Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 27NÎSAN1991
Çevre Koruma, Ekononıi
ve Çevrefoilim
Çevre koruma ile ekonomik çıkarlar sürekli savaşım durumundadır.
fkisinden de vazgeçilemeyeceğine göre bu karşıtlık şu ilke ile uyumlu
kılınmalıdır: Çevre sorunları yaratmayan bir ekonomik işletme, yeni
adı ile "eko-teknik" geliştirilmeli. Bütün önlemlere karşın tüm
canlıların yaşam koşullarında önemli ve uzun vadeli bir tehdit
meydana gelmesi durumunda çevrebilimsel yaptırımlar, ekonomik
uygulamalann karşısında öncelik kazanmalıdır.
Prof. Dr. NECMETTİN ÇEPELİ.Ü. Orman Fakültesi
Öğretim Üyesi
Almanya'da beş yabancı dilde yayımlanan ve
çesitü üJkelerdeki bilim adamlanna gönderilen
"Skala" dergisinin şubat-mart 1991 sayısında-
ki bir yanda, sevindirici olduğu kadar şaşırtıcı
olan şu başlıklann altı çizilmekteydi: "Çevrede
Kazanç", "Çevre Koruma, Masraf Verine Kâr
Getiriyor", "Çevre Koruma Masraflan Kendi
Kendini Amortize Etmeye Başladığından Artık
Ekoloji ve Ekonomi BirbiriniD Düşnuuu Degü",
"Geleceğin (ticarete dönıik) Girisim Amacının
Adı, Eko-Teknik".
Çevre endüstrisi
Sözkonusu yazıda, bu yargılara vanimasına te-
mel oluşturan gelişmeler şöyle özetlenebilir: Al-
manya, çevre koruma ıçın şimdıye kadar, kamu-
oyu tarafından "korkunç masraflar" olarak ni-
telenen harcamaJar yapnuştır. örneğin 1986 yılı
için, çevre zararlannın onanlması amacıyla 103.5
rnilyar DM harcanmıştır. Bunun, 1990 yılı için
total olarak 300 milyar DM olacağından söz edil-
mektedir. Fakat bugıin artık bu sayısal değerle-
rin hiç kimsede bir "başagnsı" yaratmadıgı dile
getirilmektedir. Bunun nedeni, Almanya'da bir
"çevre endustrisi"nin gelişmekte olduğu biçimin-
de açıklanmaktadır. Bu endüstrinin işsizlik ye-
rine birçok işyeri yarattığı, çevrebilimsel (ekolo-
jik) ilkelere dayaiı çevre endüstrisi ürunlerinin
(eko-teknik ürünleri) ötekilerden çok daha yük-
sek kâr sağladıgı bildirilmekteydi. Bugün, Ren
bölgesinde "eko teknik" konusunda uzmanlaş-
mış 450 işkolunun bulundugundan ve çevre en-
düstrisine bağlı 100 bin işyerinden söz edilmek-
tedir. Bu bölgenin 1995 yılına kadar, çevre tek-
niği ile dünyanın en temiz ve en yeşil toplu en-
düstri merkezi dururnuna geleceği, sorumlu ba-
kan tarafından söylenmektedir.
Almanya'da ekonomiyle çevrebilimi (ekoloji-
yi) bağdaştıran ilk çevre düzenlemesi Hambure
1
da kurulmuş olup, bunun adı Çevrebilimsel fi-
kelere Dayaiı Ekonomik Reform Çalısma Grn-
bu"dur (TREE: Team for the Reform of the Eco-
nomy on the Ecological Principles). Bu düzen-
leme tarafından informe edilen ve planlanan iş-
letmeler, eko-teknik yöntemlerle teknoloji iıret-
mekte ve ürun adlannın başına "eko" sözcügünu
koyma yetkisine sahip bulunmaktadırlar. Çevre
sorunu yaratmadan elde edilen bu ürünlere kar-
şı hem büyuk bir ilgi ve istek duyulmakta hem
de daha dusuk maliyetle üretilmektedirler. Ör-
neğin kimyasal (asit) yontemi ile yapılan 'baskı
motifleri" için "elektrognmir" teknolojısi gehş-
tirilmiştır. Boylece günde 600 m!
artık su yerine
150 m!
su yeterli olmakta ve gunlük verim de,
a>TU işgücü ile 3 katına çıkmış bulunmaktadır.
buna benzer eko-teknoloji için patent alma ama-
ayla yapılan uluslararası basvurulann %43'unun
Almanya kökenli buluşlara aıt olduğu bildiril-
mektedir.
