Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MART 1991 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYEf/17
1 polis öldü
ÖzaPın istediği anayasa
Büyük yerleşimler için özelyönetim biçimi getirilebüecek bombalandı
Izmir'de
karakol
ANKARA (Curahuriyet Bii-
rosu) — Adalet Bakanlığı, ka-
muoyunda uzun süredir tartışı-
lan anayasa değişikliği taslağını
dun açıkladı. Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'ın talimatı üzerine
hazırlanan taslakta, Özal'a ikin-
ci kez cumhurbaşkanı seçilme
yolu açılıyor. Anayasada yapıl-
ması planlanan değışıkliklerle
başkanlık sisteminin zemini ha-
zırlanırken düşunce suç olmak-
tan çıkarılıyor, seçme ve seçilme
yaşı düşürülüyor, her türlü par-
ti kurulmasına olanak sağlanı-
yor, milletvekili sayısı 450'den
600'e çıkanlıyor, olüm cezaların-
da Meclis'in onay yetkisi curn-
hurbaşkanına verilirken ozel
radyo ve televizyonun kurulabil-
mesine olanak sağlanıyor. ayrı-
ca belediye mahalli idare seçim-
lerinin yenilenme yetkisi
TBMM'ye veriliyor.
Taslağın, kamuoyunda oluşa-
cak tartışmalar sonunda hüku-
met tasarısı olarak TBMM've
önumuzdeki günlerde getirilme-
si bekleniyor. Başbakan Yıldınm
Akbulut'un, anayasa değişikliği-
nin referandumla yapılmasına
soğuk baktığı öğrenildi. Akbu-
lufun talimatıyla ANAP'lı grup
başkanvekillerinin taslakla ilgi-
li olarak SHP ve DYP grup baş-
kanvekiUeriyie onümüzdeki haf-
ta bir araya gelmeleri bekleni-
yor. Bu değişıkliklerin Meclis1
ten geçebilmesi için ANAP'ın,
muhalefetin desteğini alması ge-
rekiyor.
Anayasada yapılması düşünü-
len değişiklikler şu başlıklar al-
tında sıralanıyor:
Düşunce özgürtüğü: TCK'run
141, 142'nci maddelerinin kaldı-
rılmasına engel oluşturan, ana-
yasanın 14. maddesindeki hu-
kumler kaldınlıyor. Yeni düzen-
leme sadece hak ve hurriyetlerin
devletin ulkesi ve milletiyle bu-
tunlüğunü veya dil, ırk, sınıf,
din ve mezhep aynmına dayana-
rak cumhuriyeti ortadan kaldır-
Siyaset mahkemede
(Baştarafi 1. Sayfada)
çok şey olur" diyen Demirel,
Türkiye'de siyasetin meydanlar-
da, parlamentolarda, kamuoyu
önünde yapıldığını, siyasetin
mahkemeye düştüğünün ilk kez
görüldüğünü, bunun da ülke
için hayırh bir iş olmadığını be-
lirterek, "Sonları gelmişlir. ne
yapsalar mahkemeler bunları
kurtannaz" dedi. Demirel şöyle
konuştu:
"Suçüstü yakalanmıştır ve ne
yapacağını şaşırmışlır. Bu, şaş-
kınlığın ifadesidir. Daha doğru-
su yaptıgı işlerden dolayı kendi-
sine yönellilen eleştiri ve itham-
ları karşılayacak duruttıu olsa
mahkemeye gitmez. Aldıgı yara-
yı tamire çalışıyor. Ben de ken-
disini millete dava ettim zaten.
Netice itibanyla bu, siyaset üze-
rine baskıdır. Bu ola> kendisinin
ne kadar suçlu oldugunu göste-
riyor."
Demirel, yaptığı yazılı açıkla-
mada da şunları soyledi:
"Siyasetin meclislerden, mey-
danlardan, mahkemelere intikal
etmesi, Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu rejim bunalımının ne-
ticesidir.
Türkiye, bir anayasa devleti
olduğu halde. mevcut yönetim
anayasal yönetim değildir.
Hükomete ait otan yetkilerin,
Çankaya tarafından kullanıl-
maktaki ısran, Türkiye'deki si-
yasi bunalımın sebeplerinin ba-
şında gelmektedir.
2932 sayılı kanun, 8 senedir
vardır. Bu kanun Türkiye'nin
bolunmez bütünlüğünün bir
parcası olan bir kısım vatandaş-
İanmızın haklannı. kendi arala-
rında kendi dillerini konuşma
hakkını alıyor idi ise, 8 senedir
iktidar olanlar ve şimdi onun is-
tismannı yapanlar sekiz senedir
nerede idiniz?
Gorülüyor ki maksat bu ka-
nunu kaldıımak degil, istismar-
dır. Münhasıran bu vatandaşla-
nmızın oturduğu bölgeler için,
getirdiğiniz hukuk ve demokra-
sinin yuzkarası olan, sansür ve
sürgün kararnameleri hâlâ yü-
rürluktedir. İkiyüzlü politika bu
değilse, acaba nedir?"
"İtirazımız ve isyanımız, 8 se-
nedir mevcut olan bu kanunun
kaidınlmasına değil, bunu Kurt-
çenin serbestleştirilmesi olarak
takdim edip, Kürt kökenli \atan-
daşlarımızı bu yasaktan kurtar-
mış gibi görünerek, Türkiye bir-
liğini tahrip edecek bir istisma-
rın içine girilmesindedir"
"Hangi sebep, vesile ve saik-
le olursa olsun, Türkiye birliği-
ni tahribe kalkmak ve bugün
birbirlerini kardeş sayan insan-
ları, birbirlerinden ayrı sayıp,
birbirleriyle düşman etmek, bir
kimse dese de demese de Türki-
ye'nin milli birliğine ve Türkiye
Cumhuriyeti'ne ihanettir.
Turkiye'nin bölünmez bütıin-
lüğünü kim bozmaya kalksa,
onun karşısında derhal vaziyet
alır, diyeceğimizi deriz.
Çankaya, suçluluk korkusu
içindedir. Telaşı bundandır."
DYP Genel Başkan Yardımcı-
mak kastıyla kullanılamayacağı-
nı öngorüyor.
163'ün kaidınlmasına engel
olan, anayasanın 24. maddesi de
sadece "Kamu düzenine veya ge-
nel ahlaka aykırı olmayan iba-
det, dini ayin ve törenler
serbesttir" biçimine getiriliyor.
Kürtçeye serbestlik: Anayasa-
nın 26. maddesinin 3. fıkrasın-
da yer alan, duşüncelerin kanu-
nen yasaklanmış dillerle açıkla-
namayacağına ilişkin huküm ta-
mamen kaHırılıyor. Bu durum-
da Kurtçe dahil butün dillerden
duşüncelerin açıklanması ve ya-
yılması mumkün olabilecek. Bu
değişiklikle 2932 sayılı yasanın
kaidınlmasına da zemin hazır-
lanmış oluyor. Basın özgurlüğü-
nu düzenleyen 28. maddedeki
"Kanunla yasaklanmış dillerde
yayın yapılamayacağı"na ilişkin
huküm de kaldınlıyor.
Seçme-seçilme: Milletvekili
sayısı 450'den 600'e çıkanlıyor.
Öğrencilerin siyasi partilere üye
sı Hüsamettin Cindoruk ise,
Özal'ın, Demirel ile benzer şey-
leri söyleyen eski Cumhurbaşka-
nı Kenan Evren hakkında da da-
va açmasını önerdi.
Demirel'in deneyimli bir dev-
let adamı olarak Özal'ı uyardı-
ğını kaydeden Cindoruk, Özal'-
ın buradan dava çıkarmasını
ayıpladığını bildirdi. Türk siya-
si tarihinde bir cumhurbaşkanı-
nın ilk kez bir muhalefet partisi
liderine dava açtığını söyleyen
Cindoruk, "Sayın Demirel'in
söylediklerinden kendisinin, sa-
mimi sonuçlar, dersler çıkarma-
sını istivorum. Dun (önceki gün)
Adana'da polis otolarını yakan-
lar, 'Biji Kürdistan', 'En büyük
Özal' diye seslendi. tşte amacı
aşan sonuç odur. Sayın Demirel,
kendisini ikaz etmiştir. Vaktiyle
de ona çok yol gösteren Sayın
Demiren dinlemelivdi. Biz mah-
kemelerden. hâkimlerden hjç
korkmayız. Sayın Demirel, hiç
yılmaz. Sayın Demirel'i 60 defa
mahkemeve yollayan Başbakan
da Sayın Ozal'dı" diye konuştu.
olma yasağı kaldınlıyor. Parti-
lere üyelik yaşı 21 olmaktan çı-
kanlıyor. Bu konuda yeni bir
duzenlemeye gidilmesi öngörü-
lüyor. Seçme yaşı 20"den 18'e, se-
çilme yaşı da 30'dan 25'e indi-
riliyor.
Kadın ve gençlik kolları: Par-
tilerin dernek, sendika, vakıf,
kooperatif ve kamu niteliğindeki
meslek kuruluşlarıyla ilişki kur-
malarına olanak sağlanıyor.
Memurlara \e kamu görevlileri-
ne siyasi partilere girme yasağı
konulurken, partilerin kadın,
gençlik ve diğer yan kuruluşlar
oluşturabilmelerine, yundışında
orgutlenebilmelerine olanak ta-
nınıyor. Sınıf ve zumre egemen-
liğine dayalı partilerin kurulma-
sına jlişkin yasak kaldınlıyor.
Bu taslaga göre komünist, faşist
ve şeriata dayalı partiler de ku-
rulacak. Bundan, halen Anaya-
sa Mahkemesi'nde kapatılması
istemiyle bulunan TBKP doğru-
dan etkileniyor.
Af yetkisi: Anayasanın 14.
maddesinde yer alan fiillerden
dolayı huküm giyenler hariç ol-
mak üzere genel ve özel af ilanı
hukmü kaldınlıyor. TBMM, her
konuda genel ya da özel af çı-
karabilecek. Meclis'in ayrıca,
olüm cezalarının yerine getiril-
mesine ilişkin karar verme yet-
kisi kaldırılıyor. Yetki, cumhur-
başkanınm onayına bırakılıyor.
Cumhurbaşkanı seçimi:
Cumhurbaşkanımn halk tara-
fından seçilmesi hükme bağla-
nıyor. Taslağa göre cumhurbaş-
kanı 40 yaşını doldurmuş, yük-
seköğrenim yapmış, milletveki-
li seçilme yeterliliğine sahip
Türk vatandaşlan arasından 5
yılda bir seçilecek. Bir kimse iki
defadan fazla cumhurbaşkanı
seçilemeyecek. Bu hukme göre
Özal'a ikinci kez seçilme yolu
açılıyor. Anayasadaki, Meclis
dışından aday gösterme için
TBMM uye sayısının beşte biri-
nin yazılı önerisi koşulu kaldı-
nlıyor Cumhurbaşkanımn par-
tiyle ilişkisinin kesileceği hükmü
korunuyor. Cumhurbaşkanımn
yetkileri arasında yabancı dev-
letlere Turk devletinin temsilci-
lerini gondermek, yabancı dev-
let temsilciltrini kabul etmek de
yer alıyor. 101. maddede öngö-
rülen değişiklikle, mevcut ana-
yasada bulunan cumhurbaşka-
nımn tarafsız ve sorumsuz ola-
cağına ilişkin hüküm ortadan
kaldınlıyor.
Yerel seçimler: Yerel seçimle-
rin 5 yılda bir yapılması hükme
bağlanırken, TBMM'ye, süre
dolmadan mahalli seçimlerin
yenilenmesi yetkisi veriliyor.
Özel televizyon: Radyo-
televizyon istasyonlarının ancak
devlet eliyle kurulacağı hukmü
kaldırılıyor. Boylece ozel radyo
ve TV istasyonlarının kurulma-
sına olanak sağlanıyor.
Başbakan Akbulut, önceki
akşam 40 dolayında ANAP mil-
letvekiline iftar yemeği verdi.
Başbakanlık Konutu'ndaki ye-
mek sonrasında yaklaşık 45 da-
kika süren sohbette ağırlığı,
gunduz Bakanlar Kurulu'nda da
gorüşulen anayasa ve yasa deği-
şiklikleri oluşturdu. Devlet Ba-
kanı Vehbi Dinçerier, İnfaz Ya-
sası değişikliğinin hukümet ta-
sarısı yerine TBMM İnsan Hak-
ları Komisyonu'nun ANAP'lı
uyelerinin önerisi olarak Mec-
lis'e getirilmesi gerektiğini söy-
ledi. Dinçerler'in bu göruşü ka-
bul görmedi.
Akbulut, anayasa değişiklik-
lerini anlatırken milletvekili sa-
yısının 600'e çıkanlması, seçmen
yaşının 18'e indirilmesi gibi ko-
nularda muhalefetin de görüş
birliğinin sağlanabileceğini sa-
vundu. "Ama cumhurbaşkanı-
mn halk tarafından seçilmesi
konusunda DYP ile anlaşabilir-
sek getiririz, yoksa referanduma
giderek Türkiye'nin gündemini
meşgul etmek dogru değil" di-
yen Akbulut, bu değişiklikler
konusunda TBMM'deki üç par-
tinin grup başkanvekillerinin
görüşerek uzlaşma sağlamaları-
nın doğru olacağını anlattı.
Başbakan Akbulut'un bu ta-
limatı ile ANAP'lı grup başkan-
vekillerinin, SHP ve DYP grup
başkanvekilleri ile önumuzdeki
hafta bir araya gelmeleri bek-
leniyor.
Karşıyaka Çaymahallesi
Karakolu'na atılan
bombalarla 7 polis de
yaralandı. Patlamaları
Dev-Sol üstlendi.
İstanbul'da da Kocasinan
Vergi Dairesi'ne molotof
kokteyli atıldı.
tZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) — İzmir Çaymahallesi Ka-
rakolu'na dün gece atılan iki
bombanın patlaması sonucu bir
polis memuru öldü, iki memur
ağır, 5 memur da yaralandı. Sal-
dırının sorumluluğunu Dev-Sol
üstlendi.
Karşıyaka semtinde 2108. So-
kak'ta bulunan Çaymahallesi
Polis Karakolu'nda saat 21.15 sı-
ralannda ardı ardına iki patla-
ma meydana geldi. Ali Gülhan
adlı polis memuru yaşamını yi-
tirirken, 2'si ağır 5 polis memu-
ru da yaralandı. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kal-
dırılan yaraülardan komiser yar-
dımcısı Nurettin Kasapçı ile po-
lis Hikmet KabuPun ameliyata
alındıklan öğrenildi. Osman
Kumru, Mehmet Tokay ve Hay-
rettin Bala adlı pohslerin ise ha-
fif yaralı olduklan kaydedildi.
Patlama sırasında karakolun
önünden geçen Selim Memiş ad-
lı bir yurttaşın da hafif yaralan-
dığı belirtildi.
Polis yetkililerince bombalar-
dan birinin karakol çatısına, di-
ğerinin de bitişikteki bir mobil-
ya mağazasına yerleştirildiği
kaydedildi.
Patlamanın sorumluluğunu,
gazetemizi telefonla arayan bir
kişi, Devrimci Sol Silahlı Dev-
rimci Birlikleri adına üstlendik-
lerini söyledi.
İstanburda
Kocasinan Vergi .Dairesi'ne
dün gece 22.00 sıralarında bir
kamyonetten molotof kokteyli
atıldı. Binanın camlarının kırıl-
dığı eylemin sorumluluğunu, ga-
zeteleri telefonla arayan bir kişi
"Kürdistan Komünist Partisi"
ve "13 Mart Genç Komünistler
Birligi" adına üstlendi.
Doların freni patladı
(Baştarafı 1. Sayfada)
bir baskıyla karşılaşmamıştı.
Zaman zaman beliren spekula-
tif hareketler ve geçici darlıklar
bankalararası piyasalarda alınan
önlemlerle birkaç saat içinde
bastırılıyor ve Tahtakale'ye ne-
fes aldırmıyordu. Doviz kurla-
rındaki prangayı bir an bile gev-
şetmeyen Merkez Bankası, ge-
çen yıl enflasyonun yüzde 6O'ı
aşmasına rağmen dolar kurun-
daki değişimi yüzde 25.9'da
tutmuştu.
"Kur saadetf'ndekı ilk çatlak
geçen yılın aralık ayı sonlannda
Körfez krizinin henüz savaşa dö-
nüşmediği bir dönemde belirdi.
Yıl içinde Türk bankalarına bu-
yük miktarlarda döviz kredisi
açan yabancı bankalar, yıl sonu
bilançolarmı "ferahlatmak" için
hesaplarını kapatmak isteyince
ani bir kriz başgösterdi. Bu ge-
çici darhk nedeniyle beliren çat-
lak Merkez Bankası'mn piyasa-
ya müdahalesiyle kısa zamanda
sıvandı. Ancak bu donemde kri-
zin iyice depreşmesi ve uluslara-
rası mali piyasalarda Türkiye
riskinin artması, yabancı kay-
nakların yavaş yavaş kuruması-
na yol açıyordu.
Yılbaşından hemen once be-
liren çatlak, Körfez savaşı arife-
sinde bu>llk bir yanğa donüştü.
Halk arasında başgösteren "ma-
li panik" 4 gün içinde bankalar-
dan yaklaşık 500 milyon dolar
karşılığı dövizin ve 4 trilyonu aş-
kın Türk Lirası'nın çekilmesine
yol açtı. Lira talebi emisyonun
arttınlmasıyla karşılamrken, dö-
viz talebi hava trafiğini hızlan-
dırdı, yurtdışından doviz getiril-
di. Sonuçta küçük aksamalar da
olsa Merkez Bankası ve banka-
lar, paniği başarıyla savuşturdu-
lar. Ama dövizdeki saadet zin-
cirinin halkaları teker teker kı-
rılmaya baslamıştı.
Körfez krizi ve savaş sırasın-
da gelişen olaylar, düşük kur-
yüksek faiz bileşimiyle girişi sağ-
İanan yabancı sermayenin ne ka-
dar "ürkek" olduğunu gösterdi.
Sıcak paranın yeniden cesaret
kazanmasını beklemeye vakti ol-
mayan Merkez Bankası, giderek
artan dış ticaret açığını ve yarı
yarıya yitirilen 1990 turizm se-
zonunu da dikkate alarak daha
klasik bir politika izlemeye baş-
ladı. 1990'da aylık kur değişimi-
ni yuzde 2.5'lerle sınırlayan Mer-
kez Bankası, şubat başından iti-
baren bu trendi en az ikiye kat-
layacağını belli etti. Şubat son-
lannda "azan" Tahtakale bu kez
tamamen Turk Lirası'na daya-
nan mudahalelerle "tek kuruş"
bile doviz harcanmadan bastırıl-
dı. Kur makası önceki dönem-
lerde olduğu gibi yeniden sıfır-
landı. Art arda gerçekleşen ope-
rasyonların başarıyla sonuçlan-
masından sonra bankacılık çev-
releri Merkez Bankası'mn piya-
salardaki "mutlak
hâkimiyetinden" bahsederken,
dolardaki >ıllık artışın yüzde
60'ları bulacağını, faizlerin ise
yuzde 70'lere yerleşeceğini dile
getiriyorlardı. Bu önlemlerin ih-
racatçıya nefes aldıracağı, itha-
latçıyı ise biraz olsun sindirece-
ği belirtiliyordu.
1991'e 1.498S» markla başlayan
ABD Dolan, şubatın ilk gunle-
rinde ABD Merkez Bankası'mn
(FED) faizleri duşurmesine kar-
şılık, Avrupa'da geçerli olan fa-
iz oranlannın artmasıyla son 40
yılın en düşük düzeyine inmiş-
ken, barıştan sonra hızlı bir ar-
tış trendine girdi. Doların seyri,
ABD'nin Körfez savaşından ga-
lip çıkmasına ve bu ülkede ge-
çerli olan faiz oranlarının olabi-
lecek en duşuk düzeyde bulun-
masına bağlanıyordu. Bu hava
12 şubatta 1.4549 marka kadar
duşen doların 12 martta 1.5754
marka yükselmesini sağladı.
Dolar yuksekten uçarken, Al-
manya Merkez Bankası Başka-
nı Karl Otto Pohl'ün "İki Al-
manya'nın geçen yılki parasal
birligi tamamen bir faciadır"
şeklindeki demeci. ABD para
biriminin 4 gun içinde son 8 ayın
en yüksek değeri olan 1.6555
marka yükselmesine yol açtı.
18-21 mart tarihleri arasında do-
lar, marka karşı yüzde 4.09 de-
ğer kazanırken, Turk Lırası, do-
lara karşı yüzde 13.5 oranında
"devalue edildi."
Sonuçta, şubat ayı sonlarında
iç piyasadaki ipleri elfne geçiren
Merkez Bankası bu kez dış pi-
yasaların "oyununa geldi." Eğer
ABD Dolan yılbaşı seviyesi olan
1.4989 marka kalsaydı, Merkez
Bankası efektif satış kuru 3473.5
lira olacak, boylece 80 günlük
devalüasyon yüzde 18'de kala-
caktı. Ama dolar 1.6555 marka
yukselince resmi kur 4003.98 li-
raya 80 günlük kur artışı da yuz-
de 36.1'ye yükseliverdi.
Doların yükselışi dun başta
Alman Merkez Bankası olmak
üzere hemen tum Merkez Ban-
kaları'nın mudahaleleriyle
1.6310 marka kadar düşürüldü.
Buna rağmen önceki gun ban-
kalarası doviz piyasasında 3795
liradan kapanan ABD dolan
dünku işlemlerde 4050 liraya ka-
dar çıktı.
YENİ
NOKTAMIZ
BAKÛ.
Sovyetler Birligi'ndeki ikinci, yurt dışındaki 56. uçuş nokta-
mız Azerbaycan'ın başkenti Bakû. Artık her pazartesi bizimle
Bakû'ye ulaşabilirsiniz. Tabii her zaman olduğu gibi geleneksel
Türk konukseverliğiyle ağırlanarak...
Gün Kalkış Van§
Dünyanın tam 55 kentine olduğu l s t a n b u l
.T r a b z o n pazartes
. 10.00
Trabzon-Bakû
gibi, Bakû'ye de kendi havayolunuzla
uçun.
TÜRK HAVA YOLLARI
12.45
11.50
16.50
Bakû-Trabzon
Trabzon-tstanbul
Pazartesi
17.50
18.55
18.05
20.45
(4 Nisan'dan itibaren Yaz Tarifesi uygulanacaktır.)
Ayrıntılı bilgi için Türk Hava Yolları Acente ve
Bürolarına başvurabilirsiniz.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Coşunca Nâzım'dan dizeier okur ve "Nâzım'ın heykelini
dikeceğim" derdı. Belediye başkanıyken Deniz Gezmiş'in
mezarından aldığı bir avuç toprağı Moskova'da Nâzım'ın me-
zarına serpince de kıyametler kopanlmıştı.
Ey koca Deli Vedat... Güle güle!
• * *
İstanbul ış ve sermaye çevrelennin kocaoğlanı, Çanka-
ya Başkomıseri, erkek papatya Mehmet Barlas, yalaklık ve
salaklık pistlerinde sap ve samanı karıştırarak gülünç val-
sine devam ediyor.
Başkomişer Mehmet, Gorbaçov ve Yeltsin gibi Sovyet li-
derlerinin Özal gibi "ordu darbesi" yoluyla iktidara gelme-
diklerini, hiçbirinin kardeşleri aracılığı ile Suudi sermayesi
ile kpli-dışlı olmadıklarını, eşlerinin gelinlere devrettikleri "pa-
patya vakıflart" bulunmadığını, eşlerinin Politbüro üyeliği için
adaylıklarını koymadıklarını, ne Gorbaçov'un ne de Yeltsin'in
Efe gibi borsa simsarı oğulları olmadığını yazınca başlıyor
yaygaraya.
— Lenin darbe ile iktidara gelip Kızılordu ile Rusya'yı ele
geçirmedi mi? Sovyetler'de çok partili hayat mı var? Vay ca-
hilier...
Ekim İhtilali, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutan-
ları tarafından yapılan "ordu darbesi"ne benzemez. Ekim
Devrimi, darbe değil, ihtilaldir; bu ihtilal Rus Sosyal Demok-
rat İşçi Partisi'nin öncülüğünde işçiler, köylüler ve asker-
lerce gerçekleştirilen silahlı halk ayaklanmasıdır. Bu ayak-
lanmanın askeri kesimi "Voynkata" adlı kuruluşça örgütlen-
miştir; işçi ve köylülerden oluşan "Kızılordu" ise Ekim Dev-
rimi'nden bir yıl sonra kurulmuştur.
Başkomişer Mehmet, Lenın ile Stalin'i, Stalin ile Gorba-
çov ve Yeltsin'i birbirlerine karıştırıyor.
Kaldı ki konumuz, bugünkü Sovyet liderleri ile Özal'ın aynı
yol ve yontemlerle iktidara gelip gelmedikleridir. Ne Lenin'dir,
ne Stalin ne de Stalin'in savcılarıdır.
Neyse bu konular, Barlas'a biraz ağır gelır; geçelim.
Çankaya Başkomiseri Mehmet kardeşımiz öteden beri
"konvertibl" nitelikte bir arkadaşımızdır. Devirden devıre, dü-
şünce, inanç ve kamp değiştırir. 27 Mayıs'tan sonra sosya-
lizme inanır, "Sos Memo"olur... 12 Mart öncesinde devrim-
cilik yapar "DevMemo" olur... 12 Eylül'de tam bir "KenanisF
olarak cunta karşısında esas duruşa geçip "Hpş Memo" olur.
80 sonrasının kapitalizmi ile "Kap Memo", Özal dönemin-
de arabesk lıberalizmin alafranga avukatlığını yaparak da
"Liboş Memo" olur.
Bu arada Barlas'ın sosyalizmden liberalliğe yatay ve di-
key geçişi ile birlikte "Tek Ofset Basım Sanayi ve Ticaret"
ve "Bimasan Basım İhtiyaç Maddeleri A.Ş." adlı şirketleri ile
devlet bankalarından krediler alıp zengin olması, sonra da
"ödeme güçlüğü" içine düşüp ENKA şirketi ile akçeli ilişki-
ler kurması da elbette rastlantıdır!
Önceki gün Barlas'ın Güneş gazetesi başyazan iken, Sa-
bah gazetesi sahibi Dinç Bilgin için, "Babasının Selanik'te
Yunan hükümetine yaklaşıp yakardığını, Menderes dönemin-
de örtülü ödenekten para aldığını; Dinç Bilgin'in SEKA'ya
usulsüz teminat mektupları kabul ettirdiğini, Sabah gazete-
sinin hiçbir ahlaki ve toplumsal değer gözetmediğini, Dinç
Bilgin'in Gazete İşverenleri Sendikası'ndan atılması
gerektiğini" yazdığını anımsatmış, bu yazıları yazdıktan son-
ra Sabah gazetesinde köşe kapışının dramatik öyküsünü
anlatmıştık.
Bugün öykümüze devam edelim:
Sabah gazetesi, Barlas'ın İstanbul Anakent Belediyesi'n-
de patronu M. Ali Yılmaz'ın "ihalelerini takip ettiğini" ortaya
attı; başyazar Güngör Mengi, gazetecilerin "şahsi nüfuzla-
nnıticari mateatfa" kullanmalannın "ahlaksızlık"ve "rezalet"
olduğunu, Barlas'ın "müteahhit firmanın kılıcı ve kalkanı
jvlüne" soyunduğunu, olay ortaya çıkınca Barlas'ın Sabah
gazetesıne "çamur sıçratmaya" başladığını, Yeni Asır ga-
zetesinin Selanık yıllarının "şerefli bir direnişin destanı" ol-
duğunu, SEKA ve örtülü ödenek ile ilgili savların yalana da-
yandığını yazdıktan sonra Barlas için "Şevket Bilgin'inki ka-
dar temiz ve şerefli ömür" dileklerini sunmuş ve bir yazısını
şöyle bitirmişti:
— Tartrı ona da benimki gibi patron nasip etsin!
Ne olmuştu bu kapışmadan sonra?
Barlas, Sabah gazetesine "Şerefim zedelendi, şahsiyet
haklarıma saldırıldı" diyerek 20 milyarlık tazmınat davası aç-
tı... Barlas, bu yayınlardan ve bu davadan sonra... tek tek
basaraktan... inci dizerekten... bade süzerekten... davası-
nı geri aldı ve Sabah gazetesinde "Çankaya Başkomiserliği"
yapmak üzere köşe yazarlığına başladı.
Barlas'ın "namus" ve "şeref" anlayışındakı bu değişiklik
hangi liberallığin sonucudur?
— Başkomişer, erkek papatya, konvertibl Mehmet I Sen
bu liberalliğe Özal aşkına n'olur devam et...
• • •
Birkaç söz de Güneş gazetesindeki köşesinde bizlere sa-
taşan Çandar'a:
Çengiz Çandar'ın ABD destekli Kürt liderleri ile Özal ara-
sında arabuluculuk yaptığını, kendisi pişmanlık dilekçesi ve-
ren bir sanık gibi "itıraf" ediyor. Bunun araştırılacak - so-
ruşturulacak yanı yok ki, araştıralım. Her şey ortada. Araş-
tırılmaya değse, Çandar'ın Proleter Devrimci Aydınlık der-
gisindeki Maoculuk günlerini araştınr; 1971 yılında arandı-
ğı günlerde kimlerin evinde saklandığını, Filistin'e nasıl git-
tiğini, orada neler yaptığını ınceler, Humeyniciliğini soruş-
turur, eskı ve yeni dostları ile ilişkilerını bir bir sergilerdik.
Ama değmez.
60lı yılların sonundasırtlarında parkalar, ayaklannda pos-
tallarta "Amerikan emperyalizmi ve yerii işbirlikçileri" diye yola
çıkanların bugün ABD'nin Ortadoğu siyasetlerini savunma-
ları "diyalektik" değil "dramatik" bir çelişkidir.
— Ey Dev-Gençlik I Dev Gençlik I Savaş vakti yaklaştı.
Yoksa yaklaşan bu savaş, Bush'ların savaşı mıydı?
Güneş yönetimi
istifa ettiHaber Merkezi — Asil Nadir
şirketler grubuna bağlı Güneş
gazetesinde geçen ekim ayında
Metin Miinir'in gorevden alın-
masıyla Genel Yayın Yönetmen-
liği'ne getırilen Uluç Gürkan
dün istifa etti. Gurkan'ın istifa-
sını açıklaması üzerine yazıişle-
rinin dort yöneticisi de istifala-
rını verdiler, ancak yarına kadar
görev başında kalacaklannı bil-
dirdiler.
Bir süreden beri yine Asil Na-
dir'in sahibi olduğu Günaydın'la
birlikte mali kriz içinde bulunan
Güneş gazetesinde istifa eden-
lerden Genel Yayın Yönetmeni
Uluç Gürkan, Yazı Işleri Müdü-
rü Deniz Som, Yazı İşleri Yönet-
meni Nihat Biik, Haber Müdü-
rü Erhan Akyıldız ve Teknik
Yönetmen Ender Aladınlar isti-
fa ettiler. Bu gelişme üzerine ça-
lışanlar, bu istifalara karşı çıka-
rak Asil Nadir'e üç sayfalık bir
mektup gönderdiler. Bildiride,
özveriyle çalışanlann müesseseyi
ayakta tutmaya çalıştıkları, her
çalışanın ortalama 10 milyon li-
ra alacağı olduğu, bazı üst yö-
neticilerin tazminatlarını peşin
olarak aldıkları ve otomobilleri
mülkiyetlerine geçirdikleri, Gü-
neş'in gelirleri ve mallarından el-
de edilen 5 milyar lıranın Gu-
naydın'a aktarıldığı, yine Gu-
naydın'ın borçları nedeniyle Gu-
neş'in malları üzerinde 35 mil-
yar liralık ipotek bulunduğu
kaydedildi. Ve Asil Nadir'den
sorunların çözümü için müda-
halede bulunması istendi.
Uluç Gürkan gazeteyi alkış-
larla terk ederken yazı işleri ça-
lışanları yarına kadar bekleme-
yi ve yönetimi devredecekleri
ekibi beklediklerini bildirdiler.
Daha sonra çalışanlar 15 ki-
şiden oluşan bir konsey oluştur-
duklannı duyurdular. Yönetici-
lerin istifalanna yol açan geliş-
meleri değerlendiren konseyin
açıklaması şöyle:
"1- Güneş çalışanlan adına iş-
veren ya da temsilcilerivle bütiin
ilişkileri oluşturulan konsey yii-
rütecektir. Konsev, TGS'nin de
tam desteğine sahiptir.
2- Gazetemiz hakkında bun-
dan sonra alınacak her türlü ka-
rar (işveren ya da temsilcileri ta-
rafından) konseyimizle tartışü-
madan ve mutabakat sağlanma-
dan kabul edilmeyecektir.
3- İstifa eden yöneticilerin gö-
revde kalması için mücadele edi-
lecektir.
4- Asil Nadir adına tam yet-
kili olduğu öğrenilen Çetin
Özek'e görüşlerimiz fakslanmış
ve kendisiyle görüşmek üzere
randevu alınmıştır."