22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/15 Türkiye'de eşcinsellik üstü örtülü kanayan biryara gibidir, toplumsal baskıların hedefidir Kız Recep'in trajik öyküsü"Oğlumun bir eşcinsel oldu- ğıınu öğrendiğimde keşke ölse dedim kendi kendime, keşke öl- se..." tstanbul'da Dünya Sineması- nın küçük kafeteryasında Ibra- him Eren'in basın toplantısını iz- lerken sürekli bu cümleyi anım- sadım, sürekli... "Keşke ölse..." Pek çok şeyin gizK kapakb ya- pıldığı ülkemizde cinsel tercihi- ni tıpkı politik tercihi gibi açık bir biçimde ifade eden, insanın tüm tercihleri gibi cinsel kimlik tercihinde de özgür olması ge- lektiğini savunan ve bu alanda- ki gerek moral gerek direkt bas- küara şiddetle karşı çıkan lbra- him Eren'in sudan bir gerekçeyle iş yeri kapatılmış, kendisi goz- alüna alınmış, dövülmüş, saçları sıfır numara kesilmisti. Yeni uzamaya başlayan sacla- n, yorgun bedeni ve ses tonuyla her şeyin ötesinde sadece cinsel kimliği nedeniyle nasıl aşağılan- dığını anlatırken bana hiç dur- tnadan, yüzünde yalnızca acının çizgileri kalmış o anayı anımsa- üyordu. "Oğlum keşke ölseî' di- yen içimizden bırinin anasını... "Hayat ona öylesine eziyet edecek ki buna dayanamam" demişti. Küçük, mutevazı evle- rinde bana çay ikram etmişti. Büfenin üstünde oğlunun fotoğ- raflan vardı. Emekli olan kocası dayanamamış intibar etmek is- temişti, o evde yokken. Kurtarıl- mıştı, ama sol tarafına felç in- mişti, hâlâ hastanedeydi. Elli yedi yaşındaydı. "Ejcin- sel" sözcüğünü ilk kez bu yaşın- da öğrenmişti. tlk kez bu yaşın- da dergiler, kitaplar karıştınruş, çaresizlik içinde önüne gelene sormuştu: "Eşcinsel kime denir? Nasıldır?" Pek çok şey söylen- mişti ona; kimileri "Allahtan bu" demişlerdi, "çok yakınma gücüne gider." Kimileri, "bir hastalık bu kabul et" demişler- di. Hiç kuşku duymadığı tek şey vardı, oğlunun çok eziyet çeke- ceği. Bunu iyice biliyordu. "Damga vuracaklar ona;' diyor- du, "Omürboyu taşıyacak bu damgayı. Ölsün, ölüm acısına dayanır insan, buna dayanmak çok zorî 1 Hiçbir şey soyleyememenin çaresizliği içinde çıkmıştım ev- den. tnsanoğlunun, insanın en doğal yanı dnselliği nasıl bir baskı aracı olarak kullandığını, en ağır işkencelerin temelinde cinsel aşağılama olduğunu bil- mez miydim? önce devlet yapardı bunu... 'Sıcak Su' adlı hikâyesinde Sabahactin Ali, bir kaçağı yaka- lamak için kaçağın kansı Emi- ne'nin su ısıtmasından şüphele- nen jandarmaların evde gecir- dikleri geceyi ve gecenin sonun- da Emine'nin bir daha dönme- mek üzere kendini dağJara vur- masını anlatır. 'Sıcak Su' 1936'da yazılmış bir hikâyedir... Bir hikâyedir... Hayat bazen hi- kâyeyi geçer, kaçak kocasını bul- mak için hastaneye meni teşhi- sine götürülen kadının gerçek hikavesi hepimizin bellegindedir. Çok geçmedi, iki yıl... İçimizden pek çok kişi, "ko- nuşınazsan kanna yanında teca- vöz ederiz" diyen sesleri de «nınnar Kadınlık ve erkeklik organı- nın birer işkence odağı olarak kabul edilmesi ne yank ki iilke- mizin gerçeklerinden biridir. "Gözlerimi kapadım o anda. Her köyün bir delisi olduğu gibi herkes tarafından bilinen bir aykırı kimliklisi, "eşcinseli" vardır. Onlar köyün delileri gibi sürekli horlanırlar, az bir sadakayla geçinmeye çalışırlar, alaylara gülüp geçerler ve yüzlerinde, çoğunlukla her şeye büyük bir hoşgörüyle bakan bilgeliğin izleri görülür. Kız Recep mahcup önüne bakıyor. "Abla be" diyor, "Benimle konuştuğunu duyarlarsa itibarın sıfıra iner, anlamıyor musun?" Kız Recep öyküsünü anlattıktan sonra sessizce uzaklaşıyor yanımdan. TOPLUMSAL BASKILAR — Travestiler, tstanbul'da ve diger birçok kentte akı taldp altındadırlar. Sık sık adli takibaU uğrayıp çeşitli baskılar görttrler: Toplnm, hem aJttaa alu bu tflr bir cinselliji kışkırtır bem de ortaya çıkınca kaü bir baskı alüna alır. Hiçbir şey, hiçbir şey düşünme- meye gayret ediyordum ya da. güzel şeyler düşünmeye. Neydi güzel şeyler, uzaktan duyulan fabrika düdükleri mi, bir çiçek dalı mı, bir sevgi sözcüğü mü, hiçbiri akhma gehniyordu, yok olmak istiyordum, sadece yok olmak ve bunu yaşamamış ol- mak, insanların işkenceyi unut- maya çalışmalannın nedenini çok sonra çözdûm. Karşındaki insan adına öylesine derin bir utanç duyuyorsun ki, insan ol- maktan öylesine utanç duyuyor- sun ki, yeniden bazı şeyleri se- vebilmek için unutuyorsun, unutuyorsun... Copun içine usul usul girdiği- ni ve o anda sadece kadın oldu- ğun için, cinsiyetinden ötürü sa- na yapılanları, soylenen sözleri unutuyorsun... Bu beynin muh- teşem bir işleyişi, insana aykırı olanı sana unutturuyor..." öyle unutturuyor. Hayır, hiç- bir şey unutulmuyor, derin, acüı bir ırmak sessizce akıyor... Ka- nayarak... İtibann sarsıhr abla "Kız Recep! Hiştku Recep.»" Her köyün bir delisi olduğu gibi herkes tarafından bilinen bir aykırı kimliklisi, 'eşcinseü; vardır. Herkes onları tamr, bilir... özellikle köylerde kunılan iliş- kilerden sonra sıra... Onlar köyün delileri gibi sü- rekli horlanırlar, az bir sadakay- la geçinmeye alışırlar, alaylara gülüp geçerler ve yüzlerinde ço- ğunluk her şeye büyük bir hoş- görüyle bakan bilgeliğin izleri görülür... Artık büyük bir köy olan Is- tanbul'da da mahallenin delile- ri ve 'Kız Recep'leri var. Ne za- man olmadı ki? Kız Recep benimle herkesin yanında yani kahvede konuşma- yı ret ediyor, üstune üstlük kim- senin onunla konuştuğumu bil- mesini istemiyor, iki suç ortağı gibi gözlerden ırak buluştuğu- muzda, bu gizliliğin nedenini apaçık soruyorum ona, "Her- kes" diyorum, "senin eşcinsel olduğunu biliyor hatta kahvede sürekli sana bö>le takılıyorlar, Kız Recep aşağı, Kız Recep yu- kan, neden bu gizülik?" Kız Recep mahçup önüne ba- kıyor "abla be" diyor, "benim- le konuştuğunu duyarlarsa itiba- rın sıfıra iner, anlamıyor musun? Donup kalıyorum. "Zengin, ünlü biri olsam o za- man başka, garibanın biriyim ben... AJJahun bir sille yemiş ku- lu, bir avare kuş... Avare filmi- ni bilirsin, tam bir ay her gün gjttim ben o filme. Orada da ka- der sürekli vurur adama, vurur ha vurur... Aynen benim duru- mutn da bu, sana laf gelsin is- temem." Kız Recep Tokatb. On yaşın- da çırak olarak yanında çalıştı- ğı adamla başlamış. Çok canı yanmış, korkudan kimseye de bir şey söylememiş. Sonra bir başkası, bir başkası... "Bende de meyü varmış. Alış- tın mı tamam. Fakat böyle şey- ler, küçük yerde ne kadar sak- larsan sakla duyuhır. Babam na- mazında niyazında bir adamdı, gidip söylemişler, o gün kovdu beni. Yaş on beş başımda kavak yel- leri esiyor, bastım geldim tstan- bul'a. Akıl nanay... Oysa bile- ceksin, toyluk var, görmemişlik var. Müşteri çok, abla inanmaz- sın kum gibi™ Para gani. Giyim kuşam o biçim bende. Parfüm banyosu yapardım ben o zaman- lar. Hiçbir iş tutmak da aklım- dan geçmedi. Lakin yaşlanıyor- sun, etin pörsüyor, yaşlıhkta it- ten beter oluyorsun. Ucuza gi- diyorsun artık icabında bir bi- raya. Alışmışsın ya bir kere de. İtibarın sıfıra iniyor. İnsan de- ğilsin artık, insan değilsin..." Kız Recep sözlerini bitirir bi- tirmez uzaklaşıyor yanımdan. ltibanm hiç sarsıhnıyor. Boşverin bu vicdan muhasebesini "Şekerim insanlar biraz raa- zoist egilimlidir. Herkes kendi- ne göre bir memnun olmamak sekli bulur. Oysa şu ölümlii dfin- vada yolculuğumuz pek kısadır. Göniil nizgânnın peşine takılıp gittiğimiz için de kimse bizdea hesap soracak filan degildir." Altmış yaşında bir hanıme- fendiyle güneşin çok güzel bat- tığı bir balkonda çok güzel pas- talar yerken altı yüzyıllık bir imparatorluk başkentinde yaşa- dığımı, bu kentin gizli tarihinde nice Sodom ve Gomore'ler ya- şandığını, yeraltımn gizli, erotik sulannda şimdilerde de bilmedi- ğimiz ne yaşam parçalan oldu- ğunu ve Kız Recep'in yoksullu- ğunu, caresizliğinı yalnızca cesur diye aşağılanan lbrahim Eren'i düşünüyorum... Pürtelaş soka- ğına yapılan baskınlan, devlet televizyonunda sorgulananlan, saçları sıfır numaraya vurulan- ları ve sözde ahlakımızı düşü- nüyorum. Istanbul'a hoşgörü yakışır her zaman, bu hep böyle... Altmış yaşındaki hanımefendi neden dalıp gittiğimi sonıyor, 'hişt' di- yorum, "neden bazılan daha çok acı çeker onu döşüniiyo- rum." "Hayat bana çok şey ögretti, şekerim" diyor. "İnsanlar acı çekerter, çünkii severler bnnu. Önlerine gelen ninetlerden va- rarlamp vaşayacaklanııa durma- dan kendi kendilerine soru so- rariar. YoksuUar ve vicdan, vic- dan diye bir hiç için kendi ken- dUerini yiyenler, hiçbir şey eWe edemezler. Geçmişime döniip bakbgımda keDdimle gurnr du- yuyonım ben. Korkmadıgım, istediğim gibi yaşadıgım için... Okuldan kovul- dnğomda bilirsiniz işte kız okul- lannı, benim yerime bir başka- sı olsaydı, yakalanmışüm diipe- düz, intihar filan elmeje kalkar- dı. Ben sadece çok sevindim. tti- bannız ve yüklii bir drahomanız varsa berkes ber şeyi unutmaya hazırdır. Amerika'ya yoUadılar beni ve çok da iyi ettiler. Amerika ber şeyin ülkesidir. Çok güzel gün- ler geçirdim orada; sonra evlen- dim, çocuklanm oldu, ber za- man canımın istedigini yaptım. Bazı insanlann fazla oldugu- na inanıyornm. Tabiaün bir ba- ğısı bu. Bilrjorsunuz insanoflu ana rahminde Uk önce dişidir, erkek cinsiyeti daha sonra gdtş- meye başlar, bu demektir ki ka- dın bedeni ve cinsiyeti her za- man iki cinsi de içinde taşır. Ha- yattaki her dnyguyu bir çeşit müptelalıga donüştürmeden ya- şamak gerektiği benim hayat fel- sefem oldu. Birini göriirsonüz esrar içer, onun esiri olur, biri- ni de gorursunüz içer ama esiri olmaz. Ben bep esi: olmamaya dikkat ertim. Şiddetli kıskançhk krizleri geçirdigim oldu. Uçağa atlayıp Liibnan'a, Meksika'ya gitt^iın oldu. Diz çöküp yalvar- dığım oldu, ancak hiçbir zaman esir olmadun. Erkekkr ber şeyi fark ederier. Bakmayın siz, çogunun da bo- şuna gider bu; hayal gücünıi, is- teği artüran bir şeydir bu.« Her- kesin ibtiyaa rârdır» Tekdüze bir dnseilik, boşverin insanı bir süre sonra bıktınr. Bana geçmi- şimden çok guzel anılar kaldı, artık altmış yaşındayım, anıla- rundan başka nejle avunabiü- rim ki..." Güneş çoktan batmış, hoşça- kalın deyip Boğaza bakan bu çok guzel evden aynlıyorum. Uzun uzun sokaklarda yürüyo- rum. Insanoğlunun muhteşem karmaşıklığı gözümü kamaştın- yor, Ortadoğu'nun büyük şiiri- ni duşunüyorum, kadın erkek ayn ayn mekânlarda yaşayan Is- lam ülkelerinde minyatürlere, şi- ire dökülen aşkları düşünüyo- rum. Yorgunum, Kız Recep'ten sonra itibarım zedelenmiyor ama Taksim- Nişantaşı hattında geceyansı lüks otomobillere bi- nen, coğunluğu uyuşturucu kul- lanan, her fırsatta ahlak zabıta- sına gönderiler transseksüelleri, travestileri gordükçe, yıkılan ha- yalleri, derin umutsuzluğu his- sediyorum ve kendi kendime mı- rıldanıyorum: "Neden bazıları daha çok bedel öder?" BITTI 7~ 500 g ü n d e n b i r i n d e b i z i m l e SOSYALİST EKONOMİDEN PİYASA EKONOMİSİNE GEÇİŞ PANELİ O t u r ı ı n B i | k ı n ı Dr N«j«ı Ecz<cıba;ı Konftrans Hayatı Yfinetım Kurulu Başkanı K o ı t a f m ı c ı l ı r Prof Dr.Slanıslav Shatalın SSCB Bıfımfar AkKİtmısı Ûyesı Uoskorı Ünırersıtesı Oğretım Ûye$ı Ptof Dr Gûlten Kazgan IttMtıbul ÛnntnMsı Iktısat Fakültesi Oğretım Ûy&si Prof Dr Bılsay Kuruç A Ü Sıyasıl Bılgıler Faküllesı Oğrttim Ûyesı DPT tskı UOsteşan Dr Yıldırım Aktûrk Infrrtotnk A.Ş. r* Pamukbank T.A Ş YOr.etım Kurulu Bafktnı DPT »skı Uûsteşarı Tııih: 17 Huican 1991 Pazarlesı Saal 13 30Kayıl/ 14 00 Panel Kalılım ücrsti 75 000 -TL'Cır gınşıe ödenır • • O M O M İ • V I S O • T A L • T t( O L « • K O M F I B J k M S H i r i T İ K A T « ı l » S I » L » G E O Ç E I U I I PAMUKBANK GÖKÇEADA ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN Davaa BURHAN TEOMAN tarafından davahlar ANA IX)BA (CANOS), DİMÎTRİ DOBA, HÜLYA AKARSUfledahili davalı Gök- çeada Maliye Hazinesi aleyhine açılan tapu iptali davasının mahke- memizde yapılan açık duruşması sonunda: Mahkememizden verılen 16.4.1990 tarih ve 1986/77 Esas, 1990/110 Karar sayüı karan Yargıtay 1. Hukuk Daircsi'nin 31.1.1991 tarih ve 1990/15913 Esas, 1991/1001 Karar sayüı ilamı ile onanmasına karar verilmiş olmakla; davalılardan Ana Doba (Canos)'mn Güney Afri- ka'da oturduğundan ve bu ulke devletimizce tanınmadıgından tebli- gat yapılamanustır. Bu itibarla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun28.ve müteakip road- deleri gereğince hükmfin gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen teb!i| olunur. 29.3.1991 YATIRIMCILAR DİKKAT! TAHVİL BORSASI AÇILIYOR CAN PAHALI SAĞLIK SİGORTASIUCUZ "Özel sağlık sigortası" yaygınlaşıyor... Ne kadar prim ödeyerek, tedavi giderlerinizi ne ölçüde garantiye alabilirsiniz? Hangi seçenek size ve ailenize uygun?.. Sigortacıların iddiası: "SSK'ya ödenenden daha az primle, özel tedavi..." İngiltere'deki sağlık sigortası acentalarının adresleri ve koşullar... Mc kidar prn ödcrMmz, riM 0 kadar koU,. ~ JSMElK İMKB KULİSLERİNDEN UYARILAR • İddialar değil, özel "analiz" konuşuyor: Adana Çimento... • Çanakkale Çimento ve Denizli Cam'ın sermaye artınmlan ne kadar? • Sun Elektronik, Vakıf Finansal Kiralama, Deva Holding hissesi sahipleri... Size "notlar" var. t Kart çok, banka kartı sahiplerinin yasal hakları yok. >"İç borç'ta yeni kavga: Toplam borç mu önemli, faiz yapısı ve vadeler mi? t Tarihin namusu var! Tarih ve Toplum dergisinin yedi yılı... • Sokaktaki arabanıza özel muhafız ister misiniz? Ayda 60 bin liraya... İSLAJVIDA KADIN VE CİNSELLİK TEPKİLER Tesettür ibadetle sınırlıdır'İslamda örtünmeyi ibadet etme konusunun dışına taşırmak yersiz ve mesnetsizdir. Bu zorunluğun çarşıda pazarda, bağ ve bahçede çahşmak ve gezmekle ilgisi yoktur. Müslümanlar cahilleştikçe Müslümanlıktan uzaklaşırlar. Sayın Oral Çalışlar. Cumhuriyet Gazetesindeki, Kadın ve Cinsellik konusunu okuyorum. Yararlanıyorum. Teşekkür ederim. Hürmetlerimi sunanm. Kadın. İslamda tesettür (örtünme) Örtünme, Haysiyet, şeref ve itibann ziyadeleşmesi ile ilgili degildir. Bunu ibadet etme ko- nusunun dışına taşırmak yersiz ve mesnetsizdir. Mevlene Cela- lettin Rumi, (Fihi Mafih) isim- li eserinde şöyle tarif etmekte- dir. (Kadın eğer iyi ve ahlakh ise, zaten kötülükte bulunmaz. Onu örtmek iki tarafında rağ- bet ve hırsını artıracaktır. Ka- dmı unıacı kıyafetine sokmak düzeni düzeltmeyecek, aksine kötuluğü ve fena düşünceyi kamçılayacaktır.) Müslüman erkekler kadını görunce bunun yaratılışında, erkeğin cinsel arzularını yerine getirmekten başka bir ödevi bu- lunmadığı kanısuıdadırlar. Fa- kat batıya yöneldikçe, iklimin daha soğuk olmasındanmıdır nedir. Her iki cinste bizim dü- şüncelerimize taban tabana zıt bir durum arzederler. Hazreti Peygamberin ölu- |<nünden sonra bugünküne kı- yasla kadına katı bir kural tat- bik edilmemekteydi. Çünkü Hazreti Osmanın ölümünü ta- kiben, Peygamberimizin eşi Hazreti Ayşe, Cemel vakasında, Hazreti Ali'nin karşısına bir muharip asker kıyafetiyle çık- mış, (4 Aralık 656) deve uzeri- ne binmiş, Ali'ye karşı ok at- mıştır. Bu mesele siyasidir. Ör- tünme ile ilgili olmaması icap eder. Osmanlıların hüküm sür- dükleri zamanlar da da kadın kıyafetleri bu günkü türban meselelerine kıyasla daha ileri idi. Çunkü örtünmeyi yalnız ibadetlere münhasır sayarlardı. Kadı zade lstanbullu Ahmet bin Mehmet Emin tarafından 970-1554 yıhnda yazılmıs, (Cev- heri, Behiyyetil Ahmediyye, Fi şerhil vasiyyetil Muhammediye) isimli kitabın iki yüz yetmiş sayfasındaki kayda göre, Cuma ve Bayram gunlerinde banyo yapmak sünnettir. Namazın dı- şında olan bu çabalara şart denmektedir. Bunlar yerine ge- tirilmezse namaz batıl olur. ör- tünme namazlara inhisar eder. Dış alemdeki Moda, giyiniş ve kuşamla ilgili degildir. Çünkü namaz ve ibadet yaratanın hu- zurunda ona karşı ifa edilen bir şükran borcudur. tbadet eder- ken görülmemesi icap eden yer- leri örtmek lazımdır. Bu örtün- me ar ve haya duygulanna bir ölçü ve sınır niteliğini taşır. Er- keklerin avret yeri (Örtünmeleri gerekli yerleri) göbeği altından dizleri altına değindir. Göbek avret olmamakla beraber diz kapağımn altına kadar örtünül- mesi gereklidir. Kadınlara ge- lince: Cariyelerin gerek müka- tebe (sahibinden kendisini satm alan esir), (Müdebbere (Efendi- si, kendi ölümünü azad olma- sına şart kılmış kul), Ümmü ve- led (Satılmaz cariye), Bunlar si- yah olsun, beyaz olsun erkek- ten ayn olarak sırtlanm ve ka- nnlannı da örtmeleri lazımdır. Bunlar için, sacın, başın, kolun ve bacaklann açık kalmasında beis yoktur. Hür kadının, (evli başına buyruk olan kadının), namaz kılarken her yeri avrettir. Yüzü, eli ve ayası avret degildir. Saç- lannı da örtmesi gereklidir. Ka- dın yaşlı olup tenhada, karan- lıkta ve geceleyin namaz ibade- tini ifa ederken bu yazılanlara uyması lazımdır. Bu örtünme karanlık bir yer- de ibadet edilirken birisinin gö- receğinden sakınma niteliğini taşımayıp, sırf namazın icapla- rını yerine getirmek için oldu- ğunu yazdıktan sonra, bu zo- runluğun çarşıda, pazarda, bağ ve bahçede çahşmak ve gez- mekle ilgisi yoktur. Bir ziraat memleketi olan Türkiye'de tar- lada çapa kazan, orak biçen Dairelerde erkeklerle birlikte çalışan kadının bu nevi bir ör- tunmeye gereksinimi bulunma- maktadır. Tekrarlamakta yarar var. Erzurumlu lbrahim Hakkı da (1720-1780) Marifetname isimli kitabının 255. sayfasında örtünmeyi namaz kılmarun al- tı şartından birisi olarak kabul etmiştir. Kadın ve erkek umu- mi yaşamda ve calışırken aynı şeküde giyinir kaydım koyma- mıştır. lbrahim Hakkı ya göre, (Namaz kılarken herkes avret yerini örtmelidir. Erkeğin avret yeri göbeği altında diz kapak- lan altına kadardır. Cariyenin dahi avret yeri böyledir. Cari- yelerin ön ve arkalannıda ka- pamalan lazımdır demiştir. Hur kadının her yerinin örtül- mesi icap eder, illaki eli, yüzü ve ayakları kapatılmamalıdır. Bir erkek veya yaşh bir kadın namaz kılmaya niyetlenirse yal- nız da olsa, karanlıkta da kılsa bu şartlan yerine getirmesi ge- rekir deyip sözü bitirmekte) ve zorunlu olarak tarla, bağ, bah- çe işlerinde calışırken, çarşıda pazarda dolaşırken örtülmesı- ne ve kara çarşaf içine girilir, peçe takar yükümlülUğunü ile- ri surmemektedir.) Yukarda da değinildiği veçhi- le bu örtünme ve tesettür bah- sini müslüman erkeği, kadının yalnız cinsel arzular için yara- tıldığına korü körüne kani olu- şundan ve bilgi noksanlığından ileri geldiğini yazıp konuyu bağlamak daha yerirde olacak- tır. Hazreti Ayşe, bir ordunun saflan arasma kanşıp, Hazreti Aliye muhalefet ederken, onun kara çarşaf ve peçe takmış ol- duğunu yazmak hakikaten üze- rine tül çekmekten başka ne olabilir? Bu konuda en güzel sözü (Sahte Peygamber) isimli kita- bının bir yerinde Izmirli (Ziya Ersay) şöyle dile getiriyor (Hı- ristiyan ahmleştikçe Hıristiyan- lıktan, Müslümanlar cahilleş- tikçe Müslümanlıktan uzakla- şırlar). 9/6/1991 Httseyin Yüdu-Ediroe Sapık fîkir Sayın Islam Düşmanı, AUah'ın emirlerini ve yüce din İslam'ı ne kadar saptırmak saptarmak istesende başanlı olamayacağını ve sapık fikirle- rinin hesabını kesinlikle verece- ğini bilmeni isterim. Sizin gibi ne oldukları belir- siz sapık ruhlu canhlar, Allah'- ın azabından ve dehşetinden kurtulamayacaklardır. Mehmet Ali Şadogln Sayın tslam Düşmanı, Büyük Türk milletinin Müs- lüman olduğunu ve Müslüman olarak yaşayacaklannı ve din- lerine olan saldırılara kesinlik- le cevap vereceklerini unutma- ymız. Ne şartlarda olursa olsun, Türk milletinin dinine saldır- manın hesabını vereceğiniz mu- hakkaktır. Mehmet Ali Şadoglu Saçmalığa güldük! 5 Haziran 1991 tarihli gaze- tenizin on beşinci sayfasında 'Oral Çalışlar' imzasıyla yayım- lanan 'İslamda Kadın ve Cinsellik' adlı yazıyı büyük bir teessufle okuduk. XX. asırda bu kadar cahil kalmanıza ve gerçekleri sapıtarak basitleşişi- nize hayret ettik. Bu görüşleri- nizle gayenizin; kufrünüzü or- taya koymak ve İslamın nûru- nu balçıkla sıvamak olduğuna inaruyoruz. islamın tek doğru ve gerçek hayat nizamı olduğuna inananlar olarak saçmalıkları- nıza güldük ve aynı sayfada ya- yımlayacağınıza söz veren mek- tubunuzu gönderirseniz sözko- nusu konularda gerçeği ispat edeceğimizi bildirir, gercekçi ol- maya davet eder, size de hidâ- yet dileriz. 6 Haziran 1991 Durkadın 75 imza Anlalya Mutanoğlu ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle