Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29NİSAN1991 HABERLFR CUMHURİYET/5
'Çevre
kirletilmeyecek'
• ANKARA (UBA>—
Hava kirliliğine neden olan
ve çevreyi kirleterek tarım
topraklannı zebirleyen beş
termik santrala,
desülfürizasyon ünitesi
takılacak. Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Fahrettin
Kurt, "Termik santrallara
takılacak desülfürizasyon
üniteleri için 1 milyar 80
milyon dolar yatırım
gerekli. Bu üniteler
taküdıktan sonra termik
santrallar çevreyi
kirletmeyccek, tanm
arazilerini ve insanları
zehirlemeyecekler" dedi.
Tekirdağ SHP Milletvekilli
Güneş Gürseler'in yazılı
soru önergesini cevaplayan
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Kurt, "Türkiye'deki
15 tennik santraldan,
Çayırhan Termik Santralı
dışında hiçbir santralda
desülfürizasyon ünitesi
olmadığını söyledi.
SHP kongresi
• İZMtR (Cnmhuriyet Ege
Bürosu) — SHP Karşıyaka
ilçe kongresini genel merkez
yanlısı Rıfat Özer kazandı.
Rıfat Özer kongrede 229,
Baykalcı aday Cevat Durak
ise 171 oy aldı. Divan
başkanhğını Şeref Bakşık'ın
yaptığı kongreye lzmir
milletvekilleri Veli Aksoy,
Ahmet Ersin, Birgen Keleş,
Erol Güngör ve Turan
Beyazıt da katıldı. Yapılan
oylama sonunda Rıfat özer
başkanlığında yeni ilçe
yönetim kurulu şu
isimlerden oluştu: "Nermin
Ertekin, Mustafa Bayrak,
Neşe Araslıgil, Necmettin
Topuz, Cemal Oral, Hikmet
Akpınar, Mehmet Dağ,
Cafer Çetin:'
Erdem
seçildi
• ANKARA (UBA) —
Anadolu Kulübü
Başkanlığa'na Ali Naili
Erdem seçildi. Anadolu
Kulübü'nün dün yapılan
kongresinde kullanılan 380
oydan 312'sini alan Ali
Naili Erdem kulüp
başkardığma seçildi.
Kulübün halen başkanbğını
yapan DYP GİK üyesi, eski
sağlık bakanlarından Münif
Islamoğlu ise 68 oy
alabildi. Buna göre Ali
Naili Erdem
başkanlığındaki Anadolu
Kulübü yeni yönetim
kurulu da şu üyelerden
oluştu: "Iskender Cenap
Ege, Aydın Saraçoğlu,
Ergün Erten, Şükrü Meto,
Ilharai Çetin, Hazım Kutay,
Adnan Karakucak ve Cemil
ÜnaT
Mutfaktan
çıkın
• ANKARA (UBA)—
Yeşiller Partisi Genel
Başkanı Bilge Contepe,
kadınları, mutfaktan
sokağa çıkmaya çağırdı.
Bilge Contepe, Medeni
Kanun'daki kadınlarla ilgili
antidemokratik maddelerin
kaldırılmasıru istedi.
Contepe, Semra Özal'ın
politikaya girmesini bir
kadın olarak desteklediğini,
ancak kocasımn sahip
olduğu olanaklan
kullanarak politikaya
girmesinin hoş olmadığını
belirtti.
Karamsar
tablo
• ANKARA (UBA)—
SHP tarafından Türkiye
tarımı konusunda yapılan
bir araştırmada, son on
yılda çiftçüerin ulusal
gelirden aldığı payın yuzde
30'lardan yüzde 15'lere
düştüğü belirlendi.
Araştırmada bilinçli bir
şekilde tanm sektöründen
tanm dışı sektörlere kaynak
aktarıldığı bildirildi. SHP
Genel Sekreterliği'nce
hazırlanan "Çalışma
Yaşamından" adlı broşürde
tanm sorunlarına değinildi.
Tanmdaki temel
sorunlardan birisinin devlet
desteğinin çekilmesi olduğu
belirtilerek 1980'Ierde 30'a
yakın ürüne devlet desteği
verilirken bu sayının bugün
7'ye düştüğune dikkat
çekildi.
'Birbirimizle uğraşmayalım' diyen SHP Genel Sekreteri Çetin iktidarı uyardv
Bir gün hesap sorulurANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu) —
SHP Genel
Sekreteri Hik-
met Çetin,
Türkiye'nin en
önemli gündeminin, "ANAP .. ... . . . .
iktidanna ve lusi yönetimine son gOSterulKİeri lÇin
söyledi.
'Türkiye'nin en önemli gündemi ANAP iktidarı ve kişi
yönetimine son vermektir' diyen Hikmet Çetin, .parti içi
muhalefeti uyardı. SHP'nin 'Yerel Yönetimler Kurultayı'nın
ikinci gününde Çetin'den sonra söz alan Ahmet İsvan, bazı
belediye başkanlarını Özal ve çevresine yakınlık
vermek olduğunu"
Halkın, SHP iktidanna urnut
bağladığını kaydeden Çetin,
"Bu insanlar için, içeride birbi-
rimizle uğraşmaya hakkımız
yok" diyerek parti içi muhale-
feti uyardı.
SHP'nin, Yerel Yönetimler Ku-
rultayı'mn ikinci gününde bir
konuşma yapan Genel Sekreter
Çetin, ekonominin giderek ço-
zülmez bir sorunlar yumağı ha-
line geldiğini, dış ödemeler den-
gesindeki açıklann ve dış borç-
lann sürekli arttığını belirtti.
Çetin, "Borç ödemek için, borç
alan ülke durumuna geldik.
Boylesine borca giren bir ikti-
dar, istese de bagımsız bir dış
polib'ka izleyemez" diye konuş-
tu. Bütçelerin, 'perişanlık
belgesi' haline geldiğini kayde-
den Çetin, iktidarın üretici ve
çiftçinin almterini gasp ettigini
söyledi.
Çetin, artan gTevlerin sorum-
lusunun, Cumhurbaşkam Tur-
gut Özal olduğunu kaydederek
şöyle konuştu:
"Bir grev oidu mu Sayın Özal
o akşam televizyonda. Zongul-
dak maden ocaklan zarar edi-
yormuş, şimdi mi aklınıza gel-
di? 8 yıldır partizanlıkla oraya
işçi alırken aklınız neredeydi?
THY'nin grevde zarara ugra-
dığını söy lüy or. Bundan 8 ydlık
iktidannızda düşuk ücretle ça-
lısan işçi mi sorumlu? Şimdi de
aileden birisine, özel havayolu
şirketi kurduracakmış. Sayın
Özal, partiler arasında tarafsız
olamayacağını söylüyor. Hiç
değilse işçi-işveren arasında ta-
rafsız olsun, ama orada da
MESS başkanı gibi davranı-
yor."
Özal'ın diğer ulke liderleri ile
yaptığı telefon konuşmalannın
kendisıne prestij sağlayabilece-
ğini, ancak bunun halkın sorun-
larını çözmediğini vurgulayan
Çetin, anayasa değışikliği konu-
sunda Cumhurbaşkam Özal'ın
samimi olmadığını kaydetti.
Anayasanın ANAP döneminde
"tek tek getirilen önerilerle ya-
malı bohçaya döndügünü" öne
suren Çetin, "Hazırladığımız
anayasa çalışmasını önumüzde-
ki günlerde tüm meslek kunıluş-
lannın, sendikalann, odalann
ve partilerin tartışmasına
açacağız" dedi.
Çetin, şartlı tahliye yasasımn
buyük adaletsizlikler içerdiğini,
bu nedenle kapsamlı bir genel af
çıkartılması için çalışmalarını
şürdüreceklerini söyledi. DİŞK'-
in mal varlığının gasp edildiğini
belirten Çetin, bütün bu adalet-
sizlikleri, partinin yetkili kurul-
lannın alacağı kararla Anayasa
Mahkemesi'ne götüreceklerinı
bildirdi.
141, 142. maddelerin ve Kürt-
çeye yasak getiren yasanın kal-
dınlmasmda SHP'nin büyük
katkısı olduğunu savunan Çe-
tin, "Bunlara, zamanında zekâ-
suun hepsini kullanamayan baş-
bakan karşı çıknuştj" diye ko-
nuştu. Çetin, konuşmasını şöy-
le sürdürdü:
"Türkiye'nin en önemli gün-
demi ANAP iktidanndan kur-
tnlmak ve kişi yönetimine son
vermektir. Türk halkı umudu-
nu SHP iktidanna bağlamıştır.
Bu durumda, bu insanlar için,
içerde birbirimizle uğraşmaya
hakkımız yok. Elbette yanş ola-
cak, ama bunlann konuşulaca-
ğı yerler var. Kongreler, kurul-
tay yarışma yerleridir."
Bu sözleri uzun süre alkışla-
nan Çetin, haziran ayında bir
erken seçim karan ahnmasa bi-
le, ara seçimin yapılmasının zo-
runlu olduğunu vurguladı. Çe-
tin, "Gerçi Sayın Özal, 'Anaya-
sayı bir kere çiğnemekle bir şey
olmaz' diyor, ama ara seçimi
yapma>a mecbursunuz. Anaya-
sayı bu kadar çiğnerseniz, bu-
nun hesabı bir gün mutlaka
sorulur" diye konuştu.
Çetin'den sonra söz alan Par-
ti Meclisi üyesi eski İstanbul Be-
lediye Başkanı Ahmet İsvan, iki
yıldır yaklaşık 30 milyon vatan-
daşın belediye yönetimini
SHP'nin yünıttuğunu kaydede-
rek "Bu, belediye baskanlanmı-
za büyük bir sorumluluk yükle-
mektedir" dedi. tsvan, Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal ve çev-
resine yakmlık gosteren bazı be-
lediye başkanlannı isim verme-
den eleştirerek şöyle konuştu:
"Bizim belediye başkanlan-
mız, hanedan mensubu olan
Efe'nin nikâhını kıyamaz. Bele-
diye başkanının, nikâh kıymak
gibi bir zonınluluğu yoktur. Bi-
zim belediye başkanlarımız,
Cumhurbaşkanı Özal'ın eşinin
elini öpemez. Özal'ın posterle-
rini belediye binasına asamaz.
Cumhurbaşkanı Özal'a plaket
veremez."
İsvan, kurultay salonundaki
SHP'lilerce uzun süre alkışlan-
dı. Genel Başkan Erdal tnönii
de İsvan'ı konuşmasından ötü-
rü kutladı.
Ankara Buyukşehir Beiediye
Başkanı Murat Karayalçın, Ah-
met tsvan'ın "Bizim belediye
başkanlarımız Özal'ın elini iki
kat egilerek sıkamazlar" biçi-
mindeki sözlerini yamtlarken
şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanltğı devir tes-
lim törenine partinin isteği doğ-
rultusunda katıldım. Cumhur-
başkanının elini sıkarken eğil-
medim. Hiçbir SHP'li belediye
başkanının da iki kat egilerek
elini sıktığı görüşnne katılmıyo-
rum."
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Yüksel Çakmur da
"Cumhurbaşkam Özal'ın, eşi-
nin kulisi için ugraştığını, baş-
kaniık sistemini anayasayı çiğ-
neyerek kurmaya calıştığını ve
parlamentoyu bir yana ittiğini"
belirterek "Onun, ne elini sıkar
ne de karsılanm" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen, İstan-
bul'un susuzluk sorununun çö-
zümü için çalışırken merkezi yö-
netimin engellemeleri ile karşı-
laştıklarını kaydetti. Sözen, "İs-
tanbul halkını cezalandıranlar,
bunun bedelini bir gün mutla-
ka ödeyeceklerdir" dedi.
TÜRK BELEDİYECİLİK DERNEĞİ BAŞKANI ÇAKMUR'DAN ELEŞTİRİ
îller Bankası iktidarbankası gibf
lller Bankası'ndan Ankara ve Izmir Anakent
Belediyesi'nin kasasına 2 yıl boyunca tek
kuruş girmedi. lzmir Anakent Belediye
Başkanı Yüksel Çakmur, bazı belediyelerin
paylarının verilmediğini, belediyelerin siyasal
iktidarın rakibi olmadığını vurguladı.
HÜSEYİN ERCtYAS
İZMİR — Jller Bankası'nın
en büyük ortağı durumundaki
belediyeler, banka kaynaklann-
dan yararlanamıyor. Üç büyük
kentin belediyeleri, geçmiş dö-
nemin borçlannı ödeye ödeye bi-
tiremiyor. lller Bankası paylan-
nın "tnpanlanarak" gönderildi-
ğini belirten Türk Belediyecilik
Derneği Başkanı Yüksel Çak-
mur, "lller Bankaa, iktidar ban-
kası kimliğinden kurtulup ger-
çek kimhğine kavuşturubnabdır"
dedi.
Ankara Anakent Belediye
Başkanlığı'ndan edinilen bilgiye
göre Murat Karayalçın yöneti-
minin 26 Mart 1989 tarihinde iş-
başma gelmesinden yıl sonuna
kadar lller Bankası'ndan 20 mil-
yar 622 milyon liralık pay tahak-
kuk ettirildi. Bu paylann tama-
mı Ankara Anakent Belediyesi'-
nin borçlanna kesildi. 1990 yı-
hmn 12 ayhk döneminde 46 mil-
yar 109 milyon lira tahakkuk
ederken aynı rakam borçlara alı-
konuldu.
1991 yıhmn ocak ve şubat ay-
lannda lller Bankası'ndan 12
milyar 240 milyon 260 bin 348
lira tahakkuk ettirilirken Anka-
ra Anakent Belediyesi'ne hiçbir
ödeme yapılmadı. Sonuç olarak
Ankara Anakent Belediyesi'ne
26 Mart 1989'dan bugüne kadar
toplam 78 milyar 971 milyon
260 bin 348 lira tahakkuk etti-
rildi ve bunun karşılığında "sı-
fır kuruş" gönderildi.
lzmir Anakent Belediyesi'ne
de yeni yönetimin işbaşına gel-
mesinden bu yana lller
Bankası'ndan hiç para gelmedi.
1989 yıhnın 12 ayhk dönemin-
de 20 milyar 350 milyon 201 bin
lira tahakkuk ettirilen belediye
paylarınm tamamı borçlanna
kesildi. 1990 yıhmn 12 ayhk dö-
nemi toplandığında, lzmir Ana-
kent Belediyesi'nin payına 32
milyar 882 milyon 607 bin lira
tahakkuk ederken hiç ödeme ya-
pılmadı.
1989-90 yıllan boyunca tzmir
Anakent Belediyesi'ne lller Ban-
kası paylanndan toplam 53 mil-
yar 232 milyon 809 bin 141 lira
tahakkuk ettirildi. Bu rakamın
tamamı belediyenin lller Banka-
sı aracıüjıyla borçlanmalanna
kesildi. lzmir Anakent Belediye-
si'nin kasasına da iki yıl boyun-
ca "sıfır kuruş" girdi.
•
r
W*ll'iri I^OİllllİÎ Camhnrbaşkam Tnrgut Özal,
VJLHl 111 K 4 Ü U 1 U ö z j d tstanbulda, ABD'li sena-
tör Patric Leahy'i kabul ederek Kuzey Iraklı sığınmacılann du-
nımunu göriiştü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyukelçi Kaya
Toperi'nin yaptığı açıklamaya göre Özal'ın kabulunde ABD'-
nin Ankara Buyukelçisi Morton Abramowitz de bulundu. To-
peri, başta savunma alt komitesi olmak üzere çeşitli senato alt
komitelerinin başkan ve üyesi olan Senatör Leahy ile göriişme-
de, Türkiye'ye sığman Kuzey Iraklılann durumu, bunlara Türki-
ye ve diğer ülkelerce sağlanan yardımlar ile Kuzey Irak'ta ha-
zırlanan kamplara nakil konulan üzerinde duruldugunu bildir-
di. (Fotoğraf: AA)
tstanbul Anakent Belediyesi-
ne 1989 yılında top'am 62 mil-
yar 455 milyon 899 bin 99 lira
tahakkuk ettirildi. Bu paylann
aynı yıl içinde 30 milyar 195 mil-
yon 118 bin 131 lirası borçlara
kesildi. 1989 yılında İstanbul
Anakent Belediyesi'nin kasasına
32 milyar 260 milyon 768 bin
945 lira girdi. 1990 yılında lller
Bankası'ndan tahakkuk ettirilen
110 milyar 627 milyon 317 bin
440 liradan 29 milyar 34 milyon
720 bin 744 lirası kesildi, 81 mil-
yar 592 milyon 596 bin 696 lira-
sı gönderildi.
İstanbul Anakent Belediyesi-
ne 1991 yılının ocak ve şubat
ayında toplam 43 milyar 280
milyon 343 bin 602 lira tahak-
kuk ettirildi. lller Bankası'ndan
14 milyar 383 milyon 855 bin
825 lira kesintiyle 28 milyar 896
milyon 487 bin 777 lira gönde-
rilmiş oldu. 1989 yılı başından
bu yana İstanbul Anakent Bele-
diyesi'ne 216 milyar 363 milyon
560 bin 141 lira tahakkuk eder-
ken 73 milyar 613 milyon 694
bin 700 lirası kesildi.
lller Bankası'nın en büyük or-
tağı belediyelere karşı haksız ve
kasıtlı bir tutum içinde olduğu-
nu belirten Türk Belediyecilik
Derneği ve lzmir Anakent Bele-
diye Başkanı Yüksel Çakmur,
"Paylan kesintiye uğramayan ve
hiç para alamayan belediyeler iç-
ler acısı haldedir" dedi. lller
Bankası'nın "iktidar bankası
kimliğinden kurtulması" gerek-
tiğini kaydeden Çakmur, şu gö-
rüşleri dile getirdi:
"İUer Bankası bir banka olma
kimligini yitirmiş, iktidar ban-
kası durumuna gelmiştir. Bele-
diyeler siyasal iktidann rakibi
değildir, belediyeler halka hiz-
met için vardır. Tıknefes hale ge-
tirilmelerinin sıkıntısını sonuç-
ta halk çeker. Bugün İller Ban-
kası paylannı hiç alamamış, sı-
fır kuruş gönderilmiş belediye-
ler var. Bu belediyeler parasal
imkânsızlıklar nedeniyle yeterli
hizmet verememektedirler."
Çakmur, ortaklık paylarınm
değiştirilmesiyle en büyük paya
sahip duruma gelen belediyele-
rin banka yönetiminde söz sahi-
bi olması gerektiğini savunduk-
larını belirterek "İller Bankası-
nın iktidar bankası kimliğinden
çıkanlarak gerçek kimliğine ka-
vuşturulması için elimizden ge-
leni yapacağız" dedi.
YSKldan düştince suçlusuna destek
TURAN YILMAZ
ANKARA — Türk Ceza Yasası'nın
yürürlükten kaldırılan 140, 141, 142 ve
163. maddelerinden yargılandıkları için
görevlerine son verilen memur ve işçile-
rin durumuna, Yüksek Seçim Kurulu'-
nun (YSK) bir karan açıklık getirdi.
YSK, 4 yü önce ölen TlP Genel Başka-
nı Behice Boran'ın milletvekilliğine ya-
pılan itirazı reddeden karannda, yürür-
lükten kalkan bir suçtan mahkûmiyet
alanlann, bu cezalarının bütün sonuç-
lanyla birlikte ortadan kalktığını belirtti.
YSK, bu kişilerin milletvekili olabilme-
lerinde herhangi bir sakınca bulunma-
dığını kaydetti. Milletvekili olabilmek
için devlet memurluğu için aranılan sa-
bıkasızlık koşullarına sahip olunması ye-
terli sayılacak.
YSK'nın, Behice Boran'ın milletvekil-
liğine, Adalet Partisi Genel Bakanlığı'n-
ca yapılan itiraz üzerine verdiği 6 Kasım
1965 tarih ve 965/738 sayılı ret kararı-
nın gerekçesinde, sonradan ortadan kal-
dırılan bir suçtan verilen mahkûmiyetin,
Yüksek Seçim Kurulu bir süre önce ölen TİP Genel
Başkam Behice Boran için verdiği kararda yürürlükten
kaldırılan bir suçtan mahkûm olanların milletvekili
olmasında herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtti.
Ceza Yasası'nın 2. maddesi uyannca yok
sayılması gerektiği belirtildi.
Oy birliği ile alınan bu karann gerek-
çesinde, mahkûmiyete neden olan eyle-
min, bu durumda suç sayılamayacağı da
belirtilerek şöyle denildi:
"O halde bu mahkûmiyet TCK'nın 2.
maddesi hiikmü karşısında bugün için
yok sayılmak gerekir. Çünku bu hükme
göre işlendikten sonra yapılan kanun bu
eylemi artık suç saymadığından, hükmo-
lunan cezanın icrası \e kanuni sonucu
kendiliğinden kalkar. Cezanın kanundan
önce yerine getirilmiş olması bu sonuca
etkili olamaz. Hukmun askeri mahkeme-
ce verilmiş olması da bu sonucu değiş-
tirmez."
YSK'nın karannda, bu nedenle Boran
için verilen ve çektirilen mahkûmiyetin,
seçilme yeterliğı yonunden bir etkisinin
olamayacağına da hükmedildi.
Boran, neden yargılandı?
Istanbul'da 14 Temmuz 1950 yılında
kurulan Banş Severler Derneği, yayım-
ladığı bir bildiri ile Kore'ye asker gön-
derilmesini eleştirerek protesto etti. Bu
bildiride ortaya konulan gorüşler,
TCK'nın 161. maddesinin o tarıhte yü-
rürlükte bulunan hukmüne göre "amme-
nin telaş ve heyecanını mucip olacak ve-
ya halkın maneviyatını kıracak veya diiş-
man karşısında memleketin mukaveme-
tini azaltacak şekilde milli menfaatlere
zarar verecek" faaliyet sayüdı. Bu neden-
le, bildiriyi kamuoyuna açıklayan Boran
hakkında dava açıldı. Ankara Garnizon
Komutanlığı (2) No'lu Askeri Mahkeme-
si, Boran'ı bu nedenle eylemin banş dö-
neminde işlenmiş oluşunu da göz önün-
de tutarak 1 yıl 3 ay ağır hapis ile İstan-
bul ve Kocaeli'nde 5 ay süre ile guvenlik
gözetimi altında bulundurma cezasına
carptırdı. Bu ceza daha sonra Borana
çektirildi.
Boran'ın mahkûm edildiği bu rnadde,
daha sonra iki kez değişikliğe uğradı. 7
Mart 1954'te çıkanlan 6329 sayıb yasa
ile yapılan ilk değişiklikle, önce bu eyle-
min banş döneminde gerçekleştirilmesi
ağır cezalık bir suç olmaktan çıkanldı.
20 Kasım 1962'de çıkanlan 121 sayılı ya-
sayla yapılan ikinci değişiklikle de bu ey-
lemin banş döneminde gerçekleştirilmesi
tümüyle suç olmaktan çıkanldı.
1965 seçimlerinde Şanlıurfa'dan mil-
letvekili seçilen Boran'ın milletvekilliği-
ne, Adalet Partisi Genel Başkanlığı, Bo-
ran'ın daha önce "komünistlik propa-
gandası suçundan mahkûmiyeti bulun-
duğu, bu nedenle seçilme yeterliğinin
bulunmadığı" gerekçesiyle itiraz etmiş-
ti.
Hukukçular, kararın bugün için de ge-
çerliğini koruduğunu söylediler.
GU1NLEREV KOPUGU
AHMET TAN
Batı'nın Batağı
Semra Özal, Hilton'un
Kongre Salonu'nda ter dö-
kerken eşi de Çırağan Pa-
las'ın Paşa Surti'nde yaban-
cı gazetecilere demeçler ve-
riyordu.
İran TV'sinin de merakı
Kûrtlerdi, Los Angeles Ttmes
gazetesinin de. Sorular dö-
nüp dolaşıp sığınmacı Kürt-
lere ve onlara yapılan kötü
muamele iddialarına ge-
liyordu.
Özal, en 'kör parmağım
gözüne' türünden sorulara
bile sinirlenmeden "açık-
seçik" yanıtlar veriyordu:
"— Bakın size şunu söyle-
yeyim. Türkiye Amerika'nın
bile üstesinden zor gelebile-
cek bir şeyi gerçekleştirdi.
Sınınna bir anda yığılan 500
bin kişiye yeme ıçme, barın-
ma imkânı sağladı. Bu ara-
da bir iki münferit olay baha-
ne edikti, eteştirildi. Hangi ül-
ke benzeri bir kitle göçüne
maruz kalsa kaos olur. Bu in-
sanlar aç susuz gelmişlerdi.
Bir de şu husus unutuluyor.
Ayiardır süren
bir ambargo-
nun baskısın-
dan Türkiye
bu tür olayla-
ra karşı tecrü-
beli. Başka
hiçbir ülkenin
üstesinden gelemeyeceği işi
basardı. Halen Amerika ha-
riç bütün dünyanın yaptığı
yardımın tam 10 katını bu in-
sanlara yaptı, yapıyor..."
Cumhurbaşkam burada
Arnavutluk'a Türkiye'nin 25
bin ton yiyecek gönderilece-
ğini vurguluyordu.
Özal Batılılara bir de
"Hodri meydan" dedi.
"Gelenlerin yarısını, hepi-
niz birleşin alın, biz geri ka-
lanın hepsini alırız."
Bu, "Hepiniz birleşseniz,
bir Türkiye Cumhuriyeti an-
cak edersiniz" demenin
Türkçesi.
Batı birleşse Türkiye'nin
yarısı eder mi etmez mi?
Bu yargı çok yüzeysel ve
Şarkilik kokuyor gibi... Ama
değil.
Çiinkü Batı k;mi zaman,
hele de ortak hareket ettiğin-
de hem iki yüzlü hem de teh-
likeli oluyor.
Örneğin silah ticareti ile
inşan hakları konusunda...
İnsan hakları savunuculu-
Özal, herhsdde
Batı'nın çifte
standardına
gülüyordu.
ğunda önde giden 5 ülkeden
5'inin de dünyanın en öldü-
rücü silahlannı yapıp satan
ülkeler olması garip değil
mi?
Üstelik bu beş ülkeden
üçü BM Guvenlik Konseyi-
nin daimi üyesi. News VVsek
dergisinin bu ay başındaki
sayısında verilen rakarnlara
göre son dört yılda ABD,
Fransa ve İngiltere'nin silah
satışından elde ertikleri ka-
zanç tam 77 milyar dolar.
Peynirci Hollanda ile jilet-
çi sandığımız İsveç'in savaş
malzemesinden kazançlan
ise 4 milyar dolar.
Derginin kapağı yeterince
açık zaten:
"Savaş bitti. Silah ticare-
tine devam."
İnsan hakçılığı ile silah ti-
caretini Batı birlikte yü-
rütüyor.
Hem insanlığı topkeyûn
ortadan kaldıracak silah üre-
timini ve ticaretini yürütmek
hem de aynı insanlığın
"hakçısı" kesilmek.
işte Batı.
Dün Paşa
Surti'nde Curn-
hurbaşkanı ile
'VVbrld Media"
adına konusur-
kenSözcü Ka-
ya Töperi'nin
izniyle, Cumhuriyet gaze-
tesi adına şu soruyu sor-
duk:
"Batı hep insan haklan
deyip duruyor. Kuveyt'i Sad-
dam'dan kurtanp Şeyh el Sa-
bah'a geri verirken bir şart
koşamaz mıydı? Seçim va-
pacaksın, demokrasiye ge-
çeceksin gibi... Ağır (I) bir kr>
şul değil. Yalnızca 'tnsan
haklanna dikkat edecek-
sin' olabilirdi. Boylece Ku-
veyt, Körfez ülkelerine de
tüm Ortadoğu ülkelerine de
bir örnek olabilirdi. Batı bu-
nu yapmadı. Oysaki Tür-
kiye'yi 'insan hakkı' diye sı-
kıştınp duruyor. Sizce ne-
den?"
Özal, gülerek "Tabii dedi
bizi sıkıştırıyorlar. Çünkü bi-
zi Batı'nın bir parçası olarak
görûyorlar."
Özal herhakje Batı'nın çif-
te standardına gülüyordu.
"Sığınmacılann yansını
alın" demesi de bu çifte
standardı ortaya çıkarmak
içindi. -- .:....-
GUNATDAN SERT YAMT:
\aşanan sıkıntıların
sorumlusu Baykal'dır
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Sekreter
Yardımcısı Ertuğrul Giınay, es-
ki Genel Sekreter Deniz Bay-
kalın "SHP'de lider değiş-
meli" yönündeki sözlerini isim
vermeksizin sert bir dille yanıt-
ladı. "Bu arkadaşımızın yeni-
lik iddiası, yüzunü gerdiren es-
ki sanatçının, gençlik iddiasına
benziyor" diye konuştu.
SHP'nin Altmdağ ilçe kong-
resinde önceki günkü yaptığı
konuşmada "kişisel iddia ve
beklentilerin parti iddialarının
onüne çıkartılarak partiyi top-
lum önünde yıpratmanın önce-
likle bunu yapanlara zarar ve-
receğini" kaydeden Gunay
"Partiyi topluma daha iyi an-
latmaya çalıştıkça kendi parti-
mizin içinden birileri çıkıp bizi
ayağımızdan geri çekmeye,
haksız bir dille politikalanmı-
zı eleştirip oradan kendisi için
pay çıkarmaya çauşıyor" dedi.
Giinay, şöyle devam etti:
"İki gündür partimiz bir sa-
londa önemli bir konuyu yanş-
mastz, kavgasız konuşmaya ça-
lışırken oraya gelmeyen, SHP'-
de geçmişte önemli görevler ta-
şımış >e gelecekte önemli gö-
revler tasımak iddiasında bulu-
nan bazı üyeler gazetelerin ma-
gazin sayfalarında boy
gösteriyoıiar >e diyorlar ki
'SHP'nin lideri değişmelidir.'
Neden? Çünkü o arkadaşımı-
zın lider olması, partimizin
önflne yeni bir yiiz olarak çık-
maSı gerekiyormuş. Ben şunu
anlayamıyorum, 20 yıldan be-
ri siyasette her görevi tasımış
bulunan. bakanlık yaptığı sıra-
daki kuyruklar hâlâ halkın ak-
lından çıkmayan bir insan, ge-
nel sekreteriiginde oylan asağı
çekip İstanbul gibi bir yerde
partiyi altıncı duruma düşüren
bir insan çıkıp 'emaneti bana
verin' diyor. 22 ay bu iddiayı
taşıdığmı unutarako surede bir
tek iddiayı, bir satır yazıyı par-
timiz önüne koymadığını unu-
tarak emaneti istiyor.
Bu arkadaşımızın yenilik id-
diası, bana yüzünü gerdirip
kırk yaşında olduğunu soyle-
yen eski bayan sanatçımn genç-
lik iddiası gibi geliyor."
Baykal'm "Türkiye'nin Tur-
gut Özal'a bağımlı olmaktan
kurtarılması gerektiğini" sa-
vunduğunu anımsatan Günay
şunlan söyledi:
"26 martın arkasından arka-
daşımız genel sekreterken ken-
disine 'Tiızük değişikliklerini
bırakalım. Hemen seçim isteye-
lim. Özal'ın Çankaya'ya çık-
masını engellemek için sine-i
millete dönme karan alalım'
dedik. Kendisi Hayır, Özal
Çankaya'ya çıkamaz. Çiinkü
Kenan Evren, Özal'ın aday
olamayacağını söyledi' dedi.
Bugün Türkiye'nin yaşadığı
kâbusun ayıbı, sonunlulugu ba
arkadaşımızı acaba ilgilendiri-
yor mu? "
AaKAYBIMIZ
Güveniür dost, değerli insan, yiğit yoldaş,
büyük hocamız
MEHMET KAYA'yı
Yaşamımn en verimli çağında kaybettik. Ailesine ve tüm
dostlanna başsağhğı dileriz.
İKİTELLT'DEKİ ARKADAŞLARL
FEVZİ İŞÇİ, ALİ KURT. SITKI İKİZOĞULLARI, ERGÜ1V
KADAK, AHMET ALTUN, KÂZEM KURT, YAŞAR \TLDIZ,
NAZİF KÖSE, HAYDAR KOÇ, TAHStN ÖZDEMİR, CELAL
KARACAM, GAZANFER İŞÇİ
Î.Ü. HUKUK FAKÜtTESİ
MEZU1NİYET GECESİ
2 Mayıs 1991 gecesi Klassis Otel'de
Saat 20.00-24.00 yemek,
24.00-05.00 Disco Vega'da dans