20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/16 DİZİ-RÖPORTAJ 29NÎSAN1991 Biryandayasadışı bir örgütün baskılan, diğer tarafta devletin 'ricası', köylülere başka seçenekbırakmamış: Tek geçim kaynağı'koruculuk'—2 ŞIRNAK/HAKKÂRİ — Cizre'den Şır- nak'a doğru çıkıyoruz. önümuzde Gabar dağıyla Cudi'nin kesiştiği nokta olan Kas- rik Boğazı var. Şırnak'tan sonra Uludere. Şırnak il olurken Mardin'in Cizre, Hakkâ- ri'nin Uludere üçelerini de almış. Bu iki il- çe arasında olan ve Şırnak il merkezinden de geçen yolun uzunluğu yıız on kilomet- re. Yolun bozukluğu değıl ama, bu iki ilçe arasındaki denetımlerin, aramaların çoklu- ğu insanı canmdan bezdiriyor. Teker teker sayıyoruz: Cizre'den Uludere'ye giderken ilk kont- rol Silopi yol aynmında. Ikincisi Kasrik Bo- ğazı'nda. Jandarmalar geçen araçlann pla- kalannı, süruculerin adlarını yazıyor. Şır- nak yolunun ortalarında bir kimlik denetı- mi daha var. Şırnak'a girerken polisler su- rücü adıyla, araçlann plakasını yazıyor ye- niden. Şırnak çıkışında aynı uygulamayı bu kez askerler yapıyor. Uludere'ye dek Balve- ren'de, Milli, Esbağ karakollannda, Şeno- ba taburunun önunde, Hilal koyunün yol ayrımında ve Bağlıca karakollannda kim- lik göstermeler, plaka yazmalar, surücıi adı almalar bitmiyor. tl merkezinin içinden geçen iki ilçe yolu arasında toplam on bir denetim noktası var. Yolun yüz on kilometre olduğu duşunulür- se, ortalama on bir kilometrede bir dene- tim yapılıyor. Milletvekili Cumhur Keskin uygulamayı eleştirirken "Biz bile neredey- se guçlukle geciyonız. Bu, bölge halkına uy- gulanan baskı yöntemlerinden biridir" diyor. Uludere*den sonra toprak "İpek yolu" başhyor. Amaamız yolun bittiği Andaç kö- yüne kadar otomobille gitmek. Gece köy- de kahp ertesi gün katırla Hakkân'ye doğ- ru yola çtkmak yeniden. Yol üstündeki son benzinciye uğruyoruz. Burası Cumhur Kes- kin'in eski seçim bölgesi. Uludere Şırnak'a bağlanınca, sekiz bin oyu kalmış burada Keskin'in. Zaten oyların toplamı ilçe gene- linde on bin. Araçlara benzin konulurken istasyonun sahibi, pombayı tutan genci uyarıyor: — Cemal, sakın benzin içme ba. "Ne, benzin mi içiyor" şaşkınlığının ye- rine "aman sakın ha içme" uyanlan alıyor. Cemal'in herkesle dalga geçen bir hali var: — Tamam, kızmayın. Ben de benzin iç- mem bundan sonra. Zaten havalar soğuk. Antifriz içerhn... Uludere'den sonra "İpek yolu"nun top- rak kısmı başlıyor. Ileride Iraklı Kurtlerin geldiği Işıkveren'in yol ayrımı var. Cudi'nin eteklerine tırmanan toprak yolda, yardım kamyonları bekleşiyor. Gece sığınmacılara ulasmalan olanaksız. Sabaha dek bekleye- cekler. Eğer yağmur yağmazsa, ertesi gun yüklerini boşalüp dönecekler. Bundan hiç yüksünmuyor yöre insanı. Iraklı Kürtlere yardım getirmeyi, aralarında bir yanşa do- nuşturfhuşler. Habur Çayı usulca akıyor. iki yanında sarp kayalar var. Bazen gokyuzu zor güru- nüyor. Irak sınırı çok uzak değil. Işıklar- dan sonra yolun tepesinde Kayadibı var. Bu- raya gelen Kürtler, yardım ulaşmadığı için yola inmişler. Suyu geçip yardım karnyon- larını gözlüyorlar. Bir anlık duraksayan kamyonun uzennde tek bir kınntı kalmıyor. Yol kenanndaki büyukçe bir mağara, ko- rucular ve Irak'tan gelenler tarafından dev bir süpermarkete dönüştüralmuş. Gelen yardımlann, Kurtlerin Irak'tan getirdikleri hayvanlann saüşı buradan yapılıyor. Kayadibi'nden sonra Gûlyazı taburunun denetim alanı başlıyor. Yolun kıyısına Yek- mal, Andaç, Ortaköy kamplan kurulmuş. Amacımız eece Andaç köyünde kalıp erte- Şırnak'tan Hakkâri'ye Sınır boyunda bir yolculuk CELAL BAŞLANGIÇ Andaçlıların 1985 yıhna kadar geçimleri hayvancılıktan. Köylülerin yaylaya '* çıkması yasaklanınca hayvancıhk olanaksızlaşmış. Yasadışı örgüt köylerden gençleri kaçırarak köylülerî yıldırmış. Bölgedeki örgütle bir tür 'kan davası' başlamış aralarında. En kârb iş 'Irak'a hayvan kaçırmak, ama artık yapamıyorlar. Şu anda Andaç'ta yüze yakın korucu var. Köyün tüm geçüni de korucu maaşuıdan. Bir bölümü de korucu olmayı kendine yediremediğinden, geçinmesi olanaksızlaştığından, can güvenliği olmadığmdan batıya göçmüş. Köyde sağlık ocağı için bir bina var. Ancak bugüne kadar doktor ve ebe yüzü görmenûş. Yollar kışm geçit vermiyor. \ En solda Kabfnikof, ortada rokeUtar, sağda saz. Köylüler bölgenin özel koşullan yüzünden korucu olmaya zorianmışlar. (Fotoğraf: Celal Başlangıç) si gün yola çıkmak. Hava iyice kararmış. di. Uludere'de doldurduğumuz deponun bı- ğıendişesinde. "Busaattemigelinir", "In- Geldiğimizi duyunca*, köyun erkekleri Gökyüzünde yüdızlar, öyle yakın, "tiyte ışıl- zi daha da ileriye göturmesi gerekir. Motor san bir haber vermez mi" diye sitemlerini Agit'in evinde toplanıyor birer ikişer. Ko #•!• «a A«IA | a n ı k " L-î uıilronua Kalrm/~a ın. îpknikprı hîr asVpr k-artutıı apıvnr İcfonknl yaftdmvor CuinllUr Keskin Agİt'İ yatlStir- nııVlar irinHp bir t\e- miilptvplritî rdıınra çft'tılı ve öyle ferah" ki yukanya bakınca, in- teknikerı bir asker, kaputu açıyor. lstanbul sanın içini bir "yıldız ışıması" sanyor. Bayrampaşalı. "Kardeşim, kaç kilometre Kamplann olduğu bölgelerde ateşler. yanı- burası, Uludere'den" diye soruyoruz. Göz- yor. Naylon çadırlar, alevterin yalazında tül luklerinin ustünden bakıp gülüyor: perde gibi duruyor. tçinde insan siluetleri. — Ne bileyim ağabey. Sekiz a> önce bir Yekmal'deki kampın önünde bir üsteğ- kez geldim, bir daha donmedim. Gelirken men çeviriyor yolumuzu. Geceleri bu yol- de nasıl geldigimi biimivorum zaten. dan geçmek yasak. Üsteğmen "Gitmeyin" Cızre'nin yol ustu dukkânları kapalı. Ha- diyor. "Hiçbirşeyolmasa, farlara bakıp sizi bur kapısı açıkken cıvıl cıvıl olan kent, terk bizim araclardan biri sanırlar. Taranmanı- edilmiş bir sevgili gibi tüm ışıklannı sön- zı istemiyorum." dürmuş. Sokaklarda yine mavi bandrollu Isranmız uzerine, bizi istemeyerek bıra- Marlboro satıyor çocuklar. Ancak bu kez kıyor. Gözlerimiz daha bir tetikte. Gece ka- fıyatı, Tekel'dekinden bile pahalı. Çok az lacağımız Andac'a yaklaşıyoruz. Habur Ça- alışveriş oluyor. Belli kı yapacak başka iş- yı'nın şınltısı duyuluyor bir tek. Bir de ara- leri olmadığmdan eski ahşkanlarmı surdu- cımızm motoru. Birden susuyor. Benzini ruyorlar. bitmiş. Andaç taburundan askerler geliyor Agit Olmez kızgın. Geceyarısı, habersiz yardımımıza. Benzinin