Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/12 PAZAR KONUĞU 2 HAZİRAN 1991
ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDIYE BAŞKANIMURATKARAYALÇIN:
Kentlerdetoprakreformugerek26 Mart 1989 yerel yönetim seçimleri Türkiye'nin siyasal
yaşamında önemli bir dönüm noktası olmuş, 1983 yılından beri
hem merkezi hem de yerel yönetimlerde iktidar olan Anavatan
Partisi, belediye yönetimlerinin büyük çoğunluğumı
kaybetmişti. 1989 mart seçimlerinden beri kent yönetimleri
muhalefete mensup belediye başkanlan tarafından yürütülmekte.
Ancak iki yılı aşan SHP'li belediye yönetimlerinin, beklentileri
karşılamadığı ve başarısız oldukları yolunda siyasal bir
tartışmanın kamuoyunu ilgilendirdiği görülmektedir.
Eğitim Servisi Şefımiz Gencay Şaylan SHP'li büyükşehir
belediye başkanları arasında en başarılılanndan biri sayılan
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile iki
yıllık yönetim deneyi üzerinde konuştu.
SOYLEŞI GEHCAY ŞAYLAN
\Efendim uygun görürsemz geçntiş iki
yılın değerlendirmesi ile başlayalım. Kamuo-
yunda yaygm gözüken bir kanı var, SHP'li be-
lediyeler başarısız olarak niteleniyor, hatta be-
lediye yönetimlerinin SHP için bir yük oluş-
turduğu ve gelecek seçimlerde olumsuz bir et-
ki işlevi göreceği söyleniyor. Buna karşılık siz
en başanlflSHP'li başkanlardan biri olarak ni-
teleniyorsunuz. Acaba siz iki yıllık çalışmanı-
za baktnca kendinizi nasıl değerlendiriyorsu-
nuz, ne ölçüde başanlı oldunuz. daha iyisini
yapabilir miydiniz?
— Belediyelerin ülkenin geüşmişlik düzeyin-
den soyutlanarak başarılı ya dâ başarısız ola-
rak degerlendirilmesinin mümkün olmadığını
sanıyorum. Bir ülkedeki gelişmişlik düzeyini
kişi başına düşen gelir esası üzerınden ele alır-
sak, bunu hem kent yönetimleri hem de ülke
yönetimleri için genelleştirmek gerekir diye dü-
şünüyorum. Türkiye'de kişi başına düşen gelir
on yıldır artmıyor, hatta daha da kötü payla-
şılarak yurttaşlarımız tarafından daha kötü bir
biçimde kullanılıyor. Bu tablo lcarşısmda be-
lediyelerin bunu aşan bir performans göster-
melerini beklemek doğru olmaz, yani kişi ba-
şına düşen gelirin 1.500 dolar civarmda oldu-
ğu bir ülkede belediye yönetimlerinin perfor-
mansı da buna uygun olacaktır.
• • • S a i ' M Başkan, şimdi yeni ve aylık bir
hesaplama serisi kullanılıyor ve kişi başına dü-
şen gelirin 2.600 dolar olduğu ileri süruluyor.
Belki DİE yetkilileh, haftalık hesaplamaları
esas alan yeni bir seri geliştirir ve bakarsınız
kişi başına düşen gelir 7.000 dolara çıkar. Aca-
ba kişi başına düşen gelir esası üzerinde bir de-
ğerlendirme yapmak sağlıklı olur mu?
— Kişi başına düşen gelir daha çok karşı-
laştırmalar yapmak için kullanıhr. Yani hesap-
lama yöntemi ortak olmaüdır. Benim söylemek
istediğim şudur: Kişi başına düşen gelirin 1.500
dolar olduğu bir ülkede ekonomi belli bir per-
formans gösteriyor demektir ve böyle bir ül-
kede, örneğin kişi başına düşen gelirin
4.000-5.000 dolar olduğu ülke performansı
beklenemez. Bu bakımdan eğer bir sorgulama
yapılacaksa bu, Ulke yönetiminin bütünü için
yapılmalıdır.
Kent yönetimlerini ülke ekonomisinin bütü-
nünden ayınp bu başanlıdır, bu başansızdır de-
menin olanağı yoktur. Önce ülke ekonomisi-
nin neden başanlı bir çizgide olmadığı, gelirin
neden on yıldır arttırılamadığı açıklanmalı, on-
dan sonra dönüp belediyelerden hesap sorul-
malıdır. Ülkenin gelişmişlik düzeyi ile beledi-
yelerin gelişmişlik duzeyi arasında çok güçlü
bir ilişki vardır ve kent yönetimlerinin ülkenin
genel gelişmişlik düzeyini aşması mümkün de-
ğildir. Önce bu saptamamn yapılması gerek-
mektedir.
