Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 HAZİRAN 1991 CUMHURİYET/9
Eski eserleri düzenleyen yasa belirsiz, Türkiye'nin kültür varlıklan envanteriyok.
Eski eserlerde dert çok
OTURDULAR
KONUŞTULAR
AYIN SANAT SÖYLEŞİSİ
KATILANLAR:RAFFİPORTAKAL SEVGİGÖNÜL NEZİH BAŞGELEN YÖNETEN: ASLIKAYABAL
Kültür Servisi — Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de "eski eserler
dünyası" karmaşık sorunlarla çevrili. Ama Türkiye'nin birçok ülkeden farklı
sorunları da söz konusu. Her yıl yüzü aşkın arkeolojik kazının yapıldığı, çok
sayıda müzayedenin düzenlendiği Türkiye bir "kültür varlıklan envanıeri"nden
yoksun. Arkeolojik ve etnografik eser kavramları henüz netleşmiş değil. Eski
eserleri düzenleyen yasalarda belirsizlikler söz konusu. Bir yandan eski eser
kaçakçıüğı tırmanırken, öte yandan bir "eski eserler borsası" kurulması
öneriliyor. Bu kez Ayın Sanat Söyleşisi'nde bu sorunlan ele almayı düşündük.
"Arkeoloji ve Sanat Dergisi"nin yöneticisi ve arkeolog Nezih Başgelen, Sadberk
Hanım Müzesi'nin yöneticisi ve koleksiyoncu Sevgi GöniU ile Portakal
Sanatevi'nin yöneticisi ve antikacı Raffi Portakal, bütün sorunlan tartışmak
üzere masa başında bir araya geldiler.
I — Geçen ocak ayında Ytldız
Üniversiıesı'nde duzenlenen
"Eski Eser Kaçakçılığınm On-
lenmesinde Muzayedeler, Ko-
leksiyonculuk ve Yasalar" ko-
nulu sempozyum, antıkacılar,
koleksiyoncular ve arkeolog-
ları bir araya getirdi. Bu top-
lantıda arkeolojik ve etnogra-
fik eser kavramiannda bir kar-
maşa şekillendi. Bu konudakı
göruşleriniz nedir? Ayrıca es-
ki eserleri düzenleyen yasayı
kendi uzmanlık alanlannız yö-
nu'nde nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
BAŞGELEN Arkeoiojik eserlerle tarih ve
sanat eserleri için ayrı mevzuat gerekli. Top-
rak altında bulunanla elde olanı ayırmak ge-
rek. Toprak altı eserler, kaçak ya da bilimsel
ve resmi kazı ile günışığına çıkarılır. Sanat ta-
rihini oluşturan eserler ise insanlann elînde-
dir, bulunmaz. Öncelikle bu iki kavramı ta-
nım olarak ayırmak gerek. Bir tarafta bilim-
sel ya da bilim dışı bir operasyonla prehistor-
yadan Selçuklu'ya dek günışığına çıkarılmış
eserler var. Selçuklu ve Osmanlı'da artık in-
sanlann kendi kişisel mallan içinde değerlen-
dirilen parçalar var. Eski yasa-
ya gore hepimiz suçluyuz. Bir
arkeoloğun elinde babasından
bir kartpostal varsa o uygulana-
maz yasa içinde çok ters bir
noktaya geliyor.
Burada kavramlar ve kavram-
lara yönelik uygulamalan net-
leşürmek gerek. Uygulanabilir
bir süreç de netleşebilmeli. Eğer
tutmayacağınız bir sözu verirse-
niz sonuçta hem siz zor durum-
da kalıyorsunuz hem de ilişki-
de bulunduğunuz sistem. Böy-
lece bir karmaşa doğuyor. Yasa-
lar da boyle. Uygulanabilecek
yasa koymak gerek. Söz konu-
su yasa zaman içinde çok sorun
çıkarıyorsa o halde uygulanabi-
lir bir yasa değil. Rasyonel bir
hukuk sistemi oluşturmak gere-
kiyor.
PORTAKAL Ben Türkiye-
yi Mısır, Yunanistan, İtalya gi-
bi hem bir Akdeniz ülkesi gibi
hem de toprak altı bulguları ile
aynı coğrafya parçası içindeymış
gibi görüyorum. İtalya, Yuna-
nistan ne yapıyor? Onlann ne
yaptığına ve tarihlerine bakar-
sak biz de doğru yolu buluruz.
Eski eser yasasındaki son deği-
şiklik dönemınde Fransa'da
Ruhr Sarayı'na bir mektup yaz-
dım. Sorum şuydu: Siz yurtiçin-
deki eserlerin alınıp satılması
için ne tur bir yasal duzenleme
yapıyorsunuz?
Böyle bir soru olmaz dediler. Biz ne kadar
uzakta kalmışız. Arkeoloji ve etnografyanın
tanımını hepimiz biliyoruz. Ankara'daki Et-
nografya Müzesi'ni gezerken buradaki eser-
lere bakmak gerek. Sanat eseri tanımı içinde
yer alabilecek pek çok eser var. Ben de "et-
nografik eser"le "sanat eseri" arasında tanım
yonunden bir kavram karmaşası olduğuna
inanıyorum. Dünyaya bakmalıyız diyorum.
u O N U L Tarih boyunca uygarhklar birbi-
rinin uzerine kurulmuş. Bizım arkeologlar
Hellenizm peşinde koştukları için Roma'yı,
Bizans'ı, Islamı bir kenara atmışlar. Arkeo-
lojik eserin tedavül etmemesinin bir önemi
var. Arkeologlar bir eserin ortaya çıkarıldığı
yerin onemine dikkat çekiyor. Bu gerçekten
çok önemli. Bir ozel koleksivon aldığımızda
kokenini bilmediğimiz pek çok esere sahip
oluyoruz. Bu işin bir yönü.
Öte yandan arkeolojik kazılarda birbirinin
eşi yüzlerce eser ortaya çıkarılıyor. Bu eserle-
rin tümünu depolamak ve bakmak olası de-
ğil. Butun muzeciler bu durumdan şikâyetçi.
Bu eserlerin ne envanteri yapıhyor, ne depo-
lanıyor, ne de sergileniyor. Bir muze, bir ese-
rin unık olanını bulup onu korumak ve ser-
gilemekle gorevli. Koylunün getirdiği her kan-
dili almak anlamsız. Bence yurtiçinde bulu-
nan yuzlerce eser tedav ul edebilmeli. Yurtdı-
şına kacmaması gerek. Merakhlar, koleksiyon-
cular bu eserleri satın alabilir. Çunku muze-
ler artık bakamıyor.
Etnografik eser cephesinde etnografı ile Os-
manlı sanatı birbirine kanştınlıyor. Etnogra-
fik eser halkın yaşam biçimırii yansıtan her
turlu eser. Bu bir sanat eseri değildir, ama ya-
şam biçimi uzerine bilgi verdiğinden onemli-
dir. "Osmanlı eseri" de sanat eseri dediğimiz,
sanatsal yonu olan eserdir. Bu eserleri "etnog-
rafik eser" olarak adlandıramazsınız. O ayrı
bir sanat yapuıdır. Uk başlangıçta bu uçunu
ayırmak gerek.
dosya hazırlıyoruz. Almanya, Fransa ve In-
giltere'deki butün uygulamalan getirtiyoruz.
Soz konusu dosyalarda "arkeolojik eser" dev-
let malı sayılıyor. Siz o malı korumakla yu-
kumlusünuz. Eski eserler yasasını Isviçre'den
almışız. Yasava gore toprakaltında bulunan
eser o ulkenin malı sayılıyor. Soz konusu mal
bir kişinin elinde ise ozel mülkiyete giriyor.
Kişi o malı korumakla yükumlü. Devle.t ma-
lın orada olduğunu biliyor. Bizde yuzyıl be-
lirsiz. Bu eserlerin zaman içindeki yerlerı belii
değil. Her şey birbirinin içine girmiş durum-
da. Belirli bir hukuk çerçevesini otunmak gt-
rek. Kısaca sınırlar pek net değil.
İ ^ B H M H ^ H — Eski eser kaçakçılığınm on-
lenmesine yonelik getirebilece-
ğiniz somuı öneriler var mı
9
U U N U L Eski eser kaçakçılığı dunyanın her
yerinde her zaman tırmanmıştır, her ülkede
talep olduğu sürece yapılmıştır. Bunu onleme-
nin çaresi yoktur. Yeter ki ınsanına sanatı sev-
dir, onu korumasını oğret ve bunun uygun b.ır
fiyatla alınarak yurtiçinde kalmasını sağla.
Bunu gerçekleştirmek isteyen insanlara dev-
let yardımcı olmalı. Hem toplayıcı, hem an-
tikacı olarak.
PORTAKAL Bir antikacının başka bir
tikacının işlevi yalnız alıp satmak değil, yeni
kuşaklara eserleri sevdirebilmek de olmalı.
BAŞGELEN Eski eser kaçakçılığı acısın-
dan gerek basın, gerek diğer iletişim organla-
nnda son 15 yıl içinde farklı mesajlar içeren
haberler yayımlanıyor. Yurtdışına kaçan bü-
yuk defıneler, bunlann yurtdışında ulaştıklan
ınanılmaz rakamlar. Ve bunlann çok yönlü
yansımaları Anadolu'da koy kahvelerine dek
ulaştı. Insanlar bu haberierden etkilendi. O
dönemlerde arkeolojik alanlarda işçi olarak
'çalışanlar için Turkiye son 10-15 yıllık sıkın-
tılı donemde umut kapısı oldu. Bu kapı civar-
daki evin tahribinden, höyuklerin kazılması-
na dek ulaştı. Yüzlerce defineci ordusu ture-
di. Ülkede geçmişten ne aldıysak kanştınlma-
dık yer kalmadı. Bu da sonuçta ulkenin geç-
mişini yıtirmeyi ortaya getirdi. Defineci ordu-
iarı tek tuk eser ele geçirirken genel konteksi
yok ettiler. Ulkenin belleği sihndi. En onemli
olgu bu. İnsanlar kulturel mirası yok etmeye
giristiler. Bu surecin en önemli yansıması bu.
Edirne'den Kars'a dek herkes bugun define
anyor. Bu olguyu engelleyip ülkeyi tahrip ol-
maktan kurtarmamız gerek. Yurtdışında oluş-
muş pjyasalar var. Bu piyasalar malzemeyı Or-
POKIAKAL Bu kurul her zaman var.
Ama tahribat hep süruyor. Adam satacak yer
bulamazsa o zaman yıkım yapmaz.
D A y l l t L t N Konuyu özendirici uygula-
malar getirmeli. İnsanlar severse eserler de ko-
runuyor.
• U K I A K A L Adam bundan para kaza-
nacağını bilirse o zaman da sökmez. O yapı-
nın bulunduğu bölge turistik bir alansa, in-
sanlar o bolgeye gidiyorsa, ilgili esnaf eserle-
rin sokülmesine izin verir mi? Kim şimdi Saf-
ranbolu evlerini söker? Çünkü şiındi Safran-
bolu halkı turizmden para kazanıyor.
BAŞGELEN O değerler dünyasının eko-
nomik yonden de değer ettiğini gosterirsek in-
sanlara, kendiliğinden korumayı sağlamış olu-
ruz.
GONUL Türkiye'de bir diğer sorun Vakıf-
lar. Vakıflar eski camilere sahip çıkmadı. Bu
yapılarda bulunan şamdan, kilim ya da lev-
halar imamlann bilinçsizliği yüzünden birta-
kım insanlann eline geçti. Türkiye'deki bir di-
ğer acı olay da numizmatik. Para tarihi bir
BU İŞ BİR KÜLTÜR SORUNU— Bu ayın sanat söyleşisinde (soldan saga) Sevgi GöniU, Raffi Portakal ve Nezih Başgelen "oturdular konnştular". Türkiye'de eski eserlerin sorunlanm
tarüşan Gönıil, Portakal ve Başgelen, sonuç olarak sorunlann çözümünde "kültür"' ve "bilinç "in yattığı görüşünde birleştiler. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)
BAŞGELEN
olarak "Eski Eseı
Arkeoloji ve Sanat Dergisı
'Eski Eserler Dosyası" adı altında bir
misyonu olması gerek. O yalnızca bir eseri alıp
satmakla değil, ama bir kulturu, bir yaşam bı-
çimini sürdürmekle yükümlü. Ülkede, herke-
sin bir işlevi var: Antikacının. gazetecmin, mu-
zecinin... Sorun şu: Elimizdeki eserleri va da
kultürumuzu kaiıcı bir şekilde yeni kuşakla-
ra ya da yaşayan insanlara sevdfrmek zorun-
tadoğu'daki ülkelerden çekiyor. Oluşan me-
kanizmalann belirli işleyişleri var. Ben de bun-
lann hızının duracağım dusunemiyorum. İn-
sanlan bilinçlendirmemiz gerek. Şimdi Istan-
bul'da yeni moda, eski evleri ve konakları sök-
mek. Dun bir esnafla konuştum. Istanbul'da
kapıların para ettiğinden soz etti.
belge. Para in situ (yerinde) bulunduğu zaman
içinde yer aldığı yapıyı tarihliyor. Para, özel-
likle de Osmanlı paralan yasak olunca gümuş
olanlar eritilmeye başladı. Pek çok para yitip
gidiyor ve kaybolan paranın koleksiyonu ya-
pılamıyor. Kapalıçarşı'da yüzlerce gümüş para
eritilmiştir.
RAFFİ PORTAKAL
Antikacının
başkabir
misyonu olmalı.
Antikacı
yalnızca bir
eseri alıp
satmakla değil,
bir kültürü, bir
yaşam biçimini
sürdürmekle
de yükümlü
olmalı. Elimizdeki eserleri ya da
kültürümüzü yeni kuşaklara
kaiıcı bir biçimde sevdirmek
zorundayız.
SEVGİ GONUL
Eski eser
kaçakçılığı
dunyanın her
yerinde hep
tırmanmıştır.
Her ülkede
talep olduğu
sürece
yapılmıştır.
Bunu önlemenin
çaresi yoktur, V -• ^_
yeter ki insanına sanatı sevdir,
onu korumasını öğret ve bunun
uygun bir fiyatla alınarak
yurt içinde İcalmasını sağla.
NEZİH BAŞGELEN
Bugün
Edirne'den
Kars'a herkes
define arıyor.
Yüzlerce defineci
ordusu türedi.
Geçmişten ne
aldıysak,
karıştırılmadık
yer kalmadı.
Bu da ulkenin
geçmişini yitirmeyi ortaya getirdi.
Ulkenin belleği sihndi. İnsanlar
kültürel mirası yok etmeye
giristiler.
dayız. Öte yandan fiyatlann makul olması ge-
rekiyor. Neden? Eğer fıyatlar bir anda çok hız-
lı bir tırmanış gösterirse, ancak iki ahcı kahr.
Birçok eser satılamaz. Fiyatlann uygun bir eğ-
ri ile artması gerekiyor. Herkesin koleksiyo-
ner olması şartı da yok. Herkesin evinde halı
var. Ama seçeceği halı onemli. Batılı dekoras-
yon dergilerinde, e\ lerdeki önemli eserlerden
biri de Turk kilımlerı. Bunu şovenist bir bı-
çimde anlatmak istemiyorum. Ama bir ger-
çek var. Türkiye'deki evlerde bu kilimler yok.
Sevdirme uygun bir biçimde yapılmalı. Bir an-
r U H IAKAL Evet. Bir mimari yok edili-
yor. Bir kapı, bir tavan parçası bazen bize de
geliyor. Bu vahim bir durum. Bu elemanla-
rın kendi mekânları içinde bulunması gerek.
Anadolu'nun çeşitli yerlerinden evlerin sokiil-
mesini nasıl engellemeliyiz? Alıcı kesime me-
saj versek: Siz gelin, evierinizi süsleyecek baş-
ka şeyler de var.
GONUL Anıtlar Kurulu adında bir kurul
var.
I— Özel mıizecilik kavramı ko-
nusundakı göruşleriniz nedir?
Bu tür müzelerin kurulması te-
melde neyi amaçlıyor? Eski
eser kaçakçılığınm önlenmesi
yönünde özel müzeler ne tur
işlevler yüklenebilir?
I Î U N U L Özel müzecilik eski eserlerin yurt-
dışına kaçınlması ve yurtdışındaki eserlerin
yurda getirilmesi bakımından bir işlev üstle-
niyor. Özel müzecilik birçok eserin dışarı git-
mesini önlüyor. Ne kadar çok özel müze ku-
rulursa o kadar çok eser Türkiye'de kahr. in-
sanlann özel müze kurması özendirilmeli. Bu
işi yapacak kişilere olanaklar sağlanmalı. Mü-
zecilik ucuz bir iş değil. Çok pahalı bir iş. Özel
muzeciliğin özendirici bir şekle sokulmasın-
da yarar var. Bir eseri alıp müzeye sokmak iş
değil. O eseri incelemek, yaymını yapmak ge-
rek. Müzecilik budur. ABD özel müzelerle do-
lu. Özel müze yapmayan özel koleksiyonlar
hibe etmiştir. Turkiye*de böyle bir olay yok.
Çünkü vitrinin ardında gormek istiyoruz. Kül-
tur bence çok pahalı bir oiay. Para ile yapılır.
Aydınların dedikleri gibi parayla yapılmaz di-
ye bir şey yok.
PORTAKAL Koleksiyonculuk gelecek
kuşaklara ozel muzeciliğin yolunu açacak bo-
yutta. Sadberk Hanım Müzesi bunun iyi bir
örneği. Birkaç aile daha bu tur çahşmalar için-
de. Koleksiyonlarını devlet ya da ozel sektöre
aktaracaklar. Koleksiyonculuk eseri satıp alıp
depolamak değil. Belli bir yöntem işi. Dun-
yanın en onemli muzeleri özel koleksiyonla-
rın hibeleri ile yaşıyor. Hibe edeni de özen-
dirmek gerek. Muzelerimizi kaç kişi geziyor?
Batı müzelerinde yalnız turist kalabahğı yok.
O ülkelerin insanlan da geziyor muzeleri. Biz
okurken, müzeye gidince yalnızca eğlenirdik.
GONUL Öğretmenler bilinç-
siz. Bu nedenle çocuğa hiçbir
şey aktaramıyor. ABD'de gönül-
lu rehberler çocukları yaş grup-
larına göre gezdiriyor. Böylece
çocuklarla eski eserler arasında
bir diyalog kuruluyor.
BAŞGELEN Türkiye'de
muzeciliğin tarihine bakarsak,
ozel müzecilik ve koleksiyoncu-
luğun önemli katkıları olduğu-
nu görüruz. Ankara'daki Etnog-
rafya Muzesi'nde "Besün Atalay
Koleksiyonu", Konya'da "Ko-
>unlu Müzesi"... İnsanlan teşvik
edicı, özendirici, kultürlü ve bi-
linçli kthcı zeminler hazırlanma-
lı. Sadberk Hanım Müzesi ülke-
mizde bu alandaki en iyi ömek.
Bu ornekler çoğalsa, her kentte
bu türde birkaç muze kurulsa,
kültür ve müzecilik yaşamımız
çok farklı olur.
Yıldız Toplantısı 'nda Kül-
tür Bakanlığı Müjavıri Ayluğ
İzat, "menkul kıymetler
borsası" gibi bir "eski eserler
borsası" kurulamaz mı önerisi
getırmistı. Bu konudakı göruş-
leriniz neler?
PORTAKAL Borsa, hisse
senedi gibi bir şeyin alınıp satıl-
ması demek. Eserin fiyatı nasıl
belirleniyor? Satın alınan eser
öncekilerle değerlendirüiyor. Es-
tetik, nadir, güzel oluşu yönü de
bir değer kazanıyor. Böylece bir
borsa şekilleniyor. Sanat eserleri "estetik" ol-
duğu için demir tafevillerinden farklı olacak-
tır. Elbette değerler çok değişebilir.
B A Ş G E L E N Türkiye'nin koşulları yö-
nünde burada en ufak bir yasal boşluğun ne-
relere gidebileceğini ben duşunemiyorum. Sa-
nınm, Sayın İzat "Kaşıkçı Elması" dışında ka-
lan eserlerin borsa içinde satılabileceğini soy-
lemişti. Bunu duşünmek gerek. Şu anki top-
lu değerler içinde neyin doğru, neyin yanlış ol-
duğunu çozmüş değiliz. Bu konuda zaman
çok erken. Izat'ın açıklaması, bir devlet yet-
kilisinden duyulmaması gereken, zamansız ve
yersiz bir acıklamaydı. Devlet ciddiyeti ile bağ-
daştıramıyorum.
• • ^ • ^ • B — Bir koleksiyoncu ve özel
muze yöneticisi, bir antikacı ve
bir arkeolog olarak Türkiye'-
de "kültür varlıklan envante-
ri"nin yapılmamış olmasına
yönelik düşünceleriniz neler?
•« ••
G O N U L Muzelerde yeterli personel çalış-
mıyor. Bugunkü personel "eski eser envanle-
ri"nin yapılması için yeterli değil.
l U t l l A l v A L Eski eser envanterinin ya-
pılmamış olması kişinin elindeki eşyayı bilme-
mesine benzer. Elbette bir an önce yapılması
gerekiyor.
BAŞGELEN Ülke kültür varhğımn her
öğesinin envanteri yapılmalı. Bu nedenle ne-
yin gittiğıni de bilmiyoruz. Bu konuda çok geç
kaldık. Muzeler kendi envanterlerini bilmiyor.
Son yıllarda belirli yörelerden yurtdışına çok
sayıda eser gitti. Bunlann davaları Türk hu-
kümeti ile ilgili hükumetler arasında surüyor.
Biz bunlann kayıtlanna bir-iki araştırmacımn
o yörede tesadüfen yaptıklan araştırmalarda
rastlıyoruz. 1930'lu yülardâ Atatürk'ün direk-
tifi ile eski eser envanterinin temeli atılmış,
£una çalışma ilerlememiş. Bir an once ülke en-
vantenni istekle yapacak insanlîin harekete ge-
çirmek gerek.
T.C.
İSTANBUL 10. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ
Esas No- 1991'194
Karar No- 1991'439
Davacı. K.H.
Mudahil: Maliye seGumruk Bakanlıfı Isl Deflerdarlığı adma \Uı-
hakemat Mudurluğu
Vekilı: Av. Hurıye Topcuoğlu.
Sanık: Dursun Şenyurt, Rızave Falma'dan olma, 1953 U.'lu. Lr-
zıncan Kemah nul". kayıtlı, Cenge'koy Deferdaroğlu Mah. tikan yo-
kuşu No: 24'te oturur
ınuh.Suç: 213 savılı V.U K.
Suç tarıhı: 1985 >ılı
Karar lanhı 3 5.1991
UdMll
213 >ayılı Vergi b->ul Kanuıuı'na ınuhalefcı •>uıInndan sanık l>ur-
•>un Şenyurı hakkında mahkememı/de yapılan yargılama sonııııda sa-
nığın olemıne u\an 213 sayılı v.b.k "nun 344/i, 359. \M) 1-2
ıvudULİerı ueroğıiKt
1
3 a> lupıs \c bu kadar surc li\.arel. s.ınaı M; ıııos-
Ifkıcn mcıı'nu.', 647 >,a\ılı sasanın 4 1 mjJdcM gcrcğıııcc hapısj-o-
/aMnın 27 IXX) Tl . ağır p.ıra uvasına v»:vrılmcMnv', 647 6 maddesı
gercğınce co/alarıııın crıolcnnıeMnt. masralı hııkumluden sonradan
tahsil odılmck u/crc lıukum ozclının Isianhul'da >a>mlanan bır ga-
/etedc ilanına. 1(K) (XX> Fl ınaktu sekalcl ucıclının sanıkları alıııa-
rak mudahıle vtnlrnc'-ınf 7 2(K) hra >argılama gıdonııın sanıktan
lahsılinc. sanığın vıı/uııılc ıuııJahıl vckılınııı >okluğunda C . Savcı-
M'mn luı/ıırunda karaı \crıldı 19 6 991
295M
ILAN
FATİH İKİNCİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
1990/474 Esas
1991/514 Karar
Fatıh C.Savcılığı tarafından davalılar nufus mud. ve Ibrahim Ha-
san Ön>-uksel ve Munire Hayat Önvüksel aleyhıne açılan ikıncı evli-
liğin ıptalı davasınvn >apılan açık duruşması sonunda;
Mahkememızden \erilen 24.5.1991 larihli kararda: Yukarıdaaçık-
lanan sebeplerle;
1- Davalı Ibrahim Hasan Onyuksel'ın ilk eşı Dursun kızı FilizÖn-
yuksel'den evvela Cook Mıntıkası Gezıci Mahkemesi Illinois mıntı-
kası bolumu ev ile ilgili ışler kısmı No: 86 D: 24183 sayılı 10 7.1987
larihli ilamı ile boşandığı ve ayrıca Ibrahim Hasan Onyuksel'in An-
kara 6. Asliye Hukuk Mahkemesı'nın 988/637 esas sayılı dosyası zım-
mmda da Fıliz Önyuksel aleyhıne boşanma davası açtığı ve 20.3.989
tarih ve 989/170 sayı'
1
ilamı ile boşandığı ve kesinleşerek nüfusa da
işlendiğı gorulmuş ve Amerika'daki boşanmalan sonucu Ibrahim Ha-
san Onyuksel'ın Munire Hayat Önvuksel ile evliliğini yaptıjı anla-
şıldığından bu nedenle ıkinci evhlijın husniniyetle yapılmış olduğu
«e ıptalıne bır menfaat bulunmadığı anlasıldığından ikınci evliliğin
iptalı talebinin reddıne,
2- Davanın mahiyeti itibarı ile harç ve masraf tahsılıne yer olma-
dığına ve keza davalı Ibrahim Hasan Onyuksel'in vekiline de ucreti
vekalet takdırine mahal olmadığına, 24.5.1991 tarihinde C.Savcısı
ve davalı nüfus memurunun vıcahında davalırun gıyabında talebe uy-
gun \e temyızi k"abul olmak üzere verilen karar davalılardan Munire
Hayat Onyuksel'e hukum hulasası yerine kaım olmak üzere ilan olu-
nur 31 5.1991
Basın: 29654