'daki boşanmalan sonucu Ibrahim Ha- san Onyuksel'ın Munire Hayat Önvuksel ile evliliğini yaptıjı anla- şıldığından bu nedenle ıkinci evhlijın husniniyetle yapılmış olduğu «e ıptalıne bır menfaat bulunmadığı anlasıldığından ikınci evliliğin iptalı talebinin reddıne, 2- Davanın mahiyeti itibarı ile harç ve masraf tahsılıne yer olma- dığına ve keza davalı Ibrahim Hasan Onyuksel'in vekiline de ucreti vekalet takdırine mahal olmadığına, 24.5.1991 tarihinde C.Savcısı ve davalı nüfus memurunun vıcahında davalırun gıyabında talebe uy- gun \e temyızi k"abul olmak üzere verilen karar davalılardan Munire Hayat Onyuksel'e hukum hulasası yerine kaım olmak üzere ilan olu- nur 31 5.1991 Basın: 29654
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle