22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 1991 CVMHURÎYET/5 HAVA DDRUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN DÜNYADA BUGÜN Devtet Meteoroloji işJeri Genel MûdürtûOû'nden abnan btlgiye göre yurdun kuzey ve do()u kesimleri çok bukıflu. Marmara'rın doğusu, Batı Ka- radeniz kıyılan Orta ve Doğu Karade- niz. İc AnadotL'ruın ku2eydojusu ıle Ooğu ve Güneydoju Anadolu bölge- lerı yağışlı. öteki yerler az bulutlu ge çecek. Yağışlar. Marmaranın doğusii ile Gûneydoyu Anadolu da kar şeklin- de olacak. H«/A SICAKUÛ: önenıli bir değîşikfik olmayacafc. RÜZGAft: Kuzey ve kuzeytBtıdan orta kuvvette esecek. Denızterirnzde nizgâr: YıkJa ve karayelden 3 ila 5, Gûney Eg« ve Akderaz'de 6-7. AMeniztfe yer yer 8 kuvvetinde saatte 10-21. Gûney Eo# de 27-33. Akdeniz'de yer yer 40 denizmıfi hızla esecek Oalga yük- seklığı 15-2. Guney Ege'de 2-25. Akdenız'de 25-3 rtı dolayında olacak Van gölünde hava: Kar yağışlı geçecek. Rüzgâr, gûney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Göl: Mutedil dalgalı. Aûaru Acapazarı Adıyaman Atyon ASfı Ankara Anlakya Antüya Artvin Ayd,R Salıkesr Bfecrtc Bınga Bitts 6o<u Bursa C Cofum Deneiı 3° 3° Oıyarbakır 5° -2° Edtrne 8° 1° Erancan 4° 8° Erzurum -4° -8° Eslaşehır f -8° Gıoamep 14° 5°Qfesun 10° 1° Gûmûşhane K 1°-4° Hakkiri 9°-2°tepara 8 6° -3° Istantnıl Y 5° -3° izmir A -1° -7° Kare K -1° -5° Kasömonu B 7° -3° Kırklarei B T°-f Konya B 1° •1ff> Kûöhya B 8°-3°ttfetya K 5° 3°Mamsa 5° -4° KMaraş -1° -7" Merem •*> 1P Muğla 6° -7° Muş 8° 1°Nıgde 0° -1° Ordu 2°-7° fto 4°-2° Samsun «"-5'Siiff 5° 2°Sir»p 10° CSıvas -4° -10» fetarûaS 1°-8° iratBon -1° -9° »ınce* 5°-4° Uşak 3» -8° van 4°-6° YcEBat O°-£°ZongıHak ** ^ k a ı t ı A-aç* B-bulutkı G-flüneşiı K-karn S-sıslı Y-yaftmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ HaJk arasında ni- san ayına verilen ad... Bir nota. 2/ Ça- kaJa benzer yabanıl bir hayvan. 3/ Ölen bir kirasenin iyilikle- rini ya da onun ölü- münden duyulan acıyı işleyen şiir tü- rü... Yarı. 4/ Radyu- mun simgesi... Sey- rek dokunmuş bir tür kumaş. 5/ Hatı- ra... Eski Türklerde deniz tannçası. 6/ Patika, keçiyolu... Ekmek. 7/ Bebeklere iç çamaşın ola- rak giydirilen, ince pamukludan kı- sa ve kollu giysi... Bir nota. 8/ Kimi yerlerde kadınların boydan boya ör- tündükleri çarşaf... Rey. 9/Çocuk... Büyük ün kazannuş sinema ya da milzik sanatçısı. YUKARIDAJV AŞAĞIYA: 1/ Halk arasında mart ayına verilen ad... Saka Türklerinin Unlü destanı. 2/ Çingene yengeci de denilen ve eti için avlanan bir deniz kabuklusu. 3/ Katışıksız... Kaplıca. 4/ Türlü nedenlerle başarı gösteremeyen kimse... Tespih gibi orta- sı delik yuvarlakların bir tele geçirilmesiyle oluşturulan hesap aracı. 5/ Bir renk... Çöl bölgelerinde bazı çukurların tabanını kaplayan tuzlu ve killi toprak. 6/ Yıkanılan yer. 7/ Gemilerin bannarak yük ya da yolcu ahp boşalttıklan yer... Argoda esrar. 8/ Uzun şeritler durumunda bir denizyosunu. 