14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER AKBULUZ ÖZAL'LI GÜNLERİNİANLATIYOR-2 30 HAZÎRAN 1991 Sendika barajı • ANKARA (UBA) — Çalışma ve Sosyal Güveniik Bakanı Meün Emiroğlu, sendikalara yüzde 10 barajının kaldınlması için bir çalışma yapıldığını söyledi. Emiroğlu, Bağ- Kur'u yeni bir yapıya kavuşturacaklarını belirtti. Bakan Metin Emiroğlu, çalışma hayatında yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili görüşlerini açıklarken yeni hükümetin çalışma hayatının sorunlarını çözmeye kararlı olduğunu belirtti. Emiroğlu, sendikaların yüzde 10 barajının kaldınlması için bir çalışma yapıldığını, ancak Türkiye'nin en büyük işçi örgütü olan Türk-lş'in yüzde 10 barajının kaldınlmasına karşı çıktığını ifade etti. SHP heyeti Zonguldak'ta • ANKARA (UBA) — Zonguldak ve ilçelerinde şiddetli yağışın yol açtığı seller ve heyelanlann meydana getirdiği zararı gönnek, zarar gören vatandaşlarunızın üzüntülerini paylaşmak, taleplerini tespit etmek, görevli kamu kuruluşlannın almakta oldukları önlemleri yerinde incelemek üzere Genel Sekreter Yardımcısı Yiğit Gülöksüz ve MYK üyesi Manisa Milletvekili Hasan Zengin'den oluşan bir SHP ekibi Zonguldak'a gitti. SHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada "Zonguldak il yönetimi ile birlikte Zonguldak merkez, Amasra, Bartın, Kunıcasile, Yenice, Gökçebey'de ve Çaycuma ilçelerinde incelemeler yapacak olan SHP yöneticileri, afete uğrayan alanlarda yasaiar gereği zarar gören vatandaşlara yapılması gereken yardımlann sağlanması ve hızla gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaları yerinde ve dönüşte Ankara'da sürdüreceklerdir" denıldi. Aksoy: DAEda işkence var • ANKARA (ANKA) — TBMM Insan Haklan Komisyonu'nca kurulan bir heyetle Ankara Emniyet Müdürlüğü Derin Araştınna Laboratuvan'nda (DAL) bir süre önce incelemelerde bulunan SHP tzmir Milletvekili Veli Aksoy, "DAL'da işkencenin alası var" dedi. Aksoy parlamentoda işkenceyi önleyecek düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini söyledi. Tempo dergisinin sorulannı yanıtlayan SHP lzmir Milletvekili Veli Aksoy, gözlemlerini şöyle aktardı: "Tutukluların tutulduklan hücreler çok dar. Soğuk, karanlık ve pis. Orada tutulmak bile başlı başına bir işkence. Orada Uç gün tutulan insanın çıkarken vücudunda çeşitli hastalıklar, psikolojik izler taşıması kaçınılmaz. DAL'da işkencenin alası var. Bizimle görüşturülen iki tutuklu görevlilerin önünde bunu açık acık söylediler. Hacı Yıldız ve Sadık Ulupmar adlı öğrenci tutuklular ayn ayrı olaylardan alınmaJanna karşın gördükleri muamele birbirinin aymyıydı. İnsan haklan savunucıılan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — İnsan Haklan Derneği (İHD) Genel Başkanı Nevzat Helvacı, ÎHD Diyarbakır şubesinin bombalanmasım kınadı. Helvacı, "Bugün insan haklan savunucuları, savunmasız durumdadır" dedi. Diyarbakır şube binasındaki bombalı eylemin büyük tahribata yol açtığını kaydeden Helvacı, üyelerin fotoğraflan ile telefon fıhristinin de kaybolduğunu bildirdi. Diyarbakır'dan önce Siirt şubesinin eşyalannın tahrip edildiğini kaydetti. Özay, göreve dönüyor • ÇANAKKALE (AA) — Çanakkale zaferinin 75'inci yıldönümü kutlama törenlerine katılan Cumhurbaşkanı Turgut özal'a "saygısızlık" ettiği gerekçesiyle 15 ay önce görevden alınan Çanakkale Belediye Başkanı Ismail özay'ın 1 temmuz pazartesi (yann) günü göreve dönmesi bekleniyor. özay yaptığı açıklamada göreve iade konusunda aldığı yargı karanrun 60 gün olan bekleme süresinin 30 haziranda dolacağını, yasal olarak 1 temmuzda göreve başlaması gerektiğini söyledi. Tasfiye ANAP'ı bitirİr AHMET TAN ANKARA — Basbakan Yıl- dınm Akbulut, muhafazakârla- ra yakın ama, bugüne dek ken- disini tesbihle gören yok. Başba- kan olarak oyle ekip halinde cu- ma namazı gosterilerine katıldı- ğı, din, ahlak, peygamber uze- rine nutuklar attığı da pek gö- rülmuş değil. Peki, nasıl oldu da kongrede kalkıp "Yeniden görev aldığı- mızda Ayasofya'yı ibadete acacağız" diye açıklama yaptı? Bu konuda kongre salonun- dan parti kulisine kadar yansı- yan söylentiler vardı. Akbulut'a bunlan anımsattık. Hatta bu soylentilerin bazıları kimi köşe yazarlannın sütunlannda yer almıştı. Bu söylentilere göre Mesut Yılmaz'ın kongredeki şansım azaltan "Hberal" kimliğiydi. ANAP'ın muhafazakâr delege tabanını etkilemesi için bir for- mül gerektiğiydi. Bu formül si- hirli bir değnek gibi hızlı etki ya- ratmalıydı. tddialara göre kongre konuş- masında "Ayasofya'yı ibadete açma sözü" vermesi, Mesut Bey'in kullanacağı en etkili si- hirli değnek olacaktı. Akbulut'u destekleyen Kece- ciler ekibi, Mesut Bey'in bu sır- rını kongre oncesinde elde etti. Keçeciler de kongrede soz ala- rak, Ayasofya'mn açılacağına ilişkin müjdeyi Akbulut'un ve- receğini açıkladı. Böylece, Yılmaz'ın bombası elinde kaldı. "Ayasofya'yı ibade- te açacağız" sözünü veren Ak- bulut olmuştu. Eski Başbakana sorduk: — Bunlar doğru mu? Akbulut, iki elini havaya kaldırdı: — Bana böyle sorular sor- ma... Bu konuda söylentiler var. Ama, bana bir yorum yaptırma... Zaten kısmen ibadete açık olan Ayasofya ile ilgili böyle bir vaadin Akbulut'a ne yararı ol- du? Karşı taraf, "Yanır değil, zaran oldu" diyor. Bunu ölçmek olanaksız. Tıpkı Namık kemal Zeybek'in tavanlan titreten şid- detli ve hiddetli konuşmasının yaran veya zararı gibi... Laf yeniden "Cumhurbaşka- nı'nın kansı, oğlu, kızı, dokto- ru vesairesi ile" kendisine karşı çalışması konusuna geldi: — Efendim, sizin de iki kar- deşiniz İstanbul'dan delege idi. Öyle değil mi? — Mesele delege meselesi de- ğil. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yakınlannın delege olmaları da problem değil. Buradaki haksız- lık, doğrudan kongre üzerinde baskı kurulması, Sünni olarak dengenin bozulmasıdır. Cum- hurbaşkanı'nın açık beyanına rağmen taraf olmaktır. Benim kardeşlerimin delege olmalann- da benim etkim, katkım yoktur. Kaldı ki onlann, Cumhurbaşka- nı yakınlanna uyguladığı türden bir baskıcı hareketleri yoktur, olmamıştır. — Peki, bu hükümel güveno- yu alırsa, partiyie ilgili endişe- leriniz herhalde daha da arta- caktır. — Evet. Temel endişemiz tas- fiyedîr. Zaten genel merkezde, MKYK'da, hükümetin yapısın- da bu tasfiye gerçekleşti. Şimdi örgutlere de uzanacaklardır. Ama böyle bir şey yapmaları ANAP'ı bitirir. — Nasıl? — Daha önce de soyledim, seçimlerde barajı bile aşamaz hale gelir parti. Yuzde 10'un al- tına düşer oy desteği. Çünkü hü- kumeti kurmakla güçlendiğini zannediyor, aksine parti zayıfla- dı. Çünku bir yığın insan dışlan- dı. Dışlanan insan seçimlerde çalışır mı? — Yani, diyelim ki sizin Er- zincan orgütıinüz feshedilse, ge- nel merkez yeni bir ekip oluştur- sa, önümüzdeki genel seçimler- de ANAP için çahşmaz mısınız? — Adam sizi ANAP'lı say- mayıp partiden silmişse, ANAP için kim çalışır ki? Şöyle diye- yim, kendileri bizim hükümeti- mizin uyejeriydi; Mesut Bey, Sa- fa Bey. Biz onları dışlamadık üs- telik. Kendiliklerinden ayrıldılar. Ortada hiç sebep yokken. Bırak ANAP hukümeti için çalışma- yı, muhalefet partileriyle bir olup hukümeti karalamaya baş- ladılar. Bizim hükümet, ANAP hukümeti değil miydi? Eğer de- ğildiyse, niye üçte birinden faz- lasını aynen muhafaza edi- yorlar? — Efendim, şu istifa mesele- sine dönsek... IJç kere Başba- kanlıktan istifa noktasına gel- dim dediniz. Büincisi, maden iş- çilerine zam konusuydu. tkinci ve üçıincüsü neydi. — Bazı şeyler konuşulmaz. Konuşmamak lazım. Bunu ben- den bekleme. — Ama efendim, bazı konu- ların kamuoyunca bilinmesinde yarar >ok mu? Demokrasi. acık- lık değil midir? — Açıkhğın, devletin bazı ka- idelerine lers olmaması lazım. — Ters olanları söyleraeyin efendim... Ama bazı konulann da ortaya çıkması lazım. Bir söz var, 'Şuyu-u vukuundan beterdir' diye. Söylentinin yayıl- ması, kimi zaman daha tehlikeli. — Oyle. — Öyleyse, bu ikinci istifa yetki konusunda mi? Yani İatir- Basbakanlığı döneminde 3 defa istifa noktasına geldiğini söyleyen Akbulut, Zonguldak yüriiyüşü ve tncirlik'ln kuUanımında hükö- mette yetki olup olmadıgı konusunda Cumhurbaşkanı ile ters düştüğünii açıkladı. Eski basbakan, tüm ısrarlara rağmen kendisini istifa noktasına getiren 3. nedeni açıklamadı. (Fotoğraf: Banş BU) Akbulutçular, 4 temmuzda renklerini belirleyecek Hükümetin kader kararı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Eski Basbakan Yıldınm Akbulut ve arkadaşlan, güve- noylamasındaki tavırlannı 4 temmuz perşembe günü yapıla- cak toplantıda belirleyecek. Na- mık Kemal Zeybek'in, Aydın Menderes ile görüşmesi bu gruptakilerin ANAP dışında politik bir hareket seçeneğini de düşündükleri biçiminde yorum- landı. Zeybek, Menderes ile "ye- ni parti" konusunda görüştüğü- nü doğrularken, "Politikacı her zaman bütıin seçenekleri düşünür" dedi. Akbulut'u onceki akşam 30-40 dolayında ANAP millet- vekifi Başbakanlık Konutu'nda ziyaret etti. Görüşmede, Yılmaz hükümetine güvenoyu verilip ve- rilmemesi tartışıldı. Görüşler, güvenoylamasına katılmama ya da katılıp ret oyu verme seçe- nekleri üzerinde yoğunlaştı. Hü- kümete ret oyu vermenin parti disiplinine aykın davranış sayı- lacağı ve bunun partiden ihre.ç- lara yol açabileceği göz önünde tutuldu. Milletvekillerinin tatil- den dönmesinden sonra 4 tem- muzda yapılacak toplantıda ke- sin karar verilmesi kararlaştınl- dı. ANAP'ın bugünkü grup top- lantısına ve hükümet programı- nın TBMM'de okunması görüş- melerine katılınması, gelişmele- rin izlenmesinde birleşildi. Hü- kümete güvenoyu verilmesinde bağlayıcı karar alınması için giz- li oylama yapılması gerektiği be- lirtilerek, "Böyle bir oylamanın Yılmaz hukümeti için ilk raunt anlamına geleceği, gizli yapıla- cak bir oylamada Yılmaz yanlı- sı olmasına rağmen, hükümet- ten memnun olmayanlann da olumsuz o> kullanabüeceği" go- rüşü dile getirildi. Bu nedenle, Yılmaz'ın "gizli oylama" yapma- sı için baskı yapılması düşünce- si benimsendi. Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, Aydın Mende- res'e "yeni bir parti kunna" öne- risinde bulunduğu yolundaki haberlere ilişkin sorulara, "Ay- dın Bey ile göriiştüm. Yanhz bir teklif götürmedim. Durum de- ğerlendirmesi yaptık. Hepsi bu" yanıtını verdi. Zeybek, Cumhu- riyet'e, "Aydın Bey'e sohbetimiz sırasında, 'politikaya girip girmeyeceğini' sordum. Kendisi de, 'Seçimlerden sonra bu konu- yu değerlendireceğini açıkladığı- nı ve bu sözlerin kendisini bağladığı' karşılığını verdi" di- ye konuştu. Zeybek, sorulara şu Güneylde PKK operasyonu Haber Merkezi— Şırnak ve Gaziantep'in kırsal kesimlerinde güveniik güçleriyle çatışmaya girdikleri bildirilen 3 terörist ölü olarak ele geçirildi. Bu arada Di- yarbakır'da İnönü Caddesi'nde- ki bir gazete bayiinin kulübesi- ne konulan bombanın patlaması sonucu büyük hasar meydana geldi. Önceki gece Şırnak 23. Jan- darma Sınır Tugayı yakınların- da bulunan Rezuk mezrasında görülen iki teröriste güveniik güçleri "Dur" uyansında bulun- du. Teröristler, teslim olmama- lan üzerine açılan ateşte ölü ola- rak ele geçirildiler. Yetkililer, kimlikleri henüz belirlenemeyen teröristlerin üzerinde silah ve mermi bulunduğunu açıkladılar. Gaziantep Valisi Hüsnü Tuğ- lu da Suriye'den Türkiye'ye ge- çiş yapmak isteyen bir grupla guvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada bir teröristin ölü, bi- rinin de sağ olarak ele geçirildi- ğini bildirdi. Diyarbakır'da kimliği belirsiz kişiler tarafından düzenlenen bombalama olayları dün de sür- dü. HEP eski il başkanı avukat Mustafa Özer'in otomobili, İHD şube binası, Özgür Halk ve Medya Guneşi dergi büroların- dan sonra dün de İnönü Cadde- si'ndeki bir gazete bayiinin ku- lübesinde patlayan bomba sonu- cu çıkan yangın çevredeki yurt- taşların yardımıyla söndürülür- ken Aziz Erdoğan'a ait kulübe kullanılamaz hale geldi. Kentin Içofis kesimindeki haftahk "2000'e Doğru" dergi- sinin bulunduğu Çalışkanlar Apartmanı'ndaki dairelerin ka- pısına yapıştınlan bildirilerde ise "2000'e Doğru'yu dışarı atın. Aksi halde bu bina havaya uçu- rulacaktır. Can ve maiınızdan biz sorumlu değiliz. 5 gün sure- niz var" denildi. Bu arada Di- yarbakır'daki 12 meslek odası başkanlannın düzenledikleri ba- sın toplantısında kentte son günlerde meydana gelen bomba- lama olaylan kınandı. Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz'ün öl- dürülmesi olayıyla ilgili olarak bir süre önce tutuklanan ikisi doktor 18 kişi, Adana Emniyet Müdürlüğü'ndeki gözaltı sürele- ri içerisinde ağır işkence gördük- lerini iddia ettiler. Bulundukla- rı cezaevinden dün gazetecilere llker Alcan imzasıyla bir açık- lama gönderen cinayet sanıkla- rı Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube'de tutulduklan \5 gün bo- yunca istenilen doğrultuda ifa- de vermeye zorlandıklannı an- lattılar. Sanıklar mektuplannda, polisin, istediği doğrultuda ifa- de vermedikleri için zora baş- vurduğunu belirttiler. yanıtları verdi: '— Sizce A>dın Menderes po- litikaya dönmeli mi? ZEYBEK — Bence Aydın Bey değerli, birikimi olan bir insan, kendini yetiştirmiş, memlekete hizmet edebilecek bir insan. Hem de guzel bir ismi var. Ay- dın Bey'in bulunduğu yer ken- disiyle guç kazanır. — ANAP'tan aynlmayı dttşü- nüyor musunuz? ZEYBEK — Biz, bir grubuz. Adını da 'Anavatan'da Birlik" koyduk. Anavatan içinde müca- delemize devam edeceğiz. Şu an- da durumumuz bu. Sonucun ne olacağını bilemiyorum. Politika- cı, her zaman bütün seçenekle- ri duşünur. — Cemil Çiçek ve Güneş Ta- ner güvenoyu vereceklerini açık- ladılar. Bu da, Akbulut'un yan- hz kaldığı yorumlarma yol açtı. Sizce bu yommlar doğru mu? ZEYBEK — Yıldınm Bey'in yanlız kaldığı doğru değil. 100 küsur kişiden 3-4'ü ters düştü diye, yanlız kalındığı söylene- mez. Kaldı ki, dün (önceki) ak- şam Yıldınm Bey'in yanınday- dık. 30-40 arkadaşımız geldi, konuşuldu. — Buradaki egilim ne, güve- noyu vermemek mi, yoksa oyla- maya katılmamak mı? ZEYBEK — Zaten bu iki şık tartışılıyor. Bu konuda perşem- be günü karar verilecek. Bence azınlıkta olan hizbin partiye ta- hakkümu sağlanmıştır. Durum çok ciddidir. Bu kolayca geçiş- tirilebilecek bir hadise değildir. — Grup karan alımrsa, ret oyu vermek parti disiplinine ay- kın davranmak olmaz mı? ZEYBEK — Onun için gizli oylama gerekir. Göze alabiliyor- larsa, buyursun alsınlar. Ama bir sürpriz olabilir." Akbulut grubunun parti için- dfeki mücadelesinin biçimini gü- venoylaması sırasındaki gelişme- ler belirleyecek. lik'in kulianımı? — Evet, öyle. Sayın Cumhur- başkanı 'yetki hükümettedir' görüşündeydi. Bu yetkinin daha önce Meclis tarafından verildi- ği kanısındaydı. Biz aksi görüş- teydik, ısrar ettik. Neyse, Mec- lis'ten karar çıktı, mesele nuku- ki ve siyasi bakımdan çözuldu. — Kabinedeki öteki arkadaş- lannız, size destek verdiler mi? Niye yalnız başınıza istifayı dü- şündünüz? — Konuşuldu tabii. Ama bu sorulan şimdi bana sormayın. Benim anlatacağım şeyler, yine fevri sözler diye anlaşılacak. Ba- na ne deniyor, 'Cumhurbaşka- m ile uyumlu çalıştın'. Bu uyum konusu üzerinde biraz duraca- ğım. Başbakanlık görevimin 8 aylık süresi Korfez krizi ve savaşı dönemine rastladı. İçinde bu- lunduğumuz siyasi, askeri şart- lar, uyumu zorunlu kılıyordu. Kaldı ki uyum önemli ölçüde anayasamn gereğiydi. Bir başba- kanla cumhurbaşkanı, niçin bir- bırlerine zıt gitsinler ki? Sayın Cumhurbaşkanı üslubu gereği ön plana çıkmak istiyor. Bunu, oncelikle Meclis'in, bizim parti grubunun, milletvekillerinin önünde bir sorun varsa değer- lendirmeleri gerekiyordu. Oysa ki milletvekillerimizin çoğu ba- na yönelttikleri uyum ifadesin- den çok daha uyum içindeydi- ler Cumhurbaşkanı'yla. Grup toplantısından sonra Sayın Ozal gel diyordu, toplantıyı terk edip gidiyorlardı. Hiçbirisi itiraz et- miyordu. Oysa, 'Biz şu anda toplanıyoruz, daha sonra geUriz' bile diyebilirlerdi. Bunu bile di- yemediler. Bazı sayın milletve- killeri ve sayın bakanlann bana uyumlu çalıştın demeleri ne de- rece insaftır? Neyse, geçelim bunlan. — Efendim, ikinci istifa so- runu İncirlik yetkisiydi. Peki ya üçüncusü? — Üçüncüsünü boşver. Pek gereği olmayan bir işti. Yani söy- lenmesi gereksiz olan bir konu. — Semra Hanım'ın adaylıgı mı? — Hayır, hayır. Bu söyledik- lerim kadar önemli olmayan bir konu. Bu konuyu kapatalım. — Efendim, Basbakan olarak Mesut Bej'i nasıl bir akıbet bek- liyor? Yani Cumhurbaşkanı ile ilişkileri bakımından... — Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı, yaptırdığı işi gösterme- yi ister ve sever. Ama bugünler- de istemeyecek. Çünkü o şekil- de hükümetin güçlenmesinde yarar olduğu düşüncesinde. •Hükümet Turgut Bey'in güdümünde' dedirtmek isteme- yecek. Bir de bu yolu deneyecek. Bu yol olmazsa, başka bir yol daha bulur, onu deneyebilir. — Sayın Özal, Kıbns konusu gündemde olduğuna göre, öne çıkmak ister mi? Sizin dönemi- nizde AGİK toplantısında oldu- gu gibi... Paris'e sizin yerinize ni- çin Cumhurbaşkanı gitti? — Haa, o konuyu anlatayım. Biz bu meseleyi Dışişleri Bakan- lığı'ndan, hukuk müşavirliğin- den iki defa sorduk. Dışişleri, 'Cumhurbaşkam'mn yetkisi var, gitmesi gerekir' dedi. Bunun üzerine gidildi. Kıbns konusun- daki durumu bilmiyorum. Bu kez Mesut Bey gidebilir. Dedi- ğim nedenlerden dolayı. — Efendim, Cumhurbaşkanı ile uyumlu yahşmflm hukuki zo- runluluk diyorsunuz, AGİK'te olduğu gibi... Bunu daha önce örnekkriyle Medis'te ya da TV'de açıklayabilirsiniz... — Yav, uyumlu çalışma der- ken sanki Cumhurbaşkanı'nın her dediğini yapmışız gibi. öne- rilerinde haklıhk payı olduğun- da, sen ille diyecek misin ki 'Ben yapmam'. Belki demek lazım ki, 'Cumhurbaşkanı bu hususta hiç göriiş belirtmesin'. Ama anaya- sa da demiş ki, 'Bakanlar Kuru- lu'nu toplar'. Niye demiş? Her- halde süs için değil. Ben iddia etmiyorum, ama bu suallere ben de cevap aradım. — Aynı cevabı Mesut Bey de aramaya devam edecek mi dersiniz? — Tabii. Mesut Bey de araya- cak. Ama hiç zannetmiyonım ki bir karşı tavır alabilsin. Ama de- min söylediğim gibi, Sayın Özal bu kez münakaşaları önlemek için Bakanlar Kurulu'nu kendi- si değil, ona toplatır, görüşleri ona iletip ona yaptırtır. Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir üslup değişikliğine gidebilir. POÜTİKA GÜNLUĞÛ HİKMETÇETİNKAYA Bakan Kahveci'den Memura Mektup!Memurlar nasıl geçiniyor? Bugün ellerine geçen 600-700 bin lirayla iki çocuğu okula gi- den, kiralık evde oturan bir memur otuz gün ne yiyip, ne içt- yor? Kimi memurlar cumhurbaşkanına, başbakana, bakanlara, mi- letvekillerine mektup yazıyor ve soruyorlar: — Biz 600-700 bin lirayla nasıl geçiniriz? Sanırız bu tür mektuplar Maliye ve Gümrûk Bakanı Adnan Kahveci'ye daha fazla gönderiliyor. Sayın Kahveci de bu mek- tuptan okuyup yanrtlıyor. Bir bakanın gelen mektuplara yanıt ver- mesi güzel bir şey, çağdaş bir yaklaşım. Bir memur, Bakan Kahveci'ye memur maaşlanndan, sendt- kal örgütlenmeye dek pek çok sorunu içeren mektup yazmış. Adnan Kahveci de memura yanıt vermiş. Maliye ve Gümrük Ba- kanı'nın memura yolladığı mektup bugünkü ANAP iktidarının genel görünümünü en ince çizgileriyle ortaya koyduğu için ki- mi bölümlerini aktarmak istiyoruz. İlgtnç buluşlanyla - dilencilerden vergi, ancılar için akasya aga- cı projesi, akıllı kasa vb. - dikkaneri üzerinde toplayan Sayın Kah- veci, vergi kaçakcılarının yakalanması için işçiye, memura, emekliye büyük iş düştüğünü anlatıyor mektubunda... ve ekliyor: "Son 15 yılda yaratılan 700 bin memur fazlalığının Tûrk eko- nomisine neler getirip, neler götürdüğünün çok kaba bir hesa- bını yaptım. Bu yıl toplayacağımız 70 trilyon verginin 40 triryo- nunu memura veriyoruz. Şöyle bir varsayımda bulunalım. 700 bin fazlalık olmasaydı, 800 bin memura 40 trilyon değil, 30 tril- yonu maaş olarak verseydik, geriye 10 trilyon kalacaktı. Tabii o 800 bin memur 30 trilyon maaş aldığı için herhalde en düşûk maaş da 1-15 milyon civarında olurdu. Bugün olduğu kadar ge- çim sıkıntısından şikâyet etmeyecekti. Asıl anlatmak istediğim hesap başka. 700 bin memur fazlalığı olmasaydı her yıl 10 tril- yon tasarrufumuz ola- . ^ - ^ _ ı ^ ^ ^ _ _ _ ^ _ ^ > ^ — ^ - i > ^ ^ caktı. Bu 10 tniyonu io Bugün ellerine geçen yıl tasarruf ettiğimizi arZynn Hin HnZla ilei varsayalım. Bu da 100 O0O-70Ö Din ftray/a İKİ trilyon eder. Ben gitti- ÇOCUğu OKUİa Çİden, ğimheryerdesanayici- kjrahk ^ ^ o t u m n bjr ler, sanatkârlar ve es- . nauaria görûşüyorum. memur otuz gun ne yıyıp, Kendiierine daima, ne içiyor? Kimi memurlar "Devlet size 250 mil- rıımhıırha<*kftnınfi yoniuk tezgâh, toma, cumnumaşKanına, freze yatınm malı verse, DaŞDakana DaKanl atötyenizi, fabrikamzı milletvekillerine mektup SSSİS:SS yazıyor ve soruyorlar: Biz iş sahası açardı- 600-700 bin lirayla nasıl nız?" diye soruyorum. neçİnİrİZ? Bana verdikleri cevap- 2 - J — — — ^ ^ _ ^ — ^ — ^ — . larda "En az 5, en faz- la 50 kişiye iş sağlardık" diyorlar. Ben 50 kişiden vazgeçtim, averaj 10 kişi diyorum, yani 250 milyon lirayla 10 kişiye iş saha- sı açıldığını varsayıyorum. 100 trilyonun içinde 400 bin tane 250 milyon var. 400 bin tşyerine 250'şer milyon kredi verebilsem, bu 4 milyon kişiye iş sahası demektir. Yani devlet son 15 yıldır 700 bin kişiyi kadrolannda tutmak için ödediği parayı, esnafa, sanatkâra veya küçük sanayiciye kaynak olarak verip, üretken sahalara yönlendirebilse idi, 4 milyon insana iş sahası açıla- caktı. Yani bugün üretime yeterince katkıda bulunamayan bu 700 bin kişi artı 3 milyon 300 bin kişi daha iş bulabilecekti." Hani Kahveci ancılığın daha verimli olması için akasya agacı üretimine hız verilmesini önermişti ya, onun gibi ilginç bir pro- je yukarıda okuduklarınız... Gelelim memurlann sendikal örgütlenmesine... Bu konuda şöyle diyor Bakan Kahveci: "Diyelim ki 1.5 milyon memur sendikalaştı ve toplu sözleş- mede memurlann talebi şu oldu: Bugün verdiğimiz 40 trilyon yerine 80 trilyon istediler. Malbuki Meclis bütçede 40 trilyonu Öngörmüş. O zaman ortaya şu ikilem veya şu çıkmaz çıkacak. Bir taraftan Meclis 40 trilyon derken, sendika 80 trilyon diye- cek. Peki o halde kimin erki, yani kimin gücü daha üstün ola- cak. Tabii ki Medisin gücünün daha üstün olması gerekir. Çünkü Meclis 57 milyonu temsil ederken, sendika 1.5 miryonu temsil ediyor. O zaman çözüm nasıl bulunacak? Tabii bu kez ya sen- dika talebinin 80 trilyondan 40 trilyona indirilmesi gercekleşe- cek ve o zaman da "O halde sendikalaşmaya ne gerek var" denecek veya memurlann yarısı işten çıkarılacak geri kalan ya- rısına da sendikanın istediği ücret verilecek. Bu durumda me- murlann yarısının ya da dörtte birınin işten çıkarılması acaba doğru mudur? Böyle bir sosyal adaletsizliğe müsaade edilmeli mi? Bir kısım insanlar daha tok olacak diye, diğer kısmının da- ha aç veya tamamen açlığa mahkûm edilmesi sosyal adalet mi- dir?" Bakalım, mucit Bakan Kahveci'nin mektubuna zam ve sen- dikal örgûtlenme isteyen ve bekleyen memurlar ne yanıt vere- cekler? Umutsuzluk Çemberini Kırmak İcin Parola: ANKARA İşareti: ÇANKAYA HİKMETÇETİNKAYA Kitapta yer alan yazıların tûmû artık gidici olan ANAP iktidarının ve yazgısı ANAPın varlığıyla bûtünleşmiş Çankayalı'nın gerçek kimliğini yansıtan olaylann mozaiğini oluşturuyor. SEL YAYINCILIK Narhbdiçe Sk. No: 8 K. 4-46 Caga»oğhj-İST. Tel: 511 1005 AaKAYBIMIZ Merhum şehit Muş Mutasamfı Servet Kaftana ile eşi tbradı eşrafından merhume Saniye Kaftancı'nın kızlan, merhum Yargıtay üyesi hâkim Naili Tezgören ile merhume thsan Tezgören'in gelinleri, Bedia Tezcaner ve avukat Handan Kaftana'nm yengeleri, merhum emekli Mûlkiye Başmüfettişi Fahir Tezgören'in eşi, Alev Tezgören'in kayınvalidesi, Asb, Neslihan, Servet Caroline, Fahir Oliver'in babaanneleri ve Mehmet ökten Tfezgören ile özden Tezgören'in sevgili biricik anneleri A.NERIMAN TEZGÖREN 28.6.1991 tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuştur. Merhumun cenazesi 30.6.1991 Pazar günü Levent Camii'ndeki ögle namayından sonra Zincirlikuyu aile kabristaruna defnedilecektir. AİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle