22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3NÎSAN1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 DER8İ Varlık'ta 'yazınsal yapıt' • Költür Servisi— Edebiyat ve sanat dergisi Varhk'ın nisan sayısında günümuzde yazınsal yapıt kavTamı tartışılıyor. Tahsin Yücel, özdemir Ince ve lskender Savaşır'ın katıldıklan açıkotummda "Yazınsal yapıt nedir, günümüzdeki algılanış biçimi nasıldır, nasıl algılanması gerekir, okur-yazınsaJ yapıt ilişkisi ne tflr bir tablo çizmektedir ve bu tabloyu oluşturan nedenler hangileridir" sonılan üzerinde duruluyor. Dergide aynca Afşar Timuçin, Semih Gümüş, Güven Turan, Ergun Uğur, John Irving, Barlas özankça, Erdal Atabek, Sulhi Dölek, Konur Ertop, Mazhar Candan, Bülent Akkoç, Nurer Uğurlu, Yusuf Çotuksöken, Süreyya Evren, Hüseyin Alemdar, Füsun Baysan, Günel Altıntaş, Atilla Birkiye ve Necati Güngör'ün yazılan yer alıyor. ANMA Sabahattin Ali'nin ardından • KüJtür Servisi — "Sabahattin Ali'nin Ardından" başhklı soyleşi, dün Kadıköy Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirildi. Mehmet AIi Aybar, Rasih Nuri 1leri, Asım Bezirci, Filiz Ali ve Zeliha Berksoy'un katıldıkları söyleşide Sabahattin Ali'nin edebiyatçı kişiliği ve esrar perdesi altındaki ölümü üzerinde duruldu. Toplantıda Ali'nin yakın arkadaşı Mehmet Ali Aybar kendisiyle birlikte çalıştığı dönemden çeşitli anılar aktardı. Rasih Nuri 1leri, Sabahattin Ali'nin polisler tarafından tutuklanıp işkencede öldürüldüğunü ileri sürerken eleştirmen Asım Bezirci, Türkiye'de sanatçının kolay yetişmediğini, Sabahattin Ali gibi değerli bir yazann adının pekçok antolojide yer almadığmı beürterek "Bu çok acı. Oysa Sabahattin Ali, Türk hikâyeciliğinde bir çığır açmıştır" dedi. Yazarın kızı, gazetemiz müzik yazarı Filiz Ali ise konuşmasında babasının ölümü ardından uzun siıre kitaplannın yayımlanmayarak, unutturulmaya çalışıldığını, ancak bunda başarüı olamadıklarını söyleyerek onun "hem olağanüstü bir yazar hem de olağanüstü bir baba" olduğunu belirtti. Tiyatro sanatçısı Zeliha Berksoy ise Sabahattin Ali'nin, adı Çehov ve Gorki'ye anılabilecek bir yazar olduğunu söyledi ve bazı yapıtlarından parçalar okudu. SERGİ Karikatürlerde başbakanlar ıM Kiiltür Servisi — "Başbakanlar Demokrasi Sınavında" başlıklı sergi, lstanbu! Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in katılımıyla dün Karikatür ve Mizah Müzesi'nde açüdı. Sözen, karikatürcülerin düzenlediği "Demokrasi KarnesP'nde, listede yer alan başbakanlardan şu an Cumhurbaşkanı Türgut özal ile Yıldırım Akbulut'a not verirken "Benimiçin sınıfta kalmışlardır" dedi. Belediye Başkanı, karnede yer alan "beslenme alışkanlığı" konusunda da gülerek "Herhalde özal bundan 10 alırdı" dedi. 1946-1991 yılları arasında başbakanlık yaprnış kişilerin karikatürize edildiği sergide çizgileri yer alan karikatürcüler, Ali Ulvi Ersoy, Altan Erbulak, Bedri Koraman, Cafer Zorlu, Eflatun Nuri, Ercan Akyol, Ergün Gündüz, Ferruh Doğan, Hasan Kaçan, Haslet Soyöz, Mim Uykusuz, Mıstık (Mustafa Eremektar), Necmi Rıza Ayça, Nehar Tüblek, Semih Balcıoğlu, Suat Yalaz, Tan Oral, Togo, Tonguç Yaşar, Turhan Selçuk ve Yalçın Çetin. Sergi 20 nisana dek izlenebilecek. (Rrtoğraf: Ibrahim Günel) SİNEMA Sinemacıya vergi indirimi • ANKARA (AA) — Sanatçısından set işçisine, yapımcısından seslendirme yönetmenine kadar tüm sinema çalışanlanna Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılacak değişiklikle özel vergi indirimi sağlanacak. KUltür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cevdet Türkeroğlu'ndan alınan bilgiye göre, Gelir Vergisi Kanunu için Kültür Bakanlığı'nın hazırladığı değişiklik teklifı ile tüm sinema çalışanları, serbest meslek çalışanlanna istisna getiren 18. madde kapsamına alınacak. Yerli sinemaya destek sağlamak amacıyla hazırlanan değişiklik taslağımn önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu'na sunulacağını belirten Türkeroğlu, "Yasada tüm görsel, plastik ve sahne sanatı sanatçılarına, yazar ve bestecilere, hatta mucitlere bile indirim sağlanırken sinema çalışanlarının bundan yararlanamaması büyük haksızhk" diye konuştu. 'Henry ve June'a yaş smırı • Kültür Servisi — United International Picture yöneticilerinden Mehmet Özduygu, THY'de süren grev nedeniyle Philip Kaufman'ın yönettiği "Henry ve June" fîlminin Türkiye'de gösterime gireceği tarihi kesinleştiremediklerini söyledi. Özduygu, grev nedeniyle gümrük işlemlerinde de aksamalar olduğunu belirterek "Bir sorunla karşılaşmazsak fümin 3 mayısta gösterime girmesini planlıyomz" dedi. Bu arada sansür kurulu yazar Henry Müler, karısı June ve yazar Anais Nin'in ilişkilerini konu alan filmin "16 yaşından küçuklerin sinema salonuna alınmaması kaydıyla" gösterimine izin verdi. 10. Uluslararası Istanbul Film Festivali'nde gösterilen ve biletleri karaborsada 200 bin liraya satılan "Henry ve June"un mayıs ayı başında Beyoğlu Atlas ve Kadıköy Sürevya, Şişli Kent, Bakırköy 74 ve Ankara Metropol sinemalarında gösterime gireceği bildirildi. MÜZİK Bakanlık 'Nare'ye karşı • ANKARA (AA) — Kültür Bakanlığı'nın, ses sanatçısı Rahmi Saltuk'un 'Nare* adlı kasetinin dağıtımına olanak veren Istanbul Idare Mahkemesi kararma itiraz ettiği öğrenildi. Rahmi Saltuk'un "Nare" adlı kaseti, Kurtçe parçalar bulunduğu gerekçesiyle geçen yıl, Istanbul Fikir ve Sanat Eserleri Müdürlüğu'nce yasaklanmıştı. Saltuk hakkında da, hükümetçe değişiklik çalışmaları sürdürülen 2932 saydı Türkçeden Başka Dillerde Yapılacak Yaymlar Hakkında Kanun'a muhalefetten dava açılmıştı. Rahmi Saltuk da dağıtımın yasaklanması karannın iptali için Istanbul 6. İdare Mahkemesi'ne dava açmıştı. Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Saltuk'un beraat etmesi üzerine İstanbul 6. İdare Mahkemesi, beraat karannı dayanak yaparak dağıtımın yasaklanması karannı iptal etti. Yetkililerden ahnan bilgiye göre Kültür Bakanlığı, lstanbul İdare Mahkemesi'nin söz konusu kararının iptali için Danıştay 10. Dairesi'ne başvurdu. MÜZİK /FİLİZ ALİ Türk balesinin kurucularından Beatrice Fenmen: Bırakın gençleri, denesînlerTürk balesinin kurucularından Beatrice Fenmen'in Türkiye'ye gelişinden bu yana 40 yıl geçti. . Fenmen, klasiklerin önemli olduğunu ancak Türk balesinin klasikleri tekrarlayarak gelişemeyeceğini söylüyor. 1947 yılında Türk hükümeti, önce Vic-Wells, daha sonra SaddlerAVells ve en son da In- giliz Kraliyet Balesi'nin (Royal Ballet Company) kurucusu olan Dame Ninette de Valois'yı Türk Bale Okulu'nu ve Türk Devlet Bale Topluluğu'nu kurmak üze- re ülkemize davet etmişti. llk Türk bale okulu, Istan- bul'da Yeşilköy'deki Pansiyonlu llkokul'da 1948 yılında açıldı. Okulun yöneticisi Dame Ninet- te*in öğrencilerinden Joy New- ton'du. Okul, 1950 yılmda An- kara'ya taşındı ve Joy Newton 1951'de ülkesine dönünce Bale Bölıimü Başkanlığı'na yine Da- me Ninette'in öğrencilerinden Beatrice Appleyard getirildi. Appleyard, Kraliyet Dans Akademisi'nden mezun olduk- tan sonra Vic-Wells Topluluğu'nda ve Alicia Marco- v« - Anton Dolin Bale Toplulu- ğu'nda dans etmiş, hem dansçı hem de koregraf olarak Kahire1 den Milano-Scala'ya kadar ge- niş bir coğrafya içinde sanatını gerçekleştirmiş değerli bir uz- mandı. 1954 yılmda piyanist, besteci, öğretmen ve yonetici değerli ho- camız rahmetli Mittaat Fenmen- Ie evlenen Beatrice Appleyard, aynı yıl eşi ile birlikte "Fenmen Bale Stüdyosn"nu kurarak Türk balesi için gerekli altyapıyı uzun yülar sağladı. Türk balesinin ku- ruculan arasındaki önemli yeri ile tarihe geçecek olan Bayan Fenmen'den Türk balesinin şim- diki durumu hakkında neler dü- şündüğunü ögrenmek istiyoruz. Söze şoyle başlıyor Beatrice Fen- men: "Okul Ankara'ya taşındıgın- da öf rend sayısı 15-20'ye kadar SANAT YENİLİKLE BESLENMELt— Beatrice Fenmen, müzik yazanmız Filiz Ali'yle yaptıgı söyleşide, "YeniHklerie beslenmezse sanat ölür" diyor ve ekliyon "Yenilikçilerin, çagdaş dansı sa- vunaniann önünii kapatmayaum, onlara olanak Unıvalım". (Fotograf: Banş BU) düşmüştü. Çogu öğrencinin ai- lesi küçük çocuklanndan aynl- mak istememiş ve çocuklanm Ankara'ya göndermeraişlerdi. Ama ertesi yıl, yani 1952'de aç- tıgımız giriş sınavında Türk ba- lesinin çekirdeğini oluşturacak küçük balerinler ve baletler al- dık okula. Meriç, Binay, Giil- can, Evinç ilk aklıma geten isün- ler... Birkaç yıl içinde hızla ge- lişen bu sınıfın başarıları ailele- rin bale sanaüna baktş açısını da degiştirdi. Artık berkes çocugu- nu baleye vermek istiyordu ne- redeyse." — Bale için gerekli her türlü olanaga sahip miydiniz o za- manlar? Sorumuzu Bayan Fenmen'in kahkahası yarıda kesiyor... "Yok canım, olur mu? Dog- nısunu isterseniz Filiz, ilgili ve yetkili kişilere balenin gereksi- nimlerini anlalabilmek bugun bile zor..." — Türk dansçılannın vücut- lan baleye uygun mu sizce Ba- yan Fenmen? FENMEN — Dansçılardan ne beklediğinize bağlı bu tabii. Turk dansçılannın dans etme yeteneği olağanüstü. Ancak bale için ideal vücut ölçülerine sahip olduklan soylenemez. Amerika- lılann, İngilizlerin, hatta şimdi- lerde Ruslann uzun ince bacak- lannı, kısa ve incecik bedenle- rini bizim dansçılarda bulmak hayli zor, ama bizimkiler de do- ğuştan dansçı ve bence bu her şeyden önemli. Dans nedir ki? Sadece belli pozlar vermek mi? Hayır, beden kadar nıh da önemli dansçıda. — Bayan Fenmen, o zaman sizce ne eksik ki sonınlar çıkma- ya başlıyor Türk balesinde? FENMEN — Balede kalite, yani nitelik çok önemli. Belki de bütün sanatlarda olduğundan daha önemli. Müzik, dekor, kostüm, koregrafı ve tabii ki dansçılann kalitesi hep üst dü- zeyde olmalı bale sanatında. Se- yircinin düzeyine inmek, ona hoş görünmek veya popüler ol- mak için kaliteden ödün vermek bence çok yanlış olur. Bale en- telektüel seyirciyi çekebilmeli, kaliteden anlayan, ona değer ve- ren seyirci yetiştirmeli. Seyirci sanattan anlamalı ona gereken değeri vermeli. Kaliteye önem vermezseniz sonunda insanlar kızların bacaklannı seyretmeye gelirler... — Bayan Fenmen, siz Türk balesine tam kırk ydınızı verdi- niz. 1991 sizin Türkiye'ye gelişi- nizin 40. yılı. Türk balesinin bu- gün geldigi nokta hakkında ne- ler düşünuyorsunuz? Ankara ve İstanbul'da dansçılann sancıla- rı oldugu malum, yaraya doğnı tam konup konmadıgı hakkın- daki göruşleriniz nelerdir? FENMEN — Sorun şuradan kaynaklanıyor kanımca: Türk balesinin gelişm.e yönü konu- sunda iki karşıt görüş var. Bir taraf "Biz klasik bale topluluk- lanyız, modern dans, çagdaş ba- le bünyemize uvmaz" diyor. öteki taraf da "Çagdaş çalışma- lar çok onemlidir ve klasik bale ile koşut gelişmelidir..." göru- şünde. Bence her iki görüş de doğrudur. Ancak birincisi pek uzak görüşlü değildir. Çağdaş bale veya çağdaş dans, bale sa- natının devamlıhğmın, canlüığı- nın garantisidir. Kuğu Gölö, Uyuyan Güzei, Giselle gibi ba- leler doğaldır ki mutlaka sahne- ye konmahdır, çunkü bunlar klasiktir, gelenektir, bale dans- çısırun tekniğinin sürekliliği için gereklidir ve geleneksel baleyi de yaşatmak açısından onemlidir. Ne var ki eğer bir bale toplulu- ğu yeni, çağdaş koregrafılere önem vermezse, dansçısı da top- luluk da gelişemez. Yeniliklerle beslenmezse sanat ölür. Yenilik- çilerin, çağdaş dansı savunanla- rın önünü kapamayalım, onla- ra olanak tanıyalım. Bırakalım denesinler, hatta yanlışlar yap- smlar. Ama deneye deneye geli- şeceklerdir. Genç koregraf aday- lannı Avrupa'daki, Amerika'da- ki değerli koregrafların çalışma- lanm izlemeye göndermek gere- kir. Türk balesi, ancak kendi ya- ratıcıları tarafından kendi ben- liğini bulacaktır. Klasikleri tek- rarlayarak Türk balesi ilerleye- mez. — Bayan Fenmen, "davul - zurna eşUğinde bale" veya 'Türk adımlanyla bale" gibi tartışma- lar basına bile yansıdı biliyorsu- nuz. Siz bu konuda ne duşünü- yorsunuz? FENMEN — Çok saçma. Davul zurna halk danslan çal- gılandır. Oysa bale bir saray dansıdır. Açık havada değil, ti- yatro sahnesinde icra edilir. Türk adımlan üe bale ise ola- naksızdır. Balenin adımlan yüz- yıllardır bellidir. Folklor ile ba- leyi kanştıramazsınız. Ancak halk danslan klasik baleler için- de karakter olarak kullanılmış- tır hep. Coppelia'da, Giselle'de, Kuğu Gölu'nde, Uyuyan Güzel 1 de, Fındıkkıran'da halk dansla- rımn stilizasyonlannı görürüz. Sonuçta, balenin vokabüleri de- ğiştirilemez. Ama bu vokabuler ile yenilikler araştınlabilir tabii. Çok aceleye gerek yok, deneye- rek ulaşılacaktır Türk balesine. Bence; genç koregrafların, rnü- zisyenler, ressamlar, şairler, hey- keltıraşlarla bir araya gelmeleri, tumden sanata yönelmeleri, bir- likte kendi dillerini geüştirmele- ri, yeni fikirleri üretnıeİeri gere- kir. Teknik vesanaisalsorunlarınpençesinde kıvranan bale artıkçözüm bekliyor Baleye yeni sistem ve disiplın30 yıl sonra ilk defa devlet balelerimize yeni bir sistemin getirilmesi için çaba harcanıyor. Bu sistem ile balemizin yeniden bir ternele oturtulması gerekiyor. GEYVAN MCMILLEN Gösteri sanatlarmın belki de en popüleri olan dans sanatının Türkiye'de ilk uygulaması olan Coppelia balesinin Ankara Dev- let Balemiz tarafından sahnelen- mesinden bu yana 30 yıl su gibi akıp geçti. Balemiz bir yandan evrensel işler yaraürken bir yan- dan da gittikçe artan sorunlar- la boğuşmak zonında kaldı. Oysa bale öyle bir sanat dah ki eğer gereksinimler sağlanmıyor ve olanaklar sanat açısından ye- tersiz kalıyorsa, dolayısıyla ge- reken önem verilmediği için ça- Iışma düzeni de yetersiz kaldı- ğından, gelişmesi de mümkün olamamaktadır. Rusya ve Ame- rika'da bu sanatm gelişmesi için harcanan paranın ve sağlan- makta olan teknik olanaklann sonsuzluğu başdöndürücudür ve bu ülkelerdeki dansın dünya çapında kabul edilen ekoller ha- line gelmesini sağlamıştır. Bu arada da yaratıcı gücün ortaya çıkmasına önayak olmuştur. Ülkemizde de baleyi engelle- yen, teknik ve sanatsal sorunla- nn yanı sıra, araştırma yapıhna- dan yapılan tek yönlü eleştiri- Ierdir. 1934 yılında Amerika'ya göç eden dunyaca ünlü yaratıcı Ba- lachine, 1983'te öldüğü zaman Amerika'nın her köşesi bale toplulukları ile dolup taşarken en önemlisi bu toplulukları ya- ratanlar yine Amerika'nın ken- di sanatçılan olmuştur. Petipa 19. yüzyılda Rusya'ya gitti, ama Lev Ivanov, P. Gorsky ve Y. Gregoroviç'ler yetişip tümüyle Ruslara ait olan bir ekol oluş- turdular. Ülkemizde de baleyi Dame Ninette de Valois başlat- tı, ama 1970 yılında yetiştirdiği Türk sanatçılarının bu sanatı sürdürmesi gerektiğini söyleyip gitti. Kendi sanatçılannı yetiştir- meyen ülkede ulusai bir sanat- tan söz edilemez. Turk resmi, Türk tiyatrosu, Türk edebiyaü, Türk operası ve Türk balesi her dönemde kendi bünyesindeki yaratıcı ve eğiticilerden var ol- muştur ve olacaktır. Gelelim temel sorunlara... Balemizin artık mutlaka çözü- me ulaştınlması gereken birkaç temel sorunu vardır. Konserva- tuvarların üniversite bünyesin- den aynlıp tekrar bale okullan haline dönüştürübnesi; teknik olanaklann yanı sıra sanatsal düzeyin de yükseltilmesi gibi... Batı'da büyük devlet toplu- lukları sadece bale toplulukları olarak çalıştıklan için kendi sahneleri, kendi salonlan, ken- di dansçılan, teknik atölyeleri ve idareci kadroları bulundu- ğundan ve bütün emek bale top- luluğunun kalitesini yükseltme- ye harcandığından bu yüksek düzeylere ulasabihyorlar. Bütün bu olanaklar sağlan- madan ülkemizde bale sanatuun gelişmesi söz konusu olamaz. Bu konuda ilk defa 30 yıl sonra devlet balelerimize yeni bir sis- temin getirilmesi için çaba har- canıyor. Bu sistem ile balemizin yeniden bir temele oturtulması gerekiyor. Batı'da topluluklann çoğu beş asağı beş yukan bu sis- tem üzerine kurulmuştur. Bu sistemle gelecek olan çaüşma düzeni, disiplin ve imkânlar ül- kemizde dansı ve dansçılann ka- ütelerinin yükselmesini sağlaya- caktır. 1991 yıh bale sanatımız için yeni bir dönemdir. Yöneticileri- miz bu sanatm sorunlanna eği- lip çözülmeleri için bütün des- teği vermekteler. Zaman geçir- meden kollan sıvayıp kökten çözümler bulmak bizlere düşü- yor; biz sanatçılara... Kendi ararnızda yeşil ışık yakarak tek vücut halinde... CRR'de piyanistlerîn lıaftasıMartm son haftasnıda üç de- ğisik piyanistten üç değişik resi- tal programı dinledik. 1966 yı- lında dünyaya gelen Hakan Te- zonar, bu piyanistlerin en gen- ciydi. Tezonar, henüz öğrenci, ama 24 mart pazar günü CemaJ Reşit Rey Konser Salonu'nda verdiği konser, bu genç piyanis- tin bir bakıma görücüye çıktığı "debut" resitaliydi. Hakan Tezonar, piyanistik kaliteleri ile sivrilen, piyanonun teknik sorunlannın çoğunu çöz- müş, piyanodan derinlemesine güzel tonlar elde edebilen, Ba- lakiref in "Islamey"i gibi göste- rişli, cafcaflı eserlerde virtuoz kumaşı gözüken, ama Liszt'in si minör sonatında asıl gerçek pi- REGİNA SHAMVİLİ — Gürcü piyanist CRR'deydi. yanistik ve müzisyen kaliteleri ortaya çıkan genç yeteneklerden. 25 mart pazartesi akşamı ise piyanist Judith Uluğ, öyle her babayiğidin kolay kolay altın- dan kalkamayacağı, cesaret iste- yen bir program ile dinleyici kar- şısına çıkıyordu. Judith Uluğ- un CRR Konser Salonu'ndaki resital programı için seçtiği eser- lerin tümü 20. yüzyıl Rus beste- cilerinin yaratılanydı. Program- daki eserler arasında en tanın- mış olanı Sergei Prokofiyefin (1891-1953) 7 numaralı si bemol majör sonatıydı. Judith Uluğ, dinleyiciye yeni repertuar suna- rak riskli, ama riskli olduğu ka- dar da eğitici bir işe giriyordu. Konserin ilk eseri Dmitri Şos- takoviç'in sonatıydı, onun ar- dından bu kez RahmaninoPun (1873-1943) resital programları- na nadiren giren op. 36 No.2 si bemol minör sonatım yorumla- dı Judy. Resitalin ikinci yarısı- nın ilk sonatı Alexander Skriya- bin'in (1872-1915) op. 30 No.4 fa diyez minör sonatıydı. Skriya- bin'i daha genç kuşak Rus bes- tecilerinden Rodion Sçedrin'in (1932-) Basso Ostinato'su izledi ve Judy'nin konseri Prokofiyer- in 7. sonatı ile sona erdi. 27 mart çarşamba akşamı ise Gürcu asıllı piyanist Regina Şamvili'yi tanıdık. Tiflis Konser- vatuvarı'nı bitirdikten sonra Moskova Çaykovski Konserva- tuvarı'na giren Şamvili orada yüzyıhmızın en önemli piyano hocalanndan Geogory Ginz- burg, Maria Grinberg ve Yakov Flier'in öğrencisi oldu. Regina Şamvili, bundan dokuz yıl ön- ce, Brejnev'in özel izniyle Sov- yetler Birliği'nden Amerika Bir- leşik Devletleri'ne göçtu. Göç nedenini şöyle açıklıyor sanatçı: "Sovyetler Birligi'nde yılda en az 80 konser verirdim. Hiç duy- madığımız kentlerde çalardım, çok tanınır ve çok itibar görür- düm. Ne var ki Sovyetler Birli- gi dışında hiç tanınmıyordunı, çünkü ülke dışında konser ver- me olanagı bana hiç tanınmı- yordu. Oysa benden daha iyi ol- mayan pek çok sanatçıresmika- nallarla durmadan yurtdışına gonderiliyordu. Sonunda canı- ma tak etti ve artistik özgurlü- gümü kazanmak için Sovyetler Birligi'ni terk etmem gerektiği- ne inandım. Şimdi orada da ko- şuJlar degişti bildiginiz gibi ve ilk kez bu sonbaharda yeniden vatanıma dönüp konserier vere- cegim. Şimdi memnun muyum? Hem evet, hem hayır. Dunyanın her yerinde çalıyorum. Çin'e bile gittim, Hindistan'da Rajiv Gandhi'den madalya aldım, ni- şanlarım, odüllerim sayısız. Dosüanm arasında devlet baş- kanlan. film yıldızlan var. Ama bu kez de hiç dinlenememekten şikâyetçiyim. Batı'da menajer- ler, sanatçılan yiyip bitiriyortar. Hiç durraak, dinlenmek yok. Sovyetler'de de konser ücretle- rinizin yarısını elinizden aluiar, ama Araerika'da başka başka masraflar çıkanp faturayı dur- madan şişirirler." Şamvili'nin piyanistliği göste- rişe, "show"a yönelik değil. Tam tersi içe dönük, derin, romantik ve ince düşünıilmüş bir duygu- sallıkla yoğrulmuş bir piyanist- lik. Notalarla, seslerle şiir yazı- yor sanki. Her sesten ayn bir an- lam çıkarmasını biliyor. Sanat- çı, resitalinde Bethoven'in op. 101 sonatım, Mendelssohn'un Scherzo Capriccio ve Variatio- nes Serieuses'ünü, Chopin'in üç kısa parçası ile hafıfletti. Resi- talin sürprizi ise Rus klasik mü- ziğinin babası sayılan Mihail I\-avoviç Glinka'nın (1804-1857) besteledigi "Piyano İçin Minya- türler"di. Bestecinin "Ayrı- lış" adlı Nocturne'ü ve Aliabi- ev'in ünlü "Bülbül" Romansı üzerine çeşitlemeleri, Chopin'- vari melodi zenginliğinin ust dü- zey örneklerinden mutlaka. Edebiyat şenligi • Kültür Servisi — 1Ü öğrenci Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2. Edebiyat Şenliği kapsamında bugün Metis, Dergâh, Joker, Remzi yaymevleri ve Cumhuriyet Kitap Kulübü'nden temsilcilerin katüacağı Yaymevleri Kitaplan Nasıl Seciyor?" başlıkh bir acıkoturum gerçekleştirilecek. Saat 12.00'de başlayacak açıkotunıma gazetemiz yazarlanndan Mürşit Balabanlılar da katılacak. Saat 14.00'te Prof.Dr. Afşar Timuçin "Sanat ve Oyun" konulu bir konferans verecek. Saat 16.00'da ise Dr. Nejat Birinci'nin "Edebiyatımızda İstanbul" başlıkh konferansı izlenebilecek. Çiçekoğlu'nun söyleşisi • Kültür Servisi — Sanat ve kadın tanımlanna yeni bakış açılan getirmek amacıyla BİLAR İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen "Sanatta Kadın" başlıkh seminerler dizisi Uluslararası İstanbul Film Festivali sırasında verilen aradan sonra yann yine başhyor. BlLAR'ın Tünel'deki (llk Belediye Cad., Küçük Tünel Han, No: 4, Daire: 5) merkezinde yann saat 18.0'de yazar Feride Çiçekoğlu "Sinemada Aynntı ve Kadın" başhkh bir konuşma yapacak. w E^spas, sarkaç vetik" • Kültür Servisi— tbrahim Çiftçioğlu resimlerini 3 nisandan başlayarak Derishovv Sanfa Sanat Galerisi'nde sergileyecek. "Espas, Sarkaç ve Tik" başlığı altında açılacak sergi 7 mayısa dek görülebilir. Gazi Hğitim Enstitüsü resim bölümü , mezunu olan ve Marrnara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakultesi'nde lisansını tamamlayan Çiftçioğlu Vakko, DYO ve Devlet Özgün Baskı Resim Yanşmalan'nda ödüller kazandı. Tip Fakültesinde konser ^_ • Kültür Servisi— Bulutsuzluk Özlemi ve Seyir Defteri topluluklan bugün saat 16.00'da Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumu'nda ortak bir konser verecekler. Bir süredir üniversite konserleri düzenleyen "Bulutsuzluk özlemi", bu konserde son kasetlerinde yer alan şarkılan seslendirecek. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi doktorlan ve öğrencilerinden oluşan "Seyir Defteri" ise mayıs ayında piyasaya çıkacak ohın "İstanbul Şarkılan" adlı kasetlerinde yer alacak parçalardan örnekler sunacak. UGÜN • Soyak'ta Saim Bugay Saim Bugay'ın heykel sergisi saat 18.00'de Soyak Sanat Galerisi'nde açılıyor. (175 09 10) • Kut'un reslmleri Muhsin Kut resim sergisi saat 17.00'de Teşvikiye Edpa Sanat Galerisi'nde açüacak. (136 12 79) • Dialarda Anadofu Y. Mimar Adnan Özerler'in "Bir Turist Rehberinin Objektifinden Anadolu" başhkh dia gösterisi saat 19.30'da Yeşil Bizans Sanatevi'nde (151 89 21) jmmmm bugün bilsak 3NİSAN ÇARŞAMBA: Bilsak Bar'da 18.00 "ChaBaker'ın Amsına.." Düzenleyen Erol PEKCAN 19.00 "Dclilik, Sanatve Felscfe": Oruç ARUOBA, Hulki AKTUNÇ, Güven TURAN 19.00 Dia Gösteıisı ve Soyleşi "Şntı çantai çeiebiler" Haldun AYDINGÜN Fotograf ve Sinema Atölyesi M. Ziya ÜLKENCİLER yöncliminde (P.tcsi.-Çarş.-C.lesi.) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) 1100-00.30 Rock Cafe-Bar(5.Kat) 15.00-18.00 HcavyMetal 18.00-24.00 Rock 15.0OCriücaIMass 21.30 Erkin KORAY bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle