Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAZİRAN 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15
Türkiye'de eşcinsellik üstü örtülü kanayan biryara gibidir, toplumsal baskıların hedefidir
Kız Recep'in trajik öyküsü"Oğlumun bir eşcinsel oldu-
ğıınu öğrendiğimde keşke ölse
dedim kendi kendime, keşke öl-
se..."
tstanbul'da Dünya Sineması-
nın küçük kafeteryasında Ibra-
him Eren'in basın toplantısını iz-
lerken sürekli bu cümleyi anım-
sadım, sürekli...
"Keşke ölse..."
Pek çok şeyin gizK kapakb ya-
pıldığı ülkemizde cinsel tercihi-
ni tıpkı politik tercihi gibi açık
bir biçimde ifade eden, insanın
tüm tercihleri gibi cinsel kimlik
tercihinde de özgür olması ge-
lektiğini savunan ve bu alanda-
ki gerek moral gerek direkt bas-
küara şiddetle karşı çıkan lbra-
him Eren'in sudan bir gerekçeyle
iş yeri kapatılmış, kendisi goz-
alüna alınmış, dövülmüş, saçları
sıfır numara kesilmisti.
Yeni uzamaya başlayan sacla-
n, yorgun bedeni ve ses tonuyla
her şeyin ötesinde sadece cinsel
kimliği nedeniyle nasıl aşağılan-
dığını anlatırken bana hiç dur-
tnadan, yüzünde yalnızca acının
çizgileri kalmış o anayı anımsa-
üyordu. "Oğlum keşke ölseî' di-
yen içimizden bırinin anasını...
"Hayat ona öylesine eziyet
edecek ki buna dayanamam"
demişti. Küçük, mutevazı evle-
rinde bana çay ikram etmişti.
Büfenin üstünde oğlunun fotoğ-
raflan vardı. Emekli olan kocası
dayanamamış intibar etmek is-
temişti, o evde yokken. Kurtarıl-
mıştı, ama sol tarafına felç in-
mişti, hâlâ hastanedeydi.
Elli yedi yaşındaydı. "Ejcin-
sel" sözcüğünü ilk kez bu yaşın-
da öğrenmişti. tlk kez bu yaşın-
da dergiler, kitaplar karıştınruş,
çaresizlik içinde önüne gelene
sormuştu: "Eşcinsel kime denir?
Nasıldır?" Pek çok şey söylen-
mişti ona; kimileri "Allahtan
bu" demişlerdi, "çok yakınma
gücüne gider." Kimileri, "bir
hastalık bu kabul et" demişler-
di. Hiç kuşku duymadığı tek şey
vardı, oğlunun çok eziyet çeke-
ceği. Bunu iyice biliyordu.
"Damga vuracaklar ona;' diyor-
du, "Omürboyu taşıyacak bu
damgayı. Ölsün, ölüm acısına
dayanır insan, buna dayanmak
çok zorî
1
Hiçbir şey soyleyememenin
çaresizliği içinde çıkmıştım ev-
den. tnsanoğlunun, insanın en
doğal yanı dnselliği nasıl bir
baskı aracı olarak kullandığını,
en ağır işkencelerin temelinde
cinsel aşağılama olduğunu bil-
mez miydim?
önce devlet yapardı bunu...
'Sıcak Su' adlı hikâyesinde
Sabahactin Ali, bir kaçağı yaka-
lamak için kaçağın kansı Emi-
ne'nin su ısıtmasından şüphele-
nen jandarmaların evde gecir-
dikleri geceyi ve gecenin sonun-
da Emine'nin bir daha dönme-
mek üzere kendini dağJara vur-
masını anlatır. 'Sıcak Su'
1936'da yazılmış bir hikâyedir...
Bir hikâyedir... Hayat bazen hi-
kâyeyi geçer, kaçak kocasını bul-
mak için hastaneye meni teşhi-
sine götürülen kadının gerçek
hikavesi hepimizin bellegindedir.
Çok geçmedi, iki yıl...
İçimizden pek çok kişi, "ko-
nuşınazsan kanna yanında teca-
vöz ederiz" diyen sesleri de
«nınnar
Kadınlık ve erkeklik organı-
nın birer işkence odağı olarak
kabul edilmesi ne yank ki iilke-
mizin gerçeklerinden biridir.
"Gözlerimi kapadım o anda.
Her köyün bir delisi olduğu gibi herkes
tarafından bilinen bir aykırı kimliklisi,
"eşcinseli" vardır. Onlar köyün delileri
gibi sürekli horlanırlar, az bir
sadakayla geçinmeye çalışırlar, alaylara
gülüp geçerler ve yüzlerinde, çoğunlukla
her şeye büyük bir hoşgörüyle bakan
bilgeliğin izleri görülür.
Kız Recep mahcup önüne bakıyor.
"Abla be" diyor, "Benimle
konuştuğunu duyarlarsa itibarın sıfıra
iner, anlamıyor musun?" Kız Recep
öyküsünü anlattıktan sonra sessizce
uzaklaşıyor yanımdan.
TOPLUMSAL BASKILAR — Travestiler, tstanbul'da ve diger birçok kentte akı taldp altındadırlar. Sık sık adli takibaU uğrayıp
çeşitli baskılar görttrler: Toplnm, hem aJttaa alu bu tflr bir cinselliji kışkırtır bem de ortaya çıkınca kaü bir baskı alüna alır.
Hiçbir şey, hiçbir şey düşünme-
meye gayret ediyordum ya da.
güzel şeyler düşünmeye. Neydi
güzel şeyler, uzaktan duyulan
fabrika düdükleri mi, bir çiçek
dalı mı, bir sevgi sözcüğü mü,
hiçbiri akhma gehniyordu, yok
olmak istiyordum, sadece yok
olmak ve bunu yaşamamış ol-
mak, insanların işkenceyi unut-
maya çalışmalannın nedenini
çok sonra çözdûm. Karşındaki
insan adına öylesine derin bir
utanç duyuyorsun ki, insan ol-
maktan öylesine utanç duyuyor-
sun ki, yeniden bazı şeyleri se-
vebilmek için unutuyorsun,
unutuyorsun...
Copun içine usul usul girdiği-
ni ve o anda sadece kadın oldu-
ğun için, cinsiyetinden ötürü sa-
na yapılanları, soylenen sözleri
unutuyorsun... Bu beynin muh-
teşem bir işleyişi, insana aykırı
olanı sana unutturuyor..."
öyle unutturuyor. Hayır, hiç-
bir şey unutulmuyor, derin, acüı
bir ırmak sessizce akıyor... Ka-
nayarak...
İtibann sarsıhr abla
"Kız Recep! Hiştku Recep.»"
Her köyün bir delisi olduğu
gibi herkes tarafından bilinen
bir aykırı kimliklisi, 'eşcinseü;
vardır.
Herkes onları tamr, bilir...
özellikle köylerde kunılan iliş-
kilerden sonra sıra...
Onlar köyün delileri gibi sü-
rekli horlanırlar, az bir sadakay-
la geçinmeye alışırlar, alaylara
gülüp geçerler ve yüzlerinde ço-
ğunluk her şeye büyük bir hoş-
görüyle bakan bilgeliğin izleri
görülür...
Artık büyük bir köy olan Is-
tanbul'da da mahallenin delile-
ri ve 'Kız Recep'leri var. Ne za-
man olmadı ki?
Kız Recep benimle herkesin
yanında yani kahvede konuşma-
yı ret ediyor, üstune üstlük kim-
senin onunla konuştuğumu bil-
mesini istemiyor, iki suç ortağı
gibi gözlerden ırak buluştuğu-
muzda, bu gizliliğin nedenini
apaçık soruyorum ona, "Her-
kes" diyorum, "senin eşcinsel
olduğunu biliyor hatta kahvede
sürekli sana bö>le takılıyorlar,
Kız Recep aşağı, Kız Recep yu-
kan, neden bu gizülik?"
Kız Recep mahçup önüne ba-
kıyor "abla be" diyor, "benim-
le konuştuğunu duyarlarsa itiba-
rın sıfıra iner, anlamıyor
musun?
Donup kalıyorum.
"Zengin, ünlü biri olsam o za-
man başka, garibanın biriyim
ben... AJJahun bir sille yemiş ku-
lu, bir avare kuş... Avare filmi-
ni bilirsin, tam bir ay her gün
gjttim ben o filme. Orada da ka-
der sürekli vurur adama, vurur
ha vurur... Aynen benim duru-
mutn da bu, sana laf gelsin is-
temem."
Kız Recep Tokatb. On yaşın-
da çırak olarak yanında çalıştı-
ğı adamla başlamış. Çok canı
yanmış, korkudan kimseye de
bir şey söylememiş. Sonra bir
başkası, bir başkası...
"Bende de meyü varmış. Alış-
tın mı tamam. Fakat böyle şey-
ler, küçük yerde ne kadar sak-
larsan sakla duyuhır. Babam na-
mazında niyazında bir adamdı,
gidip söylemişler, o gün kovdu
beni.
Yaş on beş başımda kavak yel-
leri esiyor, bastım geldim tstan-
bul'a. Akıl nanay... Oysa bile-
ceksin, toyluk var, görmemişlik
var. Müşteri çok, abla inanmaz-
sın kum gibi™ Para gani. Giyim
kuşam o biçim bende. Parfüm
banyosu yapardım ben o zaman-
lar. Hiçbir iş tutmak da aklım-
dan geçmedi. Lakin yaşlanıyor-
sun, etin pörsüyor, yaşlıhkta it-
ten beter oluyorsun. Ucuza gi-
diyorsun artık icabında bir bi-
raya. Alışmışsın ya bir kere de.
İtibarın sıfıra iniyor. İnsan de-
ğilsin artık, insan değilsin..."
Kız Recep sözlerini bitirir bi-
tirmez uzaklaşıyor yanımdan.
ltibanm hiç sarsıhnıyor.
Boşverin bu vicdan
muhasebesini
"Şekerim insanlar biraz raa-
zoist egilimlidir. Herkes kendi-
ne göre bir memnun olmamak
sekli bulur. Oysa şu ölümlii dfin-
vada yolculuğumuz pek kısadır.
Göniil nizgânnın peşine takılıp
gittiğimiz için de kimse bizdea
hesap soracak filan degildir."
Altmış yaşında bir hanıme-
fendiyle güneşin çok güzel bat-
tığı bir balkonda çok güzel pas-
talar yerken altı yüzyıllık bir
imparatorluk başkentinde yaşa-
dığımı, bu kentin gizli tarihinde
nice Sodom ve Gomore'ler ya-
şandığını, yeraltımn gizli, erotik
sulannda şimdilerde de bilmedi-
ğimiz ne yaşam parçalan oldu-
ğunu ve Kız Recep'in yoksullu-
ğunu, caresizliğinı yalnızca cesur
diye aşağılanan lbrahim Eren'i
düşünüyorum... Pürtelaş soka-
ğına yapılan baskınlan, devlet
televizyonunda sorgulananlan,
saçları sıfır numaraya vurulan-
ları ve sözde ahlakımızı düşü-
nüyorum.
Istanbul'a hoşgörü yakışır her
zaman, bu hep böyle... Altmış
yaşındaki hanımefendi neden
dalıp gittiğimi sonıyor, 'hişt' di-
yorum, "neden bazılan daha
çok acı çeker onu döşüniiyo-
rum."
"Hayat bana çok şey ögretti,
şekerim" diyor. "İnsanlar acı
çekerter, çünkii severler bnnu.
Önlerine gelen ninetlerden va-
rarlamp vaşayacaklanııa durma-
dan kendi kendilerine soru so-
rariar. YoksuUar ve vicdan, vic-
dan diye bir hiç için kendi ken-
dUerini yiyenler, hiçbir şey eWe
edemezler. Geçmişime döniip
bakbgımda keDdimle gurnr du-
yuyonım ben.
Korkmadıgım, istediğim gibi
yaşadıgım için... Okuldan kovul-
dnğomda bilirsiniz işte kız okul-
lannı, benim yerime bir başka-
sı olsaydı, yakalanmışüm diipe-
düz, intihar filan elmeje kalkar-
dı. Ben sadece çok sevindim. tti-
bannız ve yüklii bir drahomanız
varsa berkes ber şeyi unutmaya
hazırdır.
Amerika'ya yoUadılar beni ve
çok da iyi ettiler. Amerika ber
şeyin ülkesidir. Çok güzel gün-
ler geçirdim orada; sonra evlen-
dim, çocuklanm oldu, ber za-
man canımın istedigini yaptım.
Bazı insanlann fazla oldugu-
na inanıyornm. Tabiaün bir ba-
ğısı bu. Bilrjorsunuz insanoflu
ana rahminde Uk önce dişidir,
erkek cinsiyeti daha sonra gdtş-
meye başlar, bu demektir ki ka-
dın bedeni ve cinsiyeti her za-
man iki cinsi de içinde taşır. Ha-
yattaki her dnyguyu bir çeşit
müptelalıga donüştürmeden ya-
şamak gerektiği benim hayat fel-
sefem oldu. Birini göriirsonüz
esrar içer, onun esiri olur, biri-
ni de gorursunüz içer ama esiri
olmaz. Ben bep esi: olmamaya
dikkat ertim. Şiddetli kıskançhk
krizleri geçirdigim oldu. Uçağa
atlayıp Liibnan'a, Meksika'ya
gitt^iın oldu. Diz çöküp yalvar-
dığım oldu, ancak hiçbir zaman
esir olmadun.
Erkekkr ber şeyi fark ederier.
Bakmayın siz, çogunun da bo-
şuna gider bu; hayal gücünıi, is-
teği artüran bir şeydir bu.« Her-
kesin ibtiyaa rârdır» Tekdüze
bir dnseilik, boşverin insanı bir
süre sonra bıktınr. Bana geçmi-
şimden çok guzel anılar kaldı,
artık altmış yaşındayım, anıla-
rundan başka nejle avunabiü-
rim ki..."
Güneş çoktan batmış, hoşça-
kalın deyip Boğaza bakan bu
çok guzel evden aynlıyorum.
Uzun uzun sokaklarda yürüyo-
rum. Insanoğlunun muhteşem
karmaşıklığı gözümü kamaştın-
yor, Ortadoğu'nun büyük şiiri-
ni duşunüyorum, kadın erkek
ayn ayn mekânlarda yaşayan Is-
lam ülkelerinde minyatürlere, şi-
ire dökülen aşkları düşünüyo-
rum. Yorgunum, Kız Recep'ten
sonra itibarım zedelenmiyor
ama Taksim- Nişantaşı hattında
geceyansı lüks otomobillere bi-
nen, coğunluğu uyuşturucu kul-
lanan, her fırsatta ahlak zabıta-
sına gönderiler transseksüelleri,
travestileri gordükçe, yıkılan ha-
yalleri, derin umutsuzluğu his-
sediyorum ve kendi kendime mı-
rıldanıyorum: "Neden bazıları
daha çok bedel öder?"
BITTI 7~
500 g ü n d e n
b i r i n d e b i z i m l e
SOSYALİST EKONOMİDEN PİYASA
EKONOMİSİNE GEÇİŞ PANELİ
O t u r ı ı n B i | k ı n ı
Dr N«j«ı Ecz<cıba;ı
Konftrans Hayatı Yfinetım Kurulu Başkanı
K o ı t a f m ı c ı l ı r
Prof Dr.Slanıslav Shatalın
SSCB Bıfımfar AkKİtmısı Ûyesı
Uoskorı Ünırersıtesı Oğretım Ûye$ı
Ptof Dr Gûlten Kazgan
IttMtıbul ÛnntnMsı Iktısat Fakültesi Oğretım Ûy&si
Prof Dr Bılsay Kuruç
A Ü Sıyasıl Bılgıler Faküllesı Oğrttim Ûyesı
DPT tskı UOsteşan
Dr Yıldırım Aktûrk
Infrrtotnk A.Ş. r* Pamukbank T.A Ş YOr.etım Kurulu Bafktnı
DPT »skı Uûsteşarı
Tııih: 17 Huican 1991 Pazarlesı
Saal 13 30Kayıl/ 14 00 Panel
Kalılım ücrsti 75 000 -TL'Cır gınşıe ödenır
• • O M O M İ • V I S O • T A L • T t( O L « •
K O M F I B J k M S H i r i T İ
K A T « ı l » S I » L » G E O Ç E I U I I PAMUKBANK
GÖKÇEADA ASLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞt'NDEN
Davaa BURHAN TEOMAN tarafından davahlar ANA IX)BA
(CANOS), DİMÎTRİ DOBA, HÜLYA AKARSUfledahili davalı Gök-
çeada Maliye Hazinesi aleyhine açılan tapu iptali davasının mahke-
memizde yapılan açık duruşması sonunda:
Mahkememizden verılen 16.4.1990 tarih ve 1986/77 Esas, 1990/110
Karar sayüı karan Yargıtay 1. Hukuk Daircsi'nin 31.1.1991 tarih ve
1990/15913 Esas, 1991/1001 Karar sayüı ilamı ile onanmasına karar
verilmiş olmakla; davalılardan Ana Doba (Canos)'mn Güney Afri-
ka'da oturduğundan ve bu ulke devletimizce tanınmadıgından tebli-
gat yapılamanustır.
Bu itibarla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun28.ve müteakip road-
deleri gereğince hükmfin gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 15
gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen teb!i| olunur. 29.3.1991
YATIRIMCILAR DİKKAT!
TAHVİL BORSASI AÇILIYOR
CAN PAHALI
SAĞLIK SİGORTASIUCUZ
"Özel sağlık
sigortası"
yaygınlaşıyor... Ne
kadar prim ödeyerek,
tedavi giderlerinizi ne
ölçüde garantiye
alabilirsiniz? Hangi
seçenek size ve
ailenize uygun?..
Sigortacıların iddiası:
"SSK'ya ödenenden
daha az primle, özel
tedavi..."
İngiltere'deki sağlık
sigortası
acentalarının
adresleri ve
koşullar...
Mc kidar prn ödcrMmz,
riM 0 kadar koU,. ~
JSMElK
İMKB
KULİSLERİNDEN
UYARILAR
• İddialar değil,
özel "analiz"
konuşuyor: Adana
Çimento...
• Çanakkale
Çimento ve Denizli
Cam'ın sermaye
artınmlan ne kadar?
• Sun Elektronik,
Vakıf Finansal
Kiralama, Deva
Holding hissesi
sahipleri... Size
"notlar" var.
t Kart çok, banka kartı sahiplerinin yasal hakları yok.
>"İç borç'ta yeni kavga: Toplam borç mu önemli, faiz yapısı ve vadeler mi?
t Tarihin namusu var! Tarih ve Toplum dergisinin yedi yılı...
• Sokaktaki arabanıza özel muhafız ister misiniz? Ayda 60 bin liraya...
İSLAJVIDA KADIN
VE
CİNSELLİK
TEPKİLER
Tesettür
ibadetle
sınırlıdır'İslamda örtünmeyi ibadet etme konusunun
dışına taşırmak yersiz ve mesnetsizdir. Bu
zorunluğun çarşıda pazarda, bağ ve bahçede
çahşmak ve gezmekle ilgisi yoktur.
Müslümanlar cahilleştikçe Müslümanlıktan
uzaklaşırlar.
Sayın Oral Çalışlar.
Cumhuriyet Gazetesindeki,
Kadın ve Cinsellik konusunu
okuyorum. Yararlanıyorum.
Teşekkür ederim. Hürmetlerimi
sunanm.
Kadın. İslamda tesettür
(örtünme)
Örtünme, Haysiyet, şeref ve
itibann ziyadeleşmesi ile ilgili
degildir. Bunu ibadet etme ko-
nusunun dışına taşırmak yersiz
ve mesnetsizdir. Mevlene Cela-
lettin Rumi, (Fihi Mafih) isim-
li eserinde şöyle tarif etmekte-
dir. (Kadın eğer iyi ve ahlakh
ise, zaten kötülükte bulunmaz.
Onu örtmek iki tarafında rağ-
bet ve hırsını artıracaktır. Ka-
dmı unıacı kıyafetine sokmak
düzeni düzeltmeyecek, aksine
kötuluğü ve fena düşünceyi
kamçılayacaktır.)
Müslüman erkekler kadını
görunce bunun yaratılışında,
erkeğin cinsel arzularını yerine
getirmekten başka bir ödevi bu-
lunmadığı kanısuıdadırlar. Fa-
kat batıya yöneldikçe, iklimin
daha soğuk olmasındanmıdır
nedir. Her iki cinste bizim dü-
şüncelerimize taban tabana zıt
bir durum arzederler.
Hazreti Peygamberin ölu-
|<nünden sonra bugünküne kı-
yasla kadına katı bir kural tat-
bik edilmemekteydi. Çünkü
Hazreti Osmanın ölümünü ta-
kiben, Peygamberimizin eşi
Hazreti Ayşe, Cemel vakasında,
Hazreti Ali'nin karşısına bir
muharip asker kıyafetiyle çık-
mış, (4 Aralık 656) deve uzeri-
ne binmiş, Ali'ye karşı ok at-
mıştır. Bu mesele siyasidir. Ör-
tünme ile ilgili olmaması icap
eder.
Osmanlıların hüküm sür-
dükleri zamanlar da da kadın
kıyafetleri bu günkü türban
meselelerine kıyasla daha ileri
idi. Çunkü örtünmeyi yalnız
ibadetlere münhasır sayarlardı.
Kadı zade lstanbullu Ahmet
bin Mehmet Emin tarafından
970-1554 yıhnda yazılmıs, (Cev-
heri, Behiyyetil Ahmediyye, Fi
şerhil vasiyyetil Muhammediye)
isimli kitabın iki yüz yetmiş
sayfasındaki kayda göre, Cuma
ve Bayram gunlerinde banyo
yapmak sünnettir. Namazın dı-
şında olan bu çabalara şart
denmektedir. Bunlar yerine ge-
tirilmezse namaz batıl olur. ör-
tünme namazlara inhisar eder.
Dış alemdeki Moda, giyiniş ve
kuşamla ilgili degildir. Çünkü
namaz ve ibadet yaratanın hu-
zurunda ona karşı ifa edilen bir
şükran borcudur. tbadet eder-
ken görülmemesi icap eden yer-
leri örtmek lazımdır. Bu örtün-
me ar ve haya duygulanna bir
ölçü ve sınır niteliğini taşır. Er-
keklerin avret yeri (Örtünmeleri
gerekli yerleri) göbeği altından
dizleri altına değindir. Göbek
avret olmamakla beraber diz
kapağımn altına kadar örtünül-
mesi gereklidir. Kadınlara ge-
lince: Cariyelerin gerek müka-
tebe (sahibinden kendisini satm
alan esir), (Müdebbere (Efendi-
si, kendi ölümünü azad olma-
sına şart kılmış kul), Ümmü ve-
led (Satılmaz cariye), Bunlar si-
yah olsun, beyaz olsun erkek-
ten ayn olarak sırtlanm ve ka-
nnlannı da örtmeleri lazımdır.
Bunlar için, sacın, başın, kolun
ve bacaklann açık kalmasında
beis yoktur.
Hür kadının, (evli başına
buyruk olan kadının), namaz
kılarken her yeri avrettir. Yüzü,
eli ve ayası avret degildir. Saç-
lannı da örtmesi gereklidir. Ka-
dın yaşlı olup tenhada, karan-
lıkta ve geceleyin namaz ibade-
tini ifa ederken bu yazılanlara
uyması lazımdır.
Bu örtünme karanlık bir yer-
de ibadet edilirken birisinin gö-
receğinden sakınma niteliğini
taşımayıp, sırf namazın icapla-
rını yerine getirmek için oldu-
ğunu yazdıktan sonra, bu zo-
runluğun çarşıda, pazarda, bağ
ve bahçede çahşmak ve gez-
mekle ilgisi yoktur. Bir ziraat
memleketi olan Türkiye'de tar-
lada çapa kazan, orak biçen
Dairelerde erkeklerle birlikte
çalışan kadının bu nevi bir ör-
tunmeye gereksinimi bulunma-
maktadır. Tekrarlamakta yarar
var.
Erzurumlu lbrahim Hakkı
da (1720-1780) Marifetname
isimli kitabının 255. sayfasında
örtünmeyi namaz kılmarun al-
tı şartından birisi olarak kabul
etmiştir. Kadın ve erkek umu-
mi yaşamda ve calışırken aynı
şeküde giyinir kaydım koyma-
mıştır. lbrahim Hakkı ya göre,
(Namaz kılarken herkes avret
yerini örtmelidir. Erkeğin avret
yeri göbeği altında diz kapak-
lan altına kadardır. Cariyenin
dahi avret yeri böyledir. Cari-
yelerin ön ve arkalannıda ka-
pamalan lazımdır demiştir.
Hur kadının her yerinin örtül-
mesi icap eder, illaki eli, yüzü
ve ayakları kapatılmamalıdır.
Bir erkek veya yaşh bir kadın
namaz kılmaya niyetlenirse yal-
nız da olsa, karanlıkta da kılsa
bu şartlan yerine getirmesi ge-
rekir deyip sözü bitirmekte) ve
zorunlu olarak tarla, bağ, bah-
çe işlerinde calışırken, çarşıda
pazarda dolaşırken örtülmesı-
ne ve kara çarşaf içine girilir,
peçe takar yükümlülUğunü ile-
ri surmemektedir.)
Yukarda da değinildiği veçhi-
le bu örtünme ve tesettür bah-
sini müslüman erkeği, kadının
yalnız cinsel arzular için yara-
tıldığına korü körüne kani olu-
şundan ve bilgi noksanlığından
ileri geldiğini yazıp konuyu
bağlamak daha yerirde olacak-
tır. Hazreti Ayşe, bir ordunun
saflan arasma kanşıp, Hazreti
Aliye muhalefet ederken, onun
kara çarşaf ve peçe takmış ol-
duğunu yazmak hakikaten üze-
rine tül çekmekten başka ne
olabilir?
Bu konuda en güzel sözü
(Sahte Peygamber) isimli kita-
bının bir yerinde Izmirli (Ziya
Ersay) şöyle dile getiriyor (Hı-
ristiyan ahmleştikçe Hıristiyan-
lıktan, Müslümanlar cahilleş-
tikçe Müslümanlıktan uzakla-
şırlar).
9/6/1991
Httseyin Yüdu-Ediroe
Sapık
fîkir
Sayın Islam Düşmanı,
AUah'ın emirlerini ve yüce
din İslam'ı ne kadar saptırmak
saptarmak istesende başanlı
olamayacağını ve sapık fikirle-
rinin hesabını kesinlikle verece-
ğini bilmeni isterim.
Sizin gibi ne oldukları belir-
siz sapık ruhlu canhlar, Allah'-
ın azabından ve dehşetinden
kurtulamayacaklardır.
Mehmet Ali Şadogln
Sayın tslam Düşmanı,
Büyük Türk milletinin Müs-
lüman olduğunu ve Müslüman
olarak yaşayacaklannı ve din-
lerine olan saldırılara kesinlik-
le cevap vereceklerini unutma-
ymız.
Ne şartlarda olursa olsun,
Türk milletinin dinine saldır-
manın hesabını vereceğiniz mu-
hakkaktır.
Mehmet Ali Şadoglu
Saçmalığa
güldük!
5 Haziran 1991 tarihli gaze-
tenizin on beşinci sayfasında
'Oral Çalışlar' imzasıyla yayım-
lanan 'İslamda Kadın ve
Cinsellik' adlı yazıyı büyük bir
teessufle okuduk. XX. asırda
bu kadar cahil kalmanıza ve
gerçekleri sapıtarak basitleşişi-
nize hayret ettik. Bu görüşleri-
nizle gayenizin; kufrünüzü or-
taya koymak ve İslamın nûru-
nu balçıkla sıvamak olduğuna
inaruyoruz. islamın tek doğru ve
gerçek hayat nizamı olduğuna
inananlar olarak saçmalıkları-
nıza güldük ve aynı sayfada ya-
yımlayacağınıza söz veren mek-
tubunuzu gönderirseniz sözko-
nusu konularda gerçeği ispat
edeceğimizi bildirir, gercekçi ol-
maya davet eder, size de hidâ-
yet dileriz. 6 Haziran 1991
Durkadın
75 imza
Anlalya
Mutanoğlu ve