bitmemesi gerekir- gelen konuklan yeterince ağırlayamayaca- ma çabasında: — Merak etme. Biz ağır konnk değüiz. Hem telefonun var mı ki haber vereyim? "Var işte" diye, perdeyi kaldınp gri bir telefon çıkartıyor camın önünden; "Tam iiç sene olmuştur bağlanalı. Ama bir defa bile 'alo' demedik". Bölge gerçeğinin işte bir yüzü de bu. Köylerin, beldelerin, hatta ilçelerin yolu, te- lefonu, elektriği, yalruzca kâğıt Ozerinde vardır. Telefon surekli kesiktir. Elektriği "havada bulut göründii mü" gelmez olur. Bir yağmur yağdı mı, yollar geçit vermez aylarca. Agit, Andaç köyünün eski muhtan. On altı yıl sürdurmüş bu görevi. "Hiçbir so- runu çözemeyince istifa ettim" diyor. nuklar içinde bir de milletvekili olunca, söz dönüp dolaşıp politikaya geliyor. Andaç'- taki sosyal demokrat oylann tümü son se- çimlerde ANAP'a gitmiş. "Her şey ANAP'la geldi köyümiize" diyorlar. An- cak neyin geldiği pek belli değil. Köyün so- runlan anlatmakla bitmiyor. Andaçlıların 1985 yılına kadar geçim kaynağı hayvancıhk. Köyde on bine yakın kovun varmış. Hayvanlanyla birlikte her yaz yaylaya çıkıyorlar. Andaç'm yaz sıca- ğı, hayvancılık için elverişli değil. Yaylada "örgüt" militanları var. Gönüllu de olsa, zorla da olsa bu örgüte "lojistik destek" demek. Andaçlılann yaylaya çıkması ya- saklanıyor. Bu koşullarda hayvancılık ola- naksız. Tüm hayvanlannı elden çıkartıyor köyluler. Geriye birkaç yüz koyun kalıyor. Bu arada örgüt üyelerinin baskılan ve baskınlan iyice yoğunlaşmış. Andaç'tan, çevre köylerden gençler kaçırıhyor. Hatta bir köylünun kızı da var kaçırılanlar ara- sında. Adam büyuk oğlunu götürüyor; "Kızımı bırakın da bunu alın" diye. An- cak kabul edümiyor. Köylülerin anlattığı- na göre aradan yıllar geçmesıne karşın ka- çırılanlardan hâlâ haber yok. Bazı zengin köylülerin çocuklan da fıdye için kaçırıh- yor. Kırk-elli milyonu veren kurtanyor ço- cuğunu. Bir yandan yayla yasağı geçimlerini da- raltmış köylülerin. Elde hiç hayvanlan kal- mamış. En kârlı iş, Irak'a hayvan kaçır- mak. Ama artık yapamıyorlar. Diğer yan- dan örgütle aralannda bir tür "kan davası" başlamış. Ustune ustluk bir de devletin "ri- ca"sı var; "korucu olun" diye. Pes etmiş- ler sonunda. "Tamam" demişler, "koru- cu olacağız". Bu kez de devlet biraz ağır- dan almış. "Belki olabilirsiniz. Hde bir di- lekçe verin de bakalım". Şu anda Andaç'ta yüze yakın korucu var. Köyun tüm geçimi de korucu maaşın- dan. Bir bölumü de korucu olmayı kendi- ne yediremediğinden, geçinmesi olanaksız- laştığından, can guvenliğinin ortadan kalk- tığına inandığından, batıya göçmüş. Andaç'ta ortaokula giden yok. Köyün mezralanna yaptırılan okul binalannda da evsiz aileler yaşıyor. Bütün çabalanna kar- şın bir ortaokul yaptıramamışlar köye. Jan- darmalar köydeki karakol binasım Andaç- hlar'a bırakmışlar; okul yapmalan için. Bir gece örgüt militanları köyü basmış. Okul yapılacak eski karakol binasım yakmak için. Tam karşılannda yeni kurulmuş tabur var. Askerler militanlara ateş edecek, ama arkalannda koca bir köy var. Komutan ateş ettirmemiş. Militanlar yakmışlar binayı. Sonra da gitmişler. Köyluler, anlatırken gü- luyor: '"Eğer bir ateş etselerdi, köyün ya- nsı ölürdii". Köyde sağhk ocağı için bina var. Ancak bugüne kadar doktor ve ebe yuzu görme- miş. Tıpkı "alo" bile denememiş telefon gi- bi. Yollan kışın geçit vermiyor. İçme ve su- lama suyu sorunları var. Her yeni ilçeye bağlanışlannda, "sorunlanmız belki bu se- fer çözülür" diye umutlanmışlar. Ancak sonuç hiç değişmemiş. Eski muhtar Agit, "Bu gördüğüm üçüncu ilçe" diyor, "On- celeri Hakkâri'nin Beytüşşebap ilçesine bağlı>dık. Sonra bizi aldılar Çukurca'ya bağladılar. Şırnak il olup Uludere bu ile bağlanınca, biz de şimdi Uludereli olduk". Cumhur Keskin sorunlannı dinledikten sonra köylülere soruyor: — Bu kadar sorununuz var da nasıl di- yorsunuz 'Her şey ANAP'la geldi köyumüze" diye? Bu sorunun yamtı pek yok. Yemeklerimiz, buyük bir tepsi içinde ge- liyor. Bal, tereyağı, peynir, sahanda yumur- ta, tahin, bir de yufka ekmeği. "Bir kuzu kesemedikleri" için çok üzülüyorlar. Son- ra kahveler geliyor. Buralarda bir köy evinde konuk olmak, yaşanun değışik alanlarını aym metrekare- ler içinde gerçekleştirmek anlamına geliyor. Odanın dört bir yanındaki minderlerde otu- rup çaylar içüiyor önce. Çay bardaklan kal- kınca, yere bir naylon seriliyor. Sıra yemeğe geldi demektir bu. Naylon toplandı mı, kahveler geliyor. Yatmak içinse, üzerinde oturduğunuz minderler odaya serikrek uze- rine çarşaf ve yorgan atıhyor. Sabah olun- ca yeniden minder oluyor yataklar. Bu kez de kahvaltı için naylon örtüler seriliyor yere. Yaru: Irak t«praklanada Oğlumuz BÜLENT BALIA'yı aramızdan aynlışının 3. yüııîda her gün artan sevgi ve özlemle anıyoruz. BABASI AHMET BALIA 29.4.1988 VEFAT Ziraat Bankası emekli müdürlerinden Erzincanlı merhum Mustafa Asım Altınok ve merhume Şefıka Altınok'un kızlan; Ferit, Fuat, Dr. Aysima Altınok'un ablaları; Leman ve Saffet'in görümceleri; Inci, Suat, Neş'e, Sevgi, Onur Altınok ve Nur-Onur Alver'in halaları NAİMEALTINOK 28.4.1991 sabahı vefat etmiştir. 30.4.1991 salı gunü Levent Camii'nde kıhnacak ikindi namazından sonra Zincirlikuyu'daki aile mezarhğına defnedilecektir. AİLESt ölüm adın kalleş olsun! lyi insan, dost arkadaş MJRİ AYDOĞAN'ı kaybetmenin derin acısı içindeyiz. Seni unutmayacağız. FERİKÖY VE KURTULUŞTAN ARKADAŞLAKI ADEVA HALİS MEŞE, ŞAHAP TURGUT 1961-1991 BAŞSAĞUĞI Özpınar ailesinin değerli varlığı ŞEMSETTIN ÖZPEVAR'ı kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Kederli ailesine başsağlığı dileriz. MALKOÇOĞLU AİLESt ŞA TILIK FABRİKAAŞ YERİBİNASI *KONFEKSİYON (Konfeksiyonda gelişen bölge) *HİPER MARKET (Metro karşısı anayol cepheli) *ELEKTRONİK (Fabrika ve depo binası için yeterli) 1 * OTOMOTIV(Servis ve satış yeri için ideal) Havaalanı ıle yeni otoban bağlantı uzennde 5500 m 2 arsa, 3000 mi 2 taban alanlı, 6000 m 2 kaba ınşaatı bitmiş toplam 12500 m2 (4 Kat) kapalı alan musaadelı Tel: 5677010-11 (NLJR Hanım) Yeni repertuarları ile M O D E R N C E C O M P A N Y SEZONUN SON TEMSİLİ 29 Nisan 21.00 İST Devlet Tıyatrosu TAKSİM SAHNESİ Biletier Takslm Sahnesi, Vakkorama Takstm ve vakkorama Suadiye'de Satılmaktadır Kımliğımı kaybcuim. Hukumsuzdur. ZAFER KARADUMANGİL •a •• •• ODULLU İSİM YARIŞMASI lstanbul Veterıner Hekımlefi Odası taratından yayınlanması karar- laştırılan Oda Yayın Organı ıçın ısım yarışması düzenlenmıştır llgı duyanların sapıadıkları ısmı 10 Mayıs Cuma saat 17 00'a Kadar Oda merkezınetelelonia,yazışmayla veya bızzat gelerek bıldırmelen rıca otunur İstanbul Veteriner Adres Raşıt Rıza Sk. Yıldırım işhanı Hekimleri Odası Kat 5 Meadıyeköy Tel: 167 56 17 Yönetim Kurulu Nol: Ikıno ve uçûncü olan ısme de mansıyon veriiecektır. İLAN KOVANCILAR KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/64 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davahlar Muhar- rem oğlu Mustafa Muhar- rem oğlu Ahmet vs. aleyhi- ne ikame edilen kadastro tes- pitine itiraz davasının yapı- lan duruşması sırasında ve- rilen ara kararı gereğince: Davalılardan Muharrem oğlu Mustafa, Ahmet, Suley- man, Hamza'nın adresleri meçhul olduğundan dava di- lekçesi tebliğ edilmemiş ol- makla Hazine tarafından Kovancılar ilçesi, A.Kanath köyunde bulunan 182 nolu parselin kadastro tespitine itiraz edilmiş ve buna dair dava mahkememizin 1990/64 esas nolu-davası ile devam etmektedir. Işbu ila- nın yayımı tarihinden itiba- ren davahlar Muharrem oğ- lu Mustafa vs'ye 15 gün son- ra tebliğ edilmiş sayılacağı davalının duruşma günü olan 3.7.1991 günü saat 09.00'da Kovancılar Kadast- ro Mahkemesi'nde bu dava- da kendilerınin hazır bulun- malan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri ak- si takdirde yokluklanna baş- vurulmaksızın duruşmaya devam olunacağı ve karar ve- rileceği dava dilekçesı yerine kaim olmak üzere ilanen teb- liğ olunur. Basın: 46774 BÜLENT DÎKMENER HABER ÖDÜUÜ #12.YILTÖRENİ# Konuşmacı: UĞUR MUMCU "Körfez Savaşı ve Basın" Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu. 29 Nisan 1991 Pazartesi Saat: 17.00 SURUCU KURSU "Yenı smcjv sıstemtne göro" Devreler: HaftaSonu: 27 Nisan Hatta İçi: 29Nisafi KADIKÖY (Sööütlûçeşme Camii yanı) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 GÖKŞEN SÖRÜCÖ KURSU ÖDEMEDE KOLAYÜK Millet Cad. 20 Aksaray 525 30 00 KAPI YAPININ KARTVIZİTİDİR. ÖNÜNE; TAŞ, DEMİR, KÜLLÜK, PASPAS VS. KOYMADAN, AÇIKDURABİLMELİDİR! KAPI TESPİT CİHAZI Seçkin Hırdavatçılarda BİLKENT ÜNİVERSİTESİ İNGİÜZCE ÖĞRETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Bilkent Üniversitesi Ingilizce Öğretimi Yüksek Lisans Programı başvuruları açılmıştır. Öğretim kadrosu Fulbright tarafından sağ- lanan ve U.S.I.S. tarafından da desteklenen programa (Ingilizce öğretimi Yüksek Lisans Programına) katılmak isteyen adayların 3 Ma- yıs 1991 tarihine kadar başvurularını yapmala- rı gerekmektedir. Türkiye üniversitelerinde o- kutman ve araştırma görevlisi olanlardan eği- tim ücreti alınmayacaktır. Program Süresi 3 sömestredir. Başvuru : Dr. James C. Stalker Telefon : 266 40 40 /1561 veya 128 31 35 / Bayan Nevin İnal (USIS) FOTOĞRAF SEMİNERLERİ SEKİZ HARA SÜRELİ • ÇEKİMLER UYGULAMA 4MAYISCUMARTESİ CRUBU 15.30-17.30 7 MAYIS SAU GRUBU19.00-21.00 TR 152 44 61-143 14 01 (1400den Sonra) KUMBAfiACI YOKUŞU. KUMBABACI KAN 115/2-3 TÜNEL ( A B C K i t a b e v i y a n s o k a ğ ı )
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle