Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyt! Malbaaalık ve Gaztfecıhk Turk Anomm Şırken adına
Nsdir Nadl 0 Genel Ya>ın Muduru Hasan Ceajal, Muessese Muduru
LaııiK Işakiıgıl. Yaîi !;terı Muduru Olı> GonnKin, 0 Habcr McrKezı
Muduru Yslçın B«>«r. Sayfa Duzenı Vonçtmenı \ h Acar 0 Temsıkıier
ANk.AR\ \hmtlTia. IZMIR HıknKI Çtü.k»)., \D\\A Çeun
U Polıtıka CcW Yaoiaafiç. D>* Habcrjrr Effaa Balo, Ekorconu Ceagiz Tartaa. h Seaâıki ^ k m Kricaci, kuilu/ Cttal lıter
Isunbul Habrrien I m l Kacak. tjrım G a m Şa>ku. Vur Habcrler. V < * l De|aa. Spor Danısmanı AMalkadlr \>C(la»a
Dızı Yuılar Knra Ç*a»ks> Arisnma ŞaUa .Vaaaj, Duzelıme A U ı M Y t m 9 Koordınaıor AaaKI ILofahaa 0 Ma[
l>ler trol trkal 0 Murasebe Baleal tatf 0 Butfe Pianlama Sr*|l OsnaanciMtMi 0 Rfklam AyH Toru 0 Ek >a>ınlar
Hal>» Akyo* 0 Idare H««>ıa Garer 0 işlct-^^ Oaaer Çdlk 0 Bı gı .^lern Naıl laal 0 P t r w d Sogt
» . . • ; . M İ & l ı u . , NadirHntı
Ofcla» AkbuU lalpa la)«r Haaaa
Craul. HikıaM Çmakaya. Oka>
Li»r Maaca tllUH
Alı Sirata. AaaOT Tan
Basa» te iayan. Cumhuriyet Mitbaiaitk *e Gtzaeatk TA4- Ttfrfcoca* Cad J9/4İ Cajsiofja
34334 Is! Pk 246 Islanbtıi Tel 512 Crt 05 (20 hal) THö 22246, Fax (!) 526 60 72 0
Burolar Aakan Zıy» Gokalp Blv lnkılap S No [9 4, Td 133 II 41-O Tdo< 42344 Faı (4) 133'
0< 6< 0 lıaıır H Zrea Bh 1352 S. 2 ' Td. 13 12 30, Tela 52<59 Fa« (51) 19 S3 60
0 \oaaa: Inonü Cad 119 S No 1 Kal I Td 19 37 52 (4 hal) Tel« 62155 F» (71) 19 25 78
TAKVIM: 27 NİSAN 1991 Imsak: 4.24 Guneş: 6.02 Öğle: 13.07 Ikindi: 16.55 Akşam: 20.02 Yatsı: 21.32
Sothebys
El yazıııa
Kııran'a
1 mîlyar
LONDRA (AA) — îngilte-
re'nin ünlü müzayede şirketi
Sottieby's tarafından dün dü-
zenlenen "Şark el yazmalan
ve minyatürler" konulu açı-
karttırmab satışlarda, 16. yüz-
yıla ait altın süslemeli bir
Kuran-ı Kerim 159 bin 500
sterline (1 milyar 84 milyon
TL) satıldı.
Iran'dan ayrılıp Istanbul'a
yerleşen hattat Maksud El-
Tebfizi tarafından 1555 yıhn-
da yazılan ve tstanbul'da altın
süslemelerle işlenen Kuran'ı,
Sotheby's kataloğunda 80-120
bin sterlin arasında tahmin
edilen değerinin çok üzerinde
fiyat ödeyerek Iuaritch adın-
da Londraü bir eski eser şirketi
satın aldı.
El yazması Osmanlı Kuran'-
ının 263. sayfasında Osmanlı
Türkçesi ile "Bu Kuran okun-
dugnnda sevabı Bantiyar Ha-
tnn'a da bağışlanmalıdır"
ibaresi yer alırken çeşitli say-
falarda 1841 tarihini taşıyan
mühürlerin yanlannda da "Bu
Kuran, Rodoslu Hafız Ahmed
Aga Kütüphanesi nde bir va-
kıf nudıdır" ibareleri bulunu-
yor.
Yine Rodoslu Hafız Ahmed
Ağa Kütüphanesi Vakfı müh-
rünü taşıyan 15. yılzyıla ait bir
Memluk Kuran'ı da aynı Iua-
ritch nrması tarafından 104
bin 500 sterlin (710 milyon
TL) ödenerek satın alındı.
Sotheby's'deki açıkarttır-
mada en yüksek fiyata satılan
eserler arasında ikinci sırayı
1797-1834 yılları arasında
İran'ı yöneten Fethi Ali Şah
Kaçar'ı görüntüleyen yağhbo-
ya tablo aldı.
Atatürk,
Iııgiliz
devlet
töreninde
Atatürk'ün Çanakkale
Savaşları'nda ölen
askerler için yaptığı
konuşması, Londra'da
düzenJenen devlet
töreninde Türkçe olarak
okundu.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — "Bu memle-
ketİD topraklanttstündekan-
UUHU dÖken Vphn"nanlar' Bll-
rada dost bir vatan toprafıo-
dasınız. Huzur ve sükûn için-
de uyuyunıu. Sider mehmet-
çiklerte yanyana ve koyun ko-
yunasınız. Uzak diyariardan
evtetlannı savaşa gönderen
analar; gözyaşlannızı dindiri-
niz. Evlatlanuu bizim bagn-
nuzdadır. Onlar bu topraklar
için canlannı verdikten sonra
artık biziııı evladınuz olmuş-
lardır."
Atatürk'ün, Çanakkale sa-
vaşlannda ölen askerler için
yaptığı konuşması, 1917'den
beri her yıl Londra'da 'West-
miııster Abbey' Kilisesi'nde,
bu savaşta ölenleri anmak için
düzenlenen devlet töreninde
ilk kez Türkçe olarak, Türki-
ye Buyükelçisi Nurver Nureş
tarafından okundu. Yine Ça-
nakkale savaşlannı anmak
amacıyla 74 yıldır yapılan 'Ge-
libolu Anma Konferansı'm
vcrmek Üzere ilk kez bir Türk
davet edildi. Konferansı eski
Ehşişleri Bakanlanndan Os-
maıı Olcay verdi.
İkinci Dünya Savaşı sırasm-
da Londra'mn sürekli olarak
hava saldırısına uğradığı dö-
nemde dahi aksatılmayan kili-
sedeki devlet töreninde, Büyü-
kelçi Nureş, davetli kordiplo-
matik, hükümetin ytlksek dü-
zeyde görevlileri ve Çanakka-
le savaşlanna katılanlaruı aile-
leri önünde, Atatürk'ün ölen
askerlere hitaben konuşmasını
Türkçe olarak okudu. Törene
Uk kez Türkiye'den bir de Ça-
nakkale gazisi, 96 yaşındaki
Hüseyin Kaçmaz, yanında
doktoru ile katıldı.
Çanakkale savaşlanna katı-
lan bir Ingiliz tabur rahibi ta-
rafından 1917'de başlaulan,
daha sonra devletin sahip çık-
üğı ve bir vakfa dönüştürüle-
rek her yıl yapılan 'Gelibohı
Anma Konfenuısı'nı, 74 yülık
tarihinde ilk kez bir Türk ver-
di.
Olcay'ın, 1915'te Çanakka-
le sırtlannda savaşarak şimdi
karşılıklı mezarhklarda yatan
Türk ve yabancı askerler için
Ingiliz şair Rudyard Kipling-
den şu dizeleri okuması seçkin
dinleyiciler tarafından coşku
ile alkışlandı; "Dogu Dojııi
dur, Baü da Baü / tkisi getanez
asla bir araya / Toprak ile gök-
yüzü gelene dek yanyana / Yii-
ce Tann'nın yargı tataünda /
Ama ne Dogu kalır ne de Baü
/ Ne ırk kalır ne soy ne sıntr
/ Eğer kopup gelse yuzyüze /
Diinyanın uçlanndan iki bu-
yük insan. (Çeviren: Bema
Moran)
Gençler arasında şimdiyeni bir jeanin çılgınlığı, hatta 'argosu'yaşanıyor
'Bir de 501'îmi isteseydinî
9
Levi's firmasının
ürettiği 501 modeli
kot pantolon, ABD,
Avrupa ve diinyanın
birçok ülkesinde yeni
bir tüketim çılgınlığı
ve moda olayma
dönüştü.
Hafif düşük kemerli,
dar çıkık kalçalı, biraz
bol paçalı ve kırmızı
etiketli klasik tipteki
501, TV reklamlarının
da desteğiyle gençlerin
gözdesi haline geldi.
MÜRŞtT BALABANLILÂR
Şu gunierde TV'de "Should I
Staj- or Should Go" (Gitsem mi
Kalsam mı) şarkısıyla sunulan,
bilardo salonunda geçen klıpte,
genç adamın kotunu isteyen or-
ta yaşlı şışmanın neredeyse ken-
dı pantolonundan olacağı vur-
gulanıyor.
Gençler şimdi, aralarında
vazgeçemeyeceği bir şeyinı iste-
yen arkadaşlarına, "bir de
501'imi isteseydin bari" diyorlar.
Diğer modellerin yanında 501
bugün ezıcı bir klasa sahip.
Gençlerin gozdesi bir jean, 501.
501'ın hem dişi hem de erkek
için yapılmış modelleri ve çeşit-
li renkleri var. 501 Levi's'ın ilk
kalıplanndan, hatta ilkı. Kırmızı
etiketli. Bu, çok dar veya bol ol-
mayan, klasik gıyimden hoşla-
nanlara hitap edıyor demek. Di-
ğer modellerin turuncu etiketi
var. Bol paça, dar paça, aJçak ya
da yüksek bel gibı seçenekler su-
nuluyor bu grupta.
136 yıllık mazisi olan Levi's
jean'lerın son >ıllardakı olağa-
nustu yaygınlaşması 80'li yıllar-
da oluşturulan stratejıyle şimdi-
lerde meyvesını verıyor. "Levi's
and Co", 1985 yılında hisse se-
netlerini halktan geri topladı ve
yenıden aile şirketi oldu. Oluş-
turulan "öze doniiş" programı
çerçevesınde bugunlere ulaşıldı.
Once sandıklar açıldı, yuzyıllık
Levı's'ler kuf kokularıyla çıka-
rıldı. Duşunuldu ve kanıpan>a
başlatıldı.
Kampanya Levi's'ın 501 no!lu
modeli uzerine yapılandırıldı.
Levı's'm ilk kez 1886'da kullanı-
lan etiketinde, belinden ıkı atın
koşumlarına bağlanmış bir je-
an'in zıt yone doğru kamçılanan
atlann gucune bile dayandığını,
yırtılmadığını gosteren bir resim
vardı. Genç Levı'sçılar bu nok-
tada moda gostergelerinin dışı-
na çıkmaktan çekinmediler.
Çünku onlar moda değil, klasik
sunuyorlardı. Tele\izyona, bir
genç kızın bozulan arabasını Le-
vi's jean'ını kendı arabasına
bağlayarak çeken yakışıklının
klibini verdiler.
501'le kıç biraz daha çıkık gö-
1Jean reklamlan her kesimden insanı "gençlik"te buluşmaya cagınyor. (Fotoğraf: Ibrahim Giinel)
Levi Strauss'un gerçek öyküsü
Altın arayıcısı
için pantolonJeanlerin ilk kumaşı, ABD'nin batısına
hücum eden göçmen beyazların, hani o
vvestern filmlerinde gördüğümüz üzeri oval
bir örtüyle kaplı ath arabaların
tentesindendi. Çıkışı Avrupa'ydı.
Fransa'nın Nimes kentinde üretilen yelken
bezleri sonunda kovboyların ayağına
pantolon olmuştu.
Yeni Dunya Amerika'da altın
1848'de bulundu. O yıllarda
Kızılderıli Uzun Manda
kendi topraklanndaki
madenlere hucum eden
be>azlar için şoyle diyordu:
"Oturup buradan altın
çıkarmaya gidişlerini
seyrettik. Ve hiçbir şey
demedik. Buyuk Baba'nın
halkı ulkeme gelip benim
para evime (Kara Daglar)
girdi ve para caidı." Buyuk
Baba'nın genç oğulları altını
dağdan goturme>r
e
başladıklannda, o zamanlar
22 yaşında olan Levi Strauss
ve kayınbiraderi David Stern
altın arayıcılarının rahat
çalışmasını sağlayacak bir
giysi yapmayı duşunduler.
San Fransisco'da kurulan
Levi Strauss and Co. ilk
jean'i 1853'te uretti..
Büyük Baba'nın oğulları
buldukları altını artık Levi's
jean'lerinin cebine
koyuyorlardı. Jean'lerin
kumaşı göçmen beyazların,
hani o western filmlerinde
çokça gorduğumuz, uzeri
oval bir örtuyle kaplı atlı
arabaların tentesindendi.
Çıkışı Avrupa'ydı. Jean
kumaşına "Denim" adı
verılmesı ta o gunlere
dayanıyor. 19. yuzyıl
Avrupası'nda en sağlam
yelken bezı ve pamuklu
dokumalar Fransa'nın Nîmes
kentinde yapılıyordu. Nîmes
dokumaları ruzgâra ve tuzlu
sulara dayanıklıydı. "de
Nîmes", Nîmes'ten gelen
demek. Zamanla da
"Denim" oldu.
İlk jean'ın uretıminden yirmi
yıl sonra Levi Strauss yeni
modeller belirledi. Artık
Levi's jean'ler maden
işçilerinin ve kovboyların
gunluk giysısi olmuştu. Levi
Strauss 1902 yılında 73
yaşındayken olduğunde,
Levi's'ın Los Angeles
Olimpiyatları'nda bir anda
60 bin kişi tarafından
giyileceğini (1984); yalnızca
1988 yılında 266 milyon
Levi's jean'in piyasaya
verileceğini duşunmuş muydu
bilinmez, ama torun yeğenler
Hass aılesi bugun yalnızca
tek bir modelde ve bir yılda
6 milyon dolarlık satış
yapıyor. Levi's'ın evvelki yıl
cirosu ise 3.5 milyar dolar.
runuyor. Hafif duşuk kemer,
kalçadan itibaren boru gibi ayak
bileklerine kadar iniyor. Paça
kısmı daha bolca bile denebilir.
Biraz uzunca gıymek moda.
Ozellikle dişi bedenlerde 501,
gunumuze en uygun bedeni be-
lırtmeyi başaracak biçimde bir
kesime sahip. Bu uygunluk el-
bette modayı oluşturan medya-
ların sunduğu bir uygunluk.
501 dışındaki tum jean mo-
delleri, standartlanna uygun
yerlı kumaşlarla üretilebildiği
halde, 501 bu sınıflamanın dışm-
da bir ayrıcalığa sahip. Dünya-
nın neresinde olursa olsun bir
501 jean'in kumaşı ve boyası
ABD patentiı. Conemill firma-
sında vapılan ındigo boyalı, fer-
muarsız; metal duğmeli, kırmı-
zı etiketli, yıkanmış...
Türkiye'de Levi's jean'ler ge-
çen yıldan bu yana Çorlu'da ku-
rulan fabrikada imal ediliyor.
Levi's, Turk jean pazarındaki
ikinci yılında 45 mağazaya ulaş-
tı. Oysa bu pazara önce Lee Co-
oper gırmişti. Çorlu'daki fabri-
kada uretilen jean'lerin kumaşı
Kaysen Ortadoğu Anadolu Fab-
rikası'ndan geliyor.
Aranan model 501, henuz
Türkiye'de yok. Yetkililer bunu,
"Bir yiğit mermilerinin tumünii
avnı anda harcamaz" diye açık-
lıyorlar.
Dişi ve erkeğin "gençlik" gos-
tergesınde birleştiği jean salgı-
nında pıyasada kimi açıkgozier
de gorulmüyor değıl; Tophane
ve Be>'azıt'ta sahte 501'ler bolca
bulunuyor. 501'ler yurtdışında,
ornegin Almanya'da 110-120
marka satıhyor. Kapalıçarşı ve
Taksim'deki birer dükkânda tek
tuk bulunanı ise 400 bin TL'ye
kadar alıcı bulabiliyor.
Kınşma, yırtılma, lekelenme
derdi olmayan jean, genellikle
tatillerde, yolculuklarda kulla-
nışlılık açısından tercih edilen
bir giysi. Giyene "özgür" bir ha-
va verdiği de doğru. Ama bu
"bava"nın gerçekle ne denli ca-
kıştığı su göturur. Her ne kadar
—yalnızca Levi's değil— jean
reklamlan bunun geçici bir mo-
da olmadığını vurguluyorsa da,
modanın değişmez öğelerinden
biri denebilecek "olan ile hak-
kında konuşulanın birbirine
kanşması" yani yaşananın ger-
çek ağırlığını yuklenmeden var-
lığını sergilemenin mumkün ol-
masının insanlara, ozellikle de
gençlere haz vermesini anlamak
kolaylaşıyor.
Duşlenmiş bir hazza, onu
yansıttığı iddia edilen bir giysiy-
le kavuşuyorsunuz.
özgurluk ve eşitlik simgesi sa-
yılan jean için, "Gıilün Adı" ro-
manının yazan ünlü Italyan gös-
tergebilimcisi Umbeıio Eco ba-
kın ne diyor:
"Güniimüzde şıklık olsun di-
ye de gi)ili>or blue jean, ama
gene de kullanışlıhk önde geli-
yor. Blue jean'in karakteristik
özelliği bel-kuynıksokumu böl-
gesini sıkıştırması ve kemerle
havada asılı durmak yerine ya-
pışma yoluyla havada kalması-
dır. Normalde pantolon giydigı-
mızi unutarak yaşar gideriz. Oy-
sa blue jean giyen biri dışsal
davranışlar ediniyor. En gayri
resmi ve teklifsiz olarak bilinen
giyecegin insana böylesine ısrarlı
kendi kurallannı dayatması ga-
rip şey. Örneğin ben genellikle
yerinde duramayan biri>imdir.
Sandaiyelerde kavkılınm, istedi-
ğim gibi yere çoker oturunım,
öyle zarafete filan aldırmam;
blue jean'im ise bu davranışla-
nmı kısıtlıyor, beni daha kibar
ve görmıiş geçirmiş yapıyor."
Eco, "Giysiler" dıyor, "bizi
dışsal bir bal tavır almaya zor-
layarak birer iletişim aracı da
olurlar." Zaten moda da ınsan
bilincinin en ciddi ızleği olan
"ben kimim?"le oynamaz mı?
İnsan soyunun sürmesinde artık söz kadınların
Erkekler gereksîz
hale mi geliyor?
Marilyn ve Madonna müzayedede,Bir zamanla-
nn unlu Fılm yıl-
dızı Marilyn Monroe ve pop müziğin fırtınalı adı Madonna'nın bazı giysileri Londra'da açık art-
tırmaya çıkanldı. Christie's müzayede firmasının salonlannda düzenlenen açık aıitırmada Marihn
Monroe'nun giysisini kendisine çok benzeyen Pauline Bailey adlı manken sunarken Madonna
1
nın giysisini de Sara Lee tanıttı. Marilyn'in siyah puanlı, fiyonklu mayo takıraı 22 bin dolara
David Gainsborough Roberts tarafından satın alındı. Madonna'nın simli uzun kollu kazagı ise
alıcı bulamadı. (Fotoğraf: AP)
MİNE G.SAULNIER
PARİS — Kadmlar, yaklaşık
çeyrek yüzyıldır kendileri için
daha çok hak anlamına gelen
sosyal mücadelenin ilk elini ke-
sin bir zaferle kapatmış du-
rumdalar.
Doğum kontrol sistemlerinin
gelişmesi, çocuk yapma, yani
"yaratıcüık" işlevi içinde karar
mekanizmasını tumuyle kadına
bırakarak, erkeğin bu temel iş-
levdekı rolunu "fıgüranlığa" in-
dirgemiş bulunuyor.
Yalnız 1989 yılı içerisınde
Fransa'daki doğumların %
28'ini oluşturan 216.063 çocuk,
evlilik dışı ve babanın nzası aün-
madan, salt annenin sorumlulu-
ğuyla dunyaya gelmiş. Oysa bu
tur bir tercih sonucu doğan ço-
cukların sayısı, a>Tiı ulke için
70'li yıllann başında 50.000"; aş-
mıyordu.
Kadınlann yüzde yüz kontro-
lünu ele geçirdikleri "çocuk ya-
pıp yapmama" karan, ek olarak
elde ettikleri "kazayla olan
çocuğu" doğurup doğurmama
özgürlüğu anlamına gelen kür-
tajın serbest bırakılması ile bir-
leşince ortaya çıkan tablo deh-
şet verici bir üstünlüğe işaret
ediyor: "İnsan soyunun devamı
konusunda soz hakkı kadınlara
geçmiş durumda."
"Zayıf cins"in rövanşı ve ka-
dınların (geçmişte) erkeklere
oranla daha az karar ve iktidar
sahibi olmalarından kaynakla-
nan eşitlik mucadelesi, gelişmiş
ulkelerde böylesi tartışılmaz bir
yengiyle sonuçlanırken, şimdi
aynı ulkelerde "Acaba bu bir
Pyrrhus zaferi mi?" sorusu gun-
deme geldı.
Pyrrhus, 279-80 yıllarında
Romalılara karşı kazandığı bir
zafer sonucu bütün ordusunu
yitiren Yunan komutanının adı.
Evelyne Suilerol ise yaşamı-
nın otuz yılını feminizme ada-
mış bir ısım. Sullerot, sosyolog
mesletünı icra ediyor.
Evelyne Sullerot, erkeklerin
çiğnenen temel hakları konu-
sunda ilginç şeyler söylüyor:
"Son olarak lngiltere Bir-
mingham'da kendisine yapay
döllendirme yaptıran bâkire
genç kız tartışması sırasında;
Fransız medyalan erkekler ara-
sında bir anket yaptılar. Bu an-
kete göre hiç bir erkek, tngilte-
re'deki uygulamayı doğru bul-
muyordu. Ve gerekçe olarak da
'oyuncak satın alır gibi çocuk
yapılmaz' fikrini kullanıyorlar-
dı. Oysa hiç birisinin aklına, bu
genç kızın 'babayı oldurmek"
istediği gelmiyordu. Olayda er-
kekliklerinin bir kenara itilme-
sinden; çocuğa akrabalık bagla-
rının değil, cinselliklerinin red-
dedilmesinden başka bir şey
gormediler."
Evelyne Sullerot, bugun yara-
tıcılık işlevinde kendilerini bir
kenara iten "doğum kontrol"
araçlarını da kadınlara erkek bi-
limcilerin bulup armağan ettik-
lerini belirtıyor. Erkeğe
"babalıgı" konusunda söz hak-
kı bırakmayan "kürtaj"ın ise
buyuk bir "haksızlık" olduğu-
nu duşunuyor.
Ifeşilci anneler
• ANKARA (AA) —
Turk Anneler Derneği
Genel Başkam Türkan
Aksu, derneklerince yıhn
annesinin "yeşilci anneler"
olarak belirleneceğini
söyledi. Turk Anneler
Dernegi tarafından Bulvar
Palas'ta bir kermes
düzenlendi. Turkan Aksu,
geünni çocuklara ve
annelere yardımda
kullanmak amacıyla
düzenledikleri kermese,
Ankara'daki elçiliklerden
bazılarının da kendilerine
özgu gıda, giyim ve el
sanatlan örnekleri ile
katıldıklannı belirtti.
Isa, çarmıhta
ölmemiş
• LONDRA (AA) — tki
tngiliz araştırmacı, tsa'mn,
çarmıhta ölmediğini, o
nedenle yeniden
dirilmesinin söz konusu
olmadığını öne sürdü. 82
yaşındaki Doktor Trevor
Lloyd Davies ve eşi
Margaret, Londra
Fizisyenler Kraliyet
Akademisi dergısinde
yayımlanan mektuplannda,
"Isa'nın dinsel kitaplarda
anlatıldığının tersine,
öldükten sonra
dirilmedığini, çunkü
çarmıhta ölmediğini,
çarmıhtan indirildikten
sonra, iyice yavaşlayan
kalbinin yeniden çalışmaya
başladığını" belirttiler. İki
araştırmacıya göre, tsa,
çarmıha gerildikten sonra
kan basıncı iyice düştü,
bilincini yitirdi, o nedenle,
kendisini çarmıha gerenler,
öldüğünu sandılar.
Çarmıhtan indirilip yere
uzatıldıktan sonra, kan
basıncı normale döndü ve
yaşam belirtisi göstermeye
başladı. Araştırmaalar,
bunun da lsa'nın, toprağa
gömühneyerek özel bir
mezara konmuş olmasını
açıkladığım kaydediyorlar.
Araştırmacılar, Incil'de,
lsa'nın çarmıhta 6 saat
kaldıktan sonra öldüğünün
yazıldığını, oysa, çarmıhta
ölumün çok zor ve uzun
surdugunu belirttiler.
Fransaclan 4
Türk'e nişan
• ANKARA (AA) —
Fransa hükumeti, Türk-
Fransız ilişkilerine katkıda
bulunan 4 Türk sanatçı ve
bilim adamına şovalyelik
unvam veriyor. İki üîke
ilişkilerine bilim, kültür ve
sanat alanındaki
çalışmaları ile destek olan
Prof. Dr. Cevat Erder,
Doç. Jale Erzen, Nimet
Berkok ve Prof. Dr. Niyazi
Gündoğdu'ya Fransa
Devlet Nişanı verilmesi
kararlaştınldı.
Pegasııs
Edebiyat Ödülti
• Kultür Servisi — tlk
kez 1980 yılında Mısır'da
başlatılan ve bugune dek 8
ulkede verilen Mobil'in
"Pegasus Edebiyat
ödulu"nün bu yıl
Turkiye'de verileceği
açıklandı. Amacı "Ingilizce
konuşulmayan ya da edebi
ürunleri ender olarak
tngilizce'ye çevrilen
ülkelerin edebiyat
dallanndaki seçkin
eserlerini Amerikan
okuruna tanıtmak ve
böylece değişik ülkelerin
külturlerinin Amerikan
kamuoyunca tanınmasım
sağlamak" olarak
özetlenen ödül, Türkiye'de
son 10 yıl içinde
yayımlanmış bir Türk
romanına verilecek. ödül,
7 bin 500 ABD Dolan
karşılığı Türk Lirası
olacak. Kazanan roman
ABD'deki Pegasus
Edebiyat Komitesi'nce
Ingüizce'ye çevrilecek ve
tüm masraflan Mobil
tarafından karşılanmak
kaydıyla Louisiana State
University Press Institution
tarafından ABD'de
yayımlanacak.
Starl ekibi
kazageçirdi
• VAN (Cumhuriyet) —
Irak sınınndaki sığınmacı
kamplarında yaptıklan
röportajlardan sonra
Hakkâri'den Diyarbakır'a
dönmekte olan Starl ekibi
trafik kazası geçirdi, bir
kameraman öldü, üç kişi de
yaralandı. 34 KTU 84
plakalı Renault-11
otomobilin Tatvan-Van
arasında dun gece 23.30
sıralannda Van gölüne
uçtuğu bildirildi. Olayda,
kameraman Nuri Aydoğan
can verirken, muhabir
Yunus Şen'in ağır,
istihbarat şefi Namık
Koçak ile spiker Alp
Buğdaycı'nın hafif
yaralandıklan belirtildi.
Yaralılar Van Devlet
Hastanesi'ne kaldırıldılar.