Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER
AKBULUZ ÖZAL'LI GÜNLERİNİANLATIYOR-2
30 HAZÎRAN 1991
Sendika barajı
• ANKARA (UBA) —
Çalışma ve Sosyal Güveniik
Bakanı Meün Emiroğlu,
sendikalara yüzde 10
barajının kaldınlması için
bir çalışma yapıldığını
söyledi. Emiroğlu, Bağ-
Kur'u yeni bir yapıya
kavuşturacaklarını belirtti.
Bakan Metin Emiroğlu,
çalışma hayatında yapılması
düşünülen değişikliklerle
ilgili görüşlerini açıklarken
yeni hükümetin çalışma
hayatının sorunlarını
çözmeye kararlı olduğunu
belirtti. Emiroğlu,
sendikaların yüzde 10
barajının kaldınlması için
bir çalışma yapıldığını,
ancak Türkiye'nin en büyük
işçi örgütü olan Türk-lş'in
yüzde 10 barajının
kaldınlmasına karşı
çıktığını ifade etti.
SHP heyeti
Zonguldak'ta
• ANKARA (UBA) —
Zonguldak ve ilçelerinde
şiddetli yağışın yol açtığı
seller ve heyelanlann
meydana getirdiği zararı
gönnek, zarar gören
vatandaşlarunızın
üzüntülerini paylaşmak,
taleplerini tespit etmek,
görevli kamu kuruluşlannın
almakta oldukları önlemleri
yerinde incelemek üzere
Genel Sekreter Yardımcısı
Yiğit Gülöksüz ve MYK
üyesi Manisa Milletvekili
Hasan Zengin'den oluşan
bir SHP ekibi Zonguldak'a
gitti. SHP Genel
Merkezi'nden yapılan
açıklamada "Zonguldak il
yönetimi ile birlikte
Zonguldak merkez,
Amasra, Bartın, Kunıcasile,
Yenice, Gökçebey'de ve
Çaycuma ilçelerinde
incelemeler yapacak olan
SHP yöneticileri, afete
uğrayan alanlarda yasaiar
gereği zarar gören
vatandaşlara yapılması
gereken yardımlann
sağlanması ve hızla
gerçekleştirilmesi için
gerekli çalışmaları yerinde
ve dönüşte Ankara'da
sürdüreceklerdir" denıldi.
Aksoy: DAEda
işkence var
• ANKARA (ANKA) —
TBMM Insan Haklan
Komisyonu'nca kurulan bir
heyetle Ankara Emniyet
Müdürlüğü Derin
Araştınna Laboratuvan'nda
(DAL) bir süre önce
incelemelerde bulunan SHP
tzmir Milletvekili Veli
Aksoy, "DAL'da işkencenin
alası var" dedi. Aksoy
parlamentoda işkenceyi
önleyecek düzenlemelerin
bir an önce yapılması
gerektiğini söyledi. Tempo
dergisinin sorulannı
yanıtlayan SHP lzmir
Milletvekili Veli Aksoy,
gözlemlerini şöyle aktardı:
"Tutukluların tutulduklan
hücreler çok dar. Soğuk,
karanlık ve pis. Orada
tutulmak bile başlı başına
bir işkence. Orada Uç gün
tutulan insanın çıkarken
vücudunda çeşitli
hastalıklar, psikolojik izler
taşıması kaçınılmaz.
DAL'da işkencenin alası
var. Bizimle görüşturülen
iki tutuklu görevlilerin
önünde bunu açık acık
söylediler. Hacı Yıldız ve
Sadık Ulupmar adlı öğrenci
tutuklular ayn ayrı
olaylardan alınmaJanna
karşın gördükleri muamele
birbirinin aymyıydı.
İnsan haklan
savunucıılan
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — İnsan Haklan
Derneği (İHD) Genel
Başkanı Nevzat Helvacı,
ÎHD Diyarbakır şubesinin
bombalanmasım kınadı.
Helvacı, "Bugün insan
haklan savunucuları,
savunmasız durumdadır"
dedi. Diyarbakır şube
binasındaki bombalı
eylemin büyük tahribata yol
açtığını kaydeden Helvacı,
üyelerin fotoğraflan ile
telefon fıhristinin de
kaybolduğunu bildirdi.
Diyarbakır'dan önce Siirt
şubesinin eşyalannın tahrip
edildiğini kaydetti.
Özay, göreve
dönüyor
• ÇANAKKALE (AA) —
Çanakkale zaferinin 75'inci
yıldönümü kutlama
törenlerine katılan
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'a "saygısızlık" ettiği
gerekçesiyle 15 ay önce
görevden alınan Çanakkale
Belediye Başkanı Ismail
özay'ın 1 temmuz pazartesi
(yann) günü göreve
dönmesi bekleniyor. özay
yaptığı açıklamada göreve
iade konusunda aldığı yargı
karanrun 60 gün olan
bekleme süresinin 30
haziranda dolacağını, yasal
olarak 1 temmuzda göreve
başlaması gerektiğini
söyledi.
Tasfiye ANAP'ı bitirİr
AHMET TAN
ANKARA — Basbakan Yıl-
dınm Akbulut, muhafazakârla-
ra yakın ama, bugüne dek ken-
disini tesbihle gören yok. Başba-
kan olarak oyle ekip halinde cu-
ma namazı gosterilerine katıldı-
ğı, din, ahlak, peygamber uze-
rine nutuklar attığı da pek gö-
rülmuş değil.
Peki, nasıl oldu da kongrede
kalkıp "Yeniden görev aldığı-
mızda Ayasofya'yı ibadete
acacağız" diye açıklama yaptı?
Bu konuda kongre salonun-
dan parti kulisine kadar yansı-
yan söylentiler vardı. Akbulut'a
bunlan anımsattık. Hatta bu
soylentilerin bazıları kimi köşe
yazarlannın sütunlannda yer
almıştı.
Bu söylentilere göre Mesut
Yılmaz'ın kongredeki şansım
azaltan "Hberal" kimliğiydi.
ANAP'ın muhafazakâr delege
tabanını etkilemesi için bir for-
mül gerektiğiydi. Bu formül si-
hirli bir değnek gibi hızlı etki ya-
ratmalıydı.
tddialara göre kongre konuş-
masında "Ayasofya'yı ibadete
açma sözü" vermesi, Mesut
Bey'in kullanacağı en etkili si-
hirli değnek olacaktı.
Akbulut'u destekleyen Kece-
ciler ekibi, Mesut Bey'in bu sır-
rını kongre oncesinde elde etti.
Keçeciler de kongrede soz ala-
rak, Ayasofya'mn açılacağına
ilişkin müjdeyi Akbulut'un ve-
receğini açıkladı.
Böylece, Yılmaz'ın bombası
elinde kaldı. "Ayasofya'yı ibade-
te açacağız" sözünü veren Ak-
bulut olmuştu. Eski Başbakana
sorduk:
— Bunlar doğru mu?
Akbulut, iki elini havaya
kaldırdı:
— Bana böyle sorular sor-
ma... Bu konuda söylentiler var.
Ama, bana bir yorum
yaptırma...
Zaten kısmen ibadete açık
olan Ayasofya ile ilgili böyle bir
vaadin Akbulut'a ne yararı ol-
du? Karşı taraf, "Yanır değil,
zaran oldu" diyor. Bunu ölçmek
olanaksız. Tıpkı Namık kemal
Zeybek'in tavanlan titreten şid-
detli ve hiddetli konuşmasının
yaran veya zararı gibi...
Laf yeniden "Cumhurbaşka-
nı'nın kansı, oğlu, kızı, dokto-
ru vesairesi ile" kendisine karşı
çalışması konusuna geldi:
— Efendim, sizin de iki kar-
deşiniz İstanbul'dan delege idi.
Öyle değil mi?
— Mesele delege meselesi de-
ğil. Sayın Cumhurbaşkanı'nın
yakınlannın delege olmaları da
problem değil. Buradaki haksız-
lık, doğrudan kongre üzerinde
baskı kurulması, Sünni olarak
dengenin bozulmasıdır. Cum-
hurbaşkanı'nın açık beyanına
rağmen taraf olmaktır. Benim
kardeşlerimin delege olmalann-
da benim etkim, katkım yoktur.
Kaldı ki onlann, Cumhurbaşka-
nı yakınlanna uyguladığı türden
bir baskıcı hareketleri yoktur,
olmamıştır.
— Peki, bu hükümel güveno-
yu alırsa, partiyie ilgili endişe-
leriniz herhalde daha da arta-
caktır.
— Evet. Temel endişemiz tas-
fiyedîr. Zaten genel merkezde,
MKYK'da, hükümetin yapısın-
da bu tasfiye gerçekleşti. Şimdi
örgutlere de uzanacaklardır.
Ama böyle bir şey yapmaları
ANAP'ı bitirir.
— Nasıl?
— Daha önce de soyledim,
seçimlerde barajı bile aşamaz
hale gelir parti. Yuzde 10'un al-
tına düşer oy desteği. Çünkü hü-
kumeti kurmakla güçlendiğini
zannediyor, aksine parti zayıfla-
dı. Çünku bir yığın insan dışlan-
dı. Dışlanan insan seçimlerde
çalışır mı?
— Yani, diyelim ki sizin Er-
zincan orgütıinüz feshedilse, ge-
nel merkez yeni bir ekip oluştur-
sa, önümüzdeki genel seçimler-
de ANAP için çahşmaz mısınız?
— Adam sizi ANAP'lı say-
mayıp partiden silmişse, ANAP
için kim çalışır ki? Şöyle diye-
yim, kendileri bizim hükümeti-
mizin uyejeriydi; Mesut Bey, Sa-
fa Bey. Biz onları dışlamadık üs-
telik. Kendiliklerinden ayrıldılar.
Ortada hiç sebep yokken. Bırak
ANAP hukümeti için çalışma-
yı, muhalefet partileriyle bir
olup hukümeti karalamaya baş-
ladılar. Bizim hükümet, ANAP
hukümeti değil miydi? Eğer de-
ğildiyse, niye üçte birinden faz-
lasını aynen muhafaza edi-
yorlar?
— Efendim, şu istifa mesele-
sine dönsek... IJç kere Başba-
kanlıktan istifa noktasına gel-
dim dediniz. Büincisi, maden iş-
çilerine zam konusuydu. tkinci
ve üçıincüsü neydi.
— Bazı şeyler konuşulmaz.
Konuşmamak lazım. Bunu ben-
den bekleme.
— Ama efendim, bazı konu-
ların kamuoyunca bilinmesinde
yarar >ok mu? Demokrasi. acık-
lık değil midir?
— Açıkhğın, devletin bazı ka-
idelerine lers olmaması lazım.
— Ters olanları söyleraeyin
efendim... Ama bazı konulann
da ortaya çıkması lazım. Bir söz
var, 'Şuyu-u vukuundan
beterdir' diye. Söylentinin yayıl-
ması, kimi zaman daha tehlikeli.
— Oyle.
— Öyleyse, bu ikinci istifa
yetki konusunda mi? Yani İatir-
Basbakanlığı döneminde 3 defa istifa noktasına geldiğini söyleyen Akbulut, Zonguldak yüriiyüşü ve tncirlik'ln kuUanımında hükö-
mette yetki olup olmadıgı konusunda Cumhurbaşkanı ile ters düştüğünii açıkladı. Eski basbakan, tüm ısrarlara rağmen kendisini
istifa noktasına getiren 3. nedeni açıklamadı. (Fotoğraf: Banş BU)
Akbulutçular, 4 temmuzda renklerini belirleyecek
Hükümetin kader kararı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Eski Basbakan Yıldınm
Akbulut ve arkadaşlan, güve-
noylamasındaki tavırlannı 4
temmuz perşembe günü yapıla-
cak toplantıda belirleyecek. Na-
mık Kemal Zeybek'in, Aydın
Menderes ile görüşmesi bu
gruptakilerin ANAP dışında
politik bir hareket seçeneğini de
düşündükleri biçiminde yorum-
landı. Zeybek, Menderes ile "ye-
ni parti" konusunda görüştüğü-
nü doğrularken, "Politikacı her
zaman bütıin seçenekleri
düşünür" dedi.
Akbulut'u onceki akşam
30-40 dolayında ANAP millet-
vekifi Başbakanlık Konutu'nda
ziyaret etti. Görüşmede, Yılmaz
hükümetine güvenoyu verilip ve-
rilmemesi tartışıldı. Görüşler,
güvenoylamasına katılmama ya
da katılıp ret oyu verme seçe-
nekleri üzerinde yoğunlaştı. Hü-
kümete ret oyu vermenin parti
disiplinine aykın davranış sayı-
lacağı ve bunun partiden ihre.ç-
lara yol açabileceği göz önünde
tutuldu. Milletvekillerinin tatil-
den dönmesinden sonra 4 tem-
muzda yapılacak toplantıda ke-
sin karar verilmesi kararlaştınl-
dı. ANAP'ın bugünkü grup top-
lantısına ve hükümet programı-
nın TBMM'de okunması görüş-
melerine katılınması, gelişmele-
rin izlenmesinde birleşildi. Hü-
kümete güvenoyu verilmesinde
bağlayıcı karar alınması için giz-
li oylama yapılması gerektiği be-
lirtilerek, "Böyle bir oylamanın
Yılmaz hukümeti için ilk raunt
anlamına geleceği, gizli yapıla-
cak bir oylamada Yılmaz yanlı-
sı olmasına rağmen, hükümet-
ten memnun olmayanlann da
olumsuz o> kullanabüeceği" go-
rüşü dile getirildi. Bu nedenle,
Yılmaz'ın "gizli oylama" yapma-
sı için baskı yapılması düşünce-
si benimsendi.
Eski Kültür Bakanı Namık
Kemal Zeybek, Aydın Mende-
res'e "yeni bir parti kunna" öne-
risinde bulunduğu yolundaki
haberlere ilişkin sorulara, "Ay-
dın Bey ile göriiştüm. Yanhz bir
teklif götürmedim. Durum de-
ğerlendirmesi yaptık. Hepsi bu"
yanıtını verdi. Zeybek, Cumhu-
riyet'e, "Aydın Bey'e sohbetimiz
sırasında, 'politikaya girip
girmeyeceğini' sordum. Kendisi
de, 'Seçimlerden sonra bu konu-
yu değerlendireceğini açıkladığı-
nı ve bu sözlerin kendisini
bağladığı' karşılığını verdi" di-
ye konuştu. Zeybek, sorulara şu
Güneylde PKK operasyonu
Haber Merkezi— Şırnak ve
Gaziantep'in kırsal kesimlerinde
güveniik güçleriyle çatışmaya
girdikleri bildirilen 3 terörist ölü
olarak ele geçirildi. Bu arada Di-
yarbakır'da İnönü Caddesi'nde-
ki bir gazete bayiinin kulübesi-
ne konulan bombanın patlaması
sonucu büyük hasar meydana
geldi.
Önceki gece Şırnak 23. Jan-
darma Sınır Tugayı yakınların-
da bulunan Rezuk mezrasında
görülen iki teröriste güveniik
güçleri "Dur" uyansında bulun-
du. Teröristler, teslim olmama-
lan üzerine açılan ateşte ölü ola-
rak ele geçirildiler. Yetkililer,
kimlikleri henüz belirlenemeyen
teröristlerin üzerinde silah ve
mermi bulunduğunu açıkladılar.
Gaziantep Valisi Hüsnü Tuğ-
lu da Suriye'den Türkiye'ye ge-
çiş yapmak isteyen bir grupla
guvenlik güçleri arasında çıkan
çatışmada bir teröristin ölü, bi-
rinin de sağ olarak ele geçirildi-
ğini bildirdi.
Diyarbakır'da kimliği belirsiz
kişiler tarafından düzenlenen
bombalama olayları dün de sür-
dü. HEP eski il başkanı avukat
Mustafa Özer'in otomobili,
İHD şube binası, Özgür Halk ve
Medya Guneşi dergi büroların-
dan sonra dün de İnönü Cadde-
si'ndeki bir gazete bayiinin ku-
lübesinde patlayan bomba sonu-
cu çıkan yangın çevredeki yurt-
taşların yardımıyla söndürülür-
ken Aziz Erdoğan'a ait kulübe
kullanılamaz hale geldi.
Kentin Içofis kesimindeki
haftahk "2000'e Doğru" dergi-
sinin bulunduğu Çalışkanlar
Apartmanı'ndaki dairelerin ka-
pısına yapıştınlan bildirilerde ise
"2000'e Doğru'yu dışarı atın.
Aksi halde bu bina havaya uçu-
rulacaktır. Can ve maiınızdan
biz sorumlu değiliz. 5 gün sure-
niz var" denildi. Bu arada Di-
yarbakır'daki 12 meslek odası
başkanlannın düzenledikleri ba-
sın toplantısında kentte son
günlerde meydana gelen bomba-
lama olaylan kınandı.
Jandarma Bölge Komutanı
Tuğgeneral Temel Cingöz'ün öl-
dürülmesi olayıyla ilgili olarak
bir süre önce tutuklanan ikisi
doktor 18 kişi, Adana Emniyet
Müdürlüğü'ndeki gözaltı sürele-
ri içerisinde ağır işkence gördük-
lerini iddia ettiler. Bulundukla-
rı cezaevinden dün gazetecilere
llker Alcan imzasıyla bir açık-
lama gönderen cinayet sanıkla-
rı Emniyet Müdürlüğü Siyasi
Şube'de tutulduklan \5 gün bo-
yunca istenilen doğrultuda ifa-
de vermeye zorlandıklannı an-
lattılar. Sanıklar mektuplannda,
polisin, istediği doğrultuda ifa-
de vermedikleri için zora baş-
vurduğunu belirttiler.
yanıtları verdi:
'— Sizce A>dın Menderes po-
litikaya dönmeli mi?
ZEYBEK — Bence Aydın Bey
değerli, birikimi olan bir insan,
kendini yetiştirmiş, memlekete
hizmet edebilecek bir insan.
Hem de guzel bir ismi var. Ay-
dın Bey'in bulunduğu yer ken-
disiyle guç kazanır.
— ANAP'tan aynlmayı dttşü-
nüyor musunuz?
ZEYBEK — Biz, bir grubuz.
Adını da 'Anavatan'da Birlik"
koyduk. Anavatan içinde müca-
delemize devam edeceğiz. Şu an-
da durumumuz bu. Sonucun ne
olacağını bilemiyorum. Politika-
cı, her zaman bütün seçenekle-
ri duşünur.
— Cemil Çiçek ve Güneş Ta-
ner güvenoyu vereceklerini açık-
ladılar. Bu da, Akbulut'un yan-
hz kaldığı yorumlarma yol açtı.
Sizce bu yommlar doğru mu?
ZEYBEK — Yıldınm Bey'in
yanlız kaldığı doğru değil. 100
küsur kişiden 3-4'ü ters düştü
diye, yanlız kalındığı söylene-
mez. Kaldı ki, dün (önceki) ak-
şam Yıldınm Bey'in yanınday-
dık. 30-40 arkadaşımız geldi,
konuşuldu.
— Buradaki egilim ne, güve-
noyu vermemek mi, yoksa oyla-
maya katılmamak mı?
ZEYBEK — Zaten bu iki şık
tartışılıyor. Bu konuda perşem-
be günü karar verilecek. Bence
azınlıkta olan hizbin partiye ta-
hakkümu sağlanmıştır. Durum
çok ciddidir. Bu kolayca geçiş-
tirilebilecek bir hadise değildir.
— Grup karan alımrsa, ret
oyu vermek parti disiplinine ay-
kın davranmak olmaz mı?
ZEYBEK — Onun için gizli
oylama gerekir. Göze alabiliyor-
larsa, buyursun alsınlar. Ama
bir sürpriz olabilir."
Akbulut grubunun parti için-
dfeki mücadelesinin biçimini gü-
venoylaması sırasındaki gelişme-
ler belirleyecek.
lik'in kulianımı?
— Evet, öyle. Sayın Cumhur-
başkanı 'yetki hükümettedir'
görüşündeydi. Bu yetkinin daha
önce Meclis tarafından verildi-
ği kanısındaydı. Biz aksi görüş-
teydik, ısrar ettik. Neyse, Mec-
lis'ten karar çıktı, mesele nuku-
ki ve siyasi bakımdan çözuldu.
— Kabinedeki öteki arkadaş-
lannız, size destek verdiler mi?
Niye yalnız başınıza istifayı dü-
şündünüz?
— Konuşuldu tabii. Ama bu
sorulan şimdi bana sormayın.
Benim anlatacağım şeyler, yine
fevri sözler diye anlaşılacak. Ba-
na ne deniyor, 'Cumhurbaşka-
m ile uyumlu çalıştın'. Bu uyum
konusu üzerinde biraz duraca-
ğım. Başbakanlık görevimin 8
aylık süresi Korfez krizi ve savaşı
dönemine rastladı. İçinde bu-
lunduğumuz siyasi, askeri şart-
lar, uyumu zorunlu kılıyordu.
Kaldı ki uyum önemli ölçüde
anayasamn gereğiydi. Bir başba-
kanla cumhurbaşkanı, niçin bir-
bırlerine zıt gitsinler ki? Sayın
Cumhurbaşkanı üslubu gereği
ön plana çıkmak istiyor. Bunu,
oncelikle Meclis'in, bizim parti
grubunun, milletvekillerinin
önünde bir sorun varsa değer-
lendirmeleri gerekiyordu. Oysa
ki milletvekillerimizin çoğu ba-
na yönelttikleri uyum ifadesin-
den çok daha uyum içindeydi-
ler Cumhurbaşkanı'yla. Grup
toplantısından sonra Sayın Ozal
gel diyordu, toplantıyı terk edip
gidiyorlardı. Hiçbirisi itiraz et-
miyordu. Oysa, 'Biz şu anda
toplanıyoruz, daha sonra geUriz'
bile diyebilirlerdi. Bunu bile di-
yemediler. Bazı sayın milletve-
killeri ve sayın bakanlann bana
uyumlu çalıştın demeleri ne de-
rece insaftır? Neyse, geçelim
bunlan.
— Efendim, ikinci istifa so-
runu İncirlik yetkisiydi. Peki ya
üçüncusü?
— Üçüncüsünü boşver. Pek
gereği olmayan bir işti. Yani söy-
lenmesi gereksiz olan bir konu.
— Semra Hanım'ın adaylıgı
mı?
— Hayır, hayır. Bu söyledik-
lerim kadar önemli olmayan bir
konu. Bu konuyu kapatalım.
— Efendim, Basbakan olarak
Mesut Bej'i nasıl bir akıbet bek-
liyor? Yani Cumhurbaşkanı ile
ilişkileri bakımından...
— Sayın Cumhurbaşkanı
yaptığı, yaptırdığı işi gösterme-
yi ister ve sever. Ama bugünler-
de istemeyecek. Çünkü o şekil-
de hükümetin güçlenmesinde
yarar olduğu düşüncesinde.
•Hükümet Turgut Bey'in
güdümünde' dedirtmek isteme-
yecek. Bir de bu yolu deneyecek.
Bu yol olmazsa, başka bir yol
daha bulur, onu deneyebilir.
— Sayın Özal, Kıbns konusu
gündemde olduğuna göre, öne
çıkmak ister mi? Sizin dönemi-
nizde AGİK toplantısında oldu-
gu gibi... Paris'e sizin yerinize ni-
çin Cumhurbaşkanı gitti?
— Haa, o konuyu anlatayım.
Biz bu meseleyi Dışişleri Bakan-
lığı'ndan, hukuk müşavirliğin-
den iki defa sorduk. Dışişleri,
'Cumhurbaşkam'mn yetkisi var,
gitmesi gerekir' dedi. Bunun
üzerine gidildi. Kıbns konusun-
daki durumu bilmiyorum. Bu
kez Mesut Bey gidebilir. Dedi-
ğim nedenlerden dolayı.
— Efendim, Cumhurbaşkanı
ile uyumlu yahşmflm hukuki zo-
runluluk diyorsunuz, AGİK'te
olduğu gibi... Bunu daha önce
örnekkriyle Medis'te ya da
TV'de açıklayabilirsiniz...
— Yav, uyumlu çalışma der-
ken sanki Cumhurbaşkanı'nın
her dediğini yapmışız gibi. öne-
rilerinde haklıhk payı olduğun-
da, sen ille diyecek misin ki 'Ben
yapmam'. Belki demek lazım ki,
'Cumhurbaşkanı bu hususta hiç
göriiş belirtmesin'. Ama anaya-
sa da demiş ki, 'Bakanlar Kuru-
lu'nu toplar'. Niye demiş? Her-
halde süs için değil. Ben iddia
etmiyorum, ama bu suallere ben
de cevap aradım.
— Aynı cevabı Mesut Bey de
aramaya devam edecek mi
dersiniz?
— Tabii. Mesut Bey de araya-
cak. Ama hiç zannetmiyonım ki
bir karşı tavır alabilsin. Ama de-
min söylediğim gibi, Sayın Özal
bu kez münakaşaları önlemek
için Bakanlar Kurulu'nu kendi-
si değil, ona toplatır, görüşleri
ona iletip ona yaptırtır. Sayın
Cumhurbaşkanı böyle bir üslup
değişikliğine gidebilir.
POÜTİKA GÜNLUĞÛ
HİKMETÇETİNKAYA
Bakan Kahveci'den
Memura Mektup!Memurlar nasıl geçiniyor?
Bugün ellerine geçen 600-700 bin lirayla iki çocuğu okula gi-
den, kiralık evde oturan bir memur otuz gün ne yiyip, ne içt-
yor?
Kimi memurlar cumhurbaşkanına, başbakana, bakanlara, mi-
letvekillerine mektup yazıyor ve soruyorlar:
— Biz 600-700 bin lirayla nasıl geçiniriz?
Sanırız bu tür mektuplar Maliye ve Gümrûk Bakanı Adnan
Kahveci'ye daha fazla gönderiliyor. Sayın Kahveci de bu mek-
tuptan okuyup yanrtlıyor. Bir bakanın gelen mektuplara yanıt ver-
mesi güzel bir şey, çağdaş bir yaklaşım.
Bir memur, Bakan Kahveci'ye memur maaşlanndan, sendt-
kal örgütlenmeye dek pek çok sorunu içeren mektup yazmış.
Adnan Kahveci de memura yanıt vermiş. Maliye ve Gümrük Ba-
kanı'nın memura yolladığı mektup bugünkü ANAP iktidarının
genel görünümünü en ince çizgileriyle ortaya koyduğu için ki-
mi bölümlerini aktarmak istiyoruz.
İlgtnç buluşlanyla - dilencilerden vergi, ancılar için akasya aga-
cı projesi, akıllı kasa vb. - dikkaneri üzerinde toplayan Sayın Kah-
veci, vergi kaçakcılarının yakalanması için işçiye, memura,
emekliye büyük iş düştüğünü anlatıyor mektubunda...
ve ekliyor:
"Son 15 yılda yaratılan 700 bin memur fazlalığının Tûrk eko-
nomisine neler getirip, neler götürdüğünün çok kaba bir hesa-
bını yaptım. Bu yıl toplayacağımız 70 trilyon verginin 40 triryo-
nunu memura veriyoruz. Şöyle bir varsayımda bulunalım. 700
bin fazlalık olmasaydı, 800 bin memura 40 trilyon değil, 30 tril-
yonu maaş olarak verseydik, geriye 10 trilyon kalacaktı. Tabii
o 800 bin memur 30 trilyon maaş aldığı için herhalde en düşûk
maaş da 1-15 milyon civarında olurdu. Bugün olduğu kadar ge-
çim sıkıntısından şikâyet etmeyecekti. Asıl anlatmak istediğim
hesap başka. 700 bin memur fazlalığı olmasaydı her yıl 10 tril-
yon tasarrufumuz ola- . ^ - ^ _ ı ^ ^ ^ _ _ _ ^ _ ^ > ^ — ^ - i > ^ ^
caktı. Bu 10 tniyonu io Bugün ellerine geçen
yıl tasarruf ettiğimizi arZynn Hin HnZla ilei
varsayalım. Bu da 100 O0O-70Ö Din ftray/a İKİ
trilyon eder. Ben gitti- ÇOCUğu OKUİa Çİden,
ğimheryerdesanayici- kjrahk ^ ^ o t u m n bjr
ler, sanatkârlar ve es- .
nauaria görûşüyorum. memur otuz gun ne yıyıp,
Kendiierine daima, ne içiyor? Kimi memurlar
"Devlet size 250 mil- rıımhıırha<*kftnınfi
yoniuk tezgâh, toma, cumnumaşKanına,
freze yatınm malı verse, DaŞDakana DaKanl
atötyenizi, fabrikamzı milletvekillerine mektup
SSSİS:SS yazıyor ve soruyorlar: Biz
iş sahası açardı- 600-700 bin lirayla nasıl
nız?" diye soruyorum. neçİnİrİZ?
Bana verdikleri cevap- 2 - J — — — ^ ^ _ ^ — ^ — ^ — .
larda "En az 5, en faz-
la 50 kişiye iş sağlardık" diyorlar. Ben 50 kişiden vazgeçtim,
averaj 10 kişi diyorum, yani 250 milyon lirayla 10 kişiye iş saha-
sı açıldığını varsayıyorum. 100 trilyonun içinde 400 bin tane 250
milyon var. 400 bin tşyerine 250'şer milyon kredi verebilsem,
bu 4 milyon kişiye iş sahası demektir. Yani devlet son 15 yıldır
700 bin kişiyi kadrolannda tutmak için ödediği parayı, esnafa,
sanatkâra veya küçük sanayiciye kaynak olarak verip, üretken
sahalara yönlendirebilse idi, 4 milyon insana iş sahası açıla-
caktı. Yani bugün üretime yeterince katkıda bulunamayan bu
700 bin kişi artı 3 milyon 300 bin kişi daha iş bulabilecekti."
Hani Kahveci ancılığın daha verimli olması için akasya agacı
üretimine hız verilmesini önermişti ya, onun gibi ilginç bir pro-
je yukarıda okuduklarınız...
Gelelim memurlann sendikal örgütlenmesine...
Bu konuda şöyle diyor Bakan Kahveci:
"Diyelim ki 1.5 milyon memur sendikalaştı ve toplu sözleş-
mede memurlann talebi şu oldu: Bugün verdiğimiz 40 trilyon
yerine 80 trilyon istediler. Malbuki Meclis bütçede 40 trilyonu
Öngörmüş. O zaman ortaya şu ikilem veya şu çıkmaz çıkacak.
Bir taraftan Meclis 40 trilyon derken, sendika 80 trilyon diye-
cek. Peki o halde kimin erki, yani kimin gücü daha üstün ola-
cak. Tabii ki Medisin gücünün daha üstün olması gerekir. Çünkü
Meclis 57 milyonu temsil ederken, sendika 1.5 miryonu temsil
ediyor. O zaman çözüm nasıl bulunacak? Tabii bu kez ya sen-
dika talebinin 80 trilyondan 40 trilyona indirilmesi gercekleşe-
cek ve o zaman da "O halde sendikalaşmaya ne gerek var"
denecek veya memurlann yarısı işten çıkarılacak geri kalan ya-
rısına da sendikanın istediği ücret verilecek. Bu durumda me-
murlann yarısının ya da dörtte birınin işten çıkarılması acaba
doğru mudur? Böyle bir sosyal adaletsizliğe müsaade edilmeli
mi? Bir kısım insanlar daha tok olacak diye, diğer kısmının da-
ha aç veya tamamen açlığa mahkûm edilmesi sosyal adalet mi-
dir?"
Bakalım, mucit Bakan Kahveci'nin mektubuna zam ve sen-
dikal örgûtlenme isteyen ve bekleyen memurlar ne yanıt vere-
cekler?
Umutsuzluk Çemberini
Kırmak İcin
Parola: ANKARA
İşareti: ÇANKAYA
HİKMETÇETİNKAYA
Kitapta yer alan yazıların tûmû artık gidici olan
ANAP iktidarının ve yazgısı ANAPın varlığıyla
bûtünleşmiş Çankayalı'nın gerçek kimliğini
yansıtan olaylann mozaiğini oluşturuyor.
SEL YAYINCILIK
Narhbdiçe Sk. No: 8 K. 4-46 Caga»oğhj-İST. Tel: 511 1005
AaKAYBIMIZ
Merhum şehit Muş Mutasamfı Servet Kaftana ile eşi tbradı eşrafından merhume
Saniye Kaftancı'nın kızlan, merhum Yargıtay üyesi hâkim Naili Tezgören ile
merhume thsan Tezgören'in gelinleri, Bedia Tezcaner ve avukat Handan
Kaftana'nm yengeleri, merhum emekli Mûlkiye Başmüfettişi Fahir Tezgören'in eşi,
Alev Tezgören'in kayınvalidesi, Asb, Neslihan, Servet Caroline, Fahir Oliver'in
babaanneleri ve Mehmet ökten Tfezgören ile özden Tezgören'in sevgili biricik anneleri
A.NERIMAN TEZGÖREN
28.6.1991 tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Merhumun cenazesi 30.6.1991 Pazar günü Levent Camii'ndeki ögle namayından
sonra Zincirlikuyu aile kabristaruna defnedilecektir.
AİLESt