Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPORTAJ 27NİSAN1991
70'indegözleribağlaiıanbiryazar
80 yıllık
bir çınar:
RIFAT ILGAZ
Necati Güngör
Rıfat Dgaz, kendisini ild şeyden ayn dü-
şünemiyordu: Cezaevleri ve hastaneler. Sa-
natını besleyen önemli iki kaynaktı bunlar
aynca... Ellili yıllann başlannda hem
"Âdem Baba" dergisindeki bir yazı nede-
niyle hem de "Devam" adlı şiir kitabı yü-
zünden mahkeme kapıiannı aşındırdı, yar-
gıç önüne çıktı.
1952-1960 yıllan arasında ekmeğini dü-
zeltmenlikten, dizgicilikten kazanma yolu-
nu seçti. Yazmaya ara nu vermişti? Hayır.
Yine öyküler, şurler yazıyor; imzasız fıkra
ve röportajlar yayımlıyordu. 1957'lerde
Ühan-Turhan Setçuk kardeşlehn birlikte çı-
kardıklan 'Dolmıtş' mizah dergisinde
"Stepne" takma adıyla ölümsüz yapıu
"Hababam Sııııfı"nı yayimlamıştı. Onun
ardından "Birim Koğuş..." Dünya mizah
klasikleri arasında yer alacak düzeyde bir
başyapıt olan "Hababam Suufı"na imza
atmaya gerek görmemişti başlarda. Oysa
bu yapıü, Ilgaz'ın sanat yaşamında bir dö-
nüm noktasım oluştunıyordu.
Rıfat Ilgaz'ın başına "imza" konusun-
da zaman zaman gariplikler de gelmiyor de-
ğildi. Sözgelimi ilk dönemlerde aruz ölçü-
süyle yazdığı birtakım şiirleri, yanhşlıkla
Aziz Nesin'in şiir kitabımn içine girmişti.
Sonradan bunun aynmına varan Nesin, ki-
tabımn yeni basımlarında çıkarmıştı bu şi-
irleri. Hastanede yatarken yazıp koğuş ar-
kadaşlanna da okuduğu, "KekHk gefiyi pnr"
adlı bir yansı yine "yanlışlıkla" Aziz Ne-
sin imzası altında yayımlanmıştı gazetede.
Bu türden örneklerin pek sıkça başırıa
geldiğini belirten Rıfat Ilgaz, "Tan" gaze-
tesinde artık doğnıdan doğruya Aziz Ne-
sin imzasıyla yazılar yazmakta sakınca gör-
meyecekti. Aziz Nesin, yazılarını yetiştir-
mekte güçlük çektiği için, kendi imzasıyla
yazan Ilgaz'a karşı çıkmıyor; tersine bun-
lan kitaplanna aldığı da oluyordu. Iki es-
ki dosttular. Aralannda önemli bir görüş
ayrüığı yoktu. Nitekim Aziz Nesin de dost-
luk duygulannı, bir kitap aracılığıyla ka-
nıtlayacaktı bir gttn: Kitabın adı, "Rada-
nn Anahtan"ydı. Yazanysa Rıfat Ilgaz...
Bir Aziz Nesin-Kemal Tahir ortaklığı
olan "DBŞÜD Yayınevi" tarafından yayım-
lanmıştı. Yayınevinin basım işleriyle ilgüe-
nen Nesin, Ilgaz'ın kitabını ötekilerden he-
men ayırt edilebilsin diye en kiiçük punto-
larla dizdirmişti. Gerçi sonuçta, kitabın
sayfaları okunmaz bir hal aİmıştı, ama
önemli değildi. Zaten Türkiye'de kimse ki-
tap okumuyordu! Aynca yayıncı Nesin, yi-
ne bu kitapta yepyeni bir sayfa tasanmı de-
nemişti: Bir öykünün bittiği yerden hemen
öteki başhyordu! öykülerin başlıklan, bi-
rer ara başlık. gibi sıkışıp kalmıştı... Ama
her yenilik denemesi, bazı riskleri göze al-
mayı gerektirmez miydi? Kuşkusuz ki öy-
leydi. Rıfat Ilgaz bu gerçeği biliyor, yayın-
cının iyi niyeti konusunda kuşkunun göl-
gesini uğratmıyordu...
Şaka bir yana, Sabahattin Ali'nin 2 Ni-
san 1948'deki acı ölümü, üç arkadaşm be-
raberliklerinin de sonu olinuştu sanki. Her-
kes kendi yolunu çizmek üzere dağılmıştı.
cadele çizgisi geliştirmeyi uygun görüyor-
du.
Daha önce de değindiğimiz gibi 1954'te,
tstanbul'da çocukluk aşkı olan eczacı Fik-
ret Hanım'a rastlayacak; evlenecekJer; ama
uzun sürmeyecekti bu evlilik. Âdeta iki bi-
lardo topu gibi birbirlerine değmeleriyle ay-
nlmalan bir olacaktı!
Ardından Güasel Koptagel Hanımla ev-
lenip ayrılacaklar; onu da Afet Muhtere-
moğlu ile evlilikleri izleyecekti...
Bunca evlenip aynlmaları, "Yasamımı-
zm degişmesinden ve bozulmasından" di-
ye açıkhyordu Rıfat Ilgaz. "Dengeli bir ya-
şama erişememekten... Mazbat bir ev, köy
düzenimiz olamadı. Yaşamım bephapisha-
nelerde, hastanelerde, otellerde geçti! En
çok da otellerde. Ajnca yaş ilertedikçe in-
san daha çok geçimsizieşiyor, ozgüriüğii-
latabiliyordu. Kimi gazeteler, dergiler, ya-
yınevleri ona kapıiannı aralamaya başladı-
lar. Daha önceleri adının üstüne çizgi çe-
kenler, bu tutumlarından vazgeçmişlerdi.
Sözgelimi Akbaba'nın sürekli yazarları ara-
sına katılmıştı. Vatan gazetesinde köşe ya-
zılan yazıyordu. Edebiyat dergileri şiirle-
rine yer veriyordu artık. Dahası, Karagüm-
rük Ortaokulu'ndan öğrencisi olan polis
müdürü Adnan Kınay'ın yardımıyla ilk kez
pasaport alabilmişti. Ne var ki yine bu do-
nemde kurulmuş olan Türkiye Işçi Partisi,
kapıiannı kapalı tutuyordu. Onun önerdi-
ği kimseleri üyeliğe alıyorlardı ama, ken-
disine geiince "Daha degil!" deniliyordu.
"Belki bir gttn, siz eskilere sıra gelir."
Rıfat Ilgaz o gelecek günden umudunu
kesmiyordu. Hastanelerde gönul rahatlığı
içinde yatıyor; Balıkh Rum Hastanesi'nin
taj çıkannaktı. Kendince birkaç poz da res-
mini çekmişti üstadın...
Bitişiklerindeki masadaysa, orta yaşlı biri
tepeden tırnağa kulak kesilmiş, konuşma-
lannı anlamaya çahşıyordu. Pek rahat du-
yamıyor olmalı ki sandalyesi durmadan oy-
nuyor, kulaklan uzadıkça uzuyordu...
Dayanamadılar:
"Buyur arkadaş", dedUer, "Şoyfc gel de
birUkte içelim!"
öteki, böyle bir çağn beklemiyordu el-
bet. Şaşırdı, bocaladı bir an. Sonra o me-
mur ciddiyetiyie, "B«n" dedi, "vazifeByim.
tçmesem daha iyi!"
1961 Anayasası'run yelpazesiyle estirilen
özgürluk havasına toplumun ciğerleri alı-
şır gibi olmuş ki, bu havanın aslında bizim
için "lüks" kaçtığını anlayıverdık! Ardın-
dan, zehir gibi tadıyla bir 12 Mart tableti
Yaşamı tntuklamalar ve hapislerle geçen Rıfat Dgaz, dofnı bildiklerini yazmaktan geri durmadı.
12 Eylül'de yetmişine merdiven dayamış
bir yazar olarak gözleri kara bir bantla
bağlı olarak, torunu yaşmdaki askerler
arasında bir kez daha götürülüyordu
Rıfat Ilgaz. Tıpkı kırk yıl önceki
gibiydi her şey.
27 Mayıs'tan bir gün önce birinci
şubeden çağırmışlardı Rıfat Ilgaz'ı.
"Sürgünlerden sürgün beğen" diye
dayatmışlardı. Bütün ilerici, toplumcu
yazarlan İstanbul'dan sürmek
amacındaydılar. Rıfat Ilgaz da ilk akla
gelenlerden biriydi. Suçu mu
diyorsunuz? Solcu yazar olmak...
Özgürluk şarkıları söylemek...
Rıfat Dgaz, Orhan Erkip ve Hakkı Rad gibi
arkadaşlanyla "Marko Paşa"nın başına
"Hür" sözcüğunü ekleyerek yeni bir yayın
serüvenine girişecekti bundan sonra. Kâh
hastaneden, kâh hapishaneden yönetmeye
çalışacaktı gazetesini. Ne zamana kadar?
1950 seçimleriyle birlikte Türkiye'nin tari-
hinde yeni bir dönemin sayfası açılıncaya
kadar.
Ilgaz'a sorarsanız, 1950 seçimlerinden
sonra "Marko Paşa" türü muhalefet yap-
manın süreci artık tamamlanmıs oluyordu.
Marko Paşa'nın tarihsel misyomı bitmiş-
ti... Çünkıi halk umudunu DP'yebağlamış-
tı. Bu yeni iktidann, özlemlerini dindirece-
ğine inanıyordu insanlanmız. Böylesine bel
bağlanan yeni iktidara karşı cepheden sa-
vaş açmak, haJkın umuduna saldırmak an-
lamına gelirdi... Oysa Ilgaz, "Giden pa-
şamdı ama, gelen ağam deöil!" eörüşünde
direterek daha ince, daha derinden bir mü-
oe daha düşkün oluyor..."
özgürluk, evet... Yalnızca kendisi içinmi
istiyordu özgürluk denilen o nazh, o ele geç-
mez kuşu? Asıl başkalan için istiyordu. Is-
tedikçe de üzerine şimşekleri çekiyordu.
Daha, 27 Mayıs'tan bir hafta önce. Birin-
ci Şube'den çağırmışlar, "Sürgünlerden
sürgün beğen!" diye dayatmışlardı. Bütün
ilerici, toplumcu yazarlan tstanbul'dan sür-
mek amacındaydılar. Rıfat Ilgaz da ilk akla
gelenlerden biriydi. Suçu mu diyorsunuz?
Solcu yazar olmak... Özgürluk şarkıları
söylemek!
Rıfat Ilgaz, daha önce öğretmenlik yap-
tığı Adapazan'nı seçmişti sürgün yeri ola-
rak. Ama gönderümesine fırsat kalmadı; 27
Mayıs lhtilali patlayıvermişti!
196O'lı yıllar, Rıfat Ilgaz'ın solcu bir ya-
zar olarak rahat bir soluk aldığı dönemdi.
Gerçi yine peşinde polis dolaşmıyor değil-
di ama, rahat rahat yazüanm yazıp yayım-
penceresinden gökyüzünün mavüiklerine
dalarak aşk şiirleri yazıyordu. Mizah öykü-
leri peş peşe yayımlanıyordu o gunlerde:
"KesmeU Bonlan", "Nerde O Eski Ustu-
ralar", "Saksagamn Kuyruğu", "Şevket
Usta'nın Kedisi", "Geçmişe Mazi"... öte
yandan Ulvi Uraz'ın sahnelediği "Haba-
bam Sınıfı" büyük ilgi görmekteydi. Baş-
ka tiyatrolar da oyun istiyorlardı.
Toplum bünyesindeki illetin böylesine
iyileşme beürtileri göstennesi, solcu yazar-
lan, polis "dosf'lannın ihmal ettiği anla-
mma gelmezdi elbet! Onlar yine yüzlerini
yakalanyla gizleyerek, birer gölge gibi kö-
şe başlanna sinerek yakın ilgilerini göste-
riyorlardı.
Birinde, Orhan Kemai'le Gar Lokanta-
sı'nda oturuyorlardı. İki eski dost, suian-
dınlmış rakırun hafif aalığıru damaklannda
duya duya söyleşiyi koyulaştuıyorlardı. Rı-
fat Ilgaz'ın amacı, bu soyleşiden bir röpor-
dayatıldı ağzımıza! Kan kusturucu bir sü-
reç yaşandı... Rıfat Ilgaz'ın da aralannda
yer aldığı bir edebiyat dergisine (Gelecek)
yaşama hakkı tamnmadı bu sürecte. Ama
bıyıklan yeni terlemiş gencecik insanlann
yaşama haklannın elinden almdığı bir or-
tamda eski tüfek Rıfat Ilgaz bunu fazla
önemseyemezdi. Onu asıl tedirgin eden,
çevresindeki yüregi yun sevgisiyle dolu bir-
çok kimsenin yaşamlannın tahrip edilme-
siydi. Toplumsal özgürlüklerin yağmalan-
masıydı!
1975 yılıydı. Hem çocukluk günlerinin
özlemlerini dindirrrek hem de yasamöykü-
sünü bölümlere ayırarak romanlaştırmak
amacuıdaydı. GazetecUiğe verdiği yülan hiç
değilse boşa gitmemiş, SSK'dan emekli ol-
muştu. Baba toprağında kent yasamının
kaygılarından uzak bir dinlenme dönemi-
ne girmek istiyordu. Bir yazar için "din-
lenme" boş boş oturma anlamına gelemez-
di kuşkusuz. Erinç içinde kitaplanm yaza-
bilme olanağının adıydı dinlenme! Nitekim
yanılmamıştı da. Karadeniz'in dingin kö-
şelerinden biri olan Cide'de, zaman zaman
çocukluk günlerini de canlandırarak iki ko-
ca roman yazdı: "San Yazma" ve "Yddız
Karayel..."
Hemşerileri, çocukluk arkadaşlan, okur-
lan, ögrencileri içtenlikle karşılamışlar ken-
disini, içtenlikle kapıiannı açmışlardı bu-
rada. Cide'de sürekli kalabilsin diye, ucu-
za bir arsa bile sağlamışlardı.
Baba toprağı üzerinde dikeceği dört du-
var, Rıfat Ilgaz'ın dünya üstündeki ilk ve
biricik evi olacaktı. Ama ne yaak ki ger-
çekleşmedi. Çünkü bir kez daha çalmaya
başladı çanlar. 12 Eylül, tüm zorbahğı ve
karakuşi mantığıyla gelip dayanmıştı kapı-
ya. Romanlanru yazmak üzere köşesine çe-
kilmis emekli bir gazeteciden ne isteyebilir-
lerdi? "Yüdız Karayel" o günlerde henüz
bitmiş, müsveddeler masasımn üzerinde du-
ruyordu öyle.
Hepsine el koydular.
Yetmişine merdiven dayamış bir yazar
olarak gözleri kara bir bantla bağlı, toru-
nu yaşındaki askerler arasında bir kez da-
ha götürülüyordu Rıfat Ilgaz! Tıpkı kırk yü
önceki gibiydi her şey. O zaman hiç değil-
se, şiir yazarak suç işlediği ileri sürülüyor-
du. Oysa şimdi kendisine yöneltilecek bir
suç da yoktu. Suç yoktu, ama suçlu vardı.
Ve karşısındaki omzu yıldızlı yetkili soru-
yordu:
"Cide'de ne anyorsun?"
Yaşamı boyunca suçlanmış, izlenmiş, tu-
tuklanmış, işsiz bırakılmış, kovalanmış,
yargılannuş, hüküm giymiş, yine de söyle-
yeceği sözü esirgememiş bu ihtiyar kurt, bu
gün görmüş çınar, çocukluğunun geçtiği kı-
yı kasabasmda acaba ne anyordu?
Ne aradığıru söylese, resmi elbise içindeki
bu karakuşi mantık anlayabilir miydi?
Sonunda kurtuluşu yine hasta ciğerleri-
ne sığınmakta buldu koca ozan! Hasta ol-
duğunu öne surdü. Doktor getirdiler, mu-
ayeneden geçti. Gerçekten hastaydı. Mez-
bahadan bozma hapishanenin kötü koşul-
lanna dayanması olanaksızdı. Bir jipe bin-
dirip Ballıdağ Sanatoryumu'na postaladı-
lar. Burada da gözetim altındaydı. Kapısın-
da ve odasında birer jandarma sürekli nö-
bet tutuyordu.
Tam on yedinci günün sonunda jandar-
ma komutanı geldi, ona gözetimin sona er-
diğini bildirdi. Ancak doktorlann gözeti-
mi daha bitmemişti. Bu cığerlere çok gerek-
sinim duyacaktı daha... lyileşmeden çıkma-
malıydı.
Ey okur, dört gün süreyle Rıfat Ilgaz'-
ın, seksen yıllık bu edebiyat çınarının ya-
şamından bir özet sunduk sizlere. Onun
seksen yıllık yaşam serüvenini kısa bir ya-
zıyla anımsayahm istedik. Sürçi lisan eyle-
dikse, dileriz bağışlana!
—BİTTİ—
RIFAT ILGAZ
HABABAM
SINIFI 80YASINDA RÜŞVFTİN
A1AMANCASI
Rıfat
NtRDLOt.SKI
USTURALAH
Rıfat Ugaz
YİNE OKURLARIYLA BİRUKTE!
İMZA GÜNÜ
• BUGÛN 27 NİSAN CUMARTESİ
14.00-19.00
Cumhuriyet Kitap Kulübö Merkez Sergi Salonu,
Törk Ocağı Cad. 39-41, Cağaloğlu-İstanbul
Civil Engiıteer
Leading Intemational Consultant Engineering Company
isseeking a Civil Engineer with 10-15 years of design
experience after graduation.
All appltcalıos wıü b« Irealed ın full confıdence
Please apply m vvrıtıng to
Manşet Reklam AŞ 4 Gazetecılef Sıtesı
A Blok 1/2 Levenl 80630 Isianöul
wrttı fuH C V and a passport-sıze photo.
KAYAHANKONSERLER
S I A N • U l
26 Nisan 18.30 ve 21.30 M|||||II
27 Nisan 16.00 ve 21.00 M111II«
BÜeriar.
Vokko'omo Taksım • 151 28 88 Suodıye • 360 90 90
Galler.o DANIŞMA • 559 95 60 U04
Dûnya SINEMASI • 149 93 61 Moda SINEMASI • 337 01 28
"ROOUClıON
ÖZGÜRLUK DÜNYASI
MAYIS SAYISI ÇIKTI
BAYİLERDE
Banliyo kartımı kaybettim.
Hükümsüzdur.
RAMAZAN ÖZYURT
Orduevı girış kariımı
kaybettim. Hükümsüzdur.
SOYDAN ERSOY
i LPEROHSANAT EVİ
RESTAURANT'ında
Lezzet, müzik ve
estetiğin keyfıni
çıkartahm.
Modo Cod Gundoğdu Sok.
No: 4-6 Moda
349 53 30 Vopı K-edı Albanl orJ s
Cumhuriyet
kitap kulübü
T A K S I T L E
KÎTAPV E R 1 Y O R
DILEYEN HERKESE<'>
8 AY VADELİ
SEÇKİN
YAZARLAR
ÜNLÜ
YAPITLAR
"1
'AFA
YAYINLARI
CAN
N YAYINLARI-
ALTIN b BİLGİ
KİTAPLAR YAYINEVI
CEM
YAYINEVI
ÇAĞDAŞ
YAYINLARI
ÇINAR M
ONUR ff PAYEL
Y«rTNLARI ^ YAYINLARI YflHNEVI
REMZİ im TOROS
KITABEVI YAYINLARI
400 seçme kitap Elden teslim
(') Sadece Isunbul II sınırlan içinde.
Bir telefon yeterlı
TELEFON : 512 05 05 / 516
KUŞADASI BELEDÎYESİ
Ti'
/îltın güvercin
Sınema guzeli
GÜZELLIK HAFTASI
Özel Programt29 Nisan — 5 Mayıs
Fiatıyla 7 Gece 8 Gün
Organizasyon
VİZTON Manken ve Fotomodel Ajansı
REZERVASYON
Jolly Tour
Tel: 131 50 18-19
Tel: (636) 19270 (10 lut)
Fax: (636) 15085
İHTİYAÇTAN SATILIK DAİRE
İncitii Cad. İhsan Kalmaz Sk. 4/A'da 3 oda, 1 hol
kaloriferli hidroforlu yarı bodrum daire.
Tel.: 561 27 70
ORHANGAZİ
ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1990/287
Davacı Mehcure Karaören vekili tarafından davalüar Samanyolu
Sokak No: 36/4 ŞişB-lstanbul adresinde mukim Ahmet fhsan özgen,
Meliha Süelözgen, Esin Doksat, Sevim Sunal, Hilmi Ergin Süelöz-
gen ve Baruthane Cad. No: 133/4 Kurtuluş adresinde mukim Ülke-
nur Aluncı, Fatma Günnur Şanlı, Hilmi Tennur Süelözgen, Vecinur
Süelözgen ve TUfan Süelözgen aleyhine açtıklan tapu iptali davasın-
da davalılann adreslerinin meçhul bulunduğundan ilanen dilekçenin
tebliğ edilmesine karar verildiğinden;
Davaa Orhangazi Keıamet Köyü 862 parsel sayüı gaynmenkulü satı$
vaadi mukavelesi ile davalıların davacıya sattığı ancak tapuda ikrar-
lık vermediklerini bu sebeple davalüar adına olan tapu kaydının ip-
tali ile davacı adına tesciline karar verilmesi talep ve dava edildiğin-
den davalüann duruşmasının bırakıldığı 2.7.1991 gün ve saat 9.45'te
mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile tem-
sil ettirmeleri aksi takdirde davanın gıyaplannda görülerek sonuçlan-
dınlacağı işbu ilarun davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ
olunur.
T.C BALIKESİR 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1990/371
Davacı Sevtap Alüner vekili Avukat Enver Erbulun tarafından da-
valılar özlem Kineş ve Mehmet Altıner aleyhlerine açılan şirket feski
davasının mahkememizde yapılan duruşmalan sırasında:
Davalılardan Özlem Kineş'in Kıreçhane Sokak No: 16 C Blok D:
5 Beşiktaş/İSTANBUL adresinde dava dilekçesinın tebliğ edilemedi-
ği, adres araştırmasmda da adı geçen davalının gösterilen adreste ika-
met etmediği anlaşılmakla. 7201 sayılı kanunun 28/29. maddeleri
hükumlerine bınaen dava dilekçesinın ilanen tebliğıne karar verilmiştir.
Davalı Özlem Kineş'in 6.6.1991 günu saat 9.00'da hazır olması, belU
edılen gün ve saatte gelmenız veya kendinizi bir vekille temsil ettir-
meniz, gelmediğiniz veya temsil ettirmediğiniz takdirde HUMK'nın
213/375. maddeleri gereğince yargılamanın yokluğunuzda yapılaca-
ğı ve hükum kurulacağı dava dilekçesinın tebliği yerine gecerli olmak
üzere ilan olunur. 4.4.1991