Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZDLARI 2 HAZİRAN 1991
New York'tan
Film endüstrisi
geri döndü
New York, film
dünyası ve
Hollywood için
son derece çekici
mekân olarak
biliniyor.
New York
görüntülerinin
başında Marilyn
Monroe'nun ünlii
etek sannesi
geüyor.
Hanycfdan
Girit dağlannda anılar tazelendi
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — Kükreyen
aslanLeo, Amerikalılar Cadde
si 1350 numaradabinlerce filrn-
de olduğundan çok daha
gür bir sesle kukrer.
Metro-Goldwyn-Mayer'
in New York merkezi
olan bu bınada eğlence endust-
risinın başka buyuk isimleri de
yer alır. Geçen hafta aynı bina-
da yapılan oylama ile kasım a-
yından beri duran New York
film endüstrisi şehre geri döndü.
Endüstrinin yüük geliri yakla-
şık 500 mılyon ile 2.3 milvar
dolar. Film-Crafts sendıkası
üyelerinın grevi bu buyuk sana-
yiyi uzun suredir işlemez hale
getırmişti.
Nevk York, film dunyası ve
Hollywood için son derece çe-
kici bir mekân olarak biliniyor.
Brooklyn köprusunun altında
kimsenin geçmediği daracık so-
kaklarda çekılen mafya filmle-
rinden ünlulerin ve Hol!ywood
patronlannın hıç eksık olmadı-
ğı Rus çayevme dek Nevv York-
ta zengin bir malzerne dunyası
mevcut.
Butun dunyanın hep birlikte
hiç unutmadığı New York go-
rüntıilerının başında Manl>n
Monroe'nun unlu etek uçuşma
sahnesının çekıldıği 52. sokak
ile Lexıngton Avenue'nun kesiş-
tıği metro demırlerinin uzerine
gelıyor.
New York'un Rus çayevi ka-
dar unlu ve turistik, sihema
dünyasına ait bir başka yeri Al-
gonquin Oteli. Alfred Hitc-
bcock'un 1944 casusluk filmi
'Sabotor'u çektiği otel, o dö-
nemlerin edebıyat çevresının
buluşma merkezi. Yazar-çizer
takımından Algonquin'e sık sık
uğruyanlar arasındâ AIexander
VVoUcolt, Robert Benchley, Ge-
orge Kaufman, Dorolhy Par-
key, Ring Lardner, Nevv Yor-
ker'in edıtörlerinden Harold
Ross vardı.
Otele gelen yazarların çoğu
bunalım yıliarında Hollywood
ile ılişkilerini buradan sağla-
>arak Hollywood'a atlamış
lardı. Tiyatro ve basın yayın
merkezlerine yakın olduğu
için otelın bu geleneği halen
devam ediyor. Otelin ünlü
Rose Room'unu sık ziyaret
I edenler arasındâ Vves
Montand, Francis Coppola,
Milos Forman ve pek çok uniü
var.
Hollyvvood'a damgasını vu-
ran pek çok büyük fılmin açı-
lışı ise New York City Radio
Hall'de yapıhr. The Godfather,
Sabotor, Singing in the Rain,
Mr. Smith Goes to Washington
bu filmlerden bazıları. Bırkaç
yıl önce Francis Coppola, Abd
Gance'm 1927 sessiz filmi Na-
polyon'u yeniden düzeltip Ra-
dio City'de gosterdi. Coppola-
nın bu davranışı hem bir sıne-
ma harıkasını arşive kazandıra-
rak sınemaya katkıda bulun-
mak hem de City Hall'in gele-
neğmi vurgulamak olarak yo-
rumlandı, buyuk övgu topladı.
New York'un hemen her ye-
rinde film tarihine damgasını
vurmuş bir filmın izine rastla-
mak mumkun. Bu mekânı her
yerıyle bir füm seti olarak en
fazla kullananlardan biri kus-
kusuz Woody Allen.
Kentin film tarihi için tarıhı
yerlennden biri şu an opera bi-
nası, konser ve tiyatro salonla-
nnın bulunduğu Lincoln Cen-
ter. 66. sokak ile Broadvvay'e
rastlayan buyük kultur merke-
zi ınşa edilmeden once de eğ-
lence endüstrisi tarafından kul-
lanılmış. Batı Yakasının Hikâ-
yesi bugün Lincoln Center'm
kurulduğu bloklarda çekilmiş.
Kentin tam orta yerinde
Central Park'ın etrafındaki bi-
naJardan en unlusu Hayalet Av-
cılan filmınde hayaletlenn mer-
kezi halıne gelen Central Park
55 numara. Binanın ıki tarafın-
dakı köpek motifleri ve haya-
let tapmağıru andıran çatısı, et-
rafına film nedeniyle epeyce tu-
rist topluyor.
STELYO BERBERAKİS
HANYA (GİRtT) — 2. Dünya Savaşı'nın en
buyuk indirme harekâtııun yer aldığı Girit ada-
sı, Alman ışgalinın 50. yılını andı.
Akdeniz'm en buyuk adası Girit, Hitler ordu-
lannın "Afrika'ya geçiş anahtan" durumunday-
dı ve adanın mutlaka ele geçirilmesi gerekiyor-
du. Girit, 1941 mayısında, 11 gun süren çetin bir
mucadeleden sonra Almanlar tarafından işgal
edildi. Bu savaşta Almanlar 6.580; Yunanlı,
Avustralyalı, Ingiliz ve Yeni Zelandalı askerler
den olusan müttefık güçler ise 15 bin kayıp ver-
mişti.
Almanlar, "Merkıir" adını verdikleri bu in-
dirme harekâtında 22 bin komando, 2.370 sa-
vaş uçağı (Stukas ve Bombardıman) ve 70 savaş
gemisi kullanmıştı.
2. Dünya Savaşı'nda Alman işgali altında bu-
lunan Yunanıstan'ın tek özgür bölgesi Girit ada-
sıydı. Girit adasındaki Yunan 5. Tumeni, Yu-
nanistan'da Alman ordulanna karşı savaşıyor-
du. Girit'in savunmasını ise 11.500 Yunanlı,
31.500 Ingilız, Avustralyalı ve Yenı Zelandalı-
dan olusan müttefık guçler ustlenmişti. Bu
amansız savaşta, Girit halkının gösterdiği dire-
niş büyük rol oynadı.
Girit savaşının 50. yıldönümü için Yunanis-
tan bu yıl görkemli anı törenleri duzenledi. Tö-
renlere, müttefık güçlerin askeri temsılcüikleriyle
savaşta yer alan Avustralya, tngiliz ve Yeni Ze-
landalı gaziler davet edildi.
Yunanistan Başbakanı Konstantin Milsota-
kis'in önculuğunde duzenlenen ve 10 gun süren
törenler çerçevesinde Almanya Başkanı Heiraot
Kohl, Girit'egeldi ve Alman Askeri MezaruğY-
mn bulunduğu Maleme'de duşen askerlerin anı-
sma "Almanya Onnhuriyâü" adına çelenk koy-
du. Ingiltere'yi kent dükü temsil etti. Avustral-
ya ve Yeni Zelanda ise Atina'daki büyükelçile-
rinden başka, Girit'e merasim kıtalan gönderdi.
Yaş ortalamalan 70 olan gaziler, 50 yıl önce
Girit dağlannda Verilen savaşın anılannı tazele-
me fırsatını buldular. Bazılan gözyaşlanna hâ-
kim olamıyordu. Her birinin ceketinde 6-7 adet
gumuş-altın kahramanhk madalyası asılıydı. Bu
gazilerden biriyle sohbet ederken 30 yıl önceki
gemisini seferber etti. YerH ve yabancı basın
mensuplannın gece gundüz ağırlandığı gemile-
re basın bflrolan kuruldu; telefon ve fakslar ko-
nuldu.
Bundan 50 yıl önce verilen Girit savaşının tra-
jik anılan yeniden belleklere gelirken, Suda Li-
manı'na demirleyen, Yunan, tngiliz, Avustral-
ya ve Yeni Zelanda savaş gemileri, top atışlanyla
bu törenlere bir canlılık veriyordu.
Yunanistan, her yıl yalnız Girit adasında du-
zenlenen bu törenlere, 50. yılında uluslararası bir
boyut kazandırmakla, dünya kamuoyuna iki
mesaj vermek istedi. 2. Dünya Savaşı'nda, 7 mil-
ririt savaşının 50. yıldönümü için Yunanistan bu yıl
görkemli anı törenleri duzenledi. Yaş ortalamaları 70 olan
gaziler savaş anılannı tazeleme fırsatı buldular.
Alman rakiplerini şimdi görseydi ne yapacağını
sorduk. Yeni Zelandalı "Yorgun Asker", "EU-
ni sıkıp kendisini bir asker gibi tebrik ederdim.
Hem savaştığı, bem de bugune kadar >aşa>abil-
diği için" yanıtını verdi.. "Kahraman Girit
ballu" adını, Girit savaşında gösterdiği kahra-
manbklardan alan Girıtliler oldukça gururlu bir
halk.. Buradaki törenJerde yabancı konuklannı
Girit müzığine özgun lira (kemençe) çalgılan ve
folk danslarıyla karşıladı.
Yunanistan'ın en buyük ve en vahşi güzelüğe
sahip Girit adasının dört büyük kentinde duzen-
lenen şölenler oldukça görkemliydi.. Yunan hü-
kümeti, bu olayın duyurulması amacıyla üç yolcu
yon nüfuslu Yunanistan'ın Alman işgaliyle 1 mil-
yon kişiyi yitirdiğini ve özellikle "Girit
savaşında" Girit halkının kendi olanaklanyla
verdiği savaşımm, "kitiesd halk direnişı" oldu-
ğunu gostermek istedi.
Mikis Tbeodorakis'in "Girit savaşı" anısına
Hanya kentinde verdiği konserler de yerli ve ya-
bancı konuklan coşturdu.
"Girit'in en güzel mevsimi Ukbaharda olur "
derler... Geçen yıl tek damla yağmur bıle gör-
meyen Girit, bu yıl "yaz mevsimine ramak kaia"
hâlâ yağmurhı...
Arada sırada kendini gösteren güneş Girit'in
yüksek dağlarındaki bahar kokusunu sahile in-
dirıyor. En çok Ahnan turistlerin rağbet göster-
diği Girit adasında bu yıl "turistik bunanm" var.
Avrupa Topluluğu'nun (AT) "Akdeniz ülkele-
rini kalkjndırma planından yeterince yararlanan
Girit, 10 yıl öncesine oranla büyük değişiklikle-
re uğramış... Halkın yasam düzeyinin,, çıplak
gözle bakıldığında dahi ne denli yüksek olduğu
anlaşılıyor. Heraklion, Hanya, Rethimnos gibi
büyük kentlerde son derece modern giysilerin ya-
nı sıra "yerelciUji" ve "sol egilimciligiyk" bi-
linen Giritlilerin arasındâ uzun siyah çizme, şal-
var ve kamalarla, silahlarla donanrruş folk giy-
silere de rastlamak mumkun.
Bir milyon nüfuslu Girit adasında eski Turk
evleri, cami ve çeşmeleri de hâlâ korunuyor...
Birinci Dunya Savaşı'ndan sonra halk mübade-
lesine dahil edılen Girit Türkleri, Girit'in yaşb-
lan tarafından hâlâ anılıyor...
Girit'in havasından suyundan olsa gerek; bu-
radaki halkı sert, ancak mert ve misafırperver
blmış. Girit Türlderiyle Yunanlılann benzer taraf-
lan da çok. Turkiye'ye göç etmek zorunda kal-
mış olmalanna karşın Giritlı Türkler, " hâlâ Gi-
rit âşıgı" olarak bilinir. Aynı "yereJcilik" bu-
rada da gözleniyor.
Girit adasının "kendi özgüriüğunu istedigi"
yolunda zaman zaman çıkan söylentılerin ger-
çekle hiçbir ılgisi yok. Girit kilısesinin tstanbul
Rum Patrikhanesi'nin yönetimi altında oluşu,
bazı Gıritli fanatik din adamlarının
"bafımsızlık" sözcüklerini kullanmasma neden
oluyordu. Ancak Giritlilerin, şu anda Yunanis-
tan'ın belki de en "yereki" ve en "vatanperver"
kitlesini oluşturduklan kesin.
Buinmbımıdon
Timsahlarve AIDSASENA ÖZKAN
BUJLMBURA — AIDS, timsahlar, aç-
hk ve sefalet. Afrika'daki minik ülke Bu-
nındi'yi anlatmak için bu 4 kelime yeterli.
Burundi'de yasayan 5 milyon insanın ytlz-
de 50'si AIDS taşıyıcısı, ancak Burundi
halkına göre gerçek sorun, baskent Bujum-
bura'ya gelen Ruandalı "hayat kadınlan_."
Ülkenin en büyuk kenti ve aynı zaman-
da başkenri Bujumbura'da ınsanlar, nufu-
sun yüzde 50'sine varan AIDS taşıyıcılan-
nı önemsemeyip ülkenin kuzeyindeki Ru-
anda'da yaşayanlann
yüzde 92'sinin hastalık
saçtığını ısrarla anlatı-
yorlar. Ruandalı hayat
kadınları, Bujumbu-
ra'nın 3 otelinde her
önlemi almış vafziyette
müşteri bekliyorlar.
Ülkeye gelen beyazla-
nn peşüıe düşüp ilk
önce dolar bazında pa-
zarlık yapıp ardından
da bu işi parasız da ya-
pacaklannı arkanızdan
sokak sokak dolaşıp
anlatıyorlar. Üsteîık
Afr
Beyazlaria iç içe yaşamayanlar, fotograflan çekildigi an ruhlannın makineye hapsolacagını sanıyorlar.
(Folograf: Asena Ozkan)
hepsi de AIDS taşıyıcısı olmadıklannı üs-
tüne basa basa söylüyorlar.
Bujumbura'nın diğer bir sorunu ise tim-
sahlar. Tanganika Gölu'nün hemen yanı
başında kurulu şehirde anlatüan timsah hi-
kâyeleri yabancılara uykusuz geceler yaşa-
tıyor. 1 ay önce timsaha akşam yçmeği olan
Sovyet konsolos ile bir bacağını kaybeden
Belçikahnın hikâyeleri dilden dile dolaşıp
duruyor. Tanganika Gölu'nün güzel plaj-
lan bomboş. Çölde yaşayan 6-7 metre bo-
>iındaki timsahlar Bujumbura için en az
AIDS kadar sorun. Tımsahlan Tanganika
Gölü'nde görme olanağına sahip olama-
yanlar ise Bujumbura'da bulunan 31 yaşm-
daki Jull ve 43 yaşındaki Lacoste'u ziya-
ret edebiliyorlar. Şayet Jull ve Lacoste'nin
nasıl yemek yediklerini görmek istiyorsa-
nız bakıcılanna 1700 Burundı Frangı (10
Amerikan Dolan) verip minik domuz yav-
rulannı yanlanna brrakmalannı izüyorsu-
nuz. Jull ve Lacoste'un en mutlu aıüan da.
bu dakikalar ve ikisi de tek bir hamlede mi-
nik domuz yavrularını mideye indiriyorlar.
Açhk ve yoksulluk ise tüm Afrika'nın ol-
duğu gibi Burımdi'nin de sorunu. 5 mil-
yon nüfuslu Burundi'de kilometrekareye
195 kişi düşuyor. Bu da Bunındi'yi dünya
nüfus yoğunluğunda ilk sıralara sokuyor.
Insanların çoğu ayak-
kabısız ve giysisiz. Ba-
zıları ayakkabıyı sade-
ce beyaz insanlann
ayağında görüyorlar,
şansü oUnlann ise yır-
tılmak üzere olan ter-
UkJeri var. Evler kırsal
kesimde oldukça fark-
h, kamışlarla çevrümiş
bahçelerdeki bir büyük
kulübe içinde sadece
bir yatak var. Çocuklar
büyüyüp evlendikkrin-
de ise bir kulübe daha
kuruluyor kamışlarla
çevrilmiş alana. Ancak eve benzeyen yapı-
larda cam görmek olanaksız, pencereye
benzeyen yerler tahtalar ile kapatılmış. İn-
sanlann giysileri ise içler acısı, daha doğ-
rusu çoğunda yok. Kimisi bulduklan çu-
vallara sanlmış, kimisi de gelen yardımlar-
dan farkh giysiler edinmişler.
Burundi'de fotoğraf çekmek ise en bü-
yuk sorun. Beyazlarla iç içe yaşamayanlar
fotograflan çekildigi an ruhlarının fotoğ-
raf makinesinin içinde hapsolacağını zan-
nediyorlar. Ancak siz cüzdanınızı çıkarup
paralann ucunu gösterdiğinizde ruhlanm
size teslim ettikleri gibi daha bir sürü şeyi
de size vermeye hazır olduklannı anlatıyor-
lar.
rika'daki minik
ülke Burundi'yi
anlatmak için şu dört
kelime yeıerli; AIDS,
timsahlar, açlık ve
sefalet. 5 milyonluk
nüfusun yüzde 50'si
AIDS taşıyıcısı. Ancak
Burundi halkına göre
sorun Ruandah hayat
kadınlan.
ÖNEMLI BIR IŞADAMI
Stockholmrlen
Gökyüzü rengârenk
Henüz iki yıldır çalışıyor.
Maaşlı olarak!
İki kere de pirim ve ikramiye aldı.
şimdiden, Türkiye'de iki, Japonya'da bir
önemli şirketin ortağı.
Çünkü tasarruflannı yönlendirmeteri için,
şu anda çalıştığı şirketin de
yatınmlannı danıştığı uzmanlarla,
TURK1ÎWEST ile anlaştıL Nasıl mı?
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — Bahar gel-
di ya, artık semalanmız koca-
man, rengârenk beneklerle do-
lu. Dalgın dalgın yurürken ba-
ŞUUZL kaldınyorsunuz: Sokakta-
ki binaların izin verdiği gök par-
çasında kayarak geçen masma-
vi bir balon! Ardından ötekiler;
san, yeşil, tunıncu... Balon se-
zonu başlamış bulunuyor.
Koyu mavi göllerle kucak ku-
cağa, park ve korulanyla yem-
yeşil bir kenti 4-5 bin "feet" ir-
tifadan balon-bakışı izlemek hiç
de fena fikir değil doğrusu.
"Stockbolm By Balloon", son
birkaç yıldır başkentin turizmin-
de vazgeçilmez bir unsur haline
geldL flgi arttıkça balonların sa-
yısı da arttı. Toplam 25 kadar
içindeki Bromma Havaalam ile
sürekli irtibat halinde. Balonla-
nn sabibı olan firma da tsveç
Hava Kontrol Dairesi'ne kayıtlı
olarak çahşıyor. Yolcular uçuşun
olup olmayacağını belirlenen sa-
atten bir saat öncesine kadar bi-
lemiyorlar. Çoğu kez yolculuk
erteleniyor. Uçuşlann başlangıç
saati ise genellikle saat
04.30/05.00 oluyor.
Rüzgânn yönü de önemli. Bu
ytlzden yolcularla kentin bir
ucundan öteki ucuna kadar ka-
rayolu ile gidildiği ve yeni kal-
kış mekânları seçildiği de
oluyor.
Stockholm'de şu anda faaüyet
gösteren 9 balon firması, reklam
pesindeki şirketlerin de gözde-
si. Şirketler reklam için yıllık
'Stockholm By Balloon' son birkaç yüdır
başkentin turizminde vazgeçilmez bir unsur
haline geldi. Ilgi arttıkça balonlarda arttı.
Siz en iyisi, İstanbul, İzmir, Ankara
ya da Adana'daki TURKINVESTlerden birine gelin.
Bunun nasıl mümkün olduğunu size uzmanlan anlatsm!
A O G M E N K U L K I Y M E T L E R A Ş .
\0 78-80/3
000 VIECIDnEkÖ> / IST\\Bll
LII) 17541 W-174 167î-17-121 24
41l2.)l74iy8fl FV\ III167 •.000
BEN«MMIŞMKRKEZlBUİJSOK.M>8kAT 4
MV ULIDtRK ' ANMRA
TH.(4) 11873 30- 11829 31-118 2982
FVfcMI 118 15 12
• İZMİB
VkDfcMZ C\D RE\ ENTIŞ H\,M MT 2
VI 202-203-204 P«\PORT / KMİR
ı>:L(5iıı.nooı
F\X (51) 1479 67
\DV\\
ZtYA P\$\ BIW K« TE\Tik BE\ \PT V> 37
TH.I7II 182080-182081
FV\(7I
balon faaliyet haiınde GeneUık-
le 7-8 balondan olusan filoiarla
süzulünüyor Stockholm üzerin-
de.
Aslında her şey bir saatte
olup bitiyor. Gerçi balonun kal-
kışı ve inişi de hesaba katılırsa
tüm yolculuk 4 saati buluyor,
ama yolculuğun en zevkli anı
kesınlikle bir saati aşmıyor. Bu-
nun için verilen para da az de-
ğil: Kişi başına yaklaşık 700 bin
TL.
Sıcak hava balonlanmn gezi-
ye çıkıp çıkamayacağına elbet-
te ki hava dunımu karar veriyor.
Rüzgârın en çok saatte 10 km,
yağmur olasılığının son derece
düşuk olması gerek. Balonlar
hafif serpintileri kaldınyor, ama
sert yağmurda goçmeye başhyor.
Şimşekli bir havada goğe yuk-
selmek ise intiharla eşanlamlı.
lsveç"in 20 kadar profesyonel
balon pilotu bu yüzden kent
150-200 milyon TL para ödüyor.
Sadece reklam değil, konuklan
ve personeli için de balonlar şir-
ketlerce çekici bulunuyor. Ba-
lonlar, konferanslann, kutlama-
lann taşıtı dunununda. Doğum
günü, evlilik yıldönümü ve me-
zuniyet gibi olaylar için de gide-
rek artan ölçüde "balondan
Stockholm" tertih edilmekte.
tlle de bir şeyi kutlamak zo-
runda degilsiniz elbette. Günün
iyice uzadığı, guneşin bir türlü
terk etmek istemediği bu kenti,
kucak kucağa adaları, kanalla-
n, su üzerinde bembeyaz benek-
ler halinde gezinen ada vapur-
lan ve yeşilin her tonunu veren
ormanlan, parklanyla tanıma-
yı, bu arada gökyuzünün ıssız
güzelliğini yuzunüzde hissetme-
yi arzu etmeniz yeterli. Hâlâ di-
reniyorsanız, helikopterle kı-
yaslayın!