22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 2NİSAN1991 IkiKore • SEUL (AA) — Güney Kore Devlet Başkanı Roh Tae-Wood, bölünmüş Kore yarunadasına ve tüm Asya'ya barışın gelebilmesi için her iki Kore'nin de BM'ye üye olması gerektigini söyledi. Roh Tae Wood önceki gün BM Asya ve Pasifık Ekonomik ve Sosyal Komisyonu konferansının açıhşında yaptığı konuşmada, BM'ye Oye olmanın hem Kore yarımadasında hem de dünyada barış ve istikran sağlayacağını belirterek 'Körfez savaşı yaşadığımız dünyanın belirsizlik ve istikrarsızlıklarla dolu olduğunu göstermiştır" dedi. 48 ülke bakanları ve üst düzey yetkililerinin katıldıkları 10 gün sürecek konferansta, Asya ülkelerinin ekonomik ve sosyal gelişmeleriyle Körfez savaşının bu ülkeler üzerine yaptığı etkilerin tartışüacağı bildirildi. Esad aniden Mısıra gitti • KAHİRE (AFP) — Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Mısır'a ani bir -ziyaret yaptı. Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile Suriye Devlet Başkanı'nm Körfez savaşı sonrası bölgedeki durumu ele aldıklan açıklandı. Görüşmelerin ana konusunu, Kuveyt'in kurtanlmasından sonra Arapların birliği ile bölge güvenliğinin oluşturduğunu bildiren Mısırlı bir yetkili, her iki liderin Arap-lsrail anlaşmazlığını çözmek için uluslararası ya da bölgesel konferans toplanması üzerinde de durduklannı bildirdi. 243 metrelik bina • TOKYO (AA) — Japon zenginliğinin sembolü sayılan 243 metre yüksekliğindeki Tokyo'nun yeni belediye binası, Tokyo Valisi Suniçi Suzuki'nin katıldığı küçük bir törenle resmen acıldı. Yaklaşık 13.000 belediye memuru, maliyeti bir milyar dolan aşan ve ünlü mimar Kenzo Tange'nin eseri olan yeni binada önceki sabahtan itibaren çalışmaya başladı. Kolombiya'da kolera • BOGOTA (AFP) — Peru'da patlak veren ve Ekvador'a sıçrayan kolera salgını, şimdi de Kolombiya'ya sıçradı. Kolombiya Sağlık Bakanı, ülkenin güneyinde bu salgın hastalıktan 21 kişinin öldüğünü açıkladı. Bakan Camilo Gonzales, durumu kontrol aJtına almak için gerekli önlemlerin alındığını bildirirken yoksul haJka ilaç dağıtımına geçildiğini ve yiyeceklerini pişirme yöntemlerinin öğretildiğini söyledi. Peru'da koleradan 600 kişi yaşamını yitirmişti. Çin-Sovyet görüşmeleri • PEKİN (AP) — SSCB Dışişleri Bakanı Alekas Aleksandre Bessmertnih ile Çin Dışişleri Bakanı Kiyan Kichen arasında Pekin'de başlayan görüşmelerde, her iki ülkenin komünist liderleri arasında Moskova'da yapılacak olan zirve toplantısı ele alındı. Moskova'da 15-17 mayıs tarihleri arasında yapılması beklenen SBKP Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov ile Çin Komünist Partisi lideri Yiang Zemin, iki ülke arasndaki ilişkileri ve dünyadaki gelişmeleri ele alacaklar. Diplomatlara göre Ozal'ın ABD gezisi Diplomatik kaynaklar, Özal'ın ABD gezisi ile ikiü ilişkilerin 'çok sıcak' bir döneraden geçtiğinin doğrulandığını, ancak Türkiye'nin beklentilerinin karşılanması anlamında somut sonuç alınmadığmı belirtiyoriar. YASEMtN ÇONGAR Laf çok, somut adım yok ANKARA — Cumhurbaşka- nı Turgut Özal'ın on günü aşan ABD gezisinde iki ülke arasın- da birçok konuda anlayış birli- ği sağlandı, ancak Türkiye'nin istek ve beklentilerinin karşılan- masına yönelik somut bir gehV me kaydedilmedi. Ankara'daki Türk diplomasi çevreleri, Özal'- ın ziyaretini "İHşkiler sıcak ve sonuçsuz" diye özetlediler. An- cak bu çevreler, özellikle Camp David görüşmesi konusunda doğrudan bilgilendirilmedikçe ayrıntılı yorumlara girmek iste- mediklerini de ifade ettiler. ABD'ye son on beş ay içinde üçüncü ziyaretini yapan Cum- hurbaşkanı'nm görüşmelerinde Ankara açısından en çok "iyimserlik" yaratan konu "Kıbns" oldu. Dışişleri Bakan- lığı yetkilileri, bu konuda basın- daki genel beklentinin aksıne ABD'ye "üıviz sözü" verilmedi- ğini, ancak iki tarafın da çözü- mü hızlandırmak konusunda görüş birliğine ulaştığını belirti- yorlar. ABD Dışişleri Bakanı Ja- mes Baker'ın KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş'la görüş- meyi kabul etmesi de "önemli bir adım" olarak nitelendiriliyor. özal'ın Camp David'de orta- ya attığı, "stratejik işbirligi", "mali yardım", "ticari kolaylık- lar", "Arap-tsraii konferansına evsahipliği", "orduda modernizasyon" gibi konularda ise ABD Başkanı George Bush- un "somut sözler" vermediği, "bekleyin, zamanla oluralu adımiar atılacaktır" yaklaşımı- ru ön plana çıkardığı kaydedili- •yor. Bilanço Diplomatik kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre Cum- hurbaşkanı özal'ın ABD ziyare- tinin bilançosu Ankara'da şöy- le özetleniyor: 1- Siyasi flörfc Cumhurbaşka- nı Özal ile ABD Başkanı Bush arasındaki goruşmenin basına tam bir "siyasi flört" olarak yansıdığına dikkat çeken bir diplornat, "Esasen bu doğrudur. İkiü ilişkiler çok sıcak bir dö- nemden geçiyor. Ankara ile VVashinglon arasındaki en sami- mi temaslardan biri gerçekleş- miştir" dedi. Siyasi gözlemciler, özal'a sağlanan ABD desteğinin bu ziyaret sırasında büyük ölçü- de tazelendiğini, ancak bunun daha çok "siyasi propagandaya yönelik bir destek" düzeyinde kaldığını da belirtiyorlar. 2- Stratejik işbirligi: Özal'ın ABD'ye onerdiği "stratejik işbirligi" konusu, Ankara'daki diplomatik çevreleri rahatsız et- meye devam ediyor. Üst düzeyli bir diplomat, "Israil ve İngilte- re ile ABD arasındaki işbirliği- ne benzer bir ilişki kastedüiyor- sa bu çok giiç. Hem zaten ABD'nin de bu güçlükleri ve Türkiye'de gerek askeri gerek si- yasi gerekse bıirokratik muhale- feti göz önüne alarak beklemek- ten yana lutum izlediği görülüyor" dedi. Özal'ın "stra- tejik işbirligi" konusundaki "istekli" tutumuna karşın ABD'nin hemen bu yönde so- mut bir girişimden yana olma- masının bir nedeni de Washing- ton'un "Ortadoğu'daki yeni dengelerin berraklaşmasını beklemek" istemesi olarak açık- lanıyor. 3- Mali yardım: Türkiye'nin Körfez yardımı çerçevesinde ala- cağı yardımın I milyar dolarlık bölümünün acilen nakit olarak iletilmesi yönündeki isteği ABD'den "ancak daha az bir miktar verilmesine önayak olabiliriz" yanıtıyla karşılandı. Seçim olasılığını da göz önüne alarak ivedi nakit arayışını hız- landıran Özal'ın bu yanıttan "düşkınklığı" duyduğu diplo- matik çevrelerde ifade ediliyor. 4- Ticari kolaylıklan özal'ın daha önceki ABD gezisi sırasın- da gündeme .getirdiği "scrbest ticaret" önerîsi VVashüıgton'da "pek gerçekçi bulunmuyor." ABD, tekstil kotalannda bazı iyileştirmelere gidileceğini daha önce bildirmesine karşılık bu zi- yaret sırasında ek ticari kolaylık- lar sağlanacağı yönünde "umut verici" bir tablo çizmedi. Bu du- rum Ankara'da "umduğunu bulamama" sözcükleriyle yo- rumlandı. 5- Ordu ve modernizasyon: Genelkurmay Başkanlığı'nın Özal'ın Körfez politikalanna "mesafdi" yaklaşarak bazı ko- nularda hem Özal'ın hem ABD'nin istemlerinin yerine ge- tirilmesinde "isteksiz" davran- masının VVashington'u "rahatsız" ettiği diplomatik kay- naklarca belirtiliyor. Bu konu- nun Özal'ın ABD temaslannda gundeme geldiği ve iki tarafın da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni- den yapılanması konusunda gö- ruş birliğini sağladıkları kayde- diliyor. Ne var ki "daha küçük, daha çevik ve daha modern" bir ordu olarak özetlenen yeni yak- laşım için Özal'ın ABD'den is- tediği destek tam olarak sağla- namadı. ABD, yeni silah sistem- lerini hibe etmeye yanaşmıyor, ancak Türkiye'nin bedelini öde- mesi karşıüğında "destek" sözü veriyor. 160 uçaklık F-16 proje- sinin finansmanında da ABD yükümlülük altına girmekten kaçınmayı sürdürdü. Ancak Körfez ülkelernin mali destek sağlamasını öngören "havuz sistemi" ile projenin yürütülmesi kararlaştınîdı. 6- Kıbns: Özal, "Sorunu bir an önce çözmeye hazınz, temel Ukelerde taviz yok, ama ikincil konularda karşılıklılık kaydıyla jest yapüabilir. Gene de öncelik- le sizin, iki toplumu eşit sayma- ya başlamanız lazım" mesajım verdi. ABD'nin genel olarak "olumlu" yaklaştığı bu mesaja, ilk somut karşılığı Denktaş'ı "resmen kabul etmek" olacak. Ancak diplomatik kaynaklar, bu gelişmede Özal'ın gezisinden çok önce atılan somut adımla- rın, özellikle de BM Genel Sek- retaryası'yla yapılan olumlu gö- rüşmelerin de payı olduğuna dikkat çekiyorlar. 7- Irak-Kürt: Irak'ta "üniter" bir çözümün, hem ABD hem Türkiye tarafından yeğlendiği daha somut biçimde ifade edil- meye başlanırken Kürt konu- sunda geniş bir görüş alışverişi yapıldı. ABD, Türkiye'nin Kürt liderleriyle temaslarından "memnuniyetini" belirtirken Washington'un bu çevreyle doğ- rudan ilişki kurmaya hazırlan- dığı belirtildi. Ancak Türkiye 1 den bir arabuluculuk istenmedi. Bu durum Ankara'da "olumlu" karşılandı. ÖZAL VE BUSH — Sıcak ilişkiler.(Fotograf: Reuter) TİME'e göre BirleşikDevletler heryere müdahale edecek durumda Dünya jaııdamıası ABDDış Haberler Servisi — "ABD, Körfez savaşı sonrastnda 'dünya jandarmalığına' mı soyunuyor?" Savaşın bitimin- den sonra yoğun biçimde tartı- şılan bu konu Time dergisinde kapak konusu oldu. Time, ABD Başkanı George Bush'un, "yeni dünya düzeni"nden ne anladığı- nı, neler yapmak istediğini irde- ledi. Dergiye göre ABD, Körfez savaşından çok büyük kazanç- la çıktı ve bu kazancı dünyanın bütün köşelerine müdahale ede- bilecek bir biçimde kullanmaya hazır hale geldi. Time kapak yazısında, yeni dünya düzeninin, yüksek tekno- loji ve elektronik sanayii önder- liğinde oluşturulacağını belirti- yor ve bu faktörlerin ABD tara- fından yaygın kullanımına dik- kat çekiyor. Time, "dünya jandarraası" olarak nirelendirdi- ği ABD'nin "çok yakında her ül- keye girebilecegini" kaydettiği yazısında, şu görüşleri savunu- yor: Körfez savaşı, yeni dünya dü- zeninin ABD tarafından kod- landığını ortaya çıkardı. Irak li- deri Saddam Hiisey in'in yenilgi- si, birçok ülkede, ABD'nin "dünya jandarması" olduğu gö- rüşünü güçlendirdi. Suriyeli bir uzmanın görüşüyle, "Sovyetler Birliği, artık süper bir güç degil. ABD, bunu fırsat bilerek Kör- fez savaşını başiattı. Yeni dünya düzeni, tam anlamıyla Ameri- kalı bir kavramdır ve bir CIA başkanı tarafından gündeme ge- tirilmişür." Meksikalı bir gazeteci olan Rodolfo Uribe de bu konuda şöyle düşünüyor: "Son gelişme- ler, ABD Başkanı George Bush'a karşı çıkan birinin şey- tanla ortaklık edeceğini ortaya çıkardı. Yeni dünya duzenine uy- mak istemeyen her kim olursa (terörist, uyuşturucu kacakçıla- n, fanatikler) seytanla işbirligi yapmış olacaklar. Bush, bu se- çimiyle düşmanlan kadar fana- tik olabilecefeini gösterdi." Kaygılar artıyor Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen bu eleştirilere, ABD Baş- karu Bush'un konuşmaları da eklenince, kaygılar artıyor. Bush, ocak ayında yaptığı bir konuşmada, "Dünya üzerinde özgürlüğün yerleştirilmesinde biz ABD'liler, büyük bir sorum- luluk sahibiyiz" dedi. Bush, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden bir- kaç gün önce de ABD'nin, dün- yada 20. yüzyıldrfh 21. yüzyıla uzanan çizgide tek önder güç ol- duğunu söylüyordu. ABD Baş- kanı, 21. yüzyılın da Amerika tarafından yönlendirileceğini be- lirtirken Avrupa'yı korudukla- rından, kendi kültürlerini dün- yaya yerleştirdiklerinden bahse- diyordu. Körfez savaşınm başlangıcı ile birlikte Bush, bu yöndeki ko- nuşmalarım daha da güçlendi- rici etkenlerle suslüyordu. Bir keresinde, "Bu diktatöre dersi- ni vermeliyiz ki kimse onun gi- bi işler yapmaya kalkmasın" di- ye konuştu. Bush'un bu "kavga- cı" sözleri savaş boyunca sürdü. Bu sözler, yeni dünya düzeni adı altında ABD'nin neler yapa- bileceğinin bir kanıtı olarak de- ğerlendiriliyor. Artık dunyada şu temel düşünce yerleşiyor: "ABD ile iyi geçinen iyidir, an- cak başkaldıran Panama gibi bir sonla karşılaşabilir. Bu, koruyu- cu olarak SSCB'nin bulunmadı- ğı bir dünyada bir gercektir." tı. Ancak bu fikrin sınırları ve neleri kapsadığı Scowcroft tara- fından geliştirildi. ABD yetkili- leri, bundan sonra uluslararası güvenlik anlaşmalan oluşturma- ya giriştiler. Soğuk savaş done- minde bu konuda SSCB'nin çe- şitli engellemeleriyle karşılaşan ABD için artık böyle bir tehli- kenin olmadığı görülüyor. Ancak bütün bunlara karşın, yeni dünya düzeninin nasıl işle- yeceği henüz tam olarak açıklı- ğa kavuşmuş değil. Scowcroft- un yardımcısı Roberl Cales, bu konuda şunlan söylüyor: "Yeni ğu Asya'da da çeşitli sorunlarla karşılaşacağı bir gerçek. Was- hington, buralardaki sorunları, demokrasi silahıyla çözmeyi he- defleyen bir görünümde. Ancak insan haklarındaki farklı uygu- lamalar, din faktörü, toprak an- laşmazhkları gibi konular ABD'nin bu silahının ne kadar etkili olabileceği sorusunu gün- deme getiriyor. Roma'daki Uluslararası Poli- tika Merkezi yöneticilerinden Marta Dassu, "Yeni dunya dü- zeni hemen yürürluğe konacak bir sey degil. Bu konu üzerinde ABD'nin dünyada böyle bir rol üstlenmeye çalıştığı zaman- larda, ekonomik açıdap büyük zorluklar çektiğine ilişkin görüş- ler de hiç yabana atılır türden değil. Bu konuda, "ABD ne za- man ekonomik bir krize girse ya savaş çıkanr ya da bu tür ara- yışlara girer" şeklinde yapılan değerlendirmeler, özellikle Latin Amerika'da hayli yaygın. Ancak bütün bu eleştirilere karşın, ABD'nin sevüse de sevil- mese de şu an için dünyanın tek süper gücü olduğu konusunda görüşbirliği var. Bu görüş Ja- ANKARA Ordu, depo görevine sıcak bakmıyor Genelkurmay Başkanlığı, ABD'nin Türkiye'de mühimmat depolaması için siyasi otoriteden yazılı talimat bekliyor. EVREN DEĞER ANKARA — Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, ABD'nin Tür- kiye'de "mühimmat depola- masına" sıcak bakmadığı ve Körfez savaşında, Incirlik Üs- sü'nün kullanırrunda olduğu gi- bi siyasi otoriteden "yazılı talimat" beklediği saptandı. Genelkurmay Başkanlığı'ndan üst düzeyde bir askeri yetkili, "Henüz açıUığa kavuşmuş bir konu değildir. Siyasi makam- lar bir karar aldıktan sonra Ge- nelkurmay'a bir görev düşerse onu yapanz" dedi. Dışişleri çevreleri ise Genelkurmay Baş- kanlığı'nın sözlü bilgilendirme ile yetinmediğini, "Ya Bakan- lar Kurulu'ndan ya da Milli Güvenlik Kurulu'ndan çıkacak bir kararın kendilerine yazılı olarak tebligini beklediklerini" ~oyledi. YENİ DÜZEN— Körfez savaşı, yeni dünya düzeninin ABD tarafından kodlandıguu ortaya çıkardı. Bush, bu sözlere katılmayabi- lir. Bir ülke, ABD'ye yakJaştığın- dan daha fazla SSCB'ye doğru bir eğilime girebilir. Ancak Kör- fez krizinin ortaya çıkardığı so- nuç ortadadır. Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Brent Scowcroft tarafından Körfez krizinde uygulanan üç aşamalı politika gerçekten ilgi çekicidir: 1) Irak'a karşı Arap Birliği top- lantısında alınan karar, 2) ABD- SSCB ortak deklarasyonu ve 3) Birleşmiş Milletler'de alınan Irak karşıtı kararlar. Bütün bun- lar, şu anda ABD'nin neler ya- pabileceğinin iyi bir kanıtı ola- rak değerlendirilebilir. Scovvcroft geliştirdi ABD Başkanı George Bush, Körfez krizi öncesinde yeni dün- ya düzeni fikrini ortaya atmış- dünya düzeninin ne şekilde işle- yebileceğini açıklayamayacağım!' Almanya ile Japonya Bu konuda ortaya çıkan bir sorun da Almanya ile Japonya- nın yeni dünya duzenine nasıl uydurulacağı konusu. Bu ülke- lerin, Körfez krizi sırasında dün- ya savunması için ne denli önemli bir güç olacakları orta- ya çıktı. Ayrıca bu iki ülke, eko- nomik açıdan da dunyada lider- liğe oynayan iki güç. Ayrıca de- mokratik ohnasa da dünya üze- rinde çeşitli konularda anlaşma- ya varılması gereken SSCB'nin durumu da bu konudaki diğer bir sorunu oluşturuyor. ABD'nin yeni dünya düzeni- nin yerleştirilmesi konusunda, bu sorunların dışında, Latin Amerika'da, Avrupa'da ve Do- uzun süre calışmak gerekiyor" şeklinde, endişeleri haklı çıkaran sözler söylüyor. ABD Başkanı Bush da bu konudaki endişele- rirü, "Körfez sa>aşuun bitişi, bü- tün çaüşmaların bittiği anlamı- na gelmiyor. Önümüzde katede- ceğimiz büyük bir yol var" di- yerek özetliyor. Bu arada gelişmekte olan ül- kelerde SSCB'nin yeniden güç- lü bir konuma gelmesi yolunda da çeşitli görüşler ortaya atılıyor. Bu görüşlerin hemen hemen ta- mamının temelinde, ABD'nin "dünya jandarmalığından" du- yulan endişeler yatıyor. Hindis- tanlı bir devlet adamına göre ABD'nin bu niyetini engelleye- bilecek tek güç SSCB. Bu ülke- nin bu nedenle dünya politika- sında yeniden etken bir rol oy- naması gerekiyor. ponya'dan Almanya'ya, kuzey- den guneye kadar hemen hemen her ülke tarafından paylaşıüyor. Peki, BM'nin bu gücünü kim sağlayacak? Işte, bu konudaki en önemli soru bu. ABD'nin Birleşmiş Milletler'i kendi amaç- ları için kullanıp kullanmayaca- ğı, bu soruyla gündeme geh'yor. Dünyada herkesin, BM'nin ça- lışmalarına, ABD'den daha faz- la güvendiği bir gerçek. Bu nok- tada, güçlü bir BM ile ABD'nin öngördüğü yeni dünya düzeni hangi noktalarda çakışacak, ne- relerde çelişecek? Bütün bunlar, ABD'nin düzeni yerleştirme ko- nusundaki kilometre taşlarını oluşturuyor. Körfez krizi, ABD'nin yeni dünya düzeninin ve yorumlandı- ğı biçimiyle "dünya jandarmalı- ğının" filizlendiği bir ortam oluşturdu. — Orada benüz karar veril- medi mi? YETKİLJ — Bümiyorum. Yalmz henüz Genelkurmay ka- rargâhına intikal etmiş ve açık- lığa kavuşmuş bir konu değil- dir. Ilgili makamlann verecek- leri siyasi kararlardan sonra Genelkurmay BaşkanlığVna bir görev tevdi edüırse ondan son- ra gerekli açıklama yapılacak- tır." Sorun yok Genelkurmay'daki askeri yetkili, "ortada bir SOITIB" olup olmadığına ilişkin soruya ise "Bir sorun olduğunu sanmı- yorum. Yalnız benüz intikal eden bir konu yok. İşi siyasi makamlar görüşür, Genelkur- may'a da bir görev düşerse o m yapanz" yamtını verdi. Dışişleri'nin gorüşii Yarutsız sorular Dışişleri Bakanhğj Sözcüsü Murat Sungar tarafından mart ayı içerisınde ABD'nin Türki- ye'de mühimmat depolayacağı- nın açıklanmasından sonra Ge- nelkurmay Başkanlığı'na yö- neltilen sorular "sürekli olarak yanıtsız" bırakıldı. Askeri kay- naklar, ordunun mühimmat depolanmasına sıcak bakmadı- ğını bildirirken Cumhuriyet'in Genelkurmay Başkanlığı'na yönelttiği yaalı somlara sözlü olarak şu karşılık verildi: "Henüz Genelkurmay ka- rargâhına intikal etmiş ve açık- lıga kavuşmuş bir konu değil- dir. İlgili makamlarla verilecek siyasi kararlardan sonra soru- lara yanıt verilecektir. Bu aşa- mada henüz açıklığa kavuşmuş hiçbir şey Genelkurmay karar- gâhında mevcut değildir." Genelkurmay'daki askeri yetkili, Cumhuriyet'in sorula- rını şöyle yanıtladı: " — ABD'den askeri heyet gelmeyecek mi? YETKtLt — Yok tabii, böy- le bir şey yok henüz. — Önümüzdeki hafta gele- ceği söyleniyor... YETKİLİ — Henüz hiçbir şey açıklığa kavuşmuş durum- da değil. — 'Siyasi makam karar alacak' dediniz. Dışişleri Bakan- lığı siyasi makamın kararını açıkladı. YETKİLİ — Herhalde ora- da bir karar verilecek. Ondan sonra buraya gelecek. Dışişleri kaynakları ise ABD'nin mühimmat depolan- ması konusunda "acete" etme- diklerini beürtirken görüşmele- rin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ABD'den dönmesinin ardından yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısın- dan sonra başlayacağmı söyle- diler. Üst düzeyde bir yetkili, "Askerler sözlü bilgilendirme De yetimniyoriar. Bakanlar Ku- rulu ya da MGK'dan çıkacak bir karann kendilerine yazılı ta- limat biçiminde ulaştınimasını istiyorlar" dedi. Önümüzdeki birkaç hafta içerisinde ABD'- den mühimmat depolanması konusunda bir askeri heyetin gelmesinin beklenmediğini de kaydeden üst düzey yetkili, şunlan söyledi: "Bu ertelemede Genelkur- may'ın tutumunun yanı sıra Cumhurbaşkanı Turgut Özal'- ın ABD'den dönerek öncelikle stratejik işbirligi önerisi konu- sunda çeşitli birimleri bilgilen- dirmesi de rol oynuyor." Bilindiği gibi Genelkurmay Başkanlığı, Körfez savaşında Incirlik Üssü'nün ABD kulla- nımına açılması için de siyasi otoriteden "yazılı talimat" al- ma yolunu secmişti. İncirlik'- in ABD kullanımına açılmasın- dan bir gün önce, Hükümet Sözcüsü Mehmet Yazar'ın "üs- sün kullanımını Genetkurmay'- ın takdirine bıraktıkianm" açıklamasına karşın, Genelkur- may yetkiüieri, "Kullanım için hükümetin yazılı talimat ver- mesi gerektigini" bildirmişler- di. Ş binlerce bUgisayar ETA programla çahşıyor, randıman, iyi eonuç veriyor. Üstün kalite, farkh eğitim ve destek, kesin güvence için siz de ETA kullanın. Program denince, kesinlikle! 1:0)132 80 13 1413123 148 30 13 Ankara: (4) 127 44 07 127 55 74 izmir (51) 63 16 24 DENKTAS - BAKER GÖRÜSMESİ Rımı ve Türk yetkilileri sııskım İZZET RJZA YALIN LEFKOŞA — KKTC Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş ile ABD Dışişleri Bakanı James Baker arasındaki görüşme taraf- Iar arasında, çeşitli yorumlara neden oluyor. Türk tarafı görüş- meyi yarı tamnma olarak nite- leme eğiliminde. Denktaş ile Baker'ın Was- hington'da görüşeceğine ilişkin gelişmeler şimdiye dek olduğu- nun tersine öteki gelişmeler gi- bi büyük tepki yaratmadı. Gö- rüşme Kıbrıs Türk kesimine bir gün sonra yansıyarak dünkü ga- zetelerde manşette yer alırken Kıbrıslı Turk ve Rum yetkililer suskun kalmayı yeğlediler. KKTC Cumhurbaşkam Denktaş her zamanki tutumunun aksine görüşme haberinin ulaşmasının hemen sonrasında gazetecilerle görüşmeyeceğini söyledi. Bu alanda belirli kaynaklarla du- yurduğuresmive gayri resmi gö- rüşlerini yansıtmaktan kaçındı. Rum Yönetimi Başkanı Yeor- gios Vasiliu, Baf bölgesindeki Mandirya Rum köyünde de Türk tarafıyla ABD ve BM'ye göndermelerde bulunmakla yetindi. Fileleftheros gazetesi, görüşmenin olmaması için Yu- nan ve Rum yetkililerin uğraş verdiğini yazdı. Aym kaynaklar, ABD'nin Türkiye'yle ilgili tutu- munun Türkiyeli yetkilileri cesa- retlendirdiğine inanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle