18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 HAZİRAN 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 FOTOĞRAF Latin Amerikalı sanatçılar • Kıiitur Servisi — 22. Uluslararası Arles Fotoğraf Gunlen çerçevesinde 5 tenımuz gunünden ıtibaren Latin Amcrika fotoğrafcılannın yapıtlarına yer verilecek 11 sergi kapsamında, 10 Latin Amerikan ulkesinden katılan 50 dolayında yapıt, "Latin Amerika'nın Büyülü Gerçeği"ııi ortaya koymayı amaçhyor. Arles'a gelen fotoğraf meraklüan, Cuba'dan Şili'ye, Meksika'dan Brezüya'ya dek Güney Amerikalı fotoğraf sanatçılanrun objektiflerine giren "gerçek" görüntuleri izleyecek. Perulu fotoğraf sanatçısı Cuzco'nun da Arles'da fotoğraflan sergilenecek. Yukarıda sanatçının, 1934 tarihli "halk şarkıcıları" adh fotoğrafı görüluyor. Ankara'da ayın fotoğraflan • ANKARA (UBA)— Ankara Fotoğraf Sanatçılan Derneği (AFSAD) tarafından her ay üyeler arasında düzenlenen "Ayın Fbtoğrafı" yanşması sonuçlandı. Siyah-beyaz ve renkü baskı dalında toplam 28 yapıtın Uyelere açık olarak değerlendirildiği seçimde Gul Ezen ile Gülnaz Çolak'ın fotoğraflan ayın fotoğrafı seçildi. Seçici kurul üyeliğini Melih Vurkır'ın yaptığı değerlendirme sonucunda siyah-beyaz baskı dalında Gül Ezen'ın yapıtı ayın 1. fotoğrafı, Resul Baştuğ'un fotoğrafı ayın 2. fotoğrafı, Hüsniyc Ünal ve Gülsen Okyay'ın yapıtlan ayın 3. fotoğrafı seçildi. Bu dalda Gül Ezen ve Erol Çıtır'ın birer yapıtı ise sergilenmeye değer bulundu. Renkü baskı dalında da Gülnaz Çolak'ın yapıtı ayın 1. fotoğrafı, Mustafa özçilingir'ın yapıtı ayın 2. fotoğrafı, Gürsel Gökçe'nin yapıtı ayın 3. fotoğrafı seçildi. Aynca bu dalda Bahriye Leblebicioğlu, Mehmet Aslan Güven, Gülnaz Çolak ve Mustafa özçilingir'in birer yapıtı sergilenmeye değer bulundu. Siyah-beyaz ve renkli baskı dalında toplam 13 fotoğrafın yer aldığı ayın fotoğrafı sergisi yarın AFSAD'ın lokaünde açılacak. SİNEMA 'Haydi Beyoğlu'na' • Kültür Servisi— Istanbul Film Ajansı, Beyoğlu Sineması ve Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün ışbırliği ile düzenlenen "Beyoğlu ve Sinema Şöleni" süruyor. Dun Beyoğlu Sineması'nın fuayesinde Onat Kutlar ve Selım 1leri kitaplanru imzaladı. Bugiın S. Frears'ın yönettiği ve 1986 Rio Buyuk ödulu'nu alan "Benim Güzel Çamaşırhanem" adlı film gösterilecek. Agâh özguç ve Burçak Evren'in • katüacaklan imza günü ise saat 16.00-19.00 arası yer alacak. (Fotoğraf: Ibrahim Günel) MÖZİK Tango nostaljisi • Kültür Servisi — Arjantin tangosunun efsanevi ismi Carlos Gardel'in ölumünun 56. yüında, Arjantin halkı yine tangolarla anıyor Gardel'i. 45 yaşmda geçirdiği bir uçak kazası sonucu yaşamını yitiren, bu arada yaşamı boyunca 900'un uzerinde tango besteleyen ve bazı filmlerde de rol alan Carlos Gardel'in imajı, Arjantin'de her yerde... Buenos Aires'te nereye baksanız Gardel'e aıt bır iz... Kendi hüzünlu ifadesine rağmen, halkın onun hep gülen posterlerini duvarlara asmaları da bir başka ilginç nokta. öte yandan, tangonun Arjantin'de artık "yajayaıı bır sanat" değil, ulusal bir alışkanlık hahne geldiği söyleniyor. Fotoğrafta, şu sıralar Londra'da sahnelenen "Tango Argentino" adlı oyundan bir kesit görüluyor. MÖZE Atatürk Müzesi • tSTANBUL (IÜHA) — 1989 yıhnda onanm ve sergileme amaayla kapatılan 'Atatürk Müzesi' Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen tarafından hizmete açılacak. Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre, 'Atatürk Inkılap Müzesi' adıyla 15 Haziran 1942 yılında hizmete açılan müze bugüne kadar değişik sebeplerden dolayı arahklı olarak kapatıldı. Ük kez 9 Ocak 1962'de geçirdiği yangın tehlikesinden sonra hizmete kapatıldı ve 4 Mart 1962'de tekrar hizmete açıldı. Belediye tarafından 1977 yıhnda Turing Otomobil Kurumu ve Iş Bankası'na restore ettirilerek düzenlenen bina 19 Mayıs 1981'de ziyarete açıldı. Son olarak 1989 yıhnda onanm ve sergileme amacıyla bina kapatıldı. Binada son kapatıldığı tarihten bu yana çeşitli onanmlar yapıldı. Kömurle çahşan kalorifer tesisaı. yenilendi ve fuel-oille çalışır hale geürildi Aynca yangın alarm sistemi yapıldı. Klima sistemi kuruldu ve elektrik sistemi yenilendi. BALE Türk koregrafları gösterisi • Kiiltür Servisi — tlkı geçen yıl düzenlenen "Tıirk Koregrafları Çağdaş Bale Gösterisi" gelenekselleşiyor. Çağdaş Bale Topluluğu'nun Sanat Yönetmeni Cera Ertekin ile Nişantaşı Leo Kulübü Derneği'nin organize ettiği etkinlikte deneyimli koregraflann yanı sıra yapıtlanm ilk kez sergileyecek olan genç koregraflar da bulunuyor. Figen Yücel'in "Ocaridas", Ipek Dursun ' Kellenberger'in "Özlem-Onur ve Duyumsallık-Huzün", Sibel Kasapoğlu'nun "Ikisi", Cem Ertekin'in "Bir Pan'ın öğleden Sonrası" ve "Operadaki Hayalet" adh yapıtlannın da yer aldığı gösteri bugün saat 18.00'de Mimar Sinan Üniversitesi Istanbul Resim ve Heykel Müzesi (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi) Bahçesi'nde izlenebilecek. Mehmet Ulusoy'la, Yaşar KemaVden sahneye uyarladığı "Orta Direk"üstüne Tiyatronun ortak dîlîMehmet Ulusoy'un Paris'te sahnelediği "Orta Direk" birbirinden değişik eleştiriler aldı. Ulusoy, Haluk Şevket Ataseven'e, bu farklı eleştirilere ilişkin görüşlerini, kendi tiyatro anlayışını, "Orta Direk" yorumuyla ilgili düşüncelerini anlattı. H. ŞEVKET ATASEVErT — Bu yıl Paris'te sahnele>ip yonımladığınız Yaşar Kemal'in "OrU Direk'i uzerine gerek Fransa'da, gerek Tıirkiye'de birbirieri>le çelişen eleştiriler al- dınız. Bu konuda neler soyleje- ceksiniz? ULUSOY — Meyerbold'un bir sozünu anmak istiyorum; "İyi bir tiyatro yapıtı seyirciyi birkşüren değil. ayıran bir tiyat- rodur." Brecht de buna benzer bir tanımda bulunmuştur. Ge- nellikle ınsan varhğı, bırleşmek- ten, birleştıncılikten yanadır da bir anlamda dağılma, parçalan- ma kavramlarını içeren "nynl- ma" sozcuğunu pek ağzma al- mak istemez. Belki de "öhun"u anımsattığı için bundan garip bir korku duyar. Oysa "birteş- raek" ve "aynlmak" bütuniı var eden karşıtlardır, biri varsa elbette diğeri de olacaktır. Ben- ce bir sanat yapıtının aldığı çe- lişik eleştiriler, o yapıtın kendi- ne özgu bir butunluğe eriştiğini