Almanya'da yarmın endüstri kaptanlığını ya-
pacak genç işletmeci ve girişimcilerde aranan en
önemli özellik, çevrebilimsel sommluluğu taşı-
yabilecek niteliklerdir. Bu nitelikler, sadece çev-
rebilimsel bakımdan bilinçlenme özelliğini değil,
aynı zamanda yenıliklerle yüksek gelir getirecek
işletmecilik yeteneklerini de kapsamaktadır.
Yukanda kısaca açıklanmaya çalışılan gelişme-
ler, herkesten çok, bu konudaki sorunlara çözüm
getirmeye çalışan çevrebilim uzmanlarını sevin-
dirmiştir. Çunku bu uzmanların "Tum canlıla-
nn yaşam temellerini sarsan ileri teknolojinin ya-
rattıgı çevrebilimsel dengesizliğin yine ileri tek-
noloji ile onanlabikcegine inanıyonız" diye söy-
lenebilen dilek ve değerlendirmeleri bu biçimde
gerçekleşmiş olmaktadır.
Çevre koruma ile çevrebilim ve ekonomi ara-
sındaki bu olumlu gelişmelere karşın, çevre so-
runlarının evrensel bir afet olmaktan çıkıp çık-
madığı sorusu yine de güncelliğini korumakta-
dır. Ne yazıktır ki bu soruya "evet" yanıtını ver-
me olanağı yoktur. Çünkü bu konuda, çeyrek
yuzyıldan beri, belki dünyanın en disiplinli çer-
rebilimsel öğretim, eğitim ve araştırmalar ile akıl
aimaz çevre koruma masraflarının yapıldığı Al-
manya'da "yeşil cigerii devler" olarak nitelenen
ormanlann yarısı hastadır. Uluslararası hava kir-
liliğınin önemli derecede etkili olduğu kabul edi-
len bu afet karşısında şımdilik çozgesiz (çaresiz)
kalınmaktadır. Aynı biçimde Basra Korfezi'nde
çok yakın zamanda meydana gelen ve belki dün-
yanın en ilginç ve en buyuk "deniz hava kirlen-
mesi kombinasyonu ve iklim afeti" olarak nite-
lenecek olan bu çevre kirienmesi olayının tuyler
ürpertici goruntüleri hâlâ gözlerimiz önünde ge-
çit töreni yapmaktadır.
Ülkemizdeki durum
Çevre sorunları ve çevre korumayla ilgili .ola-
rak ülkemizdeki dunıma gelince: Bu hususta hes-
nel ve doğru bir değerlendirme yapmak çok güç-
tur. Kamuoyu, çevre koruma konusunda olduk-
ça iyı bir biçimde bilinçlenmiş gibi gorünmekte-
dir. Devlet kuruluşları yoğun bir düzenleme ça-
bası içindedirler. Endüstri sahiplerinin bir kıs-
mı, çevre korumaya yonelik masrafların aslında
kâr getirdiğinin bilincine varmış bulunmaktadır-
lar. Fabrikası için milyonlarca lira harcayarak
arıtma tesısi yaptırdığını ve kısa bir zaman son-
ra kâra geçtiğini gururla ifade eden, bunu daha
önce yaptırmadığı için üzüntu duyduğunu açık-
ça söyleyen değerli girişimcilerin sayısı az değil-
dir. Bazı işletmeciler de devlet yardımı olmadan
bunu yapmamakta direnmektedirler. Manyas
Kuş Gölü'nü zehirleyen, dolayısıyla Bandırma
Kuş Cenneti'ni ve çevresini cehenneme çeviren
40'ın uzerindeki endüstri kuruluşunun bu şeki/
direnmesi uzun yıllar surüp gitmiştir. Bizde ya-
salara uymama alışkanlığı da bu konuda ayn bir
guçluk ve sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Ül-
kemizde çevre koruma ile ilgili olarak 1 Kasım
1988 tarihine kadar 36 yasa, 4 kanun kuvvetin-
de kararname, 12 tüzuk, 5 yönetmelik çıkarılmış
ve 11 tane uluslararası anlaşma yapılmıştır. Ne
var ki bunlann tam olarak uygulandığı söylene-
mez. Yatağan Termik Santralı, Bandırma Kuş
Cenneti örnekleri bunun en tipik kanıtlarıdır.
Doğal Hayatı Koruma Derneği'nın ocak-şubat
1991 tarihli Haber Bülteni'ndeki bir yazı da av
yasaklannın nasıi çiğnendiği konusunda tipik bir
örnektir. Bu bültende "... kanunla yasaklanmış
otomatik silahlar yaygın olarak kullanılmakta-
dır. Bu silahlann yasaklanma sebebi, bir kuşu
veya geyiği 7 atışta vurmaması, avcılığı bir spor
olrnaktan çıkarmaması idi. Avcıiığın tek amacı
öldürmekse eğer, o zaman neden makineli tüfek
kullanılmasındı?" Bu belirtmeyie, ya&alann çiğ-
nenmesinde rol oynayan ekolojik bilinçsizliğin
derecesine de işaret edilmiş olmaktadır. Çünkü
çevrebilimsel bilinçlenme, çevre koruma için ve-
rilecek savaşla eşdeğerdir. Bu ilke, "ekoloji:
Çevrebilim" sözcügünün içinde gizlidir. Çünku
son yıllarda, "Çevrebilim, canlılann çevreleri ile
olan karşılıklı iliskileridir" biçimindeki klasik ta-
nımlama dışında, "Çevrebilim bir BİZ bilimidir"
biçiminde de tanımlanmaktadır. Bu tanımlama
ile evrenimizin en tehlikeli yaratığı durumuna gel-
miş insanın, tum canlılann önüne geçecek biçim-
de ağırlık kazandığı vurgulanmak istenmjstir. Bu
alışılmışın dısmdaki çevrebilim tanımlamasına şu
açıklama getınlmiştir: "Üç harften oluşan ^
sözcüğü, dunya uzerindeki tum çevrebilimsel ıliş-
kileri bir bütun olarak dile getirmektedir. Bu ne-
denle de tam bir yaşam savaşımı programının
simgesi olabilır". Aşağıda yapılan açıklamalar-
dan sonra bu yargımn ne denU doğru olduğu ko-
layca ve daha i>i anlaşılacaktır.
Neler yapılabilir?
Çevre sorunlannın evrensel bir afet halinde
carılı varlıklann yaşam temellerini daha çok yok
etmemesi, bozulan çevrebılımsel dengenin düzel-
tilebilmesi için neler yapılabilir? Bu konudaki dü-
şünce ve önerilerimiz özet olarak şöyledir:
— Bilgi eksiküği ve sadece ekonomik kâr ama-
cına yönelik doğal kaynaklardan yararlanma ey-
lemi, çevre sorunlarını doğuran iki ana etmen-
dir (faktordür).
Bunlann doğal dengeyi bozan, çevresel buna-
lım yaratan çok önemli etkenler olduklanrun bi-
lincine varılmalıdır. Çünku bu yönde bilinçlen-
me, canlıların yaşayabileceği bir dunya yaratıl-
ması için verilecek savaşla eşdeğerdir.
— Ekonomik refah, her zaman için mutlu bir
toplumsal yaşam sağlayamaz. Çunku canhlann
yaşam temellerini yok etme pahasına kurulan
ekonomik kalkınma, toplumun bu refahtan ya-
rarlanmasına engel olur. Bundan daha onemlisi
de, tahrip edilmiş bir çevrede ekonomik kalkın-
mayı sağlayan endüstri de varüğını sürdurebile-
cek temellerden yoksun bulunmaktadır.
— Çevre koruma ile ekonomik çıkarlar surekli
savaşım durumundadır. Ikisinden de vazgeçile-
meyeceğine göre bu karşıtlık şu ilke ile uyumlu
kılmmalıdır: Çevre sorunlan yaratmayan bir eko-
nomik işletme, yeni adı ile "eko-teknik" gelişti-
rilmeli. Bütün önlemlere karşm tüm canlılann ya-
şam koşullarında önemli ve uzun vadeli bir teh-
dit meydana gelmesi durumunda çevrebilimsel
yaptırımlar, ekonomik uygulamalann karşısın-
da öncelik kazanmalıdır.
— Çevre kirlenmesinde büyük etkinlifi olan
endüstri kuruluşlan ile çevre korunmasından bi-
rinci derecede sorumlu olan devlet kuruluşlan
arasında iyı bir diyalog oluşturulmalı, dolayısıyla
sorunlann çözumunde en akılcı ve ekonomik
yaptınmlann uygulanmasına olanak sağlan-
malıdır.
—Çevre koruma, her şeyden önce gercek in-
sanlığımızın ortaya konması bakımından önem-
lidir. Çunkü insan da doğal bir yaratıktır, bu ne-
denle de doğaya karşı gelmemesi gerekir. Her bi-
rey, etkin olarak çevre korumaya katılmalıdır.
Çünkü bu eylem, kendi yaşamımıza hizmet de-
mektir. O nedenle bu konuda hepimize insansal
görevler duşmektedir. Ömeğin kullanılmış bir ton
kâğıdın yeniden kullanım evresine sokulması için
harcayacağımız çok kuçuk bir çaba, 17 buyuk
ağacın kesilmesini önler: 4100 Kw/saat enerji, 26
ton su, 630 litre çöplük hacmi tasarruf edilme-
sini sağlar. Böylece dunya uzerindeki sayısız çev-
resel döngu çarklanndan birini de bizçalıştırmış
oluruz.
EVET/HAYIR
OKX4yAKBAL
"Demokrasimiz" Derken...
Bugün Akçay'da bir panelde olacağım. Balıkesır Barosu-
nun düzenlediği 'Demokrasimiz' toplantısında konuşacağız.
Ben bu tür konuşmaların ustaa değilim. Konuşmak başka,
yazmak daha başka' insan karşısında bu gibı toplantılara alıs-
,mış bir kalabaJık görürse urkme duyuyor. Söyleyeceklerini ön-
ceden bir kâğıda yazıp okusan, olmuyor. İzleyicinin dikkati
dağılıyor. Doğrudan konuşsan, o da bir deneyim istiyor. Bu
yüzden bu tür toplantılara katılmamak için elimden gelen ça-
(Arkası 16. Safyada)
NALAN ATAMER
ile
NURİ DİKEÇ
evlendiler.
26 Nisan 1991 Tünel
Oğlumuz
CAN'ın
doğumunu tûm dost ve akrabalanmıza müjdelerız.
Edirne Devlet Hastanesi 25.4.1991
NİGÂR-LÜTFÜ KARAKAŞ
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ VAKFI
SOSYAL ve KULTUREL HİZMETLER KOMİTESİ
I.T.Ü VAKFI KÜLTÜR ve SANAT ETKİNLİKLERİ
SUNA KAN - GÜIAVUĞURATAKeman Resıtalı
Yer I T U Maçka Kampusu G Anfısı
Tarih 29 Nısan 1991 Pazartesı Saat 19 00
Bılrt Sıtt? Yerleri Taksım Vakkorama - I T U Maçka Vaktf Merkezi
Maçka G Anfısı İT.U Vaklı Maçka 143 11 II
SATILIK DAIRE
Bakırköy İnctrB Caddesi'nde kaloriferli, 130
metrekare daire sahibinden satılıktır.
522 89 90 - 527 51 55
PENCERE
Sadeliğin Güzelliği• ••
Gelınlik 500 milyon liraymış, damadın giysisi 50 milyon-
muş, beş metre boyundaki düğun pastası 8 milyonmuş; dü-
ğünün faturası 2 milyar lirayı bulacakmış.
Ne düğünü bu?
Cumhurbaşkanı Özal'ın oğlu evienıyor, gazeteler düğün ha-
berleriyle dolup taşıyor, oylesıne bir şatafat hevesi kı insan
ister ıstemez düşünüyor.
•
Düğün, çok eski bir törendir, çeşitli anlamlann odaklandı-
ğı bir buluşmadır, toplantıdır; geçmişte, ıkı gencin düğünü,
topluma bir duyuru nıtelıği taşıyordu:
— Duyduk duymadık demeyin, biz evleniyoruz.
Çağımızda ıletışım devrımı gerçekleştiğinden düğünlerin
bu işlevi kalmadı; çoğu kişi nikah memuruna gıdıp iki tanık-
la evleniyor ya da evlenmeden birlıkte yaşıyor; kimisi de yal-
nız aıle boyutunda bir tören yapmakla yetinıyor. Doğaldır ki
mutluluğunu dostlarıyla paylaşmak isteyenler de eksik de-
ğildir; çünkü mutluluk paylaşıldıkça bereketlenır; derlı toplu
bir düğün yaparak dünya evine girenler de sevinçli bir gün
yaşarlar.
Bir de gösteriş düğünleri var.
Milyonlar, milyarlar, savurganlıklar, görgüsüzlükler sergi-
leniyorsa...
Düğün güzel olur mu?
•
Özal ailesi Çankaya'da oturuyor...
Turgut Bey Cumhurbaşkanı...
Pekı, ailenin tutumu, ulusun, halkın, yurttaşın gözünde na-
sıl değerlendirılıyor? Cumhurbaşkanı yaşayışıyla, sadeliğiy-
le, alçakgönüllüğüyle, gösterışten kaçınmasıyla topluma ör-
nek olmak zorunda değıl mıdir''
Evet, bu alanda bir "kanun zoru" yoktur; ama, görenek,
gelenek görgü ve ıncelik kuralları geçerlidır.
Bır de estetik var...
Hayatın güzelliğinı, yaşayış biçıminın estetiğı sağlar; insan-
ları güzel olmayana karşı korur.
Sayın Özal, ikide bir televızyona çıkarak ışçılerı özverıye
çağırıyor:
— Toplusözleşmelerde çok ıstemeyin, özveri içinde yaşa-
yın, ülkenın durumunu göz önüne alın, ekonominin dengele-
rini bozmayın, sonra kötü olur
Zonguldak'taki maden işçılerı grevınde attı tuttu, şımdı Türk
Hava Yollan grevınde yine ortaya çıktı, emekçiye karşı işve-
renı destekledı, anayasaya göre tarafsızlığını bozdu, "tehdif
sayılabılecek sözler söyledi.
Peki, milyonlarca işçi şimdi Cumhurbaşkanı Özal için ne
düşünüyor:
— Ele verir talkını, kendi yutarsalkımı!.. Bır Cumhurbaşka-
nı ailesi ki har vurup harman savurur, milyariık duğünde 500
milyonluk gelinlık, 50 milyonluk smokinle oğlunu eviendırir, 5
metre boyundaki 8 milyonluk pastayı yoksul halkın gözlerı
önünde mutlulukla mıdeye ındirır; peki, bu ne biçim ülkedir?
Bir yanında Hindistan sefaleti sürerken ve gelır dağılımında
sosyal adaletsizlık uçurumu varken; işçiye 'kemerini sık, öz-
veri göster" demek çelişkı değil mi?
Hayır..
Bu düğünün estetiği yok
Güzellikten yoksun..
Düğünde yaşamlarını bırleştıren gençlere değıl sözümüz;
inşallah mutlu olurlar.
Gerçekte gençleri ailelerı uyarmalıydı; sadeliğin güzelliğini
yeğlemenin erdeminı Türk ulusuna anlatacak örnekler oluş-
turmada, Cumhirrbaşkanı'nın gorevi olduğu anımsanmalıy-
d». > ' •
^ ^ ^ • J K ^^^^ı^^
SON İMZA SEDADKENT
Yarattığı paha biçilmez eserlerle ölümsüzleşen Türk Mimari'sinin büyük ustası
Sedad Hakkı Eldem son imzasını Boğaziçi'nde çok özel bir projeye attı.
Sedad Hakkı Eldem'in özgün estetik yakJaşımı bu eserde çağdaş bir çevre bilinciyle
bütünleşti..zirveye ulaştı. Bu projeye büyük ustanın anısına Sedadkent adı verildi.
Sedadkent Boğaziçi'nde yaşamak için son fırsatınız.
Kutlutaş Konut'u arayın. Sedad Hakkı Eldem'in
son imzasını taşıyan bu paha biçilmez eseri..
bu büyük yatırım fırsatını değerlendirin.
Sedadkenl. ulkemız ınşaat sektörunun kokJü. guçlu ve
guvenilır kunıluşu Kutlutaş Konut taralından gerçek-
leştınlıyor Kutlutaş Konut. birçok alanda buyuk
yannmlara sahip olan Kutlutaş Holding grubuna bağlı
bırkuruluştur. Kutlutaş Konut Konut üretımındekı
bılgı bınkırru. deneyımı ve uzmanlığını bugune k«lar
13.000 bınmı aşan konutun yapımını zamanında ve
mukemmel kalıtede tamamlayarak kanıtlamıştır
Kutlutaş guvencesıyle gerçekJeyınlen Sedadkent.
Boğaziçı nde Buyukdere sırüannda yer alıyor Boğa/ın
muhteşem manzarasına hakım.
Sedadkent te her santimetrekaresı ozenie tasarianrruş
108 vüla var. Vdlalar 400 m- lık kapalı alanlan> la
bırlıkte en buyıığu 1785 nv olan babçelere de sahip
Sedadkent tc alışvenş merkezı. volevbol /basketbol
sahaJan. >
r
uzme havuzu. kulup bınası .kısaca sosyal
yaşamın gerektırdığı her turlu olanak var
Ve en onemlisi Sedadkent Boğaziçı nın karaktenstık
gorunumunu bozmuyor. Çevresmdekı >oğun bıtkı
ortiüu korunarak gerçekleştınlıyor
Sedadkent bu mukemmel ozellıklenyle sızı beklıvor
KÜTLÜTA5
I 0 U T
INONU CADDESI 28 6
80090 TAKSIM-ISTANBUL
TEL (1)152 14 00 (4 H*T)
FAX ( 1 ) 1 5 1 04 21
İL J