WKB^M Efendim, ülke ekonomisini verilmiş
kabul edelim ve bu çerçeve içinde beiediyelere
bakalım mt?
— Genel olarak SHP'li belediyeler değil bü-
tün belediyeler başansızdır deniyor, bunun
içinde SHP'li, DYP'li ve ANAPIı belediyeler
var. Kent yönetimlerinin ülke genelinden soyut-
lanamayacağından söz ettik, şimdi analize bir
başka şey ekleyebiliriz. Türkiye'de çok yoğun
bir göç yaşanıyor. 1980'lerde nüfusun yüzde 43
kadarı kentlerde yaşıyordu, 1990 sayımına gö-
re kent nüfusu yüzde 60'm üstüne çıknuş. On
yıllık bir dönemde 20 puanlık bir artış olmuş.
Her yıl Ankara'ya 120.000, Istanbul'a
300.000 kişi ekleniyor. Kırdan kentlere göç eden
insanlar sorunlannı da beraberlerinde getiri-
yorlar. Bir sorun transferi yapıhyor ve bu bir
PAZAR
KONUĞU
de sorumluluk transferine yol açıyor. Çarşam-
ba'nın bir köyünde yaşayan kişi yeterince ge-
çinemediğini düşünüp, eşi ve akrabalan ile ko-
nuştuktan sonra ertesi gün Ankara'ya göç ka-
rarı alabiliyor. tki gün sonra bu kişi ve ailesi
Ankara'nın hemşerisi haline geliyor. Kişi Çar-
şamba'da yaşarken, suyu, yolu, yoksa birtakım
gereksinmeleri karşılanmıyorsa bunun sorum-
lusu hükümettir. Ama Ankara'ya göç eder et-
mcz sorumlu Ankara Belediyesi oluyor, yani
hilkümetten belediyeye doğru yoğun bir sorum-
luluk transferi yaşanıyor.
Kente gelen kişi sadece sorunlannı getiriyor,
ama kaynak getirmiyor, zaten kaynağı yok.
Ama o kişi için Türkiye'de kırsal alana yapı-
lan yatınmlardan bir pay düştüğünü biliyoruz.
Bu pay, bilmiyorum, belki 1 milyon lira belki
500.000 lira. Yalnız bu kaynak göç eden kişi ile
beraber kente gelmiyor, kaynak orada kalıyor,
gelen kişinin kaynağı kentlere taşuımıyor. Kent-
lerde ise giderek büyüyen bir yığılma var,
kent yönetiminin geliri aynı oranda artmıyor.
Türkiye'de kentlerin gelişmesi Türkiye ekono-
misinin gelişmesi ile orantılı olacaktır ve kent-
lere artan nüfus oranında gelir tahsis edümesi
ile sağlanacakur.
• • ^ • i Kentlere yeni kaynak aktarımı yaşam-
sal öneme sahip. Ancak bu merkeziyönetimin
gelirlerinden transferleryanında kent halkımn
kendi kendini vergilendirmesi ile sağlanmalı
mıdır? Yani bir kentte yaşayanlar daha iyi bir
yasam için kent yönetimleri aracılığı ile kendi
kaynaklannı harekete geçirebilmeli midir? Bu
çok daha demokratik bir çözüm saytlmaz mı?
— Eşzamanlı olarak ikisini birden yapman
gerek. Ben yerel vergilendirme sisteminin dev-
reye gîrmesini zorunlu görüyorum. Biz gayri
menkul rantlarından pay alamıyoruz.
Bakın size çok çarpıcı bir şey söyleyeyim:
Kentsel yenileşme projeleri için ya da kentleri-
mize yeni topraklar için çeşitli kamulaştırma-
lara gidiyoruz. Kamulaştırmalarda vergi değe-
rini kullanamıyoruz, rayiç değer üzerinden ka-
mulaştırma yapıyoruz. Hemşerilerimiz rayiç
değer üzerinden yapılan kamulaştırmalara kar-
şı da davalar açabiliyorlar ve bizim önümüze
çok büyük yükler geliyor.
Bugün Ankara Büyük Şehir Belediyesi'nin,
kamulaştırma bedel davaları sonucu olarak
ödenmesi gereken 160 milyon dolarlık bir yük
var. Kamulaştırılan toprağının gerçek bedeli o
değil budur diye karar çıkartıp getiren hemşe-
rimden ben kaynak sağlayamıyorum. Yani ken-
tin büyümesi sonucu doğan rant emlak vergi-
sini büyütmüyor, merkezi yönetim de kent yö-
netimi de bu değer artışının vergisini alamıyor.
Yeni bir yerel vergi sistemine çok ciddi ihtiyaç
var.
•^••M Yeni vergi sistemi ile kent halkımn
kendi kendini vergilendirmesini mi kastediyor-
sunuz?
— Evet, kent halkı kendi karar vermeli ve
belediye meclisi aracılığıyla bunu uygulamalı.
Yani metro talep ediyorsam, kanalizasyon ta-
lep ediyorsam bunun bir bedeli vardır ve ben
bu bedeli ödemeliyim bilinci doğmalıdır. Bu-
nun Türkiye'nin sivilleşmesi, yurttaşhk îıakla-
nmn daha yüksek sesle savunulması açısmdan
ciddi siyasal yaran olacağına inanıyorum. Bu-
nun yanında mali paylaşım sistemini, kentle-
rin artan önemini göz önüne alarak yeniden ta-
nımlamalıyız. Kısır bir tartışma içine girilme-
melidir.
Belediyelerin hükümeti suçlaması, hüküme-
tin belediyeleri suçlaması biçiminde bir tablo
kimseye bir şey katmaz. Bir tahmine göre do-
kuz yıl sonra Türkiye nüfusunun yüzde 85'i
M U R A T
KARAYALÇINMurat Karayalçın 1943 yılında Samsun 'da
doğdu. tlk ve orta öğrenimini Ankara'da
yaptı. Gazi Lisesi'nden mezun olduktan sonra
önce ODTÜ'ye girdi, daha sonra SBF'ye geçti
ve bu fakülteyi bitirdi. Ingiltere'de kalkınma
ekonomileri üzerinde lisans üstü çalışma yaptı
ve master derecesi aldı.
Yurda döndükten sonra DPT'ye girdi ve
burada uzman yardımcısı, sonra uzman
olarak görev yaptı. 1978-79 yıllannda Köy
tşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini
yürüttü.
Kent-Koop'un kuruculan arasında yer alan
Karayalçın, 1981-91 yıllan arasında bu
kurulusun genel başkanlığını yaptı. 1986
yılında Uluslararası tskân Konseyi Yönetim
Kurulu üyeliğine seçildi. Aynı yıl îngiltere
veliaht prensi Charles'ın elinden Dünya Konut
Yılı ödülü'nü aldı. Karayalçın 1987 ve 1991
yıllannda Türkiye'nin dış tanıtımına yaptığı
katkılar nedeniyle TÜTAV ödülünü kazandı.
SHP'nin adayı olarak girdiği 26 Mart 1989
yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanlığı 'na seçilen Murat
Karayalçın, evli ve bir çocuk babasıdır.
kentlerde yaşayacak. Şimdiden bunun için ha-
zırlık yapmalıyız. Her yıl 25 bin hektar kent-
sel toprağı kullanıma açmak zorundayız, her
yıl adına kent dediğimiz yerlerde 500 bin ko-
nut yapmak durumundayız. Kamulaştırma sis-
temini, vergi sistemini değiştirmeden Türkiye
bu yaşamsal sorunu aşamaz.
I Siz bir entegre önlem paketinden mi
söz ediyorsunuz?
1
— Evet, bir paket olmalı. Ben kentsel top-
rak reformu talep ediyorum. Türkiye bugün-
kü sorunlannı 1950'lerde, 1960'larda, hatta
1970'lerde kırsal toprak reformu yapmadığı için
çekiyor. Eğer kırsal toprak reformu yapılsay-
dı, insanlar geçim yetersizliği nedeni ile kent-
lere göç etmek zorunda kalmasalardı sorunlar
başka olurdu.
Yalniz çok ilginçtir, değişik dönemlerde kır-
sal toprak reformu yapılmasına izin vermeyen
hukümetler, köylerini bırakıp kentlere göç eden
insanların kentlerdeki fiili toprak reformunu,
gecekondu yaparak gerçekleştirmelerini yasal-
laştırdılar. Kentlere her yıl 2.5 milyon insan ek-
lenecek, bu şaka değil. 2000 yılına hazırlanmak
için şimdiden bir kentsel toprak reformu yap-
mak zorundayız, yerel vergi sistemini getirme-
liyiz.
Türkiye'nin planlama sistemi de değişmeli,
şu anda uyguladığımız sektörel, ulusal sistem-
den bölgesel, fıziki planlama sistemine gecme-
liyiz. Biz Türkiye'de iki süreci birden yaşıyo-
ruz, kentleşiyoruz ve kıyılaşıyoruz. OECD'nin
çok ilginç bir çalışması var, buna göre önümüz-
deki 20 yıl içinde Türkiye nüfusunun yüzde 95'i
Ege ve Akdeniz kıyılannda yaşıyor olacak. Bu
bölgeler ülkenin tarımsal ve turistik açısından
en kritik yerleri ve eğer bölgesel planlamaya
geçmezsek çok olumsuz bir gelecek bizi bekli-
yor olacak. Anayasaya geçecek toplumsal mu-
tabakatlar sağlamalıyız, ben bunun bir anayasa
konusu olması gerektiğine inanıyorum.
• • • H Sayın Karayalçın, Türkiye kırda top-
rak reformunu yapamadı, acaba rantlann çok
daha fazla olduğu kentlerde toprak reformu-
nu yapabilirmi, siz bunu gerçekçi buluyor mu-
sunuz?
— Kentleşme süreci bir bütün olarak görül-
meli. Fiziksel planlama, kentsel toprak refor-
mu ve yerel vergilendirmö bu bütünün parça-
landır. Bu bütün anayasada ifadesini bulma-
lıdjr. Bu çok yaşamsal bir konu ve bunu yap-
mak zorundayız. Falanca partili kent yöneti-
minin başarüı olması gibi kısır bir yere götür-
meyecek bakış biçiminden, kısır politik çıkar
hesaplanndan vazgeçmeliyiz.
Bence bütün SHP'li belediye başkanlan ba-
şanlıdır, çünkü biz kent olayını, kent sorunla-
nnı daha iyi biliyoruz. Bütün dünyada sosyal
demokrat belediye başkanlan daha başanlıdır,
çünkü sosyal demokrat bakış açısı değinmeye
çalıştığım işin özune inmeyi olanaklı kılar.
İ H H H İ Peki, siz iki yıllık uygulamaya bakın-
ca Ankara'da yapnklarmm başanlı buluyor
musunuz?
— Sosyal demokrat belediyeler genelhkle ye-
ni projelere yönelirler ve rutini ikinci plana
atarlar. Biz rutine de çok önem vermeye çalış-
tık. Önce 16 tane klasik belediyecilik hizmeti
tanımladık ve bu hizmet kalemlerinde geçmiş
dönemi aşmayı planladık. tki yılhk geçmişimi-
ze bakınca klasik hizmet dallannda eski dö-
nemi yüzde 400 oranında aşmış olduğumuzu
söyleyebilirim. Yani daha fazla su şebekesi do-
şedik, daha fazla asfalt döktük, daha fazla ka-
nal inşa ettik, daha fazla parsel hazırladık. Bu-
nun tartışmasını her ortamda göğsümüzü ge-
re gere yaparız.
Rutinin işlemesine ek olarak tahvil ihraç et-
tik, tahvil satın almaya başladık. Belediye me-
murlan ellerinde çantalar gittiler Hazine tah-
villeri satın aldılar. Böylece yüzde 57-58 yülık
faiz oramndan yararlandık.
Bir belediye bankası kurma çaUşmalannı so-
nuçlandırdık ve Hazine'ye sunduk. Yatınm ve
proje ile meşgul olacak bir kurum olarak dü-
şünüyoruz. Gayri menkul sertifikasım yeni bir
finansman aracı olarak düşünüyoruz. Pay ve-
rerek kamulaştırma yöntemi adını verdiğimiz
yeni bir uygulamaya yöneldik.
Biz göreve geldiğimizde şu yıl şu kadar ağaç
dikilecek, şu kadar otobüs alınacak diye her-
hangi bir plan bulamadık, ama şimdi sektör
olarak bir planımız var. ODTt! ve Gazi üniver-
siteleri ile işbirliği yapıyoruz. Bir tar^ftan da
yeni projeler devreye girmeye başladı. Bu pro-
jelerin uygulanması kentsel koşullan çok olum-
suz bir biçimde etkileyecek. Ama ne yapahm?
Ankara'da çok büyük altyapı eksiklikleri var.
Bir siyasi liderin üslubu ile söylersem Ankara-
da kanalizasyon şebekesi vardı da biz ikincisi*
ni mi yapıyoruz ya da Ankara'da metro vardı
da biz yenisini mi yapmaya başladık?
Ankara çok kazıldı, bu yıl çukur açmada re-
kor kıracağız. Hesabımıza göre bu yıl 600.000
ton toprak atacağız. Hemşerilerimden bu ça-
lışmalara sabır göstermelerini diliyorum. An-
kara'ya her yıl 300-400 hektarlık yeni kentsel
toprak eklenmesi gerekirken bu yapılmamış ve
kent yukarıya doğru büyümüş. Halbuki çanak
300.000 kişinin yaşaması için planlanmış ve
hiçbir durumda 800.000 kişiyi geçmemesi sıkı
sıkıya tembih edilmiş. Ama şimdi çanakta 3
milyon kişi yaşıyoruz. 60 yıl içinde konut sto-
kunun 3 kez yıkılıp yeniden yapılması akıl al-
maz bir şey.
Şükranla anıyorum, Sayın Dalokay ile çana-
ğın dışma açılma başlandı, Sayın Ali Dinçer
Batıkent iriıar planım devreye sokarak 1.000
hektarlık bir alan ekledi. Sayın Altınsoy'un
Çayyolu projesi ile ilgili önemli çabşmalan ol-
du. Biz şimdi devam edip Ankara'yı enine doğ-
ru büyütmeye çalışıyoruz. Üç beş yıl daha ça-
mur ve çukurlarla yaşayacağız. Ankara 90'lann
ortasında makyaj aşamasma girecek.
• • • • Sayın Başkan, isterseniz biraz da ka-
tılım sorunu üzerinde duralım. Sizin umutla
söz ettiğiniz proje demokrasisi, dışarıdan ba-
kılınca pek çahşmadı gibi gözüküyor. Galiba
insanlar doğrudan bir çıkar görmezlerse katı-
lım konusunda pek istekli davranmıyorlar, ka-
tılımın maliyetine katlanmıyorlar. Siz bu ko-
nuda ne düşünüyorsunuz, proje demokrasisi
çalıştı mı?
— Biz, yani sadece büyük şehir değil ilçe be-
lediyeleri ile beraber, katılımı üç platformda
sağlamaya çalıştık. Birinci olarak genel katılı-
mı sağlayacak Ankara kurultayını düşündük.
Burada Ankaralılar, kentin yönetimi ile ilgili
göriişlerini açıklayacaklar, eleştirilerini yapa-
caklardı. Sizin de işaret ettiğiniz gibi Ankara
kurultayı çok çekici olmadı, ama zaman için-
de bunun iyileşeceğini düşünüyorum.
tkinci olarak konu bazında katılım var, be-
lediye meclisine bağlı uzmanlık komisyonlan
kendilerine gelen her konu ile ilgili olarak si-
vil toplum örgütlerini çağnyorlar, onlarla or-
tak karar oluşturuyorlar. Bu calışıyor, başta es-
naflar olmak üzere hemşerilerimiz, öyle sam-
yonım, belediyenin çahşmalanna katüdıklannı
ifade edeceklerdir. Kuşkusuz bazı eksiklikler
vardır, ama burada daha yüksek bir katılım el-
de edilmiştir. Katılımın en yüksek olduğu plat-
form projeler alamdır. Bu çok güçlü bir biçim-
de işlemektedir. Bu konuda insanlarla bir söy-
leşi yapmamzı öneririm. Projeler için sivil top-
lum örgütleri, mahalle muhtarları ve belediye
yetkilileri benim başkanhğımda bir araya geli-
yor. Kararlar alımyor ve bunlar bir karar def-
terine geciriliyor.
örneğin Hacı Bayram projesi için esnaf gel-
di, gidin aranızda örgütlenin sonra gelin dedik.
örgütlendiler, iki tane dernek kurdular ve pro-
jeye katıldılar. Şimdi bir proje karar kurulu var
ve bütün esas kararlar oradan çıkıyor.
Burada sosyal demokratlar açısından çok
önemli bir ilke de söz konusu. Gelir bölüşü-
mtt. Yeni proje demek yeni değerler demektir
ve bunlann nasıl paylaşılacağı çok önemlidir.
Proje aynı zamanda yaratüan yeni değerin na-
sıl paylaşüacağını da ortaya koymaktadır ve se-
naryo hep birlikte hazırlandığı için gelir bölü-
şümüne de müdahale olanağı doğmaktadır.
Ankara'da proje demokrasisi çalıştı ve bir sos-
yal demokrat hukümet yönetimi altında bu
modelin yeni duzenlemeler de yapılarak ülke
çapında kullanılabileceğine inanıyorum. Bura-
da demokrasinin ete, kemiğe büründüğünü
görmek mümkün oluyor.
••^•1 Sosyal demokratlar çok uzun bir sü-
reden beri iktidardan uzak kaldılar, iktidar ni-
metlerinden yararlanamadılar. Şimdi belediye
düzeninde bir iktidar nimetlerinden yararlan-
ma olanağı söz konusu. Türkiye'deki siyasi
partiyapısında rant dağıtmaçok önemli bir iş-
leve sahip. Peki, bu sizin üzerinizde bir baskı
oluşturmuyor mu? Bu baskı ile sözünü ettiği-
niz etkin ve verimli hizmet arasında bir geri-
lim yok mu?
— Aşın istihdam olayı var, ama bu Türkiye
genehnde de doğru bir teşhis sayılabilir. Bu ba-
kımdan sadece belediyeleri bu konu ile ilgili
olarak eleştirmek anlamlı olmaz. Biz kadrola-
nmızı hükümetten alıyoruz ve hiç yeni kadro
almadık, eski kadrolar ile çalıştık. Yani bir
aşın istihdam varsa, bizden önce de vardı de-
nebilir. Aslında biz çok fazla personel ile ça.r,
lışmıyoruz.
örneğin Almanya'daki Manheim kenti
500.000 nüfuslu ve belediye personelinin sayı-
sı 25.000 kişi. Ankara'nın nüfusu 3 milyon ve
personel sayımız 20.000 kişi. Yani Ankara Be-
lediyesi için yoğun iş gücü kullandığını söyle-
mek çok zor.
• • İ ^ B Efendim, Türkiye'deki parti yapıları-
nın rant dağıtım esası üzerine oturması sizin
üzerinizde bir baskı yaratmıyor mu?
— Aslında dünya pratiği böyle. Türkiye'de
bu sadece belediye için söz konusudur, merkezi
hükümet için değildir denemez. Dünyanın her
yerinde iktidar kullammının altında bir parça
da bu var. Hiç kuşkusuz partüilerin çeşitli ta-
lepleri ile karşılaşıhyor. Bence önemli sorun,
kıtlık rantımn ortadan kaldırılmasıdır. Eğer
kıtlık rantı varsa bunu paylaşmak için kaçınıl-
maz olarak çeşitli mekanizmalar bulunacaktır.
tşsiz insana ne diyeceksiniz? İstihdam alanı
bir sorun. Arsa için talepler geliyor, ticari yer-
ler için talepler geliyor. Yani kıt kaynaklan pay-
laştırmak noktasmdasınız. Sorunun temelinde
kıtlık rantları yatıyor ve onun ortadan kaldı-
nlması gerekiyor.
• • • • Efendim son olarak bir de BELKO-
nun kömüriı piyasa değeri üzerinden sattığı yo-
lunda bir tartışma vardı, bir de yazı yayımlan-
mıştı. Bu konuda ne diyorsunuz?
— Mümkün değil, o yazıyı yazan sayın ya-
zara yanlış bilgi verilmiş. Bu konuda sizin ga-
zetenize bir cevap yollamıştık, ama galiba ya-
yımlanmadı. Bizim kömürü mal ettiğimizden
yüksek fıyata satmamız mümkün değil, keşke
mümkün olsaydı. Biz kömur için Hazine'den
ton başına sübvansiyon ahyoruz. Bütün hesap-
lanmız da Hazine tarafından denetleniyor.
BAŞSAĞUĞI
Sevgili Arkadaşım tbrahim Betil'in babası
OSMAN BETİL'İN
vefatmı derin üzüntüyle öğrendim.
Betil Ailesi'nin büyük acısını paylaşır, merhuma
rahmet, kalanlara sabır dilerim.
ERSÎN SALMAN
BAŞSAĞUĞI
Değerli Dostumuz tbrahim BetiTin babası
OSMAN BETTLİ
kaybetök.
Merhuma rahmet, Betil ailesine sabırlar dileriz.
AJANS ADA