9/ "Kim Kime Dum Duma"yı çizen karikatürcümüzün soyadı... Itırlı bir bit- 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet întihap emri geldi VAKINDA \\ )•: \ f R O I . I : T ' /Vü~l 6 MART 1931 B. M. Meclisince verilen tecdidi intihabat kararı üzerine Dahiliye Vekâleti keyfiyeti derhal vilâyetlere tebliğ ederek bugünden itibaren intihap devresinin başladığını bildirmiştir. Geçen intihabat esnasında tanzim edilmiş olan defterler bugünkıi vaziyete göre tashih ve tadil edilecek ve yeni harflerle yazılması için bilûmum memurlar ve muallrmlerin muaveneti _ı temin olunacaktır. İntihap geçen defa olduğu gibi Türkiye'nin her tarafında ayni günde yapılacaktır. !yi malûmat alan mahafil, gelecek Meclisin belki de mayıstan evvel içtitna edebileceğini tahmin etmektedir. Tecdidi intihap karan Başvekâletten Dahiliye Vekâletine bildirilmiştir. Dahiliye Vekâleti keyfiyeti bu gece telgrafla vilâyetlere bildirmiştir. Meb'us intihabına bugünden itibaren başlanacaktır. İntihap (45) gün içinde bitecektir. İntihabat 20 nisanda biteceğine göre yeni Meclis azamî beş mayısa kadar toplanacakür. Fırka umumî kongre azaları da yeni meb'uslarla birlikte geleceklerdir. Umumî fıkra kongresi ayni zamanda yeni Meclisle birlikte toplanacaktır. Şimdiki B. M. Meclisi azasından yeni Meclise iştirak edemiyeceklerin adedi 70 kadar tahmin ediliyor. Bunlar mütehassıs idareciler, her hangi bir dairede yüksek ve mümtaz bir mevki işgal etmiş olanlarla muhalif fırkaya girmiş meb'uslardır. Esasen (7) meb'usluk ta hâlâ münhaldir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Istifaya davet 6 MART 1961 Türkiye Ormancüar Cemiyeti Başkanı Dr. Kâzım Mıhçıoğlu ve Yönetim Kurulu iiyeleri bugün bir basın toplantısı yaparak orman dâvası konusundaki tutumu dolayısiyle Tarım Bakanı Prof. Dr. Osman Tosun'u altmcı defa istifaya j devet etmişlerdir. Ormancılığın politikaya âlet Osman Tosun edilmemesi ve orman dâvasının muhtariyete kavuşması için bir "Orman BakanlığTnın ihdasının zorunlu olduğunu belirten Ormancılar Cemiyeti mensupları, memleketimiz ormancılığının acı gerçekler içinde olduğunu açıklamışlardır. Başkan ve üyeler, bu yıl bütçesine konan ve ağaçlandırmaya tahsis edilen 16 milyon lira ile en çok 20.000 hektar ekilebileceğini ve mevcut ormanlanmızın % 25 seviyeye çıkabilmesi için yılda ortalama olarak 100 bin hektarm ağaçlandırılması gerektiğini ifade etmişlerdir. Tarım Bakanlığının kıl kecisi konusunda da savma fikirleri olduğunu lsmet Oztunalı belirtmiştir. Öztunalıya göre Türkiye'deki 25 milyon keçinin imhasında Tarım Bakamnm "her keçiye bir dönüm arazi" prensipinin tahakkuku için 2.5 milyon liraya ihtiyaç vardır ve memleket gerçekleri ile bu prensip bağdaşamıyacaktır. Memleketimizdeki 10.5 milyon hektarlık ormanların her yıl çeşitli sebeplerle 100 bin hektannın kaybolduğu ve mevcut ormanların sadece 2.5 milyon hektannın verimli olduğunu ve mütebakisinin bozuk ormanlar olduğunu cemiyet üyeleri açıklamışlardır. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuhyet 65 milyarlık tablo 6 MART 1990 1986 yılında Irlanda'da bir malikâneden çalman 18 tablodan biri olan ve geçen haftadan bu yana İstanbul polisinin peşine düştüğü Hollandalı ressam Gabriel Metsu'nun 65 milyar lira değer biçilen "Mektup Okuyan Kadın" tablosu, alıcı kılığına giren polisler tarafından ele geçirildi. Olayla ilgili biri Irlandalı, biri tngiliz 5 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Gözaltındaki Irlandalı ve Ingiliz, savcıhkça serbest bırakıldı. Ancak sanıklann, lngiltere'de aranıp aranmadıklarının öğrenilmesi için tekrar Mali Şube'ye götürüldükleri kaydedildi. Tablonun Türkiye"ye kime satılmak üzere getirildiği hâlâ belirlenemedi. Beflın Bonn Bn)kse< Budapeşte Cenevre Ceayir Oûoe Oubaı FranMurt Gime Helsinkı Kahîre Kopenhag Köm LOfkoşa lünus vaşova B 4f Wnedüc B 14° V>»U V 13° \teshmglon Zûrih Y 11» TAKITSMA *Sanatın Geleeeğine' Bilinçle Bakabilmek Saygun'un müziğindeki büyük düşünce boyutlarmı, çeyrek sesler kullarulmadığı gerekçesi ile sorgulamaya kalkışan zihniyetin böyle bir tartışma ortamında yeri yoktur. Sanatçı, geçmişin bilincinde ve geleceğin sorumluluğunda olarak bugünü yaşamalı- dır. Kanımca sanatsal yaratıcılığın, daha ön- ce yapılmışı tekrarlamama içgudüsünden, daha önce yapılmış her şeye başkaldırma eğilimine kadar varan geniş bir uygulama alanı olduğu düşünülürse burada diizeni (ordre) sağlayan bir karşıt yöntemler diya- lektiğinin her zaman için var olduğu görü- lür. Bu yeni yöntemler doğal olarak o ça- • ğın dünya görüşü ve "estetigini" ortaya koy- ' maya yarayan yöntemlerdir. O çağın dışın- da bir dünya görüşünü (veya ülke görüşü- nü de diyebilirsiniz) çağrıştıran bir yönte- mi veya teknik bir öğeyi kullanmakıan sa- natçı doğal olarak kaçınacaktır ve kendi öz- gür kavramsal yapısına uygun olanı kullanacaktır. Özgür kavramsal yapıları "bir önceki kavramsal yapılar" doğurur. O halde bir önceki kavramsal yapılan özüm- sememiş olanlann en son yapıyı değerlen- dirme olanağı yoktur. Bu kavramsaJ yapı- lar insanhğın oriak malı olan insan beyni ve ortak duygulanmn bir verisi olan "dü- şünsel sanaf'ın tarihsel gelişiminin organık zincirleridir. Şu nokta iyi bilinmelidir ki her sanat ya- pıtının bir temel yöntemi vardır ve belirli bir duzeydeki her sanat yapıtı ulusal bir köke- ne en azından diyalektik bağlamda sahip- tir. Düşünsel sanatın evrensel boyutlannın kavram yapılan eksikliğini duyanlar, ya bu eksikliklerini bir an önce tamamlamalıdır- lar ya da sanatçıyı suçlamaktan dikkatle ka- çınmahdırlar. Çünkü aslında çağın gerek- lerine ve düşünce sistemlerine yabancı ka- lanlar kendileridir. Saygun'un müziğinde çeyrek sesler kul- lanılmadığı için o soylu müziği Tiirk Mii- zigi saymayan bir zihniyetin, miizik sanatı- nın tarihsel gelişiminden ve bugününden ha- berdar olmadığı acıktır. Saygun, o sesleri kullanmadı ise mutlaka çok güçlü bir ne- deni vardır ve buna saygı duymak gerekir. önemli olan, bir yapıtta kullanılan malze- me değildir; malzeme, düsUncenin aracı ol- maktan öteye bir değer taşımaz. Çeyrek ses- ler ise daha çok bölgesel teksesli gelenek müziklerinde kullanılan bir öğedir ve yal- nızca bizim müziğimizin malı da değildir. Halktan kopuk olup olmamak bir sanat ya- pıtının değerini ortaya koymaz. Bu, zama- nın halledeceği bir konudur. Saygun'un mü- ziğindeki büyük düşünce boyutlanru, çey- rek sesler kullamlmadığı gerekçesi ile sor- gulamaya kalkışan zihniyetin böyle bir tar- tışma ortamında yeri yoktur. Bu ülkede insanlanmız ve sanatçılanmız tarafından ister kendi, ister uluslararası yön- temleri ile üretilen her yapıt Türk kültürü- nün ayrılmaz bir parçasıdır ve Saygun'un- kiler gibi çağdaş değer yargıları içinde ulus- lararası bir düzeye erişmiş ise gerçek bir ulu- sal başyapıttır. Prof. CENGİZ TANÇ Çagdas Türk Saoat Mözigi Bestecisi Istanbol Saygun9 u Değerlendirebilmek?* Yunus Emre yılı olan bu yılda, Saygun'un müziği, Atatürk Türkiyesi'nin yüzünü bir kere daha ağartacaktır. Tek sesli müzik değil.. Tek sesçilerimiz, "Tiirk müziği ve Türk sanat müziği" deyimlerini kendileri için kul- lanırlar; önce bunlan görelim: Türk müziği deyimi, zaman ve mekân içinde, Türk tarihinin başlangıcından bugü- ne kadar, bütün Törklerin her tür müziği- ni içine alır. Bu geniş, binlerce yıllık çerçe- ve, bir"dönem müziğinin" tekeline bırakı- lamaz. Bilim dışına kaymış oluruz. Türk sanat müziği deyimi ise yerini "Di- van müziği" deyimine bırakmaudır. Çünkü, söz konusu olan müzik, Osmanlı sentezin- de, Divan edebiyatı paralelinde ve hatta onun hizmetindedir; Divan şiirini bestele- mek onuB "w<ıiuş fledeni"dir_. Hangi müzik Türk müziğidir?.. Oguz Türkleri'nin, başlangıçta Selçuklu- ların müziği, pentatonik, yani beş sesli dizi ve öztürk diline dayandığından, Divan mü- ziğinden daha çok Türk'tür. Anadolu halk müziği, Türk dilinin hece- lerinden doğan tartıları, Türk törelerini ve Türk dilini kullanmaları nedeniyle, buram buram toprak kokan ve de bu nedenle Di- van müziğinden pek çok Türk olan mü- ziktir. Tek ses kavramına gelelim: Birden fazla sesi, ayni zamanda kullanabilme bu kavra- mın dışında olduğundan, çeşit yaratabilmek için, tek sesi yarım sesten de küçük parça- lara bölmüşlerdir, bu yolla 48 sesli makam- lar bile elde edümiştir. Fakat, kulak gücü- nün dışına çıkıldığı için bundan vazgeçil- miştir. Halkın kulağının, yarım sesten küçüğü- nü duymadığı, yanmın küçüğünü söyleme- nin genelde "falso kargaşahğı" yarattığı bir gerçektir. Hal böyle olunca, "küçük aralık- ların bulunmadıgı besteler halka >°abancı kalıyor, küçuk aralıkların kullanıimadıgı besteler Türk bestesi değildir" demek, de- dikodu çerçevesini aşamaz. Bu küçük aralıklar bu kadar önemliyse niçin 1923'ten beri kalıcı bir sistem kurula- mamı$ ve bu sistemle, 68 yıidan beri, hâri- ka besteler yaratılarak evrensel müzik dün- yasına adım atılamamıştır.? Şimdi de çok ses kavramını göreüm: Ba- tı müziği, dokuzuncu yüzyıla kadar, tek ses çerçevesinde kalmış, bu yüzyılda, tek sese uygun gelebilecek ve onun üstüne ya da al- tına konulabilecek sesleri aramaya koyul- muştur. Onikinci yüzyılda, bugünkü çok sesli müziğin temelleri tespit edümiştir. Ses imkânlanna gelelim: "TUrk sanat musikisinde", bir do sesi, sonsuza kadar tek ses olarak kalırken çok sesü Türk müziğin- de bu ses ikili bir akorda, 24 imkân verir, bu imkân, 7 sesli akorlarda 151'e çıkar, ayni do sesini, bir de devrik akorlara yerleştir- mek istesek, bu imkân 839'a yükselir, ki toplam 990 eder. Bu sayıya bir de orkestra ve koro imkân- larını katarsak 60 kişilik bir orkestra en az 18, koro ise 4 imkân verir.. eder 22 olası- hk... Türk bestecisinin yaratma .jücünü bir tek sesle kısıtlamak yerine yukandaki sayı- da seçenek tanımak... Sayın Paçacı, man- tığınız ve ulusal hisleriniz hangi seçenek ta- rafını tercih eder?.. Tek sesli müzikte besteci, makama uya- rak "ezgi yaraJır", gayesi budur. Ezgi, me- kânda tek bir çizgidir, yani "tek boynftur. Çok sesli müzikte ise, ezgi gaye değil "araç"tır. Bu araçla, hacim, 3 boyut, yani "mimari" yaratılır. Kim hangi müziği dinler?.. Divan müzi- ği, kent müziğidir; ama bugün kentlinin ço- ğu arabesk dinfer. Köylümüz, "kadifeli ge- lin"i, "sineraj sâd pare kıldın"a tercih eder. Çok sesli müzik için ise konserlerin dolu oluşu ve plak satışları yeterli bir kriterdir! Bu müzik, felsefi değerdedır, halka inemez, halkın onu dinleyebilmesi için bilgi seviye- sini yükseltmesi gerekir... Işte ulusal kültü- re hizmet buradadır. Sayın Paçacı, binlerce yıl işienen tek ses- li müzik, bu türlü evrensel olamamıştır. Oy- sa, çağdaş Türk müziği, 1950'lerde, Paris- te, şahane bir şekilde. Yunus Emre Orator- yosu'yla, evrensel müziğe ilk adımııu atmış- tır... Bunun için de 25 yıl kâfi geüniştir... Bu- gün, çağdaş Türk müziği, dünya sahnelerin- de, Türk solistler tarafından icra edihnek- tedir. Yunus Emre yılı olan bu yılda, Say- gun'un müziği, Atatürk Türkiyesi'nin yüzünü bir kere daha ağartacaktır. Tek sesli müzik değil... HALÜK TARCAN Etnomüzikolog - Paris VEFAT Merhum Naki Bey ve merhume Müzeyyen Hanırn'ın oğlu, merhume Mürüvvet, Ebrulal, Abide, merhum Celal ve Rebia Adakan'ın ağabeyleri, merhume Ayşe Taşkent'in kocası, merhum Doğan Taşkent ve Karaca Taşkent'in babası, Zeynep Taşkent'in kayınpederi, Safter, Doğan ve Turul Taşkent'in büyükbabası A. KAZIM1ASKENT 5.3.1991 Sah günü vefat etmiştir. Cenazesi 7/3/1991 Perşembe günü (yarın) öğle namazını müteakip Teşvikiye Camii'nden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. AİLESİ A-METAL FIXING SYSTEMS PAZARLAMA MÜDÜRÜ ARANIYOR Yurtiçi ve yurtdışı inşaat endüstrisinde hizmct verecek (Pre-Fabrik agırlıklı) yeni kurulan fabrikamızın mamullerini tanıtacak - Pazarla- ma bolümünü kurup yönctecek. — İngilizce bilen (2 lisan tercih sebebi) — Seyahat edebilecek Tercihen inşaat mühendisi Genç ve Dinamik bir eleman aran- maktadır. Müracaat: A-Metal A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi P.K. 381 İskenderun Telcfon: (8879) 1376-1214-1269 1. Hamur kağıda çok temiz. önlü arkalı. seri çekimlerde FOTO KO P İ Doğan Copy Ct^\ ^ T l Ortabahçe Cad. 16O78 28 \J\J 1 !»• No: 6O Beşiktaş KİRALIK Kaloriferli, mobilyalı, minik bir ev aranıyor. Tel: 512 05 05 / 440 ORDU 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ 1989/2434 Kambiyo senetleri (çek, poliçe ve emre muharrer senet) üzerinde haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri; I- Alacakh: Sabri Alan, Orman tşletme MüdürlüğU - Ordu. 2- Borçlu: Ali Fuat Yüraaz, Dursun oğlu Bayadı köyü-Ordu 3- Borç miktarı: 2.160.000 TLtnın takip tarihinden itibaren yasal faizi ve icra masraflan ile birlikte tahsili. 4- Senet tarihi: 30.10.1987 vadeli senet. Borçlu aleyhinde yapılan icra takibinden dolayı ödeme emri borç- lunun adresinde butunmadığından bila iade edilmiş ve borçlunun adresi cumhuriyel saveıüğı vasıtasıyla da tespit edilememiş olduğundan; yu- kanda yaaü borç miktannı masraflan ile birlikte iş bu ödeme emri- nin gazetede ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde ödemeniz, takibin d^yanağı senet kambiyo senedi niteliğinde değilse 15 gün içinde mer- cie şikâyet elmeniz, takip dayanağı senet altındaki imza size ait de- ğilse ayni gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile icra tetkik mercii mahkemesine bildirmeniz, aksi takdirde icra takibindeki kambiyo se- nedi altındaki imzanın sizden sadır sayılacağı, imzanıa haksız yere inkâr ederseniz kanunun gerektirdiği yasal para cezası ile mahkûm edileceğiniz, borçlu olmadığınız veya borcun itfa ve>-a imhal edildiği veya alacağın zaman asımına uğradığı hakkında itirazjnız varsa bu- nu sebebiyle birlikte 15 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bil- direrek merciden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz tak- dirde cebri icraya devam olunacağı, itiraz edilmediği ve borç öden- medıği takdirde 15 gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal be- yanında bulunmaz veya hakikate aykirı beyanda bulunursanız hapis- le cezalandırılacağınız ihtar ve ilanen tebliğ olunur. 19.2.1991 Basın: 45916 POLİTİKA VE OTESİ MEHMED KEMAL Aralayın Perdeyi... Üsküdar'dan Beşiktaş'a geçtim. Lodos da var. Bakiım bi- zim şoför Ahmet arabasını iskeleye yanaştırmış, kestiriyor. "Beni Akatlar'a atıver" dedim. Yüzüme baktı: "Sen olmasan şurdan şuraya adım atmazdım." "Neden?" "Deprem oldu, depremi duymadın mı?" "Duydum." "Depremde ara yerlerde dolaşılmaz, açıklığa çekeceksin arabayı." Anladım, onun için iskele meydanına yanaşmtş. "Olacak", dedim. "Allah'ın hikmeti." "Ne Allah'ın hikmeti abi, görmüyor musun bombalan? Do- ğayla böyle oynar, sallarsan bombalan.füzeleri, deprem de olur zelzele de." "Başımızda deprem bir tane mi?" "Evet, bir de Özal sülalesi var." "Onlar da ikiye ayrılmışlar" "Elbette ayrılırlar, manitaları çok." Barbaros'u tırmanıyoruz. Bizim Ahmet inceden güldü. Bu- na eski dilde tebessüm derler, argoda bıyıkaltı.. "Gene süzüldün?" dedim. "Amerikaiılar bize yeni bir ad takmışlar da ona gülerim." "Ne takmışlar?" "Özalland diyortarmış." "Derler." "Almanlar da İttihatçılar döneminde Osmanlı toprağına En- verland demezler miydi?" "Doğru söyledin, derlerdi." "Ne oldu Enverland?" "Enver Paşa ile birlikte Türkistan topraklanna gömüldü." Bir Amerikan dergisinde okumuş. Orada Amerikaiılar bi- zim için Özalland diyorlarmış. Yerin kulağı var, nerelerden de bulup çıkarıyor. "Bak ağbi sana bir hikâye anlatayım. Bana da başka bir ağbi anlattı. Son padişahlardan birinin bir oğlu olmuş. Adını Ertuğrul koymuşlar. Sormuş arkadaşı: 'Adını ne komuşlar?' Öteki yanıtlamış: 'Ertuğrul.' Arkadaşı bir vah çekmiş. 'Ne- den vah çekiyorsun?' demiş arkadaşı. 'Her şeye yeniden baş- lıyoruz. Osmanlıların kökü Ertuğrul Gazi değil mi? Onun için sil baştan oluyor". Başta Ertuğrul, sonda Ertuğrul!" Enverland ile bir imparatorluk güme gitti. Şimdi şoför Ah- met, Özalland'la nereye gideceğimizi soruyor. Bir öykû de bu soruya: Adamın biri hacca gidiyormuş. Şeyhe varmış, "Bir buyru- ğun var mı?" demiş. Şeyh de "Şurda iki halı seccade var. Bunları oradaki şeyhe götürüver" demiş. Adam almış sec- cadeleri, düzülmüş yola. Ne bilsin orada kıyamet koptuğu- nu. Git git... Yolsuz kalmış. Seccadelerin birini satmış, harç- lık etmiş. Ama şeyhe de ulaşmış. El etek öptükten sonra sec- cadeyi çıkarıp sunmuş. Şeyh iki yanına bakmış, bir lahavle çekmiş, "Bu seccade bir tane miydi?" Adam duralamış, renk vermek istememiş. "Bir taneydi" demiş. Şeyh ardındaki perdeyi aralamış, , "Seccade kaç taneydi şeyhim?" "İki tane." "Bu adam bana bir getirdi." "öyleyse birini yolda..." "Evet, yolsuz kaldık." "Olmadı." "Olur şeyhim, olur. Mademki aranızda bir perde var, ara- layınca birbirinizle konuşuyorsunuz. Benim gibi bir yoksula bu eziyetiniz ne?" diyeşi olmuş. Amerikan toprağı ile Özalland arasında bir telle konuşul- muyor mu? Öyleyse bunca şamataya, bunca top tüfeğe ne gerek var? Aralayın perdeyi, birbirinize deyin diyeceğinizi. ÇAUŞANLAMV SORULARI/SORUNLARI YBLMAZ ŞİPAL "Belediye Başkanı Olarak" SORL': 1957 yılında öğretmen olarak göreve başladım. 1973 yılında belediye başkanı secildiğimden islifa el- rim. 197Tye kadar belediye başkanı olarak Emekli Sandıgı'na keseneklerimi ödedim. 1977den 1986>-a kadar berhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna öde- me yapmadım. Kasım 1986dan Mayıs 1990a kadar özel sektör- de sigortalı olarak calışüm. Mayıs 1990 tarihinden bugiine kadar sigortalı işçi olarak bir ilin biiyükşe- hir belediyesinde çalışmaklayım. SSK'dan emekli ol- maya hak kazandığımı belirltiler. Öğrenmek istediğim: Emekli Sandıgı'nda geçen 20 yıl 3 ay hizmetime karşılık olarak ikramivemi alabilir miyim? Alabilir- sem Emekli Sandığı dogrudan doğruya adresime mi gönderir ya da SSK kanalı ile mi ödeme yapar? YANIT: İş Yasası'nm "Kıdem Tazminatı" ile ilgili 14. mad- desinde: "TC Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunu- na veya yalnız Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak sadece ayni ya da değişik kamu kuruluşlannda geçen hizmet süreleri- nin birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre yaşlıhk veya malullük aylığına ya da toptan ödemeye hak ka- zanan işçiye, bu kuruluşlarda geçirdiği hizmet sürelerinin top- lamı üzerinden son kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir" denilmektedir. İşçilikte geçen ve istifa ile son bulan süreler için kıdem taz- minatı ödenmeyeceği yargı kararları ile kesinleşmiştir. İstifa ile son bulan memuriyette geçen süreler için ayni kural geçerli mi- dir? Konuya ilışkin bir yargı karan şöyledir. (1) (..) TC Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olarak memuri- yet statüsünde geçen hizmet sürelerinin istifa suretiyle aynlma halinde kıdem tazminatı hesabında dikkate almmayacağına iliş- kin bir esas öngörülmemiştir. Hesapta dikkate alınmaması ge- reken süre, sadece işçinin işçi statüsünde çalıştığı dönemlerde, hizmet sözlesmesinin kıdem tazminatını gerektirmeyecek biçim- de sona erdiği süreleridir. Bu durumda istifa ile sonuçlanan me- muriyette geçen sürelerin kıdem tazminatı açısından değerlendirilmesine yasal bir engel bulurıduğu söylenemez." (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 29.4.1980 tarihli karardan alıntı) Bir başka yargı kararında ise şöyle denilmektedir: (2) "(...) İstifa hali kıdem tazminatlarıru gerektirmeyecek fesih sebeplerindendir. Yargıtay içtihatları bu yoldadır. Bilirkişinin yanlış değerlendirme ile istifa suretiyle sona eren memurlukta geçen süreyi kıdem tazminatına dahil etmesi ve buna göre ka- rar vermeM yanlış olduğu gibi, bu sürenin işçilikte geçmiş gibi son ücretten hesap edilmesi de isabetsizdir;' (Yargıtay 9. Hu- kuk Dairesi, 9.3.1987 tarih, 1987/2275 esas ve 1987/2757 karar). Mumuriyette geçen ve istifa ile son bulan süre için ikramiye ödenebilmesi tartışmalıdır. Ancak mahalli seçimler nedeniyle görevden ayrılmak zorunlulufıı istifa niteliğinde midir? Görü- şümüz, bu zorunlu aynlmanın, istifa'niteliğinde olmadığı yö- nündedir. Bu konuda son söz, kuşkusuz yargı organlarına düser. Emekli ikramiyeleri, TC Emekli Sandığı'nca ödenmektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu, ikramiye ya da kıdem tazminatı öde- mekle yükümlü değildir. Kaynak (1) İş Kanunu Şerhi - Mustafa CENBERCİ, 1986 say- fa: 511, (2) Yasa Hukuk Dergisi - Mayıs 1987, sayfa: 75" ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU "Farabi Sokak No: 12 Kavaklıdere ANKARA" adresindeki öğ- renci Secme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Ankara Bürosu 4 Mart 1991 tarihinden itibaren "Karyağdı Sokak No: 28/16, Aşağıayran- cı/ANKARA" adresine taşınmıştır. Telefon numaralan 140 91 72 140 91 73 140 91 74 140 91 75 olarak değismiştir. Basın: 20990
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle