Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 30 HAZİRAN 1991
Münih'ten Stockhohrijden
Münih çöplüklerindei düşler içinde
E s m e r l
£Sokaklannda tek bir
izmarit parçasının,
ufacık bir kibrit
çöpünün bile
görülmediği pınl pırıl
kent sokaklan, üç
ayda bir yapılan çöp
atma günlerinde
şenleniyor. Bir gün bu
çöplüklerden bir
daktilo bulmanın
hayali içinde
yaşıyorum ben de.
EROL ÖZKAN ~
MÜNÎH — Çöplükler, kent-
lerin yapısıru, kimliğini, hatta
anatomisini açıklayan ve yansı-
tan önemli köşelerdir. Çöplerin
türüne göre kentlerin ve insan-
ların yaşamlarının da farklılık-
lar gösterdiği bilinmiyor değil.
Hele hele Almanya gibi tüketim
çılgını toplumlarda çöplükler ta-
mamıyla zengin bir yaşamın, tü-
ketim delisi bir toplumun, yeri-
ne göre işe yarayan, yerine gö-
re yaramaz sayılan ürünleriyie
dopdoludur.
Almanya'daki pek çok büyuk
kent gibi Münih de temizliği ile
gurur duyulan, pırıl pırıl kent-
lerdendir. Sokaklannda tek bir
izmarit parçasının, ufacık bir
kibrit çöpünün bile olmadığı
kent merkezleri ile merkeze ya-
kın banliyölerde esas şenlikli
olan görüntü, "çöp atma
günlerinde" oluşan manzaralar-
dır.
Almanların "SperrmiiH" de-
dikleri, her üç ayda bir ayın ilk
hafta sonunda evlerde kullanıl-
mayan, miyadı dolmuş eşyala-
nn köşebaşlanna bırakıldığı çöp
atma günlerini bilmem duydu-
nuz mu?
Atılan eşyalann eskimişligine karşın, sürekli bir devinim vardır çöplüklerde. Eski eşyalara her gün yenileri ekleriirken, martılar
yiyecekierden pay kapmaya çalışırlar.
Bu atılan çöpler arasında ça-
lışır vaziyette modası geçmiş te-
levizyonlar, çamaşır makinele-
ri, elektrikli fınnlar, biraz eski-
miş sayılan kayak takımları, bi-
sikletler, tenis raketleri, koltuk
takımlan, neden atıldığı bir tür-
lü anlaşılamayan halılar, dolap-
lar, okunmuş romanlar, moda
dergileri, kayak ayakkabıları,
guneş şemsiyeleri ve akla haya-
le gelmeyen yığınla ıvır zıvır,
birkaç gun boyunca bir köşede
alıcısını ve sonradan da gelecek
dev çop kamyonunu bekler.
Afrikalı çöpçülerin, Yugoslav
ya da Turklerden bazı kullanıl-
mış eşya meraklılarının bu çöp
atma takvimlerini çok iyı bildik-
lerini söylemeye gerek yok her-
halde. Kulustur arabalarıyla ge-
lip bu çöplerden mal seçen ve
evine götüren yığınla Amerika-
lı fakir zenciyi de göz ucuyla
seyretmeniz bugünlerde müm-
kündür. Çünkü rahatça bir fa-
kir ailenin evini dayayıp döşe-
yecek zenginlikteki bu çopluk-
lerden biri de bizim evin biraz
ilerisindeki boş alanda oluşuyor
her üç ayın ilk perşembe günle-
ri...
Herkesin işte olduğu saatler-
de ben de bisikletime atlayıp bu
çöplüklerde araştırmalanmı sur-
düruyorum. Herkesin aksine,
benim aradığım tek şey, çöplu-
ğe terk edilmiş bir daktilo. An-
cak nedense hiç kimse daktilo-
suna kıyıp da kaldınp çöpe at-
mıyor.
Bilgisayarların bile küçük bir
arızası yuzunden çöplüğü boy-
ladığı gunumüz Almanyası'nda
zengin çöplük manzaraları,
Üçuncu Dünya insanlarının ga-
ribine gidiyor her zaman. Yal-
nızca modası geçtiği için çöplu-
ğe gönderilen pek çok eşyayla
birlikte, anılar da çöpe atıîıyor.
Eski garajlarda atılmayı bek-
leyen kullanılmaz durumdaki fı-
nnlar, ütuler, buzdolaplan, mo-
dası geçmiş portatif televizyon-
lar, Türkiye'deki pek çok hur-
dacı ve "çöp kralf'nın iştahını
kabartacak nitelikte.
"SperrmiiH" günlerinin ne
denli eğlenceli olduğunu, bura-
da yaşayanlar bilir. Bugünlerde
işi gücü bırakır, bisiklete atladı-
ğım gibi köşe başlarındaki eşya
kumeleri arasında gezinip eski
bir daktilo bulmayı düşlerim;
bir türiü bulamayacağımı bile
bile. Bazen şans eseri karşıma
çıkan küçük bir televizyonu ha-
vaya kaldınp pat diye yere çarp-
ma keyfini bile yaşamak güzel-
dir "Spernnull" günlerinde...
Havalann güzeüeştiği şu gün-
lerde Almanlar eski eşyaların-
dan kurtulmanın keyfini çıkara-
dursunlar, bazı insanlar da düş
kurma sevinciyle dopdolu. Ra-
hatça bir evi döşeyebilecek mik-
tarda ev eşyasının, ıvır zıvınn
arasında butün aradığım, çöpe
atılmış bir daktilo. Bakalım ne
zaman bulabileceğim?
zümrüdü ankaTanrı "sarı olun!" demiş İskandinav
kullarma. Onlar da uymuş bu buyruğa.
Kürtler ise dikbaşlı.
RAGIP DURAN
STOCKHOLM — Osman-
bey'le Şişli bir araya gelse Oslo
eder. Buna bir de Mecidiye-
Jcöy'ü eklediniz mi Stockholm
oluyor işte. Norveç Yunanistan
ise, Isveç de biraz Türkiye. İki
komşu pek sevmiyor birbirini.
Tarihi birtakım sebepler varmış.
En fazla su bolluğu dikkat çe-
kiyor başkentte. Bir İstanbullu
olarak fuzuli akan çeşmeleri ve
fiskiyeleri kapayacak oldum ne-
redeyse. Görüntuler müthiş net
kent içinde. Hava berrak çün-
kü ve guneş uzun süre gün ko-
nuğu. Adalardan söz ediyor
herkes. Bizim semtlerden söz et-
memiz gibi. Sokak, kahve, lo-
kanta ve işyerlerinde esmerlik
zümrüdü anka. Tanrı "San
olun!" demiş İskandinav kulla-
rına. Onlar da uymuş bu buy-
ruğa. Kürtler ise dikbaşlı. Bu
aralar herkesin dilinde onlar. İs-
veç resmi yetkilileri bile eskiden
biraz kuşkuyla baktıkları kimi
Kürtlere artık daha ıhk yaklaşı-
yor. Bu ilişkinin esmerlikle iliş-
kisi yok tabii. Press Club'da bir
akşam yemeği. Turklerin ne
denli sıcakkanh, konuksever ve
eli açık insanlar olduğu ko'nu-
sunda çok uzun bir nutuğun et-
kisinde kalan Isveçli bir akra-
bam, birlikte yemek yediğimiz
5 kişinin hesabını ödemeye kal-
kışınca lokantada önemlice bir
sorun çıktı. Hesabı istediğinde
garson kız, herkese birer fiş
getirdi.
— Hayır, tek fiş istiyorum.
— Hepsini siz mi ödeyecek-
siniz?
— Evet ben ödeyeceğim!
— Ama herkes aynı şeyi ye-
medi ki...
— Olsun, hepsini ben ödeye-
cegim, liitfen.
— Bir dakika o zaman müdü-
rü çağırayım.
Neyse müdür geldi de anlaş-
tılar. Ama bizim akraba Stock-
holm'de Türklük yapmaya kal-
kışınca neredeyse hesabı odeme-
yen müşteri muamelesine maruz
kalacaktı.
Kafa dengi olarak nitelenen
ne kadar genç İsveçliyle tanıştıy-
sam "Ben bildiğin, normal ts-
veçlilerden değilim" diyordu.
Yani?
Normal İsveçli bir kere serin
oluyor. Uzun ve sarısı bol. Cid-
di gibi görünüyor alkol tüket-
memişse. İsveç'te de çok paha-
lı alkollu sıvılar. Sonra da her-
kesin bir müştemilatı var vücu-
dunun ve yüreğinin yanında: Ki-
şisel Planlama Teşkilatı'nı çan-
ta gibi taşıyorlar yanlannda.
Ayrılmaz bir parça. "1994 ya-
zında Hindistan'a gideceğiz ta-
tile." lyi güzel de, bu cümlede
bizim için gereğinden fazla bi-
linmeyen yok mu? Bir kere 1994
ne zaman? Y'az nasıl olur? Son-
ra, 1994'te Hindistan nasıl bir
ulke? Hadi, hepsine bir yanıt
bulundu. Peki biz ne olacağız ki
3 sene sonra?
Nüfusu arttırmak için her yo-
la başvuruyor krallı devlet. Me-
sela çocuk doğuran kadın eski
maaşını aynen alıp bir yıl anne-
lik yapabiliyor. Isterse kocası
alıyor bir yıllık maaşlı izini.
Mykonos'tan
Mayo giymenin ayıp olduğu adaEge'nin en 'toleransk' Yunan adası Mykonos, bu yıl da
Avrupa gençliğinin hizmetine açıldı. Adanın dar
sokaklan, geniş kumsalları, diskotek ve barları turistik
Türklerle dolmuş. Nereye baksan, kulağını nereye
kabartsan, her tarafta Türkler. Herkes denize çıplak
giriyor, mayo giyenlere şaşkınlıkla bakılıyor.
STELYO BERBERAKİS
MYKONOS — Ege'nin en 'toleranslı'
Yunan adası Mykonos, bu yıl da Avru-
pa gençliğinin hizmetine açıldı. Mayıs
ayından bu yana ve eylül ayı sonuna ka-
dar. Müzik, eğlence, kum, deniz, güneş
ve bol seks hizmeti veren Mykonos ada-
sı, haziran ayı sonlannda, temmuz-
ağustosa oranla daha boş... Yani daha
zevkli. Bu yıl Kurban Bayramı'nın bu
tarihlere denk düşmesi, birçok Türk gen-
cini de ünlü Mykonos adasına getirdi.
Adanın dar sokaklan, geniş kumsal-
ları, diskotek ve barları turistTürklerie
dolmuş. Nereye baksan, kulağını nere-
ye 'kabartsan', her tarafta Türkler ve
Türkçe. Kotralarla gelenlerin yani sıra,
özel ya da grup halinde gelenler de var.
Mykonos'un asıl nufusu 5 bin; ama
yazın turistlerle birlikte 500 bine ulaşı-
yor. Paradise, Süper Paradise, Elia, Lia,
Agrari, ve Paranga gibi ada merkezine
uzak olan sahiller, bu turistlerle dolu.
Sahillerin geniş olnıası, denize girenle-
rin ve güneş banyosu yapanların 'et
yıgını' haline gelmesini engelliyor. Bu pı-
rıl pırıl sahillerde, 'çivi gibi' soğuk de-
nizde, mayolu insan görmek zor. Her-
kes jdenize çıplak giriyor ve bu çok do-
ğal karşılanıyor. Mayo giyenlere şaşkın-
lıkla bakılıyor. Mykonos'ta mayo giy-
mek neredeyse ayıp.
Güneşin batmasına bir saat kala, ada-
nın merkezine dönenlerin çoğu, deniz kı-
yısındaki bar ve publarda toplanıyor. Bu
bar ve publardan 'Caprice'ile 'Mont-
parnesse', en çok rağbet gören yerler-
den. Çünku buradan güneşin denize ba-
tışı gorünuyor. 'Caprice'de modern;
Montparnasse'da klasik muzik çalıyor
ve rengârenk güneş, kızıl gokte, denizin
içinde kayboluyor...
Fiyatları 45-50 dolar arasında değişen
tertemiz pansiyon ya da otellerde duş
alıp giyindikten sonra Mykonos'un dar
sokaklan ve grafik tavernaları ile bar-
pubları şık ya da beğenisine göre giyin-
miş insanlarla dolup taşıyor. Gece yarı-
sından sonra tüm adanın dekoru deği-
şiyor. Herkes 'kafayı bulmuş' bir halde
-ama bu her zaman sarhoşlukla aynı an-
lamı taşımıyor- disco-pub ve disco-
bar'lara koşuşturuyor. 'Vegnera',
'Loft', 'Remezzo', 'Mykonos' gibi un-
Iü disco ve pub'larda içki fiyatları 3-6
dolar arası değişiyor.
Ege'nin sıcak guneşi altında kapkara
olan insanlar, yine Ege'nin o unlü rüz-
gârı nedeniyle, gece vakti kazak giyme
gereğini duyuyorlar. Ama dans ettikçe,
keyifler arttıkça insanlar ter içinde ka-
lıyor. Eğlence yerleri, Mykonos'ta da
03'.00 bilemediniz 04.00'e kadar açık.
Bayram tatilini birkaç gün uzatarak
bir haftasını Mykonos'ta geçiren Türk-
ler vapur, tekne ve uçaklarla Türkiye'-
ye dönerken, temmuz ayında yazlık izin-
lerini alan İskandinav, Alman, lngiliz,
Fransız, Italyan gençleri ve homoseksu-
elleri Mykonös'a geliyordu.
Homoseksüellerin en çok rağbet gös-
terdiği 'Pierro'nun önü, her zaman ol-
duğu gibi tıka basa dolu. Erkek erke-
ğe(!) öpüşenler, çılgın giysili kadınlar ve
erkekler kendilerini tam anlamıyla
'özgür' hissediyor. Zaten amaç bu de-
ğil mi? Stresten, sıkıntıdan uzak bir ta-
til geçirmek isteyen, Mykonös'a geliyor.
AIDS korkusu herkesin içinde var.
Ama elden bir şey gelmiyor. Hayat, bi-
raz 'önlem alarak' da olsa devam ediyor.
Mykonos'ta 'hızlı yaşam', ekim ayın-
da sona erecek. Kara giysili, baş örtülü
Mykonos kadınlarıyla, iri bıyıklı iri kı-
yım Mykonoslu erkekler, ceplerini bu yıl
da dolduracak ve kış ayiannı, gelenek-
sel geçim kaynaklan olan balıkçılıkla uğ-
raşarak saküı geçirecekler.
Mykonos'ta hızlı yaşam ekim ayında sona erecek. Kara giysili, baş örtülü Mykonos kadınlanyla,
iri bıyıkh, iri kıyım Mykonoslu erkekler sakin yaşamlanna geri dönecekler.
HABERLERIN DEVAMI
Yılmazldan vaatler
ABD, Ttirkiye'de nabız
AN KARA (Cumhuriyel Bü-
rosu) — Bakanlar Kurulu'nda
dün görüşüldükten sonra bugün
TBMM'de okımacak olan hü-
kümet programında, başta üc-
retliler olmak üzere her kesime
umut dağıtıldı. Hükümet prog-
ramında seçim tarihi yer alma-
dı, ancak "Hükiımetiraiz ülke
şartlannı değeriendirerek seçim-
lerie ilgili teklifıni Meclis'in açıl-
raasını muteakip Meclis grubu-
rauza getirecektir" denildi.
ANAP Meclis grubu, kongre
sonrasında ilk kez bu sabah top-
lanarak hükümet programını
görüşecek. ANAP, 5 temmuz
cuma günü yapılacak güvenoyu
oylamasında bağlayıcı karar
alıp almama konusunda sıkıntı
içinde bulunuyor. ANAP Mec-
lis grup içtüzüğünun 39. mad-
desine göre "hükümet progra-
mının kabulüne dair grup kara-
n, bağlayıcı karar nileliği" ta-
şıyor. Aynı yönetmeliğin 23.
maddesi de bağlayıcı kararlann
"gizli oylama" ile alınabileceği
hükmünü içeriyor. ANAP'ta
bağlayıcı karar alınacaksa, bu
karann gizli oyla yapılıp yapıl-
mayacağı tartışma konusu oldu.
Akbulut yanlıları, "gizli
oylama" yapılmasını savunur-
ken, böyle bir oylamada tüm
küskünlerin olumsuz oy verebi-
leceğini ileri sürüyorlar. ANAP
Genel Başkan Yardımcısı Ab-
met Karaevli, Başbakan Yıl-
maz'ın bir süre önce "bağlayı-
cı karar alınacağını" söylediği-
ni belirterek "Ancak daha son-
ra bu konuda bir karar alınma-
dı, kaldı ki bu karar sozlü ola-
rmk da alınabilir" dedi.
Bakanlar Kurulu'nun dünkü
5 saatlik toplantısında, Ekrem
Pakdemirli başkanlığında hazır-
lanan hükümet programına son
şekli verildi. Program taslağı
üzerinde bazı değişiklikler yapıl-
dığı bildirildi. Hükümet sözcü-
su tmren Aykut, programda yer
alan hedeflerle ortadireğin güç-
lendirilmesiniri amaçlandığını
söyledi. Aykut, "Ortadireğin
cebine para girecek mi" sorusu-
na şu karşılığı verdi:
"Birinci hederımiz elbette or-
tadireğin cebine para girmesi.
tsçilerimizin, memurlanmızın,
esnaf ve sanatkârlarımızın,
emeklilerimizin ve diğer sabit
gelirlilerimizin büyük ölçüde
günlük yaşamlarını rahatlata-
cak, gelir düze>lerini yükselte-
cek hedeflerin yer aldığı bir
program hazıriandı. Şimdiye
kadar ortadireği hedefleyen ça-
lışmalann altyapı şeklinde yapıl-
dığı, direkt cebine para girme-
diği için ortadireğin ihmal edil-
diği yonımlan yapıldı. Bu prog-
ram onların direkt günlük ya-
şamlanna tesir edecek hususla-
n hedeflijor. Bu programı or-
tadireğin sosyal güvencesi diye-
biliriz. Ortadirek eldeki bütun
imkânlar kullanılarak rahatlad-
lacakür."
Memur maaşlanna temmuz
ayında yapılacak artışla ilgili bir
sonı üzerine Aykut, "bu konu
üzerinde ciddiyetle durduklan-
nı ve önemli düzenlemeler
yapacaklarını" belirtmekle
yetindi.
Seçim tarihi
Aykut, bir soru üzerine de
Bakanlar Kurulu toplantısında
erken seçim larihinin gorüşül-
mediğini ve buna ilişkin bir ifa-
denin de hükümet programında
yer almadığını açıkladı. Bir ga-
zetenin "Bu programa secim hü-
kümeti programı diyebilir
miyiz" sorusu üzerine de Bakan
Aykut, programın normal seçim
tarihine göre hazırlandığını be-
lirtti.
Silahlı Kuvvetler'in güçlendi-
rilmesi için reorganizasyon ye
modernizasyon çalışmalannın
suratlendirileceği vurgulanan
programda, jandarma ve emni-
yet teşkilatlan yasalanndaki dü-
zenlemelere hız verileceği dile
getirildi.
Programda yer alan konular
özetle şöyle:
Dış Politika — Çok boyutlu
aktif bir dış politika izlenecek-
tir. Demokrasi, insan hakları,
Türk dış politikasına yön veren
başbca kavramlar arastnda yer
almaktadır. Türkiye"yi AT'de
tam üyeliğe götürecek yeni bir
yakınlaşma ve işbirliği süreci
başlatılacak ve entegrasyon un-
surları çoğaltılacaktır. Batı Av-
rupa Birliği ile ilişkilerimiz uye-
lik hedefi doğrultusunda ve NA-
TO ile uyum içinde geliştirile-
cektir. ABD ile ilişkiler uzun va-
deü bir perspektifle ele alınacak-
tır. Almanya ile ilişkiler, her
alanda daha iyi ileri düzeye ge-
tirilecektir. Irak ile ilişkilerin
normalleşmesi için başlıca gay-
ret Irak'a düşmektedir. Türkiye-
de BM Güvenlik Konseyi karar-
ları çerçevesinde üzerine düşen
katkıları yapacaktır. Ortadoğu
ülkeleri arasında doğalgaz, pet-
rol boru hatlan, elektrik şebeke-
lerinin birleştirilmesi ve banş su-
yu gibi bolgesel işbirliği proje-
lerinin geliştirilmesine öncelik
verilecektir. Sovyetler Birliği ile
uzun vadeli bir perspektifle iliş-
kiler geli'ştirilecek. Transsibirya
demiryolu projesinin Batum'dan
Türkiye'ye uzatılması için gerek-
li çalışmalar yapılacaktır.
Kıbns — Kıbrıs Türk tarafı-
nın bugüne kadar sabırla
izledıği tutunı desteklenecektır.
Turkiye ile Yunanistan arasın-
daki meselelerin ciddi muzake-
relerle çözümlenebileceği duşü-
nülmektedir.
Belediye başkanları — Bele-
diye başkanlarının ödejıekleri-
nin, vali ve kaymakamlann ay-
bklannı geçmeyecek şekilde sap-
tanması için yasal düzenleme
yapılacaktır.
Trafik — Jandarmanın yu-
rüttuğu trafik denetimleri, tra-
fık polisine devredilecek. Sürü-
cülere yüksek para cezası yeri-
ne ceza puanı uygulaması daha
caydıncı niteliğe kavuşturula-
caktır.
Ücretliler ve vergi — Ücretli-
nin eğitim, sağlık, konut kredi
faizi ve kültur harcamalannı
vergiden düşmesi için yasal du-
zenleme yapılacaktır. Vergi ka-
çağı konusunda otokontrol me-
kanizmalan yaygınlaştınlacak,
vergi düzeni oturtulacak ve böy-
lece vergi oranlan hem ücretli-
ler, hem de serbest çalışanlar
için düşürülebilecektir. Vergi-
lendirilmemiş alanlardan vergi
alınacak ve yeni vergi mükellef-
leri yaratılacaktır. Ortalama kâr
haddi uygulaması tedricen kal-
dınlacak, hayat standardı uygu-
laması ıslah edilecektir. Buyük
yatırımcılara sağlanan vergi teş-
vikleri küçük müteşebbislere de
verilecektir. Vergi kanunları,
yatırımları daha da teşvik ede-
cek hale getirüecektir. Yetki ka-
nunu ile çalışanla çalışmayanı,
sicili iyi olanla olmayanı, kı-
demli ile kıdemsizi, eğitimli ile
eğitimsizi ayırt edecek düzenle-
meler gerçekleştirilecektir. Kad-
ro karşılığı sözleşmeli uygula-
ması düzeltilecek, asker-sivil
farklılığı kaldırılacaktır.
Tulıin — Iç pazarda yabancı
tütünlerden mamul sigaraların
pazar payı, kaliteli yerli sigara
üretilerek azaltılacaktır. Çay
üreticisinin tek ürüne mahkûmi-
yeti azaltılacaktır.
Eğitim — Milli eğitime iki yıl-
dır aynlan paydan daha fazla
pay ayrılacaktır. YÖK Yasası
yeniden değerlendirilecektir.
Eğitimde laiklik ilkesini toplu-
mumuzun çeşitliliğinin en bü-
yük kaynaştırıcı, uzlaştırıcı ve
birleştirici harcı, temeli ve temi-
natı olarak görüyoruz. Öğret-
men ve eğitim elemanlanmn im-
kânları günün ihtiyaçlarına uy-
gun seviyeye ulaştınlacaktır. Bu
amaçla bakanlığın yetki ve so-
rumluluklannın taşra teşkilatı-
na devredilmesi ve yeni eğitim
alanları kurulmasına ilişkin ya-
sal düzenleme gerçekleştirilecek-
tir. Zorunlu eğitimin 2000 yılı-
na kadar 8 yıl, 2000 yılından
sonra da 10 yıl olmasını sağla-
yacak yasal düzenleme yapıla-
caktır. Milli eğitim akademisi
kurulacaktır. Çocuk çevre ku-
lüpleri yaygınlaştırılacaktır.
Yükseköğretimde okullaşma
oranı yuzde 20'ye çıkanlacaktır.
Çağdaşlaşmanın gereği olarak
ilk defa bu dönemde "çok araçlı
eğitim ortamı" hazırlanmasına
ve uygulanmasına başlanacak-
tır. Özel kesimin, eğitim kurum-
ları açmaları özendirilecektir.
Dini eğitime daha da önem ve-
rilecektir.
Çalışma yaşamı — Ücretlerin
enflasyondan erimemesi, refah
payından pay esastır. Ücretteki
kavram kargaşasınm kalkması
için işci-işveren arasında diyalog
içinde bulunulacaktır. Sosyal si-
gorta hakları arasında norm ve
tandart birlığinin sağlanması
için üzerinde önemle durulacak-
tır. Emekli, dul ve yetimlerin
ayhkları enflasyondan etkilen-
meyecektir. Sigorta primlerinin
vergi türü niteliğine kavuşması
için yasa çıkanlacaktır. Bağ-Kur
Yasası yeniden duzenlenecek ve
Bağ-Kur sosyal sigorta hakkı
sağlayan bir kuruluş haline ge-
tirilecektir.
Sağlık — Tüm vatandaşlann
sağlık sigortasına kavuşturul-
ması için çalışmalara devam edi-
lecektir. Yaşlılar için kurulacak
hastaneler konusunda kamu ve
özel sektör desteklenecektir. Ka-
muya ait sağlık kurumlarında
ödeme güçlüğü içindeki vatan-
daşlann hizmetlerden yararlan-
maları sağlanacaktır. Vatandaş-
lar hastanelerde rehin bırakıl-
mayacaktır.
Yatırımlar — Belediyelere ve-
rilen nüfusa oranlı maddi yar-
dım, yeni kurulan ve kalkınma-
da öncelikli yörelerdeki beledi-
yelere daha fazla pay verme yö-
nünde düzenlenecektir.
Kooperatifler — Ortaklan
yoksul ve dargelirli olan konut
kooperatiflerine 10 yıl vadeli ve
faizsiz arsa tahsisleri yapılacak-
tır. Arsa ofisi arsa üretimine hız
verecek, uydu kentler ve toplu
konut alanlannın imar planla-
rını hazırlayacaktır.
Ekonomi ve Ticaret — Mü-
şavirlik ve mühendislik hizmeti
sektörü teşvik edilecektir. Dış
ülkelerde gerçekJeştirilecek sa-
nayi yatırım projeleri özendiri-
lecektir. Gerek yurtiçinde üreti-
len gerek yurtdışından ithal edi-
len mallann yedek parça ve ser-
vis bizmetlerinin devamlılığı ve
etkinliği sağlanacaktır. AT üye-
liğimizin gereklerine uygun ye-
ni bir patent kanununun yürilr-
lüğe konulması için gerekli ça-
hşmalar yapılacakür. 2000'li yıl-
lara dönük bir sanayi potansi-
yelinin oluşturulması için yeni
teşvik araçlan geliştirilecektir.
thracat üretim safhasında teşvik
edilerek teşvikler istisnalar dı-
şında nakdi olmaktan çıkanla-
caktır. Ihracatın arttırılması
amaçlandığı için Türk Lirası'-
nda revalüasyona gidilmeyecek-
tir. Komşu ülkelerle sımr tica-
retinin daha da geliştirilmesine
çalışılacaktır.
(Baftarafı 1. Sayfada)
mak üzere Wolfowitz'den bir
gün önce Türkiye'ye geldi.
"İstişari" nitelikli ziyarefler-
de ele alman konular arasında,
Türk-ABD ilişkilerinin oturtul-
maya çahşıldığı yeni zemin,
NATO bünyesinde oluşturul-
masına karar verilen hızlı mu-
kabele gücü ve Kuzey Iraklıla-
rın güvenliğine yönelik olarak
Türkiye'de konuşlandınlması
hedeflenen çokuluslu "Çevik
Güç" yer alıyor.
ABD Savunma Bakan Yar-
'dımcısı Wolfowitz, dün sabah
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
Özdem Sanberk ile bir araya
geldi. Wolfowitz, Milli Savun-
ma Bakanhğı Müsteşarı Korge-
neral Doğan Çelikay'a bir neza-
ket ziyaretinde bulunduktan
sonra İstanbul'a geçerek Cum-
hurbaşkanı Turgut Ozal tarafın-
dan kabul edildi.
Bugün Silopi'ye geçerek ço-
kuluslu çevik gücün konuşlan-
dınlması planlanan bölgede in-
cemeler yapacak olan VVolfo-
witz, daha sonra Ankara'ya ge-
lerek, Dışişleri Bakanı Safa Gi-
ra> ile de görüşecek ve 2 temmuz
salı günü Türkiye'den aynlacak.
Edinilen bilgiye göre VVolfo-
witz'in Türkiye'deki temaslann-
da, Körfez savaşı sonrasında
Türk-ABD ilişkileri için oluştu-
rulmaya çalışılan yeni "siyasi-
askeri" zemın değerlendirildi.
Geçen haftalarda NATO Sa-
vunma Bakanlan toplantısında
kurulması kararlaştınlan hızlı
mukabele gücü konusunun da
ele alındığı bildiriliyor.
Wolfowitz'in temasları sıra-
sında, Kuzey Irakhlann güven-
liği için Güneydoğu Anadolu'-
da konuşlandınlması planlanan
çevik gücün, NATO hızh muka-
bele gücünün bünyesinde yer
alıp almayacağı üzerinde de du-
rulduğu kaydediliyor.
Wolfowitz Türkiye'ye gelişin-
den önce Washington'da Türk
gazetecilere, göruşmeleri sıra-
sında Kürt sığınmacılan koru-
mak için Silopi'de konuşlandı-
rılacak çevik güç konusuna da
değineceğini belirtmişti.
Wolfowitz'in açıklaması ile
ilgili soruya Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Murat Sungar, şu ya-
nıtı verdi:
"Koalisyon kuvvetlerinin Ku-
zey Irak'tan çekilmelerini müte-
akip bir kuvvet boşluğu doğma-
ması amacıyla, konunun butün
veçheleri ile incelendigi daha ön-
ce açıklanmışn. Bu inceleme he-
nüz sonuçlanmamışlır. Bakan
yardımcısının ülkemizdeki te-
maslan sırasında çeşitli ikili ve
çok taraflı konulann yani sıra
bu konuya deginmesi ve Ame-
rikan görüşlerini açıklaması do-
ğaldır. Nihai karann hüküme-
timizin onayına bağlı olduğu
açıktır."
VELİEFENDFDEN
FtKRET DA ĞLIOĞL U
4.KOŞU: F. Tan-il (7), P.Mr.
Kayahan (4), PP. Fidelia (8), S.
Sedehan (6),
S.KOŞU: F. Sun Princess
(10), P. Kınmer (4), PP. Uçan
(6), S. Play Boy (5),
6.KOŞU: F. Hirata-San (5),
P. Tank (10), PP. Aldırmagönül
(12), S. Albayım (1),
7.KOŞU: F. Cartekitt (5), P.
Cat Line (6), PP. Dare Devil
(1), S. Ottoman (7),
8.KOŞU: F. Tomboy (12), P.
Kings lmage (4), PP. Jet'a Do-
re (2), S. Sefer (6), S. Jay (9),
9.KOŞU: F. Runner (8), P.
Victot Rose (9), PP. Taybatur
(5), S. Koraytay (4).
T l föa 163 (Ğ4İ