kanıtlar. — Bu göriişüniiz "Orta Direk" yorumunuz için de ge- çerli mi? ULUSOY — Yirmi yıldan bu yana Fransa'da yaptığım çalış- malar, bu çalışmaların uzantı- sında ortaya çıkan sahne yapıt- larımı bir butun olarak gormek gerekir. Her bir çalışma bir di- ğer çalışmamı tamamlayan bır oğedir. Ben bu butunluğu çeliş- kılerin yarattığına inanıyorum. Elbette "Orta Direk" de bu yaklaşımın dışında düşunüle- mez. Öyle sanıyorum ki ortaya konan bu butunluğun taşıdıği ozu ve onu yaratan biçimi gereğı gibı gözlemlemeden yapılan eleştiriler, pek ucuz ve pek su- dan şeyler olacaktır. — Sahnede görsel dilin sozlu KALIPLARDAN SIYRILARAK— Ayla Algan (sağda), Mehmet Ulusoy'un yorumladığı Gogoli iin "Ölü Canlar"ı ve Nizırn Hikmet'in "Memleketimden Insan ManzaraiarTndan sonra "Orta Direk "te de o>nadı. Uluso>, Algan'ın kalıplardan sıynldığını soyluyor. dili eritip sözcıiklere yuklendik- leri anlamlann otesinde derin boyutlar kazandıran bir tiyatro dünyanız var. Boylesine "dina- rnik" bir dunyanın çelişkilerden anndınlmış olarak kurulması olanaksız geiiyor bana. Bu de- ğerlendirmeye .vanıtınız ne ola- cak? ULUSOY — Mans'ın "Kapi- Ul"inden yola çıkarak yaptığım "Bencil Hesaplann Buzlu Sula- nnda" adlı sahne yorumum, yapısında en çok çelişkiyi bann- dıran oyunlanmdan biri olmuş- tur. Oyun Paris Devlet Tiyatro- su'nda oynandığı zaman her ikı uç noktadan da değişik tepkiler aldı. O dönemde sağcı partiler- den birine mensup olan Kultur Bakanı'na "Nasıl olur da boy- le bir yapıla devlet odeneğiyle destek sağlarsınız" şekhnde so- rular soruldu. Olay Fransa Meclısı'ne kadar getirildığınde bu sağcı Kultur Bakanı buyuk bir ozveriyle oyunu savundu. Ve daha sonra oyun 30 Avıgnon Festivalı'nin açıhşında Papalık Sarayı'nda gosterime sunuldu. Hemen ardından Kuba dahil butun Doğu Bloku ulkelennden çağrılar aldı. Bu çağrıiardan hiçbirini kabul etmedim, çunku oyunumun ozellıkle Doğu Blo- ku ulkelerinde oynanması salt Marksizrhin bir övgusu niteliği- ni kazanacaktı, beni ve oyunu- mu, kendine ozgu bir dunya gö- ruşu ve yıne kendine özgu bir yaşam anlayışı olan bir yapılan- maya bağımlı kılacaktı. Oysa benım bu oyuna getirmiş oldu- ğum yorum, ozgur, slogansız bir tiyatro denemesiydi.. — Her zaman, her yerde ya- pılan bir yanlış değerlendirme de bir romanı yaralan romancı- nın gerçeklik anlayışıyla, o ro- mandan bir sahne yapıtı yara- tan tiyatro sanatçısının gerçek- lik anlayışını aynı doğrultuda duşunmek... Oysa soz konusu olan bunun tersidir. Sahnesel butunlıiğü yaratan çelişkilerden sanırım biri de budur. Bu yak- laşım uzerindeki goruşlerinizi almak isliyorum. ULUSOY — Duşuncenize katıhyorum, romana sadık ka- layım derken hem tiyatroya, hem de romana ozgu gerçeklik dünyasına katkıda bulunan ro- man yazanna saygısızlık et'mış oluyorum. Burada yapılması gereken en doğal iş, romartm kendine ozgu dilini, sahne dili- ne çevirmektir. Ne var ki çeviri çok guç ve sorumluluk isteyen bir iştir. Önce romanı okuyan okuyucunun soyut imge gucu- nü, oyunu sahneye aktardığınız- da somut ımge gucüne çevire- ceksınız. Okur - seyırcide mey- dana gelen soyut - somut çeliş- kiler dunyasını, tiyatronun ken- dine özgu dunyası içınde erıte- rek, ondan çok ozgun bir dıl ya- ratacaksınız. Bu tanım şiir ıçın de geçerli- dir. Buna "Sevdalı Bulut" ça- lışmamı ornek gosterebilırim. Şiirsel ımgenın eylemsel bir im- geyle karşılanması ya da eylem- sel ımgenin şıirselliğı yuklenıp taşıması ve bu bağlantıların bır gosteri zenginliğine donuşme- si... Bence butun bu çelişkiler- den yaratılan göruntüler, çağı- mız tiyatrosunun konuşulan bu- tun dıllerin ustunde, ortak bır dil yaratmada ne buyuk bir et- ken olacağını gosterıyor. — "Orta Direk"in sahne yo- nımunu yansıtan jyunculann seçiminde tutarsızlıklar oldu- gundan söz edildi. Bu konuda neler soyleyeceksiniz? ULUSOY — "Orta Direk"te oynayan oyuncularda, dığer oyunlarımda oynayan oyuncu- lar arasındaki tutarhlığı bula- madığımı belirtmeliyim. Özel- likle "Orta Direk"te rol alan ü"ç Fransız oyuncum, daha çok akademik kariyerden geldiklen için sanınm rollerine pek uyum sağlayamadılar. Bu da bizlere yeni tiyatro dilini çok ıyi konu- şan oyunculara giderek daha çok gereksinım duyacağımızı gosteriyor.. Ama bu arada değerli sanat- çımız Ayla Aigan'dan söz et- mek isterim. Şimdiye kadar bir- likte çalıştığımız her uç oyunda da (Gogol'ün "Ölıi Canlar", Nâzım Hikmet'in "Memleke- timden tnsan Manzaralan", V aşar Kemal'in "Orta Direk"i) birbirinden farklı ve özgun bir yaratımla çizıp canlandırdığı karakterler, Fransa'daki bütün sanat çevrelerinde hayranlık uyandırmıştır ve her oyununda seyircileri ve eleştirmenlen bü- yulemiştir. Bu da bir oyuncu- nun kalıplardan sıynlarak ken- dine özgu kimliğini kaybetme- den, yeni ve yaratıcı deneylere gırmesinin bir örneği, bir başa- rısı değıl midir? — Gozlemledigim kadanyla bunca yıldır gerçekleştirdiğiniz, bepsi birbirinden başanlı sabne yorumlannızda rol alan sanat- çılar, sizin yarattığınız gosteri anlayışınızın birer gostergeleri olrnuşlar ve tutarlı bir sahne du- zeni oluşturmuşlardır. Bu duzen yaratma biçimi "Orta Direk" yorumunuz için de geçerli olmuş mudur? ULUSOY — Genellikle oyuncunun kendine özgü kim- liğınden yola çıkarak onun ya- ratıcılığına katkıda bulunmaya çalışınm. Aslında sahnenın du- zenı dediğimiz şey, oyuncunun kendinde var olan rol yetisini gerçekleştirebilme surecinde or- taya çıkan bir düzen biçimidir. Eğer bu düzen biçimi tiyatroyu oluşturan diğer öğelerle bir uyum içinde değilse, hiçbir za- man işlevsel olamayacaktır. El- bette bu düzen mantığı "Orta Direk" yorumum için de geçer- hdir. — Hakkımzdaki bir yazıda "Duşledikleiffmin ancak onda birini gerçekleştirebildim" di- yorsunuz. Yaşamsal gerçekliği her an duşe donuşturen tiyatro sanatı için gelecekte neler düş- luyorsunuz? ULUSOY — Sanırım sanat yaşamımın bir ileri aşamasında, belki de "duşlediUerimin ancak yüzde birini gerçekleştirebil- dim" diyeceğim. Ama yakm za- man duşlerimden biri, yıllarca uzak kaldığım ülkemin sahnele- ^rınden birinde "Sevdalı Bulut" *ile Brecht'in "Adam Adamdır" oyunlarını sahnelemek olacak- tır. Osmanlı Bankası Beyoğlu Şubesi'nde Perayeniden canlandınlıyor Pera'da yüz yıllık yolculukREFİK DURBAŞ "Pera" yeniden can mı bulu- yor? Sorunun yanıtı "Nerede o giinler" olabilir. Osmanlı Bankası Beyoğlu Şu- besi'nin 100. yıl kutlaması ne- deniyle düzenlenen vitrinini ve fotoğraf sergisini gördükten sonra "Neden olmasuı?" da de- nebüir... Osmanh Bankası Beyoğlu Şu- besi bu kutlama vesilesiyle bir kuçük "peocere" açmış Pera'- ya. Bakalım şimdi neler görunü- yor bu pencereden... "N. ve T. Avery Lld." şirke- tinin "Birmingham" patentli bir terazisi. Bu terazi bankada işlem gören gümüşleri tartmak- ta kullanılıyor. Iki büyuk defter-i kebir. Üze- rinde "Banque Imperiale Otto- mane. Jonrnal A." yazısı. Def- terlere o zamanlar, yani "P£- ra"da "Journal" diyorlarmış. Defterlerin biri açık, biri diki- ne vitrinde duruyor. Açık olam 1868 tarihli "journal." Banka- mn o tarihteki butün işlemleri- ni Fransızca olarak bu defterde görmek mümkün. Biri "Remington Rand" marka ve oldukça eski iki hesap makinesi. Bir pres. Ben "pres" diyo- SAKIN ŞAŞIRMAYIN— Bir zamanlann Degüstasyon lokantasmm önü. KaJdınmda bir çiçekçi. Lokantanm önünden geçen iki kadın, kendilerine uzatılan çiçekleri aldılar mı, almadılar mı? rum, Şube Muduru Ersin Una- oer, "H»yır" dıyor. "Pres de- ğil, bir çeşit fotokopi makinesi bu." Bu presle sureti çıkacak evrak sıkıştınlarak çoğaltılabi- liyormuş. Unaner, "Haürüyo- rum" diye konuşuyor. "1960 yı- bna kadar cahşıyordu bualeL.." Adı da samyorum "poligraf..." 20, 30, 50,125, 250 onslarıy- la altın terazisi. Ve hâlâ çahşan bir saat... Saatin sesi bankaya ait fer- man ve anlaşmalann yuzune vu- ruyor Oradan da Beyoğlu'nu üstu açık bir arabada Kral Ed- vvard'la temaşa eden Atatürk'- ün gulen gözlerine... Buraya kadar yazdıklanm Beyoğlu Şubesi'nın dış yüzû. tç yuzu ise Çelik Gulersoy'dan ah- nan fotoğraflardan oluşuyor. Fotoğraflara geçmeden şunu söylemek istiyorum: Sanki yuz yılın kokusu hâlâ duruyor ban- kanın içinde. 100 yıl oncenin mahalli giysili Amavutu gitmiş de yerine bugünun bekçisi nö- bet tutuyor gibi... Sanki değişen bir şey yok giysilerden başka... Oldukça temiz, ferah, gönül açıcı... Ve fotoğraflarla yüz yıhn ge- zisi... Çiçek Pasajı'nın önünde yer alan "Degüstasyon"un kaldı- nmlannda bir çiçekçi elindeki demeti iki bayana uzatıyor. Galatasaray Lisesi'nin önun- deki meydan. Köşede bir fihn afişi. Eski ve yeni yazıyla "Ben Hur" filmi. Roman Novarra'- nın 1920'lerde çevırdiği "Ben Hur." Yine bir başka sinema afişi; "Göninmeyen Adam Aramız- da" ve "Solgun Göl..." Saray Sineması olmalı... Zaman akıp geçiyor... Cum- huriyet'in onuncu yıh. Galata- saray Lisesi'nin önü ışıklarla donatılmış... Taksun Anıtı'nda yine onun- cu yıl kutlamalan. Atların çek- tiği top arabaları anıtın çevre- sınde dolanıyor... Taksim'den Tunel'e iniyoruz. Işte Tokatlıyan. 1955'e kadar ayakkabıcı olarak faaliyet gös- teren Marinos. Bir aile yemek yiyor. Masa- da çiçekler ve büyuk bir bira bardağı. Burası sanırım Rejans olmalı... Bir salonda dans eden üç çift. Burası da Perapabs'ın salonu... "Nostalji" için mi tramvay geçiyor Beyoğlu'ndan? Tram- vaydan önce zamanı geçirmeli bence boylesine... Alet edavat paslansa da fotoğraflar solsa da zaman geçiyor butun diriliği, bütün tazeliğiyle... Hesap açmanız gerekmiyor, kredi kartı da kullanmak iste- mez, yolunuz Pera'ya duşerse uğrayın iki dakikalığma Osman- lı Bankası'na... İki dakika da oka yaşayın Pe- ra'yı... 'Çocuk ' Haklan' Horhor Sanat Galerisi'nde Osmanlı kumaş ve giysileri sergisi Bir zamanlar onlar da modaydı Fatih'teki bitpazarında yer alan Horhor Sanat Galerisi'ndeki sergi 25 temmuz gününe kadar açık kalacak. ATtLLA EŞKİNOZLUGİLİN KOLEKStYONUNDAN — Hor- hor Sanat Galerisi'ndeki Osmanlı kumaş ve giysileri sergisi Atil- la Eşkinozlugil'in koleksiyonundan derlendi. YakJaşık bir milyar lira değerindeki sergide 150 parca yer alıyor. 4SLI KAYABAL Uskudar-Bursa çatmaları, Selimiye-Savai ipeklileri, üç etekler, nihaüler, at örtüleri, ka- pı perdelerı... Osmanlı kumaş ve ışlemelerinden oluşan sergi Fa- tıh'deki bıtpazan içinde yer alan Horhor Sanat Galerisi'nde su- ruvor. Atüla Ekşinozlugil'in koleksi- yonundan derlenen sergide 150 kadar parça yer ahyor. Ekşinoz- lugıl, "Bu koleksiyon üç senede olugtu. Osmanlı işlerine karşı özel bir ilgim var. Kumaş, kıya- fet ve işleme çeşitleri çogulınca bu sergiyi açmaya karar verdim" dıyor. 1 milyar lira değerindeki 150 parçalık koleksiyon Ekşinozlu- gil'in Avrupa'daki pazarlar ve muzayedelerden topladığı ör- neklerden oluşuyor. Horhor'da- kı serginin ilk bölumunde 17. yuzyıldan 20. yüzyıla dek tam bir koleksiyon halindeki çatma- lar yer ahyor. Çatma bir kadife türu. Bölumde Turk çatmalan içinde, 17. yüzyıla ait bir kumaş parçası. Bursa atölyelennde ure- tilen 17 ve 18. yuzyıl yastık yuz- leri gorülebılir. 19. yüzyılın Üs- kudar urunlerı ile Avrupa etkili yastık yüzleri de kronolojik bir sıra ile sergılemyor. Osmanlı kumaş ve kıyafetle- ri, serginin ikincı bölumunü oluşturuyor. Bu bölumde Turk kumaşlannın son devır örnekle- rı ile aynı dönemin moda olan kadın giysileri ve Rumeh kıya- fetlerı yer alıyor. Ekşinozlugil, sergide üçüncü bölümun Türk işlemelerine ay- nldığını aktanyor. 16. yüzyüdan 20. yüzyıla dek tarihlenen işle- me örnekleri içinde berber ör- nekleri, suzeni örtuler, seccade- ler, çarşaf, bohça, kavuk örtü- leri, at örtuleri, kutu ve cüzdan örnekleri bulunuyor. Koleksiyon sahibi Horhor'da- ki sergide, deri uzerine gümüş ıplikle işlenmiş para çantasırun benzerinin Victoria and Albert Museum'da yer aldığını söylü- yor. Çantanın uzerinde 'Cons- tantinopolis 1610' yazıyor. Ekşinozlugil'in çoğunlukla yurtdışmdaki muzayedelerden toplayarak oluşturduğu Osmanlı işleri, şimdilik Horhor Sanat Galerisi'nin küçuk mekamnda 25 temmuz gunüne dek açık. Daha sonra tüm koleksiyon ru- tubete karşı korunaklı bir meka- na ahnacak. • Kültür Servisi— tnsan Haklan Derneği Jstanbul Şubesi'nin düzenlediği "Çocuk Haklan" konulu şiir, masal, öyku ve resim yarışmasında ödül alan çocuklar dün Fame Cit/de eğlendiler. 7-13 yaş grubundaki çocuklann çoğunluğunu Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostlan Derneği'nde yaşamlaruıı sürdürenler oluşturuyor. Başarüanm çeşitli oyunlarla eğlenerek kutlayan çocukların şiir, masal, öykü ve resim çahşmalanndan oluşan sergi Mulkiyeliler Birhği'nde yer alıyor. Fransa Kaşıkçı'yı suçladı • GRASSE (AA) — Fransa, dunyanın en zengin adamlanndan Adnan Kaşıkçı'yı, eski Füipinler Devlet Başkanı Ferdinand Marcos'tan satın aldığı tablolarla ülkenin gumrük kanunlarını ıhlal etmekle suçladı. Mahkeme yetkilileri, Kaşıkçı'mn kendisine suçlamalann yöneltildiği duruşmada hazır bulunduğunu söylediler. Kaşıkçı daha ileri bir tarihte tutuksuz olarak yargılanacak. Suçlamada, gumruk kanunlannm ne şekilde ihlal edildiği belirtilmedi. Kaynaklar, suçlamanın, Kaşıkçı'mn Marcos'tan satın aJdığı ve Manila'nın devlet malı olduğu gerekçesiyle iade edilmesini istedıği 38 Cezanne, El Greco, Gaugin, Magritte, Renoir ve Picasso tablolarıyla ilgıh olduğunu kaydettıler. Çin'de devTİmci operalar • HONG KONG (AFP) — 1966-76 yıllarma rastlayan Çin'deki kültür devrimine bağmtılı çağdaş devrimci optralar, 15 yıllık bır aradan sonra guney Çin'de yeniden sahnelenecekler. Gösteriler, Çin'de Komunist Parti'nin kuruluşunun 70. yıh kutlamalan çerçevesinde gerçekleştiriliyor. Cannes'da degişiklik • Kültür Servisi — Cannes Film Festivalı'nin mayıs ayı yerine sonbahar ya da kışın gerçekleştirilmesi duşunuluyor. Festival tarihi ile ılgılı degişiklik gorüşmelerine geçen hafta başlandı. Nitelikli fîbnlerin eylul ayı ile birlikte uretildığıne dikkat çekilerek güz döneminde aynca Deauville, Montreal, Toronto ve Tokyo film festivallerinin de yer aldığı belırtildi. Siıııple Minds turnede • Kültür Servisi — Simple Mınds Avrupa ülkelerini kapsayan turnesini surdüruyor. Topluluk Hollanda'daki konserinin ardından 5 konser vermek uzere Italya'ya geldi. Simple Minds 1979'da çıkan "Life in a Day" adh albümunden sonra 1980'lı yıllar boyunca kendini surekli yeni tutmayı başardı. 1982'de çıkan "New Gold Dream" grubun başanlı calışmalarından oldu. Castro'yla dalga geçen film • Kultür Servisi — Fidel Castro'nun hüküm surdüğü Kuba'da günlük yaşamı alaycı bir biçimde ele alan "Alice Harikalar Dıyannda" başhklı fihn, Küba sinemalannda gişe rekorları kırarken hiçbir açıklama yapılmadan yasaklandı. Küba haber ajansı Prensa Latina'mn açıklamasına göre filmin yasaklanacağımn haberi önceden veribnediği gibi hiçbir resmi açıklamada da bulunulmadı. • • Zerrin Ozer konseri • Kültür Servisi — Most Production'ın yaz boyunca Rumeli Hisan'nda gerçekleştireceği konserler 5 temmuzda Zerrin özer ile başhyor. 5-14 temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek konserlerde sanatçıya, klavyede Feyyaz Kuruş ve Aleaddin Deniz percussionda Cengiz Özdoğan, davulda Hakkı Doğusoy, bas gitarda Ayhan Uyamk, gitarda Gültekin Kacar ve vokalde Reyhan Karaca eşlik edecek. Konsenn büet fiyatlan 25.000- 40.000 TL olarak belirlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle