20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29NİSAN1991 HABERLFR CUMHURİYET/5 'Çevre kirletilmeyecek' • ANKARA (UBA>— Hava kirliliğine neden olan ve çevreyi kirleterek tarım topraklannı zebirleyen beş termik santrala, desülfürizasyon ünitesi takılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, "Termik santrallara takılacak desülfürizasyon üniteleri için 1 milyar 80 milyon dolar yatırım gerekli. Bu üniteler taküdıktan sonra termik santrallar çevreyi kirletmeyccek, tanm arazilerini ve insanları zehirlemeyecekler" dedi. Tekirdağ SHP Milletvekilli Güneş Gürseler'in yazılı soru önergesini cevaplayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Kurt, "Türkiye'deki 15 tennik santraldan, Çayırhan Termik Santralı dışında hiçbir santralda desülfürizasyon ünitesi olmadığını söyledi. SHP kongresi • İZMtR (Cnmhuriyet Ege Bürosu) — SHP Karşıyaka ilçe kongresini genel merkez yanlısı Rıfat Özer kazandı. Rıfat Özer kongrede 229, Baykalcı aday Cevat Durak ise 171 oy aldı. Divan başkanhğını Şeref Bakşık'ın yaptığı kongreye lzmir milletvekilleri Veli Aksoy, Ahmet Ersin, Birgen Keleş, Erol Güngör ve Turan Beyazıt da katıldı. Yapılan oylama sonunda Rıfat özer başkanlığında yeni ilçe yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: "Nermin Ertekin, Mustafa Bayrak, Neşe Araslıgil, Necmettin Topuz, Cemal Oral, Hikmet Akpınar, Mehmet Dağ, Cafer Çetin:' Erdem seçildi • ANKARA (UBA) — Anadolu Kulübü Başkanlığa'na Ali Naili Erdem seçildi. Anadolu Kulübü'nün dün yapılan kongresinde kullanılan 380 oydan 312'sini alan Ali Naili Erdem kulüp başkardığma seçildi. Kulübün halen başkanbğını yapan DYP GİK üyesi, eski sağlık bakanlarından Münif Islamoğlu ise 68 oy alabildi. Buna göre Ali Naili Erdem başkanlığındaki Anadolu Kulübü yeni yönetim kurulu da şu üyelerden oluştu: "Iskender Cenap Ege, Aydın Saraçoğlu, Ergün Erten, Şükrü Meto, Ilharai Çetin, Hazım Kutay, Adnan Karakucak ve Cemil ÜnaT Mutfaktan çıkın • ANKARA (UBA)— Yeşiller Partisi Genel Başkanı Bilge Contepe, kadınları, mutfaktan sokağa çıkmaya çağırdı. Bilge Contepe, Medeni Kanun'daki kadınlarla ilgili antidemokratik maddelerin kaldırılmasıru istedi. Contepe, Semra Özal'ın politikaya girmesini bir kadın olarak desteklediğini, ancak kocasımn sahip olduğu olanaklan kullanarak politikaya girmesinin hoş olmadığını belirtti. Karamsar tablo • ANKARA (UBA)— SHP tarafından Türkiye tarımı konusunda yapılan bir araştırmada, son on yılda çiftçüerin ulusal gelirden aldığı payın yuzde 30'lardan yüzde 15'lere düştüğü belirlendi. Araştırmada bilinçli bir şekilde tanm sektöründen tanm dışı sektörlere kaynak aktarıldığı bildirildi. SHP Genel Sekreterliği'nce hazırlanan "Çalışma Yaşamından" adlı broşürde tanm sorunlarına değinildi. Tanmdaki temel sorunlardan birisinin devlet desteğinin çekilmesi olduğu belirtilerek 1980'Ierde 30'a yakın ürüne devlet desteği verilirken bu sayının bugün 7'ye düştüğune dikkat çekildi. 'Birbirimizle uğraşmayalım' diyen SHP Genel Sekreteri Çetin iktidarı uyardv Bir gün hesap sorulurANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Sekreteri Hik- met Çetin, Türkiye'nin en önemli gündeminin, "ANAP .. ... . . . . iktidanna ve lusi yönetimine son gOSterulKİeri lÇin söyledi. 'Türkiye'nin en önemli gündemi ANAP iktidarı ve kişi yönetimine son vermektir' diyen Hikmet Çetin, .parti içi muhalefeti uyardı. SHP'nin 'Yerel Yönetimler Kurultayı'nın ikinci gününde Çetin'den sonra söz alan Ahmet İsvan, bazı belediye başkanlarını Özal ve çevresine yakınlık vermek olduğunu" Halkın, SHP iktidanna urnut bağladığını kaydeden Çetin, "Bu insanlar için, içeride birbi- rimizle uğraşmaya hakkımız yok" diyerek parti içi muhale- feti uyardı. SHP'nin, Yerel Yönetimler Ku- rultayı'mn ikinci gününde bir konuşma yapan Genel Sekreter Çetin, ekonominin giderek ço- zülmez bir sorunlar yumağı ha- line geldiğini, dış ödemeler den- gesindeki açıklann ve dış borç- lann sürekli arttığını belirtti. Çetin, "Borç ödemek için, borç alan ülke durumuna geldik. Boylesine borca giren bir ikti- dar, istese de bagımsız bir dış polib'ka izleyemez" diye konuş- tu. Bütçelerin, 'perişanlık belgesi' haline geldiğini kayde- den Çetin, iktidarın üretici ve çiftçinin almterini gasp ettigini söyledi. Çetin, artan gTevlerin sorum- lusunun, Cumhurbaşkam Tur- gut Özal olduğunu kaydederek şöyle konuştu: "Bir grev oidu mu Sayın Özal o akşam televizyonda. Zongul- dak maden ocaklan zarar edi- yormuş, şimdi mi aklınıza gel- di? 8 yıldır partizanlıkla oraya işçi alırken aklınız neredeydi? THY'nin grevde zarara ugra- dığını söy lüy or. Bundan 8 ydlık iktidannızda düşuk ücretle ça- lısan işçi mi sorumlu? Şimdi de aileden birisine, özel havayolu şirketi kurduracakmış. Sayın Özal, partiler arasında tarafsız olamayacağını söylüyor. Hiç değilse işçi-işveren arasında ta- rafsız olsun, ama orada da MESS başkanı gibi davranı- yor." Özal'ın diğer ulke liderleri ile yaptığı telefon konuşmalannın kendisıne prestij sağlayabilece- ğini, ancak bunun halkın sorun- larını çözmediğini vurgulayan Çetin, anayasa değışikliği konu- sunda Cumhurbaşkam Özal'ın samimi olmadığını kaydetti. Anayasanın ANAP döneminde "tek tek getirilen önerilerle ya- malı bohçaya döndügünü" öne suren Çetin, "Hazırladığımız anayasa çalışmasını önumüzde- ki günlerde tüm meslek kunıluş- lannın, sendikalann, odalann ve partilerin tartışmasına açacağız" dedi. Çetin, şartlı tahliye yasasımn buyük adaletsizlikler içerdiğini, bu nedenle kapsamlı bir genel af çıkartılması için çalışmalarını şürdüreceklerini söyledi. DİŞK'- in mal varlığının gasp edildiğini belirten Çetin, bütün bu adalet- sizlikleri, partinin yetkili kurul- lannın alacağı kararla Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerinı bildirdi. 141, 142. maddelerin ve Kürt- çeye yasak getiren yasanın kal- dınlmasmda SHP'nin büyük katkısı olduğunu savunan Çe- tin, "Bunlara, zamanında zekâ- suun hepsini kullanamayan baş- bakan karşı çıknuştj" diye ko- nuştu. Çetin, konuşmasını şöy- le sürdürdü: "Türkiye'nin en önemli gün- demi ANAP iktidanndan kur- tnlmak ve kişi yönetimine son vermektir. Türk halkı umudu- nu SHP iktidanna bağlamıştır. Bu durumda, bu insanlar için, içerde birbirimizle uğraşmaya hakkımız yok. Elbette yanş ola- cak, ama bunlann konuşulaca- ğı yerler var. Kongreler, kurul- tay yarışma yerleridir." Bu sözleri uzun süre alkışla- nan Çetin, haziran ayında bir erken seçim karan ahnmasa bi- le, ara seçimin yapılmasının zo- runlu olduğunu vurguladı. Çe- tin, "Gerçi Sayın Özal, 'Anaya- sayı bir kere çiğnemekle bir şey olmaz' diyor, ama ara seçimi yapma>a mecbursunuz. Anaya- sayı bu kadar çiğnerseniz, bu- nun hesabı bir gün mutlaka sorulur" diye konuştu. Çetin'den sonra söz alan Par- ti Meclisi üyesi eski İstanbul Be- lediye Başkanı Ahmet İsvan, iki yıldır yaklaşık 30 milyon vatan- daşın belediye yönetimini SHP'nin yünıttuğunu kaydede- rek "Bu, belediye baskanlanmı- za büyük bir sorumluluk yükle- mektedir" dedi. tsvan, Cum- hurbaşkanı Turgut Özal ve çev- resine yakmlık gosteren bazı be- lediye başkanlannı isim verme- den eleştirerek şöyle konuştu: "Bizim belediye başkanlan- mız, hanedan mensubu olan Efe'nin nikâhını kıyamaz. Bele- diye başkanının, nikâh kıymak gibi bir zonınluluğu yoktur. Bi- zim belediye başkanlarımız, Cumhurbaşkanı Özal'ın eşinin elini öpemez. Özal'ın posterle- rini belediye binasına asamaz. Cumhurbaşkanı Özal'a plaket veremez." İsvan, kurultay salonundaki SHP'lilerce uzun süre alkışlan- dı. Genel Başkan Erdal tnönii de İsvan'ı konuşmasından ötü- rü kutladı. Ankara Buyukşehir Beiediye Başkanı Murat Karayalçın, Ah- met tsvan'ın "Bizim belediye başkanlarımız Özal'ın elini iki kat egilerek sıkamazlar" biçi- mindeki sözlerini yamtlarken şunları söyledi: "Cumhurbaşkanltğı devir tes- lim törenine partinin isteği doğ- rultusunda katıldım. Cumhur- başkanının elini sıkarken eğil- medim. Hiçbir SHP'li belediye başkanının da iki kat egilerek elini sıktığı görüşnne katılmıyo- rum." İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur da "Cumhurbaşkam Özal'ın, eşi- nin kulisi için ugraştığını, baş- kaniık sistemini anayasayı çiğ- neyerek kurmaya calıştığını ve parlamentoyu bir yana ittiğini" belirterek "Onun, ne elini sıkar ne de karsılanm" dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, İstan- bul'un susuzluk sorununun çö- zümü için çalışırken merkezi yö- netimin engellemeleri ile karşı- laştıklarını kaydetti. Sözen, "İs- tanbul halkını cezalandıranlar, bunun bedelini bir gün mutla- ka ödeyeceklerdir" dedi. TÜRK BELEDİYECİLİK DERNEĞİ BAŞKANI ÇAKMUR'DAN ELEŞTİRİ îller Bankası iktidarbankası gibf lller Bankası'ndan Ankara ve Izmir Anakent Belediyesi'nin kasasına 2 yıl boyunca tek kuruş girmedi. lzmir Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, bazı belediyelerin paylarının verilmediğini, belediyelerin siyasal iktidarın rakibi olmadığını vurguladı. HÜSEYİN ERCtYAS İZMİR — Jller Bankası'nın en büyük ortağı durumundaki belediyeler, banka kaynaklann- dan yararlanamıyor. Üç büyük kentin belediyeleri, geçmiş dö- nemin borçlannı ödeye ödeye bi- tiremiyor. lller Bankası paylan- nın "tnpanlanarak" gönderildi- ğini belirten Türk Belediyecilik Derneği Başkanı Yüksel Çak- mur, "lller Bankaa, iktidar ban- kası kimliğinden kurtulup ger- çek kimhğine kavuşturubnabdır" dedi. Ankara Anakent Belediye Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye göre Murat Karayalçın yöneti- minin 26 Mart 1989 tarihinde iş- başma gelmesinden yıl sonuna kadar lller Bankası'ndan 20 mil- yar 622 milyon liralık pay tahak- kuk ettirildi. Bu paylann tama- mı Ankara Anakent Belediyesi'- nin borçlanna kesildi. 1990 yı- hmn 12 ayhk döneminde 46 mil- yar 109 milyon lira tahakkuk ederken aynı rakam borçlara alı- konuldu. 1991 yıhmn ocak ve şubat ay- lannda lller Bankası'ndan 12 milyar 240 milyon 260 bin 348 lira tahakkuk ettirilirken Anka- ra Anakent Belediyesi'ne hiçbir ödeme yapılmadı. Sonuç olarak Ankara Anakent Belediyesi'ne 26 Mart 1989'dan bugüne kadar toplam 78 milyar 971 milyon 260 bin 348 lira tahakkuk etti- rildi ve bunun karşılığında "sı- fır kuruş" gönderildi. lzmir Anakent Belediyesi'ne de yeni yönetimin işbaşına gel- mesinden bu yana lller Bankası'ndan hiç para gelmedi. 1989 yıhnın 12 ayhk dönemin- de 20 milyar 350 milyon 201 bin lira tahakkuk ettirilen belediye paylarınm tamamı borçlanna kesildi. 1990 yıhmn 12 ayhk dö- nemi toplandığında, lzmir Ana- kent Belediyesi'nin payına 32 milyar 882 milyon 607 bin lira tahakkuk ederken hiç ödeme ya- pılmadı. 1989-90 yıllan boyunca tzmir Anakent Belediyesi'ne lller Ban- kası paylanndan toplam 53 mil- yar 232 milyon 809 bin 141 lira tahakkuk ettirildi. Bu rakamın tamamı belediyenin lller Banka- sı aracıüjıyla borçlanmalanna kesildi. lzmir Anakent Belediye- si'nin kasasına da iki yıl boyun- ca "sıfır kuruş" girdi. • r W*ll'iri I^OİllllİÎ Camhnrbaşkam Tnrgut Özal, VJLHl 111 K 4 Ü U 1 U ö z j d tstanbulda, ABD'li sena- tör Patric Leahy'i kabul ederek Kuzey Iraklı sığınmacılann du- nımunu göriiştü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyukelçi Kaya Toperi'nin yaptığı açıklamaya göre Özal'ın kabulunde ABD'- nin Ankara Buyukelçisi Morton Abramowitz de bulundu. To- peri, başta savunma alt komitesi olmak üzere çeşitli senato alt komitelerinin başkan ve üyesi olan Senatör Leahy ile göriişme- de, Türkiye'ye sığman Kuzey Iraklılann durumu, bunlara Türki- ye ve diğer ülkelerce sağlanan yardımlar ile Kuzey Irak'ta ha- zırlanan kamplara nakil konulan üzerinde duruldugunu bildir- di. (Fotoğraf: AA) tstanbul Anakent Belediyesi- ne 1989 yılında top'am 62 mil- yar 455 milyon 899 bin 99 lira tahakkuk ettirildi. Bu paylann aynı yıl içinde 30 milyar 195 mil- yon 118 bin 131 lirası borçlara kesildi. 1989 yılında İstanbul Anakent Belediyesi'nin kasasına 32 milyar 260 milyon 768 bin 945 lira girdi. 1990 yılında lller Bankası'ndan tahakkuk ettirilen 110 milyar 627 milyon 317 bin 440 liradan 29 milyar 34 milyon 720 bin 744 lirası kesildi, 81 mil- yar 592 milyon 596 bin 696 lira- sı gönderildi. İstanbul Anakent Belediyesi- ne 1991 yılının ocak ve şubat ayında toplam 43 milyar 280 milyon 343 bin 602 lira tahak- kuk ettirildi. lller Bankası'ndan 14 milyar 383 milyon 855 bin 825 lira kesintiyle 28 milyar 896 milyon 487 bin 777 lira gönde- rilmiş oldu. 1989 yılı başından bu yana İstanbul Anakent Bele- diyesi'ne 216 milyar 363 milyon 560 bin 141 lira tahakkuk eder- ken 73 milyar 613 milyon 694 bin 700 lirası kesildi. lller Bankası'nın en büyük or- tağı belediyelere karşı haksız ve kasıtlı bir tutum içinde olduğu- nu belirten Türk Belediyecilik Derneği ve lzmir Anakent Bele- diye Başkanı Yüksel Çakmur, "Paylan kesintiye uğramayan ve hiç para alamayan belediyeler iç- ler acısı haldedir" dedi. lller Bankası'nın "iktidar bankası kimliğinden kurtulması" gerek- tiğini kaydeden Çakmur, şu gö- rüşleri dile getirdi: "İUer Bankası bir banka olma kimligini yitirmiş, iktidar ban- kası durumuna gelmiştir. Bele- diyeler siyasal iktidann rakibi değildir, belediyeler halka hiz- met için vardır. Tıknefes hale ge- tirilmelerinin sıkıntısını sonuç- ta halk çeker. Bugün İller Ban- kası paylannı hiç alamamış, sı- fır kuruş gönderilmiş belediye- ler var. Bu belediyeler parasal imkânsızlıklar nedeniyle yeterli hizmet verememektedirler." Çakmur, ortaklık paylarınm değiştirilmesiyle en büyük paya sahip duruma gelen belediyele- rin banka yönetiminde söz sahi- bi olması gerektiğini savunduk- larını belirterek "İller Bankası- nın iktidar bankası kimliğinden çıkanlarak gerçek kimliğine ka- vuşturulması için elimizden ge- leni yapacağız" dedi. YSKldan düştince suçlusuna destek TURAN YILMAZ ANKARA — Türk Ceza Yasası'nın yürürlükten kaldırılan 140, 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandıkları için görevlerine son verilen memur ve işçile- rin durumuna, Yüksek Seçim Kurulu'- nun (YSK) bir karan açıklık getirdi. YSK, 4 yü önce ölen TlP Genel Başka- nı Behice Boran'ın milletvekilliğine ya- pılan itirazı reddeden karannda, yürür- lükten kalkan bir suçtan mahkûmiyet alanlann, bu cezalarının bütün sonuç- lanyla birlikte ortadan kalktığını belirtti. YSK, bu kişilerin milletvekili olabilme- lerinde herhangi bir sakınca bulunma- dığını kaydetti. Milletvekili olabilmek için devlet memurluğu için aranılan sa- bıkasızlık koşullarına sahip olunması ye- terli sayılacak. YSK'nın, Behice Boran'ın milletvekil- liğine, Adalet Partisi Genel Bakanlığı'n- ca yapılan itiraz üzerine verdiği 6 Kasım 1965 tarih ve 965/738 sayılı ret kararı- nın gerekçesinde, sonradan ortadan kal- dırılan bir suçtan verilen mahkûmiyetin, Yüksek Seçim Kurulu bir süre önce ölen TİP Genel Başkam Behice Boran için verdiği kararda yürürlükten kaldırılan bir suçtan mahkûm olanların milletvekili olmasında herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtti. Ceza Yasası'nın 2. maddesi uyannca yok sayılması gerektiği belirtildi. Oy birliği ile alınan bu karann gerek- çesinde, mahkûmiyete neden olan eyle- min, bu durumda suç sayılamayacağı da belirtilerek şöyle denildi: "O halde bu mahkûmiyet TCK'nın 2. maddesi hiikmü karşısında bugün için yok sayılmak gerekir. Çünku bu hükme göre işlendikten sonra yapılan kanun bu eylemi artık suç saymadığından, hükmo- lunan cezanın icrası \e kanuni sonucu kendiliğinden kalkar. Cezanın kanundan önce yerine getirilmiş olması bu sonuca etkili olamaz. Hukmun askeri mahkeme- ce verilmiş olması da bu sonucu değiş- tirmez." YSK'nın karannda, bu nedenle Boran için verilen ve çektirilen mahkûmiyetin, seçilme yeterliğı yonunden bir etkisinin olamayacağına da hükmedildi. Boran, neden yargılandı? Istanbul'da 14 Temmuz 1950 yılında kurulan Banş Severler Derneği, yayım- ladığı bir bildiri ile Kore'ye asker gön- derilmesini eleştirerek protesto etti. Bu bildiride ortaya konulan gorüşler, TCK'nın 161. maddesinin o tarıhte yü- rürlükte bulunan hukmüne göre "amme- nin telaş ve heyecanını mucip olacak ve- ya halkın maneviyatını kıracak veya diiş- man karşısında memleketin mukaveme- tini azaltacak şekilde milli menfaatlere zarar verecek" faaliyet sayüdı. Bu neden- le, bildiriyi kamuoyuna açıklayan Boran hakkında dava açıldı. Ankara Garnizon Komutanlığı (2) No'lu Askeri Mahkeme- si, Boran'ı bu nedenle eylemin banş dö- neminde işlenmiş oluşunu da göz önün- de tutarak 1 yıl 3 ay ağır hapis ile İstan- bul ve Kocaeli'nde 5 ay süre ile guvenlik gözetimi altında bulundurma cezasına carptırdı. Bu ceza daha sonra Borana çektirildi. Boran'ın mahkûm edildiği bu rnadde, daha sonra iki kez değişikliğe uğradı. 7 Mart 1954'te çıkanlan 6329 sayıb yasa ile yapılan ilk değişiklikle, önce bu eyle- min banş döneminde gerçekleştirilmesi ağır cezalık bir suç olmaktan çıkanldı. 20 Kasım 1962'de çıkanlan 121 sayılı ya- sayla yapılan ikinci değişiklikle de bu ey- lemin banş döneminde gerçekleştirilmesi tümüyle suç olmaktan çıkanldı. 1965 seçimlerinde Şanlıurfa'dan mil- letvekili seçilen Boran'ın milletvekilliği- ne, Adalet Partisi Genel Başkanlığı, Bo- ran'ın daha önce "komünistlik propa- gandası suçundan mahkûmiyeti bulun- duğu, bu nedenle seçilme yeterliğinin bulunmadığı" gerekçesiyle itiraz etmiş- ti. Hukukçular, kararın bugün için de ge- çerliğini koruduğunu söylediler. GU1NLEREV KOPUGU AHMET TAN Batı'nın Batağı Semra Özal, Hilton'un Kongre Salonu'nda ter dö- kerken eşi de Çırağan Pa- las'ın Paşa Surti'nde yaban- cı gazetecilere demeçler ve- riyordu. İran TV'sinin de merakı Kûrtlerdi, Los Angeles Ttmes gazetesinin de. Sorular dö- nüp dolaşıp sığınmacı Kürt- lere ve onlara yapılan kötü muamele iddialarına ge- liyordu. Özal, en 'kör parmağım gözüne' türünden sorulara bile sinirlenmeden "açık- seçik" yanıtlar veriyordu: "— Bakın size şunu söyle- yeyim. Türkiye Amerika'nın bile üstesinden zor gelebile- cek bir şeyi gerçekleştirdi. Sınınna bir anda yığılan 500 bin kişiye yeme ıçme, barın- ma imkânı sağladı. Bu ara- da bir iki münferit olay baha- ne edikti, eteştirildi. Hangi ül- ke benzeri bir kitle göçüne maruz kalsa kaos olur. Bu in- sanlar aç susuz gelmişlerdi. Bir de şu husus unutuluyor. Ayiardır süren bir ambargo- nun baskısın- dan Türkiye bu tür olayla- ra karşı tecrü- beli. Başka hiçbir ülkenin üstesinden gelemeyeceği işi basardı. Halen Amerika ha- riç bütün dünyanın yaptığı yardımın tam 10 katını bu in- sanlara yaptı, yapıyor..." Cumhurbaşkam burada Arnavutluk'a Türkiye'nin 25 bin ton yiyecek gönderilece- ğini vurguluyordu. Özal Batılılara bir de "Hodri meydan" dedi. "Gelenlerin yarısını, hepi- niz birleşin alın, biz geri ka- lanın hepsini alırız." Bu, "Hepiniz birleşseniz, bir Türkiye Cumhuriyeti an- cak edersiniz" demenin Türkçesi. Batı birleşse Türkiye'nin yarısı eder mi etmez mi? Bu yargı çok yüzeysel ve Şarkilik kokuyor gibi... Ama değil. Çiinkü Batı k;mi zaman, hele de ortak hareket ettiğin- de hem iki yüzlü hem de teh- likeli oluyor. Örneğin silah ticareti ile inşan hakları konusunda... İnsan hakları savunuculu- Özal, herhsdde Batı'nın çifte standardına gülüyordu. ğunda önde giden 5 ülkeden 5'inin de dünyanın en öldü- rücü silahlannı yapıp satan ülkeler olması garip değil mi? Üstelik bu beş ülkeden üçü BM Guvenlik Konseyi- nin daimi üyesi. News VVsek dergisinin bu ay başındaki sayısında verilen rakarnlara göre son dört yılda ABD, Fransa ve İngiltere'nin silah satışından elde ertikleri ka- zanç tam 77 milyar dolar. Peynirci Hollanda ile jilet- çi sandığımız İsveç'in savaş malzemesinden kazançlan ise 4 milyar dolar. Derginin kapağı yeterince açık zaten: "Savaş bitti. Silah ticare- tine devam." İnsan hakçılığı ile silah ti- caretini Batı birlikte yü- rütüyor. Hem insanlığı topkeyûn ortadan kaldıracak silah üre- timini ve ticaretini yürütmek hem de aynı insanlığın "hakçısı" kesilmek. işte Batı. Dün Paşa Surti'nde Curn- hurbaşkanı ile 'VVbrld Media" adına konusur- kenSözcü Ka- ya Töperi'nin izniyle, Cumhuriyet gaze- tesi adına şu soruyu sor- duk: "Batı hep insan haklan deyip duruyor. Kuveyt'i Sad- dam'dan kurtanp Şeyh el Sa- bah'a geri verirken bir şart koşamaz mıydı? Seçim va- pacaksın, demokrasiye ge- çeceksin gibi... Ağır (I) bir kr> şul değil. Yalnızca 'tnsan haklanna dikkat edecek- sin' olabilirdi. Boylece Ku- veyt, Körfez ülkelerine de tüm Ortadoğu ülkelerine de bir örnek olabilirdi. Batı bu- nu yapmadı. Oysaki Tür- kiye'yi 'insan hakkı' diye sı- kıştınp duruyor. Sizce ne- den?" Özal, gülerek "Tabii dedi bizi sıkıştırıyorlar. Çünkü bi- zi Batı'nın bir parçası olarak görûyorlar." Özal herhakje Batı'nın çif- te standardına gülüyordu. "Sığınmacılann yansını alın" demesi de bu çifte standardı ortaya çıkarmak içindi. -- .:....- GUNATDAN SERT YAMT: \aşanan sıkıntıların sorumlusu Baykal'dır ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Giınay, es- ki Genel Sekreter Deniz Bay- kalın "SHP'de lider değiş- meli" yönündeki sözlerini isim vermeksizin sert bir dille yanıt- ladı. "Bu arkadaşımızın yeni- lik iddiası, yüzunü gerdiren es- ki sanatçının, gençlik iddiasına benziyor" diye konuştu. SHP'nin Altmdağ ilçe kong- resinde önceki günkü yaptığı konuşmada "kişisel iddia ve beklentilerin parti iddialarının onüne çıkartılarak partiyi top- lum önünde yıpratmanın önce- likle bunu yapanlara zarar ve- receğini" kaydeden Gunay "Partiyi topluma daha iyi an- latmaya çalıştıkça kendi parti- mizin içinden birileri çıkıp bizi ayağımızdan geri çekmeye, haksız bir dille politikalanmı- zı eleştirip oradan kendisi için pay çıkarmaya çauşıyor" dedi. Giinay, şöyle devam etti: "İki gündür partimiz bir sa- londa önemli bir konuyu yanş- mastz, kavgasız konuşmaya ça- lışırken oraya gelmeyen, SHP'- de geçmişte önemli görevler ta- şımış >e gelecekte önemli gö- revler tasımak iddiasında bulu- nan bazı üyeler gazetelerin ma- gazin sayfalarında boy gösteriyoıiar >e diyorlar ki 'SHP'nin lideri değişmelidir.' Neden? Çünkü o arkadaşımı- zın lider olması, partimizin önflne yeni bir yiiz olarak çık- maSı gerekiyormuş. Ben şunu anlayamıyorum, 20 yıldan be- ri siyasette her görevi tasımış bulunan. bakanlık yaptığı sıra- daki kuyruklar hâlâ halkın ak- lından çıkmayan bir insan, ge- nel sekreteriiginde oylan asağı çekip İstanbul gibi bir yerde partiyi altıncı duruma düşüren bir insan çıkıp 'emaneti bana verin' diyor. 22 ay bu iddiayı taşıdığmı unutarako surede bir tek iddiayı, bir satır yazıyı par- timiz önüne koymadığını unu- tarak emaneti istiyor. Bu arkadaşımızın yenilik id- diası, bana yüzünü gerdirip kırk yaşında olduğunu soyle- yen eski bayan sanatçımn genç- lik iddiası gibi geliyor." Baykal'm "Türkiye'nin Tur- gut Özal'a bağımlı olmaktan kurtarılması gerektiğini" sa- vunduğunu anımsatan Günay şunlan söyledi: "26 martın arkasından arka- daşımız genel sekreterken ken- disine 'Tiızük değişikliklerini bırakalım. Hemen seçim isteye- lim. Özal'ın Çankaya'ya çık- masını engellemek için sine-i millete dönme karan alalım' dedik. Kendisi Hayır, Özal Çankaya'ya çıkamaz. Çiinkü Kenan Evren, Özal'ın aday olamayacağını söyledi' dedi. Bugün Türkiye'nin yaşadığı kâbusun ayıbı, sonunlulugu ba arkadaşımızı acaba ilgilendiri- yor mu? " AaKAYBIMIZ Güveniür dost, değerli insan, yiğit yoldaş, büyük hocamız MEHMET KAYA'yı Yaşamımn en verimli çağında kaybettik. Ailesine ve tüm dostlanna başsağhğı dileriz. İKİTELLT'DEKİ ARKADAŞLARL FEVZİ İŞÇİ, ALİ KURT. SITKI İKİZOĞULLARI, ERGÜ1V KADAK, AHMET ALTUN, KÂZEM KURT, YAŞAR \TLDIZ, NAZİF KÖSE, HAYDAR KOÇ, TAHStN ÖZDEMİR, CELAL KARACAM, GAZANFER İŞÇİ Î.Ü. HUKUK FAKÜtTESİ MEZU1NİYET GECESİ 2 Mayıs 1991 gecesi Klassis Otel'de Saat 20.00-24.00 yemek, 24.00-05.00 Disco Vega'da dans
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle