Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MART 1991 * • *• •
Tüyler ürperten rapor
SANTIAGO (AA) — Şili
Devlet Başkanı Patricio Ayl-
win, eski askeri rejim döne-
mindeki insan hakları ihlaile-
riyle ilgili "tuyler iirpenici" bir
raporu kamuoyuna açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı1
nın önünde toplanan, işkence
sonucu ölen ya da kaybolan
yakınlanmn resimlerini taşıvan
bir kalabalığın onünde konu-
şan Aylwin, bu ihlalleri Şili
halkının vicdanında "kanavan
bir yara" olarak nitelendirerek,
bu yaranın, ancak "gercekler
ve adalet temelindeki bir ulu-
sal uzlaşma çerçevesinde
kapatılabüeceğini" belirtti.
Şili Devlet Başkanı'nın tali-
matı uzerine kamuoyunca ta-
nınan kişilerce hazırlanan 1700
sayfalık raporda, eski diktator
Augusto Pinochet'nin 17 yıllık
yonetimi sırasında 1068 kişinin
orduya bağlı gizli polis ya da
"işbirlikçıleri" tarafından öl-
durülduğu, gozaltına alınan
957 kişinin ise kayıp olduğu
belirtiliyor.
Raporda yer alan bazı insan
hakları ihlalleri şunlar:
— Gözaltındaki kişilerin ağ-
zına fare ko>Tnak, başlannı su-
yun aitına sokmak, vucutları-
na elektrik vermek, akrabala-
rının gözleri önünde ırzına
geçmek,
— Bileklerini keserek inti-
har etmek isteyen bir tutuklu-
nurı yaralarındaki bandajları
çıkartarak ölmesine göz yum-
mak,
— İşkencede öldürülen kişi-
lerin kimliklerinin belli olma-
ması için parmaklannı kesmek
ve helikopterden denize atma-
dan önce dibe batmasını sağ-
lamak için karınlanru yarmak.
ANALAR— İşkence sonucu ölen ya da kaybolanlann yakınları Cumhurbaşkanlığı Sarayı
onünde toplandılar. (Fotograf: AFP)
nın
Transit
ülke: Türkiye
WASHINGTON (AA) —
ABD Dışişleri Bakanhğı, ulus-
lararası narkotik faaliyetleri sı-
raladığı yıllık raporunda, Tür-
kiye'nin uyuşturucu kaçakçılı-
ğında "transit ülke" olduğunu,
ancak mücadele için aktif çaba
harcadığını oildirdi.
Türkiye'nin eroin işlenmesin-
de de merkez olduğu iddia edi-
len raporda, dünyanın en büyük
yasal eroin üreticileri arasında
Türkiye'nin yer aldığı bildirildi.
Türkiye'nin yasai eroin üreti-
minin yasadışı piyasaya kayma-
masında büyük ölçüde başanlı
olduğu vurgulanan raporda,
"Türk güvenlik yetkilileri, uyuş-
turucu kaçakçılığını kontrol ai-
tına almak için ABD ve diğer
uluslararası güvenlik örgütleriv-
le işbirliğiyaptığı öne surüldü.
UMHURİYET/17
MÜLTECİLERİ
ÖLDÜRMEYtN! —
Yaşadıklan
miilteci
kampında
iki
yurttaşlan
askerlerce
öldürülen
Vietnamlılar,
dunımu
protesto
etmek
amacıyla
bir
araya
geldiler.
1000
kişiden
oluşan
grup
başka
bir
kampa
nakledilmeyi
istiyor.
HABERLERİN DEVAMI
Tüy Dikmek.
(Baştarafı 1. Sayfada)
şananlar. Türkiye'de devlet ve siyaset yaşa-
mının nasıl olmaması gerektiğıni gösteren ör-
neklerle doludur.
Bir cumhurbaşkanının kendi eşi için parti
içi kavgaya bir hizip başı gıbi girebilmesi...
iktidar partisinde il başkanhğına aday bir
cumhurbaşkanı eşinin, cumhurbaşkanlığı
korumalarıyla kongreye katılabilmesi...
Bakanların... Müsteşarların... Müsteşar
yardımcılarının... Genel müdürlerin... Birba-
kıma devletin, bir cumhurbaşkanı eşinin il
başkanlığı için seferber edilebılmesi...
Yemlgi anlaşılınca da kongrenin iptal edi-
lebilmesi...
Ve bir iddianın ortaya atılabılmesı: Kong-
renin iptalinı Cumhurbaşkanı istedi...
Hiç de hoş olmayan bu işaretlerın tümü iki
noktayı vurguluyor: Birincisı ANAP'ın çözü-
lüşünü; ikincisı, çivısi çıkan rejimı bir an ön-
ce demokratik bir çerçeveye oturtmanın ge-
reğini.
ANAP'ın bir parti olarak bütün bu olanlar-
dan sonra dikiş tutabilmesı çok güçtür. Par-
tinin seçim sandığındaki çözülüşünün ilk çar-
pıcı göstergesi, 26 Mart 1989 yerel seçim-
lerinde ortaya çıkmıştır. Bu büyük yenilgiden
sonra bugüne dek yapılan seçim araştırma-
larında ANAP'ın oy oranı yüzde 20'nin üs-
tünde doğru dürüst seyretmemiştir.
İstanbul II Kongresı, parti örgütündeki çat-
lağı da apaçık sergilemiş bulunuyor. Üste-
lik devlet desteğine karşın Cumhurbaşkanı'-
nın eşi seçim kazanamamıştır.
Özal yönetiminin bugüne kadarki en bü-
yük desteklerinden birini oluşturan ANAP
Meclıs Grubu'nda bundan sonra ne olabilır?
Bu konuda da artık soru işaretleri vardır.
Çankaya için bundan sonra işlerin eskisi ka-
dar kolay olmayacağı açıktır.
Ama kuşku yok:
Her türlü kural dışılık zorlanarak, iktidar
mücadelesini sürdürecektir Özal yonetimi.
VVashington desteği devam ediyor. Körfez
savaşı bu desteği daha da pekiştirebilir.
Büyük iş çevreleri açısından da durumun
farklı olduğu söylenemez. Tanıdıkları, dilini
anladıkları Özal yönetimini, kimi yerde gö-
nülsüz de olsa bugün için tercih etmektedir-
ler.
Bu durum, ANAP'ın seçim sandığında çö-
zülüşünü önleyebilir mi?
Kolay değil.
Bu tür destekler etkili olabilir, ancak be-
lirleyici olamazlar.
Bu konuda temel belirleyici güç muhale-
fettir.
Böylesine darmadağınık bir iktidar karşı-
sında, muhalefet kendıni toparlayıp güçlü bir
iktidar seçeneği yaratırsa, ANAP seçim san-
dığında biter.
Muhalefetin bu açıdan ne kadar inandırı-
cılığı vardır, kıtlelere ne olçüde güven vere-
bilmektedir?
Bir de bu soru vardır gündemde...
Irak'ta iç savaş havası
Müttefik savaş esirleri serbest
Dış Haberier Servisi— Irak,
elinde tuttuğu müttefik savaş
tutsaklarınm tamamını dün ser-
best bıraktı. Salıverilen 35 aske-
rin sağlık durumunun iyi oldu-
ğu bildirilirken, müttefiklerin
elinde buhınan 63 bin Iraklı tut-
sağın ilk grubunun bngfcn Bağ-
dat'a gönderileceği açıklandı.
Bağdat Radyosu'ndan dun
öğleden sonra yapılan bir duyu-
ruda, tüm müttefik savaş tut-
saklannın serbest bırakıldığı bil-
dirildi. Radyonun duyurusunda,
15 Amerikah, 9 İngiliz, 9 Suu-
di, bir Jtalyan ve bir Kuveytlinin
yanı sıra milliyeti açıklanmayan
10 askerin daha bulunduğu ha-
ber verildi.
Uluslararası Kızılhaç Örgutu
de 35 tutsağın kendilerine teslim
edildiğini doğrulayarak askerle-
rin hepsinin sağlıkh olduğunu
açıkladı. Kızılhaç sözcüsü Peter
Flüge, serbest bırakılan tutsak-
ların adının henüz ellerine geç-
mediğini söyleyerek kötü hava
koşulları nedeniyle askerlerin
Suudi Arabistan'a naklinin bu-
güne bırakıldığını bildirdi. ABD
ordu yetkililerfrrin açiklamasma
göre bir Kızılhaç uçağı bugün
294 Iraklı savaş tutsağını Bağ-
dat'a taşıyacak, ardından da 35
müttefik askerini alarak Suudi
Arabistan'ın Riyad kentine gö-
türecek.
Irak'ın dun salıverdiği 35 tut-
sakla birlikte, serbest kalan müt-
tefik askerinin sayısı 45'e ulaş-
mış oldu. Amerikan ordu kay-
nakları, 38 ABD askerinin ka-
gun serbest bırakılarak Am-
man'a götürulen 10 müttefik sa-
vaş tutsağı, Irak askerlerinin
elinde bulundukiarı süre içinde
kötü muamele gormediklerini
söylediler. AFP'nin haberine gö-
re serbest bırakılan ilk grup
Amerikalı tutsakla ilgilenen bir
ABD'li subay, Irak askerlerinin
tutsakiara kötü davranmadıkla-
rının belirlendiğini açıkladı.
Geri dönüyorlar
Körfez savaşına katılan ABD
askerlerinin i)k bölümunun per-
şembe günu ulkelerine geri dö-
necekleri ve resmi bir törenle
Başkan Bush tarafından karşı-
yıp olduğunu açıklamışlardı. İn- lanacakları bildirildi. tlk döne-
giltere de 12 pilotunun kayıp ol- cek 4400 askeri üç gün ıçinde 15
duğunu duyurmuştu • bin kişilik ikinci bir grubun iz-
Bağdat yönetimince onceki leyeceği açıklandı.
ADANAfflPODROMUTNDANFIKRETD.4CLIOĞU
Altıhda 3,5 müyara doğruGeçen cumartesi günü büyük
sürprizlerle sonuçlanan ve Altı-
lı Ganyan'ı bilen olmadığı için
devreden Adana Atyanşları bu-
gün yapılacak. Geçen hafta 1
milyar 246 milyon bugüne dev-
rertiğinden dağmlacak ikramiye-
nin 3,5 milyar liraya ulaşması
bekleniyor. Adana'da dun sabah
hava açık, guneşli ve pist nor-
maldi. 3. ayakta 14, 4. ayakta 16
ve 5. ayakta 15 atın start alaca-
ğı bugünkü yarışmalara ilişkin
önerilerimiz şöyle:
1. AYAK: Uzun süredir bu ya-
rışı için çok iyi hazırlanan Sefi-
re, kayıtlı blunan rakiplerinden
güçlu. Birinciliğe uzanacağını
varsayıyoruz. Misliciler, kupon-
larına tek yazabilir. Kayıtlı diğe-
ratların mücadelesi, daha çok
ikincilik için olacaktır.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F. EsenvEl (2), PP.
Bükentay (1), P. Osmancık (4).
2. KOŞU: F. Sefire (1), PP. Al-
benli (3), P. Black (5), S. Sibel
(2).
3. KOŞU: F. Erdal 1 (1). PP. Fı-
rat 16 (8), P. Gulseren (7), S. En-
ter (4).
4. KOŞU: F. Kayhanbatur (1),
PP. Ömerağa (14), P. Okeytur
(8), S. Altınay (2).
5. KOŞU: F. Tesaduf (4), PP.
Eser (1), P. Melihbey (2), S. Şey-
da (14).
6. KOŞU: F. Sadihan (1), PP.
Anatolia (5), P. Good Luck (2),
P. PokerDas(3), S. Tankut (11).
7. KOŞU: F. Hatıp (2), PP. Sır-
daş (4), P. Ilkgan (5), S. Arka-
daş (3).
OTORİTELEREV GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
M.Tokmak
N. Yılmaz
A.Güven
1-5
1
1
1
1-7-8-9
1-6-7
1-4-7-8
1
1-6-8-4
14-8-1
2-1-3
8-14-1
4
4
2-14-4
4-8-14
1-2-3-11
1
1
1
4-9-3
3-4-2
5-3-4
4-3-2-5
2. AYAK: Pist çalışmalarında
çok formda olmasına rağmen is-
tenilen yanşını yapamayıp su-
rekli ikincilikle yetinen Erdal
l'in grubu müsait olması nede-
niyle bu kez kazanacaktır. İd-
manlannda göz dolduran Fırat
16'yı tek sert rakip olarak görü-
yoruz. Gulseren ve Enter'i sürp-
rizde öneririz.
3. AYAK: Surprize müsait göru-
nen zor bir B Grubu yarışı. Ağır
kilosuna rağmen Kayhanbatur
ile Ömerağa, birinciliğe daha ya-
kın gorünümdeler. Ancak ku-
ponlarda Okeytur ve Altınay'ın
da bulunmasında fayda var.
4. AYAK: Son idman ve form
durumları göz önune alındığın-
da Tesaduf ve Eser 6 arasında
geçeceğini \ arsaydığımız koşu-
da, Melihbey de şanshdır. Surp-
rize müsait görünen bu zor ya-
rışta kuponlarda fazla at bulun-
masında fayda vardır.
5. AYAK: Formunun zirvesinde-
ki Sadihan, ağır kilosuna rağ-
men ilk şansa sahiptir. Uzun sü-
redir bu yarışı için hazırlanan
Anatolia ve Good Luck rakip-
leri görünumunde. Poker D'as
kumu çok seven Tankut'u surp-
rizde oneririz.
6. AYAK: Sürprize müsait zor
bir A Grubu yarışı. Yarış hazır-
lıklanna göre ilk şansı Sırdaş"a
veriyoruz. Pistin hafif olması
halinde İlkgan daha sonra du-
şünülebilir. Arkadas'ı sürprizde
öneririz.
(Baştarafı I. Sayfada)
Cumhuriyet Muhafızlan'nın 30
tankla birlikte ayaklanmaya ka-
tıldıklarım iddia etti. Londra'da-
ki Irak muhalefet kaynaklan ise
Irak'ın kuzeyinde Kürtlerle or-
du birlikleri arasında çatışmalar
çıktığını one surduler.
Necef ve Kerbela
Irak'ın başkenti Bağdat'ın gü-
neyindeki Necef kentinin de
Saddam Hüseyin karşıtlarının
eline geçtiği bildirildi. îran'da
uslenen Irak Islam Devleti Yuk-
sek Konseyi (SAIRI) lideri Aye-
tuliata Muhamraed Bekir Ha-
kim, Tahran'da AFP'ye yaptığı
açıklamada Güney Irak'taki
Basra, Amara, Kut, Nasıriye ve
Samava kentlerinin denetiminin
Saddam aleyhtarlarının eline
eeçtiğini anımsattı.
SAIRI'nm bir sözcusü de yap-
tığı açıklamada, Necef kentin-
den sonra Kerbela'nın da duştü-
ğunü söyledi. Kerbela, Mekke
1
den sonra Şii toplumu için en
kutsal kentlerden birisı duru-
munda.
Iran Resmi Haber Ajansı IR-
NA, Irak'taki Şii muhalefet kay-
naklarına dayanarak verdiği ha-
berinde, Amara kentindekı
Irak'ın seçkin Cumhuriyet Mu-
hafızlan'nın 30 tankla birlikte
ayaklanmaya katıldığını iddia
etti. İRNA'nın bu iddiası bağım-
sız kaynaklarca doğrulanmadı.
Talabani'nin iddiası
Irak yonetimine karşı savaşan
Kürdistan Yunseverler Birliği li-
deri Celal Talabani, 900 bin kı-
şilik bir eyaletin başkenti olan
Erbil kentinİB jrak. hükumet
kuvvetlerinin kontrolunden kur-
tarıldığmı ileri surdü.
Talabani, AP'ye Şam'dan te-
lefonla yaptığı açıklamada, "Er-
bil ve çevresindeki Salah Al-
Dine. Khabal, Daratovv ve Es-
kiklik bölgeleri kurtarıldı" de-
di.
Talabani, Irak Devlet Başka-
nı Saddam Hüseyin'in doğum
yeri olan Tikrit kasabasında da
Saddam aleyhine gösteriler ya-
pıldığını one sürdü.
Bu arada Irak Başbakan Yar-
dımcısı Sadun Hammadi'nin
Tahran'a gittiği bildirildi.
Iran televizyonunun konuyla
ilgili haberinde Hammadi'nin
Tahran'a dün akşamustü geldi-
ği açıklandı, ancak bu ziyaret ile
ilgili herhangi bir ayrıntı veril-
medi.
Kimyasai silah korkusu
Kuzey Irak'taki Kürtler, Irak
lideri Saddam Hüseyin'e bağlı
birliklerin kendilerine karşı kim-
yasai silahlarla misilleme >ap-
masından korkuyorlar.
Kürdistan Vatanseverler Bir-
liği Sözcusu Ahmet Barmani.
"Saddam soyledigi halde ABD
ve İsrail'e karşı kimyasai silah
kullanmadı ancak bize karşı
kullanmasından korkuyoruz.
dedi.
ABD izliyor
ABD Dışişleri Bakanlığı,
Irak'ın güneyindeki avaklanma-
ların 9 kente yayıldığmı, ancak
bazı yerlerde hukümetin kamu
düzenini sağlamış olabileceğini
açıkladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Söz-
cusü Margaret Tutvviller, Irak'-
ın guneyinde 9 kentte ayaklan-
ma belirtileri olduğunu belirte-
rek, "Hükumet, bu ayaklanma-
lan bastırmak için Cumhuriyet
Muhafız Birliği, ordu, haik mi-
listeri ve polis birliklerini kullan-
dı. Bazı yerlerde durum kontrol
aitına alınmış olabilir" diye ko-
nuştu.
Sözcü, İran'ın bu ayaklanma-
larda kışkırtıcı bir rol oynayıp
oynamadığı konusunda bilgi sa-
hibi olmadığını belirtti, ancak
Tahran'ı dolaylı olarak uyardı.
Bir başka ABD'li yetkili de
başlangıçta olaylann Iran Şiile-
rince yönlendirildiğinden kuş-
kulandıklarını, ancak şu anda
İranlıların doğrudan katılıp ka-
tılmadıkları konusunda kesin
bilgileri olmadığını belirtti.
Amerikan yonetimi, Irak'ta
meydana gelen karışıklıkları iz-
lediğini, ancak bu ülkenin içiş-
lerine kanşmayı duşunmediğini
bildirdi. Beyaz Saray Sözcusu
Marlin Fitzwater, Irak'ta başta
Basra olmak üzere birçok kentte
meydana gelen çatışmalar hak-
kında "Öyle gönuıüyor ki, bu
kentlerde sivil ve politik kansık-
lıklar var, ancak bunların ama-
cı ve boyutlan belli değil, Irak'-
ın içişlerine kanşmayı diışun-
müyoruz" şeklinde konuştu.
Sözcu, bununla birlikte,
Irak'taki kanşıklıkların, kesin
ateşkesten sonra uluslararası
koalisyona bağlı güçlerin Irak'-
tan çekilrnesini güçleştirebilece-
ğihi belîrttî."
Londra'daki muhalefet
Londra'daki Irak muhalefet
kaynaklan, Irak'ın 1958 yılında
Kral İkinci Faysal'ın devrildiği
sıradaki turden bir kaosa doğ-
ru sürüklenmekte olduğunu be-
lirttiler. Bir yetkili, "Saddam'ın
yönetimden gitmesine >ol aça-
cak bir hareket, çok kanlı olma-
ya adaydır" dedi. Kürt kaynak-
lan ise Irak'taki tüm demokra-
tik muhalefet gruplannın bu
hafta sonu Beyrut'ta bir araya
gelerek durumu göruşeceklerini
açıkladılar. Kaynaklar, Süley-
maniye, Kerkuk ve yakınındaki
Camcamal, İran sınırına yakın
Raniye gibi yerlerde Kürt halk
ile Irak güvenlik güçleri arasın-
da çatışma çıktığını doğrula-
makla yetindiler.
Londra'daki Iraklı Şii kaynak-
lar ise İran Islami Devrimi'ni or-
nek alarak "İslara Devrinıi Yük-
sek Kons«>i" adıyla Şiileri bir
araya toplayan "Ayetullah Bekr
El-Hakim" emrinde 60 bin ki-
şilik bir milis gücünün Irak'ta
Şii nufusun yoğun yaşadığı gü-
ney eyaletlerine girmek amacıyla
İran sınınnda beklemekte oldu-
ğunu one surdü.
11 gazeteci kayıp
Irak'ın guneyinde şiddetli ça-
tışmalara sahne olduğu bildiri-
len Basra kentine gitmekte olan
Washingtoırda Rumlar açığa düştü
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — Son haf-
talarda ABD yonetimi ve Birleş-
miş Milletler ile yapılan yoğun
temaslar, Ankara'nın Kıbns ko-
nusunda önemli bazı kararlar
arifesinde olduğunu gösteriyor.
ABD, bu konuda umutlu, Rum
kesimi tedirein bir bekleyiş için-
de.
ABD yonetimi çevrelerinden
sızan haberier, Ankara'mn Kıb-
rıs'ta federal bir çozume ilk kez
bu kadar yakın olduğunu gös-
teriyor. Şu ana kadar Kıbns'ta
federatif bir çözüme yanaşma-
yan gorüntusü veren taraf Türk
kesimiydi. Bu da sanki Rum ke-
simi federatif bir çözumü arzu-
luyor, Turk tarafı da bunu en-
gelliyor izlenimi uyandırıyordu.
Oysa gerçekte federatif çozüm
Kıbns'ta bugünkü statükoyu
meşrulaştırdığından Rumların
adanın tümünü denetim aitına
almak hedefini sekteye uğratı-
yordu.
Türk tarafı son haftalarda fe-
derasyona yanaşır bir havaya gi-
rince, "uzlaşmaya yanaşmayan
Turkiye'ye baskı yapılması ge-
rektiği" vonundeki Rum iddia-
ları boşlukta kaldı ve böyle bir
çozumü asıl istemeyen tarafın
Kıbns Rum kesimi olduğu orta-
ya çıktı.
ABD yetkilileri birkaç gündür
VVashington'da temaslar yapan
Kıbrıs Rum kesimi Dışişleri Ba-
kanı Yorgo Yakovu'nun bu du-
rumun tedirginliği içinde oldu-
ğunu hissetmiş bulunuyor. Bu
da ABD'nin Rumların bugüne
kadar yarattığı 'uzlaşmacı' izle-
nimin aslında gerçek tutumlan
ile bağdaşmadığını daha iyi far-
ketmesine yardımcı oluyor.
Nitekim, ABD Dışişleri Ba-
kanı James Baker Yakovu ile
yaptığı görüşmede Rumların id-
11 Batılı gazeteciden haber alı-
namadığı belirtiliyor.
Riyad'daki Amerikalı askeri
yetkililer, bu kişilerin kaybol-
duklan ya da tehlikede oldukla-
rının sanıldığını söylediler. Ku-
veyt'ten pazar günü karayolu ile
aynlan 11 gazetecinin Basra ken-
tine doğru ilerledikleri, yol üze-
rindeki bir Amerikan askeri
kontrol noktasmdan geçtikleri
ve son olarak Basra kentinin 40
kilometre kadar guneyinde gö-
ruldukleri belirtildi.
Kuveyt'te sokağa
çıkma yasagı
Reuter'in haberine göre Ku-
veyt'e önceki gün dönen Veliaht
Prens Şeyh Saad AI Abdullah
Al Sabah, başkentte sokağa çık-
ma yasagı ilan etti. Ajans, soka-
ğa çıkma yasağının akşam saat
22.00'den sabah 04.00'e kadar
geçerli olduğunu bildirdi.
Irak karşıtı koalisyonda yer
alan sekiz Arap Ulkesinin dışiş-
leri bakanları, Körfez savası
sonrasında bölgede ıcurulacak
güvenlik sistemini görüşmek
üzere dun Suriye*nin başkenti
Şam'da bir araya geldiler.
Suriye Dışişleri Bakanı Faruk
El Şara, toplantının açılışında
yaptığı konuşmada Arap ülke-
lerinin bölgede istikrar ve güven-
liğin uzun dönemde sağlanma-
sı konusunda inisiyatifı üstlen-
meleri gerektiğini söyledi.
Toplantıya Mısır, Suriye, Su-
udi Arabistan, Katar, Bahreyn,
BAE, Umman ve Kuveyt dışiş-
leri bakanları kaahyor.
Bagdart'ta gösteriler
AFP, SAIRI sozcusünun Iran
Haber Ajansı İRNA tarafından
yayımlanan açıklamasına daya-
narak Basra'da başlayan göste-
rilerin kısa sure içinde ayaklan-
maya dönüştüğünü ve Bağdat'a
kadar sıçradığını haber verdi.
Sözcü, Bağdat'ta Saddam Hu-
sey in karşıtı gösteriler yapıldığı-
nı ve birçok hükumet yetkilisi-
nin öldüruldüğünü söyledi.
AFP'nin haberine gore gösteri-
ciler Bağdat yakınındaki bir ce-
zaevini ele geçirerek mahkûmla-
rı serbest bıraktılar.
Suriye Haber Ajansı SANA
da Bağdat'ta yonetim karşıtı bu-
yuk çaplı gösteriler yapıldığını
haber verdi.
Basra'da neler oluyor?
Tahran yanhsı Şii gruplar ta-
rafından ele geçirilen Basra ken-
tine ilişkin çelişkili haberier ve-
riliyor. BBC, Basra'nın Cumhu-
riyet Muhafızlan'run kontrolün-
de olduğunu bildirirken SAIRI
kaynaklan, kentin Şiilerin elin-
de olduğunu one sürdü.
BBC'nin haberine göre Bas-
ra'da ayaklanmarun başlamasın-
dan sonra Cumhuriyet Muhafız-
ları ile Şii gruplar arasında ça-
tışmalar oldu. BBC, Cumhuri-
yet Muhafızlan'nın ayaklanmayı
bastırdığını ve Basra'da Saddam
yanlısı meşru hukümetin işba-
şında olduğunu haber verdi.
dialanna pek itibar etmedi. Ge-
rek Rum basını bu izlenimde ge-
rekse de Turk tarafına verilen
bilgi bu doğrultuda.
Örneğin Baker, Kuveyt ile
Kıbns arasında bir paralellik
kurulmasını net bir şekilde red-
dederek bu konuda ABD'nin
Türkiye'ye baskı yapması için
lobi faaliyeti için gelmiş olan
Y'akovu'yıı düşkınklığına uğrat-
tı. Tersine Baker, Yakovu'ya
Türk tarafının olumlu davran-
dığını. Ankara'nın uzun yıllar-
dan beri ilk kez doğrudan dev-
rede olduğunu söyledi.
Bu şu anlama geliyor: Anka-
f•7
a
t
M
11
12
I«17
>8
9
Q
m
ıe
33
14
e
7[
8
9
JOJ
11
12
13
14
1J7İ
8
9
q
1
Ss
m14
RÇELİK
FIRSATIPazar aunu acıklanıyor Bekleyin!
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
uyuşmazlıklann ana nedenleri olmuştur. Humeyni rejiminin,
devrim modelini Irak'ta da uygulamak ıstemesi, iran-lrak
savaşının da nedenlerinden biridir. Belki de en önemlisi-
dir.
İran'da Şii molla rejimi kurulduktan sonra Tahran, "dev-
rim modeli ihraç" etmek için öncelikle sınır komşuları ara-
sında bazı ginşimlerde bulundu.
İslam devrimi öncesınde Ortadoğu bölgesindeki en et-
kili dinsel lider Musa Sadr'dı. Yeğeni ile Humeyni'nin oğlu-
nun evlenmesi üzerine de İran Islam devrimi lideri ile ak-
raba olan Sadr, kısa sürede hem Lübnan hem de Irak'ta
adını duyurmustu. Musa Sadr, Irak'ta özellikle Kerbela ve
Necef bolgelerinde etkiliydi.
Lübnan'da Yüksek Şn Konseyi Başkanı oian Musa Sadr,
1978 yılında Muammer Kaddafi'ye yaptığı bir ziyaret sonun-
da ortadan kayboldu. Bir daha kendisinden hiçbir haber alı-
namadı.
Irak, Humeyni rejiminden sonra İslam devriminin kendi
ülkesinde de yayıfacağından kaygılanıyordu. Humeyni de
devrim öncesinde Musa Sadr tarafından etkilenen ve yön-
lendirilen Irak'taki Şiileri Saddam'a karşı ayaklandırmaya
çalışmaktaydı.
İran-lrak arasındaki ikinci uyuşmazlık kaynağı Kürtlerdi.
Baas rejiminin baskılarından kaçan Irak kokenli Kürtler, Şah
zaman/nda da iran'a sığınmaktaydılar.
Bu sorun, öteden beri vardı.
Kürtler, 1943 yılında Irak'ta "Barzan aşireti" tarafından
başlatılan ayaklanmanın başarısızlıkla sonuçlanması üze-
rine İran'a sığınmışlardı. 1946 yılında İran'da "Merhabat"
adlı bir Kürt devleti kurulmuştu. Mustafa Barzani, bu kısa
ömürlü Kürt devletinin Genelkurmay Başkanı'ydı.
Molla Mustafa Barzani, 1931 yılında Kürt ayaklanması-
na liderlik eden Şeyh Ahmet'in de kardeşiydi.
Barzani, 1947 yılında "Merhabat Kürt Devleti" yıkılınca
Sovyetler'e sığındı. Uzun süre Moskova'da yaşayan Barza-
^ni, 1958 yılında General Kasım'ın ihtılal ile yonetimi ele al-
Vıasından sonra Irak'a döndü.
ihtilal yonetimi ile başlangıçta uzlaşan Barzani, bir süre
sonra Kürtlere verilen sözlerin yerine getırilmemesi üzeri-
ne yenıden silahlı ayaklanma başlattı.
Kürtler 1961 yılında Mustafa Barzani liderliğinde Irak'ta-
ki Baas rejimine karşı ayaklanmış; bu ayaklanma sonunda
1970 yılında Kürtler ile Baas yonetimi arasında bir anlaş-
ma imzalanmış; bu anlaşma ile Kürtlere özerklik verilmesi
konusunda uzlaşma sağlanmıştı.
Baas yönetimi, 1974 yılında bu özerklik tasarısını açıkla-
dı. Barzani, bu tasarıyı yetersiz buldu. Baas rejimi ile Kürt-
ler arasında yeniden silahlı çatışmalar başladı. Kürt ayak-
lanmacılar İran'dan destek sağladılar.
1975'te Kürtler ile Baas rejimi arasında yeniden bir uz-
laşma sağlandı.
Iran ile Irak arasında Cezayir'de 6 Mart 1975 günü imza-
lanan "Şat-ûl Arap" anlaşması ile İran ve Irak arasındaki
nehir sının yeniden belirlenirken Iran da Kürtlere verdiği des-
teği geri çekeceğı konusunda güvence veriyordu.
Bu uzlaşma ile silahlı çatışmalar bir süre durdu. Ancak
Baas rejimi, Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtleri, ülkenin gune-
yinde zorunlu göç yoluyla yerleştirmeye başlayınca Kürt
ayaklanması yeniden başladı.
Bu kez ayaklanmayı Mustafa Barzani'nin oğlu Kürdistan
Demokrat Partisi lideri Mesut Barzani ile Kürdistan Yurtse-
verler Birliği lideri Celal Talabani yönetmekteydi. Yaşlı ve
hasta olan Mustafa Barzani, 1976 yılında önce İran'a sığı-
nacak, daha sonra da Amerika'ya gidecek ve 1979 yılında
Amerika'nın Rochester kentinde ölecekti.
Çeşitli Kürt örgütleriyle Baas rejimi arasındaki en drama-
tik olay, 1988 yılında Halepçe'de yaşanmış, Irak ordusu bin-
lerce Kürdü kimyasai silah kullanarak öldürmüştü.
Celal Talabani'nin VVashington ile arasının çok iyi oldu-
ğu biliniyor. Olası bir Kürt devleti, hiç kuşkunuz olmasın,
VVashington desteği ile kurulacaktır.
Körfez savaşı sonrasında Irak toprakları üzerinde iran İs-
lam devriminin yayılması ve ABD desteği ile bir Kürt devle-
tinin kurulması yeni sorunlar doğuracaktır.
Ve bu sorunlar doğrudan doğruya ülkemize yansıyacak-
tır.
Konu ulusal çıkariarsa, bu ulusal çıkarlar, Tahran kaynaklı
İslam devrimi ve ABD destekli Kürt devleti karşısında nasıl
korunacaktır?
"Bush siyasetı" ile mi?
ra, geçen yıllarda sorunun hep
iki toplum arasında çözülmesi
gerektiğini vurgulamış ve muza-
kere sürecinden uzak durmuştu.
Oysa son aylarda gerek ABD
başkentinde gerekse de Birleş-
miş Milletler'de konuyu doğru-
dan üstlendiğini gösteren bazı
temaslar yaptı ve federasyonun
gejçekleşmesine yeşil ışık yaktı.
Bu da bugüne kadar federasyo-
nu istediği izlenimi uyandıran,
ama aslında adanın tümunü is-
teyen Rum tarafını savunmasız
yakaladı.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, Yakovu ile göruşmesin-
de yalnızca Türkiye'nin attığı
adımları ovmekle kalmadı, ay-
nı zamanda Avrupalıların bu
konuda aldığı inisiyatifin soru-
nun çözulmesine yardımcı ol-
mayacağından da yakındı. Ba-
ker, Avrupalılara sorundan
uzak durmalarını telkin ettikle-
rini ifade etti. Geeenlerde Ingı-
liz Dışişleri Bakanlığı'ndan bir
heyet VVashington'da bu yönde
temaslar yapmıştı.
Baker'ın Rum tarafını tedir-
gin eden bir başka yaklaşımı da
Yakovu ile yaptığı gorüşmenin
ortasında. odada bulunan mus-
teşar yardımcılarından Rav-
mond Seitz'a donup, "Özal'ın
içerideki durumunun nasıl oldu-
ğunu" sormasıydı. Seitz, bu so-
ruya,"Fazla desteği yoktu, ama
şimdi toparlryor" diye yanıt ver-
di. Rum tarafının bu diyalog-
dan aldığı mesaj, Amerika'nın,
Özal'ın içerideki durumuna du-
yarlı davranacağı oldu.
Yakovu, ABD Başkanlığı
Ulusal Güvenlik Danışmanı
Brent Scowcroft ile göruşmesin-
de de Amerika'dan fazla destek
bulamadı. Scowcroft da Baker
gibı Türkiye'nin 'olumlu birçiz-
gide yürüduğünü' vurguladı ve
Rumların buna yardımcı olacak
bir tutum almasını diledi.
Tüm bu gelişmelere bakıldı-
ğında artık VVashington'un da
Kıbrıs'ta federal bir çözüme asıl
yanaşmak istemeyen tarafın
Rum kesimi olduğunu kavramış
bulunduğu ortaya çıkıyor. Fe-
derasyonun kabulu, aslında ba-
zı kuçuk oynamalar dışında bu-
günku statünün onayı anlamına
geliyor. Ancak bugüne dek san-
ki çözüme yanaşmayan taraf
Türk kesimi gibi görünüyordu.
Oysa son zamanlarda bu konu-
da "diplomasi" uygulanmaya
başlandı. Bu da federasyonu
asıl istemeyen ve adanın tumü-
ne hukmetmek isteyen tarafın,
Rum kesimi olduğunun ABD
tarafından anlaşılmasına yar-
dımcı oluyor.