24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DİZİ-RÖPORTAJ 27NİSAN1991 70'indegözleribağlaiıanbiryazar 80 yıllık bir çınar: RIFAT ILGAZ Necati Güngör Rıfat Dgaz, kendisini ild şeyden ayn dü- şünemiyordu: Cezaevleri ve hastaneler. Sa- natını besleyen önemli iki kaynaktı bunlar aynca... Ellili yıllann başlannda hem "Âdem Baba" dergisindeki bir yazı nede- niyle hem de "Devam" adlı şiir kitabı yü- zünden mahkeme kapıiannı aşındırdı, yar- gıç önüne çıktı. 1952-1960 yıllan arasında ekmeğini dü- zeltmenlikten, dizgicilikten kazanma yolu- nu seçti. Yazmaya ara nu vermişti? Hayır. Yine öyküler, şurler yazıyor; imzasız fıkra ve röportajlar yayımlıyordu. 1957'lerde Ühan-Turhan Setçuk kardeşlehn birlikte çı- kardıklan 'Dolmıtş' mizah dergisinde "Stepne" takma adıyla ölümsüz yapıu "Hababam Sııııfı"nı yayimlamıştı. Onun ardından "Birim Koğuş..." Dünya mizah klasikleri arasında yer alacak düzeyde bir başyapıt olan "Hababam Suufı"na imza atmaya gerek görmemişti başlarda. Oysa bu yapıü, Ilgaz'ın sanat yaşamında bir dö- nüm noktasım oluştunıyordu. Rıfat Ilgaz'ın başına "imza" konusun- da zaman zaman gariplikler de gelmiyor de- ğildi. Sözgelimi ilk dönemlerde aruz ölçü- süyle yazdığı birtakım şiirleri, yanhşlıkla Aziz Nesin'in şiir kitabımn içine girmişti. Sonradan bunun aynmına varan Nesin, ki- tabımn yeni basımlarında çıkarmıştı bu şi- irleri. Hastanede yatarken yazıp koğuş ar- kadaşlanna da okuduğu, "KekHk gefiyi pnr" adlı bir yansı yine "yanlışlıkla" Aziz Ne- sin imzası altında yayımlanmıştı gazetede. Bu türden örneklerin pek sıkça başırıa geldiğini belirten Rıfat Ilgaz, "Tan" gaze- tesinde artık doğnıdan doğruya Aziz Ne- sin imzasıyla yazılar yazmakta sakınca gör- meyecekti. Aziz Nesin, yazılarını yetiştir- mekte güçlük çektiği için, kendi imzasıyla yazan Ilgaz'a karşı çıkmıyor; tersine bun- lan kitaplanna aldığı da oluyordu. Iki es- ki dosttular. Aralannda önemli bir görüş ayrüığı yoktu. Nitekim Aziz Nesin de dost- luk duygulannı, bir kitap aracılığıyla ka- nıtlayacaktı bir gttn: Kitabın adı, "Rada- nn Anahtan"ydı. Yazanysa Rıfat Ilgaz... Bir Aziz Nesin-Kemal Tahir ortaklığı olan "DBŞÜD Yayınevi" tarafından yayım- lanmıştı. Yayınevinin basım işleriyle ilgüe- nen Nesin, Ilgaz'ın kitabını ötekilerden he- men ayırt edilebilsin diye en kiiçük punto- larla dizdirmişti. Gerçi sonuçta, kitabın sayfaları okunmaz bir hal aİmıştı, ama önemli değildi. Zaten Türkiye'de kimse ki- tap okumuyordu! Aynca yayıncı Nesin, yi- ne bu kitapta yepyeni bir sayfa tasanmı de- nemişti: Bir öykünün bittiği yerden hemen öteki başhyordu! öykülerin başlıklan, bi- rer ara başlık. gibi sıkışıp kalmıştı... Ama her yenilik denemesi, bazı riskleri göze al- mayı gerektirmez miydi? Kuşkusuz ki öy- leydi. Rıfat Ilgaz bu gerçeği biliyor, yayın- cının iyi niyeti konusunda kuşkunun göl- gesini uğratmıyordu... Şaka bir yana, Sabahattin Ali'nin 2 Ni- san 1948'deki acı ölümü, üç arkadaşm be- raberliklerinin de sonu olinuştu sanki. Her- kes kendi yolunu çizmek üzere dağılmıştı. cadele çizgisi geliştirmeyi uygun görüyor- du. Daha önce de değindiğimiz gibi 1954'te, tstanbul'da çocukluk aşkı olan eczacı Fik- ret Hanım'a rastlayacak; evlenecekJer; ama uzun sürmeyecekti bu evlilik. Âdeta iki bi- lardo topu gibi birbirlerine değmeleriyle ay- nlmalan bir olacaktı! Ardından Güasel Koptagel Hanımla ev- lenip ayrılacaklar; onu da Afet Muhtere- moğlu ile evlilikleri izleyecekti... Bunca evlenip aynlmaları, "Yasamımı- zm degişmesinden ve bozulmasından" di- ye açıkhyordu Rıfat Ilgaz. "Dengeli bir ya- şama erişememekten... Mazbat bir ev, köy düzenimiz olamadı. Yaşamım bephapisha- nelerde, hastanelerde, otellerde geçti! En çok da otellerde. Ajnca yaş ilertedikçe in- san daha çok geçimsizieşiyor, ozgüriüğii- latabiliyordu. Kimi gazeteler, dergiler, ya- yınevleri ona kapıiannı aralamaya başladı- lar. Daha önceleri adının üstüne çizgi çe- kenler, bu tutumlarından vazgeçmişlerdi. Sözgelimi Akbaba'nın sürekli yazarları ara- sına katılmıştı. Vatan gazetesinde köşe ya- zılan yazıyordu. Edebiyat dergileri şiirle- rine yer veriyordu artık. Dahası, Karagüm- rük Ortaokulu'ndan öğrencisi olan polis müdürü Adnan Kınay'ın yardımıyla ilk kez pasaport alabilmişti. Ne var ki yine bu do- nemde kurulmuş olan Türkiye Işçi Partisi, kapıiannı kapalı tutuyordu. Onun önerdi- ği kimseleri üyeliğe alıyorlardı ama, ken- disine geiince "Daha degil!" deniliyordu. "Belki bir gttn, siz eskilere sıra gelir." Rıfat Ilgaz o gelecek günden umudunu kesmiyordu. Hastanelerde gönul rahatlığı içinde yatıyor; Balıkh Rum Hastanesi'nin taj çıkannaktı. Kendince birkaç poz da res- mini çekmişti üstadın... Bitişiklerindeki masadaysa, orta yaşlı biri tepeden tırnağa kulak kesilmiş, konuşma- lannı anlamaya çahşıyordu. Pek rahat du- yamıyor olmalı ki sandalyesi durmadan oy- nuyor, kulaklan uzadıkça uzuyordu... Dayanamadılar: "Buyur arkadaş", dedUer, "Şoyfc gel de birUkte içelim!" öteki, böyle bir çağn beklemiyordu el- bet. Şaşırdı, bocaladı bir an. Sonra o me- mur ciddiyetiyie, "B«n" dedi, "vazifeByim. tçmesem daha iyi!" 1961 Anayasası'run yelpazesiyle estirilen özgürluk havasına toplumun ciğerleri alı- şır gibi olmuş ki, bu havanın aslında bizim için "lüks" kaçtığını anlayıverdık! Ardın- dan, zehir gibi tadıyla bir 12 Mart tableti Yaşamı tntuklamalar ve hapislerle geçen Rıfat Dgaz, dofnı bildiklerini yazmaktan geri durmadı. 12 Eylül'de yetmişine merdiven dayamış bir yazar olarak gözleri kara bir bantla bağlı olarak, torunu yaşmdaki askerler arasında bir kez daha götürülüyordu Rıfat Ilgaz. Tıpkı kırk yıl önceki gibiydi her şey. 27 Mayıs'tan bir gün önce birinci şubeden çağırmışlardı Rıfat Ilgaz'ı. "Sürgünlerden sürgün beğen" diye dayatmışlardı. Bütün ilerici, toplumcu yazarlan İstanbul'dan sürmek amacındaydılar. Rıfat Ilgaz da ilk akla gelenlerden biriydi. Suçu mu diyorsunuz? Solcu yazar olmak... Özgürluk şarkıları söylemek... Rıfat Dgaz, Orhan Erkip ve Hakkı Rad gibi arkadaşlanyla "Marko Paşa"nın başına "Hür" sözcüğunü ekleyerek yeni bir yayın serüvenine girişecekti bundan sonra. Kâh hastaneden, kâh hapishaneden yönetmeye çalışacaktı gazetesini. Ne zamana kadar? 1950 seçimleriyle birlikte Türkiye'nin tari- hinde yeni bir dönemin sayfası açılıncaya kadar. Ilgaz'a sorarsanız, 1950 seçimlerinden sonra "Marko Paşa" türü muhalefet yap- manın süreci artık tamamlanmıs oluyordu. Marko Paşa'nın tarihsel misyomı bitmiş- ti... Çünkıi halk umudunu DP'yebağlamış- tı. Bu yeni iktidann, özlemlerini dindirece- ğine inanıyordu insanlanmız. Böylesine bel bağlanan yeni iktidara karşı cepheden sa- vaş açmak, haJkın umuduna saldırmak an- lamına gelirdi... Oysa Ilgaz, "Giden pa- şamdı ama, gelen ağam deöil!" eörüşünde direterek daha ince, daha derinden bir mü- oe daha düşkün oluyor..." özgürluk, evet... Yalnızca kendisi içinmi istiyordu özgürluk denilen o nazh, o ele geç- mez kuşu? Asıl başkalan için istiyordu. Is- tedikçe de üzerine şimşekleri çekiyordu. Daha, 27 Mayıs'tan bir hafta önce. Birin- ci Şube'den çağırmışlar, "Sürgünlerden sürgün beğen!" diye dayatmışlardı. Bütün ilerici, toplumcu yazarlan tstanbul'dan sür- mek amacındaydılar. Rıfat Ilgaz da ilk akla gelenlerden biriydi. Suçu mu diyorsunuz? Solcu yazar olmak... Özgürluk şarkıları söylemek! Rıfat Ilgaz, daha önce öğretmenlik yap- tığı Adapazan'nı seçmişti sürgün yeri ola- rak. Ama gönderümesine fırsat kalmadı; 27 Mayıs lhtilali patlayıvermişti! 196O'lı yıllar, Rıfat Ilgaz'ın solcu bir ya- zar olarak rahat bir soluk aldığı dönemdi. Gerçi yine peşinde polis dolaşmıyor değil- di ama, rahat rahat yazüanm yazıp yayım- penceresinden gökyüzünün mavüiklerine dalarak aşk şiirleri yazıyordu. Mizah öykü- leri peş peşe yayımlanıyordu o gunlerde: "KesmeU Bonlan", "Nerde O Eski Ustu- ralar", "Saksagamn Kuyruğu", "Şevket Usta'nın Kedisi", "Geçmişe Mazi"... öte yandan Ulvi Uraz'ın sahnelediği "Haba- bam Sınıfı" büyük ilgi görmekteydi. Baş- ka tiyatrolar da oyun istiyorlardı. Toplum bünyesindeki illetin böylesine iyileşme beürtileri göstennesi, solcu yazar- lan, polis "dosf'lannın ihmal ettiği anla- mma gelmezdi elbet! Onlar yine yüzlerini yakalanyla gizleyerek, birer gölge gibi kö- şe başlanna sinerek yakın ilgilerini göste- riyorlardı. Birinde, Orhan Kemai'le Gar Lokanta- sı'nda oturuyorlardı. İki eski dost, suian- dınlmış rakırun hafif aalığıru damaklannda duya duya söyleşiyi koyulaştuıyorlardı. Rı- fat Ilgaz'ın amacı, bu soyleşiden bir röpor- dayatıldı ağzımıza! Kan kusturucu bir sü- reç yaşandı... Rıfat Ilgaz'ın da aralannda yer aldığı bir edebiyat dergisine (Gelecek) yaşama hakkı tamnmadı bu sürecte. Ama bıyıklan yeni terlemiş gencecik insanlann yaşama haklannın elinden almdığı bir or- tamda eski tüfek Rıfat Ilgaz bunu fazla önemseyemezdi. Onu asıl tedirgin eden, çevresindeki yüregi yun sevgisiyle dolu bir- çok kimsenin yaşamlannın tahrip edilme- siydi. Toplumsal özgürlüklerin yağmalan- masıydı! 1975 yılıydı. Hem çocukluk günlerinin özlemlerini dindirrrek hem de yasamöykü- sünü bölümlere ayırarak romanlaştırmak amacuıdaydı. GazetecUiğe verdiği yülan hiç değilse boşa gitmemiş, SSK'dan emekli ol- muştu. Baba toprağında kent yasamının kaygılarından uzak bir dinlenme dönemi- ne girmek istiyordu. Bir yazar için "din- lenme" boş boş oturma anlamına gelemez- di kuşkusuz. Erinç içinde kitaplanm yaza- bilme olanağının adıydı dinlenme! Nitekim yanılmamıştı da. Karadeniz'in dingin kö- şelerinden biri olan Cide'de, zaman zaman çocukluk günlerini de canlandırarak iki ko- ca roman yazdı: "San Yazma" ve "Yddız Karayel..." Hemşerileri, çocukluk arkadaşlan, okur- lan, ögrencileri içtenlikle karşılamışlar ken- disini, içtenlikle kapıiannı açmışlardı bu- rada. Cide'de sürekli kalabilsin diye, ucu- za bir arsa bile sağlamışlardı. Baba toprağı üzerinde dikeceği dört du- var, Rıfat Ilgaz'ın dünya üstündeki ilk ve biricik evi olacaktı. Ama ne yaak ki ger- çekleşmedi. Çünkü bir kez daha çalmaya başladı çanlar. 12 Eylül, tüm zorbahğı ve karakuşi mantığıyla gelip dayanmıştı kapı- ya. Romanlanru yazmak üzere köşesine çe- kilmis emekli bir gazeteciden ne isteyebilir- lerdi? "Yüdız Karayel" o günlerde henüz bitmiş, müsveddeler masasımn üzerinde du- ruyordu öyle. Hepsine el koydular. Yetmişine merdiven dayamış bir yazar olarak gözleri kara bir bantla bağlı, toru- nu yaşındaki askerler arasında bir kez da- ha götürülüyordu Rıfat Ilgaz! Tıpkı kırk yü önceki gibiydi her şey. O zaman hiç değil- se, şiir yazarak suç işlediği ileri sürülüyor- du. Oysa şimdi kendisine yöneltilecek bir suç da yoktu. Suç yoktu, ama suçlu vardı. Ve karşısındaki omzu yıldızlı yetkili soru- yordu: "Cide'de ne anyorsun?" Yaşamı boyunca suçlanmış, izlenmiş, tu- tuklanmış, işsiz bırakılmış, kovalanmış, yargılannuş, hüküm giymiş, yine de söyle- yeceği sözü esirgememiş bu ihtiyar kurt, bu gün görmüş çınar, çocukluğunun geçtiği kı- yı kasabasmda acaba ne anyordu? Ne aradığıru söylese, resmi elbise içindeki bu karakuşi mantık anlayabilir miydi? Sonunda kurtuluşu yine hasta ciğerleri- ne sığınmakta buldu koca ozan! Hasta ol- duğunu öne surdü. Doktor getirdiler, mu- ayeneden geçti. Gerçekten hastaydı. Mez- bahadan bozma hapishanenin kötü koşul- lanna dayanması olanaksızdı. Bir jipe bin- dirip Ballıdağ Sanatoryumu'na postaladı- lar. Burada da gözetim altındaydı. Kapısın- da ve odasında birer jandarma sürekli nö- bet tutuyordu. Tam on yedinci günün sonunda jandar- ma komutanı geldi, ona gözetimin sona er- diğini bildirdi. Ancak doktorlann gözeti- mi daha bitmemişti. Bu cığerlere çok gerek- sinim duyacaktı daha... lyileşmeden çıkma- malıydı. Ey okur, dört gün süreyle Rıfat Ilgaz'- ın, seksen yıllık bu edebiyat çınarının ya- şamından bir özet sunduk sizlere. Onun seksen yıllık yaşam serüvenini kısa bir ya- zıyla anımsayahm istedik. Sürçi lisan eyle- dikse, dileriz bağışlana! —BİTTİ— RIFAT ILGAZ HABABAM SINIFI 80YASINDA RÜŞVFTİN A1AMANCASI Rıfat NtRDLOt.SKI USTURALAH Rıfat Ugaz YİNE OKURLARIYLA BİRUKTE! İMZA GÜNÜ • BUGÛN 27 NİSAN CUMARTESİ 14.00-19.00 Cumhuriyet Kitap Kulübö Merkez Sergi Salonu, Törk Ocağı Cad. 39-41, Cağaloğlu-İstanbul Civil Engiıteer Leading Intemational Consultant Engineering Company isseeking a Civil Engineer with 10-15 years of design experience after graduation. All appltcalıos wıü b« Irealed ın full confıdence Please apply m vvrıtıng to Manşet Reklam AŞ 4 Gazetecılef Sıtesı A Blok 1/2 Levenl 80630 Isianöul wrttı fuH C V and a passport-sıze photo. KAYAHANKONSERLER S I A N • U l 26 Nisan 18.30 ve 21.30 M|||||II 27 Nisan 16.00 ve 21.00 M111II« BÜeriar. Vokko'omo Taksım • 151 28 88 Suodıye • 360 90 90 Galler.o DANIŞMA • 559 95 60 U04 Dûnya SINEMASI • 149 93 61 Moda SINEMASI • 337 01 28 "ROOUClıON ÖZGÜRLUK DÜNYASI MAYIS SAYISI ÇIKTI BAYİLERDE Banliyo kartımı kaybettim. Hükümsüzdur. RAMAZAN ÖZYURT Orduevı girış kariımı kaybettim. Hükümsüzdur. SOYDAN ERSOY i LPEROHSANAT EVİ RESTAURANT'ında Lezzet, müzik ve estetiğin keyfıni çıkartahm. Modo Cod Gundoğdu Sok. No: 4-6 Moda 349 53 30 Vopı K-edı Albanl orJ s Cumhuriyet kitap kulübü T A K S I T L E KÎTAPV E R 1 Y O R DILEYEN HERKESE<'> 8 AY VADELİ SEÇKİN YAZARLAR ÜNLÜ YAPITLAR "1 'AFA YAYINLARI CAN N YAYINLARI- ALTIN b BİLGİ KİTAPLAR YAYINEVI CEM YAYINEVI ÇAĞDAŞ YAYINLARI ÇINAR M ONUR ff PAYEL Y«rTNLARI ^ YAYINLARI YflHNEVI REMZİ im TOROS KITABEVI YAYINLARI 400 seçme kitap Elden teslim (') Sadece Isunbul II sınırlan içinde. Bir telefon yeterlı TELEFON : 512 05 05 / 516 KUŞADASI BELEDÎYESİ Ti' /îltın güvercin Sınema guzeli GÜZELLIK HAFTASI Özel Programt29 Nisan — 5 Mayıs Fiatıyla 7 Gece 8 Gün Organizasyon VİZTON Manken ve Fotomodel Ajansı REZERVASYON Jolly Tour Tel: 131 50 18-19 Tel: (636) 19270 (10 lut) Fax: (636) 15085 İHTİYAÇTAN SATILIK DAİRE İncitii Cad. İhsan Kalmaz Sk. 4/A'da 3 oda, 1 hol kaloriferli hidroforlu yarı bodrum daire. Tel.: 561 27 70 ORHANGAZİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1990/287 Davacı Mehcure Karaören vekili tarafından davalüar Samanyolu Sokak No: 36/4 ŞişB-lstanbul adresinde mukim Ahmet fhsan özgen, Meliha Süelözgen, Esin Doksat, Sevim Sunal, Hilmi Ergin Süelöz- gen ve Baruthane Cad. No: 133/4 Kurtuluş adresinde mukim Ülke- nur Aluncı, Fatma Günnur Şanlı, Hilmi Tennur Süelözgen, Vecinur Süelözgen ve TUfan Süelözgen aleyhine açtıklan tapu iptali davasın- da davalılann adreslerinin meçhul bulunduğundan ilanen dilekçenin tebliğ edilmesine karar verildiğinden; Davaa Orhangazi Keıamet Köyü 862 parsel sayüı gaynmenkulü satı$ vaadi mukavelesi ile davalıların davacıya sattığı ancak tapuda ikrar- lık vermediklerini bu sebeple davalüar adına olan tapu kaydının ip- tali ile davacı adına tesciline karar verilmesi talep ve dava edildiğin- den davalüann duruşmasının bırakıldığı 2.7.1991 gün ve saat 9.45'te mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile tem- sil ettirmeleri aksi takdirde davanın gıyaplannda görülerek sonuçlan- dınlacağı işbu ilarun davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. T.C BALIKESİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/371 Davacı Sevtap Alüner vekili Avukat Enver Erbulun tarafından da- valılar özlem Kineş ve Mehmet Altıner aleyhlerine açılan şirket feski davasının mahkememizde yapılan duruşmalan sırasında: Davalılardan Özlem Kineş'in Kıreçhane Sokak No: 16 C Blok D: 5 Beşiktaş/İSTANBUL adresinde dava dilekçesinın tebliğ edilemedi- ği, adres araştırmasmda da adı geçen davalının gösterilen adreste ika- met etmediği anlaşılmakla. 7201 sayılı kanunun 28/29. maddeleri hükumlerine bınaen dava dilekçesinın ilanen tebliğıne karar verilmiştir. Davalı Özlem Kineş'in 6.6.1991 günu saat 9.00'da hazır olması, belU edılen gün ve saatte gelmenız veya kendinizi bir vekille temsil ettir- meniz, gelmediğiniz veya temsil ettirmediğiniz takdirde HUMK'nın 213/375. maddeleri gereğince yargılamanın yokluğunuzda yapılaca- ğı ve hükum kurulacağı dava dilekçesinın tebliği yerine gecerli olmak üzere ilan olunur. 4.4.1991
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle