20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25NİSAN1991 Terörü Önleme mi, Polis Devleti mi? Yasa, geçici maddeleriyle, şarth sahvermede, TCY'nin 125 ve 146/1-2. maddelerini kapsam dışı bırakmış, adi suçlardan ötürü verilen ölüm cezalannda 10 yıl, ömür boyu ağır hapis cezalarında 8 yıl yatan hükümlülere salıverilme hakkı tanırken 125 ve 146. maddelerden ceza alanlar için bu süreleri iki katma çıkararak 20 yıl Iki yüzlü düzenleme ve 15 yıl kabul etmiştir. Bu, eşitlik ilkesini çiğneyen bir düzenlemedir. Af edilen suç değil cezadır. HALtT ÇELENK Hukukçu meleri ve Askeri Yargıtay, maddede sözü ge- çen "cebir"in maddi ve manevi de olabilece- ği görüşünü benimsemişler ve bu yolda karar- lar oluşturmuşlardır. Terör suçunun tanım- lanmasmda silahtan söz edilmediğine göre "manevi baskı"nın da terör suçunu oluştu- rabileceği yorumuna gidilebilir ve bu da kimi yasal eylemlerin terör suçu olarak nitelenme- sine olanak verebilir. Böylece suçsuz insanla- nn suçlanması yolları açüabilir. Terörle Mücadele Yasası, Şarth Sahverme Yasası'yla birleştirilerek TBMM'ce kabul edil- di. ANAP iki yasayı birleştirerek ve bayram- da cezaevlerini boşaltma vaadi ile yasanın bayram öncesi görüşülmesini sağlayarak in- ce bir taktikle muhafeletin karşı çıkışını ön- ledi. Böylece bir polis devletinin yasal koşul- larıaı oluşturan, terörü önleme görüntüsü al- tında devlet terörüne ortam hazırlayan bir ya- sa yürürlüğe konuldu. Bu yasa; ceza hukukunun ana kurallarını altüst etmiş, savunma hakkına yeni kısıtlama- lar getirmiş, anayasanın ve ülkemiz tarafın- dan onaylanan uluslararası antlaşmaların "eşitlik" ilkesini çiğnemiş ve basm özgürlü- ğüne yeni bir darbe vurmuştur. Anti-terör ya- sası bu nitelikleriyle siyasal iktidarın demok- ratikleşme savlannın içtenlikten uzak olduğu- nu bir kez daha ortaya koymuştur. 141-142-163 kaldınldı mı? Bu maddeler TCY'den kaldırılmış, ancak daha da ağırlaştınlarak anti-terör yasasına yerleştirilmiştir. Bu yasanın 7. maddesine gö- re, terörü tanımlayan 1. maddenin kapsamı- na giren örgütleri kuranlar, faaliyetlerini dü- zenleyenler ya da yönetenler 5 yıldan 10 yıla kadar ağu hapis cezasıyla cezalandınlacaklar- dır. Örgüte girenlere 3-5 yıl, örgutün propa- gandasını yapanlara 1-5 yıl ağır hapis cezası verilecektir. Burada önemli olan, 7. maddenin gönder- me yaptığı ve terörün tanımını yapan 1. mad- dedir. Buna göre "Terör; baskı, cebir ve şid- det, korkutma, yıldırma, sindirme veya teh- dit yöntemlerinden biriyle, anayasada belir- tilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, huku- ki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştir- mek, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünluğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetinin varlığmı tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, ka- mu düzenini ve gend sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir." Maddede silahlı eylemden söz edilmediği- ne göre, hangi söz ya da davranışta, eylem- de, "korkutma", "yüdırma", "sindirme" amacı varsayılacaktır? "Cumhuriyetin... si- yasi, hukuki, sosyal, ekonomik düzeni" ne demektir? Hangi söz ya da davranışlar bu dü- zeni değiştirme amacına yönelik sayılacaktır? Hangi söz ya da eylemler "devletin iç ve dış güvenliğini" bozma niteliğinde görülecektir? "Kamu düzeni" ne zaman bozulmuş sayıla- caktır? Görülüyor ki bu madde, kaldınlan 141-142. maddelerden çok daha yoruma elverişli, her yöne çekilebilen, uygulamada değişik karar- lann oluşturulmasına olanak veren bir düzen- leme getirmiştir. Bugüne kadar TCY'nin 146. maddesinin uygulanmasında sıkıyönetim askeri mahke- Anti-terör yasası bir yandan TCY'nin 142. maddesini kaldırırken öte yandan 8. madde- siyle 142. maddenin üçüncü fıkrasını yeniden getirmiştir. Maddeye göre "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğunü bozmayı he- def alan yazılı ve sözlü propaganda, toplantı ve yürüyüş" yapanlar 2-5 yıl ağır hapis ceza- sı ve 50 milyondan 100 milyona kadar ağır pa- ra cezasıyla cezalandırılacaklardır. Böylece, düşünce suçlarını kaldırıyoruz, kaldırdık di- yenler yeni bir düşünce suçunu oluşturmuş- lardır. Bu suçu gazete ve dergiler yoluyla iş- leyenlerden sorumlu müdürler 6 aydan iki yıla kadar hapis ve yayın sahipleri de ağır para ce- zalarına çarptınlacaklardır. Böylece ANAP iktidan bir yandan Kurtçe konuşma yasağım kaldınrken öte yandan yeni bir düşünce suçu oluşturarak iki yüzlü bir politikanın örneğini vermiştir. İşkenceyi teşvik Bir yandan "Işkencenin ve Gayri tnsani ya da Küçültücü Ceza ve Muamelenin Önlenme- sine Dair Avrupa Sözleşmesi"ni onaylayarak işkencenin önlenmesi için her türlü önlemi ala- cağını kabul eden siyasal iktidar, öte yandan anti-terör yasasına getirdiği hükümlerle işken- ceyi ve işkenceciyi teşvik etmekte ve ödüllen- dirmektedir. tşkence suçlulannın tutuksuz yargüanma- sı, bu sanıklar için devlet tarafından avukat görevlendirilmesi, ücretlerinin devlet tarafın- dan ödenmesi, emniyet tutanaklarının mah- kemelerde gizli oturumlarda okunması, gü- venlik görevlilerinin para ile ödüllendirilme- si, onlara sahte kimlik, evlenme cüzdanı, eh- liyet, diploma, nüfus kaydı verilmesi, estetik ameliyatla yüzlerinin değiştirilmesi ve hakla- rında "Memurin Muhakematı Hakkında Kanun" hükümlerinin uygulanması, işkence olaylannı arttıracak ve işkencecilere cesaret verecektir. Çift standart Yasa, geçici maddeleriyle, şarth sahverme- de, TCY'nin 125 ve 146/1-2. maddelerini kap- sam dışı bırakmış, adi suçlardan ötürii veri- len ölüm cezalarında 10 yıl. ömür boyu ağır hapis cezalarında 8 yıl yatan hükümlülere sa- lıverilme hakkı tanırken 125 ve 146. madde- lerden ceza alanlar için bu süreleri iki katına çıkararak 20 yıl ve 15 yıl kabul etmiştir. Bu, eşitlik ilkesini çiğneyen bir düzenlemedir. Af edilen suç değil cezadır. Hükümlünün suçla bağı kalmarruştır. Suçları gözönüne alarak hükümlüler arasında aynm yapmak hukuk ü- kelerine aykırı düşer. Suç ve cezada orantı Yasa, "cezalann arttınhnası" başhğı altın- da, bu yasa kapsamına giren suçlarda verile- cek cezalann yarı oranında artıırüacağım ka- bul ettikten sonra "Bu suretle tayin olunacak ceza gerek o fıil için, gerek her nevi ceza için muayyen olan cezanın yukarı sımrı aşılabilir. Ancaİc şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalarda bu sınır ağır hapiste 36 yıl, hapiste 25 yıl, hafif hapiste 10 yılı geçemez" demektedir. Bu hük- me göre hâkim 1-5 yıl ağır hapis cezasını 36 yıla kadar (ölüm cezasına denk bir ceza) çı- karabilecektir. Bu da ceza hukukunda suç ile ceza arasında gözetilmesi gereken oranı orta- dan kaldınruş ve sanığı güvenceden yoksun bı- ramıştır. Kimi yönlerini kısaca açıklamaya çahştığı- mız Terörle Mücadele Yasası; ayrıca suç ve cezalann kişiselliği ilkesine aykın olarak ga- zete ve dergilerin sorumlu müdürleri için ha- pis cezalan, yayın sahipleri için çok ağır pa- ra cezaları getirmiş, böylece basm özgürlüğü- nü daha da kısıtlamıştır. Hukuk devleti ilke- leri ile bağdaşmayan, bir polis devletinin ko- şullannı hazırlayan bu yasanın iptali için Ana- yasa Mahkemesi'ne başvurmak, hukuka bağh devlet anlayışının ve demokratik ilkelere bağ- lılığın bir gereğidir. PENCERE Sezann Hakkı!. EVET/HAYIR OKTMAKBAL Bir Aydınlanma Öncüsü Aydınlanma' nedir? Çağdaş uygariığı, felsefesi, yazını, sa- natı borçlu olduğumuz Aydınlanma nedir? Prof. Macit Gök- berk buna şu yanıtı vermiş: 'Aydınlanma; insanın, düşünme ve değerleodirmede din ve geleneklere bağlı kalmaktan kur- tulup kendı aklı, kendi görgülerı ile hayatını aydınlatmaya gi- rişmesidir." Gökberk, 'Felsefe Tarihi'nin Aydınlanma'ya ayırdığı bolü- münde Aydınlama okjusu ile ilgili olarak Kant'ın 1784te ya- yımlanmış "Aydınlanma Nedir?" adlı yapıtından şu alıntıyı yapmış: 'Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmuş olduğg bir er- gfoı otmayış durumundan kurtulup aklını kendtsinın kullan- maya başlamasıdır." ,tJ. . ,,,t ı t. ,_,ı Macit Gökberk şöyle sürdürüyor konuyu: -' "Ona göre insan bu duruma aklın kendisi yüzünden de- ğil, onu kullanmaması yüzünden düşmüştür, çünkü insan şimdiye kadar aklını kendi başına kullanamamış, hep baş- kalannın klavuzluğunu aramıştır; imdi Aklını kendin kullan- mak cesaretini göster' sözü bundan böyle parola olmalıdır. Aydınlanma'nın bu tanımları kolayca görüleceği gibi yalnız 18. yüzyilı değil, Ortaçağın kapanmasından bu yana bütün bir dönemi içine alır." Sayın Macit Gökberk, Türk uluşunun aydınlanma savaşt- mının önde gelen kişilerindendir. İstanbul Edebiyat Fakülte- si Felsefe Bolümü'nde uzun yıllarsürdürdüğü dersleriyle, ki- taplanyla, konferanslarla, özellikle Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nda başkan olarak dil devrimine katkılarıyla ay- dınlanmamızın öncülerindendir. Türkçenin bilim dili olmasın- daki etkısi yadsınamaz. Atatürk devrimini tüm yaşamı boyun- casavunmuş, bugün de savunmakta olan bir büyük aydın... Aydınlanma çağını kapattık mı? Ne yazık ki görünen ger- çek budur. insanoğlunun aklını kullanması; her işte, her uğ- raşta aklın rehberliğini araması, akıl yoluyla insan olmanın anlamını duyması azala azala yok mu oluyor? Akiın yerini akıl dışı tutumlar, ınanışlar, bağnazca duygular mı alacak? Gidiş, oraya doğru gibi mi? Oysa teknoloji en ileri düzeylere ulaşmış; bilim, felsefe, ya- zın, kısacası kültür alanlarında Batılı uluslar büyük aşama- lardan geçmiş, en ıleri uygarlık dönemlerine girmiş. Ama biz, Atatürk'ün başlattığı, yaşamı boyunca sürdürdüğü Aydınlan- ma dönemini durdunmak, karanlık bir döneme geçmek eği- Hmi içindeyiz. Karanlığa doğru ya da karartma dönemine doğ- ru bu gidişten bizi hangi güç kurtaracaktır? Büyük' diye ge- çinenlerin sözleri, tutumları halkımızı bilim ve akıl yolundan döndürmeye, yozlaştırmaya bir çağrı, bir ıtiliş değil mi? Mustafa Kemal Atatürk'ün yarattığı Aydınlanma akımı on on beş yılda büyük bir güç oluşturmuştu. Muhsin Ertuğrul 1 lar, Ataç'lar, Tonguç'lar, Yücel'ler, Eyuboğlu'lar, Saygun'lar, Ka- nık'lar, Anday'lar, Daglarca'lar. Uygur'lar, Akarsu'lar sanat- ta, yazında, felsefede, bilimde Türk halkını yüzyılların karan- lığından kurtarıp çağdaş kültürün, uygarlığın aydınlığına ka- vuşturmak için emek verenler... Halkımızı çağdaş uygarlığa ulaştırmak isteyenler... Gökberk bu büyük aydınlanmacılardan biri, en önemlile- rinden biri. 'Felsefe Tarihi'nde şöyle anlatıyor Aydınlanma ol- gusunu: "Avrupa'da insanın hazır bulduğu gelenek şemalarından kopup hayatının düzenini kendi akJıyla bulmayagirişmesi Rö- nesans ile başlar. 18. yüzyıl bu gelişmede en yüksek nokta- dır, bu sürecin en arınmış, en klasik formuna ulaşmasıdır. Özellikle 18. yüzyıla Aydınlanma Çağı denmesi bundandır." Gökberk'e göre aydınlanmanın temel özelliği laik bir dün- ya görüşünü tam bir bilinçle temel yapması, bu laik görüşü hayatın her alanında tutarlı olarak gerçekleştirmeye çalışma- sıdır. Locque, Berkeley, Hume, Th. Reid, Condillac, Voltaire, Ansiklopedistler vb. dünya insanlarına aklın egemenliğinin önemini duyurmuşlar, benimsetmeye çalışmışlardır. "Kültürümüzün sorunları, doğru olarak, ancak dünyanın nereye gitmekte olduğunu bilmekle anlaşılabilir; ileriye dö- nük, tüm insanlığa açılan bir tarih bilinci ile kavranabilir. Son otuz yılda hep ileriye doğru uzanan yasamın özüne aykırı ola- rak geriye itilmek istenmemizde, dar bir taşralı kültür ufku- nun elbette payı vardır. Oysa tarihin akışı içinde nerede bu- lunduğumuzu bilmek, bu geniş açıdan bakış, bu gibi çeliş- kilere duşrnememizL dolayısıyla kültür enerjimizi doğru ve yaratıcı olarak kullanmamızı sağlar" diyor Gökberk, 'Deği- şen Dünya, Değişen Dil' adlı kitabının önsözünde... Atatürk 'Uygarlık öyle bir ışıktır ki ona kayıtsız kalanlan kör eder" demişti. Gökberk, halkımızın 'insan' olmanın bilincıni duymasındaetkin olan kışilerden biri... İstanbul Büyükşehir Belediyes) 'Türk Aydınlanmasına Katkıda Bulunanlara Saygı" toplantılarının ilkini Sayın Gökberk'e ayırmış. 26 nısan günü yani yarın C.R. Rey Konser Salonu'nda yapılacak bu an- lamlı toplantıya Aydınlanma'dan yana olanlann katılmaları beklenir. Karanlığı, günden güne güçlenir gibi görünen kap- kara bir geri gidişi önlemenin yolu Aydınlanma düşüncesin- de bir araya gelmektir. Egemenlerin söylemi, kimi zaman ezberlenir, durmadan yinelenir, nakaratlaşır. Şimdi moda olan nakarat: '— Muhaiefet politika üretemlyor" Gerçek mi? Yoksa herkes, bilir bilmez, egemenin elindeki orkestra değ- neğine bakarak önûne konan notayı mı çalıyor, sanki iktidar politika üretiyormuş gibi bir hava oluşuyor? Ekonomi evtere şenlik; halk muhalefeti yüzde 85'e ulaşı- yor; ihracat, ithalatın yansı kadar; IMF'nin Türkiye Raporu olumsuzluk belgesi; Türkiye, —Mümtaz Soysal'ın söylediği gibi— yabancı kuvvetlerin "yol geçen hanı"; ne anayasa kal- mış, ne kanunl.. Tam anarşi ortamında "Dingcfnun ahın"!... Terör, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor; yüzde 99'u Müslüman ülkede en yüksek vergiyi veren üç kişi gayri Müs- lim; ilk ikisi gemi acentesi, üçüncüsü genelev patronu; ülke "vergi kaçakçılarınm" ve "ucuz emeğın cenneö" değil mi? Yalnız bunları soyleyen bir muhaiefet bile siyaset üretiyor demektir; ama, daha somut öneriler mi istiyorsun? Canım, belki o da yapılıyor; SHP üst üste raporlar çıkarıyor... Egemenlerin söylemi, kimi zaman ezberlenir, durmadan yinelenir, nakaratlaşır. Orkestra şefi değneği kaldırdı mı belli havayı çalmaya bas- layanlar, Ortadoğu'da yaşananların bilincinde midirler? Emperyalizm, Kuveyt petrolünû Saddam'a bırakmadı, sının korudu; şimdi Musul-Kerkük petrolünû Irak'tan ayırmak için eyleme geçti. Birincisini hukuk, ikincisini insanlık adına ya- pıyor; ama, sonuçta Ortadoğu'da petrolün haritasını çiziyor; Türkiye bu politikanın taseronu rolünde değil mi? Peki, bu politikaya karşı çıkan muhalefeti "siyaset üretomiyorsun" diye suçlamak niye?.. Muhaiefet, politika üretiyor; ne var ki Meclis muhalefete kapalı, televizyon kapalı, basın büyük capta kapalı. SHP'nin üst üste ürettiği yazılı belgeler var: En başta anayasa çalış- ması, "170 maddeden oluşan biröneri", bir "toplumsal uzlaş- ma metni" ve "teknik bir çalışma" niteliğindedir. Babıali'de okuyan kaç kişi var? Televizyona yansıdı mı? Ya laiktik raporu? Baştan sona gerçekleri dile getirmiyor mu? Ya çevre raporu? Ya Kürt raporu? Komşu Irak'ta önce Kürtleri isyan için kışkırtan, sonra ABD'nin taseronu rolüne giren ANAP iktidan Batı'daki Sevr istihasını kabartırken mu- halefetin dengeyi tutmaya çalışması gerçekçı bir siyasettir. Peki, SHP'nin Kürt raporuna saldıran çevreler, özal'ın ba- şıbozuk Kürt porrtikasını ûretim mi sayıyortar? Evet, muhalefete Mecliste çalışma olanakları kapalıdır, te- levizyonda yer verilmez, ama meydana çıktığında da "politi- kayı sokağa döküyor, anarşi ve tertrü kışkırtıyor" diye muhaie- fet eleştirilir; egemen söyiemin nakaratı yinelenir. Halka gelince... Yeryüzündeki çoğu halklar gibidir halkımız, zor kımıldanır, ağır uyanır. Ama tarihı yapan halktır. 12 Eylül faşizminln buldoze- ri tam üç yıl muhalefetın üstün- den geçti, halk kitlelerini ezdi, örgütleri dağıttı, yeni partilerin kurulması kolay olmadr, bu- günkü Türkiye'de bir iktidar partisi yüzde 15-18 halk taba- nına ve devlet bürokrasisine dayanarak ayakta durabiliyor- sa, nedenleıini yalnız muhaie- fet partilerınde değil, kendimız- de de aramalıyız. "Politika üretemiyor" diyenle- rin burnuna SHP üst üste ya- zılı belgelen dayıyor; iyi ya da kötü. yeterli ya da değil, bu bel- gelerin üzerinde konuşulup tar- tışılması gerekiyor ki gerçek or- taya çıksın; ama yine tembel- lik içinde günlerini gün eden- ler, somut tartışma yerine, na- karatı yineleyeceklerdir: '— Mu/ja/efef politika ürete- miyor." - Payetler, genış saç bantları, cesur dekolte- ler Evet, bunlar 60 lardan mıras bıse. ama New Look kadını l iep boyleydı Başanlı. 1 Jdıalı arna dısı Modada oryantalıst bir egılım varsa. kı ver bunu New Look'da sonuna qorebılırsınız K A D I K O V LISKUR SURUCU KURSU "Yonı srtav sıstomıno göre' Devreler: HaftaSonu: 27 Nissr Hafiaiçi: 29Nisai KADIKÖY (SöğjtKiçeşme Camh yarı) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 ARAYAN KAZANIR Televızyonlannız - Vıdeolarınız ve beyaz eşyalannız yerınde nakıt olarak alınır Tel: 160 84 02 Au Pair Acentaa O Ingıl'efe-Amenka Fransa-Kanaöa 9 1-158 53 42-161 43 87 İÇİ SEVDA DOLU YOLCXILUK Cahit Külebi 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gonderilmcz. Nüfus cüzdammı kaybettim hukümsuzdur. MAHMUT ÖMER ORNUN GÎDERAYAK YAŞARKEN VedatGünyol 6.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Çad. 39-41 Cağaloğiu-lstanbul Ödemeli gdnderilmez. JAPON GÜLÜ llhan Selçuk 4. bası 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğiu-lstanbul Ödemeli gdnderilmez. PARLAMENTONUN BOYUTLARI Rahmi Kumaş 5.000 Ura (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad, 39-41 Cağaloğiu-lstanbul ödemeli